Etiket: bursa uludağ üniversitesi

  • ‘Tütünsüz Kampüs’ uygulaması hayata geçiyor

    ‘Tütünsüz Kampüs’ uygulaması hayata geçiyor

    Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ), sağlıklı hayat davranışlarının yaygınlaştırılması ve öğrencilere doğru örnek olabilmek hedefiyle ‘Tütünsüz Kampüs’ uygulamasını hayata geçiriyor.

    BUÜ Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Karadağ, her yıl 1-7 Mart arasında kutlanan Yeşilay Haftası dolayısıyla açıklamalarda bulundu. BUÜ Görükle Kampüsü’nün ‘Tütünsüz Kampüs’e çevrilmesi için çalışmalara başladıklarını kaydeden Prof. Dr. Mehmet Karadağ, “Tütünsüz Kampüs projemiz çerçevesinde yüzde 100 dumansız ve tütün içermeyen bir eğitim alanı oluşturuyoruz. Çağın ihtiyaçlarını karşılayabilmek için üniversitelerin gelişmesi ve değişmesi gerekiyor. Üniversitelerde sağlıklı yaşam davranışlarının yaygınlaştırılması da önemli bir ihtiyaçtır. Üniversite mensupları, öğretim üyesi, öğrenci, çalışan ve diğer bireyler, aslında tüm toplum için rol model olmalıdır. Kişi ve toplum sağlığı üzerinde zararlı etkileri olan tütün bağımlılığının önlenmesi konusunda öncü rolün üstlenilmesi ve gelecek nesillerin tütünsüz bir yaşam sürebilmesinin yolunun açılması görevi de bu sebeple üniversitelere düşmektedir. Bu hedefle dünyada ‘Tütünsüz Üniversite’ yaklaşımı benimsenmiş ve gelişmiş ülkelerde hızla yaygınlaşmış bir uygulamadır” şeklinde konuştu.

    Üniversitelerde tütün kontrolü çalışmalarının sistematik ve sürekli bir biçimde sürdürülmesine ihtiyaç olduğunun altını çizen Prof. Dr. Mehmet Karadağ, uygulamaların nihai hedefleri arasında ise kapalı ve açık alanlarda tütün kullanılmaması, tütün satışının kampüs içerisinde olmaması ve tütünü bırakmak isteyenlere yardım imkanı sağlanmasının yer aldığını aktardı. ‘Tütünsüz Üniversite’ projesinin, tütün kullanan ve kullanmayan herkesin sağlık hakkının korunması için önemli bir uygulama olduğuna işaret eden Karadağ, “Herhangi bir üniversitenin Tütünsüz Üniversite olarak değerlendirilebilmesi için, öncelikle tütün kontrolü ile ilgili plan ve programın yapılması ve bu süreçten üniversitenin bütün bileşenlerinin haberdar edilmesi gerekiyor. Kampüs içerisinde tütün kullanılan alanların bütünüyle kaldırılması ve bunun için önceden tarih belirlenerek ilan edilmesi de büyük bir önem taşıyor. Tütün kontrolü çalışmalarının üniversite bünyesinde bir birim tarafından sürdürülmesi gerekiyor. Tüm bunların yanı sıra bu politikanın öğrenim gören, çalışan ve diğer bütün bileşenler tarafından içselleştirilmesi için eğitim ve farkındalık çalışmalarının yapılması ve sürdürülmesi de büyük bir önem taşıyor. Ayrıca tütünü bırakmak isteyenlere yönelik olarak bırakma hizmetlerinin herkes tarafından ulaşılabilir olmasının sağlanması gerekmektedir” açıklamasında bulundu.

    Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz’un tavsiye ve yönlendirmesiyle çalışmalara başladıklarını açıklayan Prof. Dr. Mehmet Karadağ, projenin sağlıklı ilerleyebilmesi için öncelikle öğrencilere yönelik detaylı bir anket çalışması yaptıklarını söyledi. Karadağ, “Ankette 40 soru bulunuyordu ve online olarak internet aracılığıyla gerçekleştirildi. Üniversitemiz web sitesinde öğrenci otomasyonunu kullanarak tüm öğrencilerimize ulaştık. Anket soru sayısının fazla olmasına rağmen ankete büyük bir katılım sağlandı, Anketi, 15 fakülte, 3 yüksekokul ve 15 meslek yüksek okulundan toplam 10 bin 383 katılımcı tam olarak cevapladı. Bu tür anketler için beklenenden çok yüksek bir katılım sağlanmış oldu. Anket sonuçları, istatistik değerlendirmeleri yapıldığında ilginç sonuçlara ulaştık. Toplam 4 bin 922 kız ve 5 bin 461 erkek öğrenci ankete katılmıştı. Bu öğrencilerden aktif sigara içenlerin oranı yüzde 38,4 olarak bulundu. Bu oran toplum genelindeki sigara içme oranından daha yüksekti” şeklinde konuştu.

