Etiket: BTSO

  • “İş dünyamızın taleplerini ortak akılla çözeceğiz”

    “İş dünyamızın taleplerini ortak akılla çözeceğiz”

    Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank, Oda Hizmet Binası’nda düzenlenen BTSO Nisan Ayı Meclis Toplantısı’nda meclis ve komite üyeleriyle bir araya geldi. Bursa Valisi Yakup Canbolat ve Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın da katıldığı toplantıda ilk olarak sözü BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay aldı. Oda’nın faaliyetleri ve iş dünyasının gündemine ilişkin değerlendirmede bulunan İbrahim Burkay, Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından bölgeye desteklerini sürdürdüklerini söyledi. Afet bölgesinde 4 bin kişiye yuva olacak bin konteynerin yer alacağı geçici hayat merkezi kurduklarını belirten Başkan Burkay, “TOBB öncülüğünde başlatılan kalıcı konut kampanyasını da tüm imkanlarımız ve kaynaklarımızla destekliyoruz. Bu çerçevede ‘El Verin Ev Yapalım Konut Seferberliği’ kampanyasıyla depremzedelerimiz için kalıcı konut projesinin startını verdik. İş dünyamız, gönül seferberliği olarak tanımladığımız bu anlamlı kampanyaya ister bir blok, ister bir daire bedeli ile katılabiliyor. Üyelerimiz imkânları ölçüsünde bir oda veya bir metrekarelik inşaat bedeli bağışıyla da destekte bulunabiliyor” şeklinde konuştu.

    Başkan İbrahim Burkay, ülke olarak son yıllarda başta pandemi, küresel kriz, asrın felaketi olarak nitelendirilen depremler ve sınırların hemen ötesinde gelişen savaşlar yüzünden büyük zorluklarla mücadele ettiklerini söyledi. Buna mukabil ‘Milli Teknoloji Güçlü Sanayi’ hamlesiyle tarihi kazanımlar elde etmeyi başardıklarını ifade eden İbrahim Burkay, “Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’mızın yerlileştirme ve millileştirme hamlesi, başkalarının ürettiği teknolojiyi tedarik eden değil, kendi yüksek milli teknolojisini geliştiren bir Türkiye idealini ortaya çıkardı. Ülkemizin hayallerini süsleyen ve Bursa’mızda gerçeğe dönüşen yerli ve milli otomobilimiz TOGG ve enerji depolama çözümleri geliştirmek üzere Gemlik’te kurulan SİRO Batarya Geliştirme ve Üretim Kampusu de hücre üretme ve yetkinliği ile sektörlerimizin dönüşümünde stratejik bir adımdır” ifadelerini kullandı.
    Başkan Burkay, BTSO olarak Bursa’da 10 yıl önce başlattıkları dönüşüm hamlesiyle kentin küresel değer zinciri içinde her durumda ve her senaryoda pozisyonunu güçlendiren projelere imza attıklarını söyledi. İbrahim Burkay, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın destekleriyle hayata geçirdikleri TEKNOSAB, BUTEKOM, Bursa Model Fabrika ve GUHEM gibi projelerin kent ve ülke ekonomisine büyük değer kattığını ifade ederek, “Oda olarak katma değerli üretimi ve ihracatı, teknolojik dönüşümü ve nitelikli istihdamı geliştiren, kentin değerlerini büyüten makro düzeyde 60’tan fazla proje geliştirdik. Ortak akılla hayata geçirdiğimiz tüm bu projeler, Bursa’mızı ve bölgemizi çok daha rekabetçi bir kimliğe kavuşturdu” dedi.


    Başkan Burkay, sanayideki dönüşümünü büyük ölçüde tamamlayan, tarihi projelerle milli teknoloji hamlesinin en önemli aktörleri arasında bulunan Bursa’nın son yıllarda hizmete açılan dev ulaşım projeleri sayesinde de küresel ticaret ağında artık çok daha güçlü bir çekim merkezi potansiyeline sahip olduğunu ifade etti. Tüm bunlara mukabil Bursa’nın son 4-5 yıldan bu yana 25 milyar dolarlık dış ticaret hacmini aşmakta zorlanan bir kent olduğuna dikkat çeken İbrahim Burkay, bunun temel nedeninin planlı sanayi alanlarının yetersizliği olduğunun altını çizdi. BTSO Yönetim Kurulu Başkanı Burkay, şunları kaydetti:

    “Rekabet içinde olduğumuz şehirler aldıkları sanayi yatırımlarıyla Bursa’yı 2022 yılında ihracat sıralamasında üçüncülüğe hatta bazı aylarda dördüncülüğe kadar çekti. Bugün gereken adımları atmazsak Bursa, birçok şehrin yaşadığı sorunlarla baş başa kalacak ve gelecek 10-15 yıl içinde ihracatta belki ilk 10 sıraya bile girmeyi başarı sayacaktır. Bu da her birimize, bu şehre ve gelecek nesillere karşı tarihi bir sorumluluk yüklemektedir. Orta ihracat tuzağı olarak tanımladığımız bu kronik sorundan kurtulmanın yolu ise mekânsal planlamadır. Organize Sanayi Bölgeleri, Organize Ticaret Bölgeleri, lojistik merkezleri ve serbest ticaret bölgeleriyle daha yaşanılabilir bir şehir, rekabetçi kimliğini geliştiren ve fırsatlara odaklanan firmalarımızla çok daha güçlü bir Bursa hedefliyoruz.”

    Bursa’da BEBKA’nın hazırladığı rapora göre kent içinde kalan sanayi sicil belgesine sahip 8 binden fazla üretim tesisi bulunduğunu hatırlatan İbrahim Burkay, söz konusu firmaları KOBİ OSB mantığıyla planlı sanayi alanlarına taşımak istediklerini söyledi. 4 bini aşkın firmanın mevcut üretim alanından çıkmayı taahhüt ettiğini dile getiren Başkan Burkay, “KOBİ OSB Projesi ile deprem riskinin en yüksek olduğu kentlerden biri olan Bursa’da işletmelerimizin planlı, modern ve güvenli alanlara taşınmasını sağlayacak. Bu firmalarımızın taşınmasıyla şehir içinde kentsel dönüşümün sağlıklı işlemesine imkan oluşturacak en az 15 milyon metrekarelik alan ortaya çıkacak. Gerek konutlarımız gerekse de imalat sanayimizin ve ticaret alanlarımızın nitelikli dönüşümü için bu alanları da değerlendirme fırsatına kavuşacağız. Planlı sanayi alanlarına geçen firmalarımız ayrıca ölçek ekonomisine uygun ve kapasite artışlarına imkan sunan bir yapıda faaliyet gösterecek. Bu da işletmelerimizin kent ve ülke ekonomimiz için daha fazla değer üretmesini sağlayacak” diye konuştu.


    Bursa’da başta karayolu, demiryolu ve denizyolu gibi taşımacılık ağlarıyla entegre, depolama ve ulaştırma hizmetlerinin birlikte sunulduğu lojistik merkezlerin kurulmasını hedeflediklerini belirten İbrahim Burkay, “Bu merkezlerimizle, işletmelerimizin operasyonel ihtiyaçlarına çözüm üretirken, Bursa’mızın olağanüstü şartlar karşısında hızlı refleks verme kabiliyetini geliştirmeyi hedefliyoruz. Bu çerçevede firmalarımızın ihtiyaçlarına cevap verebilecek nitelikte, teknolojik ve ekonomik gelişmelere uygun, geri dönüşüm alanları, ileri arıtma ve atık bertaraf tesisleri ile yeşil sanayi alanlarının bulunduğu modern yapıda lojistik merkezlerin kurulması için talep toplama sürecini de başlattık” dedi.

    Bursa iş dünyası temsilcilerine seslenen Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, bakanlık dönemi boyunca iş dünyası ile sık sık bir araya geldiklerini ve istişareye ayrı bir önem verdiklerini söyledi. Bursa’nın şu anda bulunduğu konumdan çok daha ileri gitme potansiyeline sahip bir kent olduğunu ifade eden Varank, “Ekonomik ve ticari açıdan Türkiye’nin en gelişmiş şehirlerinden bir tanesinde bulunuyoruz. Bursa’nın bölge ve ülke ekonomisine çok ciddi katkıları var. Milli ve yerli otomobilimiz TOGG burada. TOGG’un bu şehre kazandıklarını en iyi iş dünyamız bilir. Biz TOGG ile büyük bir değişim ve dönüşümü bu şehre kazandırdık. Şimdi ise batarya teknolojilerini de Bursa’ya kazandırdık” şeklinde konuştu.

