Etiket: bursa

  • Bursa’da maganda kurşunu can aldı

    Bursa’da maganda kurşunu can aldı

    Olay, Çarşamba günü merkez Osmangazi ilçesi Panayır Mahallesi Derman Caddesi üzerinde meydana geldi.

    Edinilen bilgiye göre, 4 çocuk babası Evren Adıgüzel saat 20.30 sıralarında yaşadığı mahallede bulunan kıraathaneye gitti. Arkadaşlarının bulunduğu masaya oturan Adıgüzel kısa bir süre sonra bir anda ayağa kalkarak durakladı ve yere yığıldı. Yanında bulunan arkadaşları ne olduğunu anlamaya çalışırken, bir yandan da durumu sağlık ekiplerine bildirdi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri, Adıgüzel’i yaptığı ilk müdahalenin ardından Çekirge Devlet Hastanesi’ne kaldırdı.

    Yorgun mermi kafasına isabet etmiş

    Hastanede tedavi altına alınan 4 çocuk babası Adıgüzel’e isabet eden yorgun merminin brandayı delerek kafasından girdiği tespit edildi. Evren Adıgüzel, hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Acı haberi alan ailesi ve yakınları yıkıldı. Savcılık Adıgüzel’in cansız bedeninde inceleme yaptı.

    Aynı masada oturan arkadaşları kalp krizi geçirdi

    Evren Adıgüzel’in olay anında aynı masada oturan iki arkadaşı, yaşadıkları durum sebebiyle kalp krizi geçirdi. Arkadaşları çevredekilerin ihbarıyla olay yerine gelen ambulanslar ile çevre hastanelere kaldırıldı.

    Ölüme adım adım gitmiş, o anlar kamerada

    Adıgüzel’in hayatını kaybettiği kıraathaneye gitmeden önce başka bir kıraathaneye uğradığı ve burada bir süre kalıp ayrıldığı belirlendi. O kıraathanedeki son anları da saniye saniye güvenlik kamerasına yansıdı.

    Organları 5 hastaya umut olacak

    4 çocuk babası Evren Adıgüzel’in organları ailesi tarafından bağışlandı. Milli Savunma Bakanlığı’na ait ambulans uçak Adıgüzel’in akciğerini Ankara’ya götürdü. Evren Adıgüzel’in kalp kapağı İstanbul, karaciğer, böbrekleri ve korneaları ise Bursa’da nakil bekleyen diğer hastalara nakledilecek. Aile fertleri; yeni insanlara umut olması için böyle bir karar aldıklarını dile getirdiler.

    Gözyaşları sel oldu

    Evren Adıgüzel’in organlarının alınmasının ardından cansız bedeni Adlı Tıp Kurumu’na götürüldü. Burada işlemlerinin tamamlanmasıyla cenaze aileye teslim edildi. Panayır Mahallesi’nde bulunan Panayır Yeni caminde kılınan cenaze namazının ardından Evren Adıgüzel’in cenazesi Panayır Mezarlığı’na gözyaşları içinde defnedildi.

    “4 çocuğa ne diyeceğim”

    “Kardeşimin 4 çocuğuna ne açıklama yapacağız” diyen Evren Adıgüzel’in öz ağabeyi Barış Adıgüzel, “Olay her zaman geldiği kahvede gerçekleşti. Adam çay içmeye geliyor. Mermi izi beli, mermi brandayı yırtıyor ve kardeşimin sol kulağının arkasına isabet edip ve beynine giriyor. Kendi evimde otururken bana haber geldi. Kardeşim Evren Adıgüzel otururken yorgun mermi dedikleri şeyle başından vuruluyor. Mermi beynine isabet ediyor. Bu adamın 4 çocuğu vardı, bunun hesabını kim ödeyecek. Ufak çocuklar hepsi. Bu evlatlara kim bakacak. Bizim isteğimiz yetkililerin bir an önce olayı aydınlatması. Emniyet Müdürlüğü çalışıyor. Çözeceklerini ve vicdanlı kişilerin de ihbarda bulunacağını düşünüyoruz. Bu kişinin bulunmasını ve yargılanmasını istiyoruz. Bizim ocağımız yıkıldı. Bu adamın 4 çocuğu var, o çocuklara biz ne açıklama yapacağız. Gelip çay içiyor, kafasına kurşun isabet ediyor ve adam ölüyor. 3 gün yoğun bakımda kaldı. Cenazemiz Adli Tıp’a gidecek ve oradan da teslim alacağız. Çok basit, anlık, saniyelik bir olay. Yere düştükten sonra acil müdahale yapıyor arkadaşlar. Bir arkadaş şoka giriyor zaten onu da hastanede tedaviye aldılar. Biz aile olarak organlarını da bağışladık, iyi niyetimizi gösterdik. Organ bağışı şu anda test aşamasında bizden çıktı. Belki birkaç insana umut olur, yaşama desteği olur.” dedi.

