Etiket: bursahaber

  • “Depremin habercisi olabilir”

    “Depremin habercisi olabilir”

    Burdur Gölü’nde sahile yakın bölgede yaklaşık 10 gündür devam eden gaz çıkışı, yer bilimcileri heyecanlandırdı. Jeofizik yüksek mühendisi Abdurrahman Arıkan, “Burdur birinci derece deprem bölgesi olduğu için bu bir stres boşalması olabilir. Bu kabarcıklar olası depremin habercisi olabilir. Yer altından gelen her türlü gaz veya sıvı çıkışı bir sıkıntının başlangıcı olabilir” dedi.

    Son yıllarda suyu hızla çekilen ve kuruma tehlikesi ile karşı karşıya kalan Burdur Gölü’nde, Halk Plajı sahiline yakın bölgede yaklaşık 10 gündür gaz çıkışı görülmeye başlandı. Jeofizik yüksek mühendisi Abdurrahman Arıkan, Burdur Gölü’nün tektonik bir göl olmasından dolayı gaz veya ani su çıkışlarının, yer bilimcileri daima heyecanlandırdığını söyledi. Arıkan, “Burdur Gölü, tektonik çökelmelere suyun dolması sonucu oluşmuştur. Gölün batı kısmındaki fay hattı nedeniyle ani bir derinleşme söz konusu. Derinlik bazı bölgelerde 100 metreye kadar inebiliyor” dedi.

    ‘TAM TEŞEKKÜLLÜ İNCELEMENİN ARDINDAN NETLİK KAZANIR’

    Burdur Gölü’nde çok sayıda kuş popülasyonu gözlemlendiğine dikkati çeken Arıkan, “Göl tektonik olduğu için bu tür gaz veya ani sıvı çıkışları biz yer bilimcileri her zaman heyecanlandırır. Bu niteliği belirsiz kaynama ancak tam teşekküllü incelemenin ardından netliğe kavuşabilir. Benim şahsi görüşüm Burdur birinci derece deprem bölgesi olduğu için bu bir stres boşalması olabilir. Bu kabarcıklar olası bir depremin habercisi olabilir. Yer altından gelen her türlü gaz veya sıvı çıkışı bir sıkıntının başlangıcı olabilir. Çünkü çatlaktan bir gaz veya su çıkışı var. Bu da yüzeyde farklı bir anomaliye sebep olmakta” diye konuştu.

    Jeofizik Yüksek Mühendisi Arıkan, ilgili kurumlardan yasal izinleri aldıktan sonra gaz çıkışı olan bölgede gerekli incelemeleri yapacaklarını da kaydetti.

    VALİLİKTEN AÇIKLAMA GELDİ

    Burdur Gölü’nde yer bilimcilerini heyecanlandıran, sahile yakın bölgede yaklaşık 10 gündür devam eden gaz çıkışıyla ilgili Burdur Valiliği’nce yazılı açıklama yapıldı. Açıklamada, “Bugün bazı basın yayın organlarında ‘Burdur Gölü’nde Gaz Çıkışı Olası Bir Depremin Habercisi Olabilir?’ başlığı ile geniş şekilde yer verilen haber ve görüntülerle ilgili olarak, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi ile Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi’nden alanında uzman hocalar tarafından 15 Aralık 2020 Salı günü Burdur Gölü’nde yerinde inceleme yapılacaktır” denildi.

  • Uludağ’daki kar yağışı turizmcileri sevindirdi

    Uludağ’daki kar yağışı turizmcileri sevindirdi

    Türkiye’nin önemli kış turizm merkezlerinden Uludağ’da kar yağışı turizmcilerin yüzünü güldürdü.

    Uludağ, her yıl Bursa ve İstanbul gibi yakın merkezlerin yanı sıra ülkenin dört bir yanından ve yurt dışından binlerce ziyaretçiyi ağırlıyor. Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını dolayısıyla alınan önlemler nedeniyle geçen kış sezonunun yarıda kaldığı Uludağ’da yeni dönemin hazırlıkları sürüyor.

    Yeni sezonun 15 Aralık’ta başlayacağı Uludağ’da bulunan işletmeler ile turizmciler, önceki gece başlayan ve cuma günü sabaha kadar süren kar yağışının sevincini yaşıyor. İşletmeler, özellikle snowboard ve kayak pistlerini hazır hale getirmek için yağışın artmasını dört gözle bekliyor.

