Etiket: bursa çevre platformu

  • Bursa’da çevre kirliliği masaya yatırıldı

    Bursa’da çevre kirliliği masaya yatırıldı

    Bursa Nilüfer Belediyesi, Nilüfer Kent Konseyi ve çevre gönüllüsü sivil toplum kuruluşlarından oluşan Bursa Çevre Platformu tarafından 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde düzenlenen Nilüfer Çayı Temiz Aksın yürüyüşünün ardından, Çevre Mücadeleleri Forumu gerçekleştirildi.

    Üç Fidan Parkı’nda düzenlenen foruma, CHP Bursa Milletvekili Prof. Dr. Yüksel Özkan, Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, geçmiş dönem Nilüfer Belediye Başkanı ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Bozbey, akademisyenler, çevre gönüllüleri, vatandaşlar, meslek odalarının ve sivil toplum kuruluşlarının başkan ve temsilcileri katıldı.

    Nilüfer Çayı’nın kirliliğinin nedenleri, temizlenmesi için yapılması gerekenler ve endişelerin dile getirildiği forumda, Uludağ’ın geleceği için de “Uludağ Alan Başkanlığı’na hayır” denildi. Forumda, yürüyüş boyunca Nilüfer Çayı’nın 12 farklı noktasından alınan numuneler sergilenerek, kirlilik gözler önüne serildi.

    Doğa ve çevre imdat çığlıkları atıyor

    Nilüfer Çayı’nın Misi bölümünde insanların balık tuttuğunu, Geçit bölümünde ise zehir aktığına dikkat çeken Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, “Nilüfer Çayı, başladığı gibi Marmara Denizi’ne dökülse bir sorun kalmayacak. Doğa ve çevre artık imdat çığlıkları atıyor. Bu konuda yıllardır su analizleri ve farkındalık çalışmaları yapıyoruz. Yetkilileri göreve çağırıyoruz. Arıtma tesislerinin eksik çalıştırılması bir tarafa kaçak sanayilerden derelere verilen atık sular da çok fazla kirletiyor. Modanın hangi renk olduğunu derenin renginden öğrenebilir hale geldik. Gelecek nesil ve doğa bizden bunun hesabını soracak” dedi.

    Uludağ için ciddi endişeler olduğuna da değinen Başkan Turgay Erdem, “Uludağ, hem su kaynağımız hem kentin havasını temizleyen doğal kaynaklardan biri. Birçok endemik bitkinin yaşadığı bir alan. Dünyada bilinen önemli bir merkez. Bununla ilgili mücadeleleri de hep beraber sürdürmemiz gerekiyor. Nilüfer Belediyesi olarak 2020’yi Tarım Yılı, 2021’yi Gıda Yılı ve bu yılı da İklim Yılı ilan ederek, aslında yapmamız gereken çok şey olduğunu ve hemen şimdi yapılması gerektiğini üstüne basa basa dile getiriyoruz. Yapacak çok işimiz var” ifadelerini kullandı.

    50 yıldır Nilüfer Çayı kirli akıyor

    “Nilüfer Çayı’nı kirletenler, kirletmemeyi kendinde bir sorumluluk olarak görürse, ancak o zaman Nilüfer Çayı temiz akmaya başlar” diyen Mustafa Bozbey de, “Suyu kirletenler belli. Arıtma tesisleri var ama ne kadar çalıştığı soru işareti. Zaten arıtma tesisleri çalışsa, Nilüfer Çayı temiz akar. Yaklaşık 50 yıldan bu yana Nilüfer Çayı kirli akıyor” dedi.

    CHP Bursa Milletvekili Prof. Dr. Yüksel Özkan da, çevre temizliği ve plastiklerin canlılara verdiği zararlara değindi. Her yıl yaklaşık 6,5 trilyon sigara tüketildiğini, bunların üçte ikisinin izmaritinin de rastgele çevreye atıldığını belirten Özkan, “Ayrıca yılda yaklaşık 5 trilyon plastik torba ve pet üretiliyor. Bunların yol açtığı çevre kirliliğinin yanında yaklaşık 1 milyar canlı, plastiği sindirdiği için olumsuz etkileniyor. Yapılan araştırmalar sonucunda insan kanında nanoplastik ve mikroplastiğe rastlandı” ifadelerini kullandı.

