Etiket: bursa tabip odası

  • “Bu hızla gidersek aşılama 1 buçuk yıl daha sürer”

    “Bu hızla gidersek aşılama 1 buçuk yıl daha sürer”

    Aşılama çalışmalarını değerlendiren Doç. Dr. Türkkan, “Bu hızla gidilmesi halinde 60 milyon kişiye toplam 120 milyon doz aşı yapılabilmesi için 18 ay daha geçmesi gerekecektir” ifadelerini kullandı.

    Bursa Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Alpaslan Türkkan, gittikçe yavaşlayan COVID-19 aşılamasıyla ilgili olarak değerlendirmelerde bulundu. 16 Mart itibarıyla aşılamada 60 günün geride kaldığını belirten Başkan Türkkan, 60 milyonluk hedef nüfusun yüzde 13,3’ü birinci doz (7 milyon 959 bin 556 kişi) yüzde 6,5’i ise ikinci doz (3 milyon 885 bin 575 kişi) ile aşılanabildiğini söyledi. “Ülkemizdeki deneyimli ve özverili sağlık emek gücü ve yurttaşlarımızın aşıya olan ilgisi nedeniyle günde bir milyona yakın aşı yapmak olanaklıyken, yeterince aşı olmaması yüzünden günlük ortalama aşı yapılan kişi sayısı 200 binin altında kalmıştır” ifadelerini kullanan Alpaslan Türkkan, bu hızla gidilmesi halinde 60 milyon kişiye toplam 120 milyon doz aşı yapılabilmesi için 18 ay daha geçmesi gerekeceğini vurguladı.

    AŞILAMA SON GÜNLERDE ÇOK AZALDI

    Söz konusu sürenin, COVID-19 pandemisine güçlü bir yanıt verilebilmesi için çok uzun olduğunun üzerinde duran Doç. Dr. Türkkan, “Aşılamayı süratle başlatıp iyi uygulayan ülkelerde, başta İsrail olmak üzere, hastalığın görülme hızında ve hastaneye yatışlardaki dramatik azalma, pandemiden çıkış yolunda en güçlü araçlardan birinin aşı olduğunu kanıtlamıştır” dedi. Türkkan, Türkiye’nin tek aşı ile bağlantı kurduğunu, aşılamaya geç başlanmış olmasına karşın başlangıçta günlük aşı yapabilme potansiyeli ile göz doldurduğunu ancak elde yeterince aşı olmaması nedeniyle aşılamanın son günlerde çok azaldığını belirtti.

    İKİNCİ DOZDAKİ DÜŞÜK ORAN DİKKAT ÇEKİYOR

    Bursa’da 2020 yılında 65 yaş üzerindeki nüfusun 298 bin 828 olduğunu hatırlatan BTO Başkanı, 23 bin 287 sağlık çalışanı ile beraber hedef nüfusun 322 bin 115 olduğu bilgisini verdi. “16 Mart 2021 saat 14.08 verilerine göre Bursa’da 1. doz uygulanan kişi sayısı 297 bin 492 ve 2. doz uygulanan kişi sayısı 140 bin 186’dır” diye konuşan Türkkan, şöyle devam etti: “Hedef nüfusun yüzde 92,4’ünün ilk dozu ve yüzde 43,5’inin ikinci dozu aldığı anlaşılmaktadır. İlk dozda yüksek bir oran yakalanmış olmasına karşın, ikinci dozdaki düşüklük dikkat çekicidir.”

    AŞILAMA 3 AY İÇERİSİNDE TAMAMLANMALI!

    Bursa Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Alpaslan Türkkan son olarak, Sağlık Bakanlığı’nın Sinovac şirketinin aşısının yanı sıra, etkililiği yüksek aşılardan yeter dozda sağlaması ve önümüzdeki üç ay içerisinde hedef nüfusun tamamının aşılanması gerektiğini belirtti ve ekledi: “Aksi halde 2021 yılı pandemi açısından hepimiz için zor geçmeye aday görünmektedir.”

  • Bursa’da doktora Tabipler Odası’ndan haciz şoku

    Bursa’da doktora Tabipler Odası’ndan haciz şoku

    Bursa’da özel bir hastanede çalışan göz doktoru Üzeyir Özlük’e, 14 Mart Tıp Bayramı’nda, Bursa Tabipler Odası’ndan üyelik aidatlarını ödemediği için icra tebligatı gönderildi. Sosyal medya hesabından tebligatın fotoğrafını paylaşan Dr. Özlük, “Oda benim görüşlerimi yansıtmıyor. Özel hastanelerde çalışan hekimlerin, üye olma zorunluluğu kaldırılmalı” dedi. Bursa Tabipler Odası Başkanı Doç. Dr. Alpaslan Türkkan ise üyeliğin yasal zorunluluk olduğunu bildirdi.

    Özel bir hastanede görev yapan göz doktoru Op. Dr. Üzeyir Özlük, üyesi olduğu Bursa Tabipler Odası’na yıllık aidatlarını yatırmadı. Bursa Tabipler Odası da faiz ve masraflar hariç toplam 1129,37 TL aidat için icra takibi başlattı. 14 Mart Tıp Bayramı’nda gönderilen tebligat, Dr. Türkkan’ın çalıştığı hastanenin yönetimi tarafından teslim alındı. Tebligatın fotoğrafını sosyal medya hesabından paylaşan Özlük, “Oda’nın son yıllarda yaptığı açıklamalar benim düşüncemi yansıtmıyor. Ancak hastanede çalışabilmek için Oda’ya mecburen üye oldum ve çıkamıyorum” dedi.

