Etiket: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: Gazze’de ateşkes tesis edilmeli

    Cumhurbaşkanı Erdoğan: Gazze’de ateşkes tesis edilmeli

    “İnsanların arasındaki bariyerleri kaldıran bu tip etkinlikler küresel meselelerin çözümünde kritik önemdedir. Forum kapsamında dünyamızı tehdit eden meseleler, alanında yetkin isimlerce masaya yatırılacak. İnsanların arasındaki bariyerleri kaldıran bu tip etkinlikler küresel meselelerin çözümünde kritik önemdedir. Hakikatin kıvılcımı fikirlerin çarpışmasından ortaya çıkar.

    “BUGÜN DÜNYA DERİN BİR VİCDAN VE LİDERLİK KRİZİNDEN GEÇMEKTEDİR”

    Bugün dünya savaşlar, çatışmalar, ihlaller ve eşitsizliklerin pençesinde kıvranmakta; derin bir vicdan ve liderlik krizinden geçmektedir. Nereye baksak istikrarsızlık dram görüyoruz. Aynı şehrin iki farklı ucunda iki farklı hayat yaşanıyor. Sınır komşusu iki ülkenin birinde zenginlik hakimken diğerinde açlık ve yoksullukla boğuşuluyor. İnsanlık, bir dönüm noktasındadır. Sadece önümüzdeki 5-10 yılı değil torunlarımızın da geleceğini etkileyecek mahiyette hadiseler yaşanmaktadır. Her kriz aynı zamanda bir imkandır adalet açılan bir fırsat penceresidir. Layıkıyla değerlendirebilenler için her kriz yeni bir dönemin muştusu, yeni bir başlangıcın öncüsü olma potansiyeline ziyadesiyle sahiptir.

    “DÜNYA BEŞ DAİMİ ÜYENİN ELİNE DİLİNE BIRAKILAMAZ”

    Bu Birleşmiş Milletler’in reforme edilmesi gerekmektedir. Dünya beş daimi üyenin eline diline bırakılamaz. Süratle değişim gerekiyor. 5 daimi üye, 15 geçici üye… Olmaz. Bu şekilde bu dünya yönetilemez. Artık İkinci Dünya Savaşı’nın şartlarında değiliz. Dünya değişiyor bu değişime yönelik ciddi bir değişim şart. Gazze’de sadece insani değerler değil başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası sistemin güvenilirliği de sınanmıştır. Gazze krizinde ne insanlık ne sistem başarılı imtihan verememiştir. Hukuk önünde hesabı verilmeyen her suç failini daha da pervasızlaştırır.

    “TÜRKİYE NE YAPIYORSA BARIŞ İÇİN YAPMAKTADIR”

    Holokost utancı sebebiyle yol verilen bu insanlık faciasının sonu çıkmaz sokaktır, felakettir. Türkiye ne yapıyorsa barış için yapmaktadır. Bizim hiçbir ülkeye millete kategorik olarak düşmanlığımız yok. Sırf farklı bir kültürden kökenden diye kimseye öfke duymuyoruz. İspanya’da kovulan 500 bini aşkın Musevi’ye kapısını açan bu millettir. Bizim zihin dünyamızda ne mazluma kimlik sorulur ne zalimin inancına bakılır. Bu cinnet halinin artık son bulmasını arzu ediyoruz.

    “GAZZE’DE DE SÜRDÜRÜLEBİLİR ATEŞKES BİR AN ÖNCE TESİS EDİLMELİDİR”

    Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) Netanyahu ve Gallant hakkında çıkardığı yakalama kararını çok önemli buluyoruz. İsrail ile Lübnan arasında önceki gün sağlanan ateşkesin kalıcı olmasını temenni ediyoruz. Daha fazla masum kanı dökülmeden Gazze’de de sürdürülebilir ateşkes bir an önce tesis edilmelidir.

    “LGBT DENİLEN AİLE DÜŞMANLIĞI YAPIYA KARŞIYIZ”

    Son haftalarda tamamen izlenme kaygısıyla çekilen diziler, programlar ve filmler ne kültürümüze ne toplumsal barışımıza hiçbir fayda sağlamıyor. Hatta sırf daha fazla reyting alabilmek için başta kadına ve çocuğa şiddet olmak üzere şiddetin yoğunlaştırıldığını görüyoruz. Aile adeta kötülüklerin kaynağı olarak yansıtılmaktadır. LGBT denilen aile düşmanlığı yapıya karşıyız. Son dönemde milletimizin sinir uçlarıyla bilerek oynandığını müşahede ediyoruz. 28 Şubat’a giden yolun taşlarının nasıl döşendiğini hepimiz gayet iyi hatırlıyoruz.”

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başkan Usta’yı kabul etti

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başkan Usta’yı kabul etti

    AK Parti’nin haftalık olağan grup toplantısına katılan İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta, AK Parti İlçe Başkanı İnanç Şahin ve İlçe Teşkilatı burada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hitaplarını dinledi. Toplantının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta ve AK Parti İznik İlçe Başkanı İnanç Şahin’i TBMM’de kabul etti.

    Ankara da bir dizi çalışma ziyaretleri gerçekleşti
    İznik’te gerçekleştirilen çalışmalar ve yeni dönemde yapılması planlanan projeler ile ilgili istişarelerinde yapıldığı ziyaretlerde AK Parti Bursa Milletvekilleri Ayhan Salman ve Osman Mesten de İznik heyetinin yanında oldu. Başkan Usta’ya ayrıca AK Parti İznik İlçe Başkanı İnanç Şahin ve Belediye Başkan Yardımcısı Ahmet Kaya da eşlik etti.
    İznik heyeti ilk olarak Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey’i makamında ziyaret etti.

    Başkan Usta, “İlçemizde takip ettiğimiz konular başta olmak üzere hemşehrilerimizin taleplerini değerlendirerek devam eden çalışmalarımız üzerine fikir alışverişinde bulunduk. Kendilerine teşekkür ediyoruz” dedi.

    Orman Genel Müdürlüğü’ndeki görüşmenin ardından EPDK 2. Başkanı Zekeriya Gökşenli’yi ziyaret eden heyet burada da görüşmeler gerçekleştirdi.
    İlçenin sportif yatırımları ve son durumu hakkında görüşmeler gerçekleştirmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak’ın konuğu olan heyete burada Yatırım İşletmeler Genel Müdürü Prof. Dr. Süleyman Şahin de eşlik etti. İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta “İznik tarihinin en büyük spor yatırımlarının ilçemize kazandırılmasında bizlere verdikleri destek dolayısıyla kendilerine teşekkür ediyoruz” dedi.

    Ziyaretler ile ilgili açıklama yapan İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta, “İznik olarak Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere, bakanlıklarımız, kurumlarımız, milletvekillerimiz ve ilgili bürokratlarımızın İznik’imize destekleri tamdır. Bu doğrultuda çalışmalarımızı takip etmek, yeni yatırım taleplerimizi iletmek ve ziyaretlerde bulunmak üzere bir çok görüşmeler gerçekleştirdik. Bizlere göstermiş oldukları misafirperverlik sebebiyle değerli bakanımıza, milletvekillerimize, genel müdürlerimize teşekkür ediyorum. Bu görüşmelerin ilçemize hayırlı olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.