    “Bir saniyelik zevk hayat kararttı”

    “Bir saniyelik zevk kimsenin hayatına sebep olmasın” diyen olayın şahitlerinden Serdar Kaya, “Olayın diğer şahidi de benim. Vurulan kişiyle arkadaşlığımız abi kardeşten öteydi. Karşı taraftaki kahvede oturuyordu. Beni arayıp yerimi sordu. Bende yerimi söyledim. Arkadaşımızın yerini sordu. Ben de onun gelmeyeceğini söyledim. Kahvede çay içmek için oturdu. Oturmasıyla vurulması bir oldu. Biz adaletin yerini bulmasını istiyoruz. Olayın suçlusunun yakalanmasını istiyoruz. Bu çocuk geride 4 tane yetim bıraktı. Benim de sağlık durumum iyi değil. Psikolojim bozuldu. Olay sırasında kahveyi işleten arkadaşım da buradaydı. Kendisi de kalp krizi geçirdi. Ben burada oturuyordum, kardeşim de burada oturuyordu. Kalkıp şuraya kadar geldi, sonra çay gelince tekrardan kalktığı yere oturdu. Oturmasıyla düşmesi bir oldu. Ben bir ses duydum ama vurulduğunu anlamadım. Yanına gidip kanı görünce sol tarafıma felç vurmuş gibi hissettim. Eşimi arayıp, ”Evren abine bir şey oldu çabuk gel” dedim. Bir saniyelik bir zevk kimsenin hayatına sebep olmasın.” dedi.

    İhbarcılar aranıyor

    Cinayet Masası ve Olay Yeri İnceleme dedektifleri olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlatırken, vatandaşlardan da ihbar bekleniyor. Çarşamba akşamı akşam saatlerinde silah sesi duyan kişi ya da kişilerin Cinayet Masası ile irtibata geçmesi istendi.

  • Bursa’da 33 yıl cezası olan hükümlü yakalandı

    Bursa’da 33 yıl cezası olan hükümlü yakalandı

    İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü’ne bağlı Ahlak Büro Amirliği ekipleri, il genelinde aranan kişileri ve fuhuş suçuyla alakalı şahısları yakalamak için çalışmalarına aralıksız devam ediyor. Son olarak gece klüpleri ve mekanlara şok baskın yapan ekipler, durumundan şüphelendiği bir şüpheliyi sorguladı. Başkasına ait kimlik verdiğini tespit eden ekipler, şahsı parmak izi tespitine götürdü. Şahsın isminin M.Y. olduğu ve ‘hırsızlık’ ve ‘dolandırıcılık’ suçlarından hakkında 32 yıl 11 ay hapis cezasıyla arandığını tespit etti. Asayiş Şube Müdürlüğü’ne getirilen M.Y. sorgusunun ardından sevk edildiği mahkemece tutuklandı.

  • ‘Yükseköğretimde İnsan Kaynakları Yönetimi Çalıştayı’

    ‘Yükseköğretimde İnsan Kaynakları Yönetimi Çalıştayı’

    Mimar Sinan Yerleşkesi Turkuaz Salon’da yapılan ‘Yükseköğretimde İnsan Kaynakları Yönetimi Çalıştayı’nın açılışına, BTÜ Rektörü Prof. Dr. Naci Çağlar, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Beyhan Bayhan ve Genel Sekreter Selim Uzun da katıldı. Programın açılış konuşmasını yapan Rektör Naci Çağlar, BTÜ’nün bugüne kadar pek çok çalıştaya ev sahipliği yaptığını ve bu buluşmalarda ortaya çıkan fikirleri çok önemsediklerini söyledi. Bu doğrultuda 4’ncü kez gerçekleştirilen Yükseköğretimde İnsan Kaynakları Yönetimi Çalıştayı’na da ev sahipliği yapmaktan dolayı duyduğu mutluluğu dile getiren Rektör Çağlar, “Bugün gerçekleştirdiğimiz çalıştayımızı çok önemsiyoruz. Çünkü insan kaynakları kurumların kalbi niteliğindedir. Bu nedenle insan kaynaklarına yönelik yapılan tüm çalışmalar çok değerli. Özellikle 26 üniversiteden, 51 insan kaynakları yöneticisinin bir araya gelerek sorunlara çözüm arıyor olması, ortak akıl ilkesiyle hareket etmesi, kurumlarımızın işleyiş sistemine büyük katkılar sunacaktır. Dolayısıyla 2 gün sürecek olan çalıştayımızın başarılı geçmesini temenni ediyor, emeği geçenlere teşekkür ediyorum” dedi.

    “Türk yükseköğretim sistemine büyük katkı”

    Çalıştayın, personel sorunlarını ele alacağını ve buna yönelik çözümlerin geliştirilmesine imkan sağlayacağını ifade eden BTÜ Genel Sekreteri Selim Uzun, “Üniversitemizde; personele değer veren, gelişimlerine katkı sağlayan ve sorunlarına çözüm bulmaya çalışan bir yönetim anlayışı mevcut. Bu meyanda daha önce personele yönelik pek çok etkinlikte buluştuk. Bugün ise Türk yükseköğretim sistemine önemli katkılar sağlayacağına inandığımız ‘Yükseköğretimde İnsan Kaynakları Yönetimi Çalıştayı’nı gerçekleştirerek, personelimizin sorunlarına çözüm aramanın ve insan kaynakları yönetiminin daha da geliştirilmesine destek verecek olmanın mutluluğu içindeyiz. Çalıştayın verimli geçmesini ve katılım sağlayan tüm kurumlara fayda getirmesini diliyorum” diye konuştu. Personel Daire Başkanı Arslan Işıklar ise çalıştayın kurumlar için önemine değinerek, oturumlar hakkında bilgi verdi.

    İki gün boyunca çözüm önerileri geliştirildi

    Açılış konuşmalarının ardından oturumlara geçildi. Çalıştayın ilk oturumunda “idari personel sorunları ve çözüm önerileri”, ikinci oturumunda ise “akademik personel sorunları ve çözüm önerileri” ele alındı. Katılımcılar söz alarak fikirlerini ifade ederken, yapılabilecekler detaylı bir şekilde masaya yatırıldı. Son olarak ise Personel Daire Başkanlığı altında yapılan iş ve işlemlere yönelik istişarede bulunuldu. Programın ikinci gününde ise önceki yıllardaki çalıştaylarda alınan kararlar gözden geçirilerek, genel değerlendirme yapıldı. Ortaya çıkan fikirlerin tek tek not edildiği program, toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.

  • Bursa’da tamir için verilen aracı parçaladı, bagajda yakalandı

    Bursa’da tamir için verilen aracı parçaladı, bagajda yakalandı

    Olay saat 21.00 sıralarında Mahmudiye Mahallesi Avarlar Sokak üzerinde meydana geldi.

    Devriye atan bekçiler park halindeki 42 CBH 40 plakalı aracın etrafında tur atan bir şahıstan şüphelendi.

    Bekçileri fark eden şahıs aracın içine girerek saklanmak istedi. Aracın ön koltuğundan arkaya geçerek bagaja saklanan şahıs bekçiler tarafından araçtan çıkarılarak gözaltına alındı.

    Kendisinin tamirci olduğunu söyleyen Hanefi K. (38) aracı tamir ettiğini söyledi. Motoru olmayan ve araçtaki tüm elektrik aksamı kesilen aracın plakasından araç sahibi İrfan A.’ya ulaşan ekipler, araç sahibini olay yerine çağırdı. Aracın başına gelen İrfan A. ise aracını görünce şoke oldu. 6 ay önce aracını tamir etmesi için Hanefi K.’ye verdiğini söyleyen İrfan A., aracını parçalayan tamirciden şikayetçi oldu. Polis ekipleri tarafından şüpheli Hanefi K., sağlık kontrolünün ardından karakola götürüldü.

