Etiket: Bursa Haberleri

  • Uluabat Gölü’nde alg patlaması

    Uluabat Gölü’nde alg patlaması

    Bursa’da Uluabat Gölü, yeşil renge boyandı. Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nurhayat Dalkıran gölde alg patlaması yaşandığını belirterek, “Suya karışan atıklar, göldeki azot ve fosfor oranını artırdığı için algler çoğalıyor. Alglerin çoğalması suda yaşayan ve gölden balık yiyen canlılara zarar veriyor” dedi.

    Nilüfer ilçesindeki Uluabat Gölü, yeşil rengi boyandı. Belediye ekiplerince yapılan incelemelerde, suda alg patlaması meydana geldiği ve herhangi bir kimyasal atığa rastlanılmadığı belirlendi. Bursa Uludağ Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nurhayat Dalkıran yeşil alg patlamasının yılın bu dönemlerinde meydana geldiğini belirtti. Alglerin sudaki oksijen oranını düşürdüğünü vurgulayan Doç. Dr. Dalkıran, “Bu durum göldeki canlıların hayatını tehdit ediyor. Suda karışan atıklar, sudaki azot ve fosfor miktarını artırdığı için zamanla alglerin çoğalmasına neden oluyor” dedi.

    ‘AZOT VE FOSFOR ALGLERİN ARTMASINA NEDEN OLUYOR’

    Doç. Dr. Nurhayat Dalkıran, “Uluabat Gölü’ndeki bu aşırı alg çoğalmaları yılın bu dönemlerinde doğal hale geldi. Bunun çeşitli faktörleri var. Göl, sığ ve verimli bir göl. Besin tuzu açısından beslenmiş bir göl. Bu da azot ve fosfor anlamından zenginleşmiş anlamına geliyor. Bu azot ve fosforun girdisinin sebepleri de var. Gölün sığ ve eski bir göl olmasına bağlı olarak doğal bir azot ve fosfor birikimi var. Bir de tarım ve insan faaliyetlerinden dolayı suya giren bir azot fosfor var. Özellikle son 40-50 yıldır aşırı şekilde azot ve fosforun girmesi özellikle bu dönemlerde alglerin aşırı çoğalmasına sebep oluyor. Her canlının besine ihtiyacı var. Ortamda ne kadar besin olursa buna bağlı olarak da canlılar ona göre artış gösteriyor” dedi.

    ‘ALGLER SUDAKİ OKSİJEN MİKTARINI DÜŞÜRÜYOR’

    Alglerin çoğalmasının ekolojik zararları olduğunu belirten Doç. Dr. Dalkıran, “En önemli sorunlardan biri yüzeyde bir tabaka oluşturması. Bu da ışığın dibe girişini engelliyor. Işık dibe girmediği zaman da fotosentez yapan organizmaların fotosentez yapamaması anlamına geliyor. Bunun sonucunda da genellikle oksijen üretimi azalıyor. Dolayısıyla oksijen azalması olduğu gibi alglerin çoğalmasına bağlı olarak aşırı oksijenlenme de görülebiliyor. Bu da zararlı” diye konuştu.

    ‘GÖLDEKİ TOKSİN BALIKLARI TÜKETEN İNSANLARA GEÇEBİLİR’

    Uluabat Gölü’nde daha önce karaciğer üzerinde etkili olan bir toksin tespit edildiğini söyleyen Doç. Dr. Dalkıran, “Bu toksin karaciğere etki ediyor. Balıklara besin zinciri yoluyla geçebiliyor. Balıkları tüketen insana, kuşlara geçebilir. Sulama suyuyla toprağa geçebilir ve insanlarda karaciğer zararına sebep olabilir. Bu Türkiye’deki birçok gölde tespit edilen bir durumdur. Su seviyesinin düşmesinin de etkisi var. İklim değişimiyle de alakalı bir durum var. Küresel iklim değişiminin en önemli etkisinden birinin yağışların şeklinin değişmesidir. İklim değişimine bağlı olarak atmosferik havanın ısınması, buharlaşmanın artması, bu tip göllerde su seviyesinin daha çok düşmesine sebep oluyor. Küresel iklim değişmeleriyle alg çoğalmaları arasında yapılan çalışmalar çok ciddi bir ilişkinin olduğunu gösteriyor” şeklinde konuştu.

