Etiket: çevre

  • Türk dünyasından uluslararası platformlara güçlü katkı

    Türk dünyasından uluslararası platformlara güçlü katkı

    Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı (COP29), Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de devam ediyor. COP29 çerçevesinde Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Çevre ve Ekoloji Bakanları 1. Toplantısı gerçekleştirildi. Toplantıya Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Azerbaycan Ekoloji ve Doğal Kaynaklar Bakanı Muhtar Babayev, Kazakistan Ekoloji ve Doğal Kaynaklar Bakanı Yerlan Nyssanbayev, Kırgızistan Doğal Kaynaklar, Ekoloji ve Teknik Denetim Bakanı Meder Mashiev, Özbekistan Ekoloji, Çevre Koruma ve İklim Değişikliği Bakanı Aziz Abdukhakimov ve TDT Genel Sekreteri Kubanychbek Omuraliev katıldı. Çevre alanındaki ortak sorunların çözümüne yönelik fikir alışverişinde bulunulan toplantıda, sürdürülebilir kalkınmayı teşvik edecek önemli adımların atılmasının, bölgesel ve uluslararası çevre sorunlarının çözümünde ortak yaklaşımın önemi vurgulandı. Bakanlar, TDT’ye üye ülkelerin ilgili bakanlıklarının ortak faaliyetlerine ilişkin ‘Bakanlar Beyannamesi’ni imzaladıktan sonra açıklamalarda bulundu.

    Türk Devletleri Teşkilatı’nın Türk devletleri arasındaki kardeşliğin güçlenmesini ve ortak bir istikbalin inşasını hedef aldığını belirten Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, “Teşkilatımızın kuruluşunun 15. yılında dünyanın en büyük kardeşler topluluğu olarak bugün bu toplantıda görüldüğü üzere dilde biriz, fikirde biriz, işte de bugün bir olduğumuzu bir kez daha burada ifade etmiş olduk. Ben bu vesileyle ömrünü Türk dünyasının geleceği için vakfetmiş, bu yolda alın teri dökmüş tüm siyaset ve devlet adamlarımızı, sanat ve fikir insanlarımızı da burada minnetle yad ediyorum. Türk Devletleri Teşkilatı’nın kutlu çatısı altındaki ilk Çevre ve Ekolojiden Sorumlu Bakanlar Toplantısı’na katılmaktan da büyük bir memnuniyet duyduğumu burada ifade etmek istiyorum” dedi.

    “Türk devletleri arasındaki kardeşlik bağlarının daha da güçlendirmesini yürekten temenni ediyorum”
    Azerbaycan’ın COP 29 başkanlığını üstlenerek Türk kardeşlerini onurlandırdığını ifade eden Bakan Kurum, “Ben bu vesileyle Azerbaycan devletine, kıymetli kardeşim Muhtar Babayev’e ve tüm Azerbaycanlı kardeşlerimize bu güzel organizasyon için bir kez daha teşekkürlerimi, şükranlarımı sunuyorum. Yine bugün kardeş Özbekistan’ın milli pavyonundayız. Burada bu buluşmamızın Türk devletleri arasındaki kardeşlik bağlarına güç katmasını, iklim değişikliğiyle şehirlerimizin, ülkelerimizin, çocuklarımızın geleceği adına atacağımız adımların da daha da güçlendirmesini yürekten temenni ediyorum” diye konuştu.
    Türkiye’nin uzun vadeli iklim değişikliği stratejisini ve yol haritasını tüm dünyayla paylaştığını hatırlatan Kurum, “Enerjiden sanayiye, binadan tarıma, ulaştırmadan atık sektörüne ve iklim kanunundan emisyon ticaret sistemine kadar her alanda yapacağımız atılımları, dönüşümleri detaylarıyla paylaştık. Yine orada COP 29’a dair düşüncelerimizi ifade etme fırsatı bulduk. Evet, COP 29 iklim değişikliğine dair gerçekçi, ayakları yere basan, somut adımların atılacağına dair beklentilerin yüksek olduğu toplantılarından biri oluyor” dedi.

    “En çok iklim değişikliğinin oluşmasında suçu en az olan ülkeler acılarla yüzleşiyorlar”
    COP 29’da finansa erişemeyen ülkeler için çok kritik kararlar alınmasının beklenildiğini vurgulayan Kurum, “Ümit ediliyor, çünkü değerli arkadaşlar, iklim değişikliğinin etkilerini her geçen gün daha fazla hissediyoruz. Dünyamız özellikle son 50 yıla baktığınızda meteoroloji kaynaklı afetlerde görülmemiş tehlikelerle tüm dünya ülkeleri yüzleşiyor. Geçen yarım asırda 11 binden fazla afette 2 milyonun üzerinde can kaybı yaşadık. Küresel çapta tam 4,5 trilyon dolarlık bir ekonomik kaybı tüm ülkeler göğüslemek zorunda kaldı. Ama üzülerek söylüyorum ki tüm bu olumsuzluklardan en çok iklim değişikliğinin oluşmasına hiçbir katkısı olmayan ya da suçu en az olan ülkeler etkilendiler ve halen benzer sıkıntılarla ve acılarla yüzleşiyorlar. Açık söylüyorum iklim krizinin külfeti bu ülkelerin üstüne yıkıldığı gibi finansta da yeterince bu erişimden, finans kaynaklarından faydalanamıyorlar” ifadelerini kullandı.

    “Türk dünyası da uluslararası platformlara ev sahipliği konusunda son derece proaktif bir tutum sergiliyor”
    Türkiye’nin TDT ülkelerinden aldığı güçle daha adil bir dünyayı açık yüreklilikle teklif ettiğini belirten Kurum, “Hedeflerimizi, düşüncelerimizi, tecrübelerimizi her uluslararası platformda en yüksek sesle anlatıyor, dost ve kardeş ülkelerle paylaşıyoruz. Bu manada Türk dünyası da uluslararası platformlara katkı ve ev sahipliği yapma konusunda son derece proaktif bir tutum sergiliyor. Özellikle Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 78. oturumda kardeş ülke Özbekistan’ın gündeme getirdiği Orta Asya İklim Diyaloğu’nun başlatılması, ülkelerimiz adına çok önemli bir karardır. Yine bu yıl Uluslararası İklim Forumu’nun Semerkant’ta düzenlenmesine dair girişimleri de Türk milleti adına çok değerli buluyoruz. Bununla beraber Kazakistan’ın 2026’da düzenleyeceği Bölgesel İklim Zirvesi’ne ilişkin duyuru da tarihi açıdan çok çok önemlidir” dedi.

    “Tüm tecrübelerimizi sunmaya hazırız”
    Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te 6 Kasım’da imzalanan Türk Yeşil Vizyon Belgesi’ni memnuniyetle karşıladıklarını belirten Kurum, “Bu diyalog forum ve zirvelerin Türk dünyasının ortak sorunlarına çözüm bulmak adına çok önemli roller üstleneceğini, oynayacağını düşünüyor ve ümit ediyorum. Bugün imzaladığımız Bakanlar Beyannamesi’nin daha yaşanabilir bir dünya ve müreffeh bir Türk dünyası için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Beyannamede de imza altına alacağımız bazı taahhütlerimizi ifade ederek sözlerimi sonlandırmak istiyorum. 500’ün üzerinde millet bahçesi projesi yapan, korunan alan büyüklüğünü 2011’deki oranın iki katına çıkaran, korunan alanların etkin yönetimine dair tüm tecrübesini sunmaya hazırdır. Yine Türkiye, çevre, atık su, sıfır atık alanlarında küresel ödüllere layık görülen uygulamalar noktasında kardeşlerine her türlü desteği verecektir. Ayrıca teşkilatımız bünyesindeki ortak faaliyetleri tartışmak amacıyla düzenli olarak bir araya gelmemizin ve uzman düzeyinde bir çalışma grubu oluşturmamızın da çok önemli olduğunu altını çizerek ifade etmek istiyorum” diye konuştu.

    “Türkiye’nin COP 31 başkanlığına dair tüm dost ve kardeş ülkelerimizden desteklerini bekliyoruz”
    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’nin COP 31 başkanlığına dair adaylığını tüm dünyaya ilan ettiğini hatırlatan Kurum, “Bu kapsamda Türkiye’nin COP 31 başkanlığına dair tüm dost ve kardeş ülkelerimizden desteklerini bekliyoruz ve bu duygularla toplantımızın ülkelerimiz, milletimiz ve insanlık alemi için hayırlı olmasını diliyor, bir kez daha hepinizi, buradaki tüm dostlarımızı, tüm kardeşlerimizi sevgiyle, saygıyla, hürmetle selamlıyorum” ifadelerini kullandı.

  • “İklim finansmanına erişimin kolaylaştırılması daha adil bir dünya için şarttır”

    “İklim finansmanına erişimin kolaylaştırılması daha adil bir dünya için şarttır”

    Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı (COP29), Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de devam ediyor. COP29’a katılan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Türkiye’nin ‘İklim Vizyonu Uzun Dönem Yol Haritası’na ilişkin açıklamalarda bulundu. Konuşmasına Azerbaycan’a COP29 başkanlığı görevinde başarılar dileyerek başlayan Kurum, “Şu anda küresel çapta somut adımlar atılacağına inandığım ve beklentinin en yüksek düzeyde olduğu COP toplantılarından birini Azerbaycan’da gerçekleştiriyoruz. Türkiye olarak bu yılki gündemin doğrudan finans kaynaklarına erişim olmasının, finansa erişemeyen ülkeler için çok kritik bir önemde olduğunu ifade etmek istiyorum. Tüm kurumlarımızla birlikte biz de 1 yıldır çok yoğun şekilde COP toplantısına hazırlanıyoruz. Şimdi de çok geniş bir katılımla Azerbaycan’dayız. Ben bu vesileyle ülkemizin iklim değişikliğiyle mücadelesine katkı veren tüm bakanlarımıza, kurumlarımıza, sivil toplum kuruluşlarımıza ve yine en önemli paydaşımız olan belediyelerimize çok çok teşekkür ediyorum” dedi.

    “Finansmana erişimin kolaylaştırılması daha adil bir dünya için şarttır”
    İklim finansmanının kesintisiz bir şekilde sunulmasının sera gazı emisyonlarının azaltmasına ve iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlanmasına yardımcı olacağını belirten Kurum, “Bu nedenle iklim finansmanına erişimin kolaylaştırılması ‘daha adil bir dünya’ için şarttır. Türkiye olarak her platformda COP29’u iklim finansmanında bir dönüm noktası olarak gördüğümüzü ifade ediyoruz. Önümüzdeki 10 gün boyunca da burada iklim finansmanının yeni hedeflerini belirlemeye çalışacağız. Tabii COP29, ülkelerin iklim krizine dair yaptıklarını görmemiz açısından da kritik öneme sahip bir zirvedir. Çünkü ülkelerin Paris Anlaşması ile birlikte yeni bir döneme giren şeffaflık raporlamalarının bu zirvenin en önemli konularından biri olduğunu da COP çerçevesinde değerlendiriyoruz” dedi.

    “Dünyanın birlik ve beraberliğe her zamankinden daha çok ihtiyacı var”
    Türkiye’nin Uzun Dönem Yol Haritası’nı kısa başlıklar halinde sunacağını belirten Kurum, “Türkiye olarak Cumhurbaşkanımızın ifadeleriyle insanlığa daha adil bir dünyayı hep birlikte teklif ediyoruz. İnsani ve vicdani bir sorumluluk olarak gördüğümüz bu yolda küresel iş birliğini ve dayanışmayı en yüksek sesle dile getiriyoruz. Çünkü dünyanın bu birlik ve beraberliğe emin olun her zamankinden daha çok ihtiyacı var. Bugün, Dünya Meteoroloji Örgütü’ne kulak verdiğimizde son 50 yılda iklim veya su ile bağlantılı 11 binden fazla afetin yaşandığını görüyoruz. 2 milyonun üzerinde can kaybının, 4.5 trilyon dolarlık ekonomik kaybın olduğunu üzülerek müşahede ediyoruz. Türkiye olarak raporlarla ortaya konulan bu gerçeklere hiçbir zaman sessiz kalmamış, pasif bir tutum içinde olmamışızdır” diye konuştu.
    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dünyaya ilan ettiği “2053 net sıfır emisyon” hedefinin bu kararlılığın en yüksek belgesi ve tezahürü olduğunu söyleyen Bakan Kurum, “İşte hazırladığımız uzun dönem stratejimizi, bir başka deyişle yol haritamızı da bu kararlılığa uygun olarak, en şeffaf ve katılımcı süreçleri işleterek ortaya koyduk. Uzun Dönemli İklim Stratejimizin hazırlık sürecini yaklaşık 2 yıl boyunca kamu ve özel sektör ile sivil toplum temsilcilerinin katkılarıyla yürüttük. Stratejimizi toplam 18 sektörde 89 strateji ile hazırladık ve üç temel sacayağı üzerine bina ettik. Bu üç temel sacayağı, ‘Azaltım, Uyum ve Yatay Kesen Konular’ adını verdiğimiz her iki başlığın ortak noktalarından müteşekkildir” dedi.

    “Enerjinin yaklaşık yüzde 80’inini karbonsuz hale getireceğiz”
    Türkiye’nin bu yılki emisyon miktarlarına bakıldığında emisyon oranının yüzde 72’sinin enerji sektöründen, yine yüzde 13’ünün tarım, kalan yüzde 3’ünün ise atık sektöründen kaynaklandığını belirten Kurum, “Bu nedenle de uzun dönemli iklim stratejisi azaltım hedeflerimiz kapsamında emisyonların çoğunun kaynaklandığı enerji sektöründe iddialı hedefler ortaya koyduk. Bugün, toplam kurulu güç içerisinde yenilenebilir enerjinin payını yüzde 53’ten 59’a yükseltmiş olan bir ülkeyiz. Bu alanda Avrupa’nın 5’incisi, dünyanın 11’incisi ülkesi konumundayız. Amacımız, hedefimiz, enerjide, yenilenebilir enerjinin payını yüzde 50’ye, nükleer enerjinin payını ise yüzde 30’a çıkarmayı planlıyoruz. Böylece ulusal çapta kullanacağımız enerjinin yaklaşık yüzde 80’inini karbonsuz hale getireceğiz” diye konuştu.

    “Atıkta geri kazanım oranımızı yüzde 70’e çıkaracağız”
    Sanayi sektöründe 2053’e kadar çimentoda yüzde 93, demir-çelikte yüzde 99, alüminyumda yüzde 75 emisyon azaltımı sağlamayı öngördüklerini belirten Kurum, “Bina sektöründe de burada da 2053’te emisyonlarımızı sıfıra yaklaştırmış olacağız. Bu alanda toplam 2 milyar ton karbondioksit eşdeğeri emisyon salımını engelleyeceğiz. Ulaştırma sektöründe yine 2053’e kadar 7 bin kilometre yüksek hızlı tren ve yine hızlı tren hattı inşa ederek, temiz ulaşım olan demiryollarının lojistikteki payını yüzde 5’ten yüzde 22’ye çıkaracağız. 2035 yılına kadar elektrikli araç sayısını 4,2 milyona ulaştıracak, bu sayede elektrikli araç yerlilik oranımızı da yüzde 75’e çıkarmış olacağız. Bu çalışmalarla karayolu ulaşımı inşallah bu ulaşımdan kaynaklı sera gazı emisyonlarımızı olabildiğince azaltacağız. Bir başka alan ise atık sektörü olacak. Atık sektöründe Sayın Emine Erdoğan’ın himayelerinde yürüttüğümüz ‘Sıfır Atık’ projemizle, ‘Sıfır Atık’ prensibiyle hareket edeceğiz ve yıllar içerisinde aşamalı olarak atıkların düzenli depolama sahalarına gönderilmesine son vereceğiz. Atıkta geri kazanım oranımızı yüzde 70’e çıkaracağız. Depozito yönetim sistemimizin makine ve altyapı kurulumunu çevre ajansımız ve yine Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğümüz ile birlikte 2025 yılı sonuna kadar yapacak, ülke genelinde bu uygulamayı yaygınlaştıracağız” dedi.

    “Tarım arazilerinin yüzde 10’unda organik tarım yapacağız”
    Tarım arazilerinin en az yüzde 10’unda organik tarım yapacaklarını ifade eden Kurum, “Hayvancılıkta yem rasyonu ile yem çeşidini optimize edeceğiz. Biyogaz tesislerini yaygınlaştıracak, karbondioksit dışı emisyonlarını azaltacak ve en önemlisi gıda güvenliğimizi koruyacağız. Son olarak ormancılık sektöründe baktığımızda üretilen emisyonların yutulacağı, yutak alanlarımızdaki gerek korunan alanlarımızı, gerek orman alanlarımızı artıracak, kapasitemizi arttıracak adımları da atıyoruz. Bu kapsamda ormanlarda koruma çalışmaları yürütülmesi ve yine millet bahçelerinin, yeşil alanların ve yeşil koridorların artırılması yoluyla, yutak alan kapasitemizi arttırıyor olacağız” ifadelerini kullandı.
    Türkiye’nin 6 Şubat’ta depreme uyandığını hatırlatan Kurum, “6 Şubat’ta 11 ilimizi, 14 milyon vatandaşımızı etkileyen depremde binlerce canımızı, kardeşimizi yitirdik. Hemen hızlı bir şekilde tüm dünyaya örnek olacak, belki de dünyanın hiçbir ülkesinde göremeyeceğiniz bir anlayışla seferberlikle tek yürek olduk, tek bilek olduk. Ve 11 il için inşa ve ihya faaliyetlerimize başladık. Bu kapsamda bugüne kadar 200 bin konutumuzu bu yıl sonuna kadar teslim etme hedefiyle çalışıyoruz. Ve inşasına başladığımız yaklaşık 360 bin bağımsız bölümümüz, ki önümüzdeki yıl 2025 yılına geldiğimizde evine girmeyen tek bir afetzede kardeşimiz kalmayacak anlayışıyla, prensibiyle buradan da can Azerbaycan’dan da 11 ilimize, 11 ilimizdeki depremzede hemşehrilerime, kardeşlerime buradan sevgilerimizi, saygılarımızı göndermek istiyorum” şeklinde konuştu.
    Türkiye’nin uzun dönemli iklim stratejisini hem azaltım hem de uyum politikalarını ilgilendiren ortak konuları ‘Yatay Kesen Konular’ başlığı altında değerlendirdiklerini vurgulayan Kurum, “Burada da, yenilikçi teknolojileri destekleyerek kapsamlı adımlar atıyoruz. Bu çerçevede, hidrojen teknolojileri, karbon yakalama, kullanma ve depolama teknolojileri, akıllı şehir ve akıllı tarım teknolojilerine dair yaklaşımlarımızı strateji belgemize en kapsamlı şekilde yansıttık. Yine, adil geçiş politikalarıyla, yeni iş imkanları ve beceri geliştirme programları da hedeflerimizi gerçekleştiriyor olacağız” dedi.

    “Ulusal Yeşil Taksonomi Yönetmeliğimizi de 2025 yılında çıkaracağız”
    İklim kanununun bu yıl içerisinde TBMM’de kanunlaşarak yürürlüğe girmesini beklediklerini belirten Kurum, “Bu kanunla birlikte yeşil dönüşümü hızlandıracağız ve 2026 yılında Avrupa Birliği’nde yürürlüğe girecek olan ‘Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na karşın dış ticarette rekabet gücümüzü artırmak için karbon fiyatlandırma ve ‘Emisyon Ticaret Sistemimizi’ süratle hayata geçireceğiz. Yeşil yatırımlar için finansman mekanizmalarını geliştirecek, ‘Ulusal Yeşil Taksonomi Yönetmeliğimizi de 2025 yılında çıkarmış olacağız” ifadesini kullandı.
    İklim değişikliğine karşı dünyanın en kırılgan kesimlerinin 6 milyardan fazla insana ev sahipliği yapan Akdeniz, Asya-Pasifik ve Afrika iklim bölgeleri olduğunu ifade eden Kurum, “Türkiye de sanayi devrimi öncesine göre 1,5 dereceden daha fazla yüzey sıcaklığı yaşayan, dünyanın en tehlikeli göç rotalarından birine ev sahipliği yapan Akdeniz iklim havzasında yer almaktadır. Biz, iklim değişikliğinden etkilenmekte ve bu krizi fırsata dönüştürme becerisine de sahip olan bir ülkeyiz. Bu tecrübelerimizi aktarmak, her ülkenin tecrübesini de doğrudan kendilerinden almak için yine iklim değişikliği ile küresel mücadeleye en yüksek katkıyı sunmak için COP31 başkanlığını çok önemsiyoruz” dedi.

