Etiket: bursa uludağ üniversitesi

  • BUÜ’nün TEKNOFEST takımına ‘Loyal Makine’ desteği

    BUÜ’nün TEKNOFEST takımına ‘Loyal Makine’ desteği

    Yerli ve milli üretim hedeflerine katkı

    Gerçekleştirilen törende konuşan Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, üniversite olarak eğitim-öğretim faaliyetlerinin yanı sıra gençlerin bilime ve Ar-Ge’ye özendirilmesi için de çok sayıda çalışmayı hayata geçirdiklerinin altını çizdi. Düşünen ve araştıran öğrenci profilinin ortaya çıkarılması ve bu öğrencilerin yerli üretime teşvik edilmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, “Bursa Uludağ Üniversitesi, bu çerçevede adımlar atmaya devam ediyor. Gençlerimizin hayallerinin desteklenmesi; Türkiye’nin yerli ve milli üretim hedeflerine katkı sağlamak, bilimsel gelişimin önünü açmak ve global anlamda yarışan ülke modelini sağlamlaştırmak adına çok kritik bir öneme sahip. TEKNOFEST organizasyonu da bu hedefler için sağlam bir zeminin oluşturulmasına vesile oluyor. Gençlerimiz o ortamda projelerini sergiledikçe, gelecek adına umutlarımız güçleniyor” diye konuştu.


    Projelerin niteliği gelişiyor

    BUÜ’lü gençlerin son 3 yılda TEKNOFEST yarışlarına olan ilgilerinin katlanarak arttığına işaret eden Rektör Kılavuz, “Göreve geldiğimizde öğrencilerimiz için çalışma alanları veya fikirlerini uygulamaya dönüştürebilecekleri doğru düzgün laboratuvarları yoktu. Bu yönde ciddi adımlar atarak önce uygun çalışma ortamları oluşturduk, ardından projelere destek verdik. Hocalarımızın akademik danışmanlığında çalışmaların niteliği yükseltildi. Ardından daha iyi imkanların sağlanması için iş insanlarına bu gençlere destek olmaları yönünde çağrıda bulunduk. Taleplerimize olumlu geri dönüşler geldi. Bugüne kadar onlarca sanayici ve iş dünyası temsilcisinden destek aldık. Loyal Makine da katkıda bulundu. Firma yöneticilerine desteklerinden ötürü teşekkür ediyor, öğrencilerimize yarışlarda başarılar diliyoruz” açıklamasında bulundu.

    Loyal Makine Yönetim Kurulu Üyesi Adem Yalçın ise firma olarak tecrübe ve mevcut imkanları öğrenci topluluklarının faydasına sunmaya hazır olduklarını vurguladı. Akademik ve bilimsel danışmanlık boyutunda Üniversite ile ikili ilişkilerin geliştirilmesi, staj ve uygulama derslerinin firma bünyesinde yürütülmesi adına her türlü katkıyı sunacaklarının bilgisini paylaşan Adem Yalçın, TEKNOFEST Yarışlarında yer alacak tüm öğrenci topluluklarına başarı dileyerek, imzalanan protokolün taraflara hayırlı olması temennisinde bulundu.

  • Uluslararası öğrencilerin hayatını kolaylaştıracak proje

    Uluslararası öğrencilerin hayatını kolaylaştıracak proje

    BUÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Eski Türk Dili Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Cengiz Alyılmaz’ın yürütücüsü olduğu “The Adaptation Guide to Educational System ve Social Life for International Students (Uluslararası Öğrenciler için Eğitim Sistemine ve Sosyal Hayata Uyum Rehberi)” başlıklı projede sona gelindi. Türkiye Ulusal Ajansı tarafından 201 bin Euro bütçe ile başlatılan, Fransa, Ukrayna ve Romanya’daki bazı üniversite ve sivil toplum kuruluşlarıyla işbirliği hâlinde yürütülen çalışma ile farklı ülkelere eğitim görmek için giden öğrencilerin yaşadıkları sorunlar ve çözüm yöntemleri tespit edildi. Bu çerçevede hazırlanan detaylı rapor, Türkiye Ulusal Ajansı, Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı, YÖK Başkanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’na iletildi.

    Uyum süreci hızlanacak

    Projenin sonuçlarına dair bilgi paylaşımında bulunan Prof. Dr. Cengiz Alyılmaz, “Proje ile kayıttan denkliğe kadar Türkiye’den yurt dışına giden öğrencilerin ve yurt dışından Türkiye’ye gelen öğrencilerin yaşadıkları sorunları gidermek ve eğitim-öğretim aşamasında onlara yardımcı olabilmek adına yoğun bir çalışma programının içerisine girdik. Bu süreçte bir rehber kitap hazırladık. Öğrencilerin uyumunda yol gösterici olması adına cep telefonlarında ve bilgisayarlarda rahatlıkla çalışan Rehber Yazılım Programı geliştirdik. Farklı tarihlerde geniş katılımlı uluslararası öğrenci çalıştayları düzenledik. Bu çalıştaylarda öğrencilerin yaşadıkları sorunları dinleyip belirledik. Çözüm önerilerini tartıştık. Elde ettiğimiz sonuçları veriler ışığında rapor hâline getirdik. Raporumuzu da yetkili kurumlara bizzat ilettik. Proje boyunca bizlere destek veren herkese gönülden teşekkür ediyor, sonuçların öğrencilerimize ve eğitim sistemimize hayırlı olmasını temenni ediyoruz” dedi.

    Son derece kıymetli bir çalışma

    BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz ise dünyanın 120’den fazla ülkesinden misafir öğrenciye ev sahipliği yaptıklarına işaret ederek, “Bursa Uludağ Üniversitesi, Türkiye’nin en fazla yabancı öğrenci ağırlayan üniversiteleri arasında bulunuyor. 7 bine yaklaşan misafir öğrencimizin şehrimize gelmesi, eğitim-öğretime başlaması, kültürel-sosyal ilişkilerin güçlendirilmesi ve sağlıklı bir şekilde mezuniyetlerinin tamamlanması için elimizden gelen kolaylığı sağlıyoruz. Aynı şekilde farklı ülkelere Erasmus ve benzeri programlarla öğrencilerimizi gönderiyoruz. Gençlerin bu değişim içerisinde yeni ülkeye, üniversiteye ve arkadaşlarına uyum sağlama süreleri farklılık gösterebiliyor. Prof. Dr. Cengiz Alyılmaz hocamızın yürüttüğü proje yaşanan süreçte gözlemlenen sorunları tespit etti ve çözüm önerileri getirdi. Son derece kıymetli bir çalışma olduğuna inanıyoruz. Yetkililerin de hazırlanan rapor çerçevesinde gerekli önlemleri alacağını ve uyum sürecini asgari süreye indireceğini düşünüyoruz. Cengiz Hocamıza ve çalışmada emeği bulunan herkese gönülden teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu.

  • BUÜ Ziraat Fakültesi’nin iki bölümü akredite oldu

    BUÜ Ziraat Fakültesi’nin iki bölümü akredite oldu

    BUÜ Ziraat Fakültesi’nin eğitim-öğretim faaliyetlerinin niteliğinin tespit edilmesi amacıyla ZİDEK’e yaptığı başvurunun sonuçları açıklandı. Fakültenin Biyosistem Mühendisliği ve Zootekni lisans programları kurum tarafından geçerli not alarak 2 yıllığına akredite edildi.

    Detaylı bir değerlendirme sürecine tabi tutuldu

    Gelişme hakkında açıklamada bulunan Fakülte Dekanı Prof. Dr. İlhan Turgut, Biyosistem Mühendisliği ve Zootekni lisans programları için 2022-2023 döneminde ilk kez genel değerlendirme yapılması amacıyla 31 Ocak 2022 tarihinde ZİDEK’e başvurduklarını söyledi. Lisans programlarına ait detaylı bir Özdeğerlendirme Raporu hazırladıklarını ve 9 Temmuz 2022 tarihinde kuruma ilettiklerini kaydeden Prof. Dr. İlhan Turgut;

    “Özdeğerlendirme Raporumuzun ön incelemesi 14 Ekim 2022’de tamamlandı. Ardından ZİDEK Kurum Değerlendirme Takımları 7-9 Kasım 2022 tarihlerinde Fakültemizi ziyaret etti. Programlar, öğrenciler, program eğitim hedefleri, program çıktıları, sürekli iyileştirme, eğitim planı, öğretim kadrosu, altyapı, kurum desteği ve maddi kaynaklar, organizasyon ve karar alma süreçleri, disipline özgü ölçütler yönüyle değerlendirildi. Kurumun yaptığı sonuç açıklamasında Biyosistem Mühendisliği ve Zootekni lisans programlarımızın 28 Mart 2023 tarihinden itibaren 30 Eylül 2025 tarihine kadar geçerli olmak üzere 2 yıl süre ile akredite edildiği tarafımıza tebliğ edildi. Bu süreçte bizlere destek veren başta Rektörümüz Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz olmak üzere, üst yönetimimize, özveri ile sürecin geride bırakılması için çalışan akademisyenlerimiz, idari personelimiz ve öğrencilerimize gönülden teşekkür ediyoruz” diye konuştu.

    Rektör Kılavuz, “Akreditasyon başarısı artarak devam edecek”

    Göreve geldikleri ilk günden itibaren topyekün bir kalite süreci başlattıklarını vurgulayan BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz ise, alınan başarılı sonuçların asla tesadüf olmadığının altını çizdi. Fakülte, bölüm veya program bazlı akreditasyon çalışmalarının genel kalitenin arttırılması için yeterli olmayacağına işaret eden Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, “Bu çalışmaların üniversitenin her birimine yayılmasına, akademik ve idari kadronun bu konuyu sahiplenmesine ve tüm faaliyetlerin de bu hedef üzerine kurgulanmasına dikkat ettik.

    Öğrencimizden kıdemli akademisyenlerimize, üst yönetimden hiyerarşinin en altındaki personelime kadar kalitenin özümsenmesi amacıyla çalıştık. Bu konuda daha önce bir çalışma yapmamış veya mevcut kalitesinin standartlarını tespit etmemiş tüm birimlerimizle görüştük. Bursa Uludağ Üniversitesi’nde bulunan her kişi ve birimin organizasyonun içerisinde yer aldığını ve kendi faaliyetlerini bu çerçevede yürütmesi gerektiğini anlattık. Ziraat Fakültemizin de ilk kez bu dönem bir akreditasyon başvurusunda bulunması da yaptığımız tavsiyeler neticesinde olmuştur.

    Alınan başarının arka planında ciddi bir planlama ve yoğun bir hazırlık süreci bulunmaktadır. Akreditasyon çalışmalarımız diğer tüm kurumlarımızda devam etmektedir. Başarının artarak devam edeceğine inanıyoruz. Sonuçlarda emeği bulunan herkesi tebrik ediyor, sürecin aynı standartların korunarak sürdürülmesini temenni ediyorum” açıklamasında bulundu.

  • 14 Mart’a BUÜ’de buruk kutlama

    14 Mart’a BUÜ’de buruk kutlama

    BUÜ Tıp Fakültesi Dekanlığı ve Bursa Tabip Odası’nın birlikte organize ettiği 14 Mart Tıp Bayramı, Prof. Dr. Mete Cengiz Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. Törene BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ekrem Kaya, Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Levent Tufan Kumaş, hekimler ve sağlık çalışanları katıldı. 6 Şubat tarihinde Kahramanmaraş merkezli büyük depremde hayatını kaydeden tüm sağlık çalışanlarını rahmetle anarak konuşmasına başlayan Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, yaşanan felaketten herkesin sorumluluk duygusu ile dersler çıkarması temennisinde bulundu.

    Hali hazırda bölgedeki yaraların sarılması adına çok sayıda hekimin ve sağlık personelinin görev yaptığını hatırlatan Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, “Depremden etkilenen illerimizde görev yapan sağlık ordumuza da kolaylıklar diliyorum. 14 Mart vesilesiyle buruk da olsa hepsinin bayramını kutluyorum. Zor süreçlerden geçiyoruz. Ancak mevcut şartlarda ne yapılması gerekiyorsa, yerine getirilmesi için uğraşıyoruz. Hekimlik hem önemli hem de direk insana dokunan bir meslek dalı. Bu anlamda son derece şerefli bir meslek olduğuna inanıyoruz. Allah hepsinden razı olsun. Bu özel gün vesilesiyle de tüm hekimlerimize ve sağlık çalışanlarımıza emeklerinden dolayı teşekkür ediyoruz” şeklinde konuştu.


    Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ekrem Kaya ise, 14 Mart Tıp Bayramı’nın Türkiye’deki modern tıp eğitiminin başlangıcı olarak kutlandığına işaret etti. Zaman içerisinde ülkenin geçtiği tüm buhranlı dönemlerde hekimlerin sorumluluklar almaktan asla çekinmediğini vurguladı. Hekimliğin sadece fen bilimlerini içeren bir meslek dalı olmadığının altını çizen Dekan Prof. Dr. Ekrem Kaya, “Hekimlik bir sanat, hekimlik bir zanaattır. Hekimlerimizin üzerine düşen tüm görevleri bugüne kadar gerek ülkemizde olsun gerekse de dünyada olsun yerine getirmişlerdir. Pandemi döneminde yine sağlık çalışanlarımız en ağır yükü üstlenmiş, şehitler vermiş ve yine de yakınmamıştır. Sürecin en iyi şekilde geride bırakılmasına vesile olmuşlardır.

    Deprem sürecinde de bölgeye ilk koşanlar arasında meslektaşlarımız bulunmaktadır. Hali hazırda bölgede görev yapmaya da büyük bir fedakârlık içerisinde devam etmektedirler. Her birine müteşekkir olduğumuzu iletiyor, görevlerinde kolaylıklar diliyoruz” açıklamasında bulundu.

    Törende Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Levent Tufan Kumaş, İntörn Doktor Edibe Ceylan da kısa birer konuşma gerçekleştirdi. Program, BUÜ Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. M. Murat Civaner’in ’14 Mart Tıp Öğrencilerinindir!’ konulu sunumu ile devam etti.

  • KARAKUM’dan çocuklara gösteri

    KARAKUM’dan çocuklara gösteri

    Bursa Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatları Bölümü Öğreti Üyesi olan Dr. İbrahim İmran Öztahtalı deprem bölgesindeki çocuklara moral olmak için yola çıktı.

    Sen de umut ol…

    Deprem… Yüzyılın felaketinin ardından bir ay geçti, koca bir ay… Zamanın akış hızı içinde bulunduğunuz duygu durumuna göre değişiyor. Bazen çok hızlı aktığını düşündüğümüz zaman bazen bir türlü geçmiyor. Deprem bölgesinde ve depremin kayıplarını yaşayan kalplerde zaman bir türlü akıp geçmiyor. Gözlerden yaş dinmiyor. Pazardan beri bölgedeyiz. Arama kurtarma faaliyetlerinin ardından enkaz kaldırma çalışmaları devam ederken neredeyse her enkazın başında gözlerini enkazdan ayırmayan, bakışları donmuş insanlar… Acı çok derin, üzüntü çok büyük…

    Depremi yaşayanlar arasında yüzleri hala gülenler var, çocuklar… Anne ve babalarının, yüzlerindeki acıya aldırmadan gülümsüyorlar her baktığımızda. O zarif ve saf ruhlarının derinliklerinde oluşan büyük travmanın farkında olmadan gülümsüyorlar… Bazen deprem çadırlarının önündeki Bir ağaç kütüğüyle oynarken, bazen de edindiği yeni arkadaşlarıyla koşuştururken. Onlar için zahmetli uzun, bir yeni hayatın başında… Her şeye rağmen yüzlerindeki tebessümün bir nedeni var onlar çocuk… Eğitimleri, oyuncakları, beslenmeleri, evleri, hatta şehirleri değişse de onlar hâlâ çocuk… Ve biz bütün çocuklarımızı çok seviyoruz.

    Bursa Uludağ Üniversitesi Karagöz ve Kukla Oyunları Araştırma ve Uygulama Merkezi (KARAKUM) olarak depremden etkilenen çocuklarımızın travmalarını hafifletmek birazcık daha olsun gülümsetmek için yola çıktık. Bir hafta boyunca depremden etkilenen bölgede Karagöz perdesini kurarak duygularını paylaşmaya, “daima yanınızdayız” demeye çalışacaktık. Hayali Nevzat ÇİFTÇi, asistanımız Emir KAÇAR ve ben küçük bir karavanla şehir şehir dolaşacak, çadır kentlerde perde kurup önce küçük bir söyleşi arkasından da çocuklarımızı Karagöz’le buluşturacaktık. 4 Mart’ta yola düştük Bursa’dan. İlk durağımız Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesi oldu. Pınarbaşı Çadırkent’te kurduk ilk perdemizi. İlk kez Karagöz izleyen gözleri, kahkahalar atarken yüzlerdeki o mutluluğu anlatamam. Her kes canla başla çalışıyor bölgede. O gece orada konakladık. Ertesi gün Kahramanmaraş merkezde Avşar Çadırkentte’ydik. Orada da bizi heyecanla bekleyen çocuklarımızla buluştuk. Bugün Gaziantep’teyiz. Heyecanımız ilk günkü gibi, çocukların kalplerine dokunmak, onların saf enerjilerini hissetmek büyük mutluluk bizim için. Bu mutluluğu Başta Rektörümüz Prof.Dr. Ahmet Saim KILAVUZ, Parlamış Tekstil, Bayrakçı Mali Müşavirlik, Güzel Bir Gün Butik, Sade Et, KALBİR ve SOS Plus ile de paylaşıyoruz. Onların katkılarıyla deprem bölgesindeki Umut Güneşi Projemiz devam ediyor.

    Elbette depremin yaraları birlik ve beraberlik içinde sarılır. Maddi kayıplar yeniden kazanılır, ya ruhlarımızdaki kayıplar… Asıl mücadele şimdi, geride kalanlar için, çocuklarımız için olmalı ve bitmemeli, unutulmamalı… Yarın rotamızı Islahiye ve Nurdağı’na çevireceğiz, sonra Hatay… Bizi bekleyen küçük kalplerle buluşmaya… Yanlarında olma mutluluğunu bizim için her şeye değer.

    Dr. İbrahim İ. ÖZTAHTALI

    KARAKUM

  • Uludağ Üniversiteli akademisyenlerden proje başarısı

    Uludağ Üniversiteli akademisyenlerden proje başarısı

    Açıklanan sonuçlara göre; BUÜ Tıp Fakültesi İmmünoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Dr. Salih Haldun Bal’ın yürütücülüğündeki “Eritrosit Süspansiyonlarının Depolama Süresi ve Şartların Etkisiyle Salınan Eksozomların T Lenfositler Üzerindeki Etkileri” başlıklı proje destek almayı başardı.


    Yardımcı araştırmacılar olarak Dr. Levent Tufan Kumaş, Dr. Öğr. Ü. Diğdem Yöyen Ermiş, Doç. Dr. Yasemin Heper, Prof. Dr. Haluk Barbaros Oral’ın görev yapacağı proje hakkında bilgi veren Dr. Öğr. Ü. Salih Haldun Bal; “Transfüzyonun (kan nakli), hastanın bağışıklık sistemini etkileyerek istenmeyen sonuçlara yol açabildiği uzun yıllardır bilinse de; transfüzyonla ilişkili immün düzenlenme (transfusion related immuno-modulation; TRIM) adı verilen bu tablonun nedeni ve oluş mekanizması aydınlatılabilmiş değildir. Bu nedenle hastayı TRIM’den tam olarak koruyacak çözüm veya çözümler de üretilememektedir. Bu konuda yürütülmüş çalışmalar sayesinde ulaşılan bilgi yeni çalışmalar ile desteklendikçe hedefe daha çok yaklaşılmaktadır” dedi.


    Projede kan bağışı sonrası kan torbası içinde kalan veya üretilen eksozomların, TRIM gelişimindeki ihtimali yüksek rollerini araştıracaklarını kaydeden Bal; “Bu gayeyle eritrosit süspansiyonlarının içinde depolama süresi boyunca biriken eksozomların, T lenfositler üzerindeki etkileri, in vitro hücre kültürü ortamında kan transfüzyonu taklit edilerek incelenecektir. Böylelikle TRIM gelişiminde eksozomların rollerinin olup olmadığı değerlendirilebilecek ve elde edilecek sonuca göre transfüzyon stratejilerinin düzenlenmesi sağlanabilecektir” şeklinde konuştu.

  • BUÜ’lü akademisyenlerden TÜBİTAK Proje başarısı

    BUÜ’lü akademisyenlerden TÜBİTAK Proje başarısı

    Açıklanan sonuçlara göre, BUÜ Mühendislik Fakültesi Tekstil Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr.Pervin Aniş yürütücülüğündeki “Tekstil Ön Terbiyesinde Sürdürülebilir Nanobubble Teknolojisinin Kullanılmasının Ekolojik ve Ekonomik Etkilerinin İncelenmesi” başlıklı proje destek almayı başardı. Proje ekibinde Doç.Dr. Sibel Şardağ ve Öğr.Gör.Dr.Tuba ToprakÇavdur araştırmacı olarak görev yapacak.

    Proje hakkında bilgi veren Prof. Dr. Pervin Aniş, “Dünya üzerindeki kaynakların alışılan şekilde kullanımının sürdürülmesinin mümkün olmadığı mevcut verilerle değerlendirildiğinde açık bir şekilde görülmektedir. Tüm ülkelerin tüm sektörlerini sürdürülebilirlik ve yeşil üretim ekseninde dönüştürmesi arzu edilen bir gelişmeden ziyade Avrupa Birliğinin Yeşil Mutabakatı çerçevesinde bir zorunluluktur. Bu dönüşüm de şüphesiz daha az su tüketen, daha az enerji tüketen, daha çevre dostu bir üretim yapan ve ar-ge çalışmalarına önem veren yeşil üretim ile başlayacaktır’ şeklinde konuştu.


    Tekstilde verimlilik artacak, maliyet düşecek

    Bu çalışmada, yeni bir teknoloji olan nanobubble teknolojisinin tekstil terbiye sektörünün farklı alanlarında kullanılabilirliğinin araştırılacağını belirten Prof. Dr. Anış; “Nanobubble teknolojisinin literatürde de belirtildiği gibi en büyük avantajı olan su, kimyasal ve enerjiden tasarruf edilmesi avantajlarından yararlanılarak, daha çevreci ve sürdürülebilir bir ön terbiye işlemi yapılabilmesi imkanlarının inceleneceğini belirtti. Bu özellikleri nedeniyle nanokabarcığın kombine ön işlemlerde önemli olan ara yıkamalarda ve özellikle radikal oluşumları açısından da peroksit ağartması esnasında daha etkili proses şartları sağlayacağının beklendiğini vurgulayan Aniş; “Bu düşüncede özellikle haşıl sökmeden başlayarak, hidrofilleştirme, ağartma, kombine ön işlemler ve optik beyazlatma proseslerindeki konvansiyonel yöntemlere göre avantajı ve/veya konvansiyonel yöntemin verimini arttırma, daha az kimyasal tüketimi, suyu etkin kullanma ve maliyetleri düşürme potansiyeli ile daha ekonomik ve daha ekolojik, sürdürülebilir ön terbiye proseslerinin yapılabilirliğinin değerlendirileceğini belirtti. Prof. Dr. Pervin Aniş, TÜBİTAK’ın öncelikli alanlarının içerisine ‘Endüstride Yeşil Üretim/Yeşil Dönüşüm’ konularının alınmasından duyduğu memnuniyeti de dile getirdi.

    TÜBİTAK’ın kabul ettiği bir diğer 1001 Projesi ise BUÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof.Dr. Ferda Arı’nın projesi oldu. BUÜ Moleküler Kanser Araştırma Laboratuvarı’nda (BUMKAL), Prof. Dr. Ferda Arı yürütücülüğünde gerçekleştirilecek olan “Ölümden Yaşama Uzanan Yol: Anastazis Mekanizmasının Akciğer Kanserindeki Rolü ve Moleküler Biyobelirteçlerin Aydınlatılması” başlıklı projede Moleküler Biyoloji doktora öğrencisi Oğuzhan Akgün ve MSc. Halime Akgün, Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu’ndan Dr.Öğr.Ü. Elif Ertürk görev alıyor. Multidisipliner bir çalışmanın yürütüleceği projede BUÜ Tıp Fakültesi İmmunoloji Anabilim Dalı’ndan Dr.Öğr.Ü. Didem Yöyen Ermiş, Veteriner Fakültesi Patoloji Anabilim Dalı’ndan Prof.Dr. Özgür Özyiğit, Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden Doç.Dr. Gıyaseddin Özcan da araştırmacı olarak yer alacak.

     


    Anastazis mekanizması özel biyosensörler ile takip edilecek

    Proje hakkında bilgi veren Prof.Dr. Ferda Arı ise; “Temel ve klinik bilimlerden araştırmacıların disiplinlerarası iş birlikleriyle yürütülecek olan projemizde, akciğer kanserinde ölmekte olan kanser hücrelerinin anastazis mekanizması ile nasıl tekrar yaşama döndükleri araştırılacaktır. Proje çalışmamızda anastazis mekanizması grubumuz tarafından özel biyosensörler ile hücresel boyutta takip edilecektir. İn-vivo hayvan modellerinde hücresel seviyede takip yapılarak anastazis mekanizması literatürde ilk defa canlı hayvan modellerinde araştırılacaktır. Bu sayede klinik öncesi kanıtların ortaya konmasıyla akciğer kanserinde tedavi sonrası bir hücrenin ölümden kaçarak tekrar nasıl yaşama doğru dönebildiğinin moleküler temelleri aydınlatılacaktır. Böylece, belirlenecek biyobelirteçler sayesinde tedaviye yönelik yeni hedefler ortaya konabilecektir” açıklamasında bulundu.

    BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz da akademisyenlerin hazırladıkları projelerin TÜBİTAK tarafından kabul edilmesinin gururunu yaşadıklarını söyledi. 1001 projelerinin bilimsel ve akademik gelişime kıymetli katkıları bulunduğunu vurgulayan Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz; “Araştırma Üniversiteleri arasında yer alan Üniversitemiz, her türlü bilimsel ve akademik çalışmaya destek olmaya devam ediyor. Ulusal veya uluslararası projelerde adımızın geçmesi, akademisyenlerimizin bu projelere katkı sağlaması bizleri onurlandırıyor. Yönetim olarak, böylesi gayretlerin ilk günden itibaren destekçisi olduk. Son güne kadar da katkı sağlamaya devam edeceğiz. Üniversitemizi hak ettiği seviyeye taşımak için çabalayan, bu gayeyle çalışan, üreten ve proje yapan tüm akademisyenlerimizi gönülden tebrik ediyoruz. Son olarak TÜBİTAK 1001 Programı çerçevesinde destek almaya hak kazanan Prof. Dr. Ferda Arı ve Prof. Dr. Pervin Aniş hocalarımızı da bu kıymetli çalışmalarından ötürü kutluyor, başarılarının devamını diliyoruz” şeklinde konuştu.

  • BUÜ’lü mühendisler deprem bölgesinde

    BUÜ’lü mühendisler deprem bölgesinde

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, BUÜ’deki inşaat mühendislerini bina hasar tespit çalışmalarında yer almaları amacıyla Malatya’da görevlendirdi. Bölgeye giden BUÜ’lü inşaat mühendisleri, mahalli ve özel niteliğe sahip kamu binalarında hasar tespiti yaptı. Çalışma sonucunda hazırlanan teknik rapor, Bakanlık yetkililerine iletildi.

    BUÜ Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyelerinden oluşan ikinci ekip ise TÜBİTAK 1002-C Doğal Afetler Odaklı Saha Çalışması Acil Destek Programı çerçevesinde depremden etkilenen sahil illerinde görevlendirildi. TÜBİTAK MAM tarafından desteklenen “Deprem Bölgesi Sahil İllerindeki Su ve Dayanma Yapıları ile Bina Hasarlarının İncelenerek Nedenlerinin Araştırılması” başlıklı proje çerçevesinde gerçekleşen saha inceleme çalışması tamamlandı.

    Bu çerçevede başta Adana, İskenderun ve Antakya olmak üzere kıyı şehirlerinde meydana gelen hasarlarla ilgili gerekli inceleme ve ölçümleri tamamlayan ekip, deprem bölgesinden elde edilen verilerden yararlanarak hasarların nedenleri, bunların yol açtığı olumsuzlukların irdelenmesi ve alınabilecek önlemleri içeren teferruatlı bir rapor hazırlayarak TÜBİTAK’a sunacak.

  • Deprem çocuklara nasıl anlatılmalı?

    Deprem çocuklara nasıl anlatılmalı?

    11 ili, yaklaşık 14 milyon insanı etkileyen deprem felaketlerinden çocuklar nasıl etkilendi? Deprem çocuklara nasıl anlatılmalı? Line Tv’de her perşembe günü yayınlanan Haber Ekstra programında bu hafta deprem ve çocuklar konuşuldu.

