Etiket: çocuk

  • Polisler miniklere mesleklerini anlattı

    Polisler miniklere mesleklerini anlattı

    Afyonkarahisar’da polis ekipleri ilkokul öğrencilerine mesleklerini tanıtıp, güvenli internet kullanımı hakkında bilgiler verdi. Gerçekleştirilen programla ilgili Afyonkarahisar İl Emniyet Müdürlüğünden yazılı bir açıklama yapıldı. Açıklamada, “İlimiz Selçuklu İlköğretim Okulunun minik öğrencileri ile kıymetli öğretmenleri Müdürlüğümüzü ziyaret etti.

    Ziyarette polislik mesleği, güvenli internet kullanımı gibi konularda geleceğimizin teminatı çocuklarımızı bilgilendirdik. Bununla birlikte öğrencilerimiz tanıtım videoları, görsel materyaller ve animasyon gösterileriyle eğlenirken polis abileri ve ablalarının kullandığı Emniyet araçlarını da keşfetti. Takdim edilen hediyeler ve çekilen hatıra fotoğrafların ardından öğrenci ve öğretmenlerimizi eğitim-öğretim hayatlarında başarılar temennisiyle uğurladık” ifadelerine yer verildi.

  • Isıtıcıdan yangın çıktı, 3 çocuk hayatını kaybetti

    Isıtıcıdan yangın çıktı, 3 çocuk hayatını kaybetti

    Adana’da yatağın altına konulan ısıtıcıdan çıkan yangında en büyüğü 6, en küçüğü 1 yaşındaki 3 çocuk yanarak hayatını kaybetti.
    Edinilen bilgiye göre olay, merkez Yüreğir ilçesine bağlı 19 Mayıs Mahallesinde meydana geldi. İddiaya göre, evde çocuklar üşümesin diye bir çocuğun yatağının altına ısıtıcı konuldu.

    Daha sonra baba işe giderken anne ile çocuklar evde uyudu. Bir süre sonra ısıtıcıdan dolayı yangın çıktı. Yangını gören vatandaşlar itfaiyeye haber verdi. Olay yerine gelen ekipler yangını söndürdü ancak 3 çocuk hayatını kaybetti. Annenin evden çıkarak kurtulduğu öğrenildi. Polis yangınla ilgili inceleme başlattı.

  • Çocuk ve yenidoğan yoğun bakımlarının kapasitesi artırıldı

    Çocuk ve yenidoğan yoğun bakımlarının kapasitesi artırıldı

    Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi, çocuk ve yenidoğan yoğun bakım ünitelerine eklenen yeni yatak ve kuvözlerle kapasitesini artırarak bölgenin önemli sağlık merkezi olma yolunda ilerliyor. Doğu Anadolu Bölgesi’nde yaklaşık 3 milyon hastaya hizmet veren Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi, çocuk ve yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde gerçekleştirdiği kapasite artırımıyla sağlık hizmetlerini daha da geliştirdi. Hastaneye eklenen yeni yatak ve kuvözlerle özellikle yenidoğan bakımında önemli bir aşama kaydedildi.

    Konuya ilişkin konuşan Hastane Başhekimi Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, hastaneyi bölgenin ileri sevk merkezi yapmak için çalışmalara hız verdiklerini söyledi. Özellikle yenidoğan yoğun bakım ünitesindeki kuvöz sayısını 64’ten 105’e çıkardıklarını belirten Sarıkaya, “Göreve geldiğimizden bu yana kuvöz sayısını aşamalı olarak artırdık ve şu anda 72 üçüncü basamak yoğun bakım kapasitesine ulaştık.

    İlimiz, doğurganlık oranlarının yüksek olduğu bir yer olduğu için yenidoğan bebek sayımız da fazla. Şu anda hem kendi hastanemizin hem de bölgenin yenidoğan sevk merkeziyiz. Bu durumda neredeyse tüm sevkleri karşılayacak durumdayız. Hastanemizden de sevk oranları oldukça düşüktür” dedi.

    Yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin oldukça hassas ve kritik alanlar olduğunu vurgulayan Sarıkaya, “Yenidoğan uzmanları, çocuk uzmanları alanında yetişmiş hemşire arkadaşlar, klinik destek uzmanları ve temizlik personeli hepsinin ayrı eğitimlerden geçirerek bu hizmeti sunmaktalar. Bu yüzden çok hassas, çok kritik alanlardır. Biz de hastane olarak tüm kuralları çok uygun bir şekilde uygulayarak, uygun bir ortam oluşturduk” diye konuştu. Yenidoğan uzmanı Dr. Mahmut Çelik ise yeni açılan alanların bölge için önemli bir ihtiyaç olduğunu dile getirerek hastane yönetimine teşekkür etti.

  • “Her 20 çocuktan 1’i kekemelik ile karşı karşıyadır”

    “Her 20 çocuktan 1’i kekemelik ile karşı karşıyadır”

    Dünya genelinde yetişkinlerde yüzde iki, çocuklarda ise yüzde beş oranında kekemeliğe rastlandığı belirtildi.
    22 Ekim Dünya Kekemelik Günü’ne dikkat çeken Mavi Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Melda Nisan Şahin, her 20 çocuktan birinin kekemelik ile karşı karşıya olduğunu söyledi. Gelişimsel kekemeliğin daha yoğun olarak görüldüğünü kaydeden Şahin, ”Kekemelik gelişimsel ve edinilmiş kekemelik olarak ikiye ayrılabilir.

    Edinilmiş kekemelik toplumda çok az görüyoruz, görülme oranı çok düşük. Gelişimsel kekemelik daha yoğunlukla görülüyor. Gelişimsel kekemelik 2-4 yaşlarında başlıyor çocukların yüzde 5’i bu durumu yaşamakta. Altı, on iki aylık periyotta kekemelik ilk çıktığı andan itibaren kendiliğinden iyileşme durumu söz konusu yüzde 85-90’nında. İlerleyen süreçlerde bu durum kalıcı hale gelebiliyor.

    Kalıcı olması için çeşitli risk faktörleri var. Örneğin çocuğun erkek olması, ailesinde kekemelik bulunuyor olması, dilsel faktörler, psikojenik ve çevresel faktörleri bu durumun kalıcı olmasına yönelik maalesef risk oluşturuyor” dedi.

    “Kekemelik çok boyutlu değerlendirilmesi gereken bir bozukluk türü”
    Kekemeliğin çok boyutlu nedenlerle ortaya çıktığını kaydeden Şahin, “Toplumda kekemelik, korkudan oluştuğu bir anda köpekten korktuğu, rüyasında bir şey gördü ondan sonra kekemelik başladı, gibi geri bildirimler alabiliyoruz. Kekemelik çok boyutlu değerlendirilmesi gereken bir bozukluk türü. Kekemelik çok boyutlu nedenlerle ortaya çıkıyor.

    Genetik, nörolojik , motor, bilişsel, dilsel ve duygusal faktörler buna eşlik ediyor ortaya çıkmasına sebep oluyor. Korku, sadece kekemeliği tetikleyici bir faktör olarak değerlendirebiliriz. Aslında var olan zeminde kekemelik durumu vardır ama ortaya çıkmasına bir korku vesile olabilir” diye konuştu.

    Kekemeliğin dünyada genellikle yüzde bir oranında göründüğünü ifade eden Şahin, “Dünya genelinde kekemelik yüzde bir oranda görülmekte. Bunların yüzde beşi genellikle çocuklarda görülüyor.

    Yetişkinlerde ise yüzde bir, iki oranında kekemelik görülmekte. Dolayısıyla çocuklarda daha fazla görüyoruz. Aslında çocukların çoğu hayatının bir kısmında ‘akıcısızlık’ dediğimiz kekemelik durumunu yaşıyor. Çocuklar dil öğrenme sürecinde dil edinirken bir çok tekrar yaparak kekemelik benzeri davranışlar gösterebiliyor” şeklinde konuştu.

