Etiket: Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan

  • “Eğitimi siyasete meze yapmak doğru değildir”

    “Eğitimi siyasete meze yapmak doğru değildir”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 20 bin Öğretmen Ataması Programında konuştu.

    Erdoğan, eğitim kadrosuna dahil olacak 20 bin öğretmen adayının sevincini paylaşmaktan memnuniyet duyduğunu ifade etti. Erdoğan, atanacak eğitimlere görevinde başarılar dileyerek, “Sizlerin de maarif ordumuza katılmasıyla öğretmen sayımızı 1 milyon 10 bine çıkarmış oluyoruz. Ülkeyi yönetme sorumluluğu üstlendiğimiz 2002 yılında bu sayı 526 bin civarındaydı. Hâlihazırda görev yapan öğretmenlerimizin 750 bini bizim dönemimizde atanmıştır” dedi.

    Geçmişte eğitim alanında yaşanan sorunları anımsatan Erdoğan şunları kaydetti: “Okullarımızdaki altyapı ve öğretmen eksikliğinden dolayı derslerin çoğu boş geçiyordu. Büyükşehirlerde bile evlatlarımız sağlıksız kalabalık sınıflarda eğitim görüyordu. Bizim dönemlerimizi hatırlıyorum 80 kişi olduğu dönemler. Daha sonraları bu 100 kişiye filan çıktı. Farklı sınıfların aynı derslikte eğitim aldığı branş öğretmenine ulaşmanın lüks sayıldığı tabloya biz son verdik. Öğretmen başına düşen öğrenci sayısında Türkiye olarak OECD ortalamasını yakaladık. Boş geçen veya farklı branşlardan öğretmenlerin girdiği dersler sorununu neredeyse çözüme kavuşturduk.”

    Eğitim bütçesinin 10. 3 milyar liradan son ilave ile 305 milyar liraya çıkarttıklarını söyleyen Erdoğan,” “Derslik sayımızı 343 binden alıp 613 bine yükselterek okullarımızı , kütüphane, laboratuvarlar ve spor salonlarıyla donattık. Ders kitaplarından yardımcı kaynaklara çocuklarımızın tüm ihtiyaçlarına ücretsiz karşılayarak hasılı, Eğitim alanında ülkemizin ilerlemesine ket vuran eylemleri kaldırarak son 20 yılda dönüşüme imza attık” dedi.

    28 Şubat sürecini anımsatan Erdoğan, “28 şubat sürecinde kılık kıyafetlerinden dolayı sadece eğitim hakları değil istihdam hakları da ellerinden alınan kadınlarımıza yönelik adaletsizliği giderdik. Okullarımızda aktif olarak çalışan bir milyonu aşkın öğretmemizin yüzde 60’ını kadınlarımız oluşturuyor. Artık hiçbir kamu görevlimiz inanç değerleriyle, iş hayatı hassasiyetleri ile mesleği arasında bir tercih yapmaya zorlanmıyor. Ülkemize ve milletimize hizmet etmek isteyen herkes özgürce, kısıtlamaya haksızlığa uğramadan vazifesini yerine getiriyor” dedi.

    Öğretmenlerin sosyal ve mali hakları konusunda önemli iyileştirmeye gittiklerini belirten Erdoğan, “ Öğretmenlik Meslek Kanunu’na ilişkin, yaklaşık 60 yıldır sürüncemede bırakılan bu meseleyi meclisimizle birlikte biz çözdük” diye konuştu.

    Bu sene yürürlüğe giren Öğretmenlik Meslek Kanunu sayesinde öğretmenlerin müstakil bir meslek kanuna kavuştuğunu ifade eden Erdoğan, ”Öğretmenlerimize ilave mali haklar da Tanıdık. Tabi bütün bu kazanımlar ülkemizde birilerini rahatsız ediyor. Tek umutlarını milletin ve ülkenin başındaki kara bulutların çoğalmasına bağlayanlar her müspet adım gibi bunu da işlerine sindiremiyorlar. Açıkçası öğretmenlerimizle birlikte öğrencilerimizin hatta topyekün eğitim sistemimizin faydasına olan böyle bir meseleyi dahi istismar edenleri görmekten ülkemiz adına hicap duyuyorum. Türkiye’ye dair elle tutulur hiç bir projeleri olmayanların yaptığı boykot çağrısı öğretmenlerimizi siyasi malzeme olarak kullanmayı amaçlayan tamamen art niyetli bir girişimdir. Bırakın artık bu boykotu filan nedir bunlar? Siz eğitim öğretim mimarı mısınız? yoksa sokaklarda caddelerde çapulcu olarak dolaşanlar mısınız? Bize yavruları ile yavrularımız ile haşır neşir olacak öğretmenler lazım Böyle caddelerde sokaklarda dolaşanlar değil” dedi.

    Öğretmenlere hitap eden Erdoğan, “Ben yavrularımıza gerçekten bu tür emeği veren öğretmenlerimizle iftihar ediyorum. Eğitim gibi doğrudan evlatlarımızı ve ülkemizi geleceğini ilgilendiren bu konuyu gündelik siyasete meze yapmak bu konu üzerinden öğretmenlerimizi kışkırtmak doğru bir yaklaşım değildir. Öğretmenlerimizin bu tür fitne teşebbüslerine prim vermeyeceğini biliyorum. 20 bin öğretmenimizin bugün atamasını yaparken 20 bin öğretmenimizden de özellikle bunları bekliyoruz. Bir öğrencinin öğretmenine mektubunu, öğrenciliğim zamanında öğretmenimiz bize okumuştu. O çok çok anlamlıydı. O mektuba öğrencinin başlayışı çok farklıydı. O mektubun başlığında varlık sebebim diye başlıyordu. Medar-ı iftiharım öğretmenim diye başlıyordu. İşte bize bu tür öğrencileri yetiştirecek öğretmenler lazım” ifadelerini kullandı.

