Etiket: bursa tabip odası

  • Bursa’da Sağlık Meslek Örgütleri G(ö)revde!

    Bursa’da Sağlık Meslek Örgütleri G(ö)revde!

    Bursa Tabip Odası (BTO), Genel Sağlık İş Sendikası Bursa Şubesi, HEKİM SEN Bursa Şubesi, Hekimler Birliği Sendikası Bursa Şubesi, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Emekçileri Sendikası Bursa Şubesi (SES), Bursa Aile Hekimleri Derneği (BURSAHED) ile Birlik ve Dayanışma Sendikası’nın çağrısıyla Bursa İl Sağlık Müdürlüğü önünde bir araya gelen sağlık çalışanları basın açıklaması gerçekleştirdi.

    Yapılan ortak açıklamayı Bursa Aile Hekimleri Derneği Bursa Şube Başkanı Dr. Zeynep Özsevimli okuyarak, “Yapılan düzenlemelerin hiçbiri halk ve hizmet sunan emekçiler açısından kalıcı çözüm getirmiyor. Aile Sağlığı Merkezlerindeki sağlık hizmetleri ücretli olma yolunda hızla ilerliyor” dedi.

    Dr. Zeynep Özsevimli, 2-3-4-5-6 Aralık 2024 tarihlerinde 5 günlük iş bırakma kararını vurgulayarak, “Taleplerimiz yerine getirilmediği ve çözüme yönelik kararlar alınmadığı takdirde alanda örgütlü “sağlık emek-meslek örgütleri” ile birlikte 2-3-4-5-6 Aralık 2024 tarihlerinde 5 günlük iş bırakma kararını da kamuoyuna duyurmuştuk.

    Bizler, 1. basamakta her gün emek veren hekimler, sağlık çalışanları ve onların örgütleri olarak halkın sağlık hakkına erişimini engelleyen, hekimlerin mesleki özerkliğini yok eden ve sağlık emekçilerinin iş ve gelir güvencesini ortadan kaldıran bu yönetmeliğin geri çekilmesini beklerken, TBMM’ye 25 Kasım 2024 günü bir kanun teklifi sunuldu. 28 Kasım’da komisyonda görüşülerek değişiklik yapılmaksızın Genel Kurula sevk edilen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile, 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununun 5. maddesi ve 5510 sayılı kanunun 68. maddesinde değişiklikler yapılmaktadır. Baştan söylemek istiyoruz; bu değişiklikler TBMM’de yasalaşacak olursa birinci basamak sağlık hizmetleri piyasa dinamiklerine tam olarak teslim edilecektir.

    TBMM’ne sunulan yasa teklifi ile etkili ve güvenilir olduklarına ilişkin henüz yeterli bilimsel veriler bulunmayan geleneksel ve tamamlayıcı tıp (GETAT) uygulamaları aile hekimleri birimlerinde mesai dışında paralı olarak gerçekleştirilebilecek. Nitelikli ve görece daha yüksek maliyetli sağlık hizmetine erişim olanağı olmayan hasta grubunun, etkililiği belirsiz bu yöntemlere kamu eliyle yönlendirilmeleri, toplum sağlığına zarar verebilecek bu uygulamalara duyulan güveni yersiz bir biçimde artıracağı gibi, sosyal devlet ilkesine ve devletin sağlık hakkını koruma yükümlülüğüne aykırıdır. Hep söylediğimiz gibi halkın sağlığı için birinci basamakta bilimsel koruyucu tıp uygulamalarının yaygınlaştırılması gerekir, GETAT uygulamalarının değil. Yine aynı yasa taslağı aile hekimliğinde ücretsiz olarak verilen raporları ücretli hale getirmektedir. Bu durum aile hekimi arkadaşlarımızı “parasıyla değil mi? Raporumu vermek zorundasın” diyen hastalarla karşı karşıya getirecektir. “Olmaz” demeyin daha kanun meclisten geçmeden bir arkadaşımız haksız rapor isteyen hasta tarafından darp edildi. Bu yasa teklifi ile katkı katılım payı artırılmakta halk cebinden daha fazla ödeme yapmaya zorlanmaktadır. Hasta eğer daha az katkı payı ödemek istiyorsa 2. ve 3. Basamak sağlık kuruluşuna aile hekimliğinden sevkle gitmesi gerekecektir. Ancak Eziyet Yönetmeliği 2. 3. Basamağa yaptığı sevklerden dolayı aile hekimini, gelirini keserek cezalandırmaktadır. Bu durumda sevk isteyen hasta ile hekimler yine karşı karşıya gelecektir. Sağlık Bakanlığı bizim de talep ettiğimiz sevk zincirini hastalarla hekimleri karşı karşıya getirerek, hekimlerin kazancı üzerinden kurmaya çalışmaktadır. Bunu kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz” şeklinde konuştu.

    Basın açıklamasının tamamı şu şekilde;

    Eziyet Yönetmelikleri Değil Sağlığa Bakan İstiyoruz!

    Yapılan düzenlemelerin hiçbiri halk ve hizmet sunan emekçiler açısından kalıcı çözüm getirmiyor. Aile Sağlığı Merkezlerindeki sağlık hizmetleri ücretli olma yolunda hızla ilerliyor.

    Resmi Gazetede Ekim ayında yayınlanan Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinin halkın sağlığını, hekimlerin ve sağlık emekçilerinin özlük hakları ve çalışma koşullarını iyileştirmek bir yana yaşanmakta olan sorunları daha da derinleştireceğini hemen her kademeden bakanlık yetkililerine iletmiş ve 5 temel talebimizi kamuoyuna açıklamıştık. Kasım ayının ilk haftasında bu yönetmelik geri çekilinceye kadar uyarı niteliği taşıyan üç günlük iş bırakma eylemini gerçekleştirmiştik.

    Taleplerimiz yerine getirilmediği ve çözüme yönelik kararlar alınmadığı takdirde alanda örgütlü “sağlık emek-meslek örgütleri” ile birlikte 2-3-4-5-6 Aralık 2024 tarihlerinde 5 günlük iş bırakma kararını da kamuoyuna duyurmuştuk.

