Etiket: Cumhurbaşkanı Erdoğan

  • “İnsanlığın tüm kurumlarıyla kan kaybettiği dönemdeyiz”

    “İnsanlığın tüm kurumlarıyla kan kaybettiği dönemdeyiz”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Havalimanı’nda düzenlenen 4. Uluslararası STK Fuarı’na katıldı. Burada konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İslam dünyasında ortak bir tavrın oluşması, Müslümanların Filistin davasında yekvücut olarak hareket etmesi için yoğun gayret gösteriyoruz. Filistin devletinin tanınması için uluslararası arenada tüm imkanlarımızı seferber etmiş durumdayız. Şahsımız aleyhinde yürütülen onca kampanyaya, Siyonist lobi ve İsrail destekçilerinden gelen onca baskıya rağmen duruşumuzu asla bozmadık. İsrail’in Filistin’deki soykırımını durdurmak için zorlayıcı tedbirlerin bir an önce alınmasına yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu vesileyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında çıkardığı tutuklama kararını desteklediğimizi ifade etmek istiyoruz” açıklamasında bulundu.

    Fuarda konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği ve Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı tarafından düzenlenen 4. Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları Fuarı’nın hayırlara vesile olmasını, başarılı geçmesini, birliğe, dirliğe kapı aralamasını Rabb’imden niyaz ediyorum. Afrika’dan, Asya’dan, Orta Doğu’dan, batı ülkelerinden ve Türkiye’nin farklı şehirlerinden hepsi birbirinden kıymetli çalışmalar ifa eden 150 sivil toplum kuruluşumuzu fuara katılımları ve katkıları için tebrik ediyorum. Bu güzel etkinliğin aramızdaki kardeşliği, beraberliği, dayanışmayı, ittifak ve ittihadı güçlendirmesini temenni ediyorum. Vahdet ve uhuvvet ruhunun zirve yaptığı sivil toplum camiasında atan vicdanlı yüreklerin birbirine daha da ısındığı bu organizasyonu tertipleyen kuruluşlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum. Fuara iştirak eden ve yeryüzünün farklı köşelerinde birçok alanda kritik faaliyetler yürüten sivil toplum kuruluşlarımıza Mevla’dan üstün başarılar diliyorum. Burada icra edilen panellerin, atölyelerin, sergilerin ve diğer birçok faaliyetin aramızdaki dostluk ve iş birliğini tahkim etmesini, dayanışma ruhumuzu perçinlemesini ümit ediyor, bu niyazımızın adım adım gerçekleştiğini görmekten memnuniyet duyduğumu burada şükranla ifade etmek istiyorum” ifadelerini kullandı.

    İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliğinin eğitim, gençlik, insani yardım, aile ve insan hakları gibi alanlarda yürüttüğü çalışmaları takdirle takip ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Birliğimizin, İslam coğrafyasının dört bir yanındaki 354 üye kuruluşuyla beraber 20 yıldır sürdürdüğü faaliyetlerin çıtasını her geçen yıl daha yükseğe çıkardığını görüyorum. Aynı şekilde bünyesindeki 160’tan fazla kuruluşla ülkemizin sivil toplum kapasitesine önemli katkılar yapan Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı da başarılarına her gün bir yenisini ilave ediyor. Samimi, gayretli ve bereketli hizmetleriyle tüm dünyaya örnek olma yolunda emin adımlarla ilerleyen her iki kuruluşumuzun yöneticilerini tebrik ediyor, Mevla’m yollarını açık etsin, işlerini kolaylaştırsın diyorum” dedi.

    “Vahşetin gündeme gelmemesi için İsrail lehine tam anlamıyla bir karartma uygulanıyor”

    İnsanlığın neredeyse tüm kurumlarıyla, tüm organlarıyla, tüm hücreleriyle kan kaybettiği bir dönemden geçtiklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası sistemin imtiyazlı aktörleri kendi çıkarları uğruna İslam coğrafyası başta olmak üzere dünyanın farklı bölgelerini savaş, çatışma ve istikrarsızlık girdabına sürüklüyor. Dünya bilhassa İslam alemi zorlu bir sınavdan, kapsamlı bir kuşatmadan, sinsice hazırlanmış planların ateş çemberinden geçiriyor. Bakınız, hemen yanı başımızdaki Filistin’de 14 aydır mazlumlar, masumlar, çocuklar, kadınlar, yaşlılar ve siviller acımasızca katlediliyor. Küresel yönetişim mekanizmaları, uluslararası örgütler ve uluslararası medya Filistin’de, Lübnan’da ve daha pek çok bölgede işlenen insanlık suçlarını görmezden geliyor. Vahşetin gündeme gelmemesi için İsrail lehine tam anlamıyla bir karartma uygulanıyor. Demokrasi ve insan hakları nutukları çeken kimi ülkeler bu alçak katliamları ve soykırımı durdurmaya çalışmak yerine İsrail’e verdikleri destekle adeta zulmü körüklüyorlar. Bu durumdan cesaret alan Siyonist katiller ise vahşet ve barbarlıklarına her geçen gün bir yenisini ekliyor. Pervasızlıkta çıtayı sürekli yükseltiyor” şeklinde konuştu.

    “Filistin’i yeniden özgürleştirmeyi Rabb’im bizlere nasip eylesin”

    İsrail’in Gazze’ye saldırıları başladığı günden bu yana 400 gün geçtiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burada kalbim parçalanarak bazı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum. İsrail’in Gazze’ye saldırıları başlayalı 400 günden fazla zaman geçti. Yüzde 70’i kadın ve çocuk olmak üzere 50 bine yakın Filistinli kardeşimiz şehit düştü. 700 binden fazla kardeşimiz yaralandı. 1,9 milyon insan evini, doğup büyüdüğü toprakları terk etmek zorunda kaldı. Filistin’de şehit olanların ve yaralananların kanı sadece katillerinin değil, onlara engel olmayanların da üzerlerine sıçramıştır. Gazze’de 160 bin binayı yıkıp 436 bin yapıya ağır hasar veren saldırıların gerisindeki sinsi amaç her geçen gün daha iyi anlaşılıyor. Daracık bir alana hapsedilen 2 milyondan fazla Filistinli bir yandan zor şartlar altında hayata tutunmaya çalışırken diğer yandan açlığa, susuzluğa ve ilaçsızlığa karşı verdiği çetin mücadeleyi sebatla sürdürüyor. Mevla Filistin’de, Lübnan’da, dünyanın dört bir yanında zulme ve zalime göğüs geren tüm kardeşlerimizin yardımcısı olsun diyorum. Rabb’imden başta kardeşim İsmail Heniyye olmak üzere tüm şehitlerimize rahmet, yaralı kardeşlerimize acil şifalar diliyorum. Filistin’in cesur evlatlarını, vatan sevdalısı kahraman çocuklarını burada tekrar saygıyla selamlıyor, Rabb’im cümlesini muzaffer eylesin diyorum. 1967 sınırları temelinde bağımsız, egemen ve başkenti Doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kuruluşunu görmeyi, Filistin’i yeniden inşa ve ihya etmeyi, Filistin’i yeniden özgürleştirmeyi Rabb’im bizlere nasip eylesin diyorum. Diğer yandan Kudüs’ün mahremiyetine uygun şekilde uluslararası bir güvenlik şemsiyesi altına alınması yolundaki çabalarımızı sürdüreceğimizi de bir kez daha belirtmek istiyorum” diye konuştu.

    “Müslümanlar olarak yaptıklarımız kadar yapmadıklarımızdan da mesulüz”

    Bizler Müslümanlar olarak yaptıklarımız kadar yapmadıklarımızdan da mesulüz diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Rabbimiz Ali İmran suresinde hep birlikte ‘Allah’ın ipine sımsıkı sarılın, parçalanıp, bölünmeyin’ buyuruyor. Bizler Müslümanlar olarak yaptıklarımız kadar yapmadıklarımızdan da mesulüz. Böylesine zorlu bir ortamda İslam alemi olarak fikir ayrılıklarını bir kenara bırakıp ortak bir tavır almamız, yekvücut hareket etmemiz gerekiyor. Şurası bir gerçek; vahdet olmadan rahmet olmaz. Yürekler toplu vurmadıkça müstevliler ve müstekbirler karşısında başarılı olunmaz, olunamaz. Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerimize, Sudan’da, Yemen’de ve daha pek çok ülkede masumlara ve mazlumlara ancak bu şekilde yardımcı olabiliriz. Resul-i Kibriya Efendimiz aleyhissalatu vesselam bakınız bize neyi emrediyor. ‘Bir kötülük gördüğünüz zaman onu elinizle düzeltin. Elinizle düzeltemezseniz dilinizle düzeltin. Dilinizle de düzeltemezseniz kalbinizle buğzedin ki bu imanın en zayıf derecesidir’. Evet, bu hadis-i şerife uygun şekilde imkanlarımız, araçlarımız ve kabiliyetlerimiz ölçüsünde zulmün, zalimin, kötünün ve kötülüğün karşısında durmamız icap ediyor” dedi.

    “Sivil toplum kuruluşlarımıza çok önemli işler düşüyor”

    İslam coğrafyasında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarımızın da bu çerçevede çok önemli işler düştüğünü kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Farklı alanlarda, farklı araçlarla çalışmalar yürüten STK’larımızın her şeyden evvel kapasitelerini artırmaları, icra mekanizmalarını güçlendirmeleri, birbirleri arasındaki uyumu artırmaları şarttır. STK’larımızın, gençlerimiz başta olmak üzere toplumun muhtelif kesimlerini kuşatacak, onları sivil toplum faaliyetlerine dahil edecek uygulamalarına geçmişte hiç olmadığı kadar ihtiyaç duyuyoruz. Etki alanı geniş, birlik ve beraberlik içinde hareket eden, sürdürülebilir kalkınmaya katkı veren sivil toplum kuruluşları küresel barış ve adaletin tesisinde hayati katkılar yapacaktır. Her platformda dile getirdiğimiz, altını ısrarla çizdiğimiz daha adil bir dünya tasavvurumuzun hayata geçirilmesinde dünyanın dört bir yanında çalışan STK’larımızın gayretleri mühim bir yer tutacak. Şu gerçeği inanıyorum ki sizler de farkındasınız; insanlık büyük bir değişim ve dönüşümün sancılarıyla kıvranırken pek çok konuda yeni risklerle, yozlaşma ve yaratılışa aykırı dayatmalarla da baş etmek zorundadır” ifadelerini kullandı.

    “Aile yapısı hırpalanmış, örselenmiş, çürütülmüş bir toplumun ayakta kalması mümkün değildir”

    Hiç şüphesiz bu çerçevede en büyük çürüme ve yok oluş aile kurumunu hedef almış durumda olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sizin de takip ettiği gibi aile mefhumumuz, toplumsal yapımız, örfümüz, değerlerimiz ve kutsallarımız küresel düzeyde bilinçli ve çok yönlü bir saldırı altındadır. Sapkın akımları, özendirici yayınlar, reklamlar, moda adı altında yürütülen dayatmalar topluma rol model olması gereken aktörler aracılığıyla zihinlere nakşedilen aşağılık fikirler her tarafımızı kuşatmış durumdadır. Cinsel sapkınlıkların bir insan hakkı ve tercihi olarak sunulmasının gerisindeki sinsi amacı gayet iyi biliyoruz. Aileyi gereksiz bir yük, taşıması zor bir sorumluluk ve insanın hayatını kısıtlayan bir fotoğraf olarak göstermeye çalışanların amacı bireyi ifsat ederek tüm toplumu çökertmektir. Tarihen ve itikaden sabittir ki aile yapısı hırpalanmış, örselenmiş, çürütülmüş bir toplumun ayakta kalması mümkün değildir. STK’ların da bindikleri dal, kendilerini ayakta tutan sütun toplum olduğuna göre toplumun temeli olan ailenin korunması öncelikli hedefleri olmalıdır. İç cephemizi tahkim ve takviye etmek, çocuklarımız ve gençlerimize daha güvenli, daha vicdanlı, daha adil bir dünyayı miras bırakmak istiyorsak hep birlikte elimizi taşın altına koymalıyız. Bunu da çok geç olmadan hemen yapmalıyız” diye konuştu.
    Günümüz dünyasında, bilhassa da bölgemizde çatışmalar, savaşlar, kıtlık ve terör başta olmak üzere çeşitli sebeplerle yoğun bir göç dalgası yaşandığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aileleri ve kendileri için daha güvenli, huzurlu ve müreffeh bir hayat kurma hayalini gerçeğe dönüştürmek isteyenler yollara düşüyor. Bu insani dram karşısında gelişmiş ülkelerin sergilediği vurdumduymaz tavır insanlık adına utanç vericidir. Biz tarih boyunca Asya’dan, Afrika’dan, hatta Avrupa’dan insanlara kapısını da yüreğini de açmış bir ülkeyiz. Bugün de Türkiye olarak yıllardır milyonlarca çaresiz insana ev sahipliği yapıyor, kendi imkanlarımızı paylaşıyoruz. Hatta bugünün zalimlerinin geçmişte canlarını kurtarma derdine düştükleri her dönemde onlara yardım eli uzatan ilk ülkenin burası olduğu gerçeğini de hatırlatmak isterim. Şimdi rahat ve müreffeh bir ortamda yaşayanların, çaresiz mazlumlara karşı sergilediği iğrenç tavır maalesef gelecekte kendileri de aynı duruma düştüklerinde karışılacakları akıbetin örneği olacaktır. Bu tablonun daha da kötüleşmesini engellemede STK’lara önemli görev düşüyor. Dünyada adalete, merhamete, vicdana yönelik uyanışın mimarları ve öncüleri sizler olacaksınız. Sizlerden dünyaya güçlü bir duruş, güçlü bir sesleniş, zalime güçlü bir tepki bekliyorum. Duruşunuz öyle güçlü olmalı ki; insanlığın tamamı sizi takip etmeli. Seslenişiniz öyle güçlü olmalı ki; sağırlar bile duyabilmeli. Tepkiniz öyle güçlü olmalı ki; zalimlerin elindeki silahlar yerlere düşmeli. Bu konu da en büyük destekçiniz Türkiye olacaktır” dedi.

