Etiket: bursa teknik üniversitesi

  • Bursa’da arkadaşlarıyla “dijital masa oyunu” üretti

    Bursa’da arkadaşlarıyla “dijital masa oyunu” üretti

    Bursa Teknik Üniversitesinde (BTÜ) mühendislik öğrenimine devam eden genç, BTÜ Teknoloji Transfer Ofisi AŞ (Bursatto) ve Osmangazi Belediyesi iş birliğinde yürütülen “Girişim 2020 Programı” kapsamında aldığı girişimcilik eğitiminin ardından arkadaşlarıyla dijital masa oyunu prototipi yaptı.

    “Rol yapma kültürü” (FRP) olarak bilinen 6 kişilik oyunu 7 arkadaşıyla tasarlayıp dijital platforma aktaran BTÜ Malzeme ve Metalurji Mühendisliği öğrencisi Uğur Uzaslan, “Chaotic Order” adını verdikleri oyun için patent başvurusunda bulundu.

    Özgün dünyasıyla klasik masa oyununu yeni nesil robotik sistemler ile entegre halde sunan gençler, oyunculara farklı bir deneyim yaşatmayı hedefliyor.

    Girişimcilik eğitimi alan ve ekibin liderliğini yapan Uzaslan,  masa oyunları sistemine yenilik katmak istediklerini söyledi.

    Kendi evreni, oyun stratejisi ve teknolojilerini barındıran bir sistem geliştirdiklerini belirten Uzaslan, “Konsept tasarımlarımızı oluşturuyoruz. Diğer oyun topluluklarıyla da görüşmelere başladık, onlardan geri dönüşler topluyoruz.” dedi.

    Uzaslan, dünya genelinde yaygın bir şekilde ilgi gören masa oyunları sektörünün Türkiye’de pek yaygın olmadığını anlattı.

    Bazı ülkelerden örnekler veren Uzaslan, şöyle devam etti:

    “ABD’de bununla ilgili etkinlikler düzenleniyor. İnsanlar kendi masa oyunlarını toplanıp beraber oynuyorlar. Almanya’da geçen yıl yapılan etkinliğe 220 bin kişi katıldı, oraya da gitmeyi planlıyoruz. İngiltere ve Fransa gibi yerlerde de bu kültür yaygın. Masa oyunları turnuvaları da yapılıyor. En basiti, satrancın günümüzde tekrardan popülerleştiğini görüyoruz. Biz de masa oyunları kültürüne bu yüzden yöneldik. Geliştirdiğimiz proje daha çok üniversite öğrencileri ve yaşlı kesime hitap ediyor. Oyunun oynanması biraz zor olduğu için buna insanın kendisini vermesi gerekiyor.”

    Uzaslan, oyunun mobil uygulamasının yazılımını da yapmayı hedeflediklerini dile getirdi.

    “Masa oyunlarının dünyadaki piyasası trilyon dolarlarla ölçülüyor”

    Masa oyunlarının binlerce yıllık geçmişi olduğuna değinen Uzaslan, kendilerinin bunu teknolojiyle buluşturduklarını belirtti.

    Kendi oyunlarının basit anlamda iki zıt tarafın ortaya doğru hareket etmesiyle oynandığını bildiren Uzaslan, “Rakipler birbirlerini etkileyebiliyor. Oyun üzerindeki belli görevleri yerine getirdiğinizde rakibinizin önüne çok büyük bir engel çıkarmak gibi daha da güçlü kullanabileceğiniz kartlar meydana geliyor.” bilgisini paylaştı.

    Oyunu geliştirme çalışmalarının sürdüğünü kaydeden Uzaslan, Bursatto’da fikirlerini anlattıklarında olumlu geri dönüşler aldıklarını vurguladı.

    Uğur Uzaslan, üniversite topluluklarına yönelik sunumlar gerçekleştirmeyi ve seri üretime geçmeyi hedeflediklerini ifade ederek, şöyle konuştu:

    “Masa oyunları popülerleşmeye başladı. Hem rol yapma hem de masa oyunu kültürünü birleştiren oyunlar büyümeye devam ediyor. Masa oyunlarının dünyadaki piyasası trilyon dolarlarla ölçülüyor. Umut vadeden ve sinema sektörünü geçmiş bir sektör. İnsanları biraz daha oyunun içine çekebilmek ve interaktiflik için teknolojik kolluk da üreteceğiz. Bu kollukta olan kartlar sayesinde piyonlarınız otomatik hareket edecek.”

  • Bursa’da mühendis adaylarından iki kişilik elektrikli araç için “faydalı” mobil tasarımlar

    Bursa’da mühendis adaylarından iki kişilik elektrikli araç için “faydalı” mobil tasarımlar

    Bursa Teknik Üniversitesi’nde (BTÜ), Renault firmasının “TwizyContest’20” adlı uluslararası yarışmasında yarı finale kalan gençler, iki farklı faydalı modelin prototiplerini yaptı.

    Her biri 5 kişiden oluşan “Emizy” ve “Matrobot” takımları, “Toplum yararına mobilite çözümler” temasıyla düzenlenen organizasyon için birer proje hazırladı.

    Emizy’nin projesi, elektrikle çalışan iki kişilik Twizy modelinin dar yollarda ve özellikle kapalı alanlarda acil sağlık hizmeti verilmesine yönelik tasarlandı. Ayrıca sistem, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) nedeniyle aracın bulunduğu yerdeki kişilerin vücut ısılarını ölçüp ekranına bilgi gönderebiliyor.

