Etiket: chp bursa

  • “Uludağ’ın eteklerindeki ağaçlar katlediliyor”

    “Uludağ’ın eteklerindeki ağaçlar katlediliyor”

    TBMM Genel Kurulu’nda partisi adına söz alan CHP Bursa Milletvekili Erkan Aydın, Enerji ve Tabi kaynaklar Bakanı’na verdiği maden işletmeciliği için yapılan ihale sayısı ve verilen ruhsat sayısıyla ilgili soru önergesine gelen cevabı değerlendirdi.

    2019 yılının Temmuz ayından 2020 yılının ortasına kadar 546 ihale yapıldığını ve toplam 264 adet ruhsat verildiğini dile getiren Aydın, şunları söyledi:

    “AKP hükümeti günde yaklaşık 2 tane ihale yapmış. Ne için? Doğayı, yeşili talan edip maden şirketlerine peşkeş çekmek için. Bu şirketlerin 118 tanesi de yabancı şirketler. Hani ‘yerli milli’ diyordunuz ya 118 tane elin oğlu gelmiş buraları talan edip yerin altını, üstünü mahvetmiş. Bunun 13 ihalesi de Bursa’da ve bunların da 7 tanesi Uludağ’ın eteklerinde. Bursa’da Yenişehir ilçesinin Kirazlıyayla köyünde madenin orada yapılmaması için köylüler bir buçuk yıldır direniyorlar, ‘Buraya bunu yapmayın; atamızdan, dedemizden gelen toprakları mahvetmeyin’ diyorlar. Ancak AKP iktidarı Lübnanlı şirkete bir söz vermiş, şirket de mahkeme kararlarına rağmen orayı talan etmeye devam ediyor.”

    “ULUDAĞ’IN ETEKLERİNDE AĞAÇLAR KATLEDİLİYOR”

    Uludağ’ın eteklerindeki köylerde düz kesim yapıldığına, ağaçların katledildiğine dikkat çeken Aydın, 9 köy muhtarının geçen hafta kendisi arayarak ‘İçimiz yanıyor. Bu ağaçları, yeşili yok etmeyin; daha sonra bunun sıkıntısını hep birlikte yaşayacağız’ diye dert yandıklarını söyledi.

    Aydın, “Bakın, kuraklık var; yağmur duasına çıkıyorsunuz yağmur yağsın diye ama ağacı keserseniz, yeşili yok ederseniz o yağmur nasıl yağacak? Eğer bunu bu şekilde yapmaya devam ederseniz içecek su, yiyecek ekmek, yaşayacak bir alan bulamayacağız. Son olarak da bir Kızılderili atasözüyle bitirmek istiyorum: ‘Beyaz insan paranın yenmeyen bir şey olduğunu akacak bir ırmak, altında serinlenecek bir orman ve yiyecek bir balık olmadığında anlayacak.’ Bütün bunlar yaşanmadan bu talanı durdurun” diye konuştu.

  • Karaca, Bursa’nın 2 aylık vefat bilançosunu açıkladı

    Karaca, Bursa’nın 2 aylık vefat bilançosunu açıkladı

    Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Başkanı İsmet Karaca, Covid-19 salgınına bağlı olarak başlangıçtan bu yana Bursa’da kaç kişinin hayatını kaybettiğine ilişkin resmi açıklama yapmaktan kaçınılmasını eleştirerek İl Sağlık Müdürlüğü’nün kamuoyunu aydınlatmasını talep etti.

    Bursa’daki ölüm istatistiklerini de açıklayan Karaca, tablonun özellikle ekim-kasım aylarında çok ciddi ve ürkütücü hale geldiğini vurguladı.

    Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin web sitesinde kamuoyuna açık yayınlanan vefat sorgulama kayıtlarına göre; Bursa’da 2019’un ekim ayında toplam 1.244 kişinin vefat ettiğini belirten İsmet Karaca, 2020’nin ekim ayında ise toplam 1.741 vefat olduğunu kaydetti.

    Ekim ayında geçen yılın aynı dönemine göre vefat sayısındaki artışın yüzde 40 olduğunu, fazladan 497 kişinin vefatına tanık olunduğunun altını çizen Karaca, kasım ayı verilerinde ise daha da büyük artış olduğunu belirtti.

    “KASIM AYI TABLOSU ÇOK KAYGI VERİCİ, VEFAT SAYISI KATLANDI”

    Karaca sözlerine şöyle devam etti:

    “Asıl çarpıcı ve kaygı uyandıran veri ise kasım ayı karşılaştırmasında görülüyor. Dün yani 2020’nin 26 kasımında son rakamları çıkardığımız için, 2019 ve 2020’nin 1-26 Kasım tarihleri arasındaki vefat sayılarını karşılaştırdık. 1-26 Kasım 2019’daki vefat sayısı 1.108 olarak kayıtlara geçmişti. Bursa’da 1-26 Kasım 2020’deki vefat sayısı ise yüzde 129’luk artışla 2.545’e ulaşmış durumda.

    Yani geçen yılın aynı dönemine göre fazladan tam 1.437 vefat var. Vefat sayısı 2 katına çıkmış. Bu rakamlara her türlü vefat nedeni dahil. Covid kaynaklı ölüm var mı, yok mu bilinmiyor. Bu konuda resmi açıklama da yapılmıyor. Bursa’da kasım ayı vefat sayısının geçen yıla göre ikiye katlanmasının nedenlerini öğrenmek istiyoruz.”