    İznik Belediye Başkanı Kağan Mehmet Usta ve AK Parti İlçe Başkanı İnanç Şahin son olarak ilçe teşkilatı ile birlikte AK Parti Haftalık Olağan Grup toplantısına katılarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hitaplarını dinlediler.

  • “Helal sektörünün küresel arenada büyümesi için çalışıyoruz”

    “Helal sektörünün küresel arenada büyümesi için çalışıyoruz”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 10. Dünya Helal Zirvesi ve Helal EXPO 2024 organizasyonuna gönderdiği video mesajla katıldı. İstanbul’da düzenlenen zirveye katılan misafirlere hitap eden Erdoğan, “Gönül coğrafyamızdan güzel İstanbul’umuza teşrif eden siz kıymetli kardeşlerime ülkemize hoş geldiniz diyorum” dedi. Zirvenin ülkeler ve tüm İslam alemi için hayırlara vesile olmasını temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu yıl 110’dan fazla ülkeden bin 100’den fazla firma ve 50 bin civarında ziyaretçiyi ağırlayan Dünya Helal Zirvesi, küresel arenadaki en büyük helal organizasyonu olarak kabul edilmektedir” ifadelerini kullandı.

    Erdoğan, helal belgeli ürün ve hizmetlerin temiz, sağlıklı ve dini hassasiyetlere uygun olmasının bu devasa pazarın büyümesini sağladığını belirterek, “Helal başarının 10 yılı, vizyonu birleştirme ve geleceği şekillendirme temalı zirve boyunca yapılacak münazaraların sektördeki firmalar, kurumlar ve tüketiciler için yeni ufuklar açacağına inanıyorum” dedi.
    Zirvede düzenlenecek iş forumlarının katılımcı şirketler arasında yeni ortaklıkların kurulmasına ve yeni yatırımların gerçekleşmesine öncülük edeceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’yi küresel bir üretim üssü haline getirme yolunda emin adımlarla ilerlediklerini vurguladı. Erdoğan, “Yerli, yabancı sermaye ayrımı yapmadan, Türk ekonomisinin potansiyelini harekete geçirmek için çalışan herkese destek olmayı görev biliyoruz” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Helal Akreditasyon Kurumu kurularak helal sektörü konusunda gösterdiği önemi ve gıda güvenliği konusundaki düzenlemelerle tüketici sağlığını koruma çabalarını dile getirdi. “Sağlık risklerini azaltmak ve toplumun güvenli gıda tüketimini sağlamak için uluslararası gıda güvenliği standartlarına uygun olarak düzenlediğimiz Türk Gıda Kodeksi’ni titizlikle uyguluyoruz. Diğer taraftan sayısını arttırdığımız kontrol, laboratuvarlarımızla, gıda numunelerini kimyasal, mikrobiyolojik ve fiziko-kimyasal açıdan sıkı bir denetimden geçiriyoruz” diye konuştu.

    “Gerek tüketicinin helal belgeli ürün ve hizmetlere erişiminin temini, gerekse helal ürün ve hizmetlerin uluslararası ticarette dolaşımının kolaylaştırılması için belgeleme ve standartlaşma çok mühimdir” diyen Erdoğan, gıda güvenliği alanında atılan adımlara değindi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2010 yılında faaliyete geçen İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü’nün çalışmalarına da büyük önem verdiklerini belirterek, İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkeleri enstitüye üye olmaya ve helal belgelendirmedeki ayrılıkları ve güvensizlikleri ortadan kaldırmaya davet etti. Temiz, sağlıklı ve güvenilir gıdaya duyulan ihtiyacın her geçen gün arttığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvenin düzenlenmesinde emeği geçen kurumları tebrik ederek, tüm katılımcılara selamlarını iletti.

  • ”Sözleşme değil kanun yaşatır”

    ”Sözleşme değil kanun yaşatır”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü programında konuştu.

    Erdoğan, kadına karşı şiddetin normalleştirildiğine dikkat çekip “‘Sözleşme Yaşatır’” sloganı da marjinal kesimlerin ideolojik kavga aparatı olma dışında hiçbir anlam taşımıyor. Sloganların arkasına saklananlar bize örnek gösterdikleri batılı ülkelerdeki vahim tabloyu bilmiyor.” dedi.

    İstanbul Sözleşmesi’nin değil, kanunların yaşatacağının altını çizen Erdoğan, “Sloganların arkasına saklananlar bize örnek gösterdikleri batılı ülkelerdeki vahim tabloyu bilmiyor.” ifadelerini kullanıp kadına şiddet uygulayan kişilerin hakettiği cezayı çekmesi gerektiğini belirtti.

    İSRAİL’İN GAZZE VE FİLİSTİN SALDIRILARI

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:

    “Bir eş, bir baba ve Türkiye Cumhurbaşkanı olarak tüm kadınların onurlarını, onurluca yaşama mücadelelerinde daima yanlarında olacağımı tekrar ifade ediyorum.

    Biz bugün bu programı gerçekleştirirken, maalesef sınırlarımızdan birkaç yüz kilometre uzaklıkta aylardır büyük bir soykırım devam ediyor.

    İsrail’in Gazze’ye yönelik başlattığı saldırılarda 50 bine yakın Filistinli kardeşimiz şehit oldu. Hayatını kaybeden Filistinlilerin yüzde 70’ten fazlasını masum çocuklar ve kadınlar oluşturuyor.

    Gözü dönmüş Netanyahu hükümeti, öldürmekten zevk alan seri katiller gibi her gün onlarca kadını, yaşlıyı, çocuğu katlediyor. Bu katliam dünyanın gözü önünde tam 14 aydır adım adım ilerliyor.

    Gazze’nin ve Filistin’in yürekli kadınlarını bir kez daha saygıyla selamlıyorum.

    “KADINA YÖNELİK ŞİDDETLE MÜCADELEYE DESTEK VERENLERE ŞÜKRANLARIMI SUNUYORUM”

    Türkiye, hamdolsun çok güçlü ve yaygın bir sivil toplum ağına sahiptir. Her konuda vakıflarımız, derneklerimiz gerçekten olağanüstü çalışmalar ortaya koyuyor. Kadına yönelik şiddetle mücadele hiç şüphesiz bunların en başında geliyor. Bir insanlık suçu olarak gördüğümüz kadına yönelik şiddetin kökünün tamamen kazılması için faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarımızı tebrik ediyorum.