    Matrobot’un projesinde ise güvenlik sisteminin daha etkili olması amacıyla araç hareket ettirildiğinde akıllı cep telefonuna mesaj ulaştırılıyor. Vücut ısısı ölçme özelliği bu sistemde de bulunuyor.

    Sağlık ekibi ortamdaki kişilerin vücut ısısını ölçebilecek

    Emizy üyesi Makine Mühendisliği Bölümü 3. sınıf öğrencisi Melike Omak, AA muhabirine, Twizy modelini ambulansların giremeyeceği yerlere sağlık hizmeti verebilecek şekilde tasarladıklarını söyledi. Aracın içini ilk yardım malzemeleriyle donatacak bir tasarım yaptıklarını belirten Omak, şöyle devam etti:

    “Projemiz için kullanım alanlarını pazar, plaj ve alışveriş merkezleri olarak düşündük. Aracımız, ambulansın giremeyeceği yerlere insanların telefonlarına yükleyecekleri bir uygulama ile ihtiyacı olduğu zaman gereken bölgeye gidebilecek, ulaştığında da ambulansla iletişim halinde olacak. İlk yardımın yanlış yapılmasından dolayı insanlar ölebiliyor. Artık bütün şehirlerde neredeyse trafik var. Biz yanlış müdahaleden dolayı insanların ölümünü en aza indirmeyi planladık. Aracın içinde bir acil tıp teknisyeni bulunacağından, ilk yardım zamanında yapılabilecek.”

    Omak, üniversite yönetiminin kendilerine atölye ve maddi imkanlar sunduğunu aktararak bu sayede projelerini hayata geçirebildiklerini dile getirdi.

    Aynı ekip ve sınıfta yer alan İsmail Kiraz da Twizy modeline dolap sistemi eklediklerini, bunun da teknolojik bir dizayn olduğunu bildirdi. Dolap sisteminin sesli komut ve ışıklandırma ile müdahale anında acil tıp teknisyenine katkı verdiğini vurgulayan Kiraz, “Aracımızda termal kamera özelliği de var. Normal bir alana gidildiği zaman yüksek ateş vakası tespit edildiğinde araç içindeki acil tıp teknisyeninin ekranına bilgi verebilen ve teknisyenin olaya müdahale edebildiği bir sistem.” dedi.

    Kiraz, aracın arka bölümüne monte etmek için tasarladıkları baca sistemi sayesinde sıvı dezenfektanın buharlaştırılıp dış ortama verilebileceğini ifade etti. Farlardan çıkacak ultraviyole ışınlarla dezenfektan sistemini güçlendirmeyi planladıklarına değinen Kiraz, bir vakaya gidiş gelişte aracın şarjının yüzde 6’sını harcadığı bilgisini verdi.

    Güvenlik sistemi evrak çantası ve değerli eşyalar için de kullanılabilecek

    Matrobot üyesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği 2. sınıf öğrencisi Muhammet Ataman ise araçta kullanıcı güvenliğini ön plana aldıklarına dikkati çekti. Ağırlığı 500 kilogram civarında olan Twizy’nin en az 4 kişi tarafından rahatlıkla kaldırılıp götürülebildiğini belirten Ataman, şunları kaydetti:

    “İnternetteki forumlarda, aracın güvenlik kaynaklı problemleri olduğunu tespit ettik. Buna yönelik alarm sistemi geliştirdik, sıfır maliyetle bunu yaptık. Aracın içinde bulundurduğu sesli ve ışıklı ikaz birimlerini kullanarak, yeniden kodlayıp yeniden algoritmalar yazarak sıfır maliyetle düzenledik. Bu sistem sadece araçlarda değil evrak çantaları gibi değerli eşyaların da korunmasını sağlayabiliyor. Araç veya eşya hareket ettiğinde telefona ‘Onaylıyor musunuz?’ diye bir mesaj geliyor, onaylamıyorsanız polise haber veriyor.”

    Aracın arka bölümünü mobil test merkezi olabilecek şekilde tasarladıklarını aktaran Ataman, yerel yönetimlerle de görüştüklerini ve projeyi hayata geçirmek istediklerini sözlerine ekledi.

    Mekatronik Mühendisliği 3. sınıfından Esmanur Aydoğan ise doğa dostu araç için insanlık yararına bir proje geliştirdiklerini aktararak “Araç güvenliğini sağladıktan sonra kullanıcı güvenliğini de düşündük. Twizy için korna sistemi geliştirdik. Diğer araçların kör noktasına girdiğinde veya arkasından hızla bir araç yaklaştığında alarm vererek hem kullanıcı hem de diğer kullanıcı uyarılıyor.” diye konuştu.

  • Geleneksel Türk okçuluğuna eski yöntemlerle yay üretiyor

    Geleneksel Türk okçuluğuna eski yöntemlerle yay üretiyor

    Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Salih Parlak, geleneksel Türk okçuluğuna katkıda bulunmak amacıyla üniversitedeki küçük atölyesinde eski yöntemlerle yay üretiyor.

    Parlak, 10 yıl önce başladığı geleneksel yay yapımı için malzemelerini organik ürünlerden seçiyor.

    Tutkal olarak balıklardan elde edilen jelatini kullanan Parlak, ham madde için boynuzları ise Güneydoğu Asya’dan temin ediyor.

    Doç. Dr. Parlak, BTÜ Rektörü Prof. Dr. Arif Karademir’in de desteğiyle üniversite bünyesinde kendisine atölye tahsis edildiğini söyledi.