    “MAALESEF VEFAT SAYISI KATLANARAK ARTIYOR”

    Çok değerli büyüklerimiz gibi gencecik insanları da pandemi sürecinde kaybettiğimizi, kimin gerçekte hangi nedenle vefat ettiğini bile şüpheden uzak bir şekilde öğrenemediğimizi ifade ederek, vefat sayılarına ilişkin grafiklerdeki ürkütücü artışın https://www.turkiye.gov.tr/bursa-buyuksehir-belediyesi-vefat-sorgulama sayfasından takip edilebileceğini vurgulayan CHP Bursa İl Başkanı İsmet Karaca, “Her gün büyük üzüntüler yaşıyoruz. Her gün maalesef bir dostumuzun, tanıdığımızın vefat haberleriyle sarsılıyoruz. Bu süreçte kaybettiklerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Bursalılar karşı karşıya kaldığımız tablo konusunda resmi makamlar tarafından aydınlatılmalıdır” diye konuştu.

    Karaca, bu bilgilerin kamuoyu tarafından bilinmesinin, hem pandemi sürecinde salgınla etkin mücadele hem de insanları tedbir almaya teşvik anlamında yararlı olacağının altını çizdi.

  • “Bursa’da kapatılan hastaneler için adım atılmadı”

    “Bursa’da kapatılan hastaneler için adım atılmadı”

    CHP Bursa il Başkanı İsmet Karaca, hasta garantili olarak hizmete açılıp milyonlarla para akıtılan Şehir Hastanesi’nin ayakta kalabilmesi için kapatılan şehir içindeki kamu hastanelerinin yeniden açılması talebini bir kez daha yineledi.

    CHP Bursa il Başkanı İsmet Karaca, “Covid-19 salgını nedeniyle Bursa’daki hastanelerde yer kalmadığı sıklıkla dile getiriliyor. Neredeyse bir yıldır tekrarlıyoruz; şehir içindeki kamu hastaneleri hiç kapatılmamış olsa ya da kapatılan kamu hastanelerinin yeniden açılması için gereken adımlar ivedilikle atılsa, Bursa’da bu sıkışıklık yaşanmayacaktı” dedi.

    Bursa’ya 18 km mesafede yapılan ve Bursalıların sağlık hizmetlerine erişimini zorlaştıran Şehir Hastanesi’nin açıldığı gün kapatılan şehir içindeki Bursa Devlet Hastanesi, Zübeyde Hanım Doğumevi ve Türkan Akyol Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nin yeniden hizmete açılması talebiyle konuyu defalarca gündeme getiren CHP’li Karaca, bir ay önce Bursa’ya gelen Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yerel basını salona bile sokmadan kaçak-göçek yaptığı basın açıklamasında ‘Bursa Devlet Hastanesi’nin pandemi sonrası renovasyonunu yaparak, sağlık hizmet sunumuna devam etmesini sağlayacağız. Bu tesisler üzerinden hiçbir spekülasyona izin vermeyelim’ şeklinde sözler sarf ettiğini hatırlattı.

    “BURSALILAR SAĞLIK ERİŞİMİNDE ZORLUK YAŞIYOR”

    “Bursalılar sağlık hizmetlerine erişimde zorluk yaşıyor” diyen İsmet Karaca, “Şehir içindeki kamu hastaneleri kapatıldı. Hâlbuki AKP’nin hekim milletvekili Bursa Devlet Hastanesi için asla kapanmayacak diyordu, tek kalemde kapatıldı, gık bile diyemedi. Devlet Hastanesi’nin açılması talebimiz pandemi dönemi geçici hizmeti için değil, Bursa Devlet Hastenesi tüm üniteleriyle yeniden açılmalıdır diyoruz. AKP’nin hekim milletvekili nezaket sınırlarını aşıyor ve diyor ki, ‘Zaten bir ay sonra ihale edilecek Devlet hastanesi’ni gündeme getiren CHP’lilerde zekavet sorunu var’, aradan 6 ay geçti. Zekavet sorununun CHP’de değil, iktidardaki bu zihniyette olduğu da net bir şekilde bir kez daha ortaya çıktı” ifadelerini kullandı.

    “ATTIKLARI TEK CİDDİ ADIM YOK”

    Şehir Hastanesi’ne milyonların akıtıldığını, ama şehir içindeki kapatılmış kamu hastaneleri için bir tek adımın atılmadığına dikkat çeken Karaca, şöyle konuştu: “Sağlık Bakanı da Bursa Devlet Hastanesi için pandemiden sonra renovasyon yapılacağını söylüyor. Pandemi ne zaman biterse! Hani nerede ihale? Hani nerede faaliyet? Attıkları tek ciddi adım yok, Bursalılara verebilecek cevapları yok, bunları dile getirdiğimiz için bize hakarete yelteniyorlar. Devlet Hastanesi için 1 ay sonra ihale edilecek deniliyordu, üzerine 8 ay daha geçmiş, ihale filan yok, üstelik pandemiden sonra renovasyon yapılacak denilerek çıkmaz ayın son çarşambasına gün veriliyor, Bursa’nın AKP’li hekim milletvekilinim gıkı çıkmıyor, çıkamıyor.”

    “AOS DEVLET HASTANESİ DE BİR AN ÖNCE TAMAMLANMALIDIR”

    Bursalıların sağlık hizmetlerine şehir içindeki kamu hastanelerinde erişiminin sağlanması için Bursa Devlet Hastanesi, Zübeyde Hanım Doğumevi ve Türkan Akyol Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nin tüm birimleriyle yeniden faaliyete açılması talebini tekrarlayan Karaca, ayrıca yapımı ödeneksizlik nedeniyle yarım kalan Acemler’deki Ali Osman Sönmez Devlet Hastanesinin de biran önce tamamlanmasını talep etti.

    “ÇÜRÜMEYE TERK EDİLDİ”

    Hastanenin bir an önce açılarak Bursalıların rahatlatılması gerektiğini ifade eden CHP’li Karaca sözlerini şöyle tamamladı:

    “Soruyoruz, Ali Osman Sönmez Devlet Hastanesi’ne neden ödenek ayrılmıyor, neden tamamlanamıyor? İhalesi yapıldı, ödenek sorunu yok diyorlar. Sağlık Bakanı da bu cümleleri söyledi, üzerine 1 ay daha geçti. Hareket yok. Yaprak kımıldamıyor. AOS Devlet Hastanesi inşaatı çürümeye terk edilmiş durumda” diye konuştu.

  • CHP’li kadınlardan Kirazlıyayla’ya dayanışma ziyareti

    CHP’li kadınlardan Kirazlıyayla’ya dayanışma ziyareti

    Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Kadın Kolları, 25 Kasım Kadına Karşı Şiddetle Mücadele Günü çerçevesinde CHP Kadın Kolları MYK Üyesi Hürmüz Avcı’nın da katılımıyla Kent Meydanı’nda düzenlenen basın açıklamasının ardından, madenci Lübnan şirketinin yol açtığı doğa katliamına karşı mücadele eden Yenişehir’in Kirazlıyayla Köyü kadınlarına dayanışma ziyaretinde bulundu.

    CHP İl Başkanı İsmet Karaca ve CHP’li milletvekillerinin de başlangıcından buyana direnişlerine destek verdiği Kirazlıyayla kadınlarıyla sohbet eden CHP Bursa İl Kadın Kolları Başkanı Aysel Okumuş; CHP Yenişehir İlçe Başkanı Ahmet Köse ve İlçe Kadın Kolları Başkanı Şengül Çoban ile Yenişehir Çevre Platformu Sözcüsü ve Belediye Meclisi Üyesi Şafak Erdem’in de hazır bulunduğu toplantıdaki konuşmasında, Kirazlıyayla kadınlarının sergilediği işbirliği ve dayanışma ruhundan övgüyle söz etti. Kadınlara İstanbul Sözleşmesi broşürü dağıtan Okumuş, İl Kadın Kolları olarak da Kirazlıyayla kadınlarının yanında olduklarını vurguladı.

    CHP Kadın Kolları MYK Üyesi Hürmüz Avcı da konuşmasında, siyaset üstü bir anlayışla, temiz hava ve doğal dokunun korunmasından yana olduklarının altını çizerek, Kirazlıyayla kadınlarının mücadelesini yakından izlediğini söyledi.

    Lübnan sermayeli Meyra Madencilik’in atık havuzu yapım ve maden genişletme çalışmaları konusunda yargı kararını bekleyen köylü kadınlar, şirketin merada meşeleri kestiğini, ağaç kese kese dereye kadar indiğini ve buna engel olunamadığını anlattılar. O mevkideki iki gölün de kurutulduğunu belirten Kirazlıyayla kadınları, köyün yolunu, suyunu, gölünü, ağaçlarını katleden Lübnan şirketine karşı verdikleri mücadeleyi, gözaltına alınma süreçlerini, ramazan ayında iş makinelerinin önüne yatışlarını ve bundan sonraki süreç için de kararlılıklarını detaylarıyla aktardılar.

    İftira ve dedikodu üreten çevrelere birlik-beraberlik ve dayanışma mesajı aktaran Kirazlıyayla kadınlarının, CHP’li kadınların ziyaretinden duyduğu memnuniyet de, bir köylü kadının söylediği “Çok şükür ki sizin gibi doğaya, toprağa, köylüye sahip çıkan insanlar var. Sesimizi duydunuz, geldiniz. Allah ayağınıza taş, gözünüze yaş, kalbinize hüzün değdirmesin!” temennisinde ifadesini buldu.

  • Bursa’da ikinci Kirazlıyayla vakası! Bu kez Orhangazi’de

    Bursa’da ikinci Kirazlıyayla vakası! Bu kez Orhangazi’de

    YİNE ATIK TESİSİ, YİNE İSYAN!

    Lübnanlı maden şirketinin Yenişehir’in Kirazlıyayla Köyünde yapmak istediği atık havuzu projesiyle mücadele sürerken, bu kez de Asil Çelik’in Orhangazi’de cüruf atık alanı projesi ortamı gerdi. CHP İl Başkanı İsmet Karaca, içme suyu havzasına yapılmak istenen atık depolama tesisine isyan etti.

    Kirazlıyayla kadınlarının gece-gündüz aylardır sürdürdüğü eylemlere rağmen, Lübnanlı maden şirketinin faaliyet alanını genişletme ve atık tesisi projesinin önü alınamadı. İdari mahkeme, çevreye zarar vereceği bilirkişi raporunda açıkça saptanmış olmasına karşın Lübnan şirketine verilen olumlu ÇED raporunun iptali talebini reddederken, şimdi de Orhangazi’de yapılmak istenen cüruf atık alanı gündemde. CHP Bursa İl Başkanı İsmet Karaca, Asil Çelik’in yapmak istediği projeyle ilgili ÇED raporunun bugünlerde tamamlanacağını belirterek, bu projeden derhal vazgeçilmesini istedi.

    ORHANGAZİLİLER ÇED TOPLANTISINI YAPTIRMAMIŞTI

    Asil Çelik’in Bursa’nın Orhangazi ilçesine bağlı Fındıklı Mahallesi sınırları içerisindeki terk edilmiş maden ocağının bulunduğu derin çukuru “2. sınıf endüstriyel atık (cüruf) düzenli depolama tesisi”ne dönüştürmek istemesine ilişkin ÇED toplantısı, hukukçu ve mühendislerin söz konusu tesisisin asıl etki alanının Orhangazi olduğunu belirterek, toplantının ilçe merkezinde yapılması gerektiğini savunmaları vatandaşların da bu görüşe katılmaları üzerine yapılamamıştı. Buna rağmen, hazırlanmakta olan ÇED raporunda son aşamaya gelindiği öğrenildi.

    ORHANGAZİ’DE YAŞAYANLAR TEHDİT ALTINDA

    CHP Bursa İl Yönetim Kurulu konuyu değerlendirdi. Toplantının ardından yazılı açıklama yapan CHP Bursa İl Başkanı İsmet Karaca, çevrede köylerin kışlık mera olarak kullandığı bu alana endüstriyel atık depolaması yapıldığı takdirde, hayvancılıkla geçinen köylülerin meradan yararlanma imkânının ortadan kalkacağını belirterek şunları söyledi:

    “ İl yöneticilerimiz, Belediye Meclis üyelerimiz ve Orhangazi İlçe Başkanımız Ender Teke ile bu bölgede incelemelerde bulunmuştuk. Fındıklı muhtarının da aralarında bulunduğu bölge halkıyla da görüştük. Öncelikle cüruf depolama tesisine dönüştürülmek istenen bu alan, imar planlarında depolama alanı olarak geçmiyor. Dolayısıyla imar değişikliği olmadan sözü edilen tesisin yapılması kanunsuzluktur. Buna ilave olarak, Orhangazi’yi besleyen su kaynaklarının başında gelen Nadır su havzasının içinde bir nokta. Su kaynaklarının damarları bu projenin yapılacağı bölgeden besleniyor. Bu kaynaklar da hem ilçe merkezine hem köylere içme suyu sağlıyor. Bu bölgede yıllardır faaliyet gösteren taş ocaklarının su kaynaklarında yol açtığı kirliliğe ilave olarak, bir de bu depolama tesisi yapılamaz. Bölgede yaşayanlar depolanma tesisine de bu projeye de karşı. Bursa deprem kuşağında. O tür bir depolama tesisinin, olası büyük deprem durumunda yol açması muhtemel kirlenmeyi de göz önünde tutmak gerek.”

    Fındıklı Köyü başta olmak üzere çevredeki yerleşim birimlerinin bu projenin yaratacağı aşırı trafiğin tehdidi altında kalacağına da işaret eden Karaca, ÇED için yapılan ankette, bölge halkının yüzde 81’inin depolama alanına karşı çıktığını da vurgulayarak, “Projeye evet diyen bir tek kişi yok. Yüzde 81 direkt karşı çıkıyor, yüzde 19 ise ancak belirli koşullar yerine getirilirse projeyi destekleyebileceğini belirtiyor. Bu da Orhangazi halkının itirazlarına rağmen bu tesisin yapılmaya çalışıldığını ortaya koyuyor” dedi.

  • CHP’li Sarıbal: Çiftçinin 211 milyar TL alacağı var

    CHP’li Sarıbal: Çiftçinin 211 milyar TL alacağı var

    Tarım ve Orman Bakanlığı 2021 yılı bütçesinde çiftçi desteklerinin 2020 yılı ile aynı kalmasını eleştiren CHP Bursa Milletvekili ve PM üyesi Orhan Sarıbal, “Bütçede ülke çiftçisinin sorunlarını çözümüne ilişkin kaynak ayrılmamış. Bu bütçe çiftçimizin değil, ithalat lobilerinin ve dolayısıyla yabancı ülkelerin çiftçilerinin bütçesi” sözleriyle tepki gösterdi.

    Türkiye’nin 2021 yılı Gayri Safi Milli Hasılasının (GSMH) 5.6 trilyon olduğunu hatırlatan Sarıbal, Tarım Kanununu göre bugüne kadar çiftçiye verilmesi gereken 211 milyar TL’nin verilmediğini söyledi. Sarıbal şunları söyledi:

    Çiftçinin 211 Milyar TL Alacağı Var

    “5488 sayılı Tarım Kanunun 21. Maddesine göre çiftçiye verilecek destek GSMH’nin %1’den az olamaz. Yani en az %1 olması gerekir. Yasaya göre bu yıl çiftçiye verilmesi gereken doğrudan destek en az 56 milyar TL. Kanun böyle diyor. Bu kanunu kim yaptı AKP. Ne zaman çıkardı; 25 Nisan 2006 yılında. 2007 yılında hayata geçti. Bu rakamlar üzerinden değerlendirdiğimizde, 2007’den 2021’i de dahil ettiğimizde çiftçiye verilmesi gereken en az 376 milyar TL. 2021’i de dahil ettiğimizde çiftçiye verilen 165 milyar TL. Aradaki fark 211 milyar TL. Çiftçiye verilmesi gereken ama verilmeyen miktar 211 milyar TL” diye konuştu.

    Çiftçiye verilen doğrudan destek miktarının 22 milyar TL olarak 2020 yılı ile aynı kaldığını hatırlatan Sarıbal, mazot ve gübre gibi çiftçinin en fazla kullandığı girdilere verilen desteklerin ise 2020 yılına göre 2021 yılında düşürüldüğünü belirtti. Sarıbal şöyle devam etti:

    Çiftçinin Mazot Gideri Doğrudan Destek Miktarı Kadar

    “Mazot desteğinde 2020 yılına göre 2021 yılında %6.1’lik bir düşüş var. 2020 yılında 2 milyar 901 milyon TL olan destek 2021 yılında 2 milyar 724 milyon TL’ye düşürülüyor. 35 milyon dönüm tarım arazisi üretimden çıkmıştı. Bilmediğimiz çok yüksek oranda, tarımsal alanda bir düşüş mü var ki mazot desteği düşürülüyor? Çiftçinin en çok kullandığı tarımsal girdi mazottur. Çiftçi yılda yaklaşık 3 milyar litre mazot kullanır. Ortalama litresini 6.20 TL’den hesapladığınızda yılda 18-19 milyar TL para ödüyor.

    Hükümetin çiftçiye verdiği destek miktarı çiftçinin bir yılda kullandığı mazot miktarına denk gelmektedir. Çiftçi cebinden 19 milyar TL’ye yakın para veriyor, hükümet toplam 22 milyar TL destek veriyor.”

    Çiftçinin gübre desteğinde de %6.2’lik bir düşüş olduğunu belirten Sarıbal, 2020 yılında 840 milyon TL olan gübre desteğinin 2021 yılında 788 milyon TL’ye düşürüldüğünü çiftçinin gübreye daha fazla para ödemek zorunda kalacağını söyledi. Aynı şekilde hayvancılık desteğinin de 2020 bütçesine göre indirildiğini hatırlatan Sarıbal, “Hayvancılıktaki sorunlar bitti mi ki desteği çekiyorsunuz?” diye sordu.

    Çiftçinin İşi Dolarla

    Çiftçinin kullandığı mazot, gübre, ilaç, tohum gibi temel girdilerinin ithal edildiğini ve dövize bağlı olarak sürekli arttığını kaydeden Sarıbal, “Damadın dolarla işi olmayabilir ama çiftçinin bütün girdileri dolarla” dedi.

    Uygulanan destekleme modelinin çiftçiyi çökerttiğini ve tarımdan uzaklaştırdığını belirten Sarıbal, hazırlanan bütçenin üretimi teşvik etmek yerine ithalatı hedeflediğini söyledi. AKP döneminde tarımsal ürün ithalatına 111 milyar dolar para verildiğini kaydeden Sarıbal, 2020 yılının ilk 9 ayında ise 7 milyar dolarlık tarım ürünü ithalatı yapıldığını kaydetti.

    “Çiftçinin resmi borcu 138 milyar TL. Mazot, gübre, tohum bayileri gibi diğer borçlarıyla birlikte 170 milyarı buluyor. Çiftçilerin bu sorununa tek bir çözüm yok bütçede” diyen Sarıbal, Bu bütçe çiftçinin, orman köylüsünün, mevsimlik tarım işçilerinin, işçinin, doğal afetten zarar gören üreticinin ve 83 milyon vatandaşın bütçesi değil. Peki, bu bütçe kimin” diyerek şunları söyledi:

    İthalat Lobilerinin Bütçesi

    “Bu bütçe ithalat lobilerinin bütçesi. Çünkü sınırsız ve sorumsuzca ithalat devam ediyor. Bu bütçe tarımsal girdileri sağlayan tohum, ilaç, gübre gibi çiftçinin ve tarımın temel girdilerini sağlayan büyük yabancı şirketlerin bütçesidir. Çiftçiyi, bu ülkede yaşayan 90 milyona yakın vatandaşımızı müşteri yapan şirketlerin bütçesi. Bu bütçe, 18 yılda 111 milyar dolar hammadde ithal ettiğimiz yabancı ülkelerin çiftçilerinin bütçesi. Rusya, Ukrayna, ABD, Kanada, Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Şili, Uruguay, Arjantin, Brezilya ülkelerinin çiftçilerinin bütçesi. Bu bütçede çiftçi, köylü, tüketici, tarım bileşenleri yok. Bu bütçede gıda egemenliği ve gıda güvenliği yok. Dolayısıyla bu bütçe halkın bütçesi olamaz.
    Bu bütçe ile AKP ülke tarımına ilişkin tavrını net olarak ortaya koymuş, ‘Ben bu ülkede tarımsal üretim yapılmasını istemiyorum. Ben ithalattan yanayım’ demektedir.”

  • CHP Bursa Milletvekili Özkan, Covid-19’a yakalandı

    CHP Bursa Milletvekili Özkan, Covid-19’a yakalandı

    CHP Bursa Milletvekili Yüksel Özkan, Covid-19 test sonucunun pozitif olduğunu belirterek, “Son iki haftadır benimle yakın temasta bulunan herkesin önlem almasını rica ediyorum” dedi.

    CHP Bursa Milletvekili Prof. Dr. Yüksel Özkan, dün yaptırdığı Covid-19 testinin sonucunun pozitif olduğunu sosyal medya hesabından duyurdu. Sağlık durumunun iyi olduğunu belirten CHP’li Özkan, “Sevgili dostlar, halsizlik, ateş, öksürük ve baş ağrısı şikayetleri nedeniyle dün yaptırdığım PCR testi pozitif çıktı. İyiyim ve istirahat ediyorum. Son iki haftadır benimle yakın temasta bulunan herkesin önlem almasını rica ediyorum. Sağlıcakla kalınız, selam ve sevgilerimle” dedi.

  • CHP’den Alinur Aktaş’a su birim fiyatı indirilsin çağrısı

    CHP’den Alinur Aktaş’a su birim fiyatı indirilsin çağrısı

    Yüksek su faturaları Bursa’nın gündemindeki yerini korumaya devam ederken CHP İl Başkanı Karaca, Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne su birim fiyatlarının indirilmesi ve atık su bedeli alınmaması çağrısında bulundu.

    Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Başkanı İsmet Karaca, Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne su birim fiyatlarında indirime gidilmesi, atık su bedeli tahsilatından da vazgeçilmesi çağrısında bulundu. Karaca, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın İnegöl Belediye Başkanı iken ‘katı atık bedelleri su faturasında alınsın’ diye belediye meclis kararı çıkardığını da hatırlatarak, bugün Büyükşehir Belediye Başkanı olan aynı kişinin katı atık bedellerini toplamama kararının yarattığı büyük çelişkiye işaret etti.

    İl Yönetim Kurulu üyeleri, ilçe başkanları, belediye meclis üyeleri, Bursa’da misafir olan Adana Ceyhan Belediye Başkanı Hülya Erdem ve vatandaşların da katılımıyla Kent Meydanı’nda sosyal mesafeli-maskeli basın açıklaması yapan CHP Bursa İl Başkanı İsmet Karaca, AK Parti iktidarı döneminde su şehri Bursa’daki su faturalarının hiç gündemden düşmediğini vurgulayarak, “Bursa su kaynaklarının üzerinde bir kent olmasına rağmen su fiyatları bakımından Türkiye’nin en pahalı su satan belediyelerinden birisi. 30 büyükşehir içinde suyu 7’nci pahalı satan belediye” dedi.

    Karaca sözlerini şöyle sürdürdü:

    “İstanbul’da suyu bir aboneye ulaştırana kadar ortalama 200 km altyapı gerekiyor. Diğer kentlerde de benzer. Fakat Bursa’ya bakıyoruz hemen yanı başımızda bizim içme suyu olarak kullandığımız suyun toplandığı barajlar var. Yani maliyet bakımından çok ucuz. Şimdi Alinur Aktaş’a şunu sormak istiyorum. Su fiyatından ne kadar kar ediyorsunuz? Siz insani ihtiyacı dahi maliyetine göre en pahalı şekilde satarsanız pandemiyle mücadeleye de darbe vurmuş olursunuz. Suyun maliyetine bakıldığında Bursa’da satıldığının 4’te 1’i olduğuna dair bilgiye ulaştık. Sayın Alinur Aktaş’ın şunun hesabını vermesi gerekiyor. Suyu maliyetinin yüzde kaç fazlasına satıyor?”

    Büyükşehir Belediye Meclisi’nin geçen ayki oturumunda belediye başkanı tarafından bir önerge verildiğini ve ilçe belediyeleri adına su faturasına dahil olarak katı atık bedeli toplanmasından vazgeçildiğini hatırlatan Karaca, “Kamuoyunda şöyle bir algı oluşturuldu. Su fiyatını ucuzlatıyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi su fiyatlarının ucuzlamasına kabul oyu vermedi. Burada hukuki olarak bir usul eksikliği var. İkincisi, gündeme gelmemiş, tartışılmamış, konuşulmamış” dedi.

    Şu an Osmangazi Belediyesi’nin bile Büyükşehir Belediyesinde birikmiş milyonlarca lira alacağı olduğunun altını çizen Karaca, “Burada keyfilik söz konusu. Ona rağmen su faturasını ucuzlattık diye bir algı oluşturuyor. Burada su birim fiyatlarında bir kuruşluk indirim yok. Atık su bedeli, sayaç okuma bedeli, bakım bedeli, yatırım bedeli vs. onların bir tanesi de katı atık bedeli. Katı atık bedelini ilçe belediyelerine aktarıyor. Onu fatura içeriğinden çıkarttı şimdi. Diyoruz ki atık su bedeli almayın. Bunu almayan büyükşehir belediyeleri var” şeklinde konuştu.

    “GERÇEKTEN İNDİRİM YAPMAK İSTİYORSAN…”

    Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’a, eğer “gerçekten” su faturasında bir indirim yapmak istiyorsa, su birim fiyatını indirip, atık su bedeli tahsilatını da durdurması çağrısında bulunan CHP Bursa İl Başkanı Karaca, şöyle devam etti:

    “Yarın büyükşehir belediye meclisinde grup başkanvekilimiz Osman Ayradilli, bugün grup toplantısında gündeme alacağımız önergeleri gidip teslim edecek. Bir tanesi su faturalarıyla ilgili. Suyun birim fiyatı düşsün istiyoruz. Birinci kademede birim fiyat 3 lira 86 kuruş, 2. kademede 7,5 lira. 10 ton su insani kullanım hakkıdır. Ankara Büyükşehir Belediyesi 10 ton suyu 10 lira yaptı. Sabitleyin. Su kaynakları burada. O kadar ucuza mal ediyorsunuz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi 500 litre sudan ücret almıyor. İnsani kullanım hakkı diyor. Bursa Büyükşehir Belediyesi su faturalarından atık su bedeli almasın. İkincisi su birim fiyatları ucuzlasın. Su birim fiyatları kademe 1 ve 2’de ucuzlasın. Zaten maliyetinin 3,4,5 katına satıldığı söyleniyor. İndirim su birim fiyatlarının ucuzlamasıyla olur.”

    KARACA, ALİNUR AKTAŞ’IN DÜŞTÜĞÜ ÇELİŞKİYE İŞARET ETTİ

    Karaca, Aktaş’ın düştüğü çelişkiyi şöyle anlattı:

    İlçe belediyelerinin yasal olarak katı atık bedelini tahsil etme yetkisi olmadığını hatırlatan Karaca, “Genelgede su faturasıyla tahsil edilir deniyor. Gemlik Belediyesi su faturası mı basacak? Mudanya, Nilüfer hatta Osmangazi Belediyesi su faturası mı basacak? Bu belediyelerin su faturası basma hakkı yok. Burada su faturasının ucuzlaması diye bir şey söz konusu değil. Yalan söylüyor, algı oluşturmaya çalışıyorlar” diye konuştu. Alinur Aktaş İnegöl Belediye Başkanıyken katı atık bedelleri su faturasında alınsın diye İnegöl Belediye Meclisinden karar çıkartıp Büyükşehir’e gönderdiğini hatırlatan Karaca, “İnsan önce siyasi geçmişine bakar. İnegöl Belediye Başkanıyken katı atık bedellerini Büyükşehir alsın diyorsunuz ama şimdi de bunu faturadan çıkartıyorum diyorsunuz. Hedef şu: Hem kendi parti içi mücadelelerinde avantaj sağlamak hem de CHP’li belediyelere hizmet üretiminde sıkıntı yaşattırmak” dedi.

    “ALGI OLUŞTURMA ÇABANIZDAN VAZ GEÇİN!”

    Bursa Büyükşehir Belediyesi’ni su faturalarındaki algıya son vermeye çağıran Başkan Karaca, “Bursa Büyükşehir’in 2020 bütçesinde atık su geliri 143 buçuk milyon lira. Bu direkt Büyükşehir’e gidiyor. Eğer gerçek bir indirim yapılacaksa bundan feragat etsin. Su birim fiyatlarında da indirim istiyoruz” şeklinde konuştu.

    BUSKİ, KAPALI KAHVEHANEYE SU FATURASI GÖNDERDİ

    Bu sırada bir vatandaş, kahvecilik yaptığını ve kahvesinin pandemi nedeniyle kapalı olduğu dönem için bile 300 liralık su faturası geldiğini belirterek, Karaca’ya faturaları gösterdi. Karaca BUSKİ’nin bu uygulamasına tepki göstererek, “Bu soyguna son verin. Pandemi döneminde esnafın işi gerçekten çok zor. Kapalı işyerlerine fatura gönderen bir belediye anlayışından vazgeçin” diye konuştu.

  • Sarıbal: Bursa’daki sağlık çalışanları üvey evlat mı?

    Sarıbal: Bursa’daki sağlık çalışanları üvey evlat mı?

    Bursa Tabip Odası, Büyükşehir Belediyesi iştiraki olan BURULAŞ’ın, meclis kararı olmadığı gerekçesiyle, Resmi Gazete’de yayımlanan, sağlık çalışanlarının toplu taşımadan yıl sonuna kadar ücretsiz yararlanabileceği kararını uygulamadığını açıkladı. Uygulamayı eleştiren CHP Bursa Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Orhan Sarıbal, “Bursa Büyükşehir Belediyesi sağlık çalışanlarının zulüm gibi süren iş yaşamlarında onlara destek olmak yerine adeta köstek oluyor. Tıpkı su faturalarında olduğu gibi daha önce Bursa halkına uygulanan çifte farklı muamele şimdi de sağlıkçılara yapılıyor. Sağlık çalışanlarının toplu taşıma hakkı Bursa’da Eylül ayı itibariyle son buldu. Bu nasıl bir vicdandır?” dedi.

    Bursa’dakiler Sağlık Çalışanı Değil mi ?

    28 Ağustos 2020 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasıyla Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre, yeni tip koronavirüs salgınının yayılmasının önlenmesine yönelik tedbirler kapsamında sağlık hizmeti veren kamu ve özel sektöre ait tüm sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışan personelin ücretsiz ulaşım ve kamuya ait sosyal tesislerden yararlanma hakkı uzatılmıştı. Sağlık çalışanlarına tanınan bu hak Bursa’da ise, meclis kararı olmadığı gerekçesiyle Bursa Ulaşım Toplu Taşıma İşletmeciliği (BURULAŞ) tarafından uygulanmıyor.

    Bursa Tabip Odası’nın açıklamasına göre, Bursa Tabip Odası Başkanı Doç. Dr. Alpaslan Türkkan 14 Eylül 2020 tarihinde BURULAŞ’a yazı yazarak konuya ilişkin istedi. 2 Ekim 2020 tarihinde Türkkan’ın yazısına Genel Müdür Mehmet Kürşat Çapar imzasıyla cevap verildi. Cevabi yazıda, “Sağlık çalışanlarımız ile ilgili ücretsiz seyahat hakkı verilmesine dair tarafımıza ulaşan bir meclis kararı mevcut değildir. Konu üst yönetimimizin gündeminde olup herhangi bir değişiklik yapılması durumunda tüm yayın organlarımızdan duyurusunun yapılacağını bilgilerinize rica ederiz” denildi.

    Uygulamaya tepki gösteren CHP Bursa Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Orhan Sarıbal İstanbul, Ankara ve İzmir’de sağlık çalışanlarına tanınan bu hakkın Bursa’da neden verilmediğini sordu. Sarıbal, “ Bursa’ya yapılan bu üvey evlat muamelesinin nedenini çok merak ediyoruz. Canları pahasına mücadele eden sağlık emekçilerinin giderek tükendiği bir ortamda kendilerine yapılan bu muamele reva mıdır? Bursa’daki sağlık çalışanlarının İstanbul’dakilerden farkı nedir? Hepsi halk sağlığı için canlarını dişlerine takıyorlar. Koronavirüs salgınının başladığı günlerden bugüne kadar çok zor şartlarda halkın sağlığı için çalışan sağlık çalışanlarından 47’si hekim olmak üzere 107’si yaşamını yitirdi. Giden canlar, yitip solan gencecik hekimlerin acısı çok taze iken BURULAŞ’ın bu kararı önce vicdani sonra da insani olarak sorgulanmalıdır. Çok değerli Bursa Tabip Odası ve değerli üyelerinin, Bursa’daki tüm sağlık emekçilerinin bu mücadelelerinde yanlarında olduğumu bilmelerini isterim” diye konuştu.

