Etiket: bursa gölyazı

  • Gölyazı’da Turiste Esnaf Terörü

    Gölyazı’da Turiste Esnaf Terörü

    Bursa’nın  Gölyazı Mahallesi, güzelliği ile anılması gerekiyorken, şiddet ve magandalık ile  gündemde.. Yerli bir  turist vatandaş, çocukları, eşi ve ailesinin yanında dakikalarca saldırıya uğradı. Eşi sinir krizi geçirdi, darp edildi. Küçük çocuğu yaralandı. Gerekçe ise çocuğuna satılacak bir ürün pahalı diyerek başka bir tezgaha yönelmesi..

    Gölyazı’da gezmeye ve eğlenmeye gelen Uzman Çavuş İ.Ö ,  hediyelik eşya ve oyuncak satın almak istedi. Ancak genç adam, karısı, iki çocuğu, ablası ve beraberindekiler, fiyat pahalılığından şikayet edip başka bir tezgaha yöneldi.ler.O tezgaha koşarak gelen esnaf kadın  itiraz etti. Diğer tezgahtan ürün almadığı için kendisine burada da satış yapmayacağını söyledi ve saniyeler içinde esnaf kadının yine kendisi gibi esnaf olan yeğeni ağır küfür ve hakaretlerle  genç askere ve ailesine  saldırdı. Saldırganlar saniyeler içinde kalabalık bir gruba dönüştü.

    BİR AİLEYE GÜPEGÜNDÜZ SALDIRDILAR

    Dükkan içine sürüklenen  aile, tekme ve tokatlara maruz kalarak darp edildi. Saldırganlar kadın ve çocuk tanımadan yumruk ve tekme savurdu. Genç kadın darp edildi. Baş örtüsü kafasından düştü. Genç adamı bir dükkanın içinde adeta ablukaya alan saldırgan esnaf dakikalarca başını hedef alıp darp etti. O sırada da küfür ve hakaretleri sürdü.  Yaklaşık on kişinin aralıksız saldırdığı genç asker içeriden güçlükle kurtuldu. Yalınayak kendini dışarıya atabildi.  O sırada 5 yaşındaki çocuğun da dudağı patlatıldı. Güvenlik kamerasına yansıyan görüntülerde, olayın dakikalarca sürdüğü görüldü. Anne, baba ve kardeşinin darp edildiğini gören küçük kız ise korkudan şoka girdi.

    “BASINDAN ŞİKAYETÇİ OLACAĞIM”

    İhbar üzerine bölgeye gelen jandarma ekipleri saldırganları güçlükle yatıştırdı. Saldırgan ailenin saldırgan tavrı, haber yapmak için bölgeye giden basın mensuplarına karşı da devam etti. Saldırgan esnafın yakınları gerekirse tüm köyün dayak atabileceğini ve aynı tavrın basın mensuplarına da uygulanmasının yerinde olduğunu söyledi. 

    Gazetecilere kimlik sorgusu yapmak istediğini söyleyen dükkan sahibi, “basından şikayetçi olacağım, haber yapmayın” dedi.

    BENZER OLAYLAR DAHA ÖNCE DE YAŞANDI

    Olay sonrası jandarma, aileyi darp raporu almak üzere hastaneye götürdü. Saldırganları da karakola… Gezmeye gelip hayatlarının en kötü gününü yaşayan ailede, adam başından ve vücudunun çeşitleri yerlerinden, karısı vücudundan, beş yaşındaki çocukları da dudağından ve suratından darbe aldı. Şoka giren kız çocukları ise hastanede ancak kendine gelebildi.

    Gölyazı’da daha önce de defalarca gündeme gelen olay ilk değil. Yöre esnafından bazıları hakkında geçtiğimiz senelerde de şikayetler iletilmişti. Bursa’nın güzide turistik bölgesinde ne yazık ki fahiş fiyat uygulaması başta olmak üzere, bazı esnafların müşterilere karşı olan zorba tutumları daha önce de şikayet konusu olmuştu. Jandarmanın soruşturduğu olayda saldırgan esnafın, daha önce de sabıkasının olduğu, benzer olaylara karıştığı belirlendi.  Darp raporu alan aileye doktor istirahatı verildi. Genç asker ve eşi saldırgan esnaf grubundan şikayetçi oldu. 

