Etiket: bursa milletvekili

  • Milletvekili Işık Bursalı zeytincileri dinledi

    Milletvekili Işık Bursalı zeytincileri dinledi

    AK Parti Bursa Milletvekili Zafer Işık, Mudanya ilçesinde don mağduru zeytin üreticilerini dinledi.

    Mudanya’nın bazı köylerinde zeytin ağaçları dondan büyük hasar gördü. Milletvekili Zafer Işık, AK Parti Mudanya İlçe Başkanı İnci Söğütlü, ilçe yönetimi ve meclis üyeleri ile Milliyetçi Hareket Partisi İlçe Başkanı Erkut Seymenler, İl Tarım Müdürü Hamit Aygül, İlçe Tarım Müdürü Ergün Karadağ, Mudanya Zeytin Kooperatifi Başkanı Ali Yıldız ve muhtarlar ile birlikte zarar gören zeytin ağaçlarının yerinde tespiti için çiftçilerle bir araya gelerek incelmede bulundu.

    Konuyla ilgili açıklama yapan İlçe Başkanı Söğütlü, “Çiftçilerimiz koronavirüs sebebiyle olağanüstü şartlarda zirai üretimi sürdürmeye çalışıyorlar. Bir de ani hava değişimlerinin etkisiyle ağaçları hasar gören çiftçilerimizi ziyaret ederek onlarla fikir alışverişinde bulunduk. Milletvekilimiz Zafer ışık ve teknik heyetimizle birlikte Akköy ve Çepni mahallelerimizde çiftçilerimizle ve muhtarlarımızla bir araya geldik. Çiftçilerimizin zararının karşılanması için teşebbüse geçeceğiz. Yaralarımızı saracağız” dedi.

  • AK Parti Bursa Milletvekili Esgin’den yatırım gezisi

    AK Parti Bursa Milletvekili Esgin’den yatırım gezisi

    AK Parti Bursa Milletvekili Mustafa Esgin, Mustafakemalpaşa’da devam eden yatırım bölgelerinde incelemelerde bulundu.

    Belediye Başkanı Mehmet Kanar, AK Parti İlçe Başkanı Murat Hallaçoğlu ve MHP İlçe Başkanı Ahmet Beygirci’nin de eşlik ettiği ziyarette, Kirmasti Deresi ve Çevresi Rekreasyon Alanı’nı gezen Milletvekili Esgin, Çeltikçi ve Yamanlı’ya da köprü müjdesi verdi. Kirmasti Deresi Düzenleme Alanı’nda süren çalışmalar hakkında Belediye Başkanı Mehmet Kanar’dan bilgiler alan Milletvekili Mustafa Esgin yatırımı, ‘Mustafakemalpaşa’nın vizyon projesi’ olarak yorumladı. Esgin, suyun akışının sağlanacağı setlerin yükseltidiği projenin, Mustafakemalpaşa’nın sosyal yaşantısına ve tanıtımına büyük katkı sağlayacağını söyledi.

    Belediye Başkanı Mehmet Kanar ise proje ile Mustafakemalpaşa’nın kültürel ve ekonomik değerini arttıracağını belirterek; “1620 metre uzunluğunda, 520 metre dere yatağına sahip mimari projenin peyzaj düzenlemesinin ardından şehrin kalbinin nasıl canlandığını hep birlikte göreceğiz” dedi.
    Cumhur İttifakı heyeti daha sonra Çeltikçi ve Yamanlı mahallelerini ziyaret ederek üreticilerle görüştü. AK Parti Bursa Milletvekili Mustafa Esgin, “Mustafakemalpaşa’da hemşehrilerimizin talep ve beklentilerine yerinde çözüm buluyoruz. Yamanlı Mahallesi’nde, mera ve tarlalara ulaşımı kolaylaştıracak köprü inşaatına başlıyoruz. Çeltikçi Mahallesi’ndeki köprü ve çevresinin iyileştirilmesi içinde incelemeler gerçekleştirdik” dedi.

  • İYİ Parti Bursa Milletvekili Bahçeli’nin, Akşener’e “evine dön” çağrısını değerlendirdi

    İYİ Parti Bursa Milletvekili Bahçeli’nin, Akşener’e “evine dön” çağrısını değerlendirdi

    İYİ Parti TBMM Grup Başkanı ve Bursa Milletvekili İsmail Tatlıoğlu, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e yaptığı “evine dön” çağrısına ilişkin “Bizim Türkiye’yi yönetme arzumuz var. Türkiye’yi yönetmeye yönelik projelerimiz, öngörülerimiz var. Millete ‘bizi iktidara taşıyın’ çağrımız var. ‘Türkiye’nin sorunlarını şimdiden konuşalım çağrımız’ var. Bu çağrımız hem Sayın Erdoğan’a hem Sayın Bahçeli’yedir.” dedi.

