Etiket: bursahaber

  • HES uygulamasında yenilik

    HES uygulamasında yenilik

    Hayat Eve Sığar (HES) uygulamasına Avrupa Birliği (AB) uyumlu sağlık pasaportu butonu eklendi.

    Sağlık Bakanlığının Covid-19 salgınıyla mücadele kapsamında hayata geçirdiği HES uygulaması, güncellendi. Eklenen yeni özellikle uygulamaya AB uyumlu sağlık pasaportu butonu ekledi.

    Uygulama, ülke içinde ve ülkeler arası seyahatlerde aşı, bağışıklık ve diğer sağlık bilgilerinin ülke otoriteleri ve hava yolları firmalarıyla paylaşılmasına olanak tanıyor.

    Vatandaşlar, ana ekranda yer alan “AB Uyumlu Sağlık Pasaportu” butonuna tıkladığında Sağlık Bakanlığınca geliştirilen HealthPass uygulamasına yönlendiriliyor.

    HealthPass telefona yüklendikten sonra ilgili talimatlar uygulanarak Dijital Sağlık Sertifikası oluşturulabiliyor.

  • Tescilli ay çekirdeği hasadı başladı

    Tescilli ay çekirdeği hasadı başladı

    Bursa’nın İnegöl ilçesinin “İnegöl Alası” adıyla tescilli ürünü çerezlik Ay çekirdeğinin hasadına başlandı. Hasadı yapılan çekirdekler, pazar alanlarında Kurutulmaya başlandı. Geçtiğimiz yıl kilosu 12 liradan alıcı bulan tescilli ürünün bu yıl fiyatında belirsizlik yaşanıyor.

    İnegöl Ziraat Odası Başkanı Sezai Çelik, ürün fiyatında düşüklüklerin olmaması için TMO’ya çağrıda bulundu.

    Açıklama yapan Çelik, “İnegöl tescilli İnegöl alasının hasatı başladı. Başladı da henüz daha bu başlayan hasatın yüzde 5’i bile değil. Fakat biz bunu erken açıklama ihtiyacı duyduk. Sebebide şu; fiyatta bir belirsizlik var bu sene. Geçen sene 17 TL’den başlayıp 12 TL’ye kadar satılan üründü. Bu sene de bir belirsizlik var. Hatta çok düşük fiyatlar öyle görünüyor. O sebepten dolayı çifçilerimizin öncelikle ürünlerini hasat ettikten sonra bir müddet satmadan tutmalarını istiyoruz. Aynı zamanda bizim için önemli olan çerezlik ay çekirdeği. Yağlık ayçekirdeğinin zaten çiftçi kaça satılacağını biliyor. Yağlık tohumlar toprak mahsülleri ofisi gibi bir çok yerden alıcısı var. İnegöl’ümüzde 40 bin dekar alanda ayçekirdeği üretimi oluyor. Bunun 25 bin dekarı yağlık, 15 bin dekarıda çerezlik. Bizim burada dileğimiz şudur. Buradan devlet yetkililerine ve tarım bakanlığına sesleniyoruz. Şu anda görünen fiyattan biz bunları satacak olursak çiftçimizin cebine para girmez ve zarar eder. Bu sebepten özellikle toprak mahsülleri ofisinin ve tarım kredi kooperatiflerinin ürün almasını talep ediyoruz. Aksi durumda gerçekten inegöl’ün tek patatentli ürünü olan ayçekirdeği üretiminden seneye üretimcilerimiz çekilmiş olacaktır. Bunu çok önemsiyoruz. Gerçekten geçen sene bir miktar alındı bu sene bunun alımına ihtiyacımız var. TMO ve tarım kredi kooperatifleri burada topa girecek ve bizi tüccarın eline bırakmayacak. Bu bizim çok önemli bir beklentimiz. Tabi burda 4 bin 500 ton civarında çerezlik ayçekirdeği rekoltesi bekleniyor. Bu sene 15 TL beklentimiz var. Bunun altında satılmaması gerekiyor” dedi.

  • Bursa’da 90’lar rüzgarı

    Bursa’da 90’lar rüzgarı

    59. Uluslararası Bursa Festivali’nin 90’lar Pop Gecesi’nde efsane sanatçılar Yonca Evcimik, Burak Kut, Mahsur Ark ve Ferda Anıl Yarkın şarkılarıyla Bursa’yı salladı. Bir hafta önce annesini kaybeden Yonca Evcimik konser sonrası Bursa’dan ayrıldı.

    Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu’nda Atış Yapı sponsorluğundaki konserde ilk olarak 90’lı yılların ünlü kadın pop sanatçısı Yonca Evcimik sahne aldı. Unutulmayan ve hayranlıkla dinlenen “Kendine Gel” şarkısıyla izleyenleri coşturan Evcimik, bitmeyen enerjisiyle seyircilerden büyük alkış aldı.

    Bir hafta önce annesini kaybeden Evcimik, “Annemi bir hafta önce kaybettim. Çok üzgünüm. Ancak Bursalılarla bu gecede buluşma fırsatını kaçırmamak adına konsere katıldım. Herkese teşekkür ediyorum” dedi.  Evcimik, muhteşem performansının ardından annesinin mevlidine katılmak için Bursa’dan ayrıldı. Evcimik’in ardından sahneye Mansur Ark çıktı.

    Yarim, şarkısıyla izleyenlerin büyük beğenisini toplayan sanatçı, “Sana Demedim mi?” şarkısını ise hayranlarıyla birlikte söyledi. 90’lı yılların en popüler pop grubu Grup Vitamin ise söyledikleri şarkılarla izleyenleri bir an olsun yerlerine oturtmadı. Ferda Anıl Yarkın da şarkılarıyla izleyenleri mest etti.

    Sanatçı, Sonuna Kadar, Zorlama Güzelim, Üzülme gibi akıllara kazınmış parçalarıyla dinleyenlerin gönlünde yeniden taht kurdu. Gecenin son konuğu ise pop müziğin efsane isimlerinden Burak Kut oldu.

    Yılların eskitemediği bebek yüzlü sanatçı, söylediği şarkılarla hayranları tarafından ayakta alkışlandı. Allah Korusun Nazarlardan şarkısıyla çıktığı sahnede performansıyla göz dolduran Burak Kut, seyircilerle birlikte sahnelediği interaktif müzik şovu ve söylediği Benimle Oynama şarkısıyla büyük beğeni topladı.

    Duygu yüklü parçası Bebeğim şarkısına izleyenlerin telefon ışıklarıyla eşlik ettiği sanatçı, bu muazzam geceyi organize eden Bursa Büyükşehir Belediyesi ile Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı’na teşekkür etti.

    Konserin son bölümünde 90’lar Pop Gecesi’ ne katılan tüm sanatçılar sahneye hep birlikte çıkarak izleyenlerle birlikte son şarkılarını seslendirip hayranlarına veda ettiler.

  • Bayram ziyaretine gitmemek kusur sayıldı! Yargıtay o kararı bozdu

    Bayram ziyaretine gitmemek kusur sayıldı! Yargıtay o kararı bozdu

    Kocasının akrabalarına bayram ziyaretine gitmediği için boşanma davasında kusurlu sayılan kadına müjdeli haber Yargıtay’dan geldi.

    Bir süredir geçimsizlik yaşayan çift boşanmak için Aile Mahkemesi’ne başvurdu. Davacı koca, eşinin bayramlarda akrabalarının yanına ziyarete gitmediğini öne sürdü. Mahkeme, davanın kabulüne hükmederken, bayramlaşmaya gitmeyen kadını kusurlu buldu. Davalı kadın kararı temyiz edince devreye Yargıtay 2. Hukuk Dairesi girdi.

    Kararda şöyle denildi: “Dava dilekçesinde; davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerinin gösterilmesi gereklidir. Mahkeme, davacı tarafından usulüne uygun şekilde dayanılmayan vakıaları kendiliğinden inceleyemez. Dava sebebi ve dayanağı vakıalar açık ve somut şekilde ispata ve karşı tarafın savunmasına elverişli olarak ortaya konmalıdır.

    Mahkemece, davacı erkek tarafından usulüne uygun şekilde ileri sürülmeyen ‘davalı kadının, erkeğin bazı akrabaları ile görüşmeyi, bayramda ziyaret etmeyi istememe’ vakıası esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı kadının bundan başka boşanmayı gerektiren kusurlu bir davranışı da ispatlanamamıştır. Gerçekleşen duruma göre, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru bulunmamış ve bozmayı gerektirmiştir. Mahkeme kararının bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir.”