     

  • Kuraklık Gölyazı’yı da vurdu! Derinlik 1 metreye düştü

    Kuraklık Gölyazı’yı da vurdu! Derinlik 1 metreye düştü

    Milattan Önce 6’ncı yüzyıla kadar uzanan tarihi güzellikleri bünyesinde barından Uluabat Gölü kıyısındaki Gölyazı’yı da kuraklık vurdu. Tatlı su balıkçılığı ile geçinen mahalle sakinleri, bu aylarda 3-4 metre olması gereken suların 1 metrede kaldığını ifade etti.

    Bursa’nın en zengin antik yerlerinden olan ve doğal güzellikleri ile Türkiye’de adından söz ettiren Gölyazı’yı kuraklık vurdu.

    Mahalle sakinlerinin tatlı su balıkçılığı ile geçindiği Gölyazı’da kıyıdan çekilmeler gözle görülür ölçüde olmasa da, suyun derinliği 1 metreden aşağı düştü.

    Her sabah balık mezatlarının yapıldığı ve renkli görüntülerin ortaya çıktığı Gölyazı’da yağışların olmamasından dolayı suların azaldığı, buna bağlı olarak balıkçılığın risk altında olduğu dile getirildi.

    Tek köprü ile karaya bağlı ada şeklindeki mahallede balıkçı tekneleri kıyıya bağlanmış durumda. Bu aylarda iki mahalle arasında bulunan köprünün altı sularla kaplı olması gerekirken, suyun olmaması tedirgin ediyor.

    Uluabat Gölü’nün kıyısındaki sular altındaki sazlıklar ve adacıkların gün yüzüne çıktığı görüldü.

    Mahallede balıkçılık ile geçimini sürdüren İsmail Yılmaz, “Gölyazı’nın geçim kaynağı sadece tatlı su balıkçılığı, yani gölümüzdür. Bu suların çekilmesi ile işlerimiz çok kötü. Balık tutamıyoruz. Şu anda bu aylarda köprünün altından sandalların geçmesi gerekiyordu. Ama yapılacak bir şey yok. Şu an görmüş olduğunuz yerin en derin yeri 1 metre 20 santimetredir. Suyun genişliği sizi aldatmasın. Sular bu sene yağış olmadığı için hiç gelmedi. Şu an bu suyun seviye olarak 3 metrenin altında olmaması gerekiyor” dedi.

  • “Küçük Venedik” Gölyazı’da Covid-19 sessizliği

    “Küçük Venedik” Gölyazı’da Covid-19 sessizliği

    Bursa’nın merkez Nilüfer ilçesinde bulunan ve antik adı “Apollonia ad Rhyndacum” olan ve ”Küçük Venedik” olarak nitelendirilen Bursa’daki Gölyazı Mahallesinde ve Kovid-19 tedbirleri doğrultusunda sessizlik hakim oldu. Uluabat Gölü üzerindeki Gölyazı Mahallesi, gece ve gündüz aynı açılardan drone ile görüntülendi.

     

     

     
     
     
     
     
  • Bursa’daki 700 yıllık çınar 97 yıldır kanlı gözyaşı döküyor

    Bursa’daki 700 yıllık çınar 97 yıldır kanlı gözyaşı döküyor

    Bursa’da Roma, Bizans ve Osmanlı’ya ev sahipliği yapan Gölyazı Köyü’nde 700 yıllık çınar ağacından 97 yıldır kırmızı renkte kanlı gözyaşı döküyor.

    Ağacın gövdesinden akan öz suyunun yaz mevsimi başlarken kırmızı renkte akması, 97 yıl önce mübadele sebebiyle acı bir şekilde sonlanan Mehmet ile Heleni’nin sevda hikayesine bağlanıyor. Bölge sakinleri bu sebeple koruma altındaki simge çınara Ağlayan Çınar ismi verildiğini ifade ediyor.

    Bursa’ya 35 kilometre uzaklıkta bulunan Uluabat gölü kenarında surlara kurulu Gölyazı Mahallesinin girişinde bulunan tarihi çınar tam 700 yıldır ziyarete gelenleri karşılıyor. Üzerinden geçen yıllara inat ayakta kalmayı başaran Ağlayan Çınar’ın hikayesini öğrenenler dünyanın çeşitli bölgelerinden gelerek önünde fotoğraf çektiriyor.

