Etiket: çevre

  • Çevre yolunda başıboş at otomobile çarptı

    Çevre yolunda başıboş at otomobile çarptı

    Bursa’da 11 Eylül Bulvarı, yakın çevre yolunda sahipsiz şekilde başıboş gezen atlar trafiği birbirine kattı. Ters şeritten dört nala koşan atlar, karşı yönden gelen araca çarptı.

    Sürücü ne olduğunu anlamadan aracın ön tarafı dağıldı. Yaşanan korku dolu anlar ise, saniye saniye bir vatandaş tarafından kaydedildi.

    Belirli aralıklarla buna benzer olayların yaşandığını belirten sürücüler, başıboş atlar için biran önce çözüm bulunmasını istedi.

  • Pirincin başkentinde çevre katliamı

    Pirincin başkentinde çevre katliamı

    Balıkesir’in Gönen ilçesinden geçen ve Marmara Denizi’ne dökülen Gönen Çayı’nda adeta çevre katliamı yaşanıyor. Türkiye’nin büyük firmaları arasında yer alan süt, salça, çeltik firmalarının atıklarını Gönen Çayı’na saldığı iddia edilirken, bir gübre firmasının ise hayvan pisliklerini vahşi depolama yaptığı, bu yüzden kokudan kimsenin yanına yaklaşamadığı yine iddialar arasında yer aldı. Gönen Çayı’nın kirliliğinin had safhada olduğu görülürken, bu çayın birçok tarım arazisinin sulamasında kullanıldığı biliniyor. Marmara Denizi’ne akan Gönen Çayı aynı zamanda temizlenmesi için eylem planı hazırlanan Marmara Denizi’nin kirliliğine sebep oluyor. Bir gübre fabrikasının bio gaz enerji üretimi sebebiyle hayvan kemresi kokusu ile Gönen merkezinde vatandaşları isyan ettirme seviyesine getirdi. Hayvan kemrelerinin vahşi depolama yapılarak hiçbir önlem alınmadan tarım arazilerinin olduğu bölgede depolanması sebebiyle, kokudan rahatsız olan çiftçilerin tarım arazilerine işçi götüremediği ve hasat yapamadığı iddia edildi.

    Gönen Gündoğan kırsal mahallesinde çiftçilik yapan Ersan Arslan, “Gübre fabrikasının aşırı kokusundan çok rahatsız oluyoruz. Kara sinek bolluğu var. Geceleri camımızı, kapımızı açamıyoruz kokudan. Bilhassa sinekten rahatsızız. Biz istihdama karşı değiliz ama bu kokunun bir an önce bir şekilde yok edilmesi gerekiyor. Bunu yetkililerin bir şekilde yaptırması gerekiyor. Normal kara sinek değil bunlar iri iri kara sinekler var. Normal daha büyük kara sinekler kapıyı açıyorsun içeriye doluyorlar, camı açıyorsun içeriye doluyor bunların bir şekilde yok edilmesi gerekiyor. Bunlara önlemler alınması gerekiyor. Köyümüz ileri derecede kokuyor, sakin havalarda dışarıya çıkamıyoruz kokudan çıkmasan da fark etmiyor içeri geliyor kokular” dedi.

    Gönen Hasanbey kırsal mahallesinde ikamet eden Halim Köken ise, “Yetkili arkadaşlara söylüyorum bu bizim Gönen Çayı’nın aktığı bölge Marmara Denizi’ne yetkili arkadaşların gidip bakması lazım burada çalışan fabrikaların oraya çaya attıkları pislik, hayvan pisliği ve diğer pislikler komple denize dökülüyor. Yani gidip denizde yüzemiyoruz, hastalık her şey var. Akşamları köyümüzde oturamıyoruz, bahçemize gidemiyoruz leş kokuyor yani hayvan pisliği kokuyor. Yetkililer buna bir an önce bir çare bulsun” diye konuştu.

