Etiket: coronavirüs

  • Covid-19 tüberküloz ölümlerini arttırdı

    Covid-19 tüberküloz ölümlerini arttırdı

    Covid-19 salgını birçok hastalıkla mücadeleyi sekteye uğrattı. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından yapılan açıklamada, Covid-19 salgını nedeniyle tüberküloza bağlı küresel can kaybının 2019-2021 yılları arasında arttırdığını belirtilerek, tüberküloz ölümlerinde yıllar süren düşüsün tersine döndüğüne dikkat çekildi.

    AIDS, tüberküloz ve sıtma gibi ölümcül hastalıklarla mücadeleye yönelik küresel çabaların salgın sırasında sekteye uğradığını ifade eden DSÖ, salgın nedeniyle ortaya çıkan sağlık krizinden en çok tüberküloz ile mücadelenin zarar gördüğünü belirterek, ülkelerin Covid-19 nedeniyle tüberküloz ile mücadelede hedeflerinden geri kaldığını aktardı. DSÖ, salgın sırasında çıkarılan derslerin Hindistan, Endonezya, Filipinler ve Pakistan gibi ülkeleri ciddi şekilde etkileyen tüberküloz ile mücadelede uygulanması çağrısında bulundu.

    DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus yaptığı açıklamada, “Salgın bize bir şey öğrettiyse, o da dayanışma, kararlılık, yenilikçilik ve araçların adil kullanımı ile ciddi sağlık tehditlerinin üstesinden gelebileceğimizdir” dedi.

    DSÖ’nün her yıl yayınladığı tüberküloz raporunda, tüberküloz nedeniyle 2021’de 1,6 milyon, 2020’de 1,5 milyon, 2019’da 1,4 milyon kişinin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. Tüberküloza bağlı ölümler 2005 ile 2019 yılları arasında düşmüştü.

    Tüberküloz 2021’de yaklaşık 11 milyon kişiye bulaştı

    Raporda, 2021’de yaklaşık 10,6 milyon kişiye tüberküloz bulaştığı ve bu 2020’ye kıyasla bulaşma oranının yüzde 4,5 arttığı ifade edildi. DSÖ, “Tüberküloz Bitiş Stratejisi” kapsamında 2015’ten 2020’ye tüberküloza bağlı ölümleri yüzde 35 azaltma hedefi belirledi, ancak 2015 ve 2021 arasında net azalma yüzde 5,9 oldu.

    Raporda ayrıca, yakın gelecekte tüberkülozun küresel çapta önde gelen ölüm nedeni olan Covid-19’un yerini alabileceği uyarısı yer aldı.

  • Johnson & Johnson Covid-19 aşı denemesini durdurdu

    Johnson & Johnson Covid-19 aşı denemesini durdurdu

    Kozmetik ve hijyenik ürünlerin yanı sıra tıbbi malzeme ve ilaç üreticisi Johnson and Johnson (J&J) firması, bir katılımcının hastalanması nedeniyle yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşı denemesine ara verdi.

    Merkezi ABD’de bulunan J&J’den yapılan açıklamada, bir katılımcıda “nedeni açıklanamayan” bir hastalığın tespit edildiği belirtildi.

    Açıklamada, bu hastalığın Kovid-19’a karşı geliştirilmeye çalışılan aşıyla bağlantısı olup olmadığının anlaşılması için 3. aşama klinik deneye ara verildiği ifade edildi.

    Hastalıklar, kazalar ve diğer yan etkilerin, özellikle büyük çaptaki her klinik deneyin beklenen bir parçası olabileceğine dikkati çekilen açıklamada, şirketin doktorları ve güvenlik denetim kurulunun hastalığın nedenini belirlemeye çalışacağı kaydedildi.

    Açıklamada, katılımcının mahremiyetinin göz önüne alındığı vurgulanarak söz konusu hastalıkla ilgili detaylı bilgi verilmedi.

    Son aşamanın en geç 2021 başında sonuçlanması bekleniyordu

    J&J’den 25 Eylül’de yapılan açıklamada, üretilen Kovid-19 aşısının, klinik deneylerde virüse karşı güçlü bağışıklık oluşturduğunun gözlendiği belirtilmişti.

