Etiket: bursa uludağ üniversitesi

  • BUÜ’de ‘Güvenli Park’ bilgilendirmesi

    BUÜ’de ‘Güvenli Park’ bilgilendirmesi

    Bursa Uludağ Üniversitesi Teknik Bilimler MYO İş Sağlığı ve Güvenliği Programı ile BUÜ İş sağlığı ve Güvenliği Koordinatörlüğü işbirliğinde ‘Güvenli Park Ediyorum’ projesi hayata geçirildi.

    İş Sağlığı ve Güvenliği Programı öğrencileri, etkinlik çerçevesinde özellikle Acil Durumlar Hakkında Yönetmelik gereği acil çıkışa uygun, aracın yönü dışarı olacak şekilde park etmemiş araçlara doğru park etmeye yönelik hazırlanan el broşürleri dağıttı.

    Toplam 5 gruba ayrılan öğrenciler Görükle Kampüsü içerisindeki farklı alanlarda proje çalışması yaptı.

  • Sigara yılda 8 milyon can alıyor

    Sigara yılda 8 milyon can alıyor

    Prof. Dr. Mete Cengiz Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen etkinliğe BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Tütünsüz Kampüs Projesi Sorumlusu Prof. Dr. Mehmet Karadağ, Prof. Dr. Nihat Özyardımcı Sigara Bırakma Polikliniği Sorumlusu Prof. Dr. Yeşim Uncu, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı. Programda konuşan Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Tütünsüz Kampüs Projesi’ni hayata geçirmek için çalışmalara devam ettiklerini vurguladı.

    Bu konuda toplum algısının en temelden değiştirilmesi gerektiğine işaret eden Prof. Dr. A. Saim Kılavuz; “Üniversite olarak bu alanda projelerimiz sürüyor. Ancak 70 bin öğrencimiz, 8 bin personelimiz, hastanemiz ve bu hastaneye gelen giden binlerce insan var. Bu projemizi tam anlamıyla uygulayabilmek şuan için zor görünüyor. Sigarayı bırakmanın en değerli yolunun kişisel irade olduğuna inanıyorum. Yasaklar ile bu konuda bir yere varmak mümkün değil. Tütünden uzak durmak için aileden başlayan, ilköğretim ve ortaöğretimde devam eden, ardından üniversitede, daha sonra çevresi ile ilişkilerinde uygulanması gereken bir bilincin hep birlikte oluşturulması lazım. Bu kolay bir hadise değil. Belki nesil veya nesiller alacak. Bu işin zorluğunu bilir, yılmadan çalışır ve her gün en azından bir kişiyi kurtarabilirsek kazançlı olduğumuzu düşünmeliyiz” diye konuştu.

    Akademik kariyerini İlahiyat Bilim Dalı üzerine yaptığını hatırlatan Rektör Kılavuz; “Kutsal Kitabımız; bir insanın yaşatılması, toplumun yaşatılması demektir diyor. O halde biz, bu zararlı olan ve öldürücü etkisi bulunan tütünden bir kişiyi kurtarabilsek, zamanla tüm toplumu kurtarmayı başarabileceğiz. Yine Kutsal Kitabımızda; ‘Bir toplum kendisini değiştirmediği müddetçe Allah o toplumu değiştirmez’ buyuruluyor. Bu çok net bir ifadedir. Her birimizin bireysel tercihleri var. Bunlar toplumsal tercihe dönüşürse, işte o zaman toplum değişir. Herhangi bir kurtarıcı beklemek yerine; öncelikle kendimizi bu zarardan korumak, sonra en yakın çevremizden başlayarak, ailemizi, mahallemizdekileri, ilçemizdekileri, ilimizdekileri ve ülkemizdekileri kurtarmak için çabalamalıyız” dedi.