    “Kekemelikte herhangi bir ilaç tedavisi mümkün değil”
    Kekemeliğin herhangi bir ilaç tedavisinin mümkün olmadığını ifade eden Şahin, “Kekemelikte herhangi bir ilaç tedavisi mümkün değil. Eşlik eden psikolojik durumlar varsa bazen klinik psikologlarla birlikte çalışabiliyoruz.

    Sadece dil ve konuşma terapisi süreci var. Kekemelik terapileri aktif katılım ve motivasyon gerektirir. Danışan, terapistle ortak hedefler belirleyerek bu sürece devam eder. Herhangi bir süre belirtmek söz konusu değil. Kekemelikte en büyük problem konuşmaya devam etmek, iletişime devam etmemekle alakalı.

    Birey var olan alışkanlıklarını değiştirmediği zaman çevre ona çok destek olmadığı zaman, sözünü bitirdiği ya da dalga geçme konusu olduğu zaman iletişimi kesme noktasına gelebiliyor. Bizim için en önemli olan aslında kekeme bireylerin kendini ifade etmeye devam etmeye çalışması” diye konuştu.

    “Ne söylediğine önem vermek önemli, nasıl söylediğine değil”
    Bireyin ne söylediğinde önem vermenin önemli olduğuna değinen Şahin, “Meslek sahibi olma kısmı kekeme bireylerin paniklediği çok kaygılandığı bir durum.

    Bazı konuşma gerektiren özellikle konuşmasıyla var olan mesleklerde habercilik, spikerlik gibi durumlarda kamera önünde konuşmakla alakalı kaygı yaşayan danışanlarımız var. Konuşmayı kontrol altına aldığımız sürece herhangi bir sıkıntı yaşanmıyor. Ne söylediğine önem vermek önemli, nasıl söylediğine değil. Takılarak da olsa bir haberi gayet güzel bir şekilde anlatabiliriz karşımızdaki kişiye aktarabiliriz. Nasıl söylediğimiz değil, ne söylediğimiz çok önemli” dedi.

    “Akıcılığını artırmaya yönelik teknikler uyguluyoruz”
    Terapide uygulanan yöntemlerle ilgili açıklamada bulunan Şahin, “Terapide bazı akıcılığı şekillendirme ve konuşmanın akıcılığını artırmaya yönelik teknikler uyguluyoruz.

    Bunun yanı sıra duyarsızlaştırma ve exposure (maruz bırakma) çalışmaları uyguluyoruz. Duyarsızlaştırma ve exposure çalışmasında amacımız, bireyin iletişimden kopmaması ve karşısındaki insanlarla çok rahat bir şekilde iletişim kurmasıdır.

    Tekniklerde amacımız eğer meslek hayatında sunum yapmada ya da kamera karşısında olan bir mesleğe mensupsa kendini daha rahat ifade etmede, daha akıcı bir şekilde ifade etmeye yönelik teknikler çalışmaktayız” ifadelerini kullandı.

     

  • Çorum’da 14 yaşındaki çocuktan haber alınamıyor

    Çorum’da 14 yaşındaki çocuktan haber alınamıyor

    Edinilen bilgilere göre, dün ailesiyle birlikte tarlaya çalışmaya giden Luay Muhammed ailesine haber vermeden tarladan ayrıldı. Durumu fark eden ailesi yakın çevrede arama yaptıktan sonra bulamayınca çocuklarının bulunması için jandarma ve polise başvurarak yardım istedi. En son Günhan Mahallesi’nde görülen kayıp çocuğun bulunması için çalışmalar sürüyor.

  • Okul öncesi göz sağlığına dikkat

    Okul öncesi göz sağlığına dikkat

    Göz sağlının okul çağındaki çocuklarda başarıyı etkileyen önemli bir konu olduğunu belirten Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Mustafa Oğuztöreli, “Çocuk derste oturduğu yerden, tahtadaki yazıları okuyamayınca önüne bakıyor, dersi anlamakta güçlük çekiyor ve bu da dikkatini dağıtıyor. Bu durumda görme bozukluğu atlanır, göz doktoruna başvurulmazsa çocuk dersi anlamadığını, ailesi de dikkat eksikliği var sanılıyor, psikolojik açıdan başka sorunlar araştırılıyor” dedi.

    Bebeklikten itibaren takip edilmeli
    Oğuztöreli, göz sağlığının yenidoğan döneminden itibaren sıkı takip edilmesi gereken önemine değinerek, bebeklerin ilk ay, 3’ncü ve 6’ncı ayda göz doktoru tarafından muayene edilmesi gerektiğini, göz yaşı kanal tıkanıklığı, şaşılık gibi problemler varsa müdahale edilebileceğini söyledi. Herhangi bir göz sorunu yoksa 3 yaşından itibaren her çocuğun yılda bir göz kontrolünden geçmesi gerektiğini belirten Oğuztöreli, eğer gözde görme ya da başka bir sorun tespit edilirse 6 ayda bir düzenli kontrollerin şart olduğunu söyledi.

    Gizli şaşılığa dikkat
    Çocuklarda şaşılığın, erken yaşta fark edildiğinde tedavisinin kolay olduğuna dikkati çeken hekim, şu bilgileri verdi: “Şaşılık çoğu zaman, hemen fark edilerek tedavi edilen bir durumdur. Ancak bazı durumlarda ‘gizli şaşılık’ da söz konusu olabiliyor. Bunu genelde anneler fark ediyor. Gözlükle düzelmeyen durumlarda ameliyatla düzeltilebilerek ileride görme sağlığı ve sosyal açıdan yaşanabilecek sorunlarından önüne kolaylıkla geçilebiliyor.”

  • Bursa’da sıcaktan bunalan çocuklar çareyi sulama aracında buldu

    Bursa’da sıcaktan bunalan çocuklar çareyi sulama aracında buldu

    Bursa Büyükşehir Belediyesi Park ve Bahçeler Müdürlüğü ekiplerinin yol refüjlerindeki ağaçlarının sulamasını yaptığı sırada parkta oyun oynayan çocuklar, sulamanın yapıldığı alana gitti.
    Hava sıcaklığının 30 derecenin üstünde seyrettiği Bursa’da, sıcakta bunalan çocukların talebi üzerine tanker görevlisi, çocukların serinlenmesi için üzerlerine tazyikli su ile püskürttü.

    Bir oyun havasında tankerin püskürttüğü suyun altına giren çocuklar hem eğlendi hem de sevindi. Çevredeki bir vatandaş ise çocukların sevindiği anları cep telefonu kamerasıyla görüntüledi.
    Bir süre görevlinin püskürttüğü suyun altında serinleyen çocuklar, daha sonra oyunlarına kaldıkları yerden devam etti.

  • Okula yeni başlayan çocukların ailelerine öneriler

    Okula yeni başlayan çocukların ailelerine öneriler

    Çocukların öğretmeniyle ilişkileri konusunda önerilerde bulunan Uzm. Klnk. Psk. Öziç, “Öğretmeniyle bağ kurmasını destekleyin; iletişimde olun, öğretmenini tanıması konusunda yardımcı olun. Okula ve sınıfına alışması 1-2 hafta sürebilir. Acele etmeyin. Zamanla okul ortamının güvenli olduğunu hissetmeye başlayacaktır. Eğer bu alışma evresi 3 haftayı geçerse, uzman desteğini devreye alın. Sizin kaygınızın çocuğunuzu etkileyeceğini unutmayın. Bazen sadece sizden dolayı kaygılı olacaklar. Ben hissettirmiyorum diye düşünmeyin. Çocuklar her şeyi çok iyi hisseder. Böyle bir sorununuz varsa sosyal çevrenizden destek alın ya da uzman desteğine başvurun” diye konuştu.

