Etiket: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

  • “Herkesi tasarruf paketini uygulamaya davet ediyorum”

    “Herkesi tasarruf paketini uygulamaya davet ediyorum”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) İkiz Kuleler’de gerçekleşen genel kurulunda konuştu. TOBB’un 80’inci genel kurulunun hayırlı olması dileğinde bulunan Erdoğan, ”Bu güzel atmosferde bizleri bir araya getiren Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’mizin değerli yönetimine teşekkür ediyorum. Burada Türkiye için çarpan vatanperver yürekler var. Burada Türkiye için üreten, istihdam oluşturan girişimci ruhlar var. Burada milletimizin istikbali için çalışan, ter döken inanmış gönüller var. Burada Türkiye yüzyılının inşası yolunda hiçbir fedakarlıktan kaçmayan millet ve memleket sevdalısı yol arkadaşlarım var” dedi.

    Türkiye’nin ve Türk ekonomisinin kalbinin bugün bu salonda attığını söyleyen Erdoğan, “Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi ve muhabbetimizi daim eylesin diyorum. Bu vesileyle kuruluşundan bugüne kadar TOBB çatısı altında ülkemizin kalkınmasına, gelişmesine, güçlenmesine destek olan her bir kardeşime şahsım, ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. TOBB üyesi olup da Rahmet-i Rahman’a kavuşmuş iş dünyamızın kıymetli temsilcilerini rahmetle yad ediyorum milletin emanetini taşıyan bir siyasetçi olarak” diye konuştu.

    Türk ekonomisinin nabzının attığı TOBB Genel Kurullarına iştirak etmeye her zaman önem verdiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Sizlerin burada dile getirdiği yapıcı eleştirilerden faydalanmaya gayret ettim. Dünyayı takip eden, vizyoner ve ufuk sahibi siz kardeşlerimin katkılarının bizim nazarımızda daima özel bir yeri oldu. Meselelerimizi sizlerle konuştuk, sorunlarımıza ortak akılla çözüm aradık. Engelleri sırt sırta vererek birlikte aştık. Siz bize yol gösterdiniz, yoldaşlık ettiniz. Zor zamanlarımızda yanımızda durdunuz. Özellikle son dönemde oda ve borsalarımızın kapasiteleri müthiş arttı. Dünyanın en iyi ve en çok hizmet üreten ilk üç oda sisteminden biri haline geldiniz. Biz de bu süreçte size daima destek olduk. Hedeflerinizi ve hayallerinizi gerçekleştirmeniz için önünüzü açtık. Geçen sene milletimizin 60 yıldır içinde bir ukde olarak kalan Türk otomobili Togg’u birlikte hayata geçirdik. Bugün yollarımızı aşındıran binlerce Togg’da kardeşlerimin desteği ve emeği bulunuyor. Çeşitli sabotaj girişimlerine rağmen Türkiye’ye kazandırdığımız Togg’un ne kadar stratejik bir hamle olduğu bugün daha iyi anlaşılıyor” değerlendirmesini yaptı.

    “Yerli ve milli markamız Togg ile hızla gelişen elektrikli araç sektöründe biz de varız dedik”

    Elektrikli araç piyasasının son bir sene içerisinde çok büyük bir ivme yakaladığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Uzak Doğu ülkelerinin piyasaya agresif bir şekilde girdiklerini görüyoruz. Uzun yıllar sonra bu defa treni ve trendi kaçırmadık. Yerli ve milli markamız Togg ile hızla gelişen elektrikli araç sektöründe biz de varız dedik. O dönem sadece mali zorluklarla mücadele etmedik. Daha ziyade zihinlere kazınmış, öğrenilmiş çaresizlikle mücadele ettik. Daha emekleme safhasından itibaren projenin kolunu, bacağını kırmak için çok uğraştılar. Fabrikasından tasarımına kadar her şeyi eleştiri konusu yaparak projeyi itibarsız hale getirmek için her yolu denediler. Bugün milli savaş uçağımız Kaan’la ilgili neler söyleniyorsa, insansız hava araçlarımıza ve üreticilerine hangi iftiralar atılıyorsa, Türkiye’yi ekonomide bir üst lige taşıyacak hamleleri baltalamak için kimler devreye giriyorsa hepsine ve daha fazlasına elektrikli araç imalat sürecinde şahitlik ettik. Ama biz bunların hiçbirine kulak asmadık. Başkaları yapıyorsa biz niçin yapmayalım dedik. Başkaları üretebiliyorsa, biz niçin üretmeyelim dedik. Sizlerin de gayretleriyle elektrikli araç teknolojisinde dünyadaki birçok ülkeye göre yerimizi çok önceden aldık. Bundan sonra da ülkemizin diğer projelerinde sizlerle birlikte çalışmaya, birlikte yol yürümeye devam edeceğiz. TOBB mensuplarımızla en son geçen yıl 28 Mayıs seçimlerinden hemen sonra bir araya gelmiş ve hasbihal etmiştik” açıklamasını yaptı.

    “İnşallah 4 yıllık seçimsiz bir döneme girmiş bulunuyoruz, bundan sonra milletimizin gerçek gündemine daha fazla vakit ve kaynak ayırabileceğiz”

    Bugünkü genel kurulu da 31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri’ni müteakiben gerçekleştirdiklerini söyleyen Erdoğan, son bir sene içinde ardı ardına yaşanan üç seçimin iş dünyasını yorduğunu, 2023 yılının Türkiye ekonomisi açısından çok meşakkatli bir yıl olduğunu ifade etti. Erdoğan, “Ülkemiz maalesef seçim atmosferinden bir türlü kurtulamadı. Yine bu dönemde başta Gazze krizi olmak üzere bölgemizde ülkemizi de doğrudan etkileyen çatışmalar patlak verdi. Tek başına seçim gündeminin bile bürokrasiyi, yatırımları, iş dünyamızın gelecek planlarını yavaşlattığı hakikattir. 31 Mart seçimlerinin de geride bırakılmasıyla inşallah 4 yıllık seçimsiz bir döneme girmiş bulunuyoruz. Bundan sonra asıl meselelere daha fazla odaklanabilecek, milletimizin gerçek gündemine daha fazla vakit ve kaynak ayırabileceğiz. Küresel ekonominin son 5-6 yıldır fırtınalı sulardan geçtiğini zaten sizler de biliyorsunuz. Salgının çok önce başlayan belirsizlik iklimi, Rusya-Ukrayna savaşı ve diğer bölgesel çatışmalarla daha da keskinleşti. Dünyada son 50-60 yılın zirvelerine çıkan enflasyon, atılan tüm adımlara rağmen ekonomiler için endişe olmayı sürdürüyor” dedi.

    Amerika ve Avrupa Merkez Bankaları’nın enflasyonun ateşinin ne zaman düşeceğine dair halen net bir tarih veremediğine dikkat çeken Erdoğan şunları kaydetti:
    “Türkiye olarak küresel ekonominin genel seyrinden ve bölgemizdeki krizlerden maalesef biz de olumsuz etkileniyoruz. Tabii biz tüm bu dış faktörlerin yanı sıra 6 Şubat tarihinde ekonomimize maliyeti 104 milyar dolara ulaşan asrın felaketini de yaşamış bir ülkeyiz. 6 Şubat’ta 53 bini aşkın insanımız hayatını kaybederken, 115 bin ticarethanenin aralarında olduğu 850 bin bağımsız bölüm kullanılamaz hale geldi. Deprem bölgesinden gelen oda ve borsa başkanlarımız ne kadar devasa bir yıkımla karşı karşıya kaldığımızı çok daha iyi bilirler. Depremzede illerimizin toparlanması için verdiğimiz mücadelenin en yakın şahidi de yine bu arkadaşlarımızdır.”

    “Ekonomi programımızın neticelerini çeşit alanlarda görmeye başladık”

    28 Mayıs seçimlerinden hemen sonra ekonomide güçlü bir ekip kurduklarını dile getiren Erdoğan, ardından Orta Vadeli Program ve 12. Kalkınma Planı ile gelecek 5 yıla ait yol haritasını belirlediklerini ifade etti. Son 11 aydır da bu yol haritasını harfiyen uyguladıklarını belirten Erdoğan, “Mahalli İdareler Seçimleri’nde pek çok eleştiriyi göğüsleme, hatta sandıkta bedel ödeme pahasına kararlı duruşumuzu esnetmedik. Vaatlerin havada uçuştuğu bu dönemde popülizme meyil etmedik. Daha önce de söyledim. Şahsi ikbalimiz için ülkemize ve milletimize ilave yük oluşturacak hiçbir adım atmadık. Bundan sonra da atmayacağız. Hükümetimizin 31 Mart seçim sürecinde sergilediği özverili tavrın değeri inanıyoruz ki gelecekte daha iyi anlaşılacaktır. Bugün bize serzenişte bulunanlar, inşallah yarın hayır dua edeceklerdir. Togg ile ve iş dünyamızın tüm kesimleriyle geliştirdiğimiz yakın diyaloğun ekonomiye de olumlu yansıdığını görüyoruz. Ekonomi programımızın neticelerini çeşit alanlarda görmeye başladık. Geçen seneyi yüzde 4,5 gibi tahminlerimizin de üzerinde bir büyümeyle kapattık. Bu oranla Avrupa’da bir 1’nci, OECD ülkelerinde 2’nci, G-20’de ise 4’üncü olduk. 2023 yılında milli gelirimiz 1 trilyon 119 milyar dolara, kişi başına gelir ise 13 bin 110 dolara çıktı. Dış talepteki zayıf görünüme ve depremin etkilerine rağmen ihracatta 255,4 milyar dolara ulaşarak cumhuriyet tarihimizin rekorunu kırdık. Turist sayısı yıllık yüzde 11,1 artışla 57,1 milyonu, turizm geliri ise yüzde 16,9 artışla 54,3 milyar doları buldu” dedi.

    “İşsizlik oranı son 11 yılın en düşük seviyesine geriledi”

    Tüm zamanların en iyi turizm performansının elde edildiğini söyleyen Erdoğan, 2024 yılında hedefin 60 milyon ziyaretçi ve 60 milyar dolar turizm gelirini yakalamak olduğunu bildirdi. Erdoğan, “Bu rakamlara ulaşma konusunda ümit varız. Turizmde yılın ilk üç ayını rekorlarla tamamladık. 9 milyonu aşan ziyaretçi sayımızla yaklaşık 9 milyar dolar turizm geliri elde ettik. İlk 3 aylık rakamlara baktığımızda 2024 yılı turizm hedeflerimizle uyumlu gittiğimiz görünüyor. Bizim için hayati önemi haiz bir diğer başlık istihdamdır. Vatandaşımızın işini,, aşını koruması temel prensibimizdir. Ekonomimiz istihdam oluşturmaya devam ediyor. Mart ayında istihdam 32,6 milyon kişiye ulaşırken, işsizlik oranı yüzde 8,6 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı son 11 yılın en düşük seviyesine geriledi. Burada yakaladığımız istikrarı inşallah perçinleyerek sürdüreceğiz. İş gücü piyasamızda ortaya çıkan arz talep dengesizliğini de mutlaka gidereceğiz. Genç işsizliğin yüksek seyrettiği bir ortamda özel sektörümüzün personel bulamamaktan şikayet etmesi, ortada bir sorun olduğunu göstermektedir” diye konuştu.