    Bizler 1. basamakta her gün emek veren hekimler, sağlık çalışanları ve onların örgütleri olarak halkın sağlık hakkına erişimini engelleyen, hekimlerin mesleki özerkliğini yok eden ve sağlık emekçilerinin iş ve gelir güvencesini ortadan kaldıran bu yönetmeliğin geri çekilmesini beklerken, TBMM’ye 25 Kasım 2024 günü bir kanun teklifi sunuldu. 28 Kasım’da komisyonda görüşülerek değişiklik yapılmaksızın Genel Kurula sevk edilen Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile, 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununun 5. maddesi ve 5510 sayılı kanunun 68. maddesinde değişiklikler yapılmaktadır.

    Baştan söylemek istiyoruz; bu değişiklikler TBMM’de yasalaşacak olursa birinci basamak sağlık hizmetleri piyasa dinamiklerine tam olarak teslim edilecektir.

    TBMM’ne sunulan yasa teklifi ile etkili ve güvenilir olduklarına ilişkin henüz yeterli bilimsel veriler bulunmayan geleneksel ve tamamlayıcı tıp (GETAT) uygulamaları aile hekimleri birimlerinde mesai dışında paralı olarak gerçekleştirilebilecek. Nitelikli ve görece daha yüksek maliyetli sağlık hizmetine erişim olanağı olmayan hasta grubunun, etkililiği belirsiz bu yöntemlere kamu eliyle yönlendirilmeleri, toplum sağlığına zarar verebilecek bu uygulamalara duyulan güveni yersiz bir biçimde artıracağı gibi, sosyal devlet ilkesine ve devletin sağlık hakkını koruma yükümlülüğüne aykırıdır. Hep söylediğimiz gibi halkın sağlığı için birinci basamakta bilimsel koruyucu tıp uygulamalarının yaygınlaştırılması gerekir, GETAT uygulamalarının değil.

    Yine aynı yasa taslağı aile hekimliğinde ücretsiz olarak verilen raporları ücretli hale getirmektedir. Bu durum aile hekimi arkadaşlarımızı “parasıyla değil mi? Raporumu vermek zorundasın” diyen hastalarla karşı karşıya getirecektir. “Olmaz” demeyin daha kanun meclisten geçmeden bir arkadaşımız haksız rapor isteyen hasta tarafından darp edildi.

    Bu yasa teklifi ile katkı katılım payı artırılmakta halk cebinden daha fazla ödeme yapmaya zorlanmaktadır. Hasta eğer daha az katkı payı ödemek istiyorsa 2. ve 3. Basamak sağlık kuruluşuna aile hekimliğinden sevkle gitmesi gerekecektir. Ancak Eziyet Yönetmeliği 2. 3. Basamağa yaptığı sevklerden dolayı aile hekimini, gelirini keserek cezalandırmaktadır. Bu durumda sevk isteyen hasta ile hekimler yine karşı karşıya gelecektir. Sağlık Bakanlığı bizim de talep ettiğimiz sevk zincirini hastalarla hekimleri karşı karşıya getirerek, hekimlerin kazancı üzerinden kurmaya çalışmaktadır. Bunu kabul etmiyoruz, etmeyeceğiz.

    Sağlık Bakanlığını bir kez daha uyarıyoruz sorun yumağına dönüşmüş sağlık sistemini performansa dayalı, bilimsel yaklaşımdan uzak yönetmelikler ile düzeltemezsiniz. Alanın öznesi olan bizlerin, hekimlerin ve sağlık emekçilerinin örgütlerinin yapılan değişikliklere yönelik görüşlerimizi ve önerilerimizi dikkate almayarak, yok sayarak ne halk sağlığını geliştirebilirsiniz ne de sağlık emekçilerinin sorunlarını çözebilirsiniz. Sağlıklı bir toplum, iyi çalışan bir sağlık sistemi için daha önce de dile getirdiğimiz beş talebimizin hayata geçirilmesi yeterlidir. Buradan bir kere daha hatırlatıyoruz:

    1. Kamusal bir hizmet olan birinci basamak sağlık hizmetlerinin fiziki ve tıbbı donanımı ve aile sağlığı merkezleri kamu tarafından sağlanmalıdır.

    2. Halkımıza nitelikli bir sağlık hizmeti sunabilmemiz için yeterli zaman ve olanak sağlanmalıdır. Koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği ve ekip anlayışını gözeten bir sistem inşa edilinceye kadar Aile Sağlığı Merkezi sayısı hekim başına 2.000 nüfusu aşmayacak şekilde artırılmalıdır.

    3. Aile Hekimliği’nde güvencesiz ve kadrosuz istihdamı kabul etmiyoruz. Aile sağlığı merkezlerinde nüfus yapısına göre yeterli hemşire, ebe, teknisyen görevlendirilmeli, aşılama ve diğer koruyucu hekimlik uygulamaları desteklenmeli, geliştirilmelidir. Aile Hekimleri işveren olmamalıdır. Ebe ve hemşirelerin maaş ve teşvik ödeme kriterleri mesleki sorumluluklarının dışında kriterlerden oluşmakta iken Aile Sağlığı Merkezleri’nde çalışan ebe hemşirelerine ödenecek ücret Aile Hekiminin çalışma kriterleri ile değil kendi mesleki sorumluluklarına göre düzenlenmelidir. Aile Sağlığı Çalışanlarının Kanun değişikliği gerektiren tavan ücreti katsayısı artırılmalıdır.

    4.Aile Sağlığı Merkezlerinde çalışan hekim, ebe, hemşire ve sağlık emekçilerine emekliliğe yansıyacak tek kalemden oluşan, insanca yaşamaya yetecek düzeyde, izin kullandıklarında, hastalandıklarında, çocuğu olduğunda veya ailesinden biri öldüğünde kesilmeyecek maaş ödenmelidir.

    5. Sağlıkta şiddeti artıracak düzenlemeler değil şiddetin önlenmesini sağlayacak etkin ve caydırıcı tedbirler alınmalı, etkili şiddet yasası çıkarılmalı ve sağlık çalışanlarının can güvenliği sağlanmalıdır.