    “Ayrılık kaygısı olan çocuklarda süreç daha zordur”
    Ayrılık kaygısı yaşayan çocukların alışma evrelerinin diğer çocuklara göre daha uzun süreceğini söyleyen Uzm. Klnk. Psk. Öziç, “Ona zaman verin. Bırakıp kaçmak, kandırarak gitmek gibi durumlardan kaçının. Alışma evresini kolaylaştırmak adına Audrey Penn’in Avucundaki Öpücük gibi kitaplar tam da bu çocuklarımıza göre, bu kaynağı birlikte okuyabilirsiniz. Kitaplar ve hikâyeler çocukları ve bence yetişkinleri dahi sakinleştirip belirsizliği ortadan kaldırabilir, duygu yönetimini kolaylaştırabilir. Okul kaygısını konu almış hikâye ve kitaplardan bol bol faydalanın. Kimse ile asla kıyaslamayın. Her çocuğun hızı farklıdır. Kimseyi ona sürekli örnek göstermeyin. Onun yerine ‘bak düne göre çok daha iyisin biliyor musun’ şeklinde onu kendindeki pozitif davranış değişimlerini hatırlatın” dedi.

    “Çocuğunuzu destekleyin”
    Çocuklara kendi kendine yalnız olduğu zamanlarda kullanabileceği bir egzersiz öğretebileceğimizi söyleyen Uzm. Klnk. Psk. Öziç, şu bilgileri paylaştı:
    “Bu konuda bir baş etme stratejisi olan güvenli yer egzersizi kullanılabilir. Bir kağıt ve boya kalemleri ile rahat resim çizeceği bir masaya geçin. Ona şu yönergeyi verin; ‘Herkesin kendini güvende ve huzurlu hissettiği bir yer ya da durum vardır. Sen de kendini güvende huzurlu hissettiğin bir yerin resmini çizmeye ne dersin, bu yer gerçek bir yer de olabilir hayali bir yer de’ şeklinde düşünmesine izin verin. İstediği kişiyi ve istediği nesneleri oraya alabilir. İstediği gibi de çizebilir. Onu biraz desteklemek isterseniz, zorlandığını fark ederseniz ona sevdiği nesneleri, kişileri, durumları hatırlatabilirsiniz. Çizme işlemi bittiğinde şu yönergeyi iletin; ‘Çok güzel, eline sağlık, peki bu güvenli alanına eklemek istediğin herhangi bir şey var mı?’ Varsa eklesin, yoksa şu soruları her birinin cevabını aldıkça sırayla sorun; bu resme bakmak sana hangi duyguyu veriyor şu an? Peki, bu duyguları şu anda bedeninde nerede hissediyorsun? Hadi gel, bu resmi aklında tut, sana hissettirdiği bu duyguları ve bedenindeki bu hisleri fark et ve kendine kelebek dokunuşlarını yap. 3-5 set dokunuş yaptıktan sonra durup şu an nasıl olduğunu sorun. Şu an bu resme bakmak nasıl hissettiriyor? Neler fark ediyorsun buna odaklan, diyerek bir set daha yapın. Pozitif geribildirim birkaç kez alana kadar devam edin. (Eğer güvenli yerini düşünürken negatif bildirim yaparsa da şu yönerge ile güçlendirin; peki burayı daha güvenli hale getirmek için neye ihtiyacın var? Buraya başka ne eklemek istersin ?” Sonra diğer adımlar ile aynı yönergeleri takip edin.) Ve sonra bu güvenli yere bir ipucu kelime bulmasını isteyin.”