    “Filistin devletinin tanınması için uluslararası arenada tüm imkanlarımızı seferber etmiş durumdayız”

    Biz millet olarak her dönemde masumların, mazlumların ve yaşama mücadelesi verenlerin yanında olduk ve olmaya da devam edeceklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin bu insani siyasetini hazmedemeyenler, aleyhimizde kara propaganda yapsa da Türkiye’nin insan odaklı, insan yaşatma odaklı politikasını engelleyemeyecekler. İsrail’in soykırımına maruz kalan Gazze’de yaşayanlar başta olmak üzere, Filistin halkı için sadece son dönemde yaptıklarımız bile bu hakikati açıkça göstermeye yeterlidir. Türkiye olarak İsrail saldırılarının başladığı ilk günden bu yana Gazze’ye 86 bin ton, Lübnan’a ise bin 300 ton insani yardım malzemesi ulaştırarak bölgedeki kardeşlerimize en fazla destek veren ülkelerden biri olduk. İsrail’le olan ticaretimizi hiç düşünmeden milyarlarca dolarlık bir ticaret hacminden sarfınazar ederek süratle kestik. Siyonist yönetimin Gazze’de işlediği insanlık suçlarını protesto etmek için milletimizle birlikte her fırsatta meydanları, sokakları, caddeleri hınca hınç doldurduk. Uluslararası Adalet Divanı’nda İsrail aleyhine açılan davaya müdahil olma kararı aldık. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi başta olmak üzere uluslararası düzeyde karar alıcı ve uygulayıcı mekanizmaları harekete geçirdik. Filistinli mültecilere yardım ajansı UNRWA’ya en güçlü desteği veren ülkelerden biriyiz. İslam dünyasında ortak bir tavrın oluşması, Müslümanların Filistin davasında yekvücut olarak hareket etmesi için yoğun gayret gösteriyoruz. Filistin devletinin tanınması için uluslararası arenada tüm imkanlarımızı seferber etmiş durumdayız. Şahsımız aleyhinde yürütülen onca kampanyaya, Siyonist lobi ve İsrail destekçilerinden gelen onca baskıya rağmen duruşumuzu asla bozmadık. İsrail’in Filistin’deki soykırımını durdurmak için zorlayıcı tedbirlerin bir an önce alınmasına yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu vesileyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında çıkardığı tutuklama kararını desteklediğimizi ifade etmek istiyoruz” şeklinde konuştu.

    “Zalimlere şirin gözükme adına eğilip bükülenlerden olmadık”

    Alınan bu cesur kararın sözleşmeye taraf tüm ülkelerce uygulanmasını insanlığın uluslararası sisteme güvenini tazeleme adına önemli bulduklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bilhassa yıllardır dünyaya hak, hukuk, adalet ve insan hakları dersi veren Batılı ülkelerin bu noktada sözlerini yerine getirmeleri mecburidir. Türkiye, Gazze katliamı ve Lübnan’a yönelik İsrail saldırılarında ilk günden beri insani, vicdani ve kardeşlik görevini hakkıyla ifa etmiştir. Zalimlere şirin gözükme adına eğilip bükülenlerden olmadık. Üç kuruş siyasi rant sağlayacağım diye ülkesine ve devletine ‘İsrail ile ticaret yapıyorlar’ iftirası atanlar gibi de olmadık. Tatlı su siyasetçilerinden zor zamanlarda Filistinli kardeşlerinin yanında dimdik duranlardan olduk. Bundan sonra da sarsılmadan, yalpalamadan, sağa sola eğilmeden, bükülmeden inşallah sapa sağlam durmaya devam edeceğiz. Şairin ‘bir Filistin vardı, bir Filistin gene var’ dizelerinde olduğu gibi Filistin’den umudumuzu kesmeyecek, özgür ve bağımsız bir Filistin için çalışmayı hız kesmeden sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

    “Biz ecdadımızdan aldığımız ilhamla insani değerleri yaşatmaya çalışıyoruz”

    Türkiye olarak sizlerin varlığını ve buradaki temsilinizi çok kıymetli bulduklarını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz tarihimizden, medeniyetimizden, ecdadımızdan aldığımız ilhamla insanı düşünüyor, insanı koruyor, insani değerleri yaşatmaya çalışıyoruz. Bu konuda çok sağlam, çok muhkem, çok emin rehberlerimiz var. Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa, ‘Allah sizin ne dış görünüşünüze, ne de mallarınıza bakar ama o sizin kalplerinize ve işlerinize bakar’ buyuruyor. Hoca Ahmet Yesevi de ‘kimsenin kalbini kırma, çünkü kalp kırmak Allah’ı kırmaktır, gönlü kırık, zavallı garip birini görürsen yarasına merhem koy, yoldaşı ve yardımcısı ol’ tavsiyesinde bulunuyor. Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli, ‘incinsen de incitme’ diyor. Hazreti Mevlana, ‘kötülük yaptığın zaman kork, çünkü o bir tohumdur, Allah yeşertir, karşına çıkartır’ diyerek ikazını yapıyor. Pir Sultan Abdal, ‘ne mutlu eğri zamanda doğru durabilene’ sözüyle bize istikamet gösteriyor. Aşık Veysel, ‘beni hor görme kardeşim, sen altınsın da ben tunç muyum’ serzenişiyle nefislerimize hitap ediyor” şeklinde konuştu.

    “İnsanlığın huzur bulması için mücadele etmeye devam edeceğiz”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Asırlardır bize yol gösteren bu gönül ve aşk erbabının izinden gitmeye, öğütlerini tutmaya, onların ahlakını ve insan sevgisini dünyaya yaymaya, insanlığın huzur bulması için mücadele etmeye devam edeceğiz. İnşallah bunu da sizlerle birlikte omuz omuza yan yana yapacağız. Rabb’im hepimizin yar ve yardımcısı olsun. Sözlerime son verirken 4. Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları Fuarı’nın bir kez daha hayırlara vesile olmasını diliyorum. Sivil toplum kuruluşlarımızın müştereken yayınladığı Gazze İstanbul Deklarasyonu’nun mazlum Filistin’in sesini dünyaya gür bir şekilde duyurmasını temenni ediyorum. Türkiye’den ve dünyanın dört bir yanından fuara katılan sivil toplum kuruluşlarımıza, tüm dostlarımıza, tüm kardeşlerimize tekrar teşekkür ediyorum” dedi.

  • “Trump eski yönetimin hatalı politikalarını terk etmeli”

    “Trump eski yönetimin hatalı politikalarını terk etmeli”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Üniversitesi’nde düzenlenen “Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi”ne katıldı. Burada bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin temasının “Yapay Zeka ve Kadın” olarak belirlenmesini son derece isabetli bulduğunu söyledi.

    Tarihin insanlara dünyanın genel manada her 100 yılda bir kabuk değiştirdiğini, dönüştüğünü, yeni bir safhaya geçtiğini gösterdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çok değil, iki asır önce başlayan sanayi devrimiyle birlikte hayatımızda keskin bir kırılma yaşandı. Fabrikalar, otomobiller, fotoğraf makineleri, aşılar, ilaçlar, telefon, radyo, televizyon derken insan hayatı kısa sürede köklü değişimlere sahne oldu. Ardından internetin ve bilişim teknolojilerinin hayatımıza girmesiyle çok daha farklı, çok daha derin bir değişim dalgasına kapıldık. Bugün artık yapay zekadan, insansız sistemlerden, robotik teknolojilerden, nesnelerin internetinden bahsediyoruz. Algoritmaların ve yapay zeka sistemlerinin yapabildikleri karşısında hayret etmekten, hatta kimi zaman insanlığın geleceği adına endişe etmekten kendimizi alamıyoruz. Şurası da bir gerçek ki, tüm bu değişimler beraberinde üretim ilişkilerinin, insan davranışlarının, insani beklentilerin de farklılaşmasını getirmektedir. Teknoloji, kolay ve hızlı iletişim, bilgiye rahat ulaşım kadar doyumsuzluk da üretmekte, yeni istekleri ve yeni tüketim araçlarını da hayatımıza sokmaktadır. Bakınız, bundan 40-50 yıl önce eşyalardan ziyade insanların yaşamları, ne yapıp ettikleri, değerleri, ortaya koydukları eserler hep ön plandaydı. Sadece İslam aleminde değil, Batılı toplumlarda da mahremiyet duygusu yaygındı. Göz hakkı, empati, fakir fukaranın da hukukunu gözetme gibi kavramlar fertlerin davranışlarında belirleyici rol oynuyordu. Var olmak ile görünür olmak, bütün bunlar arasında bu derece yüksek bir illiyet bağı kurulmuyordu. Günümüzde ise bireylerin hayata yaptıkları katkılar değil, neyi aldığı, neyi yediği, neyi paylaştığı daha çok gündeme geliyor” dedi.

    “Kadınların eşit haklara erişebilmesinde ve kendilerini geliştirebilmelerinde de yapay zekadan istifade edebiliriz”

    Gerçekle sanalın, algı ile olgunun, yalan ile gerçeğin yer değiştirdiği; dijital kültürün insanın hayata bakış açısını altüst ettiği bir dönemde yaşandığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dijitalleşmenin ortaya çıkardığı ürünlerin, sunduğu imkanların, getirdiği kolaylıkların ve konforun yanı sıra insanı nesneleştirdiğini, insanın biricikliğini örselediğini çok net biçimde görüyoruz. Çok boyutlu bir dijital hegemonya hayatımıza daha fazla nüfuz etmekte, üstelik etki alanını her geçen gün genişletmektedir. Bu çerçevede bir diğer husus da şudur. Teknolojinin, özellikle de yapay zekanın adaletsizlikleri derinleştiren yönü kimi zaman göz ardı ediliyor. Oysa yapılan ilmi araştırmalar yapay zekanın kötü uygulamaları tekrar ederek toplumsal eşitsizlikleri pekiştirdiğini ortaya koyuyor. Yapay zeka teknolojileri ve algoritmaların mağdurları arasında ilk sırada kadınlar yer almaktadır. İş başvurularından sosyal medya platformlarına kadar birçok farklı mecrada kadınlar, yapay zekanın eşitsizlikleri artıran bu çirkin yüzüne maalesef çok sık muhatap olmaktadır. Regülasyon eksikliği başka alanlar gibi burada da en ciddi sorundur. Elbette şunu tersine çevirmek bizim elimizdedir. Sadece dezavantajların önüne geçilmesinde değil, kadınların eşit haklara erişebilmesinde ve kendilerini geliştirebilmelerinde de yapay zekadan istifade edebiliriz. Bunun için yapay zeka algoritmalarında ve veri tabanlarında dezavantajlı kesimleri gözeten temel prensiplerin belirlenmesine ihtiyaç duyuluyor. Daha fazla mağduriyet oluşmadan, sorunlar daha fazla kronik hale gelmeden bu konuda evrensel bir deklarasyona imza atılması gerektiğine inanıyoruz” diye konuştu.

    “Türkiye’de son 22 yılda hayatına en fazla dokunduğumuz kesimlerin başında kadınlar vardır”

    KADEM’in Türkiye’de bu sürece öncülük etmesinde fayda olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Zirvenin bu alanda yeni bir dönemin başlangıcı, ilk adımı olmasını temenni ediyorum. Her fırsatta ifade ediyorum. Önemine binaen bir kez daha tekrarlıyorum. Eşrefi mahlukat olan insanı merkeze almayan, ona hizmet etmeyen, insanı ve insani değerleri yüceltmeyen hiçbir gelişmenin, hiçbir yeniliğin cazibesi ne kadar yüksek olursa olsun kıymeti harbiyesi yoktur. Bilhassa kadınları dışlayan, kadınlara adaletsizlik yapan bir teknolojinin insanlığa hayrının dokunması mümkün değildir. Kadın emeğinin ucuz iş gücü olarak görüldüğü, kadının metalaştırıldığı, kadının sadece adının olduğu siyasete, iş dünyasına, eğitime, devlet idaresine kadın elinin değmediği velhasıl kadının üretimden, toplumdan, siyasetten, akademiden dışlandığı bir sistem sadece eksik değildir, böyle bir düzen aynı zamanda adaletsizdir, toplumun gücünün yarısını yok sayıyor demektir. Türkiye’de son 22 yılda hayatına en fazla dokunduğumuz kesimlerin başında kadınlar vardır. Geriye dönüp baktığımızda gurur duyduğumuz mücadelelerimizden biri kadınların hak ve hürriyetlerini genişletme yolunda verdiğimiz kararlı, çetin ve sancılı mücadeledir. Evet, gerçekten çok zorluk çektik. 22 yıl boyunca çok ciddi engellerle karşılaştık. Vesayetin, baskının, sistemin hücrelerine kadar işlemiş yasakçı zihniyetin her çeşidiyle muhatap olduk. Kadınların zaten sahip olmaları gereken haklara kavuşturma çabalarımızda muhalefeti yanımızda değil, hep tam karşımızda bulduk. Maalesef anayasamızın apaçık hükümlerine rağmen kadınlar yıllarca bu ülkede sırf başörtüsünden dolayı eğitim ve çalışma hayatından dışlandı. Özgürlüğün ve özgür düşüncenin merkezi olması gereken üniversitelerin kapısına faşizmin simgesi olan ikna odaları kuruldu. Sadece kamu kurumlarında değil kraldan çok kralcı davranan özel sektör kuruluşlarında da kadınlar özgürce çalışamadı. Mesleği ve inancı arasında tercih yapmaya zorlandı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve Başbakan olarak biz de eski Türkiye’nin dayatmalarıyla karşılaştık. Bugün veya geçmişte beraber siyaset yaptığımız yol arkadaşlarımızın kahir ekseriyeti aynı sıkıntılarla yüzleşti. Son 22 yılda verdiğimiz kararlı mücadele neticesinde tüm bunları Türk demokrasisine dair kötü birer hatıra olarak tamamen geride bıraktık” diye konuştu.

