Alınan bilgilere göre kaza, Çatak-Pervari yolu üzerindeki Narlı Köprüsü yakınında meydana geldi. Abdülhamit Kayran yönetimindeki plakası öğrenilemeyen otomobil, bilinmeyen bir sebepten dolayı kontrolden çıkarak Çatak Çayı’na uçtu. Kazada sürücü Kayran ve yanındaki 2 kişi yaralanarak ambulanslarla hastaneye kaldırıldı.
Etiket: çay
-
Kontrolden çıkan otomobil çaya uçtu
Kaza, saat 23.00 sıralarında Pazarcı Mahallesi Hacı Musa Caddesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, otomobiliyle şehir merkezi istikametine seyir halinde olan ismi öğrenilemeyen sürücü, aracının direksiyon hakimiyetini kaybetti.
Kontrolden çıkan otomobil, Hacı Musa Çayı’na uçtu. Sürücü ise aracını olay yerinde bırakarak firar etti. İhbar üzerine olay yerine gelen polis ekipleri, kazayla ilgili incelemelerde bulundu. Çaya uçan araç, vinç yardımıyla bulunduğu yerden çıkarılarak çekiciyle otoparka götürüldü.
Polis ekipleri kazayla ilgili inceleme başlattı. -
Alaplı çayı, çayıra döndü
İlçedeki çayda kuraklık nedeniyle su seviyesinin düşmesi, bölgedeki ekosistemi olumsuz etkiledi. Su kaynaklarının azalması, bölgedeki bitki ve hayvan yaşamını adeta tehdit ediyor. Çayın kuruması, çevresel dengenin bozulmasına yol açtı ve bölgedeki biyolojik çeşitliliği tehlikeye attı. Ayrıca, çayın kurumasıyla birlikte ortaya çıkan kötü koku, bölge halkı için rahatsız edici bir sorun haline geldi. Vatandaşlar, kötü kokunun yanı sıra bu durumun sağlıklarını da tehdit ettiğini ifade etti.
Çay yatağında biriken atıklar ve durgun suyun, hastalık yapıcı mikroorganizmalar için uygun bir ortam oluşturduğunu aktaran ilçe sakinleri, özellikle sinekler ve diğer zararlı böceklerin çoğalması, bölgede çeşitli sağlık sorunlarına neden olabileceğine vurgu yaptılar.Durumdan rahatsız olan vatandaşlar, sürecin insan sağlığını da tehlikeye soktuğunu ifade ettiler. Derenin vahim bir durumda olduğunu ifade eden bir vatandaş, “Bu durum sağlığı tehlikeye atıyor. Acil müdahale edilmesi lazım. Yetkililerin bu duruma el atıp bir an önce önlem alması lazım” dedi.
-
Siirt’te çaya giren çocuk boğuldu
Alınan bilgiye göre, akşam saatlerinde Siirt’in Başur Çayı’na serinlemek için suya giren Zeynep Eylül Çakır (13), bir süre sonra gözden kayboldu. İhbar üzerine olay yerine 112 Acil Sağlık, AFAD ve jandarma ekipleri sevk edildi. Sudan çıkarılan Çakır, olay yerinde yapılan ilk müdahalenin ardından Baykan Devlet Hastanesi’ne hastaneye kaldırıldı. Çakır, yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
Olayla ilgili soruşturma başlatıldı. -
Menemenin ‘soğan’ tartışmasına çayın ‘suyu’ eklendi
Türkiye’de vatandaşlar ve gurmeler, yıllardır süregelen “menemenin soğanlı mı olur soğansız mı?” tartışmasına kesin bir cevap bulamadı. Menemen hem soğanlı hem de soğansız olarak tüketilmeye ve sunulmaya devam etti. Benzer bir tartışma ise son zamanlarda revaçta. Dışarıda, kafeler ve çay ocaklarında içtikleri çayın evde yaptıkları çaydan daha güzel olduğunu iddia eden vatandaşlara bunun cevabı yıllardır çay ocağı işleten çaycılardan geldi. Çaycılar, vatandaşların evde çay demlerken yaptığı en büyük yanlışı kuru çaya sıcak su atmak olduğunu savunurken, kazanda kaynayan suyun da etkisine değindiler.