    ‘ÜYELİK GÖNÜLLÜLÜK ESASINA GÖRE OLMALI’

    Tabipler Odası’na isteğe bağlı üyelik sisteminin getirilmesini savunun Dr. Özlük, yaptığı açıklamada, “Özelde çalışan bütün hekimler, yasa gereği Tabipler Odası’na üye olma mecburiyetinde. Dolayısıyla ben de üyeyim. Son birkaç yıldır, belli sebeplerle aidatımı ödeyemedim. Tabipler Odası bizimle iletişime geçebilirdi. Pandemi ve ‘14 Mart Tıp Bayramı’ gibi özel kabul ettiğimiz süreçlerde haciz işlemi bize ulaştı. Hastane yönetimi bildirdi. Sosyal medya hesabımda bunu paylaşma ihtiyacı duydum. TabiplerOdası’na ‘üye olma’ şartı kamuda çalışan hekimlerimize yok. Özel hastanelerde doktorlar, çalışabilmek için üye olmak zorunda. Üyeliğin gönüllülük esasına göre yapılması gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.

    ‘TIBBİ KONULARLA İLGİLENİLMELİ’

    Tabipler Odası’nın mesleki sorunların dışında kalan konularla ilgilendiğini iddia eden Dr. Özlük, “Hekimlerin özlük hakları gündeme getirilmeli. Sağlık çalışanlarının sorunlarının çözümü için çalışma yapılmalı. Haklarımı savunmadıklarını düşünüyorum. Mesleğimizi yapabilmek için üyelik mecburiyetinin kaldırılmasını savunuyorum. Üyelik, gönüllülük esasına göre olmalı” dedi.

    ‘KANUNİ ZORUNLULUK NEDENİYLE ÖDEYECEĞİM’

    Dr. Özlük, aidat borcunu icra kararının kaldırılması için mecburen ödeyeceğini vurgulayarak, “Tabipler Odası’na hekimler olarak sahip çıkmamız gerekir. Ancak Tabipler Odası’nın da genel politika dışında bizim haklarımızı savunması gerekir. O zaman meslek kuruluşumun yanında olurum. Kanunen borcu ödeyeceğim. Ancak kamuda ve özel hastanede çalışan doktorların meslek odası üyeliği konusunda eşit şartlarda olması gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

    ‘AİDAT ÖDEMEK YASAL ZORUNLULUK’

    Bursa Tabipler Odası Başkanı Doç. Dr. Alpaslan Türkkan, konuyla ilgili yaptığı açıklamada aidat ödemenin yasal zorunluluk olduğunu belirterek, şunları söyledi:

    “Tabipler Odası’nın ‘aidatı almıyorum’, doktorların da ‘vermiyorum’ deme hakkı yok. Aidatını ödemeyen doktorlara defalarca posta, telefon ve dijital iletişim araçları ile ulaşılıyor. Yılda aidatını ödemeyen bir doktor 8 defa uyarılıyor ve bilgi veriliyor. Uzun süre borcunu ödemeyen doktorlar için de avukatlar devreye giriyor. 14 Mart Tıp Bayramı’nda doktora giden haciz tebligatının kasıtlı olduğunu asla düşünmüyorum. Özel hastanelerde çalışan doktorlardan yıllık 520 TL, kamuda çalışanlardan ise 320 TL üye aidatı almak zorundayız. Odaya kayıt yaptırmak da yasalarla zorunlu bir durum. Bizler, hekim arkadaşlarımızın daha iyi şartlarda çalışması, özlük haklarının düzeltilmesi için mücadele veriyoruz.”

  • Bursa Tabip Odası üyesi doktorlar aşılarını olmaya başladı

    Bursa Tabip Odası üyesi doktorlar aşılarını olmaya başladı

    Sinovac’ın ürettiği Coronavac aşısının Türkiye’ye gelmesinin ardından, sağlık çalışanlarına ve hekimlere yapılmaya başlandı. Aşıyı Bursa Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Alpaslan Türkkan ve Prof. Dr. Kayıhan Pala’da oldu.

    Bursa Tabip Odası’na üye doktorlar da aşılarını olmaya başladı.

    Bu kapsamda BTO Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Alpaslan Türkkan ve YK Üyesi Dr. Serap Şentürk COVID-19 aşısını yaptıran isimler arasında yer aldı.

    Ayrıca BTO üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala da daha önce ifade ettiği gibi CoronaVac aşısını yaptırdı.

    Bursa Tabip Odası eski Başkanı ve TTB Kongre Delegesi Dr. Güzide Elitez de aşısını yaptıranlar arasında.

  • Bursa Tabip Odası: Dr. Gökalp serbest bırakılmalıdır!

    Bursa Tabip Odası: Dr. Gökalp serbest bırakılmalıdır!

    Bursa Tabip Odası, son 20 yıldaki BTO Başkanlarının katıldığı bir basın açıklamasıyla, gözaltına alınan Dr. Şeyhmus Gökalp’in serbest bırakılmasını talep etti.

    2014-2018 yılları arasında Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyeliğinde bulunmuş, 2020 Eylül ayından beri de TTB Yüksek Onur Kurulu üyeliği yapmakta olan Dr. Şeyhmus Gökalp, 20 Kasım2020 tarihinde sabaha karşı evine yapılan baskınla gözaltına alınmıştı. Gökalp’in gözaltı gerekçesi olarak daha önce hiç karşılaşmadığı bir itirafçının hayali ifadeleri gösterilirken, Bursa Tabip Odası (BTO) yaptığı bir basın açıklamasıyla bu duruma tepki gösterdi. Toplantıya, Bursa Tabip Odası’nın son 20 yılda başkanlığını yapan Candan Coşkun, Güzide Elitez, Kayıhan Pala, Ertuğrul Aydın, Müfit Parlak ve Ahmet Doğan katılırken, Bülent Aslanhan da video bağlantısıyla konuşmasını gerçekleştirdi.

