Etiket: cinayet

  • Tartıştığı kocasını bıçaklayarak öldürdü

    Tartıştığı kocasını bıçaklayarak öldürdü

    Adana’da İzel Erdeve, tartıştığı eşi Okan Erdeve’yi göğsünden bıçaklayarak yaraladı. Polis tarafından gözaltına alınan İzel Erdeve, gazetecileri görünce ağlayarak, “Neyi çekiyorsunuz, sanki öldü” dedi. Ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede tedaviye alınan Okan Erdeve, yapılan tüm müdahalelere rağmen yaşamını yitirdi.

    Adana’nın Çukurova ilçesinde yaşanan olayda bir rezidansın 16’ncı katında yaşayan İzel ile eşi Okan Erdeve arasında henüz bilinmeyen bir nedenle tartışma çıktı.

    Tartışmanın kısa sürede kavgaya dönüşmesi üzerine İzel Erdeve, mutfaktan aldığı bıçakla eşini göğsünden yaraladı. Okan Erdeve, aldığı bıçak darbesiyle panikleyerek evden çıkıp, kanlar içinde asansörün önüne yığıldı.

    Kavga sesini duyan komşularının durumu bildirmesi üzerine, bölgeye çok sayıda polis ve sağlık ekibi sevk edildi.

    SİNİR KRİZİ GEÇİRDİ

    Sağlık görevlilerinin ilk müdahalesini yaptığı Okan Erdeve, ambulansla hastaneye götürüldü. Sinir krizi geçiren İzel Erdeve ise polis ekiplerince aşağı indirildi. İzel Erdeve, kendisini görüntüleyenleri görünce ağlayarak dizleri üzerine çöküp, “Neyi çekiyorsunuz, sanki öldü” dedi.

    HAYATINI KAYBETTİ

    Polis ekiplerince gözaltına alınan İzel Erdeve, polis merkezine götürülürken, ağır yaralı olarak hastanede tedaviye alınan Okan Erdeve ise yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak, hayatını kaybetti.

  • Bahçe duvarı tartışmasında komşusunu öldürdü

    Bahçe duvarı tartışmasında komşusunu öldürdü

    Bursa’da, 55 yaşındaki Nizamettin Güngörmüş, bahçe duvarı nedeniyle tartıştığı komşusu Tuna T. tarafından tüfekle vurularak, öldürüldü.

    Bursa’nın Gemlik ilçesi Küçük Kumla Mahallesi’nde oturan Tuna T., evinin bahçesinin çevresini duvar yaptı. Duvar nedeniyle inşaatlarda boyacılık yapan Tuna T. ile komşusu 1 çocuk babası Nizamettin Güngörmüş arasında 9 Haziran günü tartışma çıktı, taraflar birbirinden şikayetçi oldu.  İki komşu arasında farklı zamanlarda tekrar tartışmalar yaşandı.

    Tuna T. isimli şahıs, bu sabah saatlerinde evinden çıkan komşusu Güngörmüş’e tüfekle ateş açtı. Tüfekten çıkan saçmaların isabet ettiği Güngörmüş, kanlar içinde yığıldı.

    Çevredekilerin ihbarı üzerine adrese polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık görevlilerinin yaptığı kontrolde Nizamettin Güngörmüş’ün hayatını kaybettiği belirlendi.

    Çiftçilik yapan Güngörmüş’ün cansız bedeni olay yerindeki savcılık incelemesinin ardından Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Tuna T., polis ekiplerince gözaltına alındı.

     

  • Bursa’da cinayet! Bin liralık borç yüzünden öldürüldü

    Bursa’da cinayet! Bin liralık borç yüzünden öldürüldü

    Bursa’da, kendisinden 2 Haziran’dan beri haber alınamayan 32 yaşındaki Murat Özkemer’i bulmak için çalışma başlatan polis, en son telefonda konuştuğu arkadaşı 30 yaşındaki Onur Semiz’i gözaltına aldı. Semiz sorgusunda, Özkemer’i kendisine olan 1.000 TL borcunu ödemediği için çıkan tartışmada öldürdüğünü itiraf etti. Özkemer’in cansız bedeni, 9 gün sonra ormanlık alanda bulundu.

    CEP TELEFONU SİNYALİ ORMANLIK ALANDAN GELDİ

    ​Osmangazi ilçesinde yaşayan Murat Özkemer’den 2 Haziran’dan beri haber alamayan ailesi, 5 Haziran’da polise giderek, kayıp başvurusunda bulundu. Özkemer’i bulmak için çalışma başlatan ekipler, telefon sinyalinin izledi. Sinyalin en son İvazpaşa Mahallesi’ndeki ormanlık alandan geldiğini tespit eden ekipler, ayrıca telefon görüşmelerini incelediklerinde de en son arkadaşı Onur Semiz ile konuştuğunu saptadı. Polis, şüphe üzerine Onur Semiz’i gözaltına aldı.

