Etiket: chp

  • CHP Bursa İl Başkanı’ndan BESAŞ önünde açıklama

    CHP Bursa İl Başkanı’ndan BESAŞ önünde açıklama

    Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Başkanı İsmet Karaca, randevu talebinin reddedilmesi üzerine BESAŞ önünde basın açıklaması yaptı.

    BESAŞ yönetimine sorularını basın aracılığıyla dile getiren Karaca, CHP’li belediye döneminde kurulan BESAŞ’ın günümüzdeki kötü yönetildiğini ve Bursalıların BESAŞ bayileri önünde kuyruğa mahkum edildiğini iddia etti.Karaca, BESAŞ yönetiminden bayi listelerinin ve gönderilen ekmek sayılarının açıklanmasını da istedi.

    “SIKINTILARI DİLE GETİRDİK, AK PARTİ CENAHINDAN TRAJİKOMİK AÇIKLAMALAR GELDİ”

    Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Başkanı İsmet Karaca’nın açıklamalarından satır başları şöyle:

    “Bugün önünde bulunduğumuz kurum, 1979 yılında dönemin Cumhuriyet Halk Partili Belediyesi tarafından kurulmuş, uzun yıllar boyu misyonunu korumuş, Bursa’nın en büyük, Türkiye’nin üçüncü büyük ekmek üretim tesisi. Son yıllara kadar misyonunu yerine getirmeye çalıştı. Bu ülkede yoksulluk arttıkça, milyonlarca insan açlık sınırında yaşamaya başladıkça, doğal olarak da BESAŞ’ın ucuz ekmeğine talep artıyor. Haliyle de BESAŞ burada misyonunu yerine getiremez duruma düşüyor. Bir kaç gün önce bizim basına yaptığımız açıklamaların ardından Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı başta ilgili ilgisiz bütün AKP cenahı, üzerine farz olan-olmayan, konu hakkında bilgisi olan-olmayan herkes traji komik açıklamalar yaptılar. Bazen ilgili ilgisiz topa girdiler. BESAŞ’ın misyonu nedir? Bursalılara ucuz, sağlıklı ekmek üretmek. Bu misyonun yerine getirilmesinde yaşanan aksaklıkları biz kamuoyuyla paylaşınca bütün AKP’liler çıkıp açıklamalarda bulundular.”

    “CUMHURİYET TARİHİNİN EN BECERİKSİZ BELEDİYE YÖNETİMİ”

    “Hakikaten ben Bursa adına çok üzülüyorum. Bursa’nın Cumhuriyet tarihindeki ilk belediye başkanımız Ahmet Muhtar Efendi’dir. Ahmet Muhtar Efendi’den günümüze kadar gelenler içinde en beceriksiz en vizyonsuz yönetimle karşı karşıyayız. Bu yönetim anlamında yönetim anlamında 2019-2024 dönemi Bursa’nın maalesef kayıp dönemidir. Bursa’da ciddi sıkıntılar var. Vatandaş sıkıntı çekiyor. BESAŞ büfesi işletenler ciddi sıkıntı çekiyor. BESAŞ Genel Müdürü’nden randevu talep ettik, BESAŞ’ın bağlı olduğu Büyükşehir Belediye Meclisi üyesi bir arkadaşımız, İl Başkan yardımcımız, üç kişi ziyaret edeceğiz. Dün bekledik. Dediler ki, pandemi nedeniyle randevu veremiyoruz. Apar topar silmişler ama biz gördük, başka ziyaretçiler vardı sosyal medyalarında. Geçen hafta pandemi yoktu, korona yoktu ama şimdi var, öyle mi? Topu topu 3 kişi geleceğiz. Yani o kadar masum şeyler soracağım ki, bizi kabul etmediği için burada basın mensuplarının aracılığıyla iletmek zorundayız.”

    BESAŞ’A SORULAR: KAPASİTENİN NE KADARI KULLANILIYOR?

    “Büyükşehir Belediye başkanımızın açıkladığı gibi, gerçekten 550 tane bayi var mı? Yok demiyorum ama bana biraz garip geliyor. Bursa’da 1.018 mahalle var. Bunların 700’ü kırsal mahalleler yani eski köyler. İlçelerin büyük çoğunluğunda büfesi yok. Varsa 550 büfenin adreslerini istiyoruz. Bu büfelere kaçar adet ekmek gönderiyorsunuz? Bir günlük dağıtım listesi istiyoruz. Gerçekten 7 milyon 430 bin ekmek üretiyorsanız, bir tek tuşa basarak döküm alınabilir. Bu ülkede TÜİK’e bile güven yok artık biliyorsunuz. TÜİK’in verdiği istatistik rakamlarını görüyoruz. Biz de hem vatandaş olarak hem ana muhalefet partisi il başkanı ve Büyükşehir Belediye Meclisi üyesi olarak gidip bunu isteyecektim. Toplu ekmek satışı yapıyor musunuz? Lokantalara, restoranlara, catering firmalarına BESAŞ’ın direkt kendinden ya da bayilerinden toplu ekmek satışı var mı? Zaman zaman bazı lokantalarda denk geliyoruz. Evet böyle bir durum söz konusuysa ciddi anlamda haksızlık olur. Çünkü buranın misyonu vatandaşa ucuz ekmek vermek. Yani siz toplu tüketilen yerlere gidip oraları bu ekmeklere veriyorsanız hakikaten bu da ilginç bir durumdur.”