    300 ila 1980 metre uzunluğunda 20 kayak pistinin bulunduğu Uludağ’a, bu kış da binlerce yerli ve yabancı turistin geleceği tahmin ediliyor.

    “15 Aralık’tan sonra ziyaretçileri buraya bekliyoruz”

    Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Güney Marmara Bölge Temsil Kurulu Başkanı Murat Saraçoğlu, yaptığı açıklamada, kar yağışının kısa süre içinde artmasını ve pistlerde yeterli seviyenin yakalanmasını beklediklerini söyledi.

    Bölgedeki işletmelerin “güvenli turizm sertifikası” bulunduğuna dikkati çeken Saraçoğlu, Türkiye’ye daha fazla döviz girdisi sağlamak için yabancı turistlere yönelik çalışmalar yaptıklarını dile getirdi. Saraçoğlu, şöyle devam etti:

    “Yağışlar bizi mutlu etti. Kar olmayınca beklentilerimiz yerine gelmiyor. Geçen senelerde tam bu zamanlar çok daha fazla kar vardı. Özellikle 15 Aralık’tan sonra yoğun kar yağışı bekliyoruz. Kar olmadan Uludağ’ın tadı olmuyor. Bu sene yurt içinden de güçlü bir talep bekliyoruz. Dışarıya giden yerli turistin kısıtlamalar nedeniyle burada kalmasını bekliyoruz. Yılbaşına doğru rezervasyonlar artacaktır. Uludağ’da altyapı çalışmaları yürütüyoruz. Yol konusunda problemler vardı. Doğal gaz sorununu çözdük. 15 Aralık’tan sonra ziyaretçileri pandemi sürecinden biraz uzaklaşmaya, burada rahatlamaya bekliyoruz.”

    “Krizi fırsata çevirme dönemini yaşıyoruz”

    Murat Saraçoğlu, Rusya ve Ukrayna başta olmak üzere Uzak Doğu pazarında Uludağ’ın tanıtımı ön planda tuttuklarını ifade etti.

    Kış turizminde Uludağ’ın önemli bir merkez olduğunu belirten Saraçoğlu, şunları kaydetti:

    “Bir uluslararası reklam tanıtım ajansıyla Uludağ ile ilgili filmleri Rusya’da şu anda yayınlatıyoruz. Ruslardan iyi bir talep var. Bu sene onların ağırlığı olacaktır. Avrupa’daki kayak merkezleri pandemiden kaynaklı kapılarını kapatmış durumda. Bu sene oradaki kayak faaliyetleri azalmış durumda. Burada, Türkiye’deki kayak merkezleri öne çıkıyor, Uludağ da başı çekiyor. Biz krizi fırsata çevirme dönemini yaşıyoruz. İyi değerlendirirsek gelen misafirlerimizin daha çok burayı anlatmasıyla önümüzdeki seneler daha çok ziyaretçi potansiyeline sahip olabiliriz.”

  • Türkiye’den AB bildirisine tepki

    Türkiye’den AB bildirisine tepki

    AB liderler zirvesi sonuç bildirisine yönelik yapılan Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, “AB’nin büyük kesiminin de benimsemediğini bildiğimiz, ancak dayanışma ve veto baskısıyla 10 Aralık AB Zirvesi Sonuçlarına konulmak zorunda kalınan yanlı ve hukuka aykırı tutumu reddediyoruz” denildi.

    Türkiye’den 10-11 Aralık’ta yapılan AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi sonrasında yayımlanan bildiriye tepki geldi.

    Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamda şu ifadelere yer verildi:

    “1-2 Ekim AB Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nden bu yana ülkemizle diyalog ve temas yönünde çaba gösteren Dönem Başkanı dahil birçok AB ülkesi olsa da, bir-iki ülkenin dar siyasi hesapları nedeniyle Türkiye-AB ilişkilerinde henüz pozitif gündem yaratılamamış ve AB hiç bir yararı olmayan kısıtlayıcı önlem alma arayışından çıkamamıştır.

    Bazı üye ülkelerin üyelik dayanışmasını ve veto haklarını kötüye kullanarak, Türkiye’ye karşı gündeme getirdikleri maksimalist talepleri ve haksız tutumları, Türkiye ile AB’yi bir kısır döngü içine sokmuştur. Bu durum, Türkiye ve AB’nin ortak çıkarları ile bölgemizin barış, güvenlik ve istikrarına zarar vermektedir.