    “Türkiye, COP başkanı olursa iklim eylemini güçlendiren bir köprü olacaktır”
    Türkiye’nin COP31 başkanlığına dair adaylığının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından tüm dünyaya ilan edildiğini hatırlatan Kurum, “Ben de sizlere COP31’e dair temel vizyonumuzu ortaya koyan dört ana taahhüdümüzü burada ifade etmek isterim. Türkiye, başkanlığı süresince gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında iklim eylemini güçlendiren bir köprü olacaktır. İstisnasız tüm ülkeler için iklim adaletine uygun bir teknoloji akışını ve finansman paylaşımını sonuna kadar destekleyecektir. İklim dirençli ve uyumlu kent modelini geliştirmek maksadında bu manada kararlı adımları atacaktır. Akdeniz-Afrika-Pasifik başta olmak üzere tüm dünyadaki kırılgan bölgelerin direncini artırma konusuna tüm gücüyle odaklanacaktır. Bu kapsamda Türkiye’nin COP31 başkanlığında adil, sürdürülebilir, kapsayıcı ve şeffaf bir yaklaşımla hareket edeceğini ifade ediyor, tüm dostlarımızdan da desteklerini bekliyoruz” diye konuştu.

    “Türkiye daima selden etkilenen dostlarının yanındadır”
    İklim krizini en derinden yaşayan İspanya’daki sel felaketlerinde hayatını kaybedenleri derin bir üzüntüyle yad ettiklerini belirten Kurum, “Türkiye’nin daima selden etkilenen dostlarımızın yanında olduğunu ifade ediyorum. Ben bu duygularla COP29’un Türkiye’nin ve tüm ülkelerin geleceğine, çocuklarımızın geleceğine katkı sunmasını umuyorum. Alınacak tüm kararların insanlık alemi ve ortak evimiz dünya için hayırlı sonuçlar getirmesini temenni ediyorum. Bir kez daha COP29 başkanlığı sürecinde gösterdikleri başarı ve misafirperverlik için Azerbaycanlı kardeşlerimize çok teşekkür ediyor, sizleri saygıyla, hürmetle selamlıyorum” dedi.

  • Belgrad Ormanı sonbahar renkleri

    Belgrad Ormanı sonbahar renkleri

    İstanbul’un geniş yeşil alanlarından biri olan Belgrad Ormanı, sonbahar renklerine büründü. Dökülmüş sararan yaprakların oluşturduğu görsel şölen ise havadan görüntülendi.

    İstanbul’un geniş ormanlık alanlarından biri olan Belgrad Ormanı, sonbahar mevsiminin renklerine büründü. Sarı ve yeşilin tüm tonlarını barındıran orman, sonbahar mevsiminin en güzel halini yansıtırken, masalsı görüntüler oluşturdu.
    Sonbaharın gelmesiyle dökülmüş sararan yapraklar yolları süslerken, görenlerin hayranlıkla bakacağı manzara havadan görüntülendi.

  • Arin Gölü’nde duvar kalıntıları ortaya çıktı

    Arin Gölü’nde duvar kalıntıları ortaya çıktı

    Bitlis’in Adilcevaz ilçesinde bulunan Arin Gölü’nde duvar kalıntıları ortaya çıktı. Adilcevaz ilçesine bağlı Göldüzü, Karşıyaka ve Esenkıyı köyleri arasında yer alan ve aynı zamanda kuş cenneti olarak da bilinen Arin Gölü, kuraklık ve bilinçsiz sulama nedeniyle hızla küçülüyor. Yüz ölçümü 13 kilometrekare olan ve 200’den fazla kuş türüne ev sahipliği yapan gölde su seviyesinin çekilmesiyle duvar kalıntıları ve mikrobiyolitler gün yüzüne çıktı.

    Van Gölü’nden 10 metre yüksekliğe sahip olan Arin Gölü, çevresindeki ekosistem ve kuş çeşitliliği ile bölgenin en önemli doğal alanlarından biri. Ancak son yıllarda iklim değişikliği ve insan faaliyetlerinin olumsuz etkileri, gölün hızla kurumaya yüz tutmasına neden oldu. Göl çevresinde yaşayan vatandaşlar, bu durumun çevre ve biyolojik çeşitlilik üzerinde ciddi etkileri olabileceği konusunda endişe duyuyor.
    Köy sakinlerinden Nedim Atalay, “Arin Gölümüz muhteşem bir kuş cennetiydi. Sabahları kuş sesleriyle uyanırdık. Ancak artık gölümüz hızla kurumaya mahkum. Bu durumu endişe içinde izliyoruz” dedi.

    Uzmanlar ise göl çevresindeki ekosistemi korumak için acil önlemler alınması gerektiğini vurgularken, bilinçsiz sulama ve kuraklıkla mücadele için daha sürdürülebilir tarım ve su yönetimi politikalarının önemine dikkat çekiyor.

  • Trabzon’da çöp eylemi

    Trabzon’da çöp eylemi

    Trabzon’un Araklı ilçesindeki katı atık tesisinde toplanan çöpler nedeniyle çıkan koku mahalle sakinleri tarafından protesto edildi. Çöp tesisinin bulunduğu bölgede toplanan mahalle sakinlerine destek olan AK Partili Araklı Belediye Başkanı Hüseyin Avni Coşkun Çebi de çöp konusuna sitem etti. Maskesiz durmanın imkansız olduğunu belirten Başkan Çebi, “Burada 1 saat kalan insanın kimyası bozulur. Bu kabul edilebilir bir koku değil” dedi.
    Trabzon ve Rize İlleri Yerel Yönetimleri Katı Atık Tesisleri Yapma ve İşletme Birliği (TRABRİKAB) öncülüğünde bir süre önce faaliyete başlayan ve EVRA Katı Atık Yönetimi Ticaret ve Limited Şirketi tarafından işletilen Trabzon’un Araklı ilçesinde Taşönü Katı Atık Entegre ve Bertaraf Tesisi’ne tepkiler sürüyor.

    Araklı Belediye Başkanı Çebi de eyleme destek verdi
    Çıkan kötü koku nedeniyle zor anlar yaşayan mahalle sakinleri ellerine aldıklarını pankartlarla tesisi protesto etti. AK Partili Araklı Belediye Başkanı Hüseyin Avni Coşkun Çebi’nin de destek verdiği protestoda mahalle sakinleri koku nedeniyle maske taktıklarını ve evlerinde pencere açamadıklarını söyledi.
    Çöp eyleminde mahalle sakinlerinin yanında olan Belediye Başkanı Çebi, toplanan mahalle sakinlerinin sayısını az bulduğunu, bu şekilde ses duyurulmayacağını söyledi. Böyle bir koku ile yaşamaya mecbur bırakıldıklarından dolayı mahalle sakinlerinden özür dileyen Çebi, “Bir kere bunun adını eylem olarak koymak doğru değil.

    Bir talep olarak bir dert anlatma, bir hasbihal olarak koysak daha iyi olur. Şuan üzgünüm. Burada sıkıntı var. Burada olması gerekenden az insan var. Bu nedenle bu şekilde tepki koyulmaz. Bu şekilde ses duyurulmaz. Araklı’daki 52 bin nüfusun çığlığı duyulmalıydı. Taşönü halkından ve Araklı halkından özür diliyoruz. Böyle bir koku ile yaşamaya mecbur bıraktığımızdan dolayı özür diliyoruz. Geldiğimden beri bu konuyla dertlerden kişilerden bir tanesiyim.

    Bizimde yapacaklarımız bir yere kadar. Hiçbir yasal sonuç alınamamış. Belediye olarak yapılması gereken yasal şeylerin hepsi yapılmış. Kalan kısım bunu siyasi büyüklerimize iyi anlatmak. Ben isterim siyasi büyüklerimiz gelsinler bu kokuyu alsınlar. Burada maskesiz durmak imkansız. Burada 1 saat kalan insanın kimyası bozulur. Bu kabul edilebilir bir koku değil” şeklinde konuştu.

    “24 saat burada yaşayan insanların halini düşünemiyorum”
    “Bıçak kemiğe dayanmıştır” diyen Çebi, “Müteahhit firma ile bu sabah görüştüm. Yapılan çalışmaların olumlu gittiğini, 3 firmayla görüşüldüğünü kısa bir zaman istediklerini, özellikle bir firmanın anlaşma konusunda çok yakın olduğunu söylediler. O nedenle tekrar sesleniyoruz. Evra Yönetim Kurulu üyeleri bu konunun tahammül edilecek tarafı kalmamıştır.

    Bıçak kemiğe dayanmıştır. İnsanların kimyası bozulmuştur. İnsanlar sağlıklı düşünme kabiliyetini kaybetmiştir. Bu konu sabah akşam gündemimizden çıkmasın. 27 Kasım’da katı atık birliğinden ikinci bir toplantı var. İnşallah oradan müjdeli bir haber bekliyoruz. Ben buraya geleli 15 dakika oldu kimyam değişti. Sinir sistemin allak bullak olmaya başladı. 24 saat burada yaşayan insanların halini düşünemiyorum. Yetkililer gelsinler burada 2 gün yaşasınlar. Kimyalarının ne hale geldiklerini görecekler. Buradaki halkı daha iyi anlarlar. Bu ilk ses duyurma eylemimiz olacak. İnşallah bundan sonra siyasilerle daha sık görüşeceğiz” ifadelerini kullandı.

    “Kokudan midemiz bulanıyor”
    Mahalle sakinlerinden Semra Özbek ise, gidecek hiçbir yerlerinin olmadığını belirterek, “Manzaram çöp tesisi. Camlarımız açamıyorum. Gidecek hiçbir yerimiz yok. Bu çöp tesisini burada istemiyoruz. Burası yapılırken söylenen proje bu değildi. Yurtdışı ile emsal olacağını söylenmişti. Bu mu emsal proje. O kadar yatırım yapmışsalar ellerini ceplerine atsınlar bu tesise ne gerekiyorsa onu yapsınlar.

    Kapanmayacağının bizde farkındayız. Ne sinekten, ne böcekten durabiliyoruz. Kapımızın önünde oturmak mümkün değil. Çocuklarımızı dışarıya çıkartamıyoruz” ifadelerini kullandı. Yöre sakinlerinden Kamile Eroğlu, “Kokudan midemiz bulanıyor. Yazın pencerelerimizi açamıyoruz. Fındık toplarken mide bulantısı ile eve geliyoruz. Bir an önce çözüm istiyoruz. Bu eylemimiz sürecek” diye konuştu.