    “UMARIZ, BESAŞ EKMEĞİNE ZAM YAPMAYI DÜŞÜNMÜYORSUNUZDUR”

    “Elinizde kaç gün yetecek un var? Bir başka sorumuz da şuydu, BESAŞ ekmeğinin fiyatlarına zam yapacağınız doğru mu? Bakın vatandaşı gördüm, 50 kuruş 1 lira ekmek farkı var diye, belki gramaj farklılığı var ama onun için başka ekmek önerildiğinde almadan geri dönüyor. Alamadan geri dönüyor. İnşallah BESAŞ ekmeğine zam yapmayacaksınızdır. Ekmek yetersizliğinden kaynaklanan sıkıntıları gidermek için ne yapmayı düşünüyorsunuz? BESAŞ tam kapasite çalışıyor diyorsunuz ama BESAŞ’ın web sayfasına baktığımızda günde 360 bin adet 400 gram ekmek üretme kapasitesi olduğu yazılı. Rekor üretim yaptık dediğiniz aralık ayına baktığımızda, hafta sonlarını saymıyoruz, ortalama günlük 260-270 bin civarı ekmek üretiliyor. Halbuki tam kapasite üretim yapılsa, önemli yol alınacaktır. Burada şunu da söyleyeyim, Bursa’nın bütün ekmek ihtiyacını BESAŞ karşılasın diye bir iddiamız yok. Burada fırıncı esnafımızı da tabii ki düşünüyoruz. Fırıncı esnafımız da mağdur edilmemeli, çünkü çok düşük kar marjıyla çalışıyorlar, onun da farkındayız. BESAŞ’ın kuruluş amacı ucuz ve kaliteli ekmek ile piyasaya denge getirmektir. Eğer günlük 360 bin adet 400 gr BESAŞ ekmeği kapasitesi varsa, bugünlerde tam kapasite çalışırsa sanırım bayilere gönderdiği ekmek sayısında kısıtlamaya gitmeyecektir. Oradaki kaos da önemli ölçüde azalacaktır. BESAŞ bayilerinin çok ciddi sıkıntıları var. Yani vatandaşın çilesi kadar, BESAŞ bayilerinin de çileşi var, inanın. BESAŞ bayilerinin çok düşük kar marjı var, artı ekmek sayısı da sınırlı. Bununla ilgili bir adım atacak mısınız? Bütün sorularımız bundan ibaretti.”

    “LİYAKATSİZ GENEL MÜDÜR HANGİ TEMİZ SİYASETTEN SÖZ EDİYOR”

    “Liyakatsız genel müdür benim sosyal medya paylaşımının altına demiş ki, ‘kirli siyasetinizi temiz ekmeklerini çekin’, yani kim neye ihtiyaç duyuyorsa onun özlemini duyar ki bunu söylüyor. Yani bir belediye bürokratından öte, bütün sosyal medyasında baktık resmen bir partinin militanlığını yapıyor. Şimdi bize temiz siyaset diyene bakın, onun mensup olduğu ve borazanlığını yaptığı siyasi anlayışın temiz siyasetinden, BESAŞ’la ilgili olan küçük bir kısmını şimdi açıklayacağım. Bu listeyi ben yayınlayınca biliyorsunuz ortalık karışmıştı. Geçen yılki BESAŞ’ın yönetim kuruluna bakacağız. BESAŞ Anonim Şirketi yönetimi kimlerden oluşuyor?

    Murat Demir Yönetim Kurulu Başkanı ve AK Parti Osmangazi Belediye Meclisi üyesi, Süleyman Çelik Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve AK Parti Bursa Büyükşehir Belediye Başkan Vekili aynı zamanda AK Parit Yenişehir Belediye Başkanı, Embiya Akkuş Yönetim Kurulu Üyesi ve AK Parti İl Başkan Yardımcısı, Ali Erbay Yönetim Kurulu Üyesi ve AK Parti Yıldırım İlçe Başkanı, Mehmet Şamil Yiğit Yönetim Kurulu Üyesi ve AK Parti Gemlik İlçe Başkanı, Hasan Turan Yönetim Kurulu Üyesi ve AK Parti Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi, Tarkan Gani Yönetim Kurulu Üyesi ve MHP Bursa İl Başk. Yardımcısı, Hüsnü Aydın Yönetim Kurulu Üyesi ve MHP Bursa İl Yönetim Kurulu Üyesi. Yani görüldüğü gibi AK Parti buraya çökmüş, ben bunu geçen yıl yayınlanınca ortalık karıştı. Bu liyakatlı, temiz siyaset yapan yönetim kurulu BESAŞ’ı trilyonlarca zarar ettiler. Şimdi BESAŞ’ın liyakatsiz Genel Müdürü çıkıp bize temiz siyaset dersi vermeye kalkmak yerine, öncelikle bunu temizlemesi gerekiyor.”

    SALİH SİNCİK, BESAŞ’IN KURULUŞUNU ANLATTI

    İl Başkanı İsmet Karaca’nın söz verdiği BESAŞ Kurucu ortağı ve 1977-1980 dönemi CHP’li Bursa Belediye Meclisi üyesi Salih Sincik de konuşmasında, merhum Başkan Mustafa Eroğlu’nun 45 meclis üyesini de ortak alarak harekete geçtiğini işçi sendikaları bütün ve bu konuda un ve un mamulleri ile ilgili işçi ve işveren sendikalarını da bir araya getirerek BESAŞ’ı kurduğunu anlattı. Sincik, “Bu ekmek fabrikasının esas amacı halka ucuz ekmek yedirmekti ve bu şekilde çalışmaları devam etti. Hayırlı ve uğurlu bir çalışmaydı” dedi.

  • BESAŞ Genel Müdürü’nden CHP’li Karaca’ya yanıt

    BESAŞ Genel Müdürü’nden CHP’li Karaca’ya yanıt

    BESAŞ Genel Müdürü Hakkı Gülşen, Bursalılara daha fazla hizmet edebilmek için Temmuz ayında 5 milyon 288 bin 250 adet üretilen ekmek kapasitesini yüzde 41 artırarak 7 milyon 434 bin 794’e çıkardıklarını söyledi.

    Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bursa İl Başkanı İsmet Karaca dün sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada BESAŞ Genel Müdürü’nden randevu talep ettiğini açıkladı. Daha sonra randevu talebinin pandemi nedeniyle reddedildiğini ifade eden Karaca sosyal medya hesabından “BESAŞ Genel Müdürü randevu talebimizi pandemi gerekçesiyle reddetti. Sebebini biliyor ve uyarıyoruz. Siz bilgi vermekten kaçabilirsiniz ama biz Bursalıların hakkını aramaya devam edeceğiz. Yarın (Çarşamba) saat 14.00’te BESAŞ’ta olacağım” ifadelerine yer verdi.