    “KADINA YÖNELİK ŞİDDET İNSANLIĞA İHANETTİR”

    Türkiye’de başta şiddet olmak üzere kadınlarla ilgili kritik konuların bugün geldiği yerde bakanlığımızın ve sivil toplumun emeği vardır. Daha önce konuşulması mümkün olmayan nice meseleyi el birliği içinde hal yoluna koyduk. Kadın yönelik şiddet insanlığa ihanettir. İnsana, özellikle kadınlara yönelik şiddet kabul edilemez bir vandallıktır. Böyle bir yola tevessül eden, kadına el kaldıran, şiddet uygulayan herkes hak ettiği cezayı mutlaka çekmelidir.

    6284 sayılı kanun, Kadına Karşı şiddetle mücadelenin çerçevesini, başka hiçbir sözleşmeye ihtiyaç hissettirmeyecek şekilde kesin ve kati olarak çizmiştir. Muhalefetin İstanbul Sözleşmesi üzerinden ısrarla yürütmek istediği sanal tartışmaların dayanağı yoktur. “Sözleşme Yaşatır” sloganı da marjinal kesimlerin ideolojik kavga aparatı olma dışında hiçbir anlam taşımıyor. Sloganların arkasına saklananlar bize örnek gösterdikleri batılı ülkelerdeki vahim tabloyu bilmiyor.

    “SÖZLEŞME DEĞİL KANUN YAŞATIR”

    Kadına karşı şiddet AK Parti iktidarında tanımlanarak nitelikli suç haline getirildi.

    KADES ihtiyaç halinde mağdurun kimliğinin ve adresinin değiştirilmesiyle elektronik kelepçe gibi tedbirleri biz şu an uyguluyoruz. Sözleşme değil kanunlar yaşatır. Kadına yönelik şiddetle mücadele için hazırladığımız eylem planlarını kararlılıkla takip ediyoruz.

    Kadınlara yönelik toplulumuzda yerleşmiş dini ya da kültürel yanlış davranış biçimleriyle de yoğun bir şekilde mücadele etti. Başörtüsü yasağı sebebiyle lise ve üniversiteye gidemeyen kızlarımızın mağduriyetlerini biz giderdik. Kılık kıyafet sebebiyle okulundan memuriyetinden atılan 28 Şubat mağdurlarına haklarını iade ettik. Kız çocuklarının okullaşma oranında yaşanan ciddi artış, kadınların iş gücüne katılım oranlarının sürekli yükselmesi, yasakçı zihniyete karşı verdiğimiz mücadeleden sadece birkaçıdır.

    Kadına şiddet uygulayan hakettiği cezayı çekmeli. Kadınlara dönük şiddete hiçbir suretle geçit vermeyen şiddetsiz bir Türkiye Yüzyılı hedefine ulaşana kadar bu yolda sabırla yürüyeceğiz.

    CHP’YE SERT TEPKİ

    28 Şubat’ta yüzbinlerce kadının çektiği ızdırabı inkar etmek CHP’ye ne kazandıracak. CHP faşizan tarihiyle ne zaman yüzleşecek. Ne zaman milletin değerleriyle barışacak. Kadın düşmanı söylemleriyle ne zaman vedalaşacak. Muhalefetin İstanbul Sözleşmesi üzerinden ısrarla yürütmek istediği sanal tartışmaların dayanağı yoktur.

    Türkiye’de kadına şiddete karşı duruşun samimiyet testi, teröre karşı kararlı bir tavır sergilemektir. Kandil’deki kadın düşmanı terör baronlarına ses çıkaramayanların bu testten geçmesi mümkün değildir.

    “İSTEYEN İSTEDİĞİ GİBİ DAVRANMAKTA SERBEST”

    Araştırmalar şiddet ve bağımlılık doğrudan irtibar olduğunu çok net bir biçimde ortaya koyuyor. İnsamızın yaşam tarzına müdahale etmedik. Başkalarının özgürlük alanına girmediği sürece isteyen istediği gibi davranmakta serbesttir.

    Muhafeletin de bizim aynı çizgiye gelmesini arzu ve ümit ediyoruz. Kadına şiddet konusunda sinema ve dizi sektörümüzün de kendine bir çeki düzen vermesi gerektiğine inanıyorum.

  • “Toplumun hiçbir kesimini enflasyona ezdirmeyeceğiz”

    “Toplumun hiçbir kesimini enflasyona ezdirmeyeceğiz”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde düzenlenen G20 Liderler Zirvesi’ndeki temaslarını tamamlamasının ardından Türkiye’ye döndü. Dönüş yolunda uçakta gazetecilerin gündeme dair sorularını yanıtlayan Erdoğan, Brezilya temasları, Biden’ın Ukrayna’ya ABD füzelerini kullanma izni vermesi, Trump’ın kabinesinde yer alan isimler, sınır ötesi harekat ihtimali, Bahçeli’nin ‘Öcalan’ açıklamaları sonrası gerçekleştirilen ikili görüşme, CHP’li belediyelerin fahiş konser ödemeleri ve asgari ücret gibi pek çok konuya ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

    “Zirvede Gazze ve Lübnan’a yönelik İsrail saldırganlığına dikkat çektim”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, ziyarete ilişkin yaptığı genel değerlendirmede, “Brezilya’nın ev sahipliğinde düzenlenen G-20 Liderler Zirvesi’ne katılmak üzere geldiğimiz Rio de Janeiro ziyaretimizi biraz önce tamamladık. Zirve sonrası yaptığımız basın toplantısında hem zirveyle hem de diğer konularla ilgili kanaatlerimizi paylaştık. G-20, dünya ekonomisinin yüzde 85’ini, nüfusunun üçte ikisini temsil eden istişari bir platformdur. Hatırlayacaksınız, 2015 yılındaki G-20 dönem başkanlığımız sırasında çok önemli hususları gündeme getirmiştik. Terörle mücadele, gıda güvenliği, göç krizi, enerji güvenliği gibi konular bugün de insanlığın ana gündem maddeleri arasında yer alıyor. Brezilya’nın “Adil Bir Dünya ve Sürdürülebilir Bir Gezegen İnşa Etme” temasıyla yürüttüğü dönem başkanlığındaki çalışmalara aktif şekilde iştirak ettik. Zirvenin ana konularını “Açlık ve Yoksullukla Mücadele” ile “Uluslararası Kuruluşların Reformu” oluşturuyordu. Ayrıca, iklim değişikliği ve enerji dönüşümü konusunda da görüş alışverişinde bulunduk. Katıldığımız oturumlarda bu konularla ilgili girişimlerimizi ve geleceğe yönelik değerlendirmelerimizi dile getirdim. Dış politikamızın vicdani ve girişimci yönünü vurguladım. Zirvede Gazze ve Lübnan’a yönelik İsrail saldırganlığına dikkat çektim. Girişimlerimiz neticesinde G-20 Liderler Bildirgesi’nde Gazze’ye dair güçlü cümleler kabul edildi. Lübnan’daki tehlikeli tırmanışın yanı sıra Gazze’ye insani yardımların ulaştırılmasının önündeki engellerin kaldırılması çağrısı da liderler düzeyinde kayda geçirildi. Malumunuz, milli gelire oranla dünyada en fazla insani yardım yapan ülkelerden biriyiz. Brezilya Dönem Başkanlığı’nın “Açlık ve Yoksulluğa Karşı Küresel İttifak” girişimine kurucu üye olarak destek verdik. G-20 üyelerini, İttifak’ın çalışmalarında gıda israfının azaltılması ile sıfır atık girişimlerini öncelik haline getirmeye davet ettik. Son 22 yılda hayata geçirdiğimiz politika ve projelerle ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın daima yanında olduk. Dünyanın en kapsayıcı sosyal güvenlik sistemlerinden birini kurarak, sosyal devlet vasfımızın gereğini yerine getirdik. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik şartlar ne olursa olsun, mazluma, fakire, garip gurebaya kucak açan sosyal politikamızdan asla taviz vermiyoruz. Zirvenin ikinci oturumunun konusu, uluslararası kuruluşların reformuydu. “Dünya beşten büyüktür” yaklaşımımızın günden güne daha fazla makes bulduğunu görüyoruz. Güce ve güçlüye hizmet eden mevcut sistem, maalesef, kendinden bekleneni artık veremiyor. Bunun için daha demokratik, daha geniş temsile dayanan, şeffaf ve hesap verebilir bir yapıya ihtiyaç var. Türkiye olarak her platformda bunun önemini ifade ediyoruz. IMF ve Dünya Bankası dahil olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin uluslararası finansal kuruluşlarda daha güçlü bir temsile ihtiyacı olduğunu vurguladık. G-20 platformu, küresel ekonomik krizden bugüne kadar pek çok meselede etkinliğini kanıtladı. Küresel ölçekte yaşadığımız sorunların üstesinden de yine G20’nin kararlı, etkili ve çözüm odaklı anlayışıyla geleceğimiz inancındayım. Toplantılarımızın ve görüşmelerimizin hayırlara vesile olmasını diliyor; sizleri bir kez daha saygıyla selamlıyor, şimdi sözü size veriyorum” ifadelerini kullandı.