    Tatlıoğlu, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

    Asgari ücret görüşmelerine değinen Tatlıoğlu, asgari ücretin 16 milyon vatandaşı ilgilendirdiğini, 2000’li yıllarda çalışanların yüzde 20’sinin asgari ücretle çalıştığını şimdi ise bu oranın yaklaşık yüzde 46’ya çıktığını ifade etti.

    Tatlıoğlu, parti olarak net 3 bin lira asgari ücret önerdiklerini, SGK ve BAĞKUR primlerinin devlet tarafından karşılanmasını istediklerini, bu şekilde işverene ilave bir maliyetin yüklenmeyeceğini dile getirdi.

    Kovid-19 salgını sürecinde KOBİ’lere verilen desteklerle ilgili bir karmaşıklığın olduğunu söyleyen Tatlıoğlu, “Görüştüğümüz esnaf temsilcileri, desteklerin yeterli olmadığını, KOİBİ’ler arasında ayrım ve tanımlama farklılıkları olduğunu, hatta bazı esnafların desteklemelerden faydalanamadığını söylüyor. Kovid-19 süreci sonrasında 3 milyon 200 bin KOBİ’den yaklaşık 1 milyonunun geri dönemeyeceği tehlikesi var. Destekleri revize ederek ekonomideki bu aktörleri ayakta tutmak zorundayız. Türkiye’nin birikimlerini elden çıkarmama adına yeni ve kapsamlı bir destek paketi hazırlamamız gerekiyor.” diye konuştu.

    “Yeni bir vesayet söz konusu”

    Bütçe görüşmelerinde kullanılan dilin siyaseti çok rahatsız ettiğini savunan Tatlıoğlu, “Saray ve etrafındaki kadrodan bir oligarşik yapı oluşmuştur. Atanmış bakanların diline baktığımızda yeni bir vesayet söz konusudur. 28 Şubat’ı hiç aratmayan, üniformasız Çevik Bir’leri Meclis’te gördük ve dinledik. Seçilmiş milletvekillerine, millete yukarıdan ve nobran davranan bu atanmış oligarşik yapının yeni vesayetini kabul etmiyoruz. Milli irade temeldir, saygı diliyle hitap edilmesini ve böyle bir iletişim kurulmasını istiyoruz.” dedi.

    İsmail Tatlıoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AK Parti Genel Başkanı sıfatıyla ‘her yer AK Parti” sloganıyla konuştuğunu ve siyasi aktörlere yönelik olarak atanmış bakanlara benzer bir dil kullandığını iddia etti.

    Cumhur İttifakı’nın kullandığı dilin Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu bir dil olmadığını söyleyen Tatlıoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Türkiye çok önemli ekonomik sorunlar yaşıyor. Vatandaşlarımız, siyasetçilerin çözüm önerilerini dinlemek istiyor. Siyasetin amacı başka siyasetçileri ve kesimleri ötekileştirmek, düşmanlaştırmak değildir. Türkiye sorunlarını konuşmalıdır, olmayan konuları sorun etmek derdinde olmamaldır. Türkiye’nin sağlıklı bir iletişim diline ihtiyacı vardır. Bu konuda Sayın Erdoğan’ın kendisini revize ederek saygın bir dille herkese hitap etmesi gerekir. 16 yıldızlı Cumhurbaşkanlığı armasının ardından nefret söylemleriyle konuşup sonra birlik arayışına gitmek artık önemini yitirmiştir ve bunun müşterisi de yoktur.

    Bunlar, çözümü olmayanların başka bir mecra açma arayışlarıdır. Millitimize hiçbir faydası yoktur. Biz Türkiye’nin sorunlarını Millet ve Cumhur İttifakı ile birlikte Meclis’te konuşmayı öneriyoruz. Çünkü Türkiye, Cumhur İttifakı ile şarampole devrilmiş bir otobüstür. İçindeki gürültü, yol almanın sesi değil yuvarlanmışlığın paniğidir.”

    Devlet Bahçeli’nin, Akşener’e “evine dön” çağrısı

    Tatlıoğlu, bir gazetecinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın AİHM’nin Selahattin Demirtaş kararı hakkındaki açıklamalarına ilişkin sorusuna, “Bunun cevabını üç kere AİHM’ye başvurmuş Sayın Erdoğan verecek. Siyasete kurumsal ve ilkesel bakmak lazım. Türkiye’nin sorunlarını kurum ve ilkelerden bağımsız, kişiler üzerinden yorumlamayı doğru bulmuyoruz. Bu sorunları bağlamından koparıyor ve bizleri yanlış yerlere sürüklüyor.” cevabını verdi.