    “Arıtma yapılsa bile Nilüfer Çayı temizlenmez”

    Nilüfer Çayı uzun yıllardır kirli aktığı için çayın dibinde dip çamuru oluştuğunu belirten Bursa Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümü’nden Doç. Dr. Barış Bülent Aşık da, “Arıtma yapılsa bile Nilüfer Çayı temizlenmez. Nilüfer Çayı’ndaki dip çamuru temizlenmediği sürece, su temiz dahi aksa, dip çamuru akan temiz suyu yeniden kirletir” diye konuştu.

    Uludağ’ın, havasıyla ve suyuyla Bursa’yı besleyen bir yaşam kaynağı olduğuna değinen Doğayı ve Çevreyi Koruma Derneği (DOĞADER) Başkanı Sedat Güler de, Uludağ’daki bir köknar ağacının, Bursa’da yaşayan 72 kişinin bir günlük oksijenini sağladığına dikkat çekti. Uludağ’ın çok değerli bir habitat olduğunu, bunun sonucunda da Milli Park ilan edildiğini söyleyen Güler, ancak Milli Park kanunlarının Uludağ’da uygulanmadığını vurguladı.

    Uludağ Milli Park olarak kalmalı

    Güler, “Siyaset, turizm, yerel yönetimlerin baskısı nedeniyle Uludağ’da Milli Park kanunları uygulanmıyor. Uludağ’dan 12 ay boyunca faydalanılması konuşuluyor. Bunun, Uludağ’ın ekolojisine çok büyük zarar vereceğini düşünüyoruz. Uludağ, Nilüfer ve Doğancı barajlarını besleyen bir kaynak. Soluduğumuz temiz havayı Uludağ’a borçluyuz. Uludağ Milli Park olarak kalmalı. Alan başkanlığı olursa, yönetimine valilik, yerel yönetim, turizm müdürlüğü girecek, Milli Park’ın işlevi yetkisiz kalacak ve yok olacak. İklim değişikliği geliyor. Bursa artık karasal iklimden, tropikal iklime geçiş yapmaya başladı. 10 sene sonra belki gıda ve su krizini konuşuyor olacağız. Bunun için hep birlikte mücadele etmemiz gerekiyor” diye konuştu.

     

     

     

  • Çevre Günü’nde Bursa’dan yükselen imdat çığlığı

    Çevre Günü’nde Bursa’dan yükselen imdat çığlığı

    2022 yılını “İklim Yılı” ilan ederek iklim değişikliğine yol açan faktörlere ve bu konuda alınabilecek önlemlere dikkat çekecek çalışmalar yapan Bursa Nilüfer Belediyesi, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde “Nilüfer Çayı Temiz Aksın Yürüyüşü” organize etti.
    Nilüfer Kent Konseyi ve Bursa Çevre Platformu ile birlikte organize edilen etkinlikte, Uludağ’dan çıkarak kentin içme suyu ihtiyacını karşılayan ve Bursa Ovası’nı sulayan, ancak endüstriyel atıklar nedeniyle artık simsiyah akan Nilüfer Çayı’ndaki kirliliğe dikkat çekildi. Bu amaçla Nilüfer Çayı kenarındaki 4 ayrı rotada düzenlenen doğa yürüyüşüne, “Nilüfer Çayı Temiz Aksın” sloganıyla çok sayıda çevreci katıldı. Yürüyüşe katılanlar, Nilüfer Çayı’nın temiz ve kirli akan bölgelerinden numuneler de aldı.

    Bursa Çevre Platformu’nun paydaşı olarak etkinlikte yer alan Bursa Barosu, Bursa Tabip Odası, Mimarlar Odası Bursa Şubesi, Peyzaj Mimarları Odası Bursa Şubesi, Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi, DOĞADER, EKODER ve Tarım Orkam-Sen ile Nilüfer Kent Konseyi üyeleri, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nün artık kutlanacak bir gün değil, doğanın ve çevrenin yok oluşuna ağıt söyleme günü olduğunu ifade ettiler.