    HUKUKSUZLUK DEVAM ETTİRİLİYOR

    BTO Başkanı Doç. Dr. Alpaslan Türkkan, “Yargıtay, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından bu tür beyanların kanıt değeri taşımadığına ilişkin kararlar bulunmasına rağmen, meslektaşımızın serbest bırakılma talebi reddedilmiştir. Dünya Tabipler Birliği (WMA ) ve Avrupa Hekimler Daimi Komitesi (CPME), meslektaşımızın serbest bırakılmasını talep eden mektuplar göndermiş ama bu haklı çağrıları görmezden gelinerek hukuksuzluk devam ettirilmiştir” sözleriyle konuşmasına başladı.

    BASKI UNSURU OLARAK KULLANILIYOR

    Meslektaşlarının iyi hekimlik değerlerine her şart ve koşulda sahip çıkan, hasta ve hekim haklarını, mesleki deontolojiyi ve etik değerleri korumayı önceleyen, sağlık hakkı ve insan hakları noktasında taviz vermeden ve yılmadan çalışan bir hekim olduğunu belirten Türkkan, Şeyhmus Gökalp’in Eylül 2020’de yapılan 72. Büyük Kongre’de meslektaşlarının büyük çoğunluğunun oylarıyla TTB Yüksek Onur Kurulu üyeliğine seçildiğini hatırlattı ve bu tutuklamanın, demokratik bir Türkiye için mücadele eden meslek örgütleri üzerinde baskı unsuru olarak kullanılmak istendiği belirtti.

    TTB KAMUOYU TARAFINDAN TAKDİRLE KARŞILANIYOR

    “COVID-19 pandemisi boyunca yaptığı doğru ve yerinde açıklamalarla halkın sağlığını koruma adına üzerine düşen ödevi hakkıyla yerine getiren ve bu konudaki başarısı kamuoyu tarafından da takdirle karşılanan Türk Tabipleri Birliği’ni yıpratmaya yönelik olduğunu düşündüğümüz bu tutuklamayı kabul etmiyoruz” diye konuşan Doç. Dr. Türkkan, Sağlık Bakanlığı’nın pandemi sürecinde yaptığı vahim hataları ve sakladığı gerçek rakamları bütün yalınlığıyla ortaya koyan TTB yönetiminin cezalandırılmaya çalışıldığını gözlemliyoruz. Bu haksız tutuklama da bunun en somut kanıtıdır” ifadelerini kullandı.

    TUTUKLAMA CEZAYA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ

    BTO Başkanı Türkkan, şöyle devam etti: “Anayasamız ve taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerde somut delil içermeyen iddiaların suç unsuru olarak kabul edilemeyeceği hükme bağlanmıştır. Ülkemizde uzun bir süredir tutuklu yargılama yöntemi bir tür cezai yaptırıma dönüşmüştür. Dr. Şeyhmus Gökalp için de aynı durumun yaşandığını üzülerek gözlemliyoruz. Türk Ceza Hukuku’nda da tutuksuz yargılamanın esas olduğunu anımsatıyor; iyi hekimlik ve insanlık değerlerine sımsıkı bağlı olduğuna inandığımız Dr. Şeyhmus Gökalp’ın 50 gündür süren haksız tutukluluğunun sonlandırılmasını, yargılamasının tutuksuz devam etmesi gerektiğini kamuoyuna duyuruyoruz. Adil yargılanma herkes için anayasal bir haktır! Meslektaşımız Dr. Şeyhmus Gökalp serbest bırakılmalıdır!”

    Türkkan’ın açıklamalarının ardından söz alan önceki başkanlar da Dr. Şeyhmus Gökalp’in, insanlığına ve hekimliğine kefil olduklarını belirterek, serbest bırakılması gerektiğini dile getirdiler.

  • “İtalya, İspanya ve ABD Bursa’nın gerisinde”

    “İtalya, İspanya ve ABD Bursa’nın gerisinde”

    Bursa Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Türkkan, pandemi sırasında Bursa’da bir milyon nüfus başına bin 150 kişinin hayatını kaybettiğini belirterek, kentin nüfusu 100 binin üstünde olan ülkeler içerisinde ikinci sırada olduğunu, Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda bir açıklama yapması gerektiğini söyledi.

    Bursa Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Alpaslan Türkkan, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın kentte COVID-19 nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı hakkında değerlendirmelerde bulundu.

    Türkkan, koronavirüs pandemisinin Bursa’daki yükünün oldukça ağır olduğunu belirtti. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın, 17 Aralık’ta, 2020 yılının son meclis toplantısında, Bursa’da 3 bin 514 kişinin salgın nedeniyle hayatını kaybettiğini açıklamıştı.

    Türkkan, bu açıklamanın koronavirüs pandemisinin Bursa’daki ağır sonucunu ortaya çıkardığını söyledi. Türkkan, “Anımsanacağı gibi, Sağlık Bakanlığı tarafından 16 Aralık 2020 tarihi itibarıyla Türkiye’de toplam olarak 17 bin 121 kişinin COVID-19 hastalığı nedeniyle hayatını kaybettiği açıklanmıştı. 2019 yılı verilerine göre Türkiye nüfusunun yüzde 3,68’ini barındırmasına karşın, toplam ölümlerin yüzde 20,52’sinin Bursa’da olduğunun açıklanması şaşkınlık yarattı” ifadelerini kullandı.

    İtalya, İspanya ve ABD, Bursa’nın gerisinde

    Bursa’nın nüfusunun TÜİK tarafından 2019 yılı için 3 milyon 56 bin 120 kişi olarak açıklandığını hatırlatan, Doç. Dr. Türkkan, pandemi sırasında (17 Aralık tarihine kadar) Bursa’da bir milyon nüfus başına 1.150 kişinin hayatını kaybettiğini belirtti.