    SORGUSUNDA CİNAYETİ İTİRAF ETTİ

    Emniyetteki sorgusunda Semiz, arkadaşı Murat Özkemer’i tabancayla vurup, öldürdüğünü ve olay yerinde bıraktığını itiraf etti. Sorgusunda, alkol almak için ormanlık alana gittiklerini anlatan Semiz, bu sırada Özkemer’den 1.000 TL borcunu ödemesini istediğini bunun üzerine tartışma çıktığını ve Özkemer’i tabancayla vurup öldürdüğünü söyledi.

    ORMANLIK ALANDA CESEDİ BULUNDU

    İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri, cuma günü Onur Semiz ile İvazpaşa Mahallesi’ndeki Abdal Murat Deresi yakınlarında bulunan ormanlık alana gitti. Özkemer’in cansız bedeni, ormanlık alanda bulunurken olay yerindeki savcılık incelemesinin ardından Adli Tıp morguna kaldırıldı. Burada yapılan otopsinin ardından dün ailesi tarafından teslim alınan Özkemer’in cesedi, Hasköy Mezarlığı’nda toprağa verildi.

    Emniyetteki işlemlerinin ardından adliyeye sevk edilen Onur Semiz, çıkarıldığı mahkemece ‘kasten öldürmek’ suçundan tutuklandı.

     

  • Melek İpek davasında gerekçeli karar açıklandı

    Melek İpek davasında gerekçeli karar açıklandı

    Antalya’da, işkenceci eşi Ramazan İpek’i öldüren Melek İpek’in, 108 gün sonra tahliye edilmesine ilişkin kararın gerekçesi açıklandı. Kararda, “Bir kimsenin muhtemel saldırıya karşı hazırlık yapması ve savunma araçlarını önceden hazırlaması da meşru müdafaa kabul edilmelidir” denildi.

    Antalya’nın Döşemealtı ilçesinde, 7 Ocak’ta kendisine işkence edip, ölümle tehdit ettiği iddiasıyla 12 yıllık eşi Ramazan İpek’i av tüfeğiyle vurarak, öldüren 2 çocuk annesi Melek İpek, mahkemece tutuklanmıştı.

    Antalya 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde 26 Nisan’da görülen 3’üncü duruşmada, ‘ceza verilmesine yer olmadığı’na karar verilip tahliye edilen Melek İpek, 108 gün sonra özgürlüğüne kavuştu.

    Antalya 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi, gerekçeli kararını hazırladı. 5237 sayılı Kanunun 27. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan ‘Meşru savunmada sınırın aşılması mazur görülebilecek bir heyecan, korku veya telaştan ileri gelmiş ise faile ceza verilmez’ hükmü hatırlatılan gerekçeli kararda, “Bu durumda; kişinin maruz kaldığı saldırı nedeniyle içerisine düştüğü korku, telaş ve şaşkınlık dolayısıyla davranışlarını yönlendirme yeteneğinin ortadan kalkması söz konusu olacağından, meşru müdafaada sınırın aşılmasından dolayı kusurlu sayılamayacağı kabul edilir. Dolayısıyla burada belirleyici olan, maruz kalınan saldırının kişiyi içerisine düşürdüğü psikolojik durumdur” denildi.

    ‘HUKUK DÜZENİNİ İLK İHLAL EDEN SALDIRGANIN KENDİSİ’

    Sınırın aşılması konusunda failin o anda içerisinde bulunduğu ruh halinin adil bir tarzda göz önünde bulundurmak gerektiği belirtilen kararda, “Yani failin niyeti, fiilin icra tarzına ve ruh haline göre ciddi bir saldırının defedilmesinden ziyade, kin duygusunu tatmine yönelik ise meşru müdafaanın sınırlarını aşma değil, ancak haksız tahrik söz konusu olabilecektir. Meşru müdafaada bulunan kişinin eylemi, saldırgan açısından haksız tahrik olarak değerlendirilemez. Zira hukuk düzenini ilk ihlal eden saldırganın kendisidir” ifadeleri yer aldı.

    “SANIĞIN BEYANLARI BİRBİRİYLE UYUMLU”

    Doğrudan görgü tanığı bulunmayan olayda sanığın olayın hemen sonrasında alınan beyanları ile ilerleyen aşamada alınan beyanları ve özellikle yargılama aşamasında alınmış beyan içeriklerinin esas olarak birbiriyle uyumlu olduğu belirtilen kararda, “Dolayısı ile tüm dosya kapsamındaki maddi deliller karşısında savunmaya itibar edilmesi gerektiği anlaşılmaktadır” denildi.

