Etiket: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cezayirli mevkidaşı Tebbun ile heyetlerarası görüşmeye katıldı

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cezayirli mevkidaşı Tebbun ile heyetlerarası görüşmeye katıldı

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cezayir Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda Cezayirli mevkidaşı Abdülmecid Tebbun ile yaklaşık 2 saat süren baş başa görüşme gerçekleştirdi. Erdoğan ile Tebbun daha sonra heyetlerarası görüşmeye başkanlık etti.

    Heyetlerarası görüşmede Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın yer aldı.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Batı’ya Gazze tepkisi

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Batı’ya Gazze tepkisi

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Türk Talebe Birliği 62. Genel Kuruluna katıldı.
    Milli Türk Talebe Birliğimizin 62. Genel Kurulu’nun hayırlara vesile olmasını Allah’tan temenni eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kuruluşundan bugüne Milli Türk Talebe Birliğimizin çatısı altında mücadele eden, görev alan, hizmet veren herkese şükranlarımı sunuyorum. Bugün de aynı kutlu mücadeleyi sürdüren kardeşlerimizin her birine ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Genel kurulumuzda hizmet bayrağını devralacak olan kardeşlerime rabbimden başarılar diliyorum” dedi.

    Kalbi ülkesine ve milletine hizmet etmek aşkı ile çarpan büyüklerimizin ve gençlerimizin ısrarlı takibi ile 2008 yılında Milli Türk Talebe Birliğinin resmen tekrar faaliyete geçtiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bilindiği gibi Milli Türk Talebe Birliğinin kuruluşu 1916 yılına kadar gider. Cumhuriyet’in ilanından sonra da çalışmalarını sürdüren birliğimiz Hatay meselesinin en hararetli günlerinde aldığı aksiyon sebebi ile 1936 yılında kapatılmıştı. Yaklaşık 10 yıl sonra yeniden faaliyete geçen Milli Türk Talebe Birliği 1965 yılına kadar ismine ve temsil ettiği misyona pekte uyuşmayan bir yönetimin elinde adeta bizar olmuştur. Daha sonra yeniden isminde ifadesi bulunan Milli bir çizgiye yönelen birliğimiz benzer pek çok sivil toplum kuruluşu gibi 12 Eylül darbesinin enkazı altında kalmıştır. Kalbi ülkesine ve milletine hizmet etmek aşkı ile çarpan büyüklerimizin ve gençlerimizin ısrarlı takibi ile birliğimiz 2008 yılında resmen tekrar faaliyete geçmiştir. Kalbi ülkesine ve milletine hizmet aşkıyla çarpan büyüklerimizin ve gençlerimizin ısrarlı takibiyle birliğimiz 2008’de resmen tekrar faaliyete geçmiştir. Milli Türk Talebe Birliği yaklaşık 107 yıllık tarihi ile ülkemiz gençliğinin önünde maziden atiye kurulan bir köprü olmayı sürdürmektedir. Çanakkale Savaşı döneminden başlayıp, milli mücadele ve cumhuriyetin çeşitli evrelerine kadar uzanan süreçte birliğimiz daima milletimizin saldırı altındaki değerlerinin savunucusu olmuştur” açıklamasını yaptı.

    Ayasofya’nın yeniden ibadete açılmasının işaret fişeğini yaktığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkçe hassasiyetinden Bulgaristan’daki Türk mezarların tahribine karşı çıkmaya, Hatay’ın anavatana katılmasından Sovyet tehdidi ile mücadeleye, Kıbrıs meselesini sahiplenmekten Doğu Türkistan ve Kerkük’teki gelişmelere, Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması davasından Büyük Türkiye Vizyonuna kadar gerçekten çok geniş bir yelpazede bunun örneklerini görmek mümkündür. Biz de gençlik yıllarımızda bu çatı altında pek çok faaliyete katıldık. Pek çok kültür ve sanat programında bir fiil yer aldık. Fakir de burada tesisler müdürlüğü yaptı, kültür müdürlüğü yaptı ve özellikle de üstadımızın jübilesi ile alakalı burada bir seçim yapıldı. Bu koltuklar o zaman yoktu. Tahta koltuklar ve iki arkadaş finale kaldık. Bir arkadaşım o kendine göre çok uzunca bir üstadın takdimine hazırladı. Ben de şöyle bir A4’ün yarısı kadar bir takdim hazırladım. Tabi üstadımızın bazı ifadeleri çok ağırdı. Diğer arkadaşıma onu yaptırmadı. Görevi fakire verdi. Jübilesini spor sergi sarayında yapıyoruz. Yani bugünkü Harbiye’de bulunan salonun yerinde spor sergi sarayı vardı. İstanbul’un en büyük spor salonu orasıydı. Türbinler çöktü muhteşem bir katılım ve üstadımızın orada başlayan o jübile serüvenini İzmir, Ankara devam ettirdik. Böyle bir süreç söz konusu. Böyle bir süreç söz konusu. Şimdi Ayasofya’yı konuşuyoruz hep. Ayasofya’da su terazisinin Sultanahmet’te bulunuyoruz konuşmacılar orada. Miting meydanda devası ve o meydandaki mitingde az önce de söylendiği gibi üstadımız orada Ayasofya açılacak, Ayasofya açılacak hem de nasıl açılacak diyerek o günden işaret fişeğini yaktı. Elhamdülillah Ayasofya’yı açmak da bizlere nasip oldu. Milli Türk Talebe Birliği’nin en önemli özelliği ülkemizdeki milliyetçi ve mukaddesatçı gençlerin tamamını kucaklamayı başarabilmesidir. Kimi dönemlerde farklı ekollerin ağırlığı hissedilmiş olsa da birliğin genel olarak bu vasfını korumaya özen gösterdiğini görüyoruz. Bugün de birliğimizden beklentimiz gençlerimizin siyasi, sosyal, kültürel ve teknolojik olarak yoğun bir küresel bombardıman altında kaldığı şu dönemde aynı kuşatıcılığı sergilemeye devam etmesidir. Şu anda karşımda bulunan spor salonunda bulunan tüm gençlerimizden benim ricam, benim istirhamım aman ha şu kucaklayıcı vasfınızı asla kaybetmeyin. Bir olacağı, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız hep birlikte Türkiye olacağız” diye konuştu.