    Aynı anket çalışmasında öğrencilerden yüzde 10,4’ünün de daha önce sigara içtiğini ancak bırakmış olduğunu tespit ettiklerini belirten Prof. Dr. Mehmet Karadağ; “Hiç sigara içmeyenlerin oranı yüzde 51,1 olarak bulundu. Öğrencilerin çoğunluğu üniversiteye başlamadan önce sigaraya başlamışlardı. Sigara içmeye başlama yaşları ortalaması 16,5 olarak hesaplandı. Sigaraya başlama nedenleri ve sigara içmelerine engel olabilecek şartlar birbirlerinden çok farklıydı. Sigaraya ve tütünsüz kampüs projesine bakış açıları da çok farklıydı. Yine de ankete katılan öğrencilerimizin yüzde 50’si tütünsüz kampüs projesini kesinlikle desteklerim, yüzde 13,9’u olabilir diyerek olumlu görüş bildirmiştir. Öğrencilerin yüzde 22,6’sı gereksiz bulduğunu söylerken, sadece yüzde 13,6’sı karşı çıkacağını kabul edilemez bulduğunu bildirmiştir” dedi.

    Prof. Dr. Mehmet Karadağ, Tütünsüz Üniversite Kampüsü projesinde bir sonraki aşamaya geçerek bilgilendirme çalışmalarına başladıklarını ve sigaradan kurtulmak isteyenler için sigara bıraktırma polikliniği kurduklarına işaret etti. Karadağ, “Yeni polikliniğimize Türkiye’nin ilk sigara bıraktırma polikliniğini 1992 yılında yine Üniversitemiz Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı’nda kuran Merhum Prof. Dr. Nihat Özyardımcı hocamızın adını verdik. Tıp Fakültemizde Göğüs Hastalıkları ve Aile Hekimliği Anabilim Dallarının ortak çalışmasıyla kuruldu ve faaliyete başladı. Çalışmalarımız salgın sürecinde de devam etti. Üniversitemizin tüm birimlerinden seçilen 102 temsilciye online olarak 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkındaki kanunla ilgili eğitim verdik ve her birimde temsilciler belirlendi” diye konuştu.

    Gerekli tüm alt yapıyı hazırladıklarını ve en uygun tarihte projeyi hayata geçireceklerini açıklayan Prof. Dr. Mehmet Karadağ, “Bursa Uludağ Üniversitesi kampüsünün tütünsüz bir kampüs olması için artık gün sayıyoruz. Projenin gerçekleşmesinin Bursa’mız ve ülkemiz için çok önemli bir kazanç olacağına inanıyoruz” açıklamasında bulundu.

  • BUÜ, Uludağ’daki polen üretim potansiyelini araştıracak

    BUÜ, Uludağ’daki polen üretim potansiyelini araştıracak

    Bursa Uludağ Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi (BİTUAM), Uludağ çevresinde bulunan endemik bitkilerin arı poleni üretim potansiyelini araştıracak. 2 yıl boyunca devam edecek proje ile Uludağ’a özgü polen üretim miktarları incelenecek ve yeterli potansiyelin tespit edilmesi durumunda coğrafi işaretleme yapılacak.

    BİTUAM ve Civan Arıcılık A.Ş. iş birliğinde yürütülecek projenin ilk toplantısı Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörlük Binası’nda gerçekleştirildi. Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Adem Doğangün, BİTUAM Müdürü Prof. Dr. Utku Çopur, Bursa Arı Yetiştiriciliği Birliği üyeleri ve akademisyenlerin katıldığı toplantıda BİTUAM tarafından yürütülecek iki farklı projenin içeriği ve işleyiş esasları hakkındaki detaylar ele alındı.

    Programda kısa bir konuşma yapan BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, üniversitelerin öğrenci yetiştirmek, araştırma ve geliştirme faaliyetlerini yürütmek ve toplumsal katkıda bulunmak gibi görevleri olduğunu hatırlattı. Üniversitelerin içerisinde bulundukları toplulukların hem ortak aklını hem de yol gösterici unsurunu oluşturduklarının altını çizen Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, “Toplumsal katkı çerçevesinde kendisini geliştirmiş personel yetiştiriyoruz. Bu yetkin personelleri kamuya ve özel sektöre sunuyoruz. Bilimsel ve teknolojik gelişmelerde bulunuyoruz, inovasyon yapıyoruz ve bunları patente dönüştürüyoruz. Ticarî bir çıktı elde ediyoruz. Bunlardan hem iş dünyası hem paydaşlarımız hem de ülkemiz kazanıyor. Bu anlamda üniversitelerin üçüncü görevi yani toplumsal katkı görevi çok büyük bir önem taşıyor” diye konuştu.
    BİTUAM’ın göreve geldikleri günlerde bir nebze atıl durumda kaldığına işaret eden Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, böyle bir merkezin yeniden oluşturulması için en az 30 milyon TL gerektiğinin altını çizdi. Merkezde çok gelişmiş cihazların bulunduğunu açıklayan Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, “Burada çok önemli bir yatırım var. Bizim burayı fonksiyonel hale getirmemiz gerekiyor. Bunu da elbette ki bir takım paydaşlarla yürütebilmemiz gerekiyor. Tecrübeli ve çalışkan bir ekip oluşturduk. İnşallah daha iyi hizmet veren, üretim yapan ve patentler elde eden çalışmalar yapacaklar. Bugün arı ürünleri konusunda yürütülecek iki projenin detaylarını konuşuyoruz. Türkiye’de bu işin ciddi bir potansiyeli olduğunu gördük. O potansiyelin geliştirilmesi ve sınaileştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bursa’ya ve ülkemize kim katkı koymak istiyorsa, üniversite olarak onlara kucağımızı açtık. Bu anlayışla çalışıyoruz. Hayırlı olmasını diliyorum” açıklamasında bulundu.