    ‘ATIKLARIN SUYA KARIŞMASININ ÖNÜNE GEÇMELİYİZ’

    Alg patlamalarının düzelmesi için gerekenlerin azot ve fosfor girdisinin azalması olduğunu belirten Doç. Dr. Dalkıran, “Temizlik olayı farklı bir şey. Algler bu dönemde aşırı çoğalıyor, daha sonra ölüyorlar. Öldükleri zaman dibe organik materyal çöküyor. Bu da bakteri faaliyetini artırıp, sudaki oksijeni de tüketebiliyor. Temizlenmesi mümkün değil. Doğal dengeye çok dikkat etmek gerekiyor. Yapılması gereken en önemli şey atıkların doğal sulara karışmasının önüne geçebilmek” diye konuştu.

    ‘ALGLER DURGUN SULARDA DAHA FAZLA ÇOĞALIYOR’

    Atıklarla ilgili arıtma tesislerinin kurulduğunu vurgulayan Doç. Dr. Dalkıran, “En büyük sorunlardan bir tanesi Kütahya’dan gelen atıklar. Tarımdan gelen sulama suyu dönüşü var. Bundan da azot fosfor girdisi olabilir. Bu da alglerin çoğalmasını tetikliyor. Yapılması gereken en önemli şey çevreyi kirletmemek. Doğal dengeyi bozmamak. Doğal dengeyi bozduğumuz zaman istenmeyen durumlarla karşılaşıyoruz. Bunun sucul ekosistemde daha ağır etkileri oluyor. Tür çeşitliliğinde azalma oluyor. Biyolojik çeşitlilik düşebiliyor. Uluabat Gölü önemli bir gölümüz. Türkiye’nin 14 Ramsar alanından biri. Biyolojik çeşitliliği çok yüksek. Canlılar açısından çok önemli bir yer. Balık çeşitliliği çok fazla. Önemli bir sulak alanımız ve dönemsel olarak bu tip çoğalmalar olabiliyor. Şu an yağışlarda da azalma var. Su seviyesi de düşmüştür diye tahmin ediyorum. Su seviyesinin düşmesi de suyun durgunlaşmasını ve suyun kendisini yenilemesini azalttığı için bu algler durgun suları seviyor ve çoğalmalar meydana geliyor” dedi.

    ‘İNSAN KAYNAKLI FAKTÖRLER BU SÜRECİ HIZLANDIRIYOR’

    Havaların soğuduğu, su seviyesinin yükseldiği zaman gölün renginin normal hale geleceğini belirten Doç. Dr. Dalkıran, şöyle devam etti:

    “Su seviyesinin çok fazla düşmesi ciddi zararlara sebep olabilir. Eski yıllarla karşılaştırdığımızda gölün alanında küçülme var. 20 yıl önceki verilerle karşılaştırdığımızda ciddi anlamda küçülmeler ve sığlaşma söz konusu. Bu aşırı alg çoğalması da sığlaşmayı tetikliyor. Verimli bir gölde ölen canlıların hepsi dibe çöküyor ve dolmaya sebep oluyor. Aynı havzadan gelen suyun taşıdığı katı maddeler de var. Onlar da gölün dolmasına sebep oluyor. Bu doğal bir süreç ama en önemli faktör insan etkisinden kaynaklı müdahalelerin artması. Bu da gölün doğal hayatını daha hızlı bir olayın gerçekleşmesine sebep oluyor. 100-150 yılda gerçekleşecek olan doğal bir olayın 10-20 yıl gibi bir sürede gerçekleştiğinin etkisini görüyoruz.”

    ‘GÖLÜN YÜZEYİNDE DEĞİŞİK BİR RENK VARDI’

    Doğa yürüyüşü yapmak için gölün kıyısına geldiğini söyleyen dron operatörü İsmail Onur Kurnaz, “Normalde her zaman geldiğimiz bir yer burası. Doğa yürüyüşü yapmak için geliyoruz. Gayet berrak suyu var. Bugün de geldik. Gölün yüzeyinde değişik bir renk vardı. Merak ettim. Yerli halkıyla muhabbet ettik. Alg patlaması olduğunu söylediler. Prodüksiyon işleri yaptığım için yanımda dron vardı. Hemen görüntülemek istedim” dedi.