    “Yatıyorlar kalkıyorlar dedikleri tek şey Hamas da Hamas”
    Bütün batı dünyası haçlı emperyalist yapı bir arada olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geleceğimizin sahibi ve teminatı olan gençlerimizi güçlü bir tarihi ve kültürel donanımla dünyaya hazırlayamazsak işimizi zora sokarız. İşte şu anda İsrail Filistin olayını hep birlikte dünyada takip ediyoruz. Neler olduğunu hep birlikte görüyoruz. Neler olduğunu hep birlikte görüyoruz. Müslümanlar buna layık mı? Değil, ama yanlışlarımız, eksiklerimiz var. Bakın bütün batı dünyası haçlı emperyalist yapı bir arada. Birbirinden ayrı yanları yok. Dün akşamki ziyaretimde de ne yazık ki bunları gördük. Cumhurbaşkanında da bunu gördüm, diğerinde de. Yatıyorlar kalkıyorlar söyledikleri şey Hamas da Hamas. Neymiş 7 Ekim’de Hamas’ın o çıkışı işte bu hali ateşledi diyorlar. Tabi kendilerine şunu söyledim. Şu anda 13 bin çocuk, kadın, yaşlı İsrail tarafından öldürüldü. Bunu niye konuşmuyorsunuz? İşte rehineler, tamam İsrail’in elindeki rehineler ne olacak? 10 bine yakın İsrail’in elinde şuanda rehine var. Hadi Almanya olarak siz onları verme adımını atın biz de şu anda Hamas’ın elindekileri almanın gayreti içerisine girelim. Var mısınız buna? Evet diyemiyorlar. Bir hafta sonra İsrail’e gidecek cumhurbaşkanınız. Atın bu adımı biz de karşı adımı atalım. Başka türlü bu olmaz. Ne olursa olsun dik duracağız dik. Bundan taviz veremeyiz. Bireysel kariyeri peşinde koşmaktan başka ideali olmayan bir kitle bizim istikbalimizi emanet edeceğimiz gençlik olamaz. Birlik, beraberlik, inanç, cesaret ve istikrar içinde hareket eden ülkesinin ve milletinin meselelerine kafa yoran fikri ve bedeni yetkinliği ile öne çıkan bir gençlik inşallah bu çatı altında kendini gösterecektir. Birliğimizin sembol isimlerinden üstadın zaman bendedir ve mekan bana emanettir diye ifade ettiği şuura sahip gençliğin yetişmesi için üzerimize düşenleri yapmak bizim de boynumuzun borcudur. Hep söylediğimiz gibi şu salondaki büyüklerimiz bizim kuşağımız ve hatta bizden sonraki nesil gençlerimizin zamanının misafirleri olarak biz buradayız. Biz misafiriz şuanda. Asıl sahipler burada. Ona göre sizden beklentimiz çok fazla” dedi.

    İnsanlığın en eski miraslarını bünyesinde barındıran bir coğrafyada hüküm sürdüklerini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye Yüz Yılı dediğimiz büyük güçlü müreffeh Türkiye inşası için gereken alt yapıyı kurmak ve imkanları sağlamaktır. Yani burada bir fiziki yapı inşa edilmesi gerçekten bu kurumun ideallerine bir adım olacaktır. Vatan topraklarındaki bin yıllık varlığımız ile binlerce yıllık medeniyet mirasımızın Allah’ın izniyle daha binlerce yıl devam edebilmesini ancak bu şekilde temin edebiliriz. İnsanlığın en eski miraslarını bünyesinde barındıran bir coğrafyada hüküm sürüyoruz. Bu büyük ve şanlı mirasın sahibi olmak aynı zamanda pek çok sorunu, sıkıntıyı, krizi göğüslemeyi de gerektiriyor. Sizlerin de takip ettiği gibi ülkemiz adeta bir ateş çemberiyle çevrilidir. Türkiye bu ateş çemberi içinde siyasi, ekonomik, askeri, kültürel, sosyal her alanda dünyanın en ileri ülkelerinden biri olma hedefiyle yoluna devam ediyor. Fakat şunu unutmayalım; Haçlı hilal anlayışı bitmiş değil. O aynen devam ediyor. Bu ateş çemberini yakanların ve sürekli körükleyenlerin tek bir gayesi vardır o da Türk ve İslam dünyasının lokomotif ülkesi Türkiye’nin hedeflerine ulaşmasının önüne geçmektir. Ama müsaade etmeyeceğiz. Sınırlarımız içinde ve çevresinde yaşanıp da ülkemiz aleyhine sonuçlar doğuran her faaliyetin gerisinde milletimizi bu topraklardan söküp atma niyeti olduğundan zerre kadar şüpheniz olmasın. Tabi bu topraklar derken kastımız geniş manada gönül coğrafyamızdır. Türkiye’nin sadece kendi sınırlarından ibaret bir ülke olmadığını hala kabul etmek istemeyen varsa ya gafildir ya da kafası ve kalbi başka mahfillere kiralanmış haindir. Dolayısıyla çevremize gönül coğrafyamızın ufkuyla bakmamız yaşanan hadiseleri ona göre değerlendirmemiz gerekiyor. Suriye meselesi böyledir. Irak meselesi böyledir. Kıbrıs meselesi böyledir. Kafkaslardaki her mesele böyledir. Balkanlardaki her mesele böyledir. Güney Asya’daki her mesele böyledir. Doğu Akdeniz kıyılarından başlayıp Afrika’nın derinliklerine kadar inen her mesele böyledir. Hatta çeşitli ülkelere dağılmış olarak yaşayan 7 milyon vatandaşımız itibariyle Avrupa’daki her mesele bizim için böyledir. Elbette Gazze’de yaşananlar ve Kudüs meselesi de böyledir. Her kim Suriye’den, Irak’tan, Karabağ’dan, Libya’dan, Bosna’dan, Kudüs’ten bize ne diyorsa aslında bilerek veya bilmeyerek büyük Türkiye yürüyüşüne çelme takıyordur. Bir bilim insanı, ‘eğitimi asla zeka ile karıştırmayın doktoranız bulunabilir ve yine de bir cahil olabilirsiniz’ diyor. Ülkemizde de epeyce okumuş cahilin bulunduğu bir gerçektir. Buna karşı en büyük güvencemiz milletimizin o köklü irfanıyla ülke ve dünya meselelerini deruni bir şekilde kavrayabiliyor olmasıdır” şeklinde konuştu.