    Söz konusu sayısı diğer ülkelerle karşılaştıran Başkan Türkkan şöyle devam etti:

    “Aynı tarih itibarıyla bir milyon nüfus başına ölüm sayısı San Marino’da (Nüfusu 33.965) 1.619, Belçika’da 1.597, İtalya’da 1.139, Slovenya’da 1.132, Peru’da 1.118, Bosna-Hersek’te 1.108, Makedonya’da 1.100, Andora’da (Nüfusu 77.323) 1.048, İspanya’da 1.046, Karabağ’da 997, İngiltere’de 990 ve ABD’de 979 idi. Nüfusu yüz bini aşan ülkeler içerisinde bir milyon nüfusu başına ölüm sayısı yalnızca Belçika’da Bursa’dan yüksekti. Salgının büyük yıkımlara yol açtığı İtalya, İspanya, İngiltere ve ABD’deki bir milyon nüfus başına ölüm sayıları Bursa’da hesaplanan sayının altındaydı.”

    Sağlık Bakanlığı açıklama yapmalı

    “Üzerinden iki hafta geçmesine rağmen Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın açıkladığı ölüm sayısına ilişkin olarak Sağlık Bakanlığı tarafından herhangi bir açıklama yapılmadı” diyen Türkkan, Sağlık Bakanlığı’nın salgın nedeniyle yaşamını yitiren 3 bin 514 kişinin yaş, cinsiyet, ikamet edilen ilçe, meslek, sosyal sınıf ve eşlik eden hastalıklara ilişkin verileri paylaşmasının, salgının Bursa’daki ağır yükünün nedenlerinin ve alınan önlemlerinin etkisinin ve/veya yetersizliğinin ortaya çıkartılması açısından önem taşıdığını söyledi.

  • Bursa’da sağlıkçılar isyan etti: Artık sabrımız kalmadı, tükendik, ölüyoruz!

    Bursa’da sağlıkçılar isyan etti: Artık sabrımız kalmadı, tükendik, ölüyoruz!

    Bursa Tabip Odası, Bursa Diş Hekimleri Odası, Bursa Veteriner Hekimler Odası, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası, Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası, Tüm Radyoloji Teknisyenleri ve Teknikerleri Derneği ve Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği, COVID-19 nedeniyle hayatını kaybeden sağlık çalışanlarını andı.

    Bursa Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Alpaslan Türkkan, yaptığı açıklamada 30 Aralık itibarıyla 310 sağlık çalışanını hayatını kaybettiğini belirterek, salgının yönetilemediğini belirtti.

    Ortaklaşa yapılan açıklama şöyle:

    “Ülkemizde ilk vakanın görüldüğü tarihten çok önce, sağlık emek ve meslek örgütleri olarak halkımızın sağlığı için, sağlık çalışanlarının sağlığı için salgını yöneten otoritelere uyarılarda bulunduk. Bu uyarılar, bilimin, aklın yolunu gösteren, alınması gereken acil önlemleri içeriyordu. Ama bu önerilerimiz dinlemedi; sonuç olarak geldiğimiz noktada hem halkımızın hem de sağlık çalışanlarının hayatı tehlikeye atıldı. Siyasi ve ekonomik kaygılarla alındığını düşündüğümüz yanlış kararlar ve göze alınamayan doğru kararlar yüzünden binlerce insanımızı, yüzlerce sağlık çalışanımızı kaybettik. Kaybetmeye de devam ediyoruz.

    Sağlık Bakanı’nın ekranlarda her gün açıkladığı sayıların her biri bir candı; anneydi, babaydı, çocuktu, eşti, dosttu. Bu canlarımızı maalesef yanlış pandemi yönetimi nedeniyle kaybettik. Oysa bu ölümlerin önemli bir bölümü önlenebilir ölümlerdi. Yurttaşların en temel anayasal hakkı olan ve devletlerin korumakla yükümlü olduğu “yaşam hakkı” göz göre göre ihlal edildi.

    Meslek örgütleri olarak salgının en başından beri sürekli şeffaflık istedik ama hiçbir bilgi bizlerle ve yurttaşlarla paylaşılmadı. Halkın sağlığından ziyade ekonomik çıkarların ön planda tutulduğuna şahit olduk. Bilim insanlarının önerilerine ve kararlarına kulak tıkayarak salgından da politik başarı hikâyesi çıkarmaya çalışıldığını gözlemledik. Salgın konusunda doğruları söyleyen kim varsa terörist ilan edilerek, itibarsızlaştırma operasyonuna maruz bırakıldığını gözlemledik. Geldiğimiz noktada maalesef haklı çıkmanın üzüntüsünü yaşıyoruz.

    Kişisel Koruyucu Malzemelerin herkes için ücretsiz ve adil olarak karşılanması ve devlet kurumları tarafından dağıtılması gerektiğini söylediğimiz halde ne yurttaşlarımız ne de sağlık çalışanları maskeye ulaşabildi. Sonuçta yurttaşlarımız ve sağlık çalışanları kişisel koruyucu malzemeleri çok daha yüksek fiyatlarla piyasadan temin etmek zorunda kaldılar. Yaşanan kaos bizi maalesef haklı çıkardı.

    Aylar öncesinden grip aşısı konusunda uyarılarda bulunup, gerekli çalışmaların ivedilikle yapılmasını önerdik. Grip salgınıyla birlikte yaşanacak COVID-19 salgının yıkıcı bir etki yapacağı biliniyordu. Tüm topluma grip aşısı uygulanması gerekliyken, temin edilen aşı sayısı risk gruplarının hiçbirine yetmedi. Sağlık çalışanlarının bir kısmı bile grip aşısına ulaşamadı. Yurttaşlarımız, yaşanan bu kaosun içinde aşı bulabilmek için Aile Sağlığı Merkezleri, eczaneler, hastaneler arasında dolaştı durdu. Yaratılan bu belirsizlik ve çaresizlik ortamı yurttaşlarımıza sağlık sorunu, sağlık çalışanlarına da şiddet olarak geri döndü.