    Tütünsüz Kampüs Projesi Sorumlusu Prof. Dr. Mehmet Karadağ ise sorunun tam anlamıyla uluslararası bir sigara salgını olarak adlandırılabileceğinin altını çizdi. Salgın kelimesinin son iki yılda çok iyi anlaşıldığına işaret eden Prof. Dr. Mehmet Karadağ; “Koronavirüste tüm dünya durdu. İki yılda toplam 6 milyon kişi öldü. Sigara salgınında ise her yıl 8 milyon kişi ölmeye devam ediyor. Dünya Sağlık Örgütü, tütünü bir kitle imha silahı olarak kabul ediyor. Ot obur hiçbir hayvan tütün bitkisini yemiyor. Sigara, üreticisinin önerdiği gibi kullanıldığında öldüren tek yasal üründür. İçerisinde 7 bin çeşit kimyasal madde var. Bunların içinde de 50 tanesi doğrudan kanser yaptığı kanıtlanan maddelerdir. Nikotin, esrar ve eroinden daha fazla bağımlılık yapan maddedir. Bir kez deneyen kişi mutlaka tekrar alma ihtiyacı duyuyor” şeklinde konuştu.

    Prof. Dr. Nihat Özyardımcı Sigara Bırakma Polikliniği Sorumlusu Prof. Dr. Yeşim Uncu da kurumda yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verdi. Dileyen katılımcılar kürsüye çıkarak sigara nedeniyle yaşadıkları sorunlar ile bırakma süreçlerine dair konuşma yaptı.

  • Bursa’da uzman isimden maymun çiçeği açıklaması

    Bursa’da uzman isimden maymun çiçeği açıklaması

    Maymun Çiçeği’nin nadir görülen bir hastalık olduğunu belirten BUÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Halis Akalın, zoonotik hastalıkların hayvanlardan insanlara bulaşan mikroorganizmaların oluşturduğu söyledi.

    MAYMUN ÇİÇEĞİ NASIL BİR VİRÜS?

    Bununla birlikte bu virüs insandan insana da bulaştığını belirten Akalın, “Hastalığın etkeni Maymun Çiçek (Monkeypox) virüstür. Virüs, Çiçek Hastalığı (Smallpox) virüsü ile benzerlikler gösterken, çiçek hastalığına benzer bir hastalık tablosu oluşturur. Virüs çift sarmallı bir DNA virüsüdür ve RNA virüslerine göre (örneğin COVID-19 hastalığı etkeni olan SARS-CoV-2) çok daha nadir mutasyona uğrar. Virüsün Santral Afrika ve Batı Afrika olmak üzere iki kolu vardır. Dünyada saptanan teşhislerin büyük bir kısmı Santral Afrika kolu virüsü tarafından oluşturulmuştur. Maymun Çiçeği’nin hayvandan insana ve insandan insana bulaşabilmektedir. İnsandan hayvana bulaş bildirilmemiştir. Hayvandan insana bulaşta (zoonotik geçiş) enfekte hayvan ile doğrudan temas edilmesi veya enfekte hayvanın tüketilmesi rol oynar. Enfekte hayvanın kanı, vücut sıvıları veya deri lezyonlarına temas ile de bulaşma olabilir.” dedi.

    NASIL BULAŞIYOR?

    İnsandan insana bulaşta solunum damlacıkları, enfekte kişinin deri lezyonları, vücut sıvıları ya da kullandığı eşyalara çarşaf, giysiler, battaniye gibi temas edilmesinin rol oynadığını söyleyen Akalın Santral Afrika kolu virüsünün bulaşıcılığının daha fazla olduğunu açıkladı.

    VİRÜS VÜCUDA GİRDİKTEN SONRA NE ZAMAN BELİRTİ GÖSTERİR?

    Şu ana kadar Avrupa’da saptanan virüsün Batı Afrika koluna ait virüs olması insandan insana yayılımın daha az olabileceğini desteklemekle birlikte, bu konuda yeni bilgilere ihtiyaç olduğunu aktaran Prof. Dr. Halis Akalın, virüsün vücuda girdikten sonra hastalık belirti ve bulgularının ortaya çıkması için geçen sürenin (inkübasyon süresi) 7-17 (5-21) gün olduğunu söyledi.

    BELİRTİLER NELERDİR?

    Akalın, maymun çiçeği virüsü genellikle hafif seyirli olduğunu belirterek “Başlangıçta ateş ile birlikte genel bir baş ağrısı, kas ağrıları ve bitkinlik ile seyreden başlangıç (prodrom) dönemi mevcuttur. Bunu daha sonra döküntü ve hastaların çoğunda lenf bezlerinin büyümesi (koltuk altında, boyunda ve kasıkta) izler ifadelerini kullandı.