  • Yargıtay’dan emsal boşanma kararı

    Yargıtay’dan emsal boşanma kararı

    Evliliğin sona ermesinde eşlerin ailelerinin evliliğe müdahalesinin etkili olduğuna dair emsâl bir Yargıtay kararı çıktı. Yüksek mahkeme, ailesinin evliliğe aşırı müdahalesini engelleyemeyen tarafın boşanma davasında ağır kusurlu olduğuna ve tazminat ödemesi gerektiğine hükmetti.

    Ailelerin çocuklarına karşı son derece düşkün ve korumacı olması yuvaları dağıtıyor. Ailelerin evliliklerine müdahalesi sebebiyle şiddetli geçimsizlik yaşayan genç çift, soluğu 1. Aile Mahkemesi’nde aldı.

    Mahkeme, davacı-karşı davalı erkeğin ailesi ve eşi arasındaki dengeyi kuramadığı ve eşine koruyucu davranmadığına, buna karşılık davalı-karşı davacı kadının da kıskanç tavırları olduğu, eşine başkaları yanında sinirli ve agresif davrandığı ve hakaret ettiğine dikkat çekti.

    Kadının ağır, erkeğin daha az kusurlu olduğu belirtilerek, kadının davası reddedildi. Erkeğin davası kabul edilerek, tarafların boşanmalarına karar verildi. Karar davalı-karşı davacı kadın tarafından temyiz edildi.

    Ailesinin müdahalesine sessiz kalan tazminat ödeyecek

    Dava dosyasını yeniden değerlendiren Yargıtay 2. Hukuk Dâiresi emsâl bir karara imza attı.

    Kararda;

    “Mahkemece davalı-karşı davacı kadının ‘Eşine ailesi yanında küçük düşürücü sözler söylemesi’ vakıası kusur olarak yüklenemez. Davacı-karşı davalı erkeğe ilk kararla yüklenen ‘Ailesinin evliliğe aşırı müdahalesi vâkıası da’ kesinleştiği için, kusur olmaktan çıkarılamayacaktır. Gerçekleşen bu duruma göre davacı-karşı davalı erkek davalı-karşı davacı kadına göre daha fazla kusurlu olup mahkemece yapılan kusur belirlemesi doğru olmadığından bozmayı gerektirmiştir. Boşanmaya neden olan olaylarda davacı-karşı davalı erkek ağır kusurlu olup, bu kusurlu davranışlar aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. Kadın, boşanma sonucu eşin maddi desteğinden yoksun kalacaktır. Türk Medeni Kanunu’nun 174/1-2. maddesi şartları kadın yararına oluşmuştur. Bu durumda tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı, hakkaniyet kuralları gözetilerek davalı-karşı davacı kadın yararına uygun miktarda maddi ve manevî tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak kadının maddî ve manevî tazminat taleplerinin reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. Mahkeme hükmünün bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.”

  • Müdüre ayakkabı fırlatan öğretmene ceza

    Müdüre ayakkabı fırlatan öğretmene ceza

    Rehber öğretmenler toplantısında tartıştığı müdüre kızarak ayakkabısını fırlatan öğretmene bir sene kademe ilerleme cezası verildi. Öğretmen kararı yargıya taşıdı. Davaya son noktayı koyan Danıştay, öğretmenin cezasını onadı.

    Bursa’da bir Anadolu Lisesi’nde meydana gelen olayda, Rehberlik Yürütme Kurulu toplantısında okul müdürü ile bir rehber öğretmen tartışmaya başladı.

    İddiaya göre, öğretmen, “Haysiyetsiz, şerefsiz” diyerek, ayağından çıkardığı ayakkabısını okul müdürüne fırlattı.

    Müdürün şikayetçi olmasıyla birlikte Valilik İl Millî Eğitim Disiplin Kurulu, müdüre hakaret ederek ayakkabı fırlatan öğretmene bir yıl kıdem ilerleme cezası verdi.

    Öğretmen kararı İdare Mahkemesine taşıdı. Mahkeme, ayakkabısını çıkararak müdüre fırlattığı iddialarının ispat edilmesi, ‘amirine veya maiyetindekilere karşı küçük düşürücü veya aşağılayıcı fiil ve hareketler yapmak’ fiilini işlediği gerekçesiyle, dava konusu işlemi hukuka uygun bularak, davanın reddine karar verdi.

