Etiket: bursa ipeği

  • Bursa İpeği yeniden dünya vitrinine çıkıyor

    Bursa İpeği yeniden dünya vitrinine çıkıyor

    Tarihi ipek yolunun Anadolu’daki son durağı olan ve Osmanlı döneminde başta Topkapı olmak üzere dünya saraylarını süsleyen ipek halı ve kumaşlar üreten Bursa, yaklaşık 2 asır sonra dünyaca ünlü ipeğiyle yeniden vitrine çıkıyor.

    15’inci yüzyılda ipek dokuyan yüzlerce tezgahta günde ortalama 150 kilogram ham ipeğin üretildiği Bursa’da, özellikle Gümrük Birliği’ne girişle birlikte 1991 yılında ipek üzerindeki fonların kaldırılmasıyla fabrikalar bir bir kapandı, kozaları elde kalan köylüler dut ağaçlarını kesti. Türk kültürünün en önemli parçalarından biri olan ipekçilik, tarihin tozlu raflarında yerini alırken, Bursa Büyükşehir Belediyesi Osmanlı’nın en stratejik ürünü olan ve Avrupa’nın yıllarca vergi bile almadığı Bursa ipeğini yeniden eski ihtişamlı günlerine döndürüyor.

    “Bursa İpeği Yeniden Hayat Buluyor” projesi kapsamında, 2015 yılında “Talimhane” bölgesine BUSMEK bünyesinde “Umurbey İpek Üretim ve Tasarım Merkezi” açan, kırsal bölgelerde koza üretimini destekleyip, ipek üretimi ve halı dokuma atölyeleriyle üretimi destekleyen Büyükşehir Belediyesi, diğer taraftan tanıtım çalışmalarına da hız verdi.

    Katıldığı tüm ulusal ve uluslararası fuarlarda Bursa İpeğinin kozadan nihai ürüne dönüşene kadarki serüvenini tanıtılan Bursa Büyükşehir Belediyesi, tanıtım faaliyetleri kapsamında 1-4 Eylül 2022 tarihleri arasında Koza Han ve Orhangazi Parkı’nda ‘Uluslararası Kozadan Kumaşa İpek Festivali’nin üçüncüsünü düzenliyor. Festival kapsamında ipek kültürünü yeni nesillere aktarmak amacıyla, ilk gün Koza Han’da temsili ipek kozası alım satım seremonisi gerçekleştirilecek. Ardından Orhangazi Parkı’nda hazırlanan çadır ve stantlarda ipek ürünler ile ilgili atölye çalışmaları yapılacak. Azerbeycan, Kırgızistan ve KKTC’den gelen sanatçıların da hazır bulunacağı festivalde ipek, keçe, kumaş, takı, halı gibi birçok farklı ürün incelenebilecek. Ayrıca Tayyare Kültür Merkezi’nde yerli ve yabancı sanatçıların ipek kültürü ile alakalı ürünleri sergilenecek.

  • Bursa ipeği yeniden hayat buluyor

    Bursa ipeği yeniden hayat buluyor

    Büyükşehir Belediyesince 2014 yılında başlatılan proje kapsamında Bursa’da yerli kozadan ipek iplik üreten aileler ve üretimi bırakanlar belirlenerek kayıt altına alındı. Umurbey İpek Üretim ve Tasarım Merkezinin çalışmalara dahil edildiği projede, ipeğin yeniden üretildiği pek çok atölye açıldı.

    İpek halı ve ipek kumaş dokuması gibi eğitimlerin verildiği atölyelerde çok sayıda kişi eğitim aldı. İcra ettiği sanatı geleneksel aktarım yöntemleriyle öğrenen ve öğretebilme olgunluğuna erişen 16 ustaya, Kültür ve Turizm Bakanlığınca “sanatçı tanıtma kartı” verildi. Karta sahip olan ustalar, Bursa’ya özgü kültürel değer olan ipekçiliği gelecek nesillere aktarmak için emek sarf edecek.