    Tatlıoğlu bir başka gazetecinin, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e yönelik olarak “evine dön” çağrısına ilişkin değerlendirmesini sorması üzerine, şunları söyledi:

    “Sayın Erdoğan’ın dünkü, Sayın Bahçeli’nin bugünkü konuşmasına baktığımızda içinde işsizlik, asgari ücretle ilgili bir şey yok. Tableti olmayan, internete ulaşamayan milyonlarca öğrenci ile ilgili bir şey yok. 10 milyonu aşmış işsizimiz yok, KOBİ’lerimizle ilgili bir şey yok. Türkiye’nin sorunlarıyla ilgili hiçbir konuşma metnine rastlamadık. Türkiye’de vatanseverlik, milliyetperverlik kimsenin tekelinde değil.

    Biz siyasi partiyiz ve Türkiye’yi yönetme arzumuz var. Türkiye’yi yönetmeye yönelik projelerimiz, öngörülerimiz var. Millete ‘bizi iktidara taşıyın’ çağrımız var. ‘Türkiye’nin sorunlarını şimdiden konuşalım çağrımız’ var. Bu çağrımız hem Sayın Erdoğan’a hem Sayın Bahçeli’yedir. Genel Başkanımız Sayın Meral Akşener’in, Sayın Kılıçdaroğlu ile birlikte ‘Türkiye’nin sorunlarını konuşalım’ çağrısı vardır. Bu çağrıyı gelsin, Sayın Erdoğan yapsın. Türkiye’nin iş, ekmek, eğitim, demokrasi ve hukuk sorununu çözelim. Bugün Türkiye’nin sorunlarını yönetebilmekten uzak bir irade vardır. Hiçkimse, hiçkimseye yön verme derdinde olmamalı. Bizim öyle bir derdimiz yok. Biz Türkiye’deki tüm siyasi aktörleri ciddiye alıyoruz.”

    Tatlıoğlu, Merkez Bankasının faiz arttırmasına yönelik bir soruyu yanıtlarken, “Erdağan ve dar kadrosunun gerçeklikten kopuk adımlarının maliyetinin milletin hesabına yazıldığını” ileri sürdü.

    Türkiye’nin en fazla faiz veren ülkeler liginin başında olduğunu belirten Tatlıoğlu, “Bugünkü Cumhur İttifakı diliyle Türkiye yatırım yapılabilir bir ülke olmaz. 100 lirası olan da 100 bin lirası olan da huzur istiyor. Devletin hiçbir birimi nefret merkezi haline gelemez ” ifadesini kullandı.

  • CHP’li Sarıbal: 2020 yılı çiftçi için kara bir yıl oldu

    CHP’li Sarıbal: 2020 yılı çiftçi için kara bir yıl oldu

    CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, pandemi sürecinde bütün dünyanın çiftçilerini desteklediğini vurgulayarak, “Bizim ülkemizde 2020 yılı çiftçi için kara bir yıl olarak hatırlanacak” dedi.

    TBMM’de düzenlediği basın açıklamasında tarımın sektörünün 2020 yılı için kısa bir değerlendirme yapan Sarıbal, pandemi sürecinde gıda arzında bir sorun yaşanmaması için bütün ülkelerin tedbirler geliştirdiğini ve tarım kesimine büyük destekler verdiğini aktararak, pandemi sürecine rağmen AK Parti hükümetleri döneminde uygulanan yanlış tarım politikalarının 2020 yılında da sürdürüldüğünü kaydetti.

    Sarıbal, “2020 yılı çiftçi için çöküş yılı, ithalat lobileri için kazanç yılı, AKP için de bir süreci yönetememenin tarihsel dökümü oldu” dedi.

    Çiftçi üretti, ürün tarlada kaldı

    2020 yılının başında soğan ve patateste, bahar aylarında ise limonda kısıtlama kararı alan AK Parti iktidarının üreticiyi zor durumda bıraktığını kaydeden Sarıbal, “Kararlar nedeniyle Çorum ve Ankara başta olmak üzere birçok ilde soğan çürümeye terk edildi. Limon dalında kaldı” dedi.

    AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’nin pandemi sürecinde çiftçiye “Üretin. Tek karış yer boş kalmasın, gerekirse ürününüzü biz alırız” dediğini hatırlatan Sarıbal, “Çiftçi üretti ama ürünü tarlada kaldı. Domates, biber, patates tarlada kaldı. Ama ‘üretin gerekirse ürününüzü devlet alır’ diyenler ses çıkarmadı. AKP Genel Başkanı ‘ambarın anahtarı kimin elindeyse güç de onun elinde olur’ demişti. Yine ‘tarım milli savunma kadar stratejiktir’ demişlerdi. Ama pandemi sürecinde çiftçiye gereken desteği vermediler” dedi.