    Bizler halkın sağlık hakkını, mesleki özerkliğimizi, mesleğimizin onurunu, ekonomik ve özlük haklarımızı savunmaya devam edeceğimizi bir kez daha kararlılıkla vurguluyoruz. Eziyete dönüşen Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliğinin iptalini ve mecliste sunulan yasa taslağının geri çekilmesini istiyoruz.

    Bu taleplerimizin hayata geçmesi için 2-6 Aralık 2024 tarihleri arasında yapacağımız eylemler daha da önemli hale gelmektedir. Bu eylemlerimiz sadece sağlık emekçileri için değildir. Bizler meslek onurumuza sahip çıkarken, bilimsellikten uzak uygulamalara karşı dururken halkımızın sağlık hakkını da savunuyoruz. Bu nedenle de bir hak olan sağlık için cebinden daha fazla para ödemek istemeyen, nitelikli sağlık hizmeti almak isteyen halkımızın da desteğini bekliyoruz. 2-6 Aralık 2024 tarihlerinde halkımızı ASM’ lerden hizmet almak için değil sağlık hakkına sahip çıkmak için alanlarda bizimle birlikte olmaya çağırıyoruz.

    2- 6 aralık 2024 tarihleri arasında aile sağlığı merkezleri çalışanları olarak üretimden gelen gücümüzü kullanarak iş bırakıyoruz. Bu haklı taleplerimiz gerçekleşene kadar çeşitli eylem ve etkinliklerle halkımızın sağlığı ve haklarımız için sağlık otoritesini harekete geçme konusunda zorlamaya devam edeceğimizi, sonuç alıncaya kadar vazgeçmeyeceğimizi tüm kamuoyuna bildiriyoruz.

  • Bursa’da sağlık çalışanları 3 gün iş bırakıyor

    Bursa’da sağlık çalışanları 3 gün iş bırakıyor

    Aile Hekimleri Türkiye genelinde 5-6-7 Kasım tarihlerinde iş bırakma eylemi gerçekleştirme kararı aldı.

    Bursa’da STK’lar ve Bursa Tabip Odası değişen yönetmeliğe karşı Bursa İl Sağlık Müdürlüğü önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.

    Bursa Tabip Odası Başkanı Kadir Binbaş tarafından yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi;

    Bizler, her gün yüzbinlerce vatandaşımızı sağlığına kavuşturmak, hastalanmalarını önlemek için aile sağlığı merkezlerinde aralıksız çalışan hekimlerin, sağlık çalışanlarının örgütleri olarak; sağlık sisteminde yaşanan ve yenidoğan skandalı ile görünür hale gelen büyük sorunları görüyor biliyoruz. Henüz yenidoğan skandalı ortaya çıkmadan önce 14 Ekim’de bakanlığın hazırlamakta olduğu Aile Hekimliği Performans ve Ödeme Yönetmeliği’nin bu sorunlara çözüm olmayacağını, “sorunlar yumağına dönüşmüş sağlık sisteminin düzeltilebilmesinin yolunun birinci basamak sağlık hizmetlerinin ve koruyucu hekimlik uygulamalarının güçlendirilmesi” olduğunu hem her kademeden bakanlık yetkililerine hem kamuoyuna duyurmuştuk. Yönetmeliğin eksik, hatalı yönlerini ve çözüm önerilerimizi bakanlık yetkilileri ile yaptığımız görüşmelerde iletmiş ve 19 Ekim’de Ankara’da düzenlediğimiz mitingle taleplerimiz konusunda kararlılığımızı ifade etmiştik. Ancak bakanlık tüm uyarı, öneri ve eleştirilerimizi duymazdan gelip 1 Kasım itibariyle yönetmeliği yürürlüğe soktu.

    Sağlık Bakanlığı’nın sağlık alanında yaşanan ciddi sorunları çözmek için birinci basamak sağlık hizmetlerini ve koruyucu hekimlik uygulamalarını güçlendirecek yapısal düzenlemeler yapmak yerine; “Performans ve Ödeme Yönetmeliği” ile ödeme üzerinden değişiklikler yapmaya çalışması sorunların büyüklüğünün kavranamamış olduğunu göstermektedir. Yürürlüğe giren bu yönetmelik halkın sağlığına ve hekimlerin, sağlık emekçilerinin haklarına bir katkı sağlamayacaktır. Zira bu yönetmelik;

    · Koruyucu sağlık hizmetlerinin geliştirilmesine yönelik gerekli düzenlemeleri içermemektedir.

    · Hastalara ve koruyucu hekimlik uygulamalarına yeterli zaman ayrılabilmesine fırsat vermemektedir. · Kendi içinde taşıdığı çelişkili uygulamalar ile hekimlerle hastaları karşı karşıya getirerek şiddete zemin hazırlamaktadır.

    · Belli ilaç gruplarının reçetelenmesi ve sevkleri sınırlayarak hekim bağımsızlığına müdahale etmektedir.
    · Karmaşık hesaplamalar ile ulaşılması mümkün olmayan, ulaşılsa bile halk sağlığı için faydasız performans kriterleri içermektedir.

    · Yapılan işin kalitesine değil sayısına değer vermektedir.

    · Hekimlerin ve aile sağlığı emekçilerinin iş ve gelir güvencesini ortadan kaldırmaktadır.

    · Aile sağlığı merkezinde mevcut ebe ve hemşire eksikliğini gidermek şöyle dursun artacak olan istifalar ile pek çok birimin geçici görevlendirmeler ile hizmete devam etmek zorunda kalmasına yol açacaktır.

    Özetle bu yönetmelik, çalışma koşullarını eziyete dönüştürecek bir yönetmeliktir. Halkın sağlığını, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının özlük hakları ve çalışma koşullarını iyileştirmek bir yana yaşanmakta olan sorunları daha da derinleştirecektir.

    “Taleplerimizin yerine getirilmesini istiyoruz”

    Oysa halkın sağlığını koruyan, geliştiren, hekimlerin ve tüm sağlık emekçilerinin mesleki bağımsızlığının olacağı ve istekle çalışacağı, ülkemizin ihtiyacı olan bir birinci basamak sağlık hizmeti programını hayata geçirmek için yapılması gerekenler bellidir. Sağlık Bakanlığından “Performans ve Ödeme”nin karmaşık hesapları ile uğraşmak yerine aşağıdaki taleplerimizi yerine getirmesini istiyoruz:

    1.Kamusal bir hizmet olan birinci basamak sağlık hizmetlerinin fiziki ve tıbbı donanımı ve Aile Sağlığı Merkezleri kamu tarafından sağlanmalıdır.