    Büyükşehir Belediyesi Umurbey İpek Üretim ve Tasarım Merkezi Üretim Sorumlusu ve Proje Koordinatörü Mehmet Ünal, projeye başladıklarında Bursa’daki ipekçilik hafızasının 75 yaşın üzerine çıkmış olduğunu anlattı.

    Bursa ipeğinin önemine değinen Ünal, “Eğer proje biraz daha geç kalsa ipekçilik hafızasını kaybedecekti. Bizim için ipek, adeta Bursa’nın soy ismi. Onu korumak ve yaşatmak lazım. Bu bağlamda yola çıktığımızda tabii mekanlara ihtiyacımız vardı. İlk ayağa kaldığımız mekan, Umurbey İpek Üretim ve Tasarım Merkezi oldu. 1810 yılında kurulmuş Osmanlı’nın ilk fabrikalarından biri ve yine ipek fabrikası olarak kurulmuştur.” diye konuştu.

    “Kimseye yük olmadan kendi yağında kavrulan bir proje”

    Ünal, yine proje kapsamında Bursa’nın dağlık bölgelerindeki 16 kırsal mahallede de atölyeler kurulduğunu belirterek, şöyle konuştu:

    “Projenin başlamasından günümüze kadar 2 bin 700 kişiye ipek halı dokumasını öğrettik. 700’e yakın kumaş ustası yetiştirdik. 50’ye yakın ara eleman, 60’ın üzerinde ipek ustası yetiştirdik. Sürekli eğitimler veriyoruz. Bunun yanında da üretim yapıp, yaşayan bir projeye çevirdik biz bunu. Kimsenin sırtına yük olmadan kendi yağında kavrulan bir proje oldu. Projenin sahibi Bursa Büyükşehir Belediyesi. Yaptığımız, attığımız her adım, her iş, Bursa Büyükşehir Belediyesinin destekleriyle oluyor. En son açtığımız ipek dokuma kursunda 24 öğrencimiz vardı. Bunlara 3 ay kadar eğitim verdik, yetiştirdik. Bunların içinden çalışmak isteyen 4 arkadaşımızı da buraya aldık. Şu an onlar da kumaş dokuyup bu işten para kazanıyorlar.”

    Projeye başladıklarında usta bulamadıklarını anımsatan Ünal, “Projeye ilk başladığımızda ipek konusunda bilgili nesil çok yaşlıydı. Hafıza vardı ama ilk önce onu aktardıktan sonra burada ipekle hiç alakası olmayan arkadaşlarımızı bu eğitimlere vererek görevlendirdik. Proje başlayalı 9 yıl oldu. Bu bağlamda da yetiştirdiğimiz ustaların içinden 16’sı şu an Kültür ve Turizm Bakanlığınca ‘somut olmayan kültürel miras taşıyıcısı’ olarak kayıt altına alındı. Türkiye’de bakanlığa kayıtlı en genç usta bizde.” ifadelerini kullandı.

    “Tasarımlarım daha çabuk ortaya çıksın istiyorum”

    “Sanatçı Tanıtma Kartı” verilen ustalardan Nesrin Türedi de projeye dahil olması için Bursa Büyükşehir Belediyesinden teklif gelince İstanbul’dan Bursa’ya taşındığını anlattı.

    Kendisinden ipek halı tasarımları yapmasının istendiğini aktaran Türedi, “Bursa ipeğini canlandırmak adına bu önemli bir şeydi. Onur duydum böyle bir tekliften dolayı. Burada ekip arkadaşlarımla gayet güzel şeyler yapıyoruz. Tabii ki daha hızlı bir süreçte daha çok ipeğimiz olsun, benim tasarımlarım daha çabuk ortaya çıksın istiyorum. Hayalim bu.” diye konuştu.

    Kültür ve Turizm Bakanlığınca somut olmayan kültürel miras taşıyıcısı olmaya layık görüldüğünü belirten Türedi, söz konusu görevi gururla yerine getireceğini bildirdi.