    Toplantıda konuşan BİTUAM Müdürü Prof. Dr. Utku Çopur ise Türkiye’nin arı kovanı sayısında dünyada 3. sırada yer aldığını açıkladı. Arıcılık sektörünün sadece bal üreterek büyüyemeyeceğinin altını çizen Prof. Dr. Utku Çopur, “Arıcılık, ülkemizde geniş bir alana yayılan ve dünyada ön planda olduğumuz sektörlerden birisi. Ancak sadece bal üretimi ile sektörün büyümesi ve kazançlı hale gelmesi maalesef mümkün görünmüyor. Aynı zamanda sektörde çok farklı iş kollarının olduğunu biliyoruz. Bu bağlamda hayata geçireceğimiz iki proje ile Bursa’ya özgü arı polenlerinin coğrafi orijinine göre karakterize edecek ve bu şekilde sınıflandırmasını yapacağız. Projemizin en önemli tarafı da Bursa ilinin Uludağ çevresinde olan endemik bitkilerin arı poleni üretim potansiyelini tespit edeceğiz. Elde edeceğimiz sonuçlar ile Bursa’daki arıcılık sektörüne olduğu kadar ülke ekonomisine de ciddi katkılar sağlayacağımıza inanıyoruz” diye konuştu.

    Arıcılardan projeye tam destek

    Proje ortaklarından Civan Arıcılık A.Ş. Genel Müdürü ve Bursa Arı Yetiştiriciliği Birliği üyesi Mustafa Civan da Bursa’da böyle bir projenin daha önce yürütülmediğini söyledi. Araştırma ve geliştirme noktasında projenin içerisinde yer almaktan mutluluk duyduklarını aktaran Mustafa Civan, firma olarak her türlü desteği vereceklerini ve projenin sonunda çok önemli çıktılara ulaşacaklarına inandıklarını belirtti.

    Toplantının sonunda projeye destek verecek olan Civan Arıcılık A.Ş. firması ile iş birliği protokolü imzalandı.

  • Üniversite-sanayi iş birliğine yeni destek

    Üniversite-sanayi iş birliğine yeni destek

    Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ), TÜBİTAK 2244 Sanayi Doktora Programı iş birliği çerçevesinde bir mobilya firmasıyla protokol imzaladı.

    TÜBİTAK tarafından özel sektörde daha fazla araştırmacı istihdam edilmesini teşvik etmek maksadıyla 2018 yılında başlatılan 2244 Sanayi Doktora Programı’na Bursa Uludağ Üniversitesi ve iş dünyasından destek gelmeye devam ediyor.

    Önceki yıl doktora öğrencisi sayısında Türkiye birinciliği elde eden BUÜ, yeniden ilk sırada yer almak amacıyla iş birliği çalışmalarını sürdürüyor.

    Üniversite yönetimi, son olarak mobilya üreticisi Çilek Mobilya ile anlaşmaya vardı. BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz ve Genel Müdür Yardımcısı Murat Bulca arasında imzalanan protokol ile 3 doktora öğrencisi firma bünyesindeki Ar-Ge ve Tasarım Merkezi’ndeki bilimsel projelerde görev alacak. Aylık 4 bin 500 TL maaş alacak olan öğrenciler, doktoralarının ardından 3 yıl boyunca firma bünyesinde çalışmaya devam edebilecek.

    Protokol imza töreninde konuşan BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, 3 yıldır projenin içerisinde yer aldıklarını ve doktora öğrencisi sayısında Türkiye birinciliğine ulaştıklarını kaydetti.

    Türkiye’nin gelişmesi ve kalkınması açısından 2244 Sanayi Doktora Programı’na büyük bir önem verdiklerini aktaran Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, “Program sayesinde yetiştirdiğimiz doktoralı elemanlar, Ar-Ge Merkezleri ve firma bünyesinde çok önemli projelere imza atıyor. Yapılan çalışmalar bir ürüne veya değere dönüşüyor. Sonuç olarak üniversitemiz, firmalarımız, öğrencilerimiz, milletimiz ve ülkemiz kazançlı çıkıyor. Projeye üniversitelerimizin yanı sıra firmalarımız da sahip çıktı. Çok sayıda iş birliğine imza attık” diye konuştu.