    “TEKRARINDAN KORKULAN BİR SALDIRI DA HENÜZ SONA ERMEMİŞTİR”

    Meşru müdafaadan söz edebilmek için bir saldırının bulunması ve savunma ile saldırının aynı zamanda, hemzaman olması gerektiği ifade edilen kararda, şöyle denildi:

    “Saldırı başlamadan önce müdafaaya geçmek nasıl meşru sayılmazsa, öylece saldırı bittikten sonra müdafaada bulunmak da meşru olamaz. Ancak saldırının varlığı şartını geniş manada anlamak ve başlayacağı artık muhakkak olan bir saldırıyı başlamış, keza bitmiş olmasına rağmen tekrarından korkulan bir saldırıyı da henüz sona ermemiş saymak zorunludur. Ancak bir kimsenin muhtemel saldırıya karşı hazırlık yapması ve savunma araçlarını önceden hazırlaması da meşru müdafaa kabul edilmelidir. Bazı hallerde saldıran durumunda bulunan kişinin hareketi müphem (belirsiz) nitelikte olabilir. Ancak bu durumda bulunan kimsenin maksadının saldırı olduğuna inandıracak dış alametler varsa saldırı şartı gerçekleşmiş sayılabilir. Öte yandan, saldırının varlığının kabulü için her zaman halen mevcut olması şart olmayıp, gerçekleşmesinin muhakkak olması da yeterlidir. Henüz başlamamış ancak başlaması muhakkak olan saldırılara karşı da savunma mümkündür. Bu nedenle taraflar arasında doğrudan doğruya bir boğuşma veya karşılıklı çatışma durumunun gerçekleşmesini aramaya gerek yoktur. Burada saldırının muhakkak olduğunun en büyük kanıtı ise maktulün servise çıktığı sırada sanığın ellerini çözerek kıyafetini giymesine imkan sağlaması yerine sanığı ölümle tehdit ederek çıplak ve elleri kelepçeli olarak bırakıp kelepçe anahtarını da cebinde götürmesidir. Bu şekilde davranan sanığın uyguladığı sistematik şiddetin tekrarının muhakkak olduğu açıktır”

    “ÖÇ ALMA KANAATİ İLE HAREKET ETMEDİ”

    Sanığın öç alma ve özellikle ‘Ne de olsa meşru müdafaa halindeyim’ irade ve kanaati ile hareket etmediği kaydedilen gerekçeli kararda, şu ifadeler yer aldı:

    “Sanığın niyetinin, fiilin icra tarzına ve ruh haline göre ciddi bir saldırının defedilmesinden ziyade sanığın uğradığı şiddetin oluşturduğu kin ve nefret duygusunu tatmine yönelik olarak kabul edilemez. Zira sanığın böyle bir niyeti olsa bu niyetini tatmine yönelik uğradığı sistematik şiddetin hemen sonrasında uğradığı haksızlık karşısında öfkeye kapılarak evde birden fazla tüfek ve bıçak bulunmakla ve yine sanığın da tüfek kullanmayı bildiği anlaşılmakla daha geceden maktulün bir nevi yorgun düşüp uyuması sonrasında bu niyetini uygulama imkanı vardır. Sanığın saldırıyı def etmeye yönelik tek atış yapıp maktulü etkisiz hale getirdikten sonra daha fazla atış imkanı var iken ‘Ne de olsa meşru müdafaa halindeyim fırsat bu fırsat’ iradesi ile yerde yatmakta olan maktule karşı öfke ve gazap ile hareket ederek tüfek, fişek ve bıçak gibi yeterli aleti de olduğu halde ve 112 kayıtlarındaki hırıltı ve inleme seslerinden maktulün henüz ölmediğinin belli olduğu ortamda ölüm sonucunu almaya yönelik riske girmeyip eylemine devam etme imkanı var iken devam etmeyip tek atışla eylemini sınırlandırmıştır. Sonrasında en hızlı şekilde 112 acil servis hattını arayarak olayı ihbar etmesi, söz konusu ihbar ile yardım talep etmesi hatta olayın gerçekleştiği evin ekipler tarafından bulunmasına yönelik görevlilere ısrarlı yer ve yön tarifinde bulunması hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, sanığın öç alma güdüsü ile hareket etmediği yönünde tam bir kanaat edinilmiştir. Yine sanığın maktule dış kapıdan girer girmez tereddütsüz ateş etme imkanı var iken böyle bir durum olmadığı ve özellikle atış mesafesi ve el svaplarına yönelik tespitlerden sanık ile maktulün arasındaki mesafenin kısaldığının sabit olduğu, yine sanığın maktulün henüz olmadığı ortamda silahı alması ya da aramasının doğrudan öldürme kastını ortaya koymayacağı, bu durumun somut olayda sabaha kadar şiddete maruz kalmış, çıplak ve kelepçeli bırakılmış sanığın tekrar şiddete maruz kalması muhakkak olmakla kendini koruma içgüdüsünden kaynaklanan doğal bir davranış olduğunun kabulünde zorunluluk bulunmaktadır”

    “HAYATIN OLAĞAN AKIŞINDA BEKLENEBİLECEK BİR DURUM”

    Olayda sınırın öfke, gazap gibi nedenlerle aşıldığına ilişkin delil olmadığı, bu yönde ortaya çıkan şüpheden de sanığın yararlanması gerektiği belirtilen kararda, “Meşru savunmada sınırın mazur görülebilecek bir heyecan, korku ve telaş ile aşıldığının kabulü zorunludur. Sanığın, maruz kaldığı saldırının etkisiyle içine düştüğü psikolojik hal nedeniyle heyecanlanması, paniğe kapılması ve hatta korkması, bunun sonucunda da meşru savunma sınırını aşması hayatın olağan akışında beklenebilecek bir durum olup, kin ve öç alma güdüsü ile hareket edilmediği konusunda mahkememizde tam bir vicdani kanaat oluşmuştur” denildi.

  • Leyla Aydemir davası yeniden başlıyor

    Leyla Aydemir davası yeniden başlıyor

    Ağrı’da yeğeni Leyla Aydemir’i (4) öldürdüğü iddia edilen Yusuf Aydemir, hakkında verilen ağırlaştırılmış müebbet ve 4 yıl hapis cezası kararının Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1’inci Ceza Dairesi tarafından bozulmasının ardından 28 Mayıs’ta yeniden hakim karşısına çıkacak. Dava, ilk duruşmanın görüldüğü Ağrı 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.

    Ağrı merkezde yaşayan Şükran ve Nihat Aydemir çiftinin 7 çocuğundan 6’ncısı Leyla, Ramazan Bayramı için gittikleri dedesinin yaşadığı Bezirhane köyünde, 15 Haziran 2018’de kayboldu. Bulunması için tüm Türkiye’nin seferber olduğu Leyla’nın, 18 gün sonra köye 3 kilometre uzaklıktaki Kurudere mevkisinde cansız bedeni bulundu. Leyla’nın ölümünün ardından başlatılan soruşturma kapsamında 2’si öz amcaları olmak üzere 7 sanık hakkında dava açıldı.

    AMCA CEZA ALDI, 6 SANIK BERAAT ETTİ

    Ağrı 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde, geçen yıl 2 Ekim’de görülen karar duruşmasında amca Yusuf Aydemir, ‘çocuğa karşı kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet, ‘çocuğa karşı cebir ve hile ile kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçundan da 4 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Amca Musa Aydemir ile baba Nihat Aydemir’in kuzeni Mehmet Ali Aydemir, köylüleri Besim Dursun, eşi Hatun Dursun ile Yıldırım Artam ve eşi Ayşe Artam ise beraat etti.

    MAHKEMENİN BOZMA GEREKÇESİ

    Hakkındaki suçlamaları reddeden Yusuf Aydemir ile ilgili karar, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1’inci Ceza Dairesi’nce bozuldu. Tüm sanıklar hakkında verilen hükümler bozulurken, sanık Yusuf Aydemir’in de tahliyesine karar verildi. Dairenin bozma gerekçesi, gerçek fail veya faillerin tespitinde gereğinin yapılması için Ağrı Cumhuriyet Başsavcılığı’na bildirimde bulunulmasına karar verilmesi gerekirken, sanığın mahkumiyetinin kararlaştırılması olarak gösterildi.

    BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAŞSAVCILIĞI’NDAN İTİRAZ

    Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi Başsavcılığı, Leyla Aydemir’in amcasının tahliyesiyle ilgili karara itiraz etti. Başsavcılık, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2’nci Ceza Dairesi’ne gönderdiği itiraz dilekçesinde, sanık Yusuf Aydemir’in tahliyesine yönelik verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu bildirildi. Yusuf Aydemir ile maktulün babası arasında uzun zamandır husumet bulunduğu, bunun gizli tanıklar ile tüm dosya kapsamındaki taraf ve tanık ifadelerinden anlaşıldığının vurgulandığı itiraz dilekçesinde, dava dosyasındaki tanık ve gizli tanık beyanlarının birbirini doğruladığı, maktulün son olarak sanık tarafından kaçırıldığı ve akabinde öldürüldüğünün anlaşıldığı ileri sürüldü.

    İTİRAZ REDDEDİLDİ

    Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2’nci Ceza Dairesi kararında, “Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1’inci Ceza Dairesi’nin istinaf incelenmesi sonucu 21 Aralık 2020 tarih, 2020/2803 Esas ve 2020/2781 Karar sayılı bozma hükmü kararı ile birlikte sanık Yusuf Aydemir’in tahliyesine yönelik kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından Cumhuriyet savcısının yerinde görülmeyen itirazın ‘reddine’, kararın itiraz edene Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1’inci Ceza Dairesi’nce tebliğine, dosyanın Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 1’inci Ceza Dairesine iadesine, dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 5271 sayılı CMK’nın 271’inci maddesi gereğince kesin olmak üzere, 24 Aralık 2020’de oy birliğiyle karar verildi” denildi.

    YENİDEN YARGILAMA 28 MAYIS’TA BAŞLIYOR

    Türkiye’nin yakından takip ettiği Leyla Aydemir davası, 28 Mayıs’ta ilk duruşmanın görüldüğü Ağrı 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülmeye başlanacak. Ağrı Barosu ile barodan yetki alarak, davayı takip eden UCİM avukatlarının vekil kaydının ise silindiği öğrenildi.

  • Bursa’da kardeşini öldürüp yaşamına son verdi

    Bursa’da kardeşini öldürüp yaşamına son verdi

    Bursa’da 57 yaşındaki Hasan Ateşli, evinin balkonunda tartıştığı kardeşi 53 yaşındaki İbrahim Ateşli’yi tabancayla vurup öldürdükten sonra, yaşamına son verdi.

    Bursa’nın Nilüfer ilçesi Beşevler Mahallesi Beşevler Caddesi’nde bugün saat 09.30 sıralarında Hasan Ateşli, kardeşi İbrahim Ateşli’nin evine gitti. Ağabey- kardeş arasında balkonda, bilinmeyen bir nedenle tartışma çıktı.

    Tartışma sırasında Hasan Ateşli, belinden çıkardığı ruhsatlı tabancayla kardeşi İbrahim Ateşli’yi vurdu. İbrahim Ateşli kanlar içinde yere yığılırken, Hasan Ateşli bu kez silahı kendi başına dayayıp, tetiği çekti.

    Silah seslerini duyan komşular, polis ve sağlık ekiplerine haber verdi. Gelen sağlık ekibinin yaptığı kontrolde, Hasan ve İbrahim Ateşli kardeşlerin yaşamını yitirdiği tespit edildi.

    İki kardeşin cansız bedenleri, yapılan incelemenin ardından otopsi için Bursa Adli Tıp morguna gönderildi.

    Hasan Ateşli’nin evli ve 2 çocuk babası olduğu, İbrahim Ateşli’nin ise ablasıyla birlikte yaşadığı bildirildi. Olay yerine gelen Hasan Ateşli’nin eşi S.A. ise sinir krizi geçirdi.

     

  • Bursa’da telefon bayisinde çifte cinayet! Cezası belli oldu

    Bursa’da telefon bayisinde çifte cinayet! Cezası belli oldu

    Bursa’da, telefon bayisinde Murat Yenikapı ve ağabeyi Abdullah Yenikapı’yı öldürüp, Abdurrahman Yenikapı’yı da yaraladığı suçlamasıyla yargılanan sanık Nedim Vural B., 41 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı.

    Bursa 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya, tutuklu sanık Nedim Vural B., Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı. Müşteki sanık Abdurrahman Yenikapı ve taraf avukatları da salonda hazır bulundu. Yenikapı, şikayetinin devam ettiğini belirterek, “Ben hala sakatım. Sanığın en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum” dedi.

    Son sözleri sorulan Nedim Vural B. ise eski beyanlarını tekrar ederek, yaşananlardan dolayı üzgün ve pişman olduğunu söyledi. Kısa bir aranın ardından Nedim Vural B.’ye, Murat ve Abdullah Yenikapı’yı öldürdüğü gerekçesiyle “kasten öldürme” suçundan iki kez müebbet hapis cezası veren mahkeme heyeti, cezaları haksız tahrik indirimiyle 18’er yıla, iyi hal indirimiyle de 15’er yıla düşürdü. Sanık ayrıca, Abdurrahman Yenikapı’yı yaraladığı gerekçesiyle “kasten öldürmeye teşebbüs” suçundan 10 yıl, “ruhsatsız silah bulundurma” suçundan ise 1 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. Müşteki sanık Abdurrahman Yenikapı’nın ise beraatine hükmedildi.

    Bursa’da 1 Haziran 2018’de, Osmangazi ilçesi Kent Meydanı’ndaki telefon bayisinde eski ortaklar arasında çıkan tartışma, kavgaya dönüşmüş, kavgada Nedim Vural B. (42), tabancayla Murat Yenikapı (43), ağabeyi Abdullah Yenikapı (53) ve oğlu Abdurrahman Yenikapı’yı (24) vurmuştu. Murat Yenikapı, olay yerinde hayatını kaybederken, oğlu Abdurrahman Yenikapı ile kardeşi Abdullah Yenikapı, Bursa Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Tedaviye alınan yaralılardan Abdullah Yenikapı, 10 gün sonra hayatını kaybetti. Gözaltına alınan Nedim Vural B. ise sevk edildiği adliyede çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak, cezaevine gönderilmişti.

  • Annesini cezalandırmak için kız kardeşini öldürdü

    Annesini cezalandırmak için kız kardeşini öldürdü

    Konya’da şizofreni hastası ağabeyi Soner B.’nin (25), boğazını kesip, vücudunun çeşitli yerlerinden bıçaklayarak öldürdüğü Yağmur B.’nin (15) cinayeti ile ilgili ayrıntılar ortaya çıktı. Yağmur’u ders çalıştığı sırada öldürdüğü belirlenen Soner B.’nin ilk ifadesinde ”Annem, sürekli kaymakamlığa müracaat edip benim hastaneye yatırılmamı istiyordu. Ömrü boyunca evlat acısı çeksin diye kardeşimi öldürdüm” dediği ortaya çıktı. Soner B.’nin dün getirilidiği hastaneden “Beni zorla getirdiler. Ayrılmak istiyorum” diyerek tedaviyi kabul etmediği ve kaçtığı belirlendi. Soner B.’nin 7 Mart’ta ‘#Kadınaşiddetehayır’ mesajı paylaştığı da ortaya çıktı.

    Olay, dün saat 18.00 sıralarında merkez Selçuklu ilçesi Selahattin Eyyübi Mahallesi Gençtürk Sokak’ta meydana geldi. Akşam saatlerinde eve gelen aile fertleri, Yağmur B.’nin kapıyı açmaması ve kilitli olması nedeniyle endişelenerek polise haber verdi. İhbar üzerine gelen ve çilingirle eve giren polis, Buhari İmam Hatip Lisesi 1’inci sınıf öğrencisi Yağmur B.’yi boğazı kesilmiş ve vücudunun çeşitli yerlerinden bıçaklanmış halde buldu. Kanlar için yatan Yağmur B.’nin yapılan kontrolde yaşamını yitirdiği belirlendi. Olay yerinde yapılan incelemede Yağmur’un ders çalıştığı sırada öldürüldüğü anlaşıldı.

    YAĞMUR’U ŞİZOFRENİ HASTASI AĞABEYİ ÖLDÜRMÜŞ

    Polis ekiplerince Yağmur’un ölümünü hakkında çalışma başlatıldı. Yapılan araştırmada Yağmur’un ağabeyi Soner B.’nin şizofreni hastası olduğu, tedavisi için dün Konya Şehir Hastanesi’ne kaldırıldığı ancak buradan kaçtığı belirlendi. Araştırmalarını bu yönde yoğunlaştıran polis, Yamur’u ağabeyi Soner B.’nin öldürdüğünü tespit etti. Olaydan sonra kaçan ve bir süre sonra eve gelen Soner B., polis ekiplerince gözaltına alındı.

    ‘ANNEM BENİ HASTANEYE YATIRMAK İSTİYORDU, CEZALANDIRMAK İSTEDİM’

    Soner B.’nin poisteki ilk ifadesinde, “Annem, sürekli kaymakamlığa müracaat edip benim hastaneye yatırılmamı istiyordu. Cezalandırmak için kız kardeşimi öldürdüm. Ömrü boyunca evlat acısı çeksin diye kardeşimi öldürdüm” dediği öğrenildi.

    HASTANEDE TEDAVİ OLMAK İSTEMEMİŞ

    Soner B.’nin ağustos ayında Beyhekim Devlet Hastanesi’nde ‘şizofren’ tanısıyla tedavi gördüğü belirlendi. Dün de ailesinin istediği üzerine polis eşliğinde ambulansla Konya Şehir Hastanesi Acil Servisi’ne kaldırılan Soner B.’nin, sevk edileceği Beyhekim Devlet Hastanesi’ne yatırılıp tedavi görülmesi kararını “Beni zorla getirdiler. Hastaneden ayrılmak istiyorum. Tedavi olmayacağım. Ben yatmak istemiyorum” diyerek kabul etmediği ortaya çıktı. Tedaviyi kabul etmediği için de acil servis görevlilerince tutanak imzalatılan Soner B.’nin bu işlemleri devam ettiği sırada görevlileri haber vermeden hastaneden kaçtığı belirlendi.

    İl Sağlık Müdürlüğü de Soner B.’nin hastaneden kaçmasıyla ilgili inceleme başlattı.

    YAĞMUR’DAN GERİYE KAPI ÖNÜNDEKİ AYAKKABISI KALDI

    Ders çalışırken ağabeyi tarafından öldürülen Yağmur’dan geriye kapı önündeki ayakkabıları kaldı. Öte yandan, Soner B.’nin 7 Mart’ta ‘#Kadınaşiddetehayır’ mesajı paylaştığı ortaya çıktı.

     

  • Antalya’da villadaki dehşetin ayrıntıları ortaya çıktı

    Antalya’da villadaki dehşetin ayrıntıları ortaya çıktı

    Antalya’da oturdukları 3 katlı villada, anne ve babası ile ablasını pompalı tüfekle öldüren Mustafa Gider’in, tüfeğin tetiğini ayak parmağıyla ateşleyerek kendi yaşamına son verdiği ortaya çıktı. Gider’in, annesiyle ablasını zemin katta öldürdüğü, babasını ise birinci katta öldürüp diğer cesetlerin yanına taşıdığı belirlendi.