    Kısa süre önce ücretli çalışan öğretmenlerin ve usta öğrencilerin ücretlerine yönelik de iyileştirmeler gerçekleştirdiklerini aktaran Erdoğan, “Temmuz ayı zamları ve son düzenleme ile birlikte usta öğreticilerimizin ve ders ücreti karşılığında görev alan öğretmenlerimizin ücretlerine yaklaşık yüzde 70’lik bir artış yaşandı. Önümüzdeki dönemde öğretmenlerimizi ekonomik ve mali açıdan desteklemeye devam edeceğiz.
    İnsanlık olarak son 2,5 yıldır sağlık krizi ile başlayan sonra farklı boyutlara evrilen büyük bir fırtınayla boğuşuyoruz. Salgının sağlık ile ilgili tarafı ortadan kalktıkça diğer alanlardaki etkileri daha iyi gün yüzüne çıkıyor. Bu küresel krizin sağlık sistemi yanında ekonomiden kamu güvenliğine, sosyal psikolojiden bireysel ilişkilere pek çok alanda ciddi sıkıntılara yol açtığına şahit oluyoruz. Salgın sürecinin en fazla etkilediği alanların başında hiç şüphesiz eğitim gelmektedir. Öğretmenlerimizle her konuştuğumuzda en büyük sorunun bedenen sınıfta ancak zihnen başka yerlerde olan çocuklar olduğunu görüyoruz. Velilerimizle her buluşmamızda bu konuda duyulan endişe ve serzenişleri bizzat dinliyoruz. Okuma alışkanlıklarından ders dinleme becerilerine, ekran bağımlılığından sosyalleşmeye kadar bir çok alanda çocuklarımız yeni sınamalarla yüzleşiyor” dedi.

    Eğitim alanında çalışmalarını sürdüreceklerini kaydeden Erdoğan, “Çocuklarımızın sağlıklı bir şekilde eğitim öğretim hayatlarını ve beşeri ilişkilerini sürdürmek için gereken her türlü çabayı gösteriyoruz göstereceğiz.

    Ancak bilhassa sosyal medya mecralarından yayılan popüler kültürden zararlı etkilerinden evlatlarımızı korumamız gerektiği anlaşılıyor. Ben öğretmenlerimden de bunu özellikle rica ediyorum. Bu süreci de bir tarafında sizin gibi genç eğitimcilerin diğer tarafında öğrencilerin olduğu iki ayaklı bir mücadele ile yürütmemiz gerekiyor. Bakanlığımızın hazırlıklarını sürdürdüğü medeniyet bilinci ve kültür okur yazarlığı çalışmasını bu çerçevede yakından takip ediyorum. Yakında başlatılacak Türkçe seferberliğini de takdirle ve memnuniyetle karşılıyorum. Hedefimiz evlatlarımızın bizi biz yapan değerlerin önemini daha iyi idrak etmesini bu toprakların birikiminin fevkine çok daha iyi varmasını sağlamaktır. İstiyoruz ki evlatlarımız ilim ve irfan geleneğimizde milli ve manevi değerlerimizle daha fazla hemhal olsun. İstiyoruz ki istikbalimizin teminatı olan gençlerimiz bağrından çıktıkları toplumun hassasiyetlerini daha iyi kavrasınlar. İstiyoruz ki Mevlana hazretlerinin pergel metaforunda ifade buyurduğu şekilde öğrencilerimiz bir ayaklarını bu toprakların birikimine sabitlerken diğeri ile de tüm dünyayı dolaşacak evrensel bir vizyona kavuşsunlar. İstiyoruz ki çocuklarımız kültürümüzün taşıyıcısı olan güzel Türkçemizi en iyi en doğru şekilde kullanma becerisi edinsinler. İstiyoruz ki yeni teknolojilerden iletişim imkanlarından istifade ederken kendilerini bunlarla beraber gelen risklerden tehditlerden de korusunlar. Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesillere sahip olmanın yolu popüler kültüre sorgusuz sualsiz teslim olmaktan değil öncelikle bizi biz yapan hasletleri içselleştirmeden geçiyor. Elbette bu kritik süreçte devletimizin ilgili kurumları yanında siz öğretmenlerimize, idarecilerimize, ebeveynlere de görevler düşüyor” diye konuştu.

    Ailelere çocukları popüler kültürün zararlarından korumak için önemli görevler düştüğünü ifade eden Erdoğan,” Burada şu hususun altını özellikle çizmek isterim. Ailelerimizin evlatlarını yetiştirirken onları özgürlük adına popüler kültürün acımasız dişlilerine terk etmemeleri çok ama çok önemlidir. Çok erken yaşlardan başlayarak tevarüs ettiğimiz değerleri bir kuyumcu titizliği ile evlatlarımıza öğretmeli, onlara rehberlik etmeli, gönüllerine dokunmalıyız. Ağaç yaşken eğilir prensibinden hareketle kırmadan, dökmeden, güzel ve söz ve tatlı dille en önemlisi de kendi hayatımızdan vereceğimiz güzel örneklerle çocuklarımızın maddi ve manevi eğitimine özen göstermeliyiz. Çocuklarımıza özgüven duygusu kazandıracak atılım ruhu aşılayacak bir perspektifle bu çalışmaları yürütmeliyiz. Diğer türlü evlatlarımızın körpe dimağlarının bize ve kültürümüze yabancı mecralar tarafından işgaline engel olamayız. Aksi takdirde milli bünyemize aykırı ideolojilerin gençlerimizi sinsi tuzaklarına düşürmesine mani olamayız. Başka türlü yeni medya araçlarıyla servis edilen sapkın hayat tarzlarının çocuklarımıza sirayet etmesinin önüne geçemeyiz. Yine aynı şekilde okullarımızda içimizi acıtan, geleceğe dair kaygılarımızı artıran acaba nereye sürükleniyoruz hissi uyandıran üzücü hadiselerin yaşanmasının vebalinden kendimizi kurtaramayız. Bu tehditlerle mücadelede adım atmakta geç kaldığımız her günü ülkemiz ve istikbalimiz açısından büyük bir kayıp olarak görüyorum. Milli Eğitim Bakanlığımızın vatana ve millete hayırlı nesiller yetiştirme çabalarına siz öğretmenlerimiz başta olmak üzere tüm paydaşlarının destek vermesini bekliyorum” dedi.
    Cumhurbaşkanı Erdoğan, 20 bin öğretmen atamasının 10 bininin İstanbul’a yapıldığını ifade etti.