    “İş gücü piyasasında ihtiyaç duyulan beceri ve yetkinlikleri geliştirecek, nitelikli istihdamı yönelik politikalara ağırlık vereceğiz”

    “Özel sektörümüz, eleman eksikliğinden dolayı işlerini büyütemez. Hatta daralmaya giderken istihdam kapısı olarak devlete yüklenilmesi vahim bir hatadır“ diyen Erdoğan, ”Sosyolojik kökleri de olan bu yanlıştan ülkemizi kurtarmamız gerekiyor. Siyasetten önce rızkını hem işçi olarak hem de ticaret yaparak kazanmış bir kardeşinizim. Rızkın onda dokuzunun ticarette olduğu müjdesine kendi şahsi hayatımda bizzat şahitlik ettik. Gençlerimizin ticarete, sanata, spora, sanatkarlığa, memurluk dışında farklı alanlara yönelmesini her zaman tavsiye ettim. Aynı kanaatimi bugün de koruyorum. Bu konuda mesleki eğitim ve yüksek öğretim başta olmak üzere nerede sorun üreten bir alan varsa hep beraber çözüme kavuşturacağız. İş gücü piyasasında ihtiyaç duyulan beceri ve yetkinlikleri geliştirecek, nitelikli istihdamı yönelik politikalara ağırlık vereceğiz. Türkiye gelişmekte olan ülkeler arasında güçlü bir hikayeye sahip. Ülkemizin risk primi giderek düşüyor. Bu düşüş sayesinde iş dünyamızın dış finansmana erişim koşulları da iyileşiyor” dedi.

    Geçen yıl mayıs ayında 97,1 milyar dolar olan rezervlerin bugün 127 milyar dolar seviyesine yükseldiğini ifade eden Erdoğan, Orta Vadeli Programı güçlendirecek kritik adımlar attıklarını vurgulayarak, ”Mali disiplini sürdürerek para politikamızın etkinliğini arttıracak ve enflasyonla mücadeleye güçlü destek vereceğiz. Programın güçlendirilmesinde üç temel önceliğimiz var. Kamuda harcama kontrol ve kesintileriyle tasarrufları artırıyoruz. Bütçedeki yatırım ödeneklerini gıda, tarım, yeşil ve dijital dönüşüm gibi öncelikli alanlara yönlendireceğiz. Ayrıca yapısal reformları hızlandırıyoruz. Şu gerçeği hepimizin kabullenmesi gerekiyor. Türkiye hem üreterek büyümek hem de tasarruf ederek kaynaklarını en verimli biçimde kullanmak zorunda olan bir ülkedir. Bizim son dönemde keşfettiklerimiz dışında etrafımızdaki ülkeler gibi öyle çok büyük yeraltı zenginliklerimiz yok. Alın terimizden ve kendi bileğimizin gücünden başka hiçbir şeye umut bağlayamayız. Gelirlerimizi artırmak için çalışmak, daha çok çalışmak, daha fazla üretip, ihraç etmek mecburiyetindeyiz“ değerlendirmesini yaptı.

    “Tasarruf tedbirlerine, istisnasız olarak tüm kamu idarelerimiz ve personeli uymak zorundadır”

    Talimatı üzerine tasarruf kültürünü ve verimliliği artırmak için ekonomi yönetiminin kapsamlı bir çalışma yaptığını, Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi’nin detaylarının önceki gün açıklandığını belirten Erdoğan, “Biz tüy bitmemiş yetimin hakkı olan kamu malının korunmasına son 21 yılda daima ihtimam göstermiş bir hükümetiz. Mali disiplinden taviz vermeyerek ortalama bütçe açığının milli gelire oranını yüzde 2,4 seviyesinde tutarak bu hassasiyetimizi ispat ettik. Şimdi bunu bir üst seviyeye taşıyoruz. Kamu kurumlarının milletimize ve iş dünyamıza tasarruf kültüründe de örnek olmasını, rehberlik etmesini hedefliyoruz. Birincisi bu paket kamuda verimliliği arttırıp, tasarruf sağlamayı amaçlıyor. İkincisi, bu paketle birlikte çok güçlü bir uygulama modelini hayata geçiriyoruz. Üçüncü ve son olarak tedbirler bütün kamuyu kapsıyor. Yani merkezi idareler, yerel yönetimler, kamu iktisadi teşebbüsleri, döner sermayeler ve fonlar bu paketin kapsamındadır. Bu çerçevede tasarruf tedbirlerine, istisnasız olarak tüm kamu idarelerimiz ve personeli uymak zorundadır. Harcanan her kuruşun hesabını soran bir bakış açısını egemen kılıyoruz. Böylece ülkemizin kaynaklarını çok daha verimli ve öncelikli alanlarda kullanabileceğiz. Tasarruf kültürü yaygınlaştıkça ve toplum tarafından sahiplenildikçe cari açıktaki iyileşme de hız kazanacak. Yerli üreticiler inşallah bundan olumlu etkilenecek” dedi.

    Kamuda Tasarruf ve Verimlilik Paketi’nin sadece 3 yıllık bir hedef olarak görülmemesi gerektiğine inandığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kamuda tasarruf kültürünü kurumsal bir niteliğe kavuşturarak, bu konudaki farkındalığın sürekli yüksek kalmasını sağlayacağız. Son dönemde vatandaşlarımızın tepkisine yol açan israf görüntülerinin de böylece önüne geçmeyi arzu ediyoruz. Geçen hafta ifade ettik. Bugün de tekrar ediyoruz. Kamu malı ve kamu görevi milletin bizlere emanetidir. Görevi layığıyla yapmamakta, kamu malına el uzatmakta emanete ihanet etmek demektir. Kimse bizden kul hakkının yenilmesine sessiz kalmamızı bekleyemez” dedi.

    “Nepotizm meselesini yakından takip etmeyi sürdüreceğiz”

    CHP’li belediyelerin tepki çeken akraba atamalarına da değinen Erdoğan, ”Burada bir noktayı özellikle vurgulamak durumundayım. 31 Mart’tan sonra özellikle muhalefet belediyelerinde yaşanan eş, dost, hısım, akraba atamalarının mahşeri vicdanda nasıl yaralar açtığını hepimiz görüyoruz, ibretle takip ediyoruz. Adalet terazisi son derece hassas olan gençlerimiz, iyice zıvanadan çıkan bu kayırmacılık vakalarından ciddi anlamda rahatsız oluyor. Gençlerimizin kamu kurumlarına ve yöneticilerine olan güvenlerini sarsan bu skandallara artık bir dur denilmesi gerekiyor. Bir göreve seçilmiş olmak kimseye orayı bir akraba çiftliğine dönüştürme hakkı vermez. Atanarak ve seçilerek gelinen her konumun sahibi milletimizin ta kendisidir. Buralar affınıza sığınarak söylüyorum birileri için arpalık değil, ülkeye ve millete hizmet vasıtalarıdır. Nepotizm meselesini yakından takip etmeyi sürdüreceğiz. Gerek kamuda tasarruf tedbirlerinin uygulanması gerekse nepotizmin engellenmesi noktasında muhalefetin de sorumluluk almasını bekliyoruz. Meselelerimiz ortak olduğuna göre çözüme de ortak akılla, ortak iradeyle birlikte varmalıyız. Esnaf, çiftçi, memur, işçi, sanayici, tüccar, fark etmeksizin hepimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşlarıyız. Bu devlet bizim devletimiz. Bu vatan bizim son sığınağımız. Hangi siyasi görüşe, kökene, meşrebe mensup olursak olalım hepimiz Türkiye gemisinin yolcularıyız. Bu gemiyi sahili selamete çıkarmak ortak görevimiz. Başta kamu kurumlarımız ve görevlilerimiz olmak üzere herkesi tasarruf paketini uygulamaya davet ediyorum. Türkiye’nin ekonomide yeni başarı hikayeleri yazmaya devam edeceğine yürekten inanıyorum” şeklinde konuştu.
    Cumhurbaşkanı Erdoğan, ayrıca oda ve borsa başkanlarına yeşil pasaport verileceğini açıkladı.

  • Erdoğan: Bürokratik vesayete izin vermeyiz

    Erdoğan: Bürokratik vesayete izin vermeyiz

    Ayhan Bora Kaplan soruşturması üzerinden hükümete kumpas kurulacağı iddiası gündemdeyken, gözlerin çevrildiği isim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan önemli açıklamalar geldi.

    AK Parti Grup Toplantısı’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son 21 yılda çetin mücadeleler sonucu gerilettiğimiz bürokratik vesayetin tekrar nüksetmesine fırsat vermeyiz, vermeyeceğiz.” dedi.

    Son dönemde yaşanan tüm gelişmeleri dikkatle takip ettiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kanunun dışına çıkan, hatası, kastı veya marazı olan kim varsa hukuk zemininde hesabını mutlaka soruyoruz.” şeklinde konuştu.

    “DİMDİK AYAKTAYIZ”

    “Bize gazete manşetlerinden ömür biçenler oldu. Bu iş bitti deyip, yolunu değiştirenler, davaya ihanet edenler oldu. Korkanlar, hırslarına yenilenler oldu.” ifadelerini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz buradayız. Dimdik sapasağlam ayaktayız. Dava burada ve inşallah yarın da burada olacak.” dedi.

    “KUKLAYI DA KUKLACIYI DA ÇOK İYİ BİLİYORUZ”

    Cumhurbaşkanı, “FETÖ’ye diyet borcunu ödemek için Yenikapı ruhunu baltalayanlar görüyoruz ki asla boş durmuyor. Siyasetteki tüm sermayesi insanları ayırmak olanların nereye varmaya çalıştığının idrakindeyiz. Kuklayı da kuklacıyı da çok iyi biliyoruz.” ifadelerini kullandı.

    “CUMHUR İTTİFAKI SURLARINDA GEDİK AÇMAK İSTEYENLER VAR”

    Siyasetteki yumuşama iklimini kara kışa çevirmek isteyenler olduğunu söyleyen Erdoğan, “Cumhur İttifakı surlarında gedik açmak isteyenler olduğunu görüyoruz. Daha önce de bu tarz teşebbüslerle karşılaştık. Hamdolsun hepsinden güçlenerek çıktık. İnşallah yine aynısı olacak. Fitne odaklarına kesinlikle göz açtırmayacağız. Cumhur İttifakı daha da güçlenerek yoluna devam edecek.” dedi.

    “4 YIL GERİLİMLE DEĞİL, KARŞILIKLI HOŞGÖRÜYLE GEÇSİN”

    Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’le geçen hafta yaptıkları görüşmeyi hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Temennimiz odur ki; önümüzdeki 4 yıl gerilimle değil, karşılıklı hoşgörüyle geçsin. İstiyoruz ki muhalefet yapıcı olsun. Arzumuz odur ki; Türkiye’nin meseleleri siyasetin günlük polemiklerinin üzerinde ele alınsın.” dedi.

    Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:

    “Bizi örselemeye çalışanlara inat yolumuza pekleşe pekleşe devam ediyoruz. Partimizin kuruluşundan itibaren daima ortak akılla hareket ettik. İnşallah bunu güçlendirerek sürdüreceğiz.

    Son 1 yılımıza damga vuran seçimler dolayısıyla gelenekselleşmiş istişare kamplarımızı yapamamıştık. İstişare toplantımızı önümüzdeki hafta gerçekleştiriyoruz.

    “YENİ DİNAMİK ARKADAŞLARIMIZLA DEVAM EDECEĞİZ”

    Her kongre sürecini kadrolarımız arasındaki bir bayrak yarışı olarak görüyoruz. Yorulan arkadaşlarımız varsa, hatası, kusuru olanlar varsa, kardeşlik hukukumuzu koruyarak onları dinlenmeye alacağız. Yeni heyecanlı, dinamik arkadaşlarımızla yolumuza devam edeceğiz. Kurulduğumuz günden beri yenilenerek, tazelenerek geliyoruz. İnşallah bundan sonra da aynı çizgide hareket edeceğiz.

    ÖĞRETMENLİK MESLEK KANUNU

    Hayat pahalılığı ve fırsatçılık, öğretmenlerimize yönelik şiddetle mücadelede yasal zeminin güçlendirilmesine ihtiyaç duyuyoruz. AK Parti Grubumuzun, Cumhur İttifakı’ndaki ortağımız MHP ile işbirliği içinde bu konuları çok iyi takip etmesini bekliyorum.

    YENİ ANAYASA ÇALIŞMALARI

    Yeni anayasa meselesinde, Meclis Başkanımızın çalışmalarına destek vermemiz önemlidir. Aceleye getirmeden ama çok da fazla uzatmadan, somut adımlar atılmasında fayda görüyoruz. Biz sonuna kadar uzlaşmacı tutumumuzu koruyacağız.

