Etiket: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, İngiltere Başbakanı Starmer ile görüştü

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, İngiltere Başbakanı Starmer ile görüştü

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı (COP29) Dünya Liderleri İklim Eylemi Zirvesi’ne (WLCAS) katılmak üzere geldiği Bakü’de ikili görüşmelerine başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, temasları kapsamında İngiltere Başbakanı Keir Starmer, ile bir araya geldi. Erdoğan, COP29 Dünya Liderleri İklim Eylemi Zirvesi’nde hitap edecek.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, COP29 aile fotoğrafı çekimine katıldı

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, COP29 aile fotoğrafı çekimine katıldı

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 29. Taraflar Konferansı (COP29) Dünya Liderleri İklim Eylemi Zirvesi’ne (WLCAS) katılmak üzere geldiği Bakü’de temaslarına sürdürüyor. COP29’un gerçekleştirildiği Bakü Olimpiyat Stadyumu’na gelen Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve BM Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafından karşılandıktan sonra devlet ve hükümet başkanlarıyla aile fotoğrafı çektirdi. Çekilen aile fotoğrafında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Aliyev ve Guterres’in yanı sıra İngiltere Başbakanı Keir Starmer, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif gibi liderler de yer aldı. Fotoğraf çekiminde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sağında Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, solunda ise Pakistan Başbakanı Şerif bulundu. Aile fotoğrafının çekilmesiyle COP29 Dünya Liderleri İklim Zirvesi’nin açılışı gerçekleştirildi.

    COP29 Dünya Liderleri İklim Eylemi Zirvesi’nde hitap etmesi beklenen Erdoğan’ın ziyareti kapsamında bazı ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarıyla da ikili görüşmeler yapacak.

  • ”İsrail Gazze’ye insani yardımlara dahi tahammül edemiyor”

    ”İsrail Gazze’ye insani yardımlara dahi tahammül edemiyor”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirve Toplantısı’nda konuştu.

    Erdoğan, “İsrail kadın ve çocukları katlediyor. İsrail, Gazze’nin ardından Lübnan’a da saldırıyor. Bir yandan acil ateşkes yapılmasına odaklanırken bir yandan Gazze’ye yardım yollanmasında acil çözüm bulunması şarttır.” diye konuştu.

    “İSRAİL İNSANİ YARDIMLARA DAHİ TAHAMMÜL EDEMİYOR”

    Netanyahu hükümetinin bir yandan İran’a yönelik askeri gerilimi tırmandırırken diğer yandan Lübnan’a saldırılarını sürdürdüğünü aktaran Erdoğan, “İsrail insani yardımların dahi Gazze’ye ulaştırılmasına tahammül edemiyor. Sevk edilen yardım malzemelerini aylardır Mısır’da bekletiyor. Bir yandan acil ateşkes sağlanmasına odaklanırken diğer yandan Gazze’ye insani yardımların ulaştırılması konusunda acil çözüm yollarını bulmamız şarttır.” ifadelerini kullandı.

    TÜRKİYE 84 BİN TON YARDIM GÖNDERDİ

    Türkiye’nin bugüne kadar Gazze’ye 84 bin tondan fazla yardım gönderdiğini belirten Erdoğan, “Engellemeler kalktığında çok daha fazlasını göndermeye de hazırız. İsrail parlamentosu geçtiğimiz günlerde Birleşmiş Milletler Yardım Kurulu’nun UNRWA’yı yasaklamak suretiyle iki devletli çözümü ortadan kaldırmayı, Filistinli mültecilerin ana vatanlarına dönüşlerine engel olmayı amaçlamaktadır.” diye konuştu.

    “İSRAİL’İN AMACI GAZZE’YE YERLEŞMEK”

    İsrail işgaline karşı uluslararası çağrısını yineleyen Erdoğan, “İsrail’in amacı Gazze’ye yerleşmek, Doğu Kudüs dahil olmak üzere Batı Şeria’daki Filistin varlığını yok etmek ve nihayetinde ilhak etmektir. Adım adım buraya doğru bir gidiş söz konusudur. Buna engel olmalıyız.” ifadelerini kullandı.

    Müslüman dünyasına seslenen Erdoğan, “Bir avuç Batılı ülke İsrail’e askeri, siyasi, ekonomik ve moral açıdan her türlü desteği verirken Müslüman ülkelerin tepki göstermekte yetersiz kalması maalesef sahadaki durumun bu noktaya gelmesine yol açmıştır.” dedi.

    Görüş ve tutumdaki farklılıkların ortak davalarda ayak bağı olmaması gerektiğini dile getiren Erdoğan ayrıca, “Uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletler şartı temelinde, Filistin’de soykırım suçu işleyenlere özellikle zorlayıcı tedbirler alınması için girişimlerimizi eşgüdüm halinde sürdürmemiz fevkalade önemlidir. Filistinli kardeşlerimizin de kendi içlerinde milli birlik sağlayabilmelerini gönülden arzu ediyoruz ve teşvik ediyoruz.” ifadelerini kullandı.

    “İSRAİL’E SİLAH AMBARGOSU UYGULANMALI”

    Bir kez daha İsrail’e yönelik ambargo çağrısında bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İslam ülkeleri olarak İsrail’e karşı atılabilecek adımlara öncülük etmeliyiz, her şeyden önce İsrail’e silah ambargosu uygulanması, İsrail’le ticaretin sonlandırılması ve İsrail’in saldırganlığı sona ermedikçe uluslararası alanda tecrit edilmesi son derece önemlidir. İsrail’e silah satışının durdurulması, aralarında Güvenlik Konseyi’nin daimi iki üyesinin de bulunduğu girişimimize 52 ülke ve iki uluslararası teşkilat destek vermiştir.” diye konuştu.

  • “Ormanlarımız, gelecek nesillerin emanetidir”

    “Ormanlarımız, gelecek nesillerin emanetidir”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü dolayısıyla bir açıklama yaparak Türkiye’nin orman varlığını koruma ve artırma çabalarına vurgu yaptı.

    11 Kasım’ın “Milli Ağaçlandırma Günü” ilan edildiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’yi zümrüt yeşili bir ülke yapmak ve gelecek nesillere daha güzel bir vatan bırakmak için var gücümüzle çalışıyoruz. İktidarımızın 23. yılına girdiğimiz bugünlerde, ormanların korunması ve zenginleştirilmesi alanında devrim niteliğinde adımlar attık.” dedi.

    Erdoğan, “Geleceğe Nefes” sloganıyla başlatılan ağaçlandırma seferberliği kapsamında 7 milyarın üzerinde fidanın toprakla buluşturulduğunu ve orman varlığının yüzde 12 artarak 23,4 milyon hektara çıktığını belirtti. Erdoğan, “Bugün ağaçlandırma çalışmalarında Avrupa’da birinci, dünyada ise dördüncü sıradayız. Geçen yıl Cumhuriyetimizin 100. yılı dolayısıyla ‘Cumhuriyetimize Nefes’ sloganıyla 81 ilimizde Cumhuriyet Ormanları oluşturduk.” ifadelerini kullandı.

    Bu yılın teması olarak, Filistin’de bir yılı aşkın süredir devam eden soykırım ve dünyanın çeşitli yerlerinde yükselen mazlumların sesine dikkat çekmek amacıyla “Geleceğe Nefes, İnsanlığa Nefes” temasının belirlendiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün dikeceğimiz fidanların, insanlığın ufkunu karartan bütün zulümlere, katliamlara, soykırımlara ve insanlık dışı saldırılara karşı bir umut olacağına inanıyorum. Fidanlarımız, Gazze’de şehit edilen kardeşlerimiz başta olmak üzere tüm mazlum coğrafyalarda hayatını kaybedenlerin anısını yaşatacaktır.” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeşil vatanı koruma ve zenginleştirme amacı taşıyan tüm vatandaşları ülke genelindeki fidan dikim etkinliklerine katılmaya davet etti. Etkinliğe katılan herkese teşekkür eden Erdoğan, orman yangınlarına karşı mücadele veren Tarım ve Orman Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü, sivil toplum kuruluşları ve vatandaşları bir kez daha tebrik etti.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan’da

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan’da

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirve Toplantısı’na katılmak üzere 08.45’te Suudi Arabistan’a geldi. Erdoğan’ı, Kral Halid Uluslararası Havalimanı’nda Riyad Emiri Prens Faisal bin Bandar Al Saud, Suudi Arabistan’ın Ankara Büyükelçisi Fahad bin Assad Abualnasr ile Türkiye’nin Riyad Büyükelçisi Emrullah İşler karşıladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, karşılamanın ardından havalimanında Al Saud ile görüşme gerçekleştirdi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ziyaretinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın eşlik ediyor.

  • Erdoğan: Terör destekli siyasete yer yok

    Erdoğan: Terör destekli siyasete yer yok

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çankaya Köşkü’nde düzenlenen Kabine Toplantısı’nın ardından açıklamalarda bulundu. Cumhuriyetin Türkiye’sinin bu topraklardaki ilk değil son devlet olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Daha önemlisi Türkiye’nin Edirne’den Kars’a, Trabzon’dan Hatay’a uzanan vatan topraklarından ibaret olmadığını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Bu gerçeğe her yurt dışı seyahatimizde tekrar tekrar şahitlik ediyoruz. Türkiye, gelişen ekonomisi, artan itibarı, güçlenen askeri ve savunma yetenekleri, tarihinin ve kadim değerlerinin rehberliğinde takip ettiği ilkeli dış politikasıyla bölgesinin güven kaynağı olarak bir yıldız gibi parlıyor. Türkiye yüzyılı ülkümüzün sadece milletimizin fertleri arasında değil, gönül coğrafyamızda da beklentilerin çıtasını yükselttiğini görüyoruz. Ülkemize ve milletimize yönelik umutları Allah’ın izni ve yardımıyla boşa çıkarmayacağız” dedi.