    ”Ad26.COV2.S” adı verilen aşının tek dozunun iki doza eşit derecede olumlu tepki verdiği kaydedilen açıklamada, son aşama olarak aşının 60 bin kişi üzerinde deneneceği, daha sonra ABD Gıda ve İlaç Dairesine kullanım izni ve seri üretim için başvuru yapılacağı aktarılmıştı.

    Firma yetkilileri, 3. faz olarak bilinen son aşamanın yıl sonuna veya 2021 başına kadar sonuçlanmasını beklediklerini açıklamıştı.

    Hedef 1 milyar dozdan fazla aşının tedariki

    Amerikan ilaç üreticisi Johnson&Johnson, 100 milyon dozluk Kovid-19 aşısının üretimi ve teslimi için 5 Ağustos’ta ABD hükümetiyle 1 milyar dolarlık anlaşma imzalamıştı.

    “Ad26.COV2.S” adı verilen aşı adayının 1. ve 2. aşama klinik denemelerini ABD ve Belçika’da tamamlayan şirket, 3. aşamanın da başarılı olması halinde gelecek yıl 1 milyar dozdan fazla aşının tedarik edilmesini hedefliyor.

  • 500’den fazla yeni tip koronavirüs saptandı!

    500’den fazla yeni tip koronavirüs saptandı!

    Bir grup bilim insanı gelecekteki virüs salgınlarını engellemek için sürekli mağaralara girip yarasalardan örnek topluyor.

    2009 yılında başlatılan Predict isimli girişiminin tek bir amacı var.

    ABD hükümetinin sağladığı fonlarla çalışan bilim insanları dünyanın farklı bölgelerinde mağaralara girip yeni tür coronavirüsleri tespit etmeye çalışıyor.

    CNN’de yer alan habere göre birçok araştırma grubunun bir araya gelmesiyle oluşan ekip 10 yıldan uzun bir sürede 15 bin yarasadan örnek topladı. Bu örneklerin incelenmesiyle 500 yeni coronavirüs tespit edildi

    Covid-19 2013 yılında keşfedilmiş

    Çin’de başlayan Covid-19 salgını da çalışmalar sonucunda oluşturulan veritabanına 2013 yılında kaydedildi.

    Predict’e veri sağlayan bir EcoHealth Alliance çalışanı Peter Daszak Covid-19’un 2013 yılında keşfedilen coronavirüs türüyle yüzde 96.2 oranında benzeştiğini aktardı.

    Daszak’a göre geri kalan yüzde 3,8 oranındaki farklılığın temel sebebi yarasanın bünyesinde barınan coronavirüsün insanlara bulaşmadan önce aracı bir hayvana bulaşmasından kaynaklanıyor.

    Peter Daszak son 10 yılda 20’den fazla ülkeye giderek örnek toplayan bir virüs avcısı.

    15 bin koronavirüs türü var

    Virüs avcıları olarak adlandırılan bu grup koruyucu elbiselerle mağaralara girip yarasa yakalıyor. Hayvanların kanatlarından alınan kan ve diğer vücut sıvılarını inceliyor. Bu verilerle yüksek tehlike gösteren örneklerin bulunduğu bölgede yeni bir pandeminin önlenmesi amaçlanıyor.

    Predict kurulduktan sonra insanlara bulaşmış olan 5 yeni tür corona virüs tespit edildi. Daszak’a göre yarasalar 15 binden fazla coronavirüs türüne ev sahipliği yapıyor. Bilinen tür sayısı ise birkaç yüzün üzerine çıkmıyor.

    En büyük tehlike Myanmar’da

    31 ülkede faaliyet gösteren Predict’in Myanmar’daki ekibi sadece bölgede 6 yeni tip coronavirüsü kataloglamış durumda. Bölgedeki ekibin yöneticisi Suzan Murray büyük bir tehlikeye işaret ediyor.

    Murray ifadelerine göre Myanmar’da araştırma yaptıkları mağara bölgesinde vahşi yaşam çeşitliliği oldukça fazla. Öte yandan bölgede insan sayısı da artıyor.

    Bu durum nihayetinde doğada var olan virüs türlerinden birinin daha insanlara bulaşma riskini artırıyor.