    “Amacımız 2028 yılı sonuna kadar kadın iş gücüne katılım oranını yüzde 40’ın, istihdamı da yüzde 36’nın üzerine çıkarmaktır”

    Eğitim ve çalışma hayatı başta olmak üzere her alanda Türkiye’nin beşeri sermayesinin zenginleşmesinin önündeki tüm engelleri kaldırdıklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hayatın tüm alanlarında kadınlar arasındaki başörtülü ve başı açık ayrımına son verdik. Türkiye’yi yasakların, baskıların, korkuların ülkesi olmaktan çıkarıp, fırsat eşitliğinin, adaletin, özgürlüğün hakim olduğu bir yer haline dönüştürdük. Geçmişin hatalarını telafi etmek üzere kadınlar lehine pozitif ayrımcılık yapılmasını anayasa kuralı haline getirdik. Reform paketleriyle, destek mekanizmalarıyla, teşviklerle, yasal ve idari düzenlemelerle kadının ekonomik ve sosyal statüsünü güçlendirdik. Şiddete, özellikle kadına ve çocuğa yönelik kötü muameleye sıfır tolerans anlayışıyla yaklaştık. Bu doğrultuda ŞÖNİM, Kadın Konuk Evi, KADES, elektronik kelepçe gibi devrim niteliğinde uygulamaları hayata geçirdik. Attığımız adımların istihdam başta olmak üzere olumlu yansımalarına her alanda şahit olduk ve oluyoruz. Kadınların iş gücüne katılım oranlarında önemli ilerlemeler yaşandı. Mesela 2002 yılında yüzde 27,9 olan kadınların iş gücüne katılım oranı 2024 yılı Ağustos ayı itibariyle yüzde 37,3’e çıktı. Kadın istihdam oranı yüzde 25,3’ten yüzde 33’e yükseldi. Bu rakamları yeterli görmediğimizi her vesileyle söylüyoruz. Amacımız 2028 yılı sonuna kadar kadın iş gücüne katılım oranını yüzde 40’ın, istihdamı da yüzde 36’nın üzerine çıkarmaktır. Velhasıl kadınlar ile erkekler arasındaki eşitsizliği gidermeyi devletimizin asli görevi telakki ediyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Kadın ve erkeğin beraberce güçlü olduğu ailelerle toplumu ve ülkemizi daha da güçlendireceğiz”

    Hükümetin kadın politikalarında en idealinin, en iyiyi, Türkiye, millet ve kadınlar için en hayırlı olanı hedeflediklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şunu tüm kadınların bilmesini isterim. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzun odağında güçlü kadın ve erkek, güçlü aile ve toplum, güçlü Türkiye ilkesi vardır. Kadın ve erkeğin beraberce güçlü olduğu ailelerle toplumu ve ülkemizi inşallah daha da güçlendireceğiz. Kadınların insan onuruna yakışan bir hayat sürmeleri, her alanda aktif rol almaları, hak, fırsat ve imkanlardan adil ve eşit şekilde faydalanmaları için nerede eksiğimiz varsa kapatacağız. Yine bu konuda nerede hata varsa düzeltecek, nerede atmamız gereken adım varsa onu mutlaka uygulamaya geçireceğiz. Bunu da şimdiye kadar olduğu gibi yine sizlerle birlikte, yol ve kader arkadaşlarımız olan siz kadınlarla omuz omuza vererek başaracağız” dedi.

    “Son yıllarda, kadınların ve çocukların Gazze’deki soykırımdaki kadar doğrudan hedef alındığı başka bir savaş hatırlamıyoruz”

    Dünyada yaşanan çatışma ve krizlerin yükünü daha çok kadınların çektiğini, bunu kimsenin inkar edemeyeceği bir gerçek olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Savaşlar, çatışmalar, yıkımlar sadece şehirleri, sadece ülkeleri vurmakla kalmıyor bunlarla birlikte masumları, çaresizleri, zayıfları, yaşlıları, çocukları ve en çok da kadınları hedef alıyor. Suriye’den Afganistan’a, Yemen’den Ukrayna’ya kadar pek çok çatışma bölgesinde bu gerçeği çok acı biçimde tecrübe ettik. Ancak son yıllarda, kadınların ve çocukların Gazze’deki soykırımdaki kadar doğrudan hedef alındığı başka bir savaş hatırlamıyoruz. Hastanelerden okullara, çadırlardan yardım sıralarına, ibadethanelerden evlere kadar önüne ne gelirse en ağır silahlara saldıran, vuran, öldüren bir cinayet şebekesiyle karşı karşıyayız. Son 13 ayda Gazze’de katledilen 50 bini aşkın masumun üçte ikisini kadın ve çocuklar oluşturuyor. Buna rağmen silahların gölgesi altında yoklukta, yaşamaya ve yaşatmaya, yuvasını korumaya, çocuklarının karınlarını doyurmaya çalışan kadınlar tam anlamıyla tarih yazıyor. Gazze’de bombaların, silahların altında çocuklarına, ailesine, yurtlarına davasına kol kanat geren Gazze’nin, Filistin’in yiğit kadınları ümmetin iftihar anıtı olarak devleşiyor. İstiklal Harbi’nde silah taşıyan Nene Hatun gibi Gazze’nin cengaver kadınları da İslam aleminin yapamadığını yapıyor. Filistin davasını, şanla, şerefle, onurla sahipleniyor, yükseltiyor. Rabbim Gazzeli mazlum ve mağdurların yüzü suyu hürmetine, Filistin davasını zaferle neticelendirsin diye dua ediyorum” diye konuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump’la Gazze’yi konuştuğunu söyledi

    ABD’de yeniden Başkan seçilen Trump’la görüşmesini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şunu çok net söylemek isterim; Gazze’de ve Lübnan’da katliam durana, ateşkes ve barış tesis edilene kadar kardeşlerimize sahip çıkmayı sürdüreceğiz. İşgalcilerin saldırılarının başladığı günden bu yana katıldığımız tüm uluslararası toplantılarda, yaptığımız ikili görüşmelerde, ülkemizdeki hemen her programda Gazze’yi her zaman gündeme taşıdık. Gazze soykırımının unutulmasına ve unutturulmasına müsaade etmedik. Son olarak Türk Devletler Teşkilatı 11. Liderler Zirvesi ile Avrupa siyasi topluluğunun 5. toplantısında da Gazze gündemimizin ilk sırasındaydı. Çarşamba akşamı Macaristan’ın Başkenti Budapeşte’deyken Amerika’nın seçilmiş başkanı Sayın Trump ile yaptığımız telefon görüşmesinde hem kendisini tarihi seçim zaferinden dolayı tebrik ettik. Hem de Gazze ve Lübnan’daki katliama dikkat çektik. Trump’tan 2. Başkanlık döneminde eski yönetimin hatalı politikalarını terk etmesini bekliyoruz. Sayın Başkanın savaşları sonlandırma noktasında elini taşın altına koyacağına yürekten inanıyor, bunu da samimiyetle temenni ediyoruz. Daha fazla kan akmaması, özellikle kadın ve çocukların hayatını mal olan onların hayatını mahfeden bu çatışma, savaş ve gerilimin sona ermesi için biz de elimizden gelen her türlü gayreti göstereceğiz” diye konuştu.

    Karabağ Zaferi’nin 4. yıl dönümünü büyük bir coşkuyla ve gururla kutlayan Azerbaycan’ı, Azerbaycan halkının zafer gününü tebrik ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cumhurbaşkanı İlham Aliyev kardeşimin şahsında 44 günlük vatan muharebesini, zafere ulaştıran Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin kahraman mensuplarını ülkem ve milletim adına hürmetle selamlıyorum. Adlarını tarihe şerefle yazdıran aziz şehitlerimizin tamamını rahmetle yad ediyor, asil ruhları şad olsun diyorum. Karabağ’ın semalarında nazlı hilal dalgalansın diye can veren o kahramanları her zaman şükranla anacağız. Her günü acıyla geçen 30 yıllık işgalin ardından Karabağ nasıl azatlığına kavuştuysa, inanıyorum ki Gazze ve işgal edilmiş Filistin toprakları da bir gün özgürlüğü tadacaktır. Biz o kutlu günün gelmesi için azimle, sabırla, sarsılmaz bir imanla çalışacağız. Hukuk ve hakkaniyet zemininde mücadelemizi sürdürmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

  • Erdoğan: TUSAŞ saldırısının zamanlaması manidar

    Erdoğan: TUSAŞ saldırısının zamanlaması manidar

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sonrası Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde önemli açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Milletimizin Kızıl Elması’na dönüşen Türkiye yüzyılının inşası yolunda azim ve sabırla ilerliyoruz. 85 milyonun refahı, huzuru, mutlu ve müreffeh geleceğinin önünde hiçbir engel tanımıyoruz” dedi.

    İhanetlerin, sabotajların, alçak ve kalleş saldırıların iradelerinin örselemesine, hedeflerinden alıkoymasına müsaade etmeyeceklerini vurgulayan Erdoğan, ”Bugünkü kabine toplantımızda yine çok geniş bir yelpazede ülkemizin ve bölgemizin gündemindeki meseleleri ele aldık. Güvenlikten terörle mücadeleye, ulaştırmadan dış politikaya her konuda kabine üyelerimizle kapsamlı değerlendirmelerde bulunduk. Meydanlarda aziz milletimize verdiğimiz sözleri yerine getirmek, ülkemizi menzili maksuduna ulaştırmak için tüm gücümüzle çalışıyoruz” diye konuştu.
    18 Ekim’de İstanbul’da gerçekleştirilen 3+3 Bölgesel İşbirliği Platformu kapsamında Azerbaycan, Ermenistan, İran ve Rusya Federasyonu dışişleri bakanlarını misafir ettiklerini aktaran Erdoğan, ”Bölgesel sahiplenme anlayışımızın en somut örneklerinden olan platformun önemli bir ihtiyacı giderdiğini müşahede ediyoruz. Önümüzdeki dönemde bu mekanizmayı kurumsal bir yapıya kavuşturmak arzusundayız. 44 gün süren vatan muharebesi sonrasında Karabağ’da 30 yıllık işgalin sona ermesiyle birlikte Güney Kafkasya’da kalıcı barışa yönelik eşsiz bir fırsat yakalandı. Bir dönem acıyla, işgalle, çatışmalarla anılan bu coğrafyada şimdi barış rüzgarları esiyor. Can Azerbaycan ve Ermenistan’ın bu doğrultuda gösterdikleri samimi çabaları yakından takip ediyoruz. Temennimiz, süreci sabote etmeye çalışan odaklara fırsat verilmeden müjdeli, güzel ve hayırlı haberleri bir an önce almaktır. Türkiye olarak Azerbaycanlı kardeşlerimizle koordinasyon içinde kalıcı barış için çalışmaya devam edeceğiz” değerlendirmesini yaptı.

    “Etiket oyunlarıyla, fısıltı gazetesiyle, piyasa manipülasyonlarıyla ceplerini doldurmaya çalışanların tepesine bindik, biniyoruz ve bineceğiz”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Ekim’de bu yıl 61’inci kuruluş yıl dönümünü kutlayan Türkiye Metal Sanayicileri Sendikasının (MESS) 51. Genel Kurulu’nda iş dünyasıyla bir araya geldiklerini hatırlatarak, “İş dünyamızın ekonomi politikamıza desteğinin sürdüğünü görmek, bizleri ayrıca mütehassıs etti, inancımızı daha da perçinledi. Küresel ekonomideki tüm belirsizliklere, bölgemizde artan çatışmalara ve gerilimlere, gelecekle ilgili çizilen kötümser senaryolara rağmen ekonomimizin temel göstergelerindeki iyileşme kesintisiz bir şekilde devam ediyor” dedi.
    Küresel ekonomik belirsizliklere rağmen Türkiye ekonomisinde olumlu gelişmelerin sürdüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Merkez Bankamızın rezervlerinden ihracata, turist sayısından istihdama kadar her alanda gözle görülür artış söz konusudur. Avrupa ve Amerika dahil tüm dünya ile birlikte ülkemizin de baş ağrısı olan enflasyonda düşüş başladı. Fahiş fiyat köpüğü, belli başlı sektörlerde ortadan kalktı ve kalkıyor. İnşallah bunun devamı gelecek. Vatandaşımızın helal lokmasına göz dikenlere kesinlikle göz açtırmayacağız. Etiket oyunlarıyla, fısıltı gazetesiyle piyasa manipülasyonlarıyla ceplerini doldurmaya çalışanların tepesine bindik, biniyoruz ve bineceğiz” diye konuştu.