    Türkiye’ye hizmet yolculuğunda 3 Kasım 2024 tarihi itibarıyla 22 seneyi geride bıraktıklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Hükümeti devraldığımız günden bu yana her seneyi bir önceki yıldan daha ileri bir seviyede tamamladık. İktidardaki her yeni yaşımıza daha büyük umutlarla, daha büyük hedeflerle girdik. Son 22 yılda saymakla bitiremeyeceğimiz sayısız projeyi, tesisi, hizmeti, yatırımı ve icraatı Türkiye’ye kazandırmanın bahtiyarlığını yaşadık. Vesayetle mamul bir demokrasi yerine milli iradenin üstünde hiçbir gücün, hiçbir odağın olmadığı gerçek demokrasiyi ülkemizde egemen kıldık. Yönetime istikrar getirmek suretiyle Türkiye’ye güç ve enerji kaybettiren oligarşik yapıların vesayet heveslerini kamçılayan, özellikle ömrü 1-2 seneyi dahi bulmayan yamalı koalisyonlar dönemine biz son verdik. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçerek yönetimde istikrarın kurumsallaşmasını, kalıcı ve sürekli hale gelmesini sağladık” değerlendirmesini yaptı.

    “2002 ila 2024 arasında geçen 22 yıl Cumhuriyet tarihimizin en parlak, en görkemli hizmet, eser, yatırım, reform ve refah noktasında en velut yıllar olarak hafızalara kazanmıştır”

    “Türkiye, hükümetlerimiz döneminde tartışmasız bütün alanlarda rekordan rekora koşmuş, tarihe altın harflerle yazılacak başarılara imza atmıştır” diyen Erdoğan, ”2002 ila 2024 arasında geçen 22 yıl Cumhuriyet tarihimizin en parlak, en görkemli hizmet, eser, yatırım, reform ve refah noktasında en velut yıllar olarak hafızalara kazanmıştır. Siz bakmayın birilerinin eski Türkiye güzellemesi yaptığına, onların derdi milletin eski Türkiye’de yaşadığı mahrumiyetler ve zulümler değil, kendi şahsi ve zümrevi çıkarlarıdır. Ülkemizin son 22 yılının önemli bir kazanımı da milletin ortak değerlerini, bu süfli gayeleri için kullananların yüzlerindeki maskeleri indirmemizdir. Tam 22 yıldır milletin emanetine layıkıyla sahip çıkmanın, milletin teveccühüne ve güvenine mazhar olmanın, Türkiye’ye hizmet sancağını şanla, şerefle, iftiharla taşımanın, yani insanımıza olan şükran borcumuzu en güzel şekilde ödemenin derdindeyiz, bunun hasbi mücadelesini veriyoruz. Elbette bugünlere kolay gelmedik, vesayetin tuzaklarından darbe girişimlerine, teröre kadar nice ihanetlere maruz kaldık, nice sinsi saldırıyı püskürttük. Tek başına 15 Temmuz gecesinde istiklalimize ve istikbalimize kasteden bir alçak saldırıyı, bir alçak planı içerideki ve dışardaki planlayıcılarının başlarına geçirmiş olmamız bile tarihi bir başarıdır. İktidar ve ittifak olarak milletin emanetine sıkı sıkıya sahip çıkmaya devam edeceğiz. Rabbim ömür, milletimiz de onay verdikçe Türkiye’ye ve Türk milletine hizmete devam edeceğiz” diye konuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bu vesileyle 3 Kasım 2002’den bugüne kadar hükümetlerimizde görev almış, büyük ve güçlü Türkiye davamıza omuz vermiş, ülkemizin kalkınması için taş üstüne taş koymuş her bir arkadaşıma, Bakanlar Kurulu ve Kabine üyelerimizin tamamına buradan teşekkür ediyorum. Beraber çalıştığımız, beraber mücadele ettiğimiz arkadaşlarımızdan vefat edenlere Rabbimden rahmet ve mağfiret niyaz ediyorum. Aynı şekilde 15 Temmuz’da meydanlarda kurduğumuz ittifakımızdaki ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanına ve mensuplarına da teşekkürlerimi iletiyorum. Şüphesiz en büyük şükranımız aziz milletimizedir. Hizmetkarı olmaktan daima şeref duyduğumuz necip milletimize bize olan güvenlerinden, bize olan teveccühlerinden dolayı özellikle şükranlarımı sunuyor, Allah razı olsun diyor, Mevla dayanışmamızı ve muhabbetimizi daim eylesin diyorum” dedi.

    “Yılsonuna kadar 2 adet Gökbey daha jandarmamıza teslim edilecek”

    Son Kabine Toplantısı’ndan bugüne dek yurt içinde ve yurt dışında yoğun programları olduğunu aktaran Erdoğan, ”Cumhuriyetimizin ilanının 101. yıl dönümünü 81 ilimizde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ve yurt dışı temsilciliklerimizde coşkuyla kutladık. TUSAŞ’ın Kahramankazan’daki tesislerini ziyaret ederek TUSAŞ çalışanlarına terör saldırısından dolayı geçmiş olsun dileklerimizi ilettik. Bu vesileyle yerli ve milli imkanlarla geliştirilen Gökbey helikopterlerimizden ilkinin Jandarma Genel Komutanlığımıza teslimini de gerçekleştirdik. Yılsonuna kadar 2 adet Gökbey daha jandarmamıza teslim edilecek” diye konuştu.

    “Gelişmeleri tribünden seyretme gibi bir lüksümüz bulunmuyor”

    AK Parti Grup Toplantısı’nda gündemdeki meselelere dair duruş ve fikirlerini kamuoyuyla paylaştıklarını belirten Erdoğan, ”Grup konuşmamızda detaylıca çizdiğimiz çerçeveye önümüzdeki dönem siyasetinin yol haritası olarak bakılmalıdır. Cumhuriyetimizin 101. yılını 85 milyon olarak büyük bir kucaklaşmanın vesilesi haline dönüştürmek arzusundayız. Terörün olmadığı, bölücü örgütün karanlık gölgesinin siyasetin ve toplumun üzerinden tamamen çekildiği müreffeh, huzurlu ve güvenli bir iklimi ülkemiz genelinde mutlaka tesis ve tahkim edeceğiz. Grup toplantımızda da belirttiğim üzere Türkiye’nin geleceğinde terörizme yer olmadığı gibi, terör destekli siyasete de yer yoktur. Türkiye, Kandil’deki terör baronlarının körüklediği bu kanlı ve kalleş ölüm tezgahını darmadağın etmekte kararlıdır, bundan da geri adım atmayacaktır. Mücadelemiz sadece askerimize, polisimize, güvenlik korucularımıza ve sivil vatandaşlarımıza kurşun sıkanlarla sınırlı değildir. Bizim asıl mücadelemiz, teröristler yanında bunları üzerimize salanlarla, terör belasını 40 yıldır bu milletin başına musallat edenlerledir. Bakınız, üzerine basa basa ifade ediyorum, bölgemizde sınırlar kanla, bombalarla, siyasi suikastlarla yeniden çizilmeye çalışılırken devlet ve millet olarak yolumuza eski tas eski hamam devam etmeyeceğiz. Küresel sistem Soğuk Savaş’tan beri en büyük değişimini yaşarken, bizim gelişmeleri tribünden seyretme gibi bir lüksümüz bulunmuyor. Ya bu süreci cesur adımlarla bir şekilde kendi lehimize çevireceğiz ya da Allah korusun istikbalimizi ipotek alacak bu sorunlarla karşılaşacağız. Bunun önündeki engellerin en başında bölücü terör belası vardır. Uhdemizde bulunan tüm imkan ve araçlardan istifade etmek suretiyle bu terör kamburundan ülkemizi inşallah ebediyen kurtaracağız. Bu konuda hem iktidarımızın hem de partimizin ve Cumhur İttifakı’nın iradesi, azmi, kararlığı, dayanışması en üst düzeydedir” açıklamasını yaptı.

    “2 haftadır ortalığı ayağı kaldıranlar maalesef Kandil’den yerel yönetimlere uzanan kirli ve kanlı elleri ısrarla görmezden gelmektedir”

    Demokrasiyle şiddetin, sivil siyaset ile terörün aynı kapta bir arada bulunamayacağının altını bir kez daha çizen Erdoğan, ”Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde sırtını terör örgütüne dayayarak siyaset yapılmasına müsaade edilmez. Avrupa dahil dünyanın her yerinde böyle bir tavır siyasi partiler için kapatma, bu siyaseti yapanlar için cezai takip sebebidir. Çünkü demokrasinin ilk ve öncelikli şartı şiddeti reddetmek, terörle araya kalın duvarlar örmektir. Ülkemizde sivil siyasetin meşru kapıları ardına kadar açıkken, hileli yöntemlerle bölücü örgüte kuklalık yapanlara müsamaha gösterilmesi asla beklenemez. Şu tutarsızlık bizim gibi milletimizin de gözünden kaçmıyor: Yargının ve idarenin bazı belediyelerle ilgili aldığı hukuki ve idari tedbirler konusunda 2 haftadır ortalığı ayağı kaldıranlar maalesef Kandil’den yerel yönetimlere uzanan kirli ve kanlı elleri ısrarla görmezden gelmektedir” şeklinde konuştu.