    Gönen Hasanbey kırsal mahallesinde ikamet eden Hasan Doğandönül de, “Ötesi berisi yok yani böyle bir şey olamaz. Hiç yakışmıyor. Hele burası Gönen’in birinci büyük mahallesine hiç yakışmıyor bu kokuya. Yazık bu insanlara” şeklinde konuştu.

    Gönen’de ikamet eden Necati Kurt ise, “Zehirli atık bunlar, kimyasal. Daha önce deri fabrikalarında kostik nitrik ve bir takım kimyasallar bütün bitkilere zarar veriyor. Canlı bile yaşamıyor, eskiden büyük balık tuttuğumu bilirim. Şimdi nerede balık, çayda bir hiç canlı türü kalmadı. Belki bundan sonra düzelebilir. Tabakhaneleri kaldırdılar. Bir tek bu bölgede tutkal fabrikası atık salıyor diyorlar” dedi.
    Gönen’de ikamet eden Muhsin Bağcı da, “Gönen’imize şu anda bir seneden beri yayılan bir koku var. Gönen Çayı kirletilmekte, Gönen halkı rahatsız, dolayısıyla ben de Gönenli vatandaş olarak rahatsızım. İki tane firma sayılıyor hayvan pisliğinden bağlı gaz üreten iki firmamızın bütün atıkları Gönen Çayımıza yayılıyor dolayısı ile Gönen Çayı kirleniyor hem de çok kirleniyor. İsterseniz yerine götürüp gösterebilirim mevcut akan yerleri. Kimlerin pislettiği de belli. Bunu gören, bilen yetkililer buraya yemek yemeğe geliyor. Otele geliyorlar, çayını kahvesini içip gidiyorlar. Bunları görmüyorlar ki bir gün orayı ziyaret etsinler. Gitseler bile kafalarını çeviriyorlar bu tarafa bakmıyorlar herhalde. O yüzden rahatsızız ama hakikaten ağır, pis bir koku var. İki tane firma var belli zaten. Gönen Çayı’nı kirleten biri süt firması, biri çeltik firması” dedi.

  • “Caretta carettaların yuva sayısı 2 bin 551’e ulaştı”

    “Caretta carettaların yuva sayısı 2 bin 551’e ulaştı”

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca, deniz kaplumbağalarının üreme alanları olan Özel Çevre Koruma Bölgeleri’nde uygulanan koruma tedbirleri kapsamında bin 824 olan yuva sayısı bu yıl 2 bin 551’e yükseldi.

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nca çevreyi ve doğal yaşamı korumaya yönelik çalışmalar aralıksız sürdürülüyor. Bakanlığa bağlı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü tarafından deniz kaplumbağalarının üreme alanı olan Özel Çevre Koruma Bölgeleri’nde alınan tedbirlerle nesli tehlike altında olan caretta carettaların geçtiğimiz yıl 1824 olan yuva sayısı bu yıl 2 bin 551’e yükseldi. Mersin Göksu deltasında 163 yuva, Antalya Belek’te 1200, Patara’da 426, Fethiye Göcek kumsalında 88, Köyceğiz Dalyan’da ise 674 yuva tespit edildi.

    Akdeniz’deki en büyük yuvalanma alanı olan Antalya Belek Sahili’ndeki kafesleme çalışmalarıyla insan faaliyetleri ve yaban hayvanlarından kaynaklanabilecek tehlikelere karşı korunan caretta carettalar yumurtalarından çıkarak doğal yaşamları olan denize doğru yol almaya başladı.
    “Caretta caretta’lar için gereken özeni göstermeye devam edeceğiz”

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, resmi sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, doğal yaşamın korunmasının ekolojik dengenin bozulmaması için hayati önem taşıdığını ifade etti. Bakan Özhaseki, “Caretta Caretta’ların yumurtalarını kafesleme yöntemiyle koruma altına alıyoruz. Daha sonra yuvadan çıkan minik dostlarımızın Akdeniz’in mavi sularına kavuşmasına yardımcı oluyoruz. Deniz kaplumbağalarımızın denize güvenle ulaşabilmeleri için kafesleme yöntemiyle yaptığımız yuva sayısı 2 bin 551’e ulaştı. Ekolojik sistemin sürekliliği ve ortak evimiz dünyamızın geleceği için sevimli dostlarımıza ve yaşam alanlarına, yuvalarına gereken özeni göstermeye devam edeceğiz” ifadelerine yer verdi.