    CHP tarafından yapılan eleştirilere sosyal medya üzerinden cevap veren BESAŞ Genel Müdürü Hakkı Gülşen, “Sizin ne amaçla buraya geldiğinizi biliyoruz. Lütfen kirli siyasetinizi tertemiz ekmeğimize bulaştırmayın. Amacınız hak aramak değil, kamuoyunda olumsuz algı oluşturmak! Çok merak ediyorsanız, Temmuz ayından bu yana her ay kaç adet ekmek ürettiğimizi gösteren tablo aşağıdadır” açıklamasında bulundu.

    https://twitter.com/GulsenHakk/status/1478432502196940804

    Hakkı Gülşen tarafından paylaşılan tabloda  Temmuz ayında 5 milyon 288 bin 250 adet üretilen ekmeğin her ay giderek arttığı, son olarak aralık ayında ise 7 milyon 434 bin 794’e ulaştığı görülüyor.

    Geçtiğimiz gün Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ta benzer bir açıklamayla CHP’lilerin eleştirilerine cevap vermişti.

    Aktaş yaptığı açıklamada, “400 gramı 2 liradan satılan BESAŞ ekmek, Karaca’nın iddia ettiği gibi piyasaya kısıtlı sayıda verilmemektedir. Yanı sıra vatandaşa büfelerden sınırlı sayıda ekmek satışı yapıldığı bilgisi de doğru değildir. BESAŞ, Bursa’daki ekmek ihtiyacının yüzde 25’ini karşılamaktadır. BESAŞ aracılığıyla halkımıza sağlıklı ve lezzetli ekmek sunulmaktadır. Diğer büyükşehirlerde bu oranlar İstanbul’da yüzde 12, Ankara’da yüzde 15 olmakla beraber, İzmir’de ise halk ekmek uygulaması bulunmamaktadır. Karaca, bu verilerden ekmeği kimin karneye bağladığını rahatlıkla görebilir. Karaca, BESAŞ ekmeğin piyasadan 50 kuruş daha ucuz olduğunu ifade ederek konuyla ilgili ya yeterli araştırmayı yapmamış veya kasıtlı olarak manipülasyonu tercih etmiştir. 400 gram Besaş Ekmek fiyatı 2 TL, fırıncıların sattığı 250 gram normal ekmek fiyatı ise 2,5 TL’dir. Bu bilgiler ışığında; ortalama bir matematik bilgisiyle hesap rahatlıkla ortaya çıkacaktır. BESAŞ, şehrin dört bir yanındaki 550 satış noktasıyla Bursa’dan daha fazla nüfusu bulunan İstanbul ve Ankara halk ekmek fabrikalarından daha geniş bir ağa sahiptir. Sözün özü, BESAŞ’tan size ekmek çıkmaz!” cümlelerini kullandı.

     

    Bursa Tüketiciler Derneği Başkanı Genel Başkanı Sıtkı Yılmaz ise, “Bursa’da da başka BESAŞ fabrikaları inşa edilmeli. Gerekirse Bursa’daki ekmek talebinin yarısını BESAŞ karşılamalı’ diye konuştu.

  • Kılıçdaroğlu’ndan enflasyon açıklaması

    Kılıçdaroğlu’ndan enflasyon açıklaması

    TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamlarını değerlendiren CHP lideri Kılıçdaroğlu, ”Makyajladıkları rakamlarda bile üretici enflasyonu yüzde 80’e dayanmış” dedi.

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TÜİK tarafından açıklanan enflasyon rakamlarını değerlendirdi.

    CHP lideri, “Makyajladıkları rakamlarda bile üretici enflasyonu yüzde 80’e dayanmış. Bu daha az üretim, daha fazla hayat pahalılığı demek” ifadelerini kullandı.

    Enflasyon rakamlarını sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile değerlendiren Kılıçdaroğlu, metal iş kolunda, işverenin teklif ettiği yüzde 17’li zam teklifine de tepki gösterdi.

    Kılıçdaroğlu, “Bu gayriciddi tavrınızdan hemen vazgeçin ve emekçilerin alın terlerinin karşılığını verin” dedi.

  • CHP Ekonomi Masası Bursa’da

    CHP Ekonomi Masası Bursa’da

    CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak birtakım temaslarda bulunmak üzere Bursa’ya geldi.  Parti olarak iktidara geldiklerinde izleyecekleri politikalardan bahseden Öztrak; “Güçlendirilmiş demokratik parlamenter sisteme geçeğiz. Tarafsız cumhurbaşkanı olacak. Kuvvetler ayrılığı, bağımsız yargı olacak. Seçim yasası değişecek, milletin vekilini millet seçecek, siyasi ahlak yasası çıkarılacak. Ekonomik Sosyal Konsey toplanacak. Ülkeyi istişareyle yöneteceğiz. Üreten Türkiye olacağız” dedi.

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak, birtakım temaslarda bulunmak üzere Bursa’ya geldi. İlk olarak Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’na (BTSO) ziyaret eden Öztrak, burada iş insanlarıyla buluştu. Toplantıya CHP Genel Başkan Yardımcıları Lale Karabıyık ve Ahmet Akın, CHP milletvekilleri, BTSO Meclis Başkanı Ali Uğur ve iş insanları katıldı. Toplantıda konuşan BTSO Başkanı İbrahim Burkay, Bursa’nın ihracat potansiyelini, yapımı devam eden projeleri ve planlamaları anlattı.

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak ise Türkiye’nin genç nüfusa ve iyi yetiştirilebilir insan kabiliyetine sahip olduğunu belirterek, “Ülkemiz dünyada 4,5 saatlik uçuş mesafesindeki 58 ülkeye, 1,5 milyar nüfusa ve yaklaşık 30 trilyon dolarlık gayri safi hasıla yaratan ekonomiye ulaşan çok az ülkeden biridir” dedi.

    ‘DOĞRU TEŞHİS YAPMAK LAZIM’

    2001’de yaşanan ekonomik krizden sonra Hazine Müsteşarlığı görevinde bulunduğunu belirten Öztrak, “Bu bürokraside bu işleri yaparken gördüğüm bir şey var. Gerçekten doğru ilacı verdiğiniz zaman bu ülke çok hızlı toparlanabiliyor ama doğru ilacı verebilmek için de doğru teşhis yapmak lazım. Doğru teşhis yapamazsanız o zaman toparlanma da olmuyor. Dünya konjonktüründen kaynaklanan birtakım avantajlar saman alevi gibi yanıyor. İyi yönetemezseniz de hızla sönüyor. 2007 yılına kadar hükümetin götürmekte oldukları ellerinde bir program vardı ve Türkiye baya ciddi mesafeler kat ediyordu ama 2007 yılından sonra bu bitti. Rakamlara bakarsanız da bunu görebilirsiniz. 2013’ten sonra da Türkiye’nin büyüme modeli zaten iflas etti. Neydi o büyüme modeli? Dışardan parayı getir, ondan sonra bunu belli alanlara yatır, büyüme ekonomiyi şişir. Nereye yatır, döviz kazanmayacak betona yatır. Bu sonunda bizi ekonomik krize soktu” diye konuştu.

    ‘ÜLKEYİ İSTİŞAREYLE YÖNETECEĞİZ’

    Partisinin iktidara geldiğinde izleyecekleri politikalardan bahseden Öztrak, “Stratejimizi dört sütun üzerine inşa edeceğiz. Bu dört sütundan ilki hukuk devleti ve demokrasi. Güçlendirilmiş demokratik parlamenter sisteme geçeğiz. Tarafsız cumhurbaşkanı olacak. Kuvvetler ayrılığı, bağımsız yargı olacak. Seçim yasası değişecek, milletin vekilini millet seçecek, siyasi ahlak yasası çıkarılacak. Ekonomik Sosyal Konsey toplanacak. Ülkeyi istişareyle yöneteceğiz. Üreten Türkiye olacağız. İkinci sütunumuz o. Borçla şişirilen değil, üreterek zenginleşen Türkiye olacağız. Dijital ve yeşil ekonominin sunduğu yeni fırsatları kullanacağız. Eğitim politikasını paydaşlarla beraber yeniden oluşturacağız. İnsan gücü planlamasına önem vereceğiz. Üçüncü sütunumuz güçlü sosyal devlet. Kimseyi dışarda bırakmamamız lazım. Refah devleti 3.0 politika çerçevesi içinde hareket edeceğiz. Başta kadınlar ve gençler olmak üzere hiç kimsenin büyüme sürecinden dışlanmasına izin vermeyeceğiz. Çalışanlar ve emekliler olmak üzere herkes refah artışından payını alacak. Son sütün sürdürülebilirlik. Bozmadan, yok etmeden, kesintisiz kalınmanın yolunu bulacağız. Devlette kral değil, kural olacak. Sürdürülebilirlik ve ekosistem hakkı anayasal güvence altına alacağız” ifadelerini kullandı.

  • CHP’li Sarıbal: Yandaşlar gübre stokluyor

    CHP’li Sarıbal: Yandaşlar gübre stokluyor

    CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, artan gübre fiyatlarının tarımsal üretime zarar verdiğini belirtti. “Bazı yandaşların gübre stokladığının bilgileri bize geliyor” diyen Sarıbal, hükümeti tedbir almaya çağırdı.

    CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında döviz kurundaki artış nedeniyle gıda sektörünün ciddi bir sorunla karşı karşıya olduğunu ve üretim yapamayan çok sayıda firmanın kapanma noktasına geldiğini aktardı. Sarıbal, “Birçok firma üretim yapıp yapmama konusunda kararsız. Çünkü bir saat sonra fiyatın ne olacağını bilmediği için sattığı ürünü yerine koyamamakta” dedi.

    Gübre yok

    Gıdanın kaynağı olan tarım ürünlerinde de büyük sorunlar yaşandığını ifade eden Sarıbal, mazot, gübre, yem başta olmak üzere girdi maliyetlerinin arttığını özellikle gübredeki fiyat artışının çiftçi için ağır bir yük olduğunu söyledi. Sarıbal, şöyle devam etti:

    “Geçen yıl tonu 3 bin 100 lira olan DAP gübresi bugün 10 bin lira fakat gübre yok. Tarımda en çok kullanılan ÜRE gübresinin geçen yıl tonu 2 bin 500 lira civarındaydı. Şu anda 11 bin 200 lira. Şu anda çiftçi gübreye ulaşamıyor. Ulaşsa bile çok pahalı olduğu için alamıyor. Buğday ekim alanlarının büyük kısmı boş. Ekilen buğdaylara da gübre atılmıyor. Bu şu demektir; Türkiye buğday üretiminde 2021’e göre 2022’de daha da az bir üretim yapacak. 10 gübre fabrikamız vardı. Bunun 9’u AKP döneminde özelleştirildi. 275 milyon dolar gelir elde edildi. AKP döneminde 76 milyon ton gübre ithal edildi, karşılığında 21,5 milyar dolar para ödendi. Gübrenin %60’dan fazlasını da Fas, Mısır, İran ve Umman’dan ithal ettik. Türkiye’nin geldiği hal bu. Kendi üretimimizi bırakıp dışarıya bağımlı olmamızın sonucu bu. Sadece doların veya dışarıda gübre fiyatlarının yükselmesinden kaynaklanmıyor gübredeki fiyat artışı. Tamamen iktidarın uyguladığı politikalar nedeniyle bu durumdayız. Dünya Covid kıyametiyle uğraşırken biz iki kıyamet yaşıyoruz; bir Covid, iki AKP ve Saray yönetimi. Bundan büyük kıyamet olur mu?”

    Stokçular kim?

    Sarıbal, gübredeki fiyat artışları nedeniyle hükümete yakın bazı kesimlerin gübre stokladığını da söyledi. “Bunu bile yandaşlarınız fırsat haline getirdi” diyerek İktidara ve Tarım Bakanına seslenen Sarıbal, “Başta Bursa Karacabey’de olmak üzere, kimler gübre stoku yaptı? İktidara ve Saray’a yakın olan hangi tüccar ve şirketler stok yaptı? Stokları ne kadardır? Özellikle Sayın Bakan, Karacabey’de sizlerin katkısı ile zengin olmuş kimler binlerce ton ÜRE gübresi veya gübre stok etti? Bu iddiaları lütfen açıklığa kavuşturun” diye seslendi.

    Hayvancılık zarar ediyor

    Hayvancılığın en önemli girdisi olan yem fiyatlarında da ciddi bir sorun yaşandığını belirten Sarıbal, şunları söyledi:

    “Hayvancılıkta ot yoksa et yok, ok yoksa süt yoktur. Yani kaba yem sorununu çözemezseniz hayvancılığı sürdüremezsiniz” dedi. Süt yeminin 50 kiloluk torbasının 190 liraya çıktığını anımsatan Sarıbal, “Bir kilo yem 4 lirayı buldu. Gelecek zamlarla 4,5 lirayı bulacak. Süt fiyatları, eğer bütün şartları taşıyor ise üreticinin eline 3 lira geçiyor. Bir litre süt ile 1,5 kilo yem almak gerekirken bugün süt üreticisi bir litre süt ile 600 – 700 gram yem alabiliyor. Eğer 1 litre süt 5,5 – 6 liraya satılmaz ise çiftçi süt üretimi yapamaz. Sadece süt de değil. Besicilik de aynı durumda. 1 kilo kırmızı et ile 26-28 kilo besi yemi alması gereken besiciler, bugün 13 kilo yem alabiliyorlar. Tümü zarar. Üreticiler hızla ineklerini kesime gönderiyor. İnekleri kesime gönderirseniz ilerde dana, süt ve et bulamazsınız. Acil bir şekilde bunu çözmek lazım. Çiftçiye acilen ucuz yem sağlanmalı.”

    Sarıbal, sadece hayvancılıkta değil girdilerdeki artışın kanatlı hayvan ve yumurta üretimini de tehdit ettiğini, sektörün ciddi bir kriz yaşadığını belirtti.

    Sarıbal, kötü yönetimden dolayı ülkenin ciddi bir ekonomik kriz içine girdiğini ve derhal seçim kararı alınması gerektiği yönündeki çağrısını da yeniledi.

  • Bursa’da 10 ayda 91 hekim istifa etti

    Bursa’da 10 ayda 91 hekim istifa etti

    Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl ,Başkanı İsmet Karaca, yılbaşından buyana yoğunlaşan hekim istifalarına dikkat çekerek, hükümeti sağlık personelinin sorunlarını ciddiye alarak çözmeye davet etti. Bursa’da yılbaşından bugüne kadar 91 hekimin istifa ettiğini söyleyen Karca AK Parti’nin 2000’li yılların başında “İstediğiniz hastanede, istediğiniz doktordan hizmet alacaksınız” diyerek iktidara geldiğini hatırlatarak “Gelinen noktada görüyoruz ki, bırakın istediğiniz doktora muayene olmayı, kamu hastanelerinde muayene için randevu dahi alınamıyor. Kamuda görev yapan doktor sayısı hızla azalıyor. Doktorlar adeta kamu hastanelerinden kaçmak zorunda bırakılıyor. AK Parti hükümeti sağlık personelinin haklı taleplerine kulak vermelidir” dedi.

    BURSA’DA YILBAŞINDAN BUYANA 91 HEKİM İSTİFA ETTİ

    CHP Bursa İl Başkanı İsmet Karaca, Bursa İl Sağlık Müdürlüğü verilerine göre Bursa’da 2021 yılı başından buyana 48’i uzman hekim ve 43’ü pratisyen toplam 91 tabibin kamudaki görevinden istifa ettiğinin altını çizerek şunları söyledi:

    “İktidara geldiği ilk dönemden buyana bazı meslek gruplarını adeta hedef alan AK Parti zihniyetinin yaptıkları hafızalarımızda. Monşer diye aşağılayıp Dışişleri’nin uzman kadrolarını dağıtıp yerlerine yabancı dil bile bilmeyen yandaşları yerleştiren AK Parti’nin bugün dış politikada sergilediği vizyonsuzluğa şaşırmıyoruz. Öğretmenleri velilerin, sağlık çalışanlarını da magandalığı kendine hak gören hasta yakınlarının önüne atan AK Parti’nin seçim bildirgelerinde sağlık çalışanları, öğretmenler için söz verdikleri özlük hakları ile ilgili iyileştirmeler de 20 yıldır masaldan öteye gitmedi. Öğretmenler vizyon belgelerine girmiş meslek kanununu halâ beklerken, hemşireler ve polislerle birlikte 3600 ek gösterge konusunda da mağdur edildiler. Hekimlerin istediği 7200 ek gösterge konusunda da AK Parti hükümetinin hiçbir olumlu yaklaşım sözkonusu değil. Bugün kamu hastanelerinde randevu bulunamıyor. Performans ödemesi alamadıkları ve yöneticilerin baskı ve keyfi tutumundan dolayı hekim istifaları hızlanmış ve hizmet aksaklıkları had safhaya ulaşmış durumda. Bursa’da yılbaşından buyana pratisyen ve uzman hekim olarak toplamda 91 tabip kamudan istifa etti. AK Parti hükümetinin ve Sağlık Bakanlığı’nın bunda hiç mi rolü yok?”

    “PANDEMİ KOŞULLARINDA, KAHRAMANCA HİZMET VERENLERİ UNUTMAYIN”

    “Sağlık personelinin özlük haklarıyla ilgili çeşitli talepleri sürekli dile getirildi. Pandemiyle mücadelede neredeyse 2’nci yıla doğru gidiyoruz. Tabip Odaları, Covid-19 için meslek hastalığı yasası çıkarılmasını talep etti. Tüm sağlık çalışanlarına, Türkiye’de ilk vakanın ilan edildiği 11 Mart 2020’den itibaren, pandeminin sonlandığı zamana kadar her yıla 120 gün yıpranma payı, fiili hizmet süresi zammı istedi. Neredeyse 20 aydır salgın hastalıkla en ön safta mücadele eden, hastalanan, hatta yaşamını yitiren sağlık personeline gözünüzü kapatamazsınız. Beceremediniz, vatandaşa maske dağıtamadınız anladık ama Covid-19’la bire bir mücadele eden sağlık çalışanlarını da maske bile vermeden çalıştırdığınızı henüz unutmadık. Birçok ülkede Covid-19 meslek hastalığı sayılırken, ülkemizde hala yasal düzenleme yapılmaması çalışana zulümden başka bir şey değildir.”

    “36 SAAT NÖBET, 5 DAKİKALIK DİLİMLERDE 100 HASTAYA MUAYENE?”

    “Bu arada devlet hastanelerinde hasta muayene süresi 5 dakikaya düşürüldü. Bu süre muayene için çok yetersiz olduğundan hekimler en az 20 dakika süre olması gerektiğini vurguluyor. AK Parti hükümeti, asistan hekimleri ucuz işgücü olarak görmekten vazgeçmelidir. Asistan hekimlerin çalışma şartları net şekilde düzenlenmelidir. Standart bir kamu çalışanı ayda ortalama 168 saat mesai yaparken bir asistan hekimin mesai süresi 360 saati bulabiliyor. Asistan hekimler birçok branşta 36 saate varan sürelerde çalışmak zorunda kalıyor. Üstelik yorgun geçen gecenin ardından polikliniklerde 100’e yakın hasta muayene ediyor. Bir asistan hekim şunu sordu: ’30 saattir çalışan asistan hekimin 80’nci hastası ya da ameliyat ettiği kişi olmak ister misiniz?’AK Parti hükümeti artık sağlık personeline, öğretmenlere, polislere hakkını teslim etmelidir. Bir yandan polise, öğretmene, hemşireye 3600 ek gösterge, bir yandan öğretmene meslek kanunu sözünü tutmalı, diğer yandan ‘giderayak’ hekimlerin 7200 ek gösterge talebini de acilen gündemine almalıdır.”

  • CHP’ye tepki, İYİ Parti’ye teşekkür

    CHP’ye tepki, İYİ Parti’ye teşekkür

    Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda önemli açıklamalarda bulunuyor. Erdoğan, “Ülkemize, yeşil iklim fonundan, 3 milyar 157 milyon dolar kaynak sağlanmasıyla ilgili mutabakat zaptının imzalandığının müjdesini paylaşmak istiyorum” dedi. Erdoğan, tezkere ile ilgili “CHP, HDP’ye ağzının payını veremedi. CHP’nin HDP’ye boyun eğmesi milli güvenlik adına hazindir. İYİ Parti’nin siyaset üstü duruşunu tebrik ediyorum” açıklamasında bulundu.

    Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. CHP ve HDP’nin “Hayır” oylarına karşılık AK Parti, MHP ve İYİ Parti’nin “Evet” oylarıyla 2 yıl uzatılan Irak ve Suriye tezkeresi ile 10 büyükelçi konusuna da değinen Erdoğan, CHP ve Kılıçdaroğlu’nu sert bir dille eleştirdi.

    2022 YILI BÜTÇESİ

    2022 bütçesi büyük emek ve zahmet gerektiren bir çalışma.

    Bütçede en büyük payı eğitim almaktadır. Sağlığa ayrılan payda da ciddi artış yaptık.

    Üretimde kapasiteyi sonuna kadar kullanıyoruz. İhracatımız rekor üstüne rekor kırıyor. Amacımız küresel krizi ülkemiz için fırsata düşürmektir.

    Milli Teknoloji hamlesi bizi Savunma Sanayii başta olmak üzere orta teknoloji gerektiren alanlarda önemli yerlere taşıdı.

    3 MİLYAR 157 MİLYON DOLARLIK MÜJDE

    Ülkemize, yeşil iklim fonundan, 3 milyar 157 milyon dolar kaynak sağlanmasıyla ilgili mutabakat zaptının imzalandığının müjdesini paylaşmak istiyorum

    Kuraklık tehdidi ile karşı karşıyayız. Ekim sonuna gelmiş olmamıza rağmen tarım için ihtiyaç olan yağmur yağmadı. Çiftçimizi en güçlü şekilde destekliyoruz. Bu yıl gübre desteğinde yüzde yüz artış yaptık. Mazot maliyetinin yüze 50’sini karşılamayı sürdürdük.

    CHP’YE TEZKERE TEPKİSİ

    CHP, HDP’ye ağzının payını veremedi. CHP’nin HDP’ye boyun eğmesi milli güvenlik adına hazindir. İYİ Parti’nin siyaset üstü duruşunu tebrik ediyorum.

    10 BÜYÜKELÇİ MESELESİ

    Onurlu duruşumuz Kılıçdaroğlu’nu rahatsız etmiş. Bir dönem başında bulunduğu SSK’yı batıran partisine bir kaset kumpası sayesinde genel başkan olan bir yüzsüzlük abidesinin böyle haysiyetli duruşu desteklemesini zaten beklemiyorum.

    Ülkemize, yargımıza bühtan edilen ilk açıklamayı sevinçle karşılayıp özür açıklaması karşısında hayal kırıklığına kapılanların bu topraklarla gönül bağı, kök bağı yoktur.

    Kılıçdaroğlu’nun hezeyanları kendisi rezil etmenin ötesinde bir anlama sahip değildir. Kamu görevlilerine yönelik sözlü saldırıları artırdı.

    Osmanlı’ya hakaret ediyor. Sen kimsin ya? Sen Osmanlı’ya nasıl hakaret edersin? 600 yıl dünyaya nam salmış bir Osmanlı’ya sen nasıl hakaret edersin? Bu nasıl saygısızlıktır? Buna bizim kitabımızda cibilliyet itibariyle bozuk derler. Sen kimlerle nerede nasıl geçineceksen geçin. Bu kadar merak ettiğin Suriye… O topraklarda bile ecdadın ayak izleri var. 2023 Bay Kemal’in yeni bir ders aldığı yıl olacaktır.

  • Canan Kaftancıoğlu için istenen ceza belli oldu

    Canan Kaftancıoğlu için istenen ceza belli oldu

    Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’a hakaret ettiği iddia edilen CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkında ‘Kamu görevlisine alenen hakaret’ suçundan 2 yıl 4 aya kadar hapis cezası istemiyle iddianame düzenlendi. İddianame kabul edilirse Kaftancıoğlu hakim karşısına çıkacak.

    Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, müşteki Fahrettin Altun’un Üsküdar İlçesi’ndeki evinin yanında usule aykırı yapılaşma olduğuna ve bu yapılaşmaya İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından müdahale edildiğine dair kamuoyuna yansıyan iddialar olduğu hatırlatıldı. İddianamede CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun bu iddialara ilişkin Fahrettin Altun hakkında 14 Nisan 2020’de açıklama yaptığı anlatıldı. Altun’un avukatı aracılığıyla şikayetçi olmasının ardından başlatılan soruşturmada ifadesi alınan şüpheli Kaftancıoğlu’nun suçlamayı kabul etmediği de belirtildi.

    İddianamede şüpheli Kaftancıoğlu tarafından açıklamaya konu yapı faaliyetine ilişkin temin edilen adli evraklara göre Altun’un ikamet ettiği çevrede yapılan yapıya İBB tarafından müdahale edildiği kaydedildi. Müşteki Altun’un eyleminin suç teşkil ettiği iddiasıyla ihbar üzerine başlatılan soruşturmada yapılaşmanın hukuka uygun olduğuna dair bilirkişi raporuna istinaden takipsizlik kararı verildiği hatırlatıldı. İddianamede ayrıca söz konusu yapıya ilişkin valilikten gelen ön inceleme raporuna göre da usule aykırı müdahalede bulunan İBB görevlileri hakkında kamu davası açıldığı ifade edildi.

    EYLEMİ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ SINIRLARINI AŞTI

    İddianamenin değerlendirme kısmında ise Kaftancıoğlu’nun söylemlerinin incitici ve tahkir edici söylemler olduğu, eylemin ifade özgürlüğü sınırlarını aştığı öne sürüldü. İddianamede şüpheli Canan Kaftancıoğlu’nun ‘Kamu görevlisine alenen hakaret’ suçundan 1 yıl 2 aydan 2 yıl 4 aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılması talep edildi. İddianame kabul edilirse Kaftancıoğlu Anadolu 40. Asliye Ceza Mahkemesi’nde hakim karşısına çıkacak.

  • Karaca CHP’nin eğitim manifestosunu açıkladı

    Karaca CHP’nin eğitim manifestosunu açıkladı

    Eğitimdeki sorunları  gündeme taşıyan Cumhuriyet Halk Partisi, çözüm önerilerini 81 ilde yapılan ortak açıklamayla kamuoyuna duyurdu.

    Bursa’da CHP İl Başkanı İsmet Karaca yaptığı yazılı açıklamada “Bazı okullarda farklı düzeylerde sınıfların aynı dersliklerde eğitim gördüğü bilinmektedir. Bunun en büyük sebebi 43 bin 627 derslik ihtiyacıdır. Sayıştay raporlarına göre 138 bin öğretmen ihtiyacı var. Şu ana kadar yalnızca 20 bin atama yapılmış, öğretmenlerden gelen tepkiler üzerine Erdoğan 15 bin ilave atamayı müjdeymiş gibi duyurmuştur. Bu atamaları gerçekleştirmemek ise Saray’ın bilinçli tercihidir. Biz bu tercihleri değiştireceğiz. CHP iktidarında Türkiye’nin atanamayan öğretmenler diye bir sorunu kalmayacak” dedi.

    CHP Bursa İl Başkanı İsmet Karaca’nın yaptığı manifesto niteliğindeki basın açıklamasından satır başları şöyle.

    “AKP İKTİDARI, EĞİTİMİ YAPBOZ TAHTASINA ÇEVİRDİ”

    “Tek adam rejiminin ülkemizi içine soktuğu çok yönlü krizin ağır sonuçlarını yaşadığımız alanların başında eğitim gelmektedir. 19 yıllık AKP iktidarı süresince liyakatten uzak ideolojik saiklerle yapboz haline getirilen eğitim sistemimizin yapısal sorunları, iktidarın yönetemediği COVİD-19 salgını süresince daha da derinleşmiş ve iyice gün yüzüne çıkmış durumdadır.

    Türkiye, COVİD-19 salgını boyunca okulların kapalı kaldığı uzun süre boyunca 2 milyon 316 bin öğrenci uzaktan eğitimin yürütüldüğü EBA sistemine ulaşamamıştır. 1 milyon 459 bin öğrenci ise internet erişimine sahip değildir. Bu yetersizliklerle beraber, uzaktan eğitimden bir şekilde yararlanabilen öğrencilerimiz de dahil olmak üzere çok büyük bir öğrenim kaybıyla karşı karşıya olduğumuz açıktır. iktidarın salgın döneminde eğitim alanında ortaya koyduğu tercihler, var olan fırsat eşitsizliklerinin daha da derinleşmesine yol açmıştır. Milli Eğitim Bakanlığı’nın salgın süresince ortaya çıkan öğrenme kaybının boyutlarını ölçme ve bu kaybın telafisi için derhal gerekli bilimsel çalışmaları başlatması gerekmektedir.”

    DERİN KAYGILAR ORTAYA ÇIKTI

    “6 Eylül 2021’de yüz yüze eğitim tekrar başlamış, öğretmenlerimiz ve çocuklarımız okullarına kavuşmuşlardır. Uzun bir aradan sonra yüz yüze eğitime dönüşün büyük bir mutluluk yaratması gerekirken, yetersizlikler nedeniyle eğitimin tüm paydaşlarında derin kaygılar ortaya çıkmıştır.

    Okullarda ihtiyaç duyulan 101 bin yardımcı hizmet personeli hala atanmamıştır. Okullarımızda hijyenin korunmasını sağlayacak bu atamaların derhal gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Gerekirse Milli Eğitim Bakanlığı’na ek kaynak aktarımı yapılabilir.”

    43 BİN 627 DERSLİK İHTİYACI VAR

    “Haftalardır birçok kentte sınıflarda vakalar ortaya çıkmakta ve yayılmaktadır. Sosyal mesafenin korunabilmesi için sınıfların seyreltilmesi gerekirken, birçok okulda öğrenciler kalabalık sınıflarda derslere girmektedirler. Bazı okullarda farklı düzeylerde sınıfların aynı dersliklerde eğitim gördüğü bilinmektedir. Bunun en büyük sebebi 43 bin 627 derslik ihtiyacıdır. Yandaşlara, beşli çeteye, Saray beslemelerine kaynak ayıran iktidar; çocuklarımızın sağlığı, eğitimi ve geleceği için gereken bu ihtiyacı karşılamamaktadır.”

    EĞİTİM İÇİN HAZIRIZ

    “Cumhuriyet Halk Partisi olarak, buradan bir kez daha ilan ediyoruz: Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun da belirttiği gibi, biz çocuklarımızın eğitimi için bu ihtiyacı karşılamaya hazırız. Gerekli sayıda derslik ve okulu, ihtiyaç duyulan yerlerde belediyelerimiz eliyle inşa etmeye hazırız. Arsa gösterildiği anda belediyelerimiz gerekli çalışmayı başlatacak ve en kısa sürede ihtiyaç duyulan derslikleri eğitim ve öğretime hazır hale getireceklerdir. Aynı şekilde, tamirata ve onarıma ihtiyaç duyan derslik ve okullar için de partimiz ve belediyelerimiz harekete geçmeye hazırdır.”