    Özellikle Kıbrıs, Doğu Akdeniz, Ege ve bölgesel konularda, esasen AB’nin büyük kesiminin de benimsemediğini bildiğimiz, ancak dayanışma ve veto baskısıyla 10 Aralık AB Zirvesi Sonuçlarına konulmak zorunda kalınan yanlı ve hukuka aykırı tutumu reddediyoruz.

    TÜRKİYE ÖN KOŞULSUZ GÖRÜŞMEYE AÇIK

    Türkiye, bölgede istikrarın tesisi için, Yunanistan’la, kışkırtıcı adımlarına rağmen, ön koşulsuz olarak istikşafi görüşmelere başlamaya hazır olduğunu her zaman ifade etmiştir.

    Türkiye ve KKTC, 2004’ten bugüne kadar, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarının bir gerginlik değil, istikrar unsuru haline gelebilmesi için iyi niyetli bir biçimde çaba göstermiş, tüm yapıcı ve olumlu girişimleri üstlenen taraf olmuştur.

    “GÜNEY KIBRIS’IN DAYATMASINA MAHKUM EDİLDİ”

    AB bu kararında bir kez daha Kıbrıs Adasının ortak sahibi olan Kıbrıs Türk halkını ve iradesini görmezden gelmiş, kendisini Kıbrıs meselesi ve Kapalı Maraş konularında GKRY’nin dayatmasına mahkum etmiştir. AB artık, Kıbrıs meselesine Ada’daki gerçekler temelinde adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm bulunmasını engellemeye matuf bu tutumundan vazgeçmelidir.

    Kıbrıs Rumlarının Kıbrıs Türkleriyle bir şekilde biraraya gelerek Doğu Akdeniz’de gerginliğe neden olan hidrokarbon kaynakları ve bunların gelirlerinin paylaşımı konusunu ele almaya başlamaları ve çözüm yolunda somut adımlar atmaları en sağlıklı çıkış yoludur. Esasen, Doğu Akdeniz bölgesel konferansı da bu açıdan bir fırsattır. Doğu Akdeniz’de ülkemizin ve KKTC’nin meşru hakları kararlılıkla korunmaya devam edilecektir.

    “AB HASSASİYETİNİ YUNANİSTAN’A GÖSTERMELİ”

    Yunanistan’ın Ege denizinde göçmenleri geri itmesi ve bu eylemlere Frontex’in dahil olması, AB için yüz kızartıcıdır. Ciddi bir insan hakkı ihlali olan ve uluslararası kamuoyu tarafından şiddetle kınanan bu ihlallere ve toplu sınırdışı uygulamalarına son verilmeksizin, göç akımlarının sorumlu bir şekilde yönetiminden bahsedilmesi mümkün değildir. AB, göç yönetimi konusundaki hassasiyetini ülkemize değil, sığınmacılara insanlık dışı muameleyi sistematik hale getiren özellikle Yunanistan’a göstermelidir.

    Türkiye-AB 18 Mart Mutabakatı’nı oluşturan tüm konuların önkoşulsuz olarak ve bu konulardan birinin diğerinin koşulu haline getirilmeksizin güncellenmesine dair çalışmanın biran önce başlatılması, ortak menfaatimize olacaktır. Bu aynı zamanda, Avrupa’da ve ötesinde karşılaştığımız ortak sınamalarımızın aşılmasına da hizmet edecektir.

    Her zaman söylediğimiz gibi AB dürüst arabulucu rolünü üstlenmeli; ilkeli, stratejik ve aklıselimle davranmalıdır.”

  • Acı haberi vali paylaştı

    Acı haberi vali paylaştı

    Kütahya’da kas hastası lise son sınıf öğrencisi Serdar Mehmet Ay (17), koronavirüs tedavisi gördüğü hastanede yaşamını yitirdi. Acı haberi, Kütahya Valisi Ali Çelik, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla duyurdu.

    Kütahya Ali Güral Anadolu Lisesi son sınıf öğrencisi olan Serdar Mehmet Ay, Kasım ayında koronavirüs testi pozitif çıkınca Kütahya Sağlık Bilimleri Üniversitesi Evliya Çelebi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedaviye alındı. Durumunun ağırlaşması üzerine 25 Kasım’da yoğun bakım ünitesine yatırılan Mehmet Ay, dün gece doktorların tüm çabasına karşın kurtarılamadı. Ay’ın ölümü, ailesini ve arkadaşlarını yasa boğdu.

