Etiket: bursahaber

  • Mimarlardan çarpıcı uyarı!

    Mimarlardan çarpıcı uyarı!

    Basın toplantısında, Mimarlar Odası Bursa Şubesi’nin de paydaşı olduğu ve 16 Ağustos 2024 tarihinde İstanbul’da Mimarlar Odası Genel Merkezi ile Marmara Bölgesi’ndeki Şubeleri tarafından birlikte düzenlenen “Türkiye’nin Deprem Gerçeği: 17 Ağustos Depreminin 25. yılında Marmara Bölgesinde Mimarlık, Planlama ve Afet Yönetimi Sempozyumu” değerlendirmeleri ışığında açıklamalarda bulunuldu.

    Basın toplantısında konuşan Mimarlar Odası Bursa Şubesi Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek, “Depremlerin ardından bugüne kadar afet risklerinin azaltılması, sağlam ve güvenli yaşam çevrelerinin oluşturulmasına yönelik yeterli önlem alınmamıştır. Tüm ülkede ve bölgede afet öncesi ve afet sonrası süreçleri doğrudan etkileyecek yasal düzenlemeler yapılırken; yaşanan yıkım ve kayıplara sebep olan planlama, kentleşme ve yapılaşma politikaları devam ettirilmektedir” dedi.

    Mimarlar Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Üyeleri’nin de katıldıkları basın toplantısında Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek tarafından yapılan açıklama şöyle:

     “DEPREMİN AFETE DÖNÜŞMEMESİ İÇİN YENİ BİR İMAR, YAPI ÜRETİM VE DENETİM SİSTEMİ ZORUNLUDUR!

    Topraklarının tamamı depremsellik koşullarında olan ülkemizde, bilimsellikten uzak kentleşme politikaları ve imar rantına dayalı yapılaşma uygulamaları nedeniyle aslında bir doğa olayı olan deprem afete dönüşmektedir. Yaşanan büyük yıkımların ve yitirilen binlerce insanımızın sorumluluğunu almak istemeyen iktidarlar, depremi “doğal afet” olarak tanımlayarak sonuçlarına da aslında rıza göstermektedirler.

    Deprem ülkemizde ve dünyanın pek çok yerinde yaşanmaktadır; geçmişten bugüne yaşanan depremlere yönelik tarih çalışmaları ve jeolojik araştırmalar bütünleştirildiğinde, belli bölgelerde belli aralıklarla şiddeti yaklaşık tanımlanabilen depremleri bilim insanları ortaya koyabilmektedirler. Bu deprem öngörüsü akılcı kentsel planlama ve nitelikli yapı üretimiyle birleştiğinde, Japonya örneğinde olduğu gibi depremin yarattığı hasarın göreli olarak can yakıcı olmadığı, yapılı çevre yıkımının yaşanmadığı, insan kaybının nispeten az olduğu, ülke ekonomisinin ağır yaralar almadığı sonuçlar söz konusu olmaktadır.

    Yakın tarihimizde ortak yaşanmışlıklarımızla 17 Ağustos 1999 Büyük Marmara Depreminden 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlere ülkemizde ortaya çıkan durumu “doğal afet”ten ziyade “insan kaynaklı afet” olarak tanımlamak yerinde olacaktır. Bilindiği gibi insan kaynaklı afet tanımı esas olarak savaş ya da çatışma sonucu ortaya çıkan yıkım ve can kayıplarını açıklamak için kullanılmaktadır. Ancak bilimsel verilere dayalı akılcı kentsel planlama ve nitelikli yapılaşmayı reddederek ülke toprağından rant devşirmeye dayalı oluşturulan ekonomik modelin dayattığı çarpık kentleşme ve çürük yapılaşma koşullarında bir deprem yaşandığında bunu “doğal afet” olarak kabul etmek gerçeklerden kaçmak, sorumluluğu inkâr etmektir.

    Ülkemizde gerek merkezi düzeyde oluşturulan yasal çerçeve ve çevresel etki değerlendirme sisteminin (ÇED) işlemez hale getirilmesi gerek yerel yönetimlerin geliştirdiği imar planları ya da “kısmi imar değişiklikleri” aracılığıyla yaratılan “niteliksiz yapılı çevre” depremin afete dönüşmesinin esas nedenidir, dolayısıyla yıkımlar, ölümler esas olarak “insan kaynaklı” afetler sonucudur.

    Öncelikle 17 Ağustos’tan 6 Şubat depremlerine yaşanan afet ortamlarında yitirdiğimiz, acısı hala taze, tüm yurttaşlarımızı saygıyla anıyor, kederli ailelerine başsağlığı diliyoruz. Depremlerde yaralanan, sakat kalan, psikolojik travmalar yaşayan insanlarımızın acısını yüreğimizde hissediyoruz. 1992 Erzincan depremini, 1967 Sakarya depremini ve ülkenin farklı yerlerinde yaşanmış olan pek çok irili ufaklı depremi ve can kayıplarını da unutmadığımızı belirtmek istiyoruz.

    Kahramanmaraş merkezli depremlerin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine karşın; afet yönetimi, acil ve geçici barınma yerleşim alanları, enkaz kaldırma ve döküm sahaları, kalıcı konut ve yeni yapılaşma süreçleri, güçlendirme, onarım, tarihi yapıların restorasyonu ve kentlerin yeniden inşası ile ilgili yapılan çalışmalar son derece eksik, yetersiz ve hatalı bir şekilde yürütülmektedir. Tüm bu süreçlerde yerel yönetimler, üniversiteler, meslek örgütleri ve halkın katılımı dışlanarak; imar ve yapılaşma kararları yürürlüğe konmuştur. Kent merkezlerinde geniş alanlar “riskli alan” ya da “rezerv alan” ilan edilerek mülkiyet değişiminin dolayısıyla olası demografik dönüşümün yolları açılmıştır.