    COVID-19 hastalığının sağlık çalışanları için bir meslek hastalığı sayılması için defalarca istekte bulunarak konuyu TBMM’ne taşıdık. Maalesef bu kadar önemli bir konuda bile yeterli çabanın gösterilmediğine, tüm sağlık çalışanlarının direnme gücüne darbe vuracak bir şekilde yasa teklifinin komisyonda bekletildiğine şahit olduk. Bir an önce çıkarılması gereken bu yasayı görmezden gelerek, aklımızla alay edercesine, bir sayfalık yazıyla kamuoyunun ve bizlerin yanıltılmaya çalışıldığını izledik.

    2020 yılını geride bıraktığımız bu günlerde merkezi otoriteye ve tüm kamuoyuna bir kez daha sesleniyoruz. Pandemi gibi insanlığı tehdit eden korkunç felaketlerle, ekonomik çıkarları ve siyasi kaygıları önceleyerek değil, yurttaşların ve en başta sağlık çalışanlarının hayatta kalmasını sağlayarak mücadele edilebilir. Sağlık çalışanları ölümlerinde dünya birincisi olmaktan utanç duyulması gereken bir noktadayız. Salgın yönetiminde aklın, bilimin ve sağlık meslek örgütlerinin önerilerine kulak verilmesini istiyoruz. Bundan sonraki süreçte önlenebilir her ölümün sorumlusunun kim olduğunu çok daha fazla seslendireceğiz. Yaşam hakkımızın ihlaline karşı sessiz kalmamakta kararlı olduğumuzun herkesçe bilinmesini istiyoruz.

    Pandeminin başından bu yana yaşamını kaybeden yurttaşlarımızın yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Yitirdiğimiz tüm sağlık çalışanlarını bir kez daha saygıyla anıyoruz. Onlar hastalarının sağlığı için kendi canlarını hiçe sayarken, önlenebilir sebepler yüzünden hayatlarını kaybettiler. Sağlık çalışanlarını ve vatandaşlarımızı kaybettiğimiz, yanlış sağlık politikaları sonucu ölümlerle ve tükenmişlikle geçen bir yılı geride bırakıyoruz. Tükenmememiz için, ölmememiz için yeni yılda otoritenin pandemi politikasında zihniyet değişikliğinin kaçınılmaz olduğunu ısrarla vurguluyoruz.

    Sağlık emek, meslek örgütleri ve tüm sağlık çalışanları adına, “Artık Yeter Daha Fazla Eksilmek İstemiyoruz” diyoruz. Bizler yaşamak, yaşatmak istiyoruz!”

  • BTO Başkanı Türkkan’dan bilgi kirliliği uyarısı

    BTO Başkanı Türkkan’dan bilgi kirliliği uyarısı

    Bursa Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Alpaslan Türkkan, COVID ilaçları ve aşıları ile ilgili spekülasyonlara açıklık getirdi. Türkkan, sosyal medyada paylaşılan ve insanlara aşıya karşı sözde uyarıda bulunan video ve mesajlara inanılmamasını istedi.

    “COVID-19 pandemi sürecinde, aşının konuşulduğu günlerdeyiz. Klinik çalışmaları yürütülen 50’den fazla aşı var ve aşıyı üreten ülke, üretim teknolojisi boyutları da dahil olmak üzere halk tarafından tartışılıyor. Tartışma toplumun her kesiminde gündemde önemli yer tutuyor” ifadelerini kullanan Başkan Alpaslan Türkkan, “Sosyal medya ya da WhatsApp mesajlarında “bir doktor arkadaşımın paylaşımı” başlığında bilimsel olmayan bilgilerin paylaşılması yaygın biçimde görülüyor. Bilgi kirliliği inanılmaz düzeye erişti. Öyle ki aşı reddi hatta Covid-19 hastalığının aslında olmadığı iddia edilebiliyor. Oysaki konu, özellikle aşı, üst düzey tıbbi-teknik bilgi gerektiriyor. Ancak bu konularda yetkin olmayan kişilerin yorum yaptığı, üstelik gerçek ve bilimle örtüşmeyen çok iddialı söylemler hararetli biçimde savunulabiliyor. Ne yazık ki, her meslekte örnekleri olduğu gibi, kimi tıp fakültesini bitirmiş ancak hekim olamamış kişilerin de bu süreçte kulaktan dolma bilgi ile halkın sağlığını olumsuz etkileyen söylemlerde bulunduğunu üzülerek görüyoruz. Bu konudaki bireysel yetersizlikleri konunun daha da içinden çıkılmaz hale dönüşmesine neden oluyor. Oysa tarih, bilgi ve bilimden uzaklaştıkça toplumların yaşadıkları sorunların derinleşerek arttığının, çeşitlendiğinin ve büyük acılar yaşandığının örnekleri ile doludur” dedi.

    ÇİÇEK HASTALIĞINI AŞI SAYESİNDE YENDİK

    Aşının, ilk uygulandığu MÖ 500’lü yıllardan beri insanlar tarafından yaygın biçimde kullanıldığını belirten Türkkan, böylece milyonlarca ölümün ve sakatlığın önlendiğini vurguladı. 20. yüzyılda 500 milyon kişinin ölümüne neden olduğu tahmin edilen Çiçek hastalığının günümüzde görülmemesinin tek nedeninin aşı olduğunu altını çizen Doç. Dr. Alpaslan Türkkan, “İnsanlık, hastalığa yakalanan yetişkinlerin yüzde 20-60’ını, çocukların ise yüzde 80’ini öldüren bu hastalıktan aşı sayesinde kurtulduğunu unutmamalıdır” diye konuştu.

