Etiket: çiftçi

  • Kestel Belediyesi’nden sel mağduru çiftçilere 23 ton gübre desteği

    Kestel Belediyesi’nden sel mağduru çiftçilere 23 ton gübre desteği

    Kestel Belediyesi ve Bursa İli Hayvancılığı Geliştirme Birliği’nin (HAGEL) katkılarıyla, geçtiğimiz aylarda Kestel’de yaşanan sel afetinden olumsuz etkilenen çiftçilere 23 ton gübre desteği verildi.

    Bir taraftan koronavirüs salgınına karşı etkin bir dezenfeksiyon ve vatandaşlara yönelik sosyal destek programlarını kesintisiz sürdüren Kestel Belediyesi, geçtiğimiz aylarda yaşanan sel afeti sebebiyle olumsuz etkilenen çiftçileri unutmadı.

    Kestel Belediyesi ve Bursa HAGEL ortaklığı ile gerçekleşen proje kapsamında, sel sebebiyle mağdur olan ve ilgili birimlere müracaat eden tüm çiftçilere, toplamda 23 ton gübre desteği verildi.

    Gübreler, Kestel Belediyesi’nin organizasyonuyla çiftçilere teslim edildi. Gübre dağıtımında bulunan Kestel Belediye Başkanı Önder Tanır, her zaman çiftçi ve tarım işçilerinin yanlarında olduklarının altını çizdi.

    Projeye ilişkin konuşan Başkan Tanır, ‘’Geçtiğimiz aylarda maalesef, sel afetleriyle karşı karşıya kalmıştık. Bu afetten sonra, yetkili birimlere müracaat edip, destek isteyen çiftçilerimize yönelik bir proje gerçekleştirdik. Bu kapsamda Bursa HAGEL ile ortak bir çalışma yaparak, 250’şer kilo olmak üzere toplamda 23 ton gübremizi çiftçilerimize ulaştırıyoruz. Afetin ilk anından itibaren Kestel Belediyesi olarak yoğun ve titiz bir çalışma başlattık. Selin getirmiş olduğu artıkların temizlenmesi daha sonra yaraların sarılmasıyla ilgili hem İlçe Belediyelerimiz, hem Büyükşehir Belediyemiz hem de devletimizin tüm imkanları hemşehrilerimizin yanındaydı. Bugünde bu kapsamda, çiftçimizin yaralara bir nebze daha olsun merhem olabilmek için böyle bir çalışmaya imza atmış bulunuyoruz.’’ diye konuştu.

  • Bursa’da çiftçiye siyez desteği

    Bursa’da çiftçiye siyez desteği

    Bursa’nın dağ ilçeleriyle birlikte kalkınmasını öncelikleri arasına alan Büyükşehir Belediyesi, Orhaneli, Keles ve Büyükorhan’da faaliyet gösteren 43 çiftçiye ‘Dağ Yöreleri Organik Siyez Yetiştiriciliği Projesi’ kapsamında ücretsiz organik siyez buğday tohumu dağıttı.

    Projeyle birlikte toplam 270 dekarda yetiştirilecek ürünlerin BESAŞ tarafından satın alınacağını belirten Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, “Halkımızın sağlığını önemsiyoruz. Bu projede sertifikasyon maliyetlerini de yine Büyükşehir Belediyesi olarak biz karşılayacağız” dedi.

    270 dekar alanda üretim

    Büyükşehir Belediyesi’nce hizmete alınan Büyükorhan İlçe Meydanı, hayırlı bir hizmete ev sahipliği saptı. Büyükşehir Belediyesi’nin ‘Dağ Yöreleri Organik Siyez Yetiştiriciliği Projesi’ çerçevesinde 18 mahalleden 43 çiftçiye, organik siyez buğday tohumu hibe edildi. Tohumları Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş’ın elinden alan çiftçiler, yapılan yönlendirme ve verilen destek nedeniyle başta Başkan Aktaş olmak üzere projede emeği geçenlere teşekkür etti. Siyez buğday tohumu dağıtılmasıyla ilgili düzenlenen törene, Başkan Aktaş’ın yanı sıra Büyükorhan Kaymakamı Kadir Kılıç ve İlçe Belediye Başkanı Ahmet Korkmaz da katıldı. Büyükşehir Belediyesi’nin siyez desteğinden Büyükorhan’ın Pınar, Osmanlar, Derecik, Geynik, Balaban, Yenice Karalar, Gedikler, Çeribaşı, Merle, Yenice, Perçin ve İsmetiye, Keles’in Yazıbaşı ve Orhaneli’nin Kadıköy, Yakuplar, Emir ve Akalan mahallelerinde tarımla uğraşan vatandaşlar yararlandı.

    BESAŞ alacak BESAŞ satacak

    Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş, Bursa olarak ‘Sanayileşen toplumlar tarımdan uzaklaşıyor’ algısını kıracaklarını söyledi. Bu konuda çok mesafe kat ettiklerini, geçen sene 268 milyon TL olan tarım ihracatının bu yılın 10 ayında 276 milyon TL’ye yükseldiğini belirten Başkan Aktaş, “Yaklaşık yüzde 20 civarında büyüme bekliyoruz. İnşallah çok daha yüksek rakamlara ulaşacağız” diye konuştu. Dağ Yöresi’nin Osmanlı’nın hayat bulduğu topraklar olduğunu hatırlatan Başkan Aktaş, salt tohum dağıtma derdinde olmadıklarını ifade etti. Bir yandan Bursa’nın dört bir tarafında çiftçilere fidan ve tohum desteğinde bulunurken diğer yandan kaliteli ve maksimum üretim için çiftçiye eğitimler verdiklerini, garantili alımlar yaptıklarını söyleyen Başkan Aktaş, “Siyez buğdayla alakalı da BESAŞ marifetiyle bunları çiftçiden alıp, ürüne dönüştürerek satıyoruz. ‘Buğdayın atası’ diye bilinen siyezin binlerce yıl öncesine dayanan mazisi var. Organik bir ürün. Sağlık açısından da çok faydalı olduğu biliniyor. Attığımız adımların arkası gelecek. Projemizin kapsamı genişletilecek. Yürüttüğümüz projeyle hem ekonomik fayda sağlamış olacağız hem de sağlıklı beslenme noktasında insanımıza hizmet edeceğiz” şeklinde konuştu. Tarımsal kalkınmanın desteklenmesi ve kaliteli üretimin artırılması hedefiyle siyez buğdayı ile ilgili çalışmaların 18 mahallede faaliyet gösteren 43 çiftçiyle toplam 270 dekar alanda yürütüleceğini ifade eden Başkan Aktaş, “Kesinlikle sanayideki gelişimimizi tarımda da temin edeceğiz. Çiftçilerimize hayırlı, uğurlu, bereketli olsun. Onlar soframıza ekmek olarak bu ektiklerini gönderecekler” açıklamasında bulundu.

    Büyükorhan Belediye Başkanı Ahmet Korkmaz ise yaptığı konuşmada, çiftçiye verilen destek nedeniyle Başkan Aktaş’a teşekkür etti.

  • Sıfır gümrüklü ithalata CHP’li Sarıbal’dan tepki

    Sıfır gümrüklü ithalata CHP’li Sarıbal’dan tepki

    “Bu Türkiye tarımının bittiğinin adıdır”

    CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, Cumhurbaşkanlığı kararı ile buğday, arpa ve mısır ithalatında uygulanan sıfır gümrükle ithalat kararı için “Bu Türkiye tarımının bittiğinin adıdır. Bu Türkiye tarımının AKP tarafından çökertilmesinin adıdır. Bu yabancı şirketleri zengin etme ve kendi çiftçisini batırma politikasıdır” diye tepki gösterdi.

    Daha önce Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) aracılığıyla yapılan tarımsal ürün ithalatının 21 Ekim 2020 tarihinde özel sektöre de verildiğini hatırlatan Sarıbal, “Daha önce ‘paramız var ki ithal ediyoruz’ diyen Tarım Bakanı ve hükümet, döviz krizinden sonra ‘başınızın çaresine bakın’ diyerek, özellikle yem için kullanılmak üzere, özel sektöre buğday, arpa ve mısır ithalat izni verildi” dedi.

    İthalat sopası hükümeti terbiye ediyor

    2017 yılında buğdayda, arpa ve mısırda %130, küçükbaş ve büyükbaş hayvanda %135, karkasta ette %100, kemiksiz ette %225 oranında gümrük bulunduğunu hatırlatan Sarıbal, şunları söyledi:

    “Özellikle tek adam keyfi yönetimi sırasında 2020 yılında gümrükler buğdayda %45’e, arpada %35’e, mısırda %25’e, küçükbaşta %40’a, büyükbaşta %26’ya, karkas ve kemiksiz ette %40’a düşürüldü. 21 Ekim 2020 tarihli kararla da buğday, arpa ve mısırda 31 Aralık 2020 tarihine kadar gümrük sıfırlandı. Bugün (17 Aralık 2020) açıklanan karar ile bu tarih 4 ay daha uzatılarak 30 Nisan 2021 tarihine kadar izin veriliyor.

    Bu Türkiye tarımının bittiğinin adıdır. Bu Türkiye tarımının AKP tarafından çökertilmesinin adıdır. Bu yabancı şirketleri zengin etme ve kendi çiftçisini batırma, kendi tüketicisine pahalı ürün tükettirme politikasıdır.

    Uzun süredir ithalatla çiftçiyi terbiye ediyorlardı. Bugün o terbiye sopası iktidarı terbiye ediyor. Gümrükleri sıfıra indirmelerine rağmen ucuz ürün alamıyorlar. Çünkü gümrükleri sıfırlarken, yabancı ülkeler durmadı ve hızlıca fiyat arttırdılar.

    Ülke tarımına ihanet

    Bakan o gün bütçe görüşmelerinde ‘biz 160 dolara buğday aldık. Sonra 180 dolara buğday aldık’ dedi. Soruyorum, 160 dolara ne zaman buğday almış? 180 dolara ne zaman buğday almış? Buğday fiyatı yaklaşık 5-6 aydır 220 dolar ile 235 dolar arasında değişiyor.

    Bu topraklara ihanet etmek bu kadar açık ve net olamaz. Bu ülkenin toprağına, suyuna, çiftçisine, üretim biçimine, tüketicisine bundan daha büyük ihanet olamaz. Toprağımızı, suyumuzu mahvettiler, ormanlarımızı yağmalıyorlar. Tohumlarımızı tamamen yabancılaştırdılar. Yetmedi, bugün ülkenin ne gıda egemenliği kalmıştır ne gıda güvenliği kalmıştır.

    İthal ettiklerinin üçte biri kadar tarım sektörümüzü, çiftçimizi destekleseydik bugün liberal politikaların, vahşi kapitalizmin oyuncağı olmazdık.

    Bakan istifa etmeli

    Gümrükler, desteklemeler bir ülkenin temel tarım politikasını belirler. Gıda egemenliğini ve güvenliğini bunun üzerinden sağlarsınız. Siz eğer sizden önceki iktidarların koyduğu gümrüklerin ne anlama geldiğini bilmiyorsanız orada oturmayın. Tarım Bakanını derhal istifaya davet ediyorum. Bir ülkenin tarım politikası ancak bu kadar kötü yönetilebilir. Tarım ancak bu kadar yerle bir edilebilir.

    Çiftçiden buğdayın tonunu 1620 TL’den aldılar. Şu anda dışarıdan aldıkları buğdayın kilosu 2 TL’nin altında değil. Bunun nakliyesi teslimi 2.20 TL-2.40 TL arasında değişiyor. Mısır, arpa yine öyle. Bunu kabul etmemiz, razı olmamız mümkün değil.

    Çiftçi isyan ediyor alınan kararlara. Şu uçaklardan inin, şu saraylardan çıkın şu halkın feryadını duyun. Bu ülkenin toprağına, suyuna, çiftçisine ihanet etmeyin.”

    İthalat rekorları

    CHP’li Sarıbal, son iki yılda buğday, arpa ve mısırda ithalat rekorları kırıldığını söyledi. 2019 yılında buğday ithalatında dünya rekoru kırıldığını belirten Sarıbal, 9 milyon 800 bin ton buğday ithalatına 2 milyar 265 milyon dolar, 2020 yılının ilk 10 ayında ise 7 milyon 606 bin ton buğday ithalatına 1 milyar 795 milyon dolar ödendiğini söyledi. 2003-2020 Ekim tarihleri arasında toplam 69 milyon 656 bin ton buğday ithalatına 18 milyar 161 milyon dolar ödendiğini söyleyen Sarıbal, şu bilgileri verdi:

    “2019 yılında 510 bin ton arpa ithalatına 109 milyon dolar ödendi. 2020’nin ilk 10 ayında ise yıl bitmeden 748 bin ton arpa ithalatı ile geçen yıldan %50 daha fazla ithalat yapılarak 138 milyon dolar dolar para ödendi. 2003-2020 Ekim tarihleri arasında 4 milyon 485 bin ton arpa ithal edilerek 1 milyar 43 milyon dolar ödendi. 2019 yılında 3 milyon 593 bin ton mısır ithalatıyla Cumhuriyet dönemi rekoru kırıldı ve 703 milyon dolar para ödendi. 2020’nin ilk 10 ayında ise 1 milyon 903 bin ton mısır ithalatına 388 milyon dolar ödendi. 2003-2020 Ekim tarihlerinde ithal edilen mısır miktarı ise 22 milyon 191 bin ton. Ödene para 5 milyar 70 milyon dolar.”