    “İnanıyorum ki, böyle bir tabloya bizim gibi akıl ve vicdan sahibi hiç kimse rıza göstermez, hiç kimse kayıtsız kalamaz, bunu tasvip edemez”

    Seçilmiş başkanlar değil, örgütün atadığı ne idiğü belirsiz tipler tarafından yönetilen belediyelerin şehirleri yerine terör örgütüne hizmet edeceğinin izahtan vareste olduğunu söyleyen Erdoğan, ”Milletin boğazından kısarak ödediği vergilerden belediyelere tahsis edilen helal kaynağın bölücü haramzadelere aktarılmasına asla izin vermeyiz. Terör örgütünün belediye gücüyle haraç mekanizmaları kurmasına göz yumamayız. Bölücü örgüt komiserlerinin belediye binalarının mahzenlerinde başkan tokatladığı, belediye araç-gereçlerinin hizmet için değil çukur kazmak için kullanıldığı bir manzarayı bu ülkeye ve şehirlerimize kesinlikle yaşatmayacağız. İnanıyorum ki, böyle bir tabloya bizim gibi akıl ve vicdan sahibi hiç kimse rıza göstermez, hiç kimse kayıtsız kalamaz, bunu tasvip edemez. Görevden alınan tüm belediyelerde olan işte budur. Esenyurt Belediye Başkanının kağıt üzerinde bir başka partinin mensubu gözükmesi bu hakikati değiştirmiyor. Asıl üzüntü verici olan ise, devletin bu çerçevede hayata geçirdiği meşru tasarrufları karşısında adeta aslan kesilenlerin polisimize, jandarmamıza atılan taşlar, bombalar karşısında süt dökmüş kediye dönmeleridir. Kürsüden savcıları, kaymakamları, valileri pervasızca tehdit edenlerin bölücü örgütün şehirdeki uzantılarının estirdikleri terör karşısında tek bir cümle dahi kurmadıklarını, daha doğrusu kuramadıklarını ibretle takip ediyoruz. Bunun adı korkaklıktır, ikiyüzlülüktür” açıklamasını yaptı.

    Teröre teslim olmanın kendi çıkarları için koskoca bir milletin geleceğini tehlikeye atmak olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:

    “Meselenin daha vahim tarafı, ülkenin ikinci büyük partisinin dümeni kırılmış gemi gibi misali sürekli sağa-sola savrulmasıdır. Bakıyorsunuz bir gün bu partinin Sayın Genel Başkanı Ankara’da vatan, millet, bayrak, Cumhuriyet edebiyatı yapıyor, aynı kişi ertesi gün bakıyorsunuz ülkenin bir başka köşesinde Türkiye’yi açıkça tehdit edenlerle, alçak terör eylemlerini övenlerle ve şehir eşkıyalarıyla aynı otobüsün üzerinde korsan miting düzenliyor. Esasında tüm bu yaşananlar bize şunu gösteriyor: Ülkenin en eski partisinin birilerinin kişisel kariyeri uğruna kurduğu ittifakın müttefiklerini özellikle Türkiyelileştirmek yerine ana muhalefetin kendisini enfekte etmekte, zehirlemekte, kurucu değerlerinden saptırmaktadır. Görüyoruz ki artık ana muhalefet yok tabi, muhalefet var, bu parti giderek ittifak ortaklarının rengini alıyor. Nitekim bu benzerlik siyaset diline ve üslubuna da yansımıştır, yani ataların deyimiyle üzüm üzüme bakarak kararıyor. Bu dejenerasyona söz konusu partinin kendi bünyesinden de haklı itirazların yükseldiğini duyuyoruz, okuyoruz.”

    “Hangi siyasi partiye mensup olursa olsun milletten sandıkta aldığı yetkiyi millet için kullananlarla hiç kimsenin bir sorunu olamaz” diyen Erdoğan, ”Teröre, teröristlere ve Kandil’in komiserlerine iradesini teslim etmeyenlere devlet olarak gereken desteği sağlamaktan imtina etmeyiz. Nitekim bu doğrultuda irade gösteren belediye başkanlarına seçildiği yere bakmaksızın devletimiz tüm imkanlarıyla sahip çıkmakta, destek vermektedir. Ama milletin emanetinin, ülkenin ve milletin imkanlarının terör baronlarına peşkeş çekilmesine de yine partisine bakmaksızın kusura bakmasınlar eyvallah edemeyiz. Bugüne kadar tüm adımlarımızı hukuk ve demokrasi çerçevesinde attık, yargı ve mahkeme kararları çerçevesinde attık, bundan sonra da hukukun üstünlüğü ve milli iradenin hakimiyeti ilkesine göre hareket edeceğiz” dedi.

    “Yakın dostumuz olan Irak’la dayanışmamız, terörle mücadele, enerji, ulaştırma ve ticaret başta olmak üzere her alanda güçleniyor”

    Grup toplantıntısından hemen sonra bu sene 9’uncusu düzenlenen Uluslararası Hafızlık ve Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışması’nda dereceye girenlere ödüllerini takdim ettiklerini hatırlatan Erdoğan, “Yarışmaya katılan 54 ülkeden 94 hafız ve karinin tamamını tebrik ediyor, yarışmanın tertiplenmesinde emeği geçenleri ayrıca tebrik ediyorum. Senegal Cumhurbaşkanının ülkemize gerçekleştirdiği ilk resmi ziyaret oldukça başarılı ve verimli geçti. Senegal ile Türkiye arasında Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Konseyi kurulmasını kararlaştırdık. Ortak bildiri dahil imzalanan 5 anlaşmayla ilişkilerimizi ileriye taşıdık. Kasım ayının ilk günü İstanbul’da kabul ettiğimiz Irak Başbakanı Sayın Sudani’yle olan istişarelerimiz de aynı şekilde kritik öneme sahipti. Komşumuz, kardeşimiz, yakın dostumuz olan Irak’la dayanışmamız, terörle mücadele, enerji, ulaştırma ve ticaret başta olmak üzere her alanda güçleniyor. Bugüne kadar en zor zamanında yanında olduğumuz Irak’ı bundan sonra da tüm imkanlarımızla destekleyeceğiz. İslam dünyasının en önemli ekonomik ve ticari iş birliği platformu olan İSEDAK’ın 40. Bakanlar Toplantısı’na İstanbul’umuzda ev sahipliği yaptık. Türkiye olarak İSEDAK’tan İslam ülkeleri arasındaki ticari ve ekonomik iş birliğimizi ilerletmenin çabasındayız. Hedeflerimize ulaşana kadar da gayretlerimizi artırarak sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.

    “Türk dünyasının birlik ve bütünlüğüne büyük önem veriyoruz”

    Türk dünyasının birlik ve bütünlüğüne büyük önem verdiklerini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Nitekim Türk Devletleri Teşkilatı’nın kurulmasıyla bu yönde tarihi bir adım attık. Teşkilatın 11. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’ni Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’te Sayın Caparov’un ev sahipliğinde başarıyla icra ettik. Zirve vesilesiyle 8 yeni anlaşma imzalandı. Kırgızistan’la Yüksek Düzeyli Stratejik İş Birliği Konseyi 6. Toplantısı’nı da zirvenin bir gün öncesinde gerçekleştirdik. Bu toplantıda Kırgızistan’la ilişkilerimizi kapsamlı stratejik ortaklık seviyesine yükselterek 19 belgeye imza attık. Manas Üniversitemizde tamamlanan projelerin toplu açılışıyla 150 yataklı Türk-Kırgız Dostluk Hastanesi’nin resmi açılışını da bu ziyaret vesilesiyle yaptık. Bişkek’ten Macaristan’ın başkenti Budapeşte’ye geçerek Avrupa Siyasi Topluluğu’nun 5. Zirvesi’ne iştirak ettik. Budapeşte’de aralarında Fransa, Hollanda, Danimarka’nın da olduğu çok sayıda devlet ve hükümet başkanıyla ikili görüşmelerimiz oldu. Görüşmelerimizin tamamında Gazze ve Lübnan’da devam eden katliama dikkat çektik. Avrupalı dostlarımızın güncel siyasi gelişmelerin de baskısıyla Türkiye’yle ilişkileri ilerletme noktasında çok istekli olduklarını gördük. Biz de kazan-kazan ve karşılıklı saygı temelinde Avrupa Birliği ve ülkeleriyle iş birliğimizi güçlendirmeye hazır olduğumuzu ifade ettik. Önümüzdeki dönemde bunun yansımalarını göreceğimize inanıyorum” şeklinde konuştu.

    “Teknolojinin hayatımızın her alanını kuşattığı günümüzde yapay zekanın mevcut adaletsizlikleri derinleştirmesinin önüne geçilmesi gerektiği anlaşılıyor”

    KADEM’in düzenlediği uluslararası zirvelerin kadınlarla ilgili çok kritik meselelerin etraflıca irdelenmesini sağladığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bu sene 6’ncısı tertiplenen zirvenin ana teması ‘Kadın ve Yapay Zeka’ydı. Teknolojinin hayatımızın her alanını kuşattığı günümüzde yapay zekanın mevcut adaletsizlikleri derinleştirmesinin önüne geçilmesi gerektiği anlaşılıyor. KADEM’in böyle güncel bir konuyu gündemine almasını takdirle karşılıyor, zirvenin tekrar tüm kadınlar için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bu sabah Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nun yeni binasını hizmete açtık” değerlendirmesini yaptı.