    Geleneksel Türk okçuluğunu öğrencilere sevdirmek, tanıtmak ve kültürün devam etmesi için akademik olarak açtıkları sosyal seçmeli derslere yoğun ilgi gösterildiğini belirten Parlak, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Yayın tarihi çok eski. İlk çıkan arkeolojik kayıtlara göre İskitler dönemine kadar gidiyor. İskitler de Türklerin bir kolu sayılıyor, daha sonra dönem dönem şekli de biraz da olsa farklılaşarak Selçuklular ve Osmanlılar döneminde de kullanılmış. Osmanlı’da 1800’lerin sonuna kadar yay yapımı devam etmiş ve atalarımız hakikaten severek kullanmışlar, savaş silahı olarak mükemmel hale getirmişler. Bir yayın yapılması ahşabın seçilip kesilmesinden sonra hemen hemen 2,5 yılı buluyor. Türk yaylarında akçaağaç kullanılıyor. Bunun sebebi, tutkalı çok iyi emmesi, sinir ve boynuzla çok iyi uyum göstermesi, çok dayanıklı ve işlenmesinin kolay olması.”

    Geleneksel Türk yayında manda boynuzu kullanıldığını ifade eden Parlak, modern cihazlar yardımıyla boynuzları işlediğini anlattı.

    Balıklardan elde edilen jelatinlerin çok güçlü bir yapıştırıcı olduğunu vurgulayan Parlak, yayın dış bölümüne boynuz, içine ise sinir döşediğini söyledi.

    Yay yapımında, büyükbaş hayvanların arka ayak dokularındaki sinirlerden yararlandığını dile getiren Parlak, “Sinirler çok sağlam organik malzemeler ama yüzde 8 gibi bir esneme katsayısı var. Türk yayları rekör dediğimiz geriye büküm yaylar. Geriye büküldüğünde boynuz iç kısımda, sinir dış kısımda kaldığı için lastik gibi esneyerek güç, enerji depolamasını sağlıyor.” dedi.

    “İyi bir yay 200 yıl kadar kullanılabilir”

    Parlak, Türk yaylarının gücünün geriye doğru kıvrılmalarından, boynuzun ve sinirin esneme katsayılarından geldiğine dikkati çekti.

    Osmanlı’da savaş yaylarının 80 libreden (yarım kilogramlık ağırlık ölçü birimi) başlayıp 240 libreye kadar çıktığını anlatan Parlak, “240 librenin çekilmesi bir insan gücüyle çok afaki gibi gözüküyor ama tabii o zamanlar çok küçük yaşlarda başlandığı için çok rahatlıkla bu yaylar kullanılabiliyordu.” diye konuştu.

    Doç. Dr. Parlak, Osmanlı döneminde İstanbul’da şimdiki Okçular Vakfının olduğu alanın çevresinde geleneksel yay imal eden ustalar bulunduğunu belirtti.

    Ünsal Yüce’nin bir kitabında, Okçular Vakfının etrafında, orduya yay üretmekle görevli 220’ye yakın esnaf olduğundan bahsettiğini aktaran Parlak, “Yetmediğinde de sivil esnaftan yay satın alınırmış. Günümüzde maalesef bu işi yapanlar bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda.” bilgisini paylaştı.

    Akademik olarak yay dersleri vermesinin yanı sıra yapımı ve ölçümleriyle ilgili çalışmalar yürüttüğüne değinen Parlak, şunları kaydetti:

    “İzmir’de bu yay yapımını öğrendiğim hocam var, Süleyman Cem Dönmez. Dünyada ise en iyi yay yapan, Dönmez’in de hocası Adam Karpowicz adında Kanadalı bir sanat restoratörü var. Ben de dolaylı olarak onun öğrencisi sayılırım. İyi bir yay 200 yıl kadar kullanılabilir. Tabii organik malzemeler olduğu için saklama koşulları daha titiz, daha özen gösterilmesi gereken yaylar. Daha üst makamlardaki vezirlerin, padişahların yayları daha tezyinatlı, doğal mineralli boyalarla boyanmış yaylar.”

    Geleneksel Türk yayıyla menzil atışında rekorun 846 metreyle Tozkoparan İskender’de olduğunu bildiren Parlak, öğrencilerinin yay yapımına ilgi göstermesinde, TRT’de yayımlanan tarihi dizilerin de etkili olduğunu sözlerine ekledi.

  • Yapay zeka sayesinde şapkayla epilepsi tanısı

    Yapay zeka sayesinde şapkayla epilepsi tanısı

    Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) Teknoloji Transfer Ofisinde aldıkları eğitimlerle kendi şirketlerini kurma yolunda ilerleyen üniversiteli üç arkadaş, yapay zekayla, epilepsi hastalığının teşhisi ve hastaların takibini yapan giyilebilir cihazın prototipini üretti.

    BTÜ Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümünden iki, Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Tıp Fakültesinden bir öğrencinin yer aldığı proje kapsamında geliştirilen cihaz, şapkaya monte edildi.

    “NeuroAnalyzer” adı verilen cihaz, kısa süreli beyin fonksiyon bozukluğu, beyin hücrelerinde geçici anormal elektrik yayılması sonucu ortaya çıkan ve halk arasında “sara” olarak da bilinen hastalığın tanısı ve takibinde kullanılabilecek.

    Cihazın çalışma prensibi, beyin görüntüleme verilerindeki nöbet anlarını raporlayan EEG üzerindeki gürültüleri otomatik olarak temizleyip, yapay zekayla tespit etmesine dayanıyor.