    6 Şubat depremleri sonrasında yaşanan bu belirsizliklerle dolu ortam, bir yandan bireyin mülkiyet hakkını dolayısıyla barınma hakkını tartışmalı bir hale dönüştürürken bir yandan da bilimsel kent planlama ilkelerinin göz ardı edildiği imar yaklaşımı ile yeniden afet oluşturma riski yüksek bir yapılaşmanın önü açmaktadır.

    Bütün bu yaşananlardan çıkaracağımız en büyük ders ise ülkemizin ne afet yönetimi sürecinde ne de sonrasında temel barınma ve toplumsal yaşamın kurgulanması aşamasında örgütlü bir kurumlaşmasının olmamasıdır.

    Gerek acil barınma gereksiniminde gerek sonrasındaki hızlı ama akılcı kent planlama ve yapı üretme sürecinde yaşanan kararsız tutumun neden olduğu kaos ve belirsizlik, zor durumdaki depremzedelerin toplumsal psikolojinde de yara oluşturmuş ve insanları, doğdukları büyüdükleri yerlerden koparak farklı coğrafyalarda yaşamını sürdürme yoluna sokmuştur. Bu durumun bir sonucu da deprem bölgesindeki nüfusun doğal yapısının değişmesidir; kültür tarihi açısından çok özel önemi olan güneydoğu coğrafyasında çağdaş kentlerin ve tarihi çevrelerin yıkımıyla birlikle bu yerleşimleri yaratan kuşakların çocukları da barınamaz hale gelmiş, maddi kültür kadar somut olmayan kültürel değerler ve “insanları” da eksilmiştir.

    Deprem sonrasındaki bir buçuk yılda yaşanan bu iç karartıcı süreç, bizi yakın gelecekte beklenen Marmara depremi açısından endişelendirmektedir. Geçmiş deneyimlerin sorgulanarak yeni afetlerin yaşanmayacağı bir depremsellik için sağlıklı çözümlerin geliştirileceği bir kentleşme, imar, yapı üretim ve denetim sisteminin gerekliliği açıktır.

     Marmara depremi bekliyor!

    İstanbul merkezli ve Marmara bölgesini etkileyecek büyük bir depremin yakın gelecekte olacağı yönünde değerlendirmeler, yapılan bilimsel araştırmalarla ortaya konulmaktadır.

    Türkiye nüfusunun 1/3’ünün yaşaması, ekonominin %50’ye yakınının bu bölgede gerçekleşmesi olası depremin etkilerinin büyüklüğünü ortaya koymaktadır. Büyük Marmara depreminin üzerinden 25 yıl geçmesine ve bu süreçte ülkenin çeşitli bölgelerinde depremler yaşanmış olmasına karşın; kamu ve toplum yararı doğrultusunda kentleşme ve afet politikaları geliştirilmemiş; afetlere karşı sağlam, sağlıklı ve güvenli kentleşme ve yapılı çevre üretimi sağlanmamış; kültürel, tarihî ve mimari mirasın korunarak gelecek nesillere aktarılması için çalışmalar yürütülmemiştir.

    Depremlerin ardından bugüne kadar afet risklerinin azaltılması, sağlam ve güvenli yaşam çevrelerinin oluşturulmasına yönelik yeterli önlem alınmamıştır. Tüm ülkede ve bölgede afet öncesi ve afet sonrası süreçleri doğrudan etkileyecek yasal düzenlemeler yapılırken; yaşanan yıkım ve kayıplara sebep olan planlama, kentleşme ve yapılaşma politikaları devam ettirilmektedir.

    Sonuç olarak;

    •Afet yönetimi ve afet risklerinin azaltılması için gerekli hukuki düzenlemelerin, Eylem Programlarının hazırlanması, gerekli koordinasyonun ve toplum katılımının sağlanması için bir an önce gerekli adımlar atılmalıdır.

    •İmar düzeni, yapı üretim ve denetim sistemi; sağlam yapı ve güvenli yaşam çevreleri üretmek için bilim, kamu yararı ve kamu denetimi esas alınarak tümüyle yeniden düzenlenmelidir.

    •İmar rantını önceleyen, kentlerin demografik yapısını bozan, kültürel sürekliliği ortadan kaldıran, kentlinin aidiyet hissini yok sayan Kentsel Dönüşüm politika ve uygulamalarından vazgeçilmelidir.

    •İmar affı düzenlemeleri ile planlama ilkelerine aykırı kaçak yapılaşmaların yasallaştırılması kabul edilemez. İlimizde de hala hızla devam eden kaçak yapı üretimine karşı etkin bir mücadele yürütülmelidir.

    •Yapı üretim sürecinde yer alan mimarlık, mühendislik ve planlama eğitiminin niteliği geliştirilmeli ve ülke genelinde eşdeğerlik sağlanmalıdır.

    •Meslek odalarının; mesleğe kabul sürecinden başlayarak mesleğin uygulanmasına, yapı denetimine ve mesleğin her alanında etkin bir şekilde yer alması için gerekli yasal düzenlemeler bir an önce gerçekleştirilmelidir.

    TMMOB Mimarlar Odası Bursa Şubesi mesleki ve toplumsal sorumluluklar kapsamında tüm bu süreçte ilgili kesimlerle birlikte etkin bir rol üstlenmeye hazırdır.

    Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

  • 17 Ağustos depremi Osmangazi’de unutulmadı

    17 Ağustos depremi Osmangazi’de unutulmadı

    Osmangazi Belediyesi ve Osmangazi Kent Konseyi ülkemize büyük acılar yaşatan 17 Ağustos depreminin 25’inci yıl dönümünü unutmayarak Hocahasan Mahallesi Afet Toplanma alanında bir basın açıklaması yaptı. 17 Ağustos depreminin 25’inci yıl dönümünde yapılan basın açıklamasına Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Osmangazi Kent Konseyi Başkanı Fatma Çil Yılmaz ve yurttaşlar katıldı. Depremin yıl dönümünde hayatı kaybedenlere Allah’tan rahmet dilenirken gerçekleşebilecek Marmara depremiyle alakalı Bursa’da acilen kentsel dönüşüm yapılmasına dikkat çekildi.

    “Deprem ve kentsel dönüşüm bizim hep birinci önceliğimiz oldu”

    25 yıl önce bugün Gölcük depreminde hayatını kaybeden 50 bine yakın yurttaşı rahmetle yad eden Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, “O gün yaşananlar bugün hala çok taze. Hayatını kaybeden yurttaşlarımızın yakınlarına da bir kez daha baş sağlığı ve sabır diliyorum. Deprem ülkemizin gerçeği. 1,5 yıl önce Kahramanmaraş depremlerini yaşadık. Ben de o zaman milletvekili olarak bölgeye gidip toplam 21 gün orada kalmıştım. Depremin ne kadar yıkıcı olduğunu, beklenmedik bir anda geldiğini, geldiği zaman da eğer hazırlıklı olmazsanız, bedellerini çok fazla olduğunu orada da yaşadık. O bölgede de resmi kayıtlara göre 50 binin üzerinde yurttaşımız hayatını kaybetti. Onlara da bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum.” dedi.

    Bursa, Osmangazi ve tüm ilçelerinde 1855 yılında büyük bir deprem yaşandığını hatırlatan Başkan Aydın, “O tarihte hem Şubat hem de Nisan ayında arka arkaya oluyor. Bundan 150 yıl geriye gidin 1705 depremi var. O zaman Bursa’nın nüfusu çok çok az ama Bursa yerle bir oluyor. Bugün o günki şartlara göre 30-40 kat büyümüş bir Bursa var. Yapı stoku eskimiş, bir çoğunda deprem yönetmeliği olmayan binalar. Osmangazi ve Bursa’da acilen yenilenmesi gereken bir yapı stoku var, hiç vakit geçirmeden harekete geçmek gerekiyor. Biz yerel yönetimler ve yöneticiler olarak hem seçim öncesi hem de seçildiğimiz ilk günden itibaren kentsel dönüşüm ve deprem birinci önceliğimiz oldu. Bununla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Hem yasal prosedürler hem de mevzuatlar bu konuda çok hızlı hareket etmeyi maalesef engelliyor. Bu konuyla ilgili olarak ilgili bakanla bizzat görüştüm ama birkaç gün sonra bakan değişti. Şimdi yeni bakana da gideceğim. Özellikle Çarşamba ve Altıparmak bölgesindeki 8-10 mahalle; eski, kat yüksekliği bakımından depreme dayanıksız ve çok yüksek nüfusun olmasından dolayı hızla dönüşüme girmesi gereken yerlerin başında geliyor. Bununla ilgili çalışmalarımızı yapıyoruz. Bursa Büyükşehir Belediyesi de yapıyor. Bursa Akademik Odalar ile birlikte bir master plan yapılıp hızlı bir dönüşüme girmek için mesai harcıyoruz. İnşallah kısa sürede bir afet yaşamadan bu konuyla ilgili çalışmalarımızı hayata geçireceğiz.” ifadelerini kullandı.

    “Yeni Afet Koordinasyon Merkezi”

    Osmangazi Belediyesi olarak afet koordinasyon merkezi çalışmaları olduğunu kaydeden Aydın, “Türkiye’de örneği olmayan AKOM ve belediyemiz bünyesinde olacak. Depremden sonra ilk 72 saatin ne kadar önemli olduğunu Kahramanmaraş depremlerinde gördük maalesef insanlar donarak öldü. Ben Elbistan’a gittim orada hava sıcaklığı eksi 20 dereceydi. Parklarda ve toplanma alanlarında birkaç gün yiyecek dahi bulunamadı. O yüzden öncesindeki tatbikatlar ve çalışmalar çok değerli. Biz de 45 gün önce deprem tatbikatı yaptık. Bir depremin simülasyonunu gerçekleştirip neler yapacağımızla ilgili bir koordinasyon çalışması yaptık. Eksikleri masaya yatırdık. Bu afet koordinasyon merkezi her türlü deprem anında ihtiyaç olan alet edevatın bulanacağı bir merkez gıda ve dayanıklı tüketim malzemesinin olacağı bir depo içerisinde anlık hayat kurtarabilecek ilk yardım malzemelerinin olduğu, bunları 136 mahallemize deprem konteynerleri koyabilecek bir çalışma içerisindeyiz. Burada çadır ve konteyner üretimi de yapabilecek bir proje geliştiriyoruz. O anda gerçekten kimsenin kimseye faydası olmuyor. Herkes can derdinde veya yakınlarının canının derdine düşüyor. Bunu bizzat yaşamış birisi olarak söylüyorum. Osmangazi Belediyesi olarak bu konuda ciddi çalışma içerisindeyiz. Valilik, kaymakamlık, büyükşehir ile birlikte inşallah bu deprem buralarda bizleri yakalamadan hazırlıklarımızı tamamlamış oluruz. Böylece bu acıları bir daha yaşamayız diyorum. 17 Ağustos depreminin 25’inci yıl dönümünde bu gerçeği Bursa kamu oyunun gündemine oturtmak bizim de görevimiz” dedi.