    HASTALIK NE KADAR SÜRÜYOR?

    Hastalık 2-4 hafta sürdüğünü ifade eden Akalın, “Döküntüler en sonunda kabuklanır ve kabuklara temas edenlere de virüs bulaşabilir. Batı Afrika kolu virüsünün sebep olduğu hastalıkta ölüm oranı yüzde 3.6-4.6 arasında, Santral Afrika kolu virüsünün sebep olduğu hastalıkta ise ölüm oranı yüzde 10.6 olarak bildirilmiştir. Dünyada çiçek aşısı 1980 yılından bu yana uygulanmamaktadır. Çiçek Hastalığı 1970’li yıllarda eradike edilmiştir. Çiçek aşısı yapılmış olan kişilerin yüzde 85’e varan oranlarda Maymun Çiçeği Hastalığına karşı da korunduğu bildirilmiştir. Çiçek aşısı olanların olmayanlara göre hastalığa yakalanma riski 5 kat azalmaktadır. Virüse maruz kaldıktan sonraki ilk 4 gün içinde çiçek aşısı yapılması hastalık gelişmesini önleyebilir, maruziyetten sonraki 4.-14. günler arasında yapılırsa hastalığı önlemez fakat daha hafif geçmesini sağlar. Hasta ya da hastalık şüphesi olan kişilerle doğrudan ya da bu kişilerin kullandığı eşyalarla temas etmekten kaçınmalıdır. Temas eden kişiler kendilerini 21 gün karantinada tutmalı, hastalık belirtilerinin olması halinde sağlık kurumlarına başvurmalıdır. Sağlık kurumuna gidişi sırasında başkalarına bulaşmaması için gerekli önlemler alınmalıdır” diye konuştu.

    “HAYVANLARLA TEMASTAN KAÇINILMALI”

    Kemirgenlerle, maymunlarla ve diğer yabani hayvanlarla temastan kaçınılması gerektiğini belirten Akalın, “El hijyeni ve genel hijyen kurallarına uyulmalıdır. Maymun Çiçeği Hastalığının endemik olduğu Afrika ülkeleri dışında ortaya çıkması ve Afrika ülkelerindeki artışın altında yatan sebepler içinde iklim değişikliği, çiçek aşısının kaldırılmasıyla toplumsal immünitenin azalması, yağmur ormanlarına zarar verilmesi, hastalığın endemik olduğu Afrika ülkelerindeki jeopolitik ve silahlı çatışmalar ve insanların mobilitesinin fazla olması gibi durumlar öne sürülmektedir. Her ne kadar 7 Mayıs 2022 tarihinden bu yana kadar bildirilen teşhislerde bulaş yolu olarak cinsel temas ön planda görünse de hastalık cinsel yol ile bulaşmaktan ziyade yakın temasla bulaşan bir hastalıktır. Günümüzde insanların mobilitesinin çok fazla olması, hastalığın bir pandemi yapma ihtimalini göz ardı etmememizi gerektirmektedir. Bununla birlikte, Avrupa’da şu ana kadar saptanan virüsün daha az bulaşıcı olan Batı Afrika kolundan olması, hastalığın bulaş şekli ve bulaşın belirti ve bulguların ortaya çıkmasıyla başlaması göz önüne alındığında, COVID-19 pandemisi gibi bir pandemiye yol açma ihtimali yüksek görünmemektedir” şeklinde konuştu.

  • 12. Marconi Medya Ödülleri sahiplerini buldu

    12. Marconi Medya Ödülleri sahiplerini buldu

    Bursa Uludağ Üniversitesi Radyo ve Televizyon Topluluğu’nun Prof. Dr. Mete Cengiz Kültür Merkezi’nde düzenlediği Türkiye’nin ilk Dijital Sanat Eseri (NFT) ödüllü medya töreninde 12 kategoride 12 isim ödüle layık gördü.

    NFT ödülüne lâyık görülen ünlüler ise ”Camdaki Kız” dizisinin sevilen oyuncusu Merve Polat, Emre Yücelen, Sergen Deveci, Kadir Özübek, Erman Gülgeç, Mehtap Algül, Murat Soner, Tuğkan Gönültaş, Berk Keklik ve Berfu Yenenler oldu.