     “Bu kültürü devam ettiriyoruz”

    Somut olmayan kültürel miras taşıyıcısı olan ustalardan Resul Makam da dedesi ve babasının dokumacılıkla uğraştığını, babasını kaybettikten sonra mesleği devam ettirmek istediğini söyledi.

    Mesleği sürdürerek kültürü de tanıttıklarını belirten Makam, “Farklı meslek ve yaş gruplarından insanlara ipek konusunda bilgi veriyoruz. Bu da bizi mutlu ediyor açıkçası çünkü hiç bilmeyenler öğrenmiş oluyor. Kültürü bir şekilde devam ettirmiş oluyoruz. Aslında olan bir kültürü hem geliştirmek hem de yeni kişilere aktarmak mutlu ediyor.” dedi.

  • Bursa GastroFest’te ipek ve çini tanıtıldı

    Bursa GastroFest’te ipek ve çini tanıtıldı

    Turizm Profesyonelleri Derneği Bursa Skal Kulübü tarafından Güney Marmara Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği Derneği (GÜMTOB) ile Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Güney Marmara Bölgesel Yürütme Kurulu’nun desteğiyle gerçekleştirilen festival, Botanik Park’ta yapıldı. Alanda kurulan 60 stantta Bursa’nın yöresel ve coğrafi işaretli lezzetlerini tadan katılımcılar, şefler ve yemek yazarları bir araya geldi.

    Halk üniversitesi olan BUSMEK de stant açarak, ziyaretçilere Bursa’nın coğrafi işaretli değerlerinden Bursa ipeği ile İznik çinisini tanıttı. Ziyaretçiler bir yandan Bursa’nın farklı tatlarını denerken, diğer yandan ipekböceği kozasından tepme mancınık ile ip çekimi ile ipek halı dokuma ve ipek kumaş dokuma tezgâhlarındaki canlı performansı yakından izleme fırsatını buldu. Ziyaretçiler ayrıca, çini sanatını yakından inceleyip, yapım aşamasında kullanılan malzemeler hakkında bilgi sahibi oldu.

    “Gelenekten Geleceğe” temasıyla düzenlenen Bursa GastroFest’e katılan şefler, düzenledikleri work shoplarla katılımcılara bazı yemeklerin tarifini anlattı. Turizm Profesyonelleri Derneği Bursa (SKAL) Kulübü Başkanı Gülçin Güleç, etkinlik ile Bursa’nın gastronomi kimliğini ortaya çıkarmayı amaçladıklarını belirterek, “Bursa’nın gastronomisini ulusal anlamda ortaya çıkarmak için yaptığımız ilk organizasyon. Bugünkü etkinlikte 60 stant açıldı. Çok önemli sponsorlarımız vardı. Stantlarda, Bursa’ya ait yöresel ve coğrafi işaretli ürünleri misafirlerimize ikram ettik” dedi.

  • Bursa İpeği ve İznik Çinisi UNESCO yolunda

    Bursa İpeği ve İznik Çinisi UNESCO yolunda

    UNESCO Türkiye Milli Komisyonu, UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı 2021 dönemi için Türkiye’den gönderilecek iki dosyadan birini Bursa olarak belirledi. Büyükşehir Belediyesi tarafından zanaat ve halk sanatları dalında Bursa İpeği ve İznik Çinisi öne çıkarılırken, kentin değerlerinin evrensel miras olması yolunda önemli bir aşama geçilmiş oldu.