    “Bugün birlikte adım atmazsak, yarın hepimiz kaybederiz”

    Büyük Marmara depreminin Bursa için büyük bir tehdit olduğunu söyleyen Osmangazi Kent Konseyi Başkanı Fatma Çil Yılmaz’da “Osmangazi Kent Konseyi, olarak şunu net bir şekilde ifade etmek isteriz ki, Bursa’daki yapı stoğunun büyük kısmı 40 yaşın üzerinde ve büyük bir risk altında. En iyi senaryoda bile binlerce kayıp bekleniyor, depreme karşı hazırlık, ertelenemez ve göz ardı edilemez bir zorunluluktur. Ancak 25 yıldır ne yazık ki, daha çok eksikliklerimizi konuşuyoruz. Deprem öncesi, deprem anı ve deprem sonrası alabileceğimiz önlemleri aldık mı? aldıysak bu önlemleri kim biliyor diye soruyoruz. Türkiye’de afet ve acil durum yönetimi ya yok ya da yetersiz. Deprem için ulusal seferberlik artık şart. Harekete geçmeyenler, gelecekteki yıkımın sorumluları olacaktır. Cumhuriyet tarihimizin en büyük depremlerinden biri olan 17 Ağustos’tan bu yana 25 yıl geçti. Ancak hazırlıklarımız hâlâ yetersiz. Depremlerden sonra meydana gelen can ve mal kayıplarının nedeni olarak sürekli depremlerin büyüklüklerine vurgu yapılması, gereken önlemlerin alınmaması, 25 yıllık zaman diliminde hiçbir konuda yeterli hazırlığın olmadığı 6 Şubat 2023 Depremleriyle bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bursa’daki yapı stoğunun büyük kısmı risk altında ve olası bir deprem sonrası müdahaleler yetersiz kalacaktır. Bu sebeple sağlıklı yapılaşma, nitelikli denetim ve şeffaf imar planları zorunludur. Dirençli ve dayanıklı bir gelecek için birlikte çalışmalıyız Osmangazi, Bursa ve Türkiye için dayanıklı, sağlıklı ve dayanışmacı bir gelecek inşa etmek hepimizin sorumluluğudur. Bugün birlikte adım atmazsak, yarın hepimiz kaybederiz. 17 Ağustos’u unutmadığımızı ve afet yönetimi ile ilgili çalışmaların takipçisi olacağımızı tekrar tekrar belirtmek istiyorum” şeklinde konuştu.
    Basın açıklamasının ardından Hocahasan Mahallesi sakinleri depreme karşı duyarlığından dolayı Başkan Aydın’a teşekkür etti.

  • Bursa’da deprem gerçeği hatırlatıldı

    Bursa’da deprem gerçeği hatırlatıldı

    İnegöl Belediyesi 17 Ağustos 1999 tarihinde meydana gelen ve ülke tarihimizin sonuçları itibariyle en acı depremlerinden biri olarak kayıtlara geçen Gölcük Merkezli depremin 25. Yıl dönümünde, deprem gerçeğini hatırlatmak adına bir dizi etkinlik gerçekleştirdi. Cumartesi günü İnegöl kent merkezinde İnegöl Doğal Afetler Arama Kurtarma Ekibi (İNDAK), İHH ve ANDA iş birliği ile farkındalık standı oluşturuldu. Aynı zamanda ülkemizde geçmişten bu gününe yaşanmış depremlerden görsellerin yer aldığı bir fotoğraf sergisi açıldı. Gün boyu burada vatandaşlara bilgilendirmeler yapılıp deprem gerçeğine dair farkındalık oluşturuldu.

    MİLLETVEKİLİ SALMAN VE BAŞKAN TABAN STANDI ZİYARET ETTİ

    AK Parti Bursa Milletvekili Ayhan Salman, İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban ve AK Parti İlçe Başkanı Mustafa Durmuş’ta standı ziyaret etti. Burada bir açıklama yapan Başkan Alper Taban, “Bugün 17 Ağustos. Biliyorsunuz 1999 yılında önemli bir afet yaşadık, bundan tam 25 yıl önce. Dolayısıyla yine 2 Şubat 2023’te yaşadığımız bir Kahramanmaraş depremi vardı. Ben öncelikle bugün vesilesiyle depremlerde kaybettiğimiz tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum. Bu konuda ad farkındalıkları arttırabilmek adına bugün bir dizi etkinliğimiz oldu. Ben katkı ve destek veren İNDAK, ANDA ve İHH ekiplerimize ve temsilcilerine çok teşekkür ediyorum” dedi.

    İNEGÖL BELEDİYESİ DEPREM İLE İLGİLİ NELER YAPIYOR?