    ACI HABERİ VALİ PAYLAŞTI

    Kütahya Valisi Ali Çelik, koronavirüs nedeniyle hayatını kaybeden Serdar Mehmet Ay’ın fotoğrafını sosyal medya hesaplarından, “Acımız çok büyük. Ölümle yaşam arasındaki o ince çizgide kas hastalığıyla mücadele eden, 16 gündür Covid-19 tedavisi gören 12. sınıf öğrencilerimizden Serdar Mehmet Ay’ı kaybettik. Öğrencimize Allah’tan rahmet, ailesine ve arkadaşlarına sabırlar diliyorum. Başımız sağ olsun” notuyla paylaştı.

  • AB Liderler Zirvesi başladı

    AB Liderler Zirvesi başladı

    Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkelerin liderleri, Polonya ve Macaristan’ın veto ettiği 1,8 trilyon avroluk AB bütçesi ve kurtarma fonu, Brexit sonrası İngiltere ile ticari müzakereler, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele ve Türkiye ile ilişkileri de içeren çok sayıda konuyu ele almak üzere Brüksel’de toplandı.

    Almanya’nın dönem başkanlığında yapılan son zirvenin resmi programına göre, liderler geleneksel olarak önce Avrupa Parlamentosu Başkanı David Sassoli ile görüş alışverişi yapacak.

    Ardından Kovid-19 salgınıyla mücadele, geliştirilen aşıların teslim edilmesi ve dağıtımına yönelik hazırlıklar ile test sonuçlarının karşılıklı tanınması, salgının etkisinin azalmasına bağlı olarak seyahat kısıtlamalarının kaldırılması gibi konular görüşülecek.

    Macaristan ve Polonya’nın hukukun üstünlüğü şartı nedeniyle veto ettiği 1,8 trilyon avroluk AB bütçesi ve kurtarma paketi de zirvede gündeme gelecek.

    İklim değişikliği başlığı altında sera gazı salımının 2030’a kadar yüzde 55 düşürülmesi hedefine yönelik anlaşma da liderlerin bir başka gündem maddesi olacak.

     Türkiye akşam yemeğinde konuşulacak

    AB liderleri, akşam yemeğinde ise dış ilişkiler konularını ele alacak. Bu kapsamda ABD’de Joe Biden’ın yeni başkan seçilmesinden sonra transatlantik ilişkilerinin nasıl ilerletileceği görüşülecek.

    Doğu Akdeniz’deki durum ve Türkiye ile ilişkiler de akşam yemeğinde AB liderlerinin konuşacağı konular arasında yer alacak.

    İngiltere’nin AB’den ayrılmasından sonra bu ülkeyle ticari ilişkilerin nasıl yürütüleceğine yönelik anlaşmanın müzakereleri de AB liderlerinin gündeminde olması, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in liderlere devam eden müzakereler hakkında bilgi vermesi bekleniyor.

    Zirvenin ikinci gününde ise AB’nin Kuzey Afrika ülkeleri ve Lübnan, İsrail, Filistin, Ürdün ile Suriye’yi içeren bölgeyle ilişkileri tartışılacak.

    Daha sonra güvenlik konusunu ele alacak liderler, terörle mücadele, radikalleşme, aşırıcılık karşısında atılacak adımları ve Avrupa ülkelerinin iş birliğini görüşecek.

    Zirvenin sonunda da Avrupa Merkez Bankası ile Avro Grubu’nun başkanları liderlere katılacak. Avro Zirvesi adı verilen bu oturumda AB içindeki ekonomik durum, Bankacılık Birliği ve Sermaye Piyasaları Birliğine ilişkin görüş alışverişi yapılacak.

    Estonya Başbakanı Jüri Ratas ile Hırvatistan Başbakanı Andrej Plenkovic’in zirveye katılamadıkları, Ratas’ın Letonya Başbakanı Krisjanis Karins, Plenkovic’in ise Slovenya Başbakanı Janez Jansa tarafından temsil edileceği bildirildi.

