Etiket: chp

  • Bahçeli’den Akşener’e ‘Evine dön’ çağrısı

    Bahçeli’den Akşener’e ‘Evine dön’ çağrısı

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İYİ Parti lideri Meral Akşener’e ‘evine dön’ çağrısında bulundu.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İYİ Parti lideri Akşener’e de çağrıda bulunarak, “Sayın Akşener’in böyle gitmeyeceğini, böyle ittifak olmayacağını, olsa bile bir ayağının çukura düştüğünü görüp derhal ve çok kısa süre içinde EVİNE dönmesi doğru ve tutarlı bir davranış olacaktır. EVİNDE rahatı ve huzuru bulacaktır. İkbal ile idbar arasında sıkışıp kalmak yerine, kaldı ki zillete düşmektense EVDE olmak isabetli bir tercihtir” ifadelerini kullandı.

    MUHARREM İNCE’NİN SİYASİ PARTİ KURACAĞI İDDİASI

    Devlet Bahçeli, Muharrem İnce’nin siyasi parti kuracağına ilişkin iddialara da yanıt vererek, ”CHP’de sular durulmaz, nitekim kaynayan tencere kapak tutmaz” açıklamasında bulundu.

    ”KÖKÜNDEN KOPAN OLUŞUM ÇOK YAŞAMAZ”

    Devlet Bahçeli sözlerine şunları da ekledi:

    ”37.Olağan Büyük Kurultay bir fırsattı, belki de bu fırsat kapısı ardına kadar açıldı. CHP, vaki geleneğiyle vahim gerçeği arasında kalmanın ağır sıkıntısını yaşıyor. Bana göre kökünden ve tarihinden kopan hiçbir sosyal ve siyasal oluşum çok yaşamaz.

    CHP iktidar hedefini falan bırakıp, girdiği tünelde karşısından gelen tehlikeli ışığa kafa yormalıdır. Bu ışık kurtuluş değil, şiddetli çarpışmadır, dağılmadır, parçalanmadır”

  • Muharrem İnce yeni parti hazırlığında

    Muharrem İnce yeni parti hazırlığında

    Son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olan Muharrem İnce’nin yeni bir parti kurma hazırlığı içinde olduğu iddiaları yeni bir boyut kazandı.

    Geçtiğimiz günlerde ortaya atılan iddialar Ankara kulislerini hareketlendirirken Muharrem İnce’nin sessiz kalması dikkat çekmişti.

    MUHARREM İNCE 15 EYLÜL’DE YENİ PARTİYİ DUYURACAK

    Son dönemde Genel Merkez ile ters düşen Muharrem İnce, CHP’nin boykot kararına rağmen Ayasofya’nın açılışına gitmesiyle birlikte Genel Merkez ile köprülerin atıldığı iddia edilirken, kurultaydaki gelişmeleri değerlendiren İnce’nin 15 Eylül’de yeni parti kuracağını açıklayacağı belirtildi.

    Söz konusu iddiaları Hürriyet gazetesindeki köşesine taşıyan Yalçın Bayer, İnce’ye yakın bir isimden aldığı bilgileri aktardı.

    Hürriyet Gazetesi yazarı Yalçın Bayer’in kaleme aldığı köşe yazısı

    CHP’den cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin kurultaydaki gelişmelerden sonra arkadaşlarıyla bir durum değerlendirmesi yaptığı, bunun sonucunda ‘esas’ CHP ilkelerine bağlı bir parti kurulması kararı aldıkları öğrenildi. İnce’ye yakın bir isim ‘partinin kuruluşunun 15 Eylül’de açıklanacağını’ söyledi. Partinin kuruluşunun Hakkâri’de ilan edileceği de bir başka bilgi olarak belirtiliyor.

    CHP’den ‘dışlanmış, küstürülmüş, tepkili’ bazı isimlerin parti kuruluşunda yer alacağı belirtilirken, geçmişte İnce’nin yanında yer alan bazı isimlerin de İnce ile hareket edeceği açık açık ifade ediliyor.

    “Nasıl bir parti” sorusuna şu cevap verildi: “Atatürkçü, laik, ortanın solu, milli değerlere bağlı bir parti… CHP’nin yapamadıklarını yapacak bir parti… Üç-beş oy için kendi ideolojisinden ödün vermeyen Atatürkçü bir parti…”

    Halkın talebi konusunda bir çalışma var mı? “Halktan bir talep gelmeseydi, böyle bir çalışma yapılmazdı. Yapıldı ki ilk ankette oy oranı 12.4 çıktı. O nedenle Hakkâri’den Edirne’ye herkesle kucaklaşacaklarını söylüyor Sayın İnce.”

    ‘Ulusal parti’ adını sordum. “Bunları Sayın İnce açıklayacak” cevabını aldık.

  • CHP Lideri Kılıçdaroğlu’ndan bayram mesajı

    CHP Lideri Kılıçdaroğlu’ndan bayram mesajı

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Güzel ülkemizin huzura, birlikteliğe, berekete ve yardımlaşmaya ihtiyacı var. Bunu hep beraber gerçekleştireceğiz. Yoksula, yolda kalmışa hakkını verip israftan kaçınacağız.” ifadelerini kullandı.

    Kılıçdaroğlu, Kurban Bayramı dolayısıyla yazılı bir açıklama yaptı.

    Açıklamasında, “Bereketin, birlikteliğin, yardımlaşma ve dayanışmanın günü olan mübarek Kurban Bayramı’nı tüm dünya olarak Kovid-19 pandemisi, Türkiye özelinde ise derin bir ekonomik ve siyasal buhran içerisinde karşılıyoruz.” değerlendirmesinde bulunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

    “Ama umutsuzluğa kapılmayacağız. Her sorunumuzu akılla, bilgiyle, birikimle, deneyimle çözeceğiz. Güzel ülkemizin huzura, birlikteliğe, berekete ve yardımlaşmaya ihtiyacı var. Bunu hep beraber gerçekleştireceğiz. Yoksula, yolda kalmışa hakkını verip israftan kaçınacağız. Hiç kimseyi kimliği, inancı ve yaşam tarzı dolayısıyla ötekileştirmeyeceğiz.”

    “İnsan onurunu koruyarak yardım yapacağız”

    Hedeflerinin “hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği, her evde huzurun ve bereketin olduğu” güzel Türkiye’yi inşa etmek olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Komşumuz açken tok yatmayacak, yapacağımız yardımı da insan onurunu koruyarak yapacağız. Yani sağ elin verdiğini sol el görmeyecek.” ifadelerini kullandı.

    Dünya Kovid-19 salgınıyla uğraşırken İslam dünyasında ayrıca acı, kan ve gözyaşı olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, bu acıların durmasının da en büyük dileği olduğunu belirtti.

    Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

    “Bu duygularla, salgın hastalıkla mücadelenin ön safında yer alarak şehit düşen sağlık personelimize, terörle mücadelede şehit düşen güvenlik güçlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine sabır diliyorum. Yurttaşlarımızın bu zor dönemde güzel bir bayram geçirmesi en büyük dileğimdir. Kurban Bayramı’nız kutlu olsun.”

  • CHP’li Özel: “Türkiye küme düşen 4. ülke oldu”

    CHP’li Özel: “Türkiye küme düşen 4. ülke oldu”

    CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaşan sosyal medya düzenlemesine ilişkin, “Türkiye’yi böyle bir noktaya getirenlerin ülkeye yaptığı temel kötülük, Türkiye’yi bu alanda küme düşen 4. ülke yapmak oldu.” dedi.

    Partisinin Manisa İl Başkanlığında düzenlenen bayramlaşma etkinliğine katılan Özel, kamuoyunda sosyal medya düzenlemesi olarak bilinen İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’a ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

    Rusya’nın da geçmişte Türkiye’ye benzer şekilde sosyal medyaya yönelik bir düzenleme hazırlığı içinde olduğunu ancak bazı riskleri görüp bundan geri adım attığını söyleyen Özel, hükümetin, sosyal medyada verilerin depolanmasıyla ilgili konuları vatandaşları adına daha güvenli konuma getirmek yerine tüm sosyal mecraları kapatmayı ya da kısıtlamayı tercih ettiğini öne sürdü.

    Özel, şunları kaydetti:

    “Düzenlemeyi doğru bulmuyoruz. Türkiye’yi böyle bir noktaya getirenlerin ülkeye yaptığı temel kötülük, Türkiye’yi bu alanda küme düşen 4. ülke yapmak oldu. Yani Kuzey Kore, İran ve Çin… Bu ülkelerde bu sosyal ağ sağlayıcılar yok. Benzer kanunlardan sonra çekilip gittiler. Bu alanda küme düşen 4. ülkeyi merak ediyorduk, 4. takım Türkiye oldu. Biz Türkiye’ye bu kötülüğü yapanları, Z kuşağına şikayet ediyoruz.”

  • CHP, sosyal medya düzenlemesi için AYM’ye gidecek

    CHP, sosyal medya düzenlemesi için AYM’ye gidecek

    CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, TBMM Genel Kurulu’nda bu sabah kabul edilen sosyal medyaya ilişkin düzenlemeler içeren kanunun iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunacaklarını açıkladı.

    Özkoç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, Genel Kurulun, kanun teklifinin görüşmelerini 16 saatte tamamladığını ifade etti.

    Düzenlemenin sosyal medyaya sansür uyguladığını savunan Özkoç, yasayla gençlerin özgürlük alanının kısıtlanacağını, doğru bulmadığı konularda sosyal medyadan muhalefet etmek isteyenlerin sesinin yok edileceğini öne sürdü.

    Kanun teklifinin, CHP ve muhalefet eden diğer partilerin 16 saatlik direnişinden sonra AK Parti ve MHP milletvekillerinin oylarıyla kabul edildiğini belirten Özkoç, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Bundan sonra sosyal medya şirketleriyle ilgili Türkiye’de bir temsilcilik isteniyor. Biz buna karşı değiliz ama biz biliyoruz ki AKP iktidarı tıpkı yandaş medyaya yaptığı baskıyı uygulayabilmek için bir muhatap arıyor. Yoksa Türkiye’nin hakkını ve hukukunu aramak için bir muhatap aramıyor. O, muhatabına, ‘Eğer bunları yayınlarsan senin bant genişliğini yüzde 50 ila yüzde 90 aralığında daraltıyoruz.’ diyecek. Bunu daha önce yasal olmayan yöntemlerle gerçekleştiriyordu, şimdi yasaya bağlamak istedi, bu yasayı çıkarttı.”

    “TBMM, sarayın emirlerini onayan bir noterliğe dönüştü”

    Özkoç, AK Parti iktidarının bu yasayla “unutma hakkı” getirdiğini, bu şekilde toplumun hafızasının silinmek istendiğini savundu.

    Bu yasayla genç kuşakların, iktidarın geçmişteki hatalarını sosyal medya veya arama motorları üzerinden görmesinin engelleneceğini ileri süren Özkoç, şöyle devam etti:

    “Bu kanunla AKP, Büyük Orta Doğu Projesi’ni, FETÖ ile beraber kendi siyasi kadrolarını oluşturduğunu unutturmak istiyor. Birlikte kol kola yürüdüklerini, bütün kamuda ilmek ilmek Fetullahçı kadroları yerleştirdiğini, ordunun içerisinde FETÖ’cü komutanları atadığını ve koruduğunu, Balyoz ve Ergenekon davalarında PKK’lı Şemdin Sakık’ın gizli tanıklığıyla bu ülkenin Genelkurmay Başkanı’nı hapsettirdiğini ve darbe kalkışmasını gerçekleştiren subay ve astsubayları göreve getirdiğini unutturmak istiyor.”

    Engin Özkoç, 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla sokağa çıkarak darbeye karşı koyduğu sırada şehit düşenler için toplanan yardım paralarının hala sahiplerine dağıtılmadığına dikkati çekerek, “AKP, bu utancın yeni nesillere aktarılmasını istemiyor, unutturmak istiyor.” dedi.

    İktidarın milleti susturmak ve kendisini güvenceye alacak yasaları çıkarmak istediğini iddia eden Özkoç, şunları söyledi:

    “TBMM, artık millete hizmet eden bir Meclis olmaktan çıkmıştır. TBMM AKP ve MHP oylarıyla sarayın emirlerini onayan bir noterliğe dönüşmüştür. Artık TBMM’de kararlar millet için değil, sarayın geleceği için alınıyor. Buna karşı duracak olan yine milletimizin iradesidir. Bunun karşısında olması gerekenler, Türkiye’nin dinamikleridir. Milletimizin geleceğini, birliğini ve beraberliğini, güçlü bir ekonomiyle güçlü bir Türkiye’de var olma mücadelesini engelleyen AKP iktidarını, Türkiye’nin bütün dinamikleri karşı koyarak demokratik yöntemlerle iktidardan indirmek zorundadır. Aksi takdirde TBMM’nin açık olmasının millete mi saraya mı faydası var, bilemiyoruz. Çıkan bütün yasalar maalesef CHP’nin bütün direnişlerine karşın orada yasalaşıyor.”

    Özkoç, iktidarın ve MHP’nin, gençlerin geleceklerini ellerinden almak ve özgürlük alanlarını yok etmek istendiğini öne sürdü.

     “Diyanet İşleri Başkanı bir dakika o koltukta oturmamalı”

    Engin Özkoç, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerif’in ibadete açılması konusunda partisinin duruşunun net olduğunu, bütün dinlere ve ibadethanelere saygı duyduğunu belirtti.

    Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın Allah’ın emirlerini yerine getirmekle mükellef olduğunu ifade eden Özkoç, “Bu kişi, Diyanet’in başında İslam’ı temsil eden bir kişi olmaktan çıkmıştır, Recep Tayyip Erdoğan’ı temsil eden bir kişiye dönüşmüştür.” diye konuştu.

    “Ali Erbaş’ın, Cuma hutbesinde Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarına lanet okuduğunu” savunan Özkoç, şunları kaydetti:

    “Verdikleri mücadeleyle ezanların susmasını engelleyen Atatürk ve arkadaşlarına lanet okuyan, Allah’ın değil Tayyip’in emirlerini yerine getiren bu Diyanet İşleri Başkanı bir dakika o koltukta oturmamalı, derhal bırakmalıdır. Bu kadar kendinden ve kişiliğinden taviz vermiş, ahlak kurallarını hiçe sayan, kimliğini kaybetmiş, lanet okuyan bir kişi İslam’ı temsil edemez. İtiraf eden İbrahim Kalın, ‘Onun hutbeden bu konuda veya herhangi bir konuda lanet okumasını biz de doğru bulmuyoruz.’ demiştir. Çünkü artık ortaya çıkan şeyi gizlemek mümkün değildir. Bu yapay gündemi ortaya çıkartan ve büyüten Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı, Bilal Erdoğan ve bir avuç besleme yandaş medya ve mensuplarıdır.”

    CHP’li Özkoç, sosyal medyaya ilişkin düzenlemeler içeren kanunun iptal edilmesi için Anayasa Mahkemesi’na başvuru hazırlıklarını sürdürdüklerini de bildirdi.

    Özkoç, bir gazetecinin, “Anayasa Mahkemesi’ne götürmek için belli bir tarih var mı?” şeklindeki sorusuna, “Anayasa Mahkemesi’ne başvurmak için hukukçularımız zaten hazırlar. Ön başvuruyu yaptıktan sonra diğer asıl başvuruyu hukukçularımız gerçekleştirecektir.” karşılığını verdi.

    “Dostumuz Tank Palet’i Katar ordusuna satan hainler olmayacak”

    Engin Özkoç, başka bir basın mensubunun, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik “Kendisine tavsiyemiz dostlarına fazla güvenmemesidir. Çünkü güvendiği karanlık dostları yeri geldiğinde samanı postuna dolduracaktır.” sözlerini anımsatarak, değerlendirmesini sorması üzerine, şunları söyledi:

    “MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin, TBMM’de kendi grubunda kürsüye çıkarak, ‘Bu vatan haininden , bu insan hakkını hukukunu yiyenden, bu bölücü terör örgütüyle hareket eden kişiden cumhurbaşkanı olmaz. Her vatan evladından cumhurbaşkanı olur ama Recep Tayyip Erdoğan’dan cumhurbaşkanı olmaz.’ dediği kişi, gerçek dostudur. Bugün dost olmuştur. Bizim dostlarımız, hakkını hukukunu alamayan emekçiler, kamyon şoförleridir, apartman görevlileri, basın emekçileri, çiftçiler, okuyup da iş bulamayan öğrencilerimiz, kendisini düşünmeyip evladı için yaşayan ve onun için hayatını yok eden insanlarımızdır. Bizim dostlarımız, CHP Genel Başkanı’nın açıkladığı Türkiye’nin kurtuluşuyla ilgili 13 maddeyi kucaklayan, vatanın birliği ve beraberliğini korumak isteyen her anlayıştır. Bu bir siyasi parti, meslek kuruluşu, bir vatandaşımız olabilir. Ama bizim dostumuz Tank Palet fabrikasını Katar ordusuna satan hainler olmayacaktır.”

  • Bahçeli: CHP’nin Atatürk’le bağlantısı kalmamıştır

    Bahçeli: CHP’nin Atatürk’le bağlantısı kalmamıştır

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Kılıçdaroğlu’nun sabıkalı ve sicili zifiri karanlık dostlarıyla ağız birliği ederek Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerine saldırması yanlış ve yozlaşmış bir siyaset örneğidir. Bugünkü CHP’nin Gazi Mustafa Kemal Atatürk’le hiçbir bağ ve bağlantısı kalmamıştır. Artık teröristler yoldaş, bölücüler candaş, Türkiye düşmanları kandaş mertebesine gelmiştir” dedi.

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yazılı açıklamasında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun TBMM grup toplantısındaki konuşmasının hezeyanname bildirisi, skandal belgesi, zillet ve hezimet beyannamesi olduğunu belirtti. Bahçeli, “Kılıçdaroğlu işledikleri suçları açıkça tevsik ve tescil edilmiş suçlulara sahip çıkmış, bir kez daha hukukun üstünlüğüne kesif bir şekilde cephe almıştır. Nitekim bu şahsın kırdığı ceviz kırkı aşmıştır. Kılıçdaroğlu’nun terörist Demirtaş’ı masum gösterme çabası tam bir garabet halidir. Osman Kavala’nın suçsuzluğunu iddia etmesi akıl tutulması, ahlak yoksunluğudur. Bugüne kadar her darbe dönemini müteakiben iktidar mevkiine ulaşan CHP’nin 37’inci Olağan Büyük Kongresi’nde dostlarıyla birlikte iktidar hedefi koyması yeni bir vesayet özlemi, statükodan beslenen bir siyaset köhneliğidir. Kılıçdaroğlu’nun zoru görünce dostlardan kastının geçtiğimiz hafta sonu açıkladığı telif hakkı çiğnenmiş çalıntı ’13 maddelik ikinci yüzyıla çağrı bildirisine evet’ diyenler şeklinde izahı ise keskin bir ‘U’ dönüşüdür” ifadelerini kullandı.

    ‘CHP’NİN ATATÜRK’LE BAĞLANTISI KALMAMIŞTIR’

    Bahçeli, CHP Genel Başkanı’nın günü gününün tutmadığına vurgu yaparak, “Saat başı değişen, sürekli çark eden, fikri ve siyasi müktesebatı çarpık olan bu şahsın bizatihi kendisiyle tenakuza, hatta tezada düşmesi hakikaten ibretlik bir haldir. Kılıçdaroğlu’nun bütün anayasaların vesayet altında yapıldığını ileri sürmesi dikkatle üzerinde durulması, derinlemesine ele alınması gereken şuursuz bir değerlendirmedir. 1982 ile 1961 Anayasalarıyla birlikte 1921 ve 1924 Anayasalarının da vesayet altında hazırlandığını ihsas ve izhar etmiş olan Kılıçdaroğlu’nun Cumhuriyet’in kurucu kadrolarına ve Aziz Atatürk’e bu vesileyle hakareti reva görmesi maskesini iyice düşürmüştür. Kılıçdaroğlu’nun sabıkalı ve sicili zifiri karanlık dostlarıyla ağız birliği ederek Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerine saldırması yanlış ve yozlaşmış bir siyaset örneğidir. Bugünkü CHP’nin Gazi Mustafa Kemal Atatürk’le hiçbir bağ ve bağlantısı kalmamıştır. Artık teröristler yoldaş, bölücüler candaş, Türkiye düşmanları kandaş mertebesine gelmiştir” değerlendirmesinde bulundu.

    ‘TAVSİYEMİZ, DOSTLARINA FAZLA GÜVENMEMESİDİR’

    Bahçeli, CHP’nin iktidar yürüyüşünü ilan eden Kılıçdaroğlu’nun suçluların telaşı içinde olduğunu savunarak, “Çok partili siyaset hayatının başlamasından sonra bölük pörçük hükümet sorumluluğu üstlenen CHP’nin 1946-1996 yılları arasında toplam 4533 günlük iktidarında Türkiye için ne yaptığı, hangi projeleri kazandırdığı, bir tek dikili ağacının bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulması aciliyet kesbeden bir beklentidir. Türkiye’de ne yapıldığını sistematik olarak sorgulayan, bununla da kalmayıp tutarsızca yargılayan CHP Genel Başkanı’nın asıl kendisinin ve partisinin bu zamana kadar ülkemiz için, eğer varsa hayata geçirdiği hizmet ve eserleri izah ve ifade etmesi siyasi ahlak gereğidir. Yenilenmiş CHP yönetiminin eskisinden farkı olmayacaktır. Kaldı ki maya aynı, mizaç aynı, maksat aynıdır ve temelden bozuktur. CHP demek kriz ve kargaşa demektir. CHP demek darbelerden, cuntalardan, muhtıralardan, ara rejimlerden geçinen fırsatçılık ve siyasi kalpazanlık demektir. CHP Genel Başkanı’nın söylemleri köksüzlüğün ve kimliksizliğin numunesidir. Kendisine tavsiyemiz dostlarına fazla güvenmemesidir. Çünkü güvendiği karanlık dostları yeri geldiğinde samanı postuna dolduracaktır” ifadelerine yer verdi.

  • Kılıçdaroğlu 6’ncı kez Genel Başkan seçildi

    Kılıçdaroğlu 6’ncı kez Genel Başkan seçildi

    CHP’nin, salgın nedeniyle ertelenen 37. Olağan Kurultayı bugün başladı. Daha önce adaylıklarını açıklanan Aytuğ Atıcı, Tolga Yarman ve İlhan Cihaner yeterli imzayı toplayamayınca Kemal Kılıçdaroğlu tek aday olarak gösterildi.  Kılıçdaroğlu, 1251 oyla 6. kez Genel Başkan seçildi. Kurultay’ın Divan Başkanlığına ise Özlem Çerçioğlu seçildi. CHP lideri Kılıçdaroğlu, “Kurultay’da alınan her kararın yankısı büyük olacak” dedi.

    CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu tek aday olarak katıldığı Kurultay’da bin 251 oy alarak 6. kez Genel Başkan seçildi. Kullanılan bin 318 oyun 67’si ise geçersiz sayıldı.

    Kılıçdaroğlu’nun rakipleri Aytuğ Atıcı, Tolga Yarman ve İlhan Cihaner aday olabilmek için gereken imzayı toplayamamıştı.

    CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu konuşmasında şu ifadeleri kullandı;

    Kurultay’da alınan her kararın yankısı büyük olacak. Hiçbir CHP’linin umutsızlığa kapılma hakkı yok. İkinci yüzyıla çağrı beyanamesini sunuyoruz. 31 Mart’ta ötesine geçtiğimiz duvarı yıkacağız. TBMM’nin yetkileri kısıtlandı, demokrasi yara aldı. Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığı tehlike altında.

  • CHP Kurultayı’nda oy verme işlemi başladı

    CHP Kurultayı’nda oy verme işlemi başladı

    CHP’nin 37. Olağan Kurultayı’nda genel başkanlık için oy verme işlemine geçildi.

    Bilkent Odeon’da devam eden kurultayda sonuç bildirgesi üzerine yapılan konuşmalar tamamlandı.

    Konuşmaların ardından Divan Başkanı Özlem Çerçioğlu, genel başkanlık seçimi için görevi ilçe seçim kuruluna devrettiklerini açıkladı.

    Kurulun görevi devralmasının ardından 17.15’te oy verme işlemine geçildi.

    Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun tek aday olduğu kurultayda 1356 delege 44 sandıkta oy kullanacak.

    Kovid-19 nedeniyle yığılmaların önüne geçmek amacıyla 132 kabin oluşturuldu.

    İlçe Seçim Kurulu görevlileri delegeleri sosyal mesafe kurallarına uymaları konusunda uyardı.

  • Kılıçdaroğlu CHP’nin genel başkanlığı tek aday gösterildi

    Kılıçdaroğlu CHP’nin genel başkanlığı tek aday gösterildi

    CHP’nin 37. Olağan Kurultayı’nda Kemal Kılıçdaroğlu, diğer adayların yeterli imzayı toplayamaması nedeniyle genel başkanlığa tek aday olarak gösterildi.

    CHP’nin 37’nci Olağan Kurultayı, Bilkent Odeon Gösteri ve Kültür Merkezi’nde başladı. Kılıçdaroğlu’na karşı Parti Meclisi Üyesi İlhan Cihaner, eski milletvekili Aytuğ Atıcı, CHP onursal üyesi Tolga Yarman’ın aday adaylığını açıkladığı kurultayda, koronovirüs salgınına karşı önlemler alındı. Pandemi nedeniyle seyircisiz yapılan kurultay için partililer ateşleri ölçülerek içeriye alındı, maske ve dezenfektan dağıtıldı. Sosyal mesafenin korunması için zemine, ‘Sağlığınız için 1,5 metre sosyal mesafeyi koruyun’ yazılı stickerlar yapıştırıldı. Delegeler ve diğer partililer, 4 bin koltuğun bulunduğu alana sosyal mesafe kuralına uygun oturdu. Oy verme  işlemlerinde, yığılmaları önlemek amacıyla 44 sandık ve 132 kabin kuruldu. Kurultayın yapıldığı alana ‘İş, emek, ezilen, kadın, çocuk, genç, doğa, demokrasi, barış, özgürlük, umut, halk için iktidar’ yazılı ayrı ayrı pankartlar asıldı. Kurultay için özel olarak söz ve müziği Ali Altay’a ait olan ‘İktidarın Yolu Kılıçdaroğlu’ şarkısı rap tarzında hazırlandı.

    İMAMOĞLU: SORGULAYACAĞIMIZ BİR ŞEY YOK

    İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ve eski genel başkanlar da kurultaya katıldı. İmamoğlu, alana girişte basın mensuplarına yaptığı açıklamada, kurultayda genel başkanlık için yarış yaşanıp yaşanmayacağına ilişkin soru üzerine, “Bizim genel başkanımız çok tarihi bir misyon üstlendi. Özellikle son yerel seçimler. Dolayısıyla bizim genel başkanımızla ilgili zerre kadar sorgulayacağımız bir şey yok. Sadece etrafını iyi bir yönetimle toparlamamız gerekiyor. CHP sadece kendisine oy veren ya da partimize oy veren insanlar için bir umut kurultayı yapmıyor, bence, şu an muhalefeti temsil eden hangi ruh varsa onu temsil edecek bir kurultay yapacak. Dolayısıyla sorumluluğunun çemberi çok büyük. Bugün bu salona giren ve oy kullanan bütün delegelerimizin bence bu anlayışla hareket etmesi lazım, bu anlayışla oyunu kullanması lazım. Bildiğimiz kurultaylardan çok farklı” ifadelerini kullandı.

    ‘Hedef iktidar’ sloganı ile yapılan kurultay, çoğunluğun sağlanması ardından çalışmalarına başladı. Kılıçdaroğlu’nun kurultayı açması ardından Divan Başkanlığı’na Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu seçildi.

    ‘DÜNYANIN GÖZÜ VE KULAĞININ OLDUĞU KURULTAY’

    Ardından Kılıçdaoğlu, kurultayın açılış konuşmasını yaptı. Kılıçdaroğlu, CHP’nin 37’nci kurultayının TBMM’nin açılışının 100’üncü yılında yapılan tarihi bir kurultay olduğuna dikkat çekerek, “Bu kurultay bizi Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100’üncü yılına 2023’e taşıyacak olan kurultaydır. 2023’te cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırma, azim ve kararlılığını göstereceğimiz kurultaydır. Bu kurultayın 10 binlerin katıldığı bir ortamda yapılmasını arzu ederdik. Ama Codiv-19 süreci izin vermedi. Yürekten inanıyorum 10 binler, 100 binlerin gözü kulağı aklı ve yüreği buradadır. Onlar şu anda bizi izliyorlar. Bu kurultay sadece vatandaşlarımızın değil, Orta Doğu’dan Avrupa’ya, Afrika’ya, Rusya’ya, Uzak Asya’ya kadar tüm dünyanın gözü ve kulağının olduğu kurultaydır. Çünkü bu kurultay sosyal, kültürel, siyasal ve ekonomik buhrandan nasıl çıkacağımızı anlatacağımız kurultaydır. İnanıyorum bu çıkış yolu tüm dünyaya örnek olacaktır. 100 yıl önce Gazi Mustafa Kemal Atatürk nasıl ki milli kurtuluş savaşını verirken bütün ülkelere örnek olduysa, bizim de böyle bir süreci hayata geçirerek dünyaya örnek olmamız gerekiyor. Bu kurultay alçak gönüllü bir uygarlığın inşasına çağrı kurultayıdır” dedi

    ‘O DUVARI ŞİMDİ YIKACAĞIZ’

    Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin cumhuriyet tarihinin en ağır buhranını yaşadığını, bunların ekonomi ve yönetim buhranı olduğunu savunarak, “Hiçbir vatanseverin umutsuzluğa kapılma hakkı yoktur. Hiçbir CHP’linin umutsuzluğa katılma hakkı da yetkisi de yoktur. Biz birlikte; inançla, kararlılıkla, azimle Türkiye’yi bu krizden, buhrandan çekip çıkaracağız. Adalet yürüyüşünün kimse unutmasın. Son günü Maltepe’de ‘bu bir son değil yeni bir başlangıçtır’ demiştim. ‘Önümüzdeki duvarı yıkacağız’ demiştim. 31 Mart yerel seçimlerinde duvarın arkasına geçtik. O duvarı şimdi dostlarımızla birlikte ve milletimizin ferasetiyle parça parça yıkacağız” diye konuştu.

    Kılıçdaroğlu, Meclis’in kuruluşunun birinci yüzyılını bitirdiklerini, ikinci yüzyıla bir çağrı beyannamesi hazırlamak zorunda olduklarını belirterek, Türkiye’nin önünde 5 temel sorunun demokrasi, ekonomi, dış politika, eğitim ve toplumsal barış olduğunu savundu.

    ‘DOSTLARIMIZLA BİRLİKTE İKTİDAR OLACAĞIZ’

    Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin iktidar olacağını ifade ederek, “Önümüzdeki ilk seçimlerle birlikte dostlarımızla birlikte iktidar olacağız. Hiçbir zaman hiçbir yerde hiç kimseye kibirle ve öfkeyle bakmayacağız. Bize oy versin vermesin, o sorunu çözmek bizlerin, hepimizin boynunun borcu. ‘Hangi partiye oy verdin’ değil, ‘hangi derdin var’ diyeceğiz. Yeni bir siyaset anlayışını, ahlaklı bir siyaset anlayışını, vatandaşını hor gören değil, kucaklayan bir siyaset anlayışını getireceğiz” ifadelerini kullandı.

    ‘İKİNCİ YÜZYILA ÇAĞRI BEYANNAMESİ’

    Kemal Kılıçdaroğlu, 2023’te cumhuriyetin kuruluşunun yüzüncü yılını bitirip ikinci yüzyıla geçileceğini hatırlatarak, ikinci yüzyıl için hazırladıkları çağrı beyannamesini şöyle açıkladı:

    “Birinci ilke, yasa tasarı ve teklifleri TBMM komisyonlarında görüşülürken ilgili meslek kuruluşları, STK görüşleri zorunlu olarak alınacak. Türkiye’nin toplumsal barışı ve huzuru sağlanacaktır. Liyakat sistemi hakim kılınacaktır. Seçim yasası değişecek. Siyasi ahlak yasası çıkarılacak. Kamu ihale kanunu yeniden düzenlenecek. Sayıştay gerçek işlevine kavuşturulacaktır. Güçlü bir stratejik planlama teşkilatı kurulacaktır. Eğitim sistemi yeniden yapılandırılacak. Gelecek nesiller için ekosistem hakkı korunacaktır. Aile Destekleri Sigortası uygulamaya konacaktır. Yeni bir merkez-yerel dengesi kurulacaktır. Orta Doğu barış ve işbirliği teşkilatı kurulacaktır.”

    CİHANER’DEN DELEGELERE MESAJ

    Kurultay sırasında aday adayları İlhan Cihaner, Aytuğ Atıcı ve Tolga Yarman, aday olabilmek için gerekli olan 68 delegenin imzasını toplamaya çalıştı. İmza toplamakta sıkıntı yaşayan aday adaylarından Cihaner, delegelere mesaj gönderdi. Cihaner mesajında, “Değerli CHP’liler, çok ilginç dakikalardan geçiyoruz. Delege iradesine yönelik böyle bir baskı tarihimizde yok. Cesaretle sözünüze, imzanıza sahip çıkın. Parti içi demokrasiyi yaratamazsak, ilke ve demokrasiyi yaratamayız. İlke ve demokrasiye sahip çıkın. Cesaret, cesaret, cesaret” ifadelerini kullandı. Kurultay devam ediyor.

    CİHANER: BU CİDDİYETLE NASIL İKTİDARA GİDECEĞİZ

    Kılıçdaroğlu’na karşı aday adayı olan PM üyesi İlhan Cihaner, kurultaydaki konuşmasında sert eleştirilerde bulundu. Cihaner, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve parti yöneticilerinin  kurultay salonundan ayrılmasının ardından delegelerin de salondan çıktığını belirterek bu duruma tepki gösterdi. İlhan Cihaner, salondan ayrılmanın ciddiyetsiz bir durum olduğunu savunarak, “Selfie çekerek gittiler, sözde kurultayda memleket meseleleri tartışılacak ve buradan bir karar çıkacak ve biz geleceğimizi kurmak için toplanacağız. Neredeler? Bu ciddiyetle nasıl iktidara gideceğiz biz? Bana ‘marjinal’ diyorlar. 300 delege yokken ‘kabul edenler’, ‘etmeyenler’ denilerek CHP’nin divan başkanına küfür edilerek bir kurultay bitirdik biz. Bu mu marjinallik? Bizim çabalamamız mı marjinallik? İl kongrelerinde tek aday gördüm. Nasıl demokrasi şöleni oluyor bu? Hiç mi utanmadılar? Ankara Kongresi’nde divan başkanlığını yapan, partimizin eski genel başkanımız hiç mi utanmadı? İstanbul kongresi sizi utandırmadı mı? İzmir, Adana, Mersin kongresi? Böyle olan delegeyle biz demokrasiyi mi kuracağız?” dedi.

    ‘AK PARTİ’NİN HANGİ POLİTİKASINA ENGEL OLABİLDİK’

    İlhan Cihaner, genel başkan Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı 13 maddelik ikinci yüzyıla çağrı beyannamesini eleştirerek, “Genel başkan saydığı maddeler içerisinde, ‘ekonomiyi yeni oluşacak demokrasi ittifakıyla düzelteceğiz’ dedi. Şu andaki ekonomiyi batıran Ali Babacan ile mi yapacağız bunu arkadaşlar? Bir başlık da dış politikaydı. Stratejik derinliğin sorumlusu kim? Davutoğlu, yeni ittifak ortağımız. Babacan, yeni ittifak ortağımız. Genel başkan 13 madde saydı. Peki biz bunu nasıl gerçekleştireceğiz? Anayasa Mahkemesi’ne giderek, tweet atarak, Meclis’te kapak yaparak, hangi politikasına engel olabildik AK Parti’nin? Beni asıl öfkelendiren şu oldu; ben sızlanmam, yakınmam, ben mücadele ederim. Tek başına kalsam bile mücadele ederim. Bu imza toplamasında beni en çok rahatsız eden, sizlerin üzerinizdeki baskı. Burada vereceğiniz kararla bu gidişatın daha derinleşmesine mi karar vereceksiniz, yoksa sahiden potansiyelimizi kullanarak iktidara mı karar vereceksiniz?” ifadesini kullandı.

    ‘İMZA VERENLER İŞİYLE TEHDİT EDİLDİ’

    İlhan Cihaner, kurultay öncesinde yeterli imzayı topladığını savunarak, “Hepinizden imza alındı. 100’ün üzerinde imzayla son iki güne girdik. Ve birçok arkadaşımız bizim ofise gelirken yoldan çevrildi. O arkadaşlarımızın aşıyla işiyle tehdit edildiğini gördük. O genel başkan yardımcılarını da biliyorum. Hepsinden hesap soracağız. Bir yoldaşını nasıl işiyle, aşıyla tehdit edersin sen? Bu alçaklıktır. Şu an genel başkan 80 imzayla önerilecek. Sizin imzalarınız ne oldu arkadaşlar? Türkiye tarihinde ilk kez bir il, kurultayda temsilsiz kalıyor. Niye Mardin’e temsilci yapılmadı? Tek bir şeye ihtiyacımız var; cesaret. Burada da azıcık cesaret gösterirseniz gerçekten iktidarı elde edecek bir dinamizmi yakalayabiliriz. Aksi takdirde AYM kapılarında olmuş bitmiş işlerin mücadelesini veren merkez sağa oturmuş bir yapıya dönecektir. Bir köşe yazarı dedi ki; CHP PM’sinde belirlenecek üyeler Ali Babacan ile uyumlu çalışmaya göre belirlenecek. Onun için orada da çok çok dikkatli olun lütfen. Parti yağmacı bir çizgiye getirilmek isteniyor. Çıkışımız soldadır, sosyal demokrasidedir” diye konuştu.

    KILIÇDAROĞLU TEK ADAY

    Öte yandan genel başkan aday adayı olan İlhan Cihaner, Aytuğ Atıcı ve Tolga Yarman, yeterli imzayı toplayamadı. CHP’nin 37’nci Olağan Kurultayı’nda genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu tek aday kaldı.

     

  • CHP Covid-19 tarım raporunu açıkladı

    CHP Covid-19 tarım raporunu açıkladı

    CHP Genel Başkan Yardımcısı Orhan Sarıbal, “Ekonomik ve Sosyal Konsey toplanmalı. Bu Konseyin alacağı kararlarla birlikte şeffaf ve katılımcı şekilde işletilecek bir Tarım Gıda Kurulu kurulmalıdır.” dedi.

    Sarıbal, CHP Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısında, 22 Temmuz 1980’de Merter’deki evinin önünde düzenlenen suikast sonucu yaşamını yitiren DİSK’in Kurucu Genel Başkanı ve Maden-İş Genel Başkanı Kemal Türkler’i ölümünün 40’ıncı yılında andı.

    Kadın cinayetlerine değinen Sarıbal, iktidarın İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmak istediğini belirterek, bu durumu eleştirdi.

    Kovid-19 sürecinde tarımın ve gıda güvenliğinin öneminin bir kez daha anlaşıldığını belirten Sarıbal, bu nedenle kendilerinin de Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla Genel Başkan Yardımcısı Aykut Erdoğdu ile bir rapor hazırladıklarını söyledi.

    Kovid-19 sürecinde, tarım ve gıda için çözüm önerileri konulu, “CHP Kovid-19 Tarım Raporu”nda “Koronavirüs sürecinde dünyada ne oldu?”, “Türkiye’de neler yaşandı?”, “AK Parti iktidarları döneminde tarımda neler yapıldı?”, “Bundan sonra neler yapılmalı?” gibi sorulara cevap aradıklarını aktaran Sarıbal, raporda acil eylem planı olarak önerdikleri 4 ana başlık ve 72 maddeden oluşan öneriler yer aldığını bildirdi.

    Bu önerilerin, tarımsal üretimde 44 madde, gıda üretiminde 11 madde, gıda dağıtımında 10 madde, ithalat ve ihracat süreçlerinde ise 7 maddeden oluştuğunu aktaran Sarıbal, şöyle konuştu:

    “Uluslararası Çalışma Örgütü, salgın nedeniyle işletmelerin tam veya kısmi olarak kapatılmasının, dünyadaki iş gücünün yüzde 81’ini yani 2,7 milyar çalışanı etkilediğini bildirmektedir. 31 Mart’ta Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Dünya Ticaret Örgütü (WTO) tarafından yapılan ortak açıklamada özellikle gıdanın uluslararası ticaretine vurgu yapılırken, aynı zamanda ülkelerin gıda güvenliğini sağlamaları gerektiğine dikkat çekildi. Dünya ekonomisinden bağımsız olmayan ve Kovid-19 ile mücadele içinde olan Türkiye’nin de bir gıda krizi ile karşı kaşıya kalabileceği ihtimali dışlanmamalıdır. Hükümetler yaşanan bu ani daralma sonucunda hem küresel hem de ulusal ölçekte ekonomik krizle baş etmek için stratejik öneme sahip sektörlere ve toplum kesimlerine yönelik destek programları açıklamaktalar. Bu sektörlerin başında stratejik öneme sahip tarım ve gıda sektörü gelmektedir. Her ülkenin kendi iç tüketimini karşılayacak ve üretimini kalıcı şekilde arttıracak önlemleri alması gerektiği bu salgın ile bir kez daha ortaya çıkmıştır.”

    Türkiye’de benimsenen yanlış tarım politikalarının yanı sıra kapitalizmin neo-liberal evresinde Türkiye gibi ülkelere dayatılan yeni uluslararası iş bölümünün de tarımdaki çöküşte belirleyici olduğunu iddia eden Sarıbal, son 20 yılda Türkiye’de uygulamaya konulan tarım politikalarıyla “aile çiftçiliği”nin tahrip edildiğini öne sürdü.

    Hükümetin büyük şirketlerin egemen olduğu tarım gıda sistemine uygun yasaları uygulayarak tarımsal üretimi, endüstriyel üretim biçimi haline dönüştürerek giderek zayıflattığını savunan Sarıbal, “Tarımsal üretimin bu şekilde zayıflatılması, çiftçilerin tarımdan uzaklaşmasına ya da çiftçilerin üretime devam edebilmek için borçlanmasına neden olurken, endüstriyel tarımsal üretim için gerekli olan emek biçimi mevsimlik işçilik olarak yaygınlaştı.” dedi.

    “İnsan sağlığını tehdit eder hale geldi”

    Endüstriyel tarımla ekolojinin tahrip olduğunu, toprak ve suyun kirlendiğini, bitkisel üretim ile hayvan yetiştiriciliği birbirinden koparılarak hayvan sağlığının bozulduğunu iddia eden Sarıbal, bu sürecin bir çıktısı olarak da tarımsal ürünlerdeki besin değerlerinin düşerek insan sağlığını tehdit eder hale geldiğini söyledi.

    Sarıbal, “Gıda ürünün ne kadar ucuz olduğu önemli olunca gıda soframızdaki zehirli kimyasallara dönüştü. Sağlıklı gıdaya erişim ise sınıfsal bir ayrıcalık oldu. Oysa, sağlıklı gıdaya erişim bir yurttaş hakkıdır.” ifadesini kullandı.

    Kovid-19’un gösterdiği gibi dünyada sağlık ve gıda alanında hızlı hareket edip gerekli önlemleri alan hükümetlerin yeni dönemde ekonomik ve sosyal olumsuzlukları daha hızlı aşacaklarını belirten Sarıbal, şunları kaydetti:

    “Ama ne yazık ki ülkemizde, tarım ve gıda sektörünü olası bir krizden kurtaracak tedbirler yeterince hayata geçirilmedi. Gerek muhalefet partileri gerekse meslek örgütleri bu konudaki acil ihtiyacı sürekli gündeme getirmelerine rağmen hükümet, salgın öncesi geçerli olan uygulamalarla yetinmeyi tercih etmekte ve bunun olası bir tarım ve gıda krizini önleyebileceğini düşünmektedir. Bu yanılsama ile Kovid-19 sürecinde tarım ve gıda sektöründe belirgin bir dönüşüm sağlayacak tedbirler almaması nedeniyle, yakın gelecekte gıda enflasyonu ve sonrasında bir gıda krizi ile karşı karşıya kalacağımız aşikardır. Öncelikle Ekonomik ve Sosyal Konsey toplanmalı. u Konseyin alacağı kararlarla birlikte şeffaf ve katılımcı şekilde işletilecek bir Tarım Gıda Kurulu kurulmalıdır. Salgınının yarattığı tahribatları ve yeniden bu tür salgınların oluşmasına mahal vermeyecek şekilde, ekolojik perspektifle, gıda güvenliğini gözeterek, tarımsal üretim, gıda üretimi ve dağıtım süreci, ithalat ve ihracat politikaları ile Türkiye’de yaşayan herkesin sağlıklı gıdaya erişimini sağlayacak kapsamlı planlar yapmalıdır.”