    Tarihi ve kültürel değerleri, doğal zenginlikleri ve turizm potansiyeli ile Bursa’nın turizmden aldığı payı artırmak için yoğun çaba harcayan Bursa Büyükşehir Belediyesi, kentin uluslararası alanda tanıtımı için yaptığı çalışmalarda önemli aşamayı daha geçti. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin koordinasyonunda hazırlanan “Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı İmparatorluğu’nun Doğuşu” isimli adaylık dosyasıyla 2014 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren ve Hanlar Bölgesi, Sultan Külliyeleri ve Cumalıkızık’ı evrensel miras haline getiren Büyükşehir Belediyesi, UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı’na dahil olabilmek için yaptığı çalışmaların meyvesini aldı. ‘Gelenekselden Evrensele’ sloganıyla geçtiğimiz Aralık ayında Büyükşehir Belediyesi’nce başlatılan, BEBKA ile İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından da desteklenen çalışmaların ardından zanaat ve halk sanatları dalında hazırlanan başvurusu dosyası, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu’na gönderilmişti. UNESCO Türkiye Milli Komisyonu, Türkiye genelinden yapılan 12 başvuru arasından Bursa ve Sivas’ın başvurularının UNESCO’ya gönderilmesine karar verdi.

    Başkan duyurdu

    Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu’nun Bursa ile ilgili aldığı kararı Meclis Toplantısı’nda duyurdu. Milli Komisyon’dan gelen destek mektubunu da meclis üyelerine okuyan Başkan Aktaş, “Yaratıcı Şehirler Ağı’na iki farklı şehrin başvurabilmesi hakkı tanınmıştı. Büyükşehir Belediyesi olarak titiz bir çalışmanın ardından başvurumuzun son halini 29 Mayıs 2021 tarihinde Milli Komisyona iletmiştik. Başvuru yapan diğer belediyelerin neredeyse tamamı bu konuda ücret karşılığında danışmanlıklar aldılar. Biz Büyükşehir Belediyesi olarak tüm süreci kendi ekibimiz tarafından gerçekleştirdik. Nihayetinde başvuru süresi boyunca gösterdiğimiz özverili çalışmalar neticesinde Milli Komisyon, UNESCO Yaratıcı Şehirler Ağı 2021 dönemi için Türkiye’den gönderecek dosyalar arasında bize yer verdi. Süreçte emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bursa ipeği ve İznik Çinisi başta olmak üzere zanaat ve halk sanatları alanında çok ciddi bir farkındalık oluşacağına yürekten inanıyorum” diye konuştu.

    İpek ve çini ön planda

    Büyükşehir Belediyesi’nce hazırlanan başvuru dosyası Bursa İpeği ve İznik Çinisi üzerine kurgulandı. Konuyla ilgili hazırlanan eylem planında ulusal ve uluslararası yapılacak projeler belirlendi. Ulusal projeler arasında İznik Çini Mükemmeliyet Merkezi, Bursa’da Çini ve İpek Günleri ve Gelecek için Kültür projeleri yer aldı. Dosyada belirtilen uluslararası projeler ise, Uluslararası İznik Çini Sempozyumu,

    Bursa Gelişim Forumu ile Çini ve İpek Gelecek Tasarım Yarışması’ndan oluşuyor.

    Türkiye Milli Komisyonu tarafından belirlenen 2 aday başvuru Haziran ayı sonunda UNESCO merkezine gönderilecek ve nihai sonuçların da Ekim ayı sonunda açıklanması bekleniyor.

  • “Bursa İpeği” ellerinde hayat buluyor

    “Bursa İpeği” ellerinde hayat buluyor

    “Bursa İpeği Hayat Buluyor Projesi” için aldığı teklifi değerlendirerek, doğup büyüdüğü şehirden Bursa’ya taşınan ödüllü tasarımcı, kentin değerlerini ipek halıya aktarabilmek için koleksiyonlar hazırlıyor.

    Bursa Büyükşehir Belediyesince başlatılan proje kapsamında, İstanbul’dan Bursa’ya gelip yerleşen Nesrin Türedi, Umurbey İpek Üretim ve Tasarım Merkezi’nde çalışmalarını sürdürüyor.

    Muradiye Külliyesi, Ulu Cami, Yeşil Türbe, Tophane gibi tarihi mekanlardan yola çıkarak, kurguladığı desenleri 40 yıllık tecrübesiyle tasarımlarına aktaran sanatçının çizimleri, atölyelerdeki ustalar tarafından dokunan ipek halılarda hayat buluyor.