  • Erdoğan: Yunanistan’ın radar kilidi atması düşmanca

    Erdoğan: Yunanistan’ın radar kilidi atması düşmanca

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşen 30 Ağustos Zafer Bayramı Konseri’nde konuştu.

    Bu yıl ilk defa 30 Ağustos Zafer Bayramı tebrik töreninde Milli Mücadele kahramanlarının aile efradının yer aldığını ifade eden Erdoğan, ”Kendileri 30 Ağustos konserimizde de bizlerle birlikteler. Biz maalesef tarihine yeteri kadar sahip çıkamayan bir milletiz. Halbuki, Kara Kuvvetlerinin kuruluşunun 2231. yıl dönümünü geride bırakan, dünyanın dört bir yanında devlet temellerine ilişkin her gün yeni bulgular elde edilen bir milletiz. Anadolu’daki varlığımızın kökenlerine, devletlerimizin gücüne bile hakkıyla nüfuz edemediğimiz dönemler geçirdik. Aynı yaklaşımın milli mücadelemiz konusunda yaşandığını da itiraf etmeliyiz. Anadolu’daki son devletimizin ilk asrını geride bırakmaya hazırlandığımız şu dönemde artık tarihimizi daha iyi öğrenmemizin, ecdadımızı daha iyi anlamamız önünde hiçbir mani kalmadığına inanıyorum. Milli Mücadele kahramanlarımız aile fertleriyle buluşmamızı hem onlar için bir hak teslimi hem de tarihimize, ecdadımıza daha iyi sahip çıkmamıza vesile olacak bir adım olarak değerlendiriyorum” dedi.

    30 Ağustos Zaferi’nin Osmanlı’nın son döneminden beri uzunca bir süredir savunmada kalan Türk ordusunun ilk büyük taarruz neticesinde elde ettiği bir başarı olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Daha önceki taarruzların istediğimiz sonuçlara ulaşmadığını biliyoruz. Diğer muharebelerimizde hep savunmaya dayalıydı. Büyük taarruz kendimize yeni bir gelecek inşa ettiğimiz, gerçekten tarihi ve önemli bir dönüm noktasıdır. Milli mücadeleyi pis ayaklarıyla kirleten düşmanla birlikte onların ipini elinde tutan 7 düvele karşı da yürüttük” ifadelerini kullandı.

    “Anadolu’daki varlığımızı ebediyen kalıcı hale getirecek destansı bir zafer kazandık”

    Türk ordusunun düşmanların planlarını yerle bir ettiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ”Bugün oluğu gibi o dönemde de Yunanlıların sırtını sıvazlayan birileri Afyon’daki cephe hattında kurulan tahkimatı Türkler bunları 5, 6 ayda aşamaz ifadesiyle tanımlamışlardır. 26 Ağustos sabahı ordumuz 2 gün içinde bu tahkimatın tamamını yerle bir ve düşmanın çoğunu imha etmişti. Bizim komutanlarımız savaşı bizzat cephenin içinde idare ederken Yunan ordusu İzmir’den emir almaya çalışıyordu. Onlar işgalci olmanın rahatlığı içindeyken biz vatanımızı savunmanın inancı, haklılığı ve azmiyle mücadele ediyorduk. Bin yıl sonra Anadolu’ya hakim olma rüyası görenlerden canlarını kurtarabilenler sadece 2 hafta sonra kendilerini İzmir’den ayrılan gemilere zor atmışlardır. Tarihe Başkomutan meydan Muharebesi diye geçen 30 Ağustos Zaferi, Osmanlı’nın Sırplara karşı kazandığı Sırp Sındığına benzediği için Rum Sındığı olarak adlandırılmıştır. Sırp Sındığı ile Osmanlı Balkanlardaki varlığını yıkılana kadar kalıcı hale getirmişti. Biz de Rum Sındığı ile Anadolu’daki varlığımızı ebediyen kalıcı hale getirecek destansı bir zafer kazandık” açıklamasında bulundu.

    “Yunanistan bizim ne siyasi, ne ekonomik ne de askeri olarak dengimiz ve muhatabımız değildir”

    Yunanistanlı siyasetçilerinin geçmişte de benzer bir tutum içinde olduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir asır önce kendi halklarını ve ülkelerini felakete sürükleyen Yunanistanlı siyasetçilerin bugünde aynı yanlışta ısrar ettiklerini görüyoruz. Yunanistan bizim ne siyasi, ne ekonomik ne de askeri olarak dengimiz ve muhatabımız değildir. Bir asır önce olduğu gibi bugün de Yunanistan’ı kullanarak ülkemizin vaktini ve enerjisini boşa harcamaya çalışanların asıl niyetlerini biliyoruz. Son dönemdeki gelişmeler bu gerçeği inkarı mümkün olmayan açıklıkta herkesin önüne sermiştir” değerlendirmesinde bulundu.

