Etiket: bursa uludağ üniversitesi

  • BUÜ, yeni işbirliklerinin kapılarını araladı

    BUÜ, yeni işbirliklerinin kapılarını araladı

    2244 Sanayi Doktora Programı’nda Türkiye liderliği bulunan BUÜ, bu alandaki başarısını gelecek dönemde de sürdürmeyi hedefliyor. Mevcut programda çalışmalarına devam eden doktora bursiyer kontenjanında 150’ye yaklaşan Üniversite Yönetimi, Valeo ve Kaplam firmalarıyla yaptığı Rekabet Öncesi İşbirliği sayesinde yeni açılacak çağrılarda bursiyer sayısını arttıracak. İşbirliği protokolü BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Kaplam Otomotiv Yönetim Kurulu Üyesi Hanibal Kaynakçıoğlu ve Valeo Genel Müdürü Tuna Arıncı arasında imzalandı. Törende BUÜ Teknoloji Transfer Ofisi Genel Müdür Yardımcısı Nihal Sağlam ve akademisyenler de hazır bulundu.

    Başarı devam edecek

    Yapılan işbirliğinin üniversite ve şirketlere yeni proje kapılarını aralayacağını vurgulayan Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, birlikte yürütülecek çalışmaların bilimsel ve akademik anlamda da topyekun gelişmenin önünü açacağını söyledi. 2244 Sanayi Doktora Programı’nı ekonomik kalkınma hedefleri nedeniyle de ayrıca önemsediklerini aktaran Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz; “2244 Sanayi Doktora Programı, Türkiye’yi şaha kaldıracak projelerin başında geliyor. Tüm bu girişimlere rağmen maalesef halen doktora yapan kalifiye personel sayısı yetersiz. Bu sayının acilen yükseltilmesi ve iş dünyası arasında da yaygınlaştırılması gerekiyor. Üniversite olarak bu projenin en önemli destekçileri arasında yer alıyoruz. 2020 yılında Türkiye birincisi olduk. Bu başarımızı devam ettirmek için aynı azimle çalışmaya ve sanayicilerimizle protokol imzalamaya devam ediyoruz. Bizlere bu konuda katkı sağlayan Kaplam ve Valeo firmalarımıza teşekkür ediyor, işbirliğimizin hayırlara vesile olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.

    Törende konuşan Kaplam Otomotiv Yönetim Kurulu Üyesi Hanibal Kaynakçıoğlu ve Valeo Genel Müdürü Tuna Arıncı da Bursa Uludağ Üniversitesi ile Ar-Ge ve proje temelli çalışmaların içerisinde bulunmaktan dolayı büyük bir memnuniyet duyduklarını söyledi. Şirket yöneticileri, işbirliğinin artarak devam etmesi temennisinde bulundu.

  • Hayırsever iş insanından BUÜ’ye önemli bağış

    Hayırsever iş insanından BUÜ’ye önemli bağış

    İş insanı ve avukat Hakan Dinçtürk, merhum annesi Asuman Dinçtürk’ün adını yaşatmak amacıyla üniversiteye özel bir destekte bulundu. BUÜ Sağlık Hizmetleri MYO’nun genel ihtiyaçlarında kullanılmak üzere Uludağ Üniversitesi Güçlendirme Vakfı’na 250 bin TL bağışta bulunan Hakan Dinçtürk, hazırlanan protokole Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz ve Güçlendirme Vakfı Müdürü Ramazan Üzü ile birlikte imza attı. Yapılan protokol ile MYO’da bulunan bilgisayar laboratuvarının adının Asuman Dinçtürk Bilgisayar Uygulama Laboratuvarı olarak değiştirilmesi yönünde karar aldı.

    “Bursa, her zaman üniversitesine sahip çıktı”

    Protokol imza töreninde konuşan Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Bursa’nın üniversitesi olmaktan her zaman gurur duyduklarının altını çizdi. “Bu şehir, üniversitesine her zaman sahip çıkmıştır. Bu şehrin hayırsever insanları fazladır. Bizleri desteklemekten asla geri kalmamışlardır. Hakan Dinçtürk Bey de onlardan birisidir” diyen Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz; “Meslek Yüksekokulumuzdaki bir takım iyileştirme çalışmalarını da onun sayesinde gidermiş olacağız. Üniversitemize bir tuğla, bir taş olsun destek veren herkesten Allah razı olsun. Kazancınız bol olsun. Nice hayırlara ve güzelliklere imza atmak nasip olsun. Eksik olmayın” açıklamasında bulundu.