    Gövdesine dayalı duran birkaç basamaklı tahta merdivenden çıkıp yaşlı çınarın kovuğuna bakanlar sert gövdesi üzerinde aşağı doğru süzülen damlaların sebebini merak ediyor. Bu meraklı misafirler için ’Ağlayan Çınar’da saklı yürekleri burkan hazin sevda hikayesini mahalle halkı şu şekilde aktarıyor.

    Efsaneye göre; Mübadele sırasında 1923 yılında Rumlarla Türklerin bir arada yaşadığı yıllarda, Gölyazı’da, Türk oğlu Mehmet ile Rum kızı Eleni birbirlerini sevmektedir. Kurtuluş Savaşı’nın ardından Yunanistan ve Türkiye arasında kabul edilen mübadele anlaşması sebebiyle Rum aileler hazırlıklarını yapar ve yavaş yavaş köyü terk etmeye başlar.

    Rumların köyden gittiğini gören Mehmet, kalabalığın içinde sevgilisi Eleni’yi aramaya başlar. Bu sırada, Eleni’nin büyük ağabeyi Yorgi, Mehmet’in yolunu kesip artık düşman olduklarını ve sevdasından vazgeçmesi gerektiğini söyler. Aralarında çıkan tartışmada Yorgi hançerini çekerek Mehmet’e saplar. Aldığı yarayla acılar içerisinde kıvranan Mehmet, son bir gayretle Eleni’yle gizli gizli buluştuğu ulu çınarın oyuğuna kadar gelir. Konvoy ilerlerken olayı öğrenen Eleni, doğruca sevdiğine koşar.

    Ancak, çınarın oyuğuna geldiğinde Mehmet’i kanlar içerisinde yatarken bulur. Daha sonra belinden çözdüğü kuşağının bir ucunu çınarın dalına diğer ucunu da boynuna geçirerek orada canına kıyar. Efsane odur ki; ulu çınar bu olayın ardından, kovuğunun içinde kanlı gözyaşları dökmeye başlar.

    700 Yıllık simge anıta Ağlayan Çınar denilmesinin 2 ayrı sebebi olduğunu aktaran bölge sakinlerinden Ayhan Temir, “Bahar sonu yaz mevsiminin başlamasıyla çınardan kırmızı öz suyu toprağa düşüyor. Ağlayan Çınar denilmesinin birincisi bilimsel doğal bir olay. Çınar ağacının kökleri göle kadar ulaşıyor. Her çınar ağacında olan bu öz su gölün su seviyesi yükselince buna bağlı olarak artıyor. Dalları yayvan ve yatar olduğu için belirli noktalardan yere kırmızımsı bir renkte damlatıyor. Gelelim ikinci sebebine; bu sebep Ağlayan Çınar denmesinin ana sebebidir ve bizim içinde önemli olan bu sebeptir. Türk genci ile Rum gencinin hazin hikayesidir. Enteresan bir durum vardır. Hiç bir çınar ağacının öz suyu bu renk akmaz. Kırmızı renk sadece Ağlayan Çınar’a mahsustur. Bahar aylarında ağlamaya başlar göldeki su seviyesi yükselince ağacın öz suyu da artar ve çeşitli yerlerinden kırmızı sular damlamaya başlar” diye konuştu.

  • Gölyazı’da leylek var, turist yok

    Gölyazı’da leylek var, turist yok

    Apollon Krallığı’na başkentlik yapmış, turizmin gözde mekanlarından Bursa Nilüfer ilçesine bağlı Gölyazı Mahallesi sessiz kaldı. Türkiye’de görülmeye değer yerlerden biri olarak gösterilen Gölyazı’da korona virüsünden dolayı yerel halk dışarıya çıkmazken sokaklarda kuşlar hüküm sürmeye başladı.

    Hayvanların hiç olmadığı kadar özgür olduğu turistik bölgede sokak ortasında gezen pelikan ve leylekleri görmekte mümkün. Bursa merkeze 40 kilometre uzaklıkta ve halkının çoğunun balıkçılık ve turizmle hayatını sürdürdüğü ada eski günlerine dönmeyi bekliyor.