    Cezanın iptalini talep eden davacı öğretmen, mahkeme kararını temyiz etti. Danıştay 12. Dairesi de kararı onadı.

  • Evli sevgilisinin kocasına yakalandı!

    Evli sevgilisinin kocasına yakalandı!

    İnşaat mühendisi genç, balkon camı ölçüsü alma bahanesiyle gece yarısı gittiği sevgilisinin evinde kadının kocası tarafından basıldı.

    ‘Konut dokunulmazlığı’ suçundan beraat eden mühendise kötü haber Yargıtay Ceza Genel Kurulu’ndan geldi.

    Yüksek Mahkeme; evli olan sevgilisinin evine giden kişinin konut dokunulmazlığını ihlal suçu işlediğine hükmetti.

    Sevgilisinin evine girmesine rıza gösteren eşin rızasının, hukuken meşru bir amaca yönelik olmadığından geçerli bir rıza olarak kabul edilemeyeceğine dikkat çekildi.

    Balkon cam işiyle uğraşan inşaat mühendisi, evinin balkon camını yaptırmak isteyen evli ve bir çocuk annesi genç kadınla gönül ilişkisi yaşamaya başladı.

    Diş teknisyeni olan ev sahibi adam, gece yarısı geldiği evin kapısının arkadan kilitli olduğunu görünce hayatının şokunu yaşadı. Kadının kapıyı açmasıyla içeriye giren diş teknisyeni kocası, eşini balkon camı işiyle uğraşan mühendisle bastı.

    Olay yerine çağrılan polis, konut dokunulmazlığına dair tutanak tuttu. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkan mühendis, balkon camı ölçüsü alma maksadıyla eve geldiğini, kahve içtikleri sırada kadının kocasının eve geldiğini öne sürdü. Mahkeme, sanık mühendisin beraatine hükmetti.

    Cumhuriyet Savcısı kararı temyiz edince devreye giren Yargıtay 18. Ceza Dairesi, “Konutun aile bireylerinden ya da birden fazla kişi tarafından birlikte kullanılması durumunda, birlikte oturanlardan birinin konuta girme konusunda geçerli rızasından söz edebilmek için bu kişinin rızasına dayanarak giren failin konutta oturan diğerlerinin haklarını ihlal etmemesi gerekir. Başka bir anlatımla, konutu birlikte kullananların failin konuta girmesine ilişkin rızasının geçerli olması için, rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik, hukuka uygun olması yanında eylemin konutu kullanan diğer kişilerin haklarını ihlal edici nitelikte olmaması gerekir. Bu açıklamalar ışığında, somut olayda, sanığın, katılanın eşi ile yaşadığı konutuna, katılanın eşinin rıza göstermesi üzerine girdiği, katılanın durumdan haberdar olmadığı ve evine anahtarla girmek istediği sırasında kapının içeriden zincirlenmiş ve sanığı evinde bulduğu, sanığın eve cam balkon ölçüsü almak için girdiğine ilişkin savunmasının suç saatinin gece sayılan zaman dilimi içinde olması nedeniyle hayatın olağan akışına aykırı olduğu bu halde, katılanın eşinin rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olmadığı, konut dokunulmazlığını ihlal suçunun unsurlarının oluştuğu gözetilmeden sanığın beraatine karar verilmesi yasaya aykırıdır” ifadeleriyle mahkeme kararını bozdu.

