Etiket: “Buğday

  • Yağışlar çiftçinin yüzünü güldürdü! Yüzde 75 verim bekliyorlar

    Yağışlar çiftçinin yüzünü güldürdü! Yüzde 75 verim bekliyorlar

    Muş’ta 17 bin 400 çiftçi tarafından 1 milyon 500 bin dekar alanda buğday ve arpa ekimi yapıldı. Yağışların etkili olmasıyla gelişen başaklar, çiftçinin yüzünü güldürüyor. Geçimini tarımla sağlayan çiftçiler, etkili olan yağışların rekolteye yüzde 75 civarında artış sağlamasını bekliyor.

    Tarlalardaki ekinleri inceleyen Muş Ziraat Odası Başkan Vekili Selman Işık, yaptığı açıklamada, tarlaları gezdiğini ve şu anda verimin iyi durumda olduğunu söyledi.

    17 bin 400 çiftçinin 124 bin 500 hektar alanda buğday ekimi yaptığını kaydeden Işık, “27 bin hektar alanda da arpamız mevcut. Geçen sene kuraklık geçti. Fakat bu sene gerek yaylalarımızda, gerek ovamızda hem ekili alanlarımız hem de otlayacak olan hayvanlarımızın durumu çok iyi. Genellikle ilimizin yüzde 85’inin geçim kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Buğday ve arpada durum iyi. Geçen yıla göre çok iyi bir durumdayız. Bu sene arpa ve buğday veriminde yüzde 75 artış bekliyoruz. Bu seneki arpa ve buğday beklentisi hem Muş’a yeterli hem de çiftçinin yüzü gülecek. Piyasaya da arpa ve buğday satışı olacak, dışarıya da mahsul yollanacak inşallah” dedi.

    Gülçimen köyü muhtarı Ali Rıza Merttir ise “Bu sene geçen yıla göre arpa, yonca, buğday, korunga da yüzde 80 fark var. Geçen sene kuraklıktan dolayı ekinler çok kötüydü. Çok şükür bu sene ekinlere süper diyebiliriz. Köyümüzde bu sene 5 bin dekar arazi ekilmiş durumdadır. Geçen seneyle kıyaslanınca da çok çok güzel bir durumdayız” diye konuştu.

  • 12 dönüm buğday ekili tarla yandı

    12 dönüm buğday ekili tarla yandı

    Mersin’in Tarsus ilçesinde, Çakırlı Mahallesi kırsalında buğday ekili alanda yangın çıktı. 3 ayrı çiftçiye ait alanlarda etkili olan yangına çevrede bulunan vatandaşların yanı sıra Mersin Büyükşehir Belediyesi itfaiye ekipleri ile Orman Müdürlüğü ekipleri müdahale ederek söndürdü.

    Kundaklama üzerinde durulan ve soruşturma başlatılan yangında yaklaşık 12 dönümlük alanda ekili buğday zarar gördü.

  • Amik Ovası’nda buğday hasadı başladı

    Amik Ovası’nda buğday hasadı başladı

    Hatay’ın Kırıkhan ilçesinde ilk buğday hasadına katılan TBMM Dijital Mecralar Komisyonu Başkanı ve AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman, Türkiye’nin buğday stokları yeterli olduğunu ve Türkiye’nin tarımda kendisine yeten bir ülke haline geldiğini belirtti.

    Bu sene Amik Ovası’nda verimin çok iyi durumda olduğunu ifade eden Yayman, ”Cumhurbaşkanımızdan çiftçimizin yüzünü güldürecek bir buğday taban fiyatı bekliyoruz. Hatay’da, Amik Ovası’nda buğday hasadı başladı, verimler güzel. Biz her zaman söylüyoruz, çalışan ve üreten çiftçimizin yanındayız. Bu sene 495 bin dekara buğday ekildi. Bu gerçekten çok önemli bir rakam. Bizim ovamızda hem pamuk ekiliyor, hem mısır ekiliyor hem de buğday ekiliyor” dedi.
    Buğday‘ın çok stratejik bir ürün olduğunu belirten Yayman, ”Türkiye’nin buğday stokları yeterli, Türkiye, tarımda kendisine yeten bir ülke. Ama salgınla beraber bir takım gıda ürünlerinde, lojistikte sorunlar çıktı. Ama biz Amik Ovası’ndan Türkiye’ye seslenmek istiyoruz, burada buğday çok, verimlerimiz çok. İnşallah buğdayla ilgili, hububatla ilgili Türkiye’miz bir sıkıntı yaşamayacak ”dedi.

