Etiket: chp

  • CHP, Azerbaycan tezkeresi için kararını açıkladı

    CHP, Azerbaycan tezkeresi için kararını açıkladı

    CHP Sözcüsü Faik Öztrak “CHP her zaman Azeri kardeşlerimizin yanında olacaktır. Dolayısıyla asker gönderilmesiyle ilgili tezkereye olumlu oy vereceğiz” dedi.

    CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP MYK toplantısının ardından kameraların karşısına geçerek açıklamalarda bulundu.

    CHP Sözcüsü Öztrak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Ekonomi, hukuk ve demokraside reform seferberliği başlıyor” açıklamasını ”Bizim 5 yıldır ısrarla söylediğimiz ‘Demokrasi, hukuk, üreten, paylaşan Türkiye’ sözlerini dillerine dolayarak güveni sağlayamazlar” sözleriyle değerlendirdi.

    Öztrak, hükümete corona virüsle mücadele konusunda da eleştiriler yöneltti.

    Faik Öztrak şu ifadeleri kullandı:

    ”Hala parça parça iş yapıyorlar. 65 yaş üzerindeki vatandaşlarımıza yasaklar yeniden başladı. Eğlence mekanları ve restoranlar saat 22.00’den sonra kapatılıyor. Peki, bu işletmelerin ciro kayıpları telafi ediliyor mu? Elbette hayır. Yük yine esnafın omzuna yıkılıyor.”

    Öztrak, Meclis’e sevk edilen Azerbaycan tezkeresini de değerlendirdi.

    CHP’nin her şart ve koşulda, Azerbaycan’ın yanında olduğunu vurgulayan Öztrak, tezkereye ”Evet” oyu vereceklerini açıkladı.

  • Kılıdaroğlu: Oyumuz artmıyorsa sorumlusu biziz

    Kılıdaroğlu: Oyumuz artmıyorsa sorumlusu biziz

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, oylarının bekledikleri ölçüde artmadığını belirterek, “Artmalı mı, artmalı. Oyumuz beklediğimiz ölçüde artmıyorsa sorumlusu kim; sorumlusu biziz. Vatandaş değil” dedi.

    CHP Ekonomi Masası’nın değerlendirme toplantısında konuşan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, toplumun her kesiminin endişe içinde olduğunu ve çıkış aradığını savundu. Hiç kimsenin umutsuzluğa kapılma hakkı olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, “Türkiye’de çözülemeyecek hiçbir sorun da yoktur. Her sorunu akılla, uygulamayla, bilgiyle, birikimle çözmek mümkündür. Önyargılarımızdan arınarak, var olan sorunların üzerine eğilerek, sorunların kaynağına inerek sorunları çözebiliriz. Sorunlar sadece içeriden kaynaklanan sorunlar değil. Türkiye’nin dışa açık ekonomisiyle birlikte sorunlar bir anlamda geniş boyutuyla önümüzde duruyor. Sorunun çözümünde önce bir stratejinizin olması lazım; ‘Ben hangi stratejiden yola çıkarsam sorunu çözebilirim’ diye. O zaman biz öyle bir strateji belirleyelim ki sorunu çözme açısından alacağımız her kararı bu stratejinin içerisine yerleştirebilelim” dedi.

    ‘4 AŞAMALI BİR STRATEJİ OLUŞTURMAK ZORUNDAYIZ’

    Kılıçdaroğlu, 4 aşamalı bir strateji oluşturulması gerektiğini belirterek, “Bunun birinci aşaması; bu ülkede yaşayan herkes ister doğu, ister batı, ister kuzey, ne olursa olsun her vatandaşın önce ihtiyaç duyduğu bir şey var; can ve mal güvenliği. Can ve mal güvenliği ne demektir; ‘Ben rahatlıkla yatırım yapabilirim, ben bunu söylediğim zaman asla zarar görmeyeceğim, malıma da zarar gelmeyecek canıma da zarar gelmeyecek.’ Bunun yolu nedir; katıksız bir demokrasi. Stratejimizin birinci ayağı demek ki ülke de herkesin can ve mal güvenliği sağlanacak. İkinci aşama; Türkiye’nin üretmesi lazım. Her alanda üretmesi lazım. Demokrasi varsa düşünce alanında insanlar bilgi üretecekler. Üniversiteler bilgi üretecek. Üniversitelerden aykırı bir söz çıktığı zaman ‘Vay sen bunu niye söyledin’ denilmeyecek. Onun düşüncesine saygı gösterilecek. Üçüncü ayağı; yarattığımız katma değeri hakça paylaşacağız. Herkesin işi, aşı olacak. Güçlü bir sosyal devleti inşa etmek zorundayız. Dördüncü unsur; sürdürülebilirlik. Ekonomi süratle gelişiyor, Türkiye’nin en az 25-30-40 yıllık planlar yapması gerekiyor. Dünya nereye gidiyor, biz nereye gideceğiz? Buradan bütün iş dünyasına sesleniyorum, sizin dinamizminizi en iyi ben biliyorum” diye konuştu.

    ‘BU ÜLKEDE NE OLUYORSA BİLİYORUZ’

    CHP Ekonomi Masası’nda sanayici, turizmci, esnaf, çiftçi ve eski bürokratların bulunduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

    “Türkiye’yi en temel ve en büyük ekonomik krizden çıkaran kadrolar bizde. Bizim sorunumuz ne? Onu da açık yüreklilikle ifade edeyim, CHP’nin sorunu yaratılmış olan bir algı ‘Efendim CHP gelirse memleketi yönetir mi?’ Hiç kimsenin endişesi olmasın Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bizden daha iyi yönetecek ikinci bir kadro yoktur. Bunu da gayet açık, gayet de net söylüyorum. İğneden ipliğe bu ülkede ne oluyorsa biliyoruz. Önlemler; akılla alınır, bilgiyle alınır, deneyimle alınır. Özel sektörün önündeki bütün engelleri kaldırın; Türkiye’yi uçururlar. Kendisine Türkiye’de alan bulamayan Bulgaristan’a, Macaristan’a, Almanya’ya gidiyor. Neden o iş dünyasının saygın insanına Türkiye’de alan açmıyorsunuz, neden korkutuyorsunuz?”