  • AB liderli yaptırım için anlaştı

    AB liderli yaptırım için anlaştı

    Bugün öğleden sonra başlayacak ve Cuma günü devam edecek AB Liderler Zirvesi öncesinde hazırlanan taslak metinde yapılmış değişikliklerle güncel hali ortaya çıktı. Reuters’ın ulaştığı belgede Türkiye’ye yaptırım kararı çıkarken bunun uygulanmasının ise birkaç ay öteleneceği belirtildi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki gün, “Yaptırım bizi ırgalamaz” sözleri sonrasında bugün toplanacak AB Liderler Zirvesi’nin güncellenmiş taslak metnini Reuters haber ajansı paylaştı.

    Yunanistan ve Rum Kesimi ile yaşadığı enerji anlaşmazlığı nedeniyle Türkiye’ye yaptırım uygulanmasını ele alan Avrupa liderleri, zirvenin yeni taslak metnine göre kişilere yönelik yönelik yeni yaptırımlar üzerinde anlaşma sağlarken, yaptırımların devreye alınmasını Mart ayına öteleyecekler.

    Zirvenin son taslak metnine göre, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin liderleri, AB yetkililerinden “Türkiye’nin Akdeniz’in doğusundaki izinsiz sondaj faaliyetleri göz önüne alarak … listelere ekler yapmalarını” isteyecek.

    JOE BIDEN’I BEKLEYECEKLER

    Öte yandan AB liderlerinin Ocak ayında Beyaz Saray’da çalışmaya başlayacak Joe Biden ile yaptırımların genişletilmesi konusunda koordineli çalışmayı amaçladığı da metinde yer aldı. Perşembe gecesi (bu gece) yemekte gündeme gelmesi beklenen taslak metinde, “Türkiye tek taraflı olarak hamleler ve provokasyonlar yaptı ve Avrupa Birliği’ne karşı retoriği artırdı” yorumu da yer aldı.

    Reuters haber ajansına konuşan kıdemli AB diplomatları önerilen yaptırımların sembolik olduğunu söyledi. Yetkililer bunun sebebi olarak da, “Çünkü AB bloğu bir NATO müttefiki ve AB adayı olan ve ayrıca ekonomisi ve para birimi zayıf olan Türkiye’ye sert bir şekilde cezalandırmaktan çekiniyor” yorumunu yaptı.

  • Bakan Elvan’dan reform mesajı

    Bakan Elvan’dan reform mesajı

    Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, sürdürülebilir ve kaliteli büyümeyle istihdamı artırmayı ve vatandaşların refah seviyesini yükseltmeyi amaçladıklarını belirterek, “Makroekonomik istikrarı korumak suretiyle enflasyonla mücadeleyi kararlılıkla sürdürecek, salgının küresel çapta getirdiği belirsizliklere rağmen ekonomik aktivitenin sürekliliğini sağlayacak, yatırım ortamını güçlendirecek; şeffaf, öngörülebilir ve hesap verilebilir bir yapı içinde yeni reformlarımıza hız kazandıracağız” dedi.

    Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan, TBMM Genel Kurulunda, bakanlık ve bağlı kuruluşların 2021 bütçesi üzerine konuştu. Elvan, ülkelerin istihdam, üretim, ticaret, turizm ve borçluluk gibi pek çok alanı etkileyen bir süreçte kapsamlı ve zorunlu bir mücadele içine girdiğini, yaşanan olağanüstü şartların, normal zamanlarda görülmeyen tedbirlerin gündeme gelmesine neden olduğunu söyledi. Elvan, ülkelerin toplam borçlarının milli gelirine oranlarının, Japonya’da yüzde 632, İngiltere’de yüzde 500, ABD’de yüzde 383, Çin’de yüzde 337, Almanya’da yüzde 268, Türkiye’de ise yüzde 167 olduğunu kaydetti.

    ‘DÜNYA ORTALAMASININ OLDUKÇA ALTINDA BİR BORÇLULUK ORANINA SAHİBİZ’

    Dünyada son 1 yılda küresel düzeyde borçluluk oranının yüzde 43 oranında arttığını dile getiren Elvan, gelişmiş ülkelerin borcunun yine son 1 yılda yüzde 52 oranında arttığını belirterek, “Türkiye’de ise son 1 yılda borçluluğumuzdaki artış oranı yüzde 30’dur. Dünya ortalamasının oldukça altında bir borçluluk oranına sahibiz” dedi.

