Etiket: bursahaber

  • İznik Gölü turkuaza büründü

    İznik Gölü turkuaza büründü

    İznik’e gelen yabancı ve yerli turistler muhteşem manzara karşısında hayranlıklarını gizleyemedi. Bursa’nın Orhangazi ve İznik ilçelerine kıyısı olan İznik Gölü, bugün görenleri rengiyle kendine hayran bıraktı. Uzmanlar, göl renginin turkuaza dönüşmesinin sebebinin plankton sayısının artışı olduğunu, plankton patlamasına ise yüksek hava sıcaklıklarının yol açtığını belirtti.

    İznik’e gelen yabancı ve yerli turistler, temizliği ve turkuaz rengiyle Türkiye’nin Maldivleri olarak anılan Salda Gölü’nü aratmayan eşsiz manzaranın tadını çıkardı. Kimileri turkuaz suyun tadını yüzerek çıkarmayı, kimileri ise manzarayı ölümsüzleştirmeyi tercih etti.

    Geçtiğimiz yıl mavi bayrak verilen İznik gölünde plaj işletmecisi Bekir Uslu, “Her yıl genellikle böyle oluyor. Bu sene biraz geç gerçekleşti. Bu olayın yaşanması yerli ve yabancı turistin de buraya gelmesine vesile oluyor” diye konuştu.

  • 63 yıllık başkanlık villasını boşalttı

    63 yıllık başkanlık villasını boşalttı

    Bursa’da 63 yıldır belediye başkanlarının konutu olarak kullanılan Çekirge’deki villa, içinde Süleyman Çelebi’nin türbesi de barındırıyor. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, konutun da içinde kaldığı alanla ilgili bir proje hazırlattı. Proje çerçevesinde mevlit araştırma ve okumalarının yapılacağı, Gençlik Merkezi ve mescidin de olacağı alan tüm Bursalılara hizmet verecek. Aktaş, proje öncesi konutu boşaltarak, şahsi evine taşındı. Kendi döneminde bir daha belediye başkanı konutunun da olmayacağının altını çizdi.

    Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “Bursa değerleri olan, önemli simaları bağrında barındıran bir şehir. Büyük Allah dostları, devlet büyüklerinin medfun olduğu bir yer. Bu isimlerden bir tanesi de Mevlid-i Şerif yazarı Süleyman Çelebi’dir. Bilindiği gibi 1960 yılından beri bütün belediye başkanları Çekirge’de bulunan başkanlık konutunda oturuyordu. Burası toplamda 28 dönümlük bir alandır. 63 yıldır kesintisiz olarak başkanlık konutu olarak kullanılıyordu.

    Kısa bir süre önce ben kendi evimi tamamladım ve orada oturuyorum. Burası Süleyman Çelebi Külliyesi olarak mevlid okumaları ve araştırmaları yapılabileceği, gençlerin doya doya istifade edeceği Gençlik Merkezi’nin içinde olduğu ve bir mescidin de bulunduğu 28 dönümlük bir Millet Bahçesi olacak. Bir sürü projeler yapıyoruz, bunlar mutluluk verici ama bu özel projenin Bursa’ya değer katacağına yürekten inanıyorum. Gönül huzuru içinde kendi evimize çıktık. Bu eski konut alanı da bütün Bursa’ya hizmet edecek” diye konuştu.


    “Bundan sonra benim açımdan konut diye bir şey yok. Bir başkası gelir, bir planlama yapar orasını bilemem” diyen Başkan Aktaş, “Bizler neticede bu işleri geçici olarak yapıyoruz. Başka yerde konutlar vardır, saygı duyarım ama Bursa’da 63 yıldır kullanılan konut özel bir mekandaydı. Altında Yoğurtlu Baba gibi önemli bir zatın ve onlarca Allah dostunun mezarının olduğu bir yerdeydi. Özellikle şehirdeki büyüklerimizin yönlendirmeleriyle böyle bir karara imza attığımız için çok huzurlu ve mutluyum” dedi.