    ‘SON 10 YILDA EN BÜYÜK DEĞİŞİMİ YAŞAYAN PARTİ CHP’DİR’

    Açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, bir gazetecinin CHP’nin oy oranlarının artmadığına dair son anket sonuçlarının yayınlandığını hatırlatması üzerine, şunları kaydetti:

    “Kaç anket bizim oyumuzun düştüğünü gösteriyor? Bir anket çıktı. Onun dışında hiçbir anket bizim oyumuzun düştüğünü göstermedi. Şu söylenebilir; ‘Oyunuz beklediğiniz ölçüde artıyor mu?’ Hayır. Artmalı mı, artmalı. Oyumuz beklediğimiz ölçüde artmıyorsa sorumlusu kim, sorumlusu biziz. Vatandaş değil. Biz 81 ile esnafla görüşmek için milletvekili gönderdik mi, gönderdik. Sorunları bizzat ayaklarına giderek saptadık mı, saptadık. Başka yapan parti var mı, yok. Vatandaşa güven vermek lazım, doğrudur ama vatandaşa güveni çalışarak vereceğiz. CHP ile ilgili şöyle bir algı daha vardı; ‘CHP hep eleştirir, öneri yoktur’ Bunu defalarca Cumhurbaşkanı Erdoğan da söylerdi, ‘Siz hep eleştirirsiniz’ diye. Ama şunu ifade edeyim ki son 10 yılda en büyük değişimi yaşayan parti CHP’dir.”

    ‘ÇÖZÜM YERİ TBMM’DİR’

    Kılıçdaroğlu, “Daha önce siz Kürt meselesinin çözümünü parlamentoda gerçekleştireceğinizi söylemiştiniz. Bunu somut olarak nasıl çözeceksiniz?” sorusuna şu yanıtı verdi:

    “Türkiye’nin çözülemeyecek hiçbir sorunu yok. Eğer ifade ettiğiniz Kürt sorunu bugüne kadar çözülememişse sorumlusu siyaset kurumudur. Çözüm yeri bellidir. Açık ve net söyledim. Çözüm yeri TBMM’dir. Orada çözülür bu sorun. Bütün partilerin katılımıyla çözülmesi gereken bir sorundur. Her partinin içerisinde de bu sorunun çözümüne katkı verecek bilgi ve birikime sahip milletvekilleri de vardır.”

  • “Bir Türk Almanya’da aşıyı buluyor”

    “Bir Türk Almanya’da aşıyı buluyor”

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Hiç kimsenin endişesi olmasın Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bizden daha iyi yönetecek ikinci bir kadro yoktur. Bunu da gayet açık, gayet de net söylüyorum.” dedi.

    Kılıçdaroğlu, CHP Ekonomi Masasının gerçekleştirilen değerlendirme toplantısına katıldı.

    Toplumun her kesiminin ister esnaf, ister sanayici, ister çiftçi, ister turizmci olsun her kesiminin büyük bir endişe içinde olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bu kesimlerin bir çıkış aradığını söyledi. Hiç kimsenin umutsuzluğa kapılma hakkı olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, Türkiye’de çözülemeyecek hiçbir sorun bulunmadığını vurguladı. Her sorunu akıl, uygulama, bilgi ile birikim ve deneyimle çözmenin mümkün olduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

    “Ön yargılarımızdan arınarak, var olan sorunların üzerine eğilerek, sorunların kaynağına inerek sorunları çözebiliriz. Sorunlar sadece içeriden kaynaklanan sorunlar değil. Türkiye’nin dışa açık ekonomisi ile sorunlar bir anlamda geniş boyutuyla önümüzde duruyor. Sorunun çözümünde önce bir stratejinizin olması lazım. Çok boyutlu olduğunu söyledim. Turizminden sanayine kadar, tarımından tutun esnafına kadar çok boyutlu olduğunu söyledim. O zaman biz öyle bir strateji belirleyelim ki sorunu çözme açısından alacağımız her kararı bu stratejinin içine yerleştirebilirim. Dört aşamalı bir strateji oluşturmak zorundayız. Bunun birinci aşaması şu, bu ülkede yaşayan herkes ister doğu, ister batı, güney, kuzey, Orta Anadolu ne olursa olsun hangi kimlikten hangi siyasi görüşten, hangi inançtan olursa olsun her vatandaşın önce ihtiyaç duyduğu bir şey var can ve mal güvenliği. Bunun altını özenle çiziyorum can ve mal güvenliği ne demektir, ‘Ben rahatlıkta yatırım yapabilirim, rahatlıkta hükümete eleştirebilirim, rahatlıkta düşüncelerimi söyleyebilirim…’ Bu ne demektir ‘Ben bunu söylediğim zaman asla zarar görmeyeceksin’ demektir. Böylece yatırımcı önünü görecek ve yatırım yapacak.”

    İkinci aşama olarak “Ürüten Türkiye” maddesini dile getiren Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin her alanda üretmesi gerektiğini söyledi. Burada üniversitelerin önemine değinen Kılıçdaroğlu, “Üretmek her alanda, kültür alanında, sanat alanında, sanayide, tarımda… Türkiye’nin her alanda üretmesi lazım. Demokrasi ile bir üretimi seferberliği başlatmamız gerekiyor.” ifade etti.

    Tüm sanayici, esnaf, çiftçi, turizmcilere seslenen ve kendilerine oy vermelerini isteyen Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Bize oy verin, altını çiziyorum bizi sevdiğimiz için değil. İktidara geldiğimizde bizi en rahat eleştirebilmeniz için bize oy verin. Derdinizi rahatlıkla ifade edebileceğiniz için bize oy verin. Kimsenin ağzına bant çekmeyeceğiz, herkes çıkacak düşüncesini söyleyecek. Biz de yararlanacağız ondan. Buhrandan çıkmak istiyorsak bunun yolu dediğim dört ayaklı stratejiye hepinizin uyuması gerekiyor. Bunu birlikte yapacağız. Türkiye üretecek ama neyi üreteceğimiz konusunda da önemli bir konu var, neyi üreteceğiz? Devlette liyakatin çökmesi ile beraber devletin temel kurumları da çöktü. Devlet planlama dediğiniz bir kurum kalmadı. Kendi geleceğini planlanmayan bir ülke olamaz. Özel sektörün dinamizmini esas alarak ülkede sağlıklı, tutarlı yeni bir planlama hamlesi başlatmak zorundayız.”

    “Bir Türk Almanya’da aşıyı buluyor”

    Sağlıklı ve tutarlı bir planlama olması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, bununla beraber Türkiye’nin katma değeri yüksek ürün üretme sürecini büyütmesi gerektiğini vurguladı. Kılıçdaroğlu, “Üniversitede hoca bilgiyi üretecek sanayici de o bilgiyi esas alarak katma değeri yüksek ürün üretecek. Türkiye dünyada söz sahibi olacak. Düşünün Türkiye kökenli bir kişi gidiyor Almanya’da aşı buluyor ama o kişi Türkiye’de çalışabilirdi, Türkiye’de üretebilirdi. Eğer bu ülkede üniversiteyi bitirenlerin büyük bir kısmı üniversiteyi bitirenlerin büyük bir kısmı geleceğini yurt dışında arıyorsa bunun tek sorumlusu var o da siyaset kurumudur. Siyaset kurumu topluma gerekli güveni vermek zorunda.” şeklinde konuştu.

    Türkiye’nin kendi bölgesinde de kendi coğrafyasında da dünyanın en güçlü ülkelerinden biri olmak zorunda olduğuna işaret eden Kemal Kılıçdaroğlu, stratejilerinin üçüncü ayağını ise “güçlü bir sosyal devletin kesinlikle inşa edilmesi” olarak tanımladı. Buna herkesin katkı sağlaması gerektiğini bildiren Kılıçdaroğlu, “Bu ne demektir? Türkiye’nin kendi içinde barışını sağlaması demektir.” ifadesini kullandı.

    Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Güçlü bir sosyal devlet inşa etmek zorundayız. Aile Destekleri Sigortası bu bağlamda, bizim yani CHP’nin önerdiği, Uluslararası Çalışma Örgütünün de kendi raporlarında yer alan ve Türkiye’de uygulanması halinde hiç kimsenin aç ve açıkta kalamayacağı bir düzendir. Bunu oluşturacağız, oluşturmak zorundayız. Can ve mal güvenliğini sağladık, demokrasiyi getirdik. Türkiye’de bir üretim hamlesi başlattık. Güçlü bir sosyal devlet inşa edeceğiz, gelir hakça paylaşılacak kişi başına gelir yükselecek, kimse gidip bir başkasına el avuç açmayacak. Sosyal devlet kendi vatandaşına sahip çıkacak, bunun sürdürülebilirliği ise dördüncü unsurdur. Demokrasi süratle gelişen bir kavram Demokrasiyi de büyüteceğiz. ‘Kanun devleti’ idi değil mi bir ara? Şimdi kanun devleti demiyoruz ne diyoruz? ‘Hukuk devleti’ diyoruz. Kanunun üstünde, vicdanı kanaati üstüne koyuyoruz bunu, kimsenin haksızlığa uğramamasını istiyoruz. Demek ki bunun sürdürülebilirliği önemli. Ekonomi süratle değişiyor, gelişiyor. Demek ki ne yapacağız? 5 yıllık planlar, 8 yıllık planlar, bunların hiçbir önemi yok. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en az 25 yıllık, 30 yıllık, 40 yıllık, 50 yıllık planlar yapması gerekiyor. Eğer insanoğlu tekerleği 1 milyon yılda bulmuşsa ve bugün her saniyede birden fazla buluş varsa Türkiye Cumhuriyeti bürokrasinin ve ona yön verecek olan siyaset kurumunun 50 yıllık 100 yıllık planları belirlemesi lazım.”

    CHP Ekonomi Masası’nda alanında uzman kişiler olduğunu da vurgulayan Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, “Türkiye’yi en temel ve en büyük ekonomik krizden çıkaran kadrolar bizde. Bizim sorunumuz ne? Onu da açık yüreklilikle ifade edeyim, CHP’nin sorunu yaratılmış olan bir algı ‘Efendim CHP gelirse memleketi yönetir mi?’ Hiç kimsenin endişesi olmasın Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni bizden daha iyi yönetecek ikinci bir kadro yoktur. Bunu da gayet açık, gayet de net söylüyorum. İğneden ipliğe bu ülkede ne oluyorsa biliyoruz.” açıklamasında bulundu.

    “Özel sektörün önündeki bütün engelleri kaldırın Türkiye’yi uçururlar” diyen Kılıçdaroğlu, kendisine Türkiye’de alan bulamayan yatırımcının yurt dışına gittiğine değindi.

    Ekonomi Masası’nın pandemi nedeniyle yurt gezileri yapamadığını ancak sürecin uzaması nedeniyle gidip halkın sorunlarını dinlemesine karar verdiklerini aktaran Kılıçdaroğlu, Ekonomi Masası üyelerinin önümüzdeki günlerde Türkiye’yi dolaşacağını anlattı.

    Açıklamalarının ardından soruları yanıtlayan Kılıçdaroğlu, CHP’nin kamu-özel işbirliği projelerine ve elektrik dağıtım şirketlerine nasıl baktığının sorulması üzerine, şunları kaydetti:

    “Kamu özel iş birliği projeleri devleti soyan projelerdir. Özel sektörün yatırım yapmasından yana hiçbir endişemiz yok. Özel sektörün dinamizminden hiçbir endişemiz yok ama maliyetini bilmediğimiz, kendilerine dolar endeksi garantilerin verildiği ve bütçe açısından bugün olmasa bile önümüzdeki en azından 2-3 yıl sonra büyük bir kara delik oluşturacağı bir yapıyı doğru kabul etmeyiz. Buna karşıya çıkan özel sektör var mıdır? Ülkesini düşünen, yatırım yapan, gelir elde eden, istihdam yaratan hiçbir özel sektör mensubunun buna karşı çıkacağına inanmıyorum. Çünkü ondan alacağım vergiyi 5 kişiye vereceğim. Yani yüz binlerce kişiden alacağım vergi 5 kişiye vereceğim. Bu adalet midir? Hayır. Kamulaştıracağız derken de şunu yapıyoruz, yani gidip de malına el koymayacağız. Bakacağız kaça mal ettiniz kardeşim sen bunu, yüze mal ettin. Makul bir kar koyacağız ne kadar kar, yüzde yirmi beş. Yüzde yirmi beşinde karını vereceğiz, diyeceğiz ki ‘Al kardeşim maliyetini, karını da al ben bunu kamulaştırıyorum.’ Yoldan geçerken eğer devlet bir para alacaksa o para doğrudan doğruya devletin geliri olacak, bir kişinin geliri olmayacak. Yaygın bir kamulaştırma öyle bir düşüncemiz yok tam tersine, özel sektörün yatırım yapması için planlı, planlı, programlı, öngörülebilir, sağlıklı tutarlı ihracata dönük yatırım yapması için elimizden gelen her türlü çabayı göstereceğiz. Elektrik altyapısı projeleri ile ilgili olarak şu anda herhangi bir özelleştirme düşüncemiz yok ama dediğim gibi ekonomiye zarar veren, kaynakların haksız yere belli bir kişiye, çok sınırlı bir kişi aktarılmasını öngören düzenlemeleri kabul etmiyoruz.”

  • CHP Lideri Kılıçdaroğlu’ndan 10 Kasım mesajı

    CHP Lideri Kılıçdaroğlu’ndan 10 Kasım mesajı

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Gençlik yıllarından itibaren demokrasi düşüyle hareket eden, özgürlük ve bağımsızlığı karakter edinen Büyük Önder Atatürk, Cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandırma mücadelesi verdiğimiz bugünlere de ışık tutmaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.

    Kılıçdaroğlu, 10 Kasım Atatürk’ü Anma Günü nedeniyle yayımladığı mesajında, Kurtuluş Savaşı’nın önderi, ebedi Başkomutan, Cumhuriyetin ve bağımsızlığın mimarı Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ebediyete intikal edişinin 82’nci yıl dönümünde saygı, minnet ve özlemle andığını belirtti.

    CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, mesajında şunları kaydetti:

    “Gençlik yıllarından itibaren demokrasi düşüyle hareket eden, özgürlük ve bağımsızlığı karakter edinen Büyük Önder Atatürk, Cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandırma mücadelesi verdiğimiz bugünlere de ışık tutmaktadır. O’nun eşsiz devrimci fikirleri ile aydınlattığı bu yolun sonunda, inanıyorum ki ülkemiz, bağımsız yargı ve eksiksiz bir millet egemenliğine kavuşacaktır. Cumhuriyetin fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür evlatları, ülkemizin siyasi bağımsızlığını ekonomik bağımsızlık ile perçinleyecek, liyakat esasına dayalı, laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti tüm ilkeleriyle, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında hayata geçirilecektir.

    Bu duygu ve düşüncelerle ebediyete intikalinin 82’nci yıl dönümünde Atatürk ve silah arkadaşlarıyla vatanımız için şehit düşmüş tüm kahramanlarımızı rahmetle anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum, tüm gazilerimize şükranlarımı sunuyorum.”

  • Sarıbal: “Türkiye dünya pazarındaki gücünü kaybediyor”

    Sarıbal: “Türkiye dünya pazarındaki gücünü kaybediyor”

    CHP Bursa Milletvekili ve PM üyesi Orhan Sarıbal, tarımsal hasıladaki düşüş nedeniyle ülke tarımının her gün kan kaybettiğini belirterek, “Bu durum dünyadaki konumuzu da etkiliyor. ‘Ülke uçuşa geçecek’ denilen ucube Cumhurbaşkanlığı Sisteminde tarımdaki gerileme daha da arttı. Yeni sisteme geçtikten sonra 2018, 2019 yıllarında dünya tarımsal hasıla içindeki payımız son 39 yılın en düşük oranına geldi” dedi.

    CHP Genel Başkanı Tarım Politikaları Başdanışmanı da olan Orhan Sarıbal, tarım sektörünün ekonomik kriz yaşanan 2001 döneminden bile daha kötü duruma geldiğini söyledi.

    Son 39 Yılın En Düşüğü

    Sarıbal, “2001 krizinde ülkemizin dünya tarımsal hasıla içindeki payı %1.59 idi. Tek adam keyfi yönetimine geçildiği 2018 yılında bu oran 1981 yılından sonraki en düşük oran olan 1,33’e düştü. Türkiye’nin dünya tarımsal hasıla içindeki payı 2019 yılında ise %1,38 oldu. Son 39 yıl içerisinde dünya pastasındaki en düşük pay 2018 ve 2019 yıllarında, ‘tek adam keyfi yönetimi’nde gerçekleşti” dedi.

    Dünya tarımsal hasılanın 2019 yılında 3,5 trilyon dolar olduğunu hatırlatan Sarıbal, şöyle devam etti:

    Çok Ürün Verip Az Döviz Kazanıyoruz

    “Dünyanın üretilen ürünlerin ekonomik değeri her geçen gün artarken ülkemizin tarımsal hasılası dolar kuru karşısında sürekli değer kaybediyor. Bu durum üreticiminiz ürünün aynı para birimi ile daha çok ürün satarak daha az para kazanması anlamına geliyor. Üreticilerimiz, dövize bağlı olarak her gün zam gören girdilerle ürettikleri ürünlerini hak ettikleri değerde satamıyor. Çiftçimiz emeğinin karşılığını alamazken ülkemiz de daha az döviz girdisi sağlıyor.”

  • Sarıbal:Bursa Şehir Hastanesi depreme dayanıksız

    Sarıbal:Bursa Şehir Hastanesi depreme dayanıksız

    CHP Bursa Milletvekili ve PM üyesi Orhan Sarıbal, Sayıştay Raporunda Bursa Şehir Hastanesi’nde deprem izolatörlerinin eksik olduğunu söyledi. Sarıbal, “Deprem kader değil. Bilimle akılla depremin risklerini azaltabiliriz. Deprem sonrası yıkıntıların altında kalmış insanları kurtarmak önemli elbette ama asıl önemli olan depreme dayanıklı binalar yaparak canların beton yığınlarının altına girmesini önlemektir” dedi.

    Sarıbal, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, İzmir depremiyle sonrası tartışmalara konu olan depreme dayanıklı yapılarla ilgili görüşlerini aktardı. “Depremin kader olmadığını biliyoruz. Bilimle akılla depremin risklerinin giderileceğini biliyoruz. Geldiğimiz noktada ne yazık ki depremden sonra yitirdiğimiz canları o enkazdan çıkararak övünen bir yönetim biçimine, bir anlayışa hakim olan bir ülke, bir toplum haline döndük” diyen Sarıbal, deprem olduğunda binaların zarar görmeyecek biçimde yapılmasını sağlayacak bir mekanizmayı kurmamız gerektiğini belirtti.

    Bursa Şehir Hastanesi

    Sayıştay’ın raporlarında devlet tarafından yapılan bina, yol, köprülerin depreme dayanıklı yapılmadığına ilişkin uyarılarda bulunduğunu belirten Sarıbal, “Öyle bir süreçten geçiyoruz ki, devletin bir kurumu uyarıyor, devletin diğer kurumu ona uymuyor, bildiğini yapıyor” dedi. Sarıbal, şunları söyledi:

    “Sayıştay Raporlarında Türkiye’de yapılan bina, yol köprü, benzeri birçok alanda Sayıştay’ın uyarıları var. Bu uyarılardan bir tanesi de daha yeni açılan Bursa Şehir Hastanesi ile ilgili.

    Deprem etkinliğini azaltan bir sistem olan deprem izolatörlerinin bir kısmının yapılmadığını Sayıştay tespit etmiş. Yani depremin etkilerini azaltmaya dönük ekipmanların projede olmasına rağmen o binada yapılmadığını ortaya koymuş.

    Yine aynı hastaneye bağlı olan Yüksek Güvenlikli Adli Psikiyatri bölümünde, projede kat yüksekliğinin 5 metre olmasına rağmen, bodrumlarda 3,9 metre, birinci ve ikinci katlarda ise 4,2 metre düzeyinde yapıldığı tespit edilmiş. Yine şartnameye göre 37 jeofizik profil serimi yapılması gerekirken 10 tane yapılmıştır.

    Sayıştay da devletin kurumu, Meclis adına bir inceleme yapıyor. Soruşturma yürütüyor. Öbür taraftan da devlet şehir hastanesi yapıyor ama şartnameye uymuyor.

    Binalar yıkıldıktan sonra, canlar enkaz altında kaldıktan sonra, canları kurtarmanın bir başarı öyküsü olarak elbette kıymetli ama asıl deprem olduğunda o binanın yıkılmaması, canların o binaların, o beton yığınlarının altında kalmamasıdır.”

  • “Enkaz altında kalan CHP zihniyetinin belediyecilik anlayışı”

    “Enkaz altında kalan CHP zihniyetinin belediyecilik anlayışı”

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Hiçbir milli ve manevi konuda milletimize tercüman olamayan, olmayı da düşünmeyen CHP’nin depremin enkazı üzerine kurmak istediği istismar kumpası bozguna uğramıştır. Aslında İzmir’de enkaz altında kalan CHP zihniyetinin belediyecilik anlayışı olduğu belgelenmiştir” dedi.

    MHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin başkanlığında toplandı. Parti genel merkezinde gerçekleştirilen toplantıda konuşan Bahçeli, Türkiye’nin bir yandan koronavirüs dalgasının risk ve tehditleriyle mücadele ederken, diğer yandan doğal afetlerin yıkım ve ağır tahribatlarına maruz kaldığını bildirdi. İzmir’in Seferihisar ilçesi açıklarında meydana gelen 6.6 büyüklüğündeki depremde 114 kişinin hayatını kaybettiğini belirten Bahçeli, bu zor günlerin elbirliğiyle aşılacağına inandığını kaydetti. Bahçeli, “Devlet tüm imkanlarıyla depremden zarar gören vatandaşlarımızın yanında olmuş, yaraları sarmaya başlamıştır. Hakikaten insanüstü bir çalışmayla, bütün ihtimalleri hesaplayan görüş derinliğiyle, sahnelenen fedakar çalışmalarla enkazın kaldırılma süreci takdir toplamıştır. Mesela Ayda yavrumuz 91 saat sonra gün ışığına çıkarılmış, hepimizi sevince boğmuştur. Annesinin hayata tutunamayarak vefatı ise bizleri çok üzmüştür. Onlarca beton yığınının altından bir güneş gibi doğan Elif kızımız umutlarımızı diri tutmuştur. Hayranlık ve hürmetle karşıladığımız devlet-millet kenetlenmesi depreme karşı en büyük silahımız, en güçlü mücadele vasıtamız olarak sivrilmiş, öne çıkmıştır” dedi.

    ‘BUNLARIN KALPLERİ KARARMIŞTIR’

    Bahçeli, deprem üzerinden CHP’nin yaptığı eleştirilere tepki göstererek, “Seferihisar’ın bir önceki dönem Belediye Başkanı olan şahsın, depremde yıkılan Emrah Apartmanı’nın ne kadar dayanıksız olduğunu, beton parçaların kürekle bile nasıl kırılabildiğini, bununla ilgili de geçmişte hangi denetimleri yaptığını açıklaması ertelenemez görevidir. CHP Genel Başkanı’yla parti yöneticilerinin aynı anda girdikleri hezeyan nöbetinden bir türlü kurtulamamaları, sürekli yalana, dolana ve iftiraya müracaatları, telafisi olmayan siyasi ahlak noksanlığının ileri düzeyde ifşa ve ilamıdır. Bunların kalpleri kararmıştır. Vicdani refleksleri laçkalaşmıştır. Bu irade ve insanlık fukaralarının her sözü, her çıkışı, her beyanatı deprem enkazından daha tehlikeli boyutlar içermiştir. Kaldı ki Türk milleti her şeyin farkındadır. Ülkemizin salgına yenilmesini, depremde aciz düşmesini, ekonomik saldırılara boyun eğmesini, bu suretle yönetilemez hale gelmesini isteyen, dileyen, hedefleyen iç ve dış mihrakların foyaları ortaya çıkmıştır. Türkiye’nin karşısında sipere girenlerin figüranı oldukları kirli senaryonun mesafe alması, sonuç vermesi hiç kuşkusuz muhal bir hayal, münhal bir hevestir. Siyasetleri enkaza dönenlerin, zillete gömülenlerin milli birlik ve kardeşlik ruhunu yaralamaları mümkün değildir” diye konuştu.

    ‘HER ŞEY ORTADADIR’

    Bahçeli, CHP’nin tahrikleri, taciz ve tahrip çabalarının nafile bir gayret olduğunu söyleyerek, şöyle konuştu:

    “Türkiye düşmanlarıyla devamlı ilişki ve irtibat halinde bulunan, siyaset kabloları ve karar organları yabancıların denetim ve kontrolüne geçen CHP’nin ve diğer zillet yedeklerinin husumet taktiklerine, hayasız provokasyonlarına ne aldanacak ne de kanacak vardır. Ülkesini kötülemek için bu kadar iştahlı olan dünya üzerinde pek az muhalefet partisi olduğu bir başka acıklı gerçek olarak karşımızdadır. CHP’nin yalancı sözcülerinin mumu yatsıdan önce sönmüştür. Hiçbir milli ve manevi konuda milletimize tercüman olamayan, olmayı da düşünmeyen CHP’nin depremin enkazı üzerine kurmak istediği istismar kumpası bozguna uğramıştır. Üstelik haksız yere partimizi suçlayan, hükümeti töhmet altında bırakan, devletle vatandaş arasında güvensizlik uçurumu oluşturmaya çalışan omurgasız CHP’nin melanet oyunu temelinden bozulmuştur. Aslında İzmir’de enkaz altında kalan CHP zihniyetinin belediyecilik anlayışı olduğu belgelenmiştir. Hiç kimse bu yalın gerçeği inkâr etmeye kalkışmamalıdır. Çünkü her şey ortadadır.”

    ‘İLKELİ TAVRIMIZ ASLA DEĞİŞMEYECEKTİR’

    MHP’nin her zaman ve her şart altında milletin ve vatandaşların yanında olduğunu vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:

    “Bu tutarlı ve ilkeli tavrımız asla değişmeyecektir. Sözümüz milletin sözü, tarihin seslenişidir. Özellikle ifade etmek isterim ki; küresel ve bölgesel sorunların yaygınlık kazandığı, felaketlerin birbirine eklemlenip yoğunlaştığı bugünkü insanlık döneminde nifak çıkarmak art niyetliliktir. Dedikodu yapmak suçluluk telaşındandır. Siyasi dolandırıcılıktan nemalanmayı amaçlamak da ülkemiz aleyhine son derece mahsurlu gelişmelere davetiye çıkarma gayesidir. Depremi, salgını, Doğu Akdeniz’deki tehditleri, terörizmin kanlı eylemlerini, AB’den ABD’ye, Orta Doğu’dan Kafkaslar’a uzanan geniş alanda Türkiye’nin milli ve manevi haklarını hedef alan zalim planları ancak ve ancak milli birlik şuuruyla göğüslemek yegâne öncelik olmalıdır. Bir olmazsak, biz olmazsak, tek nefes, tek bilek, tek yürek olamazsak cephemiz sarsılacaktır.”

    ABD’DEKİ BAŞKANLIK SEÇİMİ

    Bahçeli, ABD Başkanlık beçimi analiz ve yorumunun isimler bazında değil, Türkiye’nin hak ve çıkarları ekseninde yapılması gerektiğini savunarak, “Ülkemiz açısından ABD’nin yeni başkanının kim olacağı sorusuna cevap aramaktan daha çok, seçilen kişinin uygulayacağı politikaların çerçevesi, bunun bölgemize yansımaları, milli varlığımıza yönelik etkileri değerlendirilmeli, öncelikle ele alınmalıdır. ABD’nin başkanlık seçimleri elbette hem ülkemizi hem de bütün dünyayı yakından etkileme kapasitesi taşımaktadır. Ancak Biden’den daha çok Biden’ci, Trump’tan daha çok Trump’çı olmak yanlıştır, marazidir, icazetli ve ipotekli bir kafanın çelişkisidir. Hangi ülke olursa olsun, siyasi ve stratejik kavrayışına o ülkenin parametrelerinden ve hedef prizmasından değil, başkent Ankara’nın görüş menzilinden, ağırlık merkezinden bakmak Türkiye adına milli ve tarihi bir mükellefiyettir” dedi.

  • İnce’den Kılıçdaroğlu’na: Sıkıştığı zaman ortaya bir yalan atıyor

    İnce’den Kılıçdaroğlu’na: Sıkıştığı zaman ortaya bir yalan atıyor

    CHP eski Milletvekili Muharrem İnce, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun televizyon programdaki sözlerine ilişkin, “Sıkıştığı zaman ortaya bir yalan atıyor, ‘saray bizim içimizi karıştırmak istiyor’. İçinizi zaten kendiniz karıştırıyorsunuz siz. ‘Atatürk’ diyemeyen il başkanını hala orada tutuyorsun. Saray finanse ediyorsa bunun ismini açıklayacaksın, mecbursunuz buna. Böyle birisi yoksa, yalan söylüyorsanız da Atatürk’ün koltuğunda oturan birisi yalan söyleyemez” dedi.

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı televizyon programında Millet İttifakı’nın dağılması için belli kişilere para verildiğini, parti kurma çalışmalarına destek verildiğini iddia etti. “Muharrem İnce’yi mi kastediyorsunuz?” sorusu üzerine de Kılıçdaroğlu, “Sadece o değil” cevabını verdi. Muharrem İnce, Ankara’da evinin yakınındaki parkta yürüyüş yaparken DHA’ya açıklama yaparak, Kılıçdaroğlu’na yanıt verdi. İnce, “Bu iktidar ile bu muhalefet, birbirinin kopyası. Erdoğan, memleketin başına işler açılınca ‘dış güçler’ demeye başlıyor. Sayın Kılıçdaroğlu da aynı yolu seçiyor. Beceriksiz muhalefetini kapatmak için ‘sarayın adamları’ diyor. Bu ilk değil daha önce de ‘saraya giden bir CHP’li’ demişti. Ben dava açtım o gazeteciye, CHP yönetimi dava açamadı; çünkü yalan bu, herkes biliyor bunun yalan olduğunu, kurgulama. Merkezi de CHP Genel Merkezi bu yalanın” diye konuştu.

    ‘KİM BU, BUNU AÇIKLAMASI LAZIM’

    İnce, Kılıçdaroğlu’nun kurultaya giderken “Sopalar hazır, kurultayı dağıtacaklar, adamlar tutuldu” dediğine vurgu yaparak, “O zaman kimse muhalefet edemedi; çünkü muhalefet etseler, ‘bak sarayın adamı, Kılıçdaroğlu demişti’ diyecekler. Kimse sesini çıkaramadı kurultayda. Son durumda da, ‘saray birilerine para veriyor, finanse ediyor, parti kuracaklar’. Kim bu, bu kim? Bunu açıklaması lazım. Bunu açıklasın, o kişiye sırtımızı dönelim, onu partiden atalım, o kişi ile konuşmayalım. Bunu açıklamıyorsa yalan söylemiş olur. Atatürk’ün koltuğunda oturan birisi yalan söyleyemez. Sıkıştığı zaman ortaya bir yalan atıyor, ‘saray bizim içimizi karıştırmak istiyor’. İçinizi zaten kendiniz karıştırıyorsunuz siz. ‘Atatürk’ diyemeyen il başkanını hala orada tutuyorsun. Zaten yeterince karışıksın. Saray finanse ediyorsa bunun ismini açıklayacaksın, mecbursunuz buna. Kimmiş bu? Atın partiden gitsin. Böyle birisi yoksa, yalan söylüyorsanız da Atatürk’ün koltuğunda oturan birisi yalan söyleyemez, o zaman da gereğini yapmalıdır” dedi.

    ‘KOLTUK KORUMA SEVDASINDAN VAZGEÇECEK’

    İnce, Kılıçdaroğlu’ndan bu konuya açıklık getirmesini isteyerek, “Sayın Kılıçdaroğlu, bu isim kimse bunu mutlaka açıklamalıdır. Bunu açıklayana kadar gündemde tutacağım. ‘Saraya giden CHP’li’, ‘kurultayı karıştırmak isteyenler’, ‘sarayın finanse ettiği parti kurmak isteyenler’, sürekli bir yalan rüzgarının içerisinde CHP tabanını korkutarak, koltuk koruma sevdasından herkes vazgeçecek. Bu ismi açıklayana kadar peşini bırakmayacağım. Kim bu isim? Sarayın finanse ettiği parti kurmak isteyen kişi kim? Bunu açıklamaya mecburdur, bunu açıklarsa amenna. Ona sırtımızı döneriz, onu atarız partiden. Böyle bir kişi yoksa, ispatlayamazsa böyle bir kişiyi, Atatürk’ün koltuğunda oturan birisi yalancı durumuna düşer ki bunu istemem” ifadesini kulandı.

    ‘KORKUTMA TAKTİĞİ’

    Kılıçdaroğlu’nun neye dayanarak böyle bir iddiada bulunduğu yönündeki soruya İnce, “Bilmiyorum, bana göre geçmişe baktığımda elinde kanıt yok, sürekli olarak bunu tekrarlıyor. Korkutma taktiği, iktidarın millete uyguladığı korkutma taktiğini CHP yönetimi de parti tabanına uyguluyor. Birisi muhalefet etmek istiyorsa partide, hemen ‘sarayın adamı’ yaftasını yapıştırıyorlar. Sayın Kılıçdaroğlu, İzmir milletvekili adayıydı, ben de cumhurbaşkanı adayıydım. İzmir’deki oylara baktığınızda 350 bin fazla oy almışım milletvekillerinden. Herhalde suçum fazla oy almak, partiden 8 puan fazla almak herhalde, benim suçum bu” yanıtını verdi.

    ‘DESTEK ZAMANLA ARTACAK’

    İnce, parti kurup kurmayacağına ilişkin de “81 vilayeti gezelim sonrasında konuşuruz. İzmir depreminden sonra ara verdik, yakında tekrar başlayacağız. Az önce simitçide çay içerken insanlar geldi ‘çok güzel iş yapıyorsunuz, arkanızdayız, destekliyoruz’ dediler. Bu destek zamanla çok daha artacak, ona inanıyorum” cevabını verdi.

  • Çelik: “CHP yönetimi, özür dilemelidir”

    Çelik: “CHP yönetimi, özür dilemelidir”

    AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, “CHP Sözcüsü, Cumhurbaşkanımız hakkında konuşurken ‘bebekler enkaz altındayken müzik çaldırıyor’ diyerek, çirkin ve ahlak dışı bir yalana imza attı. Bu çirkin yalanı şiddetle kınıyoruz” dedi.

    AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, yine örgütlü bir CHP iftirası ile karşı karşıya olduklarını bildirdi. Çelik, “Cumhurbaşkanımızın deprem bölgesini ziyaret görüntülerini FETÖ’cü hesaplar müzik montajlayıp servis etti. Sayın Cumhurbaşkanımızı FETÖ’cü hesaplar yalan ve montajla hedef aldı. Bu yalanlar CHP kürsüsünden kamuoyuyla paylaşıldı. CHP Sözcüsü, Cumhurbaşkanımız hakkında konuşurken ‘bebekler enkaz altındayken müzik çaldırıyor’ diyerek, çirkin ve ahlak dışı bir yalana imza attı. Bu çirkin yalanı şiddetle kınıyoruz. Bu ahlak dışı yalanı lanetliyoruz” dedi.

    ‘CHP YÖNETİMİ, ÖZÜR DİLEMELİDİR’

    Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın depremin olduğu ilk andan itibaren tüm devlet imkanlarını İzmir için seferber ettiğini belirterek, şunları kaydetti:

    “İzmir’e giderek sahadaki ekiplerin yanında yer alan Sayın Cumhurbaşkanımıza bu şekilde dil uzatılması CHP’nin yalan siyasetinin son örneğidir. CHP yönetimi siyasi montaja uygun her türlü siyasi operasyona elverişli bir yapıya dönüşmüştür. CHP Yöneticilerinin Türkiye karşıtlarıyla işbirliği zincirine yeni bir halka daha eklenmiştir. Yalan siyasetinin başka bir izahı olamaz. Uzun süredir CHP yönetiminin siyasi rekabet değil husumet peşinde olduğunu vurguluyoruz. CHP yönetiminin husumetinin, depremzede evlatlarımızı yalanlarına alet edecek seviyeye düşmesi, tüm insani değerlere hakarettir. CHP’nin yaptığı kesinlikle siyasi muhalefet değildir ve afet anında tüm kurum ve kuruluşlarıyla harekete geçen Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin çabalarına da saygısızlıktır. CHP yönetimi, FETÖ’cülerin yalanlarını kürsüden dillendirmeleriyle yüzleşmeli ve herkesten özür dilemelidir.”

  • İnce’nin ekibindeki isimler belli oldu

    İnce’nin ekibindeki isimler belli oldu

    CHP’li Muharrem İnce, başlattığı Memleket Hareketi’nin kurucular listesini duyurdu, sorulara yanıt verdi.

    ‘Memleket Hareketi’ başlatan Muharrem İnce, düzenlediği tanıtım toplantısında yol haritasıyla birlikte kurucular listesini açıkladı.

    “Sosyal adalet, planlı kalkınma istiyoruz. Yolsuzlukla top yekün müdahale istiyoruz. Kamuda adaletli bir ücret dağılımı yapıyoruz. İşçilerin ve memurların temsiliyetinin arttığı toplu sözleşme istiyoruz. Tüm kamu kurumlarından güvenilir vergi istiyoruz. Yapacağız ve başaracağız,” diyen İnce şöyle devam etti:

    “Bir ekmek bir kap su yetmez, hayvanı can kabul eden saygı gösteren bir düzenleme istiyoruz. Yapacağız ve başaracağız. Sağlık çalışanlarına şiddet uygulanmadığı, uygulayanlara cezaların verildiği bir düzenleme istiyoruz.

    Esnaf ve sanatkarlar için adil bir rekabet ortamı istiyoruz. Kindar değil, kardeşce yaşamayı isteyen bir nesil istiyoruz. Gerçekleri saklayan değil, ortaya çıkaran bir basın istiyoruz. Eğitimde fırsat eşitliği istiyoruz. Köy okullarının yeniden açılmasını istiyoruz ve açacağız. Okulları öğretmenlerle buluşturmak istiyoruz. Çocuklara en az bir dil öğretmek istiyoruz.

    Bilişime ulaşmakta yasakların kalktığı ucuz ve hızlı istiyoruz. Yurt dışında yaşama hayali değil, ülke içinde yaşamak isteyen bir nesil istiyruz. Yapacağız ve başaracağız.”

    KURUCULAR LİSTESİ

    Ahmet Özalp, Siyaset bilimi profesörü

    Ali Rıza Büyükuslu, İşletme profesörü eski rektör

    Ali Tunçcan, Uçak mühendisi

    Alper Karaoğlan, tıp preofesörü

    Ayber Yağız, Endüstriyel tasarımcı

    Ayşe Özsoya Sarıkamışlı, Avukat

    Aykut Demiray, Bankacı

    Barış Tuzlumbay, Tıp profesörü

    Berk Hacıgüzeller, Finansal danşman

    Berna Bütüner Karadeniz, Siyaset bilimci

    Bilin Neyaptı, İktisar doçenti

    Burak Hasar, Diş hekimi

    Cüneyt Oğuz, Yatırım bankacısı iş insanı

    Çiğdem Bayraktar Örp, yazar yayıncı

    Ebru Arıkan, İş insanı eğitimci

    Erkin Şahinöz, FED eski ekonomisti, toplum bilimci

    Gürbüz Evren, Kalkınma uzmanı

    Hüseyin Baraner, Turizmci

    Hüseyin Ercüment Değer, Avukat

    İlhan Düzyürek, yönetici

    İlkay Yıldırım, ekonomist sanayici

    İpek Özkal, siyasal bilgiler doçenti

    Mehmet Kazancıoğlu, makine mühendisi yatırım danışmanı

    Mert Ünlü, ihracatçı

    Meryem Şengül Kalap, gazeteci yapımcı

    Muharrem Yıldız, eğitimci öğretim görevlisi

    Muharrem İnce, fizik öğretmeni, eski milletvekili

    Osman Kurtuluş, travmatoloji uzmanı

    Osman Serkan İleri, doktor öğretim üyesi inşaat mühendisi

    Özgür Serkan Yılmaz, üst düzey yönetici

    Serkan Yahşi, İnşaat mühendisi

    Serkan Ufuk Akgün, Sanayici

    Sibel Aracı, Psikiyatrist

    Tolga Yüce, Oyuncu yönetmen yapımcı

    Yağız Elver, Akademisyen

    Zeynep Hazal Tulgar, Üniversite öğrencisi

    PARTİYİ BÖLÜYOR İDDİALARI

    İnce, partiyi böldüğü eleştirilerine yanıt olarak ise şu yanıtı verdi: “Parlamenter sistem olsaydı bir bölme işlemi olurdu. 50 artı birde bölme işlemi olmaz. Biz gidip Cumhur İttifakı desteklemiyoruz ki, böyle bir şey yok niye bölelim. Bence buraya bölüyor diyenler, bir dört işlemi bilmiyorlar ve art niyetliler. Biz mecbur muyuz her hafta bir skandal olan partide siyaset yapmaya. Yani Atatürk diyemeyeceksin, Gazi Mustafa Kemal derim diyeceksin, en büyük örgütün başında duracaksın. Seninle siyaset yapamam ben ayrılırım, mecbur muyum. Bölme böyle olmaz.”

    “Bizim cumhurbaşkanlığı adaylığı derdimiz yok. Memleket derdimiz var bizim. Adaylığa daha çok var bakarsın başkası olur. Derdimiz, geleceğimiz, derdimiz çocuklarımız. “