    Türkiye’yi rotasından saptırmak isteyenler her girişim, her senaryo, her tuzak önünde sonunda milletimizin iman ve cesaret duvarına çarpıp akamete uğradığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Maruz kaldığımız her saldırının mutlaka bir maliyeti olmuştur. Zor da olsa ülkemizi büyük ve güçlü Türkiye rotasında tutabilmemiz bize kayıplarımızı telafi etme imkanı sağlamıştır. Biz İstanbul’da 1994 Mart’ından ülke genelinde 2002 Kasım’ından itibaren işte bunun mücadelesini verdik. Sadece milletimizin iki asrı aşkın süredir yaşadığı kayıpların ve mahrumiyetlerin ikamesiyle kalmadık. Önce 2023 ardından Türkiye yüzyılı vizyonuyla ülkemizi çok daha büyük hedeflere yönelttik. Hamdolsun milletimiz bu mücadelede hep yanımızda yer aldı. Bizleri destekledi. Türkiye güçlendikçe her anlamda kendi iddiasını ortaya koydukça üzerine çektiği husumetlerin, büyüklüğü de arttı. Güya aynı ittifaklar içinde yer aldığımız aynı anlaşmalara taraf olduğumuz ülkelerin gizli veya açık blokajlarıyla karşı karşıya kaldık. Bilhassa son 10 yıldır önümüze çıkan siyasi, ekonomik, diplomatik, askeri engellerin sebebi işte bu tablodur. Bir de bunların içerideki uzantıları vardır. Bugüne kadar ne yaptıysak hangi projeyi hayata geçirdiysek hangi ilerlemeyi kaydettiysek işte bu dış ve sabotajcılara rağmen bunları başardık. Gençlerimize bırakacağımız en önemli miras olarak gördüğümüz büyük ve güçlü Türkiye’nin temellerini böylece yükselttik. Gençlerimizin bu temel üzerinde ülkemizi ve milletimizi dünyada hak ettiği seviyeye çıkartacağından şüphe duymuyorum. Türkiye mutlaka güçlü olmak zorundadır. Bunun en bariz ispatı yakın çevremizde son yıllarda ardı ardına yaşanan insani krizler ve çatışmalardır. Suriye darmadağın, Irak kırılgan, Libya bütünlüğünü hala sağlayamadı. Ukrayna topraklarındaki savaş hala sürüyor. Balkanlar’daki gerilim hiç düşmüyor. İsrail bölgedeki her devleti tahrik eder hale geldi. İşi gücü bu. Avrupa ve Amerika kendi güvenlik ve refahları dışında hiçbir şeyi umursamıyor. İslam ülkeleri maalesef Kudüs meselesi gibi en temel konularda güçlü bir duruş sergileyemiyor. Türk devletleri teşkilatı giderek güçlenmekle birlikte henüz arzu ettiğimiz seviyeye ulaşamadık. Tüm bu fotoğraf içinde Türkiye her alanda ve her konuda birlik, beraberlik, dayanışma sağlamak için çırpınıyor. Uğraşıyor, çalışıyor. Karabağ’da elde edilen netice birlik ve beraberlik halinde hareket edilmesinin nasıl sonuçlar doğurabileceğini, Allah’a hamdolsun bizlere gösterdi. Üzüntüyle ifade etmem gerekir ki Gazze meselesinde böyle bir güç birliği henüz oluşturamadık. Şayet bugün İsrail Gazze ve diğer Filistin şehirlerinde hatta buralara komşu ülkelerde hunharca insan öldürebiliyorsa bunun sebebi onun gücü değil İslam aleminin dağınıklığıdır. Batılı ülkelerin yönetimleri adeta İsrail’in esiri olmuş durumdayken aynı ülkelerin halklarında yaşanan uyanış ve giderek yükselen itirazlar insanlık adına umut veriyor. İngiltere’de caddelerin halini görüyorsunuz Fransa’da görüyorsunuz, Amerika’da görüyorsunuz, dün Berlin’de görüyorsunuz” açıklamasında bulundu.