    Yazılıma eklenen özelliklerle, hastanın takibinin de yapılacağı sistem sayesinde elde edilecek veriler raporlanarak doktorların bilgisine sunulacak.

    BUÜ Tıp Fakültesi 5. sınıf öğrencisi Abdülhamit Tatlı, AA, epilepsi hastalarıyla ilgili görüntüleme işlemlerinde standart sistemlerden yararlanıldığını söyledi.

    Buna göre, bir teknikerin ıslak elektrotları hastanın başına yerleştirdiğini belirten Tatlı, “Sonrasında göz ve kas hareketlerinden artefaktlar oluşuyor, bunları tek tek elle siliyor. Uzun bir çekim oluyor bazen. Hastalar kafalarında elektrotlar olduğu için zorluk çekiyor.” dedi.

    Tatlı, hem bu işlemi kolaylaştırma hem de doktora yardımcı olabilecek bir yazılım sunma hedefiyle yola çıktıklarını anlattı.

    Akademiden ve sağlık sektöründen mentorluk desteği aldıklarını bildiren Tatlı, “Şapka içine yerleştirdiğimiz sistem ve yazılımla epilepsi hastalarına daha rahat çekim imkanı sunuyoruz. Şu anda, taşınabilir EEG pazarı 230 milyon dolarlık bir ticaret hacmine sahip ve bu artıyor. İlerleyen dönemlerde hastanelerde taşınabilir ve giyilebilir sistemlerin arttığını göreceğiz. Teknikerin, doktorun ve hastanın işini daha da kolaylaştıran bir sistem sunuyoruz.” ifadelerini kullandı.

    “24 saat aralıksız ölçüm yapabiliyor”

    BTÜ Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü 4. sınıfta okuyan İzzet Başlı, cihazın üzerindeki elektrotlar vasıtasıyla beynin elektriksel aktivitelerini ölçebildiklerini söyledi.

    EEG çekimlerinin büyük kısmının epilepsi hastalığının tanısı için kullanıldığına değinen Başlı, şöyle devam etti:

    “Genellikle 24 saat yapılan çekimler dolayısıyla klinikte hastaların çok büyük güçlükler çektiğini, aynı zamanda bir haftalık çekimlerin de mevcut olduğunu biliyoruz. Hastaların yaşam standardını yükseltecek, günlük yaşantısından alıkoymayacak, konfor alanının dışına çıkarmayacak, aynı zamanda herhangi sosyal izolasyona maruz kalmadan toplumdan kopmamasını sağlayacak bir cihaz geliştirdik. Cihazımız 8 kanallı ancak ilerleyen süreçlerde sahip olduğumuz elektrotları daha da geliştireceğiz. 24 saat aralıksız ölçüm yapabiliyor. Seri üretime geçmeyi düşünüyoruz. Aynı zamanda hastanelerde yapılan çekimleri de taşınabilir sistemlerle yapmayı planlıyoruz. Cihazımız kablosuz veri aktarım özelliğine sahip ve verileri SD karta kaydedebiliyoruz. Bu sayede doktora iletildiği zaman bu sinyalleri yorumlayabiliyor.”

    Başlı, geliştirdikleri cihaz için ay sonuna kadar patent başvurusunda bulunacaklarını kaydetti.

    Aynı bölümün son sınıfında öğrenimini sürdüren Osman Kürşat Alpaydın da BTÜ Teknoloji Transfer Ofisinde eğitimler aldıklarını, başvuru süreçlerinin ardından şirketlerini kuracaklarını belirtti.

    Cihazın açık kaynak yazılımlarla kendileri tarafından tasarlandığını ve hayata geçirildiğini ifade eden Alpaydın, “Yazılım, EEG verileri üzerindeki gürültüleri yok ederek, ardından epilepsi hastalığında kullanılan epileptik hareketleri teşhis ediyor. O EEG verileri üzerinde kriz anı varsa, hasta o süreçte kriz geçirmişse bu kriz anını ve süresini kaydediyor. Bu elde edilen verileri raporlayarak, doktorun daha kolay teşhis koymasını sağlayan bir karar destek sistemini oluşturduk. Hem yazılım hem donanım tamamen yerli ve milli imkanlar kullanılarak geliştirilmiştir.” bilgisini paylaştı.

    Teknoloji Transfer Ofisi Müdürü Doç. Dr. Nadir Yıldırım ise üniversite ve sanayi iş birlikleri kapsamında girişimcilik hizmetlerini hem öğrencileri hem de bölgelerindeki insanlara sağlamayı amaçladıklarını dile getirdi.

    İhtiyaçlar doğrultusunda sertifikasyon programları düzenlediklerini kaydeden Yıldırım, “Üniversite-sanayi iş birliği çerçevesinde TÜBİTAK 2244 projesinde 23 projeyle Türkiye rekoru kırmış bir üniversiteyiz. Ana amaçlarımızdan biri, girişimcilik ekosistemini bölgemiz ve ülkemizde geliştirebilmektir. Bu kapsamda Bursa, Eskişehir, Bilecik Kalkınma Ajansı ve üniversitemiz iş birliğiyle geliştirdiğimiz girişimcilik programını öğrencilerimize ve halkımıza sunduk. Bir yıllık sürecin ardından girişimcilerimizi yatırımcı karşısına çıkardık.” diye konuştu.

  • BTÜ, 21 takımla TEKNOFEST’e katılacak

    BTÜ, 21 takımla TEKNOFEST’e katılacak

    Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ), 21 öğrenci takımıyla bu yıl gerçekleştirilecek TEKNOFEST yarışmalarında mücadele edecek.

