Etiket: chp

  • “Güvenlik güçlerine saldırmak doğru değil”

    “Güvenlik güçlerine saldırmak doğru değil”

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ‘Ankara Kanaat Önderleri Buluşması’ sonrası basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Kılıçdaroğlu, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Milletvekili Salihe Aydeniz’in İstanbul’da düzenlenen izinsiz bir gösteride polis memuruna yumruk atmasına ilişkin, “Güvenlik güçlerine saldırmak doğru değil. Hele hele bunu bir milletvekilinin yapması asla doğru değil” dedi.

    “Biz Canan Hanım’ı İstanbul İl Başkanı olarak yüreğimize yazmış vaziyetteyiz”

    Siyasi parti üyeliği düşürülen Canan Kaftancıoğlu’nun görevi başında olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, “Biz Canan hanımı İstanbul İl Başkanı olarak yüreğimize yazmış vaziyetteyiz, kimse endişe etmesin. Yapılan uygulamanın adil bir uygulama olmadığını biliyoruz. Adaletsizliğe boyun eğmeyeceğiz. Bizim en temel özelliğimiz bu. Adaletsizliğe boyun eğerseniz yeni adaletsizliklere boyun eğmiş olursunuz. Canan hanım ne yaptı? Neden İl Başkanlığı düşürülüyor? Biz birilerinin talimatına evet mi diyeceğiz? Biz Cumhuriyet Halk Partisi’yiz. Bizim ruhumuzda, geleneklerimizde Kuva-yi Milliye vardır. Mücadeleyi hak, adalet, hukuk için yapıyoruz. Hukuka, adalete saygılıyız ama adalet adalet olduğu zaman” diye konuştu.

  •  Sarıbal Venezuela’da buğday üretimi tartışmaları değerlendirdi

     Sarıbal Venezuela’da buğday üretimi tartışmaları değerlendirdi

    Sarıbal, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konuları değerlendirdi.

    Diyarbakır’da gözaltına alınan basın mensuplarının uğradığı baskıyı kınayarak sözlerine başlayan Sarıbal, “Bir ülkede basın özgür değil ise halk da özgür değildir. AK Parti döneminde fikir özgürlüğünün olmadığını biliyoruz. AK Parti dönemi, adeta basına zulüm dönemi oldu. AK Parti basına zulüm uyguladı, uygulamaya devam ediyor. Bunun son örneği Diyarbakır’da yaşandı. Diyarbakır’da gözaltına alınan 22 kişinin 20’si basın mensubu. 8 gündür haklarında doğru dürüst bilgi edinilememekte. Son olay basının üzerindeki baskıyı bize çok net bir şekilde göstermekte” diye konuştu.

    Basın İlan Kurumunun reklam ambargosu uygulayarak muhalif basını cezalandırdığını belirten Sarıbal, “Basın İlan Kurumu, muhalif basın için Basın İnfaz Kurumuna dönüşmüş durumda” dedi.

    “Bu devran dönecek”

    Orhan Sarıbal, basın toplantısında, İstanbul’da düzenlenen eylemde polise yumruk attığı iddia edilen bir milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılması için çağrıda bulunan TBMM Başkanı Mustafa Şentop’a da tepki gösterdi. Polisin haklarının korunmasını her zaman savunduklarını ifade eden Sarıbal, “Polise yapılan her türlü müdahaleye karşıyız. Ama polisin asli görevi Anayasal haklarını kullanan eylemcileri korumaktır” dedi. Milletvekillerinin yasal olarak dokunulmazlığı bulunmasına rağmen bütün toplumsal olaylarda polis şiddetine uğradığını hatırlatan Sarıbal, TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un sessiz kalmasını şu sözlerle eleştirdi:

    “TBMM Başkanının görevi öncelikle milletvekillilerinin dokunulmazlık hakkını korumaktır. Bu TBMM Başkanı eğer polise dayak, AK Parti veya MHP’liden geliyorsa beyefendide tık yok. O zaman polis, şiddete, küfre, hakarete maruz kalmamış oluyor. Ama muhalefet partilerin milletvekillerinden biri, herhangi bir demokratik hakkı kullananların yanındaysa boğazı sıkılabilir, polis tarafından tehdit edilebilir, tekmelerle ayakları morarır. Milletvekillerinin sağlık raporu olur. TBMM Başkanı buna da tık demez. TBMM Başkanı milletvekillerinin yasadan kaynaklanan dokunulmazlık haklarını koruyabilmelidir. Elbette bir gün bu devran dönecek. Bu devran böyle gitmez. TBMM Başkanını sağduyuya, göreve, asli sorumluluğuna davet ediyoruz.”

    Veterinerler de sağlık çalışanı

    Sağlık çalışanları hakkındaki düzenlemeler içeren yasa teklifine değinen Sarıbal, veteriner hekimlerin de sağlık çalışanı olduğunu ve yasada onların da haklarının korunması gerektiğini aktardı. “Veterinerlerin talepleri var. Özlük haklarının iyileştirilmesi, sağlıkta şiddet kapsamına alınması. Teklifte kendilerine de yer verilmesini istiyorlar” diyen Sarıbal, veterinerlerin toplum sağlığını koruduklarını, onların da diğer sağlık çalışanları yasal güvenceye alınmalarını talep etti.

    Kör olma da gör beni

    Venezuela’da buğday üretimi ile ilgili tartışmaları değerlendiren Sarıbal, “Yıllardır kıta kıta dolanıp tarım alanını nerede buluruz diye bir hayal içerisindeler. Önce Sudan dediler. Sonra Nijer, Afrika’nın içleri. Son olarak Venezuela’da buğday üreteceklerini söylediler. Tarım ve Orman Bakanı, Venezuela Devlet Başkanı ve Tarım Bakanının ‘gelin ülkemizde buğday üretin. 100 kilonun 70 sizin olsun 30’u bizim olsun’ dedi diyor. Oysa ülkenin kaynakları var. Kendine yetecek miktarda buğday üretecek imkanları var” dedi. Sarıbal, şöyle devam etti:

    “AK Parti iktidara geldiğinde 93 milyon dönüm arazide buğday üretimi yapılıyordu. Bugün 67,5 milyon dönüme düşmüş. AK Parti döneminde 25,5 milyon dönüm buğday ekim alanı üretimden çıkmış. Yerli ve milli diye diye ülkeyi ithalata mahkûm ettiler. Sadece buğdaydan örnek vermek gerekirse AK Parti  döneminde 83 milyon ton buğday ithalatına 22,5 milyar dolar para ödendi.

    Ahmet Arif’in dediği gibi ‘Kör olma da gör beni.’ Ülkenin toprakları yeterli miktarda üretim yapmaya imkân veriyor. Ama önce etrafına bakmayı bilmek lazım.”

    Sel felaketi

    CHP’li Sarıbal, basın toplantısında Ankara’daki sel felaketinde hayatını kaybeden Mamak CHP Gençlik Kolları Başkan Yardımcısı İlkay Yiğit ve diğer vatandaşları da anarak, ailelerine sabır diledi. Yaşananların sorumlusunun yağmur olmadığını vurgulayan Sarıbal, 1980’lerde başlayan ve AK Parti döneminde üst düzeye ulaşan şehirleri, yaşam alanlarını kirletme, betona gömme politikasının yaşananların nedeni olduğunu vurguladı.

  • “Adalet yürüyüşü başlangıçtı, devam edeceğiz”

    “Adalet yürüyüşü başlangıçtı, devam edeceğiz”

    CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, adalet yürüyüşüne atıf yaparak, “Adalet yürüyüşü bizim tarihimizde değil siyasi dünya tarihimizde önemlidir, bunu anlatırken duygulanırım” ifadelerini kullandı. Kılıçdaroğlu bu sözleri söylerken gözleri doldu, sesi titredi.

    Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:

    “O yürüyüş bir başlangıçtı. Adalet yürüyüşü bir başlangıçtı, sürdürüyoruz. Sürdürmeye devam edeceğiz. O yürüyüş bizi, 6 lideri buluşturdu. Hepimiz adaleti istiyoruz. O yürüyüş sayesinde büyük kentler CHP tarafından yönetiliyor. Bu yürüyüş bitmiş değil. En son kişi adaletsizlikten şikâyet etmeyeceği zamana kadar mücadele devam edecek. Adaletsizlik büyük boyutlara ulaştı ki sıradan sorunları görmezden geldik.

    Pençe operasyondan şehitler geliyor acılarını bile doğru dürüst yaşayamıyoruz. Bölücü örgüte karşı mücadele eden güvenlik güçleri hayatlarını veriyorlar. Bütün bunları düşünerek vatandaşlara seslenmek isterim. Ben size bize katılın derken iki kelime yan yana katılın derken bu kesişmenin sonradan olmadığını bu davetin sıradan davet olmadığını bilmenizi isterim. Adalet istiyorsanız bize katılın. Beraber yaşayalım huzur içinde yaşayalım diyorsanız bize katılın. Temiz siyaset istiyorsanız bize katılın. Yeni doğan çocuk vergi veriyor. Bu siyaset vergiyi nereye harcıyor merak ediyorsanız bize katılın. Temiz siyaset istiyoruz, elin oğlu yapıyor biz niye yapmayalım.”

    Mazot fiyatlarına değinen Kılıçdaroğlu, “Otobüs şoförünün sırtından getirip nasıl zengin ederim diye uğraşacaksın. Nefes alamıyoruz diyorlar. Evet nefes alamıyorlar. Akaryakıttan alınan vergi 6 kat artı. Her benzin istasyonu bir vergi dairesi. Mazotu alıyorsa, dünya vergi ödüyor, memleket bu hale geldi. Türkiye’de ekilemeyen binlerce dönüm alan var, Sudan’da kiralıyorlar, ekeceğiz diye, Venezuela’ya gidişleri başka bir nedenle onları baronlar daha iyi bilir. İktidar olduğumuzda güneşten elektrik üretip çiftçiye bedava vereceğiz çiftçi elektrikten gelir elde edecek.

    Benim sözüm senettir gereğini yapıp bedelini ödeyeceğim. Aç açıkta yok diyor. Enflasyon sorunu yok pahalılık var diyor ya Allah aşkına şaşırmış bilmiyor ne söyleyeceğini enflasyonun ne olduğunu bilmiyor. Verilere bakalım Dünya Gıda Örgütü açlık haritası, Türkiye’de 15 milyon kişi yetersiz besleniyor diyor. 5 yaş altı bebeklerin yüzde 6’sı yetersiz besleniyor. Garibanların boyu niye kısa? Yetersiz beslendiği için” ifadelerini kullandı.

  • İhraç talebiyle disipline sevk edilen Tanju Özcan’dan açıklama

    İhraç talebiyle disipline sevk edilen Tanju Özcan’dan açıklama

    Cumhuriyet Halk Partisi’nin gerçekleştirdiği MYK toplantısında parti içi meseleler gündeme alındı.

    Gündem konularından birisi olan ve sığınmacılarla ilgili açıklamaları ile son olarak AK Partili kadın meclis üyesi Hacer Çınar ile aralarında geçen diyalogla gündeme gelen Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan için toplantıdan kesin ihraç talebiyle disipline sevk edilmesi kararı çıktı.

    Kararın ardından ilk açıklamayı sosyal medya hesabından yapan Tanju Özcan, “Ben siyaseti hiç kıvırmadan yaptım. Atatürkçü, bütün etnik kimlikleri kucaklayan bir Türk Milliyetçisi ve ülkesini çok seven bir anti-emperyalist olduğumu her fırsatta tekrarladım. Çizgim hiç değişmedi bundan sonra da değişmez. Cumhuriyet Halk Partisi’nin üvey değil, öz evladıyım” dedi.

  • CHP’den İDO seferlerinin devam etmesi için adım

    CHP’den İDO seferlerinin devam etmesi için adım

    2007 yılında her gün karşılıklı 2 sefer yaparak Yenikapı-Güzelyalı seferlerine başlayan Osman Gazi-1 ve Orhan Gazi-1 hızlı feribotlarının sefer sayısının talebe bağlı olarak artırıldığını da hatırlatan Karaca yaptığı yazılı açıklamada şunları söyledi:

    “2011’de 861 milyon dolarlık teklifle özelleştirilen İDO’da artık kamu yararı gözetilmiyor. Orhan Gazi-1 ve Osman Gazi-1 feribotlarının mülkiyeti İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait ve özelleştirmede nasıl bir anlaşma yapıldıysa, şirket yıllardır kullandığı gemilerin bakımını bile yapmıyor. Bakımını yaptırıp gelin, yeniden kiralayalım diyor. Şimdi seferlerin iptali ve feribotların İBB’ye iadesi nedeniyle, İDO feribotların bakım masrafını da direkt İBB’ye yıkıyor.

    Konunun Bursa açısından önem taşıyan ayağı ise ulaşım hizmetlerine ulaşamama sorunudur. Bursa’nın hava ulaşımı yok çünkü Yenişehir Havaalanı Sabiha Gökçen’in gölgesine terk edildi. Bursa 10 yıldır tren bekliyor, defalarca söz verilmesine rağmen bitirilemeyen bu demiryolu projesi AK Parti’nin başarısızlık abidesine dönüştü. Bugün de İDO’nun arabalı feribot seferlerini kaybediyoruz. Bursa ulaşım açısından sadece karayollarına mahkum edilmeye çalışılıyor.”

    ZİRVEDE NELER YAPILABİLECEĞİ GÖRÜŞÜLECEK

    Yakıt, bakım-onarım ve işçilik maliyetlerini gerekçe gösteren İDO’nun 15 yıldır Mudanya ve Bandırma’ya araç taşıyan feribotlarını hattan çıkarmasıyla çok önemli bir hizmetin ortadan kalkacağına işaret eden CHP Bursa İl Başkanı İsmet Karaca, şöyle konuştu:

    “Mudanya Belediye Başkanımız Hayri Türkyılmaz, Gemlik Belediye Başkanımız Uğur Sertaslan ve Nilüfer Belediye Başkanımız Turgay Erdem’in de katılımıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu’nu ziyaret edeceğiz. Toplantıda mülkiyeti İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne ait Orhan Gazi-1 ve Osman Gazi-1 feribotlarının seferlerinin sürmesi için yapılabilecekleri masaya yatıracağız. Bursa’nın ve Bursalıların yanı sıra tüm halkımızın İstanbul’a araçla deniz ulaşımı hizmeti alabilmesi için umudumuzu koruyoruz.”

  • Bilecik Belediye Başkanı CHP’den ihraç edildi

    Bilecik Belediye Başkanı CHP’den ihraç edildi

    İçişleri Bakanlığı’nca Bilecik Belediyesi’ndeki rüşvet iddialarına ilişkin yürütülen soruşturma nedeniyle CHP’li Bilecik Belediye Başkanı Semih Şahin, geçici olarak görevden uzaklaştırılmıştı.

    Yaşanan bu olayların ardından 17 Şubat günü CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, Başkan Semih Şahin’in oy birliği ile ve ihraç talebi ile Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edildiğini açıklamıştı.

    CHP’de parti sorumluluğu, etik değerleri ve yerel yönetim ilkeleri ile bağdaşmayan tutum ve davranışları nedeniyle Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edilen Semih Şahin, partisinden ihraç edildi. Şahin’in kesin ihracına oyçokluğu ile karar verildiğini açıklandı.

    Öte yandan geçici olarak görevden uzaklaştırılan Başkan Şahin’in, 25 Haziran günü süresi doluyor. İçişleri Bakanlığı’ndan Bilecik Valiliği’ne gönderilen yazıda sürenin 2 ay daha uzatıldığı öğrenildi.

  • “CHP milli güvenlik sorunu haline gelmiştir”

    “CHP milli güvenlik sorunu haline gelmiştir”

    Bursa’da MHP Yıldırım İlçe Başkanlığının düzenlediği yemekte partililere seslenen MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, “Kılıçdaroğlu’na sormak gerekir. Türkiye’nin terörle mücadelesinde seni rahatsız eden nedir. Halihazırda Türkiye Cumhuriyetinin mevcut terörle mücadele yasası uluslararası hukuk ilkelerine kimsenin kuşkusu olmasın uygundur. Bu yasayı değiştireceğini söyleyen Kılıçlaroğlu’nun gerçek niyeti Türkiye’nin terör örgütleri karşısında elini kolunu bağlamaktır.

    Kılıçdaroğlu’nun maskesi bir kez daha düşmüş gerçek yüzü bu vesileyle ortaya çıkmıştır. Koltuk hırsı uğruna yolunu kaybeden Kılıçdaroğlu ve Cumhuriyet Halk Partisi gerçek anlamda bir milli güvenlik sorunu haline gelmiştir. Türkiye karşıtı başkentlerin sözcülüğünü yaparken susmak bilmeyen millet ittifakının HDP’nin yediği fırçalar karşısında sessizliğe bürünmesi dikkat çekicidir” dedi.

    “Zillet masasının ayakları Anadolu’da değil Türkiye karşıtı başkentlerdedir”

    Cezaevinde tutuklu bulunan terörist Demirtaş’ın altılı masanın ortaklarına bir mektup yazarak fırçayı bastığını ifade eden Büyükataman, “Zillet ortakları bu mektuba ne yazık ki tek bir cevap verememişlerdir. Şahsiyetsiz bir suçludan aşağılık bir teröristten yedikleri fırçaya karşı gizli ortaklar HDP’yi ve talimat aldıkları büyükelçilikleri kızdırmamak için ne yazık ki adeta suspus olmuşlardır. Kravatlı teröristlerin hakaretleri karşısında üç maymunu oynayan sözde kuvayi milliyeci Kılıçdaroğlu ve her fırsatta devlete meydan okuyan Meral Akşener’in bu konuda sessizliği bir kez daha HDP’siz adım atmayacaklarını ve kapı arkası ittifakları gözler önüne sermiştir.

    Zillet masasının ayakları Anadolu’da değil Türkiye karşıtı başkentlerdedir. Zillet ittifakı adayını açıklamak için yabancı büyükelçilerden talimat beklemektedir. Zillet ittifakının adayına yabancı misyon şefleri istihbarat ajanları ve kandilin sözcülüğünü yapan hainler karar verecektir. Yoldan çıkmış iradesini Türkiye düşmanlarına teslim etmiş olan bu zillet ittifakı Türksüz Anadolu projesinin yerli işbirlikçisidir. Türk milletinin iradesinden başka irade arayanlar yabancı başkentlerde hazır ol da duranlar 2023 seçimlerinde milletin tokadını yiyecek bir utanç vesikası olarak mutlaka unutulup gideceklerdir” şeklinde konuştu.

  • CHP’li Sarıbal: Tarımda net ithalatçıyız

    CHP’li Sarıbal: Tarımda net ithalatçıyız

    Sarıbal, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci’nin “Türkiye, tarım ve orman sektörlerinde kendine yeten net ihracatçı bir ülkedir. 207 ülkeye iki binden fazla tarımsal ürün ihracatı gerçekleştirmekteyiz” açıklamasını değerlendirdi. “Dış ticaret konusunda iki rakam var ve iktidar mensupları işine gelen kısmı aktarıyor” diyen Sarıbal, Türkiye’nin gıda ürünleri dış ticaretinde az da olsa ihracat fazlası verdiğini buna karşın tarım ürünlerinde ithalatçı ülke olduğunu söyledi. Sarıbal, “Ülkemiz temel ve stratejik tarım ürünlerinde dışa bağımlıdır. Sayın Bakan DİR (Dahilde İşleme Rejimi) kapsamında ithal edilen ürünleri katarak yapılan gıda ürünleri ihracatını ülkemizin tarımda ihracatçı olarak göstermesi hatalıdır” diye konuştu.

    DİR kapsamında ithal edilen tarım ürünlerinin işlenerek gıda ürünü satılmasını ülke çiftçisine bir katkısı olmadığını ifade eden Sarıbal, “Yapılan iş sanayiciye ve ülke ekonomisine katkısı var. Biz ülkemizin gıda ürünleri ihracatından para kazanmasına karşı değiliz. Bugün Ukrayna- Rusya savaşında yaşanan ham madde tedariki sıkıntısı sanayiciyi zora soktu. Ancak ülkemizin kapasitesini sonuna kadar kullansaydık. Dışarıdan gelecek tehlikelere karşı daha güçlü olurduk” görüşünü dile getirdi.

    Türkiye İstatistik Kurumunun dış ticaret verilerini aktaran Sarıbal, şunları söyledi:

    19 yılda 139,6 milyar dolar ithalat

    “2003-2022 Nisan döneminde 93 milyarlık tarımsal ürün ihracatına karşın 130,6 milyar dolarlık ithalat yapıldı. Dış ticaret açığı 37,6 milyar dolarlık açık verdik. Bu verdiğimiz para hububat, baklagil, endüstri bitkileri, canlı hayvan ithalatına ödendi. Biz bu parayı yabancı şirketlere kazandıracağımıza ülke çiftçisine kazandırsaydık bugün dışarıdan ham madde ithal etmezdik.

    Toprak Mahsulleri Ofisi başta buğday olmak üzere arpa, mısır ve ham Ayçiçek yağı ithal etti. Sayın Bakana sormak isterim. Eğer ithalatçı bir ülke değil isek TMO bu ürünleri nerede kullandı?”

    Üretimiz yetersiz

    Tarım Bakanı’nın iddia ettiği gibi ülkemizin bitkisel üretimde kendi kendine yetmediğini vurgulayan Sarıbal, “2000 yılında 65 milyon nüfusumuz var iken 100 milyon ton bitkisel üretim yapılırken, 2021 yılında 85 milyon nüfusa 118 milyon ton, bu yıl 126 milyon ton üretim bekleniyor. 2000 yılında kişi başına bitkisel üretim 1.546 kilo iken, 2019 yılında 1.398 kilo, 2021 yılında tahmini 1.466 üretim düşmektedir. Üstelik 2000 yılında sadece 13 milyon turistin gıda ihtiyacı karşılanırken, bugün 5 milyon sığınmacı ve 40 milyon turisti ekleyince kişi başına üretim daha da az olduğu görülecektir” dedi.

    Üretimin artan nüfusun ihtiyacını karşılamadığını söyleyen Sarıbal, “Çiftçiyi üretimde tutmamız gerekir. Çiftçimiz ürettikçe ülkemiz gıda güvenliği ve bağımsızlığı sağlanabilir. Dünya da sonbaharda büyük bir gıda krizi bekleniyor. Bizim gibi ithalatçı ülkelerin bereketli topraklarında üretmekten başka çaresi yok” dedi.

  • SADAT’tan Kılıçdaroğlu’na 1 milyonluk dava

    SADAT’tan Kılıçdaroğlu’na 1 milyonluk dava

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi (SADAT) adına avukat A. Üsame Ceran ve avukat Enes Malik Saran tarafından 1 milyon TL’lik tazminat davası açıldı. Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi’ne sunulan dilekçede davacı SADAT yer alırken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise davalı olarak yer aldı.

    “Müvekkil şirketin kişilik hakkına saldırı gerçekleştirilmiştir”

    Dilekçede, “Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından 13 Mayıs 2022 tarihinde 70’e yakın milletvekili ile birlikte toplamda 150’ye yakın partili ile müvekkil şirketin merkezine gidilerek, çok ağır ithamlarda bulunmak suretiyle müvekkil şirketin kişilik hakkına saldırı gerçekleştirilmiştir” denildi.

    “Davalının başından itibaren müvekkil şirketi karalama amacı güttüğü açıkça anlaşılmıştır”

    Dilekçede, “Kemal Kılıçdaroğlu’nun beraberinde getirdiği onlarca siyasi parti üyesi ve milletvekilli ile ‘sözde ziyaret amacı’ güderek yaptığı eylemin, şirketin ticari itibarına ve saygınlığına yönelik bir itibar suikastından farkı olmadığı” ileri sürüldü. Dilekçenin devamında “Davalı tarafın, davetsiz bir şekilde özel bir şirket olan müvekkil şirket merkezine gelerek görüşme talep etmesi ve müvekkil şirket kapılarını zorlayarak içeri girmeye çalışması üzerine davalının provokatif yaklaşımının müvekkil nezdinde kabul görmemesi sonucunda müvekkil şirkete karşı kullandığı ifadeler ile asıl amacının ziyaret olmadığı ve davalının başından itibaren müvekkil şirketi karalama amacı güttüğü açıkça anlaşılmıştır” ifadeleri kullanıldı.

    Kemal Kılıçdaroğlu “Burası aynı zamanda terörist yetiştiren de bir kuruluş”

    Davalı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Türkiye asla paramiliter kuruluşlara, kurumlara teslim edilmeyecektir. Şu anda önünde bulunduğumuz SADAT bir paramiliter kuruluştur. Bu kuruluşun hedefleri arasında gayri nizami harp eğitimi var. Burası aynı zamanda terörist yetiştiren de bir kuruluş” ifadelerine de dilekçede yer verildi. Kemal Kılıçdaroğlu’nun sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımlara da yer verilen dilekçede “Müvekkil şirkete yönelik Twitter paylaşımları ile, müvekkilin paramiliter bir kuruluş olduğunu ve işlerinin suikastçı, provokatör ve terörist yetiştirmek olduğunu, paramiliter bir artık olduğunu ve her türlü pis işlere karışan zorba olduğunu iddia etmiştir” denildi.

    Dilekçede ağır ithamlara her konuşmasında yer verdiği belirtildi

    Davalı taraf olan Kemal Kılıçdaroğlu’nun Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde CHP Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada “SADAT ideolojik bir zırh tanımlamış kendisine. Karşımızda kendi uydurdukları din zırhına bürünmüş bir yapı vardır” cümleleri dilekçede aktarılarak Kılıçdaroğlu’nun ithamlarına her konuşmasında yer verdiği belirtildi.

    “Haksız iddialarını ispatlayamaması durumunda tazminata mahkum edilmesi, hukukun bir gereğidir”

    Dilekçede “Davalı taraf, gerçek olmayan ve haksız iddialarını davanın açıldığı tarihe kadar geçen süreçte katıldığı her programda, resmi Twitter hesabında paylaşmaktan çekinmemiştir. Müvekkil şirket, davalı tarafından kendisine itibar eden milyonlarca seçmenine çok tehlikeli bir örgüt olarak tanıtılmaktadır. Bu halde müvekkilin yalnızca ticari itibarının zedelendiğini ifade etmek yapılan haksız saldırının yanında yetersiz bir ifade olarak kalacaktır. Müvekkil şirketin yöneticilerinin de, kişilik hakkı, saygınlığı, itibarı yok edilmeye çalışılmaktadır. Keza davalı, müvekkile yönelik ısrarlı ve sistematik saldırılarıyla müvekkil şirket çalışanlarını da adeta hedef göstermektedir. Davalının yaklaşık 1 aydır her konuşmasında müvekkil şirketten bahsederek karalamalarına devam etmesi bu hususu açıkça ortaya koymaktadır. Yargılamanın ivedilikle yapılması, davalının haksız iddialarını ispatlayamaması durumunda tazminata mahkum edilmesi, hukukun bir gereğidir” ifadeleri kullanıldı.

    SADAT’ın Türk siyasetinin bir aktörü olmadığı belirtilen dilekçede “Müvekkil şirket, Türk Ticaret Kanunu’na göre faaliyet gösteren bir şirkettir. Bir politikacının politik çıkarları için bir şirketi karalamasını hukuk düzeni korumaz” ifadeleri de kullanıldı. Dilekçede Kemal Kılıçdaroğlu’ndan 1 milyon TL manevi tazminatın yasal faizi ile tahsil edilerek SADAT’a verilmesi talep edildi. Dava Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülecek.

  • Yeni seçim anketi araştırması açıklandı

    Yeni seçim anketi araştırması açıklandı

    Türkiye’de, Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerine bir yıl kadar az bir süre kaldı. Siyasi partilerin oy oranlarına yönelik öngörüler sürerken araştırma şirketleri de halkın nabzını tutmaya devam ediyor. Son olarak, ORC Araştırma, haziran ayı anketini sosyal medyadan paylaştı.

    AK PARTİ YÜZDE 27,7

    Anket kapsamında katılımcılara “Bu pazar genel seçim olması halinde hangi partiye oy verirsiniz?” sorusu yöneltildi. Bu soruya “AK Parti” yanıtını verenlerin oranı yüzde 27,7 oldu. Bu veri; aynı şirketin geçen ay yaptığı ankete göre 0.7’lik bir kayba işaret ediyor.

    Güncel araştırmada yüzde 23,8 oy oranıyla ana muhalefet partisi CHP ikinci sırada yer alıyor.

    ANKETTE İYİ PARTİ YÜZDE 20’NİN ÜZERİNDE

    Ankette dikkat çeken bir diğer ayrıntı ise İYİ Parti oldu. İYİ Parti’nin, siyasal iletişimcilerce ‘kritik eşik’ sayılan yüzde 20’nin üzerinde olduğu görüldü. İYİ Parti’nin oy oranı, söz konusu araştırma şirketinin geçen ayki anketinde 18,4’tü.

    HDP VE MHP BARAJI KIL PAYI GEÇİYOR

    Son dönemde kapatma davasıyla karşı karşıya olan HDP’nin, yüzde 7,5’le dördüncü parti konumunda yer aldığı ve MHP’yi geçtiği görülüyor. AK Parti’nin ittifak ortağı MHP ise yüzde 7,1’le seçim barajını kıl payı geçiyor.

    ERKEN SEÇİM OLMASINI İSTİYOR MUSUNUZ?

    Ankette katılımcılara sorulan bir diğer soru ise erken seçim isteyip istemedikleri. Katılımcıların yüzde 67,2’lik kesimi erken seçim istiyor. Bu oran Şubat 2022’de yüzde 63,1, Eylül 2021’de ise yüzde 59,9 olarak çıkmıştı.