  • Üniversitenin bitki çaylarına yoğun talep

    Üniversitenin bitki çaylarına yoğun talep

    Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Ziraat Fakültesi bünyesinde üretilen ve satışa sunulan bitki çayları kış aylarının vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Fakülte bünyesinde üretilen nane, kekik, adaçayı, ıhlamur ve benzeri bitki çayı türlerine üniversite personeli ve vatandaşlardan yoğun talep geliyor.

    Tarla Bitkileri Bölümü’nden Doç.Dr. Oya Kaçar’ın öncülüğünde tıbbî ve aromatik bitkilerin yetiştiriciliği konusunda çalışmalar yürüten BUÜ Ziraat Fakültesi, Bursa ve benzer ekolojilerde tarımı yapılabilecek tıbbi ve aromatik bitkilerin belirlenmesi, yetiştiricilik tekniklerinin ortaya konulması, öğrencilere uygulama alanı oluşturulması hedefiyle üretimlerine devam ediyor. Tıbbî ve aromatik bitkilerin sergilendiği bir koleksiyon bahçesini de bünyesinde bulunduran fakültede, lisans-lisansüstü düzeyde çalışmaların yürütüldüğü deneme alanları da yer alıyor.

    Araştırma alanında tıbbi, aromatik, parfüm ve kozmetik, boya, soğanlı ve çalı formundaki bitkilerin gruplarına giren türler bulunduğunu açıklayan Doç. Dr. Oya Kaçar; “Yapılan çalışmalarda ortaya çıkan ürünlerDekanlığımızın katkıları ile Fakültemizin satış birimlerinde tüketiciye sunuluyor. Bu yıl ürünlerimiz arasında kış çayı, limonotlu karışık bitki çayı, kekik, nane, adaçayı, ıhlamur, reyhan, oğul otu ve lavanta bitki çayları bulunuyor. Yetiştirilen tıbbî ve aromatik bitkilerin tarımında fennî ilaç kullanılmaması, doğru türler ile çalışılması, etken maddenin yüksek olduğu dönemlerde hasatların gerçekleştirilmesi, uygun koşullarda kurutulması ve uygun materyallerde paketlenmesi ürünlerimizin öne çıkan özellikleri arasında yer alıyor” diye konuştu.

    Görükle kampüsü içerisindeki mağazalarda (Tıp Fakültesi Poliklinikler girişi ve PTT yanı) satışa sunulan ürünlere akademik ve idari personelin yanı sıra vatandaşların da büyük bir ilgi gösterdiğini söyleyen Ziraat Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof.Dr. Hayrettin Kuşçu; “Doğal yollarla üretilen ve son derece hijyenik koşullarda paketlenen ürünlerimize gelen talepler bizi memnun ediyor. Kış aylarında insanlar bitki çaylarını daha fazla tüketiyor. Bu yıl önemli bir hasat elde ettik. Herkes gönül rahatlığıyla bitki çaylarımızdan alabilir. Salça, domates suyu, sirke, zeytin, zeytin yağı ve farklı ürünlerimizi de mağazalarımızda halkımızın beğenisine sunmaya devam ediyoruz” açıklamasında bulundu.

  • Bursa Uludağ Üniversitesi’nden 99 akademisyen listede yer aldı

    Bursa Uludağ Üniversitesi’nden 99 akademisyen listede yer aldı

    Türkiye’de en çok atıf alan ve H endeksi en yüksek olan akademisyenlerin listesi yayımlandı. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Alper tarafından Researchgate.com ‘da 6-10 Şubat 2021’deki Google Scholar açık profillerine göre H indexi ve atıf sayısına göre ilk 6.000’de yer alan akademisyenler açıklandı.

    Versiyon 1 olarak açıklanan ve ilerleyen günlerde yeniden güncellenmesi beklenen Türkiye’nin en fazla atıf alan ve H endeksi en yüksek akademisyenleri listesinde Bursa Uludağ Üniversitesi’nde (BUÜ) görev yapan toplam 99 akademisyene yer verildi. BUÜ’nün en fazla atıf alan ve en yüksek H endeksine sahip akademisyeni Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Salih Çepni oldu. Prof. Dr. Salih Çepni 8753 atıf sayısı ile kendisine 120. sırada yer bulurken, 42 H endeksi ile de 156. sırada gösterildi.

    Mühendislik Fakültesi Otomotiv Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Ali Rıza Yıldız ise H endeksi ve atıf sayısı sıralamasının yapıldığı listede Bursa Uludağ Üniversitesi’nde görev yapan en yüksek göstergelere sahip ikinci akademisyen oldu. Prof. Dr. Ali Rıza Yıldız, 42 H endeksi puanı ile 165. sırada gösterilirken, atıf sayısı sıralamasında da 6434 puan ile 226. sırada yer aldı.

    Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlker Ercan da listede yer alan en yüksek puanlara sahip üçüncü akademisyen oldu. H endeksi listesinde 36 puan ile 337. sırada yer alan Prof. Dr. İlker Ercan, 4575 atıf sayısı ile 470. olmayı başardı.