    “Çankaya Köşkü’nü de, milletin evi ve kıvanç kaynağı olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni de en verimli şekilde kullanmaya devam edeceğiz”

    Kabine Toplantısı öncesinde Gazi Paşa’nın 1921-1932 yılları arasında Ankara’da ikamet ettiği Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk resmi konutu da olan Atatürk Müze Köşkü’nün restorasyon sonrası açılışını gerçekleştirdiklerini bildiren Erdoğan, ”Burada bir üzüntümü de ifade etmek isterim, ülkemizde bir kesim Cumhuriyetin özüne ve asli kimliğine dönmesinden ciddi manada rahatsızlık duymaktadır. Bizim gardırop Atatürkçüleri ve son dönemde de sosyal medya Atatürkçüleri olarak tarif ettiğimiz bu malum çevreler imtiyazlarını kaybetmemek uğruna ellerine geçirdikleri her fırsatı istismar ediyorlar. Rahatsızlıklarının sebebini açıkça söylemek yerine saçma sapan ikilikler ihdas ederek, Türkiye’nin sembolleri arasında zıtlık çıkarmaya, daha doğru bir ifadeyle fitne çıkarmaya gayret ediyorlar. Bunun en son örneği Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’yle Çankaya Köşkü’dür. 15 Temmuz gecesi FETÖ’cü alçaklar tarafından hedef alınan, etrafında 29 insanımızın şehit olduğu gazi bir mekanla Gazi’nin emaneti olan Çankaya Köşkü’nü karşı karşıya getirmek, nifak tüccarlığından başka bir şey değildir. Külliye milletin evidir, Köşk ise Gazi Mustafa Kemal’in ve bizden önce görev yapan cumhurbaşkanlarının hatırasının olduğu Cumhuriyetin anıt yapılarından birisidir. Biz, birini diğeriyle tokuşturmak, birini diğerinin karşısına konumlandırmak yerine her ikisine de hak ettiği değeri veriyoruz, vereceğiz. İşte bugün tüm bu senaryoları yırtıp attığımız bir toplantıyı, Kabinemizin 28. toplantısını burada gerçekleştirdik. Çankaya Köşkü’nü de, milletin evi ve kıvanç kaynağı olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ni de en verimli şekilde kullanmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

    “Ekim ayında da gelen rekor ile son 15 ayın 10’unda o ayın ihracat rekoru kırıldı”

    Son toplantıdan bu yana ekonomiyle ilgili sevindirici haberleri arka arkaya aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Kasım ayının ilk cumartesi günü ihracat rakamları açıklandı. Ekonomimizin lokomotifi olarak gördüğümüz ihracatımızdaki yükseliş kesintisiz sürüyor. Ekim ayı ihracatımız geçen yılın aynı ayına göre yüzde 3,6 artış ile 23,6 milyar dolara çıktı. Ekim ayında da gelen rekor ile son 15 ayın 10’unda o ayın ihracat rekoru kırıldı. Yıllıklandırılmış ihracatımız ise yüzde 3,1 artışla toplam 262,3 milyar doları buldu. Ekim ayı itibarıyla son 12 ayda yıllıklandırılmış dış ticaret açığı geçen yılın aynı ayına göre 35,1 milyar dolar azaldı. Mal ihracatına bağlı olarak dünya hizmet ihracatında da payımızı istikrarlı bir şekilde artırıyoruz. Yılın ilk 8 ayında hizmet ihracatımız bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 7,3 artışla toplam 74 milyar dolara yükseldi. Ekim ayında yıllıklandırılmış cari işlemler açığının 9-10 milyar aralığına kadar gerilemesini öngörüyoruz. Merkez Bankamızın brüt rezervlerinin 159 milyar dolarla tarihimizin en yüksek seviyesine çıktığının müjdesini bugün sizlerle paylaşmak istiyorum. Türkiye, gerek uyguladığı program, gerekse sahip olduğu potansiyelle gelişmekte olan ülkeler içinde pozitif yönde ayrışmaktadır. Üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu tarafından notu 2’şer kademe artırılan tek ülke olmamız elbette tesadüf değildir. Ekonomi programımızı kararlı bir şekilde uyguladıkça daha pek çok alanda olumlu neticeler almaya devam edeceğiz” dedi.

    “İlk 9 ayda toplam 47 milyar dolar turizm gelirine ulaşarak, bu alanda da rekor kırdık”

    Turizmin yine bu dönemde başarı hikayesi yazılan bir başka alan olduğunu söyleyen Erdoğan, ”Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan 2024 yılının 3 çeyrek turizm rakamları burada da çok ciddi bir ivme yakaladığımızı gösteriyor. Buna göre temmuz-ağustos-eylül dönemini kapsayan üçüncü çeyrek turizm gelirimiz, bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 3,9 oranında artarak 23,2 milyar dolara çıktı. Böylelikle bir çeyrekte elde edilen en yüksek turizm gelirine ulaştık. Ziyaretçi sayısı yine aynı dönemde 2023’ün aynı çeyreğine göre yüzde 3,5 artarak 23,2 milyon kişiye yükseldi. İlk 9 ayda toplam 47 milyar dolar turizm gelirine ulaşarak, bu alanda da rekor kırdık. Turizmde 2024 sonu hedefimiz 61 milyon turist ve 60 milyar dolar turizm geliridir. Bölgesel krizlere rağmen inşallah bu rakamları yakalayacağız. Buradan tüm bu başarılara imza atan turizmcilerimize ve ihracatçılarımıza ülkem ve milletim adına kalpten teşekkür ediyorum. Kasım ayını yurt dışı toplantılar bağlamında oldukça yoğun geçiriyoruz. İnşallah yarın sabah İslam İş Birliği Teşkilatı ve Arap Ligi Ortak Zirvesi için Riyad’a gidiyoruz. Gazze başta olmak üzere işgal altındaki Filistin toprakları ve Lübnan’daki katliamları görüşeceğimiz toplantının hemen ardından salı günü Dünya İklim Eylem Zirvesi’ne katılmak üzere Bakü’ye geçeceğiz, yani COP, orada olacağız. Hafta sonu ise G-20’nin Rio’da yapılacak liderler zirvesine iştirak etmek için Brezilya’ya hareket edeceğiz” ifadelerini kullandı.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan “Güvenli Bölge” mesajı

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan “Güvenli Bölge” mesajı

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’da Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu’nun yeni yerleşkesinin açılışını gerçekleştirdi.

    Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete intikalinin 86. yılı dolayısıyla düzenlenen anma töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hangi amaç için olursa olsun bu milletin birlik, beraberliğini bozmaya yönelik her söz, tutum, her eylem doğrudan Gazi Mustafa Kemal’in emanetine ihanettir. ” dedi.

    Terörle mücadeleye ilişkin de önemli mesajlar veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bölücü terör örgütünü bir tehdit kaynağı olmaktan çıkaracağız. Tüm imkanlarımızı sonuna kadar kullanacağız. İnşallah önümüzdeki dönemde sınırlarımız boyunca oluşturduğumuz güvenli bölgenin eksik kalan halkalarını da tamamlayacağız” açıklamasında bulundu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamasından satır başları;

    “Atatürk’ü ebediyete 86. yılında saygı ile yad ediyoruz. Şehitlerimize, gazilerimize, kahramanlarımıza rabbimden rahmet diliyorum.

    İlk asrını geride bırakıp Türkiye yüzyılına adım atan cumhuriyetimiz için çalışan vatandaşlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum.

    “GAZİ MUSTAFA KEMAL’İN EMANETİNE İHANETTİR”

    Hangi amaç için olursa olsun bu milletin birlik, beraberliğini bozmaya yönelik her söz, tutum, her eylem doğrudan Gazi Mustafa Kemal’in emanetine ihanettir.

    Türkiye bir dönem gardırop Atatürkçülerinden çekti. Bugün de sosyal medya Atatürkçülerinin verdiği zarar Türkiye’nin düşmanlarıyla yarışır seviyeye ulaştı.

    Atatürk istismarcıları, son dönemde terör örgütleri ve onların çeşitli isimler altındaki uzantılarıyla kol kola girecek kadar zıvanadan çıkmışlardır. Atatürkçülük maskesi altında emperyalistlerin ülkemiz üzerindeki hain emellerine hizmet eden azgın güruhu milletimizin takdirine bırakıyoruz. Ne Gazi’yi ne Cumhuriyet kurumlarını bunlara terk etmedik bundan böyle de terk etmeyeceğiz.

    Ülkemiz pek çok saldırıyı göğüslemek zorunda kaldı. Siyasi mühendisliklerden sabotajlara kadar pek çok tehdit ile yüzleştik. Milletimizin desteği ile hepsinin üstesinden geldik.

    Gazimizin bir 10 yıl daha ömrü vefa etseydi 2. Dünya Savaşı sonrası bambaşka bir ülke olabilirdik.

    “GÜVENLİ BÖLGENİN EKSİK HALKALARINI TAMMALAYACAĞIZ”

    Bölücü terör örgütünü bir tehdit kaynağı olmaktan çıkaracağız. Tüm imkanlarımızı sonuna kadar kullanacağız.

    Önümüzdeki dönemde oluşturduğumuz güvenlik tedbirlerinin yeni halkasını tamamlayacağız ve teröristler ile ülkemiz arasındaki bağlarını keseceğiz. 40 yıllık kuklaların terör oyununu bozacağız.