    ‘Parlamento’nun çatısı altında Netanyahu gibi konuşanlar olamaz olmamalı’
    İki bini aşkın avukatla inşallah bu soykırımı bizler gerekli olan yerlere şikayetini yapacaklarını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Demek ki Ya Kahhar ismi şerifiyle bir başka uyanış tecelli. İsrail’in Gazze’de ve diğer Filistin şehirlerinde uyguladığı devlet ve işgalci tutumu bir insanlık suçudur, soykırımdır. Şuanda iki bini aşkın avukatla inşallah bu soykırımı bizler gerekli olan yerlere şikayetini yapacağız. Bunun takipçisi olacağız, bunu yarı yolda bırakamayız ve bu bedel ödenecek. Ama bir de siyasi parti Parlamentosuna bakıyorsunuz aynı Netanyahu gibi konuşuyor. Şimdi bunlara cevabı verecek olan biziz. Neyle vereceğiz? Duruşumuzla vereceğiz. Hadlerini bildireceğiz. Zira bu Parlamento’nun çatısı altında Netanyahu gibi konuşanlar olamaz olmamalı. Söylüyorum dünde söyledim. İsrail bir terör devletidir. Ve ne yazık ki söylüyorum bu terör devletinin başında İsrail, halkını isyan ettiriyor ve onları kendine isyan ettirir hale getirmiştir. Onun için eceli yakınıdır. Bu suçun mutlaka uluslararası düzeyde takip edilmesi soruşturulması, çektikleri cezaları almaları şarttır. Aksi takdirde dünyada hiçbir birey hiçbir toplum kendini güvende hissedemez. Arkasına Amerika ve Avrupa gibi güçleri alan her terör oluşumu insanları dilediği gibi katledecek soykırıma varan vahşetler uygulayacaksa dünya düzeni bozulmuş demektir. Her bozuk düzen gibi bu düzenin de değişmesi kaçınılmazdır. Biz bu hakikatleri dile getirerek değişim talebini dünya gündemine taşıyarak ve görüştüğümüz her ülke temsilcisiyle paylaşarak üzerimize düşeni yapmanın gayreti içindeyiz. Zulme karşı duruşumuzu kalbimizde buğz etme yanında dilimizde ifade etmeye, elimizle düzelterek gösteriyoruz ama bunların hiç birini yapamıyorsak, kalbimizde buğz etmek sureti ile Rabbimize havale edeceğiz. Mısır üzerinden Gazze ye gönderdiğimiz insani yardımlar, Gazze’den ülkemize getirdiğimiz yaralılar bu gayretin ifadesidir. Şuanda kanser hastalarını 27 tane aldık yanlarında refakatçıları olmak üzere, cerrahi müdahale yapılması gerekenleri de bir an önce almanın gayreti içerisindeyiz. Şuan da Mısır’la görüşmelerimiz bu istikamette devam ediyor ve 666 ton gemi ile insani yardımlarımızı gönderdik. Bunun yanında on uçak dolusu yardımlarımızı gönderdik gönderiyoruz. İnşallah Gazze’de yaşanan vahşet ve orada şehit olan 12 bini aşkın kardeşimizin fedakârlığı dünyada yeni bir uyanışa yeni bir silkinişe vesile olacaktır. Allah’ın izni ile Gazze’de akan bir damla kan, bir damla gözyaşı boşa gitmeyecektir. Sizlerin vesilesi ile şer gözükenlerde hayır, hayır gözükenlerde şer olabileceği ikazına inşallah bir kez daha şahitlik edeceğiz. Milli Türk Talebe Birliğimizin tarihi boyunca hep olduğu gibi bu silkinişin, bu uyanışın, bu inkılabın bu gençlerimiz nezdinde bayraktarlığını yapacağına inanıyorum” şeklinde konuştu.

  • “İki devletli çözüm hedef olmalı”

    “İki devletli çözüm hedef olmalı”

    Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ortak basın toplantısı düzenledi. Scholz, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ikili görüşmenin önemini vurgulayarak, “İkimizi de dünyadaki yaşanan krizler ilgilendiriyor. Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı sonrası tüm dünya çapında olumsuz sonuçları oldu. Rusya’nın bu saldırganlığı durdurması konusunda hemfikiriz” dedi.

    Scholz, Türkiye’nin Ukrayna’daki tahılın dünyanın diğer kesimine dağıtımı konusunda önemli bir rol oynadığına değinerek, “Cumhurbaşkanına bu konudaki uğraşlarından dolayı açıkça teşekkür etmek istiyorum” şeklinde konuştu.

    İsrail-Filistin çatışmasına değinen Scholz, Hamas’ı kesin bir dille kınadıklarını belirterek, “Birazdan daha başka gerilimleri nasıl önleyebileceğimizi konuşacağız” dedi.

    “Gazze’deki sivil insanların durumu sıkıntı verici”

    “Her hayat eşit değere sahiptir. Gazze’deki sivil insanların durumu sıkıntı verici” ifadelerini kullanan Scholz, “Mevcut çatışmalar Ortadoğu’da acil uzun vadeli bakış açıları ihtiyacını gösteriyor. İki devletli çözüm hedef olmalı” şeklinde konuştu.

    Scholz, “İster siyasi amaçlı, ister dini, ister sağdan ister soldan gelsin, antisemitizme ülkemizde yer yoktur. Aynı zamanda Almanya’daki 5 milyon Müslümanı yerlerinden etmek isteyenlere de karşı çıkıyoruz” dedi.

    Scholz, “Sayın Cumhurbaşkanı, çatışmaya ilişkin çok farklı görüşlere sahip olduğumuz bir sır değil. Tam da bu yüzden konuşmalarımız önemli, özellikle zor anlarda kendi aramızda en iyi sohbete ihtiyacımız var” dedi.

    Scholz ayrıca iki ülke arasındaki iyi ilişkilere değinerek, “Almanya ve Türkiye vatandaşları birbirlerine birçok yönden bağlı” şekline konuştu.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan Almanya’da

    Cumhurbaşkanı Erdoğan Almanya’da

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi temaslarda bulunmak üzere Almanya’nın başkenti Berlin’e geldi. Berlin Brandenburg Havalimanı’nda Alman yetkililer ve Türkiye’nin Berlin Büyükelçisi Ahmet Başar Şen tarafından karşılanan Erdoğan, Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ile görüşmek üzere Bellevue Sarayı’na geçti.

    Ziyareti kapsamında Steinmeier ile baş başa ve heyetler arası görüşme gerçekleştirecek olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra Şansölyelik Binası’nda Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile baş başa görüşecek. İki lider görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenleyecek.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ziyaretinde Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Büyükelçi Akif Çağatay Kılıç eşlik ediyor.

