Etiket: chp bursa

  • CHP Bursa’dan zam protestosu

    CHP Bursa’dan zam protestosu

    CHP Bursa İl Gençlik Kolları Bursa Kent Meydanı’nda zamları protesto etti.

    “Zam Duvarı” etkinliği adı altında yapılan protestoda CHP Bursa İl Gençlik Kolları Başkanı Yalçın Yazıcı, Tarkan’ın son günlerin en çok konuşulan şarkısından esinlenerek “Hepsi Geççek” yazarken, CHP Bursa İl Başkanı İsmet Karaca ise CHP İl Başkanlığı’na gelen 11 bin 500 liralık fahiş zamlı faturaya atıfta bulunarak zam panosuna “ödemiyoruz” notunu düştü. Katılımcılar daha sonra zamların geri çekilmesi talebini içeren imza kampanyasına katıldı.

    YAZICI: “HİÇ MERAK ETMEYİN, BU GÜNLER DE GEÇÇEK””

    CHP İl Gençlik Kolu Başkanı Yalçın Yazıcı, CHP Gençlik örgütlerinin 81 ilde bu etkinliği gerçekleştirdiğini belirterek, “Ülkemizde gelen fahiş zamlar, her gün artan fiyatlar vatandaşımızın belini büktü. Biz Gençlik Kolu olarak bugün Bursa’nın göbeğinde Kent Meydanı’nda vatandaşın sırtına yüklenen bu zamlara tepki göstermek üzere bir araya geldik” dedi.

    Yazıcı sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Aynı zamanda bir de Zam Duvarı kurduk. Vatandaşlarımız gelip buraya bu zam duvarına düşüncelerini yazabilsinler diye. 81 ilde devam ettirdiğimiz zam duvarı ve zamların geri alınması talebimizi içeren imza kampanyasını bir hafta daha devam ettireceğiz. Artık bu ülkenin gençleriyle, gençlerin geleceğiyle oynamayın, zamları geri alın! Hiç merak etmeyin, bu günler de geççek, geliyor gelmekte olan.”

    KARACA: “ELEKTRİK FATURASININ SON ÖDEME GÜNÜ GEÇTİ, GELİP KESMELERİNİ BEKLİYORUZ”

    Etkinliğe katılan CHP Bursa İl Başkanı İsmet Karaca da AKP iktidarının 20 yılın sonunda ülkeyi getirdiği noktanın çok net olduğunu vurguladı.

    Karaca şöyle konuştu:

    “CHP Bursa İlk Gençlik Kollarımız yaşadığımız dönemi simgeleyen bir çalışma yapıyor. AKP iktidarının ülkeyi getirdiği sürece bakıyoruz. Artık insanımız faturalarının derdinde. Bugüne kadar görülmeyen bazı tablolarla karşılaşıyoruz. Soğutulmuş meşrubatın farklı fiyattan satılmak durumunda kaldığı bir Türkiye’deyiz. Bu, elektrik icat olduğundan beri hiçbir yerde görülmemiş, bugüne kadar hiç uygulanmamış bir tablo. Elektriğin bu topraklarda kullanılmaya başlandığından buyana hiç böyle bir zam olmamıştı. Bursa İl binamıza astığımız elektrik faturası zaten bir gerçeği ortaya koyuyordu. 3 bin 400 lira gelen elektrik faturası sonraki ay 11 bin 500 lira geldi. Bu faturayı ödemeyeceğiz dedik, son ödeme günü geçti, gelip kesmelerini bekliyoruz. Emin olun ülkede milyonlarca vatandaş da aynı durumda. Bugün burada yapılan çalışma tarihe bir not düşmedir, simgesel bir çalışmadır. Bu çalışma için gençlerimizi kutluyorum.”

     

  • CHP Ekonomi Masası Bursa’da

    CHP Ekonomi Masası Bursa’da

    CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak birtakım temaslarda bulunmak üzere Bursa’ya geldi.  Parti olarak iktidara geldiklerinde izleyecekleri politikalardan bahseden Öztrak; “Güçlendirilmiş demokratik parlamenter sisteme geçeğiz. Tarafsız cumhurbaşkanı olacak. Kuvvetler ayrılığı, bağımsız yargı olacak. Seçim yasası değişecek, milletin vekilini millet seçecek, siyasi ahlak yasası çıkarılacak. Ekonomik Sosyal Konsey toplanacak. Ülkeyi istişareyle yöneteceğiz. Üreten Türkiye olacağız” dedi.

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, birtakım temaslarda bulunmak üzere Bursa’ya geldi. İlk olarak Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’na (BTSO) ziyaret eden Öztrak, burada iş insanlarıyla buluştu. Toplantıya CHP Genel Başkan Yardımcıları Lale Karabıyık ve Ahmet Akın, CHP milletvekilleri, BTSO Meclis Başkanı Ali Uğur ve iş insanları katıldı. Toplantıda konuşan BTSO Başkanı İbrahim Burkay, Bursa’nın ihracat potansiyelini, yapımı devam eden projeleri ve planlamaları anlattı.

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak ise Türkiye’nin genç nüfusa ve iyi yetiştirilebilir insan kabiliyetine sahip olduğunu belirterek, “Ülkemiz dünyada 4,5 saatlik uçuş mesafesindeki 58 ülkeye, 1,5 milyar nüfusa ve yaklaşık 30 trilyon dolarlık gayri safi hasıla yaratan ekonomiye ulaşan çok az ülkeden biridir” dedi.