    Ülkemizi güney sınırlarından kuşatma girişimini, yaptığımız harekatlar ve oluşturduğumuz güvenli bölgelerle önemli ölçüde akamete uğrattık. İnşallah önümüzdeki dönemde sınırlarımız boyunca oluşturduğumuz güvenli bölgenin eksik kalan halkalarını da tamamlayacağız”

    Devletimiz ile milletimiz arasındaki bağı tahkim ederek 85 milyonun tek yürek olarak atmasını sağlayacağız. Operasyonlarımızı sürdürürken elimizin altındaki amaç imkan ve fırsatları da sonuna kadar değerlendireceğiz.

    Gelin hep birlikte karşımızdaki tehditlerle yüzleşip mücadele ederek, gelecek nesillere büyük ve güçlü bir Türkiye mirası bırakalım.”

  • Erdoğan: Terörle mücadelede değişen bir şey yok

    Erdoğan: Terörle mücadelede değişen bir şey yok

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kırgızistan ve Macaristan ziyaretlerinden yurda dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamalarda bulunup, soruları yanıtladı.

    “19 ANLAŞMA İMZALADIK”

    Yurt dışı ziyaretlerinin ilk bölümünde Kırgızistan’da Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi 6. Toplantısı’nı düzenlediklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu toplantıda Kırgız Cumhuriyeti’yle ilişkilerimizi stratejik ortaklıktan kapsamlı stratejik ortaklık seviyesine yükselttik. Konsey toplantımızda güvenlik, enerji, kültür gibi alanlarda ortak bildiri dahil toplam 19 anlaşmaya imza attık. Kırgızistan’daki en yüksek seviyeli devlet nişanı olan Manas Nişanı’nın kardeşim Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov tarafından şahsıma tevcih edilmesinden bahtiyarlık duydum.” dedi.

    Manas Üniversitesi’nde 110 tesis, eser, proje ve hizmetin resmi açılış törenini yaptıklarını söyleyen Erdoğan, “1995 yılında faaliyete geçen üniversitemiz, 7 bine yaklaşan öğrenci sayısı, 13 bini aşan mezunuyla çok önemli hizmetler yapıyor. Üniversitemizin dünyanın ilk 1000 yükseköğretim kurumu arasına girmesi bizim açımızdan oldukça anlamlıydı. TİKA’nın katkısıyla inşa edilen Türk-Kırgız Dostluk Hastanesi’nin açılışını da ziyaretimiz vesilesiyle yaptık. Toplam 150 yataklı Dostluk Hastanemize şahsımın isminin verilmesinden büyük bir onur duydum. Hastanenin iki ülke arasındaki kardeşliğin ve dayanışmanın sembollerinden biri olacağına inanıyorum. Cumhurbaşkanı Sayın Caparov’un dirayetli liderliğinde Kırgızistan’ın büyük bir atılım içinde olduğunu görüyoruz. Türkiye olarak bu süreçte biz de Kırgız kardeşlerimize her türlü desteği vermenin çabasındayız. ” diye konuştu.

    “DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK”

    Türk dünyasınn bağlarını güçlendirdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Ziyaretimizin ikinci gününde Türk Devletleri Teşkilatı 11. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’ne iştirak ettik. Merhum Gaspıralı İsmail Bey’in “dilde, fikirde, işte birlik” şiarı doğrultusunda, Türk Dünyası olarak bağlarımızı güçlendiriyoruz. 175 milyona ulaşan genç ve dinamik bir nüfusa, 1,2 trilyon doları bulan ticaret hacmine sahibiz. Ekonomi başta olmak üzere bilim, enerji, ulaştırma, savunma ve güvenlik gibi alanlarda potansiyelimizi ortaya çıkarmakta kararlıyız.”

    GAZZE’DE YAŞANAN SOYKIRIM

    Zirvede, başta Gazze’de yaşanan soykırım ve Güney Kafkasya ve Ukrayna’daki durumu görüştüklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Zirvemizde Gazze ve işgal altındaki Filistin topraklarında süren İsrail soykırımına karşı atılacak ortak adımların yanı sıra, Güney Kafkasya ve Ukrayna’daki durumu da görüştük. Ayrıca zirvemiz sırasında teşkilatımız bünyesinde toplam 8 belgeye imza atıldı. Ortak Türk alfabesi üzerinde de titizlikle çalışıyoruz. Ortak alfabeye geçebilirsek tarihi bir eşiği daha aşacak, böylece büyük bir kucaklaşmayı sağlamış olacağız. Zirvede diğer konularla birlikte özellikle bu meseleyle ilgili hassasiyetlerimizi de vurguladım. Zirve vesilesiyle Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev’in yanı sıra katılımcı diğer devlet ve hükümet başkanlarıyla da temaslarımız oldu. ” dedi.

    AVRUPA SİYASİ TOPLULUĞU 5. ZİRVESİ

    Macaristan’da Avrupa Siyasi Topluluğu 5. Zirvesine katıldığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Burada göç ve ekonomik güvenlik konuları dahil karşı karşıya olduğumuz sınamaları ele aldık. Malumunuz topluluğun 2022 yılında Prag’da gerçekleştirilen ilk zirvesine de katılmıştık. Zirveye hitabımda savunma ve güvenlik başta olmak üzere enerji, ulaştırma, gıda güvenliği, göç yönetimi gibi alanlarda ülkemizle iş birliğinin önemini dile getirdim. Avrupa Birliği’ne üyelik sürecimizin bazı kesimlerin kısır siyasi hesapları nedeniyle engellenmesinin stratejik akıl ve hakkaniyetle bağdaşmadığının altını çizdim. Gazze’deki İsrail soykırımı ve Lübnan’da yaşanan vahşetin durdurulması için Avrupa’nın üzerine düşen ahlaki ve vicdani sorumluluğunu bir kez daha hatırlattım. Ukrayna’da adil ve kalıcı barışın ancak tüm tarafların diplomasiye alan açmasıyla mümkün olabileceğini ifade ettim.” diye konuştu.

    DİPLOMATİK TEMASLAR

    Cumhurbaşkanı Erdoğan zirvede Fransa Cumhurbaşkanı Sayın Emmanuel Macron, Hollanda Başbakanı Sayın Dick Schoof, Danimarka Başbakanı Sayın Mette Frederiksen, NATO Genel Sekreteri Sayın Mark Rutte, Avrupa Birliği Komisyon Başkanı Sayın Ursula von der Leyen ile ikili görüşmeler gerçekleştirdiğini söyledi. Erdoğan, Kosova, Polonya, Ermenistan, Ukrayna, İsviçre, Arnavutluk, İtalya, Avusturya, Yunanistan, Bulgaristan, Bosna Hersek ve Sırbistan liderleriyle de temaslarda bulunduğunu belirtti.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazetecilerin sorularını da yanıtladı.

    “TRUMP BÜYÜK BİR MÜCADELE ÖRNEĞİ VERDİ”

    Amerika Birleşik Devletleri seçimini yaptı, Sayın Donald Trump ipi göğüsledi. Siz Sayın Trump ile görüştünüz ve kendisini tebrik ettiniz. Sonucu nasıl değerlendiriyorsunuz, seçim sonucu Türk-Amerikan ilişkilerine nasıl yansıyacak?

    Öncelikle bu seçimin Amerika Birleşik Devletleri’ne, bölgemize ve dünyamıza hayırlı olmasını diliyorum. Sayın Donald Trump seçim sürecinde suikast girişimi dahil birçok güçlükle gerçekten büyük bir mücadele örneği verdi. Malum, kendisini vurmaya yeltendiler, mermi kulağını sıyırdı. Elleri kelepçeli halde karakollara götürdüler. Bütün bu olaylar cereyan ederken o, seçim kampanyasını gerçekten çok çok güçlü bir şekilde yılmadan, usanmadan, direnerek devam ettirdi. Bu, her siyasetçinin rahat rahat başaracağı bir uğraş değildir. Trump bunu başardı. Seçimin ilk dönemlerine girerken hep söylenen şuydu; “Kamala Harris açık ara bu seçimi alır.” Hep bunu söylediler. Trump’a da doğrusu şans vermiyorlardı. Fakat son dönemece girildiğinde fark sürekli açılmaya başladı. Trump inanmıştı ve neticeyi de başarılı bir şekilde aldı. Bu süreçte yanında sadece Elon Musk vardı. Elon Musk onunla el ele, baş başa verdi. Bütün bu yargı süreci de dahil olmak üzere bu kadar yüklenmelerine rağmen Trump, bence çok çok başarılı bir sınavı yılmadan, usanmadan atlattı. Neticede seçimi aldı. Sayın Trump ile samimi bir görüşme yaptık. O esnada aile yemeğindeydiler. Elon Musk ve Musk’ın çocuğu yanındaydı ve kendileriyle görüşmemizi bu şekilde yaptık. Seçim sürecini ve Türkiye – Amerika Birleşik Devletleri arasındaki iş birliğini ele aldık. Bundan sonraki sürece yönelik Türkiye ile ilgili de güzel ifadeleri oldu. Kendisini ülkemize davet ettik. Temenni ederim ki davetimize de icabet eder ve böylece Türkiye-Amerika Birleşik Devletleri arasındaki iş birliğini geçmiş dönemden farklı bir şekilde güçlendiririz. Çünkü ABD ile aramızda F-35 konusu bulunuyor. S-400 ile ilgili bir süreç var. F-35 konusu ile ilgili Trump’ın başkanlığı döneminde Türkiye’den bahsederken “Parayı verdiler buna rağmen siz hala uçakları vermiyorsunuz?” beyanları bulunuyor. Yeni dönemde bu meseleleri bakalım nasıl bir zemine oturtacağız ve yolumuza nasıl devam edeceğiz? Bizim, Türkiye olarak müttefikimiz Amerika Birleşik Devletleri’nden beklentilerimiz biliniyor. Başta Filistin meselesi ve Rusya-Ukrayna krizi olmak üzere pek çok sınama ile karşı karşıyayız. Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri iş birliği ile bunların üstesinden gelmek mümkün. Trump’ın başkanlığıyla birlikte bölgesel ve küresel çapta yaşanan savaşların ve krizlerin son bulmasını ümit ediyorum. Sayın Trump’la daha önceki başkanlık döneminde de beraber çalıştık. Zaman zaman fikir ayrılıkları yaşansa da Türkiye ve ABD’nin model ortaklığı tartışılmaz.