    Normalde yan yana gelmemesi gereken canlılar doğaya yapılan müdahalelerle sürekli yer değiştiriyor ve yolları kesişiyor. ,

    Vahşi yaşamda bulunan canlıların yiyecek olarak da tüketildiği Güneydoğu Asya’da bu risk ise artıyor.

    Daszak Çin’in Yunnan eyaletinde bulunan Jinning bölgesindeki yarasa mağaralarının etrafında yaşayan insanları test ettiklerini söyledi. Test sonuçlarına göre nüfusun yüzde 3’ünde insanlarda bulunmaması gereken antikorlar bölge sakinlerinde tespit edildi.

    Bu durum bölgede yaşayan insanların daha önce farklı yarasalarla bir şekilde temas ettiklerini ve hastalandıklarını gösteriyor.

  • Türkiye’deki bu oran korkutuyor… Avrupa’nın 4 katı!

    Türkiye’deki bu oran korkutuyor… Avrupa’nın 4 katı!

    Sözcü’den Nazan Doğaner Halıcı haberine göre, Prof. Dr. Erk’in açıklamaları şu şekilde:

    Tüm dünyada korku salmaya devam eden Covid-19, çocuk ve gençlerde az ve hafif seyrediyor. 15 yaş altında hastalığın görülme oranı yüzde 10-15. 20-50 yaş arasında ölüm oranı ise binde 2.

    45 yaş altındakilerin yoğun bakıma girme oranı da yüzde 12. Buna rağmen hastalık gençlerde ve çocuklarda ağır seyredebiliyor.

    Erkeklerde daha yaygın

    Türkiye’de 60 yaşından önce ölenlerin oranı yüzde 21.3. Bu oran Avrupa’dan 4, dünya ortalamasından 9 kat fazladır. Bunda; genç ve orta yaşlılarda obezite, diyabet, kalp-damar hastalığı ve hipertansiyonun fazla olmasının, yoğun sigara içiminin ve beslenme bozukluklarının etkisi büyük.

    Gençlerde ve yetişkinlerde hastalığın ağır seyretmesinin genetik birtakım nedenleri de olabileceği düşünülüyor. Bağışıklık sistemini düzenleyen genlerde farklılıklar, farklı kan grupları ve virüsün insan hücresine girmesine neden olan ACE-2 proteinini belirleyen genlerdeki değişikliklerin hastalığın ağır seyretmesinde rolü olduğu sanılıyor.

    Hastalık erkeklerde daha fazla görülüyor ve daha öldürücü seyrediyor. Dünya ortalamasına bakıldığında ölenlerin yüzde 65-70’i erkek. Bu açıdan erkek cinsiyet ve ileri yaş belirgin bir risk faktörüdür.

    Erkeklerde bu hastalığın daha sık ve ağır seyretmesinin davranışsal, hormonal ve bağışıklık sistemi ile ilgili nedenleri var.

    Kadınlara göre çok daha fazla sigara içiyorlar. Sigara içenlerde hastalık 10-14 kat ağır seyrediyor. Erkeklik hormonu olan testosteronun bağışıklık sistemi üzerinde olumsuz etkisi var ve erkeklerde bağışıklık sistemini düzenleyen kromozomlardan bir adet var.

    Ayrıca erkekler kadınlara göre daha az el yıkıyor, az sabun kullanıyorlar, sağlıklarına daha az önem veriyor ve doktora geç başvuruyorlar.

    Kadınlar neden avantajlı

    Kadınların bağışıklık sistemi daha güçlü ve antikor cevapları daha fazladır. Bu nedenle kadınlarda kanser ve enfeksiyon hastalıkları daha az görülüyor.

    Kadınlık hormonu östrojen bağışıklık sistemini güçlendiriyor ve kadınlarda bağışıklık sistemini destekleyen genler daha fazladır. Kadınlar erkeklere göre çok daha az sigara ve alkol kullanıyor, sağlıklarına daha fazla dikkat ediyor ve hijyene önem veriyorlar.

    Öte yandan insanların en az yüzde 30’unda herhangi bir belirti ve bulgu ortaya çıkmıyor. Dolayısıyla bu kişiler oldukça bulaştırıcı ve hastalığı en az 15 gün yayabilme özelliğine sahiptir.