    TOGG’un tedarikçileriyle ve mühendislerin geliştirdiği teknolojilerle yerli ve milli araç olduğunu kaydeden Mustafa Varank, bu projenin Bursa’nın kapasitesinin de bir göstergesi olduğunun altını çizdi. Batarya yatırımıyla Bursa’yı çok daha farklı bir noktaya getireceklerini kaydeden Varank, “Otomotiv, tekstil, makine, gıda üretimi ve ihracatında Türkiye’nin lokomotifi bir şehiriz. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak Bursa’yı güçlü bir şekilde destekledik. Bundan sonra da desteklemeye devam edeceğiz” diye konuştu.

    Bakan Varank, BTSO’nun öncülük ettiği TEKNOSAB’ın Bursa’nın sanayideki dönüşümüne liderlik edecek bir proje olduğunu belirterek, “TEKNOSAB’ı yakından takip ediyorum. Sadece Bakan olarak değil danışmanlığım döneminden itibaren bu proje sağlıklı yürüsün, herkesin içine sinecek şekilde bu şehre katkı sağlasın diye bu projeye elimden geldiğince destek vermeye çalıştım. Şu anda Bursa’nın sanayisi ve lojistiğiyle ilgili yatırımlarla ilgili birtakım eksikliklerin olduğunun da farkındayız. Çevre planlaması, yollar, ilave alan ihtiyacı, iş gücü teminindeki sıkıntılar, tren, liman ve otoyol bağlantıları, bunların hepsinin biz farkındayız. Bunların hepsini de ortak akılla el ele vererek, samimiyetle beraber çözeceğiz. Hiç endişeniz olmasın” dedi.

    Bakanlık olarak lojistik merkezleri, ilave yatırım alanları, şehrin içerisinde sıkışıp kalmış sanayi tesisleri gibi konu başlıklarının her zaman gündemlerinde olduğunu dile getiren Varank, “Hep beraber oturacağız, çalışacağız. Büyükşehir Belediye Başkanımızla, valimizle, milletvekili arkadaşlarımızla sanayicilerimizde, iş insanlarımızda bunların hepsine çözümler geliştireceğiz. Ben gerçekten Bursa’nın potansiyeline inanıyorum. Burası sadece Türkiye’de örnek bir şehir değil. Avrupa’nın üretimde örnek gösterilen şehirlerinden bir tanesi olabilir. İnsan kaynağı buna müsait. Buradaki üretim kültürü buna müsait” ifadelerini kullandı.

    Bakan Varank, örnek projelerin merkezi olan BTSO’nun ticaret ve sanayi alanında büyük bir tecrübeye sahip olduğunu da sözlerine ekledi.

  • BTSO’da Nisan ayı Meclis Toplantısı yapıldı

    BTSO’da Nisan ayı Meclis Toplantısı yapıldı

    BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay 14 Mayıs seçimlerine ve yapılan yatırımlara vurgu yaptı

    14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanı ve Milletvekili seçimleri için artık sayılı günler kaldı. Öncelikle milli iradenin tecellisi ve toplumun kendi kaderini tayin etmesi açısından büyük öneme haiz olan seçimlerimizin demokrasi şölenine dönüşerek huzur içinde tamamlanmasını temenni ediyoruz.
    Sayın bakanım Ülke olarak son yıllarda başta pandemi, küresel kriz, asrın felaketi olarak nitelendirilen depremler ve sınırlarımızın hemen ötesinde gelişen savaşlar yüzünden büyük
    zorluklarla mücadele ettik.

    “Gemlik’te kurulan batarya fabrikası stratejik bir adımdır”

    Buna karşın sayın Cumhurbaşkanımız vizyonu ve sizlerin liderliğinizde ‘milli teknoloji güçlü sanayi’ atılımıyla tarihi kazanımlar elde etmeyi başardık.
    Bugün Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın yerlileştirme ve millileştirme hamlesi, başkalarının ürettiği teknolojiyi tedarik eden değil, kendi yüksek milli teknolojisini geliştiren bir türkiye idealini ortaya çıkardı. Başta ülkemizin hayallerini süsleyen ve Bursa’mızda gerçeğe dönüşen yerli ve milli otomobilimiz TOGG olmak üzere, yine enerji depolama çözümleri geliştirmek üzere Gemlik’te kurulan siro batarya geliştirme ve üretim kampüsü de hücre üretme ve yetkinliği ile sektörlerimizin dönüşümünde stratejik bir adımdır.

    “Şehrimiz ve ülkemiz için dev projeler hayata geçti”

    Her iki yatırımı da Bursa’mıza kazandırdığınız için kentim ve iş dünyamız adına şükranlarımızı sunuyorum.  Bizler de Bursa’da bundan tam 10 yıl önce başlattığımız dönüşüm hamlesiyle küresel değer zinciri içinde her durumda ve her senaryoda pozisyonumuzu güçlendirecek projeler geliştirdik.

    Sizlerin öncülüğünüzde bursamıza ve ülkemize kazandırdığımız TEKNOSAB, Yeni nesil araştırma ve mükemmeliyet merkezleriyle katma değer üreten butekom, firmalarımızın dijital dönüşüm, yetkinlik ve verimliliğine rehberlik eden bursa model fabrikamız, göreve geldiğimiz 2013 yılında ortaya koyduğumuz vizyon doğrultusunda tübitak destekleriyle dünyanın uzay ve havacılık temalı sayılı interaktif ve deneyim merkezlerinden biri olan guhem gibi, kent ve ülke ekonomimizin tarihine işlenen dev projeler bir bir hayata geçti. Tüm bu projeler, odamızın, ülkemizin hedefleriyle bütünleşen çalışmalarıyla birlikte sayın Cumhurbaşkanımız ve Bakanlığımızın kentimize duyduğu güven ve destekleri sayesinde Bursa’mıza kazandırılmış oldu.  Kalkınma hedeflerimizin itici gücü olan ihracatta, firmalarımıza yol göstermek ve kentimizin dış ticaretini geliştirmek amacıyla odamız bünyesinde faaliyete geçen bursa dış ticaret merkezimiz de yine sanayi ve teknoloji bakanlığımızın katkılarıyla kuruldu.

    Mecliste konuşan sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank dikkat çekici açıklamar yaptı

    Bursa’nın dört bir tarafında koşturmacamız devam ediyor. Bugün büyükşehir belediyemizin ve ilçe belediyelerimizin adliye kavşağı, kültür merkezi ve kapalı pazar yeri açılışlarını hemşerilerimizle beraber gerçekleştirdik. Bursa Kadimli bir kent. Osmanlı’nın başkenti. Tarihi kültürü, mimari eserleri ve yeşili. Ülkemizin bir incisi. Sanayisiyle Türkiye’nin lokomotifi. Biz buraya hizmeti bir taraftan Bursa’mıza, bir taraftan da ülkemize hizmet olarak görüyoruz.

    “Bursa’da İş Dünyası ile sık sık bir araya geldik”

    iş dünyamız bilir ki bakanlık görevi boyunca Bursa adeta ikinci adreslerimizden bir tanesi oldu. Ankara, Bursa arasında hep mekik dokurduk. Bundan üç ay önce. Ticaret ve Sanayi Odası’nın ev sahipliği yaptığı ekonomiye değer katarlar ödül töreninde yine hep beraberdik. Gelişimizde iş dünyasını sık sık sizlerle bir araya geldik. Dertlerimizi dinledik. Çözümler üretmeye çalıştık. Ve tabii ki özellikle sanayi başta olmak üzere iş dünyamızda yol arkadaşlığı yapmaya çalıştık. Bunu da en yakın şahidi sizlersiniz. Burada kaç tane arkadaşımızın üretim tesisine, ticarethanesine. uğradım. Bilmiyorum ama Bursa bizim gerçekten milli uğrak noktalarımızdan bir tanesi oldu.

    Bursa için teknolojinin önemi çok büyük bunun için desteklerimizi sürdüreceğiz 

    Bursa için tabii ki en büyük hayalim Bursa sanayisinin orta yüksek bir yüksek teknolojinin üretimdeki payını arttırabilmek. Biz sanayi ve teknoloji bakanlığı olarak, Bursa sanayisini güçlü bir şekilde destekledik. Bundan sonra da desteklemeye devam edeceğiz. Şehrimizde 2022 yılı sonu itibariyle desteklerimizden yararlanmak için 917 şirket yatırım teşvik belgesi aldık. 21 milyar liranın üzerinde sabit yatırımın ve 14 bine yakın istihdamı bölümünü açtık. Organize sanayi bölgelerinin sayısını 9’dan 17’ye yükselttik. Sanayi siteleri kurduk.
    Şu anda full bunun da dahilindeyiz. Az önce de söyledim. Güçlü, sağlıklı ve sürdürülebilir bir cümle için yüksek teknolojiye dayalı katma yüksek üretim yapmak mecburiyetindeyiz. Bu manada daha fazlasına ihtiyacımız var. Ben arkadaşlarımdan Bursa’nın ARGE haritasının merkezlerinde beşinci sırada olduğunu çıkarmalarını istedim. AR-GE merkezleri sayısında Kocaeli’nden sonra dördüncü tasarım merkezlerinde de Ankara’dan sonra üçüncü sırada yer alıyoruz.