    “İSRAİL’E ‘DUR’ DENİLMESİNİ İSTERİZ”

    İsrail’de yapılan kamuoyu araştırmaları halkın 3’te 2’sinin Donald Trump’a destek verdiğini gösteriyor. Öte yandan Amerikan başkanlık seçimlerini Trump’ın kazanmasının Ortadoğu için kritik bir dönem noktası olacağına dair analizler var. Lübnan saldırıları sonrası İsrail’in nihai hedefinin toprak genişletmek olduğuna dair artan kaygılar söz konusu. Amerikan seçimlerinin bu açıdan Ortadoğu’ya etkileri nasıl olacak?

    Yeni dönemde Donald Trump ile görüşmelerimizi devam ettirerek Ortadoğu’daki gelişmeleri nasıl şekillendireceğimizi, bundan önce olduğu gibi telefon diplomasisiyle gelişmelere göre ele alacağız. Örneğin Suriye’den Amerika Birleşik Devletleri askerlerinin çekilmesi konusunu değerlendireceğiz. PKK/PYD/YPG terör örgütüne verdikleri desteği sonlandırmalarını nasıl olacak? Bunları bizzat telefonla kendisiyle de irtibat kurmak suretiyle görüşerek, konuşarak, belli bir zemine oturtacağımıza inanıyorum. Zira bundan önceki dönemde bizim Sayın Trump ile iletişim kurmakta hiçbir zorluk yaşamadık. 24 saatte irtibatımızı kuruyor ve buna göre de telefon diplomasisiyle netice almaya gayret ediyorduk. Bu dönemde ben bu yönde herhangi bir sıkıntımızın olacağına ihtimal vermiyorum. Trump’ın İsrail tarafından başlatılan bu çatışmaları sonlandırma vaatleri var biliyorsunuz. Biz o vaadin yerine getirilmesini ve İsrail’e “dur” denilmesini isteriz. Temenni ederiz, Sayın Trump’ın ikinci döneminde bölgede kalıcı barışın ve huzurun sağlandığı bir dönem inşa edilir. Biz barıştan ve huzurdan yanayız. İsrail-Filistin meselesinde kalıcı çözümün ortaya konmaması şiddet sarmalını doğuruyor ve o döngüden bölgemiz kurtulamıyor. Biden dönemindeki politikaların devam ettirilmesi bölgede çözümsüzlüğü derinleştirir ve çatışmayı yayar. Bunu asla istemeyiz. Filistin ve Lübnan topraklarındaki İsrail saldırganlığını durdurmak için Sayın Trump’ın İsrail’e sağlanan silah desteğini kesmesinin iyi bir başlangıç olabileceğini söyleyebilirim. İsrail’in yayılmacı hedeflerini destekleyecek her adım, bölgedeki gerilimi artırabilir ve çatışma alanlarını genişletebilir. Bölge dışındaki ülkelerin tüm bu risklerin göz önünde bulundurularak Orta Doğu politikalarını şekillendirmesinde fayda var. Trump’ın ABD başkanlığını, Orta Doğu’daki siyasi ve askeri dengeleri ciddi biçimde etkileyecektir. Herkesin bölgede barışı ve istikrarı hedefleyen adımlar atması küresel barışın inşasına fayda sağlayacaktır. Aksi durumda çatışmaların yayılması, katliamların devamı herkese kaybettirir.

    Donald Trump’ın NATO’nun Avrupalı üyelerine yaklaşımı, onlardan beklentisine dair düşünceleri malumunuz. Trump başkanlığında ABD’nin Ukrayna-Rusya meselesine yaklaşımı ne yönde değişecektir? Savaşın gidişatına dair beklentiniz ne yönde?

    Trump açık sözlü biri. Geçmişte Merkel’e “Ben NATO’ya şu kadar para veriyorum, sen Almanya olarak ne veriyorsun?” demişti. Merkel’den orada bir çıt dahi çıkmadı. NATO’ya Amerika’dan sonra en yüksek seviyede para veren ülkelerden birisi de biziz. Bu noktada NATO içinde en fazla savunma harcaması yapan ülkelerden bir tanesi Türkiye. Bu dönemde de biz Amerika Birleşik Devletleri karşısında onun rakamını yakalamayabiliriz ama ideal seviyede olan ülkelerden bir tanesi olarak yolumuza devam ederiz. NATO içinde asker noktasında bir sıkıntı yok. Asker sayısı itibarıyla zaten iyiyiz. Amerika Birleşik Devletleri öncülüğünde bazı Batı ülkelerinin Ukrayna’daki savaşın bitirilmesi için çaba sarf etmesi, orada çözümü hızlandırır. Biz, en başından beri hem Ukrayna’nın haklılığını ortaya koyduk hem bu savaşta barışın yanında yer almayı tercih ettik. Savaşın tarafı olmamız konusundaki yönlendirmelere kulak asmadık ve her iki tarafla da teması sürdürdük. Sorunların diplomasi yoluyla çözülebileceğine yönelik inancımızın Batı tarafından yeterince paylaşılmadığını gördük. Trump döneminde meseleye çözüm perspektifinden yaklaşan bir ABD yönetimi görürsek biz bu savaşı kolaylıkla bitirilebiliriz. Daha fazla silah, daha fazla bomba, daha fazla kaos ve çatışma bu savaşı bitirmez. Daha çok diyalog, daha çok diplomasi, daha çok mutabakat barışın kapısını aralar. Biz her iki tarafı da aynı masa etrafında buluşturmayı başarmış bir ülkeyiz. Bunu defalarca yaptık ve yine yapabiliriz. Bu savaş artık bitmelidir. Biz gayretlerimizi barış için yoğunlaştırdık ve buna devam edeceğiz. Umarız yeni dönemde yeni başlangıçlar yapar ve tüm çatışmaların ve savaşların sona erdiği bir dünyaya kavuşuruz.

    AVRUPA BİRLİĞİ’NE ÜYELİK SÜRECİ

    Avrupa Birliği’ne üyelik sürecini sormak istiyorum. Konuşmanızın başında değindiniz. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile görüştünüz ve bugün “Türkiye’nin AB’ye katılım sürecinin yıllardır engellenmesinin makul bir izahı yoktur.” dediniz. Bugün von der Leyen de sosyal medya paylaşımında “AB – Türkiye ortaklığının güçlenmesi ortak bölgemize fayda sağlayacaktır.” dedi. Bu konuda yeni bir gelişme söz konusu mu? Avrupa Birliği’yle müzakerelere ilişkin gidişat ne yönde?

    Görüşmemizde bugün von der Leyen’de böyle bir tavrı henüz görmüş değiliz. Bunlar hala görüşme aşamasında attığımız adımlar. Eğer bize hakikaten böyle bir açılım sağlarlarsa bunu paylaşırız. Gerek Dışişleri Bakanlığımız gerek Avrupa Birliği ile ilgili arkadaşlarımız muhatapları ile temaslarını sıklaştıracak. Biz de liderlerle görüşmelerimizde bu konuyu ele almayı sürdürecek ve inşallah hayırlı bir netice için gayret edeceğiz. Türkiye’nin potansiyelinin herkes farkında. Son dönemde Avrupa’nın Türkiye ile iş birliği konusundaki gayretleri de bunun göstergesi. Biz Avrupa Birliği’ne üyelik konusunda tam üyelik hedefimize bağlıyız ve bununla ilgili adımlarımızı attık, atıyoruz. Avrupa Birliği ile siyasi bariyerlere takılmadan, eşit koşullarda ve göz hizasında bir ilişki biçiminden yanayız. Biz Avrupa Birliği’nden kaybedilmiş zamanı telafi edecek hızda vizyoner bir yaklaşım bekliyoruz. Bunu Avrupalı muhataplarımıza her fırsatta söylüyoruz. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi ve vize serbestisi konusunda adım atılması iyi bir başlangıç olacaktır. Bize verilen sözlerin tutulması Avrupa Birliği’nin de samimiyetini ortaya koyması açısından bir fırsattır. Çünkü biz verdiğimiz tüm sözleri tutarak o sınavdan zaten çoktan geçtik.

    “TÜRK DEVLETLERİNİN DAYANIŞMASI ARTIYOR”

    Efendim, Kırgısiztan’daydınız, Türk Devletleri Teşkilatı’nın 11. Devlet Başkanları Zirvesine katıldınız. Burada bir dizi anlaşma imzalandığını ifade ettiniz. 19 anlaşma imzalandı ama bir tanesi oldukça önemliydi, güvenlik bağlamında bir imza gerçekleştirildi. Zirvede güvenlik konusunda koordineli afet ve acil durum müdahalesi sağlamayı amaçlayan sivil koruma mekanizması anlaşması imzalandı. Bu anlaşma ileride Türk Devletleri Teşkilatı’nın bir ortak ordu kurmasının öncü adımlarından biri diyebilir miyiz?