  • Erdoğan, İtalya Başbakanı ile görüştü

    Erdoğan, İtalya Başbakanı ile görüştü

    Görüşmede İsrail’in Gazze’ye yönelik şiddetini artıran ve insan hakları ihlallerini içeren saldırıları ile bölgede yaşanan insani kriz ele alındı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Filistin topraklarına yönelen vahşetin giderek derinleştiğine, sivil ölümlerinin her geçen dakika arttığına dikkati çekerek, savaş suçları işleyen İsrail’in uluslararası mahkemelerde cezalandırılması yönünde çalışacaklarını ve İtalya’dan ateşkesin ve kalıcı barışın sağlanması için destek beklediğini vurguladı.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Çözüm için kilit ülke Türkiye”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Çözüm için kilit ülke Türkiye”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi’ne katılmak üzere gittiği Suudi Arabistan dönüşü uçakta gazetecilerin sorularını cevapladı. Toplantıdan çıkan sonuç bildirisi ile ilgili soru üzerine Erdoğan, “Evet, İslam İşbirliği Teşkilatı’nın geleneğinde genelde kınamak vardır. Devletler, çeşitli nedenlerle çok fazla aksiyona girmezler. Ama geçen Olağanüstü İcra Komitesi Toplantısı’ndan itibaren bizim kafamız ne yapılması gerektiği konusunda netti ve son gelişmelerin detaylı bir biçimde sonuç bildirgesine eklenmesini talep ettik ve kabul ettirdik. Ülkelerin sonuç bildirgesi için hazırlıkları vardı. Yaptığımız toplantılarda herkes bu metinlerini tekrar gözden geçirdi. Hemen hemen icra ile ilgili bütün teklifler bizden geldi. Böylelikle zirveye gitmeden önce planladığımız konuların hepsinin nihai metne konulması sağlandı. Gerçekten çok fazla eylem noktası içeren, bugüne kadar hiç söylenmemiş, yerleşimcileri terörist olarak tanımlayan, hatta jeostrateji üreten bir metin var burada. İlk defa İsrail’in nükleer silahlarından hareketle bölgede ‘Nükleer Silahlardan Arındırılma Konferansı’nı teklif ediyoruz. Yani olayın hem taktik kısmı var hem stratejik kısmı var. İkisi iyi bağlandı birbirine. Özellikle yardım nasıl götürülecek konusunda daha da ileriye gidildi, ‘ablukayı kırma’ diye bir ifade konuldu mesela. Diplomatik tanımlamanın önüne çok giderek eyleme yönelik bir tanımlanma getirildi. Üye ülkeler ilk önce bize, ‘Bunların bir kısmı yapılmazsa niye yazıyoruz biz’ dediler. Biz de hep şunu söyledik, ‘Ortaya söylemin çıkması lazım ki arkasından eylem gelsin. Bir şey yapmak isteyen bir ülke olursa, bu metnin referans noktası olması lazım. Daha da önemlisi, Batı şunu görsün, Filistin’den dolayı onlarla bizim aramızdaki mesafe giderek açılıyor ve bu da onun göstergesi.’ Bu argümanlar üzerine bu ağır maddeleri kabul ettiler. Hep söylerim, İranlıların bir atasözü vardır ‘Oturdular, konuştular, dağıldılar’ diye. Şimdi bu bildiri, yani oturulup, konuşulup, dağılınan bir zeminde oluşan bir bildiri olmadı. Tam aksine, eyleme geçirilmesi gereken başlıklar var. Hele hele o işgalci yerleşimcilerle ilgili, onları terörist olarak ilan etmek ki o çok çok önemli. Bir de tabii o ablukayı kırma, yarma hareketi burada büyük bir önem arz ediyor. Nükleer silahlardan arındırma meselesi de çok çok önemli ve bu orada gerek İsrail gerekse İsrail’in arkasında olanları da bir yerde deşifre ediyor” dedi.

    “Hayır arkadaş, terör örgütü değildir”
    Hamas’la ilgili Avrupa Birliği’nin İsrail’le aynı düşündüğünü anlatan Erdoğan, “Ama biz onlar gibi düşünmedik, düşünmüyoruz, düşünemeyiz. Çünkü ben Hamas’a Filistin’deki seçimlerin galibi bir siyasi parti olarak bakıyorum. Şimdi oradaki seçimi kazanan bir Hamas var, o zaman bir siyasi parti, öyle bakılıyor. Şimdi ise bizi öyle bir yere getirmek istiyorlar ki ‘Hamas bir terör örgütüdür’ diyelim istiyorlar. Hayır arkadaş, terör örgütü değildir. Tam aksine topraklarını koruma mücadelesi veren, müdafaa eden, vatanları için savaşan insanlardır” ifadelerini kullandı.

    “Bunlar sizin vicdanınızı sızlatmıyor mu?”
    Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
    “Dün de söyledim, malum Charlie Hebdo olayı. Orada ne oldu? Bütün dünya liderleri, cumhurbaşkanları, başbakanları Paris’te yürüdüler. İçinde Müslüman ülkelerin liderleri de vardı. Bugün Gazze’de çocuk, kadın, yaşlı hepsini bir araya getirdiğinizde 13 bine ulaştı şu anda ölenlerin sayısı. Böyle bir tablo ortada. Ama şu anda dünya liderleri özellikle Filistin’deki bu olaylarda hiç sesini çıkarıyor mu? Kalkıp da İsrail’e yükleniyorlar mı? Hayır. Niye? Arkadaşlar şunu artık tespit etmemiz lazım. Burada akan kan, ölenler, şehitler, bunlar Müslüman. Ama orada ölenler Fransızdı veya başkalarıydı ama her şeyden önce orada da ölenler insandı. Yani onu da biz değerlendirirken, insan olması açısından bakarak değerlendirdik. Fakat burada dünya liderleri niye olaya ‘bu kadar insan öldü’ diye bakmıyorlar? Bunların içerisinde yavrucuklar, çocuklar var ya! Çocuklar var, bakıyorsun, beyaz kefene sarmış baba, anne almış kucağına bir taraftan öpüyor, bir taraftan çocuğunu mezara götürüyor. Sıra sıra dizmişler. Bunları gördük. Anneleri gördük, çocuğunun cesedini koklayarak, öperek onu mezara götürmeye gayret edenleri gördük. Ya bunlar sizin vicdanınızı sızlatmıyor mu? Bunlardan size bir nasip yok mu? Yok. Çünkü bunlar nasipsiz. Onun için de burada büyük bir trajediyi, büyük bir dramı yaşıyoruz. Bu dram, bu trajedi karşısında sessiz kalmak, eli kolu bağlı kalmak mümkün değil. Çok çalışacağız, gayret edeceğiz ve belki bu olay daha başka gelişmelere vesile olabilir. Bu akşam arkadaşlara, Sisi ile yaptığım görüşmeden sonra dedim, şimdi herhalde bir başka kapı açılacak bize. Mısır ziyareti ve bu adımla beraber bölgede neler yapabiliriz? Bunları inşallah yerinde konuşmak, görüşmek noktasında bu adımı da inşallah atarız.”

