Etiket: chp

  • “CHP kendi tarihiyle alakalı bir şey bilmiyor”

    “CHP kendi tarihiyle alakalı bir şey bilmiyor”

    Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın baba ocağı Güneysu’da gerçekleşen AK Parti 8. Olağan İlçe Kongresi’ne katılmak üzere Rize’ye geldi. İlk olarak Rize Valiliği’ni ziyaret eden Bakan Tekin, sonrasında Kaptan Ahmet Erdoğan Anadolu İmam-Hatip Lisesi, Yabancı Dil – Fen ve Sosyal Bilimler Proje Okulu Konferans salonunda gerçekleşen kongreye katıldı. Burada konuşan Bakan Tekin, 2001-2002 Eğitim Öğretim yılında Başbakan Bülent Ecevit tarafından başlatılan ‘Cumhuriyet’in 100. Yılına Mektup’ projesinden örnek vererek AK Parti iktidarı döneminde yapılan yatırımları anlattı. Bakan Tekin “2001-2002 yılında dönemin hükümeti yani Sayın Bülent Ecevit’in Başbakan olduğu hükümet. Bir proje yapıyor. Diyor ki ‘2023 yılında cumhuriyetin yüzüncü yılı olacak. Biz bir proje başlatalım. Vatandaşlardan cumhuriyetin yüzüncü yılında nasıl bir Türkiye istiyorsunuz diye mektuplar alalım’. Cumhuriyet’in 100. yılına mektuplar. 29 Ekim 2023 tarihinde de Allah bize nasip etti, Milli Eğitim Bakanı’ydım, o dönem. Yani bundan yaklaşık 20 yıl önce yazılmış mektuplar dönemin Milli Eğitim Bakanı olarak bana ulaştırıldı. Neler yaptığımızı göstermesi açısından oradaki mektuplar, oradaki öğretmen, oradaki müdürlerimizin, müfettişlerimizin talepleri, açıklamaları çok önemli. Mesela bir öğretmenimiz diyor ki ‘İnşallah Cumhuriyet’in 100. yılında 40-50 kişilik sınıflarda ders anlatırım’. Ne demek bu? Demek ki öğretmenimiz 70 – 80 kişilik sınıfta ders anlatıyor ki böyle bir mektup yazmış. Başka bir öğretmenimiz ‘İnşallah cumhuriyetin yüzüncü yılında içinde çocuklarımızın ihtiyaçlarını giderebileceği tuvaletlerin, lavaboların olacağı, içinde suyun olacağı bir okulda görev yaparım’ diyor. Başka bir öğretmenimiz ‘İnşallah okulda bir tane bilgisayarın olduğu bir okulda görev yaparım’ diyor. Yapılan okulların tamamı birinci sınıf inşaat malzemeleri, birinci sınıf inşaat kalitesi ve projelendirmesi de öyle. Sadece bu değil. Okullarınız deprem konusunda coğrafi şart konusunda standartların gerçekten üstünde okullar yaptık. Türkiye çapında, Türkiye genelinde bir derslik başına öğrenci sayısını öğretmenimizin söylediği gibi 40 kişi falan değil, 20 kişilere düşürdük. 12, 13 kişilik rakamlar var artık. Teknoloji konusunda gene ben söylemiyorum. Yani Birleşmiş Milletler raporunda diyor ki ‘Bütün dersliklerde akıllı tahta olan tek ülke Türkiye’ diyor. Şimdi ben bunları anlatıyorum, bunları söylüyorum. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) bütçe görüşmeleri esnasında beni bu söylediklerimden dolayı eleştiriyor. Ben diyorum ki eğitim teknoloji eğitim maddi altyapısı anlamında AK Parti öncesi ve AK Parti sonrası milattan önce ve milattan sonra gibi duruyor. Eleştiriyorlar beni. Bir başka şey daha oldu. Mesela perşembe günü bütçe görüşmemiz vardı. Ben dedim ki sadece fiziki altyapı olarak değil aynı zamanda temel hakkı anlamında da AK Parti çok zor şatlarda, çok zor siyasi şartlarda, temel hak ve hürriyetler anlamında da devasa adımlar attı. Beni eleştiriyorlar. Bütçe görüşmeleri sabah başladı, gece yarısında bitti. Sürekli bu eleştiriyi aldık. Ben diyorum ki onlara o zaman sizin hizmetten anladığınız şeyle, temel hak ve hürriyetlerden anladığınız şeyler benimki farklı” dedi.

    “CHP’nin mevcut yönetimi kendi tarihleriyle ilgili hiçbir şey bilmiyorlar. Ya da inkar ediyorlar”

    AK Parti ve MHP’nin oylarıyla anayasanın 42. Maddesinde bir düzenleme yapıldığını ve bu düzenleme sayesinde başörtüsünün önün açıldığını ifade eden Tekin CHP’lin değişikliği anayasa mahkemesine taşıdığını hatırlattı. Tekin “Bütçe görüşmelerinde özellikle dini inanç ve ibadet hürriyeti bağlamında Adalet ve Kalkınma Partisi uygulamalarının evrensel laiklik uygulamasıyla bağdaştığını örtüştüğünü ama bunu eleştiren Cumhuriyet Halk Partisi yönetiminin laiklik algısının Türkiye’ye özgü, kendine has özgürlükçü olmayan bir laiklik anlayışı olduğunu iddia ettim. Bunu da örnekleriyle söyledim. Şimdi o günden beri sosyal medyada CHP sözcülerinin tamamı açıklama yapıyorlar. Ben bu açıklamalardan şunu anlıyorum. CHP’nin mevcut yönetimi kendi tarihleriyle ilgili hiçbir şey bilmiyorlar yâda inkar ediyorlar. Şimdi bunu görünce o zaman başka bir şey daha söyleyeyim onlara. 2008 yılında AK Parti çok önemli bir anayasa değişikliği yaptı. Anayasanın 42. maddesinde başörtüsüne diye bilinen bir maddeyi bugün Cumhur İttifakı olarak birlikte hareket ettiğimiz, Milliyetçi Hareket Partisi’yle beraber yaklaşık 350 milletvekilinin teklifiyle bir anayasa değişikliği gündeme geldi. Anayasanın 42. maddesine evrensel laiklikle bağdaşan ve dini inanç ibadetleri sebebiyle eğitim öğretim hakkı engellenen başörtülü kardeşlerimizin eğitim öğretim alabilmesini özgürce alabilmesini sağlayacak bir düzenleme yaptık. 2008 Şubat ayındaki bu değişikliği Cumhuriyet Halk Partisi Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. İptal talebiyle. Şimdi eski 1940’lı yılları hatırlamıyorlar. Hatırlamak istemiyorlar. Oralara hatırlattığım için çok rahatsız oluyorlar. Huzurları bozuluyor adeta” dedi.