  • 11 hektarlık alanda yabani zeytin aşılaması

    11 hektarlık alanda yabani zeytin aşılaması

    Amasya Orman Bölge Müdürlüğü tarafından Samsun’da 11 hektarlık alanda yabani zeytin (delice) aşılaması yapıldı.
    Ülke ekonomisi için katma değer üretim çalışmaları devam ediyor. Bu kapsamda Vezirköprü Orman İşletme Müdürlüğü Ağaçlandırma Şefliği tarafından bölge ormanlarından doğal olarak yetişen gelir getirici orman ürünlerinin ekonomiye kazandırılması kapsamında Saraycık ve Karanar mevkisinde 11 hektarlık alanda yabani zeytin (Delice) aşılaması gerçekleştirildi.

    20 bin ıhlamur fidanı üretilecek
    Orman Bölge Müdürlüğü, bu yıl Samsun il sınırları içerisinde 1 milyon 850 bin adet fidan üretimi gerçekleştirdi. Üretilen fidanlar, Türkiye’nin çeşitli bölgelerine doğayı yeşillendirme amacıyla gönderildi. Ayrıca Samsun’daki 2 milyon adet fidanın da bakımı yapıldı. Bafra Kuşkayası Fidanlığı’nda 400 metrekare alanda yapılan toprak hazırlığı sonunda 30 kilo ıhlamur tohum ekimi yapılarak, 2025 Mayıs-Haziran döneminde yaklaşık 20 bin adet ıhlamur fidanı üretilmesi hedefleniyor.

    Orman köylüleri destekleniyor
    Orman Köylülerinin Desteklenmesi ve Kalkındırılması Projesi (ORKÖY) faaliyetleri kapsamında Samsun genelinde süt sığırcılığı, traktör, tambur ve arıcılık olmak üzere 49 aileye toplamda yaklaşık 12 milyon TL’lik kredi desteği verilecek.

    Bal ormanı oluşturulacak
    Samsun’da 2024 yılı içerisinde Salıpazarı ilçesinde 1 adet ‘Kestane Bal Ormanı’ oluşturulacak. 1 milyon TL’lik ödenek, tasarruf tedbirleri kapsamında değerlendirilerek çalışmalara yön verilecek.

  • Gençler doğanın kalbinde kamp yaptı

    Gençler doğanın kalbinde kamp yaptı

    Düzce Cumhuriyet Anadolu Lisesi öğrencileri, doğanın kalbi Samandere Şelalesi’nde kamp gerçekleştirdi.
    Düzce Belediyesi Gençlik ve Spor Hizmetleri Müdürlüğü, Düzceli gençleri doğa ile buluşturmaya devam ediyor. Bu çerçevede Cumhuriyet Anadolu Lisesi’nde okuyan öğrencilere doğa kampı etkinliği gerçekleştirildi. Türkiye’nin ilk tabiat parkı olarak tescillenen ve Cadı kazanı bulunan Samandere Şelalesi Tabiat Parkı’nda doğa kampı gerçekleştirildi. Gençler doğa ile iç içe güzel bir aktivite gerçekleştirdi.

  • Van Gölü’ndeki güçlü akıntılar görüntüledi

    Van Gölü’ndeki güçlü akıntılar görüntüledi

    Avrupa Uzay Ajansı (ESA) Sentinel-2 L2A uydusu, Van Gölü’nün yüzeyindeki güçlü akıntı sistemlerini ayrıntılı bir şekilde görüntüledi.
    ESA’nın Sentinel-2 L2A uydusu tarafından 27 Ekim’de çekilen fotoğraflar, daha önce NASA astronotu Kate Rubins’in çektiği ve dünya çapında yankı uyandıran Van Gölü görüntüsünü hatırlattı.

    NASA görüntüsünde olduğu gibi, ESA’nın kaydettiği bu yeni uydu fotoğraflarında da göl yüzeyindeki akıntılar belirgin bir şekilde görülüyor. 3 bin 712 kilometrekarelik yüzey alanıyla dünyanın en büyük sodalı gölü olan Van Gölü’nde tatlı su ve sodalı suyun rüzgarların etkisiyle birleşerek oluşturduğu bu akıntılar, gölde adeta ebru sanatını andıran benzersiz desenler meydana getiriyor.

    “Adeta bir ebru sanatçısının eseri gibi”
    İHA muhabirine konuşan Van YYÜ Su Ürünleri Fakültesi Dr. Öğretim Üyesi Mustafa Akkuş, Van Gölü’nün sodalı yapısı nedeniyle dünya çapında özel bir ekosisteme sahip olduğunu belirtti. Tatlı su akıntılarının artması ve yüzeydeki rüzgar hareketliliğinin etkisiyle göldeki suların ters-düz olduğunu söyleyen Akkuş, sodalı su ile tatlı suyun birleşmesi sonucunda gölde çökellerin oluştuğunu ifade ederek, “NASA’daki astronotun çektiği fotoğraftan hatırladığımız benzer manzaralar, şimdi Avrupa Uzay Ajansı’nın (ESA) 27 Ekim tarihli Sentinel-2 L2A uydu görüntülerinde de karşımıza çıkıyor. Akıntılar adeta bir ebru sanatçısının eseri gibi tüm ayrıntılarıyla gözler önünde” dedi.