    Afet yılı

    2020 yılında 70’ten fazla ilde iklim değişikliklerinden kaynaklı doğal afetler yaşandığını kaydeden aktaran Sarıbal, Türkiye’de doğal afetlerden kaynaklı çiftçi kayıplarını telafi edecek bir mekanizma bulunmadığını, çiftçinin oluşan zararlarının karşılanmadığını kaydetti. Sarıbal, ciddi bir kuraklık sorunu yaşandığını ama bu konuda herhangi bir plan, program yapılmadığını da söyledi.

    Tarım ekim alanlarındaki daralmanın, buna bağlı olarak çiftçi sayısı ve tarımdaki istihdamın 2020’de de düşmeye devam ettiğini kaydeden Sarıbal, artan nüfusa rağmen tarımsal yeterli tarımsal üretimin gerçekleşmediğini anlattı.

    Sıfır gümrükle ithalat

    Üretimin arttırılmasına dönük politika geliştirmek yerine AK Parti’nin ithalatı öncelediğini ifade eden Sarıbal, “2020 yılı ithalat kararlarıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihine ‘kara yıl’ olarak geçecek bir yıldır” dedi. “Tarım Bakanı çıkıyor ve La Fontaine’den masallar okuyor. ‘Her şey çok güzel. Hiçbir problemimiz yok. Dünyanın en iyi ülkelerinden bir tanesiyiz’ diyor. Ama üstü üste gümrük indirimleri yapılıyor” diyen Sarıbal, 3 Nisan’da, 18 Nisan’a, 5 Ağustos’ta, 21 Ağustos’ta, 21 Ekim’de, 5 Kasım’da, 25 Kasım’da, 17 Aralık’ta ve son olarak 23 Aralık’ta alınan kararlarla buğday, arpa, mısır başta olmak üzere birçok tarım ürününde gümrüklerin ya sıfırlandığını ya da minimize edildiğini söyledi. Sarıbal, “Tüm dünya özellikle stratejik ürünlerde buğday, ayçiçeği, mısır, soya gibi temel ürünlerde kısıta gitti, stoklarını korudu. Covid-19 nedeniyle tedbir aldı. Biz ise elimizde ürün olmadığını biliyorduk. Bunun için gümrük duvarlarını indirmeye başladık. Tarım dış ticaretinde dışa bağımlı olduğumuzu bir kez daha paylaşmak isterim” diye konuştu.

    Çiftçi borcu dağları aştı

    Çiftçiye verilmesi gereken desteklerin verilmediğini ve Tarım Kanunun yürürlüğe girdiği 2007 yılında bugüne çiftçinin 211 milyar TL alacağı bulunduğunu aktaran Sarıbal, gerekli desteği almayan çiftçinin borç yükü altında ezildiğini söyledi. Sarıbal, “Çiftçinin borcu dağları aştı. 2002 yılında 2,6 milyon çiftçimizin resmi borcu yaklaşık 2,5 milyar TL iken, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) 2020 Eylül ayı verilerine göre, 2 milyon 83 bin çiftçinin bankalara borcu 128 milyar TL borcu var. Çiftçinin borcu 53 kat artmış. Çiftçilerin, Tarım Kredi Kooperatifine ise 12 milyar TL olan borcu ve özel sektör borçları dahil edildiğinde 180 TL’ye yakın borcu bulunmaktadır” dedi.

    Sarıbal, sözlerini şöyle tamamladı:

    “İktidar bitkisel üretimi arttırdığın söylüyor. Üretim yeterli ise neden bu kadar ithalat yapıyorsunuz? Yeterli düzeyde üretim yaptıysanız neden gümrükleri düşürüyorsunuz? 2002 yılında 66.4 milyon nüfusumuz vardı. Bugün sığınmacılarla beraber 87 milyon, turistleri de eklediğimizde günde 89 milyon insanın karnını duyurmak zorundayız. Üretim miktarı ve daralan ekim alanları dikkate alındığında Türkiye’nin hiçbir üretim kalemi Türkiye’nin temel ihtiyacını karşılama gücüne sahip değildir. Türkiye’nin stoku da yoktur.

    Kısacası AKP 2020 yılında da çiftçiye, doğaya, tarıma, üreticiye zarar vermiştir. Üretici 2020 yılını kara bir yıl olarak anımsayacaktır. Bu sarmaldan sağlam, planlı bir tarım politikasıyla çıkarız. Yeter ki yabancı şirketleri ve yandaş lobileri değil çiftçimizi ve halkımızı desteklemeyi öne alalım.”

  • CHP Bursa Milletvekili: Sarayın 4 dakikalık harcaması asgari ücretlinin 1 yıllık maaşı kadar

    CHP Bursa Milletvekili: Sarayın 4 dakikalık harcaması asgari ücretlinin 1 yıllık maaşı kadar

    CHP Grubu adına 2021 bütçe görüşmelerinde söz alan CHP Bursa Milletvekili Erkan Aydın, 4 milyar 39 milyonluk bütçesiyle sarayın 4 dakikalık giderinin bir asgari ücretlinin 1 yıllık maaşına denk geldiğini söyledi.

    TBMM’de yapılan bütçe görüşmelerinde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesi üzerine söz alan CHP Bursa Milletvekili Erkan Aydın’ın gündeminde asgari ücret vardı. 2014 yılından bu yana Türkiye’de kaç kişinin asgari ücretle çalıştığının açıklanmadığını, sendikaların rakamlarına göre 10 milyona yakın vatandaşın asgari ücretle geçinmek zorunda olduğuna dikkat çeken Erkan Aydın, asgari ücretin en az 3 bin 100 lira ancak en idealinin de 3 bin 800 lira olması gerektiğini söyledi.

    Cumhurbaşkanının 2021 yılı maaşının 7 bin lira zamlanarak 81 bin liradan 88 bin liraya çıktığını, sadece 7 bin TL’lik farkın 3 aylık asgari ücrete denk geldiğine vurgu yapan Aydın şunları söyledi:

    “Peki, sarayın bütçesi? 4 milyar 39 milyon TL. Sarayın, bir günlük değil, bir saatlik değil, bir dakikalık bütçesi ne kadar biliyor musunuz? 7.700 lira. 7.700 lira, bir dakikalık gideri. Dört dakikalık gideri neye tekabül ediyor, biliyor musunuz? Bir asgari ücretlinin bir yıl alacağı ücrete tekabül ediyor. Hani, o, yıllar önce “Bir yüzükle geldim.” diyen Cumhurbaşkanı var ya, bugün beş dakika boyunca ben bu konuşmayı yaparken bir asgari ücretli o beş dakikalık ücreti bir yılda alıyor, bu reva mıdır? Maaşı ise tamı tamına asgari ücretin 30 katı.

    “TAM BİR SAVURGANLIK BÜTÇESİ”

    AK Parti’ye oy veren değerli yurttaşlarımız, bir kez de ben söylemek istiyorum: O yıllarda kendiniz gibi hissettiğiniz, bir yüzüğü olan, sizin gibi fakirlikten geldiğini düşündüğünüz bir Cumhurbaşkanı, bugün sizin hayalleriniz yerine 13 uçakla ve sarayın dört dakikalık gideriyle sizin bir yıllık alın terinizin karşılığına gelecek bütçeyi tüketiyor. Bunu bir sorgulayın lütfen. Siz elbette inanarak, güvenerek, iyi olsun diye düşünerek bu oyları verdiniz ancak bugün geldiğimiz nokta tam bir israf, tam bir haram, tam bir savurganlık bütçesi olmuştur.”

    Asgari ücretin en az 3.100 lira olması gerektiğini ancak bunun da yeterli olmadığını dile getiren Aydın, “Akşam evine peyniri, sütü, eti bırakın, kuru ekmeği götüremeyen babanın gurur kırgınlığını, ocakta kaynatacak yemek bulamayan annenin mutsuzluğunu, yıllarca okuyup üniversite bitirip ancak iş bulamayıp kağıt toplayarak evin bütçesine katkıda bulunmak isteyen gencin umutsuzluğunu ve evinde internet olmadığı için geleceğini ve aslında hepimizin geleceğini karartan o çocuğun geleceğinin kararmaması için bu bütçenin minimum 3.800 lira olması lazım” diye konuştu.

  • CHP’li Sarıbal: Çiftçi haciz kıskacında

    CHP’li Sarıbal: Çiftçi haciz kıskacında

    CHP Bursa Milletvekili ve PM üyesi Orhan Sarıbal, “Ülke çiftçisi borç yükü altında eziliyor. Kamu alacakları yapılandırıldı ama çiftçinin borçları yapılandırılmadı. Borcunu ödeyemeyen çiftçilerin tarım araçları, traktörleri, haciz ediliyor. Borçları yapılandırılmayan çiftçi şimdi haciz kıskacında” dedi.

    TBMM’de düzenlediği basın toplantısında çiftçilerin sorunlarını dile getiren CHP’li Sarıbal, pandemi sürecinde bütün dünya ülkelerinin çiftçilerini desteklemek için bütçe ayırdığını, bizde ise koronavirüsün ekonomi üzerindeki etkilerini azaltmak için açıklanan 100 milyar TL’lik “Ekonomik İstikrar Kalkanı”nda çiftçiye hiç destek verilmediğini hatırlattı.