    “Savaşan tarafları aynı masada toplayabilen tek ülke Türkiye”
    ABD basınında yer alan “Gazze krizini çözmenin anahtarı Türkiye’de. Biden, bu krizin çözümü için Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aramalıydı, bunu yapmamış olması diplomatik bir hataydı” haberleriyle ilgili ise Erdoğan, “ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken daha yeni buradaydı. Herhalde bizi bundan sonra Biden ağırlar. Benim Biden’ı aramam şık olmaz. Orta Doğu’da, Doğu Akdeniz’de, bölgemizde kilit ülke konumunda olduğumuzu sadece biz söylemiyoruz. Bu coğrafyada Türkiye’ye rağmen bir girişimde bulunmak, plan yapmak mümkün değil. Bizim durduğumuz yer, takındığımız tavır, değerlerimiz ve ilkelerimiz bellidir. Bizim çabamız insan hayatını korumak, barışı sağlamak, savaşları sonlandırmak ve masumların gözyaşlarını silmek içindir. Tüm kriz bölgelerine yönelik bir çözümümüz, hamasi söylemlerden tamamen arındırılmış, derde derman reçetelerimiz mevcuttur. Dinlemek isteyenlere anlatıyor, bizi anlayabileceklere ulaşıyoruz. Bizim durduğumuz yerin kıymetini anlayabilecek herkese kapımız açıktır. Samimi çözüm için bizimle irtibat kurmak isteyen herkesle bugüne kadar olduğu gibi konuşmaya ve insanlığın itibarını kurtarmak için çabalamaya devam edeceğiz. Sorunun çözümü için en uygulanabilir önerileri sunan ülke Türkiye. Bölgedeki krizlerin, sorunların çözümü için kilit ülke Türkiye. Coğrafyamızdaki tüm ülkelerle görüşebilen, çatışan, savaşan tarafları aynı masada toplayabilen tek ülke Türkiye” dedi.

    “Nihayetinde Filistinliler ve tüm mazlumlar kazanacaktır”
    Gazze konusunda İran’la ortak adım atılıp atılmayacağı konusunda ise Cumhurbaşkanı, atılmaması için hiçbir sebep olmadığını belirterek, “Netice alıcı adımlar atalım ve bu adımları atarken duygusallıktan uzak, uluslararası diplomasiyi harekete geçirecek ve bütün bunları yaparken de gerek İran halkına gerek Türkiye halkına burada mesajlar verebilelim. Eğer bunu başarabilirsek bu tabii çok çok isabetli olur” dedi. Bir taraftan Mısır’la bir taraftan Körfez ülkeleriyle görüşmeler yapıp ABD’yi baskı altına almak gerektiğini anlatan Erdoğan, “Amerika’yı baskı altına alarak Amerika’nın İsrail’e baskısını artırması lazım. Batı’nın İsrail’e baskısını artırması lazım. Hangi Batı ülkesiyle Körfez ülkeleri eğer ilişki halindeyse oraya yapacakları baskıyla İsrail üzerindeki etkilerini arttırmak lazım. Ateşkesin sağlanması bizim için hayati derecede önemlidir. İşimiz ateşkesi sağlamakla da bitmeyecek, aksine daha da yoğunlaşacak. Gazze’deki kardeşlerimize ulaşıp yaralarını sarmak için bölge ülkelerinin dayanışması çok önemli olacak. Gazze’nin altyapısının ayağa kaldırılmasından tutun, enkaza dönen yerleşim yerlerinde yeniden yaşamın başlaması için yapılacaklar bulunuyor. Akan kanın durması, sivil ölümlerinin son bulması için İran ya da başka devletlerle atılacak her adımı görüşmeye, harekete geçmeye hazırız. Diğer yandan bu savaş, hilal-haçlı savaşına dönmeyecek. Çünkü bu savaş iyi ile kötünün, yalan ile hakikatin, mazlum ile zalimin, hak ile batılın savaşı haline gelmiştir. Nihayetinde inanıyorum ki iyiler, hakikatin yanında saf tutanlar, mazlumlar ve hakkın savunucuları yani Filistinliler ve tüm mazlumlar kazanacaktır” diye konuştu.

    “Bu fitne tohumlarını temizlememiz lazım”
    İsrail’in son Gazze saldırılarıyla uluslararası kamuoyunun desteğini yitirdiğini anlatan Erdoğan, “Ülke yönetimleri emperyalist çıkarları doğrultusunda İsrail yönetimiyle kucaklaşma yarışına girse de toplumların nezdinde İsrail artık bebek katili bir ülkedir. Bundan sonraki süreç içerisinde de attığımız adımlarda dikkat etmemiz gereken hususlar var. Kesinlikle yani tükürdüğümüzü yalamamak gerekir. Çünkü burada da nasıl bir vicdan çağrısını o zaman yaptıysak bugün yine aynı şekilde bir vicdan çağrısı yapıyoruz. Vicdanlara sesleniyoruz. Herhalde bu insanların tamamı vicdansız değil. Tamamı vicdansız olsa 121 ülke burada Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda bizim gibi düşünmezdi. Hatta ben çekimserleri dahi adeta yanımızda hissettim. Onun için ne yapacağız? Markajımızı devam ettireceğiz. Adam adama markaj, alan markajı yapacağız. Çünkü bu topraklarda özellikle yıllar önce atılmış fitne tohumları var. Bu fitne tohumlarını temizlememiz lazım. Bunu da yapar mıyız? Ben yapacağımıza inanıyorum ve bu güç, bu kalite, bu kapasite, bölgede diğer ülkelerde de var. Fakat hepsinde endişe var ve bu endişe ortadan kalkmalı. ‘Türkiye böyle düşünüyorsa biz de aynı şekilde bu adımı atabiliriz’ dedirtmemiz lazım. Bölgemizdeki çatışmaların, savaşların, ihtilafların ve gerilimlerin tek bir panzehiri vardır, birlik. Bir olur, iri olur ve diri olursak bölgemizdeki ateşler bir bir söner. Yangın yerine dönen bu coğrafya geçmişte olduğu gibi gül bahçesi, medeniyet güneşi haline gelir. Bütün farklılıklarımızı zenginlik kabul ederek bir kenarda tutup ortak müştereklerimizi ön plana çıkartırsak emin olun bütün sorunlarımızın çözüm yoluna girmeye başladığını görürüz. Bölgemiz, on binlerce kilometre öteden gelerek burada güç devşirmek isteyen ülkelerden bir an önce kurtulmalı” dedi.

    “Gerekirse her ikisiyle de görüşürüm”
    Türkiye’de son birkaç gündür devam eden yargı tartışmaları hatırlatılan ve “Acaba yetki çatışmalarının önüne geçmek adına bireysel başvuru konusunda bir yasal düzenlemeye gidilebilir mi” sorusu yöneltilen Erdoğan, “Yani bireysel başvuruyla ilgili yasal düzenlemeye gitmek zor bir olay değil. Bütün iş Cumhur İttifakı’nın alacağı karara bağlı, atacağı adıma bağlı. Fakat bireysel başvuruyu hallettikten sonra iş bitmez. Bundan sonra bu bireysel başvurunun dayandığı kapı neresi olacak? Yine Anayasa Mahkemesi olacak. Önce Anayasa Mahkemesi’nin buna hazır hale gelmesi lazım. Zira birçok yasal düzenlemeler Anayasa Mahkemesi’ne gidiyor. Anayasa Mahkemesi’nde ters yüz ediliyor. Burada da parlamento böyle bir kararı alır ama bu karar Anayasa Mahkemesi tarafından ters yüz edilirse, bu zaman kaybından başka bir şeye yaramaz. Onun için parlamento şu anda malum plan bütçe çalışmalarına devam ediyor. Ama bireysel başvuruyla ilgili olarak, bunu zamanında Anayasa Mahkemesinin çalışmalarına hız kazandırır diyerek çıkarttılar. Şu anda bir öğrendim. Dedim ne kadar bireysel başvuru var? Yanıt 130 bin. Demek ki Anayasa Mahkemesi’nin çalışmalarını hızlandırma hedefini sağlamamış maalesef. Bunların üzerinde durmak, hayali davranmamak lazım ve benim tabii en son Yargıtay Başkanı’nın yaptığı açıklama, bu da tabii manidar. Bir önceki seyahatimizde ben bir ifade kullanmıştım. Demiştim ki Yargıtay üyeleri sadece hukukçulardan oluşuyor. Ama Anayasa Mahkemesi üyelerinin içinde hukukçular olduğu gibi bunların yanında valiler vardır, bunların yanında iktisatçılar vardır, sosyologlar vardır vesaire böyle de olması zaten gerekir. Ama misyonu noktasında ağırlık nerededir? Yargıtay’dadır. Orada anayasadan tutun, ticaret hukukuna, iş hukukuna varıncaya hepsi Yargıtay’da. Buradaki kavganın tarafı olacak halim yok, o ayrı bir şey. Ama işin hakemliğine gelince bu hakemliği yapma da tabii bize görev düşebilir. O da bize yine Anayasa’nın yüklediği bir görevdir Cumhurbaşkanı olarak. Temennimiz odur ki tabii böyle bir gerilim olmasaydı. İki yargı kurumunun başkanlarıyla görüşme konusuna gelirsek. Gerekirse her ikisiyle de görüşürüm. Yargıtay Başkanı’yla zaten görüştük. Anayasa Mahkemesi Başkanı’yla da gerekmesi halinde görüşürüz” diye konuştu.

  • Erdoğan, Özbekistan’dan ayrıldı

    Erdoğan, Özbekistan’dan ayrıldı

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Özbekistan’ın başkenti Taşkent’teki temaslarını tamamladı. Erdoğan, Taşkent Uluslararası İş ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 16’ncı Zirvesi’nin ardından Özbekistan’dan ayrılarak Türkiye’ye hareket etti.

    İslam Kerimov Taşkent Uluslararası Havalimanı’ndan Ankara’ya hareket eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Türkiye’nin Taşkent Büyükelçisi Olgan Bekar ve eşi Nurgül Bekar ile bazı yetkililer uğurladı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan ile birlikte eşi Emine Erdoğan, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Büyükelçi Akif Çağatay Kılıç, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım, AK Parti Genel Sekreteri Fatih Şahin ve bazı yetkililer de Ankara’ya gitti.

  • Erdoğan, Özbekistanlı mevkidaşı Mirziyoyev ile görüştü

    Erdoğan, Özbekistanlı mevkidaşı Mirziyoyev ile görüştü

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 16’ncı Zirvesi’ne katılmak üzere geldiği Özbekistan’ın başkenti Taşkent’te temaslarına başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev ile görüşme gerçekleştirdi. Görüşmede Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Ticaret Bakanı Ömer Bolat da hazır bulundu.

    Erdoğan’ın programı
    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yarın gerçekleştirilecek Ekonomik İşbirliği Teşkilatı 16’ncı Zirvesi’ne katılması ve hitapta bulunması bekleniyor. Erdoğan’ın ayrıca katılımcı liderlerle ikili görüşmeler yapması öngörülüyor.

    Zirve çerçevesinde Türkiye’nin kurucu üyesi olduğu teşkilatın etkinliğinin artırılması, üye ülkeler arasında ticaret, ulaştırma ağları ve bağlantının geliştirilmesi gibi konularda fikir alışverişinde bulunulması planlanıyor.

  • “Savaş suçlusu ilan edeceğiz”

    “Savaş suçlusu ilan edeceğiz”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları:

    Sevgili İstanbullular, Sayın Devlet Bahçeli, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, saygı değer genel başkanlar, değerli kardeşlerim hepinizi en kalbi duygularımla, hürmetle muhabbetle selamlıyorum. Her birinize Filistin davasına sahip çıktığınız için şahsım milletim adına teşekkür ediyorum.