    Yeniden yapılan yargılamada Asliye Ceza Mahkemesi, ilk kararında direndi. “Rıza ile aile bireylerinin birinin haklı bir neden olmaksızın diğerine rıza gösterdiği, birinin konuta girmesine rıza göstermemesi halinde suç oluşmaz.” Şeklindeki mahkemenin direnme kararını Cumhuriyet Savcısı yine temyiz etti. Bu kez dava dosyası Yargıtay Ceza Genel Kurulu gündemine geldi. Emsal nitelikte bir karara imza atan Genel Kurul, sevgilisinin evinde basın mühendisin ‘Konut dokunulmazlığını ihlal’ suçundan hapis cezası alması gerektiğine hükmetti. Kararda şu ifadelere yer verildi: “Binaenaleyh kocanın zımnî olan ademi rızasına karşı karının davetiyle gayri meşru münasebetlerde bulunmak maksadiyle meskene girmek, anın masuniyetini ihlâl suçunu teşkil edeceği ortadadır. Rıza açıklamaya ehil hak sahibinin gösterdiği rızanın, diğer hak sahipleri tarafından zımnen ya da açıkça kabul edilmeyeceği anlaşılıyor yahut varsayılan bir rızasızlık durumu söz konusu ise konut dokunulmazlığı suçu oluşacaktır. Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; kocanın, sanığı daha önceden tanımadığına ve gece vakti işten eve geldiğinde sanığı eşiyle birlikte evinde görmesi üzerine polisi aradığına yönelik aşamalardaki istikrarlı beyanlarına karşın, katılanın eşi olan tanığın, gece vakti sayılan bir zaman diliminde sanığı eve almasına ilişkin tutarlı ve makul görülebilecek bir açıklama getirememiş oluşu ortadadır. Sanığın soruşturma aşamasında, tanığın komşusu olan bir şahsın evine yapılacak olan cam balkon sistemi için ölçü almak amacıyla uğradığını, katılan aniden eve gelince kendisini görmesi üzerine ‘Tanımadığım bir erkeğin benim evimde ne işi var?’ diyerek bağırıp çağırdığını ve polisi aradığını savunmasına rağmen, kovuşturma aşamasında daha önceden katılanla tanıştıklarını, talep üzerine balkon ölçüsü almak için katılanın evine gittiği şeklindeki çelişki gösteren savunmasına itibar edilemeyeceği ve gece vakti sayılan bir zaman diliminde, katılanın evde ve haberi olmadığı bir sırada katılanın eşi tanık ile sanığın kahve içmelerinin hayatın olağan akışına uygun düşmediği gözetildiğinde, sanığın, katılanın konutuna girmesi hususunda tanık eşinin göstermiş olduğu rızanın meşru bir amaca yönelik olmadığının, dolayısıyla geçerli veya varsayılan bir rızası bulunmadığından katılanın gece vakti konut dokunulmazlığının ihlal edildiğinin kabulü gerekmektedir.Bu itibarla Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, sanığa atılı suçun unsurlarıyla oluştuğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir. Mahkeme kararının bozulmasına oy birliği ile karar verilmiştir.”

  • Yanan ormanlar 3 yöntemle ağaçlandırılacak

    Yanan ormanlar 3 yöntemle ağaçlandırılacak

    Orman Genel Müdürlüğü Ağaçlandırma Dairesi Başkanı İbrahim Yüzer, yanan orman alanlarının arazi yapısına göre ‘kendi haline bırakılarak’, ‘tohumlama’ ve ‘fidan dikimi’ olarak 3 yöntemle ağaçlandırılacağını söyledi. Yüzer, “Doğal haline bırakacağımız bitki örtüsü, yangından sonraki ilk yağmurlardan sonra tekrar sürgün verme suretiyle yeşillenmeye başlayacaktır. Tohumlar 1 yıl içinde çimlenerek 3-5 yıl içinde belli boya ulaşarak, sahanın yeşil örtü ile kaplanmasını sağlayacaktır. Fidanlar ile de saha 3-5 yıl içinde yeşil örtüye bürünecektir” dedi.

    Türkiye günlerdir orman yangınları ile mücadele ederken, kamu ve sivil toplum kuruluşları eliyle yanan alanların ağaçlandırılmasıyla ilgili şimdiden çeşitli kampanyalar başlatıldı. OGM Ağaçlandırma Dairesi Başkanı İbrahim Yüzer, yanan alanlarda önce temizlik çalışması yapılacağını kaydetti. Yüzer, yanan alanların ‘kendi haline bırakılarak’, ‘tohumlama’ ve ‘fidan dikimi’ olarak 3 yöntemle ağaçlandırılacağını belirtip, “Yangın sonrası biz planlamalarımızı yapıyoruz. Ateş söner sönmez bütün ekiplerimiz ile sahada bir arazi çalışması başlatacağız. Hangi alanların yeniden fidan dikerek ağaçlandırılacağı, hangi alanların doğal hali ile eski durumuna kavuşacağı, hangi alanların tohum takviyesi ile yeniden yeşillendirileceği planlama ve arazi etüt çalışmalarından sonra ortaya çıkacak” diye konuştu.