    Bu çok ileri bir ifade olur. Şu anda öyle bir görüntü söz konusu değil. İleride ortak bir ordu kurma gibi bir çalışma, bir gayret şu anda Türk devletleri arasında bulunmuyor. Sivil Koruma Mekanizması Anlaşması, bölgedeki güvenlik iş birliğini artırma adına önemli bir adım. Afet ve acil durum müdahalelerinde koordinasyon sağlamak, devletlerimiz arasındaki derin iş birliklerini güçlendirecektir. Bu anlaşmanın temel amacı afet ve acil durumlarda Türk Devletleri Teşkilatı üyelerinin dayanışmasını artırmaktır. Bu dayanışma bizleri afetlere ve afet sonrası süreçlere daha hazırlıklı ve dayanıklı kılacak. Biliyorsunuz bunun fikri temelini asrın felaketi sonrası ülkemizde düzenlediğimiz olağanüstü zirvede atmıştık. Bu anlaşma Türk Devletleri Teşkilatı’nın birlik ruhunu biraz daha kuvvetlendirecektir. Afet ve acil durumlarda dost ve kardeşlerimizle dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu yaşayarak bir kez daha öğrendik. Ülkelerimiz arasında eğitim, tatbikat ve teknoloji transferi gibi konular gündemimizde ve bu konuda atılan adımlar var. Tüm bu gelişmeler, güvenlik alanında daha derin bağların kurulmasına yardımcı olabilir. Bu süreçler zaman alır ve çeşitli siyasi, ekonomik ve toplumsal dinamiklerden etkilenir. Çağımızda ittifakların, birliklerin ve uluslararası teşkilatların önemi birkaç kat artmıştır. Bu tip dayanışma temelli adımlar teşkilatların gücüne güç katar.

    Türkiye-Kırgızistan ilişkilerinin daha da perçinleştiği önemli bir ziyarete şahitlik ettik. Bu ziyaretin önemli gündemlerinden birinin de ülkedeki FETÖ okullarının Maarif Vakfı’na devredilmesi konusu olduğunu biliyoruz. Bu konuda bir ilerleme kaydedildi mi? Farklı ülkelerle de benzer talepleriniz vardı, beklentileriniz vardı. Örgüt elebaşının ölümünün Türkiye’nin bu mücadelesine olumlu katkısı olacağını değerlendiriyor musunuz?

    Her şeyden önce bu konu sizin de ifade ettiğiniz gibi Türkiye’yi adeta huzurlu kılan bir adım olmuştur. Kırgızistan FETÖ’nün tutunmaya çalıştığı, örgütün hedefindeki ülkelerden biri. Son zamanlarda bu sinsi örgütle mücadele konusunda etkin adımlar atılıyor. Manas Üniversitesi’nde öğrencilere hitabımda “aklınızı kiralamaya, şahsiyetinizi gasp etmeye çalışanlara prim vermeyin” uyarısında bulundum. Çünkü FETÖ ve benzeri tüm terör örgütleri insanları mankurtlaştırıp kullanmak ister. Bu anlamda terör örgütlerinin birbirlerinden farkları yok. Hepsi iradesiz, bilinçsiz, şahsiyetsiz kullanışlı robotlar ister ve onları hedeflerine saldırmakta kullanır. FETÖ’nün faaliyet gösterdiği bütün ülkelere örgütün gerçek yüzünü anlatıyor, onların ve nesillerinin güvenliği için bu kanserli hücreyi kesip atmaları, onlarla mücadele etmeleri tavsiyesinde bulunuyoruz. FETÖ’nün taktığı maskelerin ne kadar çeşitli olabileceğini, örgütün hipnoz yöntemlerini, onlarla mücadelenin bir güvenlik meselesi olduğunu örnekleri ile izah ediyoruz. Bizi anlayanlar, tehlikeyi fark edenler Kırgızistan örneğinde olduğu gibi harekete geçiyor. Örgütün oluşturduğu tehlikenin farkında olanların sayısı artıyor. Bu artışı sağlamak için biz de gayretlerimizi hiç sonlandırmayacağız. Bu aynı zamanda bir terörle mücadele faaliyetidir. Terörle mücadelenin her şeklinden bir milim bile geri adım atmayız. FETÖ ile mücadelenin uluslararası boyutu oldukça önemli. Bu örgütün yurtdışındaki yapılanmalarına karşı kapsamlı mücadelemiz her alanda sürüyor. Özellikle eğitim alanında alınacak tedbirlerin öneminin anlaşılmasından ve bu örgütün elindeki eğitim tesislerinin Maarif Vakfımıza devri konusunda adımlar atılmasından memnuniyet duyuyoruz. FETÖ’nün elinde tuttuğu okulların kontrolünü ve yönetimini Maarif Vakfının eğitim anlayışıyla uyumlu hale getirmeyi sürdürüyoruz. Kırgızistan’da da Maarif Vakfımızın etkinliğini yakında çok daha güçlü şekilde hissedeceğiz. Biz FETÖ ve diğer tüm terör örgütleri ile mücadelemizde kararlıyız ve mesafe almaya devam ediyoruz.

    “İNSANLIK ADINA UTANÇ VERİCİ GÜNLER”

    Sayın Cumhurbaşkanım, Gazze ile ilgili bir soru sormak istiyorum. İsrail’in Gazze soykırımı 13’üncü ayını geride bıraktı. Siz de bu süre zarfında 30’a yakın uluslararası zirveye katıldınız. Bu zirvelerin hepsinde Gazze’yi ilk gündem başlığı olarak masaya yatırdınız, yüzlerce telefon görüşmesi yaptınız. İki önemli zirveyi geride bıraktık. İlk sorum, İslam ve Türk dünyasının Gazze konusunda üzerine düşeni yaptığını düşünüyor musunuz? Bir de Sayın Cumhurbaşkanım İsrail ile ticaret meselesinde son günlerde iftiraların ortaya çıktığına şahit oluyoruz. Türkiye İsrail ile ticareti tamamen kapattıktan sonra Filistin tarafının talebiyle bir mutabakat imzalandı. Çünkü Filistin’de milyonlarca Müslüman kardeşimiz var, oraya giden ürünler var. Bu konuyla ilgili değerlendirmeniz nedir?

    Ne yazık ki adı sanı duyulmayan veyahut da şöyle kasaya, tartıya çıkarsan gramı, kilosu beş para etmeyen bazı kimseler İsrail’le ilişkiler konusunda bize garip garip iftiralar atıyorlar. Maalesef bazı partiler hala oralardan bir şeyler beklemeye çalışıyorlar. Şu an itibarıyla biz İsrail’le ticari ilişkileri kestik. Bundan sonraki süreçte de mümkün olduğunca biz, İsrail ile ilişkilerimizi kesmiş olarak yolumuza devam edeceğiz. Bunların elinde herhangi bir güç yok, atacakları veya attıkları adım yok ama iftiraya gelince iftira diz boyu. Biz aynı kararlılıkta yolumuza devam edeceğiz. Mısırla dayanışma halinde, buralarla ilgili adımlarımızı kararlı bir şekilde sürdürecek ve İsrail’e bu noktada prim vermeyeceğiz. İsrail Filistin’i onlarca yıldır işgal ediyor. İnsanlar yıllardır açık hava hapishanelerinde yaşam mücadelesi veriyor. Bugün Gazze’de yaşananlar kelimenin tam anlamıyla soykırım. Çoğu çocuk ve kadın masum insanlar vahşice katlediliyor. Bir avuç toprak parçasına hapsedilen 2 milyondan fazla kişinin üzerine bomba yağdırılıyor. Maalesef insanlık adına utanç verici günlerden geçiyoruz. Bizim Gazze’deki mezalimi anlatma mesaimiz bitmeyecek. Her fırsatta İsrail’in zulmünü, insan hakları ve uluslararası hukuk ihlallerini dile getireceğiz. Herkes Gazze’deki katliamları, bebeklerin, annelerin çığlıklarını unutsa bile biz unutmayacak ve unutturmayacağız. Netanyahu ve çetesi yaptıklarının hesabını mutlaka verecek. Onların peşindeyiz ve cinayetlerinin hesabını vermeden bırakmayacağız. Türkiye olarak elimizden ne geliyorsa, ne kadar imkânımız varsa Gazzeli kardeşlerimiz için seferber etmeye çalıştık. Bugüne kadar 85 bin tonun üzerinde insani yardım malzemesini Mısırlı yetkililerin de desteğiyle Gazze’deki kardeşlerimize ulaştırdık. Bu rakamlara bakarak Gazze’ye en fazla yardım ulaştıran ülke olduğumuzu söyleyebiliriz.

    TERÖRLE MÜCADELE

    Türkiye’nin Irak’ın kuzeyi ve Suriye’de yürüttüğü askeri harekatlarda sınırlarımız boyunca 30-40 kilometre derinliğinde bir güvenlik koridoru oluşturma ve bölgeyi teröristlerden tamamıyla arındırma politikasında kararlılığımız tam. Terörü kaynağında yok etme anlayışını vurguluyorsunuz. Bu kapsamda önümüzdeki günlerde terörle mücadelede nasıl adımlar atılacak?