    “2008 yılında başörtüsünün anayasanın laiklik ilkesine aykırı olduğunu iddia eden Cumhuriyet Halk Partisi’nin laiklik anlayışıyla benimkinin örtüşmesi mümkün mü?”

    Başörtüsü konusunda yapılan anayasal düzenlemeyi CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne gönderirken nedenlerden 3 tanesini örnek olarak gösteren Bakan Tekin “Şimdi 2008’de Cumhuriyet Halk Partisi’nin Anayasa Mahkemesi’ne başörtüsüyle ilgili iptal başvurusunun gerekçelerine bir bakalım. Başörtüsünün başörtüsüne özgürlük getiren düzenlemenin anayasaya aykırı olduğunu niye iddia etmişler? 3 tane ana gerekçeleri var. 1’incisi diyorlar ki toplumun huzuru ve milli dayanışma yani anayasanın ilk 3 maddesindeki kavramsallaştırmalara başvuruyorlar. Başörtüsüne özgürlük getirmek, toplumun huzurunu bozar diyorlar. 2’incisi başörtüsüne özgürlük getirmek anayasanın başlangıç kısmında ifade edilen genel ruha aykırıdır. 3’üncüsü de diyorlar ki anayasada tanımlanan anayasanın ilk üç maddesinde yer verilen laiklik ilkesine aykırıdır. Şimdi ben merak ediyorum. 2008 yılında başörtüsünün anayasanın laiklik ilkesine aykırı olduğunu iddia eden Cumhuriyet Halk Partisi’nin laiklik anlayışıyla benimkinin örtüşmesi mümkün mü? Ya da Anadolu insanının laiklik anlayışının örtüşmesi mümkün mü?” dedi.

    “LGBT’yi savunmak buralara aykırı değil mi acaba”

    Kendisini eleştirenlere anayasanın ilk 3 maddesinden yola çıkarak ‘LGBT’yle beraber hareket etmek, buralara aykırı değil mi acaba?’ sorusuyla cevap veren Bakan Tekin “Ben şimdi Cumhuriyet Halk Partisi’nde bu söylemimizi eleştiren, AK Parti’nin bu anlamda yaptığı özgürleştirici hamleleri eleştiren kişilere bir soru sormak istiyorum o zaman. İnsanların, çocuklarının, kızlarının başlarını örterek okuması anayasanın ilk üç maddesini ve başlangıç kısmına aykırı da üniter devleti tartışmaya açan bir siyasi partiyle koalisyon yapmak anayasanın ilk üç maddesine aykırı mıdır, değil midir? Mantıklı olarak daha başka bir şey söylemek istiyorum. Anayasanın başlangıç kısmında vurgu yapılan Türk toplumsal geleneklerin ve anayasa mahkemesine açtıkları iptal davasında referans gösterdikleri toplumun huzuru ifadesini madem çok önemsiyorsunuz, LGBT’yi savunmak buralara aykırı değil mi acaba? LGBT’yle beraber hareket etmek, buralara aykırı değil mi acaba? Şimdi buradan hareketle bir sürü eleştiri yapıyorlar. Anayasanın başlangıç kısmının sonu diyor ki ‘Bu anayasayı demokrasi aşığı Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ediyorum’ diyor. Ben işte oyum arkadaşlar. Ben demokrasi aşığı vatan ve millet sevdalısı Türk evladıyım. O yüzden de Türk vatandaşlarının, Türk insanlarının temel hak ve hürriyetlerini ölümüne savunacağım. Sizin değerlerinizi, sizin geleneklerinizi, benim içinden çıktığım toplumun geleneksel yapısını, geleneklerini çocuklarımıza gelecek kuşaklarımıza öğretebilmek için, milli birlik ve beraberliğimizi, gelecek kuşak çocuklarımızın savunmasını sağlamak için, örtümüze, adetlerimize sahip çıkan bir toplum yetiştirebilmek için ve üniter devlet yapımıza, bağımsızlığa demokrasimize, cumhuriyetimize sahip çıkabilecek bir kuşak yetiştirilsin diye bu mücadeleyi yürütmeye devam edeceğim” şeklinde konuştu.

  • “Kırmızı çizgimiz toplumsal mutabakat olmalı”

    “Kırmızı çizgimiz toplumsal mutabakat olmalı”

    CHP Eskişehir İl Başkanlığı tarafından ‘Bilim ve Demokrasi Işığında Yükseköğretimi Yeniden Düşünmek’ başlıklı Yükseköğretim Buluşması programı düzenlendi. Programa CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partililer, akademisyenler ve üniversite öğrencileri katıldı.

