Etiket: CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu

  • Soylu’dan Kılıçdaroğlu’na tepki

    Soylu’dan Kılıçdaroğlu’na tepki

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, sosyal medya hesabından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun tweetini alıntılayarak tepki gösterdi.

    Bakan Soylu, “Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı adayı olmak için ergenleşmeni anlıyorum. Seni ‘troll’ yapmalarını da anlıyorum. Anlamadığım; FETÖ’nün ayak izinden yürümen, HDPKK’ya sevgin, CHP’yi her türlü suç örgütüne alet etmen, kutuplaştırma ve kaos için her türlü tahrike oynaman. Kılıçdaroğlu, Ankara’da, defalarca Emniyet Terör Şube’nin gözaltına aldığı, kamuda öğretmenlik de yapmayan, profesyonel eylemci HDPKK’lı eliyle polisle öğretmeni karşı karşıya getirmeye utanmıyor musun? Kılıçdaroğlu, 6’lı masaya kendini ispat için her yolu deniyorsun. Yeter kendi hırsın için yaptığın bu sorumsuzluklardan vazgeç” ifadelerini kullandı.

  • “Sandığa gideceğiz ve oylarımızı kullanacağız”

    “Sandığa gideceğiz ve oylarımızı kullanacağız”

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Tekirdağ Büyükşehir Belediyesinin yeni binasının açılışı için Tekirdağ’a geldi.  Kılıçdaroğlu, açıklamasında, “Hukuku ve adaleti mutlaka ama mutlaka sağlayacağız. Bundan bütün dostların emin olmasını isterim. Bütün çalışanların emin olmasını isterim. Biz Demokrasi için, düşünce özgürlüğü için, çalışanların haklarının korunması için altı lider bir araya geldik. Yeniden Türkiye’yi inşa edeceğiz. Demokrasiyi yeniden inşa edeceğiz bundan hiç kimsenin endişesi olmasın. Ancak Türkiye’nin büyük sorunlar yaşadığını ben de biliyorum, siz de biliyorsunuz. Az önce büyükşehir belediye başkanımız konuştu. Binayı kredi verme sözü veriyorlar. Ama temel atıldıktan bir süre sonra krediyi kesiyorlar. Niçin? Efendim büyükşehir belediyesi bir binayı bile yapamadı. Propagandası için ama biz şunu yaptık bütün belediye başkanı arkadaşlarıma şunu söyledim. Size her türlü engeli çıkaracaklar ama sizin göreviniz şikayet etmek değil, engeli aşacaksınız ve gereği yapacaksınız ve başkanımız da böyle yaptı bu binayı bitirdi. Tekirdağ’ın Marmara Bölgesi içinde, Türkiye içinde özel bir önemi var. Evet, üç kemallerin kenti. Burası tarihi bir kent. Aynı zamanda kadim bir kent. Bu kadim kente hizmet etmek de çok güzel bir şey. Dolayısıyla bu güzelliği Tekirdağlılara yaşatan değerli büyükşehir belediye başkanımızı hepinizin huzurunda yürekten kutluyorum sağ ol başkan. Sadece işçinin umudu değil esnafın da umudu, esnafın da umudu, işçinin de umudu. Çalışanların umudu. Bu ülkeye hizmet eden, alın teri döken herkesin umudu. Kimse unutmasın bay Kemal olacaktır. Bizim saraylarda oturma gibi bir amacımız yok. Biz halk gibi yaşamak isteriz. Mütevazı yaşamak isteriz. Her evde huzurun olmasını isteriz. Her evde bereketin olmasını isteriz. Herkesin iş sahibi olduğu, herkesin huzur içinde çalışabileceği ortamların olmasını isteriz. Kim temel amacımız daha güzel bir Türkiye, yaşanabilir bir Türkiye, huzurlu bir Türkiye, kadın erkek eşitliğinin olduğu bir Türkiye bunu isteriz biz” dedi.

    Kılıçdaroğlu açıklamasında, “Bazı ciddi gelişmeler var. Merkez Bankası politika faizini bir puan indirdi. Vatandaş sanıyor ki bizim de faizimiz düştü. Hayır efendim. Taksicinin faizi düşmedi, esnafın faizi düşmedi. Sanayicinin faizi düşmedi. Hiç kimsenin faizi düşmedi. Ama bankaların faizleri düştü. Merkez Bankası’ndan kredi alacak olan bankaların faizi düştü. Bankaların faizi düştü. Ama bankaların vatandaşa verdikleri kredinin faizi düşmedi. O faiz giderek arttı. Faizlerin hangi noktaya geldiğini, izlenen ekonomi politikasının ülkeyi nereye götürdüğünü bir rakam vererek açıklayacağım. Son altı ayda bir daha söylüyorum. Son altı ayda bankaların karı yüzde dört yüzü aştı. Yüzde dört yüzü aşıyorsa bankaların karı, bankalar olağanüstü faiz geliri elde ediyorlar demektir. Demek ki faize karşıyım edebiyatı yapıp bankalara final çevrelerine belli gruplara beşli çetelere kaynak aktarıldığını hiç kimse unutmasın. Neden beşli çetelere kaynak aktarılıyor? Eğer yolu yapıyorsanız bin liraya, ona beş bin liralık garanti veriyorsanız gelir garantisi cebinizden dört bin lirayı alıyorlar demektir. Kim ödeyecek dört bin lirayı? Bu ülkenin fakiri, fukarası, işçisi, emeklisi hep beraber ödeyeceğiz. Yine bir şey yaptılar kur korumalı mevduat. Kur korumalı mevduatın o olması için çok paranızın olması lazım. Bankaya yatırmanız lazım. Bankaya yatırdınız. Bir faiz garantiniz var. Faizi alıyorsunuz iki, döviz garantiniz var, döviz yükselirse parayı alıyorsunuz. Üç, vergi muafiyetiniz var. Ayrıca vergiden de muafsınız. Emekçi kardeşlerim unutmayın. Asgari ücret alırken vergi veriyorsunuz. Ama altı ayda 60 milyar lira faiz alanlar bir kuruş bile vergi ödemiyorlar. Bir daha ifade edeyim. Asgari ücretli, çiftçiye, emekli yaptığı her türlü alışveriş dolayısıyla. Vergi öderken kur kolu mevduata para yatıranlar altı ayda 60 milyar, altı yüz milyon lira gelir elde ettiler. Bunun için beş kuruş bile vergi ödemeyecekler. O var olan iktidarın faizi indirdim edebiyatı yapan iktidarın aslında bir avuç tefeciye çalıştığını bütün dünyaya ben de anlatacağım, siz de anlatacaksınız. Beraber birlikte anlatacağız” dedi.

    Kılıçdaroğlu, Tekirdağ’daki konuşmasının devamında, “Şu soru aklınıza gelebilir. Dolar yükseldi Euro yükseldi. Ne olur? Bir bütün milli değerlerimiz yabancı para karşısında değer kaybeder. Diyelim ki önemli bir milli bankamız var. Daha önce on milyar dolarken değeri birdenbire beş milyar dolara düşüyor. Türkiye dünyanın en ucuz ülkesi haline geldi ve dolayısıyla bütün milli kuruluşlarımız, arsalarımız, hatta dairelerimiz çok düşük bedellerle artık satılır hale geliyor. Bu bağlamda her birimizin sorumluluğu var. Benim var ben bunun farkındayım. Ama bu ülkede çalışan herkesin üreten herkesin alın teri döken herkesin sorumluluğu var. O sorumluluğun bilincinde olarak yarın sandığa gideceğiz ve oylarımızı kullanacağız. Sizden istediğim şudur. Sandığa gittiniz, oy kullanacaksınız. Bütün ön yargılarınızı bir tarafa bırakıp vicdanınızın sesini dinleyin. Bu ülkeyi dinleyin. Bu ülkenin işsizlerini dinleyin. Bu ülkenin yoksullarını dinleyin. Bu ülkede yatağa aç giren çocukları dinleyin. Beşli çetelere çalışanları düşünün. Bir de halk için, vatandaş için herkes için çalışanları düşünün. Bizim hedefimiz herkes için çalışan, ülke için çalışan, alın teri döken, döktüğü, alın terinin karşılığını alan herkes için çalışmak bizim boynumuzun borcudur. Bunu mutlaka hayata geçireceğiz. Herkesin böyle bilmesini isterim. Politika faizini düşürmek, normal faizi değil. Politika faizini düşürüp bankalara karlar sağlayanları düşünün. Bu Merkez Bankası’nın yönetiminin iradesiz yönetimin saraydan talimat alıp karar alan yönetimin milletin ekmeğiyle oynaması demektir. Milletin ekmeği ile oynayanın ekmeği olmaz değerli arkadaşlar. Bunun böyle bilinmesi lazım. Bunun da her tarafta sizler tarafından her yerde, her tarafta anlatılması lazım. İşin özeti asla umutsuzluğa kapılmayın. Asla bu ülkenin güzel bir ülke olduğunu bu ülkenin bu ülkenin zengin bir ülke olduğunu, bu ülkenin kaynaklarının doğru kullanıldığında sadece kendi bölgesinde değil, Ortadoğu’da ve Avrupa’da en güçlü ülke olacağını, herkesin iş bulacağını, herkesin hakkı ettiği, hak ettiği ücreti alacağını da kimsenin unutmamasını isterim. Bu çerçevede hareket edeceğiz. Bu çerçevede çalışacağız. Ben burada olmaktan son derece mutluyum. Güzel bir bina açıldı. Bu bina Tekirdağ’a ve Tekirdağlılara hizmet edecek ama aynı zamanda sadece merkeze değil, bütün ilçelerine de hizmet edecek. Kadınına, gencine, yaşlısına, herkese hizmet edecek. Buradan sadece hizmeti aynı. Aynı zamanda kültürel açıdan da değerlendirilmesi gerektiğini Başkan’a söyledim. Başkan kültürel açıdan da bu binanın değerlendirileceğini ifade etti. Hepinize teşekkür ederim. Hepiniz sağ olun, var. Hepinize şükran borçluyum. Bir şey daha sakın unutmayın. Neydi? Geliyor gelmekte olan. Sakın unutmayın. Az kaldı göreceksiniz. Göreceksiniz hep beraber Türkiye’yi aydınlığa çıkaracağız. Hiç kimse düşüncelerinden ötürü hapse atılmayacak. Bu ülkeye demokrasi, adaleti. hukuku mutlaka ama mutlaka getireceğiz. Bu bizim sözümüzdür. Altı lider bu konuda söz verdi. Altın liderin ikrarıdır ve bunu gerçekleştireceğiz. Hepiniz. Sağ olun, var olun diyorum. Teşekkür ederim ”şeklinde konuştu.

  • CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na pankart şoku

    CHP Lideri Kılıçdaroğlu’na pankart şoku

    CHP Grup Toplantısı için Yalova’ya gelen Kılıçdaroğlu, Yalova merkezde vatandaşlarla bir araya geldi. Kurtuluş Parkı önünde banka çıkan Kılıçdaroğlu, burada konuşma gerçekleştirdi. Kılıçdaroğlu’nun konuşması sırasında sol çaprazındaki binaya asılan pankart ortalığı karıştırdı.

    Yalova Belediyesi’ndeki yolsuzluk soruşturması çerçevesinde kaybolan yaklaşık 23 milyon lirayı atıfta bulunulan pankart partililer tarafından söküldü. CHP Lideri Kılıçdaroğlu, “Bay Kemal Yalova Belediyesi’nden çalınan 23 milyon lira nerede?” yazılı pankartla ilgili şöyle konuştu:
    “Bay Kemal her kuruşun hesabını verir. Bu korkunun eseridir arkadaşlar. Hiç kimse unutmasın geliyor gelmekte olan. Bu ülkede adalet istiyor musunuz? Bize katılacaksınız. Bu ülkede demokrasi istiyor musunuz? Bize katılacaksınız. Bu ülkede hükümetin topladığı vergilerin hesabının millete verilmesini istiyor musunuz? Bize oy atacaksınız. Bu ülkede hak, hukuk adalet olsun istiyor musun bize katılacaksınız, beraber yürüyeceğiz.”

  • “Bu ülkeye demokrasiyi getireceğiz”

    “Bu ülkeye demokrasiyi getireceğiz”

    Kılıçdaroğlu, Raif Dinçkök Kültür Merkezi’nde düzenlenen CHP Grup Toplantısına katıldı. Toplantının açılış konuşmasını, İçişleri Bakanlığı tarafından yolsuzluk soruşturması çerçevesinde Yalova Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Vefa Salman’ın yaptı. Salman tarafından “14’üncü cumhurbaşkanımız” denilerek hitap edilen Kılıçdaroğlu, ardından partililere seslendi. Yalova’da süs bitkileri üreticileriyle ilk kez bir araya geldiğini ve toplantıdan sonra da esnaflarla buluşacağını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

    “Evet, büyük bir ülkeyiz. Türkiye güzel bir ülkedir. Türkiye’de hep birlikte huzur içinde yaşayabiliriz. Bir ahdim var, bu ülkede hiçbir çocuk yatağa aç girmesin. Bir ahdim var, hiç kimse inancı dolayısıyla ötekileştirilmesin. Bir ahdim var, hiçbir kimse yaşam tarzı nedeniyle ötekileştirilmesin. Bir hedefim var, herkesin bir işi, aşı olsun. Bir amacım var, kadın-erkek eşitliği olsun. Bir hedefim, bir amacım, bir ahdim var, bu ülkede hepimiz, cennet gibi vatanda huzur içinde yaşayalım. Bir ahdim var, her evde huzur, her evde bereket olsun. Sizin yaşadığınız sorunları biliyorum, sizin yaşadığınız sorunların kaynağını da biliyorum.”

    “Bu ülkeye demokrasiyi getireceğiz”

    Hak, hukuk ve adaletten yana olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, 6 liderin oluşturduğu ittifakın güzel bir ittifak olduğunu söyledi. Vatandaşların görüşü ne olursa olsun o masada kendisini temsil eden birini gördüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, “Bir araya geldik, bu ülkeye demokrasiyi getireceğiz. Bir araya geldik, bu ülkeye kardeşliği getireceğiz” dedi. Aile destekleri sigortasını getireceklerini anlatan Kılıçdaroğlu, yoksulluğu bitireceklerini kaydetti.

    “Bu 100 yıl devam mı edecek?”

    İçişleri Bakanlığı tarafından Yalova Belediye Başkanlığı görevinden uzaklaştırılan Vefa Salman’ın görevine iade edilmesi gerektiğini savunan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

    “Göreve neden iade etmiyorsunuz? ‘Demokrasi demokrasi’ diyorlar değil mi? Demokrasinin D’sinden anlamıyorlar. Demokrasinin ne olduğunu dahi bilmiyorlar. Başkan, senin görevden alındığın bu süre senin gururla anlatacağın bir şey olacak. Bakan Bey ziyarete geldiği zaman dedim ki, ‘Varsa bir suçu, rüşvet aldıysa, şunu bunu yapmışsa zaten sana ihtiyaç kalmaz, zaten onu partiden atarız’ ama öyle bir şey yok. Bütün Yalovalılara hizmet veriyor bu insan. Siz onu ne gerekçeyle görevden alıyorsunuz? Yargıç, yani hakim davayı sürekli erteliyorsun. Kardeşim otur kararını ver. Hakimsin sen. Hakim neye göre karar verir, hukukun üstünlüğü ve vicdani kanaatine göre karar verir. Malını, mülkünü araştırdınız, 7 göbeğini araştırdınız, herhangi bir şey yok. Suç duyurusunda bulunan kendisi. ‘Efendim bilirkişi raporu geldi, suçsuzdur’ diyor. E bir daha gelsin. Bu 100 yıl devam mı edecek? Hakimsen karar ver kardeşim. Sen hakimliğini bil. Vicdani kanaatine göre kararını ver ve biz bu olayı kapatalım. Yazıktır, günahtır, milli irade gasp edilemez. Kim milli iradeyi gasp ederse karşısında bu milleti bulur.”

  • “CHP iktidara en yakın dönemdedir”

    “CHP iktidara en yakın dönemdedir”

    Maltepe’de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun katılımıyla CHP’nin yurt dışındaki 43 birlik başkanları ile yöneticilerinin katıldığı ‘CHP Yurt Dışı Örgütlenme Çalıştayı’ başladı. Çalıştaya; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkan Yardımcıları Bülent Tezcan ve Onursal Adıgüzel, Parti Meclisi Üyesi ve İstanbul Milletvekili Yunus Emre, CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, CHP İstanbul Milletvekili Yüksel Mansur Kılınç, Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı katıldı.

    “Uzun yıllardır iktidar olamayan bir Cumhuriyet Halk Partisi iktidara en yakın dönemdedir”

    Programda konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Çalışıyoruz, eksimiz, artımız olabilir. Dışarıda sizler çalışıyorsunuz, farkınız, eksiğiniz olabilir. Ama biz dünya siyaset tarihine bir şey bırakmak istiyoruz. Dünya siyaset tarihine bırakacağımız miras özellikle gençlerin bırakacağı bir miras. Yani İlk kez oy kullanacak olanların bırakacakları bir miras. Otoriter bir yönetimi demokratik yöntemlerle değiştirmektir. Bunu gerçekleştirmek için yola çıktık zaten. Biz pek çok sorun yaşadık. İster Türkiye’de olsun, ister yurt dışında olsun. Ama artık sorunlarımızdan arınmak istiyoruz. Geleceğe güvenle bakmak istiyoruz. Daha güzel bir Türkiye’de yaşamak istiyoruz. Herkesin düşüncesini özgürce ifade ettiği bir Türkiye istiyoruz. Hiç kimsenin inancından, kimliğinden, yaşam tarzından ötürü ötekileştirilmediği bir Türkiye istiyoruz. Bunun kavgasını veriyoruz. Bunun mücadelesini veriyoruz. Uygar dünyanın bir parçası olmak için mücadele eden bir Cumhuriyet Halk Partisi var. Bunun farkında olmanız lazım. Ve bizler eleştiri yaparken arkasından mutlaka çözümü de getiren, çözümü de öneren, topluma duyuran bir partiyiz. Sorunları sadece dillendiren değil, sorunları nasıl çözüleceğini ifade eden bir partiyiz. Dolayısıyla uzun yıllardır iktidar olamayan bir Cumhuriyet Halk Partisi iktidara en yakın dönemdedir. Ama bunu yapacak olan, bunu sağlayacak olan sizlersiniz.” dedi.

    “Bursa’yı kaybetmemizin nedeni de kabahati de bize ait, Bursalılara ait değil“

    Kemal Kılıçdaroğlu devamında, “Sayın genel başkan yardımcısı, yurt dışındaki örgütlenmemizi kısaca anlattı. Yaklaşık 4 milyon seçmen 6 milyon civarında yurt dışında göçmen vatandaşlarımız var. Ve biz oralardan beklediğimiz oyu alamıyoruz. Oyu alamıyorsak klasik bir söylem vardır, ‘Efendim onlar bize oy vermiyorlar.’ Hayır bunu kabul etmiyorum. Niçin bize oy vermiyorlar. Asıl üzerinde düşüneceğimiz nokta bu. Neden oy vermiyorlar, Yani karşıya iğneyi batırmadan önce çuvaldızı kendimize batırmak zorundayız. Eğer biz güven vermiyorsak niye bize oy versinler? Siyaseti bireysel çıkarlar üzerine inşa ediyorsak niye bize oy versinler, derdini anlatmak isteyen vatandaşın derdini anlatırken lafını ağzına tıkıyorsak niye bize oy versinler, yaşadığı dünya kadar sorun var. O sorunların çözümüyle ilgili çaba harcamıyorsak niye bize oy versinler, yeni bir siyaset anlayışını aslında ülkemize getiriyoruz.

    Bu yeni siyaset anlayışının Cumhuriyet Halk Partisi’ne kapılarını araladığını da gayet iyi biliyoruz. Yerel yönetimler bunun en güzel örneğidir. Biz büyük kentleri alacağımızı söylediğimizde kimse inanmıyordu. Rakiplerimiz inanmıyordu. Ama biz yeni siyaset anlayışımızla bu kapıları araladık. Ve bugün bu yeni siyaset anlayışının meyvelerini de görüyoruz. Bugün Türkiye’de nüfusun yarısından fazlasını Cumhuriyet Halk Partili Büyükşehir Belediye Başkanlığı bir anlamda yönetiyor, onlara hizmet ediyor. Yanıldığımız bir yer var, Bursa’yı kaybetmemizin nedeni de kabahati de bize ait. Bursalılara ait değil. Bunu da söyleyeyim. Bu önümüzdeki seçimlerde onu da telafi edeceğiz inşallah. Verdiğiniz mücadele bir hak mücadelesidir. Bir demokrasi mücadelesidir.” diye konuştu.

    “Geçmişte Cumhuriyet Halk Partisi’nde kısır çekişmeler vardı, bunları tamamen ayıkladık”

    Kılıçdaraoğlu, “Ama halkla, bölgede yaşadığınız ilde, kentte veya ülkede seçmenlerle çok sıcak ve samimi bir ilişki kurmak zorundasınız. Onların sorunlarını dinlemek ve sorunlarının nasıl çözmeleri ya da biz nasıl çözüyoruz? Neleri öneriyoruz? Bunu çok iyi anlatmak zorundasınız. Yurt dışından gelen kardeşlerimiz var. Oralarda, çalışıyorlar, emek harcıyorlar. O ülkelerin kalkınmasına, büyümesine katkıda bulunuyorlar. Unutmayalım aslında çok çalışkan bir halkız biz. Sadece düz işçi olarak bizim babalarımız, dedelerimiz Almanya’ya, Fransa’ya, Hollanda’ya, Amerika’ya gitti. Ama şimdi onların üçüncü, dördüncü kuşakların üniversitede hoca, sanatçı, gazeteci hayatın her anlamına girmiş vaziyetteler. Demek ki çalışırsak pek çok şeyi kazanabiliyoruz. Geçmişte Cumhuriyet Halk Partisi’nde kısır çekişmeler vardı. Bunları tamamen ayıkladık. Her birimiz iktidara odaklanmış vaziyetteyiz. Her birimiz Türkiye’nin sorunlarını çok iyi biliyoruz. Ve bu sorunları çözmek istiyoruz. Sorunların nasıl çözüleceğini de biliyoruz. Kafa yoruyoruz. Sadece parti içinde değil. Akademik dünyadan, bürokratik dünyadan da yardım alıyoruz. Olur ya. Bizim çözümümüzde bir eksiğimiz olabilir. Bir yanlışımız olabilir. Sivil toplum örgütleriyle tartışıyoruz. “ ifadelerini kullandı

    “Yurt dışında yaşayan vatandaşlar, neden Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gelip burada kendi dertlerini anlatamıyorlar”

    Kılıçdaroğlı, “Ülkesini seven, yurtta barışı ve dünyada barışı savunan, barışın ne kadar değerli olduğunu bilen, barış içinde yaşamayı ilke edinen, bir kültürü, anlayışı büyütmeye çalışıyoruz. Bu temel görevlerimiz. Cumhuriyet Halk Partisi’nin sorunlara ne kadar tutarlı ve mantıklı yaklaştığını ifade etmek için ilk kez yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızı kendilerini temsil etmek üzere yurt dışı seçim çevresi oluşturulması gerekir diye telaffuz eden ve kanun teklifini veren bir partiyiz. Amacımız şu, yurt dışında yaşayan vatandaşlar sorunlarını Türkiye’de yaşayan bir temsilci aracılığıyla dillendirmesinler. Sorunları biliyorlar. Sorunları yaşıyorlar. Bulundukları ülkelerde çalışıyorlar. Neden o ülkede yaşayan vatandaşlarımız Ankara’da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gelip burada kendi dertlerini anlatamıyorlar, sorunlarını ve çözümlerini neden dolaylı yollarla anlatsınlar. Yurt dışı seçim çevresi oluşsun diye bir kanun teklifi var. Her dönem bunda ısrar ediyoruz. Sizler de ısrar edin. Hangi partiden birisi Almanya’ya Fransa’ya, Hollanda’ya, Amerika’ya geliyorsa neden yurt dışı seçim çevresi yok desin? Neden biz Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde temsil edilmiyoruz? 6 milyon vatandaşımız yurt dışında var. Büyük bir kısmı Almanya ağırlıklı, Avrupalı. Neden, sizin bir temsilciniz Türkiye Büyük Millet Meclisine gelip sizin sorularınızı anlatmasın. Sorunu yaşayan sizsiniz. Çözümü bilen sizsiniz. Sizin gelip Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kendi sorunlarınızı aktarmanız lazım. Buna benzer pek çok sorun var. Biz yurt dışında çalışan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının kendi ülkelerinin sorunlarına Türkiye’nin sorunlarına yabancı olmadıklarını çok iyi biliyoruz. Ama Türkiye’de yaşayanlar sizin çektiğiniz sorunları yeteri kadar bilemiyoruz kabul edelim. Çünkü zaten burada insanımız bir sorunlar yumağı içerisinde, işsizliğin bu noktalara geldiği, derin bir yoksulluk sürecinin Türkiye’de yaşandığı ortamda insanlar ancak kendi sorunlarıyla yüzleşiyorlar. Kendi sorunlarını yaşıyorlar. O nedenle sizlerin de bizlerin de iş birliği yapmamız lazım” diye konuştu.

    “Bütün mazlum ülkelere örnek olan bir ülkeyiz”

    Kemal Kılıçdaroğlu, “Türkiye gerçek anlamda demokrasisi gelişmiş, insan haklarına saygı duyulan bir ülkeye dönüşmüş olur. Hep şunu söyledim. Ve gittiğiniz yerlerde lütfen bunu tekrar edin. CHP dışında bizim siyasetimizde şöyle bir beklenti var. ‘Efendim Avrupa Birliği bir fasıl açsın biz onu yerine getirelim.’ İlla birisinin size talimat mı vermesi lazım. Demokrasi için talimat mı almanız lazım, şunu şöyle yap diye emir mi almamız lazım, Benim ağırıma gidiyor. Kardeşim Avrupa Birliği’nde hangi demokratik standartlar varsa oturalım parlamentoda hepsini yapalım ve dönüp Avrupa Avrupa Birliği’ne diyelim ki ‘kardeşim zaten biz hepsini yaptık. Bizde düşünce özgürlüğü var. Bizde kimliklere saygı var. Bizde insana saygı var. Bizde demokrasi var. Sizin öngördüğümüz, sizin ülkenizde var olan bütün demokratik kurallar bizim ülkemizde de var. O zaman verdiğiniz sözü tutun. Avrupa’nın etik değerlerine güveniyorsanız. Verdiğimiz sözü tutun.’ Bizim verdiğimiz söz bu kurallar yerine gelirse sizi tam üye olarak alırız. Güzel, dolayısıyla onların talimatı onların emri, onların beklentileri değil. Biz üçüncü sınıf demokrasiyi hak eden bir ülke değiliz. Biz birinci sınıf demokrasiyi hak eden bir ülkeyiz. Kendi özgür irademizle, kendi ülkemize demokrasiyi getirmeliyiz.