    “Bursa hizmeti hakediyor”

    Bu şehir gerçekten hizmeti hak ediyor. Bursa şu anda bu bulunduğu konumda çok daha ileri gitmek ve potansiyeline sahiptir. Bakınız halihazırda sosyal ve ticari açıdan Türkiye’nin en gelişmiş şehirlerinden bir tanesinde bulunuyoruz. Bursa’da bölge ve ülke ekonomisine çok ciddi katkıları var. Şimdi milli otomobilimiz tabii parantez açmamız lazım ama sözü çok uzatmak istemiyorum. Biz Toggla büyük bir değişim ve dönüşümü bu şehre ele aldık. Şimdi inşallah işte batarya teknolojilerini de bu şehre getirerek aslında Bursa’nın sanayisinde bir sıçrama oluşturacağız. Bursa sanayisini çok daha katma değerli bir hale getirmiş olacağız. Sanayiden o kadar bir haberler ki hala Türkiye’nin otomobilinin bu şehirde üretildiğine bir türlü akılları ermiyor.
    El ele Bursa’yı AR-GE ve tasarımda çok daha güzellere taşıyabiliriz. Ben buna yürekten inanıyorum. Bilhassa toggla birlikte bu konuda önemli bir kitlelenme olacağını da düşünüyorum. Toplum teknolojik donanımına katkı sağlamak üzere AR-GE ve İnovasyon alanında da önemli atılımlar olacaktır. Tabii burada Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın ettiği tek masraflarla bahsetmemiz lazım. Tek masafla Bursa’nın sanayideki dönüşümüne liderlik etmeyi hedefleyen bir proje. Teknosab’ı yakından takip ediyorum. Herkesin içine sinecek şekilde bu şehre katkı sağlasın diye bu projeye elimden geldiğince destek vermeye çalıştık.

  • BTSO EVM detaylı inceleme kazandırdı

    BTSO EVM detaylı inceleme kazandırdı

    BTSO EVM etüt, eğitim, ölçüm, danışmanlık ve enerji yönetim sistemi hizmetleriyle iş dünyasının rekabetçiliğini artırmaya ve firmaları sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmak için desteklemeye devam ediyor. Kuruluşundan bu yana farklı şehirlerde onlarca işletmeye yönelik enerji verimlilik etütleri yapan BTSO EVM, Bursa’da otomotiv sektöründe faaliyet gösteren bir fabrikaya yönelik çalışma gerçekleştirdi. Yapılan tetkiklerde fabrikanın tüm enerji tüketen ekipmanları tek tek incelendi.


    10 milyon liralık tasarruf

    Sadece basınçlı hava hattında 67 kaçak nokta belirlendi. Yapılan detaylı etüt çalışmaları sonucunda toplam doğalgaz kazanç miktarı 1 milyon 186 bin 517 kilowatt saat ve toplam elektrik kazanç miktarı ise 2 milyon 161 bin 207 kilowatt saat olarak hesaplandı. Engellenen karbondioksit salımı yıllık bin 320 ton olurken, toplam tasarruf miktarı ise yıllık 10 milyon 36 bin lira olarak tespit edildi.

    En akılcı yatırım enerji verimliliği

    BTSO’nun vizyonu çerçevesinde iş dünyasına yönelik önemli hizmetler yürüttüklerini belirten BTSO EVM Yöneticisi Canpolat Çakal, “Enerji maliyetlerinin yüksek olması sebebi ile sanayicinin işletmesi için yapacağı en akılcı yatırım, enerji verimliliğine yapılacak olandır. Ülkemiz, Paris İklim Anlaşması gereği 2053 yılında ‘karbon nötr’ olacak. Ancak ilk durağımız 2030 yılı. Bu tarihe kadar karbon emisyonlarımızı yüzde 21 azaltma taahhüdünde bulunduk.

    Karbon emisyonlarını azaltmanın en etkin yolu ise enerji verimliliğinden geçiyor. Kendi öz kaynaklarımızla bu hedeflere ulaşılacak yol haritasını oluşturduk. İşletmelerin verimlilik hedeflerine ulaşması için ihtiyaç duyduğu tüm kaynaklar, tek çatı altında sanayicimizin hizmetine sunulmuş durumdadır. Kurumsal rehberlik sağladığımız şirketlerde elektrik ve doğalgaz faturalarında önemli oranda düşüşler olurken karbon emisyonlarını da sıfırlıyoruz. Yaptığımız çalışmaların sonuçları da bunu ispatlıyor. Üretim faaliyetlerini Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uygun ve Avrupa Birliği ülkeleri ile rekabetçi şekilde yürütmek isteyen tüm şirketlerimizi birlikte çalışmaya davet ediyoruz” diye konuştu.

  • Sigortacılık Sektörü BTSO’da Buluştu

    Sigortacılık Sektörü BTSO’da Buluştu

    Sigortacılık sektörü temsilcilerinin yer aldığı 53. Meslek Komitesi’nin Genişletilmiş Sektörel Analiz Toplantısı, BTSO Oda Hizmet Binası’nda düzenlendi. Sigorta sektörünün güncel sorunları ve deprem bölgesine yönelik çalışmaların değerlendirildiği toplantıya, BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Muhsin Koçaslan, Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK) Başkanı Mehmet Akif Eroğlu, Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) Genel Müdürü Selva Eren, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Sigorta Acenteleri İcra Komitesi (TOBB SAİK) Başkanı Levent Korkut, Türkiye Sigorta Acenteleri Federasyonu (TÜSAF) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Çelik ile BTSO Meclis ve Komite üyeleri katıldı.


    “Sürdürülebilir ekonominin anahtarı”

    BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Muhsin Koçaslan, depremin tüm Türkiye’nin ortak sorunu olduğunu söyledi. Depremde yaşamsal güvenliği sağlayabilmenin ve kayıpların önüne geçebilmenin koşullarının hep birlikte oluşturulması gerektiğini belirten Koçaslan, “Türkiye, özel sektör merkezli büyüyen bir ekonomiye sahip. Yatırım, ihracat ve istihdamın itici gücü özel sektörümüzdür. Özel sektörümüzün sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi için ülkemizdeki iktisadi varlıkların sigortalanması kritik önemdedir. Şirketlerin sahip olduğu fabrikalar, makineler ve diğer değerlerle birlikte altyapı varlıklarının da sigortalanması ekonomik faaliyetleri sürdürülebilir kılacaktır.” dedi.


    “Sigorta, karın değil riskin ortağı”

    “Karşı karşıya olduğumuz risklerin sayısının ve çeşitliliğinin her geçen gün arttığı bu çağda etkin risk yönetimi için güçlü bir sigorta sektörüne ihtiyaç vardır. Güçlü bir sigorta sektörü istikrarlı bir kalkınma sürecinin anahtarıdır.” İfadelerini kullanan Koçaslan, şöyle devam etti: “Başta sosyal ve ekonomik yaşamın dinamosu KOBİ’lerimiz olmak üzere, tüm firmalarımızı, kârın değil, riskin ortağı olan sigortacılık faaliyetlerinin sağladığı güvenceden faydalanmaya davet ediyorum. 53. Meslek Komitemizin ‘Genişletilmiş Sektörel Analiz Toplantısı’yla da bu konuda önemli bir farkındalık oluşturacağımıza inanıyorum.”


    Ülkemiz için beka meselesi

    SEDDK Başkanı Mehmet Akif Eroğlu, organizasyondan dolayı BTSO’ya teşekkür ederek sözlerine başladı. Sigorta sektörünün önemini yaşanan afetle birlikte bir kez daha gördüklerini dile getiren Eroğlu, “Yaşadığımız afetten önemli dersler çıkardık. Sigorta kurumlarının tüm başkanlarının da yer alacağı bir ‘Deprem Araştırma Komisyonu’ kurmamız gerekiyor. Sigorta, ülkemiz için bir beka meselesidir. Şu anda bizim deprem bölgesinden beklediğimiz hasar 76 milyar lira. Bunun 3 milyarını sektörün öz kaynağından karşılayacağız. Ayrıca deprem gündemiyle beraber yangını da konuşmamız gerekiyor. Türkiye genelinde her iki KOBİ’den birinin yangın poliçesi yok. Bu sorunları acilen çözüme kavuşturmamız gerekiyor.” diye konuştu.