    “Olağanüstü durumla karşı karşıyayız ve bu durumda olağan davranışlar sergilemek mümkün değil”

    Programda, kayyum atamaları hakkında konuşan CHP Lideri Özel, “Geçtiğimiz hafta Esenyurt’ta, Türkiye’nin en büyük ilçesinde, Cumhuriyet Halk Partili bir belediye başkanına kayyum atandı ve gündem bir anda tamamen buraya odaklandı. Biz de hafta sonu kampımızı iptal ederek bütçe görüşmeleri öncesinde partimizi kampa alıyoruz. Hem bütçeyi hem partimizin genel siyasetiyle meclis grubunun uyumunu konuştuğumuz, tartıştığımız ve nasıl bir bütçe dönemi geçireceğimizi, halkın bütçesini nasıl savunacağımızı ele aldığımız bir kamp yapıyoruz. Onu da iptal ederek İstanbul’a koştuk hep beraber. Merkez Yönetim Kurulu’nun başkanı olmak üzere meclis kurulumuzu, parti meclisimizi, yani partinin kurultay dışındaki bütün yetkili organlarına İstanbul’da topladık. Sonunda bir sonuç tespit ettik. Biz olağanüstü durumla karşı karşıyayız ve bu durumda olağan davranışlar sergilemek mümkün değil. Ben de bütün programlarımı iptal ettim ve yeni gelişmelere göre programları revize etmeye başladık” dedi.

    “YÖK’ü kaldırıp üniversiteleri özgürleştireceğiz”

    KYK yurtlarının yetersiz olduğunu ve öğrenciler açıkta kaldığını iddia eden Özgür Özel, “Türkiye’de KYK yurtları öğrencilerin sadece yüzde 13’ünü barındırabiliyor. Bu rakamın daha iyi olduğu Anadolu şehirleri var. En felaket durum İstanbul’da. Sadece yüzde 2,6. Yani üniversiteyi açıyorsun, öğrenciyi alıyorsun. Okula kaydını yaptırıyor, başını sokacak yer arıyor. 100 öğrenciden 97 buçuğuna İstanbul’da, ‘Başının çaresine bak kardeşim’ diyor. Ya da Türkiye’de 100 öğrenciden 87’sine, ‘Git nerede kalırsan kal’ diyor. Devlet olarak böyle yapıyorsun. Tabii buna koca bir ‘Niye’ diye bakmak lazım. Örneğin finans modelleri tartışılır. İhtiyaç var mı, tartışılır. Bu ülkede boğaza köprü yapmaya paraları var, imkanları var. Finans bir şekilde bulduruyorlar, hepimizi borçlandırıyorlar. Yıllarca ödüyorlar falan. O tartışmaları ve eleştirileri hepsini bir kenara bırakarak tünele para var, köprüye para var, TOKİ’nin lüks konutlar yapmasına para var. Her şeye para var ama öğrenci yurduna para yok. TOKİ’ye bir talimatla bütün şehirlerde ihtiyaç kadar öğrenci yurdu yaptırmak o çok övünülen projelerin herhangi bir tanesine bulunacak kaynak da çözülebilecek bir iş. Bu ülkede kimse öğrenci yurduna kaynak aktarılmasına itiraz etmez ama yapmıyorlar. Niye? Son derece politik, son derece siyasi, son derece kötü niyetli. Çünkü başını sokamayan birinin karşısına bir cemaatin, bir tarikatın temsilcilerinin geçmesine, ‘Hay hay, buyurun bizim yerimiz var’ demesine ve orada barınma sorunu çözülürken bir başka ilişkilenme biçimiyle o öğrencilerin kendi dünya görüşlerine göre kanalize edilmesini, onların kendilerine borçlandırılmasını ve ileride onların kendilerince belli noktalara taşınmasını planlayan ve bunu geçmişte başarmış olan FETÖ örgütü tek değil. Fethullahçı örgüt döndü kurşun sıktı, terör örgütü oldu, öyledir. En sert mücadeleye devam edilmeliydi ama henüz kuruşun sıkmamış olanlar veya kurşunu fiziki olarak sıkmak yerine başka türlü anayasal düzeni hedef alanlar, Cumhuriyeti hedef alanlar, kurucu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e husumet duyanların çeşitli kurumları ele geçirmekte olduğunu, onu da yine öğrenci yurtlarından başlayarak yaptıklarının altını kalın çizgilerle çizmek isterim. Biz ne yapacağız? Biz YÖK’ü kaldırıp, bu üniversitelerin sırtında bir yük olmaktan çıkarıp, üniversiteleri özgürleştireceğiz. Üniversitelerin hem bilimsel hem yönetsel özerkliğini sağlayacağız ve anayasal güvence altına alacağız” diye konuştu.

    “Ahmet Türk’e kayyum atayacak kadar ileri gidebiliyorlar”

    Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün görevden alınarak yerine kayyum atanmasına da değinin CHP Genel Başkanı Özgür Özel, şu ifadeleri kullandı:
    “Ben 2011’de CHP’nin Cezaevi Komisyonu Üyesi olarak aynı ziyarette hem Cumhuriyet Halk Partisi’nden Mustafa Balbay’dan haber alıp hem Milliyetçi Hareket Partisi’nden seçilmiş milletvekilini hem de o günkü HDP bugünkü DEM çizgisinden seçilmiş 4 milletvekilini aynı Silivri Cezaevi’nde ziyaret ediyorum. Aynı rapor yazılıyor, aynı gazetelerde haberleştiriliyor. O milletvekillerinin FETÖ’cülerin kumpasıyla içeride tutulduğunu ve bizim haklı, o gün tuttuğu pozisyon itibariyle Tayyip Bey’in haksız olduğunu söyledik. O günlerin kudretli savcısı Zekeriya Öz, ülkeyi nasıl terk etti kimse bilmiyor ama bir fare gibi kaçtı. Şimdi başka savcılar var. Yeni kumpaslar kuruyorlar ve tek hedefleri var, bir pazarlık. Ama Esenyurt’taki CHP’li belediye başkanına, Mardin’deki Ahmet Türk’e kayyum atayacak kadar ileri gidebiliyorlar. Biz samimi bir yerden bakıyoruz, diyoruz, ‘Bir sorun konuşulacaksa gelin mecliste konuşulsun.’ Masanın etrafında tüm siyasi partiler yerlerini almalıdır. Açık ve şeffaf olunmalıdır, toplumsal mutabakat sağlanmalıdır. Bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak, temel yaklaşımımız şudur ki hiçbir Kürt, ‘Ben ikinci sınıf vatandaş hissetmiyorum’ diyene kadar bu sorun demokratik yollarla çözülmelidir ama bu çözüm aranırken olmazsa olmaz kırmızı çizgimiz, toplumsal mutabakat olmalı.”

