Etiket: Çırak

  • Otomobil ustaları yetiştirecek çırak bulamıyor

    Otomobil ustaları yetiştirecek çırak bulamıyor

    Ümraniye’de bulunan otomobil tamirhane esnafı, birçok meslek gibi kendilerinin de yetiştirmek üzere çırak bulamadıklarından söyledi.
    Ümraniye’de otomobil tamirhane esnafı, ara elaman bulamadıklarını, özellikle ebeveynlerin çocuklarını çırak olarak teslim etmediklerini ve böyle giderse 10-15 sene sonra mesleklerinin zora gireceğini dile getiriyor. Otomobil tamir ustası Hasan Torun, sektörde ara elaman açığı olduğunu ve bu sebeple sorun yaşadıklarını ifade etti. Torun, ücretlerin yüksek seviyelerde olmasına rağmen verilen iş ilanlarına talep olmadığını belirtti.

    “İyi bir kalfa 30-35 bin lira civarında alıyor”
    Otomobil ustası Hasan Torun, “Otomobil sektöründe yeni güncel duruma bakıldığında piyasası büyümekte fakat ara eleman veya sektöre girecek çalışanlardan öğrencilerde bir sıkıntı yaşanmakta. Aileler, otomobil sektörüne çocuklarını ağır iş dolayısıyla vermiyor. Otomobil gerçekten ücretlendirme olarak iyi bir pozisyona geliyor. Şu anda iyi bir kalfa 30-35 bin lira civarında alıyor. Bu sektörde bu işleri daha iyi yapılabildiğinde maaşlar 45-50 bin TL’ye gelebiliyor.” ifadelerini kullandı.

    “Ara elaman sıkıntısının giderilmesi lazım”
    Torun, “Çocukların okulda olup kendilerini geliştirmeleri ve bu sektöre adım atmaları gerekiyor. Kendi oğlumu da üniversitede otomobil sektörüne yazdırdım. Piyasa büyüyor ancak ara eleman sıkıntısının giderilmesi lazım” dedi.

  • Aylık 30 bin lira maaşı var, çırak yetişmiyor

    Aylık 30 bin lira maaşı var, çırak yetişmiyor

    Bolu’nun tarihi ilçesi Mudurnu’da evli ve 3 çocuk babası olan Feridun Yaşayan, 28 yıldır fırın ustası olarak çalışıyor. Feridun Yaşayan, fırıncılık mesleğine gençlerin heves etmemesinden kaynaklı olarak mesleğin unutulmaya yüz tutacağını anlattı. Ramazan ayında sofraların vazgeçilmezi olan pideleri ilçeye sıcak sıcak servis ettiklerini ifade eden Yaşayan, 20 liradan pideleri satışa sunduklarını belirtti. Bir fırıncının günlük maaşının bin lira civarında olduğunu belirten usta Yaşayan, kendi çocuğunun bile bu işi yapmaktan kaçtığını dile getirdi.

    Gençlerin mesleğe heves etmediğini belirten Feridun Yaşayan, “28 yıldır bu işi yapıyorum. Abimden öğrendim bu mesleği. Fırıncılığın püf noktaları yok. İçinden gelerek yapacaksın bu işi. Şu anda bu mesleğe hiç heves eden yok. Yeni nesil çalışmak istemiyor. Benim kendi çocuğum bile yanımda 5-6 yıl çalıştı. Ondan sonra bıraktı. Çalışanlar için bu meslek bir aileyi rahat bir şekilde geçindirir. Fırın ustasının günlük maaşı bin lira civarında. Aylık 30 bin lira yapıyor. Bizim işimiz gece. Sabaha karşı geliyoruz. Fırında çalışıyoruz” dedi.
    İlçe halkına Ramazan ayında sıcak pide servisi yaptıklarını belirten Yaşayan, “Ramazan ayında pidelerin sayısı değişiyor. Sıcak sıcak servis etmeye çalışıyoruz. Ramazan pidesinin fiyatı da 20 lira. İsteyene her çeşit yapıyoruz. Ramazan ayında köy ekmeği falan da yapıyoruz. Benim kullandığım fırın 150 adete kadar tek seferde ramazan pidesi alıyor” diye konuştu.

  • Ayakkabı tamircileri çırak bulmakta zorlanıyor

    Ayakkabı tamircileri çırak bulmakta zorlanıyor

    Halk arasında ‘bit pazarı’ olarak bilinen Mersin Zafer Çarşısı’nda yaklaşık 40 yıldır ayakkabı tamirciliği ile uğraşan 58 yaşındaki Ayhan Kuş, dedesinden ve babasından devraldığı mesleği 7 yaşından bu yana yapıyor. İstemeye istemeye başladığı meslekte yarım asrı devirdiğini anlatan Kuş, “Ortaokul ikinci sınıftan ayrılarak başladığım mesleği halen sürdürüyorum” dedi.
    Ayakkabı fiyatlarının artmasından dolayı mesleğin ‘altın çağını’ yaşadığını aktaran Kuş, son zamanlarda tamirat için gelen ayakkabı, çanta ve valiz sayısının arttığını ifade etti. Fiyat artışının tamiratlara da yansıdığını vurgulayan Kuş, buna rağmen yenisini almaktansa tamiratla kullanılabilecek durumda olan ayakkabıların müşterileri tarafından kendilerine getirildiğini kaydetti.

    “Yetiştirecek eleman bulamıyoruz”

    Kuş, en büyük sıkıntılarının ise meslekte yetiştirecek eleman bulamamak olduğunu söyledi. Çocukların mesleği pek benimsemediğini ifade eden Kuş, “Meslekte çalıştıracak eleman, kalfa, çırak bulamıyoruz. Çocuklarımızı buraya getiremiyoruz. Boyadan falan dolayı çocuklar benimsemiyor bu işleri. O yüzden çırak bulamıyoruz. Mesleği öğrensin diye en son iki ay önce arkadaşımızın çocuğunu yetiştirelim dedik. O çocuk da iki ay sonra bırakıp kaçıverdi” diye konuştu.

    “Burası ayakkabı ilkyardım hastanesi gibi oldu”

    İş yerini ‘ilk yardım hastanesine’ benzeten Kuş, şöyle devam etti:
    “Bizim burası ayakkabı ilkyardım hastanesi gibi oldu. Acil servis gibi yani. Ayakkabı geliyor bize sıfır halde çıkıyor. Tabanını değiştiriyoruz, pençesini yapıyoruz, yırtığını, söküğünü dikiyoruz. Yani yeniden yaşatmaya, yeniden hayata döndürmeye çalışıyoruz. Bugüne kadar ayakkabı yaptırmamış olan insanlar gelip burayı görünce, bu konsepti görünce şaşırıyor. Çünkü her ayakkabı tamircisinde bu kadar malzeme, çeşit, alternatif yok. Müşteri diyor ki ‘ayakkabım sağlamdı altı çıkmıştı attım’ yapılmıyor diye. Veya çantasının, valizinin tekeri kırılmış, ‘ben attıydım’ diyor. Artık yavaş yavaş dönüşüm oluyor. Ayrıca ürünlerin fiyatlarının yüksek olmasından dolayı insanlar tamirat yaptırmak zorunda kalıyor.”

    Ayakkabı ömrünü uzatacak tavsiyeler

    Kuş, vatandaşlara, ömrünü uzatmak için ayakkabıların bakımlarını düzenli yapmaları tavsiyesinde bulundu. Ayakkabıların dinlendirerek giyilmesini öneren Kuş, “Haftada bir, 10 günde bir dinlendirerek giyerlerse hem ayakkabının ömrü uzar hem de koku yapmaz, ter olmaz” dedi.
    Ayakkabıların uzun süre kullanılmadığında da zarar görebileceğine işaret eden Kuş, bu nedenle ayakkabıların düzenli olarak bakımının ve temizliğinin yapılmasını ve boyanmasını tavsiye etti.

  • Terzi ustaları çırak bulamamaktan yakınıyor

    Terzi ustaları çırak bulamamaktan yakınıyor

    Bir dönem en gözde mesleklerden sayılan el emeği, göz nuru gerektiren terzilik mesleği, teknoloji gelişip fabrikasyon ürünler arttıkça olmaya yüz tuttu. Bu sebeple Diyarbakır’da da terzilerin sayısı her geçen gün azalıyor.
    Kentte terzilik mesleğini icra eden Edip (37) ve Serhat İlhan (39) kardeşler, 10 ve 12 yaşındayken “Bir mesleğiniz olsun” diyerek işi öğrendikten sonra 10 yıldan bu yana kendi terzi dükkanlarında çalışıyor.
    Günümüzde terziliğin bir meslek olarak görülmediğini söyleyen Sehat İlhan, “Bizi ailemiz, bir meslek sahibi olun diyerek terzinin yanına gönderdi. Biz de bu mesleği öğrendik. Ancak bugün aileler terziliği meslek olarak görmediğinden, ne yazık ki çocuklarını bu işi öğrenmeleri için çırak olarak bir terzinin yanına göndermiyor. Böyle olunca da yeni terziler de yetişmiyor. Öyle görünüyor ki mesleğin son temsilcileri bizler olacağız” dedi.
    Edip İlhan ise, erkek terzisinde mesleği öğrenmelerine rağmen şimdilerde ağırlıklı olarak bayan kıyafeti diktiklerini ifade etti.
    İlhan, “Erkek giysilerine, özellikle de takım elbiselere konfeksiyon ürünleri arttıktan sonra ilgi azaldı. Biz de böyle olunca kadın giysilerine yöneldik. Abiye başta olmak üzere her türlü kadın kıyafeti dikiyoruz. Bu arada onarım işleri de yapıyoruz. Son zamanlarda abiyenin yerini günlük giysiler almaya başladı. Konfeksiyon ürünleri kadar ekonomik şartlarda bunda etkili oldu sanıyorum” ifadelerine yer verdi.

  • Çırak bulduğu gün mesleği bırakacak

    Çırak bulduğu gün mesleği bırakacak

    Rize’de yarım asırdan fazla matbaacılık işiyle uğraşan 67 yaşındaki Tufan Kuleli, meslekte çırak yetişmemesinden şikayetçi. Eskiden bir matbaada 10 kişi çalıştığını belirten Kuleli, bu sayının 1 kişiye düştüğünü ifade etti. Dijitalleşmenin matbaacılığın önünü kestiğini vurgulayan Kuleli, Anadolu’da matbaacılığın bitmek üzere olduğunu söyledi.

    “55 sene aralıksız çalıştım”

    55 yıldır matbaacılık yaptığını belirten Tufan Kuleli, “Ben bu mesleğe 1968 yılından itibaren devam ediyorum. 55 sene aralıksız çalıştım. Askerde de yine aynı işi yaptım. Bir arkadaşın vasıtasıyla başladık. Sonrasında yapıştık kaldık. Rize’de çok eleman yetiştirdik ama artık herkes önce parayı soruyor. Eskiden öyle değildi. Çocuğunu bırakır adam giderdi. Ne öyle adam kaldı ne de öyle çırak kaldı. Şimdi herkes paranın peşinde. Biz de gittikten sonra kim kalacak ? Önceden fatura basıyordun. Artık dijital ortamda fatura kesiliyor. Bir matbaacı fatura basarak alacağı 2 bin liradan burayı açık tutmaz” ifadelerini kullandı.

    “Çırak olsa bir gün durmam”

    Çırak bulsa artık çalışmayacağını ifade eden Kuleli, “Sayısını hatırlamıyorum ama 50’nin üzerinde eleman yetiştirdim. Yetişenlerde başka işlerde çalıştı. Çekildiler bu işlerden. Şu an çalışan yok. Eskiden bir matbaada çalışıyorduk 10 kişi. Şu an da ben yalnız çalışıyorum. Küçük şehirlerde bu iş bitti. Daha çok büyükşehirler devam ediyor. Emekli olalı 32 yıl oldu. Her şeyimi bu işle karşıladım. Bu mesleği bırakmayı düşünmedim. Çırak olsa bir gün durmam. Son 3 yıl isteyerek yapmıyorum. İş olsa zevkli oluyor da insanın gücü kalmıyor” şeklinde konuştu.

  • Kuaförler çırak bulamıyor

    Kuaförler çırak bulamıyor

    Adana’da 41 yıldır erkek kuaförü olan Ahmet Uluçay, yanlarında mesleği öğretebilecek ve işi devredecekleri çırak bulamadıkları için sıkıntı çektiklerini ve bu durumda muzdarip olduklarını belirtti. Uluçay, “Bizler kuaför olarak yanımızda çalıştıracak çocuklar bulamıyoruz. Bunun sonucunda meslekler bitiyor. Bu sadece kuaförlükle ilgili değil. Tüm mesleklerde, demircilikten tutun tornacılığa, terziliğe, kaportacılığa birçok sektör yanlarında yetiştirecek ve bu nesli sürdürecek kendilerine ekip arkadaşları bulamıyorlar” dedi.

    “Çocuklar sosyal medyadan para kazanmayı düşünüyor

    Uluçay, ”Günümüzde sosyal medyanın da yardımıyla çocuklar para kazanmayı düşünüyorlar, çalışıyorlar. Bizler çırakken, ustalarımızın yanına gittiğimizde annelerimiz babalarımız demişlerdi ki ustaya eti de senin, kemiği de senin. Ama günümüzde çocuklar yine geliyorlar, anne baba çok istiyor. Bir gün iki gün kalıyor, sıkıya geliyor ve hemen kaçıyorlar. Ama maalesef ki bu şekilde meslek bitiyor” diye konuştu.

    “Devlet çıraklık okulundaki öğrencilere katkıda bulunuyor”

    Devletin mesleklere çıraklık okulu vasıtasıyla destek verdiğine dikkat çeken Uluçay, şunları kaydetti:
    “Devlet çıraklık okulunda okuyan çocukları asgari ücretin dörtte birini veriyor. Aynı zamanda açık liseyi lise diploması almış oluyor. Bizle ilgili kuaförlükle ilgili veya başka sektörle ilgili diplomasını alıyor. Kalfalık belgesi ile beraber diplomasını alıyor. Açık liseden mezun oluyorlar. Asgari ücretin dörtte birini alıyorlar. Aslında devletin yapmış olduğu bu çok iyiydi. Aileler belki bunları bilmiyorlar. Bilmeleri gerekiyor. Biz de buradan yanımızda yetiştirecek adamlar belki buluruz. Umarım yanımızda yetiştirecek çırak buluruz. Biz bu sanatı birilerine bırakmamız gerekiyor.”

    “41 yıldır kuaförüm, yetiştirebileceğim yanımda bir elemanım var sadece”

    41 yıldır kuaför olduğunu dile getiren Uluçay, ”Yanımda şu an bir tane elemanım var. Yetiştirebileceğim bir tane elemanım var. Yani şu an bizim son zamanlarda yetiştirdiğimiz elemanlar kısıtlı. Benim gibi birçok ustalar tek çalışıyor. Bizim buna buradan bir mesaj vermemiz gerekiyor. Ailelerin de bunu bilmeleri gerekiyor. Çıraklığa gönderdiklerinde, açık liseyle beraber ustaların yanına yolladıklarında devletin vermiş olduğu imkanlardan yararlanarak ve ustaların yardımlarıyla bu işin üstesinden geleceğimizi düşünüyorum” diye konuştu.

  • Mesleği devredecek çırak yok

    Mesleği devredecek çırak yok

    Tokat’ta bakırcılık mesleğiyle uğraşan Mehmet Küçük, babasından devir aldığı mesleğini yarım asırdır sürdürmesine rağmen mesleği devredecek bir çırak bulamadığı için dertli. Tokat’ta tarihi Taşhan içerisinde yarım asırdır bakırcılık mesleğiyle uğraşan Mehmet Küçük, babasının, amcalarının ve kardeşlerinin yaptığı aile mesleğini tüm zorluklarına rağmen devam ettiriyor.

    Tokat’ın en yaşlı ustası olan Küçük, mesleğin son temsilcilerinden olma özelliği taşıyor. Sürahi, semaver ve servis tabağı gibi eşyalar yapan Küçük, her geçen gün bakıra olan ilginin azaldığını belirtiyor. Yarım asırdır yaptığı mesleğinde usta olabilmek için 35 yıl kadar uzun bir sürenin gerektiğini söyleyen Küçük, yetiştirecek çırak bulamamaktan yana bir hayli dertli.