    Ürün Tarlada Kaldı

    Destek görmemesine ve salgına rağmen çiftçilerin üretmeye devam ettiğini belirten Sarıbal, “Pandemi döneminde başlarında AKP Genel Başkanı “Bir karış toprak boş kalmasın” Tarım ve Orman Bakanının “Ürününüz tarlada, serada, etiniz, sütünüz ise elinizde kalmayacak. Gerekirse devlet olarak biz girer alım yaparız” demişti. Hiçbir destek almamalarına rağmen AKP Genel Başkanı ile Tarım ve Orman Bakanının sözüne güvenip borç edinip, emek harcayıp, ter döküp üretim yapan çiftçiler maalesef yüzüstü bırakıldılar. Çiftçilerin ürünleri domates, biber, soğan, patates tarlada, depoda kaldı” dedi.

    Borç çığ oldu

    “Çiftçi üretmek için her yıl biraz daha borçlanıyor” diyen Sarıbal, şöyle devam etti:

    “AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında çiftçinin toplam borcunun 2.4 milyar liraydı. Bankalara 128 milyar TL, Tarım Kredi Kooperatifine 12 milyar TL ve piyasaya olan borçları da hesaba katıldığında çiftçinin bugün toplam 180 milyar TL borcu var. Çiftçinin AKP iktidarı öncesi kartopu büyüklüğündeydi, şimdi çığ oldu ve çiftçiyi eziyor.

    Çiftçi borcu yapılandırılmadı

    Geçen hafta Meclis’te kabul edilen ve iki gün önce Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Torba Yasa ile kamu alacakları ile ilgili düzenleme getirildi. Birçok kesimin borçları yapılandırıldı. Söz verdikleri halde çiftçinin Tarım Kredi Kooperatifleri borçları yapılandırılmadı.

    Şimdi Tarım Kredi Kooperatifi, borçlarını ödeyemeyen çiftçilerin ekipmanlarını, traktörlerini haczediyor. Yasaya göre tarım ekipmanı haczedilemez ama Tarım Kredi Kooperatifi Amasya’da çiftçilerin traktörlerini ve ekipmanlarını haczetti. Çiftçi bugün borç yükü altında ve haciz kıskacında.”

    Şeker Pancarı Üreticileri Perişan

    CHP’li Sarıbal, Afyonkarahisar ve Erzincan şeker pancarı üreticilerinin sorunlarını da aktardı. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesiyle şeker pancarı üreticilerinin her yıl biraz daha fazla mağduriyet yaşadığını ifade eden Sarıbal, “Şeker fabrikaları satılıp özelleştirildiği dönemde şeker pancarı üretiminin daha da artacağı, fabrikaların çok daha iyi çalışacağı, çalışanların da mağdur edilmeyeceği sözü verilmişti. Hiçbiri olmadı. Satılan fabrikaların çoğu işçileri işinden etti. Kadrolu işçi yerine sözleşmeli işçi çalıştırarak, emekçiler üzerinde baskı oluşturdu” dedi.

    Sarıbal, bugünlerde ise Erzurum Şeker Fabrikasının Erzincan’daki üreticiyi, Afyon Şeker Fabrikasının ise Afyonkarahisar’daki pancar üreticisi çiftçileri zor durumda bıraktığını anlattı. Fabrikaların uyguladığı alım politikası nedeniyle şeker pancarında fire oranının arttığını kaydeden Sarıbal, tonu için 336 TL açıklanan şeker pancarının, yüksek fire nedeniyle çiftçiye gelirinin 210 TL’ye kadar düştüğünü kaydetti. Sarıbal, “Bu paralarla çiftçi nasıl kazanacak, nasıl geçinecek?” diye sordu.

    Sarıbal, özelleştirilen şeker fabrikalarının 5 yıllık taahhütlerini tamamladıktan sonra üretimden tamamen çıkacağını da söyledi.

    TÜİK Bu Yem Fiyatlarını Nereden Almış?

    Sarıbal’ın dile getirdiği bir diğer konu ise yem fiyatlarındaki artış oldu. TÜİK’in Eylül 2020 dönemine ait Tarımsal Girdi Fiyat Endeksinde (Tarım-GFE) bir yıllık kesif yem fiyat artış oranının %18.1 olmasına tepki gösteren Sarıbal, “Türkiye Yem Sanayicileri Birliğinden aldığımız verilere göre yem fiyatları en az %30 ile %38 arasında artmış durumda. TÜİK bu yem fiyatlarını nereden almış? Süt ve besi üreticilerimiz TÜİK’in yem fiyatlarını nereden aldığını merak etmektedir. Adres verirler ise çiftçimiz de gidip oradan yem alacak” dedi.

  • TBMM Azerbaycan’da yaşanan ihlalleri araştırmak için çalışma başlattı

    TBMM Azerbaycan’da yaşanan ihlalleri araştırmak için çalışma başlattı

    TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Ermenistan’ın Azerbaycan sivil yerleşim birimlerine gerçekleştirdiği saldırılarda yaşanan hak ihlallerini araştırmak için çalışma başlattı.