    “31 MART’TA MİLLETİN VERDİĞİ MESAJI ALDIK”

    Türkiye’nin gelecek asrına eserlerimizle biz istikamet çizeceğiz. Şunu unutmayalım; 14 Mayıs seçimlerinde aziz milletimiz iktidar olma yetkisini bizlere tevdi etmiş, 10 ay sonra da bizlere ikazda bulunmuştur. 31 Mart seçimleri bir güven oylaması değildir. Seçmenin ülkenin idaresine ilişkin tercihlerinde bir kırılma olmamıştır. Önce 14 Mayıs’ta, iki hafta sonra 28 Mayıs’ta seçmen kararlı bir şekilde hükümeti Cumhur İttifakı’na emanet etmiş, yerel seçimde tercihini sandığa farklı şekilde yansıtmıştır. Bu ikisini birbirinden ayırmak durumundayız. 31 Mart’ta milletin verdiği mesajı aldık. Milletin AK Parti’den desteğini çektiğini zannedenler, fena halde yanılırlar.

    AK Parti’nin çalışma usulü bellidir. Yarın seçim olacakmış gibi hazırlıklıyız. Aynı zamanda biz hiç seçim olmayacakmış gibi çalışan bir kadroyuz. Gevşemeye, gönülsüzlüğe, tembelliğe asla tahammülümüz olamaz.

    “BÜROKRATİK VESAYETE İZİN VERMEYİZ”

    Son 21 yılda çetin mücadeleler sonucu gerilettiğimiz bürokratik vesayetin tekrar nüksetmesine fırsat vermeyiz, vermeyeceğiz.

    Son dönemde gündeme gelen her hadiseyi tüm boyutlarıyla en ince detayına kadar takip ediyoruz.

    Kanunun dışına çıkan, hatası, kastı veya marazı olan kim varsa hukuk zemininde hesabını mutlaka soruyoruz.

    Ülkeye ve millete karşı vazifesini yapmamanın hiçbir bahanesi olmaz.

    Bizim için her bir saniye milletimizin emanetidir, o her saniyeyi milletimiz için sarf etmek boynumuzun borcudur.

    “DAVA BURADA, İNŞALLAH YARIN DA BURADA OLACAK”

    Bize süre biçenler oldu. Bize gazete manşetlerinden ömür biçenler oldu. Bu iş bitti deyip, yolunu değiştirenler, davaya ihanet edenler oldu. Korkanlar, hırslarına yenilenler oldu. Onlar şimdi yoklar. Unutulup gittiler. Biz buradayız. Dimdik sapasağlam ayaktayız. Dava burada ve inşallah yarın da burada olacak.

    “TEMENNİMİZ ODUR Kİ; ÖNÜMÜZDEKİ 4 YIL HOŞGÖRÜYLE GEÇSİN”

    CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’i kabul ettik. Kendisiyle verimli bir görüşme gerçekleştirdik. Türkiye’de siyasetin bir yumuşamaya ihtiyacı var. Biz bu konuda her zaman olduğu gibi üzerimize düşeni yapıyoruz. Biz hiçbir zaman kutuplaşmanın, gerilimin tarafı olmadık. Türkiye’yi bir gördük, beraber gördük. Hiçbir ayrım yapmadan 85 milyonun tamamını kucakladık.

    Temennimiz odur ki; önümüzdeki 4 yıl gerilimle değil, karşılıklı hoşgörüyle geçsin. İstiyoruz ki muhalefet yapıcı olsun. Arzumuz odur ki; Türkiye’nin meseleleri siyasetin günlük polemiklerinin üzerinde ele alınsın.

    “KUKLAYI DA KUKLACIYI DA ÇOK İYİ BİLİYORUZ”

    FETÖ’ye diyet borcunu ödemek için Yenikapı ruhunu baltalayanlar görüyoruz ki asla boş durmuyor. Siyasetteki tüm sermayesi insanları ayırmak olanların nereye varmaya çalıştığının idrakindeyiz. Kuklayı da kuklacıyı da çok iyi biliyoruz.

    “CUMHUR İTTİFAKI SURLARINDA GEDİK AÇMAYA ÇALIŞANLAR VAR”

    Siyasette yumuşama iklimini kara kışa çevirmeye çalışanlar olduğunu, Cumhur İttifakı surlarında gedik açmak isteyenler olduğunu görüyoruz. Daha önce de bu tarz teşebbüslerle karşılaştık. Hamdolsun hepsinden güçlenerek çıktık. İnşallah yine aynısı olacak. Fitne odaklarına kesinlikle göz açtırmayacağız. Cumhur İttifakı daha da güçlenerek yoluna devam edecek.

    “NETANYAHU HESABINI VERECEK”

    Netanyahu ve soykırıma ortak olanlar, döktükleri her damla kanın hesabını verecek. Biz de soykırımcıların hukuka hesap vermesi için enselerinde olacağız.

    Bunlar kameralar önünde, gazetecileri, doktorları, sivilleri katlettiler. Bunlar kaçamayacaklar. İnşallah dünyada bunun hesabını verecek, cezasını çekecekler. Uluslararası mahkemeyi baskı altına almaya çalışıyorlar. Nesin sen ya? Bunun bedelini ödeyeceksiniz. Ne yaparlarsa yapsınlar, insanlık bu katillerin yakasını bırakmayacak. İnsanlık bıraksa dahi biz bu cinayet şebekesinin peşini bırakmayacağız.

    “SANMAYIN Kİ İSRAİL GAZZE’DE DURACAK”

    Şimdi Hamas’ı destekliyoruz diye dışarıda ve içeride bizi eleştiriyorlar. Sizde hiç mi vicdan yok? Sanmayın ki İsrail Gazze’de duracak. Bu azgın devlet, eğer durdurulmazsa ‘Vadedilmiş Topraklar’ hezeyanıyla gözlerini er ya da geç Anadolu’ya dikecekler. Hamas, Gazze’de Anadolu’nun ileri hat savunmasını yapıyor. Bunu göremeyecek kadar kör müsünüz?

    Bugün Hamas’a terör örgütü diyenler 100 yıl önce olsalar inanın Kuva-yı Milliye’ye de terör örgütü diyecekler, asi, hain diyeceklerdi. Bu millet her zaman mazlumun yanında durmuştur.

    Türkiye giderek bir cazibe merkezi haline gelmektedir. Ülkemize yönelik propagandaların artmasındaki sebep işte budur. Kimin nereye varmak istediğini biliyoruz. Bunlara bugüne kadar boyun eğmedik. Bundan sonra da geri adım atmayacağız.

    Her zaman söylüyorum; korkaklar zafer anıtı dikemez. Ne yarım asrı bulan siyasi hayatımızda ne de 21 yılı aşan iktidarlarımız boyunca korkanlardan, kaçanlardan olmadık. Gün oldu vesayetçilere meydan okuduk. Gün oldu eli kanlı terör örgütlerine meydan okuduk. Gün oldu emniyet, yargı ve ordu içinde yuvalanmış FETÖ’cü alçaklara meydan okuduk. Vatanımızın bekasına, milletimizin istiklaline kim kastederse bundan sonra da karşılarında dimdik durmaya devam edeceğiz.

    Hükümetimiz, ittifakımız ve devletimiz her zamankinden daha güçlüdür. Gazze’de soykırım bitinceye, katiller hesap verinceye kadar tüm imkanlarımızla Filistin halkına sahip çıkacağız.”

     

    NTV

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan fahiş fiyat açıklaması

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan fahiş fiyat açıklaması

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü nedeniyle düzenlenen Türkiye Ziraat Odaları Birliği Danışma Kurulu Toplantısı’nda konuştu.

    Erdoğan konuşmasında kırmızı ve beyaz et fiyatlarındaki artışa değindi.

    Fiyat artışlarını yakından takip ettiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı, bu artışların sadece piyasa şartlarıyla izah edilemeyeceğini ifade etti, fırsatçılara göz açtırmayacaklarını vurguladı.

    Erdoğan, “Bazı temel gıda ürünlerinin fiyatlarında zaman zaman gördüğümüz ani çıkışların gerisinde piyasa koşullarından ziyade fırsatçılık vardır.” dedi.

    “HESABINI SORACAĞIZ”

    Arz-talep dengesini bozacak güce ulaşan çıkar odakları olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Şunun bilinmesini isterim, milletin aşına, ekmeğine ve boğazındaki lokmasına göz dikenlerden bunun hesabını mutlaka soracağız.” dedi.

    “FAHİŞ FİYAT DÜZENLEMESİ DEVLETİN ELİNİ DAHA DA GÜÇLENDİRECEK”

    Meclis’e gelmesi beklenen fahiş fiyat düzenlemesini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Enflasyon ve hayat pahalılığına karşı yürüttüğümüz mücadeleyi fiyat oyunlarına kurban vermeyiz. Meclisimizde görüşülen düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle devletimizin ilgili kurumlarının eli daha da güçlenecek.” diye konuştu.

    Erdoğan’ın konuşmasından satır başları şöyle:

    “Bugün vefat haberini öğrendiğim, Türk tiyatrosu ve sinemasının usta ismi Ayten Gökçer’i rahmetle yad ediyorum.

    Çiftçi kardeşlerimize sadece ülkemiz tarımına yaptıkları katkılar için değil, demokrasimize verdikleri destek için de minnettarız. 15 Temmuz darbe girişiminde, milli iradeyi korumak için öne atılanların en başında çiftçilerimiz vardı. Birileri uçakları görünce, bankamatik kuyruklarına koşarken, çiftçi kardeşim darbecileri engellemek için bir yıllık mahsulünü ateşe verdi. Çiftçilerimizin cesaretini hiçbir zaman unutmayacağız.

    “ÇİFTÇİ KARDEŞLERİMİZE HAK ETTİKLERİ ÖNEMİ VERMEYE GAYRET ETTİK”

    Türkiye’yi vesayetin her türlüsünden kurtarma mücadelesini birlikte verdik. Sadece demokraside değil, ekonomide, tarımda, hayvancılıkta, üretimde ülkemizi hayal dahi edilemeyecek seviyelere getirdik. Türkiye Yüzyılı’nı da çiftçilerimizle omuz omuza inşa edeceğiz.

    Yüce Allah bizleri topraktan yaratmıştır. Hayatımızı toprağın üzerinde ondan elde ettiğimiz nimetlerle sürdürüyoruz. Toprak olmazsa hayat olmaz. Biz toprağa ne kadar değer verirsek, toprak da bizi besler, yaşatır. Emek vermez, alın teri dökmez, gerekli yatırımı yapmazsanız, toprak da size bakmaz, doyurmaz. Bu anlayışla son 21 yılda hem toprağa hem de toprağı bizim için işleyen çiftçi kardeşlerimize hak ettikleri önemi vermenin gayretinde olduk.

    “1 TRİLYON 364 LİRA DESTEK VERDİK”

    Türk tarımının kaderini değiştirebilmek, sorunlara kalıcı çözümler bulabilmek için gerçekten yoğun mesai harcadık. Ülkemizin tarımsal potansiyelini gün yüzüne çıkarmak için ciddi destek ve hibeler sağladık. Tarım-sanayi entegrasyonunu güçlendirdik. Son 21 yılda 1 trilyon 364 milyar lira tarım desteği verdik.

    “‘TARIM BİTTİ’ DEMEK CEHALETTİR”

    Türkiye’de tarım bitti demek cehalettir. Tarımsal verileri ülkemizin nereden nereye geldiğini ortaya koymaktadır. Tarımsal gayrisafi yurt içi hasıla bakımından Avrupa’da lideriz, dünyada ilk 10 içerisindeyiz.

