Etiket: cinayet

  • Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesine ilişkin dava yarın başlıyor

    Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesine ilişkin dava yarın başlıyor

    Orta Doğu’nun etkin gazetecilerinden, Washington Post yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın, evlilik işlemleri için 2 Ekim 2018’de girdiği Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu’nda katledilmesine ilişkin yürütülen soruşturma sonucunda haklarında dava açılan 20 sanığın yargılanmasına yarın başlanacak.

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın katledilmesiyle ilgili haklarında yakalama kararı bulunan firari 20 sanık hakkında 117 sayfalık iddianame hazırlandı.

    İddianameyi kabul eden İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesince ilk duruşma, yarın Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda yapılacak.

    Cemal Kaşıkçı’nın “maktul”, nişanlısı Hatice Cengiz’in “müşteki” sıfatıyla yer aldığı iddianamede, Kaşıkçı’nın öldürülmesi eylemini gerçekleştirmek üzere görevlendirme yapıp diğer sanıklara gerekli talimatları veren sanıklardan Ahmet bin Muhammed el-Asiri ve Suud el- Kahtani’nin “tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürmeye azmettirme” suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması isteniyor.

    İddianamede, en başından itibaren maktulü Suudi Arabistan’a götürmek, kabul etmediği takdirde öldürmek üzere fikir birliği ve ortak suç işleme kararı ile hareket eden, eylemin tüm ayrıntıları ile ilgili planlama ve iş bölümü yapan, bu planı gerçekleştirmek için eylemin icrası esnasında birbirlerini takviye edip tamamlayan, suçun işlenmesine yönelik etkin ve işlevsel bir şekilde katkıda bulunmak suretiyle suça doğrudan katılan, sonuç olarak ortak hakimiyet alanına aldıkları maktul Cemal Kaşıkçı’yı boğarak öldüren sanıklardan Mansur Osman Abu Hüseyin, Maher Abdulaziz M. Mutreb, Salah Muhammed A. Tubaigy, Mustafa Muhammed M. Al-Madani, Saif Saad Q. el-Kahtani, Thaar Ghaleb T. Alharbi, Badr Lafi M. Alotaibi, Turki Musharraf M. Alshehri, Fahad Shabib A. Albalawi, Waleed Abdullah M. Alshehri, Muhammed Saad H. Alzahrani, Naif Hasan S. Alarifi, Abdulaziz Muhammed M. Alhawsawi, Halid Aedh G. Alotaibi, Meshal Saad M. Albostani, Muflih Shaya M. Almuslih, Ahmed Abdullah A. Almuzaini ve Saad Muid Alqarni hakkında “tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirerek kasten öldürme” suçundan ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep ediliyor.

    – İddianameden

    İddianamede, sanık Mansur Osman Abu Hüseyin’in, Suudi Arabistan’da Tuğgeneral ve istihbaratçı olarak çalıştığı, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın ofisinde görevlendirildiği, sanık Ahmet bin Muhammed el-Asiri tarafından maktul Cemal Kaşıkçı’nın Suudi Arabistan’a getirilmesi, karşı koyması halinde öldürülmesi yönünde görevlendirilerek talimat alması üzerine, Suudi Arabistan’da kendisi ile birlikte 15 kişilik ekip oluşturduğu anlatıldı.

    Sanık Hüseyin’in, ekipte “istihbarat”, “lojistik” ve “müzakere” şeklinde 3 grup belirlediği, müzakere grubunun başına sanık Maher Abdulaziz M. Mutreb’i görevlendirdiği anlatılan iddianamede, Hüseyin’in, maktulün karşı koyup gitmek istemesi ve öldürülmesi halinde bulunması gerektiğini düşündüğü Adli Tıp Uzmanı olan sanık Salah Muhammed A. Tubaigy’i de 15 kişilik ekibe dahil ettiği aktarıldı. İddianamede, sanık Hüseyin’in, 15 kişilik ekip ile gerekli bilgi ve talimatları aldıktan sonra maktul ile görüşme yeri olarak İstanbul Başkonsolosunun çalışma odasını belirlediği, olay öncesi, olay anı ve sonrası için her türlü ihtimali değerlendirerek planlama yapıp tedbirlerini aldığı vurgulandı.

    İddianamede, sanık Hüseyin’in diğer sanıklar Muhammed Saad H. Alzahrani ve Naif Hasan S. Alarifi ile birlikte 1 Ekim 2018’de saat 19.14 sıralarında Başkonsolosluk konutuna gittikleri, saat 22.05’te tekrar buradan ayrıldıkları ve saat 23.52 sıralarında tekrar otele döndükleri belirtildi.

    Sanıklar Alarifi, Albostani, Alhawsawi ve Alotaibi’nin 2 Ekim 2018’de saat 10.01’de otelden çıkarak konsolosluk konutuna girmelerinden sonra sanık Hüseyin’in de saat 12.05’te otelden ayrıldığı ve yaya olarak saat 12.50’de konsolosluk konutuna girdiği belirtilen iddianamede, maktul Cemal Kaşıkçı’nın saat 13.08’de konsolosluk binasına girmesini müteakip sanıklar Maher Abdulaziz M. Mutreb, Thaar Ghaleb T. Alharbi, Badr Lafi M. Alotaibi, Waleed Abdullah M. Alshehri, Faad Shabib A. Albalawi ve Turki Musharraf M. Alshehri, Salah Muhammed A. Tubaigy, Saif Saad el Kahtani ve Mustafa Muhammed M. Almadani ve Muhammed Saad H. Alzahrani tarafından boğularak öldürüldüğü kaydedildi.

    İddianamede, olay sonrasında sanıklar Mansur Osman Abu Hüseyin’in diğer sanıklar Naif Hassan S. Alarifi ve Meshal Saad M. Albostani ile birlikte saat 19.37 sıralarında konuttan çıkarak önce otele, oradan da diğer sanık Muhammed Saad H. Alzahrani ile birlikte havalanına gittiği anlatılan iddianamede, konutta kalan sanıklar Alhawsawi, Alotaibi ve Tubaigy’nin saat 19.46 sıralarında konuttan çıkarak havalanına gittiği anlatıldı. İddianamede, sanıkların 2 Ekim 2018’de saat 22.00’de “Sky Prime Aviation” adlı şirkete ait özel jet ile Türkiye’den ayrıldığı ifade edildi.

    Bu şekilde sanık Hüseyin’in maktulü öldürmek üzere ekibi kurup görevlendirmeleri yaptığı, diğer sanıklarla aynı eylem, fikir birliği ve suç işleme kararı ile haraket ederek olayın tüm ayrıntılarıyla ilgili plan ve iş bölümü yaptığı belirtilen iddianamede, “Hüseyin’in, maktulün öldürülmesi sırasında olaya ve eylemlerin icrasına hakim olacak konumda bulunduğu, diğer sanıkların olay yerinde planı gerçekleştirmek için icra ettikleri eylemlerini karşılıklı olarak takviye edip tamamlamak ve suçun işlenmesine ilişkin etkin ve işlevsel bir şekilde katkıda bulunmak suretiyle ortak hakimiyet alanına alınan maktul Kaşıkçı’yı tasarlayarak ve canavarca hisle eziyet çektirmek suretiyle boğarak öldürülmesine, parçalanıp ortadan kaldırılarak yok edilmesine doğrudan katıldığı anlaşılmıştır.” denildi.

    – BM raporu

    Sanıkların fotoğraflarının da bulunduğu iddianamede, Birleşmiş Milletler (BM) Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Dr. Agnes Callamard tarafından sunulan nihai rapora da yer verildi.

    İnsan Hakları Konseyi’nin 41. Oturumu’na sunulan raporda şu değerlendirmeler yer aldı:

    “Sanıklar Maher Abdulaziz M. Mutreb ile Salah Muhammed A. Tubaigy’nin maktul Cemal Kaşıkçı’nın başkonsolosluğa girmeden önce aralarında yaptıkları konuşmada, sanık Salah Muhammed A. Tubaigy’nin maktulü nasıl öldürüp parçalayacağını anlattığı, sanık Maher Abdulaziz M. Mutreb ile maktulün cesedinin nasıl parçalanıp yok edileceği hususunda fikir alış verişinde bulundukları, maktulün başkonsolosluğa girmesinden sonra Başkonsolosun 2. katta bulunan odasına davet edildiği, Suudi Arabistan’a dönüp dönmeyeceğinin sorulduğu ve hakkında geri dönmesi için Interpol’den emir olduğu, yargı kararı olduğunun belirtildiği, maktulün hakkında herhangi bir dava olmadığını söylediği, daha sonra maktulün oğluna mesaj yazmasını istemeleri üzerine bunu kabul etmediği, sanıkların maktulün ayrılmasına izin vermeyip ağzını kapatarak, sanıklar tarafından karşı koymaya çalışan ancak başaramayan maktulün boğularak öldürüldüğü, maktulün cesedinin parçalanarak başkonsolosluk binasından çıkarıldığı anlaşılmıştır.”

    Suudi Arabistan Krallığı adli makamları ile görüşme ve Suudi Arabistan Krallığı Başsavcılığının açıklamalarına değinilen iddianamede, Suudi Arabistan Krallığı yetkilileri ve Başsavcılığın maktulun öldürülmesiyle ilgili çelişkili ve gerçeğe aykırı açıklamalarda bulunulduğuna dikkati çekildi.

    İddianamede, maktul Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesiyle ilgili Suudi Arabistan’da şüphelilerin yargılanmasına başlandığı hatırlatılarak, bu davaya ilişkin duruşmalar ile ilgili Türkiye’nin Riyad Büyükelçiliği görevlilerince düzenlenen ve Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen rapora yer verildi.

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi olayına ilişkin Suudi Arabistan adli makamlarına şüpheli ve tanık ifadeleri, iddianame, sorgulama zabıtları, duruşma tutanakları, resmi yazışmalar dahil olmak üzere yargılama dosyasına giren tüm belge ve dokümanların birer örneğinin gönderilmesi hususunda 15 Ocak 2019’da istinabe talebinde bulunulduğu anlatılan iddianamede, bugüne kadar bu talebe bir cevap gelmediği belirtildi.

    İddianamede, şüphelilerin iade edilmeleri hususunda 5 Kasım 2018’de iade talepnameleri hazırlanarak Dışişleri Bakanlığı aracılığı ile Suudi Arabistan Krallığı adli makamlarına iletilmek üzere Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğüne gönderildiği, ayrıca gerekli işlemlerin yapılarak sanıklar hakkında Kırmızı Bülten kararları çıkarılmasının sağlandığı vurgulandı.

  • Barışmak için eve çağırdığı eniştesini öldürdü

    Barışmak için eve çağırdığı eniştesini öldürdü

    Gaziantep’te, Suriye uyruklu Heny T. (24) husumetli olduğu teyzesinin eşi Ahmet Hasan’ı (52), barışmak için çağırdığı evde, çıkan tartışmada av tüfeğiyle vurarak öldürdü.

    Olay, önceki gün Hacıbaba Mahallesi’nde meydana geldi. Suriye uyruklu Heny T., husumetli olduğu, başka bir şehirde yaşayan teyzesinin eşi Ahmet Hasan’ı barışmak için evine davet etti. Akşam yemeğinin ardından Heny T. ve Ahmet Hasan arasında tartışma çıktı. Tartışma sırasında dolaptan av tüfeğini alan Heny T. teyzesinin eşini vurarak kaçtı.

    İhbar üzerine adrese gelen sağlık ekipleri tarafından özel bir hastaneye kaldırılan Hasan, doktorların tüm müdahalesine rağmen kurtarılamadı. Ahmet Hasan’ın cansız bedeni, Adli Tıp Kurumu’nda yapılan otopsinin ardından toprağa verilmek üzere yakınlarına teslim edildi.

    Polis, Heny T.’nin yakalanması için çalışma başlattı.

  • Bursa’da Kurban Bayramı’nda cinayette yargılama sürüyor!

    Bursa’da Kurban Bayramı’nda cinayette yargılama sürüyor!

    Bursa’da geçen yıl Kurban Bayramı’nda çıkan kavgada bir kişinin bıçakla öldürülmesiyle ilgili 3 sanığın yargılanmasına devam edildi.

    7. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmaya tutuklu sanık Murathan Koç, bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katılırken, tutuksuz sanıklar Burak K. ve Doğuhan K. ile taraf yakınları ve avukatları salonda hazır bulundu.

    Duruşmada tanık olarak dinlenen Ulvi E, olay günü 112 ambulans görevlisi olarak ihbar üzerine olay yerine gittiklerini ve Doğan Sarıca’yı kapının önünde yatarken gördüklerini anlattı.

    Sarıca’nın kendinde olmadığını ve bağırıp çağırdığını belirten Ulvi E, “Vücudu kan içerisindeydi. Pantolonunu kestim, pantolonun iç kısmından bir bıçak kılıfı çıktı. Bu kılıf elle yapılmıştı ve yaklaşık 20-25 santimetre boyundaydı. Bu kılıfın pantolonla bitişik olup olmadığını hatırlamıyorum. Ölenin üzerinde ya da yakınında bıçak görmedim.” dedi.

    Sanık Murathan Koç da olay yerinde iki farklı olay yaşandığını ve kamera kayıtlarında durumun belli olduğunu söyledi.

    Tanıkların, Doğan Sarıca’nın elinde bıçak görmediğini belirttiğini anımsatan Koç, “Oysa Doğan Sarıca’nın elinde döner bıçağı vardır. Bu bıçağı Doğan Sarıca nereden, nasıl aldı? Ben kimsenin zarar görmemesi için kaçtım. Sarıca tarafından çıkmaz sokağa gitmeye zorlandım. Olayda Doğan’ın kullandığı döner bıçağı bir şekilde olay yerinden kaçırılmıştır. Plan varsa, bize karşı Doğan Sarıca tarafından plan yapılmıştır.” ifadelerini kullandı.
    Sanık Doğuhan K. ise tanıkların çelişkili beyanları olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

    “Kamera kayıtlarında her şey görülmektedir. Yardım etme durumum söz konusu değildir. Olayla benim hiç alakam yoktur. Doğan Sarıca üzerimize doğru gelmiştir. Ben Doğan’a hiçbir şekilde müdahalede bulunmadım. Suçlamayı kabul etmiyorum. Olayla alakam yoktur. Ben sadece ayırmaya çalıştım. Başaramayınca da müdahale etmedim, bıraktım.”

    Doğan Sarıca’ya zarar verme gibi bir niyetinin olmadığını aktaran sanık Burak K. de “Biz de HTS kayıtlarının celbini talep ediyoruz. Doğrular neyse ortaya çıksın. Doğan’a karşı argo ve sinkaflı şekilde konuşmadım. Ayrıca şiddette bulunmadım. Olayda ayrıca taraf olmaya çalıştım ancak canımıza kastedildi.” dedi.

    Müşteki vekili, Sarıca’nın, sanıkların iştiraki sonucu öldürüldüğünü belirterek, diğer sanıkların da tutuklanmasını talep etti.

    İddia makamı mütalaasında, sanık Murathan Koç’un tutukluluk halinin devamına, diğer sanıklar Burak K. ile Doğuhan K’nin tutuklanması yönündeki talebin reddine karar verilmesini istedi.
    Mahkeme heyeti, sanık Murathan Koç’un tutukluluk halinin devamına, sanıklar Burak K. ile Doğuhan K’nin tutuklanması yönündeki talebin reddine ve bazı tanıkların dinlenmesine karar verdi.

    Ayrıca, sanık Burak K. ile maktul Doğan Sarıca’nın karşılaştığı belirtilen yer ile cami duvarının arasındaki mesafe ve kamera kayıtlarına göre olayın olduğu yer arasındaki mesafenin ölçülerek olayın geçtiği yere ait tüm olay yerini görecek şekilde fotoğraf çekilip kroki çizilerek olay yeri inceleme ekiplerince olay yeri raporunun düzenlemesine karar veren heyet, duruşmayı erteledi.

    Olay

    Kestel ilçesi Vanimehmet Mahallesi’nde geçen yıl Kurban Bayramı’nın ilk günü Murathan Koç ile Doğan Sarıca tartışmış, ilerleyen saatlerde karşılaşan ikili arasında bıçaklı kavga çıkmıştı. Kavgada Murathan ve kardeşi Burak K. ile Doğan Sarıca yaralanmıştı. Sarıca, kaldırıldığı Bursa Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesinde hayatını kaybetmişti.

  • Bursa’da aracını çalan genci öldüren sanığın yargılanmasına başlandı

    Bursa’da aracını çalan genci öldüren sanığın yargılanmasına başlandı

    Manisa’dan çalınan aracının peşine düşerek yaptığı takip sonucu Bursa’da bulduğu otomobilindeki 2 şüpheliden birini tabancayla öldürdüğü öne sürülen iş adamının yargılanmasına başlandı.

    Bursa 15. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın ilk duruşmasına, tutuklu sanık Ömer Er (34), Bursa E Tipi Kapalı Cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla katıldı.

    Maktul Mustafa Alınç’ın (17) yakınları ile taraf avukatlarının hazır bulunduğu duruşmada, olay anında Ömer Er’in yanında bulunan ve tabancayla ateş ettiği belirlenen polis kuzeni tutuksuz sanık Halil İbrahim Er (32) de Keles Adliyesinden SEGBİS ile bağlandı.

    Ömer Er, savunmasında, olay günü otomobiliyle İzmir’den Manisa’ya gelirken yolda otostop yapan 2 genci gördüğünü ve durup aracına aldığını söyledi.

    Bursa’ya gitmek istediklerini belirten gençlerle bir süre ilerledikten sonra ön koltukta oturan Mustafa Alınç’ın arabalara merakı olduğunu ve aracı kullanmak için kendisinden izin istediğini dile getiren Er, şunları kaydetti:

    “Yaşlarını ve ehliyetlerinin olup olmadığını sordum. Mustafa da ehliyet gibi bir şey gösterdi ancak karanlıkta tam göremedim. Zaten yorgun olduğum ve gencin hevesini kırmamak için aracı kendisine verdim. Bir süre daha ilerledikten sonra gençler aç olduklarını söylediler. Arka koltukta oturan kişiye para verdim, yolun kenarındaki kokoreççiden kokoreç alıp geldi. Bir süre daha yolumuza devam ettikten sonra Gelenbe mevkisinde yollarımızın ayrılacağını, onlara buradaki kamyonculara otostop yaparak Bursa’ya gidebileceklerini söyledim.”

    Er, Gelenbe mevkisinde Mustafa Alınç’ın aracı durdurduğunu, kendisinin araçtan indiği sırada gaza basarak hızla bölgeden uzaklaştığını savunarak, “Daha sonra jandarma ve polise telefonla durumu bildirdim ve yakınlarda bulunan evime geçtim. Sabah da karakola gidip yazılı başvuru yaptım.” dedi.

    Sonra aracının Bursa’da olduğunu öğrendiğini belirten Er, “Yanıma beraber çalıştığımız Yunus Ordu’yu alarak Bursa’ya geldim. Keles’te görevli polis memuru amcamın oğlu Halil İbrahim Er’e de haber verdim. Bursa’da buluştuk.” şeklinde konuştu.

    Er, aracı bulmak için Bursa’da birkaç gün gezdiklerini, bu süreçte polisle de sürekli irtibat halinde olduklarını ifade ederek, şöyle konuştu:

    “Olay günü aracı Emek Mahallesi Zeytinlik mevkisinde gördük. Bir kenarda onları izlemeye başladık. Aracın arkasında 2 kişi vardı, sohbet ediyorlardı. Bir süre sonra içlerinden birisi bagajdan tabanca aldı. Bize doğru geldiklerini görünce içinde bulunduğu araçtan çıkarak tabancamla yere doğru ateş ettim. Bu sırada elinde tabanca olan kişi kaçtı. Mustafa Alınç ise araca bindi. Ben de aracımın yanına gittim ve kapıyı açmaya çalıştım.

    Mustafa’ya araçtan inmesini, kendisine zarar vermeyeceğimi söyledim. Mustafa bir şey söylemedi. Aracın sağ koltuğuna doğru hamle yapınca silah çekeceğini düşündüm. Bu sırada belimdeki tabancayı sol ön cama dayadım. Daha sonra araç aniden ileriye doğru hareket edince elimdeki tabanca patladı. Otomobil de bir zeytin ağacına çarparak durdu.”

    Daha sonra polisi ve 112 Acil Servis ekiplerini aradıklarını ve Mustafa Alınç’ı kasten öldürmediğini savunan Er, tahliyesini talep etti.

    Tutuksuz sanık Halil İbrahim Er de kuzeninde tabanca olduğunu bilmediğini öne sürdü.

    Karşı tarafın da tabancası olduğunu belirten tutuksuz sanık, “Kuzenim de tabancasını çıkarınca olayların büyümemesi için havaya ateş ettim. Daha sonra aracın kaçmaması için sağ arka tekerine hedef alarak ateş ettim. Suçsuzum, beraatımı istiyorum.” diye konuştu.

    Maktul Alınç’ın annesi Nurdan Eşgünoğlu Kara ise sanıklardan şikayetçi olduğunu dile getirerek, cezalandırılmalarını talep etti.

    Mahkeme heyeti ara kararda Ömer Er’in tutukluluk halinin devamına, Halil İbrahim Er’in adli kontrolünün kaldırılmasına hükmederek, duruşmayı 10 Eylül’e erteledi.

    Olay

    İzmir’den Manisa’ya gitmek üzere 2 Şubat akşamı yola çıkan Ömer Er, yolda otostop yapan Mustafa Alınç ve Murat A’yı aracına almıştı. Daha sonra kullanması için verdiği otomobilin Alınç tarafından çalınması üzerine aracının peşine düşen Er, 5 Şubat’ta Bursa’da bulduğu aracındaki Alınç’a tabancayla ateş etmişti. Alınç olay yerinde ölmüş, Er tutuklanmıştı.

    Ömer Er’in yanındaki Yunus O. ifadesinin ardından serbest bırakılırken, polis kuzeni Halil İbrahim Er de adli kontrol şartıyla salıverilmişti.

  • Bursa’da kız kardeşini öldüren sanığa ağırlaştırılmış müebbet

    Bursa’da kız kardeşini öldüren sanığa ağırlaştırılmış müebbet

    Bursa’nın Gemlik ilçesinde kuaförlük yapan kız kardeşini silahla öldürdüğü gerekçesiyle yargılanan sanık, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.

    Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın son celsesinde sanık Halil Küçükkurt’un ifadesi, tutuklu bulunduğu cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla alındı. Sanığın yakınları ve avukatlar ise duruşma salonunda hazır bulundu.

    Karar öncesi son sözleri sorulan Halil Küçükkurt, olayın gerçekleştiği gün annesini görmek üzere gittiği Gemlik’te kardeşiyle tesadüfen karşılaştıklarını iddia etti.

    Kardeşinin, annesiyle görüşmesine izin vermeyeceğini söylediğini ve kaba sözler sarf ettiğini öne süren Küçükkurt, “Kardeşimi tasarlayarak veya planlayarak öldürmedim. İstemeden de olsa bir suç işledim. Ben vicdan azabıyla her gün kavrulmaktayım.” savunmasını yaptı.

    Mahkeme heyeti, sanığın “tasarlayarak kasten öldürme” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına karar verdi.

    Günay Torun (55), Gemlik Balıkpazarı mevkisinde 22 Kasım 2018’de otomobilinde silahla vurularak öldürülmüştü. Çevredeki güvenlik kameralarının kayıtlarından kimliği belirlenen ağabey Halil Küçükkurt, Karacabey ilçesinde yakalandıktan sonra tutuklanmıştı.

  • Bursa’daki cinayet anı güvenlik kamerasında

    Bursa’daki cinayet anı güvenlik kamerasında

    Bursa’da tekel bayi işletmecisi işyerinde tüfekle uğradığı saldırı sonucu öldürüldü. Katil zanlısı 24 saat geçmeden yakalanırken, o anlar güvenlik kameralarına yansıdı.

    https://youtu.be/IuNtwX0xRSE

    Olay, önceki akşam Nilüfer İlçesi Görükle Mahallesinde bulunan bir tekel bayide meydana geldi. İddiaya göre 39 yaşındaki Yılmaz Aslankılıç, 50 yaşındaki Sezgin Ö. tarafından ateş edilerek öldürüldü. Güvenlik kameralarına yansıyan görüntülerde, elinde pompalı tüfek olan bir kişi tekel bayisine girerek hızlı adımlarla kasaya yöneldi. Kasanın arkasında tekel bayi işletmecisi Yakamoz Yılmaz lakaplı Yılmaz Aslankılıç’a pompalı tüfekle yakından ateş eden zanlı kayıplara karıştı.

    İçeride bulunan şahıslar olayın etkisini atlattıktan sonra polis ve sağlık ekiplerine ihbarda bulundu. Olay yerine kısa sürede 112 ve polis ekibi sevk edildi. Sağlık ekipleri kan kaybeden Yılmaz Aslankılıç’ın hayatını kaybettiğini belirledi.

    Asayiş Şube Müdürlüğü Cinayet Büro Amirliği ekipleri güvenlik kameralarından şahsın eşkalini ve kimliğini belirleyerek arama çalışması başlattı. 24 saat geçmeden zanlı Sezgin Ö gözaltına alınırken, olaya adı karışan Y.K. (25) ve A.G. (52) isimli şahıslar da gözaltına alındı.

    Olayın alacak verecek meselesinden kaynaklandığı öne sürülürken, Cumhuriyet Savcılığı’nın geniş çaplı araştırma başlattığı öğrenildi.

  • Floyd cinayetinde yargılanan 1 polis kefaletle serbest kaldı

    Floyd cinayetinde yargılanan 1 polis kefaletle serbest kaldı

    ABD’nin Minnesota eyaleti Minneapolis kentinde polis memuru Derek Chauvin tarafından boğazına baskı uygulanması sonucu nefessiz kalarak hayatını kaybeden siyahi George Floyd’un ardından başlatılan cinayet davası sürüyor.

    Floyd’un ölümü sırasında olay yerinde bulunan diğer 3 polis memuru Thomas Lane, J. Kueng ve Tou Thao ikinci dereceden cinayete yardım ve yataklıkla yargılanıyordu. Şerif Ofisi’ne göre Hennepin cezaevinde tutulan 37 yaşındaki Lane, 750 bin dolarlık kefalet bedelinin ödenmesinin ardından serbest bırakıldı. Lane’in avukatı Earl Gray, müvekkilinin cinayet sırasında Floyd’a yardım etmeye çalıştığını ifade etti.

    İkinci derece cinayetle yargılanan Chauvin için 1.25 milyon dolar, diğer iki polis olan Tou Thao ve J. Kueng’in için 750 bin dolar kefalet bedeli koyulmuştu.

    Floyd’un ölümüne neden olan Chauvin ikinci dereceden cinayetle yargılanırken olay yerindeki diğer 3 polis memuru Thomas Lane, J. Kueng ve Tou Thao ise “ikinci dereceden cinayete yardım ve yataklıkla” yargılanıyordu. Söz konusu 4 polisin Floyd’un ölümü sonrası görevlerine son verilmişti.

  • 21 yaşındaki genç motosikleti üzerinde infaz edildi

    21 yaşındaki genç motosikleti üzerinde infaz edildi

    Samsun’da 21 yaşındaki genç motosiklet ile seyir halindeyken kendisini takip eden otomobilden pompalı tüfekle açılan ateş sonucu olay yerinde hayatını kaybetti.

    Olay, Samsun’un İlkadım ilçesi Liman Mahallesi Nebiler Caddesi üzerinde saat 17.30 sıralarında meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 21 yaşındaki Furkan Demircan 55 LJ 922 plakalı motosiklet ile seyir halindeyken kendisini takip eden otomobilden pompalı tüfekle açılan ateş sonucu vuruldu. Ağır yaralanan genç karşıdan gelen çöp kamyonunun önüne düştü. Silahlı saldırganlar otomobille kaçtı. İhbar üzerine olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. 112 Acil Servis ekipleri yaptıkları kontrolde Furkan Demircan’ın tüfekle vurularak öldüğünü tespit etti.

    Durumu haber alan Furkan Demircan’ın yakınları olay yerine geldi. Öldürülen gencin yakınlarının feryatları yürekleri dağladı. Polis gencin yakınlarını güçlüklü zabdetti. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

  • Cinayette yeni ayrıntı ortaya çıktı!

    Cinayette yeni ayrıntı ortaya çıktı!

    Muğla’da milli boksör tarafından öldürülen Zeynep Şenpınar cinayetinde yeni bir ayrıntı ortaya çıktı.

    25 yaşındaki genç kız, geçtiğimiz pazar günü erkek arkadaşı Selim Ahmet Kemaloğlu ile tartıştı. Milli boksör olan 26 yaşındaki Kemaloğlu mutfaktan aldığı bıçakla Şenpınar’ı ağır yaraladı.

    ÖLDÜRÜLMEDEN ÖNCE ŞİKAYET ETMİŞ

    Hastaneye kaldırılan genç kız hayatını kaybetti. Zeynep Şenpınar’ın, 2 hafta önce Kemaloğlu’dan şiddet görmesi nedeniyle polis merkezine giderek şikayetçi olduğu öğrenildi.

    DAHA SONRA ŞİKAYETİNİ GERİ ÇEKMİŞ

    Genç kızın, Kemaloğlu’na 15 gün evden uzaklaştırma cezası verilmesi üzerine ertesi gün şikayetini geri çektiği belirlendi.

    Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Bölümü’nden geçen yıl mezun olan genç kız, memleketi Kahramanmaraş’ta babasının yanına defnedildi.

  • Boğazı kesilmiş halde bulundu! Şüpheli oğlu gözaltına alındı

    Boğazı kesilmiş halde bulundu! Şüpheli oğlu gözaltına alındı

    Edirne’nin Uzunköprü ilçesinde evinden 3 gün önce çıktıktan sonra haber alınamayan ve cesedi sazlıklar arasında bulunan Fatma G.’nin (61) boğazı kesilerek öldürüldüğü belirlendi. Cinayetle ilgili kadının oğlunun da aralarında bulunduğu 3 kişi gözaltına alındı.

    Olay, Uzunköprü’nün Kavakayazma köyünde meydana geldi. Köyde oğlu ile birlikte yaşayan Fatma G., 3 gün önce evinden ayrıldıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamadı. Köylüler ve oğlunun da katıldığı arama çalışmalarında sonuç alınamayınca devreye jandarma ve AFAD ekipleri girdi.

    Yapılan aramalarda Fatma G.’nin dün köye yaklaşık 2 kilometre mesafedeki sazlıklar arasında cesedi bulundu. Jandarmanın yaptığı incelemede Fatma G.’nin boğazı kesilerek öldürüldüğü belirlendi. Araştırmayı derinleştiren jandarma ekipleri, cinayetle ilgili öldürülen kadının oğlu Aykut G., Ercüment A ve Jülide A.’yı gözaltına aldı. Şüpheliler jandarmadaki soruşturmalarının ardından adliyeye sevk edildi.