  • Deniz Baykal’ın kızından CHP eleştirisi

    Deniz Baykal’ın kızından CHP eleştirisi

    Aslı Baykal X hesabından yaptığı paylaşımda “CHP’lilerin kendi içlerinde yapmış olmaları gereken ama hiç aldırmadıkları temizlik hükümet tarafından yapılıyor. Devamı rahatlıkla gelebilecek bir süreç. Tusaş saldırganının kardeşinin de CHP belediyesinde çalışıyor olması tesadüf mü” ifadelerine yer verdi.

    “Ana muhalefet partisinin kurduğu yanlış işbirliklerinin bir gün bir şekilde ortaya çıkacağı belli idi ve ortaya çıkmaya başladı”

    Baykal paylaşımının devamında, “Ana muhalefet partisinin kurduğu yanlış işbirliklerinin bir gün bir şekilde ortaya çıkacağı belli idi ve ortaya çıkmaya başladı. Seçimleri almak ve Türkiye’yi bir yöne doğru sürüklemek için kurulmuş olan ittifakların bu kadarla kaldığını düşünmek hayal. CHP’yi sahipsiz bırakıp yeniden tasarladılar; belediyelerin ve gelirlerin artması ile tasarım iyice derinleşti ama Türkiye’yi tasarlamaya güçleri yetmiyor şimdilik” ifadelerini kullandı.

  • Özgür Özel, Ankara Garı’ndaki anıt açılışına katıldı

    Özgür Özel, Ankara Garı’ndaki anıt açılışına katıldı

    CHP Genel Başkanı Özgür Özel, 10 Ekim Anıtı’nın açılışında yaptığı konuşmada, saldırının gerçekleştiği gün ne kadar terör örgütü ve teröristin varsa harekete geçtiğini ve geçirildiğini ifade ederek, “Kokteyl terör dendi, o dendi, bu dendi. Sonuçta Ankara ve Türkiye biraz önce söylediğim çok sayıda eylemle ama bunlardan ilki Suruç’ta 33 gencin katledildiği eylemdi.

    İşaret fişeği seçimlerden iki gün önce Diyarbakır’da mitingde patlayan bomba ile oldu. Ama buraya o görevi yapmaya gelen cani katil tanıdık biriydi. Veli Ağbaba’nın başkanlığında oluşturulan DEAŞ’ı Araştırma Komisyonu, Adıyaman’a gitmişti. İslam Çay Ocağı diye bir çay ocağında bombacının çay içtiğiıs, arkadaşlarıyla konuştuğunu ve Suruç bombacısının kardeşinin DEAŞ’ta olduğunu, her an yeni bir eyleme katılabileceğini söylediler. Raporda yazdı. O geceyi anlatan herkes Manisa’dan gelen, İzmir, Sinop, Trabzon, Adıyaman’dan herkes şunu söylüyor; ‘Öyle güvenlik önlemleri olur ki normalde her şehrin girişinde durdururlar. Her şehrin girişinde kimlik toplarlar. Her şehrin girişinde GBT bakarlar, yarım saat sonra salarlar. Biz otobüsleri o yüzden çok erken çıkardık. Bir baktık hiç durmadan Ankara’ya vardık’. O gece Ankara’ya gelen kimseyi durdurmadılar. Suriye’den girip buraya gelene kadar önüne hiçbir engel çıkarılmayan canlı bombaya adeta sakın resmi polisten bahsettiğimizi sanmayın ama birileri eskort verdiler. Önünü, yolunu açtılar” dedi.

    “Orada gördüklerine insan, insan demeye utanıyor”

    Gerçekleştirilen saldırının detayları aydınlandığında Türkiye’de birçok şeyin aydınlanacağını söyleyen Özel, sözlerine şöyle devam etti:

    “DEAŞ mensuplarının kimini salıyorlar, bir daha dolaşsın, bir daha tutuyorlar, kimine müebbet veriyorlar. Ne önemi var? Affedersin çok kötü bir şey söylemeyeyim ama orada gördüklerine insan, insan demeye utanıyor. Bıraksalar, yarın talimat verseler her birimizin içini açar kalbini yerler. Öyle kalpsiz, vicdansız, öyle vahşi adamlar. Ama o eylemi burada kim yaptırdı, sonuçlarından kim istifade etti? Türkiye’deki bütün terör örgütlerini bir anda kim kanlı eylemler için harekete geçirdi, o mekanizma nasıl işledi, bundan kim istifade etti? Bir dönüp ona bakmak lazım. Bir gün bakacağız.”