  • ABD’yi ikinci dalga koronavirüs endişesi sardı

    ABD’yi ikinci dalga koronavirüs endişesi sardı

    ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC) Direktörü Robert Redfield, ülkede yeni tip Corona Virüs (Kovid-19) vakalarının ikinci dalgasının, ilkinden daha kötü olabileceği uyarısı yaptı.
    Redfield, Washington Post gazetesine Kovid-19 salgınına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

    “Virüsün gelecek kış ülkemizdeki saldırısının, şu anda yaşadığımızdan bizatihi çok daha zorlu olma ihtimali var.” diyen Redfield, ABD’li yetkililere yönelik de uyarılarını dile getirdi.

    Yetkililere, gelecek kış Kovid-19 ve grip salgınlarını aynı anda yaşama ihtimaline karşı hazırlıklı olmaları çağrısı yapan Redfield, böyle bir durumun, ABD’nin sağlık hizmeti sistemine “akıl almaz bir yük” bindireceğini söyledi.

    Robert Redfield, grip aşısı yaptırmanın önemine işaret ederek, bunun yeni tip Corona Virüs kapan aile büyüklerinin hastanede tedavi görmesine olanak tanıyacağını kaydetti.

    Sosyal mesafenin, virüsün yayılmasını önlemede kilit öneme sahip olduğunu ifade eden Redfield, yetkililerden, kısıtlamalar kaldırıldıktan sonra da bunun önemini vurgulamaya devam etmelerini istedi.

    CDC Direktörü, son haftalarda ABD’de tecrit uygulamasına karşı düzenlenen gösterilerin salgınla mücadeleye hiçbir fayda sağlamadığına değinerek yetkililere test sayısını artırmaları çağrısında bulundu.

    Redfield CDC’nin virüsün bulaştığı kişilerin takibi için 650’den fazla kişiyi işe almayı planladığını, Nüfus İdaresi memurlarının virüsle temasın izinin sürülmesine yardım etmesi olasılığının araştırıldığını bildirdi.

    Kovid-19 salgınında en fazla vaka ve can kaybının görüldüğü ülke ABD oldu. Johns Hopkins Üniversitesinin paylaştığı verilere göre, ülkede 825 bin 183 kişide Kovid-19 tespit edilirken, virüs nedeniyle 45 bin 75 kişi hayatını kaybetti.

  • Koronavirüsü atlatanların iyileşmesi ne kadar sürüyor?

    Koronavirüsü atlatanların iyileşmesi ne kadar sürüyor?

    Kovid-19 sadece birkaç ay önce ortaya çıkmış bir hastalık. Ancak şimdiden hastalığa yakalananların eski sağlıklarına kavuşmalarının uzun zaman aldığını söyleyebiliyoruz.

    Koronavirüse yakalanan bir kişinin iyileşme süresi, hastalığı ne kadar ağır geçirdikleriyle doğru orantılı. Pekçok kişi için Covid-19’un sıradan bir gripten farkı olmuyor.

    Ancak hastalığı ağır geçirenlerde Kovid-19 kalıcı izler bırakabilir.

    Yaş, cinsiyet ve sağlık durumu virüsü kapan kişinin hastalığa nasıl tepki vereceği konusunda belirleyici etkenler arasında.

    Hastaların geçtiği tedavi sürecinin ne derece ağır olduğu da iyileşme süresini etkileyen bir diğer etken.

    Hafif atlatanlar

    Covid-19’a yakalananların çoğu sadece kuru öksürük ve ateş belirtilerini yaşıyor. Ancak eklem ağrıları, halsizlik, boğaz ve baş ağrısı da görülen semptomlar arasında.

    Öksürük başta kuru oluyor. Ancak bazı hastalar, hastalığın ilerleyen evrelerinde balgam da atmaya başlayabiliyor. Bu balgamlarda virüsün öldürdüğü akciğer hücreleri bulunuyor.

    Bu semptomlar istirahat ve bol sıvı tüketimiyle tedavi ediliyor. Tedavi sürecinde ağrı kesici olarak parasetamol tavsiye ediliyor.