  • Zabıtadan çevre dostu denetim

    Zabıtadan çevre dostu denetim

    Belediye ekipleri, 2023 yılının ilk 7 ayında kaçak moloz dökümü yaptığı tespit edilen 82 kişi ve kuruma toplam 317 bin lira para cezası kesti.
    Osmangazi Belediyesi, ilçede belirlenen alanların dışında moloz, hafriyat ve benzeri atıkları dökenlere göz açtırmıyor. Zabıta ekipleri, ilçenin farklı yerlerine gelişi güzel malzeme, inşaat atığı, moloz veya benzeri hafriyat atıkları dökerek çevre kirliliği oluşturan ve bazı bölgelerde yol güvenliğini tehlikeye düşüren kişi ve kurumlara, Kabahatler Kanunu’na istinaden cezai işlem uyguluyor. Kendi arazileri olsa dahi izinsiz olarak moloz dökümü yapan gerçek kişilere bin 295 TL ile 40 bin 189 TL arasında para cezası uygulanırken, kurumlara ise bin 295 TL ile 67 bin 39 TL arasında ceza kesiliyor.


    Zabıta Müdürlüğü bünyesinde özel bir ekip oluşturan ve izinsiz moloz, inşaat atığı ve çöp dökenleri tespit etmek için drone ile gece gündüz takip yapan ekipler, 2023 yılının ilk 7 ayında çevre kirliliğine sebebiyet verdiğini belirlediği 82 kişi ve kuruma, toplam 317 bin lira para cezası kesti. Osmangazi Belediyesi yetkilileri, vatandaşlara boş arazilere moloz ve inşaat atığı dökmemeleri konusunda uyarıda bulunurken, döküm yapan şahısları gören vatandaşların da belediyeye ihbarda bulunmalarını istedi.

  • İstanbul için özel deprem yasası

    İstanbul için özel deprem yasası

    İstanbul, yıllardır olası depremi ve etkilerini konuşuyor.

    Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin ardından konu gündemde daha fazla yer aldı. Yapılacak bir yasal düzenleme ile deprem için hazırlık çalışmalarının hızlandırılması hedefleniyor. Konuyla ilgili Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, bir açıklama yaptı.

    İstanbul için özel deprem yasası çıkarmayı hedeflediklerini söyleyen Özhaseki, “Hızlı adımlar atarak TBMM’de yaz dönemi davet edilerek görüşülebilir.” dedi.

    Dönüşüm için 3’te 2 rıza şartı olduğunu hatırlatan Özhaseki, “Bana göre yüzde 50’ye gelmeli. Bunu TBMM’ye getirip tartışacağız.” diye konuştu.

    Bakan Özhaseki, Kanal İstanbul’un olası depremde şehirden tahliyeyi kolaylaştıracağını belirterek, “Avrupa’da Asya’da yeni konut rezerv alanları planlıyoruz. Acil yıkılması planlanan 600 bin binanın dönüşümünü 5 yıl içinde tamamlamayı hedefliyoruz. Vatandaşın boşalttığı yerde yeni bina düşünmüyoruz.” dedi.

    Bakan, 6 Şubat depremi ile ilgili de bilgiler verdi. Depremlerde 680 bin konutun yıkıldığını söyleyen Özhaseki, “Maliyet 100 milyar doların üzerinde.” dedi.