    ‘İLK FİDANLAR 11 KASIM’DA’

    İbrahim Yüzer, bazı kişilerin ‘1 yıl kendi haline bırakın buralar doğal olarak yeniden yeşillenecek’ dediğini hatırlatarak, “Bizim 1 yıl beklemeye tahammülümüz yok. Buraların bir an önce yeşillendirilmesi bizim önceliğimiz. Tabi ki doğal hali ile yeşillenecek yerler de var. Bir kısım sarp, taşlık, kayalık alanlar doğal haline bırakınca eski haline kavuşacaktır ama doğal haline bırakmamız ile eski haline kavuşamayacak alanlar da var. Buralarda planlamalardan sonra fidan dikimi için arazi hazırlığı çalışmalarına başlayacağız. İlk yağmurlarda, bu muhtemelen kasım ayının ilk haftasından itibaren fidan dikimlerini başlatacağız. 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü, 3’üncü yılını kutlayacağız. 11 Kasım’da buralara ilk fidanları dikmek bizim önceliğimiz” dedi.

    ‘3-5 YIL İÇİNDE TAMAMI YEŞİL OLACAK’

    Ağaçlandırma Dairesi Başkanı Yüzer, Adana ve Mersin’de yanan alanlar için planlamaların yapıldığını ve yakın zamanda heyet ile gölgeye gideceklerini söyledi. Yüzer, “Biz ülkemizde yangın sonrası yeniden ağaçlandırmaya karşı hazırlıklıyız. Tohum stok merkezlerimiz var. Soğuk hava depolarımızda milyarlarca tohumumuz var. Fidanlıklarda bu maksatla ürettiğimiz yüz milyonlarca fidanlarımız var. 11 Kasım’daki Milli Ağaçlandırma Günü’nde de bu fidanlarımızı toprak ile kavuşturacağız. Çok geniş alanlardan bahsediyoruz, çok geniş alanlarımızı geçici olsa da kaybettik. 3-5 yıl içinde inşallah tamamını yeşil olarak göreceğiz. Biz yeni yapacağımız ağaçlandırmalarda daha nitelikli tohumlardan ürettiğimiz fidanlar ile ağaçlandırma yapacağız. O fidanlar şu anda toprak ile buluşmak için bekliyor. Geçmişte kızılçam ağaçlarının 40-50 yılda geldiği mesafeyi biz 25 yılda aynı boyda, aynı çapta oluşturacağız” diye konuştu.

    ‘1 YIL İÇİNDE ÇİMLENECEK’

    Doğal haline bırakılacak alanların ilk yağmurlardan sonra yeşillenmeye başlayacağını kaydeden Yüzer, “Doğal haline bırakacağımız bitki örtüsü, yangından sonraki ilk yağmurlardan sonra tekrar sürgün verme sureti ile yeşillenmeye başlayacaktır. İlave tohumları sahaya atacağız, bu tohumlar da 1 yıl içinde çimlenerek 3-5 yıl içinde belli bir boya ulaşarak sahanın yeşil örtü ile kaplanmasını sağlayacaktır. Dikeceğimiz fidanlar ile saha 3-5 yıl içinde yeşil örtüye bürünecektir. Ama ağaçların eski boyuna, eski formuna, ekosistemin eski haline kavuşması yıllar alacaktır. Burada sadece bitkiler yok olmadı, yaban hayatı da yok oldu. Buralarda yapacağımız ağaçlandırmada yeni ormanlar kurmak ile birlikte yaban hayatını düşünerek de ağaçlandırma yapacağız. Buraya meyveli orman ağacı türleri de dikeceğiz. Yaban hayatını da düşünerek belki uzun yılar alsa da ekosistemin eski haline kavuşmasını sağlayacağız” dedi.