    DASK’tan olağanüstü yönetim merkezi

    DASK Genel Müdürü Selva Eren, kurum olarak gerçekleştirdikleri projeler hakkında bilgi verdi. Eren, “Binada herhangi bir hasar olması durumunda vatandaş, e-devlet veya web sitesi üzerinden DASK’a ulaşmak istediğinde sistem sağlıklı bir şekilde işlemiyordu. Bugün DASK’ı eş zamanlı olarak sınırsız ihbar alıp 24 saat içerisinde 96 bin dosya açar konuma getirdik. Bunların dışında ‘Olağanüstü Yönetim Merkezi’ni açtık. Bu projemizde de temel amacımız Ankara’da kurmuş olduğumuz ekiplerimizin büyük bir deprem anında operasyonu tamamen Ankara’dan yürütmesi üzerine atılmış bir adımdı. Bu projelerin ne kadar önemli olduğunu maalesef gerçekleşen felaketler ile tecrübe ediyoruz.” dedi.


    “Pek çok yapıda deprem teminatı yok”

    TOBB SAİK Başkanı Levent Korkut, deprem planlamasının çok iyi kurgulanması gerektiğini söyledi. Sigorta şirketleri tarafından acentelere büyük destek verildiğini yakından bildiklerini ancak risklerin sadece trafik sigortası ile sınırlı olmadığının farkına varılması gerektiğini belirten Korkut, “Deprem bölgesine gerçekleştirdiğim ziyaretlerde tarafıma aktarılan poliçelerde teminatlar maalesef çok eksik. Ayrıca pek çoğunda deprem teminatı yok. Çok sayıda dosyada sadece evrak tamamlamak adına yapılmış olmak üzere 20-30 metrekarelik poliçeler var. Tüm sektörlerin tamamlayıcısı olduğumuz depremde bir kez daha görüldü. Bankaların, finans kuruluşlarının, acentelerin ve diğer aracıların bu konudaki iş yapış modellerini, sorumluluklarını çok daha iyi tanımasını ve sistemin yeterliliğini sağlamalıyız.” diye konuştu.


    “Eksik metrekare ile tanzim edilen DASK poliçeleri”
    TÜSAF Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Çelik, “Tarihte benzeri görülmemiş büyük felaket hepimizi derinden üzmüş ve hafızalardan silinmeyecek yaralar bırakmıştır. Deprem bölgesine yaptığımız ziyaretler kapsamında meslektaşlarımızla istişarelerde bulunduğumuzda maalesef bilerek ve isteyerek eksik metrekare ile tanzim edilen DASK poliçelerine şahit olduk. Bu eksik metrekarelerin yapılmasını talep eden müşteri dahi olsa sigorta acentesi işin doğrusuna ikna etmeye çalışmalı, asla kabul etmemeli ve bu sorumluluğun altına girmemelidir.”

    Açılış konuşmalarının ardından “Sigortacılık Verileri” sunumunu gerçekleştiren BTSO 53. Meslek Komitesi Başkanı Abdullah Çelik ise ‘Temel Acente Verileri Ülke Geneli’, ‘Bursa Acente Verileri’, ‘Dağıtım Kanallarının Üretim Payı’, ‘Acente Üretim Oranları’, ‘Zorunlu Trafik Sigortası Verileri’, ‘Yangın Sigortaları Verileri’ başlıkları kapsamında katılımcılara bilgi verdi.

  • Bursa ile Hollanda arasında işbirliği

    Bursa ile Hollanda arasında işbirliği

    Tekstil ve hazır giyim sektörleri, döngüsel ekonomi temelinde Bursa’da 17 Hollandalı firma ile buluştu. Döngüsel tekstil iş birliğini geliştirmek amacıyla, Hollanda İstanbul Başkonsolosluğu, Hollanda Dışişleri Bakanlığı, Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) ve Uludağ Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (UHKİB) ortaklığında gerçekleştirilen Döngüsel Tekstil Ekonomi Heyet ziyareti çerçevesinde ikili iş görüşmeleri ve networking aktivitelerin yapıldı. Güne Koza Han’da başlayan heyet; daha sonra Ar-Ge, eğitim, tasarım ve dijital dönüşüm alanlarında sektördeki iyi uygulama merkezleri olan Bursa Teknoloji Koordinasyon ve Ar-Ge Merkezi (BUTEKOM), Bursa Model Fabrika ve BTSO Enerji Verimliliği Merkezi’ni ziyaret etti. Ziyaretlerin ardından gerçekleştirilen ikili iş görüşmelerinde her iki ülke firmaları, iş birliği için ilk adımları attı.

    “Hollanda’ya kapsamlı ziyaret yapacağız”

    Hollanda heyetinin gerçekleştirdiği ziyaretin karşılıklı fayda sağlayacağını dile getiren UTİB Yönetim Kurulu Başkanı Pınar Taşdelen Engin, “Üyelerimizin tekstil sektöründeki kurum ve organizasyonlarla yerel bazda ve dünya çapında iletişim ve koordinasyonun oluşturmasında UTİB olarak önemli bir rol oynuyoruz. Hollanda Heyetini de bu çerçevede Bursa’da ağırlamaktan mutluluk duyduk. Tekstil, Bursa’nın tarihi uzmanlığıdır. Çeşitli ipliklerin kullanıldığı üst segment kumaşların dünyaca beğenilen giysilere dönüşmesine tanıklık eden yabancı alıcılarımız, Bursa’da aradıkları her şeyi bulabiliyor. 195 ülkeye ihracat yapılan Bursa tekstil sektörünün sadece ürün yelpazesi anlamında değil, pazar olarak da önemli imkânlar sunduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. UTİB olarak dünyanın birçok yerinden katılımla, fiziksel ve sanal olarak B2B toplantıları ve ticaret heyetleri organize ediyoruz. Hollanda da bu planlamalarımızda ön sıralarda ve yakın gelecekte bu ülkeyi ziyaret etmek için geniş bir program oluşturacağız. Şirketlerimizin iş birliği seviyesini yükseltmek için ikili görüşmeler gerçekleştirdik. Bu yönde ülkelerimizdeki tekstil sektörleri arasında istikrarlı bir ticaret köprüsünün temellerini attığımıza inanıyorum.” diye konuştu.

    “Sektörün geleceğine ilişkin umutlarımız arttı”

    Tekstilin dünyanın en itibarlı sektörleri arasında yer aldığını da vurgulayan Pınar Taşdelen Engin, “Bu başarının ardındaki sebep, sektörümüzün geleceğini anlamak ve tahmin etmek için yıllara dayanan bilgi birikimimizi sürekli bir çaba ile birleştirebilmemizdir. Bunu başarma tutkumuz, yurt içi ve yurt dışından geniş alıcı portföyünün güvenilir iş ortakları olmasını temin ediyor. Bugün geldiğimiz noktada sektörümüz, dijital ve ekolojik dönüşümü çok hızlı ve sağlam şekilde gerçekleştirmiş durumda. Sürdürülebilirliği, yeşil ekonomiyi ve dijitalleşmeyi gündemimizin ilk sıralarına aldık ve üzerinde durmaksızın çalışıyoruz. Ama yine endüstrimizin dönüşümü için önümüzde uzun bir yol ve yapılacak çok şey olduğunun da farkındayız. Elbette bu talepleri tasarımdan ve kaliteden ödün vermeden yerine getirmek çok önemli. Biz de bunu başarmak için kararlıyız. Tekstilin son yıllardaki büyümesi, sektörümüzün geleceğine ilişkin umutlarımızı ve heyecanımızı artırmaktadır. Birleştirdiğimiz tekstil ile konfeksiyon sektörü 2022’de toplamda 32 milyar dolarlık ihracat değerine ulaştı. İhracatta dünya çapında 6’ncı, Avrupa’da 3’üncü olduk.” ifadelerini kullandı.

    “Sektörün dönüşümü, ekonomilere önemli katkı sağlayacak

    UHKİB Yönetim Kurulu Başkanı Nüvit Gündemir de Hollanda heyetini, Türk moda sektörünün kritik merkezlerinden biri ve tarihi İpek Yolu üzerinde bir kavşak noktası olan Bursa’da ağırlamaktan dolayı mutlu olduklarını belirterek “Bin 150 aktif üyemizle çevik yapımız sayesinde, ekonomik zorluklar ve son dönemde yaşanan felaketlerin ardından pandemiye rağmen şartlara uyum sağladık. Son dönemde satışlarda da istikrarlı artışlar yakaladık. Birliğimiz 2021 yılında 1,1 milyar dolar ihracat rakamı ile 21,2 milyar dolar olan Türkiye’nin toplam hazır giyim ihracatından yüzde 5 pay aldı. En büyük pazarlarımız İspanya, Hollanda, Almanya, İngiltere ve Fransa’dır. Bölgemiz, dünya markaları ile stratejik iş birliklerinde önemli bir aktör konumumda. Avrupalı markaların tedarik süreçlerini yeniden gözden geçirdiği bu dönem, bize krizden fırsat çıkarma fırsatı verdi. Bu dönemde güvenli ve sağlam bir tedarik zinciri arayışıyla ‘Made in Turkey’ markasının öne çıkmasından da faydalanabildik. Yakaladığımız ivmenin artarak devam etmesi için üzerimize düşen görevleri yerine getirmekte kararlı olduğumuzu belirtmek isterim. Giyim ihracatçıları olarak, tasarım ve sürdürülebilirlik temelli ürünlerin hem çevre hem de finansal açıdan katma değerinin farkındayız. Gençleri ve girişimcileri yenilikçi çözümler noktasında teşvik etmek, en büyük önceliğimiz. Bu yönde Hollanda heyetinin ziyaretinin; hem ülke, hem de şirketlerimizin ekonomisine önemli katkılar sağlamasını temenni ediyorum” şeklinde konuştu.