    “G-20 ‘Açlık ve Yoksulluğa Karşı Küresel İttifakı Küresel Yönetişim Kurumlarının Reformu’nu tartışıyor. Türkiye, milli gelirine göre dünyada en fazla bağış ve yardım yapan ülke konumunda. Zaten yıllardır ‘Daha Adil Bir Dünya Mümkün’ diyorsunuz. Dünya yavaş yavaş dediğiniz noktaya mı geliyor? Gelişmeler kaotik küresel düzene işaret ediyor. Karamsar olmak için çok neden var.  Siz daha adil bir dünya umudunuzu koruyor musunuz? Bunun ayak seslerini duyuyor musunuz”

    “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” biliyorsunuz bizim tezimizdir. Bunu dünyaya kitap haline getirerek de duyurduk. Bu, adaletsizliklerle mücadele noktasında attığımız bir adımdır. Türkiye’nin milli gelirine göre en fazla yardım yapan ülkelerden biri olması bu konudaki hassasiyetini ve uluslararası dayanışma konusunda üstlendiği sorumluluğu da gösteriyor. Türkiye bugüne kadar dünyada insani yardım konusunda kendini ispatlamıştır. Bugün küresel yönetişimdeki sorunlar, uluslararası iş birliklerindeki zayıflıklar ve iktidar ilişkileri “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” vizyonunun gerçekleşmesini zorlaştırıyor. Küresel sistemdeki sorunlar, artık telafisi mümkün olmayan hasarları ortaya çıkartıyor. Biz bu zirvedeki konuşmalarımızda da bunu çok açık ve net ortaya koyduk. “Daha Adil Bir Dünya Mümkün” tezimizin kabul gördüğü ülkeler tarafından açık ve net ifade edildi. Bu bozuk sistem dünyamızı büyük felaketlere sürüklemeden kolları sıvayıp işe koyulmak şarttır. Dünyamızı açık denizde yol alan dev bir gemiye benzetirsek biz güverteden çıplak gözlerimizle görebildiğimiz buz dağını işaret ediyoruz. Bir an önce iyiye, doğruya, adalete, hakkaniyete dümen kırılmazsa o buz dağına çarpacağımızı anlatıyoruz. Yönetişim reformu konusu bu nedenle hayatidir. Bu reformu gerçekleştirmek ve daha adil bir dünyayı inşa etmek devletler olarak hepimizin önceliği olmalıdır. “İmtiyazlarım kaybolur mu? Konforumdan ödün verir miyim?” diye düşünen ve bu konuda bu tip kaygılarla ayak direten ülkeler sadece kendilerinin değil gezegenimizin geleceğini de karartıyor. Biz dünyanın beşten büyük olduğunu, daha adil bir dünyanın mümkünlüğünü anlatmaya devam edeceğiz.

    “Brezilya’da düzenlenen G20 Zirvesinde açlık ve yoksulluk, zat-ı alinizin belirttiği gibi ana tema olarak işlendi. İngiltere merkezli saygın bir araştırma kuruluşunun raporuna göre son 3 yılda Türkiye, Gayrı Safi Milli Hasılasına oranla dünyanın en fazla yardım yapan ülkesi seçildi. Bu rapordaki insani yardım yapan ülke sıralamasında Türkiye birinci sırada. Dünya kaynaklarının yüzde 70’ini tüketen Batılı ülkeler ise açlıkla ve yoksullukla mücadelede Türkiye’nin gerisinde yer alıyorlar. Bu durumu nasıl değerlendirmek lazım, nasıl okuyorsunuz”? 

    Biz öncelikle üzerimize düşeni yapmakla görevliyiz ve bunu da yaptık, yapıyoruz. Bundan sonra da tereddütsüz buna devam edeceğiz. Gücümüz nispetinde insani yardım hep önceliklerimiz arasında olmuştur ve bu değişmeyecektir. Türkiye’nin milli gelire oranla en çok insani yardım yapan ülke olarak zirvede bulunması, uluslararası alanda dikkat çekici bir başarıdır. Bundan dolayı da mutluyuz. Bu durum Türkiye’nin insani değerlere ve küresel dayanışmaya verdiği önemi göstermektedir. Ülkemizin insani yardımları çoğunlukla coğrafi yakınlık ve tarihsel bağlarla şekillenen bir stratejiye değil, insan odaklı bir yaklaşıma dayanmaktadır. Buna özellikle dikkat ediyoruz. Aynı zamanda insanların yardıma muhtaç hale gelmesine sebep olan çarpıklıkların, adaletsizliklerin ortadan kaldırılması için de bir mücadele veriyoruz. Çatışmalar, savaşlar, terör, iklim krizleri ve göçleri doğuran çeşitli nedenler ortadan kalkmadan nihai çözüm mümkün değildir. “Açlık ve yoksullukla küresel çapta mücadele edelim. Ancak bununla yetinmeyip, bunları oluşturan zeminleri de ortadan kaldıralım.” diyoruz. Dünyanın gelişmiş ülkelerinin imkanları nispetinde insani yardım yapmamaları bir sorundur. Batılı ülkelerin yoksulluk ve açlıkla mücadelesi Türkiye’nin gerisinde kalıyor. Dünya kaynaklarının büyük bir kısmını elinde bulunduran Batılı ülkelerin, yoksulluk ve açlıkla mücadelede daha aktif olmamaları, küresel eşitsizliğin ve adaletsizliğin bir yansımasıdır. Onlar böyle yapıyor diye biz de bunları seyredemeyiz. Biz yine yardımlarımızı yapmaya gayret edeceğiz.