    Uzm. Klnk. Psk. Öziç, “Yönergeniz şu olsun; ‘Hangi kelime ile bu yeri hatırlamak istersin?’ Bulduğu ipucu kelimeyi içinden tekrar ettirerek bir set daha yapıp ona bu güzel baş etme kaynağını kendini iyi hissetmediği her zaman yapabileceğini iletin. Kendinize bile bu çalışmayı yapabilirsiniz” ifadelerini kullandı.

  • Çocuklar için okula dönüş stratejileri

    Çocuklar için okula dönüş stratejileri

    Bu çerçevede açıklama yapan Uzm. Klinik Psikoloğu Eda Demirtaş, “Öğrenciler, tatil boyunca günlük rutinlerinden uzaklaşmış olabilirler, bu da okula dönüşte bazı zorluklara yol açabilir. Ancak, bu zorlukların üstesinden gelmek ve okula hızlı bir şekilde adapte olabilmek için planlı hareket etmek büyük önem taşır” dedi.

    Planlı olmanın öğrencilerin zamanı daha verimli kullanmalarını sağlayacağını söyleyen Uzm. Klinik Psikolog Eda Demirtaş, “Günlük, haftalık veya aylık planlar yaparak ders çalışma saatlerini, dinlenme ve eğlence zamanlarını düzenlemek, öğrencilere bir kontrol hissi verir. Bu da, özellikle sınav dönemlerinde ortaya çıkan kaygı ve stresi önemli ölçüde azaltır. Planlı bir çalışma düzeni, öğrencinin hangi konularda eksik olduğunu belirleyip bu konulara odaklanmasına imkan tanır, böylece sınavlardan önce yaşanan belirsizlik ve endişe en aza iner. Sadece sınav döneminde değil, yıl boyunca planlı bir şekilde çalışmak, öğrencinin kendine olan güvenini artırır ve sınav zamanları geldiğinde hazırlıklı olma hissi verir. Bu hazırlıklı olma hissi, sınav esnasında yaşanabilecek kaygının önüne geçer ve öğrencinin sınav performansını olumlu yönde etkiler” şeklinde konuştu.

    Açıklamasında, sınav kaygısı ve derslere odaklanmanın, öğrencilerin akademik başarılarını etkileyen önemli faktörler olduğunu hatırlatan Demirtaş şunları söyledi: “Sınav kaygısını azaltma, sosyal çevreyi güçlendirme ve derslerdeki motivasyonu artırma gibi stratejiler, öğrencilerin okul deneyimlerini daha olumlu hale getirebilir. Bu öneriler, öğrencilerin hem akademik hem de sosyal gelişimlerini destekler ve başarılı bir okul hayatı için temel oluşturur. Erken hazırlık, sınav simülasyonları, bilişsel davranışçı teknikler ve gevşeme egzersizleri, sınav kaygısını yönetmede etkili olabilir. Derslere odaklanmayı artırmak için öğrenme stillerine uygun yöntemler, eğlenceli öğrenme teknikleri ve planlı hedefler belirlemek faydalıdır. Aileler, çocuklarının sınav kaygısıyla başa çıkmalarına yardımcı olmak için destekleyici ve pozitif bir tutum sergilemelidir.”

  • Yozgat’ta çocukların süs havuzunda tehlikeli oyunu

    Yozgat’ta çocukların süs havuzunda tehlikeli oyunu

    Yozgat’ın Sorgun ilçesinde sıcaktan bunalan çocuklar serinlemenin yolunu, Cumhuriyet Caddesi’ndeki Saat Kulesi’nin süs havuzunda buldu. Yasak olan süs havuzuna giren çocuklar, serinlemenin keyfini yaşarken, onları görenlerin ise yürekleri ağzına geldi. Hem havuzda boğulma hem de ışıklandırma sisteminden oluşabilecek elektrik kaçağını hiçe sayan çocukların, bir sorun yaşamadan çıkmaları ise herkese derin bir nefes aldırdı.