    Göreceksiniz ilk iktidarımızda göreceksiniz. Avrupa Birliği’ne de öngördüğü, kendi ülkelerinde var olan bütün demokratik kuralları kendi ülkemize getireceğiz. Şu tarihsel gerçeği de sakın unutmayın. Türkiye bütün mazlum milletlere örnek olan bir ülkedir. Milli Kurtuluş Savaşı verdikten sonra mazlum ülkelerin büyük bir kısmı kurtuluş savaşı verdi. O ülkelerde Kurtuluş Savaşı’nı veren gençler göğüslerinde Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafını taşıyorlar, Cumhuriyeti kurduktan sonra bütün mazlum ülkelerin cumhuriyet kurduğunu görüyoruz. Şimdi o ülkeler bize bakıyor. Biz demokrasimizi birinci sınıf demokrasi haline getirdiğimizde o ülkeler de bizim gibi olacak. Dolayısıyla biz aynı zamanda bütün mazlum ülkelere örnek olan bir ülkeyiz. Ve bize tarihin yüklediği böyle bir sorumluluk vardır. Bunu da hepimiz çok iyi bilmeliyiz. İşin özeti, hepimize çok güç düşüyor. Bana da iş düşüyor, size de iş düşüyor. Kısır tartışmalardan kesinlikle uzak duracağız. Bizi eleştirmek isteyenleri sabırla dinleyeceğiz. “ ifadelerini kullandı.

  • Kılıçdaroğlu’ndan Yunanistan’a sert sözler

    Kılıçdaroğlu’ndan Yunanistan’a sert sözler

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 2014 yılında Gazze’ye insani yardım taşıyan Mavi Marmara gemisine İsrail’in düzenlediği saldırı sonucu şehit olan Çetin Topçuoğlu’nun ailesini ziyaret etti. Beykoz’da yaşayan aileyle buluşan Kılıçdaroğlu, ziyaret sonrası açıklamalarda bulundu. Kılıçdaroğlu, “İnşallah iktidar olduktan sonra bu aileye, iktidar olduğumuzda onların haklarını nasıl arayacağımızı anlatmak için geldik. Mavi Marmara olayını biliyorsunuz. Şehitlerimiz var. Şehitlerimizin kanı üzerinden İsrail’le pazarlık yapılarak bir anlaşma zemini arandı. Bunu kabul etmek mümkün değil. Biz bu davayı kapatmış değiliz. Siz kendi vatandaşınızın hakkını hukukunu korumayacak da ne yapacaksınız? O nedenle bugün buraya geldim. Olayı anlatan kardeşimiz gözyaşlarını tutamadı. Bu acı hala yaşanıyor. Bu konuda biz elimizden geleni yapacağız. Uluslararası sularda eğer bizim insanlarımız katlediliyor ve bunların hakkı hukuku aranmıyorsa ve bir gece yarısı anlaşmayla sözde barış zemini oluşturulmak isteniyorsa bunu kabul etmiyoruz” diye konuştu.

    “Cemal Kaşıkçı’nın nişanlısıyla görüşmek için talebim oldu”
    Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Bin Selman’ın görüşmesine de değinen Kılıçdaroğlu, “Düne kadar her türlü hakareti yaptığınız, her türlü eleştiriyi yaptığınız kişilerle kucaklaşıyorsunuz 3-5 dolar için. Bunu Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kaldırması mümkün değildir. Bu ülkenin bir itibarı vardır. Siz nasıl bu ülkenin saygınlığını yerle bir edersiniz. Türkiye topraklarında bir cinayet işleniyor. Salman buraya gelmeden önce cinayet dosyası da kapatılıyor. Onu da araştıracağız. O dosyada bizim için kapanmış bir dosya değildir. Türkiye’nin itibarına hiç kimse gölge düşüremez. Erdoğan’la oynuyorlar, biliyorum. Aynı kayığa bindiler, onu da gayet iyi biliyorum. Cemal Kaşıkçı’nın nişanlısıyla görüşmek için talebim oldu. Baskı altında olduğu gerekçesiyle görüşme gerçekleşemedi. Kendisinin de, öldürülen nişanlısının da hakkını hukukunu arayacağız” dedi.

    “Adadaki silahların ne olacağını biz onlara göstereceğiz”
    Yunanistan’a ilişkin de Kılıçdaroğlu, “Yunan yöneticiler, bizim Kuvayi Milliyeci olduğumuzu biliyorlar. Bizim ülke çıkarlarımızı nasıl koruduğumuzu da gayet iyi biliyorlar. O yöneticiler rahmetli Ecevit ve Erbakan’ı da iyi biliyorlar. Şimdi konuşsunlar. İktidara geldiğimizde o adadaki silahların ne olacağını biz onlara göstereceğiz” diye konuştu.

  • “Cumhur İttifakı’nın adayı Tayyip Erdoğan’dır”

    “Cumhur İttifakı’nın adayı Tayyip Erdoğan’dır”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin İzmir Gaziemir’deki il danışma meclisi toplantısında konuştu. Konuşmasında sık sık CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na eleştirilerde bulunan Erdoğan, Millet İttifakı’nın 2023 seçimleri için aday açıklaması konusunda önemli değerlendirmelerde bulundu. Cumhur İttifakı adayının kendisi olduğunu vurgulayan Erdoğan, Kılıçdaroğluna da “Ya adaylığını açıkla ya da adayını açıkla” diye seslendi.

    “Bugün bir dava daha kazandım”
    “Geçen 20 yılda nasıl asırlık eser ve hizmetleri kazandırdıysak inşallah büyük ve güçlü Türkiye’yi de yine sizlerle beraber inşa edeceğiz” diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “İnşallah büyük ve güçlü Türkiye güneşinin ilk ışıklarının yükseldiği yer de inanıyorum burası olacaktır. İzmir’den bu hedefimize bu vizyonumuza uygun daha kuvvetli daha samimi daha coşkulu destek bekliyoruz. Maalesef bu şehir kendini temsil edenler bakımından talihsizlikler taşıyor. CHP’nin de başında olan bir milletvekili var İzmir’in. İzmirlilerin kendini temsil etmesi için Meclis’e gönderdiği bu zat, İzmir’in yolunu dahi bilmiyor. Milletvekili olmasına rağmen bizim kadar İzmir’e gidip gelmiyor. İzmir’in derdiyle dertlenmek yerine mesaisinin çoğunu Silivri’deki memleket düşmanlarını yargıdan kaçırmak, Türkiye’yi yabancılara şikayet etmek için harcıyor. Bu şehrin yerel yönetimler kaynaklı sorunlarına çözüm geliştirmek yerine şahsımız ver aile fertlerimizle ilgili sürekli yeni iftiralar atıyor. Bugün bir dava daha kazandım. Sağ olsun o böyle yaptıkça biz de davaları kazanıyoruz. Nihai kararlar geldikçe onları da Bay Kemal’in adına hayır yapıyoruz. Kendisi daha önce İstanbul milletvekilliği yaptı ama oranın da ilçelerini bilemeyecek kadar seçildiği yerden habersizdi. Daha vahimi bu zat bazı şehirlerimize ayrı ülke diyecek kadar Türkiye’den de habersiz. Eline ne tutuşturulursa belge diye kürsüde sallayan, her seferinde mahcup olduğu halde yalandan vazgeçmeyen şahsın ne seçildiği şehirlere ne de ülkeye ve millete hayrı dokunmadı.”

    “Vakit karar verme vakti”
    Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na yönelik olarak “Siyasi kariyerinde kasetle geldiği genel başkanlık koltuğunu korumak dışında ülke ve milletin geleceği adına hiçbir çabasını görmedik. Kırıklarla ve başarısızlıklarla oldu dolu siyaset karnesine rağmen bu zat, şimdi de cumhurbaşkanlığı peşinde koşuyor. Bunu da çıkıp adam gibi delikanlıca yapmak yerine, tıynetine uygun şekilde dolambaçlı yollardan gerçekleştirmeye çalışıyor. Meramını milletine anlatmak varken siyasi istikbalini yabancı büyükelçilerin inayetinde arıyor. Hakkını da yememek lazım; cehaletinden kaynaklanan gaflarıyla bizleri zaman zaman güldürmüyor, eğlendirmiyor da değil. Fakat bu da bir yere kadar. Ülkenin yönetimine talip olmak, CHP kürsüsünde gece yarıları sosyal medyada masasının etrafına ve altına doldurduğu şürekası önünde şaklabanlık yapmaya benzemez. Artık masa etrafında top çevirmek, ortaklarını idare etme adına milleti oyalama devri yarıda kaldı. Vakit karar verme vakti” diye konuştu.

    “İşte söylüyorum, aday Tayip Erdoğan”
    Geçen haftaki grup konuşmasında Kılıçdaroğlu’na net bir çağrıda bulunduğunu, amacının hem Kılıçdaroğlu’nu hem partisini hem de CHP’ye oy veren vatandaşları büyük bir yükten kurtarmak olduğunu belirten Erdoğan, “Ama kendisi sorularımıza dürüstçe cevap vermek yerine iftiralarını sürdürerek yine topu taca atmaya çalıştı. Biz de çağrımızı tekrar ettik. Milletvekili seçildiği İzmir’den aynı davetimi yapıyorum. Bay Kemal’e diyorum ki; artık kaçak güreşmeyi bırak. Artık ipe un sermekten, sürekli bahane üretmekten, lafla peynir gemisi yürütmeye çalışmaktan vazgeç. Havaya bakıp ıslık çalarak etrafta gezinmekle bu iş olmaz. Adaylık meselesini daha fazla geçiştiremezsin. Habire ‘Seçim tarihi belli olsun’ diyorsun. Seçim önümüzdeki yıl haziran ortasında yapılacak. Kaçacak yerin yok Bay Kemal. Habire ‘Cumhur İttifakı’nın adayı belli olsun’ diyorsun. İşte söylüyorum; aday Tayip Erdoğan” ifadelerini kullandı.

    “Ya adaylığını açıkla ya da adayını açıkla”
    Efes 2022 tatbikatında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile beraber olduklarını kaydeden Erdoğan, şunları söyledi: “Tatbikatı beraber izledik ve defalarca Bahçeli ismimi açıkladı, zikretti. Daha ne arıyorsun? Biliyorum ki seçimlerde aday olmak, karşıma çıkmak için de can atıyorsun. Gel kendine ve partine daha fazla eziyet etme Bay Kemal. CHP’ye oy vermiş vatandaşların başını daha fazla yere eğdirme. Cesaretin varsa, yüreğin yetiyorsa bu günden tezi yok ya adaylığını açıkla ya da adayını açıkla. Siyaset hem yürek hem samimiyet işidir. Bu soruma cevap vermezsen hem yüreksiz hem samimiyetsizsin demektir. Ürktüğün, çekindiğin, korktuğun bir durum varsa onu da açık açıkça söyle. Diyet borcundan dolayı birileri seni tehdit ediyorsa bu ülkenin polisi, savcısı, hakimi var, onlar gereğini yapacaktır. Kökeninden, meşrebinden, kimliğinden dolayı birileri sana aba altından sopa gösteriyorsa onun da çaresi var; AK Parti Türkiyesi ayrımcılığa son vermiş, herkesin eşit vatandaşlığını garanti altına almıştır. Kimsenin ötekileştirilmesine izin vermeyiz. Her mazlumun yanında olduğumuz gibi senin de yanında dimdik dururuz Bay Kemal. Hangi sebeple olursa olsun hiçbir vatandaşımızın hayallerine ket vurulmasına müsaade etmeyiz yeter ki sen aday ol.”

    “Aday bile çıkmıyor, gerisi nasıl gelecek?”
    Konuşmasında partililere seslenen Erdoğan, “Haziran 2023’e hazır mıyız? İzmir’de evel Allah bir numara olmaya var mıyız? Ben size inanıyorum. Nasıl 85 milyonun hak ve hukukunu gerektiğinde canımız pahasına koruyorsan ana muhalefet partisinin genel başkanının hakkını da üç beş marjinal tetikçiye çiğnetmeyiz. Yeter ki sen harbi ol, sen dürüst ol, sen açık ol. Bu zatı yüreklendirmek için daha ne söyleyebiliriz bilmiyorum. Bunlar daha Türkiye’nin en önemli meselesi hususunda önce kendi aralarında sonra da milletin önüne çıkıp ne istediklerini söyleyemiyorlar. Daha ülkenin nice kritik konularında nasıl karar verip uygulayacaklar? Bunlar yerinden kalkana kadar Allah muhafaza ülkenin başına kim bilir neler gelir. ‘Horozun çok olduğu köyün sabahı geç olur’ derler. Her birinin hesabı, niyeti, hedefi, patronu farklı olanların masadan memleket hayrına bir şey çıkmaz. Aday bile çıkmıyor, gerisi nasıl gelecek? Bizim için seçimde karşımıza kimin çıkacağının ehemniyeti yok, biz karşımızdakine değil kendimize güvenerek bu mücadeleye giriyoruz. Seçime sizlerle beraber giriyoruz. Bizim burada asıl gayemiz bu gereksiz tartışmadan ülkemizi bir an önce kurtarmaktır. Bakalım bu sefer Bay Kemal nereye kaçacak, hangi bahaneye sığınacak göreceğiz. Biz kimin ne dediğine, ne ettiğine değil kendi işimize bakacağız. Bizim işimiz ülkemize eser, milletimize hizmet kazandırmaktır. Türkiye’nin her karışını her vatandaşımızın hayatını olumlu yönde geliştirmeyi sürdürüyoruz” dedi.

    İzmir yatırımlarını anlattı
    AK Parti’nin hayata geçirdiği hizmetleri sıralayan Erdoğan, şöyle devam etti: “İzmir de eser ve hizmet siyasetimizden payını almıştır. 20 yılda İzmir’de 90 milyar lira tutarında yatırım yaptık. Bay Kemal’in büyükşehir belediyesi İzmir’e ne yaptı? Yağmurlar yağdığında İzmir’i nasıl sular basıyor, kanalizasyon nasıl patlıyor görüyorsunuz. Bunlar yapamaz. Bunlar dertli değil ama biz dertliyiz. Şehir hastanemizi bu yıl içinde tamamlayıp hizmete sunmayı hedefliyoruz. 2 yıl önce yaşanan depremin ardından İzmir sokaklarında enkazdan enkaza koşuyorduk. Bay kemal turist gibi geldi dolaşıp gitti. Biz tüm ekibimizle buradaydık. Çalışmaları adım adım takip ettik. Yitip giden canlarımızı biz unutmadık. Aynı zamanda umudumuzu yitirmememiz gerektiğini de unutmadık. O gün İzmirlilere söz verdik. ‘Önce çocuklarımızı kurtaracağız sonra onlara yeni sıcak yuvalarını armağan edeceğiz’ dedik. TOKİ’miz ile İzmir tarihinin en büyük deprem dönüşüm çalışmasını başlattık. Bir yılda toplam 741 bağımsız bölümden oluşan konutları kardeşlerimize teslim ettik. Her gün sahiplerine yeni konutları teslim ediyoruz. Yılsonuna kadar tüm konutları kardeşlerimize teslim etmenin gururunu yaşayacağız. 1,5 yılda konut ve işyerini ya tamamladık ya da tamamlama aşamasına getirdik ama birileri hala hizmet binalarını ne yapacaklarına karar veremiyor. İnşallah İzmirli kardeşlerimiz bu farkı görüyor ve herkesin notunu veriyor. Son 20 yılda TOKİ eliyle 30 bin konut projesini hayata geçirdik. Riskli yapı olarak tespit edilen 55 bin bağımsız birimin yıkımını bitirdik. Kira yardımı, kamulaştırma gibi çalışmalara 1,3 milyar liralık destek sağladık. Çiğli, Bergama, Bayraklı ve Kiraz’da 4 Millet Bahçesi yapıyoruz. İstanbul’a 3,5 saatte varabilmenizi sağladık. Sabuncubeli Tüneli ve bağlantı yolları sayesinde Manisa ve İzmir’i adeta birleştirdik. Şehre yapılan yatırımlar anlatmakla bitmiyor. Sizlerden bu eser ve hizmetleri her fırsatta İzmirlilerle paylaşmanızı istiyorum. Ancak bu şekilde eser ve hizmet siyasetiyle istismar siyaseti arasındaki farkı İzmirlilere gösterebiliriz. İzmir’de bu defa İzmir’deki tabloya yakışır bir netice elde edeceğimize inanıyorum. Durmak yok yola devam.”

  • CHP lideri: “Irkçılık yapmıyoruz, herkes kendi ülkesinde otursun”

    CHP lideri: “Irkçılık yapmıyoruz, herkes kendi ülkesinde otursun”

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, birtakım ziyaretler için geldiği Konya’da muhtar ve çiftçilerle program buluştu. Burada katılımcılara seslenen Kılıçdaroğlu, “Devlet adaletle yönetilir. Kainat da adalet üzerine inşa edilmiştir. Herkesin adalet hakkı vardır. Hepimiz adalete susadık. Adalet istiyoruz artık ülkemizde. Çok kamplaştık. Çok kavga ediyoruz. Çok ayrıştık. Komşumuzun inancını sorgulamaya başladık. Komşumuzun kimliğini sorgulamaya başladık. Komşumuz nedir diye sorgulamaya başladık. Yaşam tarzını sorgulamaya başladık. Bunu yapan siyaset kurumu. Türkiye’nin buradan çıkması lazım. Oturmamız lazım, konuşmamız lazım. Bu güzel ülkeyi büyütmek zorundayız. Zenginliğimiz var. Düşündüğünüzden daha zengin bir ülke Türkiye ama gelir adaletle dağıtılmıyor” dedi.

    “Irkçılık yapmıyoruz ama herkes kendi ülkesinde otursun”
    Suriyeli sığınmacıları nasıl göndereceklerinden bahseden Kılıçdaroğlu, “Oturacağız Suriye yönetimiyle karşılıklı büyükelçilikleri açacağız. Niye kavga edelim ki arkadaşlar? Emperyal güçlerin kayığına niye binelim? Suriye’de yaşayan çok sayıda akrabamız var. Ezo Gelin’i Suriye’ye gelin verdik. Çorbasını içiyoruz ama Ezo Gelin’in kim olduğunu bilmiyoruz. Hala evlilikler var. Dolayısıyla kavga etmenin bir mantığı yok. Biz de kazanacağız, onlar da kazanacak. Oturacağız, büyükelçilikleri açacağız. Protokolümüzü yapacağız. Buradan gidecek Suriyelilerin can ve mal güvenliğinin garantisini alacağız. Birleşmiş Milletler’i gerekirse devreye koyacağız. Sonra yeter mi? Hayır. Buradan giden Suriyelilerin evini, yolunu, kreşini, hastanesini, hepsini yapacağız. Hangi fonlarla? Avrupa Birliği’nin fonlarıyla. Kim yapacak? Bizim müteahhitler yapacak. Gitmezler diyorlar. Niye gitmesin? Adama bedavaya ev veriyorsun. Kreşi var, hastanesi var. Yeter mi? Yine yetmez. Bizim Antepli iş insanlarının o bölgede çok sayıda fabrikaları vardı. Kardeşim fabrikaların tamamını yeniden aç diyeceğiz. Sana da teşvik vereceğiz. Burada asgari ücretin yarısına çalışacağına, perişanlık içinde kalacağına evi, yolu, okulu var, kreşi, işi var. Burada niye kalsın? Hayat garantisi de var. Bunları sağlayacağız. Bunların Avrupa Birliği’nde de anlattım. Yapmazsanız sizin de başınız belaya girer, bizim de başımız belaya girer. Bunu söylediğim zaman bana kızıyorlar. Irkçılık mı yapıyorsunuz? Hayır efendim. Allah’ın yarattığı her kula benim saygım vardır. Kimliği ne olursa olsun. Irkçılık yapmıyoruz ama herkes kendi ülkesinde otursun. Kendi ülkesinde rahat etsin” dedi.

    “Biz ithalatçı bir ülke değil, ihracatçı bir ülke olacağız”
    Hiçbir çiftçinin ektiği ürün dolayısıyla asla zarar etmeyeceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Tarımda ciddi bir planlama yapmamız lazım. Kimin neyi ekeceği havza bazlı planlama yapmamız lazım. Konya Ovası’na şu ekilecek, Harran’a şu ekilecek. Gediz Ovası’na şu ekilecek. Herkes ekeceğini bilecek. Bir yıl sonra en az yüzde 15 karla bunu kaça satacağını bilecek. Dolayısıyla herkes ekecek. Türkiye’nin ihtiyacı karşılanacak. Ama hiç kimse zarar etmeyecek. Biz ithalatçı bir ülke değil, ihracatçı bir ülke olacağız. Fazla ürettiysek ihraç edeceğiz. Alıcı bulamazsak Afrika’ya göndeririz. Bir sürü aç gezen insanlar var. Müslüman ülkeler var. Orada dünya kadar aç insan var. Sen maske göndereceğine buğday gönder, et gönder. İnsanların karnı doyar. Bunların hepsini yapabiliriz. Türkiye zengin bir ülke” şeklinde konuştu.

    “Muhtarlar kamu kuruluşu olarak sayılması lazım”
    Muhtarlığı demokrasinin temel taşı olarak gördüklerini belirten Kılıçdaroğlu, “Bir muhtarlık kanunu, muhtarlık temel kanunu hazırladık. Bunu meclise sunduk ama AK Parti ve Milliyetçi Hareket Partisi milletvekillerinin oylarıyla reddedildi, olabilir. Biz onlara şu teklifi de yaptık. Muhtarlık sorununu çözmek için hani biz muhalefetiz diye bizim teklifi reddedebilirsiniz. Siz getirin biz size destek verelim. Önemli olan sorunu çözmek değil mi? İnatlaşmanın bir mantığı yok ki, olmadı. Allah’ın izniyle onu çıkaracağız. Muhtarlığın bir bütçesinin olması lazım. Bütçesiz muhtarlık olmaz. Dolayısıyla bütçesinin ayrılması, yeri geldiğinde sosyal yardımlarında muhtarlar aracılığıyla yapılması lazım. Sosyal yardımlar muhtarlar aracılığıyla yapılırsa hak yerini bulur. Çünkü muhtar kimin fakir olduğunu bilir. Ona gider, onun arzu ettiği yardımı yapar. Muhtarlar belediye meclis toplantılarına katılmaz. Mahalleyle ilgili karar alınıyorsa o mahalleyle ilgili karar alınma sürecinde muhtar belediye meclisinin o toplantısına katılmalı, söz ve karar sahibi olmalı. Köy tüzel kişiliklerini yeniden ihya edilmesi lazım. Köy tüzel kişiliğine ait olan mal varlıklarının köy tüzel kişiliğine iade edilmesi lazım. Muhtarlık bir kamu kuruluşu sayılmıyor. Belediye kamu kuruluşu, meclis kamu kuruluşu, bakanlıklar kamu kuruluşu, Cumhurbaşkanlığı kamu kuruluşu… Bakın bunların çoğu seçimle ama muhtarlık kamu kuruluşu sayılmıyor. Kamu kuruluşu olarak sayılması lazım. Sayılırsa belediyelerle iş birliği yaparsınız. Sayılamazsa belediyelerle kanunen iş birliği yapamazsınız. Belediye gelip bir proje muhtarla iş birliği yapamaz. Çünkü kamu kuruluşu sayılmıyorsunuz. Sayılması lazım. Türkiye Muhtarlar Birliği’nin olması lazım. Türkiye Belediyeler Birliği var. Türkiye Muhtarlar Birliği yok. Çok parçalı bir yapı var. Değişik siyasi görüşlere göre oluşturulmuş muhtar dernekleri var. Ama bunların bir Muhtarlar Birliği şemsiyesi altında olması lazım. Nasıl Türkiye Belediyeler Birliği varsa Türkiye Muhtarlar Birliği de olması lazım” diye konuştu.
    Kılıçdaroğlu konuşmasının ardından çiftçi ve muhtarların sorularını yanıtladı.

    “Derdiniz nedir diye sormadık?”
    Kendi kabahatlerinin de olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Gelip sizin sofranıza oturmadım. Çayınızı kahvenizi içmedim. Derdiniz nedir diye sormadık? Ankara’da oturduk. Güzel laflar ettik. Niye bize oy vermiyorsunuz diye bir de size kızdım. Yok artık böyle şey. Geliyor, oturuyorum, konuşuyorum. Dertlerinizi dinliyorum. Gerekirse günün 24 saati çalışıyorum. Sizin için, bu ülke için, hak için, hukuk için, mücadele ediyoruz. Mücadele bireysel bir mücadele değildir. Mücadele bir kişinin mücadelesi değildir. Mücadele hem bugün hem geleceğimiz içindir. Biz evlatlarımıza güzel bir Türkiye bırakmak zorundayız. İki Trakya büyüklüğünde alan Türkiye’de ekilmiyor. Mal dışarıdan geliyor. Siz hiç şunu düşünür müydünüz? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tarım bakanı, Fransa’da Fransa tarımına yaptığı katkılar dolayısıyla madalya alsın. Oldu, Türkiye’de tarım bakanı Fransa tarımına katkı dolayısıyla madalya aldı. Niye almasın ki? Her şey Fransa’dan alıyorsun. Niye olmasın? Buradan Türkiye’nin çıkması lazım. Buradan Türkiye’yi çıkarmamız lazım. Bizim üretmemiz lazım. Bizim büyümemiz lazım. Geçen yıl 4 milyona yakın garibanın da evinde elektrik kesildi. Bu kardeşiniz şunu yaptı: 4 milyonun sesi duyulmuyordu. Çünkü 4 milyon, gariban aileydi. Elektrik parasını ödeyecek paraları bile yok. Ben de ödemedim. Geldiler elektriğimi kestiler. Ne oldu? Bütün dünyada haberleştik” ifadelerini kullandı.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Utanmadan bir de ‘kaçacak’ diyor”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Utanmadan bir de ‘kaçacak’ diyor”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Merkez Ofisi Açılışı ve Ustalara Saygı Ödül Töreni’ne katıldı.
    Törende konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hükümetimizi ilk kurduğumuzda bu ülke 1994 ve 2001 krizlerinin ağır yükü altında ayakta durmakta zorlanıyordu. Asırlık ihmaller sonucu altyapı eksiklikleri ve reel ekonomi ve istikrarsızlığın, darbelerin vesayetin akıl dışı etkileriyle sürekli tökezleyen yapıyla geleceği kestiremiyorduk. Önce istikrar ve güven iklimini tesis ettik. Devletine güvenen, siyasetçilerini yanında bulan iş dünyamız bir anda şaha kalktı. İşte ilk önemli adımlar olarak bir Marmaray’ın yapılışı her halde rastgele olay değildi. Bütün engellemelere rağmen, önümüze her türlü takozu koymalarına rağmen bizim için olmaz denilen Marmaray’ı denizin altından girip çıkmak suretiyle insanımızın hizmetine sunduk. Ardından Avrasya olayı yine aynı şekilde engellemelere rağmen, milletimize kazandırdık. Yetmedi Yavuz Sultan Selim Köprüsünü şehitler köprüsünden Fatih Sultan Mehmet Köprüsü ardından Yavuz Sultan Selim Köprüsünü onu da bitirmek suretiyle yine milletimizin ülkemizin özellikle istifadesine sunduk. Onunla da kalmadık, Osmangazi Köprüsünü aynı şekilde bitirerek, ülkemizin hizmetine sunduk. Bütün bunlar niçin yapılıyordu? Türkiye dünyaya bir şeyi ispatlamak durumundaydı, buradan 7,5 saatte gidilirken, 3 saat 15 dakika nasıl gidilir bunu gösterdi. Bununla kalmadık, bu köprünün devamında yıllarca İzmir-Manisa arasında dağlar aşılamıyordu, bu dağları aşmak için Sabuncubeli Tüneliyle, hızla mesafeler kısaldı. Biz bunlarla hiçbir zaman yetinmedik, ama Neşet babanın dediği gibi ‘aşkınan koşan yorulmaz’ dedik aşk ile koştuk ve yorulmadık. Bunlara devam ettik. Bütün bunlarla beraber 6 bin 100 kilometre aldığımız Türkiye’deki karayollarını 28 bin kilometreye çıkardık. Bunlar olmamış olsaydı, acaba şu anda modernitenin veya modern Türkiye’nin bir anlamı, ifadesi olacak mıydı? Dedik ki bu işin bir de finali var dedik. Bu final 18 Mart Çanakkale Köprüsünü de bunu da yaparak dünyaya bir ilki Türkiye olarak imzayı attık. Böylece Çanakkale 18 Mart Köprüsüyle birlikte Avrupa Asya’yı bir de oradan bağladık. Şimdi hakikaten aşkınız varsa inanıyorsanız, bu ülkeye bir şeyler yapayım diyorsanız, yaparsınız. Biz bu yola böyle çıktık. Bütün bunları başardık” dedi.

    “Utanmadan bir de ‘kaçacak’ diyor. Erdoğan’ı 15 Temmuz gecesi kaçırtamadınız”
    Muhalefet partisinin iddialarıyla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birileri çıkıp aç kaldık diyor, ya vicdansızlık yapma, ne aç kalması, aç kalan falan yok. Yeter ki bu noktada dürüst ol, samimi ol, sürekli olarak yapmış olduğumuz zamlarla, yapmış olduğumuz parasal düzenlemelerle de vatandaşımızın bu imkanını nereden nereye getirdiğimiz ortada. Fakat Türkiye öyle bir muhalefetle baş başa ki, bu muhalefet, muhalefet yapmak için değil, sadece akılları bulandırmak için ne yapabiliriz, bunun gayreti içinde. Yıllar yılı bu gün Demokrasi ve Özgürlükler Adasında da ifade ettim, ta 27 Mayıs’ta 62 yıl önce bu CHP ne dediyse, inanın bugün de aynı şeyi söylüyorlar. O zaman ne diyorlardı, rahmetli Menderes ve arkadaşları için, ‘uçaklarla dolu altın ve pırlanta kaçırdı’ diyorlardı. Şimdi aynı şeyi şu anda bay Kemal benim için söylüyor, eline diline dursun. Tayyip Erdoğan için böyle bir şeyi söyle de birileri yutsun bunu, yutmazlar. 2023 geliyor, bu millet sana gereken dersi verecek. Utanmadan bir de ‘kaçacak’ diyor. Erdoğan’ı 15 Temmuz gecesi kaçırtamadınız ama sen tankların arasından kaçtın. Sen saat 23.00’te tankların arasından kaçtın. Kimler sayesinde o FETÖ’cü bazı güvenlikçiler sayesinde Bakırköy Belediyesine kaçtın. Orada keyif kahvesi içtin. Ben de Marmaris’ten çağrı yaptım ve 15 dakika geç kalsaydım, bugün belki karşınızda olmayacaktım. Rabbimin takdiri neyse o, bunu kimse değiştiremez. Herkesi meydanlara çağırdığımda benim milletim, sevdalısı olduğum bu millet Atatürk Havalimanına yığıldılar, bizi beklemeye başladılar. Geldik onlarla orada kucaklaştık ve birlikte yolumuza devam ettik. Bütün bunlar niçindi? Arkadaşlar bu sevdanın neticesidir. Bu sevda varsa gerisi yalan. Bay Kemal ne derse desin, Erdoğan burada bütün dünya ile şu anda alışverişlerimiz nasıldır bunlar da ortada. Bay Kemal sen hiç heveslenme, Erdoğan bu ülkeye hizmet etmeye devam edecek. Paralardan bahsediyor, Amerika’ya falan filan evet 150 bin lira kazandım, bir 100 bin lira daha kazandım. Şimdi bu paraları TÜRGEV ve Ensar vakıflarına ben Bay Kemal adına veriyorum. Hiç olmazsa bir hayra vesile olsun. Böylece buradan oraya gidecek. Bu anlattığı bahsettiği şeyler, özellikle Amerika’da yapılan Türk Evi’nin hemen arkasında muhteşem bir yurt yapılıyor. Buna bu kadar yalan yanlış şeyleri yapıştırmanın ne anlamı var ama akşam yalan sabah yalan” diye konuştu.

    “Mantıklı sürdürülebilir politikalarla ülkemizi bu kısır döngüden kısa sürede çıkartabiliriz”
    “Bütün başlattığımız alt yapı yatırımı seferberliğiyle hak ve özgürlük iklimi iş dünyamızın hem gücünü hem cesaretini artırdı” diyerek konuşmasını sürdüren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Böylece ülkemizi yüzde 1’in altında büyüme oranından aldık. 2003-2021 yılları arasında yılda ortalama 5,4 büyüyen bir konuma çıkardık. Ülkemizin toplam yatırım miktarını 70 milyar liradan alarak 2 trilyon seviyesine yükselttik. Milli geliri 238 milyar dolardan aldık, 1 trilyon dolar sınırına kadar getirdik. Milli gelirimizin bu gün 1,2 trilyon seviyesine ulaşması gerekiyordu. Gezi olaylarından beri kaldığımız tüm saldırıların ayrılmaz bir boyutunu oluşturan ekonomik tuzakların döviz kuru üzerinde yol açtığı dalgalanmalar nedeniyle, geçtiğimiz yılı 803 milyar dolarla kapattık. Önümüzdeki yıl hak ettiğimiz yere çıkartacağız. Satın alma gücü paritesine göre milli gelir hesabında ülkemizi dünyada 11. sıraya çıkarmayı başardık. Önce satın almada sonra genel milli gelir hesabında dünyanın ilk 10 ülkenin arasına girmeden bize durmak duraksamak bir anı bile boşa geçirmek haramdır. Bugün salgının Ukrayna-Rusya savaşının etkisiyle küresel enerji ve gıda başta olmak üzere küresel emtia fiyatlarında çok dengesiz artışların yaşandığı bir dönemden geçiyoruz. Bu artışlar tüm dünyada yakın zamanda görülmemiş fiyat dalgalanmalarına enflasyona stok eğilimlerine yol açmaktadır. Küresel ekonomiyle entegre bir yapıya sahip bu etkileri geçmişindeki acı hatırları ve halen tam çözemediğimiz kronik sorunlar nedeniyle çok daha ağır şekilde hissetmektedir. Biz bu tablo içinde 2018 yılında bir yol ayrımına geldik, ya ülkemizi küresel finans sisteminin anaforuna kurban edip istihdamı, büyümeyi feda edecektik ya da kendi programımızla hedeflerimize doğru yürümeyi sürdürecektik. Biz ikinci yolu yani istihdamı koruyarak hedeflere ilerlemeyi tercih ettik. Bu tercihin ağır bedelleri oldu. Ancak gelişmiş ülkelerin yaşadığı sıkıntıların boyutlarını görünce tercihimizin ne kadar isabetli olduğu daha iyi anlaşılmaktadır. Kur ve enflasyon sorununun üstesinden elbette geleceğiz. Bu süreçten en büyük kazanımımız ise yatırımı, istihdamı, üretimi koruyarak iş dünyasından çalışanlarına kadar hiçbir insanımızın çöküşüne izin vermemiş olmamızdır. Tam tersine küresel ekonomik krizin büyümesine rağmen Türkiye krizin daha etkin ve yaygın bir şekilde kullanabilme imkanını hayata geçiriyor. İnşallah bir yandan insanlarımızın günlük hayatlarını olumsuz yönde etkileyen hayat pahalılığının önüne geçecek tedbirleri alarak diğer yandan her kesimin gelirlerini yükselterek refah düzeyindeki gerilemeyi süratle telafi edeceğiz. Bu konuda iş dünyamızdan da destek bekliyoruz. Kesinlikle kötümser senaryolara göre pozisyon alarak akıl ve etik dışı fiyatlamalara yönelmek yerine makul, mantıklı, sürdürülebilir politikalarla ülkemizi bu kısır döngüden kısa sürede çıkartabiliriz” şeklinde konuştu.

    “Bu manda heveslileri 1923’te başaramadılar, 2023’te de başaramayacaklar”
    ‘Aynı gemideyiz’ diyerek konuşmaya devam eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çok klasik bir söz olmasına rağmen günümüz gerçeklerini ifade etmesi için diyorum ki unutmayın hepimiz aynı gemideyiz. Türkiye gemisi hasar görürse, bunun sonuçlarını bilaistisna hep beraber yaşayacak ve göreceğiz. Biz tüm dikkatimizi ve enerjimizi ülkemizin önündeki aydınlık geleceğe yöneltmiş durumdayız. Her ne kadar fırsatçı ve tetikçi kesimler Türkiye gemisinin daha çok yara alması için ellerinden geleni yapıyor olsa da aslında umutlu olmak için önümüzde yeteri kadar veri mevcuttur. Üretim tarafında istihdamda ihracatta gayet iyi durumdayız. Döviz kurunun mevcut durumu göstergelerimizi olumsuz etkilese de rekabet gücümüzü koruyacak seviyededir. Cari açıktaki ve bütçede dengelerinin bozulma nedeni tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kimi kalemlerde 5 kat kimi kalemlerde 10 kat artan enerji giderlerdir. Cari fazla veren ülkelerin tamamında benzer sıkıntılar yaşanıyor. Tarımda inşallah bereketli bir yıl bekliyoruz. Enerjide daha da gaza basıyoruz. Sanayimiz dünyanın yeni üretim merkezi olma yolunda ilerliyor. Turizmde güzel bir sezonun yaşanacağının işaretleri gelmeye başladı. İnşallah hedefi yakalıyoruz. İstihdamda küçük oynamalara rağmen sosyal kırılmalara sebep olacak bir riskle karşı karşıya değiliz. Ülkemizi içimizdeki mandacı iktisatçıları kullanarak soyamayan küresel kuruluşların çaldıkları felaket çanlarına zerre kadar önem vermiyoruz. Bunlar cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin sağladığı dinamizm ve istikrar sayesinde artık ülkemizi diledikleri gibi yönlendiremeyenlerin düşüncesidir. İçimizdeki bazı kesimlerin ruh hali de Milli Mücadele öncesi umudunu manda ve işgale bağlayan zavallıların durumlarına benzemektedir. İnşallah bu manda heveslileri 1923’te başaramadılar, 2023’te de başaramayacaklar. Siz dünyaya kendi ülkesinden değil, Londra ve New York’tan bakmak dışında hiçbir vasıfları olmayanların hezeyanlarına aldırmayın. Bizim uyguladığımız ekonomi programı gayet tutarlıdır, ilmidir, ülke ve dünya gerçeklerine uygundur. Dünyanın hiçbir yerinde ilişkisi kalmayan faiz, gösterge ve enflasyon dayatmasını tek kurtuluş reçetesi gibi önümüze getirip duranların zır cahildir, bir kısmı ise alenen haindir. Biz çareyi üretimde, istihdam, ihracatta arıyoruz. Bu yolda kararlılıkla devam edeceğiz. Biz ülkemizin gücünü biliyoruz. Çünkü biz ne yaptığımızı biliyoruz. Çünkü biz bunun sonunda ülkemizi nereye çıkartacağımızı da biliyoruz. Büyük ve güçlü Türkiye inşası yolunda herkes tarihe bu büyük şerefin bir parçası olarak ismini tarihe altın harflerle yazdıracaktır. Siyasetten ekonomiye kadar her alandaki mandacı zihniyet mensuplarının tarihimizdeki yerleri ise birer kara leke olacaktır. Aynı mandacı zihniyetin ekonomik tartışmalar yanında Suriye’den, Akdeniz ve Ege ihtilaflarına, Karabağ’dan NATO meselesine kadar her konuda yansımalarını görmek mümkündür. Kendi ülkesinin ve milletinin yanında yer almak yerine emperyalist güçlere kuyruk sallamayı, sinyal vermeyi siyaset sanan bu zihniyeti milletimizin ferasetine havale ediyoruz” ifadelerini kullandı.

  • Kılıçdaroğlu saat 22:00’de neyi açıklayacak ?

    Kılıçdaroğlu saat 22:00’de neyi açıklayacak ?

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Saat 22:00’de açıklamada bulunacağını dile getiren Kılıçdaroğlu “Akşam saat 22:00’de bir kaçış planının anatomisini ifşa edeceğim.Milletimi de bekliyorum.Erdoğan sakın reddetmeye kalkma.Bütün belgeler elimizde” dedi

    Kılıçdaroğlu’nun açıklamasından öne çıkan satırbaşları:

    Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin iyi yönetilmediğini iddia ederek, “Bütün vatandaşlarıma çalıştığı alan ne olursa olsun seslenmek isterim, siz de görüyorsunuz ben de görüyorum. Türkiye iyi yönetilmiyor. O kadar havai bir yapı var ki, gerçeklerden o kadar kopuk bir yapı var ki eleştiri geldiği zaman gözlerime bakın diyorlar. Biz sizin gözünüze, boyunuza, endamınıza, diplomanıza da baktık; Siz bu ülkeyi yönetemiyorsunuz. Türkiye ilk kez bir ekonomik krizle karşılaşmıyor ama bu krizler atlatıldı, sürekli bir hal almadı. 2018’den bu yana başlangıçta var olan kriz, ekonomik buhrana dönüştü. Bir sosyal buhranla karşı karşıyayız. Bunun saray ne kadar farkında emin olun bilmiyorum. Vatandaştan kopan, derdini dinlemeyen, sormayan bir yönetim Türkiye’de var olan sorunları çözemez, çözemiyor da zaten. Çürüme görüyoruz devlette. Kim ne yaptığı, hangi kararı aldığı belli değil. Ben ilk kez Türkiye Cumhuriyeti tarihinde dar gelirli gruplardan kaynak alıp bir avuç üst gelir grubuna kaynak aktaran ekonomik politikaya ilk kez tanık oluyorum. 84 milyon bir avuç kişiye çalışıyor. Aşağıda insanlar perişan. Pazara çıkamıyor, alışveriş yapamıyorlar. Bu tablo Cumhuriyet tarihinde ilk kez yaşanıyor” dedi.

    Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:
    “Milletin Sesi mitingimizi yaptık. Mitingin olaysız sonuçlanması dolayısıyla bütün güvenlik güçlerine yürekten teşekkür borcumuz var. Çok büyük bir kalabalık vardı. Yüzbinler oradaydı. Onlara söz verdim. Haramilerin saltanatını yıkacağız. Bu toplumun kucaklaşmaya, huzura ihtiyacı var. Açlığa mahkum edilen çocuklara değil. Yine söz verdim. Hiç endişe etmeyin az kaldı, hakkı, hukuku, adaleti bu ülkeye mutlaka ama mutlaka getireceğiz. Bize güvenin. Bizim arkamızda kara bir leke yok. Biz birilerinin önünde boyun eğmeyiz. Birileri telefon etti diye papazı teslim ettiler. Bizim dönemimizde asla böyle bir ayıbı Türkiye yaşamayacaktır. İşimizin kolay olmadığını biliyorum. Siyasallaşmış yargıyla, mafyayla, mafyayla fotoğraf çektirenlerle, uyuşturucu baronlarıyla, bütün paramiliter yapılarla, beşli çetelerle, trollerle, yandaş medya ve onların beslemeleriyle ancak ve ancak biz kavga edebiliriz. İş, aş sözü verdim. Asla unutmayacağım. İşi de aşı da bu ülkeye getireceğim. Bu topraklarda hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek. Bütün vatandaşlarım not alsınlar. Bizim iktidarımızda hiçbir fakir, fukaranın elektriği kesilmeyecek.”