    Kötülüğün iyi insanların cesaretiyle, ferasetiyle, mücadelesiyle kaybettiğini belirten Özel, “Bugün kötülük mevzisini daha kaybetmiştir. 104 insan hayatını kaybetmiş, onları korumakla mükellef devlet görevini yapmamış. Bir facia ortaya çıkmış. Anmak için anıt yapacaksın, ona direniyor kötülük. 9 yıl sonra siz o güçlü yüreklerinizle o kötülükten bir mevzi daha aldınız. Kötülük geriliyor. Biz kötülüğü hep beraber yeneceğiz. Bunu öyle kaba siyasetle, sözde siyasetle değil hissederek yeneceğiz. Hissederek, şuramızda hissederek yeneceğiz. Çünkü onların kötülüğüne karşı ancak ve ancak sizin yüreklerinizin haklı gücü ve onuru onları yenebilir. Biz yanınızdayız. Olmaya devam edeceğiz. Hep yanınızda olduk, bundan sonra da olacağız. Sizden ilham aldık, almaya devam edeceğiz. Sizden güç alıyoruz, almaya devam edeceğiz. Günü gelince bu kötülüğü bütün mevzilerden söküp atıp, iyilerin iktidarını, onurlu insanların iktidarını, haklıların iktidarını, mağdurların ve mazlumların iktidarını kuracağız. Sonra o kötülerden teker teker hesap soracağız. Ant içiyorum buna. Önünüzde buna ant içiyorum” açıklamasında bulundu.

    “Barış ve kardeşlik içerisinde yaşama kararlılığımızla tek yürek olduğumuzu vurguluyoruz”

    Açılışta konuşan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı (ABB) Mansur Yavaş ise anıtın sadece bir yapı olmadığını, aynı zamanda geçmişte yaşanan acının ve verilen kayıpların bir simgesi olduğunu kaydederek, “Bu anıt kaybettiğimiz canların hatırasını yaşatmanın yanı sıra teröre karşı duruşumuzun ve barış arayışımızın güçlü bir ifadesidir. Burada yalnızca kayıplarımızı anmakla kalmıyor, aynı zamanda barış ve kardeşlik içerisinde yaşama kararlılığımızla tek yürek olduğumuzu vurguluyoruz” dedi.
    CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in yanı sıra ABB Başkanı Mansur Yavaş, il ve ilçe örgütleri ile saldırıda hayatını kaybedenlerin ailelerinin katıldığı açılış töreni, anıta karanfil bırakılmasıyla son buldu.

  • CHP’li başkanlardan Gülşah Durbay’a destek

    CHP’li başkanlardan Gülşah Durbay’a destek

    CHP’li il başkanları, Durbay’a atılan iftiraların haksız ve çirkin olduğunu belirterek, şu ifadelere yer verdi:

    “Manisa Şehzadeler Belediye Başkanımız Gülşah Durbay’a atılan adi iftiraların karşısındayız. 18 yaşından bugüne dek cumhuriyet değerlerini savunmak için partimizin her kademesinde mücadele eden, gençlik kollarımızda yetişmiş, bizlerin yoldaşı ve kardeşi olan Gülşah Başkanımıza 81 il örgütü olarak sahip çıkıyor ve kendisine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.”

    Açıklamada, Durbay’ın genç yaşta siyasette verdiği mücadele ve başarılarına değinilirken, özellikle kadınların siyasetteki ve iş hayatındaki rollerinin artırılması gerektiği vurgulandı. CHP’li başkanlar, Durbay’ın zor bir hastalığa yakalandığını üzülerek öğrendiklerini ifade ederek, bu zor süreçte Durbay’a yapılan saldırıyı insanlık dışı olarak nitelendirdi.

    “Gülşah Başkanımız, kadınların siyasette, iş hayatında ve karar alma mekanizmalarında daha aktif roller üstlenmesi gerektiğine inanan ve bu uğurda mücadele eden bir cumhuriyet kadınıdır. Cumhuriyet Halk Partisi’nin neferleri ve yol arkadaşları olarak bizler de onun yanındayız.”

    Ayrıca, açıklamada İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının ardından artan kadına yönelik şiddet olaylarının hem fiziksel hem de psikolojik açıdan daha görünür hale geldiği vurgulandı. Gülşah Durbay’a yapılan saldırının, kadına yönelik şiddetin bir türü olduğu ve bu saldırının politik bir yapıdan kaynaklandığı ifade edildi.

    Son olarak CHP il başkanları, 31 Mart 2024 yerel seçimlerine dikkat çekerek, partilerinin bu süreçte hedeflerine ulaşacağına inandıklarını belirttiler. Açıklama, CHP’nin her türlü saldırıya karşı tek vücut olarak en sert tepkiyi göstereceği mesajıyla sona erdi.

    “Şunu herkes çok iyi bilsin ki; İktidar hedefine kilitlenmiş ve birbirlerine kenetlenmiş Cumhuriyet Halk Partilileri hiçbir güç yolundan çeviremeyecektir.”

  • CHP’li Başkan, uyuşturucu üretirken yakalandı

    CHP’li Başkan, uyuşturucu üretirken yakalandı

    Alınan bilgilere göre, Bilecik İl Jandarma Komutanlığına bağlı ekipler merkeze bağlı Bayırköy Beldesinde hazine arazisinde yasadışı kenevir ekimi yapıldığı duyumu alınması üzerine hemen harekete geçti.

    Jandarma ekipleri hemen olay yerine giderken daha sonradan CHP Bayırköy Belde Başkanı olduğu öğrenilen Osman K.’yi arazide ekili halde 3 kök kenevirlerle uğraştığı ve bakımını yaptığı esnada suçüstü yakaladı.

    Ekipler şahsın Bayırköy Belde Belediye Başkan Yardımcısı olan babasına ait arazide kurtulmaya bırakılmış bir miktar kenevir de buldu.

    Öte yandan, şahsın üzerinde yapılan aramada 35 gram esrar, 2 gram kenevir tohumu, 1 gram metamfetamin çıkarken, 1 adet uyuşturucu içme aparatı olarak kullanılan payp diye tabir edilen malzemeye el konuldu.

