Etiket: chp

  • Mehmet Ali Çelebi, AK Parti’ye mi geçiyor?

    Mehmet Ali Çelebi, AK Parti’ye mi geçiyor?

    Gazeteci ve eski CHP Milletvekili Barış Yarkadaş, Mehmet Ali Çelebi’nin AK Parti’ye geçeceğini iddia etti. Ve gözler Çelebi’ye çevrildi.

    Çelebi, 2018 genel seçimlerinde CHP’den milletvekili seçildi. 2021’de CHP’den istifa etti. İstifanın ardından 17 Mayıs 2021 tarihinde kurulan Memleket Partisi’ne katıldı. 25 Şubat’ta ise Memleket Partisi’nden de istifa etti. Ardından bağımsız milletvekili oldu.

    İddiaya ilişkin bir açıklama yapmadı ama Mehmet Ali Çelebi, sosyal medya hesabından “40 bin vatan evladımız boşuna toprağa düşmedi. PKK-Öcalan severlerin hoş görüldüğü denklemlerle işim olmaz net! Sìyaseti bıraksam da 6+1 değil, Cumhur İttifakı derim!” ifadelerini kullandı.

    Çelebi, “Çabuk unutanlara önemli bir hatırlatma:15 Temmuz’da direnmese ben dahil kumpaslarda yargılanan istisnasız herkes, ölüm listelerindeki Türkiye’nin binlerce önemli ismi bugün hayatta olmayacaktı. Hepimiz katledilmiştik” diye de ekledi.

    AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan da sosyal medya hesabından paylaşımda bulundu. “FETÖ’nün gadrine uğramış Çelebi’nin bilinen bu gerçeği ifade etmesine saldıranlar aynaya bakmalı” dedi. Ve ”Çelebi aynı yerde, dağılan CHP ve türevleri! Mehmet Ali Çelebi ile birçok konuda farklı düşünebiliriz; ama bu aziz milletin geleceğine dair ortak rüyalarımız çok kıymetli. Bu vatan bizim!” ifadelerini paylaştı.

  • Mehmet Ali Çelebi kimdir? Mehmet Ali Çelebi hangi partide?

    Mehmet Ali Çelebi kimdir? Mehmet Ali Çelebi hangi partide?

    Şubat ayında Memleket Partisi’nden istifa eden bağımsız İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi geçen günlerde Cumhur İttifakı’na yönelik söylemleriyle dikkatleri üzerine çekmişti. Bu kez de Mehmet Ali Çelebi’nin AK Parti’ye katılacağı iddiaları konuşulmaya başlandı. İşte Mehmet Ali Çelebi hakkında merak edilen önemli noktalar…

    MEHMET ALİ ÇELEBİ KİMDİR?

    ‘Mehmet Ali Çelebi’, 23 Temmuz 1984 tarihinde Ankara’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Amasya’da tamamladı. Maltepe Askerî Lisesini birincilikle bitirdi. 2007’de Kara Harp Okulunu 4. olarak bitirdi ve teğmen oldu. 1 senelik eğitimden sonra askeri helikopter pilotu oldu.

    Ergenekon davaları kapsamında, “örgüt adına Hizb ut-Tahrir örgütü içine sızarak faaliyetlerde bulunduğu” iddiasıyla 18 Eylül 2008’de tutuklanarak, 41 ay cezaevinde yattı.11 Mart 2014 tarihinde hakkında iddia edilen suçlardan beraat etti. Yaşadıklarını “Teğmen” adını verdiği kitapta kaleme aldı.

    CHP 35 ve 36. Kurultaylarında parti meclisine girdi. 2018 genel seçimlerinde milletvekili seçildi. 29 Ocak 2021 tarihinde CHP’den istifa etti.

    17 Mayıs 2021 tarihinde kurulan Memleket Partisine katılan Çelebi, 25 Şubat 2022 tarihinde Memleket Partisi’nden de istifa etti.

    MEHMET ALİ ÇELEBİ ÖZEL YAŞAMI

    Mehmet Ali Çelebi, cezaevinde olduğu sırada Ergenekon davaları dolayısıyla mahkemeye ziyarete gelen hemşire Kezban Merey Çelebi’yle evlendi. 38 yaşındaki Çelebi, bir çocuk babasıdır.

  • CHP’nin ‘YAŞ’ kararları eleştirisine tepki

    CHP’nin ‘YAŞ’ kararları eleştirisine tepki

    Ömer Çelik, Adana’da partisinin il binasında gazetecilere açıklamalarda bulundu.

    “Orduya dönük negatif mesajlar veriyorlar”

    CHP’nin Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarını eleştirmesine değinen Çelik, “Yüksek Askeri Şura kararlarına dönük olarak söylenen sözlerin hiçbir geçerliliği olmadığını söylemek isterim. Bir milletvekili çıkmış Yüksek Askeri Şura kararlarında liyakat ölçüsünün kullanılmadığını, başka ölçülerin kullanıldığını ifade etmiş. CHP Milletvekili bunu neye göre söylüyor, neye göre liyakat ölçüsü kullanılmamış, kendisinin kıstası nedir bununla ilgili ortada bir şey yok. Cumhurbaşkanımızın devletin başı olarak kendisine anayasa tarafından verilmiş görevler gereği, çeşitli süreçlerin içerisinde bulunmasını eleştiri konusu yapıyor. ‘Birliklerden gelen liyakatle ilgili değerlendirilmeler yukarıda dikkate alınmıyor’ diye bir ifade kullanıyorlar. Sanki bu kişi bütün raporları görüyor, bütün toplantılara katılıyor gibi bir tutum ortaya koyuyor. Bütün bunların hepsi Yüksek Askeri Şura kararlarından bir bilgisizlik neticesinde yapılan değerlendirmeler. Büyük bir ihtimalle de bu kararlardan rahatsız olan birileri tutmuş bunlara bir not vermiş, onlarda bu notu dillendiriyorlar. ‘Odalarında gizlice şunları yapıyorlar’ diyerek fitne, birilerini tehdit etmeye çalışıyor. Bu yine tipik CHP’den yansıyan, her vesileyle toplumun belli bir kesimini tehdit etme politikasının devam ettiğini gösteriyor. Daha sonra Milli Savunma Bakanımız ve Genelkurmay Başkanımızın liyakatini sorguluyorlar. Bunu sorgulayanların bir yetkisi yoktur, sadece spekülasyon için geleneksel olarak sık sık yaptıkları gibi orduya dönük negatif mesajlar veriyorlar” diye konuştu.

    “Açıklamalar, nifak sokma arayışıdır”

    Türk Silahlı Kuvvetleri’nin çok büyük başarılara imza attığını söyleyen Çelik, “Bu süre içerisinde Suriye’de, Doğu Akdeniz’de ve Libya’da Türk Silahlı Kuvvetleri çok büyük başarılara imza attı. Yine Azeri kardeşlerimizin 2.Karabağ Savaşı’nda ordumuzun verdiği desteğin ne kadar kıymetli ve stratejik olduğu bir kere daha burada görüldü. Bütün bu başarılar ortadayken tutup liyakat veya ehliyet sorgulaması yapmaya çalışmak sadece nifak sokma arayışıdır. Cumhurbaşkanımızın içerisinde bulunduğu süreçlerde yetkilerini kullanmasını sorgulama konusu yapmak zaten ne anayasal düzenden ne de demokratik geleneklerden haberdar olmadıklarını gösteriyor. Bunların Yüksek Askeri Şura kararlarıyla ilgili yaptıkları açıklamalar tamamen bir nifak siyasetinin neticesidir” ifadelerini kullandı.

    Operasyon hazırlığı sürecinde yapılan açıklamaları ‘Sorumsuzluk’ olarak nitelendiren Ömer Çelik, daha sonra şunları söyledi:

    “Suriye’de yakın zamanda Cumhurbaşkanımızın ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ mottosuyla ortaya koyduğu bir irade var. Bütün bunlar söz konusuyken sanki ordudaki diğer liyakatli komutanların engellenmesi şeklinde sunmaya çalışmak, ya da bunu ordunun düzenine negatif bir müdahale olarak adlandırmaya çalışmak saçma sapan bir şey. Hem de bunu terörle mücadele bağlamında bir operasyon hazırlığı yapılırken dile getirmek sorumsuzluktan başka bir şey değil.”

    “Kendi kendilerine helalleşmeleri lazım”

    Dönemin CHP Genel Başkan Yardımcısı Süheyl Batum’un ‘Ordu kağıttan kaplanmış’ sözlerini hatırlatan Ömer Çelik, “Ordunun siyasete müdahale etmemesini eleştirerek, bakın etmesini değil, etmemesini yani ordu siyasete müdahale etmiyor, ordu kağıttan bir kaplan gibisinden bir açıklama yaptı. Yani siyasete müdahale etmeyen, anayasal düzene bağlı kalan, demokratik kurallara bağlı kalan bir orduyu kağıttan kaplanmış diyerek aşağılayacak kadar ileri gidiyorlar. Dolayısıyla bugünlerde helalleşme adı altında yürüttükleri şeyler, asıl işledikleri bu cürümlerle kendi kendilerine helalleşmeleri lazım. Sürekli olarak askeri ve yargı vesayeti üzerinden hesaplaşmaya çalışmayı bir gelenek haline getirmişler. Bunun dozu, aralığı azalsa da bu huy değişmiyor” dedi.

    İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırısı

    İsrail’in Gazze’ye düzenlediği saldırıyı kınayan Çelik, “Bu saldırı bizim şimdiye kadar olduğu gibi şiddetle kınadığımız saldırılardan bir tanesidir. Uluslararası toplumun buna müdahale etmesi gerekir. İsrail’in de bu saldırıları biran evvel durdurması gerekir. Buradan çıkacak bir şiddet döngüsünün hiç kimseye faydası olmayacak, barışla ilgili idealleri daha uzağa atacaktır. Bu saldırıyı kınarken uluslararası toplumu göreve çağırıyoruz” diye konuştu.

    Alevi Vakıfları Federasyonu İkinci Başkanı Selami Sarıtaş’a düzenlenen saldırıya da değinen Çelik, saldırıyı kınadıklarını belirterek, “Biraz evvel de kendisi ile görüştüm. Geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Şundan hiç kimsenin kuşkusu olmasın; alevi canlarımıza yapılan her saldırı bize yapılmıştır. Ayrımız gayrımız yoktur. Bugün alevi dernekleri vakıfları çok güzel bir açıklama yaptılar. Gelin, cemevlerine, alevi canlarımıza yapılan saldırılar gibi bütün nefret suçlarına karşı hep beraber bir tavır koyalım dediler. Tabi ki hep beraber bir tavır koyuyoruz. Hele ki Muharrem ayının 1’nci gününde alevi canlarımız lokmalarını paylaşmaya hazırlanırken cemevlerine bu saldırı gerçekleşti. Emniyetimiz, adliyemiz hemen üstüne düşeni yaptı. Emniyetimizin bunu bütün boyutları ile açığa çıkaracağından hiçbir kuşkum yok” dedi.

  • Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu’nu sert eleştirdi

    Muharrem İnce, Kılıçdaroğlu’nu sert eleştirdi

    Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, Muğla programının ardından Bodrum’a gelerek Memleket Partisi İlçe Binası’nın açılışına katıldı. Partililere seslenen İnce, daha sonra partililerle beraber Bodrum merkeze kadar yürüdü.

    İnce ilçe binasının açılışında yaptığı konuşmada, “Bana neden ayrıldın diyenlere tekrar söylüyorum. Atatürk’ün partisi değil orası, onun için ayrıldım. CHP’nin tek hizmeti Anıtkabir diyen Konya milletvekili de orada. Bu adamları nereden buldun Kılıçdaroğlu, sonra Muharrem İnce ve Atatürkçüler partiden gidecek. Kim gelecek? Davutoğlu ile Babacan’la iş yapacaksın öyle mi? Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce gibi Atatürkçüleri partiden yolladın, oraya FETÖ’cüleri doldurdun, PKK’lıları doldurdun. Libya teskeresi konusunda İyi Parti ‘evet’ oyu verdi, CHP ‘hayır’ oyu verdi. Neden hayır veriyorsun. Doğru yapmışlar, Akdeniz’de var olmak istiyoruz. Türk askeri Libya’da olmalı ki Akdeniz’deki gazı alabilelim, pay sahibi olabilelim. Sorunlu mu, zor mu, zor. Biz büyük devletiz, neden hayır veriyorsun, PKK istemediği için mi hayır veriyorsun. Yarın iktidar olduğunda Libya teskeresine hayır mı vereceksin. Libya politikasını destekliyoruz, Mavi Vatanı destekliyoruz. Memleket Partisi olarak ‘evet’ oyu vereceğiz. Türkiye Azerbaycan’a yardım etti. CHP milletvekili çıktı ‘Türkiye maalesef Azerbaycan’a yardım etti’ dedi. Kafaya bakın. Memleket Partisi iktidarında Azerbaycan’a daha fazla yardım edeceğiz, Erdoğan az yaptı, biz daha fazla yardım edeceğiz. Ermenistan’a karşı Azerbaycan’ı ezdirmeyeceğiz. Atatürk’ü tartışıyorsan seninle ittifak konuşmayız. Kadına şiddet, çocuk istismarını yüksek sesle kınayacaksın, rantı düşünmeyeceksin, doğaya ve çevreye saygı göstereceksin, terörün her türlüsünü kınayacaksın, PKK diyorsan seninle işim olmaz, PKK bir terör örgütüdür” dedi.

  • CHP’li Sarıbal: Elektrik kesintileri üretimi vuruyor

    CHP’li Sarıbal: Elektrik kesintileri üretimi vuruyor

    Mecliste düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konuları değerlendiren CHP Genel Başkan Başdanışmanı ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Ankara’da alevi kurumlarına yapılan saldırıyı kınayarak sözlerine başladı. Ülkenin farklı bölgelerinde benzer saldırıların olduğunu ama bu saldırıların her defasında cezasızlıkla sonuçlandığını kaydeden Sarıbal, “Her cezasızlık yeni bir olay demektir. Her cezasızlık, tarihe baktığımızda, daha ağır bedellerin olduğunu ortaya koyan birer yol haritası gibi” dedi.

    Konuşmasında tarımdaki önemli konu başlıklarını da değerlendiren Sarıbal, hububat alımlarında Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) uygulamalarını eleştirdi. Hububat hasadının tamamlanmak üzerine olduğunu söyleyen Sarıbal, TMO’nun buğday alım fiyatı olarak açıkladığı taban fiyatına ek olarak bir de prim verdiğini hatırlatarak, şöyle devam etti:

    Buğday primini bütün çiftçilere verin

    “TMO ton başına bin, kilo başına bir lira prim vereceğini açıkladı. Bir çiftçi TMO’ya ürün verirse kilo başına 7 lira 45 kuruş alacak. Ama bir çiftçi ürününü TMO’ya vermez ise bu primden yararlanamıyor. Bu TMO AKP ve Saray İktidarı döneminde yaklaşık 24 milyar lira görev zararı yapmış. Bu zarar ithalatı teşvik ettiği için oluşmuş. 2021 ile 2022 ilk 6 ayındaki yaklaşık zarar 10 milyar lira. Bu zararı Hazine yani vatandaş karşılıyor. Yabancı şirketleri desteklemek için görev zararı yapılıyor. Bu zararı hepimiz ödüyoruz. Ama kendi çiftçimizde ürün almaya başladığında ‘bana ürün verirsen sana prim veririm’ diyor. Çiftçi ürününü kime satarsa satsın bütün üreticileri bu prim verilmeli. Ayrıca ürününü satmayan, sadece kendi ihtiyacı için üretim yapan çiftçilerimiz de bu primlerden faydalanmalıdır.”

    Çiftçinin özgürlüğü nerede?

    TMO’nun aldığı son karar ile Ağustos sonuna kadar satılan ve 16 Eylül’e kadar satış belgelerini ibraz etmeyenlerin de hububat primlerinden yararlanmayacağını hatırlatan Sarıbal, “Bir yandan lisanslı depoculuk uygulaması getirdiler. Üreticilerin ürününü lisanslı depolara vermeleri için teşvik ettiler. Ürününü depolara teslim edip Elektrik Ürün Senedi alanlara faizsiz kredi imkanı tanıdılar. Şimdi bunların hepsini kaldırıyorlar. Elektrik Ürün Senedi karşılığı kullandırdıkları kredileri vermemeye başladılar hem de çiftçiyi ürününü satmaya zorluyorlar. Hani çiftçinin özgürlüğü?” dedi.

    Tırtılın zararı tespit edilerek karşılansın

    Sarıbal, Meclis’teki toplantısında Trakya başta olmak üzere birçok bölgede ayçiçeğine zarar veren tırtıl için Tarım ve Orman Bakanlığının gerekli çalışmayı yaparak, çiftçinin zararlarını karşılaması gerektiğini de söyledi. “Bakanlık zamanında önlem almadığı için bu zarar oluştu” diyen Sarıbal, “Bu çayır tırtılının yarattığı zararın tek sorumlusu Tarım Bakanlığıdır. Sörvey çalışmalarını, fiziki kontrolleri zamanında yapmamıştır. Haziran’ın başında bu çalışmaları yapsaydı bu zarar olmayacaktı” diye konuştu.

    Elektrik kesintileri üretimi vuruyor

    CHP’li Sarıbal, Mecliste yaptığı basın açıklamasında başta Mardin ve Şanlıurfa’da yapılan elektrik kesintilerine de değindi.

    Sarıbal, Enerji Bakanlığının “enerji tasarrufu” yapılması talimatı verdiğini ve bunun üzerine Diyarbakır, Urfa, Mardin, Şırnak, Siirt ve Batman’da elektrik dağıtım işini yapan DEDAŞ firmasının günde 8 saatlik elektrik kesintileri yapmaya başladığını söyledi.

    Şanlıurfa’da 1,5 milyon dönüm, toplamda bölgede 4 milyon dönüm ekili alan olduğunu ve bu alanların ağırlıklı olarak da mısır ve pamuk gibi sulamanın zorunlu ürünler olduğunu kaydeden Sarıbal, şunları söyledi:

    “Bu elektrik kısıtlamaları 4 milyon dönüm ekili alanı etkiliyor. Bu bölgede sıcaklıkların en yüksek olduğu dönem. Bu bölgede pamuk üretiminin %40’dan fazlası gerçekleşmekte. 1.7 milyon dönüm mısır ekim alanı var. Çok ciddi mısır ve pamuk ekimi var. Yapılan elektrik kesintisinin çok ağır bedeli var. Bir ürün kaybı, iki kalite kaybı. Bu ürünlerde dışa bağımlıyız. Eğer elektrik kesintisi uygulanacaksa bu bölgelerde uygulanmasın. Tarımsal üretim yapılan yerlerde hiçbir şekilde elektrik kesintisine gidilmemeli. Hani özelleştirme yapılınca enerji ucuz olacaktı, kesinti olmayacaktı? Bu uygulama derhal son bulmalı.”

  • CHP’li kadınlar: “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz”

    CHP’li kadınlar: “İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz”

    Ortak açıklamayı kamuoyuna duyuran CHP Bursa İl Kadın Kolları Başkan Yardımcısı Berna Çakır, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 19- 20 Mart geceyarısı kararname ile kadınların can simidi olan İstanbul Sözleşmesi’ni hukuksuzca feshettiğini hatırlatarak, “Milyonlarca kadının eşitlik ve yaşam hakkının güvencesi gasp edildi” dedi.

    Çakır, bu karar üzerine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka’nın üst üste yaptığı girişimleri anlatarak, “Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Danıştay’a başvuruda bulunduk. İstanbul Sözleşmesi’nin fesih kararını durdurma talebiyle açtığımız bu dava ile Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğunun ispatlanmasını istedik. Partimizin yanı sıra 200’ü aşkın sivil toplum kuruluşu iptal davası açtı. Tüm duruşmalarda, Danıştay Savcıları, fesih işlemin iptaline karar verilmesini istedi. Gelgelelim Danıştay 10. Dairesi, 19 Temmuz 2022’de İstanbul Sözleşmesi’nin feshine ilişkin Cumhurbaşkanlığı kararının iptal istemini 2’ye karşı 3 oyla reddetti. Danıştay, bu kararıyla “Padişahım çok yaşa!” demiş oldu ve hukukun üstünlüğünden değil, üstünlerin hukukundan yana tavır aldı” diye konuştu.

    “HİÇ KİMSE ANAYASA’DAN ÜSTÜN DEĞİLDİR”

    Çakır’ın açıklamasından satır başları şöyle:

    “Saray’ın talimatıyla alınan kararda yer alan ifadelerin aksine, “Türk yasaları kadınları korumak için yeterli” değildir! Karşı oy kullanan üyelerin de altını çizdiği gibi, ‘Anayasa’nın 7’inci maddesinde yasama yetkisinin Meclis’e ait olduğu ve devredilmesinin mümkün olmadığı’ hükümleri çok nettir. Sözün kısası bu karar Anayasa’ya aykırıdır! Türkiye Cumhuriyeti’nin bir hukuk devleti olduğunu yok sayanlara tekrar hatırlatıyoruz: Hiç kimse Anayasa’dan üstün değildir. Hiç kimse Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden üstün değildir! Biz kadınlar, yaşam hakkımızın sizin eşitlik karşıtı karanlık zihniyetiniz tarafından elimizden alınmasına asla izin vermeyeceğiz. Tek adamın hukuksuz uygulamalarını savunanlara inat, hukukun üstünlüğünden yana tavır almaya devam edeceğiz.”

    “BU KARARI AYM’YE TAŞIYACAĞIZ”

    “Yol haritamız belli: öncelikle Danıştay’ın İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’na başvurarak, karara itiraz edeceğiz. İç hukuk yolları ile İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlüğe girmesi sağlanmadığı takdirde, Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağız. Tek adama karşı, “Adam Tek! Biz Çoğuz!” şiarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz. Biz kadınlar, direniş destanı yazmaya devam edeceğiz!”

    “İKTİDARA GELDİĞİMİZDE İSTANBUL SÖZLEŞMESİ YENİDEN YÜRÜRLÜĞE GİRECEK”

    “Kimse umutsuzluğa kapılmasın. Az kaldı… İktidara geldiğimizde ilk 24 saat içerisinde İstanbul Sözleşmesi’nin yürürlüğe sokacağız. Tüm hükümlerini uygulayarak kadına ve çocuğa yönelik şiddet ile kadın cinayetlerinin nasıl durdurulacağını göstereceğiz. Eşitlikçi bakış açımızı hayata geçirerek, kız kardeşlerimizin canice katledilmesine, kadın katillerinin cezasızlıkla ödüllendirilmesine geçit vermeyeceğiz. İstanbul Sözleşmesi’nden de 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Kanunu’ndan da kazanılmış haklarımızdan da asla vazgeçmiyoruz. Bu haklar bizim can simidimizdir. Haklarımızı tek tek budamaya heves edenlere, Cumhuriyetimizin kararlı savunucuları ve eşitlik mücadelesinin neferleri olarak sesleniyoruz: Haddinizi Bilin!”

  • CHP’li Sarıbal’dan fındık fiyatı açıklaması

    CHP’li Sarıbal’dan fındık fiyatı açıklaması

    Türkiye’nin fındık alanında “tekel” konumunda olduğunu ve dünya fındık üretiminin yüzde 70’ni karşıladığını belirten Sarıbal, “AK Parti, tekel olduğumuz üründe bile çiftçiyi memnun edemiyor. Fındık bugün kartellerin eline teslim edilmiş durumda” dedi.

    Tarım girdilerinin son bir yılda 3 kat artmasından dolayı fındık çiftçisinin ilaç, budama, toprak işleme, işçilik gibi maliyetlerinin de aynı şekilde arttığını belirten Sarıbal, şöyle devam etti:

    Girdiler 3 kat arttı

    “Fındık üreticisi artan maliyetler karşısında fındığın kilosu için 75-85 lira arasında fiyat talep ediyor. Son 5 yıldır Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) fındığın kilosunu ortalama 3 dolardan alıyor. Bugünkü kurla 54 lira ediyor. Ama bu fiyat çiftçinin beklentilerinin çok altında. Artan maliyetler ve çiftçinin refah payı düşünüldüğünde fındığa verilecek alım fiyatının 70 liranın altında olmaması gerekiyor. Çünkü girdi gübre, budama, ilaç, toprak işleme, işçilik gibi maliyetler son bir yılda en az 3 kat arttı.

    Üretiminde söz sahibi olduğumuz fındığın fiyatı AK Parti eliyle şirketlere peşkeş çekilmemelidir. Fındığı serbest piyasadan ziyade TMO’nun, maliyet artı çiftçinin refah payını içeren bir fiyat belirlemelidir. Bu fiyat da en az 70 lira olmalıdır.”

    2015 yılında 12 dolara sattık

    Türkiye’nin en önemli ihracat kalemlerinden olan fındığın kilosunun 2015 yılında 12 dolara ihraç edildiğini anımsatan Sarıbal, bugün bu fiyatın 6 doların altına kadar gerilediğini belirtti. Üretiminde tekel olduğumuz fındığın fiyatının yabancı şirketlerin eliyle oluşturulduğunu belirten Sarıbal, “Üretiminde söz sahibi olduğumuz fındığın satışında, pazarlamasında hiçbir sözümüz kalmamış durumda. Elimizdeki bu gücümüzü kullanamıyoruz. AK Parti de fındık üreticisini yabancı şirketlerin, kartellerin insafına terk etmiş, gereken desteği vermemek için elinden geleni ardına koymuyor. Örneği, fındık üreticilerine verilen alan bazlı destek miktarı 2015 yılından beri sabit. Son yedi yıldır çiftçiye ortalama 850 milyon lira alan bazlı destek veriliyor. Girdiler artıyor, enflasyon artıyor ama çiftçiye verilen destek sabit kalıyor. Fındık üreticisi sahipsiz bırakılmıştır.”

    Sarıbal, başta fındık bahçelerinin gençleştirilmesi olmak üzere, fındık üretiminin arttırılması, fındık üreticisinin desteklenmesi, fındığın hak ettiği fiyatı alması için gereken adımların atılması gerektiği vurguladı.

  • CHP tırtıl istilasının yaşandığı Yenişehir’de

    CHP tırtıl istilasının yaşandığı Yenişehir’de

    Bazı illerde görülen tırtıl istilası Bursa’ya da sıçradı. Bursa’da bulunan CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun, CHP Bursa İl Başkanı İsmet Karaca ile birlikte tırtıl istilası nedeniyle tarlaları zarar gören Yenişehirli çiftçileri ziyaret etti. Aygun iktidara seslenerek, “Kendi çiftçimize vermediğiniz destekleri gittiniz Rusya’dan, Ukrayna’dan ve değişik ülkelerin ithalatındaki o ülkelerde üretim yapan çiftçiler desteklediniz” dedi. CHP Bursa İl Başkanı Karaca da “AK Parti’nin Venezuela sevdası sürerken, çiftçilerimiz yüksek üretim maliyetlerinin pençesinde kıvranıyor” diye konuştu.

    KARACA: “BIRAKIN SUDAN’I, VENEZUELA’YI, BİZİM GELECEĞİMİZ BU TOPRAKLARDA”

    İl Başkan Yardımcısı Cevat Asa, Yenişehir İlçe Başkanı Ahmet Köse’nin de katılımıyla Yenişehirli üreticileri ziyaret eden CHP Bursa İl Başkanı İsmet Karaca, AK Partş’li Tarım Bakanı binlerce kilometre uzakta Venezuelalı çiftçilere boncuk dağıtırken, Bursa Yenişehir ovasındaki çiftçinin yüksek mazot, gübre ve ilaç maliyetinin yanı sıra çayır tırtılıyla da boğuşmak zorunda kaldığını belirterek şöyle dedi:

    “Kısa bir süre önce Trakya’da görülen çayır tırtılı şu an Yenişehir ovasında da ayçiçeği üretimini olumsuz etkiliyor. Yıllardır Türk tarımını gözden çıkaran AK Parti’ye sesleniyoruz, gider ayak son kötülüğü yapmayın. Bu sizin son yılınız ve çiftçiye son darbe vurmayın. Bugün Tekirdağ milletvekilimiz ve Yenişehir ilçe örgütümüzle birlikte Yenişehir ovasındayız. Buradan haykırıyoruz, AK Parti’ye son kez sesleniyorum, artık bırakın Sudan’ı, Venezuela’yı, ülkenin topraklarına dönün. Bizim geleceğimiz bu topraklarda.”

    ÇİFTÇİNİN FERYADI: “MAZOT PAHALILIĞINDAN TARLAMZI BİLE SÜREMEDİK”

    Ziyaret sırasında konuşan çiftçi Şükrü Şen ise “Şimdi hayvancılıkla uğraşıyorduk, hayvancılığı da bitirdiler. Bugün 350 liraya bir çuval yem, saman balyası 40 lira, yonca balyası 80 lira, süt 7 buçuk lira. Bir gazoz parasına süt veriyorsun. Şimdi bak bu yerlerin aralarını süremedik mazot pahalılığından. Ot sardı tarlaları” ifadelerini kullandı.

    AYGUN: “ÇİFTÇİ YARDIM BEKLİYOR, TARIM BAKANI FANTEZİ PEŞİNDE”

    CHP Tekirdağ Milletvekili İlhami Özcan Aygun ise AK Parti’nin tarım politikalarını ve ithalata verdiği desteği yerli üreticiye vermemesine tepki gösterdi. Tarım Bakanlığı’nda liyakat sahibi kadro olmadığını vurgulayan Aygun şunları söyledi:

    “Ayçiçek kafalarını dolduracak olan yapraklar bu. Yapraklarda yeşil aksam bitmiş fotosentez yapıp buradaki taneleri doldurma şansı yok. Şimdi ben soruyorum, Sayın Bakan burada ne var? Çayır tırtılı gelmiş, buradaki güzelim yaprakları tam tane dolduracağı zaman ve fotosentez yaparak dolduracağı yapraklar işte bu hale gelmiş. Siz hâlâ uyuyorsunuz. Siz gitmişsiniz hayal peşinde, fanteziler peşinde Venezuela’da toprak kiralama peşindesiniz. Ya sen önce kendi Bursa Yenişehirli çiftçilerin sahip çık, kendi ülkene sahip çık. Liyakatli kadrolar eğer olmazsa bakanlıkta, olacağı budur. Gelinen dönemde TİGEM’de de (Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü) liyakatli kadrolar yok, değişik mesleklerden gelen kişiler görevlerde. Yine bakanlıktaki bakan yardımcılarına bakıyoruz aynı şekilde, liyakat yok, olacağı bu. Diyorlar ya ‘perşembenin gelişi çarşambadan belli’, evet bakanlık kadrolarına baktığınız zaman her şey ortada. Bakanlığın kadrosu buysa, çiftçinin hali de herhalde onlardan farksız olmaz. Çiftçimiz şu anda sahipsiz, tamamen başı boş bir şekilde kendi kaderine kalmış, üretim yapıyor ama üretim yaptıktan sonra da tam hasada girecekken de birçok musallatı var.”

    AYGUN: “AYÇİÇEK TABAN FİYATI NET 16 LİRA İSTİYORUZ”

    Aygun, ayçiçeği taban fiyatıyla ilgili de şöyle konuştu:

    “Yine bakınız ayçiçek taban fiyatı bekleyenler var. Çukurova’da hasat devam ediyor ama ayçiçeği fiyatı yok. Buradan sesleniyoruz bizler ayçiçeği taban fiyatını net 16 lira istiyoruz ve desteğinin de en az 4 liraya çıkartılmasını bekliyoruz. Kaç yıldan beri ayçiçeği prim desteği artmıyor? Siz işte bu yıl pandemiden ders almadınız herhalde ve gelinen noktada gıdanın ne kadar önemli olduğu ortadayken siz kendi çiftçimize vermediniz, Toprak Mahsulleri Ofisleriyle Ayçiçeği yağı getirttiniz, yine buğday getirdiniz, kendi çiftçimize vermediğiniz destekleri gittiniz Rusya’dan, Ukrayna’dan ve değişik ülkelerin ithalatındaki o ülkelerde üretim yapan çiftçiler desteklediniz.”

  • Atık tesisinin yer seçimine tepki

    Atık tesisinin yer seçimine tepki

    Beraberinde Nilüfer İlçe Başkanı Fırat Yılmaz ve Büyükşehir Meclis Üyesi Remzi Çınar olduğu halde projenin yapılmasının planlandığı Kayapa-Kuruçeşme kırsalında incelemelerde bulunan CHP Bursa İl Başkanı İsmet Karaca’nın konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamadan satırbaşları şöyle:

    “Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından; 2015 ve 2020 yıllarında iki farklı şirket aracılığıyla hizmet satın alma yöntemi ile yaptırılan ‘Bursa Entegre Katı Atık Yönetim Planının Revize edilmesi ve Entegre Katı Atık Tesisleri ile Aktarma İstasyonları için Alternatif Proje Alanları Yer Seçimi Raporları’ dikkate alınarak Kayapa-Kuruçeşme mahalleleri kırsalında yaklaşık 2 milyon metrekare alan üzerine Entegre Katı Atık Depolama ve Bertaraf tesisi kurulması planlanıyor. Tek taraflı kısır bakış açısıyla hazırlanan, kent dinamiklerinin dışarıda bırakıldığı projelerin yol açtığı zararları yıllarca yaşadık gördük. Ortada birçok örneği var.”

    “KAYAPA-KURUÇEŞME KIRSALINDAKİ PROJE RİSKLİ”

    “Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi temmuz ayı toplantı gündemine 1/25.000, 1/5.000 ve 1/1.000 ölçekli planları paket halinde alınarak jet hızıyla geçirilmeye çalışılan Batı bölgesi Entegre Katı Atık Depolama ve Bertaraf tesisi projesi de benzer riskler barındırıyor. Uyarıyoruz. Akademik odalara, ilgili sivil toplum kuruluşlarına, uzman kişilere danışmadan, alana yapılacak tesisin teknik özelliklerini ve teknolojisini çalışma metodolojisini, uzun vadede tesisin kente, yerleşim bölgelerine, doğal yaşama olası etkilerini dikkate almadan yaptığınız tüm çalışmalarda olduğu gibi, bu konuda da yanlış yapıyorsunuz.”

    “BU TESİS İÇİN DAHA UYGUN BİR YER BULUNMALIDIR”

    “Bu tür projeler aceleye getirilmemelidir. Kentin ve nüfus yoğunluğunun daha uzağında olması gereken bu proje, kente yakın bir lokasyonda ve Uludağ eteklerine yaslanarak yapılmaya çalışılıyor. Bu proje Uludağ yamaçlarında yapılmamalıdır. Topografyası, araç geliş-gidişi ve trafiğe etkisi, su havzalarına muhtemel etkisi göz önüne alınmalıdır. Alinur Aktaş’ın bu proje için yer seçimini yanlış buluyoruz. Yıllardır kötü yönetilen, hatalı karar ve uygulamalarla sorun yumağına dönüştürülen Bursa’nın yeni bir kambura daha ihtiyacı yok.”

  • CHP Bursa Milletvekili’nden KYK açıklaması

    CHP Bursa Milletvekili’nden KYK açıklaması

    CHP Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa Milletvekili Lale Karabıyık açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

    “Gençlik ve Spor Bakanı Sayın Mehmet Kasapoğlu ikinci defa Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu hedef alarak KYK borçlarına eklenen farkın faiz olmadığını, Sayın Kılıçdaroğlu’nun faiz dediğini, oysa faize en çok karşı olanın iktidar olduğunu söylüyor. Kendisine sesleniyorum Sayın Kasapoğlu faizi bize öğretmeyin, faizin tanımını da ne olduğunu da biz biliriz.

    Ancak sanırım siz faizi farklı algılıyorsunuz, kaldı ki faizi sevmeyen, karşı olan sizler politika faizini düşürdük derken vatandaşa yansıyan faiz dahil, iç borçlanma tüm faizleri arttırdınız. Faize karşıyız derken kısa bir süre önce meclise getirdiğiniz ek bütçe bile faizi karşılayabilmek içindi.

    Faizin anaparayı geçtiği tek örnek de sizin iktidarınızda gerçekleşti, bu nedenle şu faizdir bu değildir bunu bize öğretmeyin, bu konuda gençlere karşı mahçupsunuz. Bu mahçubiyetinizi örtmek için de konuyu faizdir, faiz değildir tanımına çekmek bu konuda gençlere karşı yaptığınız yanlışta sizi masum göstermez.

    Kaldı ki adına TEFE deyin, ÜFE farkı deyin ne derseniz deyin ama bu gençlerin suçu değil, enflasyonu da sizin ekonomi yönetiminiz bu hale getirdi. Ülke ekonomisi yönetilemiyor, savruluyor.

    Bu ülkede işsizlik var, istihdam sağlamaya yönelik çabanız yok. Günlerce Kısa Çalışma Ödeneği ile Ücretsiz İzin Aylığıyla zaten yoksulluk daha da derinleşti.

    TÜİK’in açıkladığı enflasyondan daha derin bir enflasyon hissediliyor. Aileler çocuklarını okutmakta zorlanıyor, gençlerin yurt sorunu var, burs sorunu var, barınamıyor ve beslenemiyorlar. Bir öğün yiyerek günü geçiren öğrenciler var.

    Sayın bakan faiz midir, enflasyon farkı mıdır konuyu bu noktaya çekmek yerine mevcut durumda zaten eğitimini zor tamamlayan, iş bulamayan gençlere biz destek olmak yerine, yanlış yapmışız, borçlarını ikiye, üçe katlamışız ayıp etmişiz demeli.

    Diğer taraftan iktidarın istemesi halinde ilgili kanun kapsamında öğrenim kredisi borçlarının endeks kaynaklı artışının yarısını silebileceğini ancak bu yetkisini kullanmadığını da belirtmek isterim.

    Gençler yoksullukla mücadele ederek eğitimlerini tamamlıyor. Geleceğe umutla bakmaları gerekirken okul biter bitmez bir de kredi borcu yükünün altına giriyor. İşsizlik ve ekonomik kriz altında ezildikçe eziliyorlar. “Dünyayı ve ülkenizi gezin” nasihati veren iktidarın gençlerin içinde bulunduğu zor durumdan haberi yok. Son olarak gençler enflasyondaki yüksek artışlar nedeniyle eskiden de ödeme zorluğu çektiği öğrenim kredisini hiç ödeyemez hale gelmiştir. İktidarın öğrenim kredilerini ÜFE’ye endekslemesi ve bu borçların silinmesi için hiçbir girişimde bulunmaması bir soygun zihniyetidir.

    Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurt Hizmetleri Kanunu kapsamında Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın kredi borcuna eklenen ilave miktarda yüzde 50 indirim yapma yetkisi var. Aynı kanun kapsamında ayrıca öğrencilerin ödeyecekleri bakiye kredi borcunun eğitim süresince aldığı toplam kredi miktarının 3 katını geçemez de denmektedir.

    150 bin liraya varan öğrenim kredisi borcu olanlar bulunuyor. Bu ülkede gençler öncelenmeli ve Eğitim Hakkı ulaşılabilir olmalıdır. Devlet okuyan her öğrenciyi desteklemelidir. Biz CHP iktidarında, KYK borçlarının faizleri sildiğimiz gibi, bundan sonraki süreçte de işe girdikten sonra sadece ana para geri ödemesi yapılmasını sağlayacağız.”