    ‘DOĞRU TEŞHİS YAPMAK LAZIM’

    2001’de yaşanan ekonomik krizden sonra Hazine Müsteşarlığı görevinde bulunduğunu belirten Öztrak, “Bu bürokraside bu işleri yaparken gördüğüm bir şey var. Gerçekten doğru ilacı verdiğiniz zaman bu ülke çok hızlı toparlanabiliyor ama doğru ilacı verebilmek için de doğru teşhis yapmak lazım. Doğru teşhis yapamazsanız o zaman toparlanma da olmuyor. Dünya konjonktüründen kaynaklanan birtakım avantajlar saman alevi gibi yanıyor. İyi yönetemezseniz de hızla sönüyor. 2007 yılına kadar hükümetin götürmekte oldukları ellerinde bir program vardı ve Türkiye baya ciddi mesafeler kat ediyordu ama 2007 yılından sonra bu bitti. Rakamlara bakarsanız da bunu görebilirsiniz. 2013’ten sonra da Türkiye’nin büyüme modeli zaten iflas etti. Neydi o büyüme modeli? Dışardan parayı getir, ondan sonra bunu belli alanlara yatır, büyüme ekonomiyi şişir. Nereye yatır, döviz kazanmayacak betona yatır. Bu sonunda bizi ekonomik krize soktu” diye konuştu.

    ‘ÜLKEYİ İSTİŞAREYLE YÖNETECEĞİZ’

    Partisinin iktidara geldiğinde izleyecekleri politikalardan bahseden Öztrak, “Stratejimizi dört sütun üzerine inşa edeceğiz. Bu dört sütundan ilki hukuk devleti ve demokrasi. Güçlendirilmiş demokratik parlamenter sisteme geçeğiz. Tarafsız cumhurbaşkanı olacak. Kuvvetler ayrılığı, bağımsız yargı olacak. Seçim yasası değişecek, milletin vekilini millet seçecek, siyasi ahlak yasası çıkarılacak. Ekonomik Sosyal Konsey toplanacak. Ülkeyi istişareyle yöneteceğiz. Üreten Türkiye olacağız. İkinci sütunumuz o. Borçla şişirilen değil, üreterek zenginleşen Türkiye olacağız. Dijital ve yeşil ekonominin sunduğu yeni fırsatları kullanacağız. Eğitim politikasını paydaşlarla beraber yeniden oluşturacağız. İnsan gücü planlamasına önem vereceğiz. Üçüncü sütunumuz güçlü sosyal devlet. Kimseyi dışarda bırakmamamız lazım. Refah devleti 3.0 politika çerçevesi içinde hareket edeceğiz. Başta kadınlar ve gençler olmak üzere hiç kimsenin büyüme sürecinden dışlanmasına izin vermeyeceğiz. Çalışanlar ve emekliler olmak üzere herkes refah artışından payını alacak. Son sütün sürdürülebilirlik. Bozmadan, yok etmeden, kesintisiz kalınmanın yolunu bulacağız. Devlette kral değil, kural olacak. Sürdürülebilirlik ve ekosistem hakkı anayasal güvence altına alacağız” ifadelerini kullandı.

  • Kirasını ödeyemeyen esnafın icraya verilmesine tepki

    Kirasını ödeyemeyen esnafın icraya verilmesine tepki

    CHP Bursa İl Başkanı İsmet Karaca, salgın sürecinde işyerleri kapalı olan esnafa kira dayatması yapan ve ödenmeyen kiralar için de icra takibi başlatan Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nü düzenlediği basın toplantısıyla eleştirdi.

    Setbaşı’nda bulunan ve Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nden aylık kirası 190 bin lira olan Mahfel Kafe önünde basın açıklaması yapan İl Başkanı İsmet Karaca, ‘’Bilindiği gibi bir kaç yıldır ülkemiz ve dünya önemli bir sağlık sorunu yaşıyor. İnsanlık tarihinde dönem dönem yaşanan salgınların en büyüğü çağımıza denk geldi. Covid -19 salgını bütün dünyayı etkiliyor. Bu dönem içerisinde hayatın devamı için mevcut iktidarlar vatandaşlarını, esnafını, sanayicisini koruma anlamında bir takım adımlar atıyor. Bu tabloya bakıldığında yaklaşık iki yıldır, bu sorunu yaşayan özellikle de genelgeyle işyerleri kapatılan esnaf bu anlamda en büyük mağduriyeti yaşıyor. Tabii ki her şeyin başı sağlık, öncelikle pandemi döneminde hayatını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum’’ dedi.

    “Vakıflar ayakta zor duran esnafı icraya verdi”

    Kuruluş temelinde dayanışma ve hayır olan Vakıflar’ın kiraları ödeyemeyen esnafı icraya verdiğini ifade eden Karaca, sözlerini şöyle sürdürdü:

    ‘’Yargı kararı olmasına rağmen Vakıflar kira tahakkuk ettirmeye devam etti. Bursa’da Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün 2 bin kiracısı var. Hepsi ayn ısıkıntıyı yaşıyor. Bu firmaların, şirketlerin işyerleri pandemi sebebiyle zaten kapalıydı. Kapalı olduğu dönemler yetmiyormuş gibi esnaflar daha kendilerini toparlayamadan, vakıflar kiracılarına haciz gönderiyor, kira karşılığı olarak. İşte esnafa bakış açısı budur. Bakın burası özel bir ticarethane yeri gibi görülebilir fakat bulunduğumuz mekân tarihî bir mekândır. Bu bina Kuva-yi Milliye’ye ev sahipliği yapmış bir mekândır. Burada yaşayan yolu buraya düşen herkesin mutlaka bu tarihi binanın önünde bir anısı olmuştur. Onların anılarına tanıklık etmiştir. Buradan başlayarak Bursa’da iki bin tane, Türkiye’de on binlerce vakıf kiracısı bu zulmü yaşıyor. Yani, genelgeyle iş yeri kapanmayan esnafta, vatandaş sokağa çıkamadığı için bu süreçten olumsuz etkilendi. Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nü, vakıfların bağlı olduğu ilgili bakanlığı göreve çağırıyorum. Bu yanlıştan vazgeçin. Zaten ekonominin çarklarının çok zor dönmeye çalıştığı bu dönemde bir darbe de esnafa siz vurmayın. Bu yanlıştan vazgeçilsin bunu milletvekillerimiz aracılığıyla, bu süreci en üst noktalara taşıyacağız. CHP olarak bu süreçten olumsuz etkilenen esnafımızın da yanında olduğumuzu da Bursa kamuoyu ile paylaşmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Bursa Mudanya’da CHP’nin reklam afişleri Savcılık emriyle söküldü