    “Gölde çok güçlü akıntı sistemleri var”
    Van Gölü’nde güçlü akıntı sistemlerinin olduğu bir göl olduğuna dikkat çeken Akkuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
    “3 bin 712 kilometrekarelik yüzey alanıyla beraber dünyanın en büyük sodalı gölünü oluşturuyor. Bu yüzden gölde çok güçlü akıntı sistemleri var. Özellikle bu mevsimde bu akıntıların hatları uydu görüntülerine birebir yansıyor.”

  • Okuldaki çiftlik kışlık sebze üretecek

    Okuldaki çiftlik kışlık sebze üretecek

    Tarım ve Orman Bakanlığı ile Millî Eğitim Bakanlığı arasında imzalanan protokol ile başlatılan “Okuldaki Çiftlik” projesinde minik öğrenciler yazlık sebze üretiminin sona ermesinin ardından kışlık sebze üretimine başladılar.
    Proje ile çocukların tarım, orman, doğa ve doğal yaşam konularında farkındalık oluşturmaları, bilinçlenmeleri, aidiyet duygusu geliştirmeleri ve harekete geçmeleri hedefleniyor.

    Ülke genelinde 28 ili kapsayan projede her ilde bir okul ve bir sınıf belirlendi. Erzincan’daki proje, Demirkent TOKİ İlkokulu’nda gerçekleştirilmişti. Okul bahçesinde projenin ikinci aşaması olarak sera kurulmuş, öğrenciler tarafından kurulan serada yaz boyunca domates, biber, salatalık gibi sebze yetiştirmişlerdi.

    Yaz sezonunun sona ermesinin ardından ilkokulu öğrencileri kış sezonunda TOKİ Demirkent İlkokulu’ndaki seralarına marul, taze soğan, maydanoz gibi kışlık sebze dikimi gerçekleştirdiler.
    Yaz döneminde öğrenciler seraya büyük bir ilgi ve sevgi göstermişlerdi. Kışlık sebze ekiminde öğrencilerin üretim aşkı ve seraya olan ilgileri görülmeye değerdi.

    Demirkent TOKİ İlkokulu Müdürü Ahmet Sağsöz, Okuldaki Çiftlik Projesi kapsamında Erzincan Tarım ve Orman İl Müdürlüğü tarafından kurulan seranın öğrencilerde büyük bir ilgi ve heyecan oluşturduğunu kaydederek, öğrencilerin üretime katılmanın sevincini yaşadıklarını söyledi.
    Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürü Murat Şahin “Bu proje ile çocukların tarım, orman, doğa konularında farkındalık oluşturmaları, bilinçlenmeleri, aidiyet duygusunu geliştirmeleri ve harekete geçmeleri hedeflenmişti. Demirkent TOKİ İlkokulu’nda kurduğumuz sera, gerçekleştirilen uygulamalı eğitimlerle çocuklarımızı üretim süreçlerine dahil edilmiş olması bizler için çok kıymetlidir. Çocuklarımız sıfırdan başlayarak serada üretim yapmayı başardılar. Bu hem onlar hem de ülkemiz adına çok önemlidir. Tüm öğrencilerimizi kutluyorum” diye konuştu.

  • Kuşadası’nda alt ve üstyapı için yatırımlar sürüyor

    Kuşadası’nda alt ve üstyapı için yatırımlar sürüyor

    Kuşadası Belediyesi kent genelinde yürüttüğü yol yapım, bakım ve onarım çalışmalarını hız kesmeden sürdürüyor. Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri tarafından Kuşadası’nın farklı noktalarında eş zamanlı olarak yaşama geçirilen çalışmalar ile kentteki modern, konforlu ve güvenli yolların sayısı her geçen gün artıyor.

    Kuşadası Belediyesi tarafından kentin alt ve üstyapısını güçlendirmek amacıyla yürütülen yenileme çalışmaları belirlenen program dahilinde 7/24 esasına göre ilerliyor. Bu kapsamda Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri, konforlu yollara sahip modern ve estetik bir turizm kenti oluşturma hedefiyle çalışıyor. Yol yapım çalışmalarında ekiplerce kentin farklı mahallelerinde sıcak asfalt dökümü ve kilit parke taşı döşeme çalışmasının yanı sıra yağmur suyu hattı ve ızgarası ile kaldırım ve bordür imalatı da gerçekleştiriliyor. Çalışmaları bölge sakinleri de takdir ve memnuniyetle karşılıyor.

    Karaova Mahallesi’ne 9 bin 200 metrekare sıcak asfalt
    Kuşadası Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü ekiplerinin yol yapım çalışmaları kapsamında son durağı Karaova ile Değirmendere mahalleleri oldu. Karaova’da 9 bin 200 metrekarelik alana sahip Efes 2-3 Evleri ve bağlantı yollarını sıcak asfaltla kaplamaya başlayan ekipler eş zamanlı olarak Değirmendere’de bulunan 3534’üncü Sokak’ta da kilit parke taşı döşüyor. Her iki mahallede de yol çalışmaları kısa süre içerisinde tamamlanacak.