    “Merkez Bankamızın rezervi arttıkça eleştirilerinin dozu da arttı”

    Türkiye’de enflasyondan nemalanan bir kesimin var olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bunlar üretmeden, ter dökmeden, riske girmeden, konforlu bir alanda paralarına para katmaya alışmışlar. Biz göreve geldikten sonra özellikle enflasyonu tek haneli rakamlara indirerek yıllarca bunların istismar zeminini ellerinden aldık. Koronavirüs salgını döneminde tüm dünyada son 60-70 yılın zirvesine çıkan enflasyon oranları herkes gibi bizi de menfi etkiledi. Gelişmiş ülkelerle birlikte Türk ekonomisinde de dengeleri sarstı. Salgının yanı sıra biz bir de doğrudan ekonomimizi hedef alan saldırılara maruz kaldık. Tüm bunların üzerine asrın felaketi olarak nitelenen 6 Şubat depremlerini yaşadık. Adı ardına gerçekleşen üç seçim, salgının ve depremin etkilerini daha sert hissetmemize sebep oldu. Rusya-Ukrayna arasındaki savaştan ülkemizi uzakta tutsak da ekonomik yansımalarından tamamen uzakta tutamadık. Bu tablo üzülerek söylüyorum enflasyonu fırsata tahvil eden rantçıların ellerini ovuşturmalarına yol açmıştır. Şu gerçeği sadece iş dünyamızın, sadece ihtisas alanı ekonomi olanların değil, milletimizin de fark ettiğine inanıyorum; Merkez Bankamızın rezervi arttıkça bunların eleştirilerinin dozu da arttı” dedi.

    Enflasyonun düşüş eğilimi hızlandıkça bazı kesimlerin rahatsızlığının da ayyuka çıkmaya başladığını aktaran Erdoğan, ”Türkiye kazandıkça bunlar kaybettiği için tetikçileri vasıtasıyla hemen taarruza geçtiler. Yalan, yanlış ve manipülatif haberlerle milletimizin moralini bozmaya, piyasaya ve iş dünyasına karamsarlık yaymaya çalıştılar. Bunları da yavaş yavaş püskürtüyoruz. Para babaları namına silahşörlük yapanların körüklediği olumsuz algının kırılmakta olduğunu görüyoruz. Şunu büyük bir memnuniyetle vurgulamak isterim. Milletimiz yaşadığı onca zorluğa, omuzladığı onca yüke rağmen bizi anlıyor, bize inanıyor. Hükümetimize ve ekonomik politikamıza güveniyor” dedi.

    “Allah’ın izniyle bu güveni boşa çıkarmayacağız. Bu aziz ve fedakar millete hayal kırıklığı yaşatmamakta kararlıyız” diyen Erdoğan şunları kaydetti:

    “İş çevrelerimizde piyasa aktörleriyle ve ihracatçılarımızla yakın istişare içinde önümüzdeki süreci yöneteceğiz. Genel hedeflerimize sadık kalarak iş dünyamızdan gelen makul talepleri karşılamak görevimizdir. Üretimi, istihdamı, ihracatı, sürdürülebilir ve kaliteli büyümeyi önceleyen bir anlayışla, insan odaklı bir yaklaşımla ekonomi politikamızı sürdüreceğiz. Bu sene Türkiye ile Almanya arasındaki dostluk anlaşmasının 100. yıl dönümünü kutluyoruz. Cumhurbaşkanı Steinmeier’in nisan ayındaki ziyaretinin ardından önceki hafta da Almanya Şansölyesi Olaf Scholz’u İstanbul’da ağırladık. İki kadim dosta ve NATO müttefikine yakışır şekilde Almanya’yla işbirliğimizi güçlendiriyoruz. 50 milyar dolara ulaşan ikili ticaretimizde hedefimiz 60 milyar dolar. Turizm, yatırım ve savunma sanayii başta olmak üzere potansiyelimizi en üst düzeyde kullanarak inşallah bu hedefi yakalayacağız.”
    İsrail’in katliamları gibi konularda fikir ayrılıkları olsa da Almanya’nın Türkiye’nin Avrupa’daki en önemli ortağı olduğunu söyleyen Erdoğan, bu durumun vasfını gelecekte de muhafaza edeceğinin altını çizdi.

    “İstanbul’da 950 muhtarın katılımıyla 54. Muhtarlar Buluşması’nı gerçekleştirdik”

    Erdoğan, 19 Ekim Muhtarlar Günü vesilesiyle İstanbul’da 950 muhtarın katılımıyla 54. Muhtarlar Buluşması’nı gerçekleştirdiklerini belirterek, ”2015 yılında ilk defa bizim başlattığımız bu gelenek sayesinde şimdiye kadar 41 binden fazla muhtar kardeşimizle aynı gönül sofrasının etrafında bir araya geldik, ülkemizin meselelerini istişare ettik. Muhtar aylıklarından sigorta primlerine, silah ruhsatı harcından diğer mali ve sosyal imkanlara, belediyelerde ihdas ettiğimiz muhtarlık işleri dairesi ve müdürlüklerine kadar pek çok başlıkta muhtar kardeşlerimizin yanında olduk. Uzun yıllar Anadolu insanı gibi muhtarlarımız da ülkemizde elitist zihniyetin gadrine uğramıştı. Muhtar bile olamaz manşeti bu zihniyetin küstahlığının, nobranlığının, millete tepeden bakan kibirli, üstten tavrının sembolü olarak yıllarca hafızalara kazınmıştı. Muhtarlarımıza hak ettikleri değeri vererek bu mütekebbir anlayışı değişime zorladık. Bu vesileyle bir kez daha köylerine ve mahallelerine hizmet çabalarında tüm muhtar kardeşlerimize Allah’tan kolaylıklar diliyorum” diye konuştu.

    “Bizim dış politikamızın ana omurgası Türkiye eksenidir”

    Türkiye’nin coğrafi konumuna, hedeflerine, beşeri, tarihi ve ticari bağlarına uygun şekilde 360 derecelik bir perspektifle dış politikayı icra ettiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Batıyla ilişkilerimizi güçlendirirken doğuya sırtımızı dönmüyoruz. Başkalarının bize çizdiği istikamette değil, kendi çıkarlarımız doğrultusunda özgür irademizle adımlarımızı atıyoruz. Türkiye’nin çıkarı neredeyse oraya gidiyor, menfaati neyi gerektiriyorsa o yönde iş birliklerimizi geliştiriyoruz. Daha önce farklı vesilelerle söylemiştim. Bugün önemine binaen bir kez daha tekrarlıyorum. Bizim dış politikamızın ana omurgası Türkiye eksenidir. Türkiye’nin milli menfaatleri güvenlik hassasiyetleri, ekonomik ve ticari çıkarları her şeyin üzerindedir, en temel önceliğimizdir. Bakınız biz makas değiştirmiyoruz. Bilakis Türkiye merkezli bir anlayışla değişen küresel sistemde hak ettiğimiz yeri almaya çalışıyoruz. Çok uluslu iş birliği platformlarıyla münasebetlerimizi farklı seviyelerde ilerletme çabalarımızın arka planında işte bu bakış açısı vardır” diye konuştu.

    “Ülkemizin BRICS’le gelişen münasebetleri mevcut angajmanlarımızın alternatifi asla değildir ve olamaz”

    2018 yılında Johannesburg’da düzenlenen 10. BRICS Zirvesi’ne İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanı sıfatıyla iştirak ettiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22-24 Ekim tarihleri arasında Kazan’da düzenlenen son zirveye de Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin’in davetine icabete katıldıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin Genişletilmiş Liderler Oturumu’nda Türkiye’nin bölgesel meselelerle ilgili vicdanlı ve ilkeli duruşunu muhataplarına anlatma fırsatı bulduklarını ifade etti. Zirve marjında Rusya, Venezuela, Özbekistan, Vietnam ve Kongo liderleriyle ikili görüşmelerinin olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ayrıca zirveye katılan diğer devlet ve hükümet başkanlarıyla da bir araya geldik. BRICS platformunda yer alan ülkelerle ciddi işbirliği potansiyeline sahip olduğumuz kanaatindeyim. Sadece şu rakamlar bile BRICS’e mesafeli durulmaması gerektiğini gösteriyor. Dünya yüzölçümünün yüzde 30’unu, nüfusunun yüzde 45’ini kapsayan, küresel petrol üretiminin yüzde 40’ını, mal ihracatının yüzde 25’ini, ticaretin beşte ikisini gerçekleştiren global düzeyde ekonomik açıdan bir cazip merkezi haline dönüşen, hasılı dünyanın en büyük ilk 10 ekonomisi arasında yer alan, ülkemiz için önemli fırsatlar sunan BRICS ile ilişkilerimizi ilerletmenin her bakımdan Türkiye’nin faydasına olacağına inanıyoruz” değerlendirmesini yaptı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ülkemizin BRICS’le gelişen münasebetleri mevcut angajmanlarımızın alternatifi asla değildir ve olamaz. Türkiye tüm bu platformlarda bi NATO müttefiki ve Avrupa Birliği’ne tam üyelik müzakereleri yürüten ülke kimliğiyle yer almaktadır. Millet olarak bin yıllardır hangi mecrada ilerliyorsak, bugün ve yarın da aynı çizgide istikbal yürüyüşümüzü devam ettireceğiz” dedi.

    “Türkiye Cumhuriyeti olarak bu alçak saldırıyla verilmek istenen mesajları buluşturup çöpe attık”

    TUSAŞ’ın Kahramankazan’daki yerleşkesine yapılan terör saldırısına da değinen Erdoğan, “Tataristan’ın başkenti Kazan’a ayak bastıktan hemen sonra TUSAŞ’ın Kahramankazan’daki yerleşkesine yapılan hain terör saldırısında 5 vatan evladının şehit edildiğinin haberini aldık. Şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet, tedavileri süren yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Saldırının zamanlamasının ve seçilen hedefin tesadüf olmadığı açıktır. Bu kanlı ve kalleş terör eyleminin ülkemiz iç siyasetinde farklı bir iklimin filizlenmeye başladığı bir döneme tekabül etmesi ayrıca manidardır. Bölücü örgütün kimlerin maşası, kuklası, taşeronu olduğu son saldırıyla bir kez daha kendini göstermiştir. Kandan beslenen terör baronlarının bölgemizde kendilerine yeni efendiler, uşaklığını yapacakları yeni sahipler aradıkları anlaşılıyor” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu saldırıyla neyin amaçlandığını, nerelere sinyal verilmek istendiğini net olarak gördüğüne inanıyorum. Şunu bir defa açık açık belirtmek isterim. Türkiye Cumhuriyeti olarak bu alçak saldırıyla verilmek istenen mesajları buluşturup çöpe attık. Bizim terörden, eli kanlı canilerden, mankurtlaşmış maşalardan ve onları kullanan patronlarından alacağımız bir mesaj zaten olamaz. Bu terör eylemi çok net söylüyorum paniğin, telaşın, tükenmişliğin, çaresizliğin emaresidir. Nitekim hain saldırıya cevabımızı, bölücü örgütün Suriye ve Irak’taki inlerini başlarına geçirerek kat kat misliyle verdik. Irak ve Suriye’nin kuzeyinde terör örgütüne ait 470’in üzerinde nokta hedef alınmıştır. Aralarında sorumlu düzeyde canilerin de bulunduğu toplam 213 terörist etkisiz hale getirilmiştir” açıklamasını yaptı.

    “Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve Milli İstihbarat Teşkilatımız, şehitlerimizin kanını yerde bırakmamıştır”

    Son dönemde yaşanan terör saldırılarına karşılık olarak terör örgütüne yönelik operasyonların, mücadelenin titizlikle devam edeceğinin altını çizen Erdoğan, ”Milletimiz ve şehit ailelerimiz şundan emin olsun. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve Milli İstihbarat Teşkilatımız, şehitlerimizin kanını yerde bırakmamıştır. Emniyet ve adli birimlerimiz teröristlerin tüm bağlantılarını ortaya çıkarmak için kapsamlı soruşturma yürütmektedir. Terörü kaynağında kurutma stratejimizden geri bir adım asla atmayacağız. Teröristlere yönelik operasyonlarımızı titizlikle devam ettirirken, terörsüz Türkiye hedefimizden de kesinlikle kopmayacağız. Türkiye 40 yıldır başına musallat edilen bu beladan mutlaka kurtulacaktır. Terör sizlerin de iyi bildiği gibi yıllarca ülkemizde siyaseti yönlendirmek için bir aparat olarak kullanılmıştır. Ne zaman siyasette diyalog zemini güçlense, ne zaman toplumda kutuplaşma azalsa, ne zaman sıkılı yumruklar açılsa, terör hemen devreye girmiştir” şeklinde konuştu.