    2 milyona yakın vatandaşın da halen evinden uzakta yaşadığını belirten Özhaseki, konteynerlerde 466 bin, çadırda ise 55 bin kişinin yaşadığını kaydetti.

    Bakan en çok yıkımın 254 bin bina ile Hatay’da olduğunu ifade etti.

  • “Çevre muhafızları” işbaşında

    “Çevre muhafızları” işbaşında

    “Geçmişten Günümüze Temiz Çevre” sloganı ile yola çıkan çocuklardan oluşan çevre muhafızları ve gönüllü vatandaşlar, Ürkmez Barajı ve çevresini temizledi.

    Etrafa saçılan çöpleri toplayan küçük çevreciler, “doğamıza sahip çıkalım” çağrısında bulundu. Minik çevreciler, “Bir yanımız güzel bir manzaraya şahit iken, kafamızı başka bir yöne çevirdiğimizde üzücü manzara ile karşılaşmak bizi hayal kırıklığına uğratıyor. Biz doğayı temiz tutmaya her zaman devam edeceğiz. Herkesi daha duyarlık olmaya davet ediyoruz” dedi.

  • Bilecik’teki pis kokunun sebebi araştırılıyor

    Bilecik’teki pis kokunun sebebi araştırılıyor

    Subaşı, ulusal gazetelerde ‘Koku probleminin çözümünü rögar kapaklarının altına naylon sermekte buldu’ haberlerine ilişkin bir açıklama yaptı. Yapılan çalışmanın tüm rögar kapaklarına yapıldığı algısını ve çözümün bunu yapmakla bulunacağını düşünmek tam anlamıyla akıl almaz bir anlayış olduğunu anlatan Subaşı sözlerine şöyle devam etti;
    “Koku probleminin kaynağını net tespit etmek ve çözümünü bulmak için bir kaç baca üzerinde gaz çıkışını kontrollü bir şekilde engellediğimiz çalışmamız bu akşam sona erecektir. Büyük ölçüde sorunun kaynağını bulduğumuz ve çözüm çalışmalarına bu hafta sonu başlayacağımızı bildirmek isteriz. Ayrıca hat uzunluğu yaklaşık 4 kilometre olan ve üzerinde yaklaşık 100 adet baca bulunan bahse konu olan kanal kollektör hattında gaz sıkışması sorunu şu an bulunmamaktadır. Yine haberde geçen kanalizasyon kokusu da doğruyu yansıtmamaktadır. Kokan yer kanalizasyon hattı değil yağmursuyu hattıdır. Kokunun sebebi ise yıllarca yapılan yanlış uygulama ve kanunlarda yazan ‘Ayrık Sistemin’ (kanalizasyon ve yağmursuyu sistemlerinin ayrılması) yapılmayışıdır. Yaşanan yoğun yağışlar sonucu zaman içinde kanalizasyona bağlanan yağmursuyu hatları kanalizasyon hattının taşmasına ve yağmursuyu mazgallarından yağmursuyu sistemine girmesine sebep olmuştur. Yağmursuyu hatlarında ve rögarlarında yağışın olmamasına bağlı olarak biriken atık sular yaz aylarının gelmesiyle çürümeye ve hidrojen sülfür gazları çıkartmaya başlamıştır. Akışın sürekli ve devamlı olduğu kanalizasyon hattımızda çürüme veya septikleşme yaşanmadığı görülmüştür. Halkımızı galeyana getirecek bu tip yazılar siyasi olmasının dışında korku ve panik oluşturabileceği için yetkililerin açıklama yaparken çok daha dikkatli ve olayın yaşandığı yer hakkında bilgili olması gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki çevreye karşı olan hassasiyetimiz sonucunda yıllarca doğaya karışan ve insan sağlığını etkileyen atık sular artık atıl vaziyetten kurtardığımız Biyolojik Atıksu Arıtma Tesisimizde arıtılarak doğaya veriliyor. İnsan sağlığı ve çevreci yaklaşımı öncelikli olan yönetim anlayışımızın, yıllardır şehrimizin doğasını kirleten yönetim anlayışı tarafından eleştirilmesini siz değerli kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.”