    2.Halkımıza nitelikli bir sağlık hizmeti sunabilmemiz için yeterli zaman ve olanak sağlanmalıdır. Koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği ve ekip anlayışını gözeten bir sistem inşa edilinceye kadar Aile Sağlığı Merkezi sayısı hekim başına 2.000 nüfusu aşmayacak şekilde artırılmalıdır.

    3.Kadrolu ve güvenceli istihdam modeli ile yeterli hemşire, ebe, teknisyen görevlendirilmeli, aşılama ve diğer koruyucu hekimlik uygulamaları desteklenmeli, geliştirilmelidir. Kadrosuz, güvencesiz bir şekilde çalışan emekçiler (gruplandırma elemanları) kadroya geçirilmelidir.

    4.Aile hekimlerine ve tüm sağlık emekçilerine emekliliğe yansıyacak tek kalemden oluşan, insanca yaşamaya yetecek düzeyde, izin kullandıklarında, hastalandıklarında, çocuğu olduğunda veya ailesinden biri öldüğünde kesilmeyecek maaş ödenmelidir.

    5.Gelire katkısı %20’yi geçmeyecek ve yapılan hizmetin niteliğini ödüllendiren bir performans uygulamasına geçilmelidir.

    Taleplerimizin karşılanabilir olduğunu ve randevu bulunamamasından şiddete kadar sağlık sistemindeki pek çok sorunu çözebileceğini biliyoruz.

    3 gün iş bırakıyoruz

    Birinci basamak sağlık hizmetini sunan hekimlerin ve sağlık çalışanlarının örgütleri olarak bir araya gelen bizler, halkımıza ve meslektaşlarımıza karşı sorumluluğumuzun gereği olarak, hekimlere ve sağlık emekçilerine maddi kayıplar ve iş güvencesizliği getiren, halkın sağlığına katkısı olmayan yönetmelik geri çekilerek yukarıda yer alan 5 maddelik taleplerimiz yerine getirilene kadar her türlü hukuksal mücadele ve eylemliliği hep birlikte hayata geçirme konusunda kararlı olduğumuzu bildiriyoruz. Kararlılığımızın göstergesi olarak ilk etapta 5-7 Kasım 2024’te (Salı-Çarşamba-Perşembe) üç gün süreyle iş bırakıyoruz.

    Sonraki haftalarda sağlık meslek örgütleri ile birlikte gerçekleştireceğimiz çeşitli eylem ve etkinliklerle halkımızın sağlığı ve haklarımız için sağlık otoritesini harekete geçme konusunda zorlamaya devam edeceğimizi, sonuç alıncaya kadar vazgeçmeyeceğimizi tüm kamuoyuna bildiriyoruz.

     

     

  • Bursa’da yenidoğan bebek ölümlerine tepki

    Bursa’da yenidoğan bebek ölümlerine tepki

    Bursa Tabip Odası ve Türk Tabipleri Birliği, Yenidoğan Çetesi’ ile birlikte gündeme oturan yenidoğan bebek ölümleri ile ilgili basın açıklaması gerçekleştirdi.

    Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Kadir Binbaş yaptığı açıklamada “Hekimler olarak kamuoyunda büyük yankı uyandıran yenidoğan bebek ölümleri nedeniyle öfkeliyiz. Bu sağlık skandalı sadece ailelerin yaşadığı acılarla sınırlı kalmıyor, aynı zamanda kamu vicdanına ve toplumsal barışa büyük bir darbe vuruyor. Sağlık hakkının giderek daha fazla ticarileştirilmesi ve “Sağlıkta Dönüşüm Programı” adı altında temel sağlık hizmetlerinin dâhi özelleştirilmesi, bu tür trajik olayların artmasına zemin hazırlamaktadır. 2008 yılından bugüne kamudaki yenidoğan yoğun bakım yatak sayısı %177 artmışken özel sektördeki yenidoğan yoğun bakım yatak sayısı %416 artmıştır. Bu cinayetlerin temelinde kamu eliyle hizmet sunumunun terk edilmesi yatmaktadır. Yıllardır bu sürece karşı çıkıyor, itirazlarımızı en yüksek sesle dile getiriyoruz. Sağlıkta özelleştirmenin ölüm getireceğine dair tüm çığlıklarımıza rağmen, sağlık yöneticileri kulaklarını tıkamış, gözlerini kapamıştır.” ifadeleri kullandı.

    “Bu suça karışan hekimler, meslektaşlarımız değildir”

    Binbaş konuşmasının devamında şunları söyledi: “Yenidoğan bebek ölümleriyle ilgili ortaya çıkan bu olayda sorumluluğu bulunan kişilerin, mesleğimizin onuru ile hiçbir şekilde bağdaşmadığını vurgulamak isteriz. Bu korkunç suça karışan hekimler, meslektaşlarımız değildir. Hekimlik mesleğinin etik değerlerini hiçe sayan bu kişiler, en ağır cezaları almalıdır. Ancak burada hesap vermesi gerekenler yalnızca bu suça karışanlar değil, aynı zamanda aylar öncesinden gelen ihbarlara ve yaşanan ihmallere rağmen bu hastanelerin faaliyet göstermesine izin veren yetkililerdir.”