    Aynı senaryonun tekrar sahnelenmesine seyirci kalmayacaklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Terör baronları Türk siyasetini dizayn edemeyecekler. 85 milyonun arasına nifak duvarları öremeyecekler. Ülkemizi istikametinden saptıramayacaklar. Terör örgütlerini kumanda ederek, ülkemizin gündemini yönlendirme ve belirleme peşinde koşanları da aynı şekilde hüsrana uğratacağız. Yurt içinde veya dışında Türkiye’ye hainlik eden, ihanet eden ve Türkiye düşmanlarıyla birlikte hareket edenlerin akıbetleri berbat olacaktır. 15 Temmuz gecesi 252 kardeşimizi şehit eden FETÖ ihanet şebekesinin Pensilvanya’daki elebaşının ağababalarının kucağında haysiyetsizce ölümü herkese ibret olmalıdır. Kim adına olursa olsun dili dualı bu millete kurşun sıkanlar, hainlik edenler, hançerleyenler, milletin evlatlarının kanını dökenler ne bu dünyada ne de ebedi alemde iflah olmayacak, her zaman lanetle anılacaklardır. Bu vesileyle 23 Ekim’deki terör saldırıları sonrasında ülkemizde güçlü dayanışma sergileyen tüm dost ve kardeş ülkelere, tüm devlet ve hükümet başkanlarına, uluslararası kuruluşların yetkililerine kalpten teşekkür ediyorum” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin terör saldırısını kınayan ve Türkiye’ye taziye sunan açıklamasını memnuniyetle karşıladığını belirterek, ”Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin saldırıyı kınayan ve ülkemize taziye sunan açıklamasını da memnuniyetle not ettik. Ülkemizde muhalif muvafık ayırmadan siyasi partilerimizin teröre karşı tek ses, tek nefes olmasını da takdirle karşıladığımızı burada ifade ediyorum. Ancak faili apaçık ortada olan bir terör eylemini dahi kınamayanları veya failini gizleyerek kınamış gibi yapanları ise milletimize havale ediyorum” diye konuştu.

    “Ülkemizin dünyada iftihar kaynağı olan savunma sanayiindeki atılımlarımızı kararlılıkla devam ettireceğiz”

    İlki 2018 yılında düzenlenen Saha EXPO’da savunma sanayiinin gurur verici projelerini bizzat görme fırsatı bulduğunu belirten Erdoığan, “150 binden fazla ziyaretçi, 300’ün üzerinde delegasyon, 150’den fazla alıcı delegasyonu, 120’yi aşkın ülkeden üst düzey katılım, bin 400’den fazla şirket iştirakiyle Saha EXPO savunma sektöründe artık rüştünü ispatlamıştır. Ülkemizin dünyada iftihar kaynağı olan savunma sanayiindeki atılımlarımızı kararlılıkla devam ettireceğiz. Her türlü zorluğa, engele ve ambargoya rağmen yılmadan azimle çalışan savunma sektörümüzün tüm kuruluşlarına, şirketlerine, mühendisinden, işçisine, tüm kardeşlerime, ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Rabbim ayağınıza taş değdirmesin diyorum” dedi.

    “Deprem bölgesinde evine girmeyen hiçbir hak sahibi bırakmayacağız”

    Deprem bölgesinin ayağa kaldırılmasının gündemin ilk sırasındaki yerini koruduğu da ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne yaparsak yapalım, bir elimiz ve gözümüz daima 6 Şubat depremlerinin etkilediği 11 ilimizdedir” ifadelerini kullandı. Deprem bölgelerindeki konut projeleri hakkında da bilgi veren Erdoğan, ”Şu ana kadar 350 bin 430 konut ve iş yerinin ihalesini gerçekleştirdik. Bunlardan 18 bin 404’ü Hatay’da olmak üzere 101 bin 254’ünü teslim ettik. Cumartesi günü 11 ilimizde toplam 29 bin 311 yuvamızın da kuralarını çekerek vatandaşlarımıza teslim ettik. Böylece kurası çekilen konut kayıt 130 bin 560’a ulaştı. Bu yılın sonuna kadar 201 bin 688 ev ve iş yerini daha teslim edeceğiz. 2025 yılı sonunda 452 bin 958 konut, iş yeri ve ahırı teslim etmiş olacağız. Deprem bölgesinde evine girmeyen hiçbir hak sahibi bırakmayacağız. Hatay’da deprem konutlarının teslim töreninin yanı sıra İskenderun-Antakya otoyolunun da temel atmasını gerçekleştirdik. Otoyolumuz İskenderun’da başlayacak. Proje sayesinde zamandan 3 milyar lira, akaryakıttan 400 milyon lira olmak üzere yıllık toplam 3,4 milyar liralık tasarruf sağlayacağız. Yatırım tutarı 32,4 milyar lira olan İskenderun-Antakya otoyolunun şimdiden Hatay halkına ve bölgeye hayırlı olmasını diliyorum. Anahtarlarını teslim ettiğimiz konuklarımızın da afetzedelerimize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin 81 vilayetinde hizmet vermeye devam edeceklerini söyledi. Kültür Yolu Festivali dolayısıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı’nı tebrik eden Erdoğan, bu yıl 16 şehirde gerçekleştirilen festivalin gelecek yıl 20 şehirde düzenlenmesinin planladığını ifade etti. Festivalde yer alan sanatçı ve zanaatçılara başarı dileyen Erdoğan, ayrıca Oruç Reis sismik araştırma gemisinin 5 Ekim’de İstanbul Boğazı’ndan uğurlandıktan sonra görev yeri olan Somali’ye ulaştığını duyurdu. Oruç Reis’in 6 ay boyunca 5 bin 750 kilometrekarelik alanda üç boyutlu sismik arama yapacağını belirten Erdoğan, bu çalışmalar sonucunda müjdeli haberler alacaklarına inandığını ifade etti.

  • Erdoğan: İsrail tehlikesi ülkemize yaklaşıyor

    Erdoğan: İsrail tehlikesi ülkemize yaklaşıyor

    Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezinde düzenlenen “Filistin’in Geleceği Konferansı”nda konuştu. Erdoğan, İsrail’in vahşi saldırıları sonucunda Gazze’nin, benzerlerine sadece İkinci Dünya Savaşı sırasında tanık olunan 2 milyon insanın toplandığı bir temerküz kampına dönüştüğünü ifade etti.
    İsrail’in yıldırma politikasıyla sürekli kuzeyden güneye, güneyden kuzeye sürüklenen Gazzelilerin büyük bir insani trajedi yaşadığını belirten Erdoğan, yaklaşan kış mevsimiyle birlikte bu trajedinin daha da derinleşeceğin açık olduğunu kaydetti.

    “Filistinli mültecileri ayakta tutan Yardım Ajansı UNRWA’ya desteğin artırılması fevkalade önemlidir”

    Gazze’ye, kış mevsiminden önce daha fazla insani yardım ulaştırılması noktasında uluslararası toplumun ve İslam dünyasının daha fazla gayret sarf etmesinin gerektiğini dile getiren Erdoğan, “Yine bu süreçte, Filistinli mültecileri ayakta tutan Yardım Ajansı UNRWA’ya desteğin artırılması fevkalade önemlidir” dedi.

    “Kendi personelinin hakkını korumayan bir Birleşmiş Milletler, başkalarının hakkını nasıl savunacak?”

    İsrail’in, Lübnan Geçici Görev Gücü’ne saldırmasıyla başta Güvenlik Konseyi olmak üzere Birleşmiş Milletlere alenen meydan okuduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu hoyratlıklara şimdiye kadar daimî üyelerden net bir tepki gelmemesi, en az saldırılar kadar vahim bir durumdur. Soruyorum; kendi personelinin hakkını korumayan bir Birleşmiş Milletler, başkalarının hakkını nasıl savunacak? Kafasında UN yazılı mavi kaskı olan askere uzanan elleri kıramayan Birleşmiş Milletler; Gazzelilere, Lübnanlılara uzanan kirli elleri nasıl engelleyecek? Her gün itibar kaybeden Birleşmiş Milletleri, içine düştüğü bu utanç girdabından kim çekip alacak? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, bölgemizin kan deryasına dönmesini, Gazzeli sivillerin diri diri yakılmasını daha ne kadar seyredecek? İslam dünyası bu barbarlığın önüne geçmek için ne zaman adım atacak? Son Birleşmiş Milletler hitabımda Genel Kurulun 1950 tarihli barış için birlik kararında olduğu gibi kuvvet kullanma tavsiyesinde bulunma yetkisi bu süreçte mutlaka değerlendirilmelidir. İsrail yönetimi, Gazze ve Lübnan’da uyguladığı vahşetle sadece on binlerce masumu değil, dünyanın son bir asırda inşa ettiği tüm yapıları, kuralları ve değerleri de katletmektedir. Gazze ve Lübnan’da ölen sadece çocuklar, sadece kadınlar, yaşlılar ve siviller değil, insanlığın vicdanıdır, binlerce yıllık ortak birikimidir” ifadelerini kullandı.

    “Filistin halkının derdini kendi derdi olarak gören bir milletiz”

    Bu soykırım karşısında Türkiye’nin ilk günden itibaren itirazlarını ve ikazlarını en yüksek seviyede dile getiren ülke olduğunun altını çizen Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
    “Biz, Filistin sevindiğinde sevinen, üzüldüğünde üzülen; Filistin halkının derdini kendi derdi olarak gören bir milletiz. Tarih boyunca ne zaman Filistin’de bir kan aksa, bir gözyaşı dökülse acısı bizim de yüreğimizi dağlamıştır. Kimseyi ayırmadan zalimlerin karşısında, mazlumların yanında güçlü bir duruş sergiledik. Zulme sessiz kalanlardan olmadık. Zulme rıza gösterenlerden olmadık. ‘Adam aldırma da geç’ diyenlerden asla ve asla olmadık. Tüm imkanlarımızla Filistinli kardeşlerimizin yanında olduk. Tarihimizden, inancımızdan, insanlığımızdan kaynaklanan görevlerimizi layıkıyla yerine getirmeye çalıştık. Filistinli kardeşlerimize yönelik insani yardım faaliyetlerimizi aralıksız sürdürüyoruz.”

    “Savaş ve soykırım suçlularının hesap vermesi için atılan her türlü adıma samimi destek sağlıyoruz”

    Erdoğan, Türkiye’nin Gazze’de yaşanan katliama en güçlü tepkiyi gösteren ve İsrail’e karşı somut tedbirler alan tek devlet olduğuna vurgu yaparak, “Önce 54 kalemde, ardından da bütün kalemlerde İsrail’le ticari ilişkileri durdurduk. Yaklaşık 9,5 milyar dolarlık ticaret hacminden sarfınazar ettik. Mısır makamlarının da destekleriyle Gazzeli kardeşlerimize gönderdiğimiz insani yardımların toplam miktarı 84 bin tonu aştı. Bu yardım miktarıyla Türkiye, Gazze’ye en fazla yardım ulaştıran ülke konumundadır. Uluslararası tüm platformlarda Filistin halkının sesi, nefesi, savunucusu olan hükümet, yine biziz. Yabancı liderlerle yaptığımız görüşmelerin vazgeçilmez gündem maddesi, Filistin Devleti’nin tanınması ve Gazze’de katliamların engellenmesidir. Savaş ve soykırım suçlularının hesap vermesi için atılan her türlü adıma samimi destek sağlıyoruz” diye konuştu.

    Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından Uluslararası Adalet Divanında açılan Soykırım Davası’na müdahillik başvurusunun 7 Ağustos’ta yapıldığını hatırlatan Erdoğan, STK’lerin Filistin konusunda mahkemeye dosya ve delil sunmaya devam ettiğini ve soykırımcı canilerin uluslararası hukuka hesap vermesi için ellerinden geleni yaptıklarını ve yapacaklarını sözlerine ekledi.
    Türk milletinin boykot ve protesto gösterileriyle katliama olan tepkisini ortaya koyduğunu aktaran Erdoğan, tüm imkansızlıklara rağmen vatan topraklarını savunan Filistin halkının yanında sapasağlam durduklarını dile getirdi.

    “Filistin halkının özgürlük mücadelesine tüm imkanlarımızla sahip çıkacağız”

    Yılbaşında 114 ülke ve 448 siyasi partiye mektup göndermek suretiyle AK Parti olarak Filistin’de işlenen katliama dikkat çektiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bunun dışında gençlik ve kadın kollarımız, Filistin halkıyla dayanışmamızı sergileyen çok önemli faaliyetler gerçekleştirdiler. Gazze ve işgal edilmiş diğer Filistin topraklarında yapılan zulümleri daima milletimizin gündeminde tutmayı başardık. Aynı şekilde Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı hedef alan tacizler karşısında da çok kararlı bir duruş sergiledik. Ateşkes görüşmelerine destekten kanser hastası ve yaralıların ülkemize getirilmesine kadar geniş bir alanda faaliyetler yürüttük. İnşallah bundan sonra da kimseden çekinmeden, tehditler karşısında geri adım atmadan Filistin davasına, Filistin halkının özgürlük mücadelesine tüm imkanlarımızla sahip çıkacağız” ifadelerine yer verdi.