  • Sahne, ‘adam olacak’ çocukların

    Sahne, ‘adam olacak’ çocukların

    Yeniköy (Boğaz) konser alanında ve Gemlik 15 Temmuz Meydanı’nda düzenlenen programda, Bursa Erkek Lisesi, Bursa Kız Lisesi ve Gençleşen Türküler Proje Topluluğu ses ve saz sanatçıları ‘hal hal, dağlar dağlar, işte deve işte hendek ve arkadaşım eşek’ gibi çağdaş ozan Barış Manço şarkılarını başarıyla yorumladı.


    Seyirciler arasındaki minik Bursalılar, Barış Manço’nun efsane yarışması Adam Olacak Çocuk yarışmasına katılarak seyircilerden 10 tam puan ve bol alkış aldı. Verdikleri cevaplarla tüm seyredenleri kahkahaya boğan minikler, aynı zamanda Barış Manço şarkılarına de eşlik etti.
    Program, 18 Ağustos’ta Kumla İskele Meydanı’nda, 24 Ağustos’ta Mudanya Budo İskele Meydanı’nda, 3 Eylül’de ise Mihraplı Parkı’nda Bursalı sanatseverlerle buluşacak.

  • Avı yasaklanan keklikler doğaya salındı

    Avı yasaklanan keklikler doğaya salındı

    Yetkililer, keklik türlerinin doğada kene ve buğdaygillerde üretim kayıplarına sebep olan süne zararlısı ile beslendiği için biyolojik mücadelenin önemli unsurlarından biri olduğuna dikkat çekerek, kaçak avcılığa karşı uyarılarda bulundu.
    Doğa Koruma ve Milli Parklar Mustafakemalpaşa Şube Müdürlüğü tarafından Ayaz Mahallesi’nde doğaya 50 keklik salındı. Resmi Gazete’de yayımlanan 2023-2024 Merkez Av Komisyonu Kararı neticesinde 2023-2024 yılı av sezonu içerisinde tüm avlaklarda keklik türlerinin avlanması yasaklandı. Yanlış ve kaçak avlanma sonucu nesli tükenme tehlikesi geçiren keklik soyunun çoğalmasına yönelik yapılan salım, Ayaz Mahallesi üst bölgesinde gerçekleştirildi.
    Doğa Koruma ve Milli Parklar Mustafakemalpaşa Şube Müdürlüğü ekipleri, Mustafakemalpaşa Avcılık ve Atıcılık Kulübü Başkanı Ali Çamur, Tatkavaklı Avcılar Kulübü Başkanı Zafer Efe, Mustafakemalpaşa Muhtarlar Derneği Başkanı İlhan Ökdem, Ayaz Mahallesi Muhtarı Ertan Bulut tarafından doğaya salınan 50 keklik için yapılan açıklamada, kekliklerin doğada dengeyi korumaktaki önemine vurgu yapıldı. Yetkililer, kaçak avcılığın önüne geçilmesi konusunda da uyarılarda bulunuldu.
  • Türkiye’nin tarihi başarısına BUÜ katkısı

    Türkiye’nin tarihi başarısına BUÜ katkısı

    Uluslararası Üniversite Sporları Federasyonu (FISU) tarafından Çin Halk Cumhuriyeti’nin Chengdu kentinde 28 Temmuz – 8 Ağustos tarihleri arasında düzenlenen Dünya Üniversiteler Yaz Spor Oyunları’nda büyük bir başarı kazanıldı. 113 ülkeden yaklaşık 6 bin 500 sporcunun katıldığı organizasyonda Türkiye’nin 45 üniversitesinden toplam 108 sporcu yer aldı. Farklı kategorilerde yarışan milli sporcular, genel klasmanda 6. sırada yer alarak ülke tarihinin en iyi sonucuna ulaşmış oldu.