    Mimar Sinan Yerleşkesi’nde düzenlenen törende, üniversiteden TEKNOFEST yarışmalarına hak kazanan model uydu ve insansız hava aracı öğrenci takımları, final için yola çıktı.

    Öğrenciler tarafından tasarlanıp üretilen iki insansız uçak ve üç drone, Gaziantep’te gerçekleştirilecek TÜBİTAK İnsansız Hava Araçları Yarışması’na, bir model uydu ise Tuz Gölü’nde yapılacak TÜRKSAT Model Uydu Yarışması’na katılacak.

    BTÜ Rektörü Prof. Dr. Arif Karademir, törende yaptığı konuşmada, bu yıl TEKNOFEST’e üniversiteden 52 öğrenci takımının başvurduğunu söyledi.

    Bu takımlardan 21’inin finale kaldığını belirten Karademir, “Gençlerimiz, Tuz Gölü’nde ve Gaziantep’te dronelar, uçaklar, sabit kanatlı, uydu, su altı araçları gibi farklı kategorilerde yarışlara katılacaklar. Öğrencilerimiz kazasız, belasız gidip çok güzel tecrübeler kazanarak, Bursa’yı temsil edecekler. Öğrencilerimiz inşallah güzel sonuçlarla gelecektir.” diye konuştu.

    Karademir, öğrencilerimizi yarışlara yolcu etme konusunda bir gelenek oluşturmak istediklerini de sözlerine ekledi.

    Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz ve Yıldırım Kaymakamı Adem Yazıcı’nın da katıldığı törende, drone takımları, gösteri uçuşu yaptı.

    Daha sonra otobüse binen öğrenciler, yarışmalara gitmek üzere yolcu edildi.

  • Bursa Teknik Üniversitesi uzaktan eğitim verecek

    Bursa Teknik Üniversitesi uzaktan eğitim verecek

    Bursa Teknik Üniversitesi, Senato’da dün alınan kararla yeni eğitim ve öğretim döneminin ilk yarısını, uzaktan eğitim yöntemiyle yürütecek.

    Bursa Teknik Üniversitesi Senatosu’nun belirlediği uzaktan eğitim esaslarına ilişkin olarak, “2020-2021 Eğitim-Öğretim Yılı Güz dönemi eğitim modelinin uzaktan eğitim şeklinde aşağıdaki esaslar çerçevesinde yapılmasına karar verilmiştir.” denildi.

    Toplam 11 maddeden oluşan işleyişte, ‘uzaktan eğitim faaliyetlerinin senkron ve asenkron yöntemlerle dersin yürütücü tarafından okul içerisinde ve ders programlarında belirlenen saatlerde yapılması’ öngörülüyor. Tüm alınan kararların, ‘pandemi sürecine bağlı olarak Yüksek Öğretim Kurumunun alacağı kararlara göre değişebileceği’ de vurgulanıyor.

    Diğer kararlar, şöyle:

    – Ara sınavların klasik sınav, test, proje, ödev vb teknikler ile uzaktan yapılması, yıl sonu final sınav ağırlığının yüzde 70 olarak belirlenerek, diğer sınav ağırlıklarının dersin yürütücü tarafından belirlenmesine,

    – Yıl sonu sınavlarının dönem sonunda daha geniş bir zamana yayarak ve seyreltilmiş sınıflarda yüz yüze yapılmasına ve bu sebeple akademik takvimin güncellenmesine,

    – Sektörel eğitim programının (SEP) devam ettirilmesine, mümkün olan bölümlerde öğrencinin kendi ikamet ettiği şehirde SEP programına dahil olmasına,

    – Hazırlık Programı kapsamında yürütülen eğitim-öğretim faaliyetlerinin ve dönem içinde yapılan ölçme ve değerlendirmelerin çevrim içi olarak gerçekleştirilmesine,

    – BTÜ-YDS sınavlarının; 2 cihaz ile zoom uygulamasından kamera ve mikrofonlar açık şekilde çevrimiçi, üniversite laboratuvarlarında gözetmen eşliğinde çevrimiçi ya da yüz yüze, seçenekleri sunularak yapılmasına,

    – Uzaktan eğitim ile eş zamanlı olarak yapılan derslerin sistem üzerinde kayıt altına alınarak yeniden izlenmesine fırsat verilmesine,

    – İki yerleşkemizin de öğrencilere açık olmasına ve kütüphane, bölüm laboratuvarları, bilgisayar laboratuvarları ve internet altyapısının kontrollü bir şekilde öğrencilere sunulmasına,

    – Öğrencilerin randevu sistemi ile öğretim üyeleri ve elemanları ile odalarında veya uzaktan (online) görüşebilmelerine ve bu kapsamda, öğretim üyelerinin öğrenci görüşme saatlerini planlayarak ilan etmelerine karar verilmiştir.

    Bursa Uludağ Üniversitesi’nin de, yeni eğitim ve öğretim yılının işleyişi için bu hafta değerlendirme yapacağı, kararlar alacağı öğrenildi.

    Bursa Teknik Üniversitesi’nin aksine, özellikle pratiğe, uygulamalı derslere dayalı tıp ve mühendislik bölümleri açısından, ‘uzaktan eğitim’ yönteminin tümüyle tercih edilmeyeceği konuşuluyor.