“Kaynar su, çayın demlenmeden haşlanmasına neden oluyor”
Evde demlenen çayda yapılan en büyük yanlışı ‘kuru çaya sıcak su atmak’ olarak nitelendiren çaycı Şaban Göğne, “Çayın iyi olması için kaliteli çay kullanılmalı. Ayrıca evde çay demlikle yapılırken, dışarıda ise kazanlarda yapılıyor. Evde demlenen çayları yaparken kuru çayın üstüne kaynar su katıyorlar. Bu da çayın demlenmeden haşlanmasına sebep oluyor. Çay ocaklarında ya da kafelerde çay, soğuk su ile yapılıyor. Soğuk suda demlenen çay geç ısındığı ve beklediği için güzel oluyor. Soğuk suyla demlenen çay 40-45 dakika sonra içme kıvamına gelecektir. Çay demlerken yapılan en büyük yanlışlardan biri de ölçüsüz çay eklemek. Çayı çok atarsanız demli, az atarsanız da açık olur. Biz büyük demliklere genelde 1,5-2 kaşık çay atıyoruz. Soğuk suyu nasıl döktüğünüzün bir önemi yok. Soğuk suyla çay demlerken püf noktası; çayın tamamen ıslanmasıdır. Ayrıca sıcak suda demlenen çaylar çabuk bayatlıyor. Sabahleyin biz de mecburen ilk çayı sıcak suyla demliyoruz. Onda da tadı güzel ama açık oluyor. Çünkü acele ettiğimizden tam demlenmiş olmuyor. Sıcak suyla çay demlerken de 2 seçenek var. Sıcak suya çay atabilirsiniz ama onda da beklemek gerekir hemen dem almaz. Çayın acılığını almak için sıcak su ekledikten sonra 2 dakika çayı ocakta kaynatıyoruz. Böylece çayın renk almasını sağlıyoruz. Bunda da çay fazla beklerse çay acılaşır. Sıcak suyla demlenen çay da toplamda 10-15 dakika sonra servise hazır hale geliyor” dedi.
“Sıcak suyla demlenen çayın rengi ve demi tam oturmuyor”
Sıcak suyla demlenen ve 15 dakikada servis edilen çayın renginin ve deminin tam oturmadığına değinen Emrah Ekeroğlu, “Çay ocaklarında çayın lezzetli olmasının birkaç farklı nedeni var. İlk önce çay demlikte değil, kazanda ısınıyor. İkincisi ise çayları soğuk suyla demliyoruz. Soğuk suda demlenen su hem daha lezzetli hem daha demli hem de daha kokusuz oluyor. Sıcak suyla demlenen çay haşlanıyor. Sıcak suyla yapılan çayın lezzeti de rengi de kokusu da soğuk suyla demlediğiniz çay gibi güzel olmuyor” diye konuştu.
“Hızlı olsun diye sıcak suyla çay demliyoruz ama güzel olmuyor”
Dışarıda tattıkları çayın lezzetini evde demledikleri çayda bulamadıklarını ifade eden Teoman Özkalaycı, “Evde demlediğimiz çaylar, dışarıda içtiğimiz çaylar gibi lezzetli olmuyor. Bunun nedeni bence çayı sıcak suyla demlememiz. Çünkü hızlı olsun, çay içelim diye sıcak suyla demliyoruz. Çay ocaklarında ise soğuk suyla yapılan ve uzun süre demlenen çay bizlerin evde yaptığı çaydan daha güzel oluyor” şeklinde konuştu.
“Dışarıda içilen çay daha lezzetli”
Çay ocaklarında içtikleri çayın evde yapılan çaydan daha lezzetli olduğuna değinen Ümit Pekçakır ise “Çay sıcak suyla da soğuk suyla da demlenebilir. Ben soğuk suyla demleneni seviyorum. Buna rağmen evde sıcak suyla çay demliyoruz. O yüzden çay ocaklarında içtiğimiz çay, evde demlediğimiz çaydan daha lezzetli oluyor. Çünkü bir 15 dakika çayın demlenmesini beklerken dışarıda ise 1 saatte yavaş yavaş demlenen çayı içiyoruz” ifadelerini kullandı.