    Depremin çocuklar üzerine yarattığı travmayı, Bursa Uludağ Üniversitesi öğretim üyesi Dr. İbrahim Öztahtalı, psikolog Yaren Aydın anlattı.

    Dr. Öztahtalı, çocuklara deprem bilincinin aşılanması gerektiğine dikkat çekti. Deprem travmasıyla çocuklarda güven duygusunun zedenlendiğinden bahsetti psikolog Yaren Aydın. Aydın, çocukların davranışlarının deşifre edilmesi gerektiğine değindi.

     

  • BUÜ’nün gönüllü sağlık ekibi

    BUÜ’nün gönüllü sağlık ekibi

    BUÜ Tıp Fakültesi ve Hastanesi’nde görev yapan 1 Doçent, 1 Doktor Öğretim Üyesi, 2 yandal araştırma görevlisi, 17 araştırma görevlisi ve 2 hemşire, depremin etkilediği 10 farklı ilde görev yapmaya devam ediyor. Üniversite yönetimi, afetin yaşandığı ilk günden itibaren Bursa İl Sağlık Müdürlüğü ve UMKE ile koordine olarak bölgedeki sağlık personeli ihtiyacına cevap verebilmek adına gönüllülük esasıyla çalışmaya gidebilecek isimleri belirledi. Hazırlık sürecinin ardından bölgeye giderek çalışmalara başlayan sağlık personeli; cerrahi operasyon, ilk yardım ve diğer tüm sağlık hizmetlerinde sorumluluk üstleniyor.

    Üniversite yönetiminin paylaştığı bilgilere göre; BUÜ Hastanesi Çocuk Yoğun Bakım Bölümü’nde görev yapan Doç. Dr. Çağlar Ödek,Radyoloji Anabilim Dalı’nda görev yapan Dr. Öğretim Üyesi Mehmet Fatih İnecikli, Yandal Araştırma Görevlileri Sibel Baykutve Abdüsselam Genç, farklı birimlerde çalışan araştırma görevlileri Göksel Aydoğan, Ender Ulutaş, Ahmet Kanat, Furkan Tahsin Bolat, İlker Gökay Güney, Burak Büyükpolat, Gizem Gedikoğlu, Tolga Evrim Sevinç, Semih Özmen, Büşra Şimşek Güney, Furkan Yardımcı, Mehmet Ali Şahin, Zeynep Hilal Erdoğan, EhtigadHuseynzade, Muhammed Hüseyin Uçar, Nermin Caferli ve Sevda Cesur ile hemşireler Dilanur Ünver ve Gurbet Kaya, depremin yaşandığı 10 ilde yürütülen sağlık hizmetlerinde gönüllülük esasıyla görevlendirildi.


    Afetin ilk gününden itibaren Bursa Uludağ Üniversitesi olarak büyük bir hassasiyet içerisinde yardım çalışmalarına ellerinden gelen katkıyı verdiklerini vurgulayan Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz; “Olayı duyar duymaz yaşadığımız üzüntüyü bir kenara bırakarak, devletimizin yetkili kurumları ile koordine olarak yapılması gereken ne varsa katkıda bulunmak için çaba gösterdik. İlk etapta bölgeye gönderilmek üzere yardım malzemesi toplanması, bunların yetkililere teslim edilmesi ve nakdi yardımların ilgili kurumlara ulaştırılması için çalıştık. Ardından arama-kurtarma ekiplerimizin afet bölgesine sevk edilmesi için görüşmeler yaptık. Ekiplerin gönderilmesiyle birlikte İl Sağlık Müdürlüğü’müz ve UMKE’nin gönüllü sağlık ekibi talebi için Tıp Fakültemiz ve Hastanemiz bünyesinde bir organizasyon planladık. Bölgeye gitmek için 130 sağlık personelimiz bizlere müracaat etti. Listemizi İl Sağlık Müdürlüğümüze teslim ettik. Kurum içerisinden23sağlık personelimiz talep edildi. Her biri 10 farklı ilde son derece kıymetli hizmetler veriyor. Personelimiz başta olmak üzere bölgede çalışmaya devam eden kardeşlerimize kolaylıklar diliyoruz. Allah, hepsinden razı olsun” diye konuştu.