    Atletizm ve Wushu’da madalya

    BUÜ Spor Bilimleri Fakültesi öğrencilerinden Berke Akçam’ın yer aldığı Erkek Atletizm Takımı, 4 x 400 bayrak yarışında birinci olarak altın madalya alırken, Wushu Sanda’da mücadele eden Nusret Kayhan Altunkaya da erkekler 70 kg’da dünya üçüncüsü olmayı başardı. Tarihi başarıda ülkelerine madalya kazandırmış olmaktan dolayı büyük bir mutluluk duyduklarını dile getiren BUÜ’lü öğrenciler, yeni başarılar için çalışmaya devam edeceklerini söyledi.

    BUÜ Rektörü Prof. Dr. Ferudun Yılmaz da milli sporcuları ve antrenörlerini arayarak tebrik etti. Rektör Yılmaz, gençlerle yakın zamanda bir araya geleceklerini açıkladı.

  • Depremlerden etkilenmeyen 630 yıllık camii

    Depremlerden etkilenmeyen 630 yıllık camii

    Yıldırım Külliyesi’nin ortasında yer alan Yıldırım Camii, 14. yüzyılın sonlarında Yıldırım Bayezid tarafından yaptırıldı. 1855 yılında büyük Bursa depreminde bile sadece minareleri yıkılan cami, o dönemde selatin camileri arasında en az hasarı aldığı biliniyor. ‘Ters T’ planlı camilerin en özgünlerinin başında gelen Yıldırım Bayezid Camii’nde Bursa kemerinin de ilk kez kullanıldığı kaynaklarda yazıldı.
    Yıldırım Bayezid Cami İmamı Uğur Gedik, cami hakkında bilgiler verdi.

    “Kaynaklarda incelediğimiz zaman 1855 yılında Bursa’da iki ağır depremin olduğu biliniyor. Bu sarsıntıyla Bursa’nın birçok yerinde binaların ciddi hasar gördüğü, komple yıkıldığı kayıtlarda mevcut. Fakat Yıldırım Bayezid Camii ile alakalı sadece minarelerin yıkıldığı ve selatin camileri arasında en az hazar gördüğü kaynaklarda yazılmış” diyen Gedik, “Bu caminin özelliği kesme taş ve mermerin ilk defa kullanıldığı, depreme karşı özel tedbirler alındığı, altında mahzen olduğu ve bunların depremde yükselen yer altı sularından korunmak için tahliye menfezlerin olduğu biliniyor. O mahzendeki boşluğun hava sirkülasyonu yaparak rutubeti önlemesi gibi caminin birçok özelliği var” dedi.

    Anıtlar Kurulu, Vakıflar Bölge Müdürlüğü ve diğer tarihi kaynaklardan araştırma yaparak bu camilerin altında yer altı şehri olduğunun bilindiğini aktaran Gedik, “Bizans’tan kalma tüneller olduğu, savaşlarda buralara sığınıldığı ve hayatın bir şekilde orada devam ettiği tarih kitaplarında var. Burada 7 tane tünelin olduğundan söz ediliyor. Bunlardan bir tanesi Emir Sultan Hazretleri’ne, birinin Yeşil Cami’ye, birinin Ulucami’ye birinin Tophane’ye gittiği 7 tane tünelin varlığı yazılıyor. Bunların 4 tanesi Bizans dönemi, 3 tanesinin de Osmanlı döneminde açıldığı kaynaklarda yazılmış. Dolayısıyla bu camilerin altlarında da mahzenler oluşuyor” diye konuştu.