    Bu kapsamda, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan “Ermenistan’ın Azerbaycan’a Saldırması ile Başlayan Gerilim ve Çatışma Sürecinde Yaşanan Hak İhlalleri ve Türkiye’deki Ermeni Vatandaşlarının Durumu Alt Komisyonu” üyeleri Bakü’ye geldi.

    TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve Bursa Milletvekili Hakan Çavuşoğlu başkanlığındaki heyet, Bakü’de Azerbaycan Başsavcısı Kamran Aliyev’le görüştü.

    Başsavcı Aliyev, Ermenistan’ın 27 Eylül’den bugüne kadar gerçekleştirdiği saldırılarda yaşanan sivil can kayıpları ve hasarlar konusunda heyete bilgi verdi.

    Aliyev, Azerbaycan’ın haklı davasına gösterilen destek için Türkiye’ye teşekkür etti.

    Çavuşoğlu, Azerbaycan’ın topraklarını işgalden kurtarmak için yürüttüğü mücadelesini yakından takip ettiklerini, Türkiye olarak “tek millet, iki devlet” anlayışı içerisinde Azerbaycan’ın yanında olduklarını vurguladı.

    İşgalden kurtarılan topraklar dolayısıyla Azerbaycan’ı kutladıklarını belirten Çavuşoğlu, Ermenistan’ın saldırılarında yaşanan hak ihlallerinin incelenmesi için TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde bir alt komisyonun kurulduğunu bildirildi.

    Çavuşoğlu, Ermenistan’ın 27 Eylül’de başlayan saldırılarında Azerbaycan’ın sivil yerleşim birimlerinin uluslararası sözleşmelerle yasaklanmış askeri malzemelerle bombalandığını ve bu saldırılarda Gence, Berde ve Terter’de aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu sivillerin hayatını kaybettiğini bildiklerini söyledi.

    Ermenistan’ın 1899-1907 tarihli Lahey Sözleşmeleri, 1949 tarihli Cenevre Sözleşmeleri ve diğer uluslararası anlaşmalarla yasaklanmış eylemler gerçekleştirdiğini belirten Çavuşoğlu, şunları söyledi:

    “İnsancıl hukukun ağır ihlallerini ve savaş suçlarının kaydını almak, notunu tutmak ve bu anlamda uluslararası kuruluşların ihmal ettiği farkındalığı ortaya koymak adına bir çalışma başlattık. Amacımız, insancıl hukukun ağır ihlallerini meydana getirenlerin cezalandırılması, böylelikle bundan sonraki süreçte bu tip ağır hak ihlallerinin işlenmesi bakımından caydırıcılık kazanması. Elbette mağdurların bu noktada oluşan mağduriyetinin giderilmesi bakımından bir çalışma yürütmek.”

    Görüşmede Çavuşoğlu’nun yanı sıra AK Parti Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat, AK Parti Van Milletvekili Osman Nuri Gülaçar, AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, CHP Ankara Milletvekili Servet Ünsal, MHP İstanbul Milletvekili Mehmet Bülent Karataş ve HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit de yer aldı.

    Heyet, temasları kapsamında Ermenistan’ın saldırılarında zarar gören ve sivil can kayıplarının yaşandığı Gence, Berde ve Terter kentlerini de ziyaret edecek.

  • Bursa Milletvekili koronaya yakalandı

    Bursa Milletvekili koronaya yakalandı

    AK Parti Bursa Milletvekili Refik Özen, Covid-19 testinin pozitif çıktığını açıkladı.

    AK Parti Bursa Milletvekili Refik Özen, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şöyle dedi:

    “Dün yaptırmış olduğumuz Covid-19 test sonucum pozitif çıktı. Şu anda hafif belirtiler ile geçirdiğim bu süreci, inşallah tedavi ve dualarınızla bir an önce atlatıp, aranıza dönmüş olacağım. Maske, mesafe ve temizlik kuralarına uyarak, inşallah bir an önce bu salgından kurtuluruz.”

  • Bursa Milletvekili Efkan Ala görevi devraldı

    Bursa Milletvekili Efkan Ala görevi devraldı

    TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu başkanlığına seçilen AK Parti Bingöl Milletvekili Cevdet Yılmaz, AK Parti Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevini, Bursa Milletvekili Efkan Ala’ya devretti.

    AK Parti Genel Merkezi’nde düzenlenen devir teslim törenine; AK Parti’li Yılmaz ve Ala ile birlikte partililer katıldı. Yılmaz burada yaptığı konuşmada, partilerin demokrasiler için son derece önemli kurumlar olduğunu, 4 yıl genel merkezde çalışmaktan dolayı son derece memnun olduğunu söyledi. Yılmaz, “Çok değerli bir dostuma ve kardeşime görevi devredeceğim, bundan dolayı da mutluluk duyuyorum. Efkan bey bürokraside, siyasette çok ciddi tecrübeye sahip. İstişareye, ortak akla önem veren bir kardeşimiz. Buradaki görevini de en iyi şekilde yapacağına yürekten inanıyorum. Kendisine huzurunuzda başarılar diliyorum” dedi.