    “Döngüsel tekstil çözümlerine odaklanacağız”

    Hızlı moda akımına alternatif olarak, doğal malzemelerden üretilen, fiyat/performans açısından tüketici dostu ‘slow fashion’ akımının hızla geliştiğini gözlemlediklerinin de altını çizen Nüvit Gündemir şunları söyledi: “Pek çok marka, ya baskı altında oldukları için ya da bunu misyon edinerek sürdürülebilirlik referanslarını geliştirmek için çalışmakta ve bu politikaları tüm tedarik zincirine yaymak için çalışıyor. Şirketlerimizin ‘Yeniden Kullanım, Geri Dönüşüm, Sürdürülebilir Tasarım, Kaynak ve Proses Optimizasyonu, Yenilikçi Hammaddeler’ gibi konularda iyi uygulama örneklerini takip etmesi ve uzman kuruluşlarla iş birliği yapması, hem çevre sorumluluğumuzu yerine getirmemizi sağlayacak, hem de Türkiye’nin ihracat payının artmasına katkı sağlayacaktır. Türkiye’de, sürdürülebilir ve kaynakları verimli kullanan bir ekonomiye geçişi sağlamak ve Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın öngördüğü geniş değişikliklere uyum sağlamak için bir dizi önlem ve eylem planı uygulanıyor. Biz de UHKİB olarak bu çerçevede ‘Tamir, Yeniden Kullanım ve Geri Dönüşüm için Sürdürülebilir Tasarım’ gibi konuları bir bütün olarak öne çıkaran ‘Döngüsel Tekstil’ çözümleri için üyelerimize daha fazla çağrı yapıyoruz.”

    “Türk firmalar, önemli birer müttefik

    Hollanda heyeti adına teşekkür konuşması yapan Hollanda’nın Ankara Büyükelçiliğinden Ekonomi Başmüşaviri Paul Zwetsloot da “Türk tekstil ve hazır giyim sektörü; endüstriyel tecrübesi, ürün çeşitliliği ve esnek üretim kapasitesi, girişimciliği destekleyen yapısı, sektördeki devamlı yatırımları ve köklü lojistik altyapısı ile Hollandalı firmalar için önemli bir müttefik. Avrupa işletmeleri ile güçlü ilişkileri ve tüketici anlayışı ile döngüsel malzeme akışları için kritik olan coğrafi yakinlik avantajıyla birleşen Türkiye, Avrupa’da döngüsel ve sürdürülebilir tekstil için önemli bir ortak. Bu yönde, Hollanda döngüsel tekstil çözümleri ve yatırımları için Türk ortaklar arayışında. Ortaklarımız UTİB ve UHKİB ile heyet ziyaretinde Hollandalı firmalarımız için Türkiye’nin tekstil ve hazır giyim sektöründeki iş yapma fırsatları hakkında faydalı bilgiler verecek bir program hazırladık. Aynı zamanda heyet ziyareti, firmalarımızın önemli yerel paydaşlarla bir araya gelebilme ve sektörün önde gelen firmaları ile tanışma fırsatı da verecek. Öyle umuyoruz ki; Hollanda ve Türkiye arasındaki iş birliğini ilerleterek, tekstil ve hazır giyim sektörünün geleceği için kilit öneme sahip yeniliklerin öne çıkarılmasında bu heyet önemli bir rol oynayacaktır” şeklinde konuştu.

  • “İşletmelerimizin sürdürülebilirliği için destekler önemli”

    “İşletmelerimizin sürdürülebilirliği için destekler önemli”

    Oda Hizmet Binası’nda düzenlenen Müşterek Komiteler ve Mart Ayı Meclis Toplantısı’nda konuşan Başkan Burkay, BTSO’nun Türkiye’nin en büyük ve en köklü sivil toplum kuruluşları arasında olduğunu söyledi. BTSO çatısı altında görev alan ve sorumluluk üstlenen her bir üyenin, sadece kentin değil, ülke ekonomisinin dönüşümünde de kilit rol oynayan tarihi projelerde önemli paya sahip olduğunu ifade eden Burkay, “Komite ve meclis üyelerimizin katkılarıyla Bursa’mızı ortak akılla daha güçlü bir geleceğe taşımak için azimle çalışmayı sürdürüyoruz.” dedi.

    “İş dünyamızın ana gündemi finansmana erişim”

    Başkan Burkay, tüm dünyada ekonomik açıdan daralmanın devam ettiğini söyledi. Küresel piyasalarda bu yılın 3. çeyreği itibarıyla toparlanmanın başlayacağını, esas toparlanmanın ise 2024 yılında yaşanmasını beklediklerini ifade eden İbrahim Burkay, “Gerçekten zor bir periyottayız. Tüm dünyada ekonomik anlamda daralma söz konusu. Komitelerimizden gelen taleplere baktığımızda iş dünyamızın birinci ana gündem maddesi finansmana erişim. Bu konu çok önemli. Her platformda bu konuyu dillendiriyoruz. Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığımıza iş dünyamızın taleplerini iletiyoruz. Ayrıca EYT devreye girdi. Bu noktada firmalar için KGF destekli kredilerin sağlanması adına ciddi taleplerimiz oldu. Özellikle girdi maliyetlerindeki artışlar, dövizin uzun dönemdir çok fazla hareket etmemesi maliyetleri karşılamada dış ticaret yapan firmalarımızın rekabetçiliğini ciddi anlamda etkiledi.” ifadelerini kullandı.

    “Enerji fiyatlarındaki indirim devam etmeli”

    Enerji fiyatlarındaki indirimin Bursa iş dünyasının talepleri arasında olduğunu belirten Başkan Burkay, “Enerji girdilerinde fiyat indirimi ile ilgili taleplerimiz var. Elektrikte indirim başladı. Doğalgazda birkaç indirim oldu. Ama bunlar yeterli değil. Doğalgazın dünya borsalarına baktığımızda fiyatların biraz daha geri gelmesi lazım. Depremin yaralarını hızlıca sarıp, seçimi hızlıca atlatıp Türkiye’nin gerçek gündemi olan ekonominin merkezde olduğu bir ortamı da hızlıca yakalayalım istiyoruz. Bunu beklerken işletmelerimizin özellikle sürdürülebilirliğini sağlayacak desteklerin bu süreçte çok kıymetli olduğunu, piyasalar toparlanmaya başlandığında her bir firmamızın bu piyasalardan aktif bir şekilde faydalanacak güç ve kuvvette olması gerektiğine inanıyorum.” diye konuştu.

    BTSO’dan örnek seferberlik

    Başkan Burkay, Kahramanmaraş merkezli ve 11 şehri etkileyen deprem felaketi sonrası iş dünyasının destekleriyle örnek bir seferberlik gösterdiklerini söyledi. Depremin yaşandığı ilk saatlerden itibaren Deprem Koordinasyon Merkezi ile üyelerden gelen yardımları bölgeye ulaştırdıklarını ifade eden Burkay, şöyle devam etti: “Yardım malzemelerinin yer aldığı yardım tırlarımızın sayısı 800’ü aştı. Afetzedelerimiz için gıda ve temizlik ürünleri ile sahra mutfaklarıyla birlikte depremzedelerimizin barınma ihtiyacına dönük olarak tüm komitelerimizin katkılarıyla geçici yaşam merkezi oluşturduk. Hatay’da yaklaşık 100 konteynerin kurulumunu tamamladık. İnşallah en kısa zamanda 1.000 konteynerden oluşan yaşam merkezimiz afetzedelerimizin hizmetine sunulmuş olacak.”