  • “Atık suların yeniden kullanımı yükseldi”

    “Atık suların yeniden kullanımı yükseldi”

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından, küresel iklim değişikliğinin en çok etkilediği doğal kaynaklardan birisi olan su kaynaklarının korunması için başlatılan çalışmalar titizlikle yürütülüyor.

    Kuraklık ile su kaynaklarının azaldığını göz önünde bulunduran Bakanlık, yakın gelecekte su krizlerinin ülkemizde yaşanma ihtimalinin düşürülmesi amacıyla atık suların arıtılarak çeşitli alanlarda yeniden kullanıma kazandırılmasını sağlıyor.

    Bu çerçevede Bakan Özhaseki, sosyal medya hesabından yayımladığı paylaşımda, “Doğal kaynaklarımızın sürdürülebilirliğini sağlamak ve iklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki etkilerini azaltmak sorumluluğuyla, atık suların yeniden kullanım oranına ilişkin, 2023 yılı sonu için belirlediğimiz yüzde 5’e çıkarma hedefimizi yıl bitmeden tamamladık.

    Haziran ayı itibarıyla, atık suların yeniden kullanım oranını yüzde 5,2’ye çıkardık” ifadelerini kullandı.

  • Özel kentsel dönüşüm yasası

    Özel kentsel dönüşüm yasası

    Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki, A Haber’de katıldığı bir programda soruları yanıtladı.

    Bakan Özhaseki’nin gündeminde özellikle İstanbul’un depreme karşı kentsel dönüşümü vardı.

    “Depremi siyasetin dışında tutmalıyız.” diyen Özhaseki, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, 39 ilçe belediye başkanı ve AFAD’ın dahil olduğu bir komisyon kurulduğunu, İstanbul kentsel dönüşümü ile ilgili iki haftadır çalışmaların sürdüğünü ifade etti.

    Bakan Özhaseki, İstanbul’a yönelik özel kentsel dönüşüm projesinin yasal altyapısının hazırlanması gerektiğini kaydetti.

    Meclis’i olağanüstü toplantıya çağırarak İstanbul için özel yasa çıkartılabileceğini belirten Özhaseki, olası bir 7 büyüklüğündeki depremde yıkılabilecek 600 bin bina olduğunu söyledi.

    Bakan Özhaseki, “Her sokakta iki bina yıkılsa, her şey durur. İstanbul kocaman hapishaneye döner.” dedi.

    Özhaseki, ilk etapta yıkılma riski olan 600 bin binayı Anadolu ve Avrupa yakalarındaki rezerv alanlarına taşıyacaklarını, Kanal İstanbul hattında da 150 bin konut yapılacağını söyledi.

  • Araba kullananlar dikkat

    Araba kullananlar dikkat

    Yaz aylarının gelmesiyle artan sıcaklıklar araçlara bırakılan çakmak, deodorant, su şişesi, cam, karton bardak, kağıt gibi maddeler araçlarda yangına neden olabiliyor. Bu şekilde yanan araçlar, sigorta dahiline girmiyor. Ülke genelinde artan kavurucu sıcaklar etkili olmaya devam ediyor. Bu çerçevede sıcaklıklardan yalnızca insanlar etkilenmiyor. Artan sıcaklıklar araçlarda çeşitli hasarlara neden olurken, araç önüne, torpidoya, göğsüne konulan; çakmak, deodorant, su şişesi, cam, karton bardak, kağıt gibi maddeler tehlike saçıyor.