    Açıklanan listenin kendileri için bir ölçü olmadığını fakat akademik başarı anlamında her zaman daha yukarılarda yer almayı hedeflediklerini aktaran BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, “Yönetim olarak, üniversitemizdeki akademisyenlerin donanımlarına çok güveniyoruz. Başarılı ve sağlam bir akademik ekip ile çalışıyoruz ve çok daha iyisini yapabileceğimizi biliyoruz. Göreve geldiğimiz ilk günden itibaren tüm akademisyenlerimizle sıkı bir iletişim içerisindeyiz. Tek tek görüşüyor, talepleri alıyor ve yapılması gerekenleri yapıyoruz. Biz iyi niyetle yaklaştığımız için akademisyenlerimiz de asli görevlerine daha sıkı sarılıyor ve önemli projelere imza atıyorlar. Böyle olunca da akademik başarı geliyor. Bir bütün halinde üniversitemizi hak ettiği noktaya getirmek için çalışıyoruz. Son iki yıldır gerçek anlamda özveri ile görevlerini yapan tüm akademisyenlerimize teşekkür ediyorum. Listede yer alan akademisyenlerimizi de tebrik ediyorum. Bu akademisyenlerimizin sayısının ilerleyen günlerde daha da artacağına inanıyorum” şeklinde konuştu.

  • TÜBİTAK 2244 Programı’nda BUÜ-ÇİMTAŞ ortaklığı

    TÜBİTAK 2244 Programı’nda BUÜ-ÇİMTAŞ ortaklığı

    Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ), ENKA İnşaat ve Sanayi A.Ş. bünyesinde Türkiye çapında önemli projelere imza atan ÇİMTAŞ Çelik İmalat Montaj ve Tesisat A.Ş. ile 2244 Sanayi Doktora Programı kapsamında iş birliği protokolü imzaladı.

    Dünyanın en uzun 4. asma köprüsü olan Osmangazi Köprüsü’nün kule ve tabliye bloklarının mühendislik, üretim, sevkiyat ve montaj faaliyetlerini gerçekleştiren, tamamlandığında Dünyanın en uzun asma köprüsü olacak 1915 Çanakkale Köprüsü’nün kule ve tabliye bloklarının mühendislik, üretim ve sevkiyat faaliyetlerini gerçekleştiren ve Türkiye’nin önemli firmaları arasında yer alan ÇİMTAŞ Çelik İmalat Montaj ve Tesisat A.Ş., TÜBİTAK 2244 Sanayi Doktora Programı kapsamında Bursa Uludağ Üniversitesi’nin proje ortağı oldu. İşbirliği protokolü BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz ile ÇİMTAŞGenel Müdür Yardımcısı Burak Kurtaran arasında imzalandı.

    Protokol imza töreninde konuşan BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, 2244 Sanayi Doktora Programı’nın Türkiye’yi şaha kaldıracak projelerden birisi olduğuna işaret etti. Doktora yapan kalifiye personel sayısının yetersiz olduğunu kaydeden Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, “Program sayesinde ülkemizdeki bu eksikliğin giderileceğine inanıyorum. Üniversite olarak 2244 projesinin en önemli destekçileri arasında yer alıyoruz. Önceki yıl doktora öğrencisi sayısında Türkiye birincisi olduk. Bu başarımızı devam ettirmek için aynı azimle çalışmaya ve sanayicilerimizle protokol imzalamaya devam ediyoruz. Bu yıl da 30’dan fazla protokole imza attık. Yeni çağrı dönemi açıldığında en azından bir önceki başarımızı yakalamak istiyoruz” diye konuştu.

    Üniversitede çok genç ve dinamik bir ekip ile çalıştıklarını açıklayan Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, proje üreten ve yeni iş birlikleri araştıran akademisyenler ile Bursa Uludağ Üniversitesi’ni hak ettiği noktaya getirebilmek amacında olduklarının altını çizdi. Teknoloji Transfer Ofisi’ni de ön plana alarak proje ağırlıklı bir çalışma sistemi oluşturduklarını söyleyen Rektör Kılavuz, “2244 Sanayi Doktora Programı’na özel bir önem veriyoruz. Program üç ayaklı bir yapı üzerinden sürdürülüyor. Devlet, üniversiteler ve sanayiciler her bir ayağı oluşturuyor. Bu işbirliğinden inovatif bir proje ortaya çıkıyor. Projeler daha sonra ürüne dönüşüyor ve ticarileştiriliyor. Ülkemize katma değer sağlıyor. İnşallah proje ile hem üniversitemiz hem sanayicilerimiz kazanacak. Karşılıklı dayanışma içerisinde yetiştireceğimiz elemanlarla ve onların üreteceği projeler ile ülkemiz de kazançlı çıkacak. Hepimize hayırlı olsun” açıklamasında bulundu.