    Yunanistan’ın F-16 tacizine sert tepki gösteren Erdoğan, “Ege’de uluslararası hava sahasında NATO görevi icra eden F16 uçaklarımıza Yunanistan’ın Girit Adası’na konuşlandırdığı Rus menşeili S-300 hava sistemleri tarafından radar kilidi atılmıştır. Bir ülke uçağına radar kilidi atılması düşmanca bir davranıştır. Hele bu uçak NATO görevi icra ediyorsa bu düşmanlık doğrudan tüm üyeleriyle NATO’ya yapılmıştır demektir. Yunanistan’ın hava sahamızı ihlal, uçaklarımızı tacizle başlayan hasmane tavırlarını S-300 radar kilidi atma seviyesine çıkararak aslında bize değil NATO’ya ve müttefiklere meydan okumuştur. O kabiliyeti ve gücü varsa” dedi.

    “Aynı Amerika’nın Yunanistan’ın bir hava gücüne karşı S-300 sistemini harekete geçirmesine nasıl cevap vereceğini merakla bekliyoruz”

    Amerika’nın S-400 tutumunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “NATO’nun en büyük gücü Amerika. Türkiye’nin tamamen kendi güvenliği için olduğunu defaten ifade ettiği S-400 sistemi almasını kendi uçaklarına tehdit olarak görmüştü. Bu adımımız peşinatını ödediğimiz F-35 uçaklarının verilmemesinden her alanda savunma sanayi ürünlerine hatta daha ötesine geçen ambargolara maruz bırakılan fiili eylemlerle karşılanmıştı. Aynı Amerika’nın Yunanistan’ın bir hava gücüne karşı S-300 sistemini harekete geçirmesine nasıl cevap vereceğini merakla bekliyoruz. Üstelik Amerika bize vermediği F-35’leri Yunanistan’a ikram ederek Rus hava savunma sistemlerinin güya gözü gibi sakındığı uçaklarla aynı çuvala girmesinin yolunu kendi elini açmıştır. Biz tedarikçi ülkeye sözümüz gereği F- 35’lerde S-400’leri asla aynı sistemde kullanmayacaktık, kullanmazdık. Ama hiçbir hukuki, ahlaki, insani sınır tanımadan Yunanistan’ın bu pervasızlığı yapacağından kimsenin şüphesi olmasın” açıklamasında bulundu.

    “Demek ki mesele Rus hava savunma sistemleriyle, Amerikan asker ürünlerinin birlikte kullanılması değil bizatihi Türkiye’dir”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD’nin Hindistan’a S-400 konusunda yaptırım uygulamadığını anımsatarak, “Amerika’nın Hindistan’ın S-400 tedarikini de yaptırım dışı bıraktığını ayrıca hatırlatmak istiyorum. Demek ki mesele Rus hava savunma sistemleriyle, Amerikan asker ürünlerinin birlikte kullanılması değil bizatihi ve mahsusen Türkiye’dir. Bize F-35 vermiyorlarmış alternatif savunma sistemlerine aldığımız alternatif savunma sistemlerine tepki gösteriyorlarmış. Saçma sapan konulara varan ambargolar uyguluyorlarmış. Açıkçası hiçbiri umurumuzda değil. Biz bizden esirgenen her ürünü er ve ya geç üretme kabiliyetine, kapasitesine kararlılığına sahip bir ülkeyiz, Türkiye’yiz. Kendi vizyonumuz ve hedeflerimiz doğrultusunda ihtiyaç duyduğumuz her teknolojiyi geliştirme, her eseri inşa etme, her hizmeti sunma, imkanını yakalamış bir ülkeyiz. Talep ettiğimiz uçakların verilmesini herhangi bir konuda destek sağlanmasının bizim için tek anlamı, ülkemize karşı gösterilen dostluğun işareti olmasıdır” ifadelerini kullandı.

    “2053 vizyonumuzla ülkemizi dünya liginin en üstüne çıkarmayı hedefliyoruz”

    “Türkiye geçtiğimiz 20 yılda kurduğumuz altyapının üzerinde her alanda olduğu gibi savunma sanayinde de kendi göbeğini kendi kesecek seviyeye gelmiştir” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Bundan sonrası sadece planlama, önceliklendirme, geliştirme ve üretme meselesidir. Yani zaman meselesidir. Bu inanç ve kararlılıktır. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100’üncü yılı olan 2023’ü Cumhuriyetimizin 2’nci asrını Türkiye yüzyılı haline getirecek yeni bir atılımın başlangıcı haline inşallah dönüştüreceğiz. Ülkemizin 20 yıl önceki seviyesi ile bugünkünü mukayese eden vicdan sahibi herkes aradaki asırlık farkı görecek ve kabullenecektir. Bundan 11 yıl önce 2023 hedeflerimizi ilan ettiğimizde kendi akıllarınca bizimle dalga geçenler, şimdi sahip olduğumuz üretim ve ihracat gücü karşısında öncelik edinme peşinde koşmaktadır. Elbette bununla kalmıyoruz, hali hazırda sahip olduğumuz altyapıyı sadece bir başlangıç kabul ederek hazırlıklarına başladığımız 2053 vizyonumuzla ülkemizi dünya liginin en üstüne çıkarmayı hedefliyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yılına yakışan budur.”

    “Yunanistan’ın adalara üsler tesis etmesi, kurması Türkiye için hiçbir zaman anlam teşkil etmez”

    26 Ağustos’ta gerçekleştirdiği Malazgirt ziyaretini hatırlatan Erdoğan, “Türkiye kendine yakışanı yaptı, yapıyor ve yapacaktır. Bunu herkes bilsin. Yunanistan’ın adalara üsler tesis etmesi, kurması Türkiye için hiçbir zaman anlam teşkil etmez. Burada düşünmesi gereken, Yunanistan’a bunca desteği verenler kendileri bundan sonra ne yaparlar onu bilemem. Ben bir kez daha 30 Ağustos Zafer Bayramınızı tebrik ediyorum. Ordularımızın başkomutan Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm milli mücadele kahramanlarımızı rahmetle yad ediyorum” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından Libya, Azerbaycan, Katar, Somali, Bosna Hersek’te görev yapan askerlerle canlı bağlantıyla görüştü. Program Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı, ardından kısa bir film gösterimi yapıldı ve Büyük Zaferin 100. yıl dönümü dolayısıyla konser programı düzenlendi.