    Bursa’nın, çok değil bundan 30 yıl önce “Yeşil Bursa” adıyla anıldığını ama nüfus yoğunluğu, çarpık kentleşme, kaçak sanayileşme sonucu kentin betonlaştığını, tarımı biterken, havasının suyunun kirletildiğini belirten çevreciler, “Artık Bursa havası en kirli şehirlerden biri ve şehir merkezinden geçen dereleri, fabrikaların deşarj ettiği kimyasal atık halinde akıyor. Verimli Bursa ovalarındaki tarım alanları hızla betonlaşıyor. Bu böyle devam ederse, önümüzdeki birkaç yıl içinde gıda ve su krizi yaşamamız kaçınılmaz görünüyor. Suyuyla ve havasıyla Bursa’yı besleyen; Bursa’nın yaşam kaynağı Uludağ dereleri ise; oteller bölgesinden ve diğer tesislerden gelen evsel ve kimyasal atıklarla daha kaynağında kirletiliyor. Temiz akan su kaynakları ise, su daha toprağa düşmeden kaynağından borularla yerel yönetim ve su şirketlerin kurduğu su fabrikalarının depolarına ve kasalarına akıyor. Su şehri Bursa hızla kuraklığa itiliyor” dediler.

    Bursa’nın en önemli su kaynağı olan Nilüfer Çayı’nın çıktığı yerdeki berraklık ile kentin içinden geçtikten sonraki simsiyah görüntüsü arasındaki farkın dehşet verici olduğunu vurgulayan Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem de, “Nilüfer Çayı, Bursa’yı besleyen ana damarlardan bir tanesi. Başladığı noktadan 40 kilometrelik mesafe boyunca dört etaptan oluşan parkurlarda gruplar halinde yürüdük. Nilüfer Çayı’nın hem temiz hem kirli bölgelerinden numuneler alarak, çayın nasıl kirletildiğini göstermek istedik. Artık Nilüfer Çayı’nın mutlak suretle temiz akmasını sağlamak lazım. Bunu söylemekten bizim dilimizde tüy bitti. Buradan yetkililere tekrar seslenmek istiyoruz. Kaçak endüstrinin yapıldığı, kaçak boyahanelerin ve kontrolsüz üretimin olduğu işletmelerde sıkı denetimler yapılsın. Bu işletmelerin deşarjları kontrol edilsin. Başladığı yer o kadar temiz ki, burada balık tutanlar var. Ancak Nilüfer Çayı’nın Geçit’teki bölümünden numune aldığımızda, bugün hangi boyahanede, hangi renk, hangi türde kumaşların boyandığını tahmin yapabileceğimiz duruma geliyoruz. Bu dünya bizim, Bursa bizim. Çevreyi kirletmeden gelecek nesillere aktarmamız gerekiyor” diye konuştu.


    Suyun tüm canlılar için en temel yaşam hakkı olduğunu ve bu konuda artık gerçekten kritik bir eşikte olduğumuzu kaydeden Başkan Erdem, “Sanayi alanları arttıkça endüstriyel atıklar da artıyor ve bu suların arıtılmadan su kaynaklarına deşarjı sonucu Nilüfer çayı kirleniyor. Bu kirliliğe rağmen Nilüfer Çayı tarımsal üretimde sulama suyu olarak da kullanılıyor. Sonuç olarak sadece suyumuz değil, toprağımız ve gıdamız da kirleniyor. Çevreye karşı sorumsuz davranarak ekolojik dengeyi işte böyle kendi ellerimizle bozuyoruz. Nüfus arttıkça tarım ve sanayi alanındaki su ihtiyacı da artıyor, kişi başına düşen su miktarı azalıyor. Su, tüm canlıların ve ekosistemlerin varlığı için vazgeçilmezdir. Gelecekte belki de su savaşlarına bile tanık olacağız. Ancak bizler var olan su kaynaklarımızı da doğru kullanamıyoruz. Yaşam kaynağımız olan su kaynaklarının kirletici faktörlerden korunmasını sağlayamıyoruz. Bunun en çarpıcı göstergesi Nilüfer Çayı’dır. Nilüfer Çay’ı için derhal önlem alınmasını istiyoruz” dedi.