    ÇİMTAŞ Çelik İmalat Montaj ve Tesisat A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Burak Kurtaran ise firma olarak proje içerisinde yer almaktan dolayı mutluluk duyduklarını söyledi. 5 yıldır Ar-Ge merkezlerinin bulunduğunu açıklayan Genel Müdür Yardımcısı Burak Kurtaran, sanayi ve üniversite kesimini bir araya getirdiği için 2244 Sanayi Doktora Programı’na ayrıca önem verdiklerini kaydetti. Hayata geçirdikleri Ar-Ge projeleri ile ülkemize katkı sağlamaya gayret ettiklerini belirten Burak Kurtaran, “Bu program sayesinde şimdi üniversitemize ve öğrencilerimize de katkı sağlama şansımız olacak. Diğer taraftan bu programın şirketimize de ciddi bir değer katacağına inanıyoruz. Bu kapsamda işbirliğimizin farklı projelerle de devam etmesini ve protokolümüzün hepimize hayırlı olmasını diliyoruz” şeklinde konuştu.

    İmza töreninde BUÜ 2244 Sanayi Doktora Programı Koordinatörlüğü görevini yürüten Orhangazi Asil Çelik MYO Müdürü Prof. Dr. Fatih Karpat, ÇİMTAŞ Çelik İmalat Montaj ve Tesisat A.Ş. Ar-Ge Müdürü Gülçin Gökçe ile BUÜ Teknoloji Transfer Ofisi yöneticileri hazır bulundu. Protokol ile 3 doktora öğrencisi firma bünyesinde yürütülecek araştırma projelerinde görev alacak. Aylık 4 bin 500 TL burs alacak öğrenciler, doktoralarının ardından şirkette en az 3 yıl daha çalışabilme imkânına sahip olacaklar.

  • Bursa’da hakim ve savcılara yabancı dil eğitimi

    Bursa’da hakim ve savcılara yabancı dil eğitimi

    Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı ile Bursa Uludağ Üniversitesi arasında imzalanan protokol ile Hakim ve Cumhuriyet Savcıları için yabancı dil eğitimleri düzenlenecek. Kişisel gelişime destek olması amacıyla yürütülecek eğitimlere, mesleğe yeni başlayacak olan Hakim ve Savcı adaylarının yanı sıra görev yapan Hakim ve Cumhuriyet Savcıları da katılabilecek.

    Yabancı Dil Eğitimi İşbirliği Protokolü, Bursa Cumhuriyet Başsavcısı Gökhan Şen ve Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz arasında imzalandı. Rektörlük binasında düzenlenen törene Bursa Cumhuriyet Başsavcı Vekili Hasan Yalçın, Bursa Uludağ Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Ferudun Yılmaz ile Yabancı Diller Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof.Dr. İsmail Güler katıldı.

    Protokol imza töreninde konuşan Başsavcı Gökhan Şen, Uludağ Üniversitesi ile imzaladıkları protokolden dolayı mutluluk duyduklarını kaydetti. Adalet Bakanlığı teşkilatının gelişim ve yenilenme politikası çerçevesinde çok sayıda projeyi hayata geçirdiğinin altını çizen Şen, “Mesleğe yeni başlayacak olan Hakim ve Savcı adaylarına verilen eğitimleri daha üst seviyelere çıkarmak adına böylesine önemli bir protokole imza atmış bulunuyoruz. Bursa Adliyesi olarak genç Hakim ve Savcı adaylarımıza stajlarının dışında mesleki tecrübe kazandıracak farklı eğitimler vermeye devam ediyoruz. Bu eğitim desteklerinin bir örneği olarak Bursa Uludağ Üniversitesi ile yabancı dil eğitimleri düzenleyeceğiz. Teşkilatımıza bu eğitimleri duyuracağız. Yoğun bir katılım olacağına inanıyoruz” şeklinde konuştu.

    Bursa Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz ise üniversitelerin topluma hizmet faaliyetleri çerçevesinde bir taraftan teknolojik üretim yaptıklarını diğer yandan da yerel yönetimler ile işbirliklerine devam ettiklerini aktardı.

    Kurumlar arasında imzalanan protokol ile BUÜ Yabancı Diller Yüksekokulu tarafından, Hakim, Cumhuriyet Savcısı ve Hakim – Savcı adaylarına İngilizce dil eğitimi sunulacak.

  • “Kanser vakalarının üçte birini önlemek mümkün”

    “Kanser vakalarının üçte birini önlemek mümkün”

    Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Betül Sevinir, alınacak basit tedbirler sayesinde kanser vak’alarının en az üçte birini önlemenin mümkün olduğunu söyledi.