  • CHP Bursa Milletvekili Sarıbal: Pamuk primi 1.5 TL olmalı

    CHP Bursa Milletvekili Sarıbal: Pamuk primi 1.5 TL olmalı

    CHP Bursa Milletvekili ve CHP Tarım Politikaları ve Tarım Örgütlerinden Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Orhan Sarıbal, 7 Ekim Dünya Pamuk Günü dolayısıyla TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, uygulanan yanlış tarım politikaları nedeniyle ülkemizde pamuk üretiminin düştüğünü söyledi. Hasadın başladığı ve ülkemizde “Beyaz Altın” diye önem verilen pamuk için halen prim desteğinin ne kadar olduğunun açıklanmadığını kaydeden Sarıbal, “Pamukta 3 yıldır 80 kuruş prim ödeniyor. Bunun mutlaka yükseltilmesi, en azından 1 lira 50 kuruş seviyesine getirilmesi gerekir” dedi.

    Sarıbal, şunları söyledi:

    “Pamuğun tanınırlığını artırmak, üreticileri ile sanayiciler ve diğer taraflar arasındaki ilişkiyi ve işbirliğini güçlendirmek, pamuk üzerine daha fazla araştırma ve geliştirme yapılmasını sağlamak ve pamukla ilgili teknolojik gelişmeleri teşvik etmek amacıyla 7 Ekim Dünya Pamuk Günü olarak kutlanmaya başlandı.

    Ülkemiz için de pamuk çok önemli bir ürün. Halk arasında “beyaz altın” olarak biliniyor. Ancak son yıllarda uygulanan yanlış tarım politikalarından pamuk da nasibini aldı. Üreticinin desteklenmemesi nedeniyle pamuk ekim alanları ve üretimi her yıl hızla düşüyor. Bu açık ithalatla kapatılmaya çalışılıyor. Ürettiğimiz kadar pamuğu ithal eder duruma geldik.”

    Pamuk hasadı başladı ancak prim belirsizliği devam ediyor. Son üç yıldır 80 kuruş olarak uygulanan prim desteği için üreticiler kilo başına bu yıl 1,5 TL bekliyor. Ancak hükümetten bu konuda herhangi bir açıklama gelmedi.”

    AKP’nin iktidara geldiği 2003 yılından bugüne pamuk üretim alanlarının hızla düştüğünü ifade eden Sarıbal, şöyle devam etti:

    Pamuk Üretimi Düşüyor

    “Türkiye 2002 yılında 7,2 milyon dekar alanda pamuk üretirken 2019 yılında %34 azalarak 4,8 milyon dekara düştü. Son 18 yılda 2,4 milyon dekar pamuk ekim alanı üretimden çıktı. 2019 yılında Türkiye’de pamuk ekim alanlarının %43,7’si, üretimin %37’si Şanlıurfa ili tarafından karşılandı. 2018 yılında Şanlıurfa ili 1 milyon 28 bin dekar alanda pamuk üretimi yaparken 2019 yılında 215 bin dekar azalarak 813 bin dekara düştü. 2003 yılından Ağustos 2020 dahil 14 milyon ton pamuk ithalatına 23,3 milyar dolar ödendi. Ağırlıklı olarak pamuk ithalatı yaptığımız başlıca ülkeler Amerika, Yunanistan, Türkmenistan ve Brezilya. 2019 yılında 951 bin ton pamuk ithalatına 1.6 milyar dolar ödeme yapıldı. Sadece bu yılın ilk 8 ayında 720 bin ton pamuk ithalatına 1,1 milyar dolar ödeme yapıldı. Türkiye 2019 yılında dünya pamuk ithalatında 4. Sırada bulunmaktadır. Türkiye 2019 yılında pamuk ihtiyacının %54’ünü ithalatla karşıladı. Bu oran 2002’de %38 idi” diye konuştu.

    Pamuğun 20 ayrı sektörde kullanıldığını ve aileleriyle birlikte 1,5 insanı etkilediğini belirten Sarıbal, 2019 yılında üretilen 2,2 milyon kütlü pamuktan; 814 bin ton lif pamuk, 1 milyon 254 bin ton çiğit, 188 bin ton yemeklik yağ, 878 bin ton yemlik küspe, 63 bin ton linter, 132 bin ton telef (Ethanol, gübre vb) ürün elde edildiği bilgisini paylaştı.

    Yeniden Altın Olsun

    Lif pamuğun 2 milyar 775 milyon dolarlık ticari değeri bulunduğunu ancak tekstil ve hazır giyim sektöründe kullanımı ile 60 milyar dolarlık bir katma değer yaratıldığını söyleyen Sarıbal, “Pamuk bizim için çok önemli bir ürün. Pamuk üretiminin artması ve ithalat azalması için öncelikle pamuk üreticisine son 3 yıldır verilen 80 kuruş/kg pamuk priminin 1,5 TL/kg çıkarılması gerekir. Pamuğun çiftçiye geliri kilo başına 6 TL olması gerekiyor. Bu yapılırsa ancak pamuk yeniden ‘beyaz altın’ olur” diye konuştu.

    Süt Fiyatı 1 Yıldır Aynı

    Basın açıklamasında süt üreticilerinin sorunlarına da değinen CHP’li Sarıbal, Ulusal Süt Konseyi 2019 Ekim ayında 15 Kasım 2019 tarihinde geçerli olmak üzere, 2020 yılı için litre başına 2,30 TL tavsiye fiyatı belirlediğini hatırlatarak, “Son bir yıl içinde hem hammaddelerine %40 oranında zam geldi. Gelen bu zammın üreticiye yansıması ise %45-50 arasında değişmektedir. Bugün üretici 1 litre süt sattığında 1 kg yem alamamaktadır. Oysa 1 litre süt ile 1,5 kg yem alınabilmesi gerekir (süt/yem paritesi). Aksi takdirde süt hayvancılığının sürdürülmesi mümkün değildi. Fiyatlar bu şekilde devam eder ise süt hayvanları kesime gönderilecek. Acilen çiğ süt alım fiyatının ve 15 kuruş olan süt priminin arttırılması gerekmektedir” dedi.