    ‘YÜZDE 30 YANGINA DİRENÇLİ YAPRAKLI ORMAN AĞAÇLARI

    Daire Başkanı Yüzer, yanan alanlara hangi tür ağaçların dikileceğine ilişkin ise “Burası Akdeniz ekosistemi. Akdeniz ekosisteminin kendi doğal yapısı var. Kızılçam ormanları, maki bitki formasyonundaki ağaçlar var. Yeniden kuracağımız ormanlarda bizim türleri değiştirmemiz pek mümkün değil. Yeni ormanlar kurarken tamamını kızılçam ağaçları ile yeniden ağaçlandırmayacağız. Yeni yaptığımız ağaçlandırma çalışmalarında asgari yüzde 30 yangına dirençli yapraklı orman ağaçları kullanıyoruz. Yeni oluşturacağımız alanlarda dikeceğimiz fidanların arasında yangın emniyet şeritleri oluşturuyoruz. Bu şeritler etrafında yangına dirençli orman ağacı türleri kullanarak yangının atlamasını önlemeye çalışacağız. Biz 1 yıl süreyle hiçbir şeye dokunmaksızın beklemek gibi bir düşüncemiz yok. Buralarda doğal olarak bekleyeceğimiz alanlar da var. Bitki örtüsünü kendisinin yenilemeyeceği alanlar var, buralarda beklemenin bir anlamı yok. Yeterli tohumun olmadığı bitki örtüsünün kendini yenileyemeyeceği yerlerde yeni ağaçlandırmaları yapacağız” diye konuştu.

  • Bursa İznik Ultra Maratonu başlıyor

    Bursa İznik Ultra Maratonu başlıyor

    Türkiye’nin en büyük maraton yarışı olan İznik Ultra Maratonu’nun başlamasına sayılı saatler kala heyecan dorukta. 6-8 Ağustos 2021 tarihlerinde İznik’te gerçekleşecek maraton sekiz kategoride yapılacak.

    Türkiye’nin en çok ilgi gören, en büyük patika yarışı “İznik Ultra”da geri sayım başladı. Pandemi dolayısıyla bu yıl 6-8 Ağustos tarihlerinde 9. kez düzenlenecek yarışa 1000’e yakın sporcu katılacak. Sporcular, 160, 90, 55,35,25 ve 13 kilometrelik doğal parkurları aşarak maceralı bir yarış yaşayacak. Etkinlik 5 kilometrelik İznik Unesco Koşusu ve Çocuk Koşusu ile son bulacak.

    Macera Akademisi tarafından, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Türkiye Atletizm Federasyonu, Bursa Valiliği, Bursa Büyükşehir Belediyesi ve İznik Belediyesi’nin desteğiyle tam bir koşu festivali olmaya hazırlanan İznik Ultra Maratonu birçok özel sektör işbirliği ile düzenleniyor. İlk kez 2012’de 87 yarışmacıyla düzenlenen İznik Ultra, katılım açısından son beş yılda 10 kat büyüdü. Her yıl katılımın arttığı yarışlar Türkiye’deki patika ve ultra koşuların standardını belirliyor. Ayrıca bu yıl ki yarışlara 1000’in üzerinde katılım olması bekleniyor.

    TARİH VE DOĞANIN İÇERİSİNDE EŞSİZ BİR MARATON

    Türkiye’nin en büyük maraton yarışı olan İznik Ultra Maratonunun başlamasına sayılı saatler kala İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta açıklamada bulundu. Başkan Usta “Ülkemizin en önemli etkinlikleri arasında yer alan İznik Ultra Maratonu bu yıl ulusal ve uluslar arası düzeyde 1000’den fazla sporcuya ev sahipliği yapacak. Sporcular, 160, 90, 55,35,25 ve 13km’lik İznik’in muhteşem doğal parkurlarını aşarak maceralı bir yarış yaşayacak. Ayrıca tarihi eserlerin arasından yarışmacılar 5 km’lik İznik Unesco Koşusu ile muhteşem atmosferde koşma şansı yakalayacak. Ben bu vesile ile herkesi bu heyecanı, bu coşkuyu yaşamaya davet ediyorum” dedi.

    Pandemi sonrası ilk kez gerçekleşecek olan İznik Ultra Maratonunda Covid-19 önlemleri alınmış durumda. Ayrıca ülkemiz genelinde etkili olan yangınlar sebebiyle parkurlarda güncellemeye gidilerek orman içerisinden geçen parkurlar değiştirildi.

  • Orman yangınlarında son durum

    Orman yangınlarında son durum

    Türkiye genelinde orman yangınlarından 174’ü kontrol altında. 6 ildeki 15 noktada söndürme çalışmaları devam ediyor.

    Ülke çapındaki yangın söndürme çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor.

    İletişim Başkanlığı, orman yangınlarındaki son duruma ilişkin bilgilendirme yaptı.

    Buna göre 189 orman yangınından 174’ü kontrol altına alındı.

    Antalya, Aydın, Muğla, Hatay, Denizli, Isparta’daki 15 yangını söndürme çalışmaları ise devam ediyor.