    BUÜ Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Betül Sevinir 4 Şubat Dünya Kanser Günü dolayısıyla açıklamalar yaptı. Kansere sebep olan risk faktörlerinin bilinmesinin uygun tedbirler almak için fırsat olarak görülmesi gerektiğini vurgulayan Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Betül Sevinir, “Kanser sıklığının artmasını önlemek mümkündür. Ülkemizde erişkinlerde meme kanseri, kalın bağırsak kanseri, rahim ağzı kanseri için toplum taraması ücretsiz olarak yapılmaktadır. Çocukluk çağı kanserlerinde rutin tarama testleri yoktur. Çocukluk çağı kanserlerinin belirti ve bulguları erişkinlerden farklıdır. Ancak düzenli sağlık kontrollerinin yapılması ve çocuğun günlük yaşamında birşeylerin yolunda gitmediğini farketmek önemlidir. Süt çocuklarında gözde kayma ve kedi gözü (lökokori) görünümü retinoblastoma için uyarıcıdır. Anne ve babalar, öğretmenler, hekimler çocukların yakınmaları konusunda duyarlı ve dikkatli olmalıdır” şeklinde konuştu.

    Kişisel olarak alınacak önlemler ve sağlıklı yaşam standartlarına bağlı kalmak şartı ile kanser vakalarının en az üçte birini önlemenin mümkün olduğunun altını çizen Prof. Dr. Betül Sevinir, “Sağlıklı beslenme, şişmanlıktan korunmak ve normal kiloyu sürdürmek, fiziksel aktivite ve spor, aşı ile korunabilen hastalıklara karşı aşılanma, sigara ve tütün ürünlerinden uzak durmak herkesin katılabileceği önlemlerdir. Güneşin zararlı ultraviyole ışınlarından korunmak üzere açık havadaki aktivitelerin sabahtan ve öğleden sonra 16’dan sonra yapılması, şehirlerde gölgeli park ve alanlar oluşturulması önerilir.Sigara ve tütün ürünlerinin kullanımı kanserin önlenebilen en büyük nedenidir. Sigara dumanında elliden fazla kanser yapıcı kimyasal bulunmaktadır. Sigaranın akciğer, bronş, gırtlak, mesane kanserleri ve bazı lösemi tipleri dahil pek çok kansere neden olduğu bilinmektedir. Hiç sigara içmemiş kişiler sigara dumanına maruz kalarak “ikinci el” içici durumuna düşmektedir. Pasif içici olarak tanımlanan bu kişilerde de kanser riski artmaktadır” dedi.

    Sigara içilen ortamı havalandırmak riski ortadan kaldırmıyor

    Sigara içilen ortamların havalandırılmasının riski ortadan kaldırmayacağına işaret eden Sevinir, kapalı ortamlarda duvarlar, perdeler, kumaş ve mobilya yüzeylerinde, tozlu ortamda biriken kimyasallar gizli tehlike oluşturduğunu aktardı. Haftalarca, hatta aylarca ortamda kalabilen bu kimyasalların hava sıcaklığı, nem gibi etkilerle reaksiyona girdiklerini açıklayan Prof. Dr. Betül Sevinir; “Böylece başka zararlı kimyasallar ortaya çıkar. Bu etki “üçüncü el” sigara dumanı olarak adlandırılır. Özellikle küçük çocuklar kapalı ortamdaki sigara toksinlerine karşı korumasız kalmaktadır. Ayrıca çocuklar anne ve babalarını örnek aldıklarından sigara içme ihtimali artabilir. Sigarasız ortamları artırmak gerekir. Kimse sigarayı bırakmak için geç kalmış sayılmaz” şeklinde konuştu.

    COVID-19 pandemi sürecinde ciddi belirtileri olan birçok kişinin sağlık kuruluşlarına başvurmaktan çekindiğini ve bu nedenle tanı gecikmeleri yaşandığını vurgulayan Prof. Dr. Sevinir, erken tanı almanın ve en etkili tıbbi tedavilere başlamanın pandemi şartlarında da öncelikli olması gerektiğinin altını çizdi.

    Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Betül Sevinir konuşmasını şöyle tamamladı: “Kanser erken tanı konabilen, tedavi edilebilen hatta önlenebilen hastalıklardandır. Daha sağlıklı yaşamak için herkesin yapabilecekleri vardır.Çevre kirliliği, plastik atıklar, bilinçsiz tarım ilacı ve insektisit kullanımı, denizlerin ve su kaynaklarının kirletilmesi, küresel ısınma birbiri ile bağlantılı yaşamsal sorunlardır. Sadece kurumların değil, tek tek herkesin sorumluluğu olduğu açıktır.”

  • Lisansüstü eğitim programları için iş birliği protokolü

    Lisansüstü eğitim programları için iş birliği protokolü

    Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ), Türk Eğitim Sen ile lisansüstü eğitim programları için iş birliği protokolü imzaladı. Yapılan anlaşma sayesinde tezsiz yüksek lisans programlarına kayıt olmaya hak kazanan sendika üyeleri katkı payını indirimli ödeyecek.

    Bursa Uludağ Üniversitesi, topluma hizmet anlayışıyla kent dinamikleri ile ortak projeler hayata geçirmeye devam ediyor. Lisansüstü ve doktora öğrenci sayısını arttırmayı amaçlayan BUÜ yönetimi, son olarak Türk Eğitim Sen Bursa 2 ve 3 Nolu Şubeleriyle işbirliği protokolü imzaladı. Yapılan protokole göre BUÜ Eğitim Bilimleri Enstitisü’nde açık olan tezsiz yüksek lisans programlarına başvuran ve kayıt olmaya hak kazanan Türk Eğitim Sen üyeleri ücret indiriminden faydalanabilecek.