    “Allah’ın izniyle, bu süreç 1967 sınırları temelinde özgür bir Filistin Devleti’nin kurulmasıyla neticelenecektir”

    Erdoğan, 1967 sınırları temelinde başkenti Doğu Kudüs olan, bağımsız, egemen ve coğrafi bütünlüğü haiz bir Filistin Devleti kuruluncaya dek yılmadan, yorulmadan mücadeleyi devam ettireceklerinin altını çizerek, “Türkiye, Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerinin yanındadır. Zafer, inşallah Gazze ve Lübnan’da inananların olacaktır. Büyük acılar yaşansa da, Allah’ın izniyle bu süreç 1967 sınırları temelinde özgür bir Filistin Devleti’nin kurulmasıyla neticelenecektir. Hiç endişeniz olmasın; bir gün gelecek, bu gözyaşı, bu acı son bulacak. Gazzeli anneler çocuklarının kefenini değil, inşallah çeyizini hazırlayacak. Gazze’de, Batı Şeria’da, işgal edilmiş tüm Filistin topraklarında çocuklar özgürce koşacak, korkusuzca oynayacak, gökyüzüne baktıklarında savaş uçaklarını değil; güneşi, ayı, parıldayan yıldızları görecek. Buna biz tüm kalbimizle inanıyoruz. Gördüklerimiz karşısında yeise kapılmıyor, karamsarlığa düşmüyor, Alemlerin Rabbi olan

    Allah’tan ümidimizi asla kesmiyoruz” dedi.

    Öte yandan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına Filistinli şair Mahmut Derviş’in şu dizesiyle son verdi:
    “Bir Filistin vardı, Bir Filistin gene var. Zalimler ölüm kusan silahlarıyla yok etmeye çalışsa da bir Filistin hep var olacak. Vatanı, toprağı ve inancı uğruna direnen Filistin, tüm insanlığın iftihar kaynağı olacak.”

  • Onlarca suç kaydı olan şüpheliler tutuklu yargılanacak

    Onlarca suç kaydı olan şüpheliler tutuklu yargılanacak

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu.

    Son dönemde artan şiddet ve cinayet olaylarına ilişkin tepki gösteren Erdoğan, Ceza İnfaz Hükümleri’nde değişikliğe gideceğini açıkladı.

    “İnsanlarımızın hayatını güvenle hissedebilmesini sağlamak için ne gerekiyorsa yapacağız.” diye konuşan Erdoğan, “Belirli suçlarda infaz hükümlerinin, alınan cezanın yüzde 10’u cezaevinde geçirildikten sonra işlemeye başlaması sağlanacaktır. Mesela 5 suç kaydı olan birinin, diğer davalarının bitip sabıka kaydına işlenmesi beklenmeden tutuklu yargılanmasının önü açılacak. Tutukluluk süresi, kişinin işlediği suçlar ve alacağı cezalarla orantılı belirlenecek.” dedi.

    Kadın cinayetlerine sert tepki gösteren Erdoğan, İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.

    “2023 yılında yapılan bir düzenleme ile boşanmış eşe karşı işlene şiddetin cezası artırıldı. Bu düzenleme İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmemizden sonra yapılmıştır.” diye konuşan Erdoğan, “İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmemizin kadın hakları ve kadına yönelik şiddetle mücadelede en ufak bi menfi etkisi olmamıştır. Türkiye’de kadına yönelik şiddetin çelikten kalkanı söz konusu sözleşme değil, 6284 sayılı kanundur.” ifadelerini kullandı.

    Erdoğan’ın açıklamaları şöyle:

    6-8 EKİM OLAYLARI

    Dün 6-8 olaylarının 10. yıl dönümüydü.

    Kobani bahanesiyle kışkırtılan bu menfur olaylarda 2 emniyet görevlimiz şehit oldu. 35 kişi hayatını kaybetti. 435’i sivil, 326’sı güvenlik görevlisi 761 insanımız da yaralandı. Bugün malum çevreler tarafından hala demokratik bir eylem gibi lanse edilen olaylar sonucunda çok sayıda ev, iş yeri, okul, Kur’an kursu, kütüphane, kültür merkezi, müze ve yurt binası zarar gördü.

    Yasin Börü ve arkadaşlarına yapılan caniliği 100 yıl geçse de unutamayız. 6-8 Ekim olaylarında rolü olanlar mahkemeler önünde işledikleri suçların hesabını vermiş, hakettikleri cezalara çarptırılmıştır.

    SİYASETTE NORMALLEŞME GÖRÜNTÜLERİ

    Bir elinde silah tutatak siyaset yapılmaz. Şiddeti hak arama yolu görerek siyaset yapılmaz. Şiddetle arasına mesafe koyan anlayışa yer vardır. Sırtını dağa yaslayan terör siyasetine yer yoktur.

    Biz yeni yasama yılında siyasette farklı bir üslup görmek istiyoruz. Milletin faydasına olacak her konuda diyalogdan kaçınmayız. MHP Genel Başkanı Bahçeli’nin açıklamalarını takdirle karşılıyor, çok kıymetli buluyoruz.

    Bölgemizin içinde bulunduğu atmosferi düşünerek daha fazla konuşmaya, uzlaşıya, diyalog zeminini genişletmeye ihtiyacımızın olduğu kanaatindeyiz.

    İSRAİL’İN GAZZE-LÜBNAN’A SALDIRILARI

    7 Ekim’de İsrail’in Gazze’ye başlattığı saldırıları geride bıraktık. 50 bin kardeşimiz şehit edildi.

    Dün kapalı oturumda iki bakanımız bilgi verdi. Toplantı sonrası CHP Genel Başkanı’nın yaptığı açıklamaları esefle karşıladık. Ucuz polemik peşinde konuşuyor. Açıkçası Sayın Özel’den daha olgun bir tavır beklerdik. Daha düne kadar PYD ile ilgili çok iyimser cümleler kuranlara bazı gerçekleri anlatamayacağımızın bilincindeyiz.

    Çevremiz ateş çemberinden geçiyor. Nihai hedefin neresi olduğunu görüyoruz. Güvenliğimizden taviz vermeyiz. Bölgemiz ve topraklarımız üzerinde ameliyat yapılmasına müsade etmeyeceğiz. Türkiye, yayılmacı heveslerin vatan topraklarına dikilen kem gözlerin kabaran işgalci niyetleri kursakta bırakacak kudrete ziyadesiyle sahiptir. Vadedilmiş topraklar hezeyanının sonu hüsrandır.

    “SİYONİST TERÖR ÖRGÜTÜDÜR”

    İsrail bir siyonist terör örgütüdür. Gazze’de son 100 yılın en büyük soykırımını yaptı. Tarih, İsrail’i affetmeyecek. Gazze kasabı siyonist Netanyahu’nun ABD Kongresi’nde ayakta alkışlayanları tarih affetmeyecektir. Tarihin doğru tarafında olan ülkeler de oldu. Onlarla her zaman beraber olacağız. İnsanlık cephesinde yer alan tüm halkları yürekten tebrik diyorum.

    Filistin halkının soykırım şebekesi karşısında Müslümanların izzetini de savunduğunu çok iyi biliyoruz. Hamas Filistin’in Kuva-yi Milliyesi’dir. Herkes için barış herkes için özür Filistin diyoruz. Tek başımıza kalsak dahi asil duruşumuzu asla bozmayacağız. Zalimler karşısında susmayacağız. Filistinli, Lübnanlı kardeşlerimize dayanışma mesajlarımızı gönderiyor, her zaman yanlarında olacağımızı hatırlatmak istiyorum. İnsani yardımlarımızı daha da artıracağız.

    YENİ EKONOMİ PROGRAMI

    22 yıldır hizmet mücadelesi veriyoruz. Ülkemizde ekonomiyi, demokrasiyi, kardeşliği büyütmek için canla başta mücadele ediyoruz. Ekonomiyi ve kardeşliği büyütmek için canla başla çalışıyoruz. Yeni ekonomi programıyla önemli mesafe aldık.

    “TIKANIKLIK VARSA NEŞTERİ VURACAĞIZ”

    Bazı müessir olaylar milletimizi kendini güvende hissetme ve adaletin tecellisi konusunda tereddüte düşmesine sebebiyet vermiştir.

    Son dönemde ardı ardına gelen polis memurumuzun şehit edilmesinden ve genç kızlarımızın vahşice katledilmesine kadar bir dizi hadise milletimizin haklı bir tepkisine yol açmıştır. Onlarca suç kaydı olan kriminal tiplerin ortalıkta dolaşması herkes gibi bizi de rahatsız ediyor. Bazı önemli adımlar atma kararı aldık. İnsanlarımızın hayatını güvenle hissedebilmesini sağlamak için ne gerekiyorsa yapacağız. Emniyet teşkilatımız işçinde bir zafiyet varsa neşteri vurup gidereceğiz. Adalet sistemimizde yanlışlık varsa tıkanıklık varsa neşteri vurup onu da çöüzme kovuşturacağız. Sosyal medyada suçu teşvik etmede gerekli müdahalede bulanacağız.

    Çok sayıda suç kaydı olan kişilerin yargılama safhasında görülebilmesini sağlayacağız.

    Bunlarda ilki kurumsal düzenleme. İkincisi seri suç işleyenlerin tutuklanabilmesi uygulamasının kolaylaştırılmasına yöneliktir.

    Belirli suçlarda infaz hükümlerinin, alınan cezanın yüzde 10’u cezaevinde geçirildikten sonra işlemeye başlaması sağlanacaktır. Mesela 5 suç kaydı olan birinin, diğer davalarının bitip sabıka kaydına işlenmesi beklenmeden tutuklu yargılanmasının önü açılacak. Tutukluluk süresi, kişinin işlediği suçlar ve alacağı cezalarla orantılı belirlenecek. Bu husus toplum vicdanını yaralayan belirli suçlar için geçerli olacak. Kanunların suçlu lehine işlemesi çarpıklığını düzeltecek ilk adım kurumsal düzenleme, 2’si seri suç işleyenlerin tutuklanmasının kolaylaştırılmasına yönelik. Cezasızlık algısını ortadan kaldırmak, toplumun güvenlik ve adalet konusundaki kaygılarını süratle gidermek boynumuzun borcudur.

    “KADIN HAKLARI KONUSUNDA BİZE DERS VERECEK YOKTUR”

    Toplumda adalet duygusu güçlenecek. Adaleti tesis etme boynumuzun borcudur, nerede sorun varsa düzelteceğiz.

    Kadın hakları konusunda bize ders verecek hiçbir muhalafet partisi yoktur. Kadının statüsünü güçlendirmede elimize su dökecek hiçbir parti yoktur. Ülkemize çağ atlatan kadro yine biziz.

    Son dönemde medya organlarımız, özellikle reyting kaygısı ile basın ilkelerini umursamayan, son derece sorunlu bir yayın politikası izlemeye başladı. Habercilik adına üzülerek söylüyorum mağdurlar tekrar mağdur ediliyor. Bunu kabul etmemiz söz konusu olamaz. Basınımız elbette özgür olmalıdır. Ama bu toplumsal olaylarda sorumlu yayıncılık yapmaya engel değildir.

    CHP LİDERİNE SERT TEPKİ

    Sayın Özel, kadınlar arasında ayrımcılık görmek istiyorsa önce kendi tarihini okusun. Kendi tarihiyle bir yüzleşsin sonra yüreği yetiyorsa çıkıp AK Parti’yi eleştirmeye kalksın. Kadına şiddetin en temel nedeni alkol bağımlılığıdır.

    Kadına yönelik şiddetle mücadeleye katkı sunmak istiyorsan rakı reklamı yapmaktan vazgeç.

    İSTANBUL SÖZLEŞMESİ

    2023 yılında yapılan bir düzenleme ile boşanmış eşe karşı işlenen şiddetin cezası artırıldı. Bu düzenleme İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmemizden sonra yapılmıştır.

    İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmemizin, kadın hakları ve kadınlara yönelik şiddetle mücadeleye en ufak bir menfi etkisi olmamıştır. Türkiye’de kadına yönelik şiddetin çelikten kalkanı, içerisinde sıkıntılı ifadeler bulunan söz konusu sözleşme değil, 6284 sayılı kanundur. Bu konuda yürütülen propagandanın en küçük bir temeli, en küçük bir dayanağı ve haklılık tarafı yoktur.

    Şiddetsiz bir Türkiye için devletimizin tüm kurumları koordinasyon içinde çalışmayı sürdürecektir. Şiddete sıfır tolerans ilkesiyle çalışmamıza devam edeceğiz. Kadınlarımızdan gönüllerini ferah tutmalarını istiyorum. çelikten kalkanı söz konusu sözleşme değil, 6284 sayılı kanundur.

  • MGK Bildirisi: “Türkiye Lübnan halkının yanındadır”

    MGK Bildirisi: “Türkiye Lübnan halkının yanındadır”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirilen Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Toplantısı yaklaşık 3 buçuk saat sürdü. MGK Toplantısının ardından İletişim Başkanlığı tarafından MGK Bildirisi yayımlandı.