    İKTİDARIMIZDA ATANAMAYAN ÖĞRETMEN SORUNU KALMAYACAK

    “Eğitim sistemimizin en acil ihtiyaçlarından bir diğeri de geleceğimizi yetiştiren öğretmenlerin temel sorunlarının çözülmesidir. İlk olarak öğretmen açığının kapatılması gerekmektedir. Sayıştay raporlarına göre 138 bin, MEB’in raporuna göre 107 bin öğretmen ihtiyacı vardır. Şu ana kadar yalnızca 20 bin atama yapılmış, öğretmenlerden gelen tepkiler üzerine Erdoğan 15 bin ilave atamayı müjdeymiş gibi duyurmuştur. Bu atamaları gerçekleştirmemek ise Saray’ın bilinçli tercihidir. Biz bu tercihleri değiştireceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında Türkiye’nin atanamayan öğretmenler diye bir sorunu kalmayacak. Bizim tercihlerimiz açık ve nettir: Toplumdaki en önemli meslek gruplarından birini öğretmenlerin oluşturduğunun farkındayız. Öğretmenlerin haklarını ve çalışma koşullarını yasal güvenceye kavuşturacak Öğretmenler Meslek Kanunu’nu çıkaracağız. Bununla birlikte, hak kayıplarının önüne geçmek için sözleşmeli öğretmen, ücretli öğretmen gibi garabetleri ortadan kaldıracak, kamuda çalışan tüm öğretmenlerin insanca koşullarda eşit şartlarda ücret almalarını ve özlük haklarına sahip olmasını sağlayacağız. Öğretmenlerin 3600 ek gösterge hakkını teslim edeceğiz.”

    GELECEĞİMİZİ KARANLIKTAN KURTARACAĞIZ!

    “Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bir toplumun geleceğinin eğitime bağlı olduğunun bilincindeyiz. Cumhuriyetimizin ve partimizin kurucusu Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadeleriyle, “Eğitimdir ki, bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı yüksek bir topluluk halinde yaşatır ya da milleti esaret ve sefalete terk eder.”

    Bugün maalesef Saray rejiminin elinde devletin eğitim politikası, 100 yıl önce inşa edilen Cumhuriyetin eğitim felsefesinin gerisine düşmüştür. Bu nedenle eğitim üzerine konuşurken teknolojiden, bilim insanı yetiştirebilmekten, çağın gereklerinden bahsetmek yerine çok temel sorunlar üzerine mücadele vermek durumunda kalıyoruz. Ancak buna mecbur olmadığımızın farkındayız.

    Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında; rantı yandaşlara harcamak yerine geleceğimize ayıracağımız kaynaklarla eğitimin tüm paydaşlarının ihtiyaçlarının karşılandığı, tüm çocuklarımızın nitelikli eğitime ulaşabildiği, hiçbir ailenin çocuklarının geleceğinden endişe duymadığı, öğretmenlerin güvenle yeni nesilleri yetiştirdiği eşit ve adil bir eğitim sistemini inşa edeceğiz. O gün gelene kadar, imkânlar doğrultusunda, çocuklarımızın eğitimi için elimizi taşın altına koymaya hazırız. Biz hazırız, geleceğimizi karanlıktan kurtaracağız!”

  • CHP’li Tekin: Ekonomi öldü selasını Ali Erbaş okusun

    CHP’li Tekin: Ekonomi öldü selasını Ali Erbaş okusun

    Merkez Bankası’nın faiz indirimi kararı sonrası doların rekor seviyeye çıkmasının ardından değerlendirmelerde bulunan CHP’li Milletvekili Gürsel Tekin, “Ekonomi öldü, selasını da Ali Erbaş Hoca okusun” dedi.

    Merkez Bankası’nın 1 puanlık faiz indirimi kararının ardından rekor kırarak 8,8021 seviyesini gören dolar, bu sabah 8,87 seviyesine kadar çıktı. Konuya ilişkin “Biz bu filmi Naci Ağbal’ın istifası öncesinde de izlemiştik” değerlendirmesini yapan Tekin, yazılı açıklamasında; “Artık bu durum şüphe etmenin ötesine geçmiş, doların yükselmesinden birileri kâr ediyor birileri de bu işe öncülük ediyor tezini güçlendirmiştir! Aksi söylenebilir mi?” yorumunu yaptı.

    Tekin’in, “Ekonomi öldü, selasını da Ali Erbaş Hoca okusun” başlıklı açıklamasının tamamı şöyle:

    “Ne zaman ki Cumhurbaşkanı, Merkez Bankası’na dair bir açıklama yaptıysa geçtiğimiz yıllarda, her seferinde paramız ciddi değer kaybetti. O zaman şu soruyu sormakla yükümlüyüz: Her seferinde bu açıklamadan sonra TL’nin değer kaybedeceğini bilerek bu açıklama yapılıyorsa, döviz artığında kim kazanıyorsa onlara gereği yapılıyor demektir.

    ‘KUR ARTIŞININ SEBEBİ, YANLIŞ EKONOMİ POLİTİKALARI’

    Dolar kurundaki 10 kuruşluk artış, Türkiye’nin toplam dış borcunu 47 milyar dolar artırıyor. Kurun yükseleceği ve Türkiye ekonomisini zora sokacağını bile bile Merkez Bankasına müdahale edilmesinin artık tesadüf olmadığı düşünüyorum. Kur artışının sebebi, yanlış ekonomi politikaları. Sene başından bu yana asgari ücretlerinin enflasyon ve döviz kurlarında oluşan artışa bağlı maddi kaybı 500 liranın üzerine çıktı. Sabit gelirlinin cebindeki para da döviz artışları nedeniyle eridi. Ülkemizin yüzde 80’ini kapsayan yoksul kesim zamlar karşısında ne yapacağını şaşırır duruma geldi. Kurdaki artışın temel nedeni yanlış ve yönsüz ekonomi politikalarıdır. Kendi parasının itibarını koruyamayan iktidar, vatandaşın cebini koruması mümkün değildir. Ekonomi batıyor. Selasını kim okuyacak?”