Etiket: çini

  • Çininin vitrine uzanan yolculuğu

    Çininin vitrine uzanan yolculuğu

    Eskişehir’in seramik malzemenin üzerine el işçiliğiyle yapılan renkli ve genellikle parlak desenlerin işlendiği çini sanatı için önemli üretim merkezlerinden birisi olduğu biliniyor.

    Bölgenin kültürel mirasında önemli bir yer tutan çini sanatı Tarihi Odunpazarı Evleri’ndeki sanatçılar tarafından günümüzde de yaşatılırken, uzun yıllardır el sanatlarıyla uğraşan Serpil Işık çini yaparak geçimini sağlıyor.

    Doğaçlama bir şekilde modellediği seramiklerin bin 50 derece fırına atıldığını ve vitrine uzanan yolculuğunun yaklaşık olarak 75 saat sürdüğünü anlatan Işık, Osmanlı dönemine uzanan köklü bir geçmişi olan çininin günümüzde kaybolmaya yüz tutmuş el sanatları arasında yer aldığını ifade etti.

    Bu önemli sanatın nesilden nesile aktarılarak unutturulmaması gerektiğine vurgu yapan Işık, el sanatlarının ilkokuldan itibaren bir ders olarak verilmesini tavsiye ederek yetkililere de çağrıda bulundu.

    “Bizim 1 fırın ürünümüz 25 + 60 saatte vitrine anca geçiyor”
    Çini sanatçısı Serpil Işık, “Normalde kil ve toz halde alıyoruz. Sonra kovada kırıp pasta gibi kalıplara döküyoruz. Yarım saat sonra onu kalıptan çıkarıp 3 gün bekletiyoruz ve kurumasının ardından rötuşlayıp bin 50 derecede fırınımızda 4 buçuk saat pişiriyoruz.

    Şalter atınca ürüne 30 saat dokunmuyoruz. Bu sadece ilk beyaz olma aşaması. Zımparayla tozunu aldıktan sonra da modellemelere geçiyoruz.

    Doğaçlama çalışıyorum, ürünlerin bir aynısı bende de yok. Ardından sırlama dediğimiz cam tozu aşamasına geçiyoruz.

    Hangi renk cam tozunu fırınlarsak röle şeklinde piştikten sonra o renkle çıkar. Mesela turkuaz kullanırsan turkuaz olur. Bizim 1 fırın ürünümüz 25 + 60 saatte vitrine anca geçiyor” dedi.

    “El sanatlarının ilkokuldan başlayarak bir ders olarak verilmesini tavsiye ediyorum”
    Işık, sözlerinin devamında, “Bizim sanatımız kaybolmaya yüz tutmuş el sanatlarına giriyor. Çini, seramik işçiliği eğitimi verilebilen ve öğretilebilen meslekler arasındadır. O yüzden kaybolmaması gereken kültürümüzdür. Nesilden nesile aktarılması gerekir.

    Eğitimlerin ve el sanatları dalında etkinlik atölyelerinin çoğaltılması önemli. Etkinlik atölyeleri İlk etapta ilkokullardan bile başlayabilir.

    Lületaşı, cam, ebru ve çini gibi sanatların hepsinin ilkokuldan başlayarak bir ders olarak verilmesini tavsiye ediyorum. Eğer ki ilgililer bu konuda yardımcı olursa çocuklarımızın yetenekleri küçüklükten ortaya çıkarılır ve o mesleğe göre yönlendirme yapılabilir” şeklinde konuştu.

  • ‘Çini Sanatı’na kadın eli değiyor

    ‘Çini Sanatı’na kadın eli değiyor

    Osmaniye’de kadınlar unutulmaya yüz tutmuş, Geleneksel Türk Sanatlarından olan çini Sanatını yaşatmak adına Kadim Sanatlar Atölyesi ve Halk Eğitimi Merkezi bünyesinde açılan kursta ‘Çini Sanatı’ eğitimi alıyorlar. Kadınlar, usta öğretici İlkay Kuzulu İlhan önderliğinde aldıkları eğitimler çerçevesinde çeşitli ürünler yaparak hem ev meslek öğreniyor hem de terapi niteliği taşıyan motifleri çizerek eğlenceli vakit geçiriyorlar.

    Çini sanatıyla şans eseri tanıştığını söyleyen usta öğretici İlkay Kuzulu İlhan, ”Şu anda Düziçi’nde yaşıyoruz eşimin görevi dolayısıyla daha önceki görev yerimiz olan Amasya’da Çin’iyle tanıştım. Oradaki usta öğreticilerimin sayesinde 8 yıldır çini yapıyorum, aynı zamanda çini ustasıyım. Aslında çok da farkında olarak başlamadım çini yolculuğuna tesadüfen, Amasya’da bir halk eğitimi merkezine girdim seramikle ilgili bir şeyler görebilir miyim diye çini bisküvisini orada ilk kez gördüm ve ondan sonrasında üstünü dekorlanması derken derken şu anda 8’inci senem. Şimdi de aldığım derslerle geliştirdim daha çok replika çalışıyorum zamanında yapılmış olan klasik ürünlerin desenlerine çalışıyorum tasarım çok fazla çalışmıyorum. Bugün de arkadaşımın ricası üzerine bir workshop düzenledik. Ürünlerimi çok fazla dışa yönelik değil de eşime ve çocuklarıma hatıra kalsın benden sonrası için evladiyelik olarak hazırladım” diye konuştu.

    Halk Eğitim Merkezi ile birlikte kadınlar için farklı el sanatları kursu açtıklarını söyleyen Kadim Sanatlar Atölyesi Sahibi Ebru Onan Aksoy, ”Bugün çok güzel bir atölye çalışması gerçekleştiriyoruz. Ben biraz Kadim Sanatlar Atölyesinden bahsetmek istiyorum; 8-9 yıldır faaliyet göstermekte olan ve birçok el sanatlarının yapıldığı, uygulandığı ve eğitimlerinin verildiği bir atölye. Burada dekoratif el sanatlarının birçok türünü yapıyoruz. Birçok rolyef kirpi oku, bakır, alüminyum, kağıt çalışıyoruz. Dekoratif boyamalar gerçekleştiriyoruz. Makromeler, soğuk porselenle birçok alanda eğitimlerimiz ve uygulamalarımız var. Yıllardır çok güzel workshoplar yaptık. Çok güzel işlere imza attık hanımlarla. Bu yılda hem hafta içi grubunda halk eğitime bağlı dekoratif sanatlar, el sanatlarıyla ilgili atölyeler yapıyoruz” dedi.

    Etkinliğe öğrenci olarak katılan Songül Aksay, ”Sanatsal aktivite var mıdır diye merak ederek internette araştırma sonucunda Kadim Sanatlar Atölyesi’ne rastladım. Hemen de yakın zamanda çiniyle ilgili bir atölye çalışması olduğunu duyunca hemen ulaştım, iletişime geçtim buradayım şu anda kendimi çok iyi hissediyorum. Gelmeden önce araştırdım çini gerçekten de geleneksel bir sanat dalıymış şu an bu fırçaya elime alabildiğim için ve bu dokunuşları yapabildiğim için kendimi şanslı hissediyorum ve tavsiye ediyorum herkese bu tecrübeyi yaşayabilmeleri istiyorum” dedi.

  • Bursa’nın değerleri Kütahya çinisinde buluştu

    Bursa’nın değerleri Kütahya çinisinde buluştu

    Ördekli Kültür Merkezinde açılan sergide Ulucami’den Tophane’ye, Cumalıkızık’tan Emir Sultan’a kadar Bursa ile birçok eser sergileniyor.

    Yeşil türbe, Uludağ, eski, yeni teleferik, ipek böceği ve Cumhuriyet Caddesinde bulunan tramvayı da çinilere işleyen Ertuğrul Çay, 39 yıl önce Kütahya’da çini fabrikasında çalışırken amatör olarak resim sanatıyla ilgilendiğini, emekli olduktan sonra kendini bu işlere verdiğini söyledi.

    Kütahya’da çalışma atölyesi bulunan Çay’ın sergisi, 8 Mart Cuma gününe kadar açık kalacak.

  • Kadınlar hem hobi hem meslek ediniyor

    Kadınlar hem hobi hem meslek ediniyor

    Tokat Belediyesi Gülbahar Hatun Hanımlar Kültür ve Sanat Merkezi’nde açılan çini sanatı kursu, Özlem Ersoy Çakır önderliğinde 12 kişilik bir grupla devam ediyor. Farklı amaçlarla kursa katılan öğrencilerin kimileri hobi edinmek için kimileri ise çini sanatını meslek edinmek amacıyla geliyor. Kursa katılanlar arasında çeşitli ilgi alanlarına sahip öğrenciler bulunuyor. Bazı kursiyerler geleneksel çini desenleri üzerinde çalışırken, diğerleri ise isteklerine göre modern desenlere yöneliyor. Öğrenciler, kurs sayesinde hem dinleniyor hem de kendilerini geliştirme fırsatı buluyor. Kursiyerler arasında ev hanımları da bulunuyor. Kursun faydalı ve keyifli olduğunu belirten katılımcılar, çini kursunun kendilerine yeni bir perspektif kazandırdığını ve zamanlarını verimli bir şekilde değerlendirmelerini sağladığını dile getirdiler.

    “Temel amacımız insanların kendini rahatlatması”

    Kursun temel amacının insanların rahatlamasını ve boş zamanlarını değerlendirmesini sağlamak olduğunu belirten Çini Sanatı Öğretmeni Özlem Ersoy Çakır, “Kursumuz Tokat Belediyesi’nin bize sunmuş olduğu imkânlar sayesinde 12 kişi olarak öğrencilerimizle kursumuzu devam ettiriyoruz. Öğrencilerimizin kimisi hobi amaçlı gelirken, kimisi meslek edinmek amaçlı geliyorlar. Birçok çeşitli şeylerde gelen öğrencilerimiz var. Kimisi çini desenleri olarak çalışıyor, modern desenler çalışan öğrencilerimiz de var. Buradaki temel amaç insanların kendini rahatlatması, dinlendirmesidir. Kendileri burada boş zamanlarını değerlendiriyorlar. Ayrıca kendileri de burada dinlendiklerini hissediyorlar” dedi.
    Boş zamanlarını değerlendirmek ve hobi için kursa katıldıklarını dile getiren öğrenciler, kurs sayesinde kendilerini bulduklarını ve sıkıntılarını giderdiklerini ifade ediyorlar.

  • “Çiniciler Çarşısı hak ettiği değere kavuşacak”

    “Çiniciler Çarşısı hak ettiği değere kavuşacak”

    Yapılacak olan iyileştirme ve imalatlar için hazırlıklara başlayan ekipler, şehirdeki hava şartlarına uygun olmayan ve kullanılamayan eski havuzun yerine yürüyüş yolları, büfe, piknik masaları ve kent mobilyaları yerleştirerek Çiniciler Çarşısı’nın cazibesini artıracak. Ayrıca restoran, kaykay pisti ve çocuk parkının da olacağı alanda hem Kütahyalılar hem de şehre uğrayan vatandaşlar, güvenli ve kaliteli vakit geçirebilecek. Şehrin ekonomisine de büyük katkı sağlayacak çalışmalarla Çiniciler Çarşısı, hak ettiği değere kavuşmuş olacak.

  • Çine’de yeni belediye başkanı seçilecek

    Çine’de yeni belediye başkanı seçilecek

    Çine Belediye Başkanı Enver Salih Dinçer’in vefat etmesinin ardından boş kalan başkanlık koltuğuna kimin geçeceği merak konusu oldu. Bu çerçevede belediye meclisi yeni başkanı seçmek için 15 Aralık Cuma günü olağanüstü toplanacak. 7 Cumhuriyet Halk Partisi’nden, 2 İYİ Parti’den ve 6 Cumhur İttifakı üyesinden oluşan belediye meclisi, Çine Belediyesi Sosyal Tesisler’de bulunan Meclis Toplantı Salonu’nda yapılacak olan toplantıda bir araya gelecek. Saat 14.00’te başlayacak ve gizli oylama üzerinden yapılacak olan seçimde kullanılan oyların üçte ikisini alan isim yeni belediye başkanı olacak. İlk seçimden sonuç çıkmaz ise yapılacak olan ikinci seçimde de üçte iki çoğunluğa ulaşılamazsa seçim üçüncü tura kalacak. Bu turda en fazla oyu alan isim yeni belediye başkanı olarak seçilecek. Öte yandan partililerin adaylarının kim olacağı merakla bekleniyor.

  • İznik’e çini mükemmeliyet merkezi

    İznik’e çini mükemmeliyet merkezi

    Dünya genelinde cami, hamam, medrese, saraylar ve onlarca değerli yapıları süsleyen İznik Çinisi 17 ve 18. Yüzyılda tamamen durma noktasına gelmiş 1990 yıllardan itibaren yeniden canlanmaya başlamıştır.

    İznik Çinisi Coğrafi Tescil Belgesine sahip İznik Belediyesi bu mekanizmanın çalıştırılarak bir standart oluşturmak amacıyla Çini Mükemmeliyet Merkezi projesi hazırladı. Bu merkez içerisinde bilimsel çalışmalar, üretim tesisi, eğitim, showroom gibi alanlarla İznik Çinisi’ne değer katacak çalışmalar yürütülecek.

    İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta konuyla ilgili yaptığı açıklamada “İznik Çini Mükemmeliyet Merkezi projesi üzerinde uzun soluklu ve detaylı bir akademik çalışma gerçekleştirildi. Projenin uygulama alanını belediyemize tahsis olarak aldığımız ilçemiz eski cezaevi alanı olarak belirledik. Bu merkez hayata geçtiğinde İznik Çinisi günümüzde ki değerine değer katacak. Coğrafi İşaret mekanizması bu merkez ile işleyecek. Dünyaya nam salan ülkemizin tanıtım elçisi görevini gören İznik Çinisi, Mükemmeliyet Merkezinde gerçekleşecek bilimsel çalışma ve sonucunda ortaya çıkacak üretimler ile bir standarda kavuşacak. Proje çalışmalarını bitirdiğimiz bu merkezi şuan ihale aşamasına getirdik. İhale sürecini tamamlayarak en kısa sürede inşa çalışmalarına başlamayı hedefliyoruz” diye konuştu.

  • İznik çinisinden dev vazo

    İznik çinisinden dev vazo

    UNESCO Dünya Mirası listesindeki Bursa’nın İznik ilçesinde Kaymakamlık binası girişinde sergilenmek üzere gaz betondan 2.20 metre boyunda 120 santimetre çapında dev İznik çini vazosu yapılıyor. İznikli yerel sanatçılar Yalçın Öztürk ve Kudret Gürol tarafından Nilüfer Hatun Çini Çarşısı’nın bulunduğu alanda yapımı devam eden vazonun üzerine ‘Baba Nakkaş’ deseni işleniyor.

    İznikli sanatçı Yalçın Öztürk, Nilüfer Hatun Çini Çarşısı ile Kaymakamlık binasının girişlerinin aynı yerde olduğunu belirterek, “Burayı güzelleştirmek için dekor amaçlı vazolar yapıyoruz. İznik tarihin yansıtılacağı bu eserlerle bu bölgeye renk katmayı düşünüyoruz.

    Vazonun üzerine Baba Nakkaş deseni işleniyor. Bunun özelliği de iki ve üç boyutlu olmasıdır. Bu vazo ile 10 gündür uğraşıyoruz. Bir iki günlük daha işi kaldı. Bundan sonra da benzer işlerin yapımına devam edeceğiz” dedi.

  • Bursa’da kazı alanında bulunan parçalar özenle birleştiriliyor

    Bursa’da kazı alanında bulunan parçalar özenle birleştiriliyor

    Bursa’nın İznik ilçesinde bu yıl kamulaştırma işlemleri 2014 yılında tamamlanan alanda Çini Fırınları Kazısı yapıldı. Kazı alanının kuzeyinde yer alan parselde 5 yeni fırın ile 14 ve 15’inci yüzyıllara ait kırmızı hamurlu, baskı tekniğiyle üretilmiş seramikler bulundu. Parçalar, kazı evinde yıkanıp, ayrıştırılıp, fotoğraflandıktan sonra öğretim üyesi ve öğrencilerin yoğun çalışmasıyla birleştiriliyor. Objelerin eksik kalan kısımları ise aslına uygun şekilde alçıyla tamamlanıyor.

    Osmanlı öncesinden 18’inci yüzyıla kadar çini ve seramik üretiminin önemli merkezlerden biri olan İznik’teki kazılar, 1963 yılında İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyelerinden Prof. Dr. Oktay Aslanapa tarafından başlatıldı. İlk kazı sonuçları, İznik’teki erken tarihli üretimin kırmızı hamurlu olduğunu ortaya koydu. O döneme kadar satın alındıkları yerlere göre isimlendirilen seramik ve çinilerin asıl üretim merkezlerinin İznik olduğu 1969 yılına kadar süren kazılarla kanıtlandı.

    KAZILAR 4 DÖNÜMLÜK ALANA YAYILDI

    1981 yılında ‘İznik Çini Fırınları Kazısı’ adı ile tekrar başlayan çalışmalar, 1993 yılına kadar Prof. Dr. Aslanapa’nın, 1993-2006 arasında Prof. Dr. Ara Altun’un, 2007 yılından itibaren de İstanbul Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Belgin Demirsar Arlı başkanlığında yürütülmeye başlandı.

    İLK VE TEK ÖRNEK

    Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İstanbul Üniversitesi’nin izin ve desteği, Bursa Büyükşehir Belediyesi ve İznik Belediyesi’nin katkılarıyla yürütülen kazı çalışmaları, zaman içinde gerekleri kamulaştırılmaların yapılmasıyla 4 dönümlük alana yayıldı. 9 fırını bünyesinde barındıran, Osmanlı dönemi çiniciliği için İznik’te ortaya çıkarılan ilk ve tek örnek olan atölye; aynı zamanda kil dinlendirme havuzları, su kuyuları, su kanalları, kuvars ezme taşları, sır eritme potaları ile üretimin tüm aşamalarının bir arada yapıldığı büyük bir kompleks.

    KAZIDAN ÇIKANLAR İZNİK MÜZESİ’NDE

    Kazılar sırasında ağırlıklı olarak Osmanlı dönemine ait buluntular ele geçirilse de Roma ve Bizans dönemlerine tarihlenen çok sayıda parça da bulundu. Bu alanda elde edilen parçalar temizlik, tasnif, değerlendirme aşamalarının ardından alçı tümleme ve belgelendirme işlemlerinden geçirilip İznik Müzesi’nde sergileniyor.

    ‘AMACIMIZ BU ALANI TURİZME AÇMAK’

    1984 yılında itibaren düzenli olarak çalışılan ve kamulaştırmalarla genişleyen kazı alanının İznik çiniciliği için çok önemli bir atölye bölgesi olduğunu belirten Doç. Dr. Belgin Demirsar Arlı, “Kazdığımız alan içinde 9 tane fırını barındırıyor. Bu fırınların her yıl periyodik bakımlarını yapıyoruz. Bunların sağlıklı bir şekilde korunabilmesi için sertleştirmeleri, gerekli kontrolleri ve temizlikleri yapılıyor. Bu 9 fırının dışında alanda dinlendirme havuzları, çeşitli işlikler, kuvars ezme yalakları ve sır havuzları bulundu. Bu fırınların her biri birbirinden farklı formda, analizlerini yaptırdık. MTA, TÜBİTAK, İstanbul Teknik Üniversitesi, Koç Üniversitesi ile Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Restorasyon ve Konservasyon Merkez ve Bölge Laboratuvar Müdürlüğü’nden destek alıyoruz. Bu fırınların 14’üncü yüzyıldan 17’nci yüzyıl sonu, 18’inci yüzyıl başına kadar kullanıldığını tespit ettik. Neredeyse hiçbiri birbiriyle aynı değil. Fırınların ateş hane kısımları kimilerinde daha büyük kimilerinde küçük, kimileri tonoz kimileri de kubbemsi örtülü. Pişirme hane kısımları hem toprak üstünde olduğundan ve hem de çok dayanıklı malzemeden yapılmadığı için günümüze ulaşmamış. Ateş hane kısımlarının bazılarının içinde sır eritme yalaklarının olduğunu gördük, bazılarında ise yalakların içinde kuvars bulduk. Alanımız için konuşmak gerekirse, ilk kez 1984 yılında burada düzenli kazıya başladık. İlk başta küçük bir alandı burası. Alan çeşitli kamulaştırmalarla yıllar içinde yaklaşık 4 dönüme ulaştı. Son kamulaştırmamız, alanın güneydoğu bölgesinde 2020 yılında yapıldı. Bu, şehir içinde gerçekleştirilen bir kazı için büyük bir alan. Bundan sonraki amacımız; son kamulaştırılan alanın kazısını yaptıktan sonra burayı turizme açmak ve burayı bir açık hava müzesi haline getirmek” dedi.

    ‘İKİ ANA BAŞLIK ALTINDA İNCELİYORUZ’

    Bulunan parçalar hakkında bilgi veren Doç. Dr. Belgin Demirsar Arlı, “Esas olarak Osmanlı dönemi seramik ve çinilerini iki ana başlık altında inceliyoruz. Beyaz hamurlu ve kırmızı hamurlu evre olarak. İznik’in erken dönemi kırmızı hamurlu evre, kırmızı hamura 15’inci yüzyılın sonlarına doğru beyaz hamur ekleniyor. Kırmızı ve beyaz hamur birlikte üretiliyor. Formlarda zenginleşme görülüyor. Daha öncesinden tanımadığımız farklı formların kullanıldığını görüyoruz. ‘Kupa’ diye isimlendirdiğimiz tek kulplu kaplar, bardaklar, çeşitli sürahiler, şişeler gibi genellikle dik formlara yönelim oluyor. Bunların yanında çok zengin kase, leğen ve tabak formlarıyla karşılaşıyoruz. Bu yıl ağırlıklı olarak 2014 yılında kamulaştırma işlemleri tamamlanıp kazısına başladığımız, içinde bulunduğumuz bu alanda çalıştık. 2015 yılından itibaren 5 tane fırını burada bulduk” dedi.

    ‘LİTERATÜRE İZNİK İÇİN YENİ BİR TEKNİK KATILDI’

    Alanın bu bölümünde daha ağırlıklı olarak kırmızı hamurlu seramiklere rastladıklarını belirten Doç. Dr. Belgin Demirsar Arlı, “Bu alan bizim birtakım bildiğimiz doğruları değiştiren bulgular veriyor. Bunlar aslında İznik’e çok fazla mal edilmeyen, beyaz hamurlu seramikler. İznik damgası olmayan, kırmızı hamurlu baskı tekniği ile üretilmiş seramikler. Her şeyden de önemlisi asıl bunların üretim kalıplarını bulduk. Bu gerçekten çok önemli. Bunlar birkaç parça değil. Dediğim gibi çok zengin buluntularla karşımıza çıktı. Bu oldukça sevindirici. Çünkü literatüre İznik için başka bir teknik katmış oluyoruz. Burada üretildiğine emin olduk artık. Yine bu bölge bize sırlı tuğla açısından da çok zengin buluntu verdi. Bu da bizim için çok önemli. Çünkü genel bir inanış vardır. Bu tür sırlı tuğla gibi Selçuklu ve erken Osmanlı döneminde kullanılan kaplama malzemelerinin yapıların yakınlarında kurulan küçük seramik atölyelerinde ya da çini fırınlarında üretildiğine yönelik bir bilgi vardı. Ama bu alan bize, ele geçirdiğimiz sırlı tuğlanın zenginliği ve çeşitliliği ile bu malzemelerin sadece içinde bulunan bölge için üretildiklerini değil, her yere dağıtılmak üzere sipariş olarak yapıldığını da kanıtlıyor” diye konuştu.

  • Nalbantoğlu Çarşısı çini motifleriyle süslendi

    Nalbantoğlu Çarşısı çini motifleriyle süslendi

    Osmangazi Belediyesi, Nalbantoğlu Çarşısı’nın zeminini çeşitli çini motifleriyle boyayarak, bölgeye estetik bir görüntü kazandırıyor.

    İlçedeki cadde ve sokakları sanatla buluşturan Osmangazi Belediyesi, yaya trafiğinin yoğun olduğu Nalbantoğlu Çarşısı’nın zeminini çini motifleri ile süslüyor. Kentsel Tasarım Müdürlüğü tarafından hazırlanan proje kapsamında geçtiğimiz günlerde Şehreküstü Mahallesi’ndeki zeminler, boş duvarlar ve trafolar resimlerle renklendirildi. Projenin ikinci ayağı ise Nalbantoğlu Çarşısı oldu. Tarihi çarşının zemini, projeye destek veren ressamların ve resim öğretmenlerinin tuvali oldu. Çizilen ve boyanan çini motifleri ile çarşının zemini estetik bir görünüm kazanırken, bölge adeta bir açık hava sergisine dönüştü. Vatandaşlar yürütülen çalışmaları büyük bir ilgi ile takip ederken, bölge esnafı da uygulamadan dolayı büyük mutluluk duydu.

    Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, hayata geçirdikleri uygulama ile vatandaşların günlük yaşamına ve şehrin imajına değer katacak dokunuşlar sağladıklarını ifade ederek, “Yaz aylarında başlattığımız proje kapsamında ilk olarak Şehreküstü Mahallesi’ndeki sokakları, boş duvarları ve trafoları çeşitli resimler ile renklendirdik. Bu çalışmamız gerek vatandaşlarımız gerekse de bölge esnafı tarafından büyük takdir gördü. Her kesimden çok olumlu tepkiler aldık. Bu projemize şimdi de Nalbantoğlu Çarşısı’nın zeminini boyayarak devam ediyoruz. Çarşının zeminini çini motifleri ile renklendirdik. Bölgeye estetik bir görünüm kazandırdık” dedi.