    İNGİLİZ, FRANSIZ VE AMERİKALILARA AŞI VERMİŞTİK

    “Anadolu’da ilk aşı üretimi Osmanlı İmparatorluğu döneminde başlamış ve sürekli geliştirilmiştir” diyen Başkan Türkkan, Osmanlı İmparatorluğu döneminde çok sayıda yurtsever hekim ve veteriner hekimin özveriyle görev yaptığını ve aşı üretimine katıldığını belirterek şunları söyledi: “İstanbul işgal altındayken bile Telkihhane’de üretilen çiçek aşısından Fransız, İngiliz ve Amerikalılara 220 bin doz aşı verilmiştir. Kurtuluş savaşı boyunca zor koşullar altında hayvan ve insan aşıları üretilmeye devam edilmiştir. Üstelik bunu sağlamak için aşı merkezi iller arasında taşınmak zorunda kalmıştır. İstanbul’un işgali sonrasında aşı merkezi önce Eskişehir, daha sonra da Kırşehir’e taşınmıştır. Afyon’da, Kastamonu’da da aşı üretimi yapılmıştır.”

    REFİK SAYDAM HIFZISSIHHA ENSTİTÜSÜ AÇIK OLSAYDI…

    27 Mayıs 1928 tarihinde o zamanki adıyla Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’na bağlı Refik Saydam Hıfzıssıhha Müessesesi’nın kurulduğuna değinen Bursa Tabip Odası Başkanı Türkkan, aşı üretiminin 1998’de durdurulduğunu 2011 yılında ise bu kuruluşun kapatıldığını hatırlattı. Türkkan şöyle devam ett: “Kapatılmamış olsaydı belki de dünya, Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün ürettiği aşıyı konuşuyor ve satın alabilmek için sıraya giriyor olacaktı. Ne yazık ki sağlık yöneticileri Enstitünün değerini anlayamadılar. Yöneticilerin bu süreci doğru değerlendirmesini ve stratejik tıbbi bir ürün olan aşının üretimine yeniden başlanması için çaba tüketilmesini diliyorum.”

    BİLGİ KİRLİLİĞİ SAĞLIĞIMIZI DA ETKİLİYOR

    Alpaslan Türkkan, bugün yoğun biçimde maruz kalınan bilgi kirliliğinin insanların sağlıklarını yitirmesine yol açabildiğini belirterek, “Sıkklıkla aşı olup olmayacağım, olursam hangi aşıyı tercih ettiğim/edeceğim soruluyor. Normal koşullarda bu soruları yadırgardım, ancak ben bu sorularda kirletilmiş bilgi içindeki insanların çaresizliğini, çözüm arayışını görüyorum. Bu nedenle COVID-19 aşıları ile ilgili olarak toplumu aydınlatma görevimizi görmezden gelemeyiz” dedi.

    AŞILARIN FAZ-3 ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR

    Bursa Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Türkkan, aşı konusunda madde madde yaptığı açıklamada şunları söyledi:

    “Durumu maddeler halinde sıralayayım:

    1. Öncelikle aşının yüzyıllar boyu insanlığa hizmet ettiğini, sağlıklı ve refah içinde yaşamasını sağladığını biliyoruz.
    2. Aşı üretimi gelişmiş teknoloji ve güncel bilimsel bilgi ile gerçekleştirilir.
    3. Dünyada çok sayıda COVID-19 aşısının klinik çalışması sürdürülmektedir.
    4. Türkiye’ye büyük olasılıkla ve en fazla miktarda Faz 3 çalışması süren inaktif SinoVac aşısı gelecektir.
    5. Aşının ilk iki faz çalışması sonuçları olumludur, Faz 3 çalışması sonucu yayınlanmamıştır.

    Ben ne yapacağım?;

    1. Faz 3 çalışması sonucu bilimsel olarak yayınlandıktan, güvenilir ve koruyucu olduğu belgelendikten,
    2. Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) laboratuvarları aşıyı güvenilir ve Türkiye standartlarına uygun bulup kullanım izni verildikten sonra yeniden halkı bilgilendiren bir açıklama yapacağım.”
  • Bursa’daki günlük vaka sayısını açıkladı

    Bursa’daki günlük vaka sayısını açıkladı

    Bursa Tabip Odası Başkanı Alpaslan Türkkan, salgın sürecini ve Bursa’daki son durumu değerlendirdi.

    Nilüfer Kent Konseyinin sosyal medya canlı yayınına katılan Bursa Tabip Odası Başkanı Alpaslan Türkkan, sıkıntılı günlerin yaşandığını belirterek Bursa’da günlük 4 bin vakanın tespit edildiğini söyledi.

    Bugün hastanelerde yatakların dolu olduğunu söyleyen Bursa Tabip Odası Başkanı Alpaslan Türkkan, “Şu an aciller dolu. Normalde acilde hasta yatmaz ama Bursa Şehir Hastanesinde 90 kişi acilde yatıyordu. Yer olmadığı için yatakların boşalmasını beklediler. Bu durum Bursa’ya özgü değil, çoğu yerin böyle olduğu bilgisi geliyor bizlere” dedi.

    Bursa’da günlük 4 binin üzerinde vaka tespit edildiğini belirten Türkkan, “Bursa kötü durumda ve süreci yönetmede büyük zafiyet var” dedi. Filyasyon ekiplerinin durumuna da değinen Türkkan, “Sağlık Bakanı Bursa’ya geldiğinde filyasyon ekibi sayısının artmasını istedi ve bu sayı artırıldı. Bu ekiplerin tecrübeli olması gerek peki tecrübeli mi? Ekibin içerisinde temizlik işçisinin olduğunu biliyoruz. Bu şekilde olmaz. Verilen ilaçlara karşı bir direnç oluşuyor. Sosyal medyada birtakım bilgiler dolaşıyor ilaçlar hakkında. insanlar bu bilgileri dikkate alıyor ve verilen ilaçlara karşı direnç oluşturuyorlar” dedi.