  • Kafe önünden geçerken Türk Bayrağını öptü

    Kafe önünden geçerken Türk Bayrağını öptü

    Bursa’nın İnegöl ilçesinde, yürürken, internet kafenin önünde asılı Türk bayrağını 3 kere öperek alnına koyan kadının güvenlik kamerasına yansıyan bu görüntüleri, izleyenlere duygu dolu anlar yaşattı. Aynı olayın ikinci kez başlarına geldiğini belirten internet kafe sahibi Fırat Yurdakul, “Gururlandım, tüylerim diken diken oldu” dedi.

    Cadde üzerinde yürüyen kadın, internet kafenin önünde asılı Türk bayrağını görünce, o tarafa doğru yöneldi. Türk bayrağını 3 kere öperek alnına koyan kadını gören gençler, şaşırdı. Öptükten sonra yoluna devam eden kadının bayrak sevgisi, kamera kayıtlarını izleyenleri duygulandırdı.

    “GURURLANDIM, TÜYLERİM DİKEN DİKEN OLDU”

    Olayı gören kafenin sahibi Fırat Yurdakul, güvenlik kamerası görüntülerini izlediğinde duygulandığını belirterek, “Ben içerde oturuyordum. Bir genç gelip teyzenin birinin bayrağı öptüğünü söyledi. Güvenlik kameralarına bakınca gururlandım, tüylerim diken diken oldu. Gerçekten gurur verici bir tablo. Kelimeler kifayetsiz kaldı. Allah teyzelerimizden razı olsun. Bir kez daha bize vatan, bayrak sevgiyi aşılamış oluyorlar. Eli öpülesi insanlar.” açıklamasında bulundu.

    Yoldan geçerken kadının Türk bayrağını öpmesine tanıklık eden Yiğit Yavuz ise “Bakkaldan geliyorum. Teyzeyi gördüm. Teyzenin bayrağı öpüp, alnına koyduğunu gördüm, şaşırdım, duygulandım” dedi.

  • Kestel’de aşure kazanları 15 bin kişi için kaynadı

    Kestel’de aşure kazanları 15 bin kişi için kaynadı

    Kestel Belediyesi, ‘Muharrem Ayı’ dolayısıyla, vatandaşlara aşure dağıttı. Pandemi kurallarına uygun şekilde gerçekleşen aşure dağıtımında 15 bin vatandaşa aşure ikram edildi

    Kestel Belediyesi tarafından geleneksel hale getirilen aşure dağıtımı bu yıl da 40 farklı noktada gerçekleşti. Pandemi kurallarına uygun ve sosyal mesafeli şekilde gerçekleşen aşure dağıtımında 15 bin vatandaşa aşure ikram edildi. Cumhuriyet Meydanı’na kurulan çadırda, Belediye Başkanı Önder Tanır, Başkan Yardımcıları ve Meclis üyeleri aşure dağıtımına katılarak, vatandaşlara aşure ikram etti.

    Aşure ikramı sırasında vatandaşlarla kısa süreli sohbetler gerçekleştirirken Önder Tanır, aşurenin geleneklerimizde önemli bir yeri olduğunu dile getirdi. Tanır, ‘’ Aşure; paylaşmanın, dayanışmanın, birlikteliğin ve sevginin ifadesi, bolluk ve bereketin simgesidir. Hepimizin ortak değeri olan aşure geleneğini yaşatmak için vatandaşlarımızla bir araya geldik ve aşure ikramında bulunduk. Bu mübarek ayda hem inançlarımızın gereğini yerine getirmenin hem de birlik ve beraberlik içerisinde hemşehrilerimizle bir arada olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Allah Muharrem Ayı’nda yapacağımız tüm ibadetlerimizi kabul eylesin” ifadelerini kullandı.

  • Orhangazi’de seyir halindeki cip yandı

    Orhangazi’de seyir halindeki cip yandı

    Bursa’nın Orhangazi ilçesinde otoyolda seyir halindeyken alev alan cip, kullanılamaz hale geldi.