    Nesrin Türedi, 1978 yılında İstanbul’da kız enstitüsü resim bölümünden mezun olduğunu, Güzel Sanatlar Akademisine devam etmek istediğini fakat o dönem yaşanan siyasi olaylardan dolayı ailesinin buna müsaade etmediğini anlattı.

    Desen çizebilen eleman arayan bir firmaya görüşmeye gittiğini, böylece 1980’de mesleğe başladığını belirten Türedi, “Halının H’sini bilmiyorken ipek halı dünyasına giriş yaptım. İlk çalıştığım firma Beyazıt’taydı. Önce eskiz, sonra kareleme, sonra renklendirme, çizim yaparak burada 8 yılımı geçirdim.” dedi.

    Daha sonra Cağaloğlu’nda, uzun yıllarını verdiği ikinci iş yerine geçtiğini aktaran Türedi, o dönem çizimlerin elle yapıldığını, zamanının desenlerle geçtiğini söyledi. Nesrin Türedi, şöyle devam etti:

    “1980’li yıllarda İran’dan etkileniliyordu. Çoğunlukla Tebriz, İsfahan, Keşan yörelerinin halıları olurdu. Büyük, göbekli halılar… Onların fotoğrafları önümüze geliyor, onlara baka baka deseni luplarla büyütüyorduk. Kağıtları yere seriyordum. Kalemin ucuna ip bağlıyordum. Arkadaşım ipin ucunu tutuyordu, ben daire çiziyordum, göbekli halı için. İmkanlar böyleydi. Böyle böyle gelişti. Halının nasıl ilerlediğini gördükçe yeteneğimle, hayal gücümle birleştirdim. 2002’de artık teknolojiye ayak uydurmak için bilgisayara geçmeye karar verdik ve bir halı tasarım programı alındı. O tarihe kadar hiç bilgisayar başına oturmuş bir insan değilim. Sürekli elde çizim yapıyoruz, metre metre kağıtlara. Bir bilgisayarın karşısına oturmak değişik geldi. Programı öğrendim.”

    “Çok desen çıkacak, bitirmeye ömrüm yeter mi bilmiyorum”

    Çalıştığı firma adına, 2013’te “America’s Magnificent Carpet Awards” adlı yarışmaya çizimiyle katılıp “Altın Tarım” isimli deseniyle ödül kazandıklarını dile getiren Türedi, “Çok keyifliydi, çok mutlu oldum. Onca yıllık meslek hayatım taçlandı. Hepimizin gururu oldu. İpek halıda çok renk kullanılır. Bu yarışmaya katıldığım halıda 5 renk kullandım. Zorlu bir süreçti ama bize başarıyla geri döndü.” ifadelerini kullandı.

    Türedi, 2017’de Bursa Büyükşehir Belediyesinden aldığı teklifle hayatının değiştiğini vurguladı. Doğup büyüdüğü İstanbul’dan ayrılıp Bursa’ya taşınmasının çok zor geldiğini belirten Türedi, “Her şeyim orada, anılar, aile… Alıp başınızı geleceksiniz. Geldim, ekip olarak bana çok sıcak davrandılar. İlk yıl çok zorlandım ama şu an mutluyum. Buradaki ekiple çok iyi anlaşıyoruz. Güzel şeyler yapacağız, güzel desenler çıkıyor, halılar çıktıkça ben mutlu oluyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

    Bursa ipeğini canlandırmak amacıyla geldiği kentte bütün hayallerini Bursa üzerine kurduğunu, şehrin değerlerini ipek halıya aktarabilmek için Muradiye Külliyesi, Ulu Cami, Yeşil Türbe, Tophane gibi tarihi mekanları fotoğrafçı eşliğinde gezdiğini anlatan Türedi, bu mekanların bütün bölümlerini fotoğrafladıklarını, böylece çok geniş bir albüm oluşturduklarını ifade etti.