    Aşı çalışmalarına da değinen Türkkan, “Çin’den gelen aşıyı konuşabiliriz. Diğer yerlerde çalışması yapılan aşıların bize ulaşması çok zor ya da azınlık bir kitle bu aşıyı kullanacak. Aşı ile ilgili bilimsel çalışmaların sonuçlanmasını beklemek gerek. Şimdiden ‘aşı olmam, olurum’ demek doğru değil. ‘Aşı olmayacağım’ kampanyası yapılıyor. Burada bilimi dinlemek gerek” dedi.

    Sağlık çalışanlarının bu süreçte özverili çalıştığına vurgu yapan Türkkan, “Sağlık çalışanlarını çok fazla yıprattılar. Ek ödenek dediler, keşke yapmasaydılar. Büyük bir adaletsizlik oldu. Birlikte çalışanlar arasında çok farklı ücret ücret dağılımı oldu. Sağlıkçılar 3 gün alkışlandı sonra unutulup şiddet görmeye devam etti. Bu durum sağlıkçılarda büyük bir moral bozukluğuna sebep oldu. Bu yetmezmiş gibi bir de siyasilerin bu konu hakkında söylemleri oldu” dedi.

    “İKİ GÜN KAPAMAYLA BU SÜREÇ YÖNETİLEMEZ”

    Tam kapanma olsaydı salgının seyrinin değişebileceğini ifade eden Türkkan, “65 yaş üstü ve 20 yaş altı evde ama arada kalan insanlar çalışabiliyor. Bu insanlar fabrikalarda çalışıyor, dışarıda durabiliyor, evlerine de virüs taşıyabilir. AVM açılacak ama kafeler kapatılacak, bu süreç böyle yönetilemez. Biz daha vaka ile hasta arasındaki farkı çözemedik. Doğru ve bilimsel bir şekilde kapanma olsaydı süreç iyi yönetilebilirdi. Doğru bir önlem alınmış olsaydı ben yüz yüze eğitimi tercih ederdim. 2 gün kapanmayla, 3 gün kapanmayla bu süreç yürütülmez. Tam kapanma 14 gün dahi olsa hastalığın seyri değişebilirdi” dedi.

    Kovid-19 tedavisinde yapılan çalışmalara da değinen Türkkan, “Plazma tedavisi uygulanan vakalar var ama bilimsel veri yok. Çünkü hastalık hakkında net bilgimiz yok. Hastalığa yakalananların %80’i belirti göstermeden geçiriyor ve bunlar çok tehlikeli, herkese bulaştırma riski var. Bu hastalığı tanımaya çalışıyoruz daha. Baldır ağrısıyla gelip teşhis koyduğumuz hastalar var. Tedavide birtakım değişiklikler yapılıyor. Hastalık çok yeni, plazma çalışması da böyle.”

    “BİLMEDİĞİMİZ BAŞKA BİR SALGIN MI VAR?”

    Ölüm verilerini araştırmak için yapmak istedikleri çalışmaya Sağlık Bakanlığının izin vermediğini söyleyen Türkkan, “Ancak biz bu çalışmayı yapacağız. Çünkü yıllar arasında ölüm oranlarına baktığımızda çok ciddi farklar var. Geçen yıl kasım ayında bin 276 kişi, bu yıl ise 2 bin 994 kişi vefat etti. 2020 yılının kasım ayında 2019’a göre 1718 fazla ölüm kayıtlara geçti. Bizlere başka sebeplerden ölüm deniliyor, bizim bilmediğimiz başka bir salgın mı var? Güvenilir veriye ulaşmak lazım, bilimden uzaklaşmamak gerek. Tabip odası bu zamana kadar ne söylediyse doğu çıkmıştır. Doğru söylemeye çalışıyoruz” dedi.

  • “Bursa’da günlük vaka sayısı 5 bin”

    “Bursa’da günlük vaka sayısı 5 bin”

    Son bir ay içindec koronavirüsü hasta sayısı resmi rakamlara göre önce günde 2 bini ardından günde 6 bini ölü sayıları ise önce 100’ü sonra 140’ları aştı. Ancak Bursa Tabip Odası Başkanı Alpaslan Türkkan, yalnızca Bursa’da günlük vaka sayısının 5 bin olduğunu açıkladı.

    Sözcü’den Halil Ataş’ın haberine göre, sadece Bursa’da günlük vaka sayısının 5 binlerde olduğunu söyleyen Bursa Tabip Odası Başkanı Alpaslan Türkkan, salgındaki son durumu ‘freni patlamış kamyona’ benzettti.

    1 Haziran itibarıyla ilan edilen normalleşme döneminin kontrolsüz ve bilimsel gerçeklere uymadan ilan edildiğini ifade eden Türkkan, Sağlık Bakanlığı’nın ise filyasyon çalışmalarına geç başladığını savundu. Türkkan, “Sağlık Bakanlığı filyasyona salgından bir ay sonra başladı.  Bugün patladı dedikleri 5 bin rakamları daha da yukarı çıkacak” dedi.