    Uludağ Üniversitesi Marconi Medya ödülleri için Türkiye’de bir ilke imza atıldı

    Ödül sahiplerine özel tasarım çoğaltılamayan ve benzersiz dijital sanat eserinin takdim edildiği törene çok sayıda öğrenci katıldı. Kuliste konuşan sevilen oyuncu Merve Polat, ”Çok güzel bir ödül töreniydi. Üniversite topluluğu olmasına rağmen profesyoneli aratmayacak kadar iyi bir organizasyon gördüm. Çok mutlu oldum, çok keyif aldım. Dilerim nicelerini görürüz” diye konuştu.

    Radyo ve Televizyon Topluluğu Başkanı Baha Solmaz, ”Marconi Medya Ödülleri’nin 12.’sini düzenlendik. Bu medya ödül töreninde diğer medya ödüllerinden farklı olarak Türkiye’de ilk defa Dijital Sanat Eseri (NFT) ödüllerini vermiş olduk. İştirak sağlayan değerli sanatçılarımıza çok teşekkür ediyorum. Seneye 13. NFT ödüllerini sahiplerine kavuşturmayı umuyoruz” ifadelerini kullandı.

  • BUÜ’de öğrenci festivalleri başladı

    BUÜ’de öğrenci festivalleri başladı

    BUÜ Sağlık, Kültür ve Spor Dairesi Başkanlığı’nın organizasyonunda gerçekleştirilen öğrenci festivalleri Görükle Kampüsü’nde başladı. Organizasyonun açılış törenine Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Üniversite yöneticileri, akademik ve idari personelin yanı sıra çok sayıda öğrenci de katıldı.

    Festival çerçevesinde açılan stantları ziyaret eden Rektör Prof. Dr. A. Saim Kılavuz, öğrencilerle sohbet etti. Etkinlik alanında düzenlenen oyunlara da eşlik eden Prof. Dr. A. Saim Kılavuz, canlı bir kampüs için çok sayıda projeye imza attıklarını söyledi.

    Yeni yatırımlar ile kampüsün 7/24 yaşayan bir Üniversite görüntüsüne kavuşacağının altını çizen Kılavuz, öğrencilerin dersler dışında da hiç sıkılmadan kampüs içerisinde vakit geçirebileceklerinin sözünü verdi.

  • BUÜ’de Geleneksel Halk Oyunları Şenliği düzenlendi

    BUÜ’de Geleneksel Halk Oyunları Şenliği düzenlendi

     

    Genel Sanat Yönetmenliğini BUÜ Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlisi Nazım Gürak’ın üstlendiği şenliğe Türkiye’nin farklı bölgelerinden 10 grup katıldı.

    Gecede BUÜ Halk Oyunları Topluluğu; Zeybek, Artvin, Roman ve Stilize Halk oyunlarından örnekler sundu. Kütahya Dumlupınar Üniversitesi ve Eskişehir Osmangazi Üniversitesi de kendi yöre oyunları ile geceye katıldı. Diğer konuk guruplar ise; NAKEM Gençlik Spor Derneği Kosova oyunları, NAZENDE Gençlik Spor Derneği Bursa oyunları, Tahtakıran Folklor Derneği Kılıç Kalkan oyunları ile şenliğe katıldı. Düzenlenen Semazen gösterisi de geceye renk kattı.

    Salonun tamamen dolduğu gecenin sonunda BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz tarafından etkinliğe katılan guruplara ve geceyi hazırlayan Öğr. Gör. Nazım Gürak’a teşekkür belgesi verildi. Şenlik, katılan tüm grupların ve seyircilerin birlikte yaptığı Damat Halayı ile son buldu.

  • BUÜ’lü akademisyenler Türkiye’deki taşkınları mercek altına alacak

    BUÜ’lü akademisyenler Türkiye’deki taşkınları mercek altına alacak

     

    3501 Kariyer Geliştirme Programı çerçevesinde proje desteği almaya hak kazanan akademisyenler, Türkiye’de gerçekleşen taşkınların hem alansal hem de zamansal dağılışları ile bunları kontrol eden etmenlerin özellikleri ortaya koyacak akademik bir çalışmaya imza atacak.