    “MİLLETİN BOĞAZINDAKİ LOKMASINA GÖZ DİKENLERDEN HESAP SORACAĞIZ”

    Son dönemde kırmızı ve beyaz et fiyatlarında yaşanan suni fiyat artışlarını yakından takip ettik, inceledik, sebeplerini araştırdık. Fahiş fiyat artışlarının sadece piyasa şartlarıyla izah edilemeyeceği buradaki herkesin malumudur. Bazı temel gıda ürünlerinin fiyatlarında zaman zaman gördüğümüz ani çıkışların gerisinde piyasa koşullarından ziyade fırsatçılık vardır. Bu ürünlerin az-talep dengesini bozacak güce ulaşmış kimi çıkar odakları fiyat manipülasyonu üzerinden piyasayı bozmaktadır. Şunun bilinmesini isterim, milletin aşına, ekmeğine ve boğazındaki lokmasına göz dikenlerden bunun hesabını mutlaka soracağız.

    Enflasyon ve hayat pahalılığına karşı yürüttüğümüz mücadeleyi fiyat oyunlarına kurban vermeyiz. Meclisimizde görüşülen düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle devletimizin ilgili kurumlarının eli daha da güçlenecek.”

     

    NTV

  • Erdoğan’dan öğretmen atamaları açıklaması

    Erdoğan’dan öğretmen atamaları açıklaması

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı sonrasında millete sesleniş konuşmasını gerçekleştirdi. Türkiye Yüzyılı vizyonunu hayata geçirme azmiyle yurt içinde ve yurt dışında canla başla çalışmaya devam ettiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bu sabah milli savaş uçağımız Kaan, ikinci defa gökyüzüyle buluştu. Sabahki uçuşunda Kaan, 10 bin fit ve 230 knot hıza ulaşmayı başardı. Yılbaşından beri iki kez milletimizin göğsünü kabartan TUSAŞ’ı ve Savunma Sanayi Başkanlığımızı tebrik ediyorum. Gaziantep’in İslahiye ilçesinde meydana gelen minibüs kazasında vefat eden 6’sı öğrenci 9 kardeşimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Son toplantımızdan bu yana özellikle dış politikada seçimler sebebiyle ertelediğimiz ziyaretlere ve kabullere ağırlık verdik. Tanzanya Cumhurbaşkanı Sayın Samiye Hasan’ın resmi ziyareti devlet başkanı düzeyinde bu ülkeden 14 yıl sonra Türkiye’ye yapılan ilk ziyaret. Tanzanya ticaret ve yatırımlar açısından ülkemizin Doğu Afrika’daki önde gelen ortakları arasında yer alıyor. Türk firmaları, Tanzanya’da bugüne kadar yaklaşık 6,5 milyar dolar değerinde 14 proje üstlendi. Tanzanya’yı baştan başa saracak standart aralıklı demir yolu projesinin büyük kısmı bir Türk şirketi tarafından inşa edildi. Görüşmelerimizde son 21 yılda 11 milyon dolardan 345 milyon dolara çıkan ticaretimizi süratle 1 milyar dolar seviyesine taşımayı kararlaştırdık” dedi.

    Türkiye’nin Afrika kıtasıyla kökleri 10. yüzyıla kadar uzanan çok boyutlu ilişkilere sahip olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bizden önce uzun yıllar ihmal edilen Afrika kıtasıyla ilişkilerimizi 2005’ten itibaren tekrar yoğunlaştırdık. Diplomatik temsilciliklerimizin sayısını 12’den 44’e çıkardık. Ankara’daki Afrika büyükelçiliklerinin sayısı da 2008 yılı başında 10 iken, bugün 38’e yükseldi. Ticaret hacmimiz 5,4 milyar dolardan 2023 yılında 37 milyar dolara ulaştı. Afrika’daki Türk yatırımlarının piyasa değeri 10 milyar doları aştı. Müteahhitlik firmalarımız kıta genelinde yaklaşık 87 milyar dolarlık 1885 adet proje üstlendi. Bugüne kadar kıtaya 50’den fazla ziyaret gerçekleştirdik. Afrika ülkelerinin liderlerini de çeşitli vesilelerle Türkiye’de misafir ettik. Son dönemde bilhassa savunma sanayi ve güvenlik iş birliği alanlarında farklı bir ivme yakaladık. DEAŞ ve Eş-Şebab gibi terör örgütlerine karşı mücadelelerinde Türkiye, Afrika’daki kardeşlerine en güçlü destek veren ülkedir” diye konuştu.

    Eğitim ve kültür alanında da kıta ile işbirliğini geliştirdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Türk üniversitelerinin misafir öğrencileri için giderek bir eğitim üssü haline geldiğini görüyoruz. Afrika kıtasını ziyaretlerimizde Türkiye mezunu, Türkçe konuşan, kendisini milletimizin gönül elçisi olarak gören bakanlarla, iş insanlarıyla, akademisyenlerle, siyasetçilerle karşılaşıyoruz. Elbette bu tablo yıllarca Afrika’nın kaynaklarını sömürmüş emperyalist güçleri rahatsız etmektedir. Uluslararası basında Türkiye karşıtı yayınların çoğalmasının arkasında yatan sebeplerden biri de işte budur. Kim ne derse desin, kıtayla ilişkilerimizin kısa sürede bu kadar hızlı ilerlemesinde Türkiye mezunlarının çok büyük rolü vardır. Resmi kanalların tıkandığı yerlerde gönül elçilerimiz devreye giriyor, düğümleri çözüyor, süreci kolaylaştırıyor. Dahası Türkiye’nin ve Türk ürünlerinin tanıtımını yaparak ülkemize olan vefa borçlarını ödemeye çalışıyorlar” ifadelerini kullandı.

    Bugün dünyanın 198 farklı ülkesinden yaklaşık 340 bin öğrencinin Türkiye’de yüksek öğrenim gördüğünü ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Uluslararası öğrenci hareketliliğinden aldığımız payın artması korkulacak değil, gurur duyulacak bir durumdur. İyi yönetilirse Türk ekonomisi, diplomasisi ve üniversiteleri adına büyük bir kazanım olacaktır. Yıllardır Amerika, İngiltere, Almanya, Fransa, Kanada, Avustralya gibi ülkeler tabiri caizse bu işin kaymağını yiyor. Dünya genelindeki 7 milyonu aşkın uluslararası öğrencinin yüzde 70’e yakını halen bu ülkelerde eğitim alıyor. Bu öğrencilerin Amerikan ekonomisine katkısı 40 milyar doları, Birleşik Krallık ekonomisine katkısı ise 42 milyar pound’u buluyor” dedi.

    Yabancı öğrencilerin ülke ekonomisine olan katkısıyla ilgili konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Türkiye ekonomisi için bu rakam yıllık 3 milyar dolardır. ‘Türkiye’ye yabancı öğrenci gelmesin’ demek, devletimizin nüfus alanı büyümesin, ülkemiz kabuğunu kırmasın demektir. Hukuku çiğneyen, kanun, nizam ve genel ahlaka aykırı davranan varsa, böyle bir durumda devletin ilgili kurumları gereğini yapar ve yapacaktır. Hal böyleyken bazı 5. kol elemanları tarafından medyada ve sosyal medyada körüklenen lümpen ırkçılığın asla iyi niyetli olmadığı açıktır. Türkiye’ye döviz getiren turisti, kendi nam ve hesabına okuyan uluslararası öğrenciyi, istihdam oluşturan tüccarı, girişimciyi, esnafı, emek yoğun işlerde alın teriyle çalışan gariban işçiyi, velhasıl Türk ekonomisine katkı veren herkesi düşmanlaştıran, herkese saldıran bu başıbozuk güruh, ülkemiz düşmanları tarafından maşa olarak kullanılmaktadır” şeklinde konuştu.

    Muhalefet çevrelerinin de bazı söylem ve eylemleriyle radikal faşizme meyletmesinin Türkiye siyaseti adına üzüntü verici olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Son dönemde tekrar ayyuka çıkan Arapça alerjisinin gerisinde de aynı hastalıklı zihniyet vardır. Açık söylüyorum. Bunların derdi ne Türkiye’dir ne Türkçe’dir. Bunlar içlerindeki marazı ve nefreti sürekli birilerine yönelterek, egolarını tatmin etmeye çalışan zavallılardır. Yurtseverlik, ülkemize sığınan mazlumlara zulmetmek değildir. Vatanına sahip çıkmak, ayrımcılık yapmak, yabancı turistleri, öğrencileri, sığınmacıları, nefret objesi haline getirmek de değildir. Devlet ve millet olarak nefret suçu işleyen, Türkiye’nin çıkarlarına zarar veren, yıllık 54,3 milyar dolarlık gelirle ekonomimizin lokomotifi olan turizmi baltalayan bu faşist çapulculara asla müsaade edemeyiz, etmeyeceğiz. On yıllar boyunca ilmek ilmek dokuyarak inşa ettiğimiz Türk ve Türkiye algısını bozmaya kimsenin hakkı yoktur ve olamaz. Nefret suçları ile mücadele noktasında bundan sonra daha kararlı, cezai açıdan daha caydırıcı adımlar atacağız” açıklamasını yaptı.
    13 yıllık aradan sonra geniş bir heyetle gerçekleştirdikleri Irak ziyaretinin hem sonuçları hem de içerdiği mesajlar açısından tarihi öneme sahip olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Irak Cumhurbaşkanı ve Başbakanıyla güvenlik, ulaştırma, enerji ve su başta olmak üzere ortak gündemimizdeki konuları detaylıca ele aldık. Farklı alanlarda imzaladığımız 27 anlaşmayla ziyaretimizi taçlandırdık. Bölgemizin geleceğini belirleyecek Kalkınma Yolu Projesi’nde imzalanan Dörtlü Mutabakat’la kritik bir eşik daha aşılmış oldu. Hali hazırda 20 milyar dolar seviyesinde seyreden ticaret hacmimizi daha üst seviyelere taşımak istiyoruz” şeklinde konuştu.

    “1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nün Beşiktaş’taki gibi iş cinayetlerinin gündeme taşındığı bir gün olmasını beklerdim”

    Basit engellenebilecek insani dramları tekrar tekrar yaşamak istemediklerini söyleyen Erdoğan, ”Bu konuda hükümetiyle belediyesiyle, vatandaşıyla, hepimize sorumluluk düşüyor. İlgili bakanlıklarımız, denetimlerini bundan sonra yoğunlaştıracak. Milletin yüreğine ateş düşürenler, hukuk önünde hesap verecektir. Açıkçası 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nün Beşiktaş’taki gibi iş cinayetlerinin gündeme taşındığı bir gün olmasını bekledim. Ancak birkaç vicdan sahibi kuruluş dışında bu konuları konuşan olmadı. 1 Mayıs Türkiye’nin 78 ilinde 210 etkinlikle şölen havasında kutlandı. Lafa gelince emekçinin hakkını savunduğunu iddia eden kimi kuruluşlar, işçi bayramını, polisimize taş ve sopalarla saldırarak kutlamayı tercih etti. Samimi çağrılarınıza rağmen Saraçhane’den yansıyan bazı görüntüler “ Mayıs’ın ruhuna gölge düşürmüştür. Siyasette ve toplumda yumuşamak istemeyen marjinal odaklara maalesef malzeme verilmiştir. Bundan kimsenin memnun olmadığına inanıyorum. Siyasetten emekliye sevk edilenler dahil kimi çevrelerin 31 Mart sonrası yapıcı atmosferi zehirlemek için yoğun bir uğraş içinde olduğu anlaşılıyor. 15 Temmuz sonrası oluşan Yenikapı ruhunu kontrollü darbe iftirasıyla kısa sürede dinamitleyenlere fırsat vermememiz gerekiyor” dedi.