    Bugün artık deprem gerçeğinin daha iyi bilindiğini ve hazırlık yapıldığını ifade eden Başkan Taban, “Biz yaşadıklarımızla kalmadık, o acıları tekrar yaşamamak adına İnegöl Belediyesi olarak bir dizi çalışmalar yürütüyoruz. Bu çalışmalarla ilgili de kısaca bahsetmek istiyorum. İnegöl’de yapısal olarak baktığımızda 42 bin bina var. Bunların 13 bin adeti 2000 yılı öncesi hayata geçmiş yapılar. Dolayısıyla kısmen riskleri yeni yapılara göre daha fazla olduğunu ifade edebiliriz. Yaptığımız çalışmalarda da öncelikle bugün olduğu gibi bilinçlendirme faaliyetlerimiz var. Bizler aynı zamanda İnegöl’de İNDAK ile bir protokol imzalayıp arama kurtarma konusunda çalışmalar yaptık. Ancak diğer İHH ve ANDA gibi kurumlarımızla da iş birliği halindeyiz. Arama kurtarma gönüllüsü her bir vatandaşımıza da teşekkür ediyorum. Afet Müdürlüğümüzü kurduk belediyemizde. Personelimize ilk yardım ve arama kurtarma gibi eğitimler verdik. İnegöl’de 76 ayrı noktada toplanma alanlarını oluşturduk. Bunlara web sayfalarımızdan ulaşabilirler. Arama kurtarma ekiplerimiz için yapay enkaz alanı oluşturduk. Eğitim ve çalışmalar yapılmasını katkı sunuyoruz. Gönüllü vatandaşlarımıza afetler konusunda eğitim vermek amacıyla Beşinci Mevsim Kültür Merkezimizde bir eğitim ofisi tahsis ettik. İnegöl Doğal Afetler Arama Kurtarma Ekibi (İNDAK)’a malzeme ve ekipman desteği yaptık, ihtiyaçlar doğrultusunda yapmaya devam ediyoruz. AFAD ve üniversite iş birliği ile ilçemizin Doğal Afetler Risk ve Eylem Planı’nı oluşturduk. Şehrin dijital ikizinin oluşturulması için çalışma başlatıldı. Yeni dönemin en önemli çalışmalarından biri olacak. Bir yandan da kentsel dönüşüm çalışmalarıyla daha sağlıklı yapılar üreterek süreci destekliyoruz” diye konuştu.

    ARZUMUZ VATANDAŞLARIMIZIN DEPREME DAHA DAYANIKLI KONUTLARDA OTURMASI

    AK Parti Bursa Milletvekili Ayhan Salman ise “Bundan 25 yıl önce ülkemizde, Marmara bölgemizde çok ciddi bir deprem yaşadık. Binlerce canımız o depremde hakkın rahmetine kavuştu. O gün devletimiz de sivil toplum örgütlerimiz de belediyelerimiz de belki depreme hazırlıklı değildiler. Hızlı bir şekilde müdahalede bulunulamadı. Sonrasında tabi bu 17 Ağustos depremiyle beraber birçok şehrimizde arama kurtarma ekiplerimiz konuya eğildiler. Bu manada güzel çalışmalar yapıldığını da görüyoruz. Bugün deprem farkındalığı için yapılan sergiyi de çok değerli buluyorum. Depremde arama kurtarma ekipleri çok kıymetli ancak depremde yıkılmayacak binalar yapmak, kentsel dönüşümle ilgili çalışmalar da bulunmakta hükümetimizin önemli konularından biri. Bizim arzumuz depreme daha dayanıklı konutlarda vatandaşlarımızın oturması. Ben bu organizasyon için de hem belediyemize hem arama kurtarma ekiplerimize teşekkür ediyorum. İyi ki varlar. Bizler de onlara her konuda destek olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

  • Bursa Büyükşehir’den ‘Bağımlılıkla Mücadele’ eğitimi

    Bursa Büyükşehir’den ‘Bağımlılıkla Mücadele’ eğitimi

    Bursa Büyükşehir Belediyesi İnsan Kaynakları ve Eğitim Dairesi Başkanlığı Eğitim Şube Müdürlüğü ile Gençlik ve Aile Destek Merkezi (GADEM) işbirliğiyle düzenlenen eğitim, Belediye Meclis Salonu’nda Sosyolog Hülya Özkan Timur’un sunumuyla gerçekleştirildi. ‘Bağımlılık nedir?’ sorusunun yanıt bulduğu eğitimde bağımlılık türleri, tanı ve tedavi yöntemleri ile beraberinde getirdiği sorunlar hakkında bilgiler verildi. Eğitimde, bağımlılığın oluşmasındaki çevresel ve sosyal etmenlerin yanı sıra bağımlılığın kişi üzerindeki ruhsal ve fiziksel etkileriyle mücadele konuları da ele alındı.

  • Büyükşehir’den eğitim ve kırtasiye desteği

    Büyükşehir’den eğitim ve kırtasiye desteği

    Sosyal belediyecilik ilkesi ile Bursa’yı sağlıklı bir geleceğe taşımak için çalışmalarını sürdüren Bursa Büyükşehir Belediyesi, eğitimin her alanında öğrencilere ve velilere de destek oluyor.

    Bu kapsamda yeni eğitim-öğretim yılı öncesinde öğrencilere ve ailelerine verilecek ‘Eğitim Desteği’ne başvurular başladı.

    Eğitim desteğine dezavantajlı ve dar gelirli ailelerin bizzat başvuru yapması gerekiyor. İlkokul, ortaokul ve lise düzeyinde aktif öğrencisi bulunan veliler, kendi kimlik bilgileriyle 16-31 Ağustos tarihleri arasında başvuru yapabilecek.

    Ön başvuru aşaması tamamlanan başvurular için İçişleri Bakanlığı e-Belediye Bilgi Sistemi üzerinden araştırma yapılacak. Destek talepleri ile ilgili başvurular, Bursa Büyükşehir Belediyesi Sosyal Destek Hizmetleri Yönetmeliği/Sosyal Destek Hizmetleri Komisyonu’nca belirlenen kriterlere göre sonuçlandırılacak.