    Elvan, aşı konusunda son dönemdeki gelişmelerin umut verici olduğunu belirterek, “Koronavirüse karşı yaygın kullanımı olan bir aşı ya da tedavinin hayata geçmesiyle küresel aktivitede hızlı bir toparlanma yaşanacağına inanıyoruz. Buradan hareketle 2021’in aşılamanın da başlamasıyla küresel gelirde, ticarette ve istihdamda 2020’nin telafi edildiği bir dönem olması bekleniyor. Bununla birlikte küresel arz zincirlerinin güvenliği, istihdam piyasalarının dezavantajlı gruplar aleyhine hızla bozulması, teknoloji altyapısının artan önemi, sektörel bağımlılıkların oluşturduğu kırılganlıklar gibi hususlar, salgın sonrası dönemin küresel ekonomi gündeminin en üst sıralarında yer almaya devam edeceği görünüyor” açıklamasında bulundu.

    2021 bütçesini, koronavirüs salgınının ekonomik ve sosyal hayatı olumsuz etkilediği ortamda hazırladıklarını belirten Bakan Elvan, “Ekonomimiz, hükümetlerimiz döneminde maruz kaldığı şokları elde edilen kazanımlar sayesinde her defasında başarılı şekilde atlattı. Ekonomimizi daha dayanıklı kılmaya ve sürdürülebilir büyümeyi temin etmeye yönelik makroekonomik politikaları hayata geçirmeye devam ediyoruz” dedi.

    ‘YENİ REFORMLARIMIZA HIZ KAZANDIRACAĞIZ’

    Türkiye ekonomisinin, rekabete dayalı piyasa ekonomisi geleneğine sahip olduğunu vurgulayan Elvan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Ekonomi politikalarımızı bu anlayışı merkeze alarak oluşturuyoruz. Önümüzdeki dönemde sürdürülebilir ve kaliteli bir büyümeyle istihdamı artırmayı ve vatandaşlarımızın refah seviyesini yükseltmeyi amaçlıyoruz. Makroekonomik istikrarı korumak suretiyle enflasyonla mücadeleyi kararlılıkla sürdürecek, salgının küresel çapta getirdiği belirsizliklere rağmen ekonomik aktivitenin sürekliliğini sağlayacak, yatırım ortamını güçlendirecek; şeffaf, öngörülebilir ve hesap verilebilir bir yapı içinde yeni reformlarımıza hız kazandıracağız. Geçmişte birçok kez gösterdiğimiz gibi ülkemizin dünyanın zor şartlarından en az etkilenerek çıkmasını sağlayacağız.”

    ‘GÜVENİN EN ÖNEMLİ TEMİNATI HİÇ KUŞKUSUZ HUKUKTUR’

    Hukuku ekonomiden ayrı düşünmenin mümkün olmadığını, iyi işleyen bir ekonomik yapının olmazsa olmazının güven olduğunu ifade eden Elvan, “Bu güvenin en önemli teminatı hiç kuşkusuz hukuktur” ifadesini kullandı.

  • Eğitim harcamaları istatistikleri açıklandı

    Eğitim harcamaları istatistikleri açıklandı

    Türkiye’de eğitim harcamaları, geçen yıl 2018’e göre yüzde 18,2 artarak 259 milyar 220 milyon lirayı buldu. Eğitim harcamalarının yüzde 74’ü devlet tarafından finanse edilirken, hane halklarının payı yüzde 20.8 olarak hesaplandı.

    Türkiye İstatistik Kurumu, 2019 yılına ilişkin “eğitim harcamaları istatistikleri”ni açıkladı.

    Buna göre, geçen yıl eğitim harcamaları yüzde 18,2 artışla 259 milyar 220 milyon lira olarak gerçekleşti.

    Söz konusu dönemde harcamaların en çok arttığı eğitim düzeyleri yüzde 31,9 ile ilkokul, yüzde 26,4 ile ortaokul oldu.

    Türkiye’de eğitim harcamalarının gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYİH) oranı 2018 yılında yüzde 5,8 iken, 2019’da yüzde 6’ya yükseldi. Devlet eğitim harcamasının GSYİH içindeki payı ise 2018’de yüzde 4,3 iken, geçen yıl yüzde 4,4 düzeyinde gerçekleşti.

    Geçen yıl yapılan eğitim harcamalarının yüzde 74’ü devlet tarafından finanse edildi. Hane halklarının eğitim harcamalarının payı yüzde 20,8 olarak hesaplandı.