    İstanbul-Bursa-İzmir Otoyolu’nun Karsak Kavşağı mevkisindeki Gedelek Viyadüğü üzerinde 34 VE 0208 plakalı cipten dumanlar çıktığını gören sürücü Muzaffer Kutlu, aracı emniyet şeridine çekip yanındaki kişiyle indi.

    Araçta çıkan yangın, ihbar üzerine olay yerine gelen itfaiye ekiplerince söndürüldü.

    Aracın kullanılamaz hale gelmesine yol açan yangının çıkış nedeni araştırılıyor.

  • Ağzından düşen altın dişleri çaldılar!

    Ağzından düşen altın dişleri çaldılar!

    Bursa’da, Hatice Godan’ın (85) evine giren kimliği belirsiz kişi, eşinden hatıra kalan ve 20 gram altın olan takma dişlerini ağzından düşünce çalıp, kaçtı. Hırsızlık şüphelisinin yakalanması için çalışma başlatılırken, Hatice Godan, “Dişlerim altındı, eşimden kaldı. Kim bilir kaç senelikti” dedi.

    Olay, cuma akşamı, Yıldırım ilçesine bağlı Şible Mahallesi’nde meydana geldi. Hatice Godan’ın tek başına yaşadığı 2 odalı eve, kimliği belirsiz kişi girdi. Evde bir anda tanımadığı kişiyle göz göze gelen Godan, paniğe kapıldı. Bu sırada Godan’ın ağzından 20 gram altın olan takma dişleri yere düştü. Hırsızlık şüphelisi ise hemen altın dişleri alıp, evden çıktı. Godan’ın yardım istediği komşularının ihbarıyla eve polis ekipleri geldi. Olay yeri incelemesi yapan ekipler, görgü tanıklarının da ifadelerine başvurarak, hırsızlık şüphelisinin yakalanması için çalışma başlattı.

    Altın dişlerinin, ölen eşinin hatırası olduğunu belirten Hatice Godan, “Dişim ağzımdan düştü. Birini alıp hemen ağzıma taktım, diğerini takamadım. Aldığı gibi cebine koydu. Kim olduğunu bilmiyorum. Eve nasıl girdiğini de anlamadım. Üst kattaki komşuma seslendim ama sesimi duyuramadım. Dişlerim altındı. Eşimden kaldı. Kim bilir kaç senelikti. Eşim öldü. Bugün biraz yemek yemeye başladım. Yemek yerken zorlanıyorum. Gelen kişinin üzerinde beyaz giysi vardı. Alnında yara vardı. İçeri girince korktum” dedi.

  • Bursa’da kaybolan genci arama çalışmaları sona erdi

    Bursa’da kaybolan genci arama çalışmaları sona erdi

    Bursa’da 31 Ağustos’tan bu yana kendisinden haber alınamayan kişi için yürütülen arama çalışmaları sonlandırıldı.

    Osmangazi ilçesi Çirişhane Mahallesi’ndeki evinden ayrıldıktan sonra kendisinden haber alınamayan Salih Geçgel (27) için dün son görüldüğü yer olan Ovaakça Mahallesi’nde başlayan arama çalışmaları bugün de devam etti.

    Hava kararana kadar bölgeyi tarayan AFAD öncülüğündeki yaklaşık 100 kişilik arama kurtarma ekibi, herhangi bir ize rastlayamayınca arama çalışmalarını sonlandırma kararı aldı.

    Bölgeye, ekipler tarafından Geçgel’in fotoğrafları asıldı.

    Geçgel’in son 3 aydır psikolojik problemler yaşadığı ve sık sık evden ayrılarak uzun süre geri dönmediği öğrenilmişti.

  • Bursa’da bir işçi kolunu makinaya kaptırdı!

    Bursa’da bir işçi kolunu makinaya kaptırdı!

    Bursa’nın İnegöl ilçesindeki bir mobilya imalathanesinde kolunu makineye kaptıran işçi, yaralandı.

    Olay, sabah saatlerinde İnegöl ilçesi Ağaç İşleri Sanayi Sitesi 24. Sokak üzerindeki mobilya imalathanesinde meydana geldi. İşçi Mehmet A.(24), bir anlık dalgınlık sonucu sağ kolunu makinenin merdane kısmına kaptırdı. Acı içinde kalan gencin yardımına arkadaşları yetişti. Hemen makineyi durdurup, Mehmet A.’nın kolunu sıkıştığı yerden çıkartmaya çalışan arkadaşları başaramayınca da durumu itfaiye ve sağlık ekiplerine bildirdi.