    Muhalefetin de sorumluluk bilinciyle hareket ederek, tek sermayesi gerilim ve kutuplaşma olanların oyunlarına gelmemesini beklediklerini ifade eden Erdoğan şunları söyledi:
    “Bu vesileyle bir kez daha Türkiye Yüzyılı inşasına, alın terleriyle destek olan tüm işçi kardeşlerimiz 1 Mayıs Emek ve Dayanışma gününü tebrik ediyorum. Şehir eşkıyalarının azgınlıklarına rağmen soğukkanlı duruşlarını koruyan polislerimizi kutluyor, hepsinin tek tek alınlarından öpüyorum. “

    “Enflasyonu tek haneye düşürmekte kararlıyız”

    Enflasyonu tek haneye düşürmekte kararlı olduklarını dile getiren Erdoğan, ”Bölgemizdeki savaşlar ve krizler bizi zorlasa da ekonomik programımızı kararlılıkla uyguluyoruz. İstihdam oranlarında olumlu haberler gelmeye devam ediyor. Şubat ayında işsizlik oranımız yüzde 8,7 olarak gerçekleşti. Ancak iş gücü piyasamızda bir dengesizlik oluştuğunu görüyoruz. Özel sektörümüzün en çok şikayet ettiği konuların başında işçi bulamamak geliyor. Bundan sonra iş gücü piyasasında ihtiyaç duyulan beceri ve yetkinlikleri geliştirmeye odaklanacağız. Beş yıl aradan sonra toplanan 13. Çalışma Meclisi sorunların tespiti ve çözüm yolları bakımından gayet faydalı oldu. Hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısını çözmek için gerekli adımları atıyoruz. Doğru politikalarla enflasyonu tek haneye düşürmekte kararlıyız. Bunu daha önce yaptık. İnşallah yine başaracağız. Enflasyon geriledikçe milletimizin cebindeki paranın satın alma gücü de artacaktır. Bizim amacımız geçici rahatlamalarla sorunu ötelemek değil, 85 milyonun tamamı için kalıcı refah artışını sağlamaktır. Seçim döneminde popülizme meyletmeyerek ekonomi politikamıza olan güvenimizi ortaya koyduk, bundan geriye dönüş olmayacaktır. Hedeflerimize ulaşmak için para, maliye ve gelirler politikalarımızı ahenk içinde yürütüyoruz. Veriliyi arttırmak ve ekonomimizi daha rekabetçi kılmak için yapısal reformlara hız kazandıracağız. Teknolojik ve stratejik yatırımları teşvik için 3 yıllık periyotta toplam 300 milyar liralık yatırım taahhütlü avans kredisini devreye almıştık. Bugüne kadar toplam büyüklüğü 1 trilyon 281 milyar liraya ulaşan 210 yatırım için ön başvuru yapıldı. Enflasyon oranlarının genel olarak öngörülerimizle uyumlu ancak gıda ve hizmetler gibi bazı alanlarda hala yüksek seyrettiğinin farkındayız. Yıllık enflasyon yaz aylarından itibaren inşallah düşüşe geçecektir. Konut ve araç piyasasında oluşan fiyat balonu sönmeye başlamıştır. Toparlanan büyüme sayesinde dış ticaret dengesi önemli ölçüde iyileşti” şeklinde konuştu.

    “9 milyar dolar turizm geliri elde ettik”

    Şubatta yıllık cari işlemler açığının geçen senenin aynı dönemine göre 24 buçuk milyar dolar azalarak 31,8 milyar dolara gerilediğini aktaran Erdoğan, ”Altın ve enerji hariç cari denge ise şubat ayında yıllık 36 milyar dolar fazla verdi. Turizmde ilk üç ayı rekorlarla tamamladık. 9 milyonu aşan ziyaretçi sayımızla yaklaşık 9 milyar dolar turizm geliri elde ettik. 2024 yılı için hedefimizi 60 milyon turist, 60 milyar dolar gelir olarak belirlemiştik. İlk üç aylık rakamlara baktığımızda hedeflerimize doğru emin adımlarla ilerlediğimizi memnuniyetle ifade etmek isterim” dedi.

    “Kredi derecelendirme kuruluşları teker teker not artırımına gidiyor”

    Orta Vadeli Program’ın başarılı bir şekilde çalıştığını, ülkenin risk priminin 700 baz puan seviyelerinden 290 baz puan seviyesine gerilediğini söyleyen Erdoğan, ”Politikalarımız uygulanınca risk primimiz daha da düşecek. Son bir yılda ülkeye 16,8 milyar dolar net portfö girişi oldu. Bankacılık sektörü ve reel sektörün dış port çevirme oranları yükseliyor. Geçen yıl mayıs ayında 97,1 milyar dolar olan brüt rezervlerimiz 27 milyar dolar artışla 124,1 milyar dolara çıktı. Dünya Bankası, İslam Kalkınma Bankası, Asya Altyapı ve Kalkınma Bankası’yla önümüzdeki dönemde 50 milyar dolara yakın kaynağı kalkınma projelerimizde kullanacağız. Kredi derecelendirme kuruluşları da teker teker not artırımına gidiyor. Türkiye ekonomide belirlediği hedeflerine ancak daha çok üreterek, daha çok ihracat yaparak varabilir” değerlendirmesini yaptı.

    Kamuda tasarruf tedbirleri

    Kamuda tasarruf tedbirlerinin de kabine gündeminde olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Biz çevremizdeki ülkeler gibi zengin yeraltı kaynaklarına sahip değiliz. Petrolümüzü doğalgaz ve madenlerimizi yeni yeni keşfetmeye, işlemeye, ülkemiz ekonomisine kazandırmaya başladık. Terörden temizlediğimiz Gabar’da petrol üretimimiz günlük 40 bin varili geçti. İnşallah yıl sonuna doğru bu rakam 100 bin varide ulaşacak. Yenilenebilir enerjinin sepetimizdeki oranı da aynı şekilde artıyor. Ancak bunlar enerjide dışa bağımlı olduğumuz gerçeğini değiştirmiyor. Enerji faturamız, büyümemize paralel olarak kabarıyor. Dolayısıyla bir taraftan üretip yeni pazarlara ihraç ederken, diğer taraftan da içeride tasarruf kültürünü yaygınlaştırmamız gerekiyor. Daha az kaynak kullanarak, daha büyük etki oluşturacak projelere ağırlık vereceğiz. Buna kamu olarak inşallah biz öncülük ve rehberlik edeceğiz. Kamuda taşıtlar, binalar, haberleşme giderleri, cari hizmet içi eğitimler, yurt dışı seyahatler, kamu istihdamı gibi pek çok alanda tasarruf kültürünü güçlendirecek adımları atacağız. Burada amacımız kamuda verimlilikten taviz vermeden ülkemizin kaynak katma değeri yüksek alanlara yönlendirilmiştir. Hem vatandaşlarımıza sunulan hizmetlerin kalitesini arttıracağız hem de bunu bütçeye yük oluşturmadan hatta tasarruf ederek gerçekleştireceğiz. Ekonomi yönetimimizi bu konuda gerekli çalışmalar için talimatlandırdım” dedi.

    Öğretmen atamaları

    Kabine toplantısında ekonomi ve dış politika yanında eğitim ve müfredat konusunu da değerlendirdiklerini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
    “Bakanlığımızın kamuoyunun inceleme ve önerilerini açtığı Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli inşallah evlatlarımızı geleceğe çok daha donanımlı, erdemli, başarılı ve şuurlu bir şekilde hazırlanmasını sağlayacaktır. Tek tipçi, yasakçı, katı ideolojik eğitim anlayışı yerine eğitim modelimizi soran, sorgulayan sanata, bilime, spora, edebiyata önem veren milli ve manevi değer kuşanmış bireylerin yetiştirilmesi hedefiyle zaman zaman güncellenmemiz, güçlendirilmemiz temel bir ihtiyaçtır. Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’nin eğitim sistemimizin niteliğini her açıdan yükselteceğine inanıyorum. Bakanlığımızın web sayfasından teklif, teklif ve kıymetli fikirlerini bize ileten 57 bini aşkın kurum, kuruluş ve kişiye gönülden teşekkür ediyorum. Bugün ayrıca atama bekleyen öğretmen adaylarımızın durumunu da mütalaa ettik. Milli Eğitim Bakanımız, Hazine Bakanımız ve ekonomi kurmaylarımıza son bir kez daha görüşecek, ardından öğretmen adaylarımızı bilgilendirecek bakanlığımız yarın atamaya dağılımlarını, başvuru takvimini ve süreci paylaşacaktır. Fazla zaman kaybına tahammülümüz yok. Kısa zamanda inşallah atamayı da bilhassa bakanımız açıklayacaktır.”

  • Erdoğan: “Türk siyaseti yumuşama dönemine girdi”

    Erdoğan: “Türk siyaseti yumuşama dönemine girdi”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cuma namazını Üsküdar Çilehane Camii’nde kıldı. Namazın ardından basın mensuplarına önemli açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özgür bey CHP’de Genel Başkan oldu. Genel Başkan olduktan sonra böyle bir ziyareti gerçekleştirmiş olması iktidar ve ana muhalefet açısından olumlu bir gelişme oldu. Bundan önceki süreçlerde maalesef bu tür adımlar atılmıyordu. Ve bu adımın atılmasıyla siyasetin ülkemizde çok daha yumuşama dönemine girdiğini görüyoruz. Ben de ilk fırsatta böyle bir ziyaretin karşılığını yapacağıma Özgür Bey’e söyledim. Türk siyasetinin buna ihtiyacı var. İlk fırsatta da bu ziyareti gerçekleştirerek Türkiye’de siyasetin yumuşama sürecini başlatalım istiyorum. Bu adımı da atacağız” dedi.

    “Atmamız gereken adımları attık”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İsrail ve Filistin arasındaki gelişmelerin kabul edilebilir bir yanı yok. İsrail şu ana kadar 45 bin Filistinli’yi acımasızca öldürdü ve bir Müslüman olarak bizim buna seyirci kalmamız düşünülemez. Atmamız gereken adımları attık” ifadelerini kullandı.

    “Başta Amerika olmak üzere Tüm batı İsrail’e çalışıyor”

    Erdoğan konuşmasının devamında, “İsrail, bizim bu yaklaşımlarımıza maalesef bu olaylar başlamadan önceki süreçte de söylediğimiz halde yani ben Netenyahu ile Amerika’daki yaptığım görüşmeyi sadece durup dururken yapmadım. Türkiye-İsrail arasında bazı adımların atılabileceğini göstermek için yaptım. Ama Netenyahu acımasız ve bu acımasızlığını da maalesef çocuklara, kadınlara, yaşlılara karşı gösterdi. Onun elindeki imkanlar yok. Başta Amerika olmak üzere tüm batı İsrail’e çalışıyor. Bu kadar imkanlar seferber edilerek Filistin’in garip yoksul insanları İsrail’in bombalarıyla ölüme mahkum edildiler. Bunun karşısında artık biz daha sabredemezdik ve adımlarımızı attık. Aramızda 9,5 milyar dolarlık bir ticaret hacmi vardı. Bu ticaret hacmini de biz yok farz ederek bu kapıyı kapattık. Bundan sonrası hayırlı olsun” dedi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan kongreleri başlatma talimatı

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan kongreleri başlatma talimatı

    Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında, dün parti genel merkezinde yapılan AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısı 3 saat sürdü.

    Peki toplantıda neler görüşüldü? AK Parti nasıl bir yol izleyecek?

    AK PARTİ KONGRESİ SONBAHARDA

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın toplantıda kongreleri başlatma talimatı verdiği öğrenildi.

    AK Parti’de kongre süreci olağanüstü değil olağan olacak. Yani ilçe ve il kongrelerinden sonra büyük kongre yapılacak.

    AK Parti’de kongrenin yıl sonunda eylül ekim gibi yapılması bekleniyor. Değişim de bu kongrede olacak.

    KONGRE ÖNCESİ DEĞİŞİM OLUR MU?

    AK Parti kaynakları, kongre olmadan il başkanlarını değiştirmenin cezalandırma anlamına geleceğini ifade etti.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tek aday olarak gireceği genel başkanlık yarışında Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MKYK) üyeleri belirlenecek. Kaynaklar, “Değişim için kongreyi bekliyoruz.” mesajını verdi.

    AK PARTİ KAMPA GİRECEK

    Partide bu ay içinde milletvekilleri ile kamp yapılacak. Milletvekillerinden kendi şehirlerine yönelik rapor alınacak.

    31 Mart’taki yerel seçimin başarısız olduğu yerlere yönelik değişim süreci başlatılacak. Haziran sonu temmuz başı gibi belediye başkanları ile kamp olacak.