    Gedik sözlerini şöyle sürdürdü: “Bazı tarihçiler bu mahzenlerin ısıtma sistemi ile ilgili olabileceğini düşünmüşler. Fakat ısıtma sistemi değil, yer altı suları yükseldiğinde temele zarar vermesin diye tahliye çıkışlarından yapılan bir sistemdir. Bizler restorasyonlarda bu sistemi bozarsak, harçla, betonla oraları tıkarsak bu defa camilerde rutubet oluyor. Orijinal şekli ile koruduğumuzda bu camilerde rutubet olmuyor.”
    Caminin duvarlarının 2 metre kalınlığında olduğunu ve kesme taşlardan yarım metre civarında bir yalıtım yapıldığını anlatan Gedik, “İç duvar tuğla, harç karışımından yapılmış. Üstüne de mermer kaplamalarla güçlendirilmiş. Bursa kemerinin ilk defa kullanıldığı cami de burasıdır. Bundan sonra yapılan camilere örnek teşkil etmektedir. Bursa kemerinin taşıyıcı bir özelliği yoktur. Daha ziyade motif olarak kullanılmıştır. Cami yapı olarak çok geniş bir yerleşkede olmadığı, ‘Ters T tipi’ planlama olduğu için aradaki duvarlar aynı zamanda kolon görevi görmektedir. Zemin de kayalık olduğu için 630 yıldır bu camimiz ayaktadır. Sadece büyük deprem ve lodoslarda minareler yıkıldığı kayıtlarda mevcuttur. Bu camilerde ısıtma soğutma sistemi yok. Yazın sıcak havalarda serin oluyor. Burada doğal bir klima ortamı var. Burada yazın da kışında konum gereği bir hava sirkülasyonu var. Kapıdan girer girmez dışarı ile içerisinin havası değişiyor. Bizim zeminde sadece değişen zemindir. Eskiden zemin ahşap değilmiş. 1990’lı yılların başında zemindeki tuğla tarzı malzemeler kırıldığı için o günün şartları ile ahşap yapmışlar ve zemin bu manada bozulmuş. Kışın alttan ısıtma sistemi ile takviye yapıyoruz. O sistem durmuş olsaydı camimiz kışın da sıcak olacaktı” ifadelerine yer verdi.

  • Bursa’da ünlüler rüzgarı

    Bursa’da ünlüler rüzgarı

    Bursa konseri Güneş’in sahneye çıkmasıyla başladı. Söylediği şarkılar ve bitmeyen enerjisiyle kendisini dinlemeye gelen sevenlerini bir kez daha hayran bırakan sanatçı, konserin harika geçtiğini söyledi.

    Ceza, sahneyi yıktı geçti

    Konser çerçevesinde Yunuseli Havalimanı’nda hayranlarıyla buluşan rap sanatçısı Ceza, söylediği Suspus şarkısıyla unutulmaz bir gece yaşattı. Ceza’yı dinleyen hayranlarının telefonlarıyla o anları saniye saniye kaydetmeleri gözlerden kaçmadı.
    Bursa’yı sevdiğini dile getiren Ceza “Böyle seyirciyi her yerde görme şansımız olmuyor, çok güzelsin Bursa” ifadelerini kullandı.

    Edis 1 ay içerisinde ikinci defa Bursa’da

    61. Uluslarası Bursa Festivali’nde Bursa Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu’nda sahne alan Edis, 1 ay sonra şehirde tekrar sahne aldı. Sahneye çıktığında Bursa’yı sevdiğini dile getiren sanatçı, söylediği şarkılarla sevenlerinin beğenisini aldı.

    FantaFest Bursa konseri Edis’in sahne alması sonrası sona erdi.

  • Mahsur kalan martıya polis şefkati

    Mahsur kalan martıya polis şefkati

    Gemlik Körfezi’nde devriye görevini yeri getiren Sualtı Grup Amirliğine bağlı dalgıç polisler, denizde mahsur kalan martıyı fark etti.

    Botla martının yanına yaklaşan ekipler, hayvanı sopa yardımıyla çıkardı. Karaya çıkarılan martının ıslandığı ve üşüdüğü için yüzemediği belirlendi.

    Martı, Sualtı Grup Amirliği Şubesinde bir süre kuruması için bekletildikten sonra tekrar doğaya salındı.

  • Bursa’da doğa ile iç içe bir park

    Bursa’da doğa ile iç içe bir park

    Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık, otel işletmecileri, seyahat acenteleri temsilcileri, sosyal medya fenomenleri ve basın mensupları ile Gürsu Adrenalin Park’ta bir araya geldi.