    Terörle mücadelemizde değişen bir şey olmayacak. Kararlılığımızı aynı şekilde devam ettireceğiz. Bu 30-40 kilometrelik derinlik meselesi aynen devam edecek. Şu an itibariyle Suriye ve Irak’taki derinliklere girme, oradaki teröristleri takip etme ve terörü kaynağında kurutma mücadelemiz tavizsiz devam ediyor. Sınırlarımızın ötesinde bir teröristan kurulmasına müsaade etmeyeceğimizi sözle ifade ettiğimiz gibi, fiilen de ortaya koyuyoruz. Bu mücadeleden geri adım atma, mücadeleyi gevşetme asla söz konusu değildir, bu olmayacaktır. Terörist unsurlara bırakılabilecek en küçük boşluğun ulusal güvenliğimize yönelik büyük bir tehdit olduğunun bilincindeyiz ve boşluk bırakmadan terörle mücadelemizi sürdürüyoruz. Türkiye, kendini korumak için gereken önlemleri almaktan asla çekinmeyecek. Sınır güvenliğimize yönelik attığımız her adım, teröristlerin geçiş yollarını kapatmayı hedefliyor ve gelişmiş teknoloji ve personel yığınakları ile sınır güvenliğimizi artırıyoruz. Biz terörle kesintisiz bir mücadele halindeyiz ve bu ancak son terörist etkisiz hale getirilince ülkemize yönelik bu tehdit ortadan kaldırılınca biter.

    “SEÇİLMİŞ OLMAK, KİMSEYE TERÖRLE KOL KOLA, YAN YANA YÜRÜME HAKKI VERMEZ”

    Sınır ötesinde PKK’ya yönelik operasyonlar devam ederken, yurt içinde terörle mücadelenin kapsamı yerel yönetimler üzerinden mi genişletilecek? Çünkü, Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerinde de Esenyurt Belediyesinde olduğu gibi bir süreç yaşanmıştı. Ahmet Özer’in ve diğer terörle bağlantılı, terör suçundan yargılanan isimler hakkında CHP’nin de birtakım söylemleri ve açıklamaları olmuştu. Ancak tam da iç cepheyi kuvvetlendirme mesajları verilirken CHP’nin bu söyledikleri ne anlama geliyor? CHP ve DEM’in içerisinde bir panik havası olduğunu da görüyoruz. Bu paniğin ana sebebi Kandil’in baskısı mı?

    Bu konuda Kandil’in baskısı olur veya olmaz bu önemli değil. Seçim kampanyasında bir şey söylemiştik. Dedik ki; ‘kesinlikle hak eden makama oturur ama hak etmeyen, makamını suiistimal eden, kesinlikle bedelini öder. Yargı, başsavcı ve savcılar bu konuda çok ciddi bir dirayet ortaya koyuyorlar. Ben bu dirayetleri sebebiyle yargıyı tebrik ediyorum. Bu süreç içerisinde attıkları adımlarla aldıkları mesafeyle ben inanıyorum ki halkımın güvenini de kazanıyorlar. Çünkü yargı eğer dik durursa halkımın da yargıya olan güveni artarak devam eder. Terörle demokrasinin, terörle sivil siyasetin aynı koltukta taşınmayacağını her zaman söyledik, söylüyoruz. Seçilmiş olmak, kimseye terörle kol kola, yan yana yürüme hakkı vermez. Siyasetçinin görevi halkına, şehrine, ilçesine hizmettir; bölücü elebaşlarına hizmetçilik yapmak değildir. Milletin imkanlarının, Kandil’deki ve Avrupa’daki terör baronlarına veya bölücü örgütün şehir yapılanmasına peşkeş çekilmesine göz yummayız. Adı geçen şahıslarla ilgili yargı kararları, deliller, iddialar, bilgi ve belgeler ile yürütülen soruşturmaları hep beraber takip ediyoruz. Yargıdan, artık ayyuka çıkan bu vahim iddiaları ve suçu görmezden gelmesini bekleyemeyiz. Muhalefet yargıyı görevini yaptığı için baskı altına almaya kalkmamalıdır. Hele hele savcıları tehdit etmek, hukuk insanlarını hedef göstermek ve onlara hakaret etmek tam anlamıyla eşkıyalıktır. Biz bu baskılara, bu hakaretlere boyun eğmeyiz. Siyasi nezaketimizi sonuna kadar koruruz, ama tehdit siyasetine eyvallah etmeyiz.

    Kamuda tasarruf genelgesi açıklandığında bazı CHP’li belediye başkanları bunun kendilerine yönelik bir operasyon olduğunu iddia etmişlerdi. Gelinen noktada bir konsere milyonlarca lira ödeme yapıldığı ortaya çıktı. Adı geçen sanatçılar da paylaşımlarında, bu paraları almadıklarını iddia ettiler. Bir yanda böyle bir tablo, diğer yanda ödenmeyen maaşlar, grevler, vesaire nedeniyle toplanmayan çöpler var. Bu konudaki yorumunuz nedir?

    CHP’nin seçim mantalitesi, mantığı her zaman böyle çalışmıştır. Bu süreci en hayırlı şekilde yargı işletiyor. Üzerine üzerine gidecekler. Çünkü eğer biz bu pislikleri temizleyemezsek, şunu bilelim ki ülkemizin geleceği de pek hayra alamet olmaz. Şu anda ben yargının çok sağlam yere bastığını görüyorum. Açıklanan rakamlar basit rakamlar, ufak rakamlar değil. Bu rakamlarla ilgili belgeler ortaya çıktığında bunlar ne diyecekler? Bunun hesabını vermeleri lazım. Millete hizmete dönüşmesi gereken kaynakların nasıl har vurup harman savurma anlayışı ile sağa sola saçıldığının somut bir göstergesidir bu durum. Kamuya borçlarını ödemeyen belediyeler milyonluk eğlenceler tertip ediyor. Millet adına borçlar istendiğinde “bizi çalıştırmıyorlar” feryatları koparan bir zihniyetle karşı karşıyayız. CHP’li belediyeler her zaman için sorumsuz bir yönetim anlayışı ve kamu kaynaklarının heba edilmesinin net bir göstergesi olmuştur. Özellikle işçi grevlerinin yaşandığı, temel belediyecilik hizmetlerinin verilmediği bir ortamda, belediyelerin önceliklerini sorgulamak gerekiyor. Ancak CHP’li belediyelerde sorumluluk bilinci yok. CHP’nin yönettiği şehirlerden bir bir çöp dolu sokaklar, çamurlu çukurlu yollara ilişkin haberler geliyor. Biz zaten her fırsatta CHP’nin çöp, çamur, çukur olduğunu anlatıyoruz. Maalesef milletimiz acı bir şekilde bu sözlerimizin ne kadar haklı olduğunu görüyor. CHP’li belediyeler, kamunun kaynaklarını hoyratça harcarken, halkın temel ihtiyaçlarını karşılayamıyorsa bunların hesabının sorulması gerekir. Bu hesabı milletimiz adına sormaktan çekinmeyiz. CHP’de her zaman olduğu gibi bugün de siyasi sorumluluk ve mali disiplin konusunda ciddi bir eksiklik söz konusu.

    “ENFLASYON ARTIK SÜREKLİ OLARAK İNİŞTE OLACAK”

    Ekonomiye dair son dönemde oldukça olumlu gelişmeler var bizi mutlu eden, sevindirici gelişmeler… Dünya’da 3 tane kredi derecelendirme kuruluşu sadece Türkiye’yi 2 kademe arttırdı. Bunun dışında son 5 ayda enflasyon oranı yüzde 75’ten yüzde 48’e kadar geriledi. Önümüzdeki döneme dair öngörünüz nedir? Ekonomiye dair nasıl bir perspektif, fotoğraf ortaya çıkacaktır?

    Enflasyon artık sürekli olarak inişte olacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Son 2 ay içerisinde enflasyonda bu inişleri hep beraber göreceğiz. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Şu an itibariyle bu iniş emaresi kendini göstermektedir. Hiç tereddüte mahal bırakmadan inşallah enflasyondaki bu düşüşü göreceğiz. Benim yaklaşım tarzımı biliyorsunuz. İnşallah faizle birlikte enflasyon da düşecek. Bundan hiç endişeniz olmasın. Benim ekonomideki mantığım bu. Bir ekonomist olarak aldığım, öğrendiğim bilgi bu. Hatırlayın Mehmet Bey’in yine Maliye Bakanı olduğu dönemlerde faiz 4 küsür seviyesindeydi. Enflasyon da 5,6’ya kadar düşmüştü. Şimdi bunu yeniden inşallah ülkemizin gündemine getireceğiz. İstikrarlı bir mali politika ve yapısal reformların uygulanmasıyla bu olumlu trend devam edecektir. Ayrıca, dış ekonomik koşullar ve küresel piyasalardaki gelişmeler de Türkiye’nin ekonomik durumunu etkileyecektir. Her türlü riski göz önünde bulundurularak attığımız ekonomik adımlarımızı aynı kararlılıkla ve disiplinle sürdüreceğiz. İnanıyorum ki önümüzdeki yıl enflasyonu gündemimizden çıkartacak, yeni ve büyük yatırımlara odaklanacağız. Küresel krizlere, dalgalanmalara karşı ekonomik savunmamızı güçlendiriyor, ekonomik bağımsızlığımızı koruyacak adımları atıyoruz.

     

     

    NTV

     

     

  • Erdoğan, Trump ile görüştü

    Erdoğan, Trump ile görüştü

    İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Amerika Birleşik Devletleri’nin seçilmiş başkanı Donald Trump ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşmede Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim zaferi nedeniyle Trump’ı tebrik etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede yeni dönemde Türkiye ile ABD arasında iş birliğini geliştirme temennilerini belirtti.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump ile görüştü

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump ile görüştü

    İletişim Başkanlığından yapılan açıklamaya göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Amerika Birleşik Devletleri’nin seçilmiş başkanı Donald Trump ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Görüşmede Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim zaferi nedeniyle Trump’ı tebrik etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede yeni dönemde Türkiye ile ABD arasında iş birliğini geliştirme temennilerini belirtti.