    Eğitim en değerli konu

    Avukat Hakan Dinçtürk ise eğitimin kendileri için en değerli konuların başında geldiğini vurguladı. İşçi emeklisi bir baba ve ev hanımı bir annenin çocuğu olarak son derece zor koşullarda okuduklarını aktaran Hakan Dinçtürk; “Eğitim hayatının zorluklarını ve sıkıntılarını birebir yaşayan birisiyim. O yüzden elimizden geldiği kadar, imkânlarımız ölçüsünde bu alanda yardımlar yapmaya çalışıyoruz. Öğrenciler için bazı burs girişimlerimiz da oluyor. Eğitime yaptığımız destek bizleri mutlu ediyor” diye konuştu.

    MYO Müdüründen eski dostuna teşekkür

    Sağlık Hizmetleri MYO Müdürü Prof. Dr. Sinan Çavun da; “Bursa’ya ve bu şehrin değerlerine sahip çıkan eski dostum Hakan Dinçtürk Beyefendiye çok teşekkür ediyorum. Kendisine eksikliklerimizi aktardık. Daha sözümüzü bitirmeden destek olma sözü verdi. Bizim için yeri her zaman ayrı olacaktır. Çok teşekkür ediyoruz” dedi.

  • Uludağ Üniversitesi’nde “Atığın Modası Geçti”

    Uludağ Üniversitesi’nde “Atığın Modası Geçti”

    Prof. Dr. Mete Cengiz Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinliğe BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, tekstil sektörünün temsilcileri, akademisyen ve idari personel ile çok sayıda öğrenci katıldı. Program, stilist sanatçı Elif Kılıç’ın atıklardan yaptığı kıyafetlerden oluşan sergisinin gezilmesiyle başladı. Ardından Konservatuvar öğrencisi İdil Naz Alıcı mini bir piyano resitali sundu.

    Doğa bize miras

    Etkinliğin açılış töreninde konuşan Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz; ülke ve toplum olarak bir gelgit halinde olduklarına işaret ederek, mini bir iç değerlendirme yapılması gerektiğini kaydetti. Türkiye’nin ekonomik olarak ihracata dayalı bir büyüme sistemini tercih ettiğini ve bu yönde adımların atıldığını vurgulayan Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz; “Ülkeler ithalattan daha fazla ihracat yapmalıdır ki cari denge sağlansın. Ekonomi politikasının ana gündemi bu doğrultuda oluşuyor. Ülkemizde otomotiv her zaman ihracatta ilk sırada gelir. Pandeminin etkisi ile tekstil son 1-2 yıldır ilk sıralara yerleşmeye başladı. Toplumun refahı ve gelişmesi için ihracata ihtiyacımız var. İhracat için üretmeye ihtiyacımız var. Üretmek için de malzemeye ihtiyacımız var. Yani bu doğanın bize bahşettiği imkanları ürüne dönüştürme ihtiyacımız var. Bizden öncekilerin miras bıraktığı, bizim de sonraki nesile miras bırakmak zorunda olduğumuz ve hoyratça kullandığımız bir evren düzenimiz var. Tüm mesele bu işin dengesini doğru kurabilmektedir” diye konuştu.

    Artık biz başkalarına örnek olalım

    Dünyanın kapitalist bir düzen içerisinde ilerlediğini, modern kültürün de insanlara tüketimi empoze ettiğini söyleyen Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz; “Sürekli ilerleme adı altında çok büyük bir enerji, su ve toprak tüketimi yapılıyor. İlerlemeyelim, kendimizi geliştirmeyelim de diyemeyiz. Tek bir doğru yok. Bu konuda fikirler geliştirmemiz gerekiyor. İhracat yapmamız, para kazanmamız gerekiyor. O halde illa ihracat yapacaksak, pahada ağır tasarımlar ortaya koyalım. Başka ülkeler bize örnek olmasın, biz artık başka ülkelere örnek olacak projeler ortaya koyalım. Bizlerin de üzerine düşen görevler var. Bunları yavaş yavaş, bir merdiven çıkar gibi çözmeye çalışıyoruz. Bir anda hepsi olmuyor. Ancak bilinçli olmak ve doğru tercihler yapmak zorundayız. En azından bu konuda üzerimize düşen sorumlulukları minimum anlamda yerine getirmeye gayret etmeliyiz. Bu etkinliğin de zihinlerde bir soru işareti oluşturmasını istiyoruz. Bu evren hepimize emanet edildi. Har vurup harman savuramayız. Ülkemize, kaynaklarımıza ve dünyamıza sahip çıkmamız gerekiyor. Bu bilinçle hareket etmemiz gerekiyor” açıklamasında bulundu.