    100. yıla özel bestelenen “Canım Türkiyem” ilk kez seslendirildi

    Programda Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sanatçıları, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Bandosu , Milli Savunma Bakanlığı Armoni Mızıkası, MSB Mehteran Birliği Deniz ve Hava kuvvetleri ile jandarma Genel Komutanlığı bandosu olmak üzere toplam 7 orkestra ve 913 sanatçı aynı sahnede yer aldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konserde MSB mehteran Birliği tarafından seslendirilen Ordu Marşı’na eşlik etti. Zaferin 100’üncü yılı dolayısıyla bestelenen “Canım Türkiyem” adlı eser gecede ilk kez seslendirildi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Aliyev’e “Laçın” tebriği

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Aliyev’e “Laçın” tebriği

    Azerbaycan Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’i telefonla arayarak Laçın şehrinin, Zabuh ve Sus köylerinin Azerbaycan’ın kontrolüne geçmesinden dolayı duyduğu sevinci dile getirerek kendisi ve Türk halkı adına Aliyev’i ve tüm Azerbaycan halkını tebrik ettiği bildirildi.

    Aliyev ise kendisi ve Azerbaycan halkı adına Cumhurbaşkanı Erdoğan ve kardeş Türk halkına teşekkürlerini iletti.
    Görüşme sırasında Azerbaycan ve Türkiye arasındaki dostluk ve ittifak ilişkilerinin çeşitli yönlerinin ele alındığı ve yeni temaslar hakkında fikir alışverişinde bulunulduğu kaydedildi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Bir gece ansızın gelebiliriz”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Bir gece ansızın gelebiliriz”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, beraberinde TBMM Başkanı Mustafa Şentop, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ve tüm bakanlarla Malazgirt Zaferi’nin 951’inci yıldönümü etkinliklerinin yapıldığı Bitlis’in Ahlat ilçesindeki Çahro mevkine geldi. Burada toplanan kalabalığa hitap eden Erdoğan, Malazgirt Zaferi’nin 951. seneidevriyesinde Sultan Alpaslan’ı rahmetle andığını belirterek, “Ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını Allah’tan diliyorum. Ahlat bizim medeniyetimizde Kubbetül İslam diye tarif ediliyor. Kıyısında kurulduğu Van Gölü, Nemrut ve Süphan dağlarıyla ve daha nice güzellikleriyle maziden atiye kurduğumuz köprünün kilit taşlarındandır. Avrupa’nın kendi içindeki barbarlığın zirveye ulaştığı, dini amaçlı görünen ama aslında tamamen yağma niyetli haçlı seferleriyle oluk oluk kan döktüğü, doğudan batıya bir medeniyet göçünün yaşandığı çağlarda Ahlat bölgesinin parlayan yıldızı olarak öne çıkmıştır. Gençler Ahlat asırlar boyunca Sultan Alparslan’ın Malazgirt’te açtığı kapının adeta muhafızı ve tasdik merkezi olmuştur. Hazreti Ömer’den Sultan Alparslan’a nice büyüklerin bize mirası olan bu şehir tıpkı Malazgirt gibi maalesef uzunca bir süre ihmal edilmiştir. Malazgirt ile birlikte Ahlat’ı da tarihi ve manevi ehemmiyetine uygun şekilde yeniden imar ve ihya ediyoruz. Cumhurbaşkanlığı Külliyemizin bir şubesini de burada inşa ederek Anadolu’yu milletimize vatan yapan ecdadın mirasına sahip çıkıyoruz. Okçular Vakfımızın gayretleriyle sadece ecdadın mirasına sahip çıkmakla kalmıyor nesilden nesile gururla aktarılacak bir geleneği de burada yerleştiriyoruz. Gençlerimizin Ahlat’a ve Malazgirt’e sahip çıktıklarını gördükçe büyük ve güçlü Türkiye’nin geleceğine olan güvenimiz 2053 vizyonundan umudumuz artıyor” dedi.

    “Tabi bazıları bu bozkıra bizim ısrarla niye yatırım yaptığımızı, gençlerimizi teşvik ettiğimizi anlamıyor, anlamak istemiyor” diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
    “Bu kesimlerin dünyanın dört bir yanındaki toplumların üstelik bizim gibi binlerce yıllık da değil yaşadıkları coğrafyadaki bir kaç asırlık varlıklarını anlamlandırmak için icat ettikleri tarih ve kültür inşa çabalarını hayranlıkla takip ve takdir ettiklerini biliyoruz. Aynı kesimler konu Türkiye olunca, konu Anadolu olunca, konu Türk milleti olunca, konu İslam olunca tam bir mankurtluk tavrıyla küçümseyici, alaycı, horlayıcı bir tavrın içine giriyorlar. Her ne kadar bunların kanından da olsa, imanından da, vatanımıza olan aidiyetinin de şüphe duysak da kendilerine ne yaptığımızı, niçin yaptığımızı tane tane anlatmayı sürdüreceğiz. Çünkü Cumhurbaşkanı olarak sorumluluğumuz ve mirasçısı olduğumuz medeniyetin kotları bunu gerektiriyor. Evet Ahlat ve Malazgirt geçmişi, bugünü ve yarınıyla Türkiye’dir. Ahlat ve Malazgirt Anadolu’nun ebedi vatanımız olarak tescilidir. Ahlat ve Malazgirt medeniyetimizi yeniden yükseltme irademizin adıdır. Ahlat ve Malazgirt dostlarımıza güven, düşmanlarımıza korku veren o yükselişimizin mührüdür. Ahlat ve Malazgirt yeni nesillere sahip oldukları değerlerin ve vatanın bedelini hatırlatacak bir semboldür. Ecdadın gazadan gazaya koşarak inşa ettiği şanlı tarihi merhum sosyologlarımızdan Erol Güngör şöyle anlatıyor; Savaşa dua ile başlanır, gülbank çekilir, yürüyüşte ve hücumda tekbirler alınır, çarpışma sırasında sancak dibinde ordu hafızları tarafından fetih suresi okunurdu. Bu gelenek Mohaç’ın gazilerini tâ Malazgirt gazilerine, oradan da Bedir’de çarpışan iman ordusuna bağlar. Evet hamdolsun bugünde askerimiz, jandarmamız, polisimiz, korucumuz aynı inançla, aynı cesaretle Bedir’deki iman ordusuna kadar uzanan bir imanla mücadelesini yürütüyor. Dua ile tekbir ile Fetih Suresi ile çıkılan kutlu bir mücadeleden zaferin de muhakkak olduğuna yürekten inanıyor muyuz? Elbette herkes inanmak zorunda değil, iman da bir nasip meselesidir. Kimsenin inancı ve imanıyla canları pahasına mücadele eden, alın terini ve kanını bu uğurda akıtmadan tereddüt göstermeyen kahramanlarımıza saygısızlık etme hakkı da yoktur. Kimse duadan, tekbirden, salavattan rahatsız olmasın. Çünkü bu dualar, tekbirler, bu salavatları; kökeni, inancı, meşrebi ne olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan herkesin istiklali ve istikbali için verile cansiperane mücadelenin manevi zırhıdır.”

