Etiket: chp

  • CHP’li Sarıbal: 18 yıldır üretim yerinde sayıyor

    CHP’li Sarıbal: 18 yıldır üretim yerinde sayıyor

    CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, AK Parti iktidarları döneminde artan nüfusa rağmen tarımsal ürün üretiminin artmadığını belirterek, “AKP’nin 19 yılı bulan iktidarlarında, her alanda olduğu gibi tarım alanında büyük bir yıkım meydana geldi. Nüfusumuz son 18 yılda 66,4 milyondan 84 milyona çıkarken, ki bu rakama sığınmacılar, mülteciler dahil değil, tarımsal üretimimiz yerinde saydı. Bu politikalarda ısrar edilirse gıda egemenliğimizi ve gıda güvenliğimizi kaybedeceğiz. Bu politikalarda ısrar vatandaşı aç bırakır” dedi.

    CHP Genel Başkanı Tarım Politikalarından Sorumlu Başdanışmanı Sarıbal, “AKP ve Tek Adam Keyfi Yönetiminde birçok tarımsal üründe yeterli üretim yapılmadı. AKP üretmek yerine ithalatı seçti. Ülke çiftçisini destekleyip üretimi arttırmak yerine ithalat yoluyla yabancı ve yandaş şirketler ülke kaynakları aktarıldı” diyerek, bazı tarımsal ürünlerin 18 yıllık değişimi şöyle aktardı:

    Üretim yerinde sayıyor, ithalat rekorları kırılıyor

    “2002 yılında ülkemizde 19,5 milyon ton buğday üretiliyordu. 2020 yılında 20,5 milyon ton buğday üretebildik. Bu yıl bunun altında bir rekolte bekleniyor. Buğday ithalatında ise son iki yıldır üst üste dünya ithalat rekoru kırdık.

    Aynı şekilde 2002 yılında 8,3 milyon ton arpa üretimi gerçekleştirdik, 2020 yılında da 8,3 milyon ton ürettik. 2021 yılında bu rakam daha da düşecek.

    2002 yılında 650 bin ton nohut üretiyorduk, 2020 yılında bu rakamın altına düştük ve 630 bin ton üretebildik.

    Mercimek üretimimiz 2002 yılında 565 bin ton iken, 2020 yılında 371 bin ton üretebildik. Yani 200 bin tona yakın daha az ürettik.

    Kuru fasulyede durum farklı değil. 2002 yılında 250 bin ton kuru fasulye üretirken 2020 yılında 280 bin ton üretebildik.

    Akdeniz ülkesiyiz. Zeytinin anavatanıyız ama zeytin üretimimiz 2002 yılında 1,8 milyon ton iken 2020 yılında 1,3 milyon tona düştü.

    Pamuk üretiminde ciddi bir düşüş var. 2002 yılında 2,5 milyon ton pamuk üretilirken ülkemizde, 2020 yılında 1,8 milyon ton üretebildik. Her yıl ürettiğimiz pamuktan daha fazlasını ithal ediyoruz.

    Bir zamanlar tütünüyle meşhur olan bu topraklarda üretim bitme noktasına geldi. 2002 yılında 153 bin ton tütün üretilirken 2020 yılında sadece 79 bin ton tütün ürettik.

    Dünyanın en önemli fındık üreticisiyiz. En önemli tarımsal ihracat kalemimiz olan fındıkta 2002 yılında 600 bin ton olan üretim, 2020 yılında 665 bin ton olarak gerçekleşti.

    2002 yılında 3,5 milyon ton üzüm üretiyorduk, 18 yılın sonunda 2020 yılındaki üzüm üretimimiz 4,2 milyon ton olarak gerçekleşti.

    Son yılların tartışmalı iki ürünü olan patates ve soğanda da durum farklı değil. 2002 yılında 5,2 milyon ton olan patates üretimimiz 2020 yılında da aynı kaldı; 5,2 milyon ton üretildi.

    2002 yılında 2,1 milyon ton olan soğan üretimimiz 2020 yılında 2,2 milyon ton olarak gerçekleşti.

    Üretim planlaması yok

    Diğer ürünlerde de durum pek farklı değil. Üretim planlaması olmadığı için çiftçiler, bir yıl önce para kazandıran ürünleri bir sonraki yıl daha fazla ekme yoluna gidiyor. Bu durum bazı ürünlerde artışa neden olurken, para kazandırmayan ürünlerde düşüşler yaşanıyor. Ancak 18 yılın ortalamasına baktığımızda neredeyse bütün tarımsal ürünlerin üretiminde ciddi bir artış olmadığı, hatta bazı ürünlerde ciddi düşüşler var.”

    Tarım alanları korunmalı, çiftçi desteklenmeli

    CHP’li Sarıbal, tarımsal üretimin arttırılması, gıda egemenliği ve güvenliğinin sağlanması için atılması gereken adımları ise şöyle sıraladı:

    “Tarım topraklarımızı mutlaka korumalıyız. Tarımsal üretim planlaması yapılmalı. Üretim öncesi alım fiyatları açıklanarak çiftçinin kazanabileceği bir güvence sistemi mutlaka oluşturulmalı. Tarımsal destekler ekim öncesi ve zamanında ödenerek, girdi maliyetleri karşısında çiftçi korunmalı. Çiftçilerimizin tarımdaki son teknolojik gelişmeleri uygulamaları için teşvik edilmeli. Biz bunları yapmadığımız sürece bugün olduğu gibi gıda egemenliği ve gıda güvenliği tehdit altında kalır.”

  • İsmet Karaca’dan Sıcaksu isyanı

    İsmet Karaca’dan Sıcaksu isyanı

    Bursa’nın termal turizm potansiyelini yansıtan Sıcaksu bölgesinde termal tesis yapmak amacıyla Hikmet Şahin ve Recep Altepe dönemlerinden buyana uzun yıllar boyunca kamulaştırılan alanın, 690 adet konut ve 92 dükkan yapılmak üzere TOKİ tarafından ihale edilmesine tepki gösteren CHP Bursa İl Başkanı İsmet Karaca, “Proje üretemeyen, yarım kalmış projeleri bile tamamlayamayan Alinur Aktaş, Bursa’nın mirasyedisi oldu. Sıcaksu bölgesinde 110 dönümlük araziyi betona-ranta peşkeş çekti. Bursa’nın termal şehir geleceğine ket vuracak bu karardan derhal dönülmelidir” dedi.

    Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi’nde 2010’da alınan kararın bu alanın sağlık turizmine hizmet edecek nitelikte termal kür merkezlerini barındırabilmesi amacıyla proje çalışmaları yapılmasının öngörüldüğünü hatırlatan Karaca, Bursa’nın lehinde olmayan projeleri bakanlıklar eliyle hayata geçirerek siyasi ve sosyal sorumluluktan kendini sıyırmaya çalışan Alinur Aktaş’ın bu hareket tarzının Bursalılar’ın gözünden kaçmadığını kaydederek Karaca şunları söyledi:

    “KARACA: BÖLGE SAKİNLERİNİN GÖRÜŞLERİ DE ALINMALIDIR”

    “Sıcaksu bölgesi önceki dönem belediye başkanlarınca termal turistik alan olarak düşünüldü. Oradaki 110 dönüm arazi kamulaştırmalarla elde edildi. Alinur Aktaş kaç yıldır görevde. Burayı projelendiremediği gibi, kente katkı sağlayacak bir adım da atamadı. Bursa’nın termal şehir kimliğini baltalayan bir karar alıp bu alanı Soğanlı dönüşüm projesiyle birlikte toplu konut bölgesine dönüştürdü. Alinur Aktaş, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile TOKİ’yi devreye sokarak, kendi sorumluluğundan sıyrılmaya çalışıyor. Bu alanda Gaziakdemir Mahallesi sakinleri ile arazisi kamulaştırılan hemşerilerimizin de görüşleri alınmak suretiyle işlem yapılmalıdır. Bursa’nın termal şehir kimliğini yok edecek bu uygulamaya karşıyız.”

    “O ALANDAKİ KAMULAŞTIRMALAR TERMAL TURİZM AMACIYLA YAPILDI”

    CHP İl Başkanı Karaca, Bursa Büyükşehir Belediye Encümeninin 2015/362 tarih ve sayılı yazısında da belirtildiği üzere, Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 29 Temmuz 2010 tarih ve 678 sayılı kararı çerçevesinde, “Kentsel Dönüşüm ve Gelişim Alanı” ilan edilen Sıcaksu Proje Alanının sağlık turizmine hizmet edecek nitelikte termal kür merkezlerini barındırabilmesi amacıyla proje çalışmaları, paylaşım modelinin oluşturulması ve hak sahipleri ile görüşmelere başlandığını vurguladı.

    Alemdar ve Gaziakdemir Mahalleleri içerisinde kalan bu alanın kamulaştırma amacının dışında kullanımının doğru olmadığını tekrarlayan Karaca, “Yapılan işin yanlışlığı çok net. Derhal bu hatadan dönülmelidir” dedi.

    “KONUT HER YERE YAPILABİLİR, TERMAL TESİS ALANINA KONUT OLMAZ”

    Kaplıca kenti Bursa’nın bu kimliğini yeniden kazanması için adım atmak varken, boş bulduğu her araziye inşaat yapan AKP iktidarının ilk seçimde dersini alacağını kaydeden Karaca sözlerini şöyle tamamladı:

    “Geçtiğimiz günlerde Sıcaksu’da basın açıklaması yaparak, bu bölgeyle ilgili görüşlerimizi kamuoyu ile paylaşmıştık. Biz son Büyükşehir Belediye Meclisi oturumunda da daha önceki oturumlarda bu konudaki hassasiyetimizi dile getirdik. Bu arazinin altında termal su var. Konut her yere yapılabilir ama termal tesis her yere yapılamaz. Altında termal su bulunan ve termal tesis yapılabilecek bu alana hangi mantıkla toplu konut yapıldığını anlamak mümkün değil. Tekrar tekrar vurguluyoruz. Termal projesi uygulanması gereken bu alanın toplu konuta çevrilmesi Bursa’nın turizm geleceğine ihanettir.”

  • CHP, tarım politikasını Selçuk’tan duyurdu

    CHP, tarım politikasını Selçuk’tan duyurdu

    CHP Bursa Milletvekili ve Tarımdan Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Orhan Sarıbal, “Türkiye’de Tarımın Durumu-AKP İktidarının 18 Yıllık Bilançosu” isimli kitabını, İzmir’in Selçuk ilçesinde hayata geçirilen Efes Tarlası Yaşam Köyü’nde tanıttı. Sarıbal, tarımın çiftçiyle konuşulması gerektiğini belirterek, “Çiftçiyi kalkındıramazsak tarımı kalkındıramayacağımızı herkes bilmeli” dedi. Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Şengel de kırsaldan şehirlere göçün engellenmesinin üretimin desteklenmesi ve doğru tarım politikalarıyla olabileceğini söyledi.

    CHP Bursa Milletvekili ve Tarımdan Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Orhan Sarıbal, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun önsözüyle yayımlanan, “Türkiye’de Tarımın Durumu-AKP İktidarının 18 Yıllık Bilançosu” isimli kitabının tanıtımını, İzmir’in Selçuk ilçesinde bulunan ve Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Şengel’in Türkiye tarımına yönelik bütünsel çözümlerini hayata geçirmek üzere geliştirdiği model proje olan Efes Tarlası Yaşam Köyü’nde gerçekleştirdi. Kitabın tanıtım programına Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Sengel ile Sarıbal’ın yanı sıra CHP Denizli Milletvekili ve CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, Seferihisar Belediye Başkanı İsmail Yetişkin ve çiftçiler katıldı.

    Şengel: “Köy enstitüleri ruhunu günümüzde yaşatmak için çaba sarf ediyoruz”

    Programda konuşan Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Şengel, CHP’nin tarım politikalarına ilişkin çıkardığı kitabın lansmanının Selçuk’ta gerçekleştirilmesinin gurur verici olduğunu belirterek, “Biz, Efes Tarlası Yaşam Köyü adında bir vizyon ortaya koyduk. Bunu ortaya koyduğumuzda bu işi fikirleriyle destekleyen sayın Orhan Sarıbal’a teşekkürlerimi sunuyorum. Kırsaldan şehirlere göçün engellenmesi, ancak üretimin daha da desteklemesi ve doğru tarım noktalarının da aktarılabilmesiyle mümkün. Biz bu yüzden Efes Tarlası Yaşam Köyü’nün içerisine bir toprak okulu kurduk. Biraz önce çocuklarımızı toprakla buluşturduk ama bunu rutin haline getirdik. Her eğitim alan çocuğumuz, bir sonraki yeni gelen üye çocuğumuza bildiklerini aktarıyor. Çünkü bizim kafamız şöyle çalışıyor: şapkadan tavşan çıkarmaya gerek yok. Eğitim diye ağzına pelesenk edenlerin sadece tarihe bakması gerekiyor. Bizim tarihten ders çıkarabileceğimiz, şu anda kendimize vizyon ettiğimiz köy enstitüleri ruhunu günümüzde yaşatmak için çaba sarf ediyoruz” dedi.

    Karaca’dan Şengel’e teşekkür

    CHP Denizli Milletvekili ve CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca ise programda Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Şengel ile yaşadığı bir anısını anlattı. Karaca, “Bir gün genel merkezdeki makamıma bir sepet geldi. Sepetin içini açtığımda Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Şengel’in bize gönderdiği bir paketi gördüm. Fakat her paketin içindeki her ürünü çıkardığımda üzerinde o ürünü üreten arkadaşımızın ismi yazıyordu. Bu çok önemliydi. Çünkü emeğin, alın terinin mutlaka sahibi bilinmeli. O emeği değeri ismi geçen kadın arkadaşımızla birlikte yücelmeliydi. İnanın çok duygulandım. Hemen değerli belediye başkanımızı aradım. ‘Bu zarafet, bu nezaket ve bu emeğe saygıdan dolayı sizi kutluyorum’ dedim. Başkanımızı emeğe saygısından dolayı tekrar kutluyorum” diye konuştu.

    Sarıbal: “Çiftçiyi kalkındıramazsak tarımı kalkındıramayacağımızı herkes bilmeli”

    CHP Bursa Milletvekili ve Tarımdan Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Orhan Sarıbal ise tarımın çiftçiyle konuşulması gerektiğini ifade ederek, “O yüzden çiftçiler burada, çok önemsiyorum. Çünkü çiftçiyi kalkındıramazsak tarımı kalkındıramayacağımızı herkes bilmeli. Tüm emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum. Eksiğimiz, hatamız olabilir. Biz insanız. Ama o eksiğimizi de hatamızı sizlerle beraber gidermeye çalışacağız. Biz sözümüzü tuttuk, başkan sözünü tuttu ve bugün buradayız. Bu kitabın tanıtacağız. Buraya kadar gelen, emek veren üreticilerimize ve özelliklede kadın çiftçilerimizin ellerinden öpüyorum” ifadelerini kullandı.

    Programın sonunda Selçuk Belediye Başkanı Filiz Ceritoğlu Şengel, Gülizar Biçer Karaca’ya ve Orhan Sarıbal’a hediye takdim etti.

  • CHP’den Bolu Belediye Başkanı için karar

    CHP’den Bolu Belediye Başkanı için karar

    Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Merkez Yürütme Kurulu (MYK), Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ı uyarı için Merkez Disiplin Kurulu’na sevk etti. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan ile ilgili, “Bolu Belediye Başkanının bir kadın hemşehrisi hakkında yapmış olduğu yakışıksız açıklamalar nedeniyle uyarılması talebiyle Yüksek Disiplin Kuruluna sevkine karar verdik” dedi.

    CHP MYK, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan’ı uyarı için Merkez Disiplin Kurulu’na sevk etti.

    Kararı CHP Sözcüsü Faik Öztrak açıkladı.

    Faik Öztrak, “Bolu Belediye Başkanı’nın bir kadın hemşehrisi hakkında yaptığı yakışıksız açıklamayı kabul edebilmemiz mümkün değil. Ama kendisi hatasını anlayarak kamuoyu önünde özür diledi. Bu özrü de de dikkate alarak Bolu Belediye Başkanı’nın bir kadın hemşehrisi hakkında yaptığı yakışıksız açıklamalar nedeniyle Yüksek Disiplin Kurulu’na uyarı için sevk edilmesine MYK’da oy birliği ile karar verdik” dedi.

    Tanju Özcan’ın bebek sahibi olmak istediğini söyleyen kadına yönelik ifadeleri tepki çekmişti.

    Özcan’ın, kentte yaşayan yabancı uyruklulara ve mültecilere, su faturası ve vergide 10 kat zam yapacağını söylemesi de tartışma yaratmıştı.

    Özcan tepkilere karşın tavrında ısrar etmiş ve “Geri adım atmayacağım, fazlasını da yapacağım” demişti.

    Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı, geçen ay Tanju Özcan hakkında “görevi kötüye kullanma”, “nefret ve ayrımcılık” suçlamalarıyla soruşturma başlatmıştı.

    Uluslararası Mülteci Hakları Derneği’nin yanı sıra birçok kişi Tanju Özcan hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.

    Özcan ise CHP MYK’da durumunun görüşüleceğini öğrendikten sonra sosyal medya hesabı üzerinden “Hayırlısı neyse o olsun. Ben Türk Milleti’nin bir neferiyim. Sığınmacılar ile ilgili söylediğim sözlerden dolayı yandaş basın ve Fetöcülerin lincine uğruyorum. Sığınmacılarla ilgili sözlerimden dolayı pişman değilim. Ben Atatürk’ün CHP’sinin neferiyim. Takdir parti yetkililerinindir!” açıklaması yapmıştı.

  • Adaylık için 2 isimle temasta

    Adaylık için 2 isimle temasta

    CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı için herkesi şaşırtacak bir planı olduğu belirtildi. Kılıçdaroğlu’nun siyaset üstü iki isimle temas halinde olduğu iddiası Ankara kulislerini hareketlendirdi.

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adaylığı için iki isimle temas halinde olduğu iddiası gündem yarattı.

    İKİ İSİMLE TEMAS HALİNDE

    Hürriyet Gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi, CHP liderinin Milllet İttifakı’nın da kabul edeceği siyaset üstü iki isimle temas halinde olduğunu iddia etti.

    İMAMOĞLU VE YAVAŞ DEĞİL

    Gazeteci Selvi, Kılıçdaroğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın adaylıklarını düşünmediğini; bu isimlerin bir dönem daha belediye başkanı olarak hizmet etmesini istediğini yazdı.

    KENDİ ADAYLIĞI B PLANDA

    CHP liderinin kendi adaylığını ise A planı olarak değil de B planı olarak tuttuğunu belirtti.

    Söz konusu iddialar Ankara kulislerini hareketlendirirken, CHP liderinin temas halinde olduğu iki isim merak konusu oldu.

    Ortada henüz netleşen bir durum olmadığının altını çizen Selvi, “nabız yoklanıyor” diye yazdı.

    KILIÇDAROĞLU’NDAN CUMHURBAŞKANI ADAYLIĞI AÇIKLAMASI

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu, geçtiğimiz günlerde yaptığı bir açıklamada, “Cumhurbaşkanı adayımız Kemal Kılıçdaroğlu’na sevgi ve saygılarımı iletiyorum” demişti. CHP lideri Kılıçdaroğlu ise “zamansız bir açıklama” diyerek bu sözlere tepki göstermişti.

    Kılıçdaroğlu, “Biz Cumhurbaşkanlığı seçimine Millet İttifakı olarak diğer partilerle birlikte gireceğiz. Onlara danışmadan, onların onayı alınmadan, birlikte karar verilmeden, şu veya bu kişinin aday olacağını açıklaması yanlış oldu” ifadelerini kullanmıştı.

    MERAL AKŞENER NE DEMİŞTİ?

    İYİ Parti lideri Meral Akşener ise Kılıçdaroğlu’nun olası adaylığıyla ilgili yaptığı açıklamada “Birincisi Sayın Kılıçdaroğlu’nun adaylığı konusu elbette hakkıdır, elbette saygı duyulması gereken bir durum. Ben CHP’nin Genel Başkanı’nın Cumhurbaşkanlığı adaylığına dair böyle bir tutumunun olmasını saygıyla karşılarım. Burada bir başka partinin genel başkanı olarak söz söyleme hakkını kendimde bulmam. Dolayısıyla o konuda bir yorum yapmamız son derece ayıp olur” ifadelerini kullanmıştı.

  • CHP lideri yangın bölgelerine gidiyor

    CHP lideri yangın bölgelerine gidiyor

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, incelemelerde bulunmak üzere orman yangınlarının çıktığı Antalya ve Muğla’ya gidecek.

    CHP’den yapılan yazılı açıklamada, Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun İstanbul programını iptal ettiği belirtildi. Açıklamada, “Kılıçdaroğlu, orman yangınından etkilenen Antalya ve Muğla illerine gidecek. CHP lideri Kılıçdaroğlu, Nermin Güneş için düzenlenecek cenaze töreninin ardından sırasıyla, Manavgat, Marmaris ve Bodrum’da, orman yangınlarından etkilenen bölgelerde incelemelerde bulunacak” denildi.

  • CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal: Çiftçiler derhal serbest bırakılsın!

    CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal: Çiftçiler derhal serbest bırakılsın!

    Adıyaman’da tütün üreticilerinin sorunlarını dinleyen CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, seslerini duyurmak için eylem yapan ve bu nedenle tutuklanan çiftçilerle görüştü. Çiftçilerin Anayasal hakları olan barışçıl bir eylem gerçekleştirdiklerini belirten Sarıbal, “Bu insanlar çiftçi. Ellerindeki nasırdan başka silahları yok. Bu insanların tutuklanması ne yasalara ne vicdana sığar. Derhal serbest bırakılmalı” dedi.

    CHP Genel Başkanı Tarım Politikalarından Sorumlu Başdanışmanı ve Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, 15-16 Temmuz 2021 tarihlerinde Adıyaman’da iki günlük çalışma gerçekleştirdi. CHP Adıyaman İl Başkanı Burak Binzet ve Merkez İlçe Başkanımız Hüseyin Buluş ve İl Örgütünden yöneticilerle birlikte, tütün yetiştiriciliğinin yoğun olduğu Besni, Çelikhan ve Gölbaşı ilçeleri ile Pınarbaşı Beldesi’ni ziyaret etti.

    Adıyaman’da tütün pazarındaki esnafı ve tütün üreticileriyle de buluşan Sarıbal, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nda değişiklik yapılarak, Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan yetki belgesi almadan veya bildirimde bulunmadan bu tütünün ticaretini yapanlara 3 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezası getirilmesi düzenlemesini protesto eden ve bu nedenle tutuklanan çiftçi üreticilerinin aileleriyle bir araya geldi. Eylemler sırasında tutuklu bulunan 10 çiftçiden ikisi Abuzer Çalgan ve Abdurrahman Özbayrak tahliye edildi. Sarıbal, tahliye edilen çiftçileri evlerinde, tutuklu bulunan çiftçileri de bulundukları Gölbaşı Cezaevinde ayrı ayrı ziyaret ederek geçmiş olsun dileklerini iletti.

    Tütün demek ekmek demek

    Yaptığı ziyaretin ardından izlenimlerini aktaran CHP’li Sarıbal, Adıyaman’da “şark tütünü” denilen geleneksel tütünün sadece çiftçiler için değil esnaf için de büyük önemi olduğunu vurguladı. Getirilen yeni düzenleme nedeniyle insanların tedirgin ve morallerinin bozuk olduğunu bildiren Sarıbal, şunları söyledi:

    “Adıyaman’da tütün yok ise esnaf yok, hayat yok. Adıyaman’da tütün yok ise yoksulun, fakirin kazanacağı bir ekmek yok. Görüştüğümüz esnaf da çiftçiler de ‘kaçakçı’ olmadıklarını, tütünün vergilendirilmesine itiraz etmediklerini ifade ettiler. Vergi vermekten kaçmıyorlar. Ama bu insanlar yoksul. Binlerce insan bu tütünden ekmek yiyor. Tütünün satılmasının engelleneceği kaygısını taşıyorlar. ‘Tütünü biz üretiyoruz, biz satmak istiyoruz. Bizi kayıt altına alsınlar. Ziraat Odalarına üyeliğimizi yapalım. Çiftçi Kayıt Sistemine (ÇKS) kayıt yapalım. Ama tütünümüzü satmaya engel olmasınlar. Tütün sayesinde gurbet ellerde ırgat olmaktan kurtulmuştuk, tütünümüz elimizden alınırsa yeniden ırgat oluruz’ diyorlar. Haklılar. Bu özel tütünün yetiştirildiği tarlalarda başka bir ürünün yetiştirilmesi, bu insanların geçimini sağlaması mümkün görünmüyor.