    Hızlı moda tüketim çılgınlığını tetikliyor

    BUÜ Sürdürülebilir Kampüs Koordinatörü Prof. Dr. Güray Salihoğlu ise yaptığı açılış konuşmasında tekstil sektörünün önemine vurgu yaptı. Salihoğlu; “Bugün sürdürülebilir tekstil diyoruz. Tekstil sektörü her anlamda büyük bir önem taşıyor. Milyonlarca çalışanı, uzun tedarik zincirleri var ve yüksek istihdam sağlıyor. Türkiye’de yaklaşık 1 milyon kişi bu alanda çalışıyor. Ancak çok fazla su ve enerji harcıyor. Toksik yükü ağır ve çok kirleten bir sektör. Lif üretiminden imalata, dağıtım ve perakendecilikten geri kazanıma, oluşan atıkların yönetimine kadar her aşamasında yüksek oranda çevresel yük çıkarıyor. Dünyada yapılan bir araştırmaya göre oluşan tekstil atıklarının yüzde 1’inden daha az bir kısmı yeni ürün olarak geri kazanılıyor. Hızlı moda kavramı bu sorunu en iyi ortaya koyan örneklerden birisidir. Tekstil sektörü, tüketim artsın diye reklam pazarına milyarlar harcıyor. Diğer taraftan mikroplastik kavramı karşımıza çıkıyor. Tekstil ürünlerinden denizlerimize ulaşan bu küçük plastik kirleticiler doğamızı tehdit etmeye devam ediyor. Sentetik kıyafetlerin içindeki plastik oranı arttıkça, bu kıyafetler her yıkandığında denizlerde mikroplastik birikimi oluyor ve bu plastikler balıkların midesine iniyor. Dolayısıyla soframıza kadar geliyor. Anne sütünde bile mikroplastik bulunduğunu gösteren bilimsel çalışmalar var” dedi.

    Kullanılan ürünler çöp olmasın

    Kişisel yaşam tarzına dikkat edilmesi gerektiğine işaret eden Sürdürülebilir Kampüs Koordinatörü Prof. Dr. Güray Salihoğlu; “Gereksiz alışveriş yapmayalım, elimizdekilerin kıymetini bilelim. Onları uzun süre kullanalım. Tekstil endüstrisi de az ve dayanıklı ürün üretsin. Ölmeyen tasarımlar yapsın. Temiz kaynaklar kullansın. Böylelikle kullanılan ürünler çöp olmadan hayatın içinde kalmaya devam edecektir. Bugün yapacağımız organizasyona katılan çok değerli katılımcılarımızla sektörün her halini konuşacağız. Yapılanları ve yapılabilecekleri konuşacağız. Konuşulanların, her anlamda olumlu eylemlere dönüşmesini diliyorum” şeklinde konuştu.

    Sektör temsilcileri ve akademisyenler tekstilin geleceğini konuştu

    Açılış töreninin ardından Sürdürülebilir Kampüs Koordinatörü Prof. Dr. Güray Salihoğlu, Koordinatör Yardımcısı Prof. Dr. Şule Turhan, Tekstil Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Dilek Kut, İpekiş Genel Müdürü Aşkın Kandil, Yılmaz İpek Kalite Sistem ve Sürdürülebilirlik Yöneticisi Hazal Onat, Nursim Geri Dönüşüm Genel Müdür Yardımcısı Bilun Aksoy, Sanatçı Elif Kılıç ve BUÜ Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamil Salihoğlu’nun bulunduğu geniş katılımlı bir panel düzenlendi. Panelde yer alan konuşmacılar tekstil sektöründeki atık yönetimi ve geri dönüşüm uygulamalarına dair görüşlerini paylaştı.

    Eski ürünler hediye çekine dönüştü

    Program çerçevesinde önemli bir sosyal sorumluluk çalışması da yürütüldü. Fuaye alanında hazırlanan geri dönüşüm kutularına eski giysi ve eşyalarını getiren katılımcılar, karşılığında kitap ve kırtasiye ürünleri alabilecekleri hediye çekleri ile ödüllendirildi.

    Müzik Eğitimi Öğretmenliği Bölümü öğrencilerin mini bir konser verdiği organizasyon çerçevesinde açılan stantlarda sürdürülebilir tekstil uygulamalarından örnekler katılımcıların beğenisine sunuldu.

  • BUÜ’den Özbekistan’a akademik destek

    BUÜ’den Özbekistan’a akademik destek

    BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Ali Şir Nevai Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Shuhrat Sirojiddinov ve Üniversite heyetini ağırladı.

    Ziyarette Ali Şir Nevai Üniversitesi Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Rektör Yardımcısı Nozliya Normurodova, Dekan Botir Elov, Türkiye Özbekistan Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı ve Milletvekili Osman Mesten’in danışmanı Selman Oruç ile Özbekistan Fahri Konsolos Yardımcısı Sureyyo Khodjoeva, BUÜ Uluslararası Akademik İlişkiler Koordinatörü Prof. Dr. Bülent Şenay ile UAİK Ofis Koordinatörü Öğr. Gör. Seval Şahin hazır bulundu.