    “Sorumluların hesap vermesi için mücadelemizi sürdüreceğiz”

    Sağlığın ticarete konu edilmesini önleyen düzenlemelerin acilen hayata geçirilmesi gerektiğine dikkat çeken Binbaş “Sağlık Bakanlığı, sağlık hizmetlerini denetlemek ve bu tür olayların yaşanmasını önlemekle yükümlüdür. Ancak son olay, bu denetimlerin yetersiz kaldığını ve ihmallerin üstünün örtüldüğünü gözler önüne sermektedir. İnsan hayatı ticaretin bir malzemesi yapılamaz. Parayı insan sağlığının önüne koyan tüm hekimler, en hızlı şekilde aramızdan ayıklanmalı ve sağlığın ticarete konu edilmesini önleyen düzenlemeler acilen hayata geçirilmelidir. Biz, gerçek, kamucu hekimler olarak bu korkunç olayın takipçisi olacağımızı ve adaletin sağlanması için elimizden geleni yapacağımızı herkesçe bilinmesini isteriz. Bu vahim olayda zarar gören tüm vatandaşlarımızın acılarını derinden paylaştığımızı belirtmek isteriz. Yaşamdan ve yaşatmaktan yana olan biz hekimler, bu tür sorumsuzluklar karşısında sessiz kalmayacak, sorumluların hesap vermesi için mücadelemizi sürdüreceğiz.” dedi.

  • Onaylı Randevu Sistemi sağlıkta şiddeti tetikleyebilir

    Onaylı Randevu Sistemi sağlıkta şiddeti tetikleyebilir

    Bursa Tabip Odası, Onaylı Randevu Sistemine ilişkin açıklamada bulundu.

    Açıklamada;

    “Bursa Tabip Odası olarak, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın duyurduğu ve 13 Mayıs’ta başlayacak olan ‘Onaylı Randevu Sistemi’ hakkında ciddi kaygılarımızı ve eleştirilerimizi dile getiriyoruz. Bakan Koca’nın açıklamalarına göre, bu sistem kapsamında hastalarımız, randevu gününden önceki akşam saat 20.00’ye kadar randevularını onaylamalı ya da gelemeyeceklerini bildirmelidir. Ancak bu sistem, sağlık hizmetlerinde zaten var olan sorunları derinleştirecek ve hekimler ile hastalar arasında yeni çatışmalar yaratacak bir adımdır. Ayrıca, bu sistem mevcut sağlık altyapısı ve insan kaynakları göz önünde bulundurulmadan aceleyle uygulamaya konmuştur.

    Nitelikli sağlık hizmetinin temel bir insan hakkı olduğunu bir kez daha vurguluyoruz. Sağlık Bakanlığı’nın bu yeni sistemi, yeterli muayene süresini sağlamadan hekimlerimizi ve sağlık çalışanlarımızı daha fazla baskı altına almaktadır. Bilimsel ve etik standartlara uygun bir muayene için ayrılması gereken minimum süre 20 dakikadır. Ancak mevcut sistem, bu süreyi giderek azaltmakta ve dolayısıyla hem tanı hem de tedavi kalitesini düşürmektedir. Ayrıca, bu sistem yeterli sağlık personeli ve altyapı olmadan uygulandığında, sağlıkta şiddet olaylarının artmasına neden olabilir.

    Hastalarımıza yönelik iletişim kanalları üzerinden yapılan ‘onay’ zorunluluğu, teknolojiye erişimi sınırlı olan veya bu sistemden haberdar olmayan pek çok hastamızı mağdur edebilir. Bu durum, randevularını onaylamayı unutan veya sistemin gerekliliklerinden habersiz olan hastalarımızın sağlık hizmetlerine erişimini kısıtlamakta ve sağlık hakkını ihlal etmektedir. Bu durum, sağlık eşitsizliklerini daha da derinleştirecek ve toplum sağlığına zarar verecektir.

    Hekimlerimizin çalışma haklarını gözetmek, onlara insanca çalışma koşulları sağlamak ve mesleki memnuniyetlerini artırmak, sağlık hizmetlerinin genel kalitesini doğrudan etkileyen faktörlerdir. ‘Onaylı Randevu Sistemi’ ile, zaten yüksek olan iş yükleri daha da artacak ve hekimlerimizin tükenmişlik oranları yükselecektir. Hekim hakları, sağlık sistemimizin sürdürülebilirliği için olmazsa olmazdır ve bu haklar, sistemdeki her türlü değişiklikte öncelikli olarak gözetilmelidir.

    Ülkemizdeki günlük acil servis başvuru sayılarındaki olağanüstü artış, Acil Serviste çalışan sağlık çalışanlarının, çalışma koşullarını kabul edilemez derecede kötüleştirmiştir. Meslektaşlarımız, Sağlık Bakanlığı’nın emriyle, 5 dakikada bir hasta muayene etmeye zorlanmaktadır. Asistan hekimlerin durumu ise daha da vahimdir. Sağlık eğitimi süreçlerinde önemli bir yere sahip olan bu genç meslektaşlarımız, mesleki gelişim ve kişisel sağlık hakları göz ardı edilerek, adeta tükenişe sürüklenmektedir. Hastanelerimizde hekimlere dayatılan ve her 5 dakikada bir yeni bir hastaya bakmayı gerektiren bu insanlık dışı muayene süreleri, sadece hekimlerin değil, tüm halkımızın sağlığını tehdit etmektedir. Bu kabul edilemez uygulamaya ilk karşı çıkması gerekenler, en çok etkilenenler yani halkımız olmalıdır.

    Bursa Tabip Odası olarak, Sağlık Bakanlığı’na çağrımız; hastaların ve sağlık çalışanlarının gerçek ihtiyaçlarına duyarlı, bilimsel verilere dayanan, insan odaklı bir sağlık sistemi oluşturulması yönündedir. Sağlık hizmetlerindeki sözde ‘performans artışı’ çabaları, hekimlerin ve hastaların temel haklarını feda etme pahasına gerçekleştirilmemelidir. Yeni ‘Onaylı Randevu Sistemi’, sağlıkta şiddeti tetikleyebilecek ve sağlık merkezlerimizde kaos yaratacak potansiyel taşımaktadır.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamaları, sorunun gerçek nedenlerini görmezden gelmektedir. ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’ ile başlayan süreçte, hastalar müşteriye, hekimler ise ucuz iş gücüne dönüştürülmüş, sağlık piyasası iktidarın desteğiyle suni bir şekilde şişirilmiştir. Bu süreç, kamusal sağlık hizmetlerinin erozyonuna neden olmakta ve özel sağlık sektörünün palazlanmasına zemin hazırlamaktadır.