    Kampın Kızılcıhamam’da olması planlanıyor. Eski belediye başkanlarının yeni belediye başkanları ile tecrübelerini paylaşması hedefleniyor.

    AK Parti kaynakları, “Evet değişim olacak ancak önce iş yapma şeklini değiştirmeliyiz. Söylem değişmeli.” açıklamasını yaptı.

    DEPREM BÖLGESİ İÇİN ÇALIŞMA

    AK Parti Hatay Belediye Başkanı Mehmet Öntürk dün genel merkezdeydi, MYK sonrası Erdoğan ile bir araya gelerek Hatay konusunda son durumu aktardı.

    6 Şubat’tan itibaren Hatay’da yapılan çalışmalar gündeme geldi, son durum ele alındı.

    İmar sorunlarıyla ilgili koordineli şekilde çalışmaya yönelik talimat verildi. Kaynak için de Cumhurbaşkanı’ndan destek istendi.

  • “1 Mayıs’ın bayram havasına gölge düşürmeye çalışıyor”

    “1 Mayıs’ın bayram havasına gölge düşürmeye çalışıyor”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ‘Emeğin, Sendikal Örgütlenmenin ve İstihdamın Geleceği’ temasıyla düzenlenen 13. Çalışma Meclisi Yemeğinde konuştu.

    Çalışma meclisi üyelerini Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde misafir etmekten büyük bir memnuniyet duyduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan,” Sözlerimin hemen başında yarın ülkemizle birlikte tüm dünyada coşkuyla kutlanacak 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nü tebrik ediyorum. Bu vesileyle helal rızık peşinde koşan tüm işçi kardeşlerime selam ve sevgilerimi gönderiyorum. Türkiye Yüzyılı’nın inşası için ter döken, emek veren her bir kardeşimden ‘Allah razı olsun’ diyorum. Biliyorsunuz 1 Mayıs tarihi ülkemizde yıllarca gerilimin, kavganın, çatışma ve sokak olaylarının sembolü olarak görüldü. Bilhassa 1977 senesinde yaşanan faciadan dolayı her 1 Mayıs uzun süre şiddetin ve kaosun olduğu bir gün olarak algılandı. 2008 yılında 1 Mayıs’ı Emek ve Dayanışma Günü, 2009 yılından itibaren de resmi tatil ilan ederek buna son verdik. Ayrıca 2010 yılında 32 yıl sonra Taksim’i kutlamalara açan yine biz olduk. Böylece 1 Mayıs’ın hiçbir engellemeye, hiçbir gayri meşru çabaya gerek duymaksızın işçi bayramı olarak kutlanabilmesini temin ettik” dedi.

    “Sadece İstanbul değil, 55 ilimizdeki 103 ayrı etkinliğe de izin verilmiştir”

    Buna rağmen son günlerde muhalefet ve bazı marjinal yapıların Taksim tartışmalarıyla 1 Mayıs’ın bayram havasına gölge düşürmeye çalıştığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sembolik törenler haricinde Taksim Meydanı’nın miting yeri olmadığı, mitinge uygun bir altyapıya sahip olmadığı, herkesin malumuyken bu konudaki dayatmaları masum bulmadığımızı ifade etmek isterim. İstanbul’da göstere, miting ve yürüyüş güzergahları bellidir. Geniş çaplı buluşmalar için her iki yakada da miting alanları mevcuttur. Gerekli izinler ve tedbirler alındığı sürece herkes mitingini, gösterisini, anma programını ve barışçıl protestosunu buralarda özgürce yapabilir. İstanbul’da yapılacak kutlamalar için 40 ayrı yer ve güzergah belirlenmiştir. Sadece İstanbul değil, 55 ilimizdeki 103 ayrı etkinliğe de izin verilmiştir. Müsaade edilenler dışında bir alanda yürüyüş ve miting düzenleme ısrarının iyi niyetli olmadığı açıktır” diye konuştu.
    Gün aşırı yaptıkları çağrılarla 1 Mayıs’ı propaganda aracına dönüştürmek isteyen terör örgütlerine istismar zemini sunulmaması gerektiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:

    “Herkesin sorumluluk duygusuyla hareket etmesi gerektiği kanaatindeyim. Sendikalarımızı ve siyasi partilerimizi 1 Mayıs atmosferine zarar verecek adımlardan uzak durmaya davet ediyorum. Çalışma hayatında katılımcı, sosyal diyalog anlayışının en önemli temsil mekanizmalarından birini çalışma meclisimiz oluşturuyor. Bugüne kadar 13 kez toplanan meclisimiz, çalışma hayatına dair yol haritasının belirlendiği, sorunların tartışıldığı, çözüm önerilerinin getirildiği bir platform görevi üstlendi. Biz de hem meclis toplantılarına iştirak ederek hem de taraflarla farklı vesilelerle bir araya gelerek gündemimizdeki konuları değerlendirdik. Çalışma hayatımıza dair kritik kararların arifesinde sizlerin görüşlerine başvurduk. Sizden gelen teklifler, tenkitler ve fikirler çerçevesinde meselelerimize, çözüm yolları geliştirdik. Göreve geldiğimiz andan itibaren, sürdürdüğümüz diyaloğu bugün de aynı yoğunlukla ve hassasiyetle devam ettiriyoruz. İşçisiyle, işvereniyle, memuruyla, esnafıyla, çiftçisiyle, meclis zemininde yaptığımız istişarelerin şimdiden ülkemiz, milletimiz, çalışma hayatımız bakımından hayırlara vesile olmasını diliyorum. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımıza 5 yıllık aradan sonra güncel konuları ele almak üzere toplantıya öncülük ettiği için teşekkür ediyorum. Siz dostlarımın her birine de katkılarınız için şükranlarımı sunuyorum.”

    “Kuşatıcı bir anlayışla işçi, işveren, memur, esnaf ve çiftçi kardeşlerimizin refah seviyelerini arttırmak için çaba gösterdik”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, emeğin alın terinin öneminden bahsederek, “Milletimizin takdiriyle geldiğimiz görevlerin yanı sıra şahsen de çalışma hayatının bizzat bulunmuş bir kardeşinizim. Gençlik yıllarımda İETT’de işçi olarak çalışmanın kazandırdığı tecrübeden, siyasi yaşamım boyunca hep istifade ettim. Emeğin, alın terinin kendisi ve ailesinin iaşesi için ter dökmenin değerini, o dönemlerde çok yakından görme fırsatı buldum. Emekçi kardeşlerimle aramızda kurduğumuz sarsılmaz bağ, yarım asırdır hiç kopmadı, eksilmedi, eskimedi. Belediye başkanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı sıfatıyla ülkemize hizmet sorumluluğunu üstlendiğimizde nereden geldiğimizi asla unutmadık. İşçilerimizin her sıkıntısını kendi sıkıntımız, her kazanımını da kendi kazanımımız olarak telakki ettik. Son 21 yılda kuşatıcı bir anlayışla işçi, işveren, memur, esnaf ve çiftçi kardeşlerimizin refah seviyelerini arttırmak için çaba gösterdik. İş kanunu, sosyal güvenlik reformu, iş güvenliği ve iş sağlığı sendika kanunlarına ilişkin düzenlemeleri sizlerle bilistişare hayata geçirdik. Asgari ücrette tarihi artışları, işçi ve işverenlerimizin azami mutabakatını sağlayarak gerçekleştirdik. Net asgari ücreti 2024’te 17 bin 2 liraya yükselttik. Böylece 2023 Temmuz ayına göre yüzde 49, Ocak ayına göre yüzde 100 artış oldu. 2016 yılında başlattığımız asgari ücret desteğini 2024 yılı için sigortalı başına aylık 700 liraya yükselttik. Asgari ücretten alınan vergilerin kaldırılması uygulamasıyla, tüm gelir gruplarına asgari ücrete kadar olan kazançlar için vergi muafiyeti getirdik” ifadelerini kullandı.

    “İstihdam sayımız 32 milyon 423 bine yükseldi”

    Ülkenin istihdam rakamlarında da tarihinin en yüksek seviyesine ulaşmış durumda olduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İstihdam sayımız 32 milyon 423 bine yükseldi. Son verilere göre işsizlik oranı yüzde 8,7 seviyesinde gerçekleşti. Bir önceki yıla göre yani son bir yılda iş gücü sayısı 775 bin kişi, istihdam sayısı 1 milyon 156 bin kişi arttı. Gelecekte işsizlik oranlarının daha da aşağıya ineceğine inanıyorum. Burada son dönemde sıkça şahit olmaya başladığımız bir hususu ifade etmekte fayda görüyorum. Tarımdan turizme, sanayiden ticarete, farklı sektör temsilcileriyle bir araya geldiğimizde en önemli sorunun işçi bulamama olduğu anlaşılıyor. Özellikle emek yoğun iş kollarında ara eleman sıkıntısı yaşanıyor. Esnaflarımız, zanaatkarlarımız, ustalarımız yanlarında çalıştıracak çırak bulamamaktan şikayetçi. Özellikle emek yoğun iş kollarında ara eleman sıkıntısı yaşanıyor. Esnaflarımız, zanaatkarlarımız, ustalarımız yanlarında çalıştıracak çırak bulamamaktan şikayetçi. Öyle ki, deprem sonrasında iyice hareketlenen inşaat sektöründeki işçi ve usta eksikliği sebebiyle çalışmalar olması gerekenden daha yavaş ilerliyor. Bugün işini büyütmek, üretimini arttırmak yani iş alanlarına açılmak isteyen firmalarımızın en büyük endişe kaynağı kalifiye eleman kıtlığıdır. Özel sektörümüz çalıştıracak personel bulamazken, resmi kurumlarımızın kapısında iş başvuruları için uzun kuyruklar oluşmaktadır. Türkiye ekonomisinin geleceği açısından bu iki tablo arasındaki tenakuzu popülizme tevessül etmeden mutlaka gidermek zorundayız. Çalışma hayatının tarafları olarak mesleki eğitim sistemimizin yeniden gözden geçirilmesi dahil daha kalıcı çözüm yolları geliştirmemiz gerekiyor. İçinde bulunduğumuz dönemde hükümetimizin önceliklerinden birisi de istihdamda arz talep dengesinin temini olacaktır. Bu dengenin sağlanması noktasında sizlerin de bizlere gereken desteği vermesini bekliyorum” açıklamasını yaptı.

    “Darbecilerin yaptığı yasayı 29 yıl sonra değiştirmek bize nasip oldu”

    Ücretler ve istihdamın yanı sıra sendikal haklar ve özgürlükler alanında da son 21 yılda tarihi nitelikte pek çok adım attıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sendikal ve toplu iş sözleşmesi kanunuyla 1983 yılında darbecilerin yaptığı yasayı 29 yıl sonra değiştirmek bize nasip oldu. Ağızlarını her açtıklarında, 12 Eylül darbecilerinin hazırladığı yasalardan şikayet edenlerin değiştirmediği yasaları biz değiştirdik. Memurların toplu sözleşme yapma hakkına anayasal güvence getirerek memurlarımıza toplu sözleşme hakkını verdik. İşçi ve memurlarımızın toplu sözleşme süreçlerini çoğunlukla mutabakatla sonuçlandırdık. 2013 yılında bir milyon olan sendikalı kişi sayısını bugün itibariyle 2 buçuk milyona yükselttik. Sendika üyesi sayısı, kamu görevlilerine üç ayda bir toplu sözleşme ikramiyesi ödenmesine imkan sağladık. Ancak bu kazanım, ana muhalefet partisinin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi tarafından geçtiğimiz aylarda iptal edildi. Düzenlemenin iptali nedeniyle 2 milyonu aşkın memurumuzun aylıklarında 345 liralık düşüş oldu. Bunun takdirini kamu personelimizin en iyi şekilde yapacağı inancındayım. Tüm dünyayı yaklaşık 3 yıl boyunca derinden sarsan Covid-19 salgınında işçi ve işverenlerimizin yanında olduk. Bu dönemde prim ödemelerini erteledik, istisna haller dışında işverenler tarafından işçi çıkarılmasını sınırlandırdık. Kısa çalışma ödeneği ve nakdi ücret desteği uygulamalarıyla milyonlarca çalışanımıza sahip çıktık. Salgın sonrası istihdamda normale dönüşü teşvik için normalleşme desteği sağladık, müstakil iş sağlığı ve güvenliği kanunu ve alt düzenlemelerini hayata geçirerek bu alanda önemli bir reforma imza attık. İş kazası oranlarını düşürdük. Kamu kurum ve kuruluşlarındaki alt işveren işçilerini doğrudan çalıştıkları kurum ve kuruluşlarda sürekli işçi kadrosuna aldık. 2011 ve 2013 yıllarında sayı 300 bin olan sözleşmeli personelimiz kadroya geçirilmişti” dedi.