    Bursa Mudanya’da CHP’nin reklam afişleri Savcılık emriyle söküldü

    Cumhuriyet Halk Partisi’nin 128 milyar dolarlık döviz rezervinin akıbetini sorduğu Mudanya’daki reklam panolarının kaldırılması ve ardından yaşanan gelişmeler günün konusu oldu. CHP Bursa İl Başkanı İsmet Karaca, partisince Mudanya’da asılan billboardların Savcılık emriyle sökülmesinin, iktidarın kötü ekonomi yönetimi nedeniyle erittiği Merkez Bankası rezervinin akıbetinin sorulmasından duyduğu rahatsızlığı gösterdiğini söyledi.

    “128 milyar dolar nerede?” sorusundan neden bu kadar rahatsız olunduğunu soran Karaca, yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

    “Mudanya’da asılan billboardlarda 128 milyar doların akıbeti soruluyordu. Demokratik ülkelerde soru sormak doğaldır. Asılan billboardlarda da bir suç unsuru yok. Gündüz saatlerinde asılan billboardlar akşam saatlerinde Savcılık emriyle sökülmüş. Genel Başkan Yardımcımız Lale Karabıyık, Bursa milletvekillerimiz Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Yüksel Özkan ve Erkan Aydın, Mudanya İlçe Başkanımız Ömer Aydın ile Nilüfer İlçe Başkanımız Fırat Yılmaz ve hukukçu arkadaşlarımızla billboardların kaldırılma nedenini öğrenmeye çalıştık. Durumu gece tutanak altına aldık. Savcılığın yaptığı bu işlemle ilgili elbette ki yasal yollardan itiraz edeceğiz. Gece hem Bursa Valiliği ve hem de Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı, reklam panolarını kaldırma kararı veren Mudanya Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ suçundan resen soruşturma başlatıldığını duyurdular. Burada konu hakaret konusu değildir. Konu, 128 milyar doların akıbetinin sorulmasından AKP iktidarının duyduğu rahatsızlıktır.”

    HER YERE PANKART ASILACAK: 128 MİLYAR DOLAR NEREDE?

    Mudanya’daki gelişmeleri parti üst yönetiminin de yakından takip ettiğini belirten Karaca, “Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu Haber Global’de yayımlanan Buket Aydın ile Koltuk programındaydı. Konuyu oradan kamuoyuna duyurdu. Yayından çıkınca sosyal medyadan da ‘128 milyar dolar nerede’ diye sordu. Genel Başkanımızın talimatı var. Türkiye genelinde tüm CHP binalarına pankartla ‘128 milyar dolar nerede’ sorusu asılacak” dedi.

    KARACA VE MİLLETVEKİLLERİ TUTANAĞI PAYLAŞTI

    CHP Bursa İl Başkanı İsmet Karaca ile Bursa milletvekilleri ile ilçe başkanlarının gece 00.30’da imzaladığı tutanak da sosyal medyada paylaşıldı. Tutanakta şu ifadelere yer verildi:

    “09.04.2021 tarihinde saat 11:00’da CHP Mudanya ilçe Başkanlığı tarafından ücreti ödenerek kiralanan altı adet billboarda asılan “128 Milyar Dolar Nerede?” afişlerinin saat 19:00 sıralarında emniyet tarafından kaldırıldığını öğrenmemiz üzerine Mudanya ilçe Emniyet Müdürlüğü’ne saat 22:00 sıralarında gittik.

    Nöbetçi amir ile görüşmemizde nöbetçi savcı Muhammet Bozkurt’un, afişlerin kaldırılması için yazılı talimat verdiğini bunun üzerine afişlerin kaldırıldığını belirtti. Nöbetçi savcı ile görüşmek istediğimizi belirtmemiz ve telefon numarasını istememiz üzerine savcı bey ile görüşerek bilgi verilebileceği söylendi.

    Nöbetçi amir, savcı bey ile görüştükten sonra telefon numarasının verilmesini istemediğini beyan etti. Yazılı kararı almamız gerektiğini, itiraz edeceğimizi belirtmemize rağmen kararı Pazartesi günü verebileceklerini söylediler. Bunun üzerine Mudanya Adliyesine giderek nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği’ne savcının kararına itiraz etmek istedik. Adliye’de nöbetçi bir kolluk memuru, adliyede tek nöbetçinin kendisi olduğunu, nöbetçi savcının ve nöbetçi sulh ceza hakiminin ya da memurların bulunmadığını, fiilen herhangi bir dilekçe veremeyeceğimizi belirtmiştir. Bunun üzerine adliye önünde sosyal medya hesaplarımızdan açıklama yaparak işbu tutanak birlikte imza altına alınmıştır.
    10.04.2021 / Saat 00:30″

    BURSA VALİLİĞİNDEN AÇIKLAMA

    Valilikten yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;
    “Mudanya Belediyesine ait (6) reklam panosuna bugün  asılan “128 Milyar Dolar Nerede” ve CHP yazısı ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi silüeti bulunan afişlere, Mudanya Cumhuriyet Başsavcılığının el konulması talimatı üzerine, söz konusu afişler güvenlik güçleri marifetiyle kaldırılmıştır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”
  • Gemlik Belediye Başkanı’ndan babalık davası açıklaması

    Gemlik Belediye Başkanı’ndan babalık davası açıklaması

    Gemlik Belediye Başkanı CHP’li Mehmet Uğur Sertaslan, kendisine karşı açılan babalık davası hakkında basın açıklaması yaptı. Bir hata yaptığını belirten Başkan Sertaslan, “Bu 2 yetişkinin karşılıklı yaptığı hatadır. Konu yargıdadır. Şeriatın kestiği parmak acımaz. İnsan kuldur, şaşar. Affedilmeye muhtaç olduğu anlar vardır. Bana böyle bakın. Partim her zaman yanımda. Bu konu adaletin önünde her yanıyla konuşulacaktır” dedi.

    Kentte yaşayan D.A. (37), kasım ayında doğan bebeğinin babasının Gemlik Belediye Başkanı CHP’li Mehmet Uğur Sertaslan olduğunu ve Başkan Sertaslan’ın çocuğunu kabul etmediğini iddia ederek, Aile Mahkemesi’nde 3 hafta önce babalık davası açtı. İddialar üzerine Başkan Sertaslan, basın toplantısı düzenledi.

    “2 YETİŞKİNİN KARŞILIKLI YAPTIĞI HATADIR”

    Konunun yargıda olduğunu belirten Başkan Mehmet Uğur Sertaslan, “Gizlilik kararı var. Dolayısıyla ilk ve son konuşmam olacak bu konuşma ve ondan sonra da ‘şeriatın kestiği parmak acımaz’ deyip, yargının verdiği karar neticesinde de herkes payına düşeni yaşayacak. Konu olduğu gibi aksetseydi basına çok daha zor olurdu karşınıza çıkmak. Haber özgürlüğü yerine iş siyasetçiyi linç etme amacı taşıyınca iki kelime söylemek istedim. Kimseyi kandırmadım. Biri 49 diğeri 37 yaşında 2 yetişkinin karşılıklı yaptığı hatadır bu. Özel hayatının gizliliği üzerinden cümleler kurup, bunun arkasına da saklanmıyorum. Özür dilemem gereken tek kurum ailemdir. Allah’a her gün şükrediyorum. Çok uzun zamandır mücadele ettiğim bu mevzuda çocuklarım ve eşim beni yalnız bırakmadı. Böyle eşe sahip olduğum için Allah’a binlerce kez şükrediyorum. Konunun detayları mahkemede. Adaletin önünde her yanıyla konuşulacaktır. Oradan çıkan sonuç boynumuzun borcu olacaktır” diye konuştu.

    ‘İNSAN KULDUR, ŞAŞAR, AFFEDİLMEYE MUHTAÇ OLDUĞU ANLAR VARDIR’

    Eşini aldattığını kabul ettiğini söyleyen Başkan Sertaslan, “Kimseyi sokakta ve aç bırakmadım. Beni zorda bırakmak adına yaptıkları her yayın, aslında bu memlekete yarın önemli hizmetler verme ihtimali olan çocuklarıma ve hiç suçu günahı olmayan ailelerimize yöneliyor. Bunu fark etsinler ve ‘belediye başkanını zorda bırakalım’ adına böyle kötü duruma kendilerini düşürmesinler. Son olarak insan kuldur, şaşar. Affedilmeye muhtaç olduğu anlar vardır. Bana böyle bakın. Konuyu böyle değerlendirin. İzin verin bu memleketimi hak ettiği yere getirmek için azimli şekilde yol yürümeye devam edelim” dedi.

    ‘PARTİM VE PARTİLİLER BENİM YANIMDALAR’

    Konudan parti yönetimini bilgilendirdiğini belirten Başkan Sertaslan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Sayın Genel Başkanımızın Gemlik’e geldiği sırada ilgili genel başkan yardımcısına konuyu aktardım. Herkes üzüldü. Ancak bizim kıymetli işler yaptığımızı ve yapacağımızı bildikleri için ve konunun yargıda olması nedeniyle yanımda durdular. Bu işin ceza davası olarak da yürütülmesi gerektiğini söylediler. 2 kişinin hatası yüzünden hiç suçu, günahı olmayan insanlar da etkileniyorlar. Bu durumu yaratmak adına özel gayret gösterenler hesabını verecektir. Partim ve partililerim her zaman olduğundan daha çok sıkı şekilde yanımdalar. Bugün yanımda olmalarını ben istemedim. Yapılmak istenen benim yaratmış olduğum durum yüzünden partimi, ekibimi, arkadaşlarımı ve sevenlerimi bu fotoğrafa sokmak. Bunun doğru olmadığını düşünüyorum.”

     

  • 8 Mart’ta kadınlar Bursa’da meydanlara indi

    8 Mart’ta kadınlar Bursa’da meydanlara indi

    Bursa’da kadınlar 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde meydanlara indi. CHP ve Gelecek Partisi İl Kadın Kolları üyeleri talepleri için Kent Meydanı’nda buluştu. Yapılan açıklamalarda kadının toplum içerisindeki önemli konumuna vurgu yapılırken, insanca yaşam talebiyle mücadelenin de aralıksız süreceğinin altı çizildi.

    AYSEL OKUMUŞ: “UMUDUN SAVUNUCULARIYIZ”

    CHP Bursa İl Başkanı İsmet Karaca ve il yöneticilerinin de katıldığı basın açıklamasına, 164 yıl önce Amerika Birleşik Devletleri’nde eşit işe eşit ücret talebi ile grev yaptıkları için fabrika binası yakılarak katledilen 129 kadını anarak başlayan CHP Bursa İl Kadın Kolları Başkanımız Aysel Okumuş, “Bugün bizler, yerkürenin bütün kadınları, dayanışma içinde haklarımızı haykıracağız. Bizim için 8 Mart, sadece eşit ve özgür bir geleceğin iradesi değil, aynı zamanda hak mücadelesi veren tüm kadınlara saygı duruşudur” dedi.

    Okumuş şunları söyledi:

    “Bizim baharımız, 8 Martlarda alanları dolduran kadınların yan yana gelmesiyle başlar. Peki bugün ülkemizde kadın erkek eşitliği açısından neredeyiz? Dünya Ekonomik Forumu’nun 2020 yılı Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’ne göre 153 ülke arasında 130. sıradayız. Bu yıl pandemi koşullarıyla derinleşen ekonomik kriz, kadınların yükünü daha da arttırdı.Kadınlar ve erkekler arasında hep var olan gelir eşitsizliği, bu dönemde iyice büyüdü. Geniş tanımlı kadın işsizlik oranı yüzde 43’e çıktı. İktidar temsilcileri “lebalep” kongrelerde ülkeyi demokrasi şölenlerine boğduğunu iddia ederken, İstanbul Sözleşmesi’ni savunanlara, 8 Mart’ı kutlayanlara şiddet uygulanıyor, cezalar yağıyor. Kadına yönelik şiddeti protesto etmek için dans eden kadınlara dava açılıyor.”

    Kadınlara şiddet uygulayanların elini kolunu sallayarak sokaklarda dolaştığına işaret eden Okumuş, “Kadınlar, saldırganlarıyla karakollarda barıştırılıp evlerine yollanıyor. İktidar zihniyeti kadınlara “itaat et rahat et” anlayışını dayatıyor. Oysaki şiddet kader değildir, kederdir! İstihdamda tutunabilen kadınların çoğu, düşük ücretle, sendikasızlıkla, işini kaybetme korkusuyla, uzun çalışma süreleriyle, mobbingle baş etmeye ve evine ekmek götürmeye çalışıyor. Kadının emeğini yok sayanlara haykırıyoruz: Her kadın emekçidir! Kendisinin, çocuklarının, ailesinin ve toplumun geleceği için insanca yaşam kavgası verir” şeklinde konuştu.

    Okumuş sözlerini “Biz Cumhuriyet Halk Partili Kadınlar olarak; bu kavganın da, bu taleplerin de, geleceğin aydınlık günlerini barındıran bu umudun da yılmaz savunucularıyız. Bizler, haklı mücadelemizi örgütleyerek tarihe yön verenler olacağız. Emek biziz. Umut biziz. Mücadele biziz. Halk biziz. Halkın iktidarını da bizler kuracağız” ifadeleriyle tamamladı.

    ÇETİNKAYA: “KADINLAR İÇİN GÜVENLİ BİR GELECEĞİ KURMALIYIZ”

    Gelecek Partisi Bursa İl Kadın Kolları Başkanı Arife Tuğba Çetinkaya da açıklamasında “Daha kötüsü olamaz” dedikçe her geçen gün daha kötü haberlerle uyanıldığını vurguladı.

    Çetinkaya şöyle dedi:

    “Kursağımızda kalan her gün gibi, emekçi kadınlarımızın gününü kutlayacağımız yerde boğazımızda düğümle zulme uğrayan kız kardeşlerimize hayatta kalma mücadelelerinde destek olmaya çalışıyoruz. Hiçbir sonuç beklemeden, hiçbir umuda kapılmadan yaşamaya alışmamız bekleniyor. Ancak bu baskıcı, çözüme kavuşmayan, etkisiz ve hukuksuz zihniyet bitmek zorunda. Büyük Hakan Bilge Kağan ın dediği gibi; “bir ülkede kadın ve çocuklar eziyet görüyor ve öldürülüyorsa o ülkenin geleceği de ölüyor demektir.” Biz geleceğimizi yeniden birlikte inşa etmek, acılarımıza son vermek için buradayız. Kadınların korunmaya değil, korunmaya ihtiyaç duymayacakları güvenli bir geleceğe ihtiyacı olduğunun bilinci ile her daim omuz omuza, avuçlarımızda yeşerttiğimiz merhamet ve vefa ile bu zulmü kökünden sarsmak üzere el eleyiz.”

  • CHP’li Sarıbal: Büyüyen tarım değil çiftçinin borcu

    CHP’li Sarıbal: Büyüyen tarım değil çiftçinin borcu

    CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi, 2020 yılında %4.8 büyüyen tarım kesimi ile ilgili “Pandemi koşullarına rağmen üretim yapan çiftçi sayesinde tarımda bir büyüme görülüyor ama bu büyümenin ne üreticiye ne tüketiciye faydası yok. Çiftçinin son bir yılda borcu 21 milyar arttı. Büyüyen çiftçinin geliri değil, borcu” dedi.

    TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2020 yılı büyüme rakamlarını değerlendiren Sarıbal, tarımda %4.8’lik büyüme yaşandığını, 2020 yılında tarımsal hasılanın ise 277 milyar liradan 333 milyar liraya yükseldiğini hatırlattı. Sarıbal, “2003 ile 2020 yılları arasında tarım sektörünün ortalama büyümesi %2.75 oldu. Bu açıdan bakınca 4.8’lik büyüme önemli. Ancak tarımsal hasıla TL bazında büyürken dolar bazında azaldı. 2019 yılında 48,9 milyar dolar olan tarımsal hasılamız 2020 yılında 2,5 milyar dolar azalarak 46,4 milyar dolara geriledi” diye konuştu.