    Proje yürütücülüğünü üstlenen Dr. Öğr. Ü. Abdullah Akbaş; “Akarsuların yataklarından taşarak çevreye yayılması sonucunda gerçekleşen taşkınlar, her yıl akarsu yataklarında ve taşkın ovalarında yaşayan birçok kişinin ölümüne ve büyük maddi zararlara neden olmaktadır. Meydana gelen bu taşkınlar iklimsel ve hidrolojik açıdan ekstrem (uç) değerlerden, havza içi arazi kullanım değişiklikleri, insan faaliyetleri ve havzaların şekilsel özelliklerinden etkileniyor. Türkiye’de meydana gelen taşkınlar genellikle meteorolojik koşulların (şiddetli yağışlar) uç değerlerine atfediliyor, ancak tarihsel taşkınları oluşturan tüm havza ve havza içi dinamiklerine ait süreçler tam olarak ortaya konulamıyor. Bu proje ile Türkiye’de gerçekleşen taşkınların hem alansal hem de zamansal dağılışları ile bunları kontrol eden etmenlerin özelliklerini ortaya koymaya çalışacağız” açıklamasında bulundu.

    Projeyi BUÜ’den Prof. Dr. Hasan Özdemir, İTÜ’den de Doç. Dr. Tolga Görüm ile sürdüreceklerini kaydeden Dr. Öğr. Ü. Akbaş, çalışmanın sonunda çok önemli akademik veriler elde edeceklerine inandıklarını vurguladı.

  • 3 boyutlu doku ve organ basımı BUÜ’de konuşuldu

    3 boyutlu doku ve organ basımı BUÜ’de konuşuldu

     

    Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği Bölümü tarafından düzenlenen ‘3 Boyutlu Yazıcılarla Doku ve Organ Basımı’ seminerinde PennState Üniversitesi’nde görev yapan Prof. İbrahim Tarık Özbolat konuşmacı olarak yer aldı.

    Bizzat yürütücülüğünü üstlendiği çalışmaları anlatan Prof. Özbolat’ı Mühendislik ve Tıp Fakültesi’nde görev yapan akademisyenler ile öğrenciler büyük bir ilgiyle dinledi.

    2007 yılından itibaren biyoyazıcılar ile doku üretimi üzerine çalışan ve bu alanda yazılmış en çerçeveli kitap olmak üzere 120’den fazla akademik yayını bulunan Prof. İbrahim Tarık Özbolat, Bursa’ya ve Uludağ Üniversitesi’ne ilk kez geldiğini aktardı. Yaklaşık 12 çeşit doku ve organ tipini üç boyutlu yazıcıları kullanarak basabildiklerini açıklayan Özbolat; “7 yıldır PennState Üniversitesi’ndeyim. Burada multidisipliner bir bölüm ve multidisipliner bir enstitüde hemen hemen yüzde 90 seviyesinde bu konularla ilgili çalışıyoruz. Kemikten tutunda kıkırdak, damar yapıları ve deri modelleri üzerinde projeler üretiyoruz. Bunun dışında akciğer modeli gibi gerçek organın fizyolojisine yakın 3 boyutlu modeller üretiyoruz. Kişiye özel tümör modelleri üzerine de çalışmalarımızı yürütüyoruz” diye konuştu.

    Makine Mühendisliği Bölümünün daveti üzerine Bursa Uludağ Üniversitesi’ne geldiğini kaydeden Prof. Dr. İbrahim Tarık Öztoprak, konuşmasının ardından yürüttükleri çalışmalar hakkında detaylı bir sunum gerçekleştirdi. Program, soru cevap kısmı ile sona erdi.

  • Romatoloji Kliniği’ne modern tedavi ünitesi

    Romatoloji Kliniği’ne modern tedavi ünitesi

    Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Hastanesi bünyesinde hizmet veren Romatoloji Kliniği, hayırseverlerin desteği ile modern bir tedavi ünitesine kavuştu. Hasta kabulüne başlayan tedavi ünitesinin açılışı kalabalık bir davetli topluluğuyla gerçekleştirildi.