    “2002 yılında yüzde 52,1 olan kayıt dışı istihdam oranını yüzde 25,4’e indirdik”

    2023 yılındaki düzenlemeyle de 500 bine yakın sözleşmeli personele kadroya geçme hakkı tanıdıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “2002 yılında yüzde 52,1 olan kayıt dışı istihdam oranını yüzde 25,4’e indirdik. Ayrıcalıklı statüleri kaldırarak işçi, memur, esnaf herkese eşit şartlarda sosyal güvenlik hizmeti verilmesini ilke edindik. Son 21 yılda burada saymaya kalksak saatler sürecek daha pek çok düzenlemeyi, reformu, hakkı ve kolaylığı, başarıyla hayata geçirdik. Ülkemizde ve dünyada maalesef çalışma hayatının taraflarını birbirine düşman gösteren bir anlayışa rastlıyoruz. Bunlar işçiyle işverenin tıpkı mıknatısın iki farklı ucu gibi asla bir araya gelemeyeceğini, uzlaşmayacağını savunuyorlar. Hatta işçi ve işveren arasındaki iş birliğini kendi ideolojilerini içinde tehdit kaynağı olarak görüyorlar. Çatışmacı, kavgacı, hayatı sadece dost-düşman ayrımı üzerinden tarif eden bu katı ideolojik yaklaşımın ne ülkemize ne milletimize faydası olur. Çalışma hayatını, işçi-işveren, patron-emekçi rekabetine indirmenin doğru ve hakkaniyetli bir olmadığına inanıyorum. Hak mücadelesi, işveren ve sermaye düşmanlığı değildir. İşçinin de işverenin de hakkını aldığı adil bir sistemin tesisi mücadelesidir. İşçinin ücretinin daha alın teri kurumadan verildiği, sanayicinin, üreticinin, işverenin ortaya çıkan katma değerden hak ettiği payı aldığı yapının kültür ve medeniyet kotlarımıza daha uygun bir sistem olduğu açıktır. Yani ne işçi ezilecek ne de işveren mağdur olacak. Ne emekçinin hakkı gasp edilecek ne de patron ötekileştirilecek. Çalışma hayatının tüm taraflı aynı gemide olduklarının bilinciyle birbirlerine karşı sorumluluk duygusuyla hareket edecek. Çalışma hayatında bu kader ortaklığını tesis ettiğimiz ölçüde ekonominin diğer alanlarında da başarılı olacağımız muhakkaktır. İşçinin hakkını alamadığını düşündüğü, işverenin, esnafın, sermaye sahibinin kendini güvende hissetmediği, toplum kesimleri arasında duygudaşlığın gelişmediği, zenginin fakirin halini umursamadığı bir tablodan hiçbirimize hayır gelmez. Millet olmak bir olmayı, beraber olmayı, kardeş olmayı, omuz omuza dayanışma içinde hareket etmeyi gerektirir. Bu hakikatler gün gibi ortadayken çalışma hayatı dahil her meseleye siyasetin penceresinden bakanlar olduğunu görüyoruz. Bunların nazarında mağdurun veya failin siyasi kimliği diğer her şeye garibe çalıyor. Öyle ki aynı ideolojik kabileden olunca terör eylemleri ve iş cinayetleri bile önemsiz hale gelebiliyor” ifadelerini kullandı.

    “İhmallerin adresi muhalefete ve muhalefet belediyelerine çıkınca sözde emekçi örgütlerinin hepsi birden lal oldu”

    Geride bıraktığımız haftalarda milletçe iki büyük acı yaşandığını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Beşiktaş’ta ruhsatı sıkıntılı bir gece kulübünde çıkan yangında 29 emekçi kardeşimiz hayatını kaybetti. İstanbul’un göbeğinde işlenen bu iş cinayeti karşısında maalesef işçinin hakkını savunduğunu iddia kuruluşların hiçbirinin sesi dahi çıkmadı. İhmallerin adresi muhalefete ve muhalefet belediyelerine çıkınca sözde emekçi örgütlerinin hepsi birden lal oldu. Adeta dillerini yuttular, sanki 29 insan hem de feci bir şekilde hiç ölmemiş, hiç can vermemiş gibi hak, hukuk, adalet, özgürlük demeye pişkince devam ettiler. Aynı aymazlığa, bayramın ikinci günü meydana gelen teleferik faciasında da şahit olduk. Sorumlulardan hesap sorulmasını bir yana bıraktım ellerinden gelse böyle bir rezaleti bizlere yaşatanları baş tacı edeceklerdi. Evlatlarına kavuşma mücadelesi veren Diyarbakır annelerinden, bölücü örgüt terör örgütünün katlettiği işçilerimize, öğretmenlerimize kadar her konuda benzer vicdansızlığı sergilediler. Sırf aynı ideolojik kaynaktan beslendikleri için terör örgütünün eylemlerini dahi görmezden, duymazdan geldiler. Oysa hak ve adalet mücadelesi siyasi ve ideolojik holiganlığa kurban edilemeyecek kadar anlamlı, önemli ve ulvi bir mücadeledir. Söz konusu eğer lisansa, insansa ve insan hayatıysa diğer her şey ikinci planda kalır. İstanbul Gayrettepe ve Antalya’daki skandallara biz vicdan pencere bakıyoruz. İhmal, kasıt veya ihanetten dolayı insanımızın mağduriyetine yol açan herkesin hukuk önünde hesap vermesi için gerekli çabayı gösteriyoruz. Nihai hedefimiz bu yüzyılı emeğin, yatırımın, üretimin, istihdamın, büyümenin, kalkınmanın ve refahın yüzyılı yapmaktır” değerlendirmesini yaptı.

    “Kayıt dışılıkla mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz”

    Bu amaçla hayata geçirdikleri iş sağlığı ve güvenliği reformunu kararlılıkla uygulamaya devam edeceklerini bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi:

    “Kayıt dışılıkla mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Sosyal güvenlik ve prim ödeme bilincini arttıracağız. Rehberliği ve gönüllü uyumu ön planda tutacak risk odaklı denetim kapasitemizi daha da etkinleştireceğiz. Ülkemizin çalışma hayatını Türkiye Yüz yılı vizyonumuza paralel olarak güncelleyecek, eksiklerini giderecek, sorunlarına inşallah çözüm bulacağız. Sizlerin de güçlü desteği ve işbirliğiyle Türkiye yüz yılı ülkümüzü inşallah gerçeğe dönüştüreceğiz. Rabb’im yar ve yardımcımız olsun diyorum. Bir kez daha iki gün boyunca devam eden 13’üncü çalışma meclisinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Burada müzakere edilen konu başlıklarından görüş, talep, beklenti ve önerilerden çıkacak sonuçların bakanlığımız ve hükümetimiz tarafından dikkate alınacağını özellikle vurgulamak istiyorum. 1 Mayıs arifesinde böyle önemli bir istişare toplantısına vesile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımızı Sayın Bakan ve ekibini canı gönülden tebrik ediyorum. Toplantılara iştirak eden işçi, kamu görevlileri ve işveren sendikaları, konfederasyonlarımıza, sivil toplum örgütlerimize, akademisyenlerimize, kamu kurum ve kuruluşlarımıza Teşekkür ediyorum.”

  • Erdoğan, Bahçeli’yi ziyaret etti

    Erdoğan, Bahçeli’yi ziyaret etti

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi Çankaya’da bulunan konutunda ziyaret etti. Erdoğan, Bahçeli ile Ramazan Bayramı dolayısıyla bir telefon görüşmesi yapmıştı. Telefon görüşmesinin ardından gerçekleşen bu görüşme 31 Mart’taki yerel seçimin ardından yapılan ilk yüz yüze görüşme oldu.

    Yaklaşık 45 dakika süren görüşme sonrası Bahçeli, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a konutunun kapısına kadar eşlik etti. Erdoğan, MHP Lideri Bahçeli ile bu yıl içerisinde 2 defa görüştü. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Bahçeli, en son 11 Ocak’ta Beştepe’de bir araya gelmiş, ardından 6 Şubat depreminin yıl dönümünde Kahramanmaraş’ta deprem konutlarının kura töreninde bir araya gelmişti.

    Bahçeli, ziyaret sonrası basın mensuplarının yanına gelerek fotoğraf çektirdi.

    Öte yandan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu hafta CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile bir görüşme yapması da bekleniyor.

  • “Mangalda kül bırakmayanların sesi soluğu çıkmadı”

    “Mangalda kül bırakmayanların sesi soluğu çıkmadı”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AFAD Başkanlığında “AFAD – DSİ Sel ve Taşkın Risk Azaltma Protokol Töreni”nde konuştu.

    “Yerli ve milli üretim olan ekskavatörlerimiz, özellikle sel ve heyelan riski yüksek bölgelerimizde görev yapacak”

    AFAD ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün işbirliğiyle sel ve taşkın risklerini azaltma yolunda kritik bir adım daha attıklarını belirten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Devletimizin ilgili kurumlarının sel taşkın afeti öncesi anı ve sonrasına müdahale noktasında lojistik ve teknik kapasitesini bu vesileyle güçlendiriyoruz. AFAD envanterinde bulunan 111 adet iş makinesinin Devlet Su İşleri’nin kullanımına verilmesini kapsayan protokol, her 2 kurumumuzun etkinliğini artıracaktır. Bugün ilk etapta 31 adet iş makinasının devir teslimini gerçekleştiriyoruz. Bu iş makinelerinin da hizmete girmesiyle birlikte Devlet Su İşlerindeki ekskavatör sayısı 816’ya ulaşacak. Yerli ve milli üretim olan ekskavatörlerimiz, özellikle sel ve heyelan riski yüksek bölgelerimizde görev yapacak. Karadeniz bölgemizdeki 13 ilimizde risk azaltma faaliyetlerine süratle başlıyoruz. Böylelikle öncelikle senelerce yaşadığımız sel, taşkın ve heyelan afetlerinin önüne geçmeyi hedefliyoruz. Derelerimizdeki temizlik ve ıslah çalışmalarına hız vermek suretiyle yoğun yağış dönemi başlamadan gerekli tedbirleri hayata geçireceğiz. Her zaman söylediğimiz gibi depremler, seller, heyelanlar, yangınlar gibi tabiat olaylarının önüne geçemeyiz fakat bunların yol açacağı zararları en aza indirmek bizlerin elindedir. Bizim inancımızda tedbir, tevekküle mâni değildir. Hangi meselede olursa olsun görevimiz önce her türlü önlemi bihakkın almak, ardından da Rabbimizin takdirine teslim olmaktır. Tedbirsiz tevekkül samimiyetin değil cehaletin alametidir” ifadelerini kullandı.

    “Özellikle yağış mevsimi çalmadan kapımızı riski en yüksek yerlerden başlayarak devlet olarak üzerimize düşeni yapıyoruz”

    Mevlana’nın ‘Akıl sonradan ah çekmek için değil, düşünüp tedbir almak içindir’ sözünden alıntıda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugünkü imza töreniyle özellikle yağış mevsimi çalmadan kapımızı riski en yüksek yerlerden başlayarak devlet olarak üzerimize düşeni yapıyoruz. Protokol sayesinde kullanıma sunulan yeni iş makinelerimizin da yardımıyla 2024 yılını daha sorunsuz sıkıntısız, inşallah can ve mal kaybı yaşamadan atlatacağımıza inanıyorum. AFAD ve Devlet Su İşlerine çalışmalarında şimdiden kolaylıklar diliyorum.