    Gelen itfaiye ekibinin çabası sonucu Mehmet A.’nın, sıkışan kolu kurtarıldı.

    Yaralı genç, İnegöl Devlet Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Polis olayla ilgili soruşturma başlattı.

  • Bursa’da otomobil minibüsle çarpıştı: 6 yaralı

    Bursa’da otomobil minibüsle çarpıştı: 6 yaralı

    Bursa’da sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybettiği otomobil, aynı istikamette giden minibüse arkadan çarptı. Kazada otomobilde bulunan 6 genç yaralandı.

    Kaza, saat 23.00 sıralarında Mudanya Yolu Caddesi üzerinde Emek mevkisinde meydana geldi. Bursa’dan Mudanya istikametine seyir halinde olan Ahmet U. yönetimindeki 16 SMU 25 plakalı otomobil, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu aynı istikamette seyreden Ramazan D. yönetimindeki 16 M 8073 plakalı minibüse arkadan çarptı. Çarpışmanın şiddetiyle savrulan otomobil bariyerlere de çarparak yolda ters istikamette durdu. Kazada sürücü Ahmet U., ile birlikte otomobilde bulunan Doğukan A., Kaan Egemen B., Doğukan N., Emir S. ve Eren A. yaralandı. Kazanın hemen ardından gençler kendilerini otomobilden dışarıya attı.

    Kazayı gören diğer sürücülerin ihbarı üzerine olay yerine çok sayıda polis ve sağlık ekibi sevk edildi. Sağlık ekipleri tarafından olay yerinde ilk müdahalesi yapılan yaralılar çevre hastanelere kaldırıldırken, polis olası bir kaza ihtimaline karşı çevrede güvenlik önlemi aldı. Tedavi altına alınan yaralıların sağlık durumunun iyi olduğu öğrenildi.

    Kaza nedeniyle Bursa-Mudanya yolu trafiğe kapandı. Yol temizleme çalışmasının ardından karayolunda trafik akışı normale döndü. Polis olayla ilgili inceleme başlattı.

     

  • Bursa İl Sağlık Müdürü’nden “çocukluk çağı taramaları” uyarısı

    Bursa İl Sağlık Müdürü’nden “çocukluk çağı taramaları” uyarısı

    Bursa İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Halim Ömer Kaşıkcı, çocukluk çağı tarama testlerinin, bir çocuğun tüm yaşamını sağlıklı geçirmesini sağlamak adına önem taşıdığına dikkati çekerek, aileleri taramaları ihmal etmemeleri konusunda uyardı.

    Kaşıkcı, yaptığı yazılı açıklamada, koruyucu sağlık hizmetlerinin önemini vurgulamak ve yürütülen çalışmaları daha görünür kılmak amacıyla her yıl 3-9 Eylül tarihlerinde kutlanan Halk Sağlığı Haftası için bu yılki temanın “Çocukluk çağı taramaları” olarak belirlendiğini ifade etti.

    Tarama testlerinin, erken teşhis ile önlenebilen ya da tedavi edilebilen hastalıkların, hiçbir belirti vermeden tanınması için yapılan testler olduğunu aktaran Kaşıkcı, “Bu hizmetten yararlanmak her çocuğun en doğal hakkıdır. Çocukluk çağı tarama testleri, bir çocuğun tüm yaşamını sağlıklı geçirmesini sağlamak adına özellikle önem taşımaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.

    Çocukluk çağı taramalarının çocuğu sadece yaşatmak için değil, yaşam kalitesini arttırıp sürdürülebilir hale getirilmesi için de büyük bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Kaşıkcı, çocuk sahibi ailelerin taramaları kesinlikle ihmal etmemeleri gerektiğine dikkati çekti.