    BTSO olarak Bursa’da sağlıklı ve nitelikli bir dönüşüm için örnek çalışmalara imza attıklarını dile getiren Burkay, Kentsel Dönüşüm İlkeleri Raporu’yla kentin ‘2040 yılı Çevre Düzeni Planı’na katkı sağlarken, ‘Bina Performans Analizleri’ ile üretim sahalarını ve ticaret alanlarını da depreme dayanıklı ve sağlıklı yapılana dönüştürmeyi hedeflediklerini söyledi.
    Bursa’da şehir içinde sıkışmış 8 bin işletmenin KOBİ OSB mantığıyla planlı bölgelere taşınması gerektiğini vurgulayan Burkay, “Eksik evraklarını getiren firmalarımız için talep toplama sürecini ay sonuna kadar uzattığımız KOBİ OSB Projesi çerçevesinde başvuru yapan firmalarımız sayısı 4 bini aştı. Bu firmalarımızın yaklaşık 3 bini mevcut tesisini taşıyarak KOBİ OSB’de üretim yapmayı taahhüt ediyor. Söz konusu işletmelerin şehir içinden taşınmasıyla kent içinde en az 13 milyon metrekarelik yeni bir rezerv alan doğacak. Gerek konutlarımız gerekse de ticaret alanlarımızın nitelikli dönüşümü için bu alanları da değerlendirme fırsatına kavuşacağız. Diğer taraftan kentin ulaşım ağı ile entegre lojistik merkezlerimiz ve depolama alanlarımızla, işletmelerimizin operasyonel ihtiyaçlarına çözüm üretirken, Bursa’mızın olağanüstü şartlar karşısında hızlı refleks verme kabiliyetini geliştirmeyi hedefliyoruz.” dedi.

    BTSO Meclis Başkanı Ali Uğur, sadece Türkiye’nin değil, coğrafyanın en büyük deprem felaketlerinin yaşandığı 6 Şubat tarihinden bu yana 50 günü geride bıraktıklarını ifade ederek, “Deprem felaketinden kurtulan insanlarımızı yeniden hayata bağlaamak, deprem bölgesini yeniden ayağa kaldırmak için devletimiz, tüm kurumlarımız, belediyelerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız ve iş dünyamız canla başla çalışmaya devam ediyor. Bu süreçte yardımlarını esirgemeyen tüm üyelerimize şükranlarımı sunuyorum. Deprem bölgesini ayağa kaldırmak için destek vermeye devam edeceğiz.” açıklamalarında bulundu.

  • Dünyaca ünlü astronotlardan yıllar sonra gelen itiraflar

    Dünyaca ünlü astronotlardan yıllar sonra gelen itiraflar

    Uzay ve havacılık alanında dünyanın ilk beş merkezi arasında yer alan Gökmen Uzay Havacılık Eğitim Merkezi (GUHEM), birbirinden ünlü dört astronotu ağırladı. Astronotlar uzayda yaşadıkları zorlu ve komik hatıraları çocuklarla paylaştı.


    Bursa Ticaret ve Sanayi Odası (BTSO) öncülüğünde; Bursa Büyükşehir Belediyesi ve TÜBİTAK iş birliğinde hayata geçen GUHEM, Uzay Kaşifleri Derneği’nin (Association of Space Explorers – ASE) iki yılda bir düzenlediği Planetary Congress’e ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. 25-29 Eylül tarihlerinde gerçekleşecek kongrenin hazırlıkları için Bursa’ya gelen Kozmonot Aleksandr Aleksandrov, Astronot André Kuipers, Astronot Pedro Duque ve Astronot Reinhold Ewald önce GUHEM Genel Müdürü Halit Mirahmetoğlu eşliğinde merkezdeki düzenekleri deneyimledi. Astronotlar uzayda yaşadıkları komik ve zorlu anları çocuklarla paylaştı.


    “Uzaylı olduğumu o anda hissettim”

    Astronot Andre Kuipers “Uluslararası uzay istasyonunda, mikro yerçekimi içinde havada uçuyoruz ve bir yerden bir yere hareket etmek istediğimizde, istasyondaki tutamaçlar sayesinde hareketimizi gerçekleştiriyoruz. Uzay istasyonunda duvarları daha geniş olan bir yer mevcut. Kendimi hareket ettirmek için ne sağ taraftan tutuna biliyordum ne sol taraftan. O sırada arkadaşlarım da bana çok güldüler. Uzaylı olduğumu o anda hissettim” dedi.


    “Suyun uzayda aldığı hale çok eğlenirdik”

    Astronot Pedro Duque ise “Suyu dünyada yere bıraktığınız zaman yerçekimine dayanamaz ve düşer, fakat uzayda, bir top halini alarak kendini toparlar. Bu top halini alan su adeta bir fotoğraf makinesi lensini andırırdı. Biz kendi aramızda suyun uzayda aldığı bu hali kullanarak çok eğlenirdik. Astronotlardan biri, bir tarafta dururdu ve ortaya suyu boşaltırdık. Daha sonra arkadaşlarımızın değişen yüz şeklini belgelemek için fotoğraflarını çekerdik. Uzaya sadece yukardan bakmak için çıkmıyoruz. Yukarı çıktığımızda pek çok deney gerçekleştiriyoruz. Bu deneyler, insanların nasıl uyum sağladığı, kemiklerimizin ve kanımızın nasıl değiştiği ve materyallerde nasıl bir kristalleşme olduğu konusunda çalışmalar yapma fırsatımız oldu” şeklinde konuştu.


    “Şu an uzaydayım kardeşim ne kozmiği”

    Bir diğer astronot Reinhold Ewald, “Uzayda, radyo bandından farklı telsizleri yakalayabiliyorlar. Benimde başıma böyle bir şey geldi. Bana ‘Şuan kozmik radyo frekansındasınız’ diye anons geçtiler. Ben de, ‘Şu an uzaydayım kardeşim ne kozmiği’ diyerek cevap vermiştim. Bu benim en komik anım olmuştu” dedi.

    Ewald kendisi için en zorlu şeyin hijyen olduğunu anlatarak, “Benim için en zoru hijyen meselesiydi. Çünkü temizlik yaparken ve tuvalete girerken her şey havada uçuyordu. İlk iki gün adapte olurken her yaptığımıza dikkat ettik. Bunun nedeniyse, eğer bir şey bozulursa, bozulan parçalar her yere saçılabilirdi. Buna kaka ve çişleriniz de dahil” ifadelerini kullandı.


    “Saatimi çıkardığım yerde bulamadım”

    Kozmonont Aleksandr Aleksandrov da, “Bir gün saatimi kolumdan çıkartmıştım ve daha sonra saatimi çıkarttığım yerde bulamadım. Tüm kutulara raflara baktım ama hiçbir yerde yoktu. Saatimi ararken başka bir kozmonontun notunu buldum. Notta, ‘Dostum saatini burada arama, şurada bir vantilatör var onun üstüne yapışmıştır, gidip oraya baksan iyi edersin’ yazmış. Daha sonra notta yazılan yere baktığımda saatimin orda yapışık bir vaziyette durduğunu gördüm. En zorlandığımız şeyler sevdiklerimizden ve yakınlarımızdan uzak kalmaktır” diye konuştu.

  • “Mekansal Planlama Coğrafyanın Kurtuluş Reçetesidir”

    “Mekansal Planlama Coğrafyanın Kurtuluş Reçetesidir”

    BTSO’nun iş dünyasına dönük eğitim ve gelişim platformu BTSO Akademi kapsamında Oda Hizmet Binası’nda düzenlenen panele, BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Alparslan Şenocak, TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er, Yüksek İnşaat Mühendisi Mehmet Atmaca, Yüksek İnşaat Mühendisi Ünsal Eser, Beton Laboratuvarı Sahibi Yaşar Poyraz, Avukat Bülent Yaylalı ve sektör temsilcileri katıldı. Yüzyılın felaketi olarak nitelendirilen 6 Şubat depremlerinin gerek zemin etüdü gerekse de yapı özelliklerinin teknik açıdan değerlendirildiği toplantıda, olası Marmara depremi öncesi alınması gereken tedbirler de masaya yatırıldı. Uludağ Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Doğangün moderatörlüğünde düzenlenen panelde uzman isimler, ‘Performans Analizi Hazırlama Süreçleri’, ‘Hukuki Süreçler’, ‘Bursa İçin Depreme Hazırlık Önerileri’, ‘Zemin Etüt Uygulamaları’, ‘Beton Uygulamaları’, ‘Afete Dirençli Planlama ve Yapılaşma’ konularında değerlendirmede bulundular.