    Kovid-19’u hafif geçirenler kısa sürede eski sağlıklarına kavuşuyor.

    Ateş bir haftadan kısa bir sürede düşse de öksürük şikâyetleri bir süre daha devam edebiliyor.

    Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) Çin’deki veriler üzerinden yaptığı bir araştırma, hafif Kovid-19 hastaları için iyileşme süresinin yaklaşık iki hafta olduğu belirtilmişti.

    Ağır hastalar

    Kimileri için hastalık çok daha ciddi bir hâl alabiliyor. Enfeksiyonun yedi ile 10’uncu gününde hastanın durumu ağırlaşabiliyor.

    Durumun ağırlaşması ani bir şekilde yaşanabiliyor. Nefes darlığı başlıyor ve akciğerlerde yanma hissi ortaya çıkıyor. Bunun nedeni virüsle savaşmaya çalışan bağışıklık sisteminin sağlıklı akciğer hücrelerini de hedef almaya başlaması oluyor.

    Hastalığı bu şekilde geçirenlerin hastanede oksijen desteği alması gerekebiliyor.

    Pratisyen hekim Sarah Jarvis, “Nefes darlığının iyileşmesi uzun zaman alabilir… Vücut, enflamasyonu tedavi etmeye çalışacaktır. Bu durumlarda eski sağlığa kavuşmak iki ila sekiz hafta sürebilir” diyor.

    Jarvis hastalığı bu şekilde geçirenlerde uzun süre halsizlik gözlemlenebileceğini de ifade ediyor.

    Yoğun bakıma yatırılanlar

    WHO, virüse yakalanan her 20 kişiden birininyoğun bakım tedavisine ihtiyaç duyacağını varsayıyor.

    Yoğun bakımdaki hastalar ilaçlarla uyutuluyor ve solunum cihazlarına bağlanabiliyor.

    Nedeni ne olursa olsun, yoğun bakım tedavisi gören bir hastanın nekahat dönemi ve tamamen iyileşmesi çok uzun zaman alabiliyor.

    Yoğun bakımdan çıkarılan hastalar önce normal odalara alınıyorlar, ardından da nekahate evde devam ediyorlar.

    Yoğun Bakım Tıp Fakültesi Dekanı Doktor Alison Pittard, yoğun bakımda yatımış bir kişinin eski sağlığına kavuşmasının 12 ile 18 ay sürebileceğini belirtiyor.

    Uzun süre hastane yatağında yatmak, kas kaybına yol açabiliyor. Yoğun bakım yatış döneminde kaslarını yitiren ve güçsüz düşen hastaların, kuvvetlerini yeniden kazanmaları gerekiyor.

    Bazı hastalar, yeniden yürüyebilmek için fizik tedaviye ihtiyaç duyuyor.

    Yoğun bakımda alınan ilaçlar nedeniyle hastalar deliryuma girebiliyor, psikolojik sorunlar yaşayabiliyorlar.

    Cardiff ve Vale Üniversitesi’nden fizyoterapist Paul Twose, “Bu hastalık özelinde bir sorun daha söz konusu. Viral yorgunluk kesinlikle çok önemli bir etken” diyor.

    İtalya ve Çin’den bildirilen vakalarda tüm vücutta bitkinlik, en ufak harekette nefes darlığı, bir türlü geçmeyen öksürük nöbetleri ve düzensiz solunum rahatsızlıkları raporlanmıştı.

    Hastalığı ağır geçirip atlatan bu kişilerde sürekli bir halsizlik de söz konusuydu.

    Ancak genel sonuçlara ulaşmak da kolay değil.

    Bazı Covid-19 hastaları yoğun bakımda görece kısa süre geçirirken bazı hastalar haftalarca solunum cihazına bağlı kalıyor.

    Koronavirüs kalıcı izler bırakır mı?

    Hastalığın çok yeni olmasından dolayı elde uzun vadeli etkileri incelemede kullanılacak herhangi bir veri yok.

    Bağışıklık sistemi aşırı çalışıp akciğerlere hasar veren hastalarda, akut solunum sıkıntısı sendromuna (ARDS) rastlanabiliyor.

    Fizyoterapist Twose, “Beş yıl sonra dahi fiziksel ya da psikolojik sorunlar yaşanabileceğini gösteren veriler elimizde mevcut” diyor.