    Misafirlerin ağırlıkla adrenalin dolu sporlara ve rengarenk bungalov evlere ilgi gösterdiği etkinlikte birçok deneyim de keyif dolu ortamda beraber yaşandı. Muhteşem göl manzarası, sakin ortamı ve her çeşit ürünü sunan restoranı ile Ericek Adrenalin Park, ekonomik anlamda da Bursa’daki en uygun tesis olması ile misafirlerin dikkatini çekti.


    Tesiste misafirleri ağırlayan Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık, “2017 yılında başlayan ve gençlerin görüşünü alarak başlattığımız süreç bu duruma geldi. 10 köyümüz var bunların ikisi dağ köyü. Birisi de Ericek köyü. Bu köyümüzde bakkal yoktu ve bu tesis sayesinde bakkal açılmış oldu. Çadır kurarak balık avlamak için ziyaret edenlerimiz var. Aracı olmayan vatandaşlarımız için toplu taşıma ile buraya gelme şansı mevcuttur. Otağ çadırımızda ok ve yay gibi birçok mevcut. Fotoğraf çekilmek için ideal bir yer oldu. Bungalov evlerimizde 6 kişi konaklayabiliyor ve kar amacı gütmeyen bir yapı olsun istediğimiz için şu anki ücreti 850 lira. Otopark ve mescit mevcut. Mescidimizin minaresi BUSKİ’nin kullanılmayacak durumda olan borusu. Huzur köşesinde geri dönüşüm kullanılarak birçok çalgı aleti oluşturuldu. İç dizaynı gibi çoğu tasarımlar bizlere ait.

    Masal Evleri’nde kullanılan parçalar, Gürsu tarihini yansıtıyor. İlçemizdeki eski Rum evlerinden aldığımız parçalar bu evlerde kullanıldı. 400 metrelik Zipline var. 4 adet konuk evi mevcut. Göl etrafında ve ormanda bisiklet ve ATV türü yapılabiliyor. Çeşitli derneklerimizin kullanımına açık olarak Amfi Tiyatro çeşitli etkinlikler için kullanılıyor. Doğa yürüyüş parkurları var. Tesisimizde ulusal ve uluslararası eğitim kampları düzenlenebiliyor. Okçuluk camiasına hizmet veren okçuluk sporları için alanımız var. Göksığır isimli endemik bitkimiz de burada muhafaza altında” ifadesini kullandı.
    Gürsu Belediye Başkanı Mustafa Işık’ın yapımına bizzat katıldığı tesisi onunla gezen konuklar bol bol hatıra fotoğrafı çektirdi

  • AFAD Görevlileri deneyimlerini anlattı

    AFAD Görevlileri deneyimlerini anlattı

    Türkiye’yi sarsan ve yaklaşık 24 yıl arayla yaşanan büyük depremlerde, AFAD’ın yanı sıra pek çok kurum ve kuruluştan arama kurtarma ekipleri ile bireysel olarak eğitim görmüş gönüllüler sahada görev aldı.

    Bursa AFAD Arama Kurtarma Birlik Müdürlüğünden arama kurtarma teknisyenleri Mehmet Ersoy (46) ve Sedat Ergani (54), hem Yalova ve Kocaeli’de hem de Kahramanmaraş’ta ekip arkadaşlarıyla çok sayıda kişiyi enkaz altından kurtardı.

    O dönemlerde yaşadıklarını anlatan Ersoy, Marmara Depremi ile Kahramanmaraş depremleri arasında arama kurtarma ekipleri bakımından bilinç farkı olduğunu söyledi.

    Marmara Depremi’nden önemli dersler çıkarıldığını vurgulayan Ersoy, “Özellikle arama kurtarma ekiplerinin sayısının artmış olması ve bununla beraber ekiplerin bünyesinde yer alan gönüllü sayılarının artması, bu insanlarımızın da aynı şekilde depremden ders çıkarıp kendi hazırlıklarını yapmış olmaları gerçekten fark edilen bir şeydi.” dedi.

    Ersoy, o dönem edinilen tecrübeyle iki büyük deprem felaketi arasında ayırt edici farklar olduğunu dile getirdi.