  • “Çocuklarımızı koruyamayan bir politika kabul edilemez”

    “Çocuklarımızı koruyamayan bir politika kabul edilemez”

    Açıklamaya, CHP Gemlik İlçe Başkanı Servet Pehlivan ve Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren’de ve çok sayıda Cumhuriyet Halk Partili destek verdi.

    CHP Gemlik Gençlik Kollarının açıklaması şu şekilde;

    Türkiye genelinde son dönemde yaşanan çocuk istismarı olayları, toplum vicdanında derin yaralar açmaya devam ediyor. Çocuklarımızın korunması gereken bir ülke, maalesef onların en savunmasız oldukları anda bile yeterince korunmadığı bir hal almıştır. CHP Gençlik Kolları olarak, çocuklarımıza yönelik istismar vakalarına karşı sessiz kalmayacağımızı bir kez daha vurguluyoruz.

    Geçtiğimiz aylarda ülke gündemini sarsan Narinler Rabialar Ecrinler ve Leylalar gibi çocukların başına gelen trajik olaylar, Türkiye’de çocuk haklarının ne denli ihmal edildiğini açıkça göstermiştir. Bu masum çocuklar, maalesef hem adalet sisteminin zafiyetine hem de devletin etkisiz politikalarına kurban gitmiştir. Özellikle Rabia Naz’ın ölümünde yaşanan soruşturma sürecinin yetersizliği, Türkiye’de adaletin ne denli eksik işlediğini gözler önüne sermektedir.

    Hükümetin çocuk istismarlarına karşı uyguladığı mevcut politikalar ve tedbirler, ne yazık ki yeterli değildir. Önleyici sosyal politikaların yok denecek kadar az olması, faillerin cezalandırılmasında yaşanan gecikmeler ve yetersiz cezalar, çocuklarımızı korumasız bırakmaktadır. Her gün bir yenisinin eklendiği istismar vakalarına karşı acil ve kapsamlı önlemler alınmadığı sürece, bu korkunç vakaların önü alınamaz.

    CHP Gençlik Kolları olarak şu çağrıyı yapıyoruz:

    1. Çocuk Koruma Kanunu’nun Güçlendirilmesi: Mevcut yasal düzenlemeler, istismarcılara karşı caydırıcı olmaktan uzaktır. Yargı süreçleri hızlandırılmalı, cezalar ağırlaştırılmalı ve istismarcıların yeniden topluma karışmalarının önüne geçilmelidir.

    2. Sosyal Politikaların Geliştirilmesi: Çocuk istismarını önleyici eğitim programları hayata geçirilmeli, okullarda ve ailelerde bilinçlendirme çalışmaları artırılmalıdır. Ayrıca, risk altındaki çocuklar için sosyal hizmetler güçlendirilmelidir.

    3. Adaletin Tesis Edilmesi: Çocuk istismarına karışan kişiler için hukuk sisteminin bağımsız ve hızlı çalışması sağlanmalıdır. Hiçbir şekilde baskı altında kalmadan, adil bir şekilde bu davalar sonuçlandırılmalıdır.

    4. Sivil Toplumun Güçlendirilmesi: Çocuk hakları savunucusu sivil toplum kuruluşlarıyla daha yakın işbirliği yapılmalı ve onların sesine kulak verilmelidir. Çocuklarımızın geleceğini korumak, sadece hükümetin değil, tüm toplumun sorumluluğudur.

    Çocuklar, bu ülkenin geleceğidir. Onları koruyamayan bir hükümet, geleceğimizi de koruyamaz. CHP Gençlik Kolları olarak, çocuklarımızın güvenliğini ve refahını sağlamak adına mücadelemize devam edeceğiz. Tüm toplumu bu önemli soruna karşı duyarlılığa ve harekete geçmeye davet ediyoruz.

    Sen yeter ki gül çocuk Cumhuriyet Halk Partisi her zaman seninle.

  • ”CHP’li yöneticiler eş dost yerleştirdi”

    ”CHP’li yöneticiler eş dost yerleştirdi”

    AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Tanıtım ve Medya Başkanı Hamza Dağ, çeşitli programlara katılmak ve temaslarda bulunmak üzere bulunduğu Kilis’te AK Parti Teşkilatı ile buluştu. Dağ, partililerle düzenlenen programda önemli açıklamalarda bulundu.
    Kilis’te partililerle bir araya geldiği programda önemli açıklamalarda bulunan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Tanıtım ve Medya Başkanı Hamza Dağ, “Milletimizin bağrında filizlenen AK Parti’miz, 23 yaşında genç, dinamik bir siyasi partidir. Bu sürecin 22 senesi ise iktidarda geçmiş, bu süreç partimize gençlik kadar tecrübe de katmıştır. Bu enerji ve dinamizmle önümüzdeki kongre sürecinde 81 ilimizi, ülkemizin her bir noktasındaki ilçelerimizi karış karış gezerek 85 milyonun sesine kulak vereceğiz. Hangi şartlar altında nereden nereye geldiğimizi, bugünü ve yarına dair hayallerimizi hep birlikte konuşup, istişare edeceğiz. AK Parti’nin hizmet siyasetine gölge düşürmeye çalışanlar, bugün icraat ve hizmet adına bir taş üstüne taş koymadı” dedi.