-
Trabzon’da yaylacıların çayır biçme telaşı
Düzköy ilçesinde bin 632 metre yükseklikteki Fengo yaylasında bulunan yaylacılar, hummalı bir şekilde ot biçerek onları balya haline getiriyor ve kış mevsimine hazırlanıyor. Kış için ineklerin yiyecekleri otları biçtiklerini belirten Şahin Nakaş, “Kışlık hazırlık yapıyoruz. Burada olmak çok güzel, hem yayladayız hem de çalışıyoruz. Çayırları biçtikten sonra kurutup balya haline getiriyoruz ve köylerimize götürüyoruz. Kışın saman ile beraber karıştırarak hayvanlarımıza yediriyoruz” dedi. Çayır biçen vatandaşlardan Ayşe Nakaş ise, “Çayır biçiyoruz, ne yapalım buranın işleri böyle. Kışlık hazırlıyoruz ki hayvanlarımıza yedirelim” diye konuştu.
“İnekler bu otları yiyince yağı, sütü, yoğurdu, peyniri daha kaliteli oluyor”
Çayırları inekleri için biçtiklerini ifade eden Kezban Öksüz, “Bu otlar çok doğal ve çok güzel. İnekler bu otları yediği zaman yağı, sütü, yoğurdu, peyniri çok güzel oluyor. Daha vitaminli oluyor. Buranın sisi de güzel güneşi de güzel. İneklerimiz için zulüm çekiyoruz ama buna değiyor” şeklinde konuştu. Ömer Değirmenci isimli vatandaş ise, “Kışa hazırlık yapıyoruz. Buranın otunun verimi hayvandan ürettiğimiz ürünlerde çok daha kaliteli olmasını sağlıyor. Burada sıkıntı çok, sonuçta insan gücüyle el emeği ile yapılan bir iş bu. Makine ile değil elimizle yapıyoruz bu işleri” dedi.
-
Serinlemek isteyenler soluğu Karasu Çayı’nda alıyorlar
5 bin 137 metrelik rakımıyla, Türkiye’nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı Milli Parkı sınırları içinde yer alan Karasu Çayı yaz sıcaklığında bunalan ve serinlemek isteyen vatandaşları da ağırlıyor. Ağrı Dağı’nın doğu eteklerinden doğan ve Aras Nehri’nin kolu olan Bulakbaşı, Karasu Sazlığı ve Karasu Çayı, Akarsuyu olarak da bilinen ve Iğdır merkeze 30 kilometre uzaklıkta bulunan bu alana merkezden, ilçelerden ve çevre köylerden çok sayıda insan akın ediyor. Yaz sıcağında ot biçen gençler işlerini bitirdikten sonra günü Ağrı Dağı eteklerindeki suya girerek bitiriyorlar. Karasu Çayı’nda serinlenen gençler suya girenleri de uyararak fazla açılmamalarını ve küçük çocukların tek başlarına girmemelerini istediler. Serinlemek için suya giren gençlerden Batuhan Padir, “Buraya serinlemek için geliyoruz. Burada ot işlerini bitirdikten sonra öğle vakti bazen de akşam vakti gelip suya girerek serinliyoruz. Suya girmek isteyen küçük çocuklara burada izin vermiyoruz. Biz de gelirken toplu şekilde geliyoruz. Şu an hava biraz serinlediği için biz de artık çıkıp gideceğiz” dedi.
-
Gönen Çayı’nda kaybolan gencin cansız bedenine ulaşıldı
Gönen’e bağlı Ortaoba Mahallesi, Karapınar Gönen Çayı mevkisine önceki gün arkadaşlarıyla birlikte piknik yapmaya gelen Haluk Trabzonlu (24), serinlemek için girdiği Gönen Çayı’nda kısa bir süre sonra gözden kayboldu. Olayın ardından yapılan ihbar üzerine bölgeye arama kurtarma ekipleri sevk edilmiş ancak bir sonuca ulaşılamadı. AFAD, jandarma ve Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Gönen İtfaiye Grup Amirliği ekipleri tarafından bu sabah arama-kurtarma çalışmalarına devam edildi. Dalgıçlar tarafından Gönen Çayı boyunca yoğunlaşan arama-kurtarma çalışmaları neticesinde, Haluk Trabzonlu’nun çaya girdiği noktadan 100 metre ileride cansız bedeni bulundu.
Haluk Trabzonlu’nun cenazesi, kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için Bursa Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. -
Gönen Çayı’na giren genç kayboldu
Gönen’e bağlı Ortaoba Mahallesi, Karapınar Gönen Çayı mevkisinde arkadaşlarıyla birlikte piknik yapmaya gelen Haluk Trabzonlu (24) serinlemek için girdiği Gönen Çayı’nda kısa bir süre sonra gözden kayboldu. Olayın ardından yapılan ihbar üzerine bölgeye arama kurtarma ekipleri sevk edildi. Manyas’a bağlı kırsal Çamlı Mahallesi’nde ikamet ettiği belirtilen Haluk Trabzonlu için arama-kurtarma çalışmalarına başlandı.