    Bir deseni tasarlarken yerdeki yapraktan, duvardaki çatlaktan, gökyüzünden etkilenebildiği, hayal gücünü kullandığı bilgisini veren Türedi, “Bursa için önceliğimiz Yeşil Türbe ve Muradiye Külliyesi. Buralardan çok desen çıkacak, bitirmeye ömrüm yeter mi bilmiyorum.” diye konuştu.

    Yer aldığı projenin önemine değinen Türedi, şunları kaydetti:

    “Bursa, dünyaca tanınan bir şehir, Osmanlı Devleti’nin başkenti. Dolayısıyla Bursa ipeği burada çok önem kazanıyor. Tarih boyunca ipek böceği imalatı yapılmış. Ben de ipek böceğini canlandırmak için tasarımlarımla destek olmaya geldim. Benim tasarımlarım ipek halıya dönüşecek. Şimdilerde ‘Şehzade Mustafa Koleksiyonu’ oluşturuyoruz. Bir desen şu anda dokunuyor. Heyecanla bitmesini bekliyoruz. Mükrime Hatun deseni yaptık. Yeşil Türbe Koleksiyonu hazırlıyoruz. Farklı çalışmalarımız da var. Tüm hayatım çizmek üzerine kurulu. Bu meslekte ‘Masasının başında öldü’ derler ya öyle biri olacağımı düşünüyorum. Çünkü her yeni desene başladığımda ilk yaptığım desen gibi heyecanlanıyorum. Bir şeyin üzerine ne kadar emek verirsen o iş güzelleşir. Desen de böyledir, kurcaladıkça değişir.”

  • “Bursa İpeği Hayat Buluyor”

    “Bursa İpeği Hayat Buluyor”

    Bursa’nın dağlık bölgelerindeki 16 kırsal mahallede “Bursa İpeği Hayat Buluyor” adlı proje kapsamında oluşturulan atölyelerde yaşı ilerlemiş kadınların genç nesle yüzyıllardır bilinen geleneksel çift düğüm tekniğiyle dokumasını öğrettiği ipek halılar, dünyanın dört bir yanında mekanları süslüyor.

    Büyükşehir Belediyesinin hayata geçirdiği proje kapsamında Keles, Orhaneli, Harmancık ve Büyükorhan ilçelerine bağlı kırsal mahallelerde 180 halı ve 50 el dokuması kumaş tezgahı satın alınarak “halıhane” ve “kumaşhane” atölyeleri kuruldu.

    Yerleşim yerinde geleneksel dokuma tekniklerini bilen ancak ilerleyen yaşı nedeniyle tezgahta çalışamayacak kadınlardan tecrübelerini yeni nesle aktarması konusunda destek istendi.

    Bunun üzerine mahalledeki kimi gözü görmeyen, kimi yürüyecek dermanı olmayan nineler, usta öğreticilerin nezaretinde genç kadınlara bildikleri teknikleri öğreterek dokumacılıkta ustalaşmalarına destek verdi.

    Kadınların binbir emekle tezgahlarda ipek iplik kullanarak dokuduğu dekoratif halılar, dünyanın dört bir yanında Bursa ipeğinin yaşatılmasına ve tanıtılmasına katkı sağlıyor.

     “Yaşlı nesildeki hafızayı gelecek kuşağa aktarmayı hedefledik”

    Umurbey İpek Üretim ve Tasarım Merkezi Üretim Sorumlusu Mehmet Ünal, 6 yıl önce başladıkları projeyle ilk olarak yaşlı nesildeki hafızayı gelecek kuşağa aktarmayı hedeflediklerini söyledi.

    Osmanlı Devleti’nin ilk ipek fabrikalarından Muradiye İpek Fabrikası ile Umurbey İpek Üretim ve Tasarım Merkezinin arka planında Bursa’nın dağlık alanlarındaki yerleşim merkezlerinin olduğunu belirten Ünal, “Biz, 16 köy tespit ettik. Bu köyleri tespit ederken dut bahçesi oluşturup koza bakacak durumu göz önünde bulundurduk. Taşımalı sisteme geçildiği için terk edilmiş okullar vardı. Bunların tadilatını yaptık. İlk etapta 180 halı, 50 el dokuması kumaş tezgahı aldık ve bu mekanları köylerin ‘halıhane’ ve ‘kumaşhanesi’ yaptık.” diye konuştu.