    “CHP’li yönetimler eş ve dostlarını belediyelere yerleştirdiler”

    31 Mart Yerel ve İdareler seçimlerinden sonra son 6 aylık süre içerisinde CHP’li yerel yönetimlerin hizmet getirmediğini söyleyen Dağ, “CHP, geçmişte olduğu gibi, damarlarına işleyen hizmetsizlik ve skandallarıyla gündeme geldi. İzmir’de yaklaşık 15 yıldır yüzeceğiz vaadi verdikleri körfezin hali ortada. Ölü balık ve çöp artıklarından yüzmeyi bırakın kıyısına dahi yaklaşılamıyor. İstanbul’a bir türlü uğrayamayan belediye başkanı, bir bakıyorsunuz Roma’da, bir bakıyorsunuz Paris’te, bir bakıyorsunuz Almanya’da. Vaniköy’deki kaçak villaya göz yumar, çileye dönüşen trafiğe çözüm aramaz. İstanbul’daki vatandaşların hali ortada. Sürekli arızalanan, yanan ve binalara çarpan otobüsler, düz yolda çarpışan metrobüsler. Ankara‘yı 2019’dan bu yana yönetenlerin bir tane büyük projesi olmadı. Bunlar da yetmezmiş gibi belediyelerdeki beceriksizliklerini unutup, CHP Genel Merkezinde koltuk mücadelesine düştüler. Birbirlerine konuşma süresi üzerinden operasyon bile yapmaya başladılar. Haklarını da yemeyelim her şeyi de kötü yapmıyorlar. Eş, dost, akrabalarını itinayla belediyelere yerleştirdiler” ifadelerini kullandı.

    “CHP’li milletvekilinin arabasında 2 milyon TL değerinde kaçak elektronik sigara yakalandı”

    CHP’li Edirne milletvekilinin arabasından 2 milyon TL değerinde kaçak sigara ve aparatların çıktığını dile getiren Dağ, “Son birkaç gündür Türkiye, CHP Edirne Milletvekili Ediz Ün’ü konuşuyor. Konuşuyor konuşmasında da, Ün’ün aracında 2 milyon değerinde kaçak elektronik sigara ve aparatları yakalandı. Bunun üzerine açıklama yapan Ün, suçu da şoförüne atarak “Atatürk’ün ilke ve hedefleri doğrultusunda çalışıyoruz” dedi. Dün ortaya çıktı ve aynı milletvekilinin aracı 61 defa Bulgaristan’a girip çıkmış” şeklinde konuştu.

    “CHP tıpkı beyni bozulan cep telefonu gibi, tam tamir oldu diyorsunuz, yine bozuluyor, yine ayarları kaçıyor”

    CHP’li yönetimlerinin halinin içler acısı olduğunu söyleyen Dağ, “Hem çevreye sahip çıkmıyorsun, hem vatandaşa hizmet etmiyorsun, partiden biri çıkıp da, böyle bir olaya neden Atatürk’ü karıştırıyorsun demiyor, diyemiyor. CHP işte böyle bir partidir. Öte yandan, CHP Genel Başkanı Özel’in son zamanlarda kafası baya bir karışık. Kurultay günü Cuma namazına gitmiyor. Halktan tepki alınca da cami açılışına koşuyor. Sonrasında rakının fiyatını ucuzlatmayı vadediyor. Şaka gibi, nerden bakarsınız bakın tutarsızlık, ciddiyetsizlik, vizyonsuzluk. Her tarafa selam çakacağım diye bir adım ileri gidemiyor olduğu yerde dönüp duruyor. CHP tıpkı beyni bozulan cep telefonu gibi. Tam tamir oldu diyorsunuz, yine bozuluyor, yine ayarları kaçıyor” diye konuştu.

  • “Bakanlık finansal çöküş yaşıyor”

    “Bakanlık finansal çöküş yaşıyor”

    Erhan Adem yazılı açıklamasında şu değerlendirmelere yer verdi:

    “Bakanlığın yönetimindeki ciddi zafiyetler, sadece kurumu değil, çiftçilerimizi ve tarım sektörümüzü de büyük bir tehlikeye sürüklüyor. Sayıştay’ın raporuna göre bakanlık adeta müflis bir tüccar gibi iflasın eşiğinde olup, çiftçimize ve gıda üretimimize ciddi zarar verdiği anlaşılıyor.

    Bakanlığın 2023 yılı finansal sonuçlarına baktığımızda, gelir ve gider dengesi çok büyük bir çöküşe işaret ediyor. Bakanlığın 175 milyar TL zarar ettiğini görüyoruz. Yani bakanlık, ürettiği hizmetlerden kazandığı her 1 TL’ye karşılık 10 TL harcıyor. Bu durum sürdürülemez bir tabloyu açıkça ortaya koyuyor. Bu denli büyük zarar eden bir bakanlık, çiftçiye nasıl destek verebilir? Bakanlık kendi giderlerini bile karşılayamazken, çiftçilerin mazot, gübre ve yem gibi temel ihtiyaçlarını nasıl destekleyecek? Sorusu akıllara geliyor.

    Rakamlar ortada; Bakanlık, 193 milyar TL harcamış, ancak bu harcamaların çok büyük bir kısmı (yaklaşık 147 milyar TL) başka projelere ve transferlere gitmiş. Çiftçiye doğrudan katkı sağlaması gereken bu paraların nereye harcandığı konusunda ciddi bir şeffaflık eksikliği var. Bakanlık, çiftçilerimize değil, başka alanlara bu kaynakları aktarıyor. Oysa bu paralar doğru yönetilseydi, tarımda üretkenlik artırılabilir, çiftçilerimizin mali yükü hafifletilebilirdi.

    Bakanlığın borçlarına baktığımızda, kısa vadede ödemesi gereken borçlar neredeyse 13 milyar TL seviyesinde. Ancak elinde bu borçları ödeyecek nakit yok. Bakanlığın elindeki varlıklar, kısa vadeli borçların sadece yarısını karşılayacak seviyede. Bu borç yükü ve nakit sıkıntısı, tarımsal desteklerin aksamasına, çiftçilere ödemelerin gecikmesine ve tarım projelerinin ertelenmesine yol açıyor.