  • Bursa’da tostçu alevlere teslim oldu

    Bursa’da tostçu alevlere teslim oldu

    Yangın, merkez Osmangazi ilçesi Küçükbalıklı Mahallesi’nde faaliyet gösteren bir tost dükkanında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, gece saatlerinde tüp patlama sesine uyanan vatandaşlar, tost dükkanından alevler çıktığını fark etti. İhbar üzerine olay yerine itfaiye ve polis ekibi sevk edildi. İtfaiye ekipleri, yangına müdahale ederek kısa sürede söndürdü. Yangında can kaybı meydana gelmezken, dükkanda maddi hasar oluştu. O anlar saniye saniye amatör kameraya yansıdı.

  • Antika dünyası Bursa’da buluştu

    Antika dünyası Bursa’da buluştu

    Bursa’nın Nilüfer ilçesindeki İhsaniye Mahallesi’nde bulunan kapalı pazar yerinde farklı şehirlerden gelen 300’e yakın esnaf, getirmiş oldukları ürünleri satışa sundu. Her ayın üçüncü haftasında kurulan pazarda satılan ürünler vatandaşları geçmişe götürdü. Plaktan saate, antika silahlardan telefonlara, oyuncaktan kıyafete kadar binlerce ürün, meraklıları tarafından dikkatlice incelendi. Kimi kullanmak için kimi ise baş köşesine koymak için sıkı pazarlık yaptı.

    Bursa Antikacılar ve Antika Severler Derneği Başkanı Erdal Sadıç, “Tezgahlarımız her ayın üçüncü pazar günü kuruluyor. Tarihlerde değişiklik olabiliyor. 8 yıldır her ayın üçüncü haftası burada pazarımızı kuruyoruz. Burası Türkiye’de ürün çeşidinin, esnafın ve antika severin en çok bulunduğu pazar olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye’nin dışından Avrupa’dan gelen ziyaretçilerimiz de var. Türkiye’nin çeşitli yerlerinden gelen 300’e yakın esnafımız burada tezgah açıyor. Pazarımızda Osmanlı ve Cumhuriyet döneminden kalan eşyalar ve kadınlarımızın yaptığı el işleri satışa çıkarılıyor. Yaz aylarında Arap turistler, kış aylarında ise kendi halkımız pazarımızı ziyaret ediyor” şeklinde konuştu.

    getirdiği ürünleri satışa sunmak için gelen İnci Taner ise, “Almanya’nın Stuttgart şehrinden geliyorum. Yılda bir kere Nilüfer’de kurulan pazara geliyoruz. Yurt dışından getirdiğimiz ürünleri tekrardan ülkemize kazandırabildiğimiz için çok mutlu oluyoruz. Yurt dışında kurulan antika pazarlarına da katılıyoruz. İnsanların kültürlerini öğrenmesi çok güzel bir şey. İnsanlar burada kendi kültürlerini de öğreniyorlar” ifadelerini kullandı.
    Pazarın esnafından Mustafa Koç, “Her ayın 3’üncü gününde ürünlerimizi satmak için geldiğimiz antika pazarında Bursalı dostlarımızla tekrardan buluştuk. 70-80 yıllık ürünlerimiz burada satışa çıkarıyoruz. Müşteri potansiyelimizi arttırmak için herkesin burayı bilmesi lazım. Belediye Başkanımız sağ olsun çok destek veriyor. Burada elimizde bulunan antika ürünlerimizi satma şansına sahibiz. Bu işi hobi olarak yapıyoruz. Hatta bazı ürünleri sattığımız için üzülüyoruz. Bursa’da antikacılık ilerlemeye başladı. Halkımız da antikayı sevmeye başladı. Ben sadece Bursa’da antika satmıyorum. Eskişehir’e ve Kütahya’ya da gidiyorum. Oradan buraya gelen dostlarımız da var. Onlarla birlikte hareket ediyoruz” dedi.

    Pazara gelen ziyaretçi Turgay Özkan ise, “Antika pazarını sıklıkla ziyaret ediyorum. Burası bizim geçmişle gelecek arasında bağ kurmamızı sağlıyor. Küçükken evlerde kullandığımız birçok ürünü bu pazarda görebiliyoruz. Pazara baktıkça duygulanıyorum. Hepsinde bir yaşanmışlık var. İnsanların pazara talebi çok yoğun. Yerli ve yabancı birçok katılan var. Türkiye’nin birçok yerinden gelen esnaflarla fikir alışverişi yapıyoruz” şeklinde konuştu.

  • Yalova’da çıkan yangın büyümeden söndürüldü

    Yalova’da çıkan yangın büyümeden söndürüldü

    Edinilen bilgiye göre, Yalova’nın Armutlu ilçesi Fıstıklı Köyü’nde bir zeytinlikte yangın çıktı. Dumanları gören vatandaşlar ekiplere haber verdi. Olay yerine kısa sürede Bursa Orman Bölge Müdürlüğü ve Armutlu Belediyesi itfaiyesi ekipleri sevk edildi. Zeytinlikte başlayan yangın çevreye sıçramadan söndürüldü.

     

     

  • Mimarlardan çarpıcı uyarı!

    Mimarlardan çarpıcı uyarı!

    Basın toplantısında, Mimarlar Odası Bursa Şubesi’nin de paydaşı olduğu ve 16 Ağustos 2024 tarihinde İstanbul’da Mimarlar Odası Genel Merkezi ile Marmara Bölgesi’ndeki Şubeleri tarafından birlikte düzenlenen “Türkiye’nin Deprem Gerçeği: 17 Ağustos Depreminin 25. yılında Marmara Bölgesinde Mimarlık, Planlama ve Afet Yönetimi Sempozyumu” değerlendirmeleri ışığında açıklamalarda bulunuldu.

    Basın toplantısında konuşan Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, “Depremlerin ardından bugüne kadar afet risklerinin azaltılması, sağlam ve güvenli yaşam çevrelerinin oluşturulmasına yönelik yeterli önlem alınmamıştır. Tüm ülkede ve bölgede afet öncesi ve afet sonrası süreçleri doğrudan etkileyecek yasal düzenlemeler yapılırken; yaşanan yıkım ve kayıplara sebep olan planlama, kentleşme ve yapılaşma politikaları devam ettirilmektedir” dedi.

    Mimarlar Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Üyeleri’nin de katıldıkları basın toplantısında Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek tarafından yapılan açıklama şöyle:

     “DEPREMİN AFETE DÖNÜŞMEMESİ İÇİN YENİ BİR İMAR, YAPI ÜRETİM VE DENETİM SİSTEMİ ZORUNLUDUR!

    Topraklarının tamamı depremsellik koşullarında olan ülkemizde, bilimsellikten uzak kentleşme politikaları ve imar rantına dayalı yapılaşma uygulamaları nedeniyle aslında bir doğa olayı olan deprem afete dönüşmektedir. Yaşanan büyük yıkımların ve yitirilen binlerce insanımızın sorumluluğunu almak istemeyen iktidarlar, depremi “doğal afet” olarak tanımlayarak sonuçlarına da aslında rıza göstermektedirler.

    Deprem ülkemizde ve dünyanın pek çok yerinde yaşanmaktadır; geçmişten bugüne yaşanan depremlere yönelik tarih çalışmaları ve jeolojik araştırmalar bütünleştirildiğinde, belli bölgelerde belli aralıklarla şiddeti yaklaşık tanımlanabilen depremleri bilim insanları ortaya koyabilmektedirler. Bu deprem öngörüsü akılcı kentsel planlama ve nitelikli yapı üretimiyle birleştiğinde, Japonya örneğinde olduğu gibi depremin yarattığı hasarın göreli olarak can yakıcı olmadığı, yapılı çevre yıkımının yaşanmadığı, insan kaybının nispeten az olduğu, ülke ekonomisinin ağır yaralar almadığı sonuçlar söz konusu olmaktadır.

    Yakın tarihimizde ortak yaşanmışlıklarımızla 17 Ağustos 1999 Büyük Marmara Depreminden 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlere ülkemizde ortaya çıkan durumu “doğal afet”ten ziyade “insan kaynaklı afet” olarak tanımlamak yerinde olacaktır. Bilindiği gibi insan kaynaklı afet tanımı esas olarak savaş ya da çatışma sonucu ortaya çıkan yıkım ve can kayıplarını açıklamak için kullanılmaktadır. Ancak bilimsel verilere dayalı akılcı kentsel planlama ve nitelikli yapılaşmayı reddederek ülke toprağından rant devşirmeye dayalı oluşturulan ekonomik modelin dayattığı çarpık kentleşme ve çürük yapılaşma koşullarında bir deprem yaşandığında bunu “doğal afet” olarak kabul etmek gerçeklerden kaçmak, sorumluluğu inkâr etmektir.

    Ülkemizde gerek merkezi düzeyde oluşturulan yasal çerçeve ve çevresel etki değerlendirme sisteminin (ÇED) işlemez hale getirilmesi gerek yerel yönetimlerin geliştirdiği imar planları ya da “kısmi imar değişiklikleri” aracılığıyla yaratılan “niteliksiz yapılı çevre” depremin afete dönüşmesinin esas nedenidir, dolayısıyla yıkımlar, ölümler esas olarak “insan kaynaklı” afetler sonucudur.

    Öncelikle 17 Ağustos’tan 6 Şubat depremlerine yaşanan afet ortamlarında yitirdiğimiz, acısı hala taze, tüm yurttaşlarımızı saygıyla anıyor, kederli ailelerine başsağlığı diliyoruz. Depremlerde yaralanan, sakat kalan, psikolojik travmalar yaşayan insanlarımızın acısını yüreğimizde hissediyoruz. 1992 Erzincan depremini, 1967 Sakarya depremini ve ülkenin farklı yerlerinde yaşanmış olan pek çok irili ufaklı depremi ve can kayıplarını da unutmadığımızı belirtmek istiyoruz.

    Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine karşın; afet yönetimi, acil ve geçici barınma yerleşim alanları, enkaz kaldırma ve döküm sahaları, kalıcı konut ve yeni yapılaşma süreçleri, güçlendirme, onarım, tarihi yapıların restorasyonu ve kentlerin yeniden inşası ile ilgili yapılan çalışmalar son derece eksik, yetersiz ve hatalı bir şekilde yürütülmektedir. Tüm bu süreçlerde yerel yönetimler, üniversiteler, meslek örgütleri ve halkın katılımı dışlanarak; imar ve yapılaşma kararları yürürlüğe konmuştur. Kent merkezlerinde geniş alanlar “riskli alan” ya da “rezerv alan” ilan edilerek mülkiyet değişiminin dolayısıyla olası demografik dönüşümün yolları açılmıştır.

    6 Şubat depremleri sonrasında yaşanan bu belirsizliklerle dolu ortam, bir yandan bireyin mülkiyet hakkını dolayısıyla barınma hakkını tartışmalı bir hale dönüştürürken bir yandan da bilimsel kent planlama ilkelerinin göz ardı edildiği imar yaklaşımı ile yeniden afet oluşturma riski yüksek bir yapılaşmanın önü açmaktadır.

    Bütün bu yaşananlardan çıkaracağımız en büyük ders ise ülkemizin ne afet yönetimi sürecinde ne de sonrasında temel barınma ve toplumsal yaşamın kurgulanması aşamasında örgütlü bir kurumlaşmasının olmamasıdır.

    Gerek acil barınma gereksiniminde gerek sonrasındaki hızlı ama akılcı kent planlama ve yapı üretme sürecinde yaşanan kararsız tutumun neden olduğu kaos ve belirsizlik, zor durumdaki depremzedelerin toplumsal psikolojinde de yara oluşturmuş ve insanları, doğdukları büyüdükleri yerlerden koparak farklı coğrafyalarda yaşamını sürdürme yoluna sokmuştur. Bu durumun bir sonucu da deprem bölgesindeki nüfusun doğal yapısının değişmesidir; kültür tarihi açısından çok özel önemi olan güneydoğu coğrafyasında çağdaş kentlerin ve tarihi çevrelerin yıkımıyla birlikle bu yerleşimleri yaratan kuşakların çocukları da barınamaz hale gelmiş, maddi kültür kadar somut olmayan kültürel değerler ve “insanları” da eksilmiştir.

    Deprem sonrasındaki bir buçuk yılda yaşanan bu iç karartıcı süreç, bizi yakın gelecekte beklenen Marmara depremi açısından endişelendirmektedir. Geçmiş deneyimlerin sorgulanarak yeni afetlerin yaşanmayacağı bir depremsellik için sağlıklı çözümlerin geliştirileceği bir kentleşme, imar, yapı üretim ve denetim sisteminin gerekliliği açıktır.

     Marmara depremi bekliyor!

    İstanbul merkezli ve Marmara bölgesini etkileyecek büyük bir depremin yakın gelecekte olacağı yönünde değerlendirmeler, yapılan bilimsel araştırmalarla ortaya konulmaktadır.

    Türkiye nüfusunun 1/3’ünün yaşaması, ekonominin %50’ye yakınının bu bölgede gerçekleşmesi olası depremin etkilerinin büyüklüğünü ortaya koymaktadır. Büyük Marmara depreminin üzerinden 25 yıl geçmesine ve bu süreçte ülkenin çeşitli bölgelerinde depremler yaşanmış olmasına karşın; kamu ve toplum yararı doğrultusunda kentleşme ve afet politikaları geliştirilmemiş; afetlere karşı sağlam, sağlıklı ve güvenli kentleşme ve yapılı çevre üretimi sağlanmamış; kültürel, tarihî ve mimari mirasın korunarak gelecek nesillere aktarılması için çalışmalar yürütülmemiştir.

    Depremlerin ardından bugüne kadar afet risklerinin azaltılması, sağlam ve güvenli yaşam çevrelerinin oluşturulmasına yönelik yeterli önlem alınmamıştır. Tüm ülkede ve bölgede afet öncesi ve afet sonrası süreçleri doğrudan etkileyecek yasal düzenlemeler yapılırken; yaşanan yıkım ve kayıplara sebep olan planlama, kentleşme ve yapılaşma politikaları devam ettirilmektedir.

    Sonuç olarak;

    •Afet yönetimi ve afet risklerinin azaltılması için gerekli hukuki düzenlemelerin, Eylem Programlarının hazırlanması, gerekli koordinasyonun ve toplum katılımının sağlanması için bir an önce gerekli adımlar atılmalıdır.

    •İmar düzeni, yapı üretim ve denetim sistemi; sağlam yapı ve güvenli yaşam çevreleri üretmek için bilim, kamu yararı ve kamu denetimi esas alınarak tümüyle yeniden düzenlenmelidir.

    •İmar rantını önceleyen, kentlerin demografik yapısını bozan, kültürel sürekliliği ortadan kaldıran, kentlinin aidiyet hissini yok sayan Kentsel Dönüşüm politika ve uygulamalarından vazgeçilmelidir.

    •İmar affı düzenlemeleri ile planlama ilkelerine aykırı kaçak yapılaşmaların yasallaştırılması kabul edilemez. İlimizde de hala hızla devam eden kaçak yapı üretimine karşı etkin bir mücadele yürütülmelidir.

    •Yapı üretim sürecinde yer alan mimarlık, mühendislik ve planlama eğitiminin niteliği geliştirilmeli ve ülke genelinde eşdeğerlik sağlanmalıdır.

    •Meslek odalarının; mesleğe kabul sürecinden başlayarak mesleğin uygulanmasına, yapı denetimine ve mesleğin her alanında etkin bir şekilde yer alması için gerekli yasal düzenlemeler bir an önce gerçekleştirilmelidir.

    TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şubesi mesleki ve toplumsal sorumluluklar kapsamında tüm bu süreçte ilgili kesimlerle birlikte etkin bir rol üstlenmeye hazırdır.

    Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

  • Kaybolan alzaymır hastası adam her yerde aranıyor

    Kaybolan alzaymır hastası adam her yerde aranıyor

    Geçtiğimiz hafta çarşamba günü merkez Yıldırım ilçesi Mevlana Mahallesi’ndeki evinden sabah saatlerinde çıkan ve bir daha geri dönmeyen 59 yaşındaki Abdullah Yıldıztaş, her yerde aranıyor. Alzaymır hastası olan adamın ailesi, Yıldıztaş’ı görenlerin polis ekiplerine haber vermesini istedi.

  • Bursa’da kazada can pazarı

    Bursa’da kazada can pazarı

    Kaza, dün saat 06.45 sıralarında Mustafakemalpaşa Mahallesi Güllüce Mahallesi Balıkesir-Bursa yolu üzerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, T.T. (42) idaresindeki otomobil sürücüsünün kontrolünden çıkarak elektrik direğine feci şekilde çarptı. Kaza sonrası sürücü araçta sıkışırken ihbar üzerine bölgeye jandarma, sağlık ve itfaiye ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen jandarma ekipleri kaza yerinde güvenlik önlemi alırken itfaiye ekipleri de sıkışan sürücüyü kurtararak sağlık ekiplerine teslim etti. Yaralı sürücü ilk müdahalesinin ardından Mustafakemalpaşa Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Kontrollü olarak sağlanan trafik, jandarma timlerinin kısa sürede aracı kaldırtmasıyla yol normal seyrine döndü. T.T.’nin hayati tehlikesinin bulunmadığı öğrenildi.
    Jandarma, kazayla ilgili tahkikat başlattı.