    İl Tarım ve Orman Müdürü Ergün Çolakoğlu da Hatay’da bitkisel üretim çeşitliliğinin çok fazla olduğuna dikkat çekerek, “Özellikle Amik Ovası’nda pamuk, mısır ve buğday biri artar biri azalır ama özellikle stratejik ürün olarak en çok ekilen ürünlerimiz bunlar. İlimizde bu yıl 495 bin dekar alanda 245 bin ton civarında bir ürün beklentimiz var. Verimlerimiz çok iyi. İlimizde özellikle ekilen buğday tohumları şuan 550, 600, 700 kilogram civarında verim vermektedir” dedi.

    Türkiye olarak tohumculuk konusunda şu an ülke olarak çok iyi durumda olduğunu vurgulayan Çolakoğlu, ”Buğday, arpa ve benzeri ürünlerin yüzde yüzü milli olarak ülkemizde üretilmektedir. Genel olarak da tohumculukta biz ülkemizde yüzde 80 civarında ürünlerimizi milli olarak kendimiz üretiyoruz. Bu yıl iklim şartlarının iyi gitmesi sebebiyle, hastalık ve zararlı etmenler çok fazla olmadı. Soğuklama ihtiyaçları karşılandığı için kardeşlenme ve sapa kalkma dediğimiz buğdaydaki fenolojik durumda çok iyiydi. O sebeple bunlar da verimi etkiledi. Bu yılı verimli olarak geçiriyoruz” dedi.

  • TMO’dan buğdaya zam! Ekmeğe yansıması bekleniyor

    TMO’dan buğdaya zam! Ekmeğe yansıması bekleniyor

    Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), ekmeklik buğday fiyatını yüzde 22 artırdı. Anlaşmalı un sanayicilerine satılan ekmeklik buğdayın tonu 2 bin 650 liradan 3 bin 210 liraya çıkarıldı. Bu zammın ekmek fiyatlarını artırabileceği dile getiriliyor.

    Türkiye Fırıncılar Federasyonu Başkanı Halil İbrahim Balcı, fiyatın Ramazan ayı içerisinde değişmesini beklemediklerini, zammın bayramdan sonra yansıtılabileceğini dile getirdi.

    SON ZAM ŞUBAT AYINDA YAPILMIŞTI

    Diğer yandan, İstanbul’da ekmek fiyatlarına son zam şubat ayında yapılmıştı.

    İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) 10 Şubat’ta yapılan meclis toplantısında ekmeğe yüzde 31,4 zam kararı çıkmış; öncesinde ekmek fiyatlarını 3-3,5 liradan satan fırınlar olsa da, 210 gram ekmeğin fiyatı resmi olarak 3 liraya yükselmişti.

  • Türkiye’de ayçiçek yağı krizi mi yaşanıyor?

    Türkiye’de ayçiçek yağı krizi mi yaşanıyor?

    AYŞE NUR BÜYÜKHAN – Koronavirüs, enflasyon ve Rusya-Ukrayna savaşı Türkiye’de başta temel gıda ürünleri olmak üzere pek çok kaleme zam olarak yansıdı. Son olarak ayçiçek yağında meydana gelebilecek zam nedeniyle vatandaşlar marketlere akın etmişti. CHP Tarım Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, vatandaşın yağ alabilmek için adeta birbiriyle yarıştığı görüntüleri ve ‘Ayçiçek Yağı Krizini’ yorumladı, iktidara seslendi.