    “Sultan Alpaslan, Malazgirt’te zafer kazandığında sadece Selçuklu’nun değil, Rum’u, Ermeni’si, Yahudi’siyle Anadolu’daki herkesin geleceğini aydınlatan bir ışık yakmıştı” diyen Erdoğan, “Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettiğinde her inançtan insanın onurunu garanti altına almıştı. Milli mücadeleyi kazanıp cumhuriyetimizi kurarken de Anadolu’da yaşayan ve Anadolu’ya sığınan herkesin canını ve malını kurtarmıştık. Bu büyük zaferi de İstiklal Marşımızdan hatırlayalım. Bugünde ülkemizi dünyanın en güçlü ülkeleri arasına sokmak için verdiğimiz demokrasi ve kalkınma mücadelesi, kendi vatandaşlarımız ve dostlarımızın tamamı içindir. Hiç şüphesiz son dönemdeki mücadelemizin en somut örneği 15 Temmuz destanıdır. Dudağında tekbir, elinde bayrak, namusun şiarı yiğitler gördüm. Biz bu ülkedeki her bir vatandaşımızın güvenliğini, huzurun teminat altına almak için terör örgütlerinin başını ezdik ezmeye devam ediyoruz. Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te, Bestler Deresi’nde ezdik, ezmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

    Terörle mücadele şehitlerini Şehit Aydoğan Aydın Paşa’nın sözleriyle yad eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
    “Asırlara bedel eser ve hizmetler ürettik. Geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız her yardımı, inşa ettiğimiz her eseri, vatandaşımıza sunduğumuz her hizmeti bu anlayışla hayata geçirdik. Biz obu ülkedeki bir ferdin geleceğine güvenle bakabilmesi için vizyonlarımızı genişletiyor ve büyütüyoruz. Yaklaşık 11 yıl önce bugün bu vizyonun adına 2023 demiştik. Bugün 2053 diyoruz, yarın 2071 diyerek yolumuza devam edeceğiz. Elbette kalkınmadan güvenliği, diplomasiden ekonomiye hiçbir alanda mücadelemiz bitmedi, bitmeyecek. Bilindiği gibi dün Fırat Kalkanı Harekatımızı 6 yıl dönümüydü. Terörle mücadelede sınırlarımız içerisinde ve ötesinde görev yapan şehitlik ve gazilik mertebelerine ulaşan kahraman askerlerimizin her birine şükranlarımı sunuyorum. Halan sınırlarımızda ve ötesinde kahramanca mücadele eden askerlerimize ve tüm güvenlik güçlerimize başarılar diliyorum. Güney sınırlarımızı bir uçtan bir uca, 30 kilometre derinlikte bir koridorla güvence altına alana kadar mücadelemizin bitmeyeceğini buradan tüm dünyaya bir kez daha ilan ediyorum. Kendileri diledikleri zaman diledikleri yere harekat düzenleyip bize ‘sakın ha’ diyerek parmak sallayanların riyakarlıklarının farkındayız ve bu samimiyetsiz ifadeleri asla dikkate almıyoruz. Ülkemizin güvenlik önceliklerine göre, kendi planlamamıza göre bu operasyonları sürdüreceğiz. Hep söylediğimiz gibi bir gece ansızın gelebiliriz. Hem de her yere gelebiliriz. Bizim diğerlerinden farkımız kimsenin toprağından, birliğinden beraberliğinden gözümüz yoktur. Sadece kendi güvenliğimiz ve dostlarımızın huzuru için çalışıyoruz. Geçmişi sömürge ve katliam lekeleriyle dolu olan hiçbir ülkenin Türkiye’nin bu haysiyetli ve adil mücadelesine söz söylemeye hakkı yoktur. Türkiye’nin önünü 2 asırdır kullandıkları yöntemlerle artık kesemediklerini görenlerin 2023 yaklaştıkça yeni oyunlar, yeni sinsilikler peşinde koştukları boşuna değildir. Ama ne yaparlarsa yapsınlar başaramayacaklar. Sakın kader deme, kaderin üstünde bir kader vardır. Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar var. Gün batsa ne olur, geceyi onaran bir mimar vardır. Biz milletimizle birlikte gerektiğinde inşallah külümüzde hisarlar yaparak, bu mücadeleyi başarıya ulaştırmakta kararlıyız. Teslimiyetimiz sadece Rabbimizedir. Onun dışında bizi durduracak geriletecek esarete sefalete zillete sürükleyecek beşeri bir güç tanımıyoruz, tanımayacağız. Ya olacağız ya olacağız. Türkiye’ye, Türk milletine başka bir yol yok.”
    Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın Cuma namazını Malazgirt’te kılacaklarını belirttikten sonra Han Otağı’na geçti. Burada bir süre dinlenen Erdoğan ve beraberindekiler, daha sonra Selçuklu Meydan Mezarlığına geçti.