    Warwick Tıp Fakültesi’nden Doktor James Gill ise hastalığı atlatanların iyileşme sürecinde mutlaka psikolojik destek de almaları gerektiğini vurguluyor.:

    “Nefes almakta güçlük çektiğinizde doktor size ‘Solunum cihazına bağlamamız lazım. Sizi uyutacağız. Ailenizle vedalaşmak ister misiniz?’ diye soruyor. Bunları yaşayan hastalarda tavma sonrası stres bozukluğuyla karşılaşmamız şaşırtıcı değil.”

    Bazı durumlarda hastalığı hafif atlatanlarda dahi sürekli halsizlik gibi kalıcı izler oluşma ihtimali de gözardı edilmiyor.

    Virüse yeniden yakalanmak mümkün mü?

    Virüse yakalanan bir kişinin geliştirdiği bağışıklığın süresi konusunda elde çok fazla bilgi yok.

    Ancak genel kanı, virüse yakalanıp iyileşenlerin yeterli ölçüde bağışıklık geliştirmiş olması gerektiği yönünde.

    Virüse ikinci kez yakalandığı bildirilen ender sayıdaki kişinin testleriyle ilgili sorunlar yaşanmış olabileceği ifade ediliyor.

    Özellikle Kovid-19 aşısı üzerinde çalışanlar için bu soru hayati öneme sahip. Geliştirilecek olan aşının ne kadar dayanıklı olacağı konusu, virüse karşı bağışıklığın süresine bağlı.

     

    (BBC)

     

     

     

     

     

  • Türkiye’nin koronavirüs haritası! Türkiye’de son durum ne?

    Koronavirüs Türkiye’de yayılmaya hızla devam devam ediyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca dün yaptığı açıklama ile koronavirüs hakkındaki son verileri paylaştı.

    Koca; “Vaka sayısındaki artış hızı, yoğun bakım ve solunum desteği ihtiyacı olan hastaların sayısındaki artış hızı sabit kalma eğiliminde. 875’i son 24 saatte olmak üzere 5 bin 674 hastamız taburcu edildi’ dedi. Peki koronavirüs Türkiye’de en çok hangi illerde tespit ediliyor? İşte il il koronavirüsü haritası

    TÜRKİYE’DE SON DURUM

    Sağlık Bakanlığı tarafından paylaşılan koronavirüs haritalarına göre hastalık en çok İstanbul, Ankara, İzmir, Kocaeli, Zonguldak ve Sakarya’da görüldü. İşte il il corona virüsü vakaları;

    İSTANBUL

    ANKARA

    İZMİR

    KOCAELİ

    EN YÜKSEK İL ZONGULDAK

    Sağlık Bakanı Koca: “Filyasyon ekibi, doğrudan tanı konulmuş kişilere ulaşmaktadırlar. Her yeni vakada hastalığa karşı ağ yeniden kurulmaktadır. Erken tanılarla, hem yayılma önlenmekte hem de risk grubunda olanların hayatı kurtarılmaktadır. Filyasyon çalışması 81 ilimizde yapılmaktadır ve temaslı takibin yapıldığı en yüksek il Zonguldak, en düşük il ise Şanlıurfa’dır. İstanbul’da bin 200 filyasyon ekibi görev yapmaktadır, Türkiye genelinde ise 4 bin 600’dür.”

    ZONGULDAK

  • Bursa’da başhekimin testi pozitif çıktı

    Bursa’da başhekimin testi pozitif çıktı

    Korona virüs salgını devam ederken, şok eden haber Orhangazi Devlet Hastanesinden geldi. Korona virüs salgını başladığından bu yana tüm mesaisini hastanede geçiren ve tüm çalışmaları yakından takip eden hastane başhekimi Op.Dr.Ferit Alaybeyoğlu’nun korona virüs testlerinin pozitif çıktığı belirlendi. Başhekim Alaybeyoğlu’nun test sonuçlarının pozitif çıkmasından sonra hastanede tedavi altına alındığı belirlenirken, başhekimin sağlık durumunun iyi olduğu ve tedavisine hastanede devam edileceği kaydedildi.