  • BTÜ’den Osmangazi Meydanı’na tam not

    BTÜ’den Osmangazi Meydanı’na tam not

    Osmangazi Meydanı şantiyesini gezen Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Arif Karademir ve akademisyenler, projeye tam not verdi. BTÜ Rektörü Karademir; Bursa’ya değer katacak olan bu dev projenin, aynı zamanda Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar’ın ne kadar vizyoner bir kişiliği sahip olduğunu ortaya koyduğunu da söyledi.

    Osmangazi Belediyesi’nin kente değer katan projelerinden biri olan Osmangazi Meydanı için çalışmalar tüm hızıyla devam ederken, kent dinamikleri de Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar’ın daveti ile şantiye alanını gezme ve çalışmaları yakından görme fırsatı buluyor. Dev şantiyenin son ziyaretçileri Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Arif Karademir, Mimarlık ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Beyhan Bayhan, Mimarlık Bölümü Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Didem Güneş Yılmaz ve Peyzaj Mimarlığı Bölüm Başkanı Doç. Dr. Gül Atanur oldu. Başkan Dündar, makamında ağırladığı BTÜ heyetine ilk olarak Osmangazi Meydanı Projesi’nin maketi üzerinde bilgiler verdi. Daha sonra şantiye alanına geçen Rektör Karademir ve beraberindeki heyete, projenin uygulama alanını gezdiren Dündar, projenin detaylarını anlattı.

    KARADEMİR: “BU PROJE VİZYON SAHİBİ OLMAYI GEREKTİRİR”

    BTÜ Rektörü Prof. Dr. Arif Karademir, Bursa’nın Osmangazi Meydanı gibi dev bir projeye sahip olacak olmasından dolayı onur duyduklarını ifade ederek, “Bursa’nın merkezinde yer alan ve yıllardır atıl halde kalan bu bölgeye Osmangazi Belediye Başkanımız Mustafa Dündar, vizyon katmış. Büyük bir eser ortaya koymak için çalışma başlatmış. Yeni şehirleşen yerlerde yöneticilik yapmak kolay; ancak Osmangazi gibi belli bir tarihe sahip olan, merkezi bölgelerde yöneticilik yapmak hiç de kolay değil. Bunun için vizyon sahibi yöneticiler lazım Osmangazi Belediye Başkanımız Mustafa Dündar, bu proje ile ne kadar büyük bir vizyoner bir kişiliğe sahip olduğunu ortaya koyuyor. Yurtdışına gittiğimizde gördüğümüz şehir meydanlarının örneklerini ülkemizde de görmeye başladık. Osmangazi Meydanı da, bunlardan bir tanesi olacak. Mustafa Başkanımızın yaptığı projelerin hepsi Bursa’ya büyük değer katıyor. Bursa Teknik Üniversitesi olarak tüm imkanlarımız ve hocalarımız ile birlikte her zaman desteğe hazırız” dedi.

    DÜNDAR: “İLK ÇİMENTOYU ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE DÖKECEĞİZ”

    Osmangazi Meydanı şantiyesinde kent dinamiklerini ağırlamaya devam edeceklerini ifade eden Başkan Dündar, “Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Arif Karademir ve değerli akademisyenlerimize şantiyeyi gezdirerek çalışmalar hakkında bilgi verdik. Bursamızın merkezine yapmış olduğumuz bu önemli çalışmada, onların da görüşlerini almak ve çalışmamızı anlatmak bizim için önemli. Burada çok ciddi bir çalışma var. İnşaat için yer tesliminin yapılmasının üzerinden bir yıl geçti ve buradaki çalışmalar bir yıldır aralıksız şekilde devam ediyor. Hafriyat çalışmalarında sone geldik. Zemini güçlendirmek için 631 fore kazık çakıldı. Önümüzdeki günlerde çimento dökmeye başlayacağız. Öngörülen süre içerisinde burasını bitirmiş olacağız” diye konuştu.

  • “Patlayıcı üretim tesislerinde robotikleşmeye gidilmeli”

    “Patlayıcı üretim tesislerinde robotikleşmeye gidilmeli”

    Bursa Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hülya Koyuncu, Sakarya’nın Hendek ilçesinde meydana gelen havai fişek patlaması hakkında yaptığı değerlendirmede, “Patlama üretim sanayilerinde amacımız mümkün olduğunca insan hatalarını minimize etmek. Bu yüzden tesislerdeki robotikleşme süreci hızlandırılmalı” dedi.

    Bursa Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hülya Koyuncu, Sakarya’nın Hendek ilçesinde meydana gelen havai fişek patlaması hakkında açıklamalarda bulundu. 5 Eylül 2012 tarihinde el bombalarının depolandığı cephanelikte meydana gelen patlamanın bilirkişisi olan, uzun yıllar jandarma kriminal ve adli tıp kurumlarında görev yapan Doç. Dr. Koyuncu, patlayıcıların tutulduğu depolardaki sıcaklığın ve nemin dahi çok önemli olduğunu ve bazen çok küçük bir ihmalin bile büyük facialara neden olabileceğini söyledi.