    Bursa’nın İslam tarihi için önemli olduğunu vurgulayan Ali Şir Nevai Rektörü Prof. Dr. Shuhrat Sirojiddinov, iki ülke arasında gönül ve dil yakınlığı olduğunu belirterek, bu yakınlığı ikili işbirliğine yansıtma niyetlerinin olduğunu söyledi. Prof. Dr. Sirojiddinov, ‘Türkiye, Türk dünyasının başıdır’ diyerek, küçük bir üniversite olduklarını, BUÜ gibi büyük bir üniversiteden kendilerine rehberlik etmelerini beklediğini aktardı. Rektör Sirojiddinov ayrıca, Özbekistan’ın dil ve din çalışmaları için önemli bir kaynak olduğunun altını çizerek, BUÜ’lü akademisyenlerin kendi üniversitelerinde yürütülecek çalışmalara destek vermeleri çağrıda bulundu.

    BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz da misafir Rektörün sözlerine atıfta bulunarak, Buhara ile birlikte Bursa’nın İslam tarihinde çok önemli bir yer tuttuklarını aktardı. Rektör Kılavuz, üniversiteler arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi ve akademisyenler arasındaki bağların güçlendirilmesi adına ortak alanlarda konferanslar düzenlenebileceği dile getirildi.

    Toplantıda mutabık kalınan noktalar üzerinden ikili işbirliği anlaşması (MoU) imzalandı.

  • Bursa’daki antik kentin tapınağı gün yüzüne çıkarılıyor

    Bursa’daki antik kentin tapınağı gün yüzüne çıkarılıyor

    Bursa’nın Nilüfer ilçesindeki turistik Gölyazı Mahallesi’nde bulunan ve Apollon’a adandığı değerlendirilen tapınakta kazı çalışmaları sürüyor.

    Mahallenin güneybatısında, Uluabat Gölü kıyısına oldukça yakın mesafede bulunan Kız Ada’da Helenistik dönemden kaldığı düşünülen, zamanla tahrip olan ve üzeri kapanan tapınakta bu yıl başlatılan kazılarda, yapının kısmen ortaya çıkmasıyla daha fazla bilgiye ulaşılıyor.

    Kazı ekibi, alana ilişkin 19’uncu yüzyılda bazı araştırmacılar tarafından yapılan çizim üzerinden kalıntıları açığa çıkarmaya çalışıyor.

    Kazı başkanı ve Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Derya Şahin, modern adı Gölyazı olarak geçen yerleşimin antik dönemde Apollonia ad Rhyndacum Antik Kenti olarak bilindiğini söyledi.

    Şahin, alanın 1800’lü yılların sonlarına doğru bazı araştırmacılar tarafından keşfedildiğini ve kalıntıların taslak planlarının çizildiğini ifade etti.

    Bölgenin 19. yüzyılın sonlarından itibaren bilinen bir yerleşim olduğunu ve bugün Kız Ada olarak adlandırıldığını belirten Şahin, “Kız Ada dediğimiz yer Apollon kutsal alanı olarak tanımlanıyor. Yani antik dönemde tanrı Apollon için adanmış ve etrafı bir temenos surlarıyla çevrilmiş, içinde bir tapınağın bulunduğu, etrafında stoanın yer aldığı yapı kompleksi, kutsal alan içerisindeyiz.” diye konuştu.

    Şahin, alanda 2000’li yılların başında Serdar Aybek ve Ali Kazım Öz tarafından yüzey araştırması yapıldığını dile getirerek şunları kaydetti:

    “O dönemde alanla ilgili çok kısa neticeler yayınlanıyor ancak kazı çalışmalar yapılmadığı, alanda çok yoğun bitki örtüsü olduğu için yapıya dair çok fazla veri elde edilemiyor. İlk defa 2017 yılında, Bursa Müze Müdürlüğü başkanlığında, Bursa Uludağ Üniversitesi Arkeoloji Bölümü bilimsel danışmanlığında ve yine Nilüfer Belediyesinin destekleriyle bazı noktalarda sondaj çalışmaları yapılıyor ve yapılara dair veriler elde edilmeye başlanıyor. Sonra bir süre alanla ilgili çalışmalar duruyor.”