  • CHP’li Sarıbal: Saman ithal eden iktidar çökmüş iktidardır

    CHP’li Sarıbal: Saman ithal eden iktidar çökmüş iktidardır

    CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, “Bu coğrafyada saman ithal eden iktidar çökmüş iktidardır. Bu coğrafyada patates ithal eden iktidar çökmüş iktidardır. Bu coğrafyada büyükbaş, küçükbaş et ithal eden iktidar çökmüş iktidardır. Bu ülkeye ihanet ediyordur” dedi.

    TBMM Genel Kurulunda görüşmeleri devam eden 2021 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi üzerine konuşan Sarıbal, bütçenin halktan toplanan paralardan oluştuğunu hatırlatarak, “Bütçe halkın, halktan para toplanıyor ama buradan “devletin bütçesi sarayın bütçesi” diye söyleniyor. Evet, getiren saray ama para halkın. O yüzden, bu bütçenin kuruşuna kadar halkın sorgulama hakkı var; nereye gittiğini sorgulama hakkı var” dedi.

    Konuşmasında ağırlıklı olarak AKP’nin 18 yıllık tarım politikalarını eleştiren Sarıbal, “Tarım Bakanı dedi ki ‘Çiftçilerin moralini bozuyorsunuz.’ Şu anda, Tarım Bakanlığının önünde ve Meclisin civarında Türkiye’den gelen ziraat odaları, Tarım Kredi ve Ziraat Bankası sarmalından dolayı eyleme gelenler polis şiddetiyle karşılaştı ve dağılmış durumdalar. Kim moralini bozmuş bu çiftçilerin? Bakan mı, saray rejimi mi, on sekiz yıllık AKP tarım politikaları mı, kim? Elbette sizsiniz” diye konuştu.

    2002 yılında 2 milyon 780 bin çiftçinin toplam borcunun 3 milyar TL civarında olduğunu, 18 yılda 654 bin kişi azaldığı halde çiftçi borçlarının bankalara 128, Tarım Krediye 12 milyar TL olmak üzere toplamda 180 milyar TL’ye çıktığını kaydeden Sarıbal şöyle devam etti:

    Tefeciye ihtiyaç yok

    “Çiftçinin borcu 60 kat arttı. Bakan çıktı dedi ki çiftçiyi “Tefeciden kurtardık.” AKP düzeninin kendisi tefeci, bir düzen varsa tefeci olan başka birilerinin o sisteme girip tefecilik yapmaya ihtiyacı yok. Sonuçta düzen açık bir şekilde tefeciliği öngörüyor. Tarım Kredi borçlarının 12 milyarının 5 milyarı şu anda idari ve kanuni takipte. Yüzde 35 faiz alınıyor, tefeciye ihtiyaç var mı? Bu ülkede şu anda yüzde 35’ten faiz alan herhangi bir tefeci var mı? Yok.”

    Çiftçinin girdi maliyetlerinin artarken, mazot, gübre ve hayvancılık desteklerinin 2021 bütçesinde düşürüldüğünü kaydeden Sarıbal, “Türkiye’de tarımda yaklaşık olarak 3 milyar litre mazot kullanılıyor. 6,5 liradan 21 milyar ne yazık ki çiftçi mazota para ödüyor. Toplam bütçeden ayırdığınız para ne kadar? 22 milyar. Yani koca Türkiye Cumhuriyeti, 1 trilyon 360 milyar TL’lik bir bütçe. Bakan övünüyordu “277 milyar TL tarımsal gayrisafi millî hasıla.” Ama çiftçiye ayrılan para sadece 22 milyar. Bu 22 milyar da ne biliyor musunuz? Çiftçinin cebinden mazota verdiği yıllık para” diye konuştu.

    112 milyar dolarlık ithalat

    ‘Türkiye tarımsal üretimde, hayvancılık ve bitkisel üretimde açıktan ithalatçıdır’ diyen Sarıbal, AKP’nin 18 yıllık iktidarı döneminde 112 milyar dolarlık ithalat, 82 milyar dolarlık ihracat yaptığını kaydetti. AKP döneminde 70 milyon ton buğday, 4,5 milyon ton arpa, 22 milyon ton mısır, 5,6 milyon ton pirinç, 3,5 milyon ton kırmızı mercimek, 11,5 milyon ton ayçiçeği, 14 milyon ton pamuk ithal edildiğini belirten Sarıbal, sözlerini şöyle tamamladı:

    Gideceksiniz

    “20 milyon dolarlık saman ithal etmişsiniz. Bu coğrafyada saman ithal eden iktidar çökmüş iktidardır. Bu coğrafyada patates ithal eden iktidar çökmüş iktidardır. Bu coğrafyada büyükbaş, küçükbaş et ithal eden iktidar çökmüş iktidardır. Bu ülkeye ihanet ediyordur.

    Son olarak şunu söylemek lazım: Zenginler ve egemenler halka, yoksullara ve fakirlere sadece ve sadece tanrıyı bıraktılar. Ferman padişahınsa, bu topraklar, bu coğrafya bizim. Yol yakın, gideceksiniz.”

  • Sarıbal: Süt üreticisi litre başına 50 kuruş zarar ediyor

    Sarıbal: Süt üreticisi litre başına 50 kuruş zarar ediyor

    “Açıklanan Süt Fiyatı Hayal Kırıklığıdır”

    CHP Bursa Milletvekili ve PM Üyesi Orhan Sarıbal, 2.80 TL olarak açıklanan süt referans alım fiyatının üretim maliyetlerinin altında olduğunu belirterek, “Açıklanan fiyatla çiftçi 50 kuruş zarar etmeye devam edecek” dedi.

    TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulanan Orhan Sarıbal, Ulusal Süt Konseyinin (USK) çiğ süt tavsiye alım fiyatının üreticide büyük hayal kırıklığı yarattığını söyledi. 13 ayın ardından 2 lira 30 kuruş olan çiğ süt tavsiye alım fiyatının 1 Ocak – 30 Nisan 2021 tarihleri arasında geçerli olmak üzere 2 lira 80 kuruşa çıkarıldığını anımsatan Sarıbal, “Süt üreticilerinin uzun zamandır beklediği çiğ süt alım tavsiye fiyatı 50 kuruş arttırılmış oldu. Tarım ve Orman Bakanlığı da, daha önce 40 kuruş olarak belirlediği primi 30 kuruşa düşürdü. Böylelikle üretici eğer açıklanan fiyattan satmayı başarabilirse 3 lira 10 kuruştan satacak. Oysa bir litre sütün bugünkü maliyeti 3 lira 60 kuruş. 13 ayın ardından yapılan artıştan sonra bile çiftçi eğer üretmeye devam ederse, litre başına 50 kuruş zarar etmeye devam edecek” diye konuştu. Sarıbal, açıklanan süt fiyatları nedeniyle süt hayvanlarının kesime gideceğini söyledi.

    Besici de zarar ediyor

    Et ve Süt Kurumunun (ESK), karkas kesim fiyatını 34 liradan 36 liraya çıkarmasını da değerlendiren Sarıbal, “Kesim fiyatlarının en az 40-42 TL olması gerekiyor. Açıklanan kesim fiyatlarıyla besici de maalesef zarar ediyor. Alınan iki karar da hayvancılık sektörü için hayal kırıklığıdır” dedi.

    Meraya hapishane kuruluyor

    CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, TBMM’deki basın açıklamasında, Bursa Yenişehir’de yapılması kararı alınan hapishane hakkında da bilgi verdi. Hükümet tarafından Bursa Yenişehir ilçesinde havaalanın karşısında Karaköy sınırında mera statüsünde olan 500 dönüm alanda cezaevi yapılması kararı alındığını aktaran Sarıbal, hayvancılığın sürdürülebilmesinde meranın büyük önem taşıdığını ama ülkemizde meraların çeşitli gerekçelerle imara açılarak yok edildiğini söyledi. Sarıbal, “Yenişehir Belediye Meclisinin, bütün siyasi parti temsilcilerinin, Ziraat Odası ve Muhtarlar Derneği üyelerinin de bulunduğu bir toplantı yapıldı. Toplantıya katılanlar, Belediye Başkanı da dâhil herkes, mera alanına hapishane yapılmasına karşı çıktı. Bu karardan dönülmelidir” diye konuştu.

    8 milyon emekli açlık sınırının altında

    Konuşmasının son bölümünü emeklilerin sendikal hak mücadelesine ayıran Sarıbal, ülkemizde, emekliler ile yaşamını yitirmiş olan emeklilerin hak sahipliği ile Sosyal Güvenlik Kurumundan aylık alan 13 milyon 496 bin kişi bulunduğunu, bu insanlardan 8 milyon 850 binini asgari ücretin yani açlık sınırının da altında maaş aldığın vurguladı. “Emeklilerin %20’sinin aylık harcanabilir geliri 763 liradır. 1 milyon 100 bin emekli bin TL’den daha az maaş alıyor. Kalanların büyük bölümü de yoksulluk sınırı altında hayatlarını sürdürmektedirler” diyen Sarıbal, emekli olduğu halde geçinemediği için 4 milyon kişinin çalışmaya devam etmek zorunda kaldığını aktardı.

    Emeklilerin Sendikal Mücadelesi

    Emeklilerin ve hak sahiplerinin haklarını aramak, insan onuruna yaraşır bir yaşam için mücadele etmek ve bunun için de sendika kurmak istediklerini ancak izin verilmediğini ifade eden Sarıbal, şunları söyledi:

    “Son olarak Tüm Emekli Sen sendikası Ankara Valiliğinin şikayeti üzerine kapatıldı. Emekliler Sendikasının kapatılması davası ise devam ediyor. Oysa emeklilerin sendikalı olmasını engelleyecek bir yasa söz konusu değildir. Tam tersine Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) sözleşmesi, İnsan Hakları ve Temel Özgürlükler Sözleşmesi, Avrupa Sosyal Şartı, Avrupa Temel Haklar Şartı ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası emeklilere sendika kurma tanıyor. Anayasanın 90. Maddesi Türkiye’nin onayladığı uluslararası insan hakları sözleşmelerinin iç hukukun üstünde olduğunu kabul etmiştir. Bu nedenle sendikanın kapatılması Anayasayı ihlal suçudur.”

  • Mudanya Kaymakamı’ndan çiftçilere tarlada ziyaret

    Mudanya Kaymakamı’ndan çiftçilere tarlada ziyaret

    Mudanya Kaymakamı Faik Oktay Sözer, buğday ekimi yapan çiftçileri tarlalarında ziyaret etti.

    Sözer, burada yaptığı konuşmada, ilçedeki buğday ekim alanının 17 bin dekar, toplam verimlerinin yaklaşık 7 bin ton, dekar başına verimlerinin ise 400 kilogram civarında olduğunu aktardı.

    İlçelerinde buğday ekimlerinin ekim ve kasım, hasadının ise temmuz ve ağustos aylarında yapıldığını belirten Sözer, şunları kaydetti:

    “Ekimi yapılan başlıca buğday türleri Ceyhan 99, Adana 99, Basribey 95, Rumeli ve Almeria çeşitleridir. Bu çeşitlerin verimleri yüksek olup, kılçıksız ve pas hastalıklarına karşı dayanıklıdır. Dekara atılan tohum miktarı, arazinin sulu ve kuru durumuna göre değişiklik göstermekte olup 20 ile 30 kilogram arasındadır. Ekim genellikle mibzerlerle yapılmaktadır. İlçemizde buğdayda en fazla sarı ve kahverengi pas, külleme ve kök çürüklüğü hastalıkları görülmektedir. Yağışlı geçen yıllarda bu hastalıklarda artış yaşanmaktadır. Ayrıca buğday alanlarında görülen en büyük zararlı süne olup, mart ayından itibaren kışlaklardan çıkan erginler, emgi zararı yapan nimf sürveyleri yapılmaktadır. Zararlı popülasyonu ve emgi zararına göre süne ilaçlama ilanları verilmektedir.”

    Hasadın biçerdöverle yapıldığını anımsatan Sözer, dane kayıplarını önlemek amacıyla hasat zamanında biçerdöver kontrollerinin teknik ekiplerince yapıldığını sözlerine ekledi.

  • CHP’li Sarıbal: Çiftçi haciz kıskacında

    CHP’li Sarıbal: Çiftçi haciz kıskacında

    CHP Bursa Milletvekili ve PM üyesi Orhan Sarıbal, “Ülke çiftçisi borç yükü altında eziliyor. Kamu alacakları yapılandırıldı ama çiftçinin borçları yapılandırılmadı. Borcunu ödeyemeyen çiftçilerin tarım araçları, traktörleri, haciz ediliyor. Borçları yapılandırılmayan çiftçi şimdi haciz kıskacında” dedi.

    TBMM’de düzenlediği basın toplantısında çiftçilerin sorunlarını dile getiren CHP’li Sarıbal, pandemi sürecinde bütün dünya ülkelerinin çiftçilerini desteklemek için bütçe ayırdığını, bizde ise koronavirüsün ekonomi üzerindeki etkilerini azaltmak için açıklanan 100 milyar TL’lik “Ekonomik İstikrar Kalkanı”nda çiftçiye hiç destek verilmediğini hatırlattı.

    Ürün Tarlada Kaldı

    Destek görmemesine ve salgına rağmen çiftçilerin üretmeye devam ettiğini belirten Sarıbal, “Pandemi döneminde başlarında AKP Genel Başkanı “Bir karış toprak boş kalmasın” Tarım ve Orman Bakanının “Ürününüz tarlada, serada, etiniz, sütünüz ise elinizde kalmayacak. Gerekirse devlet olarak biz girer alım yaparız” demişti. Hiçbir destek almamalarına rağmen AKP Genel Başkanı ile Tarım ve Orman Bakanının sözüne güvenip borç edinip, emek harcayıp, ter döküp üretim yapan çiftçiler maalesef yüzüstü bırakıldılar. Çiftçilerin ürünleri domates, biber, soğan, patates tarlada, depoda kaldı” dedi.

    Borç çığ oldu

    “Çiftçi üretmek için her yıl biraz daha borçlanıyor” diyen Sarıbal, şöyle devam etti:

    “AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında çiftçinin toplam borcunun 2.4 milyar liraydı. Bankalara 128 milyar TL, Tarım Kredi Kooperatifine 12 milyar TL ve piyasaya olan borçları da hesaba katıldığında çiftçinin bugün toplam 180 milyar TL borcu var. Çiftçinin AKP iktidarı öncesi kartopu büyüklüğündeydi, şimdi çığ oldu ve çiftçiyi eziyor.

    Çiftçi borcu yapılandırılmadı

    Geçen hafta Meclis’te kabul edilen ve iki gün önce Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Torba Yasa ile kamu alacakları ile ilgili düzenleme getirildi. Birçok kesimin borçları yapılandırıldı. Söz verdikleri halde çiftçinin Tarım Kredi Kooperatifleri borçları yapılandırılmadı.

    Şimdi Tarım Kredi Kooperatifi, borçlarını ödeyemeyen çiftçilerin ekipmanlarını, traktörlerini haczediyor. Yasaya göre tarım ekipmanı haczedilemez ama Tarım Kredi Kooperatifi Amasya’da çiftçilerin traktörlerini ve ekipmanlarını haczetti. Çiftçi bugün borç yükü altında ve haciz kıskacında.”

    Şeker Pancarı Üreticileri Perişan

    CHP’li Sarıbal, Afyonkarahisar ve Erzincan şeker pancarı üreticilerinin sorunlarını da aktardı. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesiyle şeker pancarı üreticilerinin her yıl biraz daha fazla mağduriyet yaşadığını ifade eden Sarıbal, “Şeker fabrikaları satılıp özelleştirildiği dönemde şeker pancarı üretiminin daha da artacağı, fabrikaların çok daha iyi çalışacağı, çalışanların da mağdur edilmeyeceği sözü verilmişti. Hiçbiri olmadı. Satılan fabrikaların çoğu işçileri işinden etti. Kadrolu işçi yerine sözleşmeli işçi çalıştırarak, emekçiler üzerinde baskı oluşturdu” dedi.

    Sarıbal, bugünlerde ise Erzurum Şeker Fabrikasının Erzincan’daki üreticiyi, Afyon Şeker Fabrikasının ise Afyonkarahisar’daki pancar üreticisi çiftçileri zor durumda bıraktığını anlattı. Fabrikaların uyguladığı alım politikası nedeniyle şeker pancarında fire oranının arttığını kaydeden Sarıbal, tonu için 336 TL açıklanan şeker pancarının, yüksek fire nedeniyle çiftçiye gelirinin 210 TL’ye kadar düştüğünü kaydetti. Sarıbal, “Bu paralarla çiftçi nasıl kazanacak, nasıl geçinecek?” diye sordu.

    Sarıbal, özelleştirilen şeker fabrikalarının 5 yıllık taahhütlerini tamamladıktan sonra üretimden tamamen çıkacağını da söyledi.

    TÜİK Bu Yem Fiyatlarını Nereden Almış?

    Sarıbal’ın dile getirdiği bir diğer konu ise yem fiyatlarındaki artış oldu. TÜİK’in Eylül 2020 dönemine ait Tarımsal Girdi Fiyat Endeksinde (Tarım-GFE) bir yıllık kesif yem fiyat artış oranının %18.1 olmasına tepki gösteren Sarıbal, “Türkiye Yem Sanayicileri Birliğinden aldığımız verilere göre yem fiyatları en az %30 ile %38 arasında artmış durumda. TÜİK bu yem fiyatlarını nereden almış? Süt ve besi üreticilerimiz TÜİK’in yem fiyatlarını nereden aldığını merak etmektedir. Adres verirler ise çiftçimiz de gidip oradan yem alacak” dedi.

  • CHP’li Sarıbal: Çiftçinin 211 milyar TL alacağı var

    CHP’li Sarıbal: Çiftçinin 211 milyar TL alacağı var

    Tarım ve Orman Bakanlığı 2021 yılı bütçesinde çiftçi desteklerinin 2020 yılı ile aynı kalmasını eleştiren CHP Bursa Milletvekili ve PM üyesi Orhan Sarıbal, “Bütçede ülke çiftçisinin sorunlarını çözümüne ilişkin kaynak ayrılmamış. Bu bütçe çiftçimizin değil, ithalat lobilerinin ve dolayısıyla yabancı ülkelerin çiftçilerinin bütçesi” sözleriyle tepki gösterdi.

    Türkiye’nin 2021 yılı Gayri Safi Milli Hasılasının (GSMH) 5.6 trilyon olduğunu hatırlatan Sarıbal, Tarım Kanununu göre bugüne kadar çiftçiye verilmesi gereken 211 milyar TL’nin verilmediğini söyledi. Sarıbal şunları söyledi:

    Çiftçinin 211 Milyar TL Alacağı Var

    “5488 sayılı Tarım Kanunun 21. Maddesine göre çiftçiye verilecek destek GSMH’nin %1’den az olamaz. Yani en az %1 olması gerekir. Yasaya göre bu yıl çiftçiye verilmesi gereken doğrudan destek en az 56 milyar TL. Kanun böyle diyor. Bu kanunu kim yaptı AKP. Ne zaman çıkardı; 25 Nisan 2006 yılında. 2007 yılında hayata geçti. Bu rakamlar üzerinden değerlendirdiğimizde, 2007’den 2021’i de dahil ettiğimizde çiftçiye verilmesi gereken en az 376 milyar TL. 2021’i de dahil ettiğimizde çiftçiye verilen 165 milyar TL. Aradaki fark 211 milyar TL. Çiftçiye verilmesi gereken ama verilmeyen miktar 211 milyar TL” diye konuştu.

    Çiftçiye verilen doğrudan destek miktarının 22 milyar TL olarak 2020 yılı ile aynı kaldığını hatırlatan Sarıbal, mazot ve gübre gibi çiftçinin en fazla kullandığı girdilere verilen desteklerin ise 2020 yılına göre 2021 yılında düşürüldüğünü belirtti. Sarıbal şöyle devam etti:

    Çiftçinin Mazot Gideri Doğrudan Destek Miktarı Kadar

    “Mazot desteğinde 2020 yılına göre 2021 yılında %6.1’lik bir düşüş var. 2020 yılında 2 milyar 901 milyon TL olan destek 2021 yılında 2 milyar 724 milyon TL’ye düşürülüyor. 35 milyon dönüm tarım arazisi üretimden çıkmıştı. Bilmediğimiz çok yüksek oranda, tarımsal alanda bir düşüş mü var ki mazot desteği düşürülüyor? Çiftçinin en çok kullandığı tarımsal girdi mazottur. Çiftçi yılda yaklaşık 3 milyar litre mazot kullanır. Ortalama litresini 6.20 TL’den hesapladığınızda yılda 18-19 milyar TL para ödüyor.

    Hükümetin çiftçiye verdiği destek miktarı çiftçinin bir yılda kullandığı mazot miktarına denk gelmektedir. Çiftçi cebinden 19 milyar TL’ye yakın para veriyor, hükümet toplam 22 milyar TL destek veriyor.”

    Çiftçinin gübre desteğinde de %6.2’lik bir düşüş olduğunu belirten Sarıbal, 2020 yılında 840 milyon TL olan gübre desteğinin 2021 yılında 788 milyon TL’ye düşürüldüğünü çiftçinin gübreye daha fazla para ödemek zorunda kalacağını söyledi. Aynı şekilde hayvancılık desteğinin de 2020 bütçesine göre indirildiğini hatırlatan Sarıbal, “Hayvancılıktaki sorunlar bitti mi ki desteği çekiyorsunuz?” diye sordu.

    Çiftçinin İşi Dolarla

    Çiftçinin kullandığı mazot, gübre, ilaç, tohum gibi temel girdilerinin ithal edildiğini ve dövize bağlı olarak sürekli arttığını kaydeden Sarıbal, “Damadın dolarla işi olmayabilir ama çiftçinin bütün girdileri dolarla” dedi.

    Uygulanan destekleme modelinin çiftçiyi çökerttiğini ve tarımdan uzaklaştırdığını belirten Sarıbal, hazırlanan bütçenin üretimi teşvik etmek yerine ithalatı hedeflediğini söyledi. AKP döneminde tarımsal ürün ithalatına 111 milyar dolar para verildiğini kaydeden Sarıbal, 2020 yılının ilk 9 ayında ise 7 milyar dolarlık tarım ürünü ithalatı yapıldığını kaydetti.

    “Çiftçinin resmi borcu 138 milyar TL. Mazot, gübre, tohum bayileri gibi diğer borçlarıyla birlikte 170 milyarı buluyor. Çiftçilerin bu sorununa tek bir çözüm yok bütçede” diyen Sarıbal, Bu bütçe çiftçinin, orman köylüsünün, mevsimlik tarım işçilerinin, işçinin, doğal afetten zarar gören üreticinin ve 83 milyon vatandaşın bütçesi değil. Peki, bu bütçe kimin” diyerek şunları söyledi:

    İthalat Lobilerinin Bütçesi

    “Bu bütçe ithalat lobilerinin bütçesi. Çünkü sınırsız ve sorumsuzca ithalat devam ediyor. Bu bütçe tarımsal girdileri sağlayan tohum, ilaç, gübre gibi çiftçinin ve tarımın temel girdilerini sağlayan büyük yabancı şirketlerin bütçesidir. Çiftçiyi, bu ülkede yaşayan 90 milyona yakın vatandaşımızı müşteri yapan şirketlerin bütçesi. Bu bütçe, 18 yılda 111 milyar dolar hammadde ithal ettiğimiz yabancı ülkelerin çiftçilerinin bütçesi. Rusya, Ukrayna, ABD, Kanada, Bulgaristan, Romanya, Macaristan, Şili, Uruguay, Arjantin, Brezilya ülkelerinin çiftçilerinin bütçesi. Bu bütçede çiftçi, köylü, tüketici, tarım bileşenleri yok. Bu bütçede gıda egemenliği ve gıda güvenliği yok. Dolayısıyla bu bütçe halkın bütçesi olamaz.
    Bu bütçe ile AKP ülke tarımına ilişkin tavrını net olarak ortaya koymuş, ‘Ben bu ülkede tarımsal üretim yapılmasını istemiyorum. Ben ithalattan yanayım’ demektedir.”

  • Sarıbal’dan şeker pancarı alım fiyatına tepki

    Sarıbal’dan şeker pancarı alım fiyatına tepki

    CHP Bursa Milletvekili ve PM üyesi Orhan Sarıbal, Türk Şeker tarafından açıklanan şeker pancarı alım fiyatına tepki gösterdi.

    Sarıbal, “Bütün girdiler en az %40-50 artarken şeker pancarı alım fiyatı %12 oranında arttırıldı. Şeker ithalatına milyonlarca dolar ödeyen AK Parti iktidarı şeker pancarı üreticisine ‘üretme, ben ithal edeceğim’ demiş oldu” dedi.

    Şeker pancarı hasadının 2 aya yakın süredir devam ettiğini ama bir türlü alım fiyatının açıklanmadığını hatırlatan CHP Genel Başkanı Tarım Politikaları Başdanışmanı Orhan Sarıbal, “Geçen yıl tonu 300 TL’den fiyat açıklanan şeker pancarı için üretici en az 400 TL alım fiyatı bekliyordu. Ton başına sadece 36 TL’lik bir artış yaptılar. Her şeyi reklam için fırsata çeviren iktidar, o kadar komik bir şeker pancarı alım fiyatı açıkladı ki, bunu da yazılı açıklama ile ve yazılı olarak yapmak zorunda kaldı” dedi.

    Sarıbal, şunları söyledi:

    Açıklanmasaydı da olurmuş

    “Üreticinin aylardır beklediği 2020 ürünü şekerpancarı alım fiyatı akşam saatlerinde yazılı olarak açıklandı. Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ş.(Türk Şeker)’den yapılan yazılı açıklamaya göre geçen yıl 300 TL’den alınan 16 polar şekerpancarının tonu 336 liradan alınacak. Hiç açıklanmasaydı da olurmuş. Son bir yılda mazot, gübre, ilaç, tohum, işçilik giderleri %30 ile %50 arasında zam almışken şeker pancarının alım fiyatı sadece %12 artmış oldu. Oysa üretici ton başına en az 400 TL fiyat bekliyordu. Üstelik açıklanan fiyat Türk Şeker bünyesindeki 15 fabrika için geçerli olacak. Özelleştirilerek satılan fabrikaların bu fiyattan şeker pancarı alıp almayacakları da şüpheli.

    Bu fiyat üreticiye ‘ekmeyin, ben ithal edeceğim’ demenin bir başka ifadesidir. Fiyatı açıklayanlar da yapılan artışın ‘komik’ olduğunun farkında. Öyle olmasa reklam için fırsat kollayan AK Parti ve yönetimi, şeker pancarı alım fiyatını Türk Şeker’e gece yarısı yazılı olarak yaptırmaz, kendileri açıklarlardı. Nitekim geçen yıl AK Parti Genel Başkanı açıklamıştı.

    İthalata var çiftçiye yok

    AK Parti diğer üreticiler gibi maalesef şeker pancarı üreticisini de gözden çıkardığını bu fiyatla bir kez daha ortaya koydu. Üretmek yerine yine ithalat yapmayı tercih etti.

    İktidara geldiği günden beri bütün tarımsal ürünlerde ülkeyi dışa bağımlı hale getiren AK Parti, bu yılın ilk 9 ayında geçen yılın ithalat rakamını geçerek 174 bin ton şeker ithalatına 71 milyon dolar ödeme yapılırken, son 18 yılda ise 1.3 milyon ton şeker ithal ederek, 623 milyon dolar para ödendi.

    Tek Adam Keyfi Yönetimine geçtiğimiz son iki yılda ithal edilen 429 bin ton şekere 140 milyon dolar verildi.

    AK Parti yönetimi ülke tarımına ve ülke çiftçisine destek olmak yerine ithalat ile bir avuç ithalat lobisini ve yabancı ülke çiftçilerini desteklemeyi tercih ediyor.”

  • Bursa İnegöl’ün tarımı şahlanıyor

    Bursa İnegöl’ün tarımı şahlanıyor

    İnegöl, sanayi ve turizm alanında gösterdiği başarının bir örneğini de tarımda yazmak için atağa kalktı. İnegöl Belediyesi öncülüğünde bu alanda yapılan yatırımlar, şehrin tarım kimliğini öne çıkardı. Belediye ile çiftçiler tek vücut olarak tarım pastasından şehrin en yüksek payı alabilmesi için güç birliğine gitti.

    Daha önce müteşebbis ruhunu ortaya koyarak mobilya sektöründe adeta tarih yazan, tarihi başarılara imza atan İnegöl, şimdi de tarım sektörü için aynı hedefler ışığında yeni bir yol haritası çizdi. Sanayi şehri olduğu kadar tarım alanında da verimli toprakları ve üretime elverişli arazileriyle dikkat çeken İnegöl, tarım sektöründe İnegöl Belediyesi’nin öncülüğünde bir başarı hikayesi yazmak için çalışmalara başladı.

    İnegöl Belediyesi, tarım alanında şehirdeki tüm çiftçileri kucaklayacak, tarım değerlerini parlatacak bir yapılanmanın startını verdi. Belediye öncülüğünde tüm çiftçilerin ortak olabileceği Üreten Çiftçiler Kooperatifi kuruldu. 267 bin dekarlık ekilebilir alanı olan İnegöl’de tüm çiftçileri tek vücut halinde birleştirecek bu kooperatif ile İnegöl’ün tarım ürünleri dünya pazarlarına ulaşacak. Ürünler gerçek değerinde satılıp çiftçinin gelirinin arttırılması sağlanacak. Kurulacak soğuk hava depoları ve paketleme tesisleriyle İnegöl’ün verimli topraklarında yetişen yüzlerce ürün aracılar kullanılmadan doğrudan tüketiciye ulaştırılacak. Öte yandan, İnegöl Belediyesi sağladığı ekipmanlarla şehirde daha nitelikli tarım ve hayvancılık yapılmasına da imkan tanıyor. Bu kapsamda Taşınabilir Küçükbaş Hayvan Yıkama Havuzu ve taş toplama araçları alınarak çiftçinin kullanımına sunuldu.

    BEYANLARIMIZI HAYATA GEÇİRMENİN MUTLULUĞUNU YAŞIYORUZ

    Belediye Başkanı Alper Taban, tarım alanında yaptıkları çalışmalara ilişkin açıklamalarında bu konuda ne kadar heyecanlı olduklarını ifade etti. Taban, bir meyve deposu hüviyetindeki İnegöl’ün tarımının şahlanması için gayret sarf ettiklerini ifade ederek, Üreten Çiftçiler Kooperatifi ve bu kooperatif öncülüğünde koydukları hedeflere ilişkin güzel gelişmeler yaşandığını aktardı. Taban, “Biliyorsunuz kısal alanda neler yapabiliriz hususunda göreve başlamadan önce bir takım çalışmalar yürütmüştük. Seçim döneminde de beyanlarımız olmuştu. Bu beyanlarımızın artık hızlı bir şekilde plan ve projelerini çıkarıp sonrasında da yavaş yavaş hayata geçirmenin mutluluğunu yaşıyoruz” dedi.

    ÇOK İYİ BİR NOKTAYA GİDİYORUZ

    Şehrimizde ciddi manada bir tarımsal üretim olduğuna dikkat çeken Alper Taban, şöyle devam etti: “Bu üretimle beraber ciddi bir depolama açığımız da var. Bunu kıymetli meclis üyelerimizin, Kırsal Kalkınma Müdürlüğümüz ve çalışma arkadaşlarımızın da bizlere sunduğu veriler ışığında biz bu noktada ne yapabiliriz çalışmalarını en başında yürütmüştük. Bununla beraber bir hamle yapalım ve depolama ihtiyacını karşılayalım istemiştik. Öncelikle Üreten Çiftçiler Kooperatifini hayata geçirdik. Burada üye kayıtları halen devam ediyor. Biz burada tüm çiftçilerimizin temsilcisiyiz. Kayıt olmak isteyen herkesi davet ediyorum. Birlikten kuvvet doğar. Çiftçilerimizin ortaya koyduğu destek ve katkılarla, yine devletimizin de destekleriyle çok iyi bir noktaya gidiyoruz” dedi.

    SOĞUK HAVA DEPOSU HİZMETE GİRDİ

    “TKDK kurumuna yaptığımız girişim sonucunda Deydinler kırsal mahallemizde soğuk hava depomuzu hayata geçirdik. Bildiğiniz gibi meyveci bir şehiriz ve bu değerlerimizi öncelikli olarak tesislerimizde uygun bir şekilde depolamayla ilgili eksiğimizin olduğunu fark etmiştik. Bizler de İnegöl Belediyesi olarak bu süreçte meyvecilikle uğraşan, çiftçilikle uğraşan tüm vatandaşlarımıza destek olacağımızı ifade etmiştik. Burada depolama da önemli bir ihtiyaçtı. Yaklaşık 220 bin ton üretim var ama şehrimizde soğuk hava depolama tesislerimiz eksikti. İnşallah burada 4 bin tonluk bir tesisin hayata geçmesiyle büyük ölçüde kendilerine fayda sunmuş olacağız. Tesis giriş çıkışlarla birlikte 7 bin ton kapasiteye ulaşabiliyor. Ciddi bir rakam. Bu soğuk hava tesisinin bedelinin yarısını TKDK Kurumu karşıladı. 3,5 milyonluk bir destek alındı. Deponun bizim için önemi büyük. Ürettiğiniz ürünleri anında satamayabilirsiniz. Pazarda istediğiniz fiyat dengesi oluşmamış olabilir. Dolayısıyla onu depoya çekersiniz ve arz talep dengesine göre değerli olduğunda tekrar satışa çıkarırsınız. Çiftçimiz burada değerli satış yapma imkanını yakalamış olur.”

    ÇİFTÇİLER ADINA BURSA HALİNDE DÜKKAN KİRALANDI

    Başkan Taban, çiftçilere sağlanan desteğin soğuk hava deposuyla da sınırlı kalmadığını ve kooperatife üye olan çiftçilerin ürünlerinin doğrudan vatandaşa ulaşması adına Bursa Hikmet Şahin Halinde kooperatif adına bir dükkan kiralandığını kaydederek “Bu alanda Türkiye’ye örnek bir çalışmayı hayata geçirmek istiyoruz. İnşallah İnegöl çiftçisi tek çatı altında birlik olarak, el birliği ile hem kazanacak hem ülkemize kazandıracak. Bu hedefle çıktığımız yolda İnegöl Üreten Çiftçiler Kooperatifimiz adına Bursa Hikmet Şahin Halinde 86 No’lu dükkanı kiraladık. Burada kooperatifimize üye çiftçilerimizin ürünlerinin satışı da başladı” dedi.

    267 BİN DEKAR EKİLEBİLİR ALAN

    İnegöl’de 267 bin dekarlık ekilebilir alan olduğuna dikkat çeken Başkan Taban, şöyle devam etti: “Bu ciddi bir alan. 127 bin dekarlık alan meyve arazisi olarak kullanılıyor. Çok iyi bir meyve üreticisi bölgeyiz. Bunu da zaman içerisinde hem bölgemizde hem ülkemizde hem de uluslararası alanda daha iyi tanınır hale getireceğiz. Alım heyetlerini kooperatifimiz üzerinden şehrimize getirerek bu ürünleri almalarını sağlamak üzere adımlarımızı attık. Yaban Mersini, Şeftali ve Çilek ile ilgili festivaller gerçekleştirdik. Bunların neticesinde tarafımıza ulaşarak bu ürünlerle alakalı bilgiler alıp nasıl alım yapılabilir noktasında girişimler olduğunu ifade edebilirim.”

    TARIMSAL DEĞERLER FESTİVALLERLE TANITILIYOR

    “Tarımsal değerlerimizi tanıtma adına da farklı etkinlikleri hayata geçiriyoruz. Pandemi öncesi Yaban Mersini, Şeftali ve Çilek festivalleri düzenlendik. Bu yıl pandemiden dolayı bu etkinliklerimizi yapamasak da ilerleyen yıllarda yapmaya devam edeceğiz. Her ürün, kendi yetiştiği bölgede düzenlenen festivallerle ulusal ve uluslararası alanda tanıtılacak.”

    ARAÇ GEREÇ YARDIMLARI

    “Şehrimizde daha nitelikli tarım ve hayvancılık yapılabilmesi adına da çalışmalar yapıyoruz. Bu kapsamda hayvancılıkta önem arz eden Taşınabilir Küçükbaş Hayvan Yıkama Havuzu alımı yaparak küçükbaş hayvan yetiştiricilerimizin hizmetine sunduk. Söz konusu ekipman hayvancılık yapan tüm köylerimizde gezerek çiftçilerimize hizmet veriyor. Yine bazı bölgelerimizde arazinin aşırı taşlı olması sorun oluşturuyordu. 22 köyümüzde yaşadığımız bu sorunu aşmak adına da taş toplama makinesi aldık. Bu köylerimizde çiftçilerimizin hizmetine sunduk.”