  • Karacabey’de trafik sorununa neşter

    Karacabey’de trafik sorununa neşter

    Hafta sonları yoğun dönemlerde 50 binlere ulaşan nüfus beraberinde trafik gibi bazı sorunları da getiriyordu. Özellikle Yeniköy merkezi ile Malkara’yı birbirine bağlayan ana yol yoğun günlerde saatler süren trafik keşmekeşine sahne oluyordu.
    Karacabey Belediye Başkanı Fatih Karabatı geçtiğimiz günlerde Kaymakamlık öncülüğünde Orman Genel Müdürlüğü ile masaya oturduklarını ve projenin şu anda imza aşamasında olduğunu duyurdu. İmzalanacak protokolün ardından piknik alanından Malkara’ya geçen çevre yolu düzenlenerek yaz aylarında kullanıma hazır hale getirilecek. Buna göre Yeniköy piknik alanından Malkara’ya çıkan 1 kilometrelik çevre yolu yazın aktif kullanılabilecek. Bu durumda Malkara-Kurşunlu hattına gidiş mevcut yol üzerinden tek yön olarak devam ederken, dönüşün ise yeni yapımına başlanan bu yeni güzergahtan olacağı kaydedildi.

    Karacabey Belediye Başkanı Fatih Karabatı konuyla ilgili yaptığı açıklamada, trafik sorununun yıllardan beri süre gelen bir etken olduğunu belirterek bu konuyu göreve geldikten sonra öncelikli olarak ele aldıklarını ifade etti. Karabatı yaptığı açıklamada “Turizm bölgesine gelen vatandaşlarımızın ulaşım, konaklama ve eğlenceli bir zaman geçirmesi bölgenin gelişimine olumlu bir katkı sağlayacağını savunuyoruz. Ama bunlarla ilgili bu zamana dek neredeyse hiç adım atılmadığını gördük. Göreve gelir gelmez tatil bölgemizi tümüyle ele aldık. Sorunların yanı sıra ihtiyaçları ve beklenti içindeki projeleri masaya yatırdık. Bu yol sorunu da bunlardan biriydi ve öncelikliydi. Geçtiğimiz günlerde Orman Müdürlüğü ile olan imzalarımızı Karacabey Belediyesi olarak tamamladık ve çalışmalarımıza başladık. Kısmetse önümüzdeki yaz sezonu başlamadan çevre yolu kullanıma hazır olacak” diye konuştu.

    Yol çalışmaları sırasında doğal yapının korunmasına özen gösterildiğinin de altını çizen Başkan Karabatı, çalışmalar tamamlandığında Malkara yönüne gidiş istikametinin aynı güzergahtan olacağını; ancak dönüşün Malkara’da maliye kampının arka kısmından geçen ve Yeniköy piknik alanına ulaşan yol üzerinden sağlanacağını sözlerine ekledi.

  • Bursa Valisi Erol Ayyıldız oldu

    Bursa Valisi Erol Ayyıldız oldu

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla atama kararları Resmi Gazete’de yayımlandı.

    Emniyet Genel Müdürlüğü’ne atanan Mahmut Demirtaş’ın yerine Bursa Valisi olarak Emniyet Genel Müdürü Erol Ayyıldız atandı.

    EROL AYYILDIZ KİMDİR?

    1966 Giresun Piraziz doğumludur. 1987 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun olmuştur. 1989 yılında Ordu Valiliğinde Kaymakam Adayı olarak göreve başlamıştır.

  • “Enfaslyon düzeltmesinde vergi muafiyeti şart”

    “Enfaslyon düzeltmesinde vergi muafiyeti şart”

    Enflasyon düzeltmesinin mevcut ekonomik şartlarda işletmelere ek vergi yükü getirmesinin, iş dünyasının finansal dengelerini zorlayabileceğine dikkat çeken Çevikel, “Enflasyon düzeltmesinin yeniden gündeme gelmesi, ülkemizde yaşanan ekonomik dalgalanmalar ve firmaların karşılaştığı zorlukları dikkate aldığımızda, doğru bir hamledir. Bu sayede firmalarımızın finansman yapıları ve kredibiliteleri güçlenmiş oluyor. Ancak, bu düzenlemenin işletmelere ek vergi yükü olarak yansıtılması, zaten sıkı finansman şartları altında faaliyet göstermeye çalışan tüm şirketlerimiz için ciddi bir tehdit oluşturabilir. Enflasyonla mücadele sürecinde, üretim ve istihdamın korunması hayati önem taşırken, işletmelerin finansal sağlığını zedeleyecek ek yüklerin getirilmesi, uzun vadede üretim kapasitemizi ve ekonomik büyümemizi olumsuz etkileyebilir.Öz kaynağı güçlü, aktif varlığı daha düşük olan işletmelerde zarar artırıcı sonuç doğuracak olan enflasyon düzeltmesi, nakdi olmayan aktif varlıkları güçlü, finansmanını borçlanma ile yapan, öz kaynağı düşük işletmelerde ise, enflasyon düzeltmesi kar artırıcı sonuç doğuracaktır.Vergi muafiyeti ile desteklenmeyen bir enflasyon düzeltmesi uygulaması ise, şirketlerimizi finansal kırılganlıklarla baş başa bırakabilir ve üretimden yatırıma kadar birçok alanda durgunluğa yol açabilir. İş dünyamızın bu zorlu süreci en az zararla atlatabilmesi ve istikrarlı bir şekilde büyüyebilmesi için, Hazine ve Maliye Bakanlığımız ve devletimizin gerekli adımları atarak iş dünyamızı bu yükten muaf tutması gerektiğine inanıyorum.” ifadelerini kullandı.