    “Tapınağa dair daha fazla veri elde etmeye başladık”

    Geçen yıl tekrar Bursa Müze Müdürlüğü başkanlığında çalışmalara başladıklarını aktaran Şahin, şöyle devam etti:

    “Bu yıl Cumhurbaşkanlığı kararı, Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle kazıları sürdürüyoruz. Burada artık tapınağa dair daha fazla veri elde etmeye başladık. Amacımız, alanda gerçekten 19’uncu yüzyılda yapılan çizimlere dair buluntuların olup olmadığını görmek, adada buluntular ve yapıların tarihiyle ilgili verileri elde edip yayınlanmasını ve halkımızla paylaşılmasını sağlamak. Adanın ziyaretçilere de açık hale getirilmesini sağlamak öncelikli görevimiz arasında yer alıyor. Çünkü Gölyazı’da yoğun turist ziyareti de söz konusu ve insanlar kayıklarla geziler yapıyor. Biz onları gezilerinde kültür varlıklarıyla da buluşturmak istiyoruz.”

    “Devşirme malzeme olarak kullanıldığını biliyoruz”

    Şahin, tapınaktaki bazı parçaların zamanla Gölyazı Mahallesi’ne taşınarak devşirme malzeme olarak kullanıldığına tanıklık ettiklerini aktardı.

    Kutsal alanın kronolojik süreci hakkında bilgi veren Şahin, “Tapınaktaki duvarların özelliklerine baktığımızda Arkaik döneme kadar gidebilen ve süreç içerisinde sıklıkla genişletilerek daha geniş bir tapınağın elde edildiğini görebiliyoruz. Tapınağın üst mimari elemanlarına dair, yine korniş buluntularına dair alanda tespit ettiğimiz mimari parçalar var ve bir kısmının da yerleşimde yine sur duvarlarında devşirme malzeme olarak kullanıldığını biliyoruz.” ifadelerini kullandı.

    Şahin, çalışmaların devam ettiğini, 5-10 yıl içerisinde adadaki yapılanma, tapınak ve etrafında var olduğu tahmin edilen stoa ile tonozlu yapılarla ilgili ön bilgi edinilmesini sağlayacaklarını anlattı.

  • TÜBİTAK 4004 projesi İznik’te uygulandı

    TÜBİTAK 4004 projesi İznik’te uygulandı

    Nilüfer Anadolu İmam Hatip Lisesi ve Bursa Uludağ Üniversitesi iş birliğiyle TÜBİTAK 4004 Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları Programı kapsamında desteklenen proje, 10-14 Ekim’de yapıldı.

    Proje kapsamında 17 farklı ilçeden 30 lise öğrencisi İznik ilçesinin tarihi ve kültürel varlıklarını tanıma fırsatı buldu.

    İznik Gölü ve havzasında öğrencilere, projeye katılan 14 akademisyen ve 2 uzman öğretmen uygulamalı eğitim verdi.

    Öğrencilerin doğaya ilgilerini artırma amacıyla gerçekleştirilen eğitimler sonunda katılımcılar belgelerini aldı.

  • Geçmişten günümüze edebiyatta Bursa

    Geçmişten günümüze edebiyatta Bursa

    “Bursa’nın Edebiyatı / Edebiyatın Bursa’sı Bilgi Şöleni, Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’ndeki açılış töreni ile başladı. Etkinliğin açılış töreninde konuşan Bursa Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Fethi Yıldız, Bursa’nın Osmanlı devri edebiyatının ilk nüvelerinin verildiği yer olduğunu hatırlattı.

    Bir devletin sağlam temeller üzerine inşa edilmesi ve geleceğe emin adımlarla ilerlemesinin, kendine has edebiyat ve sanat eserlerinin vücut bulmasıyla mümkün olacağını ifade eden Yıldız, “Bursa; Ahmed Paşa’dan Lamiî Çelebi’ye, Ahmed Vefik Paşa’dan Süleyman Çelebi’ye, İsmail Beliğ’den Niyâzî-İ Mısrî’ye kadar çok sayıda Osmanlı dönemi edebiyatçısının yetişmesine zemin hazırlamıştır. Ayrıca Türk ve yabancı seyyahlar, Bursa’ya bir şekilde yollarını düşürüp seyahatnamelerinde Bursa’nın özelliklerine ve güzelliklerine temas etmişlerdir. Cumhuriyet devri ile birlikte Yahya Kemâl Beyatlı, Ahmet Haşim, Ahmet Hamdi Tanpınar, Nazım Hikmet Ran, Reşat Nuri Güntekin, Sait Faik Abasıyanık gibi birçok edebiyatçı, Bursa’yı eserlerine konu edinmiştir. Bunun yanı sıra Bursalı birçok kıymetli edebiyatçı da eser verdi ve eser vermeye devam ediyor. Ecdadımızdan aldığımız mirasa sahip çıkmak, yeni üretimlere ve tanışıklıklara zemin hazırlamak adına bursa büyükşehir belediyesi olarak biz de üzerimize düşeni yapıyoruz. “Bursa’nın Edebiyatı / Edebiyatın Bursa’sı Bilgi Şöleni” gibi güzide bir faaliyeti düzenlemek ve Türk edebiyatı çalışmalarına katkı sunmak bizim için gurur verici” diye konuştu.