    Seneler önce Avrupa’nın ambarı olarak anılan Türkiye şimdilerde yağ, ekmek gibi ürünleri almak için birbiriyle yarışan, uzun kuyruklar bekleyen vatandaş görüntüleriyle gündemde.

    CHP Tarım Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal ortaya çıkan bu görüntüleri “Nüfusu sürekli artan bir ülkenin yalnızca ithalat odaklı politika yürütmesinin etkisi” olarak yorumladı.

    Sarıbal, ayçiçek yağıyla ilgili çarpıcı rakamları da paylaştı. Yağ krizini yalnızca Rusya-Ukrayna arasındaki savaş üzerinden yorumlamamak gerektiğini de söyleyen Sarıbal koronavirüsü işaret etti.

    Buğdayda da kriz yaşandığını kaydeden Sarıbal, ekmek zammının da kapıda olduğunu vurguladı. Sarıbal, derin bir gıda krizi yaşanmaması için alınması gereken önlemleri anlattı.

  • Fiyatlar artacak: “Depolarda 1 aylık yağ kaldı”

    Fiyatlar artacak: “Depolarda 1 aylık yağ kaldı”

    Rusya ve Ukrayna savaşı sebebiyle dünya piyasalarında buğday fiyatları 14 yılın zirvesine çıktı. Türkiye ise geçen yıl buğday ithalatının yüzde 90’ını Rusya ve Ukrayna’dan yaptı. Uzmanlar artan ithalat ve enerji maliyetleri düşünüldüğünde, Türkiye’deki ekmek gibi unlu mamullerde ve ayçiçek yağı fiyatlarında artış yaşanacağını öngörüyor.

    Dünya tahıl ticaretinde önemli bir yere sahip Ukrayna ve Rusya, dünyadaki toplam buğday ihracatının yüzde 30’unu, arpanın yüzde 31’ini, ayçiçeğin ise yüzde 32’sini karşılıyor.

    En son 2008 gıda krizinde dünya buğday fiyatlarının 352 dolar olduğunu söyleyen tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, şu anda buğday fiyatlarının 346,5 dolara yükseldiğini belirtiyor.

    Tarım ve Orman Bakanlığı’nın Ocak ayı verilerine göre 2020-2021 döneminde Türkiye’nin buğday ithalatının yüzde 78’i Rusya’dan yüzde 9’u ise Ukrayna’dan gerçekleşti.

    Öte yandan Türkiye’nin arpa ithalatının yüzde 40’ı Rusya’dan; ayçiçeğinin ise yüzde 56’sı Rusya’dan ve yüzde 12’si Ukrayna’dan yapılıyor.

    Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş sebebiyle, “başta buğday olmak üzere hububat ve diğer ham maddelerde arz sıkıntısı yaşanmayacağı” ifade edildi.

    Bakanlık açıklamasında, uluslararası hububat ticaretinde diğer ihracatçı ülkelerden de hububat arzı imkanlarının mevcut olduğu belirtildi.

    Ancak uzmanlara göre buğday ve arpada kendi kendisine yeterliliği yüzde 82’ye düşen Türkiye’de yurt dışından arzda sıkıntı yaşanmasa bile, artan ithalat maliyetleri ekmek fiyatlarını doğrudan etkileyecek.

    Türkiye’deki borsalarda buğday fiyatının ton başına 100 lira arttığını söyleyen tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım, “Rusya’dan buğday alamazsak; Fransa, Romanya veya Amerika’dan alacağız ve oralardan taşımak çok daha maliyetli olacak” diyor.

    EKMEK FİYATLARINA ETKİSİ NE OLACAK?

    Türkiye’nin enerjide dışa bağımlılığı ve dünyada artan hububat fiyatları düşüldüğünde, Rusya ve Ukrayna savaşının Türkiye’deki gıda ürünlerinin fiyatlarını artıracağı öngörülüyor.