    Ünal, yerleşim yerindeki yaşlıların 4 bin yıldır bilinen geleneksel çift düğüm tekniğiyle dokumaya hakim olduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Köylerde yıllar önce halı dokuyan teyzeler, nineler var. Halının nasıl dokunduğunu, tekniğini, her şeyini biliyor ama parmakları kireçlenmiş, gözleri görmüyor, halı dokuyacak dermanı kalmamış. Bu teyzeler bizleri kırmadı ve tezgahların başına oturdu. Onların yanlarına genç kızlarımızı oturttuk. İki yıl içinde yaşlı teyzeler, bildiklerini genç kızlara aktardı. Bursa Büyükşehir Belediyesinin sanat ve meslek eğitim kurslarından hocalar burada görevlendirildi ve bir atölye düzeni oluşturuldu. Şu an çıkan halıların, ürünlerin hepsi yeni nesil tarafından yapılıyor.

    Ay sonunda kim, kaç ilmek attıysa parasını veriyoruz. Alın teriyle almış o para bambaşka bir şey. O kadın, parayı cüzdanına, cebine koymadan ayağında naylon terliklerle koşturarak postaneye gidiyor. Postanenin ucunda bekleyen de ya bir öğrenci ya da bir asker.”

    “ABD, Kanada ve Japonya, ipek halı sevdalısı”

    Bursa’daki değerlerin daha önce bir arada toplanıp bir halıya ya da kumaşa aktarılmadığını söyleyen Ünal, “Bursa’yı yaşatmak için Şehzade Mustafa ve Muradiye Külliyesi Koleksiyonu, Ulucami, Yeşil Türbe, Üftade, Somuncu Baba koleksiyonları hazırladık ve halılarını dokumaya başladık. Bunlar, Bursa’ya güzel bir miras olarak kalacak.” ifadelerini kullandı.

    Ünal, halıların dokuma teknikleriyle ilgili de bilgi vererek, “10’luk halıda bir santimetrekareye 100 ilmek atarız. Düğüm sayısı arttıkça kalite, halının pikseli, görünürlüğü artar. Ona göre emeği de fazladır. Bir usta, bir seccade boyutunda 10’luk kalitede halı dokuyacaksa bu 8 ay sürüyor. Eğer bunu 40’lık kalitede yaparsa 3,5 yıl sürüyor.” dedi.

    Bursa’nın ipek halılarının tanıtımı için uluslararası fuarlara katıldıklarını, ürünlerin de çeşitli ülkelere satıldığını dile getiren Ünal, “ABD, Kanada ve Japonya, ipek halı sevdalısıdır. Hedefimiz, aslında bu üç ülke. Katar’a da satış yapıyoruz. Hollanda’dan bir müşteriden sipariş aldık ve ona da halı yaptık. 10’luk kalitedeki bir halının metrekare fiyatı 2 bin 200 dolarken kalitesine göre fiyat 250 bin dolara kadar çıkabiliyor.” diye konuştu.

    “Atölyeyle kadınlara gelir sağlanmış oldu”

    Büyükorhan’a bağlı kırsal Kınık Mahallesi’nde yaşayan Ayşe Sebir de ipek halı dokurken Türk düğümü yani çift düğüm tekniği kullandıklarını söyledi.

    Sebir, hafta içi her gün düzenli olarak atölyeye geldiğini dile getirerek, “Atölyede en az 10 kişi çalışıyoruz. Bu sayının 28’e kadar çıktığı dönemler oldu. Kadınlar, yazın fazla gelmiyor, kışın daha çok ilgi gösteriyorlar. Atölye, köy kadınlarına bir gelir sağlanmış oldu. Hem evinde çocuğuna hem malına bakıyor hem buraya geliyor beş, on kuruş alıyor. Çok memnunuz.” ifadelerini kullandı.