    Bu farklara değinen Ersoy, şöyle devam etti:

    “Arama kurtarma ekiplerinin akredite edilmesi, sahada çalışacak ekipler için AFAD Başkanlığımızın oluşturduğu akreditasyon sistemini devreye almış olması ve öncesindeki hazırlık sürecinde de bu ekiplere, illerimiz bazında arama kurtarma eğitimlerinin verilmiş olması ayırt edici özelliklerdendi. Akreditasyonun geliştirmesiyle beraber ekiplerimiz nasıl çalışacaklarını, nasıl davranacaklarını, sahadaki operasyonların nasıl idare edeceklerini daha iyi biliyorlardı. Kendi kişisel emniyetleri, vatandaşın emniyetleri, binaların desteklenmesi, stabilizasyonu yapılması konularında da ekiplerimiz hakikaten belirli bir olgunluğa, belli bir tecrübeye ulaşmışlardı. İnşallah bu tecrübeleri artarak devam edecektir. Teknolojinin ilerlemesiyle beraber kullanmış olduğumuz arama kurtarma malzemeleri, dinleme cihazları, yine kurumumuz bünyesinde arama köpeklerinin yetiştirilmiş olması, personel sayımızın artmış olması ayırt edici özelliklerdendi.”

    “Yatağın yanına düşenleri ya da burada kendilerini koruyanları sağ kurtardık”

    Sedat Ergani de yaklaşık 24 yıl arayla yıkıcı büyük depreme yakinen tanık olduğunu söyledi.

    Arama kurtarma personeli olarak yaşanan afetlere çok üzüldüğünü kaydeden Ergani, “17 Ağustos ve 6 Şubat depremlerini görmek pek de hoş bir duygu değil. Acı, gözyaşı ve çaresizliği görüyorsunuz. İçinizden hep ağlamak geliyor, haykırmak geliyor. Ömrümüzden ömür götürdü.” ifadesini kullandı.

    Ergani, depremlere karşı bireysel hazırlık yapmanın önemine dikkati çekti.

    Türkiye’de yaşanan bu felaketlerin, doğa afeti olan depremin çok büyük zararlar verdiğini, yıkımlara yol açtığını, bitmediğini ve bitmeyeceğini, birçok kaybın olabileceğini gösterdiğini anlatan Ergani, “Özellikle bireysel olarak afetlere karşı hazırlık yapmamız lazım. Örneğin, deprem öncesi, deprem esnası ve sonrası nasıl hareket etmek gerektiğini bizzat öğrenerek uygulamak gerekiyor. Özellikle yönetim olarak da depremin vermiş olduğu yapısal hasarlara karşı, hasarların önlenmesi için büyük gayret gösterilmeli.” diye konuştu.

    Ergani, enkazlardan insanları sağ kurtarmanın harika bir duygu olduğunu belirtti.

    İnsanların hayatına dokunduklarını dile getiren Ergani, şunları kaydetti:

    “Açıkçası ben bir kurtarma görevlisi olarak canlı kurtardığımda, ilk saatlerde özellikle hemen bulunduğu ortama bakıyorum. Acaba tesadüfi olarak mı sağ kalmış yoksa depremden önceki eğitimleri alarak uygun bir şekilde korunduğu için mi sağ kalmış? Eğer bu son dediğime yönelik bir çalışma yapmışsa bu bilgileri ben eğitimlerime taşıyorum. Afet bölgesine gittiğimde çok duygusallaşıyorum. Hüngür hüngür ağlıyorum çünkü nelerle karşılaşabileceğimizi görüyoruz. Özellikle gece yaşanan depremlerde yatakta yakalananlar, yatakta kalıyorsa yıkıntının altında hayatlarını kaybediyorlar. Tesadüfen ya da bilerek yatağın yanına düşenleri ya da burada kendilerini koruyanları sağ kurtardık. Bu tecrübeleri ben arama kurtarma yaparken elde ettim. Bunların yanında canlı geri dönüşler oluyor bize. Kurtardığımız kişilerin ziyaretleri bizi çok mutlu ediyor, harika duygular olduğunu söyleyebilirim.”