    “STATİK ELEKTRİKLENME BİLE PATLAMAYA NEDEN OLABİLİR”

    Doç. Dr. Hülya Koyuncu, “Maalesef hem dünya genelinde hem de ülkemizde zaman zaman patlayıcı üretilen veya depolanan yerlerde patlamaların olduğunu görüyoruz. Söz konusu yerdeki fabrikada daha önceki patlamalarda öğrendiğimiz kadarıyla muhtelif tarihlerde olmuş ve gerek can kaybına gerekse de yaralanmalara da neden olmuş. Tabi bunun nedenini belirlemek noktasında elimizde henüz yeterli veriler yok. Yani ben bir kriminalistik uzmanı olarak olay yeri incelemesi ve gerekli bulguların değerlendirmesi yapılmadan bir fikir beyan etmeyi doğru bulmuyorum. Olayda bir ihmal var mıdır, kusur var mıdır ya da bunun nedeni nedir acaba bir hata mı bir kaza mı? Neticede insanın olduğu her yerde hatalar kazalar olabilir. Savcılık bu konuyu aydınlatabilmek için soruşturma başlatmış. Bu soruşturmanın devamında açığa çıkacak veriler çok önemli. Kimyasal maddelerin hassas maddeler olduğunu kararsız maddeler olduğunu ve çok küçük ısı etkisiyle, darbe etkisiyle sürtünmeyle, kıvılcımla hatta statik elektriklenme ile patlamaların meydana gelebileceğini biliyoruz. Tabi ki birbirini tetikleyen zincirleme reaksiyonlar olduğu için de bunun kontrol edilmesi ve kontrol altına alınması maalesef güç oluyor. Bu fabrikada özellikle depolanan 110 tona yakın malzeme olduğunu öğrendik. Bu noktada bir ihmal var mı? Bunu savcılık araştırması ortaya koyacak. Yönetmeliklerimiz gerçekten çok net. İş bunları gerçekten hakkıyla uygulamak ve denetlemek. Burada denetleme mekanizmasının gerçekten çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bir hata varsa bunu mutlaka açığa çıkarıp düzeltmemiz lazım. Patlamaların olmaması için kanunlara sıkı sıkı uymak ve denetlemek şart” dedi.

    “PATLAYICILARIN BULUNDUĞU DEPODAKİ ORTAM SICAKLIĞI VE NEM ORANI ÖNEMLİ”

    Patlayıcı maddelerin depolama şartları hakkında bilgiler veren Koyuncu, “Üretim tesislerin yanı sıra üretimde kullanılan ham maddelerin de depolandığı kısımlar var. Bu depolama yapılırken tabi ki ham madde olarak veya katkı maddesi olarak kullandığımız kimyasalların bir arada bulunma koşulları var. Ortam sıcaklığı, nemi kimyasalların saklanması için çok önemli. Bunlara da uyulması gerekli. Bunların her şeyi açık ve net şekilde standardize edilmiş durumda. Bunların bir standartları var. Ülkemizde bulamadığımız bir standart olursa bu nokta da Avrupa Birliği standartlarına bakmamız gerekiyor. Hem depolanma noktasında hem de üretim aşamasında dikkate alınması gereken kritik hususlar var. Bunun dışında da yine binalar arasındaki mesafeler, depolardaki istiflemedeki yükseklik mesafeleri, aralardaki mesafeler yönetmeliklerde santim santim belirtilmiş durumda. Yapıların malzemeleri hangi malzemeden yapılmalı, duvar kalınlıkları ne olmalı. Yani sadece binaları tek kat olsun, aralarında şu kadar mesafe olsun demek yetmiyor. Onların malzemeleri de önemli. Yapıda kullanılan malzeme kalınlığı, döşeme kalınlığı, tavan, taban kalınlığı, havalandırma vesaire hepsinin kontrollü olması gerekiyor. Yine ortam sıcaklığı nemi, orada çalışan insanların bilgilendirilmiş olması gerekiyor. Yani bazen çok küçük bir ihmal bile büyük facialara neden olabiliyor” diye konuştu.

    “ROBOTİK UYGULAMALAR İNSAN HATASINDAN KAYNAKLANAN SORUNLARI ÇÖZER”

    Patlayıcı bulunan fabrikalardaki otonomlaşmanın önemine değinen Koyuncu, şunları söyledi:

    “Gerek patlama üretim sanayilerinde gerekse de kimya sanayilerinde bizim de mühendisler olarak amacımız mümkün olduğunca insan hatalarını minimize etmek. Robotik uygulamalarla insan hatasından kaynaklanabilecek sonuçların önünü almak. Bu noktada Bursa Teknik Üniversitesi olarak robotik uygulamalarla ilgili çalışmalarımız var. Yüksek Öğretim Kurumu’nun desteklediği bir üniversiteyiz. Tabi ki patlama üretimi ile ilgili robotikleşme anlamında neler yapılabilir ya da insanı daha az etkin haline getirecek ne yapılabilir bunun projelendirmeleri mutlaka yapılacaktır diye düşünüyorum.”

    “PATLAMADA ÇIKAN GAZLARDAN MEYVE, SEBZE, SU DAHİ KİRLENİR”