    Sağlık Bakanlığı’na, nitelikli sağlık hizmetinin sağlanabilmesi için Dünya Sağlık Örgütü tarafından önerilen en az 20 dakikalık muayene süresinin şart olduğunu hatırlatıyoruz. Sağlık çalışanlarımızın ve hastalarımızın haklarını koruyacak gerçekçi ve uygulanabilir çözümler üretmeye davet ediyoruz. Bursa Tabip Odası olarak, süreci yakından takip edeceğimizi ve gerekli tüm demokratik yolları kullanarak hastalarımızın ve sağlık çalışanlarımızın haklarını savunmaya devam edeceğimizi belirtmek isteriz.”

  • Bursa Tabip Odası Seçimi Sonuçlandı!

    Bursa Tabip Odası Seçimi Sonuçlandı!

    Toplam bin 297 üyenin oy kullandığı seçimin resmi olmayan sonuçlarına göre Çağdaş Hekimler Grubu 840 oy, Bağımsız Hekimler Birliği Grubu 490 oy aldı. Gayri resmi sonuçlara göre Çağdaş Hekimler seçimlerin kazananı oldu.

    21 Nisan Pazar günü Bursa Akademik Odalar yerleşkesinde yönetim kurulu seçimi gerçekleştirildi. 12 sandıkta bin 297 üye oy kullandı. Yoğun bir katılım olduğu seçimde oy verme işlemi saat 17’de sona ererken sayıma geçildi.

    Yapılan sayım sonucunda, henüz resmi olmayan sonuçlara göre Çağdaş Hekimler Grubu adayı Dr. Kadir Binbaş, 810 oy alarak yeni başkan seçildi. Bağımsız Hekimler Birliği Grubu adayı Dr. Ünal Kurtoğlu ise 490 oyla takip ettik. Çarşaf listeyle gerçekleştirilen seçimde Çağdaş Hekimler Grubunun Yönetim Kurulu listesi eksiksiz seçildi.

  • Bursa Tabip Odası’ndan siyasilere tepki

    Bursa Tabip Odası’ndan siyasilere tepki

    Sağlıkta şiddetin önlenmesine ilişkin CHP tarafından 1 Ağustos’ta TBMM’de olağanüstü toplantı çağrısı yapılmış, AK Parti, MHP ve HDP milletvekilleri toplantıya katılmadığı için yeterli sayıya ulaşılamayınca toplantı düşmüştü. Meclis tatile girince sağlık çalışanları da toplantıya katılmayan milletvekillerine tepki gösterdi.

    Bursa Tabip Odası (BTO) Bursa Akademik Odalar Birliği’nde biraraya geldi ve basın açıklaması düzenledi.  BTO Başkanı Dr. Levent Tufan Kumaş, açıklamasında siyasilere seslenerek, “Daha olağanüstü ne olmasını bekliyorsunuz?” diye sordu.

    6 Temmuz 2022 tarihinde görev yaptığı Konya Şehir Hastanesi’nde uğradığı silah saldırıyla katledilen Dr. Ekrem Karakaya’nın ardından hekim meslek örgütleri ve sendikalar daha güvenli çalışma ortamları için eylemler gerçekleştirmiş, Bursa da dahil pek çok ilde basın açıklamaları yapılmış ve hekimler 2 gün boyunca iş bırakmışlardı. Hekimlerin sağlıkta şiddet konusuna dikkat çekmesi sonrasında Meclis olağanüstü toplantıya çağırılırken, AK Parti, MHP ve HDP’nin oturuma katılmayacağını açıklamasıyla toplantı yeter sayısına ulaşılamamıştı.

    MECLİS TEKRAR TATİLE GİRDİ

    Bursa Akademik Odalar Birliği Türkan Saylan Toplantı Salonu’nda bir basın açıklaması gerçekleştiren Bursa Tabip Odası, yaşananlara tepki gösterdi. Basın açıklamasına BTO Başkanı Dr. Levent Tufan Kumaş, Genel Sekreter Dr. Muhsin Güllü ve Yönetim Kurulu Üyeleri ile birlikte Oda üyesi hekimler katıldı. BTO Başkanı Dr. Levent Tufan Kumaş yaptığı açıklamada, hekimlerin güvenli çalışma koşulları sağlanmadan mesleğini icra etmeye devam ettiğini, buna karşılık, toplantı yeter sayısının sağlanamadığı için Meclis’in tekrar tatile girdiğini vurguladı.

    MİLLETVEKİLLERİNE SESLENİYORUZ!

    Beklentilerinin Meclis’teki tüm siyasi partilerin ‘sağlıkta şiddet’ konusuna eğilerek çözüm üretmesi olduğunu belirten Dr. Kumaş, milletvekillerine seslendi: “Soruyoruz, neden katılmadı değerli vekillerimiz bu “olağanüstü” toplantıya? Sağlıkta durum “olağan” olduğu için mi? Randevu bulamayan hastalar çözümü Acil Servislerde ararken “olağan” bir durumdan bahsedebilir miyiz? Her şey yolunda ise neden çığ gibi büyüyen sağlıkta şiddet olgularıyla karşı karşıyayız? Neden beyaz kod bildirimleri, üstelik de canımız pahasına işimizi yaptığımız ve de “alkışlandığımız” pandemi yıllarında bile katlanarak artmaktadır? Çöken sağlık sisteminin sorumlusu hekimler mi? Gittikçe büyüyen bu şiddet sarmalının yalnızca hekimlere ve sağlık emekçilerine değil toplumun sağlık hakkına da hasar verdiğinin farkında değil misiniz?”

    İTİBARSIZLAŞTIRILIYORUZ!

    Hekimlerin, gittikçe kötüleşen çalışma koşullarına ve özlük haklarına rağmen görevlerini yerine getirmeye çalıştığını belirten Dr. Kumaş, iflas eden sistemin tüm yükünün hekimlerin omzuna yıkıldığını, öte yandan yaşanan olumsuzluklarının sorumlusu olarak gösterildiklerini ve itibarsızlaştırılarak hedef gösterildiklerini söyledi. “Sonuç olarak, sıradanlaşan şiddet olguları karşısında etkili bir önlem alınmadığını gören, yalnız bırakılan hekimler aidiyet duygularını yitiriyor, tükeniyor, emekliye ayrılıyor, istifa ediyor ve hatta ülkelerini terkediyorlar” ifadeleriyle hekimlerin yurtdışına artan şekilde göç ettiklerine dikkat çeken BTO Başkanı Dr. Kumaş, “Her gün 7 hekim yurtdışında kendine gelecek arıyor. Büyük şehirlerde, üçüncü basamak kamu hastanelerinde dahi kritik/özellikli branşlarda sağlık hizmeti sunumu durma noktasına geldi” sözleriyle durumun vehametini vurguladı.