  • Bursa’da kırtasiyeler denetleniyor

    Bursa’da kırtasiyeler denetleniyor

    2024-2025 eğitim öğretim yılının başlamasına sayılı günler kala Ticaret Bakanlığı, 10 ilde eş zamanlı olarak denetim gerçekleştirdi. Bursa Ticaret İl Müdürü İsmail Aslanlar’ın da katıldığı denetim, başta tüketicilerin güvenlik, ekonomik çıkar ve sağlıklarının korunması amacıyla gerçekleştirildi. Ayrıca, ürünlerin raf fiyatı ile kasa fiyatları karşılaştırıldı.

    Ticaret Bakanlığı yetkilileri, bu tür uygulamaların artarak devam edeceğini ifade etti.

  • Bursa’nın mavi bayrağı üçe çıktı

    Bursa’nın mavi bayrağı üçe çıktı

    Bursa’nın turizmden aldığı payı artırmak ve deniz kenti özelliğini daha fazla öne çıkarmak amacıyla 115 kilometre deniz kıyısı ile 162 kilometre göl kıyısında önemli düzenlemeler yapan Büyükşehir Belediyesi, sahillerdeki kaliteyi giderek yükseltiyor. Bursa’yı kış turizminden doğa ve deniz turizmine kadar her alanda yurt içinden ve yurt dışından tercih edilir hale getirmeyi hedefleyen Büyükşehir Belediyesi, hizmet kalitesini üç ‘Mavi Bayrak’ alarak tescillemiş oldu. Geçtiğimiz aylarda yüksek kalite göstergesi ‘Mavi Bayrak’a sahip olan İznik İnciraltı Halk Plajı ve Karacabey Kurşunlu Halk Plajı’nda gerekli kriterleri yerine getirerek bayrağın tekrar göndere çekilmesi sağlanmıştı. Çalışmalarını ara vermeden sürdüren Büyükşehir Belediyesi, su kalitesinden can güvenliğine, engelli erişim imkanlarından temizliğe kadar 33 farklı kriteri yerine getirerek Türkiye Çevre Eğitim Vakfı’ndan (TÜRÇEV) Karacabey Malkara Plajı’na da ‘Mavi Bayrak’ı kazandırdı. Bursa’daki ‘Mavi Bayrak’ sayısını üçe çıkartan Büyükşehir Belediyesi, yeşil, beyaz, mavi şehir hedefine hızla ilerliyor.

    ‘Mavi Bayrak’ın göndere çekilme törenine, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in yanı sıra Eski Turizm Bakanı ve TÜRÇEV Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Abdulkadir Ateş, Karacabey Belediye Başkanı Fatih Karabatı, Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof.Dr. Ertuğrul Aksoy, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcıları, daire başkanları, meclis üyeleri ve vatandaşlar katıldı. Konuşmalar öncesinde Büyükşehir Belediyesi Roman Orkestrası mini bir konser verdi. Çocuklar ise plaj üzerinde kurulan atölye çadırlarında geri dönüşüm uygulamaları yaptı.

    Turistlerin konaklama süresinde hedef; 3 gece

    Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, TÜRÇEV’e katkılarından dolayı teşekkür ederek konuşmasına başladı. Bursa’nın tarihiyle, kültürel ve doğal güzellikleriyle eşsiz bir kent olduğunu söyleyen Başkan Mustafa Bozbey, güzellikleri halkla buluşturmak ve kenti yarınlara en iyi şekilde aktarmak için çalıştıklarını belirtti. Sürdürülebilir ve çevreci bir anlayışla halka yenilikçi ve kaliteli hizmetler sunarak örnek gösterilen bir kent olma yolunda emin adımlarla ilerlediklerini anlatan Başkan Bozbey, “Projelerimizi tek tek hayata geçiriyoruz. Gelişen, güçlenen, geçinen, güvenli ve gülümseyen Bursa hedefiyle durmaksızın çalışmaya devam edeceğiz. Bursa’mız dört mevsim turizm imkânına sahip bir kenttir. Ancak bugüne kadar bu potansiyelini tam anlamıyla ortaya çıkartamadığını görüyoruz. Bu yüzden turizm açısından gecelik konaklama süresi 1.4 olarak kalmıştır. İlk aşamada turistlerin kentimizde 2 gece konaklamasını, daha sonra ise en az 3 gece konaklamasını arzuluyoruz. Bu konuda çabalarımız var” dedi.

    “Marmara bizimdir”

    Bursa’yı kış turizminden doğa ve deniz turizmine kadar her alanda geliştirmek için ne gerekiyorsa yapacaklarını anlatan Başkan Bozbey, kenti hem Türkiye hem de diğer ülkeler için tercih edilir noktaya getirmeyi hedeflediklerini söyledi. Bursa kıyılarının yazın Bursalıların ve misafirlerin en çok tercih ettiği mekânlar olduğunu ifade eden Başkan Bozbey, “Mavi Bayrak projesini bu yüzden önemsiyoruz. Malkara ile birlikte üçüncü Mavi Bayrak’a sahip alanımız oldu. Ama tüm kıyılarımızda 33 kriteri nitelikli ve sürdürülebilir halde uygulayacağız. Bu konudaki hassasiyetimiz üst düzeyde devam edecek. Plajlarımızın kalitesinin arttırılması, kıyılarımızın daha konforlu hale getirilmesi ve deniz turizminin yaygınlaştırılması için yatırımlarımıza öncelik veriyoruz. Özellikle bu bölgenin kıyıları son dönemde daha fazla öne çıkmaya başladı. Biz Marmara Denizi’ni kaybetmek istemiyoruz. Marmara Denizi’ne sahip çıkmak istiyoruz. Bu konuda sorumluluğu üzerimizde hissetmeli ve gerekeni yapmalıyız. Marmara bizimdir, Marmara Denizi temiz olmadır. Marmara, Marmaralılarındır. Kirletici unsurlara ‘dur’ demek Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı ve Marmara Belediyeler Birliği Başkanı olarak benim görevimdir. Bu gidişle Marmara Denizi’nin ömrünün çok fazla olmadığı ODTÜ’nün hazırladığı raporlarda tescil edildi. Kamuoyunu bu konuda duyarlı olmaya davet ediyorum” diye konuştu.