    Açılış törenine BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ekrem Kaya, Hastane Başhekimi Prof. Dr. Rıdvan Ali, Romatoloji Kliniği yöneticileri, akademisyenler, hekimler, hastane yöneticileri ve bağışçılar katıldı.

    Törende konuşan Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, sağlık hizmetlerinin insana dokunan temel bilim dallarından birisi olduğuna işaret etti. Tıp Fakültesi ve Üniversite Hastanesi’nin bu anlamda çok kıymetli hizmetler yürüttüğünü vurgulayan Prof. Dr. A. Saim Kılavuz; “Bu hizmetlerin daha üst düzeyde gerçekleştirilebilmesi için sadece devletin bizlere verdiği desteklerle yetinmememiz gerekiyor. Hayırseverlerimizin desteği ile yapılacak yeni yatırımlar sayesinde imkânlarımızı daha kaliteli hale getiriyoruz. İnsana dokunacak ve memnuniyeti arttıracak yatırımlar yapıyoruz. Bursa, aynı zamanda bir emekli kenti oldu. Hayat süresi gittikçe uzuyor. Bu süreçte sağlık sorunlarımız ortaya çıkıyor. İnsan olarak da sağlığımıza özen gösteriyoruz. İşte tam da bu noktada hastanelerimizin bizlere vereceği sağlık hizmetinin seviyesi ön plana çıkıyor. Bizler hastanemizde bu seviyeyi yukarılara çıkarmak adına çalışmaya ve proje üretmeye devam ediyoruz. Aynı zamanda bugün burada olduğu gibi hayırseverlerimiz de bizlere çok kıymetli destekler veriyor. Tedavi ünitemizin inşaatında ve yenilenmesinde katkı veren bağışçılarımıza teşekkür ediyorum. Allah hayırlarını kabul etsin. Burada tedavi görecek ve iyileşecek hastalarımızın tüm dualarınınve sevabının aynı zamanda bağışçılarımıza da yazılacağına inanıyorum” diye konuştu.

    Rektör Kılavuz ve davetliler kurdele kesiminin ardından tedavi ünitesini gezerek yürütülecek çalışmalar hakkında yetkililerden bilgi aldı.

  • Bursa’da Myrleia mozaiklerini restorasyon çalışması başladı

    Bursa’da Myrleia mozaiklerini restorasyon çalışması başladı

    Mudanya Belediyesi’nin 2 bin 700 yıllık Myrleia Antik Kenti’ni açık hava müzesine dönüştürme hedefi doğrultusunda önemli bir adım atıldı.

    Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın izni ve Bursa Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun kararıyla Bursa Arkeoloji Müze Müdürlüğü’nün başkanlığı ve gözetiminde Bursa Uludağ Üniversitesi Arkeoloji bölümünün bilimsel katkılarıyla yapılan sondaj kazıları sonucunda açığa çıkarılan mozaiklerin korunması ve geleceğe taşınması için restorasyon ve konservasyon çalışmaları başladı.

    Myrleia Antik Kenti’nin devamı olan ve Ömerbey Mahallesi sınırları içerisinde bulunan alanda koruma ve onarım çalışmalarının tamamlanmasının ardından, Mudanya Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü, Fen İşleri Müdürlüğü ve İmar ve Şehircilik Müdürlüğü tarafından Korugan Projesi hazırlanarak, Bursa Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun onayına sunulacak. Myrleia Antik Kenti’nin mozaik zemin döşemelerinin koruma ve onarım çalışmalarını Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü’nden Prof. Dr. Yaşar Selçuk Şener ve Dr. Öğretim Üyesi Murat Cura gerçekleştiriyor.

    Mudanya Belediye Başkanı Hayri Türkyılmaz, “Yalnızca Bursa değil, tüm insanlığın değerlerinden biri olan Myrleia’yı geleceğe hep birlikte taşıyacağız. 2700 yıllık Myrleia Antik Kenti’ni geleceğe taşıma konusundauzun süren çabalarımız ve kararlılığımız sonucunda koruma ve onarım çalışmalarına başlandı. Tek bir amacımız var. Myrleia’yı el ele vererekMudanyamıza, insanlığa, kültür ve tarihe kazandırmak. Geleceğe tarihi bir imza atmak. Destek veren, katkı koyan herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu.