Etiket: chp

  • CHP’den şok iddia: “AK Partililer aşı olmaya başladı”

    CHP’den şok iddia: “AK Partililer aşı olmaya başladı”

    CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, Çin’le sözleşmesi yapılan Covid-19 aşısının Türkiye’ye geldiğini ve 10 gündür AK Partili siyasilerle yakınlarına aşı yapılmaya başlandığı iddiasında bulundu.

    Çin’le yapılan aşı anlaşmasına ilişkin geçtiğimiz hafta TBMM’ ye yazılı soru önergesi sunarak, sözleşmenin detaylarını soran CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, konuyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı.

    CHP’li Emir, Çin aşısının, dün aşı programını başlatan İngiltere’den önce Türkiye’ye getirildiğini öne sürerek, şunları belirtti:

    “Çin aşısı 10 gündür Türkiye’de. Aşıyı getiren firma da her zamanki gibi yine Keymen İlaç oldu. Aşı 10 gündür el altından AKP’li siyasilere, aile dostlarına, nüfuzlu kişilere ve tanıdıklara yapılmaya başlanmış bile.

    Günlerdir aşının nasıl geleceğini, sözleşmenin detaylarını, aşının fiyatını soruyorduk. Bakanlık da toplumu bilgilendiriyor gibi yapıp aslında hiçbir bilgi vermiyor ve süreci kapalı bir şekilde yürütmeye devam ediyordu. Şimdi, bakanlığın süreci neden kapalı bir şekilde götürdüğü ortaya çıkmış oldu.”

  • Kılıçdaroğlu İzmir’de başkanlardan brfing aldı

    Kılıçdaroğlu İzmir’de başkanlardan brfing aldı

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, deprem meselesinin bir parti meselesi olmadığını ve merkezi hükümetle yerel yönetimler arasında güçlü bir diyalog olmasını istediklerini söyledi.

    Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir’de bir otelde, Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile Bayraklı, Bornova ve Seferihisar ilçe belediye başkanlarından, 30 Ekim’de meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki deprem ve sonrasında yaşanan sürece ilişkin brifing aldı.

    Kılıçdaroğlu, basına kapalı yapılan toplantının ardından yaptığı açıklamada, İzmir’de yaşanan depremin herkesi derinden üzdüğünü belirtti. Acıların sarılması, sonlandırılması için belediye başkanlarının seferber olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, sürecin rahat atlatılması için AFAD, Kızılay, Jandarma gibi kamu kurum ve kuruluşlarının yaptıkları katkıların da şükranla anılması gerektiğini söyledi.

    Toplantıda bir durum değerlendirmesi yaptıklarını anlatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

    “Şu ana kadar evlerinden ayrılan bütün yurttaşlara 42 milyon liralık kira yardımı yapıldığı ifade edildi. 224 hane belediyeye ait konutlara yerleştirildi, bütün iç donanımı, tefrişatı sağlanarak… 4 bin 200 aileye de ayrıca 10’ar bin lira kira yardımı yapıldığı ifade edildi. Eğitimle ilgili, -uzaktan eğitim var zaten-, çocukların bütün talepleri, tablet başta olmak üzere tümü karşılanmış vaziyette. Ağır ve orta hasarlı binalar var. Bunların bir an önce yıkılması veya onarılması, güçlendirilmesi gerekiyor. Bu konuda merkezi hükümetin yapacağı her türlü katkı çok önemli. Ayrıca Büyükşehir Belediyemiz, belediyelerimiz merkezi hükümetle bu sorununun rahat bir şekilde giderilmesi açısından da ellerinden gelen bütün çabaları gösterecekler.”

    “Belediye başkanlarımız tarih yazdı”

    İzmir’in yaşadığı acının, Türkiye’nin ortak acısı haline dönüştüğünü vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Gerek bizim diğer belediyelerimiz, gerek AK Parti’ye veya MHP’ye ait belediyeler var, İYİ Parti’ye ait belediyeler var, o belediyelerin de şöyle ya da böyle katkıları olmuştur. Merkezi hükümet de elinden gelen çabayı gösterme konusunda bir gayret içine girmiştir ama şu açık ve nettir, İzmir Büyükşehir Belediyemiz ve belediye başkanlarımız burada bir tarih yazmışlardır.” dedi.

    Hiçbir depremzedenin en ufak bir ihtiyacının göz ardı edilmediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

    “Ayakkabıdan tutun iletişime kadar, buzdolabından tutun çamaşır makinesine kadar, televizyondan tutun elektrik süpürgesine kadar bütün ihtiyaçlar belediyelerimiz tarafından karşılanmıştır. Giyimi, yiyeceği, içeceği, donanımı her şeyi karşılanmıştır. Bu nedenle bütün medya organlarının huzurunda, belediye başkanlarımıza teşekkür ederim. Onlar günün 24 saati uyumadı, yeter ki İzmirli rahat etsin diye. Bir sorun varsa süratli şekilde sorunun giderilmesi için de ellerinden gelen her türlü çabayı gösterdiler. Bundan sonra kentsel dönüşümle ilgili olarak da merkezi hükümet engel çıkarmadığı sürece her türlü sorunu kısa süre içinde çözeceklerdir. Bizim gönlümüzde yatan merkezi hükümetle yerel yönetimler arasında karşılıklı güçlü bir diyaloğun olmasıdır. Sorun bir parti sorunu değildir. Deprem sorunu hepimizin ortak sorundur. Bu ortak sorunun giderilmesi lazım. Merkezi yönetimle yerel yönetimler el birliği, güç birliği yaptıkları taktirde bundan vatandaşlar memnun olacaklardır. Bu vatandaşların içinde her partiye oy veren kişiler var. Parti ayrımı yapmaksızın, belediyelere engel çıkarmaksızın, iş birliği halinde bütün bu sorunları çözmek mümkündür.”

  • CHP’den kadına şiddete karşı proje

    CHP’den kadına şiddete karşı proje

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Kadına yönelik şiddetin erkekler tarafından yapılması, erkeğin zafiyetini ve güçsüzlüğünü gösterir. Kaba kuvvet, asla ve asla kişiyi haklı kılmaz. Kişiyi haklı kılan aklıdır, mantığıdır, adalete duyduğu saygıdır. Şiddet uygulamak erkeğin kendisini aşma kapasitesinin olmadığını gösterir.” dedi.

    Kılıçdaroğlu, parti genel merkezinde CHP Kadın Kollarınca gerçekleştirilen YaşamHak Projesi’nin tanıtım toplantısına katılarak bir konuşma yaptı.

    CHP Kadın Kollarının “YaşamHak” adı altında önemli bir projeye imza attığını belirten Kılıçdaroğlu, eğer bir insanın yaşama hakkı varsa bu hakka herkesin saygı göstermesi gerektiğini söyledi. Kadına yönelik şiddetin özellikle son yıllarda arttığına vurgu yapan Kılıçdaroğlu, bu nedenle herkesin bu alana dikkat etmesi gerektiğini aktardı.

    “Birlikte, hep beraber Türkiye’nin bütün coğrafyasında kadına yönelik bir şiddet varsa bu şiddete karşı hepimizin ortak tavır takınması gerekiyor.” diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

    “Kadın kollarımız şiddete uğrayan kadınlarla ilgili olarak hukuki destek verecek, aynı zamanda psikolojik destek de verilecek. Doğa ve insan haklarından sorumlu olan genel başkan yardımcımız da var birlikte bu mücadeleyi sürdürecekler. Türkiye coğrafyasında nerede bir kadın şiddete uğruyorsa nerede kadın yardım istiyorsa kendisine derhal hem hukuki destek verilecek hem de psikolojik destek verilecek. Biz bunu yaptığımız takdirde bu ülkede kadına gerçek anlamda saygıyı gündeme getirmiş oluruz. Peki bu projeyi hayata geçirmek, kadına yönelik şiddeti engelleyecek mi? Asıl temel çözüm nerede? Asıl temel çözüm, kadınların birlikteliğinde. Asıl temel çözüm, kadınların siyasette çok daha güçlü bir şekilde var olmalarında. Bu nedenle ben bütün kadınların, belli bir hedef ilkesinde birleşmelerini istiyorum. Nedir o hedef? Kadına yönelik şiddet var, evet. Kadın mağdur oluyor, evet. Kadın yoksulluğu en derin yaşayan kişi. Eğer bir kadın çocuğunu yatağa aç yatırıyorsa o kadının dramını başka kimse anlayamaz. Kadının bu sorunlardan kurtulması ve daha güçlü olması için temel çözüm, kadının siyasetten çok daha güçlü var olmasıdır.”

    Kadının siyasette daha güçlü olabilmesinin yolunun parlamentoda daha fazla temsil edilmesinden geçtiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, nüfusun yarısından fazlasının kadın olmasına rağmen temsiliyet oranının ortada olduğunu belirtti.

    “Siyasi Partiler Yasası’nın değişmesi için çaba harcanmalı”

    Bütün kadınlardan bir beklentisi olduğunu aktaran Kemal Kılıçdaroğlu, “Ben sizin hakkınızı savunuyorum siyasette daha fazla olmanızı, daha çok görülür olmanızı. Haklarınızı savunmanızı istiyorum. Onun için yapacağınız ilk şey, Siyasi Partiler Yasası’nın değişmesi için çaba harcamaktır.” dedi.

    Nerede yaşarsa yaşasın kadınların “Siyasi Partiler Yasası’na cinsiyet kotasını getiren partiye biz oy vereceğiz, destek vereceğiz. Siyasi Partiler Yasasına cinsiyet kotasını getirmeyen partiye de hep beraber karşı duracağız.” demesi gerektiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, kadınların birlik olması durumunda kabul ettiremeyecekleri hiçbir şeyin olmayacağına değindi.

    Kılıçdaroğlu, “Bir daha ifade ediyorum, siz kadınlar şiddetten mağdursanız, istismardan mağdursanız, yoksulluktan mağdursanız, eğitimden mağdursanız, o zaman yapacağınız bir şey var. Bu mu mağduriyetlere yol açar siyasi anlayışını bir tarafa bırakacaksınız.” diye konuştu.

    Türk kadınlarının Kurtuluş Savaşı sırasında erkeklerle birlikte mücadele ettiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

    “Şerife Bacı’yı kim unuttu, kimse unutmadı. Kastamonu’daki İstiklal yolunda, cepheye silah taşıyan kadınları kim unuttu? Kimse unutmadı. Açlıkla, yoksullukla en temel mücadeleyi yapan kadın değil mi? Kadındır. O zaman kadının siyaset hakkının teslim edilmesi lazım. Bunun için Siyasi Partiler Yasası’na cinsiyet kotasının getirilmesi lazım. 306 kadın örgütü var. Hepsiyle görüştüm. Aynı düşüncemi, 306 kadın örgütüne de söyledim. Ağlamak değil, hak istemek önemlidir. Projenin adı ne? YaşamHak. Hakkınızdan söz edeceksiniz, elinizden alınan hakların iadesini isteyeceksiniz. Karadenizli kadının nasıl çalıştığını biliyor muyuz? Biliyoruz, günün 24 saati çalıştığını biliyor muyuz? Biliyoruz. Neden siyasette daha az yeri var. Bu mücadelenin verilmesi lazım.”

    “Bütün kadınlar, Aile Destekleri Sigortasını talep edecek

    Kadın yoksulluğu ile mücadele etmenin de bir hak olduğuna işaret eden Kemal Kılıçdaroğlu, iki gün önce Sivas’ta bir derneğin dağıttığı 500 liralık yakıt yardımı için metrelerce kuyruk oluştuğunu hatırlattı.

    Oradakilerin yüzde 99’unun kadın olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, “Peki yapmamız gereken ne? Aile destekleri sigortasını talep edecek bütün kadınlar. Kimse kadınları, onun çocuklarını ve ailesini açlığa ve yoksulluğa mahkum edemez. 21’inci yüzyılın Türkiyesi’nde mahkum edemez. Dolayısıyla yoksulluğunun giderilmesini istemek de bir haktır kadın için.” açıklamasında bulundu.

    1974’te parlamentonun “Aile destekleri sigortasını uygulayacağım” diye söz verdiğini ve hala uygulanmadığını aktaran Kılıçdaroğlu, bunun mücadelesinin de yapılması gerektiğini bildirdi.

    Kadın kollarının güzel bir projeyi başlattığını tekrarlayan Kemal Kılıçdaroğlu, ancak kendisinin 1-2 adım ötesini dillendirdiğini anlattı.

    “Kadın hem yaşamda ekonomik olarak güçlü olacak hem moral olarak güçlü olacak. Kimseye el avuç açan bir kadını görmek istemiyoruz. Çöp konteynerlerinden yiyecek toplayan kadınları görmek istemiyoruz. Tam tersine bu kadın evinde otururken sosyal devlet ona her türlü olanağı sağlamak zorundadır. Bunu sağlamadığınız takdirde devlet, sosyal devlet olmaktan çıkar. Kadın güçlü olduğu takdirde şiddete maruz kalmaz. Kadına yönelik şiddetin erkekler tarafından yapılması, erkeğin zafiyetini ve güçsüzlüğünü gösterir. Kaba kuvvet, asla ve asla kişiyi haklı kılmaz. Kişiyi haklı kılan aklıdır, mantığıdır, adalete duyduğu saygıdır. Şiddet uygulamak erkeğin kendisini aşma kapasitesinin olmadığını gösterir. İnsana saygı duymadığını gösterir. Biz hep birlikte kadın, erkek hep birlikte kadına yönelik şiddet konusunda duyarlılığımızı korumalıyız, mücadele etmeliyiz. Zaten bu konuda bütün davalar CHP hukuk birimleri tarafından izlenmektedir, kadın kolları tarafından izlenmektedir. Dolayısıyla biz 5 Aralık’ta, kadına seçme ve seçilme hakkının verildiği bir tarihte böyle bir projeyi hayata geçiriyoruz.”

    “Hiç kimsenin umutsuzluğa kapılma hakkı yok”

    CHP Kadın Kollarını ve projede çalışan herkesi kutlayan Kılıçdaroğlu, birlikte mücadele edeceklerini vurguladı. Bu coğrafyada herkesin huzur içinde yaşaması gerektiği ve bunu sağlayacaklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, hiç kimsenin umutsuzluğa kapılma hakkı olmadığını söyledi. Bu ülkede yaşayan kadınlardan iki şey beklediğini aktaran Kılıçdaroğlu, kadınlardan “Siyasi Partiler Yasası’nda cinsiyet kotası istiyorum. Siyasette söz sahibi olmak istiyorum. Siyasette güçlü olmak istiyorum.” demesini istedi.

    İkinci olarak Aile Destekleri Sigortası’nı çıkarma konusunda sözünü yerine getirmeyen partilere oy verilmemesini de isteyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

    “Bu iki konu hayata geçirildiği takdirde, hayatın her alanında kadınlar çok güçlü olacak. O zaman zaten kadın erkek eşitliği dediğimiz, fırsat eşitliği dediğimiz eşitliği yakalamış olacağız. Eşitlik kağıt üzerinde kalmamalı, söz olarak kalmamalı eşitlik. Eşitlik hayata geçirilmeli ama hayata geçirilmesi için lütuf olarak beklenmemeli. Kadınlar bunu lütuf olarak beklememeli. Mücadele sonunda bu hakları alabilmeli. Mücadele sonunda alınan her hak çok değerli haktır. Bütün kadınlardan bu 2 temel konuda ortak hareket etmelerini istiyorum. Çünkü aynı acıyı bütün kadınlar ortak yaşıyor. O zaman bu acıları gidermek zorundayız. Bu coğrafyadan atmak zorundayız.”

     Nazlıaka projeyi tanıttı

    CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka da YaşamHak Projesi hakkında bilgi verdi. CHP’nin 81 ildeki tüm kadın örgütlerinin bu projede görev alacağını bildiren Nazlıaka, “Biliyoruz ki kadının halinden yine en iyi kadınlar anlar. Çünkü biz kadınlar görünmez iplerle birbirimize bağlıyız. Amacımız sadece şiddet gören kadınların yaşam hakkını savunmak değil, aynı zamanda bu yaşama yön vermek, değiştirmek. İşte bu değişim, birlikte kuracağımız eşit ve aydınlık yarınların habercisi olacak.” dedi.

    CHP Genel Merkezinde 7 gün 24 saat çalışacak bir çağrı merkezi kurduklarını aktaran Nazlıaka merkezin pazartesi günü saat 10.00’dan itibaren hizmete gireceğini açıkladı. Nazlıaka, şunları kaydetti:

    “Bu merkez kanalıyla korkutulmaya, sindirilmeye, dört duvar içinde şiddetin her türlüsüne maruz bırakılmaya çalışılan kadınları, onların sesi ile kucaklayacağız. Aynı zamanda ‘yasamhak.com’ web sayfamızdan bize elektronik posta ile ulaşmalarını sağlayacağız. Dayanışarak, mücadele ederek, örgütlü ve sağlam temeller atacağız. Türkiye’de şiddete uğrayan birçok kadın baskı, korku ve güvensizlik nedeniyle gördüğü şiddeti dile getiremiyor. Bu şiddet kendini değersiz hissetmesine, kendini anlatamadıkça yalnızlaşmasına, istemese dahi kendini toplumdan soyutlamasına sebep oluyor. Oysa böyle olmak zorunda değil. Bu nedenle ‘Yalnız değilsin, biz varız’ sloganıyla yola çıktık. Tek bir kız kardeşimizin dahi kirpiği yere düşmesin diye, onlara destek olacağız. Barınma ihtiyacı olan kadınların, yerel belediyelerimizin desteği ile sığınma evine yerleşmelerini sağlayacağız. Barolar ile yaptığımız iş birliği ve partili avukatlarımız sayesinde şiddet gören kadınlara hukuki destek vereceğiz. CHP Kadın Kolları olarak kadına ve çocuğa yönelik şiddet davalarını takip edeceğiz, mağdur olan kadının ya da yakınını kaybetmiş olan ailenin yanında yer alacağız.”

  • İnce: “Bu kafayla giderlerse partiyi baraja taktırırlar”

    İnce: “Bu kafayla giderlerse partiyi baraja taktırırlar”

    CHP eski Yalova Milletvekili Muharrem İnce, eskiden CHP yönetiminin militan bir anlayış içerisinde olduğunu belirterek, “Onlardan değilseniz, onları desteklemiyorsanız belediye meclis üyesi yapmazlar sizi. Bu kafayla giderlerse partiyi baraja taktırırlar. Bundan da hiç kuşkum yok” dedi.

    Memleket Hareketi başlatan Muharrem İnce, Ankara’da evinin yakınında parkta yürürken DHA’nın sorularını cevapladı. Türkiye’de pandemi nedeniyle zor bir dönem yaşandığını, işletmelerin kapalı olduğunu, insanların zor durumda olduklarını belirterek, “Böyle bir ortamda muhalefetin bangır bangır olması lazım, bütün sokakları, caddeleri, medyayı ayağa kaldırması lazım muhalefetin. Ne yazık ki muhalefet kendi derdine düşmüş. İnsanlar aç, muhalefet belediyelerdeki yolsuzluklarla, partideki tacizlerle gündeme geliyor; buna üzülüyorum, hatta utanıyorum; böyle bir ortamda muhalefetin insanlara bir umut olması lazım, umutları yeniden yeşertmesi lazım, umut aşılaması lazım. Bunların hiçbirisi olmuyor. 2002’de bu millet ne yaptıysa ben bunun aynısını yeniden yapacağını düşünüyorum. İktidarını, muhalefetini hepsini birlikte göndereceğine inanıyorum. Onun için biz her siyasi partiden destek görüyoruz. Ve kısa süre içerisinde de bunu gerçekleştireceğiz zaten” dedi.

    ‘BU KAFAYLA GİDERSE PARTİYİ BARAJA TAKTIRIRLAR’

    İnce, CHP Maltepe İlçe Başkan Yardımcısı Umut Karagöz’ün cinsel taciz, CHP Menemen Belediye Başkanı Serdar Aksoy’un yolsuzluk soruşturması kapsamında tutuklanmaları ile ilgili şöyle konuştu:

    “Ben bu partiye 40 yılımı verdim. Çok üzülüyorum. CHP yönetimini basiretsizlik içerisinde görüyorum. Yani durumu yönetemiyorlar. Zamana bırakıyorlar. Yani ‘Bırakın soğusun, çürüsün’; ama bu olay çürüsün diye beklerken partiyi çürütüyorlar; bu tür olaylarda anında neşter atmak lazım. Menemen Belediye Başkanı, 20 yıldır belediye başkanıydı. Aday yapmadınız. Niye? Muhalif diye. İşte yerine getirdiniz, rezil oldunuz. Oysa geçmişte eski belediye başkanı Tahir Şahin hiç unutmuyorum Deniz Baykal döneminde genel merkezin kapısına gelip kırmızı kart göstermişti. Sonra 2009 yılında adaylık söz konusu olduğunda Genel Merkezi o kadar sert eleştiren Tahir Şahin’i yeniden aday yapmıştı CHP yönetimi. Sağduyu vardı partide. Kazanmaya bakıyorlardı; oysa şimdi bir militan anlayış içerisinde CHP yönetimi. Onlardan değilseniz, onları desteklemiyorsanız belediye meclis üyesi yapmazlar sizi. Bu kafayla giderlerse partiyi baraja taktırırlar. Bundan da hiç kuşkum yok.”

    ‘ALİ MAHİR BAŞARIR ACEMİLİK YAPMIŞTIR’

    CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın Türk Silahlı Kuvvetleri’ne ilişkin sözleriyle ilgili de İnce, “Aslında Ali Mahir Başarır’ın ne demek istediğini anlıyoruz. Söylemek istediği şey Tank Palet Fabrikasıdır. ‘Tank Palet fabrikası Ordu’nun malıdır; onu sattınız’ demek istiyor. Ama ifadelerini düzgün anlatamıyor. Yani Türk Ordusu’nun başına çuval geçirildiğinde sesini çıkaramayanlar, Türk Ordusu’na kumpas kurulurken ‘Ben o davanın savcısıyım’ diyenler, şimdi kahramanlık taslıyorlar. Ali Mahir derdini düzgün anlatamamıştır. Acemilik yapmıştır. Ama buradan Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da ekmek çıkmamalıdır. Ordu, 12 Eylül’de darbe yaptı, ihtilal yaptı, işkence yaptı bizim arkadaşlarımıza. Ama bizim orduya karşı bir kinimiz yoktur, olamaz. Çünkü biz sorunlu bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu coğrafyada ordumuz hep güçlü olmalıdır. Orduyu incitmemeliyiz, sahip çıkmalıyız, ordu hepimizin ordusudur” ifadelerini kullandı.

    ‘BUNLAR AYAKÜSTÜ KONUŞULACAK ŞEYLER DEĞİL’

    İnce, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na suikast iddiası ile ilgili de

    “Geçmişte Bülent Arınç’a suikast olacak diye FETÖ’cü teröristler bu memleketin Kozmik Odası’na girdiler. Bu milletin en gizli yerine girdiler. Yani bunlar ayaküstü konuşulacak şeyler değil. Ekrem İmamoğlu önemli bir siyasetçidir. Korunmalıdır. Ciddi bir olaydır. Ama bunlar ayaküstü konuşulacak konular değil. Bunu medya önünde tartışmanın doğru olmadığını düşünüyorum. Ben yıllardır devlet tarafından korunan birisi olarak bunu daha sakin daha sağduyulu; buradan bir siyasi tartışma olmaması lazım. Türkiye’de bir terör gerçeği vardır. Uzunca bir süre vardır. Pek çok siyasetçi, şöhretli kişi bu tehdit altındadır. Bunu ciddiye almak lazım, bunu bir devlet ciddiyeti ile konuşmamız lazım, siyasetçi kimliği ile değil” dedi.

    ‘DEVLETE GÜVENMEK LAZIM’

    Muharrem İnce, 2018 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçiminde kendisiyle ilgili suikast ihbarlarının olduğu iddiasına yönelik de, “Devlete güvenmek lazım. Ben ülkeyi karış karış geziyorum. Her gittiğim ilde il sınırında polis beni alıyor; arkamızda bir polis önümüzde bir polis bir başka ile devrediyorlar. Hiçbir aksama olmuyor. Benim bu konuda en ufak bir şikayetim olmadı. Hatta zaman zaman üzülüyorum ‘devlete masraf ettiriyoruz’ diye. Çünkü benzin, mazot yanıyor. O personel orada kullanılıyor. Bu konuda devleti yönetenler muhalefeti de korumak zorundadır. Zaten demokrasi böyle bir şeydir. Bu konuları siyasi tartışmaların dışında tutmamız lazım” değerlendirmesinde bulundu.

    ‘BİZ 50 ARTI 1’İ HEDEFLİYORUZ’

    İnce, koronavirüs salgını nedeniyle şu an il gezilerini iptal ettiklerini ifade ederek, “Hatta bugün Avanos’ta olacaktık. Onu da iptal ettik. Komisyonlarımız var. Bu komisyonlarda Zoom üzerinden arkadaşlarımız çalışmalarını yürütüyor. Ben de zaman zaman onlara katılıyorum. İlgili komisyonlarımız; tarım komisyonu, eğitim komisyonu, sağlık komisyonu ciddi bir program üzerinde çalışmalarını yapıyorlar. Arkadaşlarımız çalışıyor; Türkiye’nin sorunlarına çare üretmek için, Türkiye’nin sorunlarını çözmek için, Türkiye’yi yönetmek için. O iddiadayız biz. Yani ‘yüzde 2’lik 3’lük bir parti kuralım’ gibi bir iddiamız yok. Biz 50 artı 1’i hedefliyoruz. Özgüvenli bir şekilde yola çıkacağız. Ve milletin önüne bir seçenek sunacağız. Bunu başaracağımıza inanıyorum. Toplantılarımızı bu ayın 15’ine kadar biraz askıya aldık. Teknolojiden yararlanarak çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diye konuştu.

    İnce, partinin logosunun ne olacağı sorusu üzerine de “Bunların üzerinde arkadaşlar çalışıyorlar. Zamanı geldiğinde açıklayacağız” dedi.

  • Türkiye’ye huzuru ve demokrasiyi getirmeye kararlıyız

    Türkiye’ye huzuru ve demokrasiyi getirmeye kararlıyız

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ”Ne yaparlarsa yapsınlar, güzel Türkiye’mize huzuru ve demokrasiyi getirmeye kararlıyız. Dostlarımızla beraber, arkadaşlarımızla beraber biz bu güzel ülkeye demokrasiyi getireceğiz” dedi.

    CHP lideri Kılıçdaroğlu, Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal’ı makamında ziyaret etti. Liderler, 1 saat süren görüşmenin ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı. Kılıçdaroğlu, kendisini ağırladığıkları için Uysal’a teşekkür ederek, “Sayın genel başkan ve arkadaşları ile beraber Türkiye’nin içinde yaşadığı sorunları hem karşılıklı dillendirdik hem de kendi çözümlerimizi karşılıklı olarak aktardık. Türkiye’nin sorunları var; doğru. Geldiğimiz, ziyaret ettiğimiz parti demokrasiyi savunan, demokrasinin güçlenmesi açısından mücadele eden saygı değer bir parti, tarihsel kökleri olan bir parti. Demokrasiyi hepimiz savunuyoruz ve demokrasi için hepimiz mücadele ediyoruz” dedi.

    ‘DOSTLARIMIZLA BERABER BU ÜLKEYE DEMOKRASİYİ GETİRECEĞİZ’

    CHP lideri Kılıçdaroğlu, Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) tarafından televizyon kanalına, CHP Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın katıldığı programdaki Türk ordusuna yönelik sözleri nedeniyle verilen cezayı anımsatarak, şunları söyledi:

    “Bir televizyon kanalına RTÜK tarafından ağır yaptırımların uygulanmasını demokrasi açısından asla kabul etmiyoruz. Eğer siz bağımsız bir yayın organını, özgür bir yayın organını, yasalara aykırı olarak en ağır şekilde cezalandırırsanız bu doğru değildir, doğru olmaz. Dünyaya ‘Bizde demokrasi vardır’ algısını yerleştiremezsin. Tam tersine baskıcı, otoriter bir yönetimin olduğu algısını güçlendirmiş olursunuz. Medyanın özgür olması lazım ama benim gördüğüm kadarıyla sözünü ettikleri hukuk reformu bu galiba. Yasaları beğenmedikleri medya organları üzerinde acımasızca uygulamak. Bürokratlar aracılığı ile uygulamak ama ne yaparlarsa yapsınlar; bu ülkeye demokrasiyi getirmeye kararlıyız. 83 milyon vatandaşıma ifade edeyim; özellikle AK Parti’ye oy veren kardeşlerime ifade edeyim: Ne yaparlarsa yapsınlar, güzel Türkiye’mize huzuru ve demokrasiyi getirmeye kararlıyız. Dostlarımızla beraber, arkadaşlarımızla beraber biz bu güzel ülkeye demokrasiyi getireceğiz.”

    ‘NİYE ULAŞAMADILAR?’

    Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin “Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz hafta ‘Bu ülkede Kürt sorunu yoktur’ ifadelerini kullandı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna şöyle yanıt verdi:

    “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a göre zaten Türkiye’de hiç sorun yok ki. Hangi sorun var Türkiye’de? Cumhurbaşkanı Erdoğan’a göre kahvecinin sorunu yok, esnafın sorunu yok, sanayicinin sorunu yok. Akdeniz’de gemimiz basıldı, 5 saat cevap alamadılar. Ben şu soruma hala cevap alamadım; gemimizde arama yapılırken bildiriyorlar, 5 saat Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden haber alınamıyor. Niye ulaşamadılar? 4 saat ulaşamıyorlar, 5’inci saatte ise Roma Büyükelçisi’ni arıyorlar; ‘Biz bu Türkiye’yi arıyoruz, kimse çıkmıyor telefona, biz gemide arama yapacağız, kuralımız budur; ne diyorsunuz?’ diye. Roma Büyükelçisi de ulaşamıyor. Çünkü her şey bir kişiye bağlanmış vaziyette.”

    ‘TÜRKİYE’NİN TERÖRDEN ARINMASI LAZIM’

    CHP lideri Kılıçdaroğlu, bir soru üzerine, hiçbir milletvekilinin terörist cenazesine katılmasını doğru bulmadığını belirterek, “Her zaman, her yerde bunu söylerim. Terörist insanlık suçu işler. Teröriste karşı, terörizme karşı bütün siyasi partilerin ortak tavır takınması gerektiğine inanırım. Terör konusunda en büyük acıyı çeken Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin terörden arınması lazım, terörü yok etmesi lazım” dedi.

  • CHP’li Özel: “RTÜK cezası Habertürk’e ‘Sakın ha gazetecilik yapma’ cezasıdır”

    CHP’li Özel: “RTÜK cezası Habertürk’e ‘Sakın ha gazetecilik yapma’ cezasıdır”

    CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, “Biz, Genelkurmay Başkanı ile polemik yapmayız. Genelkurmay Başkanı’nın sıcak siyaset alanına girmemesi lazım. Onun, oraya çekilmemesi lazım. Buna sivil toplumun, meslek örgütlerinin, sendikaların alet edilmemesi lazım. Görüntü 28 Şubat’ı hatırlatır. Şimdi oraya Türkiye’yi savurmak doğru değildir.” dedi.

    Özel, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’ne dikkati çekerek, engellilerin, engelli istihdam kotasının yüzde 6’ya çıkarılmasını, batı ülkelerinde olduğu gibi destekli istihdam seçeneklerinin yürürlüğe konmasını istediklerini anlattı.

    Engellilere maaş bağlanırken, ailenin gelirine değil, engellinin gelirine bakılarak yapılmasının talep edildiğini aktaran Özel, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un tüm engelli derneklerinin temsilcilerini davet etmesi ve sorunlarını dinlemesi gerektiğini bildirdi.

    “RTÜK cezası Habertürk’e ‘Sakın ha gazetecilik yapma’ cezasıdır”

    Özel, Radyo ve Televizyon Üst Kurulunca (RTÜK), CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın konuk olduğu programda, Türk ordusuna yönelik ifadelerini yayımlayan Habertürk televizyonuna 5 kez program durdurma ve en üst sınırdan idari para cezası müeyyidesi uygulanmasına ilişkin de “Türkiye’de izlenebilen bin 780 kanal var. Habertürk, Berat Albayrak’ın istifasını veren 5 kanaldan biri. Diğerleri, Halk TV, Tele 1, KRT ve Bloomberg. Damat Albayrak, istifa edince buna 3 maymunu oynamayıp, gazetecilik yaptığı için Habertürk’e had bildirme, zapturapt altına alma ve ceza kesip Habertürk’ü giyotinin altında tutma, Habertürk’e ‘Sakın ha gazetecilik yapma’ cezasıdır.” değerlendirmesinde bulundu.

    RTÜK tarafından 29 Kasım’da konuya ilişkin yapılan açıklamaya işaret eden Özel, “İhsas-ı rey. 2 Aralık’ta karar veriyor ama internete koyduğu açıklamadan ne yapacağı zaten belli. Böyle şey mi olur? Görevin gereğince soruşturma başlatırsın. Sonra karar verirsin. RTÜK üyeleri niye toplanıyor?” diye sordu.

     “Anayasa Mahkemesine üye olarak seçecek”

    Anayasa Mahkemesine üye seçiminin Kovid-19 nedeniyle 17’e Aralık’a ertelendiğini belirten Özel, “17 Aralık’ta Kovid-19 bitecek çünkü. İddia o ki İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığından Yargıtaya atanan İrfan Fidan, makbul İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı ne istedilerse yapıyor, onu aldılar Yargıtaya atadılar. Bu seçimi bugün yapsalar olmuyor. Yargıtayda bir süre görevini yaptırıp, Anayasa Mahkemesine (AYM) üye olarak seçecek. Tanıdık mı, tanıdık. AYM Raportörü Alparslan Altan’ı Ulaştırma Bakanlığına müsteşar yapıp, bir gün tutup alıp, AYM üyesi yapmışlardı. 15 Temmuz’dan sonra FETÖ’den alınan 2 üyeden biri. Neymiş, taktikler hep FETÖ taktikleriymiş. Neymiş, terör örgütünün biri gitmiş ama hangi etki örgütü şu an yönetiyorsa, yarın altından ne çıkacak bilmiyoruz ama örgütlü bir kötücül aynen devredeymiş. Atamazsanız deriz ki ‘İddiamız, şüphemiz boşa çıktı’. Utandırın bizi.” diye konuştu.

    “Uzlaşı haftası yapılamadı”

    Meclis’in, AK Parti’nin grup önerisiyle bugün kapanacağını anlatan Özel, sonra bütçe görüşmelerinin başlayacağını ardından da tatil olacağını söyledi.

    Uzlaşı haftası yapılamadığını kaydeden Özel, “Esnaflar kan ağlıyor, ertelenen borçlar var, verilen kredilerin taksitleri geldi, gidiyorlar. Esnaflara, pandemi nedeniyle bir sürü ek destek verilmesi lazım, gidiyorlar. Sicil affı çıkarmadan gidiyorlar. ‘Pandemi süresince kiralarda stopajı kaldıralım’ diyoruz, gidiyorlar. ‘AVM’ler şimdi tamamen kapanmalı ama esnaf için de normalde haftanın en az bir günü kapalı kalmalı’ diyoruz, yapmadan gidiyorlar. ‘SGK primleri, işyerlerinin kapalı olduğu dönemlerde, devlet tarafından ödenmeli, ayrıca çalışanlara en az asgari ücret verilmeli’ diyoruz, yapmadan gidiyorlar. Sağlık çalışanları perişan oldu. Ölenler var, şehit sayılmalı. Yerlerine görev yapmak isteyen kahramanlar var, hepsi birden atanmalı. Mevcut kadroların dinlenmesi için yeni sağlık çalışanı şart. Gerekirse belli yerleri 14 gün çalıştır, 14 gün karantina uygulamasıyla sağlık ordusunu hep sağlıklı tutup hem de o bulaş riskini, o zincirden onları koparmak için yedek güç şart. ‘Sağlıkçıları atayın’ diyoruz, atamadan kapıyorlar.” ifadelerini kullandı.

    “Orduyu, sıcak tartışmanın içine çekilmesine alet ediyorlar”

    Sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve TSK komuta kademesine destek ziyaretinde bulunması konusunda da Özel, şu görüşlerini paylaştı:

    “Orduyu, sıcak tartışmanın içine çekilmesine alet ediyorlar. Bu görüntüler doğru değil. Dün Genelkurmay Başkanı’na samimi talebimizi ilettik. ‘Sen, sakın sıcak siyasete girme, orada dur paşam’ dedik.”

    Toplumun tüm kesimlerinden tebrikler aldıklarını anlatan Özel, “Biz, Genelkurmay Başkanı ile polemik yapmayız. Genelkurmay Başkanı’nın sıcak siyaset alanına girmemesi lazım. Onun, oraya çekilmemesi lazım. Buna sivil toplumun, meslek örgütlerinin, sendikaların alet edilmemesi lazım. Görüntü 28 Şubat’ı hatırlatır. Şimdi oraya Türkiye’yi savurmak doğru değildir.” değerlendirmesinde bulundu.

    “Olmaz Sayın Şentop, bu yakışmaz”

    TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına işaret eden Özel, gerçek enflasyonlar yüzde 40’lardayken, TÜİK’in hesabına göre bile yüzde 14 olmuşken, hükümetin yeni açıkladığı ekonomik paketin “çöp” olduğunu iddia etti.

    Memur, emekli ve işçilere verilecek zamların gerçek enflasyona göre mi yapılacağını soran Özel, verilecek zammın son 6 aydaki enflasyonu bile karşılamayacağını savundu.

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik Alaattin Çakıcı’nın bir tehditte bulunduğunu hatırlatan Özel, buna ilişkin tek açıklamanın, AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan’ın, soruşturmanın başlatıldığına yönelik yaptığı açıklama olduğunu söyledi.

    Savcılığın bile bir basın bülteni geçmediğini kaydeden Özel, “Bülent Turan, rüyasında gördüyse, biz Bülent Turan’ın rüyasına inanıyoruz. Böyle devlet yönetimi olmaz. Ana muhalefet partisi liderine hakaret eden kişiye ‘Soruşturma açtım’ diyorsun. Hangi aşamada, hiçbir bilgi yok. Bu bilgiyi talep ediyoruz.” dedi.

    TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un, önceki Meclis başkanlarına göre bir aktivizm içinde olduğunu belirterek, “Meclis Başkanı adından ne kadar çok söz ettirirse, bu iyi bir şeydir Meclis için. Ama Sayın Şentop, her konuda konuşup bazı konularda susmayacak. Bu doğru değil.” diye konuştu.

    Şentop’un İskeçe Müftüsü Ahmet Mete’ye yönelik tehdit ile ilgili açıklamasını hatırlatan Özel, “Sayın Şentop’un yapması da doğru. Sayın Şentop, ana muhalefet partisinin, bu Meclis’in ikinci partisinin genel başkanına, bir mafya bozuntusu, olabilecek en ağır tehditleri, hem de öyle asansöre yazıp kaçarak değil, açık açık el yazısıyla mektup yazarak iki kere yaptı. Buna niye susuyorsun? Sus pus bir Meclis Başkanı olsan bu akla gelmez. Ama uçan kuşa konuşuyorsun, böyle bir meselede susuyorsun. Olmaz Sayın Şentop, bu yakışmaz.” yorumunu yaptı.

    İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, terör örgütlerinin bir hedefinin de kendilerinden mümkün olduğunca söz ettirmek olduğuna yönelik açıklamasına işaret eden Özel, “Vallahi çok doğru. Ama Sayın Soylu, 31 Mart seçimlerinden önce ve 23 Haziran İstanbul seçimlerinde yalvardım size. Ne kadar terör örgütü adı biliyorsanız, siz, genel başkanınız, MHP Genel Başkanı, sürekli terör örgütlerini anıp anıp, ‘CHP kazanırsa bunlar gelecek’, ‘Ekrem kazanırsa İSPARK’ı şu terör örgütüne verecek’, ‘Ankara’yı CHP kazanırsa, su faturalarını şu terör örgütü dağıtacak’ dediniz. O zaman dedim ki; ‘Terör örgütlerinin adını anmayın, reklamını yapmayın’. Bugün o noktaya gelmiş.” ifadelerini kullandı.

  • Kılıçdaroğlu’na 500 bin liralık manevi tazminat davası

    Kılıçdaroğlu’na 500 bin liralık manevi tazminat davası

    Son Dakika Haber: Cumhurbaşkanı Erdoğan, grup toplantısındaki ifadeleri nedeniyle CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na 500 bin liralık manevi tazminat davası açtı.

    Avukatı Hüseyin Aydın aracılığıyla Ankara Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan davada 500 bin lira manevi tazminat talep edildi.

    Mahkemeye sunulan 23 sayfalık dilekçede, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmasına yer verilirken, “Davalı konuşmasında Sayın Cumhurbaşkanımızın kişilik haklarını ihlal edecek nitelikte Sayın Cumhurbaşkanımızı “KATAR FİRMASINDAN TALİMAT ALMAKLA, TEFECİLERE PARA YEDİRMEKLE, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİ ESİR ALMAKLA, SÖMÜRGECİ OLMAKLA, TEFECİLERE EL AVUÇ AÇMAKLA ve ÖNLERİNDE DİZ ÇÖKMEKLE, ÜLKE İÇİN MİLLİ GÜVENLİK SORUNU OLMAKLA, FETÖ İLE İŞBİRLİĞİ YAPARAK ORDUYA KUMPAS KURMAKLA, EMPERYAL GÜÇLERİN ARZULARINI YERİNE GETİRMEKLE, DEVLETİN KOZMİK ODASINI FETÖ’NÜN UNSURLARINA AÇMAKLA, DEVLET SIRLARINI FETÖ’YE VERMEKLE, VATAN İHANET ETMEKLE” itham etmiş ve Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik “CAHİL, HAİN, TAKOZ” şeklinde söylemlerde bulunmuştur” denildi.

    Dilekçede Kılıçdaroğlu için “Eleştiri ile hakaret arasındaki farkı idrak edemediği gibi, Sayın Cumhurbaşkanımıza hakaret etmeyi alışkanlık haline getirmiştir” ifadeleri kullanılırken, “Davalının konuşmasında ileri sürdüğü hususların tamamı gerçek dışıdır. Bu iddialarla ilgili olarak daha önce çeşitli vesilelerle açıklama yapılmış, iddiaların haksız ve mesnetsiz olduğu vasat zekâya sahip bir kişinin anlayabileceği şekilde izah edilmiştir. Ancak aynı iddiaların tekrarlanmasından anlaşılacağı gibi davalı, gerçeklerle yüzleşmek yerine inandığı yalanların konforunda yaşamayı sürdürmeyi tercih etmektedir. Bu nedenle davalının konuşmasında geçen haksız ve mesnetsiz iddialarıyla ilgili olarak tek tek cevap vermeye gerek görülmemiştir. Ancak bu vesileyle şunu ifade etmek gerekir ki gerçeklerin bu ölçüde çarpıtılması, yalanın bu kadar rahat ifade edilebilmesi, hakaret ve iftiranın bu denli olağanlaştırılması geçmişte örneklerini pek çok kez müşahede ettiğimiz bir FETÖ ahlakıdır. Bu ahlakın, ana muhalefet partisi liderinde şahsında tecessüm etmesi ülkemiz için büyük talihsizliktir” ifadelerine yer verildi.

  • “Kılıçdaroğlu Türkiye’nin milli güvenlik sorunu haline gelmiştir”

    “Kılıçdaroğlu Türkiye’nin milli güvenlik sorunu haline gelmiştir”

    AK Parti Grup Başkan Vekili Cahit Özkan, “CHP’nin beyin ölümü gerçekleşmiş, başındaki bay Kemal de Türkiye’nin bir milli güvenlik sorunu haline gelmiştir. CHP, 2023 seçimlerinde tarihin tozlu sayfalarında yer alacaktır” dedi.

    AK Parti’li Özkan, TBMM’de düzenlediği basın toplantısı ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmaya tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef aldığını söyleyen Özkan, “Bugün bay Kemal, kir akan siyasetine yenilerini, Sayın Cumhurbaşkanı’mızı hedef alarak maalesef sürdürmüştür. Peygamber ocağı Silahlı Kuvvetler’imize hakaret eden, ruhunu satmış sözde vekilinin ahlaksız saldırılarını perdelemek için bay Kemal, Sayın Cumhurbaşkanı’mızı hedef almıştır. Bay Kemal, batsın senin hakaretlerin, batsın senin siyasetin. Seni ve dostlarını milletimizin yılmaz ferasetine havale ediyoruz. Milletimiz 2023’te bu hastalıklı siyasete gereken cevabı vererek sandığa gömecektir” dedi.

    ‘CHP’NİN BEYİN ÖLÜMÜ GERÇEKLEŞMİŞ’

    “Biz milli orduya FETÖ’nün kumpaslarını deşifre ederken, bunun mücadelesini verirken siz neredeydiniz?” diyen AK Parti’li Özkan, “CHP’nin beyin ölümü gerçekleşmiş, başındaki bay Kemal de Türkiye’nin bir milli güvenlik sorunu haline gelmiştir. Beyin ölümü gerçekleşen CHP, inşallah milletimizden hak ettiği cevabı alacak ve 2023 seçimlerinde tarihin tozlu sayfalarında yer alacaktır” diye konuştu.

  • Bahçeli, CHP’yi hedef aldı

    Bahçeli, CHP’yi hedef aldı

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Bir CHP milletvekilinin kalkıp Türk ordusuna ‘satılmış’ demesi bize göre hesabı sorulması gereken şerefsizliktir, kepazeliktir, Türkiye husumetinin kök salmasıdır. Kahraman Türk ordumuzun satılan, satılmış görülen yeri neresidir?” dedi.

    MHP lideri Bahçeli, TBMM’de partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmasında ilk olarak, Avrupa Şampiyonu olan Ritmik Jimnastik Grup Milli Takımı’nı tebrik etti. Bugün kadınların hayatın her yerinde, her sahasında olduğunu söyleyen Bahçeli, “Bütün kadınlarımızın çehresi ışıklı, üstelik bakışları, aydınlık yarınların müjdesiyle doludur. Kadınlarımız göz nurudur, baş tacıdır, üzerinde yaşadığımız vatan coğrafyasının yükünü bir sevdayla omuzlayan aziz millet varlığının ana direği, ana yüreği, ana fikridir” dedi.

    ‘CHP’YE OY VEREN KARDEŞLERİMİZ HAYAL KIRIKLIĞI İÇİNDEDİR’

    Bahçeli, CHP’nin Türkiye’ye cephe almış bir siyaset ayıbı olduğunu belirterek, “Bizim CHP’yle sorunumuz Türkiye’yle sorunu olduğu içindir. Bizim CHP’yle sorunumuz sakat ve sancılı politikalarıyla ilgilidir. Geçen hafta, bir bakıma CHP’ye oy vermeyen öğretmenlerimizi aşağılayan, onlara öğretmen demeyen Kılıçdaroğlu’nun, sorarım sizlere neresi demokrattır? Öğretmene, işçiye, memura, esnafa, emekliye, sanayiciye, işsize, çiftçiye verdiği oy kadar kıymet yükleyen bir siyasi zihniyetin samimiyetinden, insan sevgisinden, müşfik ve muhik muamelesinden söz etmek mümkün müdür? CHP’nin kumaşını kesen kesmiş, tarlasını süren çoktan sürmüştür. CHP’ye oy veren kardeşlerimiz hayal kırıklığı içindedir. Onlara karşı yapılan haksızlıklar, saygısızlıklar diz boyudur. ABD’ye ‘demokrasimize müdahale edin’ çığırtkanlığı yapan bir CHP’nin neresi doğrudur? Türkiye’yi yalanlarla dışarıya jurnalleyen bir CHP’nin nesi düzgün, neresi dürüsttür?” diye konuştu.

    ‘TÜRK ORDUSUNUN SATILAN YERİ NERESİDİR’

    Bahçeli, CHP Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın Türk ordusuna yönelik sözlerine tepki göstererek, şöyle konuştu:

    “Yine bir CHP milletvekilinin kalkıp Türk ordusuna ‘satılmış’ demesi bize göre hesabı sorulması gereken şerefsizliktir, kepazeliktir, Türkiye husumetinin kök salmasıdır. Kahraman Türk ordumuzun satılan, satılmış görülen yeri neresidir? Terörle mücadelesi mi satılmıştır? Millet ve kanun ordusu oluşu mu satılmış görülmektedir? Fırat Kalkanı’ndan Zeytin Dalı Harekâtı’na, Barış Pınarı Harekâtı’ndan Pençe Operasyonları’na kadar ova ova, dağ dağ, mağara mağara, şehir şehir, deyim yerindeyse köşe bucak hainleri arayan, sonra bulan, bulduktan sonra da imha eden kahramanlar mı satılmıştır? Sınırımızda nöbetçi, gökyüzümüzde kartal, gönlümüzde şükran, dileğimizde dua, dilimizde Peygamber ocağı, tarihte muzaffer bahadırlık olan kahraman Türk askeri mi satılmıştır? Orduya satılmış demek, bedelsiz satılmışlığın, uşaklığın aleni beyanıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifadesiyle bu zehirli ve zillet CHP anlayışına diyorum ki; askere düşmanlık, düşmana askerliktir. CHP’nin kutuplaşmadığı, kurcalamadığı, kaşımadığı, kanatmadığı, karıştırmadığı geriye ne kalmış ne bırakılmıştır?”

    ‘CHP MİLLİ GÜVENLİK MESELESİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR’

    “Doğu Akdeniz’den Afrika içlerine, Suriye’den Katar’a, Dağlık Karabağ’dan Irak’a, Afganistan’dan Kıbrıs’a kadar kahramanlarımızın varlığı, CHP’nin, İYİ Parti’nin, HDP’nin, SP’nin ve bilumum çıkar ortaklarının uykularını kaçırıyor” diyen Bahçeli, Batı’nın oyunlarına ses çıkaramayanların, Katar’la yatıp, Katar’la kalktığını söyledi. Bahçeli, şöyle konuştu:

    “Boşa kürek çekiyorlar, boşuna çırpınıyorlar. Bilhassa Türkiye hak ve menfaatlerini muktedir şekilde savundukça Kılıçdaroğlu’nun gözüne perde, gönlüne peçe iniyor. CHP, sokakları tahrik etmiş, vatandaşlarımızı istismara yeltenmiş, fakat başaramamıştır. Sendikaları, sivil toplum kuruluşlarını manipüle etmiş, ne var ki sonuç alamamıştır. Uluslararası toplumu, küresel kuruluşları, husumet lobilerini kışkırtmış, velakin emeline muvaffak olamamıştır. Şimdi de sırayı Türk askeri mi almıştır? Türkiye Cumhuriyeti, pastane liberallerinin, meyhane devrimcilerinin, arada poşu takan, derede mekap giyen, tepeye varınca mermiyi yiyen kanlı bölücülerin, köşeleri kaybolmuş tatlı su kurnazlarının, pos bıyıklarıyla doymayan kursaklarıyla boğazın iki yanına tutunmuş küreselcilerin eline, emeline, heveslerine, hedeflerine terk edilemez, Allah’ın izniyle de terk edilmeyecektir. Artık öyle bir noktaya gelinmiştir ki ismini saydıklarımın çatı ve çıkar örgütü haline gelen CHP bir milli güvenlik meselesine dönüşmüştür. İşte zillet budur. İşte hezimet budur. İşte dalalet, işte cehalet bu kirli anlayışla mündemiçtir.”

    ‘FRANSA, TARİHİN YANLIŞ TARAFINDADIR’

    Bahçeli, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un iç siyasette sıkıştıkça, Türk ve İslam düşmanlığının dozajını sürekli artırdığını belirtti. Fransa’nın Doğu Akdeniz, Libya, Suriye, Dağlık Karabağ ve Afrika’da Türkiye’nin karşısında olduğunu belirten Bahçeli, “Türkiye hakkın yanındadır, haklının yanındadır, hakikatin yanındadır. Fransa’nın yanında olduğu da terör örgütleri, kanlı şebekeler, bölücü mihraklar, paramiliter gruplar, denizlerde yan kesicilik yapan korsanlardır. Özgürlük diyorlar, eşitlik diyorlar, kardeşlik diyorlar, bunların hepsini göre göre, göstere göstere çiğniyorlar. Fransa Senatosu’nun Dağlık Karabağ ile ilgili hükümsüz, geçersiz ve kağıt parçasından farksız kararı Türklüğün ayakları altındadır. Neymiş, Senato, Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’ni küstahça tanıyormuş. Bu konuda Fransa hükümetine de akıl ve hukuk dışı bir tavsiyede bulunuyormuş. TBMM’de grubu bulunan dört siyasi partinin Fransa Senatosu kararına sert ve isabetli tepkisi kayda değer ve takdire şayan bir duruşun belgesidir. Ermeni sevdası nükseden Fransa her zaman olduğu gibi, tarihin yanlış tarafındadır. Bu Fransızlar ister kabul etsinler, ister etmesinler, ister sevsinler ister sevmesinler, Dağlık Karabağ Azerbaycan toprağıdır, Karabağ Türk’tür, Karabağ ebediyen Türk yurdudur” dedi.

    ‘KİMLERİN HAFTER’İ DESTEKLEDİĞİ ORTADADIR’

    Bahçeli, İrini Harekatı kapsamında, bir Alman fırkateyninin hiçbir hukuk kuralıyla hiçbir dostluk ilkesiyle bağdaşmayacak şekilde Türk bandıralı bir ticaret gemisine baskın düzenlediğini anımsatarak, şunları kaydetti:

    “Türkiye’nin AB ile karşılıklı saygı ve eşit haklara dayalı diyaloglarını canlandırmak için sıcak mesajlar verdiği bir dönemde, üstelik 10-11 Aralık 2020 tarihlerinde yapılacak AB Liderler Zirvesi’ne sayılı günler kala, Doğu Akdeniz’de vuku bulan provokasyonun izahı yoktur, ifadesi yoktur, saklanacağı hiçbir kılıf da olamayacaktır. Bu korsan müdahale, muhatap hiçbir devletin yanına bırakılmamalıdır. Libya’ya kimlerin silah sevk ettiği, kimlerin Hafter’i desteklediği malumdur, ortadadır. Uluslararası Deniz Hukuku’nun mihenk taşı olan ticari gemilerin seyrüsefer güvenliği ilkesi yok sayılmıştır. Bize göre İrini Harekatı Doğu Akdeniz’de kurulmuş mayınlı bir tuzaktır. 31 Mart 2020’den bu tarafa devrede olan bu harekatın meşruluk temelleri zayıf, güvenirliği sallantıdadır. Taraf ülkeler akıllarını başlarına devşirsinler, Doğu Akdeniz’de önümüzü kesen kim olursa olsun her ihtimali göze almalıdır, bir yaparken bin düşünmek mecburiyetindedir. Mavi vatana karşı boyun borcumuz neyse yapılması gereken odur. Dileğimiz AB Liderler Zirvesi’nde aklı selimin hakim olması, yaptırım yanlışına üye ülkelerin düşmemesidir. Yine dileğimiz, Doğu Akdeniz’de sağduyunun, yapıcı ilişkilerin, dayanışmanın, eşit ve adil paylaşımın hakimiyet kurmasıdır.”

  • 4 partiden Fransa’ya kınama

    4 partiden Fransa’ya kınama

    AK Parti, CHP, MHP ve İYİ Parti’nin TBMM grupları ortak bildiri yayımlayarak, Fransa Senatosu’nun Yukarı Karabağ ihtilafına ilişkin aldığı kararı kınadı.

    Fransa Senatosu’nun Yukarı Karabağ ihtilafına ilişkin aldığı karara ilişkin AK Parti, CHP, MHP ve İYİ Parti TBMM grup başkanvekillerinin imzasıyla ortak bildiri yayımlandı. Bildiride, “Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasi partiler olarak Fransa Senatosu’nun uluslararası hukuka, ahlaka ve hakkaniyete aykırı bir şekilde, Yukarı Karabağ ihtilafına ilişkin 25 Kasım 2020 tarihinde kabul ettiği kararı en güçlü şekilde kınıyoruz.” ifadelerine yer verildi.

    Fransa Senatosu görmezden gelse de, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 1993 yılında aldığı 822, 853, 874 ve 884 sayılı kararları uyarınca Dağlık Karabağ’ın Azerbaycan toprağı olduğu belirtilen bildiride, Fransa Senatosu’nun almış olduğu kararın uluslararası hukuk açısından yok hükmünde olduğu kaydedildi.

    TBMM Başkanı Prof. Dr. Mustafa Şentop’un imzası ile yayımlanan bildiride şu ifadeler kullanıldı:

    “Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde grubu bulunan siyasi partiler olarak Fransa Senatosunun uluslararası hukuka, ahlaka ve hakkaniyete aykırı bir şe-kilde, Yukarı Karabağ ihtilafına ilişkin 25 Kasım 2020 tarihinde kabul ettiği kararı en güçlü şekilde kınıyoruz.