    Hedef, ‘yeşil, beyaz, mavi şehir’

    Hem denizlerin hem de havanın temiz olmasını istediklerini, ancak böyle kentlere turistleri çekebileceklerini söyleyen Başkan Bozbey, “Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak yüksek kalite göstergesi olan ‘Mavi Bayrak’ı İznik İnciraltı Halk Plajı ve Karacabey Kurşunlu Halk Plajı’nda sonra şimdi de Karacabey Malkara Plajı’na kazandırdık. Böylece kentimizdeki mavi bayrak sayısını üçe çıkartmış olmanın gururunu yaşıyoruz. Hayırlı ve uğurlu olsun. Kumsal düzenlemesi, engelli yürüyüş yolu, tuvalet, otopark, şezlong ve denize giriş için platform imkânları sağladık. Ayrıca peyzaj düzenlemesi, cankurtaran ve düzenli temizlik hizmetlerimizle, plajımızdaki kaliteyi en üst seviyeye yükselttik. Diğer plajlarımızda da halkımızı gülümseten çalışmalara imza atarak ‘yeşil, beyaz, mavi şehir’ hedefimize doğru güvenli şekilde ilerliyoruz. Her bir vatandaşımızın, kentimizin güzelliklerden en iyi ve eşit şekilde faydalanması için çalışıyoruz. Bursa’mız her geçen gün daha da gelişiyor ve güzelleşiyor. Mavi bayraklı plajlarımız, şehrimizin doğal güzelliklerine değer kattığı gibi turizm potansiyelimizi de arttırıyor. Bu başarı bizler için büyük bir sevinç kaynağıdır. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Her şey Bursa’mız için, her şey halkımız için. Mavi bayrağın ilçemize ve şehrimize hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

    Eski Turizm Bakanı ve TÜRÇEV Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Abdulkadir Ateş, Mavi Bayrak ve Türkiye’deki uygulanma süreci hakkında bilgi verdi. Belirlenen 33 kriterin yerine getirildiği plajların yüksek kalitenin simgesi olan mavi bayrakla etiketlendiğini anlatan Ateş, dünyada mavi bayrak için mücadele eden 80’e yakın ülke bulunduğunu hatırlattı. Türkiye’nin mavi bayrak açısından üçüncü sırada bulunduğunu dile getiren Ateş, “Bununla iftihar ediyoruz. Bir turist bir ülkeye giderken en çok ‘denize rahat girebilir miyim?’ diye düşünür. Mavi Bayrak’a sahip plajlardan her 15 günde bir su numunesi Sağlık Bakanlığı tarafından alınır, laboratuvarda test edilir. Sonuçlar TÜRÇEV Genel Merkezi’ne gelir. Bizler de sonuçları Danimarka’da bulunan uluslararası vakfa göndeririz. Mavi Bayrak alan plajların, sağlık açısından sorun çıkarmayacağı bilinmelidir. Vatandaşlarımız gönül rahatlığıyla suya girebilir. Bizler de zaten denetimleri devamlı yapıyoruz. Engelli vatandaşlar da Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin çalışmaları sayesinde rahatlıkla denize girebilecek. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” dedi.

    Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin bu dönem TÜRÇEV’in tüzel üyesi haline geleceğini anlatan Ateş, Marmara Denizi’nin yeniden temizlenmesi ve canlandırılması gerektiğini, yerel yöneticilerle bu konuda büyük çaba sarf edeceklerini ifade etti.

    Karacabey Belediye Başkanı Fatih Karabatı, daha önce Kurşunlu sahiline kazandırılan Mavi Bayrak’ın Malkara sahiline de kazandırılmasıyla ilçenin önemli bir değere kavuştuğunu belirtti. Karacabey sahillerinin ne kadar temiz ve güvenilir olduğunu Türkiye’ye bir kez daha kanıtlamış olduklarını anlatan Karabatı, “Bundan sonra mavi bayrak projesini Yeniköy sahiline de kazandırmak istiyoruz. Elimizden gelen mücadeleyi yapıyoruz. Buralar keşfedilmeyi bekleyen bölgelerdir. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ile birlikte yürüteceğimiz çalışmalarda yerli ve yabancı turistlerin gözde mekanlarını oluşturacağız. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum” diye konuştu.

    Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, açılış programına Engelliler Meclisi üyeleriyle birlikte katıldıklarını hatırlattı. Malkara Halk Plajı’nın engelli bireylerin de faydalanacağı şekilde düzenlenmesinden dolayı büyük mutluluk yaşadıklarını söyleyen Aksoy, mavi bayrağın plaja kazandırılmasında emeği geçenlere teşekkür etti.

    Konuşmaların ardından 2024 Mavi Bayrak Sertifikası, TÜRÇEV Başkanı Ateş tarafından Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ve Karacabey Belediye Başkanı Karabatı’ya teslim edildi. Ardından denizden botla getirilen mavi bayrak alkışlar eşliğinde göndere çekildi.