  • ‘Dünya Su Günü’nde, Nilüfer Çayı’na dikkat çektiler

    ‘Dünya Su Günü’nde, Nilüfer Çayı’na dikkat çektiler

    Bursa Nilüfer Belediyesi ve Bursa Çevre Platformu, kirletilen Nilüfer Çayı’na dikkat çekmek için 22 Mart Dünya Su Günü’nde Tarihi Nilüfer Hatun Köprüsü’nde basın açıklaması düzenledi.

    Bursa Çevre Platformu adına açıklama yapan Prof. Dr. Ertuğrul Ersoy, “Bursa, temiz akan Nilüfer Çayı için sularına sahip çıkıyor, uyarıyor. Su; sürdürülebilir kalkınma, yoksulluk ve açlığın ortadan kaldırılması için kritik öneminin yanında, insani gelişme, sağlıklı ve huzurlu bir yaşam için olduğu kadar doğa ve tüm canlılar için vazgeçilmezdir. Güvenli su ve sanitasyona sınırlı erişim su kaynakları ve ekosistemler üzerine artan baskı, afetler, kuraklık, sel gibi mücadele alanları tüm canlıların yaşamında büyük öneme sahiptir. Su hizmetlerin de kamusal hizmet alanı olduğunu suyun bir rant aracı olarak satılmaması, kirletilmemesi, şişelenmemesi gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz. Su kar elde edici bir şey olmadığı gibi devletlerin savaş aracı da olmamalıdır. Su tüm canlıların hakkıdır. Nilüfer Çayı için bir an önce hareket geçilmesi gerekmektedir” dedi.

    “KRİTİK EŞİKTEYİZ”

    Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem de konuşmasında suyun önemine dikkat çekerek, “22 Mart tarihi Birleşmiş Milletler tarafından temiz ve güvenli suya erişememe konusuna ve bizi bekleyen küresel bir su krizine dikkat çekmek için ‘Dünya Su Günü’ ilan edilmiş bir gündür. Biz Nilüfer’de 2022 yılını ‘İklim Yılı’ ilan ederken iklim değişikliğine bağlı olarak bizi bekleyen küresel gıda krizi ve su krizine dikkat çekmek istedik. Dünyada küresel ısınmaya bağlı olarak su krizlerinin, kuraklığın, kıtlığın ve açlığın yaşanması kaçınılmaz görünüyor. Bu konuda gerçekten kritik bir eşikteyiz” diye konuştu.

    “SU SAVAŞLARINA TANIK OLACAĞIZ”

    Gelecekte en büyük silahın su ve gıda olacağını vurgulayan Erdem, “Ben her fırsatta ifade ediyorum, gelecekte ülkelerin en büyük silahı gıda ve su olacak. Belki de su savaşlarına tanık olacağız. Dünya nüfusu arttıkça tarım ve sanayi alanındaki su ihtiyacı da artıyor, kişi başına düşen su miktarı azalıyor. Biliyorsunuz su, tüm canlıların ve ekosistemlerin varlığı için vazgeçilmezdir. Ancak bizler var olan su kaynaklarımızı da doğru kullanamıyoruz. Yaşam kaynağımız olan su kaynaklarının kirletici faktörlerden korunmasını sağlayamıyoruz. Bunun en çarpıcı göstergesi Nilüfer Çayı’dır. Bugün Bursa bir sanayi kenti olmanın sancılarını yaşamaktadır. Sanayi alanları arttıkça endüstriyel atıklar da artmış ve bu suların arıtılmadan su kaynaklarına deşarjı sonucu Nilüfer Çayı giderek kirlenmiştir. Bu kirliliğe rağmen bu çay tarımsal üretimde sulama suyu olarak da kullanılmaktadır. Sonuç olarak sadece suyumuz değil, toprağımız ve gıdamız da kirlenmektedir. Çevreye karşı sorumsuz davranarak ekolojik dengeyi işte böyle kendi ellerimizle bozuyoruz. Şimdi temiz akan Nilüfer Çayı için görev zamanı diyerek, derhal önlem alınmasını istiyoruz. Dünya Su Günü’nde ‘Suyumuza sahip çıkalım geleceğimiz kurumasın’ diyoruz” ifadelerini kullandı.