  • “Türkiye ekonomik krizi fırsata çeviren en başarılı ülke”

    “Türkiye ekonomik krizi fırsata çeviren en başarılı ülke”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’da Türkiye Müteahhitler Birliği ev sahipliğinde düzenlenen “Yurtdışı Müteahhitlik Hizmetleri Ödülleri Töreni”ne katıldı.

    Burada bir konuşma yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bilindiği gibi ülkemiz dünyanın en büyük 250 uluslararası müteahhidi listesinde 48 firmasıyla iftihar verici bir yerde bulunuyor. Aynı şekilde dünyanın en büyük 225 uluslararası teknik müşavirler listesinde de 7 firma ile temsil ediliyoruz. Başbakanlığım ve Cumhurbaşkanlığım döneminde bu sayıların nasıl arttığını, firmalarımızın dünyanın dört bir yanındaki çalışmalarına bizzat şahit olarak da takip ettim. Küresel ekonomik krizin en çok etkilediği alanların başında müteahhitlik sektörü gelmesine rağmen firmalarımızın ülkemizi başarı ile temsil etmelerinden memnuniyet duyuyoruz. Tabi firma sayımızın nispi yüksekliğine rağmen, uluslararası müteahhitlik gelirlerinden aldığımız payın henüz arzu ettiğimiz seviyede olmadığının da altını çizmek istiyorum. Ülkemizin potansiyeli, firmalarımızın gücü, insanımızın kabiliyetleri, toplamda yılda 420 milyar doları geçen bu büyük pastadan çok daha fazla pay alabilmemize uygundur. Küresel krizin malzeme fiyatlarını artırması ve işçilik maliyetlerini yükseltmesi elbette zorluklara yol açmaktadır. Ancak salgın döneminde gelişmiş ülkelerin altyapılarının nasıl yetersiz ve eski olduğunun ortaya çıkmasını, önümüzdeki günlerde yapılacak devasa yatırımların habercisi olarak görüyorum. Uluslararası altyapı yatırımlarında ulaştırma, konut ve enerji başlıklarının ilk sıralarda yer alması ülkemizin bu alanlardaki tecrübesi dikkate alındığında bizim için önemli bir avantajdır” ifadelerini kullandı.

    “Uluslararası müteahhitlik hizmetlerini tüm imkanlarımız ile desteklemeyi sürdüreceğiz”

    Türkiye’nin son 20 yılda, kara yolu, hava yolu ve demir yolu altyapısını büyük ölçüde yenilediğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Uluslararası müteahhitlik hizmetlerinin büyüklüğünün 2030’larda 750 milyar dolar seviyesine çıkacağı öngörülmektedir. Ülkemizin bu büyük pastadan aldığı payı ilk etapta yüzde 10’a yani 75 milyar dolara çıkarmayı beraberce hedeflemeliyiz. Bu hedefi 2053 vizyonumuzda da en az yüzde 15 olarak belirlememiz gerektiğine inanıyorum. Son yarım asırda dünyanın 131 farklı ülkesinde 460 milyar dolarlık proje yürüten müteahhitlerimiz için ülkemizin geldiği seviye dikkate alındığında bu hedefin gayet gerçekçi olduğundan şüphe duymuyorum. Bu projelerin yüzde 90’ının da özellikle son 20 yılda gerçekleştiğine özellikle dikkatlerinizi çekmek istiyorum. Dövizden istihdama, teknoloji transferinden makine parkının geliştirilmesine kadar, pek çok alanda sayısız faydası olan uluslararası müteahhitlik hizmetlerini tüm imkanlarımız ile desteklemeyi sürdüreceğiz” şeklinde konuştu.

    “Türkiye’yi hep birlikte büyütecek, güçlendirecek, hedeflerine ulaştıracak, 2053 vizyonuna hazırlayacağız”

    Uluslararası müteahhitlik hizmetlerinin gelişerek hedeflerine kararlılıkla yürümesini desteklediklerinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Özellikle işçilerin yurtdışındaki sorunları ile alakalı olarak bazı avukatlık firmalarının alavere dalavere yapmak sureti ile onların güya haklarını alıp iade edecekmiş gibi oradan kendilerine imkan tevlid etme gayretleri noktasında başta Cumhurbaşkanı Yardımcım Fuat Bey olmak üzere, diğer bakan arkadaşlarıma da söylüyorum; hiç gecikmeden meclisin yeni döneminde yasal düzenleme ise yasal düzenleme, bunu yapmak suretiyle bu adımı atacağız. Diğer bir konuda vergi noktası bu konu ile ilgili olarak da Hazine ve Maliye Bakanımız hiç gecikmeden, onun için meclisin açılmasını bekleme gibi bir durum söz konusu değil, bunu bakanlık nezdinde süratle adımını atıp, bunun çıkışını da bakanlığımızın sağlaması gerekir. Biz bu çalışmaları yürütürken kimsenin kimliği ile meşrebi ile görüşü ile ilgilenmiyoruz. Bizim baktığımız tek husus ülkemize yaptığınız katkılardır. Türkiye’yi hep birlikte büyütecek, güçlendirecek, hedeflerine ulaştıracak, 2053 vizyonuna hazırlayacağız” diye konuştu.

