Etiket: cilt

  • Soğuklarda cilt kaşıntılarının sebebine dikkat

    Soğuklarda cilt kaşıntılarının sebebine dikkat

    Özellikle kış aylarında deri kuruluğuna bağlı kaşıntıların olabileceğini söyleyen Acıbadem Kayseri Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Prof. Dr. Kemal Özyurt, “Kış aylarında özellikle biz deri kuruluğuyla ilgili şikayetleri çok sık görmekteyiz. Hastalarımız özellikle ellerinde ve daha az olanlarında vücutlarında kuruluk şikayetleri ile başvururlar. Bu aylarda kuruluk soğuğun etkisi ile daha da artmaktadır. Eğer tedavi edilmezse ve nemlendiriciler kullanılmazsa egzama hastalığına da neden olmaktadır. Bunun dışında da atopik egzama diye bir hastalık var. Özellikle kış aylarında yünlü kıyafetlerin ve kalın kıyafetlerin çok fazla giyilmesi de egzamayı alevlendirir. Bunların da yine uygun nemlendiricilerle tedavi edilmesi lazım. Yine atopik dermatikte uygun vücut temizleyicileri ile özellikle kış aylarında çok kuvvetli lifleme ya da keseleme yapılması ya da sabun kullanılması atopik egzamayı arttırabilmektedir. Tabi atopik egzama derken kaşıntı şikayeti akla geliyor. Bazen cilt kuruluğu sadece kaşıntı şikayeti ile karşımıza çıkabiliyor. Kaşıntının önemli bir sebebi oluyor. Özellikle atopik egzamalı çocuklar ya da egzama olmasa bile yaşlılardaki kaşıntılar çok önemli. Bunlarda kuruluk ciddi bir kaşıntı sebebi olabiliyor” dedi.

    Prof. Dr. Özyurt, geçmeyen uyuzda hastaların yaşamının kötü yönde etkilendiğini söyleyerek, “Kaşıntı pek çok hastalıkta pek çok nedenle olabilir. Şundan da bahsetmek lazım; günümüzde 4 yıldır devam eden bir salgın olarak ne yazık ki uyuz salgını var. Değişik hastalarda farklı farklı bulgularla devam eden, geceleri artan kaşıntı özellikle aile içerisinde yayılan birden fazla aile bireyinde görülen ya da aynı evi paylaşan bireylerde olan kaşıntılı yaralar oluyor. Uyuzun erken teşhisi çok önemli çünkü geciktikçe tedaviye direnç gelişebiliyor. Bir de geçmeyen uyuzu olan hastaların gerçekten yaşamları çok kötü etkileniyor. Bu hastalara son 1 yıl içerisinde de Türkiye’ye yeni gelen daha yeni tedaviler uyguluyoruz. Uyuz özellikle yurtlarda, askeri birlikler gibi yatakhanelerde büyük salgınlara da neden olabiliyor. Şükür şu anda o derecede yaygın değil ama kaşınan hastalarımızın da uyuzu düşünmeleri ve ona göre de hekime başvurmaları önem arz etmektedir” ifadelerini kullandı.

    “Uyuzu saklamamak lazım”

    Bazı hastaların utandıkları için uyuz olduklarını sakladıklarını söyleyen Prof. Dr. Kemal Özyurt, sözlerine şu şekilde devam etti:
    “Uyuzu saklamamak lazım. Bazen hastalar çekinerek geliyorlar. Bir hijyen bozukluğu değildir uyuz. Bir hijyene dikkat etmemek, elbiselerini düzenli temizlememek gibi bir şeyle alakası yoktur. Bir bulaşıcı parazit hastalığıdır. Çok hijyenik insanlarda da, temizliğe çok dikkat eden insanlarda da parazit bulaşabilir. Onun için endişeye gerek olmadan tedavi için mutlaka doktorlara başvurmalarını hastalarımıza tavsiye ediyoruz. Kaşıntılar da birbirine karıştırılabilir. Uyuz pek çok hastalıkla karışabilir. Biz bunu muayenede ayırabiliriz. Egzamanın kendine has özel lezyonları, görüntüleri vardır ama gerçekten karışabilir. Uyuzda biz dermatoskopik muayene ile yani daha büyüterek bakarak parazit ve ona ait parçaları görmeye çalışırız. O bizim için önemlidir. Bir de uyuzun kaşıntısının geceleri artması, ailenin diğer bireylerine de bulaşmış olması ya da aynı evi paylaşan kişilerde olması gibi durumlarla ayırabiliriz.”

  • Cilt sağlığı için uykunun önemi

    Cilt sağlığı için uykunun önemi

    Deri Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ayten Ferahbaş Kesikoğlu, soğuk havaların cildi olumsuz etkilediğine vurgu yaparak, cilt temizliği, nemlendirme ve bakım, doğru ürün kullanımı, sağlıklı beslenme, yeterli su tüketimi, uyku düzeni, sigara, stres ve çevresel olumsuz faktörlerin azaltılmasının cilt sağlığını korumada etkili olduğunu söyledi. Kışın cildin daha fazla özen ve bakıma ihtiyaç duyduğuna işaret eden Prof. Dr. Kesikoğlu, “Kışın vücudumuzda ısı kaybını önlemek için deri yüzeyindeki kan damarlarının çapı daralır, bu nedenle kan dolaşımının azalması ile derinin beslenmesi engellenir. Deri kurur, kuruluk arttıkça bariyer fonksiyonu bozulur nem, yağ ve proteini kaybetmesi sonucu da kepeklenme, çatlama, kaşıntı ve kızarıklık gibi sorunlar gelişebilir. Deri, sert kış koşullarından fiziksel olarak etkilendiği gibi, ruhsal olarak da etkilenir. Kışın gelmesi hafif bir depresyona, harekette kısıtlılığa, metabolizmada yavaşlamaya yol açar. Bu nedenlerle kışın cildimize daha fazla özen göstermeliyiz” dedi.

    “Yüzünüzü sıcak ya da soğuk değil, ılık suyla yıkayın”

    Bu olumsuz çevresel etkilerden cildimizi korumak için yapılacakların en başında cilt temizliğinin geldiğini belirten Prof. Dr. Kesikoğlu, yatmadan önce, uyanınca ve terleyince yüzü yıkamak, makyajı çıkartmak, akşamları cilde bulaşmış olabilecek kir ve duman artıklarını gidermek, sabah ise uyurken yüze yerleşen fazla sebum, kir ve bakteriden arınmak için uygun bir temizleyici kullanmak gerektiğini ifade etti. Cilt tipine uygun hafif ve kokusuz temizleyici ürünlerin kullanılması, kuruluğu artıracağı için alkollü içeriklerden kaçınılması, ayrıca çok sıcak ya da soğuk değil ılık suyun tercih edilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

    “Yıkadıktan hemen sonra nemlendirici sürün”

    Cilt tipinin (normal, karma, yağlı ve bunun gibi şeyler) ihtiyaçları için formüle edilen ürünleri kullanmak gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Kesikoğlu, “Nemi cilde hapsetmenin en etkili yolu cildinizi yıkayıp ardından uygun bir nemlendiriciyi düzenli olarak uygulamaktır. Kışın kullanacağınız nemlendiricilerin yazın kullandıklarınıza nazaran daha yağ bazlı (merhem yapısında) olmasında fayda var. Böylelikle nemlendirici cilt yüzeyinde koruyucu bir tabaka oluşturur ve nem kaybını engelleyebilir. Yüz için seramidler, hiyalüronik asit gibi cilt tipine uygun bir nemlendirici kullanılmasını tavsiye ediyorum. Kış aylarında glikolik asit, salisilik asit veya retinol gibi yaşlanma karşıtı bileşenler içeren ürünler daha seyrek veya daha az oranda kullanılabilir” ifadelerini kullandı.

    “Cildinizi ovalamayın”

    Çok sıcak suyla yıkanmanın yağları azaltarak deriyi daha çok kuruttuğunu, kaşıntı, kızarıklık ve hatta kuruluk egzamasını tetikleyebileceğini vurgulayan Prof. Dr. Kesikoğlu, vücudun yüzeyindeki nemi korumak için yine duştan hemen sonra nemlendirici uygulamanın önemine değindi. Prof. Dr. Kesikoğlu ayrıca, ovalamanın cildi tahriş ederek sivilce dâhil her türlü cilt durumunu kötüleştirebileceğini anlatırken, dudaklar için ise yüz temizliğinden sonra ve yatmadan önce dudak nemlendirici veya vazelin sürerek çatlamaların önlenebileceğini söyledi.

    “Sigara içmek cildinizi hızlı yaşlandırır”

    Prof. Dr. Kesikoğlu, hem kuruluk ve yaşlanmayı engellemek, hem de el egzamalarını önlemek amacıyla sık suya maruz kalan ellerimizi günde 5-6 kez yağlandırıcı ürünlerle nemlendirmenin, ev işlerini egzama eldiveni ile yapmanın daha doğru olduğunun altını çizdi. Yüz, boyun, kulaklar ve eller gibi açık kalan vücut bölgelerine yıl boyunca güneşten koruyucu ürün kullanılmasını tavsiye eden Prof. Dr. Kesikoğlu “Bunlar en az 30 SPF’ye sahip olmalıdır. Kışın da gölge arayarak ve UV korumalı eldiven ve güneş gözlüğü gibi akıllı aksesuarlar ile cildinizi güneşten koruyabilirsiniz. Sigara içmek cildinizin yaşlanmasını hızlandırır. Sigara içiyorsanız, yaralarınızın da iyileşmesi daha uzun sürecektir. Stresi yönetmenin sağlıklı yollarını bulmak cildinize de yardımcı olabilir. Stres ayrıca akne, egzama, sedef hastalığı, yağlı egzama, rozase dâhil olmak üzere birçok cilt rahatsızlığını alevlendirebilir” diye konuştu.

    “Uykusuz kalırsa cilt kendini yenileyemez”

    Uykunun en önemli saatlerinin 23.00-04.00 saatleri arasında olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Kesikoğlu, düzenli uyulmadığı zaman cildin kendini onarma ve yenileme sürecinin azaldığını, steroid yani kortizon salınımının arttığını ve bunun da stresi tetikleyerek kolajen yapısını bozduğunu ifade etti. Uykusuzluğun gözaltı torbalanması, şişliğin artması, gözaltında morlukların oluşması, cilt tonunda bozulma, cildin canlı ve parlak görüntüsünü kaybetmeye neden olduğunu belirten Prof. Dr. Kesikoğlu, bu sebeplerle günde ortalama 6-8 saat uyumanın önemli olduğunu dile getirdi.

    “Her gün ortalama 2 litre su içilmeli”

    Kış aylarında elleri korumak için eldiven, boynu ve göğsü koruyup, kapatacak atkı veya şal kullanılması, saçların da bere ya da şapka kullanılarak korunması gerektiğinden bahseden Prof. Dr. Kesikoğlu, naylon, sentetik, polyester veya yünlü giysiler yerine cildin kurumasını ve kaşınmasını önleyen pamuklu ya da pazen dar giysileri değil, bol kıyafetleri tavsiye etti. Oda ısısını da 20-26 derece arasında sabitlenmesi ve hava nemlendiren bir cihaz veya kalorifer üzerine su dolu kap yerleştirilebileceğini ifade eden Prof. Dr. Kesikoğlu, son olarak şunları söyledi:
    “Her gün ortalama 2 litre su içilmeli. Ayrıca kullanılan ürünlerin A, C ve E vitamini gibi antioksidanları içermesine de dikkat edilmelidir. Kış meyveleri ve sebzeleri haricinde, bitkisel proteinler ve tahıllı besinler tüketmek de cilt sağlığının korunmasında önemlidir. Uygun önlemlere rağmen ciltteki sorun düzelmiyor, sertleşme ve kuruluk devam ediyorsa uzman bir dermatologdan yardım alınması gerekir.”

  • Cilt siğillerinin düşmanı ‘Dağ Çileği’

    Cilt siğillerinin düşmanı ‘Dağ Çileği’

    Muğla ve Aydın yöresinin birçok bölgesinde yetişen dağ çileği, kırsal kesimdeki vatandaşlar tarafından hem yüksek besin değeri, hem de şifa niyetine toplanıyor. Doğal ortamda yetişen Dağ Çileği’nin içerdiği zengin vitaminin yanı sıra, cilt siğillerinin düşmanı.

    Dağ çileğinin en önemli özelliği ciltteki siğil ve aknelere iyi gelmesi. Bunun yanında idrar söktürücü, romatizma ağrılarını azaltıcı etkisi bulunuyor. Sinirleri kuvvetlendirip, bağırsak kurtlarını döküp, ateş düşürürken, antioksidan özellikleri sayesinde dağ çileği gripten kansere kadar birçok hastalığa yakalanma riskini azaltıyor, bağışıklık sistemini güçlendiriyor.

    Kan dolaşımının sağlıklı bir şekilde devam etmesini sağlayan dağ çileği, bu sayede damar tıkanıklığı, kalp krizi gibi birçok kalp ve damar hastalığından da vücudu koruyor.

  • Cildiniz morarıyorsa dikkat!

    Cildiniz morarıyorsa dikkat!

    Hematoloji Uzmanı Doç. Dr. Soner Solmaz, cilt morarmaları hakkında bilgi vererek, “Bazen hiçbir şeye çarptığınızı hatırlamazsınız ama son zamanlarda sık sık cildinde morarma oluştuğunu fark edersiniz. Genellikle daha sert darbeler daha büyük morluklara neden olur. Ancak cildiniz kolayca morarıyorsa, küçük bir darbe bile ciddi bir morarmaya neden olabilir” dedi. Doç. Dr. Solmaz, çoğu morluğun, cilt yüzeyine yakın küçük kan damarlarının (kılcal damarlar), genellikle kollarda veya bacaklarda olmak üzere bir darbe veya yaralanma sonucu çatlamasıyla oluştuğunu; bu olduğunda, damarlardan dışarıya kan sızdığını; başlangıçta koyu renkli bir iz olarak görünüp vücudun kanı yeniden emmesiyle bu izin yeşil-sarı renge dönerek 1-2 hafta içerisinde yavaş yavaş kaybolacağını anlattı.

    Bazı insanların, özellikle de kadınlık hormonlarının etkisiyle kadınların, erkeklere göre morarmaya daha yatkın olduğunu belirten Doç. Dr. Solmaz, “Ek olarak yaşlanma sürecinin etkisiyle cilt incelir ve kan damarlarının yaralanmaya karşı korunmasına yardımcı olan koruyucu yağ tabakasının bir kısmı kaybolur. Bunların neticesinde cilt yapısı ve damar destek dokusu zayıfladığı için kadınlarda ve yaşlılarda cilt morarmaları sıklıkla oluşur” diye konuştu.

    “Bazı ilaçlar morarmayı artırabilir”

    Bazı ilaçların kanın pıhtılaşma yeteneğini azaltarak kolay morarmaya katkıda bulunabileceğine de değinen Solmaz, “Bunlara aspirin, ibuprofen, naproksen sodyum gibi ağrı kesiciler, kan sulandırıcı ilaçlar, bazı antibiyotikler, antidepresan ilaçlarlar örnek verilebilir. Sonuç olarak, cilt yüzeyine yakın küçük kan damarlarının hasar görmesinden kaynaklanan kanamanın durması normalden daha uzun sürebilir. Bu, morarmaya neden olacak kadar yeterli miktarda kanın cilt altına sızmasına neden olur” dedi.
    Solmaz, başkaca alerji, astım ve egzama gibi çeşitli durumların tedavisinde kullanılan topikal ve sistemik kortikosteroidlerin de cildi incelterek morarmayı kolaylaştırabileceğini; ginkgo biloba gibi bazı besin takviyelerinin de kan inceltici etkisi nedeniyle morarma riskini artırabileceğini dile getirdi.Morarmaların artması halinde mutlaka hekime danışmak gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Solmaz, özellikle kan sulandırıcı ilaç alanların, kullandıkları takviyeleri de hekime bildirmeleri gerektiğini, hekimin de buna göre reçetesiz satılan ilaçlar veya takviyeleri kesebileceğini söyledi.

    “Yüz, gövde veya sırttaki morarmalar için hekime başvurun”

    Kolay morarmanın bazı durumlarda kanın pıhtılaşma sorunu veya kan hastalığı gibi altta yatan ciddi bir duruma işaret edebileceğine dikkat çeken Doç. Dr. Solmaz, hekime başvurmak gereken durumları “Özellikle morluklarınız gövdenizde, sırtınızda veya yüzünüzde görünüyorsa veya sık ve büyük morluklar yaşıyorsanız; küçük bir kesik veya cerrahi işlem sırasında aşırı veya uzun süreli kanama öykünüz varsa; özellikle yakın zamanda yeni bir ilaca başladıktan sonra aniden morarmalarınız oluşmaya başladıysa; cilt morarmalarınızla beraber başka yerlerden de kanamanız olmaya başladıysa (diş eti kanaması, burun kanaması, aşırı-yoğun adet kanamaları gibi); ailenizde kolay morarma veya kanama öyküsü varsa” diyerek sıraladı.

    Bu belirtilerin kanın pıhtılaşmasına yardımcı olan kan hücreleri yani trombositlerin sayısının düşmesinin, trombositlerin işleyişiyle ilgili bir sorunun, kanın pıhtılaşmasına yardımcı olan proteinlerle ilgili sorunların göstergesi olabileceğini sözlerine ekledi. Doç. Dr. Solmaz, morarmanın nedenini bulmak için hekimin hastayı muayene edip, semptomlar ve tıbbi geçmiş hakkında sorular soracağını, ayrıca kan trombosit seviyenizi kontrol ederek, kan pıhtılaşmasıyla ilgili testler yapacağını da anlattı.

    “Evinizde küçük önlemler alarak morarma ihtimallerini azaltın”

    Solmaz, küçük morlukları önlemek için gündelik yaşamda basit önlemler alınabileceğini belirterek, “Düşme ve yaralanmaları önleyecek adımları atın; evinizde iyi bir aydınlatma kullanın; dağınıklıktan kaçının; mobilyaları ve elektrik kablolarını yürürken yolunuza çıkmayacak şekilde düzenleyin; aldığınız ilaçların yan etkilerini öğrenin” dedi.

    Bir morluk oluştuğunda onu tedavi etmek için yapılacak pek bir şey olmadığının altını çizen Doç. Dr. Solmaz, çoğu morluğun, vücut kanı yeniden emdikçe sonunda kaybolacağını, ancak yaşlandıkça iyileşme sürecinin uzayacağını belirtti. Etkilenen bölgeyi yükseltmek ve buz uygulamanın morluk artışını engelleyeceğini, ayrıca hekim tarafından tavsiye edilen uygun dozda C vitamini kullanmanın da cilt yapısını kuvvetlendirerek morarmaları azaltacağını ifade etti.

    Sonuç olarak cilt morarmaları konusunda çoğu zaman endişeye gerek olmadığını vurgulayan Doç. Dr. Solmaz, “Cinsiyetinize, cilt yapınıza, sahip olduğunuz hastalıklar ve kullandığınız ilaçlara bağlı olarak cildinizde morarmalar oluşur. Bununla birlikte sık sık ve büyük cilt morarmalarına sahipseniz, beraberinde başka bulgularda yaşıyorsanız altta yatan daha ciddi ve tehlikeli kanama bozukluklarının araştırılması için mutlaka hekiminize danışın” diye konuştu.

  • Cildiniz sağlığın göstergesi

    Cildiniz sağlığın göstergesi

    Sağlam bir cildin sağlam bir vücutta olabileceğini söyleyen Dermatoloji Uzmanı Dr. Ayşe Gökçe Tümtürk, cilt bakımıyla ilgili önemli bilgiler verdi. Cilt bakımında temizleme, nemlendirme ve güneş korumanın temel esaslar olduğunun altını çizen Dr. Tümtürk, “Bunlar herkesten yapılması istenen şeylerdir ancak cildiniz problemliyse, sivilceliyse, aşırı hassassa, kızarıksa o zaman özel başka kremler de önerilebilir. Fakat burada önemli olan ürün çeşitliliğinin abartılmaması. Ürün çeşitliliğini abartmış insanlarda çok fazla cilt problemi görüyoruz. Eğer saydığımız temel esaslar dışında bir cilt problemi varsa bu durumda bir uzmandan kendinize özgü bir tavsiye alıp, o yönde kendi yaşam ritminizi daha konforlu geçirebilecek bir rutin oluşturabilirsiniz. Sağlam cilt sağlam vücutta bulunur, aynı sağlam kafa gibi” diye konuştu.

    “Cildimiz en büyük organımızdır”

    Cildin, organizmanın kendi sağlığından direkt etkilenen bir doku olduğuna dikkat çeken Dr. Tümtürk, “Dengeli beslenmeliyiz, bol su tüketmeliyiz, spor yapmalıyız, uykumuza dikkat etmeliyiz. Ne kadar sağlıklı organizmamız olursa, cildimiz de, tırnaklarımız da saçlarımız da o kadar sağlıklı olacaktır. Cildimiz en büyük organımızdır vücudumuzda. Bu yüzden sağlam cilt sağlam vücutta bulunur” dedi.
    Sıcak havalarda olabildiğince serin yerlerde bulunmanın cilt açısından da faydalı olduğuna değinen Dr. Tümtürk şunları söyledi:
    “Tabii sıcak havalar çok bunaltıcı olabiliyor ve genel sağlık durumumuz için de hiç iyi değil. Beyin ve kalp sağlığımız için de iyi değil fakat sıcak havalarda olabildiğince ince kıyafetler giyilmeli. Olabildiğince yoğun sıcaklık olan yerlerde bulunmayıp gölge ve serin alanlar tercih edilmeli. Çok aşırı terlemeye bağlı pişik ya da isilik dediğimiz tablo çok karşılaştığımız bir durum sıcak havalarda. Bunu da engellemek için olabildiğince bulunduğumuz ortamı serin tutmak, sık duş almak, iyi kurulanmak ve terleyen alanları kurulamak cildimiz için çok değerli şeyler.”

  • Güneş ışınları cilt kanserine yol açabilir

    Güneş ışınları cilt kanserine yol açabilir

    Dermotoloji Uzmanı Dr. Abbas İnandırıcı, güneş ışınları, insan sağlığı için gerekli olduğu gibi birçok zararlı da beraberinde getirebildiğini belirterek, güneşten yayılan zararlı UV ışınlarının cilt lekelerine neden olmasının yanı sıra cilt kanserine kadar birçok sağlık problemine davetiye çıkarabildiğini kaydetti. Güneş ışınlarına uzun süre maruz kalmak ve bu ışınların zararlı etkilerden yeterli ölçüde korunmamak cilt kanserinin en önemli nedeni olduğunu hatırlatan İnandırıcı, “Cilt kanserlerinin büyük oranda gelişme sebebi, güneş ışığına bağlı UV radyasyondur. Çünkü UV cilt hücrelerinin DNA yapısını bozar. Bu nedenle güneşten korunmak, cilt kanserinden korunma kurallarının en başında gelir. Cilt kanseri; şişlik, iyileşmeyen ve tekrarlayan yara oluşumu, kızarıklık, leke gibi belirtilerle ortaya çıkar. Güneşli iklim kuşağında yer alan ülkelerde cilt kanseri riski yüksek olmakla birlikte, açık tenli ve güneş hassasiyeti bulunan kişiler risk grubundadır. Uzun süre güneş ışınlarına maruz kalan, açık tenli olan, güneş yanığı olan ve ailede cilt kanseri öyküsü olan kişilerin cilt kanserine yakalanmaya muhtemel daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz” dedi.

    Güneş ışınlarından korunma yöntemleri

    Yaz aylarında etkisini yoğun şekilde hissedilen güneş ışınlarından korunmanın önemine dikkat çeken Dr. İnandırıcı, güneşin zararlı ışınlarından korunmanın yöntemlerini ise şöyle anlattı:

    “Güneşin zararları etkilerine karşı; güneşe çıkmadan yarım saat önce 30 faktör üzeri korumaya sahip güneş kremleri sürülmeli. Güneş kremi kullanıyoruz diye kontrolsüz güneşte kalmak da zarar getirecektir. Çünkü koruyucular belirli oranda ve sürelerde etkilidirler. Bu nedenle güneş koruyucuları 4 saatte bir yenilenmelidir. Şapka ve gözlük takmak, ultraviyole geçirmeyen uzun mayolar kullanmak ve pamuklu sık dokunmuş giysiler tercih etmekte oldukça önemlidir. Özellikle yaz mevsiminde saat 11.00 ve 16.00 arası mecbur kalmadıkça dışarıya çıkmamaya özen gösterilmelidir.”

    Cildin doğal rengini koruyun

    Cildin doğul renginin korunması önerisinde de bulunan Abbas İnandırıcı, “Solaryum gibi yapay bronzlaştırıcı cihazların kullanımından kaçınılmalıdır. Çünkü UV A radyasyonu normal güneş ışığında bulunduğundan daha fazla bulunur. Cilt kanserlerinde erken teşhis çok önemlidir. Erken safhalarda ve küçük boyutlarda iken teşhis edilen cilt kanserlerinin tedavisi çok daha kolay olur. Bu nedenle en az yılda bir kez cilt muayenesi olunması oldukça önemlidir” diye konuştu.

  • Güneşle gelen cilt lekelerine dikkat

    Güneşle gelen cilt lekelerine dikkat

    Dermatoloji Uzmanı Dr. Gülbiye Güler, “Eğer lekeler çocukluk çağından itibaren varsa bunlar çildir. Kışın belli belirsiz olup baharla beraber renkleri koyulaşır. En sık yüz bölgesinde görülür. Sarışın ve kızılsaç yapısına sahip olanlarda görülür. Genetik özelliğe sahiptir. Melasma ise, yetişkinlerde ve daha çok kadınlarda görülür, sebebi tam olarak bilinmemektedir. Yüzde yerleşir, alında, yanaklarda, üst dudakta ve burun sırtında görülür. Koyu tenli kişilerde, gebelikte, hormon ilacı alanlarda, demir eksikliği anemisi olanlarda görülme oranı daha yüksektir. Kuvvetli ışık yayan lambaların olduğu yerde çalışanlarda, bilgisayar karşısında çalışan ve uzun süre vakit geçirenlerde de olabilmekte.Lentigo da ise, 40 yaş üzeri yetişkinlerde görülen güneş lekelerine denir. Çilden daha büyüktürler, birkaç mm den birkaç cm ye kadar büyüklükte olabilirler. Keskin sınırlı olmaları ve daha koyu kahve renkli olmaları özelliğidir. Halk arasında yaşlılık lekesi de denmektedir. Bunlar her mevsimde kalıcıdır. Yaz aylarında renkleri biraz koyulaşabilir. Lentigo açık tenli insanların el sırtlarında ön kollarda yüzde omuz ve sırtlarında olur. Uzun süre araç kullananlarda güneş alan tarafta daha bariz olur. Açık havada çalışan ve çok güneşlenen kişilerde yoğun olarak görülebilmekte’’ şeklinde konuştu.

    Güneş lekeleri dışında yaz aylarında benlerde sayıca artış olup renklerinde de koyulaşma olduğunu belirten Güler, “Cilt kanserlerinin de asıl sebebi UV ışınları olduğu için vücutta yeni oluşan ani büyüyen düzensiz rengi olan benlerimiz olursa mutlaka bir uzman hekime gösterilmelidir. Tedavi igmentin derinliğine ve lekenin tipine göre farklı tedavileruygulanabilir. Tedavi için güneşin olmadığı kış mevsimi tercih edilmelidir. Yeni oluşan lekeler kolay ve çabuk açılırken uzun süreli olan güneş lekeleri inatçı olabilmektedir.Tedavide renk açıcı kremler, kimyasal ve enzimatik peelingler, PRP, mezoterapi, dermapen ve çeşitli lazer yöntemleri uygulanabilir’’ dedi.

    Özel Medicana Bursa Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Gülbiye Güler, “Güneşten korunma çocukluktan itibaren başlanmalıdır. Güneş ışınlarının yoğun olduğu saat 11.00 ile 16.00 arasında güneşlenilmemelidir. Güneşe çıkılacağı zaman geniş kenarlı şapka, gözlük ve uzun kollu beyaz renkli keten kıyafetler giyilmelidir. Açık bölgelerinize cilt tipine uygun UV A-B ye karşı 50 faktör güneş kremleri uygulanmalıdır. Bunlar 3-4 saattebir yenilenmeli dışarı çıkılmadan 20-30 dakika önce evde uygulanmalıdır.Güneş lekeleri tedaviden sonra dikkat edilmezse hızlı bir şekilde tekrar oluşabilmektedir’’ diye konuştu.

  • Yaz aylarında cilt bakımının önemi

    Yaz aylarında cilt bakımının önemi

    Dermatoloji (Cildiye) Uzmanı Dr. Asiye Yıldız, cilt bakımına her mevsim özen göstermesi gerektiğinin altını çizerek, “Yaz aylarında güneş, aşırı sıcak ve nem dolayısı ile cildimizin daha özenli bakıma gereksinim duymaktadır. Güneşin cildimiz üzerine olumlu etkileri olmakla birlikte özellikle son yıllarda zararlı etkilerinin de olduğu sıklıkla vurgulanmaktadır. Bu nedenle yaz aylarında cildimiz için daha özenli olmalıyız” dedi.

    “Çocukluktaki güneş yanıkları deri kanserine neden olabilir”

    Dr. Yıldız, güneşin cilt üzerindeki etkilerine de değinerek, “Yapılan bilimsel çalışmalarda günde 10-15 dakika güneşe çıkmanın D-vitamini yapımı için yeterli olduğunu göstermektedir. Güneşe ilk maruz kalındığı günler özellikle çocuk ve açık ten renkli kişilerin daha çok dikkat etmesi gerekir. Birden bire uzun süre güneşe maruz kalındığında sıcak çarpması gibi şikayetlerin yanı sıra güneş yanıkları oluşmaktadır. Özellikle çocukluk çağlarında sık gerçekleşen güneş yanıkları ileri yaşlarda melanom gibi deri kanserlerine neden olabilmektedir” diye konuştu.

    “Doğru güneş koruyucuyu seçmek önemli”

    Güneşten korunmak için kullanılan koruyucular hakkında bilgi veren Dr. Asiye Yıldız, “Uzun süre güneşe maruz kalmak cildin erken yaşlanması, cilt kuruluğu ve cilt lekeleri gibi masum cilt sorunlarının yanı sıra cilt kanseri gibi ciddi sorunlara da neden olmaktadır. Bu nedenlerle yaz aylarında düzenli güneş koruyucular kullanılmalı, şapka, güneş gözlüğü, kıyafetler ile koruma sağlanmalıdır. Güneş koruyucu krem seçiminde de dikkatli olunmalıdır. Hem ultraviyole A hem de ultraviyole B’ye karşı koruyucu özelliği olan ürünler tercih edilmelidir. Kadınlar makyaj yapacak ise önce güneş koruyucu sürüp daha sonra makyajını yapmalıdır. Titanyum dioksit gibi fiziksel koruma sağlayan ürünler bebek ve gebelerde tercih edilebilir. Cilt bakımı ve koruyuculuk açısından güneş kremlerinin dışarı çıkmadan/güneş maruziyeti başlamadan yarım saat önce sürülmesi önemlidir. En uygunu her sabah yüz temizlendikten hemen sonra güneş koruyucu kremin sürülmesi alışkanlığının edinilmesidir” şeklinde konuştu.

    “Ayak bakımı yaz kış aksatılmamalı”

    Son olarak ayak bakımına değinen Cildiye Uzmanı Dr. Asiye Yıldız, “İdeal bir güneş koruyucu tere ve suya dayanıklı olmalıdır. Bazı kremlerin su geçirmez özelliği bulunsa da yüz yıkandığı veya havuza ya da denize girildiğinde etkinliği azalır. O nedenle deniz veya havuzdan sonra 2-3 saatte bir güneş koruyucu kremi tekrarlamak uygun olur. Yaz aylarında sadece güneş değil havuz suyundaki kimyasal maddeler de cildimize olumsuz etki edebilir. O nedenle yaz aylarında özellikle tatile gitmeden önce derin peeling, laser ile cilt soyma tedavileri yapılmamalıdır. Bu tür uygulamaları yaz sonrasına ertelemek uygun olacaktır. Gün sonunda cilt, uygun bir cilt temizleyici köpük veya jel ile temizlendikten sonra cilt tipine uygun bir nemlendirici ile bakımı sağlanmalıdır. Ayak bakımı da yaz – kış dikkat edilmesi gereken bir konudur. Ayaklar her yıkamadan sonra çok iyi kurulanmalı ve tırnak bakımına, ayakkabı seçimine dikkat edilmelidir. Cilt bakımı, nemlendirici ve güneş koruyucu seçiminde, cilt tipi ve yapısına uygun ürünler seçimi konusunda dermatoloğunuzdan bilgi alınması uygun olur” ifadelerini kullandı.

  • “Artık erkekler kadınlardan daha bakımlı”

    “Artık erkekler kadınlardan daha bakımlı”

    Kurban Bayramı’na bakımlı bir şekilde girmek isteyen vatandaşlar saç kesimi ve cilt bakımı yaptırmak için kuaförlerden randevu almaya başladı. Eskişehir İstiklal Mahallesi’nde berberlik yapan Ahmet Uğur Şehir, son zamanlarda erkeklerin cilt ve saç bakımına çok ilgi gösterdiğini söyledi. Cilt bakımının kişiden kişiye değiştiğini, uygulama esnasında doğru işlemler yapılması gerektiğini dile getiren Şehir, “Cilt bakımı yapılırken yüzde leke kalmaması için kullanılan ürünlere dikkat edilmeli. Bu konuda vatandaşlar da kullanılan ürünlerin içeriğini sormalı” dedi.

    “Artık erkekler kadınlardan daha bakımlı diyebiliriz”

    Saç ve cilt bakımlarının kadınlarda olduğu gibi erkeklerde de yaygınlaştığını dile getiren Ahmet Uğur Şehir, bakım yaptıran erkek sayısının her geçen gün arttığını söyledi. Çeşitli ürünlerle kişiye özel bakımlar yaptığını, uygulamaların kişinin cildine uygun bir şekilde yapılması gerektiğini ifade eden Şehir, “Bu bayram yoğunluğumuz istenilenden fazla düzeyde başladı. Bu yaz biraz daha kulaklarının üstünü kapatan, daha enseye doğru döküm olan saçlar kullanmaya başladık. Artık daha dalgalı, bukleli, yanlara ve enseye doğru uzayan saçlar bizi bekliyor, bu duruma biz de çok şaşırdık.

    Artık erkekler kadınlardan daha bakımlı diyebiliriz. Cildi yormayacak, sıcaklardan koruyacak özellikle sıcak havalardaki iyi gelecek serumlar, maskeler, çamur maskeleri tercih ediliyor. Özellikle güneş kremi tavsiye ediyoruz ve kimyasal kullanmamaya dikkat gösteriyoruz. İşlemi yapmadan önce anlatıyoruz ve diyoruz ki, ‘Bu ürünümüzün içinde bunlar var, senin cildin buna uygun ve sana bu ürünü kullanmam gerekiyor.’ Tavsiyem, herkes yaptırdığı cilt bakım ürününün içeriğini sorsun. Önümüzde bir bayram var, yanlış ürün kullanımında veya güneş yanıklarında ciltte oluşan kahverengimsi lekelerin siyaha ve mora dönen lekelerin oluşmaması için kullandığınız ürünlere dikkat edelim” dedi.

    “Mutlaka randevu isteyin”

    Bayram öncelerinde vatandaşların randevu almaları gerektiğinin altını çizen Ahmet Uğur Şehir, ‘Geçerken uğrarım’ diye düşünmenin yanlış olduğunu söyledi. Randevu almayıp, tıraşı son güne bırakan vatandaşların sıkıntı çektiğini dile getiren Şehir, şunları söyledi;
    “Bayram tıraşları için randevu sistemi çok önemli. ‘Benim çarşıda işim vardı, giderken berbere uğrayayım, tıraş olur, oradan eve giderim’ diye düşünülüyor, bayramda lütfen bunu yapmayın. Bu, bayramda olabilecek bir şey değil. Hemen hemen her kuaförün her berberin numarası var, araştırın numarasını arayın ve mutlaka randevu isteyin, bu ayıp bir şey değil.”

  • Bu cilt nemlendiricisi kırışıklıkları en aza indirgiyor

    Bu cilt nemlendiricisi kırışıklıkları en aza indirgiyor

    Kadınların korkusu haline gelen cilt kırışıklıkları yeni nesil nemlendiricilerle artık sorun olmaktan çıkıyor. Cilt kuruluğu olanlar için kalıcı çözümler sunan yeni nesil nemlendirici New Paradise markası tarafından üretiliyor. Ürettikleri nemlendirici ile 21 günde kırışıklıkları en aza indirdiklerini belirten Onur Evliyaoğlu, genç kalmak isteyen kadınlara yakında farklı müjdeli haberleri de vereceklerini söyledi.

    “Ürünümüzle birçok kadınımızın yüzünü güldüreceğiz”

    Ürün ile kısa sürede etkili sonuçların alınabileceğini ifade eden Evliyaoğlu, “Özellikle orta yaştaki kadınlar için artık kırışıklıkların sorun olmaktan çıkacağını söyleyebiliriz. Üstelik bu ürün ile çok kısa sürede etkili sonuçlar alınabilecek. Markamız ile birçok ürün çalışması yapıyoruz. Yeni nemlendiricimiz için geri sayım başladı. Özellikle orta yaş kadınların vazgeçilmezi olacak olan nemlendiricimiz ile birçok kadınımızın yüzünü güldüreceğiz” dedi.

    “Cilt kırışıklıkları korkulu rüya olmayacak”

    Bu ürün dışında farklı ürünler üzerinde de çalışmalarının devam ettiğini aktaran Onur Evliyaoğlu, “Genç kalmak isteyen kadınlarımıza yakında müjdeli haberlerimiz olacak, öncelikle 21 günde kırışıklıkları en aza indirecek olan nemlendiricimiz ile cilt kırışıklıkları kadınlarımızın korkulu rüyalarından biri olmaktan çıkaracağız. Tabii bu ürün dışında farklı ürünler üzerinde de çalışmalarımız sürüyor. Kadınlarımız için çalışmalarımızı yoğun şekilde sürdürüyoruz” diye konuştu.