    Bursa’nın Edebiyatı / Edebiyatın Bursa’sı Bilgi Şöleni Düzenleme Kurulu Üyesi ve Bursa Uludağ Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Pro.Dr. Alev Sınar Uğurlu da toplam 9 bilimsel oturumda Bursa’nın edebiyattaki yeri ve önemi ile yerli ve yabancı seyyahların gözünden Bursa’da edebiyatın tüm yönleriyle ele alınacağını söyledi.

    Konuşların ardından Büyükşehir Belediyesi Başkanvekili Fethi Yıldız, katılımcılara teşekkür belgelerini takdim etti.

  • Bursa’da rekor promosyon! 30 bin TL’de anlaşma sağlandı

    Bursa’da rekor promosyon! 30 bin TL’de anlaşma sağlandı

    BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, tamamlanan promosyon görüşmeleri hakkında bilgilendirme yapmak amacıyla üniversitede faaliyet gösteren sendika temsilcileriyle bir araya geldi. Toplantıda Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Adem Doğangün, Üniversite Genel Sekreteri Osman Dikmen ile Strateji Geliştirme Daire Başkanı Kamuran Üstün de hazır bulundu. Toplantıda konuşan Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, 11 Ekim’de promosyon ihalesini tamamladıklarını ve personelin alacağı promosyonla ilgili banka ile 35 bin 250 TL’ye anlaşma sağladıklarını açıkladı.

    Önceki anlaşmanın iptal edilmesi nedeniyle yaklaşık 5 bin 250 liranın kesileceği ve personele net 30 bin TL’nin kalacağını vurgulayan Kılavuz, “Promosyon görüşmelerinde Türkiye Ekonomi Bankası ile anlaştık. Öncelikle bu konuda bizlere yardımcı olan ve destek veren herkese teşekkür ediyoruz. Banka yetkilileri promosyon ödemelerini en erken Aralık 15 gibi yapabileceklerini ifade etti. Fakat bu işin tam karara bağlanması, imzaların atılması ve diğer işlemler için halen daha muvafakatname vermeyen arkadaşlarımız var. Takdir edersiniz ki herkesin kendine göre geçerli sebepleri olabiliyor. Ancak burada hep birlikte hareket edilmesi ve gerekli evrakların bir an önce toparlanması gerekiyor. Sendika yöneticilerimizle bu vesileyle bir araya gelmiş bulunuyoruz. Herkes kendi temsil ettiği sendikadaki üyelerle görüşmelerini hızlıca yapmalı ve belgelerini göndermeyen arkadaşları ikaz etmeli. 7 bin 500 personelimiz var. Büyük bir rakam. Burada her görüşten insan var. Ancak hepimizin ortak düşüncesi, beklentisi ve talepleri mutlaka var. Eksiklerimizi ne kadar hızlı tamamlarsak, hepimiz için o kadar iyi olur. Mazereti olan personelimize de ulaşılsın ve onlar da bu konu hakkında bilgilendirilsin. Sonuç hepimize hayırlı ve uğurlu olsun” diye konuştu.

    “Süreci hızlı ve eksiksiz tamamlamamız gerekiyor”

    Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Adem Doğangün de sendika temsilcilerine promosyon görüşmelerinde kendilerine verdikleri güven ve destekten dolayı teşekkür etti. Samimi bir süreci geride bıraktıklarının altını çizen Doğangün, “Nihayetinde çalışanlarımızı temsil ettiğimiz bir süreci geride bıraktık. Buradaki ana hedefimiz çalışanlarımızın mağdur edilmemesidir. Eğer bu muvafakatnameleri eksiksiz olarak veremezsek nihayetinde promosyonlar tam olarak alınamayacaktır. Bizim hedefimiz tüm personelimize net 30 bin TL’nin verilmesini sağlamaktır. Bunun için de tüm sendika temsilcilerimize ve yöneticilerimize büyük görevler düşmektedir. Hep birlikte hareket edeceğiz ve en kısa sürede belgeleri tamamlayacağız inşallah” açıklamasında bulundu.

    Toplantıya katılan sendika temsilcileri de belge toplama sürecini titizlikle yürüttüklerini ve en kısa sürede çalışmayı tamamlayacaklarını belirtti.