    Bir diğer önemli konu da şu. Bakınız, puro ve puro tütünlerinde gümrük vergileri %80’lerdeydi. Bir yıl içinde sürekli bu oran indirildi. Yeni yayınlanan Cumhurbaşkanlığı Kararı ile de %45’a düşürüldü. Yani yabancı tütünlerde vergi sürekli düşüyor ama bu topraklarda yetişen, Adıyaman’ın ekmeği olan, tütünden başka geliri olmayan bu yoksul insanların tütününe vergi koymak, şirketlere peşkeş çekilmesi için bir zorlama yapılıyor, tütünün satılması engelleniyor.

    Düzenleme ile getirilen 3 ile 6 yıllık cezaların kaldırılması gerekiyor. Bir de vergi olacak ise bunu çiftçi, alım satım yapanlar ödemeli. Vergi de makul sınırlarda olmalı.”

    Ne hukuki ne vicdani

    Tütün eylemlerinde tutuklanan çiftçiler ve aileleriyle yaptığı görüşmelere ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Sarıbal, “Bu insanlar çiftçi. Ellerindeki nasırlardan başka silahları yok. Ekmeklerinin elinden alınacağı endişesiyle ve can havliyle seslerini duyurmaya çalıştılar. Kimseye zarar vermediler. Sadece Anayasa’nın kendilerine hak tanıdığı barışçıl protesto eylemi yaptılar. Şimdi tutuklular. Bu hukuki de değil vicdani de değil. Kendilerini ziyaret ettim. Şaşkın ve üzgünler. Bu insanların derhal serbest bırakılması gerekiyor. Hapiste tutulmalarını hak edecek hiçbir suçları yok” dedi.

    Ne Olmuştu?

    Hükümet 2017 yılında yaptığı bir düzenleme ile şark tütünü dediğimiz geleneksel tütünün ticaretini zorlaştırdı. Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nda değişiklik yapılarak, Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan yetki belgesi almadan veya bildirimde bulunmadan bu tütünün ticaretini yapanlara 3 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezası getirildi. Düzenleme 1 Temmuz’da yürürlüğe girdi.

    Tek geçim kaynağı bu tütün olan Adıyaman, Malatya ve Diyarbakır’daki üreticiler, düzenlemenin ertelenmesi talebiyle, demokratik hakları olan protesto eylemi yaptılar.

    Eyleme katılanlar, her zaman olduğu gibi, polis şiddeti ile karşılaştı. Eylemci çiftçilerin evleri gece yarısı basılarak gözaltına alındılar.

    Adıyamanlı tütün üreticilerinden 16 kişi tutuklanma talebiyle mahkemeye çıkarıldı. 10’u tutuklanarak cezaevine gönderilirken, 6’sı adli kontrol şartı ile serbest bırakıldı. Tutuklanan 10 çiftçiden Abuzer Çalgan ve Abdurrahman Özbayrak, 16 Temmuz 2021 tarihinde tahliye edildi. Halen 8 çiftçi Gölbaşı K1 Tipi Cezaevinde tutuklu bulunuyor.

  • CHP’li Sarıbal: Yerli tütün bitiriliyor

    CHP’li Sarıbal: Yerli tütün bitiriliyor

    CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, tütün ekim alanlarının ve tütün yetiştiricisi çiftçi sayısının hızla azaldığını belirterek, AK Parti’nin uyguladığı politikalar nedeniyle yerli tütünün yok edildiğini söyledi. Adıyaman, Malatya ve Diyarbakır tütün üreticilerinin eylemlerine de değinen Sarıbal, hak mücadelesi veren çiftçilerin derhal serbest bırakılmasını istedi.

    TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, ülkemizdeki tütün üretimini ve tütün yetiştiricilerinin durumunu değerlendiren Sarıbal, yerli tütün üretiminin bitme noktasına geldiğini ifade etti. Tütün ekim alanlarının daraldığını, tütün yetiştiren çiftçi sayısının da sürekli olarak düştüğünü kaydeden Sarıbal, şöyle devam etti:

    Tütün ekim alanları daralıyor, çiftçi azalıyor

    “Tütün üretimi gerçekleştiren çiftçi sayısı 2002 yılında 400 bin kişi iken bugün bu sayı 50 bin kişiye kadar düştü. 2002 yılında ülkemizde 160 bin ton tütün üretimi gerçekleştirilirken, bugün bu rakam 77 bin tona geriledi.

    Bugün ülkemiz tütün konusunda tam ithalatçı konumundadır.

    2003 ile 2021 Mayıs ayı arasında 1 milyon 184 bin ton yaprak tütün ithalatına 6 milyar 29 milyon dolar döviz ödendi. Bu ithalat her yıl biraz daha artmaktadır. 2019 yılında 82 bin ton, 2020 yılında 90 bin ton, bu yılın ilk 5 ayında ise 31 bin ton tütün ithal edildi. Ülkemiz, 2015 yılından itibaren tütünde net ithalatçıdır. Uygulanan tütün politikası nedeniyle hem tütün ekim alanları hem tütün çiftçi sayısı hızla düşüyor. Ülkemizde üretilen sigaralarda kullanılan tütünün %11,35’i yerli tütün, geri kalan %88,65’i yabancı tütündür. Geçen yıl çıkarılan torba kanun ile ülkemizde üretilen sigaralardaki tütün oranın arttırılması kararı alındı. Yasaya göre 2022 yılından yerli tütün kullanım oranı yüzde 17’ye, 2023 yılında yüzde 21’e 2024 yılında yüzde 25’e ve 2025 yılında ise yüzde 30’a çıkarılacak. O zaman da söyledik; neden şimdi değil? Neden hemen bu yıl bu oranın yükseltilmesi sağlanmıyor? Kapasitemiz var iken neden tütün üretmiyoruz da ithal ediyoruz?”

    Çiftçileri serbest bırakın

    Sarıbal, son günlerde Adıyaman, Malatya ve Diyarbakır’da çiftçilerin protesto eylemleri ile gündeme gelen ‘şark tütünü’, oryantal tütün diye adlandırılan tütün ile ilgili bilgiler de verdi. Söz konusu tütünün vergiye tabi olmadığı için hem üretimin hem de tüketiminin arttığını hatırlatan Sarıbal, şunları söyledi:

    “Tüketim artınca ve şirketler baskı yapınca bu tütünden ÖTV ve KDV almak üzere hükümet harekete geçti. Hükümet 2017 yılında “Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu”nda değişiklik yaparak, Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan yetki belgesi almadan veya bildirimde bulunmadan bu tütünün ticaretini yapanlara 3 yıldan 6 yıla kadar hapisle cezası getirdi. Söz konusu düzenleme 3 yıl ertelendikten sonra 1 Temmuz 2021 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu tütünün satışının yapılması kooperatifler aracılığıyla yapılması gerekiyordu. Ama araya pandemi girdi. Gerekli kooperatifler kurulamadı. Şimdi 6 aylık bir erteleme getirdiler. Ama bu süre sorunun çözümü için yeterli değil. İşe yaramaz. Adıyaman, Diyarbakır, Malatya, Gaziantep bölgesinin üreticisinin ürettiği tütünün üzerindeki ÖTV ve KDV kaldırılmalı. İktidar uyguladığı bu yanlış politikadan vazgeçmeli, hak mücadelesi veren Adıyamanlı tütün üreticileri derhal serbest bırakılmalı.”

  • CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal: Biçerdöverler tarlada iken ithalat yapıldı

    CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal: Biçerdöverler tarlada iken ithalat yapıldı

    CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) biçerdöverler tarladan çıkmamışken, hasat döneminde hububat ithal ederek çiftçiyi zor durumda bıraktığını söyledi. Sarıbal, “TMO, çiftçimize verdiği fiyatın çok üzerinden bir fiyatla dışarıdan arpa ve buğday alarak iç piyasaya ucuza satıyor. Böylelikle hem çiftçinin ürünün para etmesinin önüne geçiyor, hem de oluşturduğu kamu zararını halkımıza yüklüyor. TMO ‘çiftçinin kara gün dostu’ olmaktan çıktı, çiftçiye ‘kara günler yaşatan’ kuruma dönüştü” görüşünü dile getirdi.

    Sarıbal, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, TMO’nun son günlerde yaptığı hububat ithalatı kararlarını değerlendirdi.

    AK Parti’nin iktidarda olduğu 2003 – 2020 döneminde 105 milyon ton hububat ithal edildiğini ve karşılığında 27,7 milyar dolar para ödendiğini söyleyen Sarıbal, 2019 yılında 14 milyon ton hububat ithalatına 3,2 milyar dolar para ödenerek Cumhuriyet döneminin ithalat rekoru kırıldığını vurguladı. 2020 yılında 13 milyon ton hububat ithalatına 3 milyar 136 milyon dolar ödendiğini aktaran Sarıbal, bu yıl yeni ithalat rekorları kırılacağını vurgulayarak, şöyle devam etti:

    İki haftada 1,5 milyon ton hububat ithalatı

    “AK Parti döneminde 72 milyon ton buğday ithalatına 19 milyar dolar ödendi. 2019 yılında 9,8 milyon ton buğday ithalatına 2,3 milyar dolar para ödendi. Dünya ve Cumhuriyet döneminin ithalat rekoru kırıldı. 2020 yılında ise 9 milyon 750 bin ton buğday ithalatı ile Dünya’da en fazla buğday ithal eden ülke olarak rekor kırdık. Karşılığında 2,4 milyar dolar ödedik. Üstelik 2017 yılında yüzde 130 olan buğday gümrük vergisi 2020 sonunda sıfırlandı.

    2021’nin ilk 5 ayında 2 milyon 655 bin ton buğday ithal edildi. Karşılığında 755 milyon dolar ödendi. Yine bu yılın ilk 5 ayında 325 bin ton arpa ithal edildi, karşılığında 82 milyon dolar ödendi.

    Piyasada fiyatlar TMO’nun alım fiyatlarının çok üzerine çıkınca, çiftçi ürününü piyasaya vermeye başladı. Özellikle yem fiyatları hızla yükselince de TMO, her zaman yaptığı gibi ithalata sarıldı.

    Bilindiği gibi TMO 24 Haziran 2021 tarihinde 320 bin ton arpa, 30 Haziran 2021’de ise 395 bin ton buğday ithalat olmak üzere 715 bin ton hububat ithalat ihalesi yapmıştı.

    TMO bu pazartesi de (12 Temmuz) 440 bin tonluk arpa ithalatı için ihale yaptı. 29 Temmuz 16 Ağustos tarihleri arasında teslim edilecek olan ithal arpanın fiyatı ton başına 236 ile 242 dolar arasında değiştiği ifade ediliyor. 395 bin ton buğday ithalatı ise dün yapıldı. Tonu 258 dolardan alınacak buğday 16-30 Ağustos’ta teslim edilecek. TMO böylece son 2 hatada 1 milyon 550 bin ton hububat ithalatı ihalesi gerçekleştirmiş oldu.”

    Hasat döneminde ithalat olmayacak demişlerdi

    Geçen yıl Aralık ayında Tarım ve Orman Bakanı, bakanlığının bütçesi görüşülürken, “Hasat döneminde ithalat yaptırmayacağım” sözü vermesine rağmen, henüz biçerdöverler tarladan çıkmamışken, buğday ve arpa ithalatı başladığını kaydeden Sarıbal, “TMO çiftçimizden donunu 1750 liradan aldığı arpayı, dışarıdan 2 bin 328 liraya aldı. Bu arpayı içeriye iç piyasada 1 bin 950 liradan verdi. Aradaki fark kamu zararı olarak yazıldı. Hem çiftçinin ürünü para etmedi hem kamu zarar etti” diye konuştu.

    İhraç ediyoruz iddiası doğru değil

    AK Parti iktidarları buğday ithalatına yönelik eleştirilere hep “biz tarımsal ürünleri işleyip satmak için ithal ediyoruz” karşılığını verdini belirten Sarıbal, bunun doğru olmadığını belirterek, “Örneğin, 2020 yılında 9 milyon 750 bin ton buğday ithal ettik. Bunun 5 milyon 160 bin tonu un, makarna, bulgur, irmik, bisküvi olarak ihraç edildi. Aradaki 4,5 milyon tondan fazla buğday yurt içinde kullanılmış görünüyor. Yani AK Parti iktidarı Dahilde İşleme Rejimi (DİR) dediğimiz şekilde işleyip satmak için değil, yurt içinde kullanmak için buğday ve arpa alıyor” dedi.

  • CHP’li Seyit Torun’dan fındık fiyatı açıklaması

    CHP’li Seyit Torun’dan fındık fiyatı açıklaması

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, “Üretici bahçeye girmeden, fındık fiyatı 35 lira olarak açıklanmalıdır” dedi.

    CHP milletvekilleri, parti meclisi ve yüksek disiplin kurulu üyelerinden oluşan 40 kişilik bir heyetle Karadeniz turuna başladı. Bu kapsamda Ordu’ya gelen CHP heyeti, 19 ilçede esnaf ve vatandaşlarla bir araya gelecek.

    Sorunları dinleyecek olan heyet, halka çözüm önerilerini anlatacak. Ordu turu öncesinde CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Ordu Milletvekili Seyit Torun, bir otelin toplantı salonunda basın mensuplarıyla bir araya geldi.

    Torun, Ordu’nun en büyük sorununun fındıktaki belirsizlik olduğuna dikkat çekerek, “40 kişilik bir heyetle bugün Ordu’dayız. Ordu’muzun da büyük sorunları var. Şu anda en büyük sorunumuz fındıktaki belirsizliktir. Maalesef bu iktidar bir fındık politikası belirlemekten bile acizdir. Fındık üreticimiz, bu iktidarın elinde, yabancı şirketlerin insafına terk edilmiştir. Bunun yanında neredeyse yeni hasat mevsimi gelmiş ama hala taban fiyatlar açıklanmamıştır. Biz Ordu’dan iktidara bir kez daha çağrıda bulunuyoruz; üretici bahçeye girmeden, fındık fiyatı 35 lira olarak açıklanmalıdır” diye konuştu.