    Bildiride, PKK/KCK-PYD/YPG, FETÖ ve DEAŞ terör örgütleri başta olmak üzere milli birlik ve beraberlik ile bekaya yönelik her türlü tehdit ve tehlikeye karşı yurt içinde ve yurt dışında azim, kararlılık ve başarıyla gerçekleştirilen operasyonlar ile son dönemde meydana gelen uluslararası gelişmeler hakkında kurula bilgi sunulduğu ifade edildi. Suriye topraklarında yuvalanan terör örgütlerinin etkisiz kılınmasına yönelik faaliyetlerin aralıksız bir şekilde sürdürüleceği ve milli güvenliğe halel getirebilecek herhangi bir plana veya oldubitti girişimine müsaade edilmeyeceği vurgulanan bildiride, ülkedeki ihtilafın, bölge ile Suriye halkının menfaati ve beklentileri istikametinde çözüme kavuşturulmasına yönelik gayretlerin artırılacağı belirtildi.

    Irak ile başta PKK/KCK-PYD/YPG olmak üzere ülkeler için müşterek tehdit oluşturan terör örgütleriyle mücadelede iş birliğini ilerletme konusundaki kararlılığın teyit edildiği ifade edilen bildiride, “Kardeş Irak halkının güvenliğine, huzuruna ve refahına atfettiğimiz önemin altı bir kez daha çizilmiştir” ifadelerine yer verildi.

    “İsrail’in insanlık dışı saldırıları karşısında, Türkiye’nin milleti ve devleti ile kardeş Lübnan halkının ve hükümetinin yanında olacağı teyit edilmiştir”

    Filistin halkının bir yıldır tüm dünyanın gözleri önünde maruz kaldığı soykırımın durdurulması ve Filistin’de kalıcı ateşkes ve barışın gecikmeksizin sağlanması yönündeki Türkiye’nin kararlı çabalarının yanı sıra uluslararası gayretlerin de artırılarak sürdürülmesi gerektiği kaydedilen bildiride şu ifadelere yer verildi:
    “İsrail’in çatışmaları Orta Doğu’ya yayma hedefiyle Filistin topraklarının ötesine yönlendirdiği saldırıların engellenmesi hususunda, başta birleşmiş milletler güvenlik konseyi olmak üzere mesuliyet mevkiinde bulunan aktörlere bir an evvel harekete geçme çağrısında bulunulmuştur. İsrail’in insanlık dışı saldırıları karşısında, Türkiye’nin milleti ve devleti ile kardeş Lübnan halkının ve hükümetinin yanında olacağı teyit edilmiştir. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ni istenmeyen kişi ilan ederek ülkeye girişini yasaklaması, İsrail’in hukuk tanımazlığının son örneği olarak kınanmıştır.”

    Bildiride ayrıca, Türkiye’nin, Akdeniz ve Ege Denizi’nde kalıcı istikrar ve huzurun tesisi marifetiyle iş birliği zeminleri geliştirilmesine yönelik samimi yaklaşım ve gayretlerinin suistimaline izin vermeyeceği belirtilirken aklıselimle hareket edilmesinin en doğru tercih olduğu vurgulandı.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Kırım mesajı

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Kırım mesajı

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “4’üncü Kırım Platformu Liderler Zirvesi”ne video mesaj gönderdi.

    Kırım’ın ilhakı yaşanan acıları daha da derinleştirdi

    Katılımcılara hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy ve saygıdeğer devlet ve hükümet başkanları, değerli Kırım Tatar Türkü soydaşlarımız. Sizleri en kalbi duygularımla, saygıyla selamlıyorum. Kırım Platformu’nun 4’üncü Liderler Zirvesi’nde sizlere video mesaj yolu ulaşmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Başta Sayın Zelenskiy ve Kırım Tatarları’nın milli lideri Sayın Mustafa Kırımoğlu olmak üzere bu müstesna zirvenin düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bu seneki zirve, Kırım Tatar halkının sürgününün 80’inci yıl dönümüne denk geliyor. Ana vatanlarından zorla çıkarılan Kırım Tatar Türkü soydaşlarımızın maruz kaldıkları trajedinin acısı 80 yıldır dinmemiş, yaraları kapanmamıştır” dedi.

    Türkiye’nin ilk günden beri karşı çıktığı ve tanımadığı Kırım’ın ilhakının yaşanan acıları daha da derinleştirdiğini belirten Erdoğan, “Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve bağımsızlığına verdiğimiz destek bakidir. Kırım’ın Ukrayna’ya iadesi uluslararası hukukun bir gereğidir. Kırım’ın yerli halklarından olan Kırım Tatar Türkü soydaşlarımızın güvenliğinin ve esenliğinin temini de dış politikamızın öncelikleri arasında yer alıyor. Ukrayna hükümetinin Kırım Tatar Türklerinin haklarının güçlendirilmesi için öncülük ettiği hukuki düzenlemelerden duyduğu memnuniyeti bir kez daha ifade etmek istiyorum. Önümüzdeki dönemde Kırım Tatar Türklerinin haklarının pekiştirilmesi yönünde ilave adımların atılmaya devam edeceğine inanıyorum” değerlendirmesinde bulundu.

    “Savaşın sona erdirilmesi samimi temennimiz”

    Kırım Tatar Türklerinin kendi ana vatanlarında hür olarak güvenli ve huzurlu bir hayat sürdürme hakkına sahip olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kırım Tatar Milli Meclisi Başkan Yardımcısı Neriman Celal’in yaklaşık 3 yıllık esaretin ardından Haziran ayında serbest bırakılması mutluluk vericidir. Hasan ve Aziz Ahmedov kardeşler dahil tüm Kırım Tatar soydaşlarımızın bir an evvel özgürlüklerine kavuşmalarını bekliyoruz. Savaşın, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü, egemenliği ve bağımsızlığı temelinde adil ve kalıcı bir barışla sona erdirilmesi samimi temennimizdir. Platform bünyesinde yürüttüğümüz çalışmaların Kırım’da, Ukrayna’da ve bölgemizde barışın sağlanmasına yönelik uluslararası çabalara katkı sağlamasını temenni ediyorum. Sürgün edilişlerinin 80’inci yıl dönümünde ebediyete irtihal eden Kırım Tatar Türkü soydaşlarımızın aziz hatıralarını bir kez daha hürmetle yâd ediyorum” ifadelerini kullandı.

  • Erdoğan: “Özgür Özel’in millete özür borcu var”

    Erdoğan: “Özgür Özel’in millete özür borcu var”

    Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Merkezinde düzenlenen AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısında konuştu.

    Erdoğan, 81 vilayet, 922 ilçe her birinde, beldelerden en ücra köylere kadar vatan topraklarının her karışında AK Parti sancağını gururla dalgalandıran tüm dava arkadaşlarıyla iftihar ettiğini söyledi. Erdoğan, yapacakları istişarelerin ülke, millet ve şehirler için hayırlara vesile olmasını temenni etti. AK Partinin 23’üncü yaşını 14 Ağustos’ta muhteşem coşkuyla kutladıklarını hatırlatan Erdoğan, Öncelikle ‘kökü mazide gözü atide’ bir dava hareketi olan AK Parti’nin bayrağını, şanla, şerefle taşımış ve taşıyan her bir yol arkadaşıma bugün bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Ahirete irtihal etmiş tüm kardeşlerimizi rahmetle, minnetle yad ediyorum. Millete hizmet mücadelesinin emektarlarını hiçbir zaman unutmayacak, partimize ve ülkemize katkılarını daima şükranla hatırlayacağız.

    Bundan 23 sene önce hangi heyecanla yola revan olduysak, bugün de aynı sevdayla aziz milletimize hizmet ediyoruz. Hiçbir ayrım yapmadan 85 milyonun hizmetkarıyız. Kimseyi ötekileştirmeden her bir vatandaşımızı samimiyetle kucaklıyoruz. Tam 23 yıldır ‘ayrımız-gayrımız yok; biz beraberiz, kardeşiz’ diyoruz. 23 yıl boyunca nelerle karşılaştığımızı, nelerle uğraştığımızı sizler çok çok iyi biliyorsunuz. Bugüne kadar nice operasyonların, vesayet teşebbüslerinin hedefi olduk. Terör eylemlerinden darbeye, sokak olaylarından medya kampanyalarına kadar nice badirelerle karşılaştık. Partimizin içine nifak tohumları ekilmek istendi. Bizi çalıştırmamak, bizi yavaşlatmak için önümüze nice engeller konuldu. İçeriden, dışarıdan, ulusal ve uluslararası basından, kendini ülkenin sahibi gören elitlerden, yıllardır milletin kaynakları üzerinden büyüyen belli sermaye çevrelerinden, istihbarat örgütlerinden nice saldırılar geldi. Milletimizi birbirine düşürmek, sokaklarımızı karıştırmak, böylece vesayete uygun ortam hazırlamak için her yolu denediler, her oyuna başvurdular” diye konuştu.

    “Bir avuç seçkinin, kendini halktan üstün gören bir avuç kibir abidesinin millete efendilik taslamasına izin vermedik.”

    23 yıl içindeki tüm bu saldırılara göğsümüzü siper ettiklerini; içeriden veya dışarıdan gelen tüm bu saldırıları püskürttüklerini; milletin yardımıyla kurulan tuzakları sahiplerinin başlarına geçirdiklerini vurgulayan Erdoğan, “Bir avuç seçkinin, kendini halktan üstün gören bir avuç kibir abidesinin millete efendilik taslamasına izin vermedik. Sıkıntılarla karşılaştık, ama en zor günlerimizde dahi yeise, ümitsizliğe, karamsarlığa kapılmadık.

    ‘İman varsa imkân da vardır’ dedik. Her zaman ‘Allah bize yeter, millet bize yeter’ dedik. Sırtımızı önce Hakk’a, sonra halka dayadık ve hak bildiğimiz yolda bugüne kadar alnımız ak başımız dik bir şekilde yürüdük.

    Üstadın o veciz ifadesiyle ‘Akrebin kıskacında yoğrularak’ bugünlere geldik” ifadelerini kullandı.

    “Ekonomide, ihracatta, sağlıkta, ulaşımda, savunma sanayiinde ve diğer alanlarda ülkemizi 23 sene öncesiyle kıyas dahi edilemeyecek seviyelere biz taşıdık. “

    23 yılda Türkiye’ye tarihinin en büyük kalkınma ve demokrasi atılımlarını yaşatan AK Partidir, AK kadrolar olduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Ekonomide, ihracatta, sağlıkta, ulaşımda, savunma sanayiinde ve diğer alanlarda ülkemizi 23 sene öncesiyle kıyas dahi edilemeyecek seviyelere biz taşıdık. 81 ilimizin tamamında eserlerimiz var. Her ilçemizde milletimizin ‘Allah yapandan razı olsun’ dediği nice yatırımlarımız var. Her köyde, her mahallede, 783 bin kilometrekarelik vatan toprağının her karışında insanımızın hayatına dokunan sayısız hizmetlerimiz var. Ne diyor şair; ‘Bu sevda mayası birliğimizin bu sevda kaynağı dirliğimizin ay yıldız altında milletimizin Türkiye’si yurdu, sılası vardır. Hak bildiği yoldan dönmez bu sevda bayraktır göklerden inmez bu sevda kıyamete kadar dinmez bu sevda gönülden gönüle dolası vardır’ Evet, 23 yıllık bu sevda sizin, bizim, hepimizin sevdasıdır. Bu sevda, 85 milyonu kucaklayan engin bir sevdadır. Bu sevda, büyük ve güçlü Türkiye sevdasıdır. Bu sevda, Türkiye Yüzyılını inşa etme sevdasıdır. Rabbime, bizleri bu sevdaya meftun eylediği için sonsuz hamd ediyorum. Daha nice seneler boyunca kutlu bir emanet gibi bu sevdayı yüreğimizde taşımaya devam edeceğiz. AK Parti olarak, Cumhur İttifakı olarak, tam bir kenetlenme içinde, tam bir dayanışma içinde aydınlık yarınlara beraber yürüyeceğiz. Sizlerin şahsında tüm arkadaşlarıma, teşkilatımın her bir mensubuna, bu sevdaya gönül verdikleri için en kalbi teşekkürlerimi sunuyorum” şeklinde konuştu.
    Erdoğan, bu ülkeyle, bu milletle kader ortaklığı yapmış ‘Türkiye sevdalısı’ bir kadro olduklarını vurguladı.

    “Çıkıp göğüslerini gere gere ‘işte bizim eserimiz’ diye millete gösterebilecekleri tek bir hizmetleri yok.”

    23 yıldır olduğu gibi bugün de ülkeye hizmet etmenin, eser üretmenin, milletin yükünü hafifletmenin derdinde olduklarını ifade eden Erdoğan, “Vatandaşımızın çektiği hiçbir sıkıntıya gözlerimizi kapatmıyoruz. İşçimizin, emeklimizin, çiftçimizin hayat pahalılığı sebebiyle karşılaştığı zorlukların tamamının farkındayız. Milletin derdi, bizim derdimizdir. Milletimizin sıkıntısı, bizim sıkıntımızdır. Milletimizin her şikayetinin, her serzenişinin başımızın üstünde yeri vardır. Muhalefetin içler acısı durumunu sizler de görüyorsunuz. Yönettikleri şehirlerde çevre yağması almış başını gidiyor İzmir Körfezinde kirlilik sebebiyle balıklar nefes alamıyor Kayırmacılık skandallarına her gün bir yenisi ekleniyor İş bilmezlikleri artık kendi tabanlarının bile sabrını taşırıyor. Ama bunlar ‘daha ortada fol yok, yumurta yokken’ koltuk kavgası veriyor. Çıkıp göğüslerini gere gere ‘işte bizim eserimiz’ diye millete gösterebilecekleri tek bir hizmetleri yok. Liyakat, dürüstlük, tutarlılık, halka verdikleri sözün arkasında durma gibi erdemler, siyasi lügatlerinde zaten yer almıyor. Peki bunun yerine ne var? Kavga var, didişme var, ayak oyunu var; mebzul miktarda kumpas var. Kendi çıkarları, kendi siyasi kariyerleri dışında hiçbir şey düşünmüyorlar, hiçbir şeyle de ilgilenmiyorlar” ifadelerine yer verdi.