    BBC Türkçe’ye konuşan Ekmek Sanayi İşverenler Sendikası Başkanı Çetin Keçeli, Mart ayı içerisinde un ve ekmek fiyatlarında artış yaşanacağını belirtiyor.

    Keçeli’ye göre un ve ekmek fiyatlarını artıracak temel etken, artan ithal buğday fiyatlarından ziyade enerji fiyatları olacak:

    “Buğdayımız şu anda nispeten yeterli gözüküyor ancak buğdayımız yetse bile, doğalgaz ve buna bağlı olarak artacak elektrik fiyatları sebebiyle ekmek fiyatları otomatikman artacak.”

    Yıldırım da un sanayicilerinin ve depoların elinde şu anda belirli bir oranda ürün olduğunu ancak yeni ithal edilecek ürünlerin daha pahalıya mal edileceği düşünüldüğünde, önümüzdeki günlerde unlu mamul fiyatlarında artış yaşanacağını değerlendiriyor.

    TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez ise Türkiye’de halihazırda tarımsal girdi maliyetlerinin yüksekliği sebebiyle gıda enflasyonun giderek arttığını ve savaşın bunu daha ‘yıkıcı’ hale getirdiğini belirtiyor.

    Son birkaç günde petrol mazot fiyatlarındaki artışa dikkat çeken Suiçmez, çiftçinin artan üretim maliyetinin sadece hububat ürünlerine değil, tüm gıda ürünlerini etkileyeceğini söylüyor.

    Diğer yandan doğalgaz ve elektrik fiyatlarındaki artışın gerek seralardaki üretim maliyetini gerekse sulamada kullanılan elektriğin maliyetini artıracağını kaydediyor.

    Suiçmez, “Ekmek fiyatları mutlaka artacak. Sadece un üstünden değil, doğalgazdaki, işçilikteki, sudaki, mayadaki artış yani dolayısıyla üretim aşamasındaki diğer kalemlerdeki artışın da etkisiyle mutlaka artacak” diyor.

    EKMEK FİYATLARI BASKILANACAK MI?

    TMO geçen yıl Eylül ayından itibaren, ekmek fiyatlarını sabit tutabilmek için ‘Un Regülasyon Çalışması’ kapsamında yurt dışından ithal edilen buğdayı yerli un sanayicisine ve fırınlara uygun fiyatta satma politikası yürütüyor.

    Suiçmez, bu politika sürdükçe yurt dışındaki buğday fiyatları artsa bile yurt içindeki unlu mamul fiyatlarının bir müddet daha ‘baskılanabileceğini’ ancak bunun kısa vadeli bir çözüm olacağını değerlendiriyor:

    “TMO ekmek fiyatlarını baskılamak için 4 bin 800’e aldığı fiyatla aldığı ürünü un sanayicisine 2 bin 700 TL’den satmaya devam ediyor.”

    “TMO un sanayicisine ve fırınlara bu rakamı değiştirmeden satarsa, ekmek fiyatları bir süre daha artmayabilir. Ama artan yurt dışı fiyatları karşısında bunu ne kadar sürdürebilir, onu da zaman gösterecek.”

    Keçeli ise TMO’nun bu ay un sanayicilere ve fırınlara uygun tarifeli buğday temin etmediğini söylüyor:

    “Şubat ayında fırınlara ve değirmenlere uygun fiyatla buğday verilmedi. Değirmenciler şu an depolarındaki buğdaydan un yapıp fırınlara gönderiyor. Eğer ofisten ucuz fiyatlı buğday verilmezse, ekmek fiyatları artacak.”

    “İTHALAT SEBEBİYLE HAZİNE SÜREKLİ ZARAR EDİYOR”

    Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) 30 Haziran’da başladığı ekmeklik buğday ithalatında 9’uncu ihaleyi 2 Mart’ta yapacak. TMO, 2 Mart’ta yapacağı ihale ile 435 bin ton ekmeklik buğday ithal edecek.

    BBC Türkçe’ye konuşan Ziraat Mühendisi Faik Toy, geçen yıl milyonlarca ton buğdayın iki kat fazla fiyatla ithal edildiğini ve yurt içinde de zararına satıldığını söylüyor:

    “İthal edilen ürünleri, hazineye zarar yazılarak içeride yarı fiyatıyla satılıyordu. Şimdi çok daha yüksek fiyatlarla geleceği için, Hazine’ye çok daha fazla zarar yazılacak ve bu ülkeye yine zam olarak yansıyacak.”

    “Hazine’ye büyük zararlar yazılıyor. Yapmış olduğum hesaplamaya göre, 1 yılda yapılan ithalatta Hazine’ye yazılan zarar 20 milyar TL’yi buluyor. Oysa milyonlarca çiftçimize verdiğimiz desteğin tamamı 22 milyar TL.”

    “Bizim ithalatta Hazine’ye yazdığımız zararı sadece çiftçimize versek, ülke çok daha karlı bir duruma gelir. Milyonlarca çiftçiyi mutlu etmektense, bir elin parmağını geçmeyecek firmalar mutlu oluyor.”

    “2 Mart’taki ithalatı da yüksek fiyattan alacağımız ithal buğdayı da yine içeride zararına satacağız. Yük Hazine’ye binecek, bu da yine enflasyon olarak karşımıza çıkacak. O an için ekmek fiyatı artmasa da başka şeylerin fiyatı artacak.”

    “AYÇİÇEK YAĞI FİYATLARI DA ARTACAK”

    Türkiye buğday üretiminde tamamen kendine yetebilecek bir ülke olabilecekken, dışa bağımlılığı sürdürecek politikalar yürütmekle eleştiriliyor.

    Toy, “34 yıl önce 20,5 milyon ton olan buğday üretimimiz halen 20,5 milyon ton. Çünkü çiftçinin zararı düşünülmeden hep yurt dışından ithalat yolu seçildi” diyor.

    Arpa açısından da benzer bir tablonun bulunduğunu söyleyen Toy, “Toprak Mahsulleri Ofisi, tonu 4 bin 500 liradan 255 bin ton arpa ithal etti. TMO’nun yerli üretim yapan çiftçiye açıkladığı ton fiyatı ise 1750 lira” diyor:

    “TMO hasat sezonunda çiftçinin ürününe fiyat açıkladığı zaman, maliyetleri hiç göz önünde bulundurmadan, 1750 TL gibi üretim maliyetlerinin altında bir fiyat açıkladı.”

    “Bugün geldiğimiz noktada arpa fiyatları, iç piyasada borsalarda 3 bin 800 TL oldu. TMO ise 4 bin 500 TL’ye, 255 bin ton arpa ithal etti. İki gündeki dolardaki artış, o arpanın tonun maliyetini 4 bin 750 TL’ye çıkarmış oldu.”

    “CİDDİ BİR TEHLİKE BEKLİYOR”

    Yıldırım’a göre ise sadece buğday ve arpa değil, ayçiçeği de bu durumdan çok olumsuz etkilenecek:

    “Gıda sektörünün verdiği bilgiye göre, depolarda 1 aylık yağ kalmış durumda. Zaten ithal ayçiçek ham yağ fiyatı 1.400 dolardı, bu şimdi hemen 1.500 doları buldu.”

    “Ton başına 100 dolar artış çok önemli bir rakam. Bu da içerideki fiyatlara yansıyacak. Depolarda bir aylık yağ kalması da yakın zamanda yansıyacağına işaret ediyor.”

    Suiçmez de Türkiye’yi ayçiçek yağı konusunda “ciddi bir tehlikenin” beklediğini söylüyor:

    “Kendi kendimize yeterliliğimizin yüzde 70’lerde olduğu ayçiçeğini de biz Rusya ve Ukrayna’dan alıyoruz. Bu ürünleri ya alamayız ya da daha yüksek fiyatla başka ülkelerden ya da yine Rusya ve Ukrayna’dan alabiliriz.”