    Bu tabloda, çiftçinin girdi maliyetleri artarken, bakanlık destekleri ödeme güçlüğüne düştüğü için, çiftçimiz de doğal olarak borç batağına sürükleniyor. Bu, yalnızca çiftçiyi değil, soframıza gelen gıdanın da zamlanmasına neden oluyor. Gıda enflasyonu işte bu kötü yönetimin doğrudan sonucudur.

    Bakanlığın öz kaynaklarına baktığımızda 243 milyar TL birikmiş zarar olduğu görülüyor. Bu, bakanlığın yıllardır kötü yönetildiğini ve zarar ederek ülke tarımını zayıflattığını gösteriyor. Bakanlık kendisini bu zarar girdabından kurtaramazsa, tarımsal destekler ve yatırımlar da sürdürülemez hale gelecektir. Bu birikmiş zarar, çiftçilerimizin geleceğini ipotek altına almaktan başka bir şey değildir.

    Bakanlığın mali yapısının bu kadar kötü olması, doğrudan çiftçimizin cebine yansımaktadır. Bakanlık borç içinde yüzüyorsa, çiftçiye yeterli desteği nasıl verecek? Çiftçilerimizin her gün artan maliyetleriyle başa çıkması gerekirken, bu kötü yönetim, tarım sektörünü daha da zor duruma sokacaktır. Mazot, gübre ve yem gibi temel girdilerin fiyatları zaten artmış durumda. Bakanlığın bu mali darboğazda olması, desteklerin aksamasına ve çiftçilerin maliyetlerinin daha da yükselmesine yol açacaktır. Çiftçimizin ürünlerini üretip satması gittikçe zorlaşıyor, çünkü bakanlık, tarımı ayakta tutmak yerine, borç batağında yüzüyor.

    Sayıştay raporu, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın nasıl kötü yönetildiğini net bir şekilde ortaya koymuştur. Harcamaların kontrolsüzlüğü, bütçenin yanlış yönetilmesi ve borçların birikmesi, bakanlığın geleceğini olduğu kadar tarım sektörümüzün de geleceğini tehlikeye atmaktadır. Bu bakanlık, tarıma, çiftçiye ve köylüye fayda sağlayamıyorsa, bu tabloya dur denmesi şarttır. Bakanlık kendisine bile fayda sağlayamazken, Türkiye’nin gıda güvenliğini nasıl sağlayacak? Çiftçimizi nasıl koruyacak? Türkiye’nin geleceği tarımsal üretimde ve çiftçilerimizin güçlenmesinde yatıyor. Bu kötü gidişe hep birlikte dur demek zorundayız!”

  • CHP Bursa’dan coşkulu 101. yıl kutlaması

    CHP Bursa’dan coşkulu 101. yıl kutlaması

    Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Başkanlığı’nın partinin 101. yıl dönümü dolayısıyla gerçekleştirdiği kutlama programı Merinos Atatürk Kültür ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşti. Programa Bursa Milletvekillleri Hasan Öztürk, Orhan Sarıbal, Parti Meclisi üyesi Canan Taşer, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren, Mustafakemalpaşa Belediye Başkanı Şükrü Erdem ve Harmancık Belediye Başkanı Haşim Ali Arıkan, çok sayıda partili ve vatandaş katıldı.

    Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından programın açılış konuşmasını gerçekleştiren CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, “Bu parti, savaş meydanlarında kurulan ve yok olmanın eşiğindeki bu ülkeyi, uçurumun kenarından alan partidir. Yüzyıllar boyunca virane kalmış Anadolu’yu tren sesleriyle, fabrika düdükleriyle inleten, tersaneler, demiryolları, köprüler, barajlar, havalimanları inşa eden, okuma yazma bilmeyen bu yoksul halka, okuma yazmayı öğreten, köy enstitülerini, halkevlerini, üniversiteleri kuran, köylülerin sırtındaki vergi yükünü kaldıran, köylüye toprak dağıtan partidir. Bu parti, demiryollarını, elektrik ve gaz şirketlerini, yabancıların elinden alıp millileştiren, 1926 yılında uçak fabrikası açıp, bu ülkeyi, uçak ihraç edebilen 4 ülkeden biri yapan partidir” diye konuştu.

    “31 MART BURSA’DA KIRILMA NOKTASIYDI”

    Konuşmasında 31 Mart seçimlerinin Bursa için kırılma noktası olduğuna dikkat çeken İl Başkanı Yeşiltaş, “Bursa’da, çok partili siyasi hayata geçtikten sonraki en büyük başarımızı elde ettik. Bugün, büyükşehirde elde ettiğimiz başarının yanında, ilçeler bazında, bu kentin nüfusunun büyük bölümü, Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanları tarafından yönetiliyor. Artık Bursa’da, toplumun geniş kesimleriyle diyalog kurmanın yolu sonuna kadar açılmıştır” dedi.

    Cumhurbaşkanlığı seçimleri için de mesaj veren Yeşiltaş, “Cumhuriyet Halk Partisi, Türkiye’de açık ara farkla iktidar olacak. Ve Çankaya’da Cumhuriyet Halk Partili bir Cumhurbaşkanı oturacak” diye konuştu.

    VAR BİR ÇARESİ

    AKP iktidarı yüzünden perişan olan halkın hiçbir zaman endişeye kapılmaması gerektiğini vurgulayan Yeşiltaş, “Her derdin var bir çaresi. Onun da adı Cumhuriyet Halk Partisi… Önümüzdeki süreçte; öyle sahici, öyle haklı, omuz omuza ve yürek yüreğe bir mücadele vereceğiz ki, Cumhuriyet Halk Partili olmaktan, her geçen gün daha fazla gurur duyacağız” dedi.

    Yeşiltaş’ın konuşmasının ardından program Sunay Akın ve Ferhat Livaneli Orkestrası’nın sahne almasıyla sona erdi.