    DAHA OLAĞANÜSTÜ NE BEKLİYORSUNUZ?

    Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Levent Tufan Kumaş, açıklamasına şöyle devam etti: “Oysa ne yazık ki, hem sağlık emekçilerinin hayat hakkını hem de toplumun sağlık hakkını tehdit eden “sağlık ortamındaki şiddet” olgusunun, vekillerimiz tarafından olağanüstü bir toplantı gündemi olarak kabul görmediğine tanık olduk. Bir kez daha soruyoruz: Daha olağanüstü ne bekliyorsunuz? Siyaset üstü bir sorun olan sağlıkta şiddet Milletin Meclisinde değilse nerede çözülür? Bu toplantıya katılmayan, engel olan ve küçük siyasi ayak oyunlarına malzeme yapan siyasi partiler ve onların temsilcileri bizi hayal kırıklığına uğratmışlardır. Çözüm için çaba harcamayanlar bundan sonra yaşanacak şiddet olaylarının sorumlusu olarak anılacaklardır.”

    ACİL ÖNLEMLER BEKLİYORUZ

    Şiddetin sağlık emekçileri için bir ölüm-kalım meselesi haline geldiğini belirten Dr. Levent Tufan Kumaş, söz konusu koşullarda hekimlerin korkuyla, endişeyle görevlerini yapmalarını nasıl beklersiniz diye sordu ve ekledi: “Biliyoruz, şiddet çok yönlü çözüm gerektiren, çok boyutlu bir sorun. Ancak bizim sabrımız tükendi. Acil önlemlerin alınmasını, gerekli yasal düzenlemelerle birlikte caydırıcı yaptırımların uygulanmasını bekliyoruz.”

  • “Aile hekimliği ceza yönetmeliği iptal edilmeli”

    “Aile hekimliği ceza yönetmeliği iptal edilmeli”

    Bursa Tabip Odası Aile Hekimliği Komisyonu Başkanı Dr. Mehtap Aslan’ın okuduğu açıklama şöyle:

    “Değerli basın mensupları, sevgili meslektaşlarım, omuz omuza sağlık hizmeti ürettiğimiz sağlık personeli arkadaşlarımız, anayasal sağlık hakkını korumakla görevli olduğumuz değerli halkımız ve de sayın bakanımız…Haziran 2021 tarihinde Pandemi tüm Dünya’yı esir almışken ve de tüm Dünya’da sağlık profesyonellerinin hakları teslim edilirken; ülkemizde ne yazık ki COVID-19’un sahada mücadelesini sürdüren biz Aile hekimleri ve aile sağlığı merkezi çalışanlarına ödül olarak “Ceza Yönetmeliği” reva görülmüştür. Bu yönetmelikle; iş güvencemiz kalmamış, özlük haklarımız gasp edilmiş, durumdan yakınmamız ve konuşmamız yasaklanmıştır. Meslek örgütlerimizin bu ceza yönetmeliğinin geri çekilmesi için, bir yıldan beri verdiği mücadele sonuçsuz bırakılmıştır. Bu konuda olumlu hiçbir adım atılmamıştır. Ama biz, mücadele etmekten, hakkımızı aramaktan ve almaktan vazgeçmeyeceğiz. Ceza yönetmeliği ile birlikte iş yükümüze eklenen ve yoğun poliklinik ortamında yapılması neredeyse olanaksız olan, “Hastalık Yönetimi Platformu” işlemlerinin tamamlanamaması durumunda uygulanan  ”negatif performans” ASM çalışanlarının karşısına baskı ve tehdit aracı olarak çıkarılmaktadır. BİZ, tüm Türkiye’de görev yapan Aile Hekimi ve Aile Sağlığı Merkezi çalışanları olarak, haklı mücadelemize destek veren 2. ve 3. Basamak çalışanları ile birlikte 30 Haziran – 1 Temmuz 2022 tarihlerinde iki gün İŞ BIRAKIYORUZ. Ve BİZ bugün Türkiye’nin her yerinde sizlerin karşısında iken, meslek örgütü temsilcilerimiz ve meslektaşlarımız da Ankara’ da Sağlık Bakanlığı’nın önündeler. Çıkarılmasının yıldönümünde, hala geri çekilmeyen ve gerekli düzenlemelerin yapılmadığı bu haksız Ceza Yönetmeliği’ne HAYIR demek için sesimizi yükseltiyoruz. Sesimizi duymayan, kulaklarını tıkayan Sağlık Bakanı’nın dikkatini çekmek için alanlardayız. Yapılan yasal iyileştirmelerde, “Aile hekimi hariç” diyerek bizleri görmezden gelenler için buradayız…

    İsteklerimiz çok net:

    1-Etkin bir sağlıkta şiddet yasası ve bunu uygulayan bir adalet sistemi istiyoruz.

    2-30 Haziran 2021 tarihli ödeme sözleşmesi yönetmeliğinin geri çekilmesini ya da önerilerimiz doğrultusunda revize edilmesini istiyoruz.

    3-Aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanları için “emekliliğe yansıyan” ve insanca yaşamaya yetecek bir ücretlendirme istiyoruz.

    4-Aile Sağlığı Merkezi gider ödemelerinin, enflasyondan bağımsız olarak artan giderlerimize paralel olarak artırılmasını istiyoruz.