    Bu toprakları bize vatan olarak bırakan tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Coğrafyamızın semalarında bayrağımızın ilelebet dalgalanması için emek veren akıl ve alın teri döken herkese şükranlarımı sunuyorum.

    “Dünyaya haykıracağız”

    Öyle büyük bir milletsiniz ki bunu farklı bir şekilde ortaya koydunuz. Öyle büyük millet ve devletiz ki ne gücümüz ne mücadelemiz sadece kendi sınırlarımızda kanidir. Yarın Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100’üncü yıl coşkusunu yaşarken, bugün Gazze için yüreklerimizin yangınını cümle aleme haykıracağız.

    “Gazze için kıyamdayız”

    Sizin bugün burada öyle büyük bir milletsiniz ki bunu farklı bir şekilde ortaya koydunuz. Öyle büyük bir millet ve devletiz ki ne gücümüz ne derdimiz ne mücadelemiz sadece kendi sınırlarımızda kaimdir. Yarın cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılının coşkusunu yaşarken bugün Gazze için yüreklerimizin yangınını cümle aleme haykıracağız. Tıpkı geçmişte Trakya’da, Balkanlar’da, Kafkaslar’da, Doğu Akdeniz kıyılarının her karışında, Orta Asya’nın, Güney Asya’nın, Afrika’nın dört bir yanında bir zamanlar biz de millet hem nasıl bir milletmişiz gelmişiz dünyaya millet, milliyet nedir öğretmişiz.
    Hiç şüphe yok ki Türkiye büyük bir devlettir. Türkiye asla bitmeyecek büyük tehditlerin üzerinde olduğu bir ülkedir.

    Hamas terör örgütü değil dedim ya, bundan İsrail çok büyük rahatsız oldu. Zaten başka bir şey beklemiyorduk. Bunu bildiğimiz için de açık ve net ifade ettik.

    “Onlara ülkemde oy atanların da iyi düşünmesi lazım”

    Maalesef ülkemin siyasileri için Hamas’ı Netanyahu’ya bırakan talihsizler var. Netanyahu nasıl teröristse Hamas da teröristmiş. Yazıklar olsun. Onlara ülkemde oy atanların da iyi düşünmesi lazım

    “Adana neyse Gazze oydu”

    Kırım’dan Karabağ’a, Bosna’dan Kerkük’e, Filistin’den Türkistan’a, Afganistan’dan Çeçenistan’a kadar biz gözyaşı döktük. Ömrümüz boşuna geçmedi. Bugün birileri Gazze’yi uzakta bizimle hiç alakası olmayan bir yer gibi görüyor, bunu açıkça söylüyor. Halbuki bir asır önce bu millet için, bu ülke için Adana neyse Gazze de oydu.

    “Her türlü fırıldağı çevirdiler”

    Gazze de vatan topraklarının ayrılmaz sandığımız parçasıydı. Nereden nereye geldik. Çanakkale Şehitliği’ne yolunuz düştüğünde muhakkak gidin. Mezar taşları üzerindeki isimlerle şehirlere iyi bakın. Orada Gazzeli’yle Üsküplü’nün yan yana yattığını göreceksiniz. Gazze verdiği 53 şehitle yer alıyor. Bizi kanımız kadar, canımız kadar, sevdamız kadar kendimizden olan tüm bu topraklardan ayırdılar. Sadece fiziki olarak ayırmakla kalmadılar, zihnimizden ve kalbimizden sökmek için her türlü fırıldağı çevirdiler.

    “Dersleri asla unutmamalıyız”

    Milyonlarca insanın hayatını kaybettiği kara günlerden aldığımız dersleri asla unutmamalıyız. Gazze’deki Filistinli kardeşlerimize destek için bir araya geldiğimiz şurada bir daha asla yeni Gazzeler ortaya çıkmasına izin vermeme azmiyle ayrılmalıyız.

    “İsrail çok rahatsız oldu”

    Türkiye tarihiyle kültürüyle, medeniyetiyle büyük bir devlettir. Türkiye sahip olduğu tüm vasıflarıyla asla bitmeyecek büyük tehditlerin, projelerin hedefinde bir ülkedir. Ülkemizin dört bir yanında yaşanan hiçbir hadisenin, Türkiye üzerine oynanan oyunlardan bağımsız olmadığını bilin. Hamas terör örgütü değildir dedim ya İsrail çok rahatsız oldu. Galib olan sadece Allah’tır. Biz yalnızca Gazze’de yaşanan katliamı telin etmekle kalmıyoruz, kendi istiklal ve istikbalimizin müdafaasını yapıyoruz. Sultan Abdulhamid oralarla az mı haşır neşir oldu.

    “İsrail sen işgalcisin”

    1947’de Gazze Filistin neydi, bugün ne? İsrail sen buralara nasıl geldin, nasıl girdin? Sen bir işgalcisin, örgütsün. Türk milleti bunu biliyor. Batı sana borçlu ama Türkiye’nin sana borcu yok. Türkiye sana borçlu olmadığı için Erdoğan böyle konuşuyor. Ama ne yazık ki Batı’nın her ülkesi sana borçlu. Borçlu olduğu için de konuşamıyor, sana ziyarete geliyor.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, Somali Cumhurbaşkanı ile Gazze’yi konuştu

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Somali Cumhurbaşkanı ile Gazze’yi konuştu

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Somali Federal Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ile Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde görüştü. Görüşmede İsrail’in Filistin topraklarında katliama dönüşen saldırıları, Türkiye’nin Gazze’ye insani yardım götürme çabaları ve insani ateşkes için atılması gereken adımlar ele alındı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan görüşmede, mazlum Filistin halkına destek için Müslüman ülkelerden gelen mesajların önemli olduğunu, bölgede kalıcı barış ve istikrara ancak birlik içinde hareket ederek ulaşılabileceğini ifade etti. Görüşmede ayrıca Türkiye-Somali ilişkileri, terörle mücadele ve ekonomik iş birliği alanlarında atılabilecek adımlar da ele alındı.