    “Dönüşüm Sürecini Milli Güvenlik ve Milli Egemenlik Meselesi Olarak Görmeliyiz”

    Panelin açılış konuşmasını yapan BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Alparslan Şenocak, depremin sadece bölgenin değil, bu gerçekle yaşamak zorunda olan tüm Türkiye’nin ortak sorunu olduğunu söyledi. Olası bir depremde yaşamsal güvenliği sağlayabilmenin ve kayıpların önüne geçebilmenin koşullarını oluşturmanın önemine değinen Şenocak, “Yoğun nüfusu ve fay hatlarına yakın konumu sebebiyle Bursa’nın da içinde bulunduğu Marmara havzası, deprem bakımından dünyanın en riskli bölgeleri arasında. Marmara’da olası bir afet, aklımızdan bile geçirmek istemediğimiz can kayıplarının yanında tehdit altındaki çevre illerle birlikte ülkemizin milli gelirinin yarısına etki edecek düzeyde. Sonuç itibariyle dönüşüm sürecini ülkemiz için milli güvenlik ve milli egemenlik meselesi olarak değerlendirmek zorundayız. BTSO olarak yaklaşık 10 yıldır dile getirdiğimiz gibi bu coğrafyanın kurtuluş reçetesi, mekânsal planlamadır.” dedi.

    “Bursa’da Şehir İçindeki Plansız Sanayi Alanlarında Sıkışmış 8 Bin İşletme Var”

    Alparslan Şenocak, “Sadece Bursa’da şehir içindeki plansız sanayi alanlarında sıkışmış ‘Sanayi Sicil Belgesi’ne sahip 8 binden fazla üretim tesisi var. Bu tesisleri KOBİ OSB mantığıyla planlı sanayi alanlarına taşırken, Bursa da gerek akıllı şehircilik gerekse de daha rekabetçi bir kimliğe kavuşmuş olacak. Bu konuda yaptığımız çalışmada 4 bini aşkın firma, planlı sanayi alanlarına geçme talebini odamıza aktardı.” dedi. “Mekansal planlama gerçekleştiği ve KOBİ OSB projesinin önü açıldığı takdirde kısa sürede şehir içinde sıkışıp kalmış üretim tesisleri planlı alanlara taşınmış olacak” ifadelerini kullanan Şenocak, şöyle devam etti: “İşletmelerimiz planlı sanayi alanlarında, modern ve güvenli sahalarda ulaşım projeleriyle entegre bölgelere taşınırken, Bursa’da güvenli konutlar ve güvenli yapılar oluşturmak için de en az 15 milyon metrekarelik rezerv alan ortaya çıkacak. Bununla birlikte lojistik sektörü için de şehrin dışında depolama alanları oluşturmayı amaçlıyoruz. Bu konuda talep toplama süreci de önümüzdeki günlerde başlamış olacak. Bursa’mız ve ülkemiz adına kritik önemde olan bu projelerin biran önce hayata geçmesi için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”

    “Türkiye İle Japonya’daki Depremler Kıyaslanamaz”

    Uludağ Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Doğangün, Türkiye ile Japonya depremleri birbiriyle kıyaslanmaması gerektiğini belirterek, “Türkiye’deki depremler zemine çok yakın. 6 Şubat depremlerinin yakın tarihte bir örneği yok. Oradaki yapılar şiddeti yoğun üst üste 6-7 darbeye maruz kaldılar. Sağlam kalan yapılar mühendislik öngörüsü ile yapının teknik izin sınırlarının üzerinde inşa edildiği için ayakta kaldı.” dedi.

    “Denetleme Mekanizması Geliştirilmeli”

    TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, sağlıklı kentler için dirençli yapılara ihtiyaç olduğunu söyledi. Tüm disiplinlerde ortak bir hareket kültürünün gelişmesi gerektiğini belirten Şirin Rodoplu Şimşek, “Birçok noktada denetimsizlik var. Her Oda gibi biz de Mimarlar Odası olarak depremlerin etkili olduğu şehirlere uzman ekiplerimizi gönderdik. Yönetmeliğe göre yapılan binalar ayakta kalmış, durum bu kadar net. Güvenli bir şehir için sadece beton ve demirden bahsedemeyiz. Planlamaları, bilimsel gerçeklere uygun zeminde değerlendirmeliyiz. Denetleme mekanizmasını geliştirmeliyiz.” dedi.

    Bursa Büyük Risk Altında

    Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er, Bursa’da 7.6 ve üzeri deprem üretecek fay hatlarının bulunduğunu, Keles, Orhaneli, Büyükorhan ve Harmancık ilçeleri hariç tüm ilçelerde sıvılaşma riski olduğunu söyledi. Zemin özelliklerinin bozuk olmasının depremin şiddetini artıran en önemli faktör olduğunu kaydeden Er, “7 büyüklüğünde ölçülen bir deprem bozuk bir zeminde 9 şiddetinde hissedilebilir.” diye konuştu.

    “Şapkamızı Önümüze Koyup Düşünelim”

    Beton Laboratuvarı Sahibi Yaşar Poyraz, “Yapı üretim sürecinde attığımız imzanın sorumluluğunu bir kez daha düşünelim. Şapkamızı önümüzde koyalım tekrar düşünelim. Hatay’da yıkılan binalardan alınan beton örneklerini inceledik. Su ile karıştığında çamur olan beton örneği var. Denetim süreçlerinin her bölümü yeniden sorgulanmalı.” diye konuştu.
    Yüksek İnşaat Mühendisi Mehmet Atmaca, “Projeye sadık kalındığı sürece depreme dirençli binalar yapılabilir. Mevcut yapı stoğunun denetimi ve gerekli çalışmaların yapılması hepimiz için hayati önem taşımaktadır.” dedi.

  • BTSO’dan ‘İnşaat Sektöründe Deprem Bilinci’ paneli

    BTSO’dan ‘İnşaat Sektöründe Deprem Bilinci’ paneli

    BTSO’nun iş dünyasına dönük eğitim ve gelişim platformu BTSO Akademi çerçevesinde Oda Hizmet Binası’nda düzenlenen panele, BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Alparslan Şenocak, TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er, Yüksek İnşaat Mühendisi Mehmet Atmaca, Yüksek İnşaat Mühendisi Ünsal Eser, Beton Laboratuvarı Sahibi Yaşar Poyraz, Avukat Bülent Yaylalı ve sektör temsilcileri katıldı.

    Yüzyılın felaketi olarak nitelendirilen 6 Şubat depremlerinin gerek zemin etüdü gerekse de yapı özelliklerinin teknik açıdan değerlendirildiği toplantıda, muhtemel Marmara depremi öncesi alınması gereken tedbirler de masaya yatırıldı. Uludağ Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Doğangün moderatörlüğünde düzenlenen panelde uzman isimler, ‘Performans Analizi Hazırlama Süreçleri’, ‘Hukuki Süreçler’, ‘Bursa İçin Depreme Hazırlık Önerileri’, ‘Zemin Etüt Uygulamaları’, ‘Beton Uygulamaları’, ‘Afete Dirençli Planlama ve Yapılaşma’ konularında değerlendirmede bulundular.

    “Dönüşüm sürecini milli güvenlik ve milli egemenlik meselesi olarak görmeliyiz”
    Panelin açılış konuşmasını yapan BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Alparslan Şenocak, depremin sadece bölgenin değil, bu gerçekle yaşamak zorunda olan tüm Türkiye’nin ortak sorunu olduğunu söyledi. Muhtemel bir depremde hayati güvenliği sağlayabilmenin ve kayıpların önüne geçebilmenin şartlarını oluşturmanın önemine değinen Şenocak, “Yoğun nüfusu ve fay hatlarına yakın konumu sebebiyle Bursa’nın da içinde bulunduğu Marmara havzası, deprem bakımından dünyanın en riskli bölgeleri arasında. Marmara’da muhtemel bir afet, aklımızdan bile geçirmek istemediğimiz can kayıplarının yanında tehdit altındaki çevre illerle birlikte ülkemizin milli gelirinin yarısına etki edecek düzeyde. Sonuç itibariyle dönüşüm sürecini ülkemiz için milli güvenlik ve milli egemenlik meselesi olarak değerlendirmek zorundayız. BTSO olarak yaklaşık 10 yıldır dile getirdiğimiz gibi bu coğrafyanın kurtuluş reçetesi, mekânsal planlamadır.” dedi.

    “Bursa’da şehir içindeki plansız sanayi alanlarında sıkışmış 8 bin işletme var”
    Alparslan Şenocak, “Sadece Bursa’da şehir içindeki plansız sanayi alanlarında sıkışmış ‘Sanayi Sicil Belgesi’ne sahip 8 binden fazla üretim tesisi var. Bu tesisleri KOBİ OSB mantığıyla planlı sanayi alanlarına taşırken, Bursa da gerek akıllı şehircilik gerekse de daha rekabetçi bir kimliğe kavuşmuş olacak. Bu konuda yaptığımız çalışmada 4 bini aşkın firma, planlı sanayi alanlarına geçme talebini odamıza aktardı.” dedi. “Mekansal planlama gerçekleştiği ve KOBİ OSB projesinin önü açıldığı takdirde kısa sürede şehir içinde sıkışıp kalmış üretim tesisleri planlı alanlara taşınmış olacak” ifadelerini kullanan Şenocak, şöyle devam etti: “İşletmelerimiz planlı sanayi alanlarında, modern ve güvenli sahalarda ulaşım projeleriyle entegre bölgelere taşınırken, Bursa’da güvenli konutlar ve güvenli yapılar oluşturmak için de en az 15 milyon metrekarelik rezerv alan ortaya çıkacak. Bununla birlikte lojistik sektörü için de şehrin dışında depolama alanları oluşturmayı hedefliyoruz. Bu konuda talep toplama süreci de önümüzdeki günlerde başlamış olacak. Bursa’mız ve ülkemiz adına kritik önemde olan bu projelerin biran önce hayata geçmesi için çalışmalarımızı sürdüreceğiz.”