    Devlet kurumlarınca gerçekleştirilen harcamaların yüzde 30,3’ünü yükseköğretim, yüzde 24,9’unu ortaöğretim oluşturdu. Özel kurumlarca yapılan harcamaların ise yüzde 38,4’ü ortaöğretime, yüzde 36,8’i yükseköğretime yönelik oldu.

    EN YÜKSEK HARCAMA YÜKSEKÖĞRETİMDE

    Öğrenci başına yapılan eğitim harcaması 2018’de 10 bin 5 lirayı bulurken, geçen yıl 11 bin 769 lira olarak gerçekleşti.

    Eğitim düzeylerine göre değerlendirildiğinde, geçen yıl öğrenci başına harcamanın en yüksek olduğu eğitim düzeyi 18 bin 830 lirayla yükseköğretim olarak kayıtlara geçti.

    Eğitim harcamalarının 2019’da bir önceki yıla göre en fazla artış gösterdiği eğitim düzeyi ise yüzde 30,1 ile ilkokul oldu. Bunu yüzde 25,1 ile ortaokul takip etti.

  • Vaniköy Camii yangınında kusurlu bulundu

    Vaniköy Camii yangınında kusurlu bulundu

    Vaniköy Camisi’ndeki yangına ilişkin bilirkişi raporunda, tedbirleri almakta yeterli dikkati göstermeyen vakıf yönetiminin kusurlu olduğu belirtildi.

    İstanbul’daki tarihi Vaniköy Camii’nde çıkan yangına ilişkin bilirkişi raporu açıklandı.

    Soruşturma kapsamında hazırlanan raporda yangının eskiyen elektrik tesisatından çıktığı tespitine yer verildi.

    Yangında kasıt olmadığı belirtilen raporda, eskimiş elektrik sistemini denetlemeyen vakıf yönetimi, gerekli tedbirleri almakta yeterli dikkati göstermediği için kusurlu bulundu.

    Vaniköy Camii, 15 Kasım tarihinde çıkan yangın nedeniyle büyük hasar görmüş ve kullanılamaz hale gelmişti.

    YALILAR ARASINDA YER ALIYOR

    Üsküdar Kandilli’de Vaniköy Caddesi’ndeki yalıların arasında yer alan cami, Vani Mehmet Efendi tarafından 1665’te yapıldı.

    Sultan I. Mahmut zamanında da hünkar mahfili ilave edilen caminin tek minaresi ve şerefesi bulunuyor. Cami, dikdörtgen planlı, duvarları kagir ve kırma yapılı bir özelliğe sahip.

  • Çarpıcı araştırma! 2040’ta kar yağmayabilir

    Çarpıcı araştırma! 2040’ta kar yağmayabilir

    İngiltere’nin meteoroloji birimi Met Office’in yaptığı analize göre, 2040 yılından itibaren ülkenin pek çok bölgesine iklim değişikliği nedeniyle kar yağmayacağı uyarısında bulundu.

    Son yıllarda etkili olan iklim değişikliği nedeniyle çevresel, sosyal ve ekonomik tehditlerden biri haline geldi. İngiltere’nin meteoroloji dairesi Met Office tarafından çarpıcı bir analiz yayınladı. Analize göre, 2040 yılından itibaren ülkenin pek çok bölgesine iklim değişikliği nedeniyle kar yağmayacağı açıklandı. Analiz 2040’lı yıllarda güney İngiltere’nin çoğunun artık sıfırın altında sıcaklıklara ulaşamayacağını ön görürken, 2060’lı yıllarda da yalnızca kuzey İskoçya ve yüksek bölgelerin soğuk günler yaşayacağı belirtildi.

    İKARBON EMİSYONLARININ AZALTILMASI VURGUSU

    İklim değişikliği tahminlerini inceleyen Met Office Dairesi’nde görevli kıdemli bilim insanı Dr. Lizzie Kendon’a göre analiz, karbon emisyonlarının hızlandırılmasına dayanıyor. Bu yüzyılın sonunda, en yüksek rakımdaki bölgeler dışında çok fazla karın tamamen kaybolacağını söylüyor. Met Office’e göre, karbon emisyonları dünya çapında önemli ölçüde azaltılırsa, bu değişikliklerin yoğunluğu ve şiddeti de azalacak.