    Ve son olarak hep birlikte diyoruz ki:

    Toplumun sağlık hakkını korumak amacıyla birinci basamak koruyucu sağlık hizmetlerinin kâr amacıyla değil, toplum yararına sunulması ve ekip anlayışıyla çalışanların haklarını kazanması için mücadeleden vazgeçmeyeceğiz…

    Saygılarımızla…”

  • Bursa Tabip Odası’ndan maymun çiçeği açıklaması

    Bursa Tabip Odası’ndan maymun çiçeği açıklaması

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sosyal medya hesabı üzerinden Türkiye’de ilk maymun çiçeği vakasının görüldüğünü belirtti. Bakan Koca açıklamasında, “Bir hastamızda maymun çiçeği hastalığı tespit edildi. Hasta 37 yaşında, bağışıklık sistemi yetersizliği var. Kendisi tecrit edilmiş durumda. Temaslı takibi yapıldı, başka bir vakaya rastlanmadı. Bilindiği gibi, bu hastalık solunum yoluyla değil, yakın fiziksel temasla bulaşıyor” ifadelerine yer verdi.

    Maymun çiçeği virüsünün Türkiye’de görülmesinin ardından ise vatandaşların kafasında maymun çiçeği virüsünün bulaşma yolları ve nasıl ortaya çıktığı hakkında soru işaretleri oluştu.

    Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Levent Tufan Kumaş da konu ile alakalı Line TV’nin sorularının yanıtladı. Virüsün Afrika’da ortaya çıktığını belirten Kumaş, maymun çiçeğinin bulaşma yollarının çiçek hastalığının bulaşma yolları ile benzer olduğunu hastalığın solunum yoluyla bulaşma riskini de taşıdığını ancak  diğer bulaş yollarına göre daha zor olduğunu belirtti.

  • Bursa’da doktorlar taleplerini bir kez daha dile getirdi

    Bursa’da doktorlar taleplerini bir kez daha dile getirdi

    Hekimlerin ve sağlık emekçilerinin sorunlarını dile getirmek amacıyla doktorlar Bursa ve tüm Türkiye’de 1 günlük greve çıktı.

    Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) , Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası (AHESEN), Birlik ve Dayanışma Sendikası, Genel Sağlık-İş, Hekim Birliği Sendikası, Hekimsen, Kamu Diş Hekimleri Derneği KADHED), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Tabip-SEN, Türk Diş Hekimleri Birliği ve Bursa Tabip Odası (BTO) üyelerinin bulunduğu basın açıklamasını BTO Başkanı Dr. Levent Tufan Kumaş okudu.

    Bursa Tabip Odası, Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi önünde de bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Bursa Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Muhsin Güllü’nün yaptığı açıklamada talepler tekrar dile getirilirken, katılımın yüksek olduğu gözlendi.

    Yoğun bir katılımla gerçekleştirilen basın açıklamasının tam metni ise şöyle:

    “Biz, “Başka Kamil Furtun’lar Ersin Arslan’lar olmasın, yaşatmak için yaşamak istiyoruz” diyenler,

    Biz, gecesi gündüzü olmayanlar,

    Biz, hastalandıran bu sağlık sistemine göz yummayan, toplum sağlıksızken nefes alamayanlar,

    Biz, bu gördüğünüz binalarda sistemin tüm başarısızlığının altında bırakılanlar;

    Biz, aylardır oyalama taktikleri ile yok sayılan, emeği hiçleştirilen, mesleği değersizleştirilenler,

    Biz, KHK ve güvenlik soruşturmalarıyla, aile hekimliği ceza yönetmeliğiyle baskı altına alınmaya çalışanlar,

    Tüm bu olumsuzluklara rağmen; Biz “giderlerse gitsinler”e boyun eğmeyenler; mesleğinin beyazını karanlığa ışık yapanlar; emek bizim, söz bizim diyoruz. Uzun mesailerde, yorucu nöbetlerde, kışkırttığınız sağlık taleplerine yanıt vermeye çalışan emeğin sahibi olarak BİZLER, milyonlar;

    Yoksulluk sınırı altı ödemelere,

    Bizleri ölümüne çalıştıranlara,

    Sağlıkta şiddeti üretenlere karşı sözümüz var diyoruz. Yeni yasa teklifiyle yeniden farkına vardığınız gibi Meclis’te, ekranlarda yürüttüğünüz senaryolarınız; hem bizlerin hem de toplumun gözünde artık hükümsüzdür.

    Aylar süren oyalamanın ardından, yeni yasa teklifiyle emeğimizle yeniden alay ettiniz. Bizler emekliliğe yansıyacak temel ücret artışı talep ederken, nitelikli şekilde ve baskı altında olmadan çalışabilmemiz için yeterli süre ve olanaklar, sağlıkta şiddetten arındırılmış çalışma alanları, toplumun daha az hastalanması için koruyucu sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesini isterken; sizlerin bize reva gördüğü, performansa dayalı ödeme sistemini dayatmak, emeğimiz için ayrılması gereken bütçeyi şehir hastanelerine kira ve hizmet bedeli olarak gömmek oldu. Sizin bizlere dayattığınız sağlıksızlığa karşı bizler bu gidişatı değiştirmek, sağlıklı bir gelecek için birlikteyiz.

    Bugünkü G(ö)REV eylemimiz son değil. Bu bir itirazdır! Meclis’te yürütülen senaryoyu reddediştir! Hakkımız olanı alana kadar hep birlikte, sağlıksız politikalarınızın ve emek gaspınızın karşısında olmaya tüm gücümüzle devam edeceğiz. Tüm Türkiye’de hakları için, mesleğinin onuru için bir araya gelen milyonlar olarak biliyoruz ki emeğimizin hakkını aldığımız, sağlıklı bir geleceği birlikte inşa edeceğiz.

    Emek Bizim Söz Bizim”

  • BTO Başkanı LineTV’de gündemi değerlendirdi

    BTO Başkanı LineTV’de gündemi değerlendirdi

    Son aylarda hızlanan hekim istifaları, alınamayan randevular ve söz verilmesine rağmen yerine getirilmeyen taleplerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Dr. Kumaş, hekimlerin haklarını alamama, hayat şartlarının zorlaşması ve şiddet olayları gibi sebeplerle yurt dışına göç ettiğini belirtti.

    Dr. Tufan Kumaş’ın, yaklaşık 40 dakika süren ve Line TV’de yayınlanan Haber Ekstra programında soruları yanıtladı.

    Programın tamamını aşağıdan izleyebilirsiniz.