    “Bu meslekte yetişen olmuyor, yetişmekte 35 yılı buluyor”
    55 yıldır bakırcılık yaptığını belirten Mehmet Küçük, “Küçük yaşta başladım çalışmaya 55 yıla yakındır bu işi yapıyorum. Babam, amcalarım ve rahmetli kardeşlerim de bakırcılıkla uğraşıyordu. Hiç işlenmemiş bakırı alırım, dövme bakıra çeviririm. Şuan 70 yaşındayım 55 yıla yakın süredir bu işi yapıyorum. Buradaki ürünlerin çoğu hediyelik eşyalar, bakırı sevenler alıyor. Sadece hediyelik olarak da alınmıyor, günlük hayatta kullanıyor.

    Sürahi, servis tabakları ve kaymak tabağı gibi şeyleri bakır dövme olarak yapıyoruz. Çok sayıda bakırcı ve kalaycı vardı, benden yaşlı bakırcı kalmadı. Bir çoğu vefat etti, Allah rahmet eylesin hepsine. Bu meslekte yetişen olmuyor, yetişmekte 35 yılı buluyor. Ben de 55 yıldır yapıyorum ama bildiğim çok şey var, o yüzden bu meslek hemen öğrenilebilecek bir meslek değil. Sabrı olmayan bu mesleği yapamaz. Çırak bulamıyoruz, aşırı yüksek satışlarımız olmadığı için de çırak da gelip çalışmıyor” şeklinde konuştu.

  • Mesleğini ilk günkü aşkla yapıyor

    Mesleğini ilk günkü aşkla yapıyor

    Edirne’de ilkokulu bitirdikten sonra çırak olarak terzilik mesleğine adım atan ve kısa sürede kendisini geliştirerek işinin ustası olan 80 yaşındaki İbrahim Koç, emekli olduktan sonra kendini mesleğine adadı.
    Çocuk yaşta tanıştığı mesleğinde kendini geliştiren ve bu işten emekli olan 80 yaşındaki İbrahim Koç, ilk günkü heyecanla müşterilerine elbise dikmeye devam ediyor.

    Babasının bir terzinin yanına çırak olarak işe vermesi sonrası işine sımsıkı sarılan Koç, buradaki deneyimlerinin ardından girdiği fabrikadan ustabaşı olarak emekli oldu. Emeklilik hayatını evde ya da kahvehanede geçirmek istemeyen Koç, arkadaşının terzi dükkanında tekrardan işe başladı. Yaşına rağmen işini büyük bir aşkla yapan Terzi Koç, müşterilerden takdir topluyor.

    Küçük yaşlardayken merakı olduğunu ve ilkokulu bitirdikten sonra terziliğe başladığını söyleyen 80 yaşındaki İbrahim Koç, ilk olarak çıraklık yaptığını, ceket-pantolon dikmeye başladıktan sonra ise işi öğrendiğini ifade etti.

    Çıraklıktan başladı, kalfalıktan sonra usta oldu
    Çıraklıkla başlayıp kalfalığa kalfalıktan da ustalığa geçen Koç, buradaki deneyiminin ardından fabrikada işe girdiğini ve oradan da emekli olduğunu söyledi. Emekli olduktan sonra boş durmamak için tekrardan arkadaşının dükkanında işe başladığını belirten Koç, gençlere mutlaka yapmasalar da bir meslek öğrenmelerini tavsiye etti.

    Eskiden çocukların ilkokulu bitirince bir meslek edinsin diye işe verildiğine değinen Koç, “Şimdi ne terzi, ne berber yetişmiyor. Eskiden ayakkabıcılarda, berberde, terzide çırak vardı. Bir dükkanda 2-3 tane çırak kalfa vardı. Gençlere mutlaka bir meslek öğrenmesini tavsiye ederim. Yapmasa da lazım olur. Ben emekli oldum. Elimde mesleğim olduğu için yine çalışıyorum” dedi.

    Yılların terzisi olduğu için tecrübelerine güvenerek bu terziye geldiklerini söyleyen müşterilerden Şeyma Asoğlu, memnun kaldıklarını ve devamlı gelmeyi düşündüklerini ifade etti.
    Bu tarz eski mesleklere daha fazla özen gösterilmesi gerektiğini düşündüğünü aktaran Asoğlu, özellikle kadınlar için kıyafetin her dönemde önemli olmasından dolayı terziliğin de çok kıymetli bir meslek olduğuna değindi.

     

  • Küçük esnaf çırak bulmakta zorlanıyor

    Küçük esnaf çırak bulmakta zorlanıyor

    Zanaat, sermayeden çok nitelikli emeğe dayalı olan, el becerisi ve ustalık gerektiren bir meslek türüdür. Buna bağlı olarak zanaata dayalı olan meslekler, çıraklık usulü mesleğe yönelik bir eğitim gerektirir. Son dönemlerde çoğu gencin ağırlıklı olarak masa başı işlere ilgi gösterdiği bilinirken, zanaatkârların yanındaki çırak sayısının azaldığı öğrenildi. Eskişehirli zanaatkârlar gençlerin zanaata ilgi göstermediğini ve çırak bulmakta zorlandıklarını aktardı. Önceden ortaokuldan itibaren çıraklık eğitimlerine başladıklarını aktaran esnaflar, artık lise seviyesinde dahi çırak bulamadıklarını belirtti. Gençlerin kazanacakları para miktarına ve çalışma saatlerine daha fazla takıldığını dile getiren zanaatkârlar, her mesleğin bir altın bilezik olduğunu ve gençlerinin zanaat öğrenerek evlerini geçindirebileceğini ifade etti.

    “Artık çırak bulunmaz oldu”

    Eskişehir’de erkek kuaförlüğü yapan Metin Yılmaz, artık berber çırağı bulmakta zorlandıklarını söyledi. Gençlerin masa başı iş istemesi sebebiyle bu tarz mesleklere ilginin azaldığını ifade eden Yılmaz, “Önceden ortaokul seviyesinde çırak eğitimi veriliyordu, çırak bulunabiliyordu. Şimdi ise lise seviyesine gelince bile çırak bulunmaz oldu. Liseden sonra gelen çocuk büyüdüğü için çırak olarak eğitemiyorsun, öğrenmiyor ve istemiyor. Ama ortaokul seviyesindeki çocuk çabuk öğreniyordu ve işi severek yapıyordu. Şimdi ise çırak yok, herkes liseden sonra masa başı iş istiyor. Ne sanayiye gidiyorlar ne de bizim yanımıza geliyorlar. Ne yazık ki, çırak bulamıyoruz. Bazı ülkelerde bu tarz meslekler çok değerlendi ve zaman içerisinde Türkiye’de de öyle olacak çünkü bu meslekler ölmeye başladı. İleride el zanaatları daha değerli olacak.” dedi.

    “Tüm gençler masa başında iş yaparsa bu insanları kim tıraş edecek, kim terzilik yapacak?”

    Gençlerin özellikle bilişim ve yazılım alanına ilgi gösterdiğini belirten Yılmaz, ilerleyen dönemlerde gelişen yapay zekânın bu tür meslekleri kısıtlayabileceğini dile getirdi. Ancak bu durumun aksine berberliğin ölmeyecek bir meslek olduğunu aktaran erkek kuaförü Metin Yılmaz, “Kim bu mesleğe atılırsa kazanır ve ailesini rahat geçindirir. Bence ilkokuldan itibaren çocukların el becerilerine göre eğitim verilmesi lazım. Son dönemlerde yazılımcılık almış başını gidiyor ama herkes yazılımcı olamaz ki. Tüm gençler masa başında iş yaparsa bu insanları kim tıraş edecek, kim terzilik yapacak? Ayrıca gelişmekte olan yapay zekâ hem yazılımcının hem de memurun işini tehlikeye atarken, berberliğin öyle bir durumu yoktur. Bizim yerimize bir robot getirilemez. Bir berber, işini biliyorsa dünyanın neresine giderse gitsin parasını çıkartır. Son olarak gençlere şunu söylemek istiyorum: zanaatlara saldırın çünkü bu meslekler ölmez” şeklinde konuştu.

    “Her meslek bir altın bileziktir ancak gençler bu şekilde düşünmüyorlar”

    Eskişehir’de terzilik yapan Hasibe Dülger, gençlerin kolay para kazanmak istediğini ve artık bu tarz mesleklere ilgi göstermediğini aktardı. Her mesleğin bir altın bilezik olduğunu ve gençlerin zanaat öğrenmesinin önemli olduğunu düşünen Dülger, şöyle konuştu:
    “Yaz mevsimine yaklaşmamız sebebiyle işlerimiz çoğaldı ve fazlasıyla yoğunlaştı. En azından ortalığı toparlayacak, çizimi yapacak, ufak tefek işlerimi yapacak birini arıyorum, ama mümkün değil bulamıyorum. Çünkü herkes kolay para kazanma derdinde ve vereceğim ücret tatmin edici olmuyor. Zaten ilk sordukları şey, ‘ne kadar vereceksin’ oluyor ya da ‘kaç saat çalışacağız’ diyorlar. Gençler genellikle işin maddi boyutunu düşünüyor. Yani, ‘bu benim elime meslek olsun, ileride bu benim işime yarar’ demiyorlar. İnsanlar bu mesleklerle hayatını sürdürüyor, evini, arabasını alıyor ve geçimini sağlıyor. Bizler bu meslekler sayesinde çoluk çocuk okutup, büyütüyoruz. Her meslek bir altın bileziktir ancak gençler bu şekilde düşünmüyorlar. Onlar hep, ‘ne kadar kazanırım, ne kadar kısa sürede ne kadar çok para kazanırım’ veya ‘ne kadar az yorularak para kazanırım’ gibi şeyleri düşünüyorlar. ‘Ben bir meslek öğreneyim, bir şeyler yaparım, ileride bunu kullanırım’ demiyorlar. Tamam, para kazanmak önemli ve çalışma saatlerini düşünebilirler ancak bir konuda bilgileri ya da uzmanlıkları yoksa bu çok zor. Tüm gençlerin en azından bir meslek öğrenmesi gerekiyor.”

  • Mobilyacı çırağı Avrupa şampiyonu oldu

    Mobilyacı çırağı Avrupa şampiyonu oldu

    Sivas’ta yaşayan ve muaythai sporuyla uğraşan Furkan Alıcı, başarısıyla adından söz ettiriyor. Küçük yaşlarda okul çıkışlarında ailesine destek olmak amacıyla mobilyacı çıraklığı yapan Alıcı, akşamları ise antrenmanlara giderek ter döktü. Azim ve istekle muaythai sporunda ilerleme kaydeden Furkan Alıcı, başarısıyla dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Hala zaman zaman marangoza giderek çalışan Alıcı, geçtiğimiz ay Ankara’da düzenlenen ve 22 ülkenin katılım sağladığı Avrupa Muaythai Şampiyonası’nda 91 kilogram üst segment gençlerde Hırvat rakibini yenerek Avrupa şampiyonu oldu. Atatürk Meslek Lisesi son sınıf öğrencisi olan Alıcı, daha önce de 2019 yılında 71 kilogramda dünya şampiyonluğu kazanmıştı.

    “Yaptığı antrenmanlar şampiyonluğa uzanmasında büyük rol oynadı” 

    Muaythai ve Kick Boks Antrenörü Ekrem Arıs, Furkan Alıcı’nın antrenmanlara sürekli gitmesiyle Avrupa şampiyonluğunu hak ettiğini belirterek, “28 Mart Gençler U23 ve Minik Yıldızlar Avrupa Şampiyonası Ankara’da yapıldı. Bu şampiyonada Furkan Alıcı, 91 kilo üst gençlerde müsabakaya katıldı. Rakiplerinden biri Rus, biri de Hırvat’tı. Rus rakibi çekilince Hırvat rakibiyle final yaptı. Furkan, finalde maçı aldı ve şampiyon oldu. Furkan Alıcı, haftanın hemen hemen her günü antrenman yapıyor. Bu antrenman sayesinde de şampiyonluğu hak etmiş oldu. Eylül ayında Dünya Şampiyonası maçımız var. Seçmelerine katılacağız. Orada da inşallah büyük bir başarı gösterir” dedi.