    ‘ÖNEMLİ BİR SORUMLULUK ÜSTLENDİĞİMİZİN FARKINDAYIM’

    Efkan Ala, kendisini bu göreve layık gören Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür ederek, “Etkili bir partinin, bu kadar sıkıntılı, problemli bir dönemde Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığını üstlenmek ağır bir sorumluluktur. Bu takdirde bulunan Sayın Cumhurbaşkanımıza şükranlarımı arz ediyorum. Önemli bir sorumluluk üstlendiğimizin farkındayım. Türkiye’nin etrafındaki bölgelerde dengeler yeniden kurulmaktadır. Türkiye çok şükür ki böyle bir ortamda, bu bölgede masada yeri olan, sözü etkili olan bir devlet olarak önemli bir yol üstlenmektedir. Önümüzdeki dönemlerde de bölgelerdeki ve dünyadaki gelişmeleri yakından takip ederek, orada Türkiye’nin alması geren pozisyonu alması konusunda azami derecede katkıda bulunmak için çalışacağız” diye konuştu.

    Konuşmaların ardından Yılmaz, Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevini Ala’ya devretti.

  • Sarıbal:Bursa Şehir Hastanesi depreme dayanıksız

    Sarıbal:Bursa Şehir Hastanesi depreme dayanıksız

    CHP Bursa Milletvekili ve PM üyesi Orhan Sarıbal, Sayıştay Raporunda Bursa Şehir Hastanesi’nde deprem izolatörlerinin eksik olduğunu söyledi. Sarıbal, “Deprem kader değil. Bilimle akılla depremin risklerini azaltabiliriz. Deprem sonrası yıkıntıların altında kalmış insanları kurtarmak önemli elbette ama asıl önemli olan depreme dayanıklı binalar yaparak canların beton yığınlarının altına girmesini önlemektir” dedi.

    Sarıbal, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, İzmir depremiyle sonrası tartışmalara konu olan depreme dayanıklı yapılarla ilgili görüşlerini aktardı. “Depremin kader olmadığını biliyoruz. Bilimle akılla depremin risklerinin giderileceğini biliyoruz. Geldiğimiz noktada ne yazık ki depremden sonra yitirdiğimiz canları o enkazdan çıkararak övünen bir yönetim biçimine, bir anlayışa hakim olan bir ülke, bir toplum haline döndük” diyen Sarıbal, deprem olduğunda binaların zarar görmeyecek biçimde yapılmasını sağlayacak bir mekanizmayı kurmamız gerektiğini belirtti.

    Bursa Şehir Hastanesi

    Sayıştay’ın raporlarında devlet tarafından yapılan bina, yol, köprülerin depreme dayanıklı yapılmadığına ilişkin uyarılarda bulunduğunu belirten Sarıbal, “Öyle bir süreçten geçiyoruz ki, devletin bir kurumu uyarıyor, devletin diğer kurumu ona uymuyor, bildiğini yapıyor” dedi. Sarıbal, şunları söyledi:

    “Sayıştay Raporlarında Türkiye’de yapılan bina, yol köprü, benzeri birçok alanda Sayıştay’ın uyarıları var. Bu uyarılardan bir tanesi de daha yeni açılan Bursa Şehir Hastanesi ile ilgili.

    Deprem etkinliğini azaltan bir sistem olan deprem izolatörlerinin bir kısmının yapılmadığını Sayıştay tespit etmiş. Yani depremin etkilerini azaltmaya dönük ekipmanların projede olmasına rağmen o binada yapılmadığını ortaya koymuş.

    Yine aynı hastaneye bağlı olan Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri bölümünde, projede kat yüksekliğinin 5 metre olmasına rağmen, bodrumlarda 3,9 metre, birinci ve ikinci katlarda ise 4,2 metre düzeyinde yapıldığı tespit edilmiş. Yine şartnameye göre 37 jeofizik profil serimi yapılması gerekirken 10 tane yapılmıştır.

    Sayıştay da devletin kurumu, Meclis adına bir inceleme yapıyor. Soruşturma yürütüyor. Öbür taraftan da devlet şehir hastanesi yapıyor ama şartnameye uymuyor.

    Binalar yıkıldıktan sonra, canlar enkaz altında kaldıktan sonra, canları kurtarmanın bir başarı öyküsü olarak elbette kıymetli ama asıl deprem olduğunda o binanın yıkılmaması, canların o binaların, o beton yığınlarının altında kalmamasıdır.”