    “Sayın Cumhurbaşkanım, Pazar günü Rio’ya indikten hemen sonra Brezilya Cumhurbaşkanı Sayın Lula da Silva ile bir görüşme yaptınız. Bu görüşmeye önem verdiğinize dair öncesinde de açıklamalarınız olmuştu. Pek çok uluslararası konuda Türkiye ve Brezilya ortak hareket ediyor. Gazze’deki mezalim konusunda örneğin iki ülke benzer bir yaklaşım içerisinde. Hem bu konuda hem de ikili ilişkiler anlamında bu görüşme nasıl geçti, içeriğine dair bazı bilgiler vermeniz mümkün mü”?

    Sayın Lula ile bildiğiniz gibi bizim bir samimi dostluğumuz bulunuyor. Birçok konuda özellikle Gazze’deki İsrail mezalimi ile ilgili benzer düşüncelere sahibiz. Brezilya ile ilişkilerimiz, bu tesis ettiğimiz dostluğun etkisiyle her alanda gelişiyor. Bu zirvede toplantı öncesi bir görüşme yapalım dediler. Heyetler arası toplantımızı gerçekleştirdik. Coğrafi olarak ülkelerimiz arasında uzak mesafe bulunsa da dostluğumuz ve ilişkilerimiz tam tersine son derece yakındır. Ülkelerimiz arasındaki siyasi, ekonomik, kültürel ilişkilerin geliştirilmesiyle ilgili konuları değerlendirme fırsatı bulduk. Enerji, tarım ve teknoloji alanlarında iş birliği yaparak her iki taraf içinde kazan-kazan ilişkisi oluşturma imkanını aramızda konuştuk. Brezilya’nın “Küresel Yönetişim Reformu”nu G20’nin öncelikleri arasına dahil etmesinin önemini değerlendirdik ve bundan duyduğumuz memnuniyeti ifade ettik. Birleşmiş Milletler’in asli görevini yerine getiremez hale gelmiş olması Brezilya’yı da bizim gibi endişelendiriyor. Dünyadaki krizleri ve çatışmaları önlemede yetersiz kalan Birleşmiş Milletler’in bu durumu, birçok riski de kuvvetlendiriyor. Özellikle İsrail saldırganlığının durdurulması için yapılması gerekenleri bizim Birleşmiş Milletler zemininde İsrail’e yönelik silah ambargosu girişimimizi de bu görüşmede ele aldık.

    “ABD Başkanı Joe Biden, Ukrayna’nın Amerikan yapımı “Ordu Taktik Füze Sistemi”nin Rusya topraklarında kullanılmasına izin verdiğini açıkladı. Bu karara Ocak ayında göreve başlaması beklenen Donald Trump yönetimine, Ukrayna’ya yapılan Amerikan yardımlarını azaltacağı beklenirken bu iddialara karşı yanıt mı? Bu kararın hemen ardından Fransa ve İngiltere de bu füze işini desteklediklerini açıkladılar. Hatta Ukrayna füze ile vurdu. Dolayısıyla Biden giderayak sizce dünyayı bir felakete mi sürüklüyor”?

    “ ‘Benden sonrası tufan’ anlayışıyla hiçbir yere varılmaz”. Her şeyden önce bu kararı doğru bulmadığımız gibi tasvip de etmiyoruz. Ukrayna-Rusya savaşının başından bu yana daha fazla silah, daha fazla kan, daha fazla gözyaşı ile değil, daha fazla barış çabası, daha fazla iyi niyet ve diplomasiyle sona erebileceğini düşünüyoruz. Şimdi savaşı körüklemek, hiç bitmemesini hatta yayılmasını sağlamak için yapılmış bir hamle olarak yorumlanacak bir adım Sayın Biden’dan geldi. Biden’ın bu adımı, çatışmayı tırmandırmasının ötesinde Rusya’nın daha büyük bir tepki vermesine yol açacaktır. Sayın Putin de ülkesinin balistik füze saldırılarına uğraması halinde buna nükleer silahla cevap verilmesine imkan tanıyan doktrini onayladı. Tüm bunlar bölgeyi ve dünyayı yeni ve büyük bir savaşın eşiğine getirebilir. “Benden sonrası tufan” anlayışıyla hiçbir yere varılmaz. Ukrayna ve Rusya tarafının kışkırtmalara kapılmadan, sükuneti muhafaza ederek barışa odaklanmaları beklentimiz ve temennimizdir. Bu büyük hatanın oluşturduğu zeminde yapılacak en ufak yanlış, provokasyonlara kapılmak, barut fıçısına ateş atmaktan farksız olacaktır. Dolayısıyla herkese dikkatli davranmayı tavsiye ediyorum.

    “ABD’nin Seçilmiş Başkanı Donald Trump tarafından şu anda isimleri açıklanan kabineye baktığımızda Türkiye’nin politikalarıyla ters düşen isimler olarak öne çıkıyor. Sayın Trump örneğin Türkiye karşıtı bir Dışişleri Bakanı tavsiye etti. O ismin Filistinliler için, Hamas için söylemleri dehşet verici. NATO için, Türkiye için ya da dünya için endişelenmeli miyiz”?

    “İlişkilerimizi ön yargılar üzerine inşa edemeyiz. İlişkilerimizi ön yargılar üzerine inşa edemeyiz. Burada çok dikkatli, çok hassas olmamız lazım. Seçilmiş Başkan Donald Trump her ne kadar savaşları bitireceğini söylese de yeni döneme ilişkin şimdiden yorum yapmak için çok erken. Trump döneminde Amerika Birleşik Devletleri’nin Orta Doğu’ya ilişkin tavrı ve tutumunun nasıl olacağını yeni başkan göreve başladığında göreceğiz. Biz yeni dönemde de Türkiye-ABD ilişkilerini ülkemizin menfaatleri çerçevesinde ilerletmek için gayret göstereceğiz. Sayın Trump’ın kabinesinde kimlerin olduğu, yaklaşım tarzlarını tabii ki analiz ediyor, hazırlıklarımızı ona göre yapıyoruz. Bizim için iktidara gelmeden insanların neleri söylediği, neleri düşündüğü önemsiz değil. Ancak esas olan iktidar sorumluluğunu üstlendikten sonra yaptıklarıdır. Somut adımlara göre adımlarımızı atar, tüm ihtimallere göre tasarruflarımızı yaparız. Biz Sayın Trump’ın savaşları bitirme söylemine inanmak istiyor, bu yönde adımlar atmasını bekliyoruz. Savaşları bitirme yaklaşımıyla hareket eden Amerika, bölgemizdeki çatışmaların barışçıl şekilde sona ermesi için yeni bir iklim oluşturabilir. Bu da bizim en tabii hakkımızdır. Umarız pozitif beklentilerimiz doğrultusunda gelişmelere şahitlik eder ve sorunlarımızı bir bir ortadan kaldırırız. Bizim Gazze’de yaşanan insanlık krizi, İsrail sorunu ve genel olarak Orta Doğu’ya ilişkin tavrımız ortada. Bölgede savaşın sona erdirilmesine dair fikrimizi ve kararlılığımızı kendileriyle telefon diplomasisinde paylaştık, bundan sonraki süreçte de paylaşırız.”

    “Terör meselesini tarihe karıştırma konusunda kararlıyız”

    “Siz, Trump’ın başkanlığının Orta Doğu’daki siyasi ve askeri dengeleri ciddi biçimde etkileyeceğini söylediniz. Suriye’den Amerikan askerinin çekilmesi konusunu da değerlendireceğinizi ifade ettiniz. Bu anlamda, Reuters’da yayımlanan bir haberde Ankara’nın, Amerika Birleşik Devletleri’nin Suriye’nin kuzeyinde PKK’lılara desteğini kesmesi noktasında baskı yaptığı ifade ediliyor. “Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyinde yeni bir harekat düzenleme olasılığı var mı?” soruları yöneltiliyor. Bu konuda değerlendirmeniz nedir”?

    “Milli güvenliğimiz her şeyden önde gelir ve her konunun üzerindedir. Biz terör meselesini tarihe karıştırma konusunda kararlıyız. Sınırlarımızın ötesinde, sürekli ülkemize yönelik milli güvenlik tehditleri oluşturan yapılanmalara kesinlikle tahammülümüz yoktur. Bu konuda ne kadar net ve kararlı olduğumuzu bugüne kadar tüm muhataplarımıza ilettik. Yeni muhataplarımıza da bu yaklaşım tarzımızı, hedefimizi net bir biçimde anlatırız. Suriye’nin kuzeyi, Amerika’nın desteklediği PKK/PYD/YPG tarafından işgal edildi. Bu bölge yalnızca bizim için değil aynı zamanda Suriye için de son derece önemli. PKK/PYD/YPG’nin bu bölgeden temizlenmesi Suriye Yönetimi için de oldukça kritik. Suriye’deki iç savaş, komşumuzun topraklarında derin bir istikrarsızlığı beraberinde getirdi. İstikrarsızlık, bir bataklığın sinekleri topladığı gibi sınırlarımızın ötesine terör örgütlerini çekti. Bu bataklığı kurutmak için biz nasıl çaba gösteriyorsak aynı şekilde Suriye Yönetimi’nin de bu çabayı göstermesi lazım. Biz şu anda o bataklıktaki sineklerle adeta bir mücadele halindeyiz. “Nasıl olsa bataklık kuruyacak, sinekler başıboş dolaşsın” diyemeyiz. Biz terörle mücadelemize devam edeceğiz. Amerika’nın Suriye’den çekilmesinin oluşturacağı yeni duruma da, mevcut gerçekliğe de Türkiye olarak biz hazırız. Milli güvenliğimiz her şeyden önde gelir ve her konunun üzerindedir. Bu konuda Rusya ile gerekli görüşmelerimizi yapmak suretiyle Suriye’deki bu havayı bölgenin lehine çevirme gayretindeyiz.”

    “Hem siz hem MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli aslında her fırsatta Cumhur İttifakı’ndaki uyuma ve birlikteliğe dikkat çekiyor, vurgu yapıyor. Geçen hafta da Sayın Devlet Bahçeli ile bir görüşmeniz oldu. Bu görüşme diğerlerinden biraz daha önemliydi. Çünkü bu Sayın Devlet Bahçeli’nin terörist başı çıkışının ardından yaptığınız ilk görüşme oldu. Öncelikle bu konuyu nasıl ele aldınız ve bununla birlikte umut hakkıyla ilgili bir değerlendirme yaptınız mı”? 

    “Gönül birlikteliğiyle inşa edilmiş bir ittifakımız var. Devlet Bey ile bizim yaptığımız görüşme özellikle Cumhur İttifakı’nın uyumu, insicamı, birlikteliği ile Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi ve sosyal konjektürde kritik önemdedir. Bizim aramızda bir anlaşmazlık, bir uyuşmazlık, bir fikir ayrılığı asla yoktur. Ama birileri “Cumhur İttifakı bölündü, çatladı” gibi iddiaları ileri sürüyor. Ana muhalefet, eski-yeni yönetim ile belediye başkanları arasındaki kavgayı perdelemek için bu tür söylemlerden medet umuyor. Kimse bizim ittifakımızı kendi naylon ittifaklarıyla, “al gülüm, ver gülüm” düzenine dayalı çıkar ilişkileriyle karıştırmasın. Böyle bir şey söz konusu değil. Bizim ittifakımız karanlık koridorlarda, kirli masalarda kurulmadı. Bizimki sağlam. Gönül birlikteliğiyle inşa edilmiş bir ittifakımız var. Bu ittifakın hamuru aziz şehitlerimizin kanlarıyla yoğruldu. Sayın Devlet Bahçeli’yle yaptığımız her görüşme, Cumhur İttifakı’ndaki mefkure birlikteliğinin pekiştirilmesi açısından bir fırsattır. Özellikle ülkemizin 40 yıllık terör kamburundan kurtarma konusundaki hassasiyetlerimiz aynı. Şunun bilinmesini isterim: Sayın Bahçeli ile görüşmemizde siyasetin ve ülkenin gündemindeki tüm konuları detaylıca ele aldık. “Terörsüz Türkiye” hedefimize giden yolda atılabilecek ilave adımları aramızda değerlendirdik. Çünkü bugüne kadar teröre karşı verdiğimiz mücadelenin bir anlamı var. Eğer Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te, Bestler Deresinde biz terörle bir mücadele verdiysek bunun bir anlamı var. Şu anda oralarda görüyorsunuz artık terörün bir esamesi okunmuyor. Bizim şu anda derdimiz, Suriye içerisinde 30 kilometrelik o derinliği hiçbir zaman boşa geçmeyeceğiz ve orada da bu mücadelemizi kahraman Mehmetçiklerimizle beraber sürdürüyoruz, sürdüreceğiz.”

    “Terörsüz Türkiye hedefi koydunuz bununla ilgili yol haritası nedir? Terörsüz Türkiye ile ilgili öncelikle atılacak adımlar nelerdir? Terörsüz Türkiye hedefi koydunuz. Bununla ilgili bir yol haritası var mı? Öncelikli adımlar nelerdir”? 