    Patlamanın ardından çıkan zehirli gazlar hakkında değerlendirme yapan belirten Doç. Dr. Koyuncu, “Özellikle havai fişek özelinde konuşursak bu üretimde bizim barutun dışında bir takım metan tuzlarının kullanıldığını biliyoruz. Ama barutun da yanmasıyla meydana gelen kükürt dioksitler, azot dioksitler, hidrojen ve sülfür gibi zararlı gazlar olabiliyor. Onun dışında metallerinde buharlaşmasıyla toksik etki yapılabilir. Bunların taşınması mümkün. Özellikle ilk anda basınç dalgasıyla çok uzak mesafelere gitmesi mümkün. Meteorolojik olayların, iklimsel değişikliklerin, rüzgarın ve yağmurların da bunları kuvvetlendirmesi mümkün. Tabi ki bu etki ne kadar sürer. Bunun ne kadar süreceğini belirlemek zor. Karbonmonoksit zehirlenmelerine baktığımız zaman insanlar farkına varmadan sinsi bir şekilde maalesef hayatlarını kaybediyorlar. Bu gazlar da öyle. Bir kısmı suda çözünürlüğü az olduğu için insanlar direkt olarak fark edemiyor ve uzun süre bu gazı solumaya devam edebiliyorlar. Daha sonra toksik etki meydana geliyor. Onun dışında metallerinde toksikolojik etkileri var insan sağlığı üzerinde. Hem orada yaşayan vatandaşlarımız hem de iklim örtüsü meyve sebze toprak yapısı, su, hava kirleniyor. Buradaki gazların solunması ya da metallerin taşınması birikmesi zamana bağlı olarak değişen faktörler. Ne kadar sürede etki eder onu şu anda tahmin etmek zor. Şu anda hava durumunun yağışsız geçmesi bizim için çok önemli çünkü o gazların bazılarının yağmur etkisiyle çözülerek tekrar inmesi bazen asidik bazen da bazik etki gösterebiliyor. Bu da toprak ve bitki için de zararlı özellik gösterebiliyor maalesef” dedi.

  • Yıldırım Beledi̇ye Başkanı Yılmaz’dan BTÜ’ye zi̇yaret

    Yıldırım Beledi̇ye Başkanı Yılmaz’dan BTÜ’ye zi̇yaret

    Bursa Teknik Üniversitesi Rektörlük Toplantı Salonu’nda gerçekleşen ziyarete, Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz’ın yanı sıra, Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Arif Karademir, Belediye Başkan Yardımcıları Yusuf Demirok, Mert Vahit Arslan, Taner Taştekin, Yıldırım Belediyespor Başkanvekili Muammer Özbey ve Bursa Teknik Üniversitesi akademisyenleri katıldı. Yıldırım’a hizmet eden tüm kuruluşların amacının ilçeye değer katmak olduğunu belirten Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz, “Çalışma ve hizmet alanlarımız farklı olsa da hepimizin amacı Yıldırım’ın geleceğine, ülkemizin yarınlarına ve yaşam kalitesine katkı sunmaktır. Hepimizi buluşturan çatı, 750 bin nüfusuyla Türkiye’nin birçok ilinden büyük olan Yıldırım şehrine hizmet etme arzusudur. Yıldırım’da hizmet etmek fedakarlık gerektiren bir çalışma istiyor. Geçmişten gelen problemleri çözmek için mevzuat kapsamında kalarak yalnızca günü kurtarırız. Geleceği kurtarmak için ise daha fazla çaba, gayret göstermek ve daha radikal kararlar almamız gerekiyor” diye konuştu.

    “Ortak paydamız Yıldırım”

    Başarıyı elde etme yolunun ortak akılla dayanışma içinde çalışmaktan geçtiğinin altını çizen Başkan Yılmaz, “Birlik ve beraberlik içerisinde çalıştığımız zaman başarıyı el birliği ile sağlayabiliriz. Gelecekte dönüp geriye baktığımızda yaptığımız işlerden iftihar edecek çalışmalar gerçekleştirmeyi hepimiz arzu ediyoruz. Yıldırım bir dayanışma ilçesi. Birlik içinde olduğumuzda başaramayacağımız bir konu yok. Yıldırım’ın bir dayanışma şehri olduğu mesajını hep birlikte vereceğiz” şeklinde konuştu.

    “Başkanımızın yanındayız”

    Ziyaretlerinden dolayı Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz ve beraberindeki heyete teşekkür eden Bursa Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Arif Karademir ise, “Dün olduğu gibi bugün de hem Yıldırım’da hem de Bursa’da ülkemize donanımlı nesiller kazandırırken Bursa Teknik Üniversitesi olarak şehrimizin yöneticileri ile iş birliğimizi sürdüreceğiz. Yıldırım’da Yıldırımlıların hayrına olacak plan ve projelerde Başkanımızla ve belediyemizle beraber hareket edeceğiz. Potansiyeli yüksek olan ilçede, Sayın Başkanımız Oktay Yılmaz’ın kazandıracağı hizmetlerde katkı sağlayacak çalışmalar ortaya koyacağız. Ecdat yadigarı olan ve tarihi öneme sahip şehrin sorunlarının çözümü için canla başla mücadele eden Başkanımıza başarılar ve kolaylıklar diliyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Bursa Tekni̇k Üni̇versi̇tesi̇’ne 9 profesör alınacak

    Bursa Tekni̇k Üni̇versi̇tesi̇’ne 9 profesör alınacak

    Bursa Teknik Üniversitesi Öğretim Üyeliğine Yükseltme ve Atanma Yönergesi’ne göre, öğretim üyesi alım ilanı yayınlandı.

    Farklı anabilim dallarının bölümlerinin öğretim üyeliği için toplam 9 profesör, 2 doçent ve 1 doktor alınacak. Profesör kadrolarında; bilgisayar, çevre, lif ve polimer, orman endüstri ve işletme mühendisliği ile orman ve kimya bölümlerinde görev yapılacak. Doçentler, elektrik ve elektronik mühendisliği ile gemi inşaatı ve gemi makineleri mühendisliği bölümlerinde, doktor ise gemi inşaatı ve gemi makineleri bölümleri için hizmet verecekler. Yeni öğretim üyesi alımına ilişkin detaylı ilana, kurumsal internet sitesi aracılığıyla ‘www.btu.edu.tr’ adresinde ulaşılabilecek.

    Başvurular, 12 Haziran’a kadar kabul edilecek.