    Pandemi sürecinde Tarım ve Orman Bakanının çiftçiye “bir karış boş yer kalmasın, gerekirse devlet ürününüzü alır” dediğini ve çiftçinin ürettiğini belirten Sarıbal, şunları söyledi:

    Çiftçi de tüketici de kaybetti

    “Çiftçi sözünü tuttu. Hükümet yetkililerine inandı ve güvendi. Ekimini yaptı ve fazla da üretti. Ürettiği için cezalandırılan bir çiftçi kesimiyle karşı karşıyayız. Bir yılda gübreye verilen para yüzde 60 ile 80 arasında artmış. Yem fiyatları yüzde 60 artmış. İlaç yüzde 30 ile 50 arasında artmış. Tohum yüzde 30 artmış. Yani üretim kalemlerinin tümü artmış.

    Bu büyüme, artan girdi maliyetlerine rağmen üreten çiftçinin sağladığı bir büyüme. Ama çiftçimiz pandemide bile ürününden para kazanamadı. Bakınız patates üreticileri perişan. Kilosunu 1.5 liraya mal ettiği patatesi 80 kuruşa, yanı zararına bile satamıyor. Soğanda da durum aynı. Oysa hükümet TMO ve Tarım Kredi Kooperatifi aracılığıyla bu ürünleri çiftçiden alıp değerlendirebilir. 12 Eylül askeri darbesi sonrası kurulan cunta hükümeti bile soğanı elinde kalan çiftçilerin soğanını almak için karar almıştı. Mevcut AKP yönetimi ise maalesef çiftçilerin sorunlarına duyarsız.

    Çiftçi üretti ama üretirken de borç batağına saplandı. Nitekim çiftçi borçları son bir yılda 21 milyar lira arttı. Öyleyse bu büyümenin çiftçiye bir yararı olmadığı ortadadır. Çiftçi kazanamadı, artan gıda enflasyonunun da gösterdiği gibi daha pahalı gıda alan tüketici de bu büyümeden yararlanmamış görünüyor. Yani hem çiftçi kaybetti hem tüketici. Bir büyüme var ama ne çiftçiye yaramış ne de tüketiciye yaramış.”

    Zeytin üreticisi yardım eli bekliyor

    CHP’li Sarıbal, basın toplantısında, 23-25 Ocak 2021 tarihleri arasında Ege Bölgesinde etkili olan soğuk havalar nedeniyle Bursa başta olmak üzere birçok ilde zeytin bahçelerinin zarar gördüğünü aktardı. Zeytin üreticilerinin ciddi bir ürün kaybıyla karşı karşıya olduğunu hatırlatan Sarıbal, “Bahçeleri gezdik. Bazı zeytin ağaçları tamamen kuruma riski ile karşı karşıya. 2020 ürünlerinden para kazanamayan üreticinin 2021 yılında ciddi bir ürün kaybı yaşayacağı anlaşılıyor. Yetkililerin derhal bölgede gereken incelemeleri yaparak, üreticiye destek olması gerekiyor. Çiftçilerin acilen borçlarının derhal faizsiz ertelenmesi. Yetmez borç faizlerinin silinerek, kalan borçlarının da uzun döneme yayılacak şekilde yapılandırılması gerekiyor. Çiftçilerin bahçelerinin bakımlarını yapmaları, üretime devam etmeleri için de parasal desteğe ihtiyaçları var. Sattıkları ürünlerin primleri arttırılabilir. Ucuz kredi imkanı tanınabilir. Ama bunların da biran önce yapılması şart” görüşünü dile getirdi.

  • CHP Bursa Milletvekili Sarıbal: Bizi gıda krizi bekliyor

    CHP Bursa Milletvekili Sarıbal: Bizi gıda krizi bekliyor

    CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, son günlerin tartışma konusu olan gıda fiyatlarındaki artışı değerlendirdi. Sarıbal, “Girdi fiyatları artarken çiftçi kaybediyor. Mazot, ilaç, tohum, gübre gibi tarımsal üretimde kullanılan girdiler, döviz kuruna bağlı olarak hızla artarken, ürünü para etmediği için çiftçi kaybediyor. Çiftçi kaybederken, pahalı girdilerle yapılan üretimden dolayı tüketici de pahalı gıda tüketecek. Hem çiftçi hem tüketici mağdur olacak. Bizi bütünüyle bir gıda krizi bekliyor” dedi.

    Gübre sıkıntısı

    Tarımsal üretimin en önemli girdilerinden olan gübre fiyatlarındaki artışa değinen Sarıbal, “Birçok tarımsal üründe olduğu gibi tarım girdilerinde de dışa bağımlıyız. Çiftçimiz yılda 6 milyon ton gübre kullanmaktadır. 2019 yılında 5 milyon ton gübre ithal edilerek 1.3 milyar dolar, 2020 yılının ilk 11 ayında ise 4 milyon ton gübre ithal edilerek karşılığında 1 milyar dolar para ödendi” dedi.

    Son bir yılda gübre fiyatlarının %90’a yakın arttığını belirten Sarıbal, 3 AKP öncesi, 7 tanesi de AKP döneminde olmak üzere devlete ait 10 gübre fabrikasının özelleştirildiğini belirtti. “Bugün yaşanan gübre sorunun temel nedeni yapılan bu özelleştirmelerdir” diyen Sarıbal, “AKP döneminde satılan gübre fabrikaları ile 266 milyon dolar gelir elde edildi. AKP iktidarı döneminde ise toplamda 72 milyon ton gübre ithal edilerek karşılığında 20 milyar dolar ödendi” diye konuştu.

    Çiftçinin bahar aylarında yoğun bir gübre kullanımı yapması gerektiğini kaydeden Sarıbal, buna rağmen ciddi bir gübre sıkıntısı olduğunu, gereken önlemler alınmaz ise gübre fiyatlarının daha da artacağı uyarısında bulundu. Gübre kullanımının hem ürün kalitesi hem de ürün rekoltesi için önemli olduğunu hatırlatan Sarıbal, şöyle devam etti:

    Gıda fiyatı daha da artacak

    “Artan maliyetler karşısında ya çiftçi gübre kullanımını düşürecek ki bu da üretimin düşmesi anlamına geliyor. Kaldı ki çiftçi gübre kullanmak istese bile şu anda gübre yok. Çiftçi ya gübre kullanamayacak ya da yüksek maliyetlere katlanıp üretim yapacak. Her iki durumda da bu maliyetler halkın sofrasına gelen gıdaya yansıyacak ve gıda fiyatları daha da artacak. Yani hem çiftçi hem tüketici kaybedecek. AKP Genel Başkanı da gıda fiyatlarının yüksekliğinden şikayet ederek, “konuyu mutlaka çözeceğiz” demiş. İddiaya göre AKP Genel Başkanı, “Yağ, bakliyat, sebze ve meyvede fiyatlar öncelikli meselemiz” demiş. Yine hayali ‘fırsatçılara’ göz açtırılmayacağını söylemiş. Gıda fiyatlarının nedeni gübre gibi tarımdaki girdi maliyetlerinin yüksekliği. Sıfırlanan gümrük vergilerine rağmen pahalıya mal olan tarımsal ürün ithalatı.

    Kötü ekonomi yönetimi nedeniyle döviz kuru yükseldikçe hepsi de ithal olan mazot, ilaç, tohum gibi girdilerin fiyatları yükseliyor. Girdi maliyetleri yükseldikçe de gıda fiyatları artıyor. Buna bir de tüketicinin alım gücü kaybı eklenince “gıda krizi” oluşuyor. İktidardakiler ise çiftçiyi destekleyerek üretimi arttırmak yerine sadece seyrediyor. Bizi ciddi bir gıda krizi bekliyor.”

    Çiftçi Borçları

    Artan girdi maliyetlerinin yanında çiftçilerimizin en büyük sorunu olan çiftçi borçlarının yapılandırılmadığını da anımsatan Sarıbal, çiftçinin kamu ve özel bankalara 130 milyar TL, Tarım Kredi Kooperatifine 12 milyar TL olmak üzere 142 milyar TL resmi borcu olduğunu, tohum, ilaç, mazot bayi, elektrik, su ve diğer borçlarıyla birlikte bu borcun 180 milyar lirayı aştığını söyledi.

    “Çiftçinin borçları ödenemez duruma gelmiştir. Günü birlik tedbirlerle, bir iki aylık borç ertelemeleriyle bu sorun çözülemez” diyen Sarıbal, “Girdi fiyatlarındaki aşırı artış ve ödenemez noktaya gelen borçları nedeniyle çiftçinin üretim yapamaz noktaya gelmiştir. Çiftçi borçlarının yapılandırılması için yapılan bütün çağrılara AKP yönetimi kulaklarını tıkadı. 180 milyarı aşan çiftçi borçlarının bankalara ve Tarım Kredi Kooperatifine olan borçları yapılandırılmadığı için çiftçinin tarlasına, traktörüne, hayvanlarına haciz geldi, gelmeye devam ediyor. Çiftçi borçları en az 1 yılı ödemesiz 5 – 10 yılı faizsiz kısa-orta ve uzun vadeli olarak yapılandırılmalıdır” diye konuştu.

  • CHP Bursa Koza Han’daki çalışmaları yargıya taşıyor

    CHP Bursa Koza Han’daki çalışmaları yargıya taşıyor

    Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Başkanı İsmet Karaca, Koza Han’da yapılmak istenen zemin restorasyonu ile dokunun değiştirilmek istenmesine tepki gösterdi.

    Osmangazi İlçe Başkanı Metin Yılmaz, Nilüfer İlçe Başkanı Fırat Yılmaz ve Gürsu İlçe Başkanı Haşim Öztürk ile il yöneticilerinin eşlik ettiği Koza Han ziyaretinde, bu tarihi hanın 1491’de daha Amerika kıtası keşfedilmemişken Bursa’da kurumsal ticaret merkezi olarak hizmete açıldığını hatırlatan Karaca, şöyle konuştu:

    “Burası 5 asır boyunca tarihin ve ticaretin merkezi olmuştur. 5 asır boyunca tarihi dokusunu korumuştur. Ta ki AKP iktidarına kadar. Ülkenin doğasına, suyuna, havasına, yeşiline bakış açısını çok iyi bildiğimiz AKP iktidarı tarihi handa maalesef bu tabloyu yaşatıyor. Burası Amerika kıtası keşfedilmeden önce kurumsal ticaret yapılan bir merkez. 5 asrı aşkın zaman tarihi dokusunu korumuş, İngiltere kraliçesine dahi ev sahipliği yapmıştır. Gördüğümüz bu mekanda İngiltere kraliçesine BTSO yemek vermiştir. AKP iktidarının zaten tarihe ve doğaya bakışını biliyoruz. Onların Galata Kulesi’ni nasıl restore ettiklerini biliyoruz. 2000 yıllık Roma tiyatrolarına mutfak mermeriyle yaptıkları restorasyonlar aklımızdan çıkmazken şu an bu tabloyu hepimiz görüyoruz.”

    TARİH, TARİHİ DİZİYE SPONSORLUKLA KORUNMAZ

    Osmanlı dönemini anlatan dizilere sponsorluk yapan AKP’li belediyelerin gerçekten tarihe sahip çıkması gerektiğini kaydeden Karaca, sözlerini şöyle tamamladı:

    “Burada sorumluluk kimde bilmiyorum. Vakıflar Müdürlüğü mü alıyor yoksa Büyükşehir Belediye Başkanı mı? Biz de aynı saatte geldik. Biraz önce sayın Büyükşehir Belediye Başkanı da buradaydı. O da açıklama yaptı. Restorasyonu onlar mı yapıyor, kendisi mi sahipleniyor yoksa topu başka bir yere mi atıyorlar onu bilmiyorum. Ama şu nettir. Bu tarihi hana kıymayın. Biz bu yanlış restorasyonun durdurulması için idare mahkemesinde yürütmeyi durdurma davası açacağız. Dilekçemizi hazırladık. Hemen götürüp dilekçemizi teslim edeceğiz. Sadece tarihi dizilere sponsorluk yapmakla tarihe sahip çıkmayalım. Burada ticaret yapan esnaflarımızın görüşleri alınmalı. Ama 5 asırlık bir hana bu reva görülmemeli. Burası tipik bir AKP tipik bir AVM anlayışıyla restore edilmeye çalışılıyor. 5 asırlık bir hana bu restorasyon yakışıyor mu? Kimden görüş aldılar bunu nasıl yapıyorlar anlamıyorum. Buna dur demek için Cumhuriyet Halk Partisi olarak ne gerekiyorsa yapacağız.”

  • “Bursa’da musluklardan kuyu suyu akıyor”

    “Bursa’da musluklardan kuyu suyu akıyor”

    CHP Bursa İl Başkanı İsmet Karaca, metreküp birim fiyatı 4,01 TL’e yükselen içme suyunu gündeme taşıdı, indirim istedi.

    CHP Bursa İl Başkanı İsmet Karaca, Bursa halkının mahkum edildiği pahalı su birim fiyatını bir kez daha gündeme taşırken, BUSKİ’nin abonelere kuyu suyunu Doğancı suyu ile aynı fiyattan verdiğini açıkladı.

    Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne su birim fiyatlarının indirilmesi çağrısını yineleyen Karaca, “Mart ayı ve sonrasında yüksek su birim fiyatları gündeme gelmiş, birim fiyatlarda indirim talep etmiştik. İndirim bir yana, BUSKİ aylık enflasyon oranında zam yapa yapa metreküp birim fiyatını 4,01 liraya yükseltmiş bulunuyor” dedi.

    BUSKİ’nin Bursa’da ikamet eden tüm abonelere aynı kalitede çeşme suyu sağlayamadığına işaret eden Karaca şunları söyledi:

    “Bursa’da su musluktan içilirdi ama AKP döneminde bu durum değişti, su artık maalesef sadece sebilden içilebiliyor. Çünkü BUSKİ artık her aboneye içilecek kalitede su vermiyor. Bursa’nın ova kesimindeki mahallelerde, Nilüfer’deki bazı mahallelerde musluklardan kuyu suyu akıyor. Su sıkıntısı gerekçesiyle Bursa’nın yarısındaki musluklarda kuyu suyu, öteki yarısında ise arıtma tesisinden geçmiş Doğancı suyu akıyor. BUSKİ, kuyu suyu verdiği abonelere de, arıtılmış su verdiği abonelere de ayrım yapmaksızın m3’te 4,01 TL su birim fiyatı uyguluyor. Bu haksızlıktır. Kuyu suyu verilen bölgelerde su m3 birim fiyatı, diğer abonelere göre göre en az yüzde 60-70 indirimle fatura edilmelidir.”

    HANE BAŞINA 2 TON ÖZEL İNDİRİMLİ SU TALEBİ

    CHP Bursa İl Başkanı İsmet Karaca, hane halkına kaliteli içme suyu sağlanmasının insani bir görev olduğuna, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin de su faturalarında yüzde 20’lik bölümü insani kullanım hakkı çerçevesinde bedelsiz uyguladığına işaret ederek, “Bursa’da da su faturalarında su birim fiyatının düşürülmesinin yanı sıra, ilk 2 m3 için su birim fiyatının maliyet rakamı olan 1 TL’ye sabitlenmesini talep ediyoruz” dedi. Bursa’nın su kaynaklarının üzerinde kurulu bir kent olmasına rağmen su fiyatları bakımından Türkiye’nin en pahalı su satan belediyelerinden birisi olduğunun altını çizen Karaca, “30 büyükşehir içinde suyu 7’nci pahalı satan belediye Alinur Aktaş yönetimindeki Bursa Büyükşehir Belediyesidir. Bursa’da suyun maliyetinin BUSKİ tarafından fatura edilen rakamın 4’te 1’i olduğunu biliyoruz. Suyun m3’ünü 1 liraya mal edip, 4 liraya satan BUSKİ’nin görevi Bursa halkına hizmet vermek midir, Bursa halkını kazıklamak mıdır?” diye sordu.

    “BURSALILAR DAMACANA SU SATAN ŞİRKETLERE MAHKUM EDİLDİ”

    Karaca, musluktan akan suyun içilemediği Bursa’da 4 kişilik bir ailenin damacanayla satın aldığı içme suyu için aylık ortalama 150 lira ödediğine de işaret ederek sözlerini şöyle tamamladı:

    “İster Doğancı suyu, ister kuyu suyu alıyor olsun, Bursa halkı, büyük oranda damacana suyu satan su şirketlerine mahkûm edilmiş durumdadır. Alinur Aktaş’ın yönettiği Bursa Büyükşehir Belediyesi ve BUSKİ, su birim fiyatlarında indirime giderek, Bursalıların harcamak zorunda bırakıldığı içme suyu maliyetinin hiç değilse bir bölümünü karşılama anlamında halkımıza destek olmalıdır. Alinur Aktaş, kimsenin okumadığı yandaş gazetelere, kimsenin izlemediği yandaş televizyonlara para saçmak yerine, kendisine emanet edilmiş belediye bütçesini kamu yararına kullanmalıdır.”