    “Mali imkanlarımız savunma sanayiimizi ayakta tutacak güç ve kabiliyete sahip. Ülkemizdeki terör sorununu sonlandırmak için bugüne kadar attığımız adımlar ortadadır. Bu adımların nihai hedefi Terörsüz Türkiye’dir. Bunu gerçekleştirirken kimsenin terörle mücadeleyi bırakmayı düşünebileceğimiz aklından dahi geçmemelidir. Bizim muhatabımız milletimizdir ve terör örgütlerinin istismar ettiği tüm zeminleri ortadan kaldırmak temel amacımızdır. Bunu milletimizle yapacak ve iç cephemizi sapasağlam hale getireceğiz. Son zamanlardaki tartışmalar bile terör örgütünün Kürt vatandaşlarımızı nasıl istismar ettiğini, yıllarca onlara anlattıkları hikayelerin nasıl boşa düştüğünü göstermiştir. Terör örgütünün efendilerine sadakatle hizmet dışında ideolojisi de, davası da yoktur. Onlar sadece emir alır ve onları yerine getirmeye çalışırlar. Bölgemizdeki gelişmelere göre terörle mücadele stratejimizi yeniliyoruz. Terör örgütünün istismar zeminini ortadan kaldırmaya yönelik sosyal ve ekonomik politikalar geliştirdik ve özellikle dezavantajlı bölgelerde yaşayan insanlarımızın mağduriyetlerini gidermek için tarihi nitelikle adımlar attık. Eğitim, iş imkanları ve sosyal hizmetlerin güçlendirilmesini bu bağlamda özellikle ele aldık. “Terörsüz Türkiye” hedefimize ulaşmamıza az kaldı, soruna tüm yönleriyle odaklandık ve çözmeye azmettik. Bunun yanında muhalefetin diline doladığı bir konuya da açıklık getirmek isterim. Biz savunma sanayii ile ilgili halktan para toplama gayretinde olan bir iktidar değiliz. Böyle bir şey kesinlikle söz konusu değildir. Muhalefet, bizim iktidarımızın “halktan para toplamak suretiyle sıkıntıları gidermenin gayreti içinde olduğumuzu” söyleyecek kadar sefil durumda. Bizim böyle bir derdimiz yok. Hamdolsun bizim mali imkanlarımız şu anda savunma sanayiimizi ayakta tutacak güç ve kabiliyete sahiptir.”

    “Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun konser vurgunları kamuoyuna yansıdı. Bununla ilgili Cumhuriyet Savcılığı soruşturma başlattı. Ankara ve İstanbul’daki konser olayıyla ilgili düşünceleriniz nelerdir? Ayrıca daha önce de başta AK Partili belediyeler soruşturma geçirdi ve aklandı da Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş kamuoyunda bu soruşturmaların gelecekte kendilerine engel oluşturacağı gibi algı oluşturmaya çalışıyor. Bu konu hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyim”? 

    “Eğer bir yanlış yapmışlarsa bunun bedelini ödeyecekler”

    Biz konserlere karşı değiliz. Milletimiz belediyelerimize büyük bütçeler, kaynaklar sunuyor. Bu kaynakların çarçur edilmesi, yolsuzluklar yapılması ise konuyu adli boyuta taşır. Yargının yaptığı da bu boyutu araştırmaktır. Biz idari açıdan meseleyi araştırıyoruz, adli bir soruşturmaya ihtiyaç olması halinde de konuyu yargıya intikal ettiriyoruz. Bu bizim görevimiz, bunu yapmak zorundayız. Siyasi açıdan da milletimize verilen sözlerin tutulup tutulmadığını elbette takip ediyoruz. Ankara ve İstanbul’un trafikten toplu taşımaya, çöp toplama ve temizlikten diğer konulara temel belediyecilik hizmetlerinde ciddi sorunları var. Tabii diğer taraftan Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olarak bu isimlerle ilgili konulara girmem. Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı bu tür şeylerle uğraşmaz. Burada bizim yargımız gereğini yapar. Burada yolsuzluklar varsa bunları yapanlardan hukuk önünde hesabını ben inanıyorum ki savcılarımız, hakimlerimiz soracaktır. Eğer bir yanlış yapmışlarsa bunun bedelini ödeyecekler, bundan kimse rahatsız olmamalıdır.”

    “Siz yola çıkarken “3Y ile mücadele” dediniz; yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar Bu konuda büyük oranda yol alındığını görüyoruz. Yerel yönetimlerde ise muhalefet partileri önemi ölçüde belediyeleri yönetiyor. Özellikle 3Y ile mücadelede muhalefet belediyeciliğini yeterli görüyor musunuz”?

    “Muhalefet belediyelerinin yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadelesi var mı ki sorgulayalım. Yeterli olsalar bugün bu meseleleri konuşmuyor olacaktık. Birçok muhalefet belediyesi bu konularda adım dahi atmadı. Adım atanlar ise sorunlara kalıcı ve etkili çözümler üretmekte yetersiz. Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklar gibi köklü sorunlarla başa çıkmak, daha fazla kararlılık ve cesaret ister. Bu belediyelerin ciddi bir vizyona sahip olup olmadıkları da tartışmalıdır. Gerçekçi ve somut projeler üretemeyenlerin bu sorunlarla başa çıkması düşünülemez. Bunlarda zaten böyle niyet de ufuk da istek de yok. Onların nelerin peşinde koştuğunu milletimiz görüyor. Şunu anlamaları lazım. Belediyeler milletindir ve onlara layıkıyla hizmete mükelleftir. Bizim bugüne kadar yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla ilgili bir prensibimiz var. Bu dün vardı, bugün var, yarın da olacak. Ama şimdi öyle şeyler anlatıyor ki, mesela bir Genel Başkan pazara gitmiş. Cumhurbaşkanı benimle pazara gelebilir mi? diyor. Sayın Genel Başkan, benim seninle gezmeye vaktim yok. Biz oraları kendimiz ve ilgili arkadaşlarımızla zaten geziyoruz. Hiç endişe etme biz oralardayız. Marketleri, pazarları boş bırakmayız.

    “Geçtiğimiz hafta İstanbul’da yakalanan bir FETÖ’cü mahrem imam, 15 Temmuz’dan sora askeri ve polis okullarına öğrenci yetiştirdiği tespit edilmiş. Geçtiğimiz yıl Tuzla Piyade Okulunda bu yıl da Kara Harp Okulu mezuniyet töreninde askeri disiplinle bağdaşmayan davranışlar yaşandı. FETÖ’nün hala sızma girişimleri var. Harp Okulları, Polis Akademisi ve diğer kritik okullarla ilgili öğrenci alımında daha hassas tedbirler söz konusu mudur”?