Bölgeye gönderilen ekipler arasında Gönen Dağcılık ve Arama Kurtarma Derneği (GÖNDAK), AFAD, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi Bandırma ve Gönen İtfaiye Grup Amirliği ekipleri yer aldı. Ekiplerin yoğun çalışmaları sonucunda şu ana kadar 600 metrekarelik bir alan tarandı. Ancak yapılan aramalarda henüz bir sonuca ulaşılamadı.
Arama çalışmalarının aralıksız sürdürüleceği ve olay yerinde geniş çaplı bir arama operasyonunun devam edeceği belirtildi. Haluk Trabzonlu’nun bulunabilmesi için ekiplerin çay boyunca çalışmalarını sürdürdüğü kaydedildi. -
Rize sadece çayı ile değil petrolü ile de anılacak
Gümüşhane Üniversitesi Doğa Bilimleri Fakültesi Jeolojik Mühendisi ve Bölüm Başkanı Prof. Dr. Nafiz Maden, Rize’nin Çayeli ilçesinin yaklaşık 7 mil açıklarında suyun üzerinde bulunan tabakalardan örnekler alarak, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığına (TPAO) gönderdi. TPAO tarafından yapılan analizlere göre denizin yüzeyine sızan sıvının ham petrol olduğu ortaya çıktı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Rize açıklarında arama yapılacağını duyurmuştu. 2 gün önce ise Abdulhamid Han sondaj gemisi Karadeniz’de doğalgaz ve petrol araması yapmak üzerine Rize’ye doğru yola çıktı. Prof. Dr. Maden ise Çayeli’nde petrol çıkması halinde Rize’nin sadece çayla değil petrol ile de anılacağını belirtti.
“En yakın zamanda o petrolü çıkaracağız”
En yakın zamanda petrolün çıkarılacağını bildiren Prof. Dr. Nafız Maden, “Geçmişte yaptığımız birkaç haberde eleştirilmiştik. Bu sızıntı sadece seçim dönemlerinde çıkıyor diye. Sonra bitiyor. Ancak yapılan raporlarda Osmanlı döneminde bile bu sızıntının olduğu çıkmış. 1933 yılında yapılan haberde Çayeli açıklarında petrol arama çalışmaları yapılıyor. 1958 yılında İngiliz araştırma firmaları bu bölgede araştırma yapmış. Dolayısıyla bizde bunla beraber bizde bu Çayeli açıklarında petrol olup olmadığına yönelik bir araştırma yaptık. Gittik oradan numune aldık. Bu numuneleri Türkiye Petrolleri Anonim Ortakları Ar-ge biriminde analiz ettirdik. Petrolün varlığını kanıtladık. Doğal bir petrol kaynağı olduğunu ortaya koyduk. Şu anda geçtiğimiz hafta içerisinde Enerji Bakanımızın petrol araması yapılacağını söylemişti. Biraz da geç kalınmış bir faaliyet olarak görüyorum. Bir an önce yapmak gerekiyor. En yakın zamanda da sondaj yapılmasını bekliyoruz. En yakın zamanda o petrolü çıkaracağız” ifadelerini kullandı.
“Rize sadece çayı ile değil petrolü ile de anılacaktır”
Çıkarılacak petrolün sadece Rize’ye değil Türkiye’ye katkı sağlayacağını ifade eden Maden, “Petrol sadece Rize’ye değil ülkemize de çok şey katacak. Sektörlerin tamamı enerjiye bağımlı. Bizlerde petrolü çıkardığımızda ve onu rafine edip onu kullandığımız zaman dışarıya vereceğimiz dövizde azalma olacak. Belki bu bölge Kuveyt olmayacak. Bir Suudi Arabistan gibi olmayacak amam bizim enerji bağımlılığımızı azaltma açısında faydalı olacak. Ülkemizde bu sayede dışarıya döviz vermeyecek. Enerji bağımlılığımızı azaltacağız. Rize çayla anılan bir yer. Çayeli kuru fasulyesi ile de anılırdı. Artık bu petrol çıktıktan sonra Rize sadece çayı ile değil petrolü ile de anılacaktır” şeklinde konuştu.