    Muhalefete tepki gösteren Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şu şekilde sürdürdü:

    “‘Değiştik’ dediler, ‘normalleştik’ dediler, ‘eski alışkanlıklarımızı terk ettik’ dediler, ‘helalleştik’ dediler; ama millete ve 28 milyonun iradesine hakaret eden bir şahsı 30 Ağustos’ta İzmir’de onur konuğu olarak baş köşeye oturttular. Gazi Mustafa Kemal’in kurucusu olduğu partiyi; ‘cumhura hakaret edenleri himaye partisine’ dönüştürdüler. Ya, insanda biraz mahcubiyet duygusu olur. İnsanda biraz millete ve milletin iradesine saygı olur. İnsanda biraz hakaret ile düşünceyi ayıracak kadar feraset olur. Hem geçmişte olduğu gibi hakareti taltif edeceksiniz; hem de değişimden bahsedeceksiniz. Kimse kusura bakmasın ama bunun adı mürailiktir, tutarsızlıktır; Tek Parti CHP’si kodlarına geri dönmektir. Şunu çok net söylemek isterim: Bunu ne bize, ne de millete yutturabilirsiniz. Millet ne dediğinize değil, ne yaptığınıza bakar. Milletimiz iradesine dil uzatanı da, hakareti himaye edeni de affetmez. Sadece partimize, sadece Cumhur İttifakına oy verenleri değil, milletin ezici çoğunluğunu rencide eden o fotoğraf, Türk siyasetine yakışmamıştır. O fotoğraf, Türk demokrasisine hiç ama hiç yakışmamıştır. O fotoğraf, siyaset kurumunun itibarına gölge düşürmüştür. Bu gölgenin bir an önce kaldırılması, bu lekenin süratle temizlenmesi gerektiği kanaatindeyiz. CHP Lideri Özel’in millete bir ‘özür borcu’ olduğuna inanıyoruz” dedi.

    “Muhalefet başta olmak üzere tüm siyasi partilerden sağduyuyu önceleyen tavır bekliyoruz”

    Türkiye’nin tam ortasında yer aldığı coğrafya ciddi krizlerden geçtiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kuzeyimizdeki savaş iki buçuk yılını geride bıraktı. Doğumuzda gerilimli atmosfer halen sürüyor. Güneyimiz zaten sıcak çatışmalarla boğuşuyor. İsrail ile İran arasındaki tansiyon giderek yükseliyor. İsrail’in işgal ve istila politikası pervasızca devam ediyor. Böylesine sorunlu bir tablo içerisinde istikrarını koruyan; birlik ve beraberliğini muhafaza eden; ekonomide, turizmde, savunma sanayinde, dış politikada, ticarette, güvenlikte atılım halinde olan yegâne ülke Türkiye’dir. Açık söylüyorum; bunu bozmaya, bunu dinamitlemeye, bunu riske atmaya kimsenin hakkı yoktur. ‘İç cephemizin’ güçlü tutulması noktasında hepimize, tüm siyasi aktörlere görevler düşmektedir. Sorumlu siyaset anlayışına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. Muhalefet başta olmak üzere tüm siyasi partilerden sağduyuyu önceleyen tavır bekliyoruz” açıklamalarında bulundu.

    “Muhalefet neyle uğraşırsa uğraşsın; bizim gündemimizde enflasyonu tek haneli rakamlara düşürmek var”

    Türkiye’nin ve milletin öncelikleri ortada olduğuna Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu tehditler orta olduğunu söyleyen Erdoğan, “Milletimizin, 14-28 Mayıs seçimlerinde yüzde 52,18 oy oranıyla verdiği kesin karar ortadadır. Türkiye’nin gerçek gündemi dışında ortaya atılan her konuya biz ‘havanda su dövmek’ olarak bakıyor ve nazarı dikkate almıyoruz. Muhalefet neyle uğraşırsa uğraşsın; bizim gündemimizde enflasyonu tek haneli rakamlara düşürmek var. Bizim gündemimizde hayat pahalılığını sona erdirmek var. Bizim gündemimizde üretimi, istihdamı, ihracatı artırmak var. Bizim gündemimizde bölücü terör örgütüne ölümcül darbeyi indirmek var. Bizim gündemimizde bölgemizdeki yangından ülkemizi korumak var; Gazze’de 11 aydır süren katliamı durdurmak var, kuzeyimizdeki savaşa adil bir çözüm bulmak var. Bizim gündemimizde millete meydanlarda verdiğimiz sözleri tutmak var. Bizim gündemimizde sadece eser var, hizmet var, deprem bölgesinin ayağa kaldırılması var, dış politikada manevra alanımızı olabildiğince genişletmek var. Biz iş üretecek, milletimize hizmet edeceğiz, ülkemize vizyon ve hedef göstereceğiz. Bize saldıranları ise milletimizin değerlendirmesine havale edeceğiz. Sizlerden de illerinizde bu yüksek hassasiyetle çalışmanızı bekliyorum” şeklinde konuştu.

    “Milletimiz bizden neyi bekliyorsa, onu yapacağız”

    31 Mart seçimleri sonrasında bir taraftan iç muhasebesi yapıyor, diğer taraftan da milletin sandıkta verdiği mesajların gereğini yerine getirdiklerini bildiren Erdoğan, “AK Parti milletin umudu olma vasfını güçlendirerek devam ettiriyor. Muhalefetin kendi kendine şişirdiği balon sönmekte, Türk siyasetinde taşlar tekrar yerli yerine oturmaktadır. Bu ivmenin hızlanarak devam edeceği inancındayız. Partimizin geçen haftaki Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantısında aldığımız kararla Kongre maratonumuzu resmen başlattık. Delege seçimlerimizi tamamladıktan sonra inşallah 12 Ekim’de belde ve ilçe kongrelerimize “bismillah” diyeceğiz. Tabii bunun öncesinde Türkiye Buluşmaları’yla tüm Türkiye’yi ilçe ilçe, mahalle mahalle tarayacağız. Milletimizin farklı kesimleriyle bir araya gelecek, milletimizi dinleyecek, vatandaşlarımızla gönül köprülerimizi tekrar güçlendireceğiz.

    Bakınız biz; 23 yıllık siyasi mücadelemizde milletimizle daima ruberu iletişim kurduk, samimi olduk, milletimize karşı dürüst, şeffaf davrandık. Milletimizin çizdiği istikametten, gösterdiği hedeflerden asla sapmadık. Bu süreçte de aynısı olacak. İlk etapta Türkiye Buluşmalarında, ardından Kongre sürecimizde yine milletin kapısını çalacağız.

    Milletimiz bizden neyi bekliyorsa, onu yapacağız. Milletin hassas terazisinde kendimizi bu vesileyle tekrar tartacak, kendimizi gözden geçirecek, eksiklerimizi gidereceğiz; yenilenmiş, güçlenmiş, kuvvet toplamış bir şekilde yola devam edeceğiz. Teşkilat Başkanlığımız kongre takvimimizi belirledi. Hazırlanan bu takvim çerçevesinde süreci yöneteceğiz. Tüm arkadaşlarımızın şunu bilmesini isterim: 8’inci Olağan Kongre maratonumuzu yeni bir şahlanışın, yeni bir dirilişin, Türkiye’nin gelecek asrına mührümüzü vuracağımız yeni bir atılımın vesilesi haline dönüştürmek arzusundayız. Kongremiz sadece partimizin değil, ülkemizin önünde de yeni bir yol açacak, Türkiye Yüzyılının kilometre taşlarından biri olacaktır. Şu hakikatin hepimiz bilincindeyiz: AK Parti sıradan bir parti değildir. AK Parti, Türk siyasetinin merkezini temsil eden en büyük harekettir. İktidar partisi olarak ülkemizi yönetme görevimiz yanında; sosyal değişimleri doğru okuma ve yönlendirme misyonumuz da vardır. Siyasette merkezi temsil etmek, olduğu yerde kalmak anlamına gelmez. Bunun adı statükoculuktur.

    Önemli olan sabitelerinizi koruyarak, toplumdaki değişime göre konumunuzu ayarlama kabiliyeti göstermektir. Bize düşen, partimize düşen, siyasette üstlendiğimiz zorlu misyona düşen asıl vazife işte budur.

    Toplumu referans alan, topluma güvenen, özgüvenli bir yaklaşımla değişimin dinamiklerini yönetmemiz gerekiyor. Türkiye’nin en dinamik, yeniliğe en açık kadrosu olarak bunu başaracağımızdan hiçbir şüphe duymuyorum. Birikimiyle, tecrübesiyle, vizyonuyla, hepsinden öte millete ve memlekete olan bitmeyen sevdasıyla AK Parti, bu ülkenin geleceğidir” diye konuştu.
    İl Başkanlarına seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şu şekilde sürdürdü:

    “Karamsarlık zerk etmek isteyen fitne tüccarlarına lütfen kulak asmayın. Kendini dev aynasında gören muhterislerin moralinizi bozmasına izin vermeyin. Bu ülkeye en kıymetli senelerini kaybettirmiş boş tartışmaların, ucuz polemiklerin peşine kesinlikle takılmayın. Muhalefetin, özellikle bölücü örgütün siyasi uzantılarının tahrik diline, kutuplaştırıcı diline, milletin sinir uçlarıyla oynayan provakatif diline lütfen pirim vermeyin. Bunların tamamı bizi oyalamak için kurulmuş tuzaklardır. Biz kendimiz olduğumuz sürece, Allah’ın izniyle kimse bizim yükselişimizi engellemez. Unutmayın, bizi bugünlere getiren başkalarının yanlışları, hataları değil, kendi doğrularımızdır. Biz doğru olursak; siyasette doğru işler, doğru hamleler yaparsak, zaten eğri hak ettiği yerde olacaktır. Hangi görevde olursak olalım hepimiz, işimizi en iyi, en başarılı şekilde ifa etmekle mükellefiz. Bunun için daha fazla insana ulaşacağız. Daha fazla hanenin kapısını çalacağız. Milletimizle daha fazla beraber olacak, hemhâl olacak, hemdert olacağız. Gerek milletimizle gerekse kendi aramızda muhabbeti, dayanışmayı, kardeşlik iklimini muhafaza edeceğiz. Sizlerden dik durmanızı, vakar, sabır, soğukkanlılığınızı her şart altında mutlaka korumanızı; bununla birlikte heyecanınızı kaybetmemenizi özellikle istirham ediyorum. Şunu lütfen aklımızdan çıkarmayalım: Biz 85 milyonun emanetini taşıyoruz. Biz, gözünü ülkemize çevirmiş milyonların sorumluluğunu taşıyoruz. İnanın, boşa geçirecek tek bir dakikamız dahi yok İnanın, sahte gündemlerle heba edecek vaktimiz yok Teşkilat olarak bizi çok yoğun bir mesai bekliyor. AK kadrolar olarak çalışmamız, daha çok çalışmamız, daha çok koşmamız gerekiyor. El ele vererek hep birlikte bu ağır mesuliyetin altından kalkacağımıza inanıyorum” dedi.

  • Erdoğan, Endonezya Cumhurbaşkanı ile görüştü

    Erdoğan, Endonezya Cumhurbaşkanı ile görüştü

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Endonezya Cumhurbaşkanı ve Savunma Bakanı Prabowo Subianto ile Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde görüştü. Görüşmede Türkiye ile Endonezya ikili ilişkileri, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları, bölgesel ve küresel konular ele alındı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, iki ülkenin köklü tarihi ve kültürel bağlardan güç alan ilişkilerinin savunma sanayii, ekonomi, enerji başta olmak üzere her alanda gelişmeye devam edeceğini söyledi.

    Erdoğan, Türkiye ve Endonezya’nın Birleşmiş Milletler, İslam İşbirliği Teşkilatı, G20 ve MİKTA gibi uluslararası platformlarda daha etkin iş birliği yapması gerektiğini belirtti.
    Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca, Filistin topraklarındaki İsrail zulmünün bir an önce durdurulması ve Gazze’ye acil insani yardım ulaştırılması için İslam ülkelerinin gayretlerini daha da artırmasına ihtiyaç duyulduğunu ifade etti.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ile görüştü

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev ile görüştü

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile görüştü. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde yaklaşık 2 saat süren görüşme basına kapalı gerçekleşti.
    Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından yapılan açıklamada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın davetine icabetle Türkiye’ye gelen Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Türkiye’ye çalışma ziyareti gerçekleştireceği aktarılmıştı.

    Ankara’da icra edilecek görüşmelerde, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ikili ilişkilerin tüm boyutlarıyla gözden geçirileceği iş birliğinin daha da derinleştirilmesi için atılabilecek adımların ele alınacağı kaydedilmişti.

    Görüşmelerde ikili münasebetlerin yanı sıra ayrıca güncel, bölgesel ve küresel meseleler hakkında fikir teatisinde bulunulmasının da öngörüldüğü belirtilmişti.