    Kaşıkcı, tarama ve izlemlerin farklı amaçlarla ve farklı yaş gruplarında yapıldığını belirterek, “Ülkemizde doğan her çocuk; doğumdan sonra ilk yıl içinde 9 kez, 6 yaşına dek 17 kez ve bundan sonra da okul çağı boyunca yılda bir kez izlenmektedir. Büyüme ve gelişmenin özellikle hızlı olduğu erken çocukluk (0-3 yaş) ve ergenlik (10-19 yaş) gibi dönemlerde izlemlerin sıklığı ve içeriği farklılaşmaktadır.” ifadelerini kullandı.
    Çocukluk çağı taramalarının yeni doğan döneminden başlayarak çocukluk çağında da devam ettiğini vurgulayan Kaşıkcı, şunları kaydetti:

    “Örneğin yeni doğan bebeklere uygulanan ‘topuk kanı taraması’ dediğimiz yeni doğan metabolik ve endokrin hastalık taramasında, doğan her bebek fenilketonüri, konjenital hipotiroidi, kistik fibrozis ve biyotinidaz eksikliği yönünden taranmaktadır. Doğumdan sonra bebekte herhangi bir işitme kaybı olup olmadığını kontrol etmek amacıyla işitme taramaları yapılmaktadır. Buna ek olarak işitmenin doğumdan sonra çocukluk çağında da travmalar ve progresif işitme kaybı yapan genetik hastalıklara bağlı olarak doğum sonrası dönemde de ortaya çıkabilmektedir.

    Bu nedenle ilköğretim birinci sınıfa gelen her çocuğa işitme taraması yapılmaktadır. Bunların yanında görme taraması da bebeklik ve çocukluk çağında ayrı ayrı yapılmaktadır. Halk arasında doğumsal kalça çıkığı olarak da bilinen gelişimsel kalça displazisi (GKD), bebekler bir aylık olduğunda kesinlikle aile hekimine götürülerek yaptırılması gereken taramalar arasında yer alıyor. Bu taramalar sayesinde, bu hastalıklar nedeniyle oluşabilecek, geri dönüşümü olmayan hasarlar engellenebilmekte veya etkileri azaltılabilmektedir.”

  • Bursa’da kızılcık hasadı başladı

    Bursa’da kızılcık hasadı başladı

    Bursa’nın İnegöl ilçesinde, kızılcık hasadı başladı. Bahçeden toplanan kızılcık, 7 ile 8 lira arasında alıcı buluyor.

    İnegöl’de son yıllarda üretimi artan ve değer kazanan kızılcıkta hasat başladı. Rekoltenin yüksek olduğu kırsal Süle Mahallesi’nde çiftçileri ziyaret eden İnegöl Ziraat Odası Başkanı Sezai Çelik, “Son yıllarda kızılcık üretiminde ilerleme var. Pazar sorunumuz da yok. Önümüzdeki yıllarda üretimin artacağını düşünüyoruz” dedi.

    “7-8 LİRADAN ALICI BULUYOR”

    İlçede yetiştirilen yaklaşık 90 farklı ürün ile ekonomik değer elde edildiğini belirten Çelik, “Bu ürünlerden biri de kızılcık. Özellikle son yıllarda İnegöl’de kızılcık üretiminde bir ilerleme var. Bu yıl itibariyle sadece Süle Mahallemizde 300 ton üretim bekleniyor. Diğer köyleri de sayarsak bu rakam 400 tona çıkabilir. Tabi önümüzdeki yıllarda inşallah daha büyük rakamlara çıkabiliriz. Kızılcığın pazar sorunu da yok, ortalama 7-8 liradan alıcı buluyor. Ben çiftçilerimize bereketli kazançlar diliyorum” diye konuştu.

    “BU SEZON REKOLTE YÜKSEK”

    Üretici Canip Çiçek de, “Mahallemizde 15 gündür kızılcık hasadımız devam etmekte. Kızılcıkta iki çeşit olarak pazara hitap ediyoruz. Pazar sorunumuz da yok, İzmir İstanbul, Eskişehir gibi illere ürünümüz gidiyor. Rekoltemiz yüksek ve ilerleyen yıllarda daha fazla rekolte bekliyoruz. Sağlık olarak da C vitamini bakımından zengin ve çok faydalı bir ürün. Diğer kırsal mahalleler de bizden örnek alıp ürün yetiştirebilir” ifadelerini kullandı.