    “Önümüzde öyle büyük bir hedef var ki, hiçbir bireysel, siyasi, ideolojik, sosyal ve ekonomik çıkar kaygısı bunun önüne geçemez”

    Son 20 yılda Türkiye’de birçok noktada atılan adımlara değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Önümüzde öyle büyük bir hedef var ki, hiçbir bireysel, siyasi, ideolojik, sosyal ve ekonomik çıkar kaygısı bunun önüne geçemez. Türkiye’yi dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına sokmaktan, Türk milletini muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarmaktan daha büyük bir ideal, daha büyük bir ülkü, daha büyük bir onur olabilir mi? Bizim mücadelemizin tek gayesi işte budur. Sizlerden bir ittifaka, bir partiye, bir isme değil, işte bu büyük vizyona, bu büyük hedeflere destek vermenizi istiyorum. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra başlatılan büyük atılımın önünün ilerleyen yıllarda nasıl kesildiğini, siyasette, ekonomide, sanayide, diplomaside nasıl adım adım kıskaca alındığımızı bugün daha iyi görüyoruz” açıklamasında bulundu.

    “Enerjide Avrupa’nın adeta mide krampları geçirdiği bir kışa biz gayet rahat şekilde hazırlanıyoruz”

    Avrupa’daki enflasyonun ekonomik ve sosyal sonuçları ile Türkiye’deki enflasyonu etkilerinin aynı olmadığını, her kesimin gelir kaybını enflasyonun üzerindeki ücret artışları ile telafi ettiklerini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları kaydetti:

    “Hiç şüphesiz küresel ekonomideki dengesizliklerin ülkemize olan etkilerinin farkındayız. Her ne kadar birileri felaket tellallığı yaparak milletimizin moralini bozmaya çalışsa da Türkiye, küresel ekonomik krizi fırsata çevirme konusunda en başarılı ülkedir. Enflasyon diye, faiz diye, kur diye sorunlarımız yok mu? Elbette var. Ama elimizdeki imkanlar ve önümüzdeki fırsatlar öylesine büyük ki sadece bunlara takılıp kalırsak ülkemize yazık ederiz. Türkiye ile ve ekonomimiz ile ilgili sözde değerlendirmeler yapanların tespitlerinden ziyade temennilerini dile getirmeleri gerideki asıl niyeti göstermektedir. Şimdi birileri diyor ki, ‘Türkiye’de üretim bitti. İşçisinden çiftçisine herkes perişan.’ Peki gerçek öyle mi? Tarımda hem çok iyi rekolte elde ettiğimiz hem de verdiğimiz alım fiyatları ile üreticinin yüzünü güldürdüğümüz bir dönem yaşıyoruz. Turizmde salgın döneminin kayıplarını telafi etmenin ötesinde kazançlar sağlayacak şekilde başarılı bir sezon geçiriyoruz. Enerjide Avrupa’nın adeta mide krampları geçirdiği bir kışa biz gayet rahat şekilde hazırlanıyoruz. Sanayide ülkemizin her yerinde fabrikalar harıl harıl çalışıyor. Kamyonlar, trenler, gemiler, uçaklar mal taşımaya yetişemiyor. Dış ticarette, ihracatta her ay rekor üzerine rekor kırıyoruz. İstihdamda 31 milyona yaklaşan çalışan sayısı ile tüm tarihimizin en yüksek seviyesine ulaşmış durumdayız. Hangi alanda ülkemizi Avrupa ile dünya ile karşılaştırırsanız karşılaştırın terazinin bizim bulunduğumuz kefesi ağır basıyor.”

    “Son dönemde banka kredileri konusunda yaşanan sıkıntıların kaynağı ekonomi programımız değil”

    Son dönemlerde banka kredileri konusunda yaşanan sıkıntılara da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Son dönemde banka kredileri konusunda yaşanan sıkıntıların kaynağı ekonomi programımız değil. Finans kesimi ile reel sektör arasındaki geçici bir yaklaşım farklılığıdır. Bu farklılığın en kısa sürede üretim ve istihdam odaklı büyümeyi destekleyecek şekilde kapsamlı bir uzlaşmaya dönüşeceğine inanıyorum. Görüldüğü gibi bakış açımızı genişlettiğimizde karşımıza birilerinin bize ısrarla dayattığı moral bozukluğu fotoğrafı yerine umutlarımızı güçlendiren bir tablo çıkıyor. Eksikleri tamamlayarak, hataları düzelterek, elimizdeki işleri hızla tamamlayarak, yeni projeler geliştirerek ülkemizi önce 2023’e ulaştıracak, ardından da 2053’e uzanan yola güvenle çıkacağız. Hep söylediğim gibi bunu da beraberce yapacağız” ifadelerini kullandı.

  • Erdoğan: “Türkiye, Kırım’ın ilhakını tanımamaktadır”

    Erdoğan: “Türkiye, Kırım’ın ilhakını tanımamaktadır”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kırım Platformu Çevrimiçi Liderler Zirvesi için bir video mesaj gönderdi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, söz konusu video mesajda, “Kırım Platformu’nun kuruluşunun birinci yıldönümü vesilesiyle düzenlenen bu zirvede, sizlere hitap etmekten memnuniyet duyuyorum. Nazik davetleri için, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski’ye teşekkür ediyorum. Kırım davasının barışçıl yollardan daha etkin bir şekilde savunulması amacıyla kurulan platformu isabetli buluyor ve destekliyoruz. Bu desteğimizi geçtiğimiz yıl Kiev’de düzenlenen kuruluş zirvesine Dışişleri Bakanımızın bizzat katılımıyla göstermiştik. Önümüzdeki dönemde de platformun çalışmalarına her düzeyde katkı vermeyi sürdüreceğiz. Türkiye, Kırım’ın ilhakını tanımamakta, bu adımın gayrimeşru ve hukuk dışı olduğunu ilk günden beri açıklıkla savunmaktadır. Bu sadece hukuki değil, ahlaki temelleri de olan ilkeli bir duruştur. Kırım’ın ayrılmaz parçası olduğu Ukrayna’ya iadesi, esas itibariyle uluslararