Etiket: bursa

  • Hafızlık belgesini Erdoğan’dan almak istiyor

    Hafızlık belgesini Erdoğan’dan almak istiyor

    Bursa’nın İnegöl ilçesinde doğuştan görme engelli 16 yaşındaki Medine Mevlütoğlu’nun Kur’an-ı Kerim aşkı görmeyen gözü oldu.

    Normalde 3 yılda tamamlanan hafızlık eğitimini 1.5 yılda tamamlayarak büyük bir başarıya imza atan Mevlütoğlu, hayalinin hafızlık belgesini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden almak olduğunu söyledi.

    Gül-Muhlis Mevlütoğlu çiftinin 2008 yılında Medine ismini verdikleri kızları görme engelli olarak dünyaya geldi. 2.5 aylıkken götürdükleri hastanede kızlarının yüzde 90 görme engelli olduğunu öğrenen çift, büyük üzüntü yaşadı ama pes etmedi.

    Hastane hastane gezen çift, kızları için çare bulamadı. İlkokul eğitimine uyum sağlayan Medine, eğitim-öğretime başarıyla devam etti.

    Babaannesi Nergüzel Mevlütoğlu’nın yazın götürdüğü Kur’an kurslarında da başarılı olan Medine, öğrenme azmiyle görenlerin dikkatini çekti.

    Hem okul hem de Kur’an eğitimiin birarada süründüren Medine, 14 yaşına geldiğinde hafız olmayı kafasına koydu. İnegöl Müftülüğü Din Hizmetleri Uzmanı Bahriye Ögcem nezaretinde Braille alfabesi ile kısa sürede harfleri söken Medine, İnegöl Merkez Yatılı Kız Kur’an Kursu’nda Hacer Balantekin nezaretinde hafızlık eğitimine 2023 yılında başladı.

    Kur’an ayetlerini sular seller gibi okuyarak ezberleyen Medine, 1.5 senede hafızlık eğitimini tamamlayarak büyük başarıya imza attı.

    Arapça ve İngilizce eğitimi de alan Medine, internetten Fransızca öğrenmeye de başladı. Annesi Gül’den de Rusçayı öğrenen Medine, hobi olarak iyi şekilde piyano çalabiliyor.

    Akademisyen olmak istediğini anlatan Medine, hayalinin hafızlık belgesini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden almak olduğunu söyledi.

    Baba Muhlis Mevlütoğlu, “Kızımız hafızlık eğitimini aldı. Allah’ımıza şükürler olsun hafızlığını bitirdi. Hocalarımıza da çok çok teşekkür ederim, emeği geçen herkese çok çok teşekkür ederim. Bizde ailesi olarak annesi, babası, babaannesi, anneannesi olsun dedesi olsun elimizden gelen her şeyi yaptık.

    Allah’a şükürler olsun hafız oldu, bizi mutlu etti. Hamdolsun, İnşallah Rabbim ileriki zamanlarda da yardımcısı olsun. İnşallah ilahiyatı da okur, bitirir” dedi.

    Anne Gül Mevlütoğlu ise, “Bir kız çocuğu olarak çok mutlu olduk, ailemizi şereflendirdi. İki buçuk aylıkken böyle bir göz sorunu olduğunu fark ettik, doktora götürdük. Görmediğini söyledi doktorumuz. Başka bir doktora daha götürdük, aynı kanıya geldiler.

    Sonra işte eğitimine başladık. Medine anaokuluna gitmeden önce kurslara giderek Bursa’ya özel kurslara götürerek, okula gitmeden önce okuma yazmayı biliyordu artık.

    Hani daha çabuk bir şekilde. Sonra bütün eğitimlerinin başında ilkokuldan önce sıkıntı çektik. Hani nasıl olur, kabul edilir mi, çocuklar arasında nasıl olur? Hani bir kapıyı kapattı ama binlerce kapı açtı bizim için. Her şeyi kolaylıkla elde ettik.

    Medine ne kadar önden önden sıkıntı çeksek de yapı olarak hani olur mu, olmaz mı diye şükür çok kolaylıkla elde etti okulları, eğitimi. Bu zamana kadar gönlümüzden geçen her şey kat kat fazlasıyla verdi Rabbim şükürler olsun. Şimdi hafız oldu, hafızlık konusunda, bu din konusunda hocalarım sağ olsun çok destek oldular bizim için. Piyano dersleri aldı, İngilizce eğitimine gitti.

    Her türlü tek yönde değil de hani farklı farklı yönlerden bilgisi olsun istedik. Hala da devam ediyoruz, istiyoruz ki bir şekilde belki de inşallah bu hafızlığı tamamlar, ilahiyata gider.

    İleride belki yurt dışına gidip de dinimiz tanıtır diye böyle hayallerimiz var bizim. Allah’ın izniyle gerçekleşir” dedi.

    Medine Mevlütoğlu, “Ben küçük yaştan beri Kur’an aşkıyla büyütüldüm. Yani her zaman bu aşılandı bana. 8 yaşıma kadarki süreçte de her zaman babaanne, anneanne vesilesiyle Diyanet İşleri Başkanlığımız bünyesindeki birçok kursta eğitim alma fırsatı buldum fakat kabartma Kur’an-ı Kerim hani o zamanlar hem materyal yoktu, imkan yoktu.

    Öğrenememiştim. 8 yaşındayken hocalarım sağ olsunlar beni keşfettiler, sen öğrenebilirsin dediler. Bahriye hocamla iletişime geçtiler.

    Daha sonradan aile olarak iletişime geçtik, tanıştık ve kabartma Kur’an öğrenme sürecimiz başladı. Kısa bir süreçte Elif Ba cüzünü bitirdik ve Kur’an-ı Kerim öğrenmeye başladık, kabartma Kur’anla. Hocam sağ olsun çok yardımcı olmuştu o süreçte bana.

    Ve fark ettim ki Kur’an-ı Kerim benim hayatımı şekillendiriyor, ben onu hayat rehberi edinmeliyim ve daha fazla bu Kur’an-ı Kerim ile hemhal olmalıyım dedim fakat o zamanlarda maalesef böyle bir şey mümkün olmadı. Benim ortaokul sebebiyle Ankara’ya gitmem gerekti.

    Ankara’daki eğitimimde ne yazık ki ara vermek durumunda kaldım biraz ama sayın hocamla bağlarımızı hiçbir zaman koparmadık elhamdülillah. Ankara’dan döndükten sonra da Kur’an-ı Kerim eğitimime ara vermeden devam etmek istedim.

    Hem onu ezberlemek hem de anlamını içime işlemek istedim. Daha sonradan Bahriye Hocamın yanında Orhaniye Kuran Kursu’nda yine Diyanet İşleri Başkanlığımıza bağlı, hafızlık hazırlık eğitimi aldım. 30. Cüz, Yasin, Mülk gibi sureleri ezberlemek nasip oldu. Daha sonradan mart 2023 tarihinde İnegöl Merkez Hafızlık Kız Kuran Kursu’nda Hacer hocamın öğrencisi olarak hafızlığa başladım.

    Normalde 3 yıla kadar uzayan hafızlık sürecini 1.5 yıl gibi bir süreyle tamamlamak nasip oldu çok şükür. Hafızlık belgemin ardından öncelikle lise eğitimimi tamamlamak ve güzel bir İlahiyat fakültesinde eğitim almak istiyorum. Zira hedefim bu yönde.

    Daha çok Kur’an-ı Kerim ile hemhal olmak ve insanlarında hemhal olmasını sağlamak istiyorum inşallah. Daha sonra fıkıh ya da tefsir gibi alanlarda kendimi daha çok geliştirmek istiyorum. Hem diyanet bünyesinde öğretmenlik, hocalık yapmanın yanı sıra kendimi geliştirip üniversitelerde bir akademisyen bir profesör olarak da görev yapmak hedeflerim arasında aynı zamanda.

    Kendimi daha çok geliştirip fıkıh ya da tefsir alanında yeni öğrenciler yetiştirmek, insanları bu konuda bilgilendirmek hedeflerim arasında. Daha öncelerde de kendisiyle tanışmış bulunduğumuz, kendisine piyano çalmış bulunduğum sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden de temmuzda gireceğim sınavdan inşallah elde edeceğim belgeyi almak istiyorum.

    Ben hafızlık sürecimde aynı zamanda İngilizce eğitimi de alıyordum. Bir ilerleme kaydetmiştim fakat benim kurum bitti. O zamanlarda belli bir seviyeye gelmiştim, o seviyenin bitişiyle beraber ben akademiden ayrıldım.

    Fakat cambly programında haftanın 3 günü anadili İngilizce olan eğitmenlerle yine eğitimime devam ediyorum. Aynı zamanda İmam Hatip Lisesi öğrenci olmam sebebiyle de Arapça öğreniyorum. Kendi kendime Fransızca öğrenmemin yanı sıra annem sağ olsun Rusça öğrenmeme de katkı sağlıyor.

    O yüzden hem dil hem de daha önce de bahsettim Cumhurbaşkanımıza piyanoda çalmıştım. Aynı zamanda piyano eğitimime de devam ediyorum. Bu süreçte de hafızlığımı tamamladım” dedi.

  • Osmangazi’de su kesintisi

    Osmangazi’de su kesintisi

    BUSKİ Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklamada, “BUSKİ Genel Müdürlüğü İçmesuyu Dairesi Başkanlığı tarafından yapılacak çalışmalar kapsamında Osmangazi ilçesi Demirtaş Sakarya Mahallesi ve civarında 2 Aralık 2024 tarihinde 09.00-18.00 saatleri arasında su kesinti yapılacaktır. Vatandaşların tedbirli olması rica olunur” denildi.

  • Nilüfer Belediyesi ve BUÜ’den sürdürülebilir geleceğe yatırım

    Nilüfer Belediyesi ve BUÜ’den sürdürülebilir geleceğe yatırım

    Nilüfer Belediyesi ve BUÜ örnek bir projede buluştu. Ekolojik kazanım elde edilecek projede Nilüfer Belediyesi ekipleri, BUÜ Atık Yönetim Merkezi’nin Görükle Kampüsü’nde belirlediği 10 işletmeye kova ve geri dönüşüm poşeti dağıttı. Dağıtılan kovalarda toprak için en verimli kompost girdilerinin başında gelen çay ve kahve posaları toplanacak. Nilüfer Belediyesi ekipleri ise belirli periyotlarla bu işletmelere giderek, kovalardaki atıkları Ürünlü’deki kompost ünitesine taşıyacak. İşlemden geçecek atıklar, daha sonra komposta dönüşecek.

    Çevre ve insan sağlığını korumaya yönelik yapılan çalışmayla Nilüfer’de çevre bilinci ve farkındalığının sağlanmasının yanı sıra Nilüfer’de yaşayanlara ekolojik denge içerisinde sürdürülebilir ve yaşanabilir daha yeşil bir çevre oluşturulacak. Aynı zamanda Nilüfer’de kırsal ve tarımsal kalkınmayı güçlendirerek çiftçinin ve tüketicinin kazandığı bir kent haline gelmesi de amaçlanıyor.

    Proje, Avrupa Birliği’nin FUSILLI projesi kapsamında da destekleniyor. Bu proje, kentsel gıda sistemlerinin dönüştürülmesi ve sürdürülebilir kılınması amacıyla yürütülüyor. Ayrıca ilerleyen süreçte projenin kent geneline yayılması da planlanıyor.

  • Büyükşehir’den Yıldırım’a sağlıklı altyapı

    Büyükşehir’den Yıldırım’a sağlıklı altyapı

    Bursa’nın tüm ilçelerinde çalışmalarını aralıksız sürdüren Bursa Büyükşehir Belediyesi BUSKİ Genel Müdürlüğü, kanalizasyon ve yağmur suyu hatları çalışmalarında önemli mesafe kat etti. Yıldırım ilçesi Değirmenönü Mahallesi’nde yeni açılan imar yolunda çift taraflı olarak 300-1200 mm çapları arasında 2 bin 400 metrelik kanalizasyon ve yağmursuyu hattı çalışmaları BUSKİ ekipleri tarafından sürdürülüyor. 13 milyon TL’lik yatırımın yapıldığı bölgede, altyapı çalışmalarının yıl sonu itibari ile tamamlanması hedefleniyor.

    Bursa’yı daha yaşanabilir ve daha sağlıklı geleceğe taşıyacak yatırımları arka arkaya devreye aldıklarını belirten Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, sağlıklı şehirlerin güçlü altyapılar üzerine inşa edilebileceğini hatırlatarak tüm ilçeleri sağlıklı altyapıya kavuşturmaya kararlı olduklarını ifade etti.

  • KADEM, dizilerdeki kadına şiddet konusuna dikkat çekti

    KADEM, dizilerdeki kadına şiddet konusuna dikkat çekti

    KADEM Vakfı Bursa İl Temsilciliği, 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele günü vesilesiyle düzenledikleri basın açıklamasında, dizilerdeki kadına şiddet konusuna dikkat çekti.

    Şiddet ortaya çıkmadan önünü alabilmek ve kadını korumanın öncelikleri olduğunu vurgulayan KADEM Vakfı Bursa Il Temsilcisi Gülhan Keskil; “Şiddetin bütün türlerini; öncülleri, belirtileri, aşamaları ve korunma yollarıyla birlikte ele alan çalışmalar yapıyoruz. Kadınlara; sahip oldukları haklarını, yasal güvencelerini, şiddetten korunmanın yollarını, şiddet karşısında neler yapabileceklerini tek tek anlatıyoruz” ifadelerine yer verdi.

    Keskil konuşmasına şöyle devam etti;

    “Ailelere, öğretmenlere, hatta anaokulundan başlayarak tüm öğrencilere yönelik programlar geliştiriliyoruz. Materyaller hazırlıyoruz. Yine bu bağlamda her yıl 25 Kasım’da, kamuoyunda karşılık bulan kampanyalar düzenliyoruz.

    Geçmiş yıllardaki kampanyalarımızda:

    “Sen Varsan Şiddete Yer Yok” kamu spotumuzla, şiddete kayıtsız kalınmaması gerektiğini,

    “Şiddete Göz Yumma” kampanyamızla, sessiz kaldığımız her şiddetin bir parçası olduğumuzu vurguladık. Yine “Şiddete Hakkın Yok” sloganıyla kadına yönelik şiddeti, insan hakları ihlali olarak ele aldık.

    “Şiddetin Bahanesi Olmaz” kampanyamızda, hiçbir duygu ve davranışın, şiddetin gerekçesi, bahanesi ve savunması olamayacağını ifade ettik. “Yasaya Tutun” sloganıyla ısrarlı takibin hak ihlali ve bir şiddet türü olduğuna dikkat çektik. Geçen yılki kampanyamızda ise “Şiddetsiz Toplum Güvenli Gelecek” sloganıyla “6284 Sayılı Kanunla, Şiddet Mağdurları Güvende” mesajımızı kadınlara ulaştırdık.

    Bu yılki kampanyamızın sloganı, “ŞİDDETE SEYİRCİ KALMA…” Peki, bu sloganla hangi mesajları vermeyi hedefliyoruz?

    Medyada kadına yönelik şiddet konusu uzun zamandır gündemimizde. Bu konuda çalışmalar yaptık. Kongre ve zirvelerimizde alt başlık olarak ele aldık. Temsilciliklerimizde paneller düzenledik.

    Ve son olarak “Medyada Kadına Yönelik Şiddet Ve İzleyici Farkındalığı: Yerli Diziler Üzerine İnceleme” başlıklı önemli bir araştırmayı hayata geçirdik.

    Bu araştırmada, geçtiğimiz yıl televizyonda ve dijital platformlarda yayınlanan ve en çok izlenen 14 yerli yapım diziyi, kadına yönelik şiddet bağlamında inceledik.
    Bu araştırma ile Dizilerde işlenen şiddet türlerini, bu türlerin oranlarını, yaygınlığını, İzleyicilerin, dizilerdeki kadına yönelik şiddete dair farkındalığını ve şiddet sahnelerinden etkilenme durumlarını ölçtük.

    14 dizide 3013 kadına yönelik şiddet sahnesi

    Araştırma kapsamında hangi dizileri mercek altına aldığımızı, ne tür sorulara cevap aradığımızı ve elde ettiğimiz sonuçları, birazdan arkadaşlarımız anlatacaklar.
    Ancak kısaca araştırma çıktılarından bahsetmem gerekirse:

    İncelemeye konu olan 14 dizide, (Toplamda 327 Bölümde) 3013 kadına yönelik şiddet sahnesi tespit ettik. Ve kabul edersiniz ki bu çok ciddi bir rakam. Bu 14 dizide en çok karşılaşılan şiddet türlerine baktığımızda ise:

    %51 oranında Psikolojik Şiddet, %24 Sözlü Şiddet

    %11 Çok Boyutlu ve Karmaşık Şiddet, %8 de Fiziksel Şiddet tespit ettik.

    Türü ne olursa olsun, şiddetin “doğal” ve “hayatın akışı içinde” gibi hikâye edilmesi de, bireysel ve toplumsal tehdit olarak karşımızda duruyor.

    Şiddet romantize edilerek, normalleştirilerek yansıtılıyor

    Şu bir gerçek ki, televizyon dizileri, makbul kadın modelini, kadının ailedeki rolünü ve toplumdaki konumunu belirlemede çok etkili bir güce sahip…

    Ve ne yazık ki, kadının insanlık onurunu hiçe sayan kadın temsilleri ve kadına şiddet örnekleri, bugün pek çok dizinin ana teması. Dizilerin içine serpiştirilen şiddet türleri, çoğu zaman estetize ve romantize edilerek, normalleştirilerek yansıtılıyor. Seyirci önceleri maruz kaldığı şiddet sahnelerine, bir zaman sonra taraf olmaya başlıyor. Ve kadına yönelik şiddetin bütün türleri, diziler aracılığıyla evimizin içine sızıyor.

    Bu sebeple bizler kampanya boyunca ŞİDDETE SEYİRCİ KALMA diyeceğiz. TV dizilerindeki kadına yönelik şiddet türlerine ve etkilerine dikkat çekeceğiz.

    Şunu unutmayalım ki: Kadını ve aileyi şiddetten korumak sadece kadın derneklerinin değil, tüm toplumun ortak sorumluluğudur. Dizi yapımcıları, senaristler, kanallar ve reklam verenler de bu sorumluluğa ortak olmalıdır.

    Kampanyamızın, kadına yönelik şiddete karşı bireysel ve toplumsal farkındalık oluşturmasını diliyorum.

     

     

     

  • Türk Kızılay Osmangazi Şubesi, özel bireyler ve aileleriyle buluştu

    Türk Kızılay Osmangazi Şubesi, özel bireyler ve aileleriyle buluştu

    Nilüfer ilçesindeki bir restoranda gerçekleştirilen kahvaltılı toplantıya engelli öğrenciler, aileleri, engellilere yönelik çalışma yürüten sivil toplum kuruluşu (STK) temsilcileri ile Türk Kızılay Bursa ve ilçe şubelerinin temsilcileri katıldı.

    Türk Kızılay Osmangazi Şube Başkanı Sinan Aydın, yaptığı açıklamada, yaklaşık 350 kişiyle böyle bir ortamda bir araya gelmekten memnuniyet duyduklarını söyledi.

    Engelli bireylerin her zaman yanlarında olduklarını onlara hissettirmek için çalışmalar yürüttüklerini belirten Aydın, “Farkında olup veya olmadan onların da bizimle aynı hizmeti alması, beraber eğlenmeyi, beraber iş yapmayı amaçlıyoruz. Onlar bizim için çok kıymetliler çünkü şubemiz olarak Osmangazi ilçesindeki ihtiyaç sahibi ailelere yardım götürüyoruz. Biz bugün onların yanındayız. Öncesinde de sürekli okullara gidip onlarla birlikte etkinlikler yaptık.” dedi.

    Aydın, katılımcılara ve organizasyona destek olan restoranın yetkililerine teşekkür etti.

    Restoranın yöneticisi Ahmet Zahir Yahyaoğlu da işletme olarak bu tür etkinliklerin destekçisi olduklarını dile getirerek, özel bireyleri ve ailelerini misafir etmekten mutluluk duyduklarını anlattı.

    Farklı etkinliklerde farklı gruplarla bir araya gelmeye devam edeceklerini ifade eden Yahyaoğlu, “Türk Kızılay Osmangazi Şubesi ile böyle bir etkinlik yaptık. İnşallah güzel bir şekilde onlara motivasyon kaynağı olacak. Hem engelli kardeşlerimiz hem aileleri hem de bizim için bu bir mutluluk kaynağı. Firma olarak her geçen yıl bu etkinlikleri artırmaya, güç buldukça daha da güzelini yapmaya devam edeceğiz.” diye konuştu.

  • İznik’te “Meryem ve çocuk İsa” freski restore edildi

    İznik’te “Meryem ve çocuk İsa” freski restore edildi

    İmparator I. Konstantin’in çağrısıyla, Hristiyanlıkta kiliseye bağlı tüm piskoposların katılımıyla 325 yılında düzenlenen, önemli dini konuların tartışılıp karara bağlandığı Birinci Konsil’in toplandığı İznik’te arkeologlar, Roma tiyatrosunun dini kullanım evresini araştırıyor.

    1980’li yıllarda başlayan ve 2016’dan itibaren Dokuz Eylül Üniversitesi ekibiyle kesintisiz devam eden kazı ve restorasyonun büyük çoğunluğunun tamamlanmasıyla geçen mart ayında yeniden ziyarete açılan tiyatroda, ana yapıların dışındaki alanlarda çalışma sürüyor.

    Merkezi girişin doğusunda yer alan ve 2005’te tespit edilmesine rağmen korunması ve gerekli çalışmaların yapılması amacıyla kapatılan “Meryem ve çocuk İsa” freski restore edildi.

    Beyaz fonlu ve süslü, kıymetli renkli taşlarla işlenmiş, yüksek bir tahtta oturur şekilde Meryem ile kucağında İsa’nın yer aldığı, 1,42 metre yükseklik ve 78 santimetre genişliğindeki freskin hemen yan tarafında 1,5 metre yükseklik, 3,15 metre genişliğindeki freskte de İsa sol tarafta oturur şekilde boyun kısmının sağa, Meryem’e doğru eğilmiş olduğu görülüyor.

    “Anadolu’daki tek örnek”

    Kazı başkanı ve Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aygün Ekin Meriç, AA muhabirine, tiyatronun 111 yılında İmparator Trajan döneminde yapılmaya başlandığını belirtti.

    Trajan ile Bitinya valisi Plinius arasındaki yazışmalardan yapının inşasıyla ilgili çok önemli bilgiler edindiklerini anlatan Prof. Dr. Meriç, “İznik Roma tiyatrosu, 103 metre eninde, 80 metre boyunda, düz bir alana tamamen tonoz mimarisiyle yükseltilmiş olmasıyla Anadolu’daki tek örnek. Özgün halinde 3 katlı ve tonoz sistemiyle 24 metre yükseklikte yapılmış ve 10 bin kişilik bir tiyatro. Tonoz mimarisiyle inşa edilmiş olmasıyla çok gösterişli bir yapı.” dedi.

    Meriç, yapının 2. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar kullanılmasıyla çok evreli bir özelliğe sahip olduğunu ifade etti.

    Tiyatronun özellikle 2. ve 3. yüzyıllarda özgün işlevinde kullanıldığını, gladyatör oyunları ve dönemin moda oyunlarının gerçekleştirildiği bir yapı olduğunu aktaran Meriç, şu bilgileri verdi:

    “İznik’te 325 yılında ekümenik konsil toplanıyor; Hristiyanlığın çok önemli kararlarının alındığı bir toplantı. Bu dönemden sonra yavaş yavaş buralarda artık dini kullanım evresi oluşmaya başlıyor. Tiyatro özellikle 4. ila 6. yüzyıllarda dini kullanım evresi geçirmiş. Bununla ilgili çok önemli verilerimiz var. Özellikle duvarlarına yapılmış haç freskleri, girlandlar (askı çelenk), Hristiyanlık sembolleriyle yapılmış freskler… Özellikle 2005 yılında Bedri Yalman hoca tarafından tespit edilmiş duvarlarındaki Meryem İsa freski. Bu dönemde Bedri hoca korunamayacağını düşünerek kapatmıştı. Biz burayı tekrar açtık, gün yüzüne çıkardık.”

    Meriç, Katoliklerin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Franciscus’un katılacağını açıkladığı, 2025’te Birinci Konsil’in 1700. yılı törenlerinde bu tiyatronun ziyaret edilebileceğini vurguladı.

    Freskin Hristiyanlık alemi için önemine dikkati çeken Meriç, “Kucağında İsa ile tahtında oturan Meryem’in olduğu en erken fresk örneği; onun için çok önemli. Bununla ilgili gerekli korumaları yaptık. Ortaya çıkardığımızda bu halde değildi, bazı bozulmalar olmuştu. Onların hepsini temizledik, sağlamlaştırdık. Aralarda dökülmüş sıvaları da sağlamlaştırdık.” ifadesini kullandı.

    Ziyaretçi sayısı 8 ayda 50 bini aştı

    Yeniden ziyarete açılmasıyla İznik’in kültür ve turizm bakımından çok önemli bir cazibe merkezine kavuştuğunu söyleyen Meriç, “Açıldığından beri ziyaretçi sayısı 50 bini aştı. Turist akışında bir hızlanma olduğunun bilgisini de alıyoruz. Pazartesileri hariç her gün insanlar burayı gezip görebiliyorlar.” diye konuştu.

    Meriç, tiyatronun ana yapılarının dışındaki alanlarda devam eden kazıların 1-2 yılda tamamlanacağını bildirdi.

    Kazılmamış alanları hızla tamamlayıp konservasyon ve restorasyona devam edeceklerini belirten Meriç, şunları kaydetti:

    “Tiyatronun restorasyonunu ve konservasyonunu bitirdik. Roma İmparatoru Hadrianus döneminde yapılmış, sahne binasının en doğusunda ve en batısındaki sütunlu galeriler, Anadolu’daki tek örnekler, iki katlı, ikinci katı hermelerle, parapetlerle (korkuluk) taşınan bir yapıda. Çok gösterişli karşılama mekanları… Tiyatrodaki bazı resepsiyonlar, törenlerin yapıldığı salonlar olarak kullanılmış. Bu sütunlu galerilerin restorasyonu konusunda çalışmalarımız devam ediyor. Bu dini kullanım evresi 6. yüzyıla kadar, daha sonra tiyatronun bu işlevini tam olarak hangi tarihe kadar sürdürdüğünü bilemiyoruz ama şunu tespit edebiliyoruz; 8. yüzyılda burada Arap akınları oluyor. Surların güçlendirilmesi gerekiyor. Kentteki yapılardan sağlam bloklar alınarak surların sağlamlaştırılmasında kullanılıyor. Tiyatrodan da çok sayıda blokun götürüldüğünü biliyoruz. Buraya yakın surlarda tiyatronun oturma basamaklarını görüyoruz. 9. yüzyılda burada seramik işliklerin yapılmaya başlandığını görüyoruz. Özellikle 15 ila 17. yüzyıllarda burada çok yoğun kullanılıyor. Bu alanda 12 Osmanlı işliği var, çinilerin üretildiği çok önemli fırınlar var. Tiyatro, bütün evrelerin görüldüğü, İznik’in neredeyse bütün tarihinin okunduğu bir yapı olması bakımından çok önemli. Çini fırınlarını geçici koruma çatılarıyla kapatmıştık. Bunların da yine restorasyonunu tamamlayıp sergilemeyi planlıyoruz.”

    Döneme özgü seramikler, sikkeler, bronz eserler bulduklarını dile getiren Meriç, buluntuların kazı evinde ölçüldüğünü, fotoğraflandığını, restorasyon ve konservasyon çalışmalarına tabi tutulduğunu anlattı.

    Kültür ve Turizm Bakanlığının Geleceğe Miras Projesi kapsamında çalışmalarının hız kazandığını aktaran Meriç, yaz tatilinde 25 kişilik ekiple çalıştıklarını, okullar açıldıktan sonra arkeolog, sanat tarihçisi ve restoratörler olmak üzere 6 kişiyle tüm yıl kazı, depo, yayın ve koruma çalışmalarını sürdürdüklerini sözlerine ekledi.

  • Bursa’da Cuma hutbesinde kumar vurgusu

    Bursa’da Cuma hutbesinde kumar vurgusu

    Diyanet İşleri Başkanlığı’nın cuma hutbesinin bu haftaki konusu “Maddi ve Manevi Tükeniş: Kumar” oldu.

    Camilerde cuma namazı öncesinde verilen hutbede, haram yolla kazanılan paranın özendirilmesi ve kumarın her türlüsünün günah olduğuna dikkat çekildi.

    Kumarın her çeşidi haramdır

    Hutbede, “İsmi ne olursa olsun gerçek hayatta ya da dijital mecralarda oynansın, yasal olsun olmasın kumarın her çeşidi haramdır. Zira her yasal olan helal değildir. Dolayısıyla masa başında veya sanal ortamlarda oynanan; kazananın kaybedenlerden haksız kazanç elde ettiği oyunların tamamı kumardır, haramdır.

    At yarışlarında oynanan ganyan kumardır, haramdır. Hayvanların dövüştürülmesi gibi vahşete dayanan her türlü oyun ve bu oyun üzerinden elde edilen kazanç kumardır, haramdır. Bütün şans oyunları, yılbaşı, özel gün ve haftalar vesilesiyle çekilen piyango, kazı kazan ve şans topu gibi oyunlar kumardır, haramdır. Dijital mecralarda oynanan bütün bahis oyunları; toto, loto, iddia gibi dinen meşru olmayan oyunların hepsi kumardır, haramdır. İslam dinine göre asıl olan rızkımızı helal yollardan kazanmaktır.

    Haram parayla hayır yapılamaz

    Bu sebeple faiz, kumar ve benzeri haram yollardan elde edilen parayla sevap beklenerek, hayır hasenat yapılamaz. Cami ve mescit inşa edilemez, hac, zekât ve kurban gibi mali ibadetler yerine getirilemez. Maalesef bugün internet ortamında türlü hilelerle ve bazı sosyal medya fenomenlerinin yayınlarıyla nice insanımız kumar tuzağına çekilmektedir. Mobil cihazlar, çevrimiçi oyunlar ve e-sporlar aracılığıyla nice gencimiz sanal kumar bataklığına itilmektedir. Televizyonlarda, gazetelerde, hatta en basit internet oyunlarında dahi kumar reklamları verilerek küçücük yavrularımız bile bu kötülüğe özendirilmektedir.

    Kumar manevi tükeniştir

    Hâlbuki mahremiyet sınırlarını ihlal eden, haramların yaygınlaşmasına sebep olan, dijital platformlar ve farklı ortamlarda kumar oynamayı özendiren bu reklamların engellenmesi dini, vicdani ve insani bir sorumluluktur. Kumar, hem oynatan hem de oynayan için maddi ve manevi bir tükeniştir. Kişi, kumarda kazanınca başkasını, kaybedince kendini zarara uğratmaktadır. Bütün bağımlılıklarda olduğu gibi kumardan korunmanın en etkili yolu ise ona hiç başlamamak, kumar oynayan ve oynatan insanlarla bir arada olmamaktır. Öyleyse nice ocaklar söndüren, nice yuvalar dağıtan, nice felaketlere sebep olan kumar belasından uzak duralım. Gençlerimizi ve çocuklarımızı her türlü bağımlılıktan korumak için onlarla sevgi, muhabbet ve güven temeline dayalı bir ilişki kuralım. Onların iyi arkadaşlarla ve iyi ortamlarda yetişmeleri için gayret gösterelim. Kumarın içki, yalan, dolandırıcılık ve cinayet gibi büyük günahlara sebebiyet verdiğini asla unutmayalım” ifadelerine yer verildi.

  • Marmara son 23 yılın en az yağışını aldı

    Marmara son 23 yılın en az yağışını aldı

    Meteoroloji Genel Müdürlüğünün “2024 Yılı Ekim Ayı Alansal Yağış Raporu”ndan derlenen bilgilere göre, Türkiye geneli ekim ayı yağışı uzun yıllar ortalaması ve geçen yıla göre düşüş gösterdi.
    Bu yıl ekim ayında metrekareye 26,8 kilogram yağış olurken, uzun yıllar ortalaması olan 49,4 kilogramın yüzde 46, geçen yılın ise yüzde 27 altında gerçekleşti.

    Türkiye genelinde ekim ayı yağışları son 6 yıldır uzun yıllar ortalamasının altında oluyor. Ekim ayında yağışlar, Marmara, Ege, Akdeniz, İç Anadolu bölgelerinin tamamında ve Doğu Anadolu Bölgesi’nin batı ve güney kesimlerinde normallerine göre yüzde 60’ın üzerinde azalma, Karadeniz kıyı kesimi, Kars, Ağrı ve Iğdır çevrelerinde ise yer yer yüzde 80’e varan artış gösterdi.
    Bölge genelinde Karadeniz Bölgesi hariç diğer tüm bölgeler normali altında yağış alırken, uzun yıllar ortalamasına göre en fazla azalma yüzde 95 ile Ege Bölgesi’nde gerçekleşti. Ekim ayı yağışları Ege Bölgesi’nde son 40, Marmara Bölgesi’nde ise son 23 yılın en düşük seviyesine indi.

    İl genelinde değerlendirildiğinde ise en az yağışı 0,3 kilogram ile Aydın ve Muğla aldı. Bu iki ildeki ekim yağışı, uzun yıllar otalamasının yüzde 99 altında gerçekleşti.
    Gaziantep ve Kilis 65, Karaman 60, İzmir, Aydın, Kütahya, Manisa, Muğla, Uşak, Denizli ve Burdur 40, Afyonkarahisar, Balıkesir, Bilecik, Bursa, Çanakkale, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, İstanbul, Yalova ve Eskişehir’de son 23 yılın en düşük ekim ayı yağışı kaydedildi.

    Marmara Bölgesi’nin ekim ayı yağışı metrekareye 13,9 kilogram olarak gerçekleşti. Uzun yıllar ortalaması 72 kilogram olan bölgeye geçe yıl ekimde 34,3 kilogram yağış düşmüştü. Yağışlarda normaline göre yüzde 81, 2023’e göre ise yüzde 60 azalma gerçekleşti.

    Ege Bölgesi’nde ise ekim yağışı sadece 2,2 kilogram oldu. Uzun yıllar ortalaması 47,2 kilogram ve geçen yıl ekim yağışı 11,8 kilogram olan bölgedeki yağışlar, normaline göre yüzde 95 azalma gösterdi.

    Akdeniz Bölgesi’nde ekim ayında metrekareye 4,8 kilogram yağış oldu. Bölgedeki yağışlar 48,7 kilogram olan uzun yıllar ortalamasının yüzde 90, 33,7 kilogram olan geçen yılın ise yüzde 86 altında gerçekleşti.

    İç Anadolu Bölgesi’nde ekim yağışı 8,2 kilogram oldu. Uzun yıllar ortalaması 31,5 kilogram ve geçen yıl ekim ayı 21,3 kilogram olan bölgedeki yağışlar, normaline göre yüzde 74, 2023’e göre yüzde 62 azaldı.

    Karadeniz Bölgesi ise kuraklıktan etkilenmedi. Bölge metrekareye 97,6 kilogramla, uzun yıllar ortalamasının yüzde 31, geçen yılın ekim ayına göre yüzde 42 fazla yağış aldı.
    Doğu Anadolu Bölgesi’ne de 28,7 kilogram ile uzun yıllar ortalamasının yüzde 37, geçen yıla göre yüzde 39 az dağış düştü.

    Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin ekim yağışı metrekareye 4,3 kilogram olarak gerçekleşti. Uzun yıllar ortalaması33,8 kilogram ve geçen yıl yağışı 20,8 kilogram olan bölgede normaline göre yüzde 87, 2023’e göre yüzde 80 azalma gerçekleşti.

  • Nilüfer Belediyesi pancar deposu ödülle taçlandı

    Nilüfer Belediyesi pancar deposu ödülle taçlandı

    Nilüfer Belediyesi, hayata geçirdiği projelerle aldığı ödüllere bir yenisini ekledi. 25 yıl atıl vaziyette kalan ve geçen yıl yenilenen modern yüzü ile çok amaçlı bir kültür ve etkileşim mekânı olarak hizmet açılan Pancar Deposu, mimarlık alanında ödüle değer bulundu. Nilüfer Belediyesi Pancar Deposu, Arkitera Mimarlık Merkezi’nin düzenlediği Arkitera Ödülleri’nde Seçici Kurul Teşvik Ödülü’ne değer görüldü.

    Arkitera Mimarlık Merkezi’nin, Arkitera Genç Mimar Ödülü ve Arkitera İşveren Ödülü, mimari alandaki nitelikli üretimi desteklemek ve yatırımcıları kaliteli projeler gerçekleştirmeye teşvik etmek amacıyla her yıl verdiği Arkitera Ödülleri, bu yıl Kastamonu Entegre Genel Merkezi’nde düzenlenen törende sahiplerini buldu. Kamu ve özel sektör olmak üzere iki kategoride ödüllerin verildiği törene Nilüfer Belediyesi adına, Nilüfer Belediye Başkan Yardımcıları Okan Şahin ve Şirin Biçer ile Nilüfer Belediyesi Kentsel Tasarım Müdürü Mustafa Yılmaz, Nilüfer Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Nejla Aslan katıldı. Projeyi hayata geçiren Atelye70 ekibinden Doğu Kaptan ve Fatma Gençdoğuş da törende yer aldı.

    Mimarlık, tasarım, sanat ve akademi çevrelerinden pek çok davetlinin katıldığı törenin açılış konuşmalarını Arkitera Genel Koordinatörü Emine Merdim ve Kastamonu Entegre Global Pazarlama Direktörü Talha Aydın gerçekleştirdi.

    Pancar Deposu ile endüstri yapısını kamuya kazandırarak diğer kurumlara örnek olan Nilüfer Belediyesi’nin ödülünü, seçici kurul üyesi Can Tamirci, Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Okan Şahin’e verdi.

    Ödülü büyük bir gurur duyarak aldıklarını ifade eden Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Okan Şahin, seçici kurul üyelerine teşekkür etti. Şahin, “Pancar Deposu, kullanım açısından yoğun bir şekilde değerlendirilen ve herkesin beğenisini kazanan çok güzel bir yapı oldu. Projede emek veren Doğu Kaptan ve Fatma Gençdoğuş’a bu ödüle vesile oldukları için teşekkür ederiz” dedi.