    Salgında Bursa’da son durumu ‘felaket’ deyimi ile niteleyen Türkkan;

    “Hastanelerde yer yok. Her ne kadar hastane yoğun bakım doluluk oranı yüzde 85 olduğu söylense de, bunun böyle olmadığını biliyoruz” ifadelerini kullandı. Türkkan, vilayette yoğun bakımda yatmak için hastaların sıra beklediğini anlattı: Yoğun bakım yatağı dediğiniz yatak birtakım özellikleri içerir. Şimdi siz yoğun bakım yataklarının arasına teknik özelliği olmayan boş yataklar koyarsanız doluluk oranı yüzde 85 diyebilirsiniz. Ancak bizler ve Bursa’daki sağlık çalışanları, buna inanmıyor dolu çünkü. Tüm acillerde, Yüksek İhtisas Hastanesi ve Şehir Hastanesi acilinde hasta yatıyor şu an. Hasta klinikte yatar. Yoğun bakımda yatmak için bekleyen hastalar var.”

     

  • Bursa’da aile sağlığı merkezi virüs nedeniyle kapatıldı

    Bursa’da aile sağlığı merkezi virüs nedeniyle kapatıldı

    Bursa Tabip Odası’ndan yapılan açıklamada kent merkezindeki Adnan Menderes Aile Sağlığı Merkezi’nde bulunan tüm çalışanların korona olması nedeniyle merkezin kapandığı bildirildi.

    Bursa Tabip Odası’ndan yapılan açıklama şöyle:

    “COVID-19 salgınının yayılmasına karşı en etkili mücadele birinci basamak sağlık kuruluşları tarafından veriliyor. Pandeminin başından beri COVID-19 hastalığının enfeksiyon zincirinin kırılabilmesi için, birinci basamağın desteklenmesini ve güçlendirilmesini istedik. Ancak maalesef sesimizi duymadılar, birinci basamak sağlık kuruluşları salgına karşı yeterince desteklenmedi. Bugün hepimizin canını sıkan bazı olumsuz sonuçlarla karşı karşıyayız.

    Bursa kent merkezindeki Adnan Menderes Aile Sağlığı Merkezi’ndeki tüm çalışanlar enfekte oldu ve bugün itibarıyla 7 gün süreyle karantinaya alındı. Bursa Adnan Menderes ASM de görev yapan 3 doktor ve 1 hizmetli geçen hafta COVID-19 hastalığına yakalanmıştı. Bundan bir hafta sonra Sağlık Bakanlığı, diğer personeli 16/11/2020 günü saat 21:00’de yüksek riskli olarak değerlendirip 23/11/2020 tarihine kadar izole olmaları gerektiğini bildirmiştir. Böylelikle ASM’de hizmet sunacak personel kalmamıştır. Bu durum, sağlık yönetiminin önemli ilkelerinden biri olan hizmetin sürekliliğini engellemektedir. İlimizin sağlık yöneticileri aile sağlığı merkezlerinin desteklenmesine ilişkin bizim uyarılarımıza karşın bugünleri öngörememiş olsalar bile acilen sorunu çözmek, bölge halkının sağlık hizmetine erişim hakkını sağlamak zorundadır.

    COVID-19 sağlık çalışanları için meslek hastalığıdır!

    COVID-19’un sağlık çalışanları üzerinde hem fiziksel hem de psikolojik olarak orantısız bir etkiye sahip olduğuna ve yüksek oranda hastalık, ölüm ve stres, depresyon ve anksiyete gibi bir dizi psikolojik soruna neden olduğuna dair kanıtlar vardır. Sağlık çalışanları enfekte olduğundan şüphelenilen veya doğrulanan hastalarla doğrudan temas halindedir ve bu nedenle SARS-CoV-2 virüsüne maruz kalma konusunda önemli bir risk taşır. Meslek hastalığı, mesleki risklere maruz kalınması sonucu olur. Pandeminin başından beri söylediğimiz bir şey var: COVID-19 sağlık çalışanlarının meslek hastalığıdır. Adnan Menderes Aile Sağlığı Merkezi’nde yaşanan bu durum da COVID-19’un meslek hastalığı olduğunun bir kanıtıdır.

    Meclise yasa teklifi verildi

    COVID-19’un sağlık çalışanları için meslek hastalığı olarak kabul edilmesiyle ilgili Nisan ayından bu yana birkaç kez TBMM’ye yasa teklifi verilmiş, ancak teklif maalesef iktidar bloğu tarafından kabul edilmemiştir. Bugünlerde yeni bir yasa teklifi daha verilmektedir. Diliyoruz, apaçık görünen gerçek doğru değerlendirilerek sağlık çalışanlarının hakkı verilir.

    Sağlık çalışanları tükendi!

    Doktorlar ve sağlık çalışanları tükendi… Yoğun çalışma ortamı ve koşullarına ek olarak sözü verilen ek ödemelerin yapılmaması, yapıldığı ilk dönemde de iş barışını bozacak kadar adaletsiz yapılması sağlık çalışanlarını olumsuz etkiledi. Bu yoğun süreçte bile şiddete uğrayan sağlık çalışanları tükendi. Sesimizi duyun. Bu tükenmişlik duygusuyla etkisi giderek artan salgına karşı, önümüzdeki aylarda hizmet sunmanın güçlüklerini bir kez daha sizlerle paylaşıyoruz.

    Pandemi şeffaf yönetilmiyor

    Sahada çalışanlar için hiç inandırıcı olmayan pandemiye ilişkin veriler artık halk için de inandırıcılığını yitirdi. Sürecin açık biçimde yönetilmesi halkın güvenini sağlayacaktır. Zaman yitirmeden gerçek veriler toplum ile paylaşılmalıdır.

    Bursa Tabip Odası olarak aylardır yaptığımız çağrıyı yineliyoruz: Bursa’da pandemiyi şeffaf ve doğru yönetmek için İl Hıfzıssıhha Kurulu’nu ve İl Pandemi Kurulu’nu etkin çalıştırmalısınız. Bursa Tabip Odası İl Hıfzıssıhha Kurulu’na ve İl Pandemi Kurulu’na katılmalıdır.

    Bursa Tabip Odası olarak üzerimize düşen sorumluluğu almaya hazırız.”