    “Coğrafya kaderdir sözünün ne demek olduğunu bizler çok iyi biliyoruz”

    Türkiye’nin yalnızca jeopolitik açıdan değil, coğrafi olarak da kritik bir bölgede bulunduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, gerekli şartlara göre tedbirlerin alınmasını gerektiğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Negatif ve pozitif anlamlarıyla ‘coğrafya kaderdir’ sözünün ne demek olduğunu bizler çok iyi biliyoruz. Akdeniz havzasında yer alan Türkiye, aynı coğrafyayı paylaştığı diğer ülkelerle birlikte iklim krizinin can yakıcı sonuçlarını en çok hisseden, bundan en fazla mağdur olan devletlerin başında geliyor. 2023 senesi ülkemizle birlikte tüm dünyada en sıcak yıl olarak maalesef kayıtlara geçti. İklim değişikliği, biyolojik çeşitlilik kaybı ve kirlilik olarak adlandırılan üçlü gezegen krizi karşısında en yoğun mücadeleyi veren ülkelerden biri olduk” şeklinde konuştu.

    “Lafa gelince işçi hakları konusunda mangalda kül bırakmayanların bu iş cinayetlerinin hiçbirinde sesi soluğu çıkmadı”

    Türkiye’nin son yıllarda çeşitli doğal afetlerle, salgınla ve savaşla karşı karşıya geldiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü
    “Tedbirli olmak ile tedbirsiz yakalanmak arasındaki devasa farkı bu sınamaların tamamında bizzat tecrübe ettik. Binlerce canımız, plansızlığa hazırlıksızlığa kurban giderken vaktinde önlem alındığında can ve mal kayıplarını nasıl azaltabileceğimizi de yine bu hadiselerde bizzat görmüş olduk, işte evvelki gün İstanbul’un göbeğindeki bir parkta çok basit tedbirler alınmadığı için 5 yaşında bir evladımız göz göre göre hayatını kaybetti. Bu acı olayın öncesinde Beşiktaş Gayrettepe’deki gece kulübü yangınında 29 emekçi kardeşimizi, Antalya’daki teleferik faciasında bir vatandaşımızı ihmallere kurban verdik. Lafa gelince işçi hakları konusunda mangalda kül bırakmayanların bu iş cinayetlerinin hiçbirinde sesi soluğu çıkmadı. Hatta Antalya’daki teleferik faciasının sorumlularını ellerinden gelse neredeyse demokrasi kahramanı ilan edeceklerdi. 6 Şubat depremlerinde aynı kesimlerin nasıl tavır aldıklarını hepimiz gayet iyi hatırlıyoruz. AFAD başta olmak üzere devletimizin kurumlarına karşı çok yoğun bir linç kampanyası yürüttüler. Tamamı yalan ve çarpıtma üzerinden resmi kurumlarımız, gönüllü kuruluşlarımız sağda canla başla çalışan askerimiz, polisimiz, yardım ve kurtarma görevlilerimiz fütursuzca eleştirildi. Vicdanları yaralayan ithamların muhatabı oldu. Daha sonra bu kirli kampanyayı sırf oy tercihlerinden dolayı depremzedelerimizi hedef alacak, onlara hakaretler savuracak kadar ileriye götürdüler. Oysa toplam 14 milyon insanımızı ve 11 ilimizdeki 7 bin mahalle ve köyü etkileyen bu depremleri son bir asırda maruz kaldığımız en ağır tabi affetti. Asrın felaketi olarak nitelenen depremlerde 680 bini konut, 170 bini iş yeri olmak üzere toplam 850 bin bağımsız bölüm kullanılamaz hale geldi. Depremin şehirlerimize yol açtığı maddi hasarın toplamı 104 milyar doları geçti. Aramızdan ayrılan 53 binden fazla kardeşimizin acısı yüreklerimizle hiç dinleyecek. Rabbim afetlerde kaybettiğimiz tüm kardeşlerimize rahmet ve merhamet eylesin diyorum.”

    “Her ay, 10-15 bin konutun teslimatını yaparak yılsonuna 200 bin konutu teslimi etmeyi hedefliyoruz”

    Covid-19 salgını ve bölgede artan savaşlarla birlikte artan ekonomik zorlukların, 6 Şubat depremi sonrası omuzlara binen yükün daha da ağırlaştığını dile getiren Erdoğan, “Bu zorluklara rağmen asrın felaketinin üstesinden asrın birlikteliğiyle geliyoruz ve geleceğiz. Bugüne kadar 80 bine yakın konutu ve köy evini hak sahiplerine teslim ettik. Her ay, 10-15 bin konutun teslimatını yaparak yılsonuna kadar bu rakamı 200 bine ulaştırmayı hedefliyoruz. 6 Şubat depremleri ülkemiz açısından bir kırılma noktası olmuştur. Deprem öncesinde son 21 yılda afete hazırlık bakımından attığımız her olumlu adımın faydasını çok net bir şekilde gördük. Daha evvel afet yönetimi farklı kurumların uhdesindeydi. Bu da özellikle afet anında ciddi koordinasyon sorunu olarak ortaya çıkıyordu. Söz konusu görevleri bir araya toplayarak, 2009 senesinde Afet ve Acil Durum Yönetim Başkanlığı’nı (AFAD) kurduk. Devletimizin ilgili tüm kurumlarını afet öncesi ve sonrası süreçlere dahil ederek koordinasyon ve iş birliğini güçlendirdik. Bugün vatandaşlarımız; AFAD’ı, UMKE’si, Kızılay’ı, polisi, jandarması ve sosyal yardım uzmanlarıyla en sıkıntı günlerinde devletini yanında buluyor. DSİ’de özellikle orman yangını, sel ve taşkınlarla mücadele noktasında vazgeçilmez roller üstleniyor” açıklamasında bulundu.

    “Bize örnek gösterilen batılı ülkelerin aylar boyunca yapamadığı işleri bizim kurumlarım günler içinde tamamlamaktadır”

    Van, Elazığ, İzmir ve Maraş’ta meydana gelen depremlerin yanı sıra Antalya’daki orman yangını ile Batı Karadeniz ve Kumluca’da meydana gelen sel felaketinde de devletin tüm kurumlarıyla seferber olduğunu kaydeden Erdoğan, “Bize örnek gösterilen batılı ülkelerin aylar boyunca yapamadığı işleri bizim kurumlarımız hamdolsun günler içinde tamamlamaktadır” ifadelerini kullandı.

    “Kentsel dönüşüm projeleriyle ülkenin dört bir yanında 3,3 milyon konutun inşasını tamamladık”

    Erdoğan, zaman zaman ortaya çıkan sorunları da hızla çözüme kavuşturduklarını dile getirerek, “Kurumsal kapasitenin güçlendirilmesinin yanında TOKİ vasıtasıyla dayanıklı, modern ve sağlam binalar inşa ettik. 2003 yılından bu yanan TOKİ tarafından yapılan bina sayısı 1 milyon 351 bini aşıyor. Kentsel dönüşüm projeleriyle ülkenin dört bir yanında 3,3 milyon konutun inşasını tamamladık. Muhalefetin haksız eleştirilerine maruz kalan TOKİ binalarımız, 6 Şubat depremlerinden alnının akıyla çıkmıştır. 6 Şubatta yıkılan tüm binaların yüzde 90’ından fazlası 1999 yılı öncesinin inşaat standartlarının yapılanlarıydı. Tünel kalıp sistemlerinin ve sismik izolatörlerin ne kadar hayati öneme sahip olduğu bir kez daha anlaşılmıştır. Aynı durum sel, taşkın, su baskını ve heyelan gibi yüreklerimizin yandığı diğer felaketler için de geçerlidir. Doğrudan dere yatağına inşa edilen bir binanın yüzde 100 güvenli olduğunu kimse söyleyemez. Temizliği ve ıslahı vaktinde yapılmayan dereler ciddi risk taşıyor demektir. Tabiatla uyumlu bir yapılaşma, şehirleşme ve yaşam tarzı yerine tabiata ters bir anlayışla hareket edildiğinde bedel ödemek maalesef kaçınılmaz hale geliyor” değerlendirmesinde bulundu.

    “Sadece taşkınlardan dolayı oluşan fatura 4 milyar doları bulmaktadır”

    Bugüne kadar DSİ tarafından inşa edilen 10 bin 765 tesisin de toplam 20 milyon dekar alanda taşkın kontrolünün sağlandığını, buna rağmen Türkiye’de son 3 yılda toplam bin 500 adet sel, su baskını ve taşkın meydana geldiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

    “Gerçekten üzülerek ifade ediyorum; bu afetlerde 113 insanımız hayatını kaybederken, 405 kardeşimiz de yaralandı. Sadece taşkınlardan dolayı oluşan fatura 4 milyar doları bulmaktadır. Geçtiğimiz noktada şu hakikati çok net bir şekilde görebiliyoruz; şayet yuvalarımızda gönül rahatlığıyla oturmak, şehirlerimizde güven içinde yaşamak, köylerimizde ve yaylalarımızda endişesiz hayat sürmek istiyorsak hem tabiata saygılı olmak hem de gereken tedbirleri almak mecburiyetindeyiz. Afet öncesi yapılan bir birim harcamanın afet sonrası ortalama on beş birime tekabül ettiğini aklımızdan çıkarmadan hareket etmemiz şarttır. Allah korusun diğer türlü tarihin tekerrür etmesine mani olamayız. Bunun için sadece kurumsal kapasitenin ve iş birliğinin güçlendirilmesi yeterli değildir. Başta deprem olmak üzere ülkemizin doğal afetlere hazırlık noktasındaki eksiklikleri de süratle giderilmelidir. Nüfusunun yüzde 71’i deprem riski yüksek yerlerde ikamet eden Türkiye’miz için kentsel dönüşüm çalışmaları tercihten öte zorunluluktur.

    Bilim adamları her gün bizleri deprem konusunda uyarırken, önceki hafta Tokat ilimiz 5,6 büyüklüğünde bir depremle sarsılmışken, deprem İstanbul’umuz için bir beka meselesi haline gelmişken, yani deprem gerçeği kendini sürekli hatırlatırken hiçbirimizin dönüşüm projelerini geri plana itme, önemsiz hale getirme lüksü yoktur. Ülke ve millet meselesinin siyasi partisi olmaz. Afetlere hazırlık bizim nazarımızda siyaset üstü bir konudur. Açık söylüyorum; bizim bütün derdimiz insanımızı yaşatmaktır. Bizim amacımız; vatandaşımıza müreffeh bir gelecek sunmak, ihmalden, siyasi rekabetten, tembellikten veya para hırsından dolayı daha fazla acı çekmek, daha fazla yıkım ve gözyaşı görmek istemiyoruz. Hükümet olarak; kentsel dönüşüm, sel ve taşkın riskini azaltma, dere ıslahı ve ağaçlandırma gibi insanlarımızın can ve mal emniyetini sağlayacak her türlü gereken desteği vereceğimizi bilinmesini istiyoruz.”

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan Üsküdar’da akaryakıt istasyonuna uğradı, vatandaşla sohbet etti

    Cumhurbaşkanı Erdoğan Üsküdar’da akaryakıt istasyonuna uğradı, vatandaşla sohbet etti

    Cumhurbaşkanı Erdoğan öğle saatlerinde Üsküdar Kısıklı’da bulunan konutundan ayrıldı. Vahdettin Köşkü’ne ilerleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konvoyu, Kirazlıtepe Mahallesi’nde bir akaryakıt istasyonunda durdu. Makam aracından inen Erdoğan burada çalışanlar ve vatandaşlarla sohbet etti. Erdoğan vatandaşlarla fotoğraf da çektirdi.

    Bir süre istasyonda kalan Cumhurbaşkanı Erdoğan daha sonra Vahdettin Köşkü’ne hareket etti.