  • BUÜ Hastanesi’ne modern yemekhane

    BUÜ Hastanesi’ne modern yemekhane

    BUÜ Hastane Yemekhanesi’nin ilk harcının dökülmesi törenine Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Adem Doğangün, Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu, Hastane Başhekimi Prof. Dr. Rıdvan Ali, Üniversite Genel Sekreteri Osman Dikmen, akademisyen, hemşire ve idari personel katıldı.

    Törende konuşan Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Üniversite Hastanesi’nde görev yapan personelin yıllardır modern bir yemekhaneye ihtiyaç duyduğunu belirtti. Üst kademeden en alt kademedeki görevlinin dahi bu konuda talepte bulunduğunu aktaran Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz; “Göreve geldiğimiz ilk andan itibaren bizlere bu konu hakkında malumat aktarılmıştı. Mevcut yeri incelediğimizde gerçekten yeni ve modern bir yemekhanenin ihtiyaç olduğu açıkça görülüyordu. Yönetim olarak diğer sıkıntıları olduğu gibi bu sorunu da çözmemiz gerektiğini düşündük. Plan ve projelendirme çalışmalarını tamamladık. Bugün de temelini atıyoruz. Bu işte emeği bulunan herkese gönülden teşekkür ediyorum” diye konuştu.

    Maliyeti 11 milyon lira

    Yemekhane binası inşaatının tamamen Üniversitenin kendi imkanlarıyla yapılacağını açıklayan Rektör Kılavuz; “Devletimizin maalesef her ihtiyacımıza kaynak ayırması söz konusu olamıyor. Bizler de kendi sorunlarımızı kendi imkanlarımızla gidermeye gayret ediyoruz. Bugün temelini attığımız yemekhanenin toplam kullanım alanı bin 500 metrekare olacak. İki katlı şekilde yapılacak binamızın bizlere maliyeti yaklaşık 11 milyon TL olacak. Binamızı inşallah 6 ay içerisinde tamamlayarak, 2023 Nisan ayında burayı açmış olacağız. Cenab-ı Hakk inşallah yeni binamızda, nezih ve modern bir ortamda yemek yemeği bizlere nasip eder. Üniversitemize, Hastanemize ve tüm personelimize hayırlar getirmesini diliyorum” açıklamasında bulundu.

    BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, açılış konuşmasının ardından Üniversite ve Hastane Yöneticileriyle birlikte yemekhane inşaatının ilk harcını döken butona bastı.

  • BUÜ Nilüfer Hatun Konukevi hizmete açıldı

    BUÜ Nilüfer Hatun Konukevi hizmete açıldı

    BUÜ Yönetimi, Üniversitede bulunmayan ve yıllardır eksikliği hissedilen konukevi sorunu çözdü. Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz’un önerisiyle yer arayışına giren Üniversite Yönetimi; yeni KYK yurtlarının yapılması ve öğrenci yurtlarındaki kapasitenin yükseltilmesinin ardından kendi işlettiği Nilüfer Hatun Erkek Öğrenci Yurdu’nu yenileyerek 23 suit, 85 tek kişilik standart oda kapasitesi olmak üzere 104 oda ve toplamda 127 yatak kapasitesi bulunan Konukevi’ne dönüştürdü.

    “Öğrencilerin yurt sorunu kalmadı”

    Açılışta konuşan Rektör Prof. Dr. A. Saim Kılavuz; “Bugün üniversitemiz için güzel ve faydalı bir iş için buluştuk. Bu binamız daha önce Nilüfer Hatun Erkek Öğrenci Yurdu olarak faaliyetlerini sürdürüyordu. Üniversitemizin ise jüriye gelen hocalar dahil olmak üzere misafirlerini konaklatabileceği bir mekanı yoktu. Anadolu şehirlerinde düşük nüfuslu illerin yeni kurulan üniversitelerinde bile uygulama otelleri, konukevleri, dışarıdan gelen misafirlerini ağırlayabilecekleri mekanlar bulunuyor. Biz ise köklü ve geçmişi olan bir üniversite olmamıza rağmen maalesef bundan mahrumduk. Bu binanın elden geçirilmesi de gerekiyordu. Pandemi döneminde Gençlik ve Spor Bakanlığı’mız, Kredi Yurtlar Kurumu’na bağlı olmak üzere kampüsümüz içerisinde 8-9 bin öğrencinin daha barınabileceği yeni yurtlar yaptı. Öğrenci yurtlarının kapasitesi çok arttı. Madem bu kapasite arttırıldı ve ihtiyacın fazlasına çıkarıldı. Bizler de burada kalan öğrencilerden, KYK yurtlarında alınan ücretin iki katını almak zorunda kalıyorduk. Öğrenci yurdu işini KYK’ya bırakalım, biz burayı asıl ihtiyacımız olan Konukevi’ne dönüştürelim istedik. Kararı aldık, bütçeden geçirdik. Kendi imkânlarımızla böyle güzel bir Konukevi’ni hizmete geçirmeyi başardık” dedi.