     “FETÖ’ye karşı asla rehavete kapılamayız”

    Biz FETÖ’ye karşı asla rehavete kapılamayız. Terör örgütü “su uyur, düşman uyumaz” yaklaşımıyla pusuda beklemektedir. Onlara imkan veremeyiz, vermiyoruz. Tüm kurumlarımızda FETÖ’nün sızma girişimlerine karşı teyakkuz halindeyiz. FETÖ ile mücadelenin zorlu olduğunu, ülkenin kılcal damarlarına kadar girmiş sinsi örgütü temizlemenin meşakkatli olduğunu biliyorduk ve tüm adımları buna göre attık. Eğitim kurumlarımıza, özellikle de askeri ve polis okullarımıza öğrenci temini konusunda bu zamana kadar görülmemiş bir tedbirler silsilesi uyguluyoruz. Kritik kurumlarımızın yıpratılmasına asla izin vermeyeceğiz. Bunun için başta insan kaynakları olmak üzere her alanda üst düzey bir tedbir uyguluyoruz. Bunlar her şekle girdikleri için mücadelemizi de bu nedenle daha hassas yürütmek zorundayız. Özellikle güvenlik güçlerimizde ve kritik hizmetlerde görev alacak personel ile ilgili denetimleri artırmış durumdayız. Yargı da bu konuda hassas davranıyor ve FETÖ’cü hainlere geçit vermemek için canla başla çalışıyor. Biz tüm kamuda bu hainlerin izini sürüyor, somut tespitler yaptığımızda da hemen gereğini yapıyoruz. FETÖ’nün sızma girişimlerine karşı daha etkili ve kapsamlı tedbirler geliştiriyor ve uyguluyoruz. Alacağımız her önlem sadece mevcut durumu değil, gelecekteki olası tehditleri de kapsıyor ve çok yönlü bir stratejiyle bu konuya eğiliyoruz.

    “Malum yine yılsonu ve herkesin gözü kulağı hem çalışanların hem emeklilerin maaşlarındaki artışlarda ama biz biliyoruz ki esas mesele alım gücü efendim. Enflasyonda bir düşüş var ve bu düşüş önümüzdeki dönem hem çalışanın hem emeklinin hayatına nasıl yansıyacak acaba”?

    “Toplumun hiçbir kesimini enflasyona ezdirmeyeceğiz.

    Bizim amacımız vatandaşımızın toplumun bütün kesimlerini alım gücünü kalıcı olarak artırmaktır. Bunun da yolu enflasyonu kalıcı bir şekilde tek haneye düşürmekten geçer. İlk yılımızı dezenflasyona geçiş olarak öngörmüştük. Mayıs ayından bu yana enflasyonda düşüş var ve bu düşüş devam edecek. 2025 yılında özellikle hem para politikasının gecikmeli etkisi hem maliye politikasında bütçe açığının azalması hem de fiyatları bir şekilde bütçe imkanları çerçevesinde enflasyon hedefi paralelinde oluşturmamız enflasyonu düşürmeye devam edecek.

    Bakın geçen sene asgari ücretli kardeşlerimize biz yüzde 107 buçuk zam verdik. Geçen sene enflasyon yüzde 65’ti. Bu sene biz yüzde 49 zam verdik. Ekim ayı itibarıyla enflasyon yüzde 49’un altında. Yani yılı da Merkez Bankamızın tahminlerine göre yüzde 44 civarında bir rakamla tamamlayacağız.

    Özetle biz ne emeklimizi ne memurumuzu ne asgari ücretlimizi, toplumun hiçbir kesimini enflasyona ezdirmeyeceğiz. Son 22 yılda da resim buydu, son 1 yılda da aynı şekildeydi, bu sene içerisinde değişmedi. Muhalefet bu konuyu istismar ediyor ama biz önümüzdeki dönemde de aynı prensipler çerçevesinde hareket edeceğiz ve enflasyonun üzerinde, çalışanlarımıza alım gücünü koruyacak çerçevede muamele edeceğiz. Ama aslolan enflasyonun kalıcı bir şekilde düşürülmesidir. Vatandaşlarımızın aldığı temel mallarda enflasyon yüzde 28,5. Sebze meyve gıda dahil mallarda ise yüzde 40 civarında. Enflasyonu şu anda biraz yüksek tutan kira ve özel eğitim gibi hizmetlerdeki enflasyondur.

    Enflasyon kalıcı bir düşüş trendine girdi, inşallah bu şekilde de yoluna devam edecek. Burada şunu da söylemek isterim: Yeni bir adım daha atmayı planlıyoruz. Bu da büyükbaş hayvan ithalini yaparak kırmızı ete çok daha iyi imkanlarla erişimini sağlamaktır. Bunu Tarım ve Orman Bakanımız İbrahim Yumaklı ile de değerlendirdik. Vatandaş kırmızı ete beklediği fiyatlarla ulaşabilsin diye gerekirse süratle Uruguay’dan Brezilya’dan bu büyükbaş hayvan ithalini yapalım talimatını verdim. Bunu değerlendireceğiz ve bu adımları da atacağız.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan Albanese’yi ağırladı

    Cumhurbaşkanı Erdoğan Albanese’yi ağırladı

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi kapsamında bulunduğu Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde temaslarına devam ediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avustralya Başbakanı Anthony Albanese’yi kabul etti.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan Brezilya lideriyle buluştu

    Cumhurbaşkanı Erdoğan Brezilya lideriyle buluştu

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi için gittiği Brezilya’daki temasları kapsamında Brezilya Devlet Başkanı Lula Da Silva ile gerçekleştirdiği görüşmede Türkiye ile Brezilya arasındaki ilişkilerin gelişiminde üst düzey diyaloğun önemli olduğunu, iki ülke arasındaki stratejik ortaklığın geliştirilmesi için çalışmaya devam edeceklerini ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Brezilya’nın İsrail saldırganlığı karşısındaki duruşunun takdire şayan olduğunu, Türkiye’nin İsrail’e silah ve mühimmat satışının engellenmesi için Birleşmiş Milletler nezdinde girişim başlattığını, Filistin’de kalıcı ateşkesin tesisi, insani yardımların kesintisiz şekilde bölgeye ulaştırılması ve iki devlet temelinde adil bir çözüm için Türkiye’nin elinden geleni yapmaya devam edeceğini belirtti.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler’in Gazze başta olmak üzere dünyadaki çatışmaları engelleyemediğini, krizlere çözüm üretmekte yetersiz kaldığını, Brezilya’nın G20 dönem başkanlığında “Küresel Yönetişim Reformu”nu gündeme getirmesinin isabetli olduğunu ifade etti.

  • Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Katar Emiri’ne resmi karşılama

    Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Katar Emiri’ne resmi karşılama

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani’yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde resmi törenle karşıladı.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, Moldovalı mevkidaşı Sandu ile görüştü

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Moldovalı mevkidaşı Sandu ile görüştü

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı (COP29) Dünya Liderleri İklim Zirvesi dolayısıyla bulunduğu Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de ikili temaslarını sürdürüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Moldova Cumhurbaşkanı Maia Sandu ile bir araya geldi. Görüşmede Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek hazır bulundu.

  • Liderler Bakü’de bir araya geldi

    Liderler Bakü’de bir araya geldi

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı (COP29) Dünya Liderleri İklim Eylemi Zirvesi’ne (WLCAS) katılmak üzere geldiği Bakü’de ikili görüşmelerine başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, temasları kapsamında Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile görüştü. Görüşmede ikili ilişkilerin yanı sıra bölgesel ve küresel meseleler ele alındı.