    Isının artmasıyla camın mercek görevi görmesi, bu maddeleri yakarak araçların yanmasına, hatta patlamasına neden oluyor. Duruma ilişkin İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine açıklamada bulunan oto tamir ustası Yakup Kalyoncu, “Arabanın önünde kağıt, çakmak, şişe gibi şeyler olursa cam mercek görevi yaptığı için yangına sebep verir. Vatandaşlara da bize de zararı olur. Araba için de içindeki insanlara da sıkıntıları olur. Onun için dikkat etmemiz gerekiyor” dedi.

    Kalyoncu, bırakılan maddeler nedeniyle vatandaşların araçlarını kaybedebileceğine dikkati çekerek, “Arabası değer kaybeder, kendine zarar verir. Bunlara herkes dikkat edecek, sorumluluk almayınca kendine de zarar verecek, dışarıdaki vatandaşa da zarar verecek. Güneş enerjisi fazla olduğu için araçların önündeki kağıt, gözlük camları yangına sebep verir” diye konuştu.

    Kendisinin de böyle bir duruma şahit olduğunu dile getiren Kalyoncu, “Duman çıkardığına şahit oldum. Kendi aracıma değil ama bir arkadaşımızın arabasının yanına gittik, 15 dakika daha gelmesek araç alev alabilirmiş” ifadelerini kullandı. Araçlarda güneşlik kullanılması gerektiğini söyleyen Kalyoncu, “Parlak şeyler değil de karton gibi şeyler hem aracın göğsüne zarar vermez, hem içeriyi ferah tutar hem de araba için daha uygun olur” dedi.

    “Araçları gölgeye bırakın”
    Kalyoncu, aracın güneşe koyulmaması gerektiğini vurgulayarak, şunları kaydetti.
    “Ağaç gölgelerine, bina garajına, bina gölge yerlerine çekilebilir. Daha uygun olur. Aracı fazla bunaltmamak lazım. Hava şartlarında arabadaki ısı fazla olduğu için dışarıdaki ısı arabada yangına sebep veriyor. Arabada kendim yaşadım.

    Araca takviye yaptığımız kablo ısınıyor, egzozun üzerine düşüyor. Kablo ısındığı için aleve neden oldu. Gömleğimi çıkardım, ateşi söndürdüm. Onun için dikkat etmek gerekiyor. Arabayı fazla bunaltmayacaklar, serinde binmeleri lazım. Sıcaklarda çok çaresiz kalınmadığı sürece araba kullanmasınlar.”

    “Kullanıcı hatalı yanan araçları sigorta karşılamıyor”
    Sigorta şirketlerinin araçlarda bırakılan maddelerden nedeniyle kaynaklanan hasarları karşılamadığını aktaran Avukat Muhammed Emin Akbudak ise şöyle konuştu:
    Bu durumlarda maalesef istenmeyen olaylar başımıza gelebiliyor. Araçlarda özellikle bırakılan çakmak, kağıt, gözlüğün bulunması sebebiyle farklı yangınlar veya patlamalar söz konusu olabiliyor. Milletimiz de yaptırmış oldukları zorunlu trafik sigortasıyla bunların karşılanabileceğini zannedebiliyorlar.

    Ancak bu mümkün değil. Trafik sigortası sadece üçüncü kişiler üzerinden gerçekleşen problemleri ve hasarları karşılamakta. Böyle bir durumda hasarlarının karşılanmasını veya zarar etmemek istiyorlarsa vatandaşlarımızın zorunlu trafik sigortasının yanında kasko dediğimiz bir diğer koruyucu sigortanın da yaptırılması gerekiyor.”

    Kasko poliçesinde yazılı olan sigortanın karşılayacağı durumların da belli olması gerektiğini söyleyen Akbudak, “Her kasko da bunu karşılayacak diye bir durum yok. Dolayısıyla yazılı olan poliçelerde bütün risklerin yazılı olması gerekiyor ki zararlar karşılansın. Örneğin yangın sigortası varsa kaskonuzda böyle bir durum yaşamanız halinde sigortanız bu zararı karşılayacaktır” dedi.