    Protokol imza töreninde konuşan Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, üniversitelerin eğitim-öğretim, araştırma-geliştirme ve ürettiklerini toplumla paylaşma sorumlulukları olduğunu söyledi. Bu üç temel fonksiyonun içerisinde ürettiklerini toplumla paylaşma konusuna özel bir önem verdiklerine işaret eden Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz; “Üniversite-Toplum işbirliği özelinde, ulaşabildiğimiz her yere gitmeyi ve insanımıza hizmet götürmeyi kendimize asli görev olarak görüyoruz. Bu kapsamda öğretmenlerimize de özel bir önem veriyoruz. Eğiticilerimizin, öğretmenlerimizin ileride üstlenebilecekleri eğitim yönetimi ve teftiş alanında, yöneticilik görevini ifa ederken bilimsel altyapılara dayalı çalışmalar yapabilmesi anlayışıyla kapsamlı bir işbirliğine gidiyoruz. Bu projeler aynı zamanda kurumlar arasında da yeni işbirliklerinin doğmasına vesile olacaktır. İki taraf için de hayırlı olmasını diliyorum” diye konuştu.

    Türk Eğitim Sen 2 Nolu Şube Başkanı Fatih Gümüş ise sendikaların üyeleri için mücadele eden teşkilatlar olduğuna vurgu yaptı. Sendikaların aynı zamanda eğitim alanının içerisinde bulunduğuna işaret eden Fatih Gümüş; “Eğitim alanının en önemli yapı taşlarından birisi de öğretmenlerdir. Öğretmenlerimizin ne kadar donanımlı olurlarsa, geleceği inşa etmede o kadar etkili olacaklarını düşünüyoruz. Bu protokol ile Türk Eğitim Sen üyelerinin tezsiz yüksek lisans imkanı elde etmesinden büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Eğitim çalışanları, Türk Eğitim Sen ve Bursa Uludağ Üniversitesi için hayırlı ve uğurlu olsun” dedi.

    Türk Eğitim Sen 3 Nolu Şube Başkanı Ömer Işıkoğlu da işbirliğinden dolayı memnuniyet duyduklarını kaydetti. Öğretmen ve yöneticilerin mesleki gelişimlerini arttırırken, akademik alandaki gelişmelerden de faydalanabilmelerini amaçladıklarını aktaran Ömer Işıkoğlu, protokolün üniversiteye, sendikaya ve Bursa’ya hayırlı olması temennisinde bulundu.

  • Uludağlı genç akademisyenler ‘en iyi’ seçildi

    Uludağlı genç akademisyenler ‘en iyi’ seçildi

    Bursa Uludağ Üniversitesi’nde (BUÜ) 2020 yılında görev yapmaya başlayan iki genç akademisyen, yürüttükleri başarılı çalışmalar ile farklı kurumlardan ödül almayı başardı.

    BUÜ’lü akademisyenler, 2020 yılında farklı kurumlar tarafından verilen en iyi doktora ve araştırma projesi ödüllerini kazanmayı başardı. BUÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü’nde önceki yıl göreve başlayan Dr. Öğr. Ü. Vehbi Metin Demir, Türk Felsefe Derneği tarafından verilen 2020 yılı en iyi doktora ödülünün sahibi olurken, Tıp Fakültesi İmmünoloji Anabilim Dalı’nda 2020 yılında görev yapmaya başlayan Dr. DiğdemYöyen Ermiş de 12. Dr. Aysun – Ahmet Küçükel Tıp Ödülleri’nde En İyi Bilimsel Araştırma Ödülü’ne lâyık görüldü.

    Diğdem Yöyen Ermiş, önceki yıl 12.’si düzenlenen Aysun – Ahmet Küçükel Tıp Ödülleri töreninde hazırlamış olduğu “Myeloidmaturation potantiates STAT3 – mediatedatypical IFN – gamma signaling andupgrelation of PD1 – ligands in AML and MDS” başlıklı araştırma projesi ile Temel Tıp Bilimleri dalında En İyi Bilimsel Araştırma Ödülü’nü kazandı. Dr. V. Metin Demir isehazırlamış olduğu “Kültürlenmiş Beynin Metafiziği: Çağdaş Beyin Araştırmalarının Kıta Avrupası Felsefesi Açısından Yeniden Ele Alınması” başlıklı doktora teziyle ödül almayı başardı.

    Rektör Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu ve Prof. Dr. Ferudun Yılmaz’la birlikte genç akademisyenleri makamda ağırladı. Başarılarından dolayı iki akademisyeni de tebrik eden Prof. Dr. Ahmet Saim Kılavuz, teşekkür belgesi takdim etti. Kılavuz, önceki yıl göreve başlayan akademisyenlerin aynı kararlılık ve azim ile çalışmalarına devam edeceklerine inandıklarını vurguladı.