    “Türkiye ile Japonya’daki depremler kıyaslanamaz”
    Uludağ Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Doğangün, Türkiye ile Japonya depremleri birbiriyle kıyaslanmaması gerektiğini belirterek, “Türkiye’deki depremler zemine çok yakın. 6 Şubat depremlerinin yakın tarihte bir örneği yok. Oradaki yapılar şiddeti yoğun üst üste 6-7 darbeye maruz kaldılar. Sağlam kalan yapılar mühendislik öngörüsü ile yapının teknik izin sınırlarının üzerinde inşa edildiği için ayakta kaldı” dedi.

    “Denetleme mekanizması geliştirilmeli”
    TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, sağlıklı kentler için dirençli yapılara ihtiyaç olduğunu söyledi. Tüm disiplinlerde ortak bir hareket kültürünün gelişmesi gerektiğini belirten Şirin Rodoplu Şimşek, “Birçok noktada denetimsizlik var. Her Oda gibi biz de Mimarlar Odası olarak depremlerin etkili olduğu şehirlere uzman ekiplerimizi gönderdik. Yönetmeliğe göre yapılan binalar ayakta kalmış, durum bu kadar net. Güvenli bir şehir için sadece beton ve demirden bahsedemeyiz. Planlamaları, bilimsel gerçeklere uygun zeminde değerlendirmeliyiz. Denetleme mekanizmasını geliştirmeliyiz” dedi.

    Bursa büyük risk altında
    Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er, Bursa’da 7.6 ve üzeri deprem üretecek fay hatlarının bulunduğunu, Keles, Orhaneli, Büyükorhan ve Harmancık ilçeleri hariç tüm ilçelerde sıvılaşma riski olduğunu söyledi. Zemin özelliklerinin bozuk olmasının depremin şiddetini artıran en önemli faktör olduğunu kaydeden Er, “7 büyüklüğünde ölçülen bir deprem bozuk bir zeminde 9 şiddetinde hissedilebilir” diye konuştu.

    “Şapkamızı önümüze koyup düşünelim”
    Beton Laboratuvarı Sahibi Yaşar Poyraz, “Yapı üretim sürecinde attığımız imzanın sorumluluğunu bir kez daha düşünelim. Şapkamızı önümüzde koyalım tekrar düşünelim. Hatay’da yıkılan binalardan alınan beton örneklerini inceledik. Su ile karıştığında çamur olan beton örneği var. Denetim süreçlerinin her bölümü yeniden sorgulanmalı.” diye konuştu.
    Yüksek İnşaat Mühendisi Mehmet Atmaca, “Projeye sadık kalındığı sürece depreme dirençli binalar yapılabilir. Mevcut yapı stoğunun denetimi ve gerekli çalışmaların yapılması hepimiz için hayati önem taşımaktadır” dedi.

  • BTSO depremzedelerin yaralarını saracak

    BTSO depremzedelerin yaralarını saracak

    Bursa iş dünyası Kahramanmaraş merkezli depremlerin yol açtığı ağır tahribatın izlerini silmek için yoğun çaba sarf ediyor. Yaklaşık 14 milyonluk nüfusun hayatını doğrudan etkileyen afetin yaralarını sarmak için yapılan çalışmalar hız kesmeden sürüyor. Deprem anından itibaren seferberlik anlayışıyla harekete geçen BTSO, iş dünyasının destekleriyle Bursa Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’ni Deprem Yardım Toplama Merkezi’ne dönüştürerek başlattığı yardım kampanyasıyla gıdadan jeneratöre, iş makinesinden uyku tulumuna kadar bölgenin acil ihtiyaç duyduğu yardım malzemelerinin yer aldığı 600’ü aşkın TIR’ı afet bölgelerine gönderdi. Deprem bölgesinde ‘Sahra Mutfakları’ ile yemek desteğinde bulunan Bursa iş dünyası, BTSO öncülüğünde erzak ve hijyen paketleri konusunda da yardım kampanyaları başlattı. BTSO, afetten en çok etkilenen şehirlerin başında gelen Hatay’da acil barınma ihtiyacına dönük olarak da ‘Geçici Yaşam Merkezi’ kurmak için çalışmalarını sürdürüyor.

    İlk konteyner kurulumları yapıldı

    BTSO’nun AFAD koordinasyonunda hazırlıklarını hızla sürdürdüğü ‘Geçici Yaşam Merkezi’nde ilk konteyner kurulumları gerçekleştirildi. BTSO Yönetim Kurulu Üyeleri Alparslan Şenocak ve Şakir Özen ile BTSO Meclis Üyeleri Fatih Dursun ve Selçuk Bedir, bölgede yapılan çalışmaları yakından inceledi. Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Hikmet Çinçin de BTSO Yönetim Kurulu ve Meclis üyelerine eşlik etti.

    “Hayatın hızla normal akışına dönmesi lazım”

    BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Alparslan Şenocak, “6 Şubat’ta yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremler, 11 şehrimizde büyük can kayıplarına ve ağır yıkımlara yol açtı. Hayatını kaybeden 48 binin üzerindeki her bir vatandaşımızın, yaralanan 115 bin insanımızın her birinin acısı yüreklerimizdeki tazeliğini koruyor. Öncelikle depremde yaşamını yitirenleri rahmetle anıyor, tüm yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.” dedi. “BTSO olarak bizler de 52 bini aşkın üyemizden aldığımız güçle afetten etkilenen vatandaşlarımızın yanındayız.” ifadelerini kullanan Şenocak, şöyle devam etti: “11 şehirde yaşanan yıkımın izlerini silmek, şehirlerimizi yeniden ihya ve inşa etmek için hepimize görev düşüyor. Bu kapsamda BTSO olarak 1.000 konteyner kurmak için hazırladığımız proje kapsamında altyapı çalışmaları tamamlanan ‘Geçici Yaşam Merkezi’mizde ilk konteyner kurulumlarımızı gerçekleştirdik. Montajlarımız sürüyor. Burada hayatın hızla normal akışına dönmesini arzu ediyoruz.”

    “Hatay’ı yeniden ayağa kaldırmalıyız”

    BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Abidin Şakir Özen de depremin yaşandığı ilk günden bu yana afetzedeler için seferberlik ruhuyla çalıştıklarını söyledi. BTSO’nun iş dünyası destekleriyle ve AFAD koordinasyonuyla hayata geçirdiği Geçici Yaşam Merkezi’ne ilişkin bilgi veren Özen, “Bizim konteynerlerimizde mutfak, tuvalet, banyo, oturma grupları ve ranzalar bulunuyor. Buradaki insanlarımız için geçici bir yaşam alanı oluşuyor. Ayrıca yine iş dünyamızın destekleriyle bölgede kurulan sahra mutfaklarında depremzedelerimizin yemek ihtiyaçlarını karşılamak için destekte bulunduk. Sahra Mutfağı ile sıcak yemek desteğimizi, ‘Geçici Yaşam Merkezimizi’ tamamladıktan sonra da bölgenin ihtiyacına göre sürdüreceğiz. Bölgeyi hep birlikte yeniden ayağa kaldıracağız.” diye konuştu.

    Antakya TSO’dan Bursa iş dünyasına teşekkür

    Antakya Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet Çinçin, “Burada büyük bir yıkım, büyük bir trajedi var. Hatay’ın kendi ayakları üzerinde durabilmesi için süper teşvik paketlerine ihtiyaç var. Hatay maalesef tarihinde ilk kez göç alan değil, göç veren bir il durumunda. İnsanları bir araya getirmek önemli. Altyapı hizmetleri, barınma ihtiyacı, gıda ve hijyen yardımları, Hatay için kritik önem arz ediyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün emaneti Hatay’a sahip çıkabilmek adına Bursalı iş insanlarımızın ve hayırseverlerimizin desteklerini memnuniyetle karşılıyoruz. Başta Sayın İbrahim Burkay Başkanımız olmak üzere Bursa iş dünyasına teşekkürlerimi arz ediyorum.” dedi.