    Bursa Uludağ Üniversitesi’nin bir araştırma üniversitesi olduğuna işaret eden Rektör Kılavuz; “Araştırma Üniversitesi noktasında çok fazla akademisyeni veya araştırmacıyı üniversitemizde ağırlamak zorundayız. Fakat gelen konuklarımızı burada ağırlayamıyoruz. Bu güne kadar hep mahcup olduk. Bu sadece bir sosyal faaliyet olarak görülmemelidir. Araştırmanın kalitesinin arttırılması adına araştırmacılarımız için lojiktik bir imkân da oluşturalım diye düşündük. Böyle bir kıymetli yapı ortaya çıktı. İnşallah yakın zamanda kahvaltı ve lokanta imkânını da sağlayacağız. İhale yöntemi ile o problemi de çözeceğiz. Bursa Büyükşehir Belediyemiz ve Belediye Başkanımız Sayın Alinur Aktaş’a huzurlarınızda çok teşekkür ediyoruz. Bizlere çok kıymetli katkıları oldu, olmaya da devam ediyor. Kendisinden ve ekibinden Allah razı olsun. Öğrencilerimizin kahvaltı ihtiyacını karşılaması adına 2 çorba çeşmesi açtırdı. Akademik yıl açılışımız öncesi peyzaj çalışmalarını Büyükşehir Belediyemiz yürüttü. Muhteşem bir görüntü ortaya çıktı. Üniversitemize gelen herkes kampüsümüzün güzelliklerini görebiliyor. Yeni binamızın açılışında da bizleri yalnız bırakmadılar. Konukevi’mizin Üniversitemize hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum” şeklinde konuştu.

    “Başkan Aktaş’tan Bursa’ya yeni butik üniversite önerisi”

    Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ise yaklaşık 20 yıl önce Bursa Uludağ Üniversitesi’nden mezun olduğunu vurgulayarak; “Bugün üniversitemizde 71 bin öğrenci eğitim görüyor. Türkiye’de bu nüfusa sahip olmayan vilayetler var. Burası yaşayan çok büyük bir organizma. Geçmiş yıllarda ulaşımda sıkıntılar yaşanıyordu. 3 araç değiştirerek üniversiteye geliyorduk. Bugün ise çok ciddi bir değişim yaşandı. Takdir edersiniz ki böyle bir üniversitenin konukevinin olmaması büyük bir eksiklikti. İlerleyen yıllarda belki de ikinci bir konukevini açmak bile gerekebilir. Böylesine canlı bir yere bu imkanı sağlamak gerekiyor. Bu yapıyı üniversiteye kazandıran herkese teşekkür ediyoruz. Bursa Uludağ Üniversitemiz, Bursa Teknik Üniversitemiz ve yeni açılan Mudanya Üniversitemizle birlikte şehrimizi büyütmeye devam ediyoruz. Üniversite anlamında belki birkaç üniversite daha Bursa’mıza yapılabilir. Öğrenci sayısı anlamında üniversitelerimizi büyütmek yerine, daha butik diye tabir edilen üniversiteler açılabilir. Bursa’da sanayi, tarım, ticaret ve nüfus olarak bunun altyapısı ve karşılığı hazır durumda” diye konuştu.

    “Öğrenciler Bursa’yı tanısın istiyoruz”

    Bursa Uludağ Üniversitesi’nin konum açısından şehrin dışında kalmış gibi bir algı oluşturulduğunu vurgulayan Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş; “Üniversitelerimizin şehrimizdeki sosyal ve kültürel hayata çok büyük bir katkı yaptığına inanıyorum. Öğrencilerimizle zaman zaman bir araya geliyorum. Burada 4-5 yıl eğitim gördüğü halde hayatı Görükle’den ibaret sanan öğrencilerimizin olduğunu öğrence büyük bir üzüntü duyuyorum. Bursa; tarih, kültür, sanat ve sosyal hayatın en iyi yaşandığı şehirlerden bir tanesi. Gençlerin şehrimizi gezmemesi, onları için büyük bir eksiklik. Bu eksikliği gidermek adına ‘Geziyorum, Şehrimi Öğreniyorum’ gibi farklı projeleri hayata geçiriyoruz. Öğrencilerimizi İznik’ten Uludağ’a, Bursa Merkez’den farklı ilçelere kadar Büyükşehir Belediyesi olarak biz gezdiriyoruz. Bu konuyla alakalı çok sayıda projeyi hayata geçirmeye de devam edeceğiz. Bugün açılışını yapacağımız konukevinin de şehrimize gelecek ziyaretçi sayısını arttıracağına inanıyorum. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.