    Antalya’nın Muratpaşa ilçesinde dün saat 22.00 sıralarında 3 katlı villada oturan ailenin oğlu Mustafa Gider’den (40) haber alamayan iki arkadaşı, endişelenip adrese gitti. Gider’in arkadaşları, villanın balkon kapısını aralayıp baktıklarında, iki kişinin yatak üzerinde hareketsiz yattığını görünce 112 Acil Çağrı Merkezi’ni aradı. İhbar üzerine gelen polis ekibi, balkon kapısını kırıp villaya girdiğinde, Muzaffer Gider (73), eşi Işık Gülsen Gider (65) ile çocukları Mustafa ve Gamze Gider’i (45) silahla vurulmuş halde buldu. Çağrılan sağlık ekipleri, 4 kişinin yaşamını yitirdiğini belirledi.

    BABASININ CESEDİNİ ALT KATA TAŞIMIŞ

    Yapılan incelemede, Mustafa Gider’in, anne ve babası ile ablasını pompalı tüfekle başlarından vurup öldürdükten sonra intihar ettiği belirlendi.

    Mustafa Gider’in, babasını birinci katta öldürdükten sonra cesedini sürükleyerek zemin kata taşıdığı saptandı. Annesi ile ablasını zemin katta vurup öldüren Gider’in, pompalı tüfeğin tetiğini ayak parmağıyla ateşleyerek, yaşamına son verdiği tespit edildi. Polisin incelemesinin ardından 4 cenaze, otopsi için Antalya Adli Tıp Kurumu’na götürüldü.

    150 BİN LİRA BORCU VARMIŞ

    Yapılan araştırmada psikolojik sorunları olduğu belirtilen Mustafa Gider’in, bir otelde fotoğrafçılık yaptığı, çevresine de yaklaşık 150 bin lira dolayında borcu bulunduğu ortaya çıktı.

  • Bursalı Mert’in ölümünün üzeri kapatılıyor!

    Bursalı Mert’in ölümünün üzeri kapatılıyor!

    Almanya’da yüksek lisans yaparken Nürnberg Erlangen şehrinin tren istasyonunun yaya trafiğine kapalı bölümünde 5 Ekim 2019 tarihinde cansız bedeni bulunan ve işkence sonucu öldüğü söylenen 24 yaşındaki Orhangazili ODTÖ mezunu Mert Çokluk’un davasında Bayvera Eyalet Meclisi skandal bir karara imza attı. Çokluk ailesinin avukatının alınmadığı son duruşma sonrasında raporları da yayınlamadan Mert Çokluk’un intihar sonucu öldüğüne karar veren Bavyera Eyalet Meclisinin bu kararı, Orhangazi’de yaşayan ailesini bir kez daha yaraladı.

    Almanya’nın Nürnberg Erlangen şehrinde master yaparken yaya trafiğine kapalı bir tren istasyonunda ölü olarak bulunan Mert Çokluk davasına Almanya’nın Berlin şehrinde avukatlık yapan Prof. Dr. Abdurrahim Vural el atmıştı.

    Dava ile ilgili ise 10 Eylül 2020 tarihinde Bavyera Eyalet Meclisi’ne, cinayetle ilgili meclis araştırması yapılması için başvuruda bulunmuştu. Hukukçu Prof. Dr. Abdurrahim Vural’ın konuyla ilgili meclis araştırma başvurusunu dikkate alan Bavyera Eyalet Meclisi, Mert Çokluk cinayetini görüşmek için 11 şubat 2021 günü kapalı oturumda bir araya gelerek konuyu görüştü ve Mert Çokluk’un intihar ettiğine dair karara vardıklarını belirterek, bir skandala imza attı! Bavyera Eyalet Meclisi’nin konuyla ilgili skandal kararından sonra, Almanya’da ki Türk toplumunda, ”Bavyara Eyalet Meclisi’de mi olayı örtbas etmek istiyor, olayın aydınlatılmasını istemiyor mu ve olaya intihar süsümü vermek istiyor” soruları sorulmaya başlandı.

    Konuyla ilgili hukukçu Prof. Dr. Abdurrahim Vural, ”Bavyera Eyalet Meclisi Mert Çokluk cinayetinin üzerine gidememiştir. Zaten bu durumun böyle olacağı baştan belliydi, konuyu görüşmek için kapalı oturum yapmalarından anlaşılıyordu ve bu düpedüz bir skandaldır. Normalinde Bavyera Eyalet Meclisi gönderdiğimiz önergelerle ilgili kararlarında bu zamana kadar bize İçişleri Bakanlığı’nın savunmasını ve meclis tutanaklarını hep gönderirdi. Ne hikmetse, Mert Çokluk olayı görüşmesi kararında göndermedi ve bu bir şüpheli, skandal olaydır! Bu olaya intihar süsü veriyorlar ve bu olayın açıklığa kavuşmasını istemiyorlar. Bavyera Eyalet Meclisi, Mert Çokluk cinayetini intihar diyerek kapatmak istiyor, bunu da İçişleri Bakanlığı’nın savunmasını ve meclis tutanaklarını gizleyerek yapıyor. Bavyera Eyalet Meclisi’ne İçişleri Bakanlığı’nın savunmasını ve meclis tutanaklarını göndermesi için ihtarda bulunduk ve bir hafta süre verdik. Verdiğimiz süre içinde İçişleri Bakanlığı’nın savunması ve meclis tutanakları gönderilmediği takdirde, hızlı bir şekilde dava açarak, İçişleri Bakanlığı’nın savunmasını ve meclis tutanaklarını alacağız. Ayrıca Bavyera Eyalet Meclis, oturumu gizli yaparak kamuoyunu bilgilendirmek istemiyor, olaya intihar süsü vermek istiyor ve olayın araştırılmasını istemiyor” dedi.

    Karar aileyi bir kez daha yaraladı

    17 ay önce Almanya’da master yaparken ölüsü bulunan Mert Çokluk ile ilgili Bavyera eyalet meclisinin aldığı karar Bursa’nın Orhangazi ilçesinde yaşayan ailesini bir kez daha yaraladı. Orhangazi’de çiftçilik yapan ve oğlunun Almanya’da cinayete kurban gittiğini ifade eden Mert Çokluk’un babası Bekir Çokluk Bavyera Eyalet Meclisi’nin verdiği karara tepki göstererek, oğlum 5 ekim 2019’da masterını bitirmek üzereyken, tren istasyonunda cansız bedeni bulundu. Trenin önüne geçip intihar ettiğini söylediler bize. Oysa cenazemizi otopsi yaptırmadan gönderdiler bize. Otopsiyi İstanbul Adli Tıp Kurumu’nda yaptırdık. Otopsi raporu, ölüm şekli anlaşılamamıştır diye çıktı. Oğlumun cenazesi üzerinde çok insanlık dışı işkence izleri vardı. Örneğin ayak tırnaklarının biri sökülmüş. Omuzlarının üzerinden şiş batırılmış. Darbeli matkapla işkence yapmışlar. Kesinlikle intihar edecek bir çocuk değildi. Çok başarılı bir çocuktu. Orada masterını tamamlayıp Hollanda’ya doktorasını yapmak için geçecekti. Hazmedemediler. Bırakmak istemediler. Zaten bize sabah 07:30’da trenin önüne atladı dediler. Oysa ön otopsi raporunda ölüm saati 03.30 olarak görünüyor dedi. İstanbul’dan çok iyi bir avukat tuttuklarını belirten Bekir Çokluk, avukatımız Alman Emniyetinden dosyayı talep etti. Boş dosya verdiler. Görgü tanığı var dediler. Ne görgü tanığı, ne ismi ne de ifadesi yok. Hepsi uydurmaca. Hiçbir sonuca ulaşamadık. Dış işleri bakanlığımız Alman içişleri bakanlığından olayın aydınlatılması için aydınlatıcı raporlar istedi, hiçbir rapor vermediler dedi. Almanya’daki bir tanıdığımız vasıtası ile olayın ancak Meclis tahkikat komisyonu ile aydınlatılabileceğini öğrendiklerini belirten baba Bekir Çokluk, Bayvera Eyalet meclisinde bir komisyon kuruldu. Günleri sürekli uzattılar. En sonunda Bavyera Eyalet Meclisi duruşmaya bizim avukatı bile almadan karar oturumu yaptı. Size 1 hafta içinde raporları vereceğiz dediler, raporları da vermediler. Alman içişleri bakanlığı savunma ve oturum ile ilgili hiçbir şey vermeyin demiş. Herşey gizleniyor. Çocuğum kim tarafından öldürüldü bilmiyoruz. Alman içişleri bakanlığı insanlık suçu işliyor. Neden gizleniyor dedi. Gece yarıları hala uyandığını ve bir daha uyuyamadığını ifade eden Bekir Çokluk devletimizden rica ediyorum, Alman hükümetinden bu raporları istesinler. 17 ay oldu bu süreç böyle geçiyor. Devlet büyüklerimden rica ediyorum bize yardımcı olsunlar. Biz daha ileri gidemiyoruz. Bu kadar yapabiliyoruz dedi. Bavyera Eyalet Meclisi dosyayı bize vermiyor, dosyayı kapatmaya çalışıyorlar. İntihar diyorlar diye devam eden Bekir Çokluk, benim çocuğumun ölümünden 3 ay önce de Yozgatlı bir ailenin çocuğu da balkondan düşüp öldü diyerek öldürülmüş. Onu da aynı gerekçelerle olayı kapatmışlar dedi. Almanya’da 17 aydır başka Türk çocuk öldürülmedi. Devletimiz bu olayları çok araştırması gerekiyor. Bunlar tıpkı Suudi Arabistanlılar’ın yaptığı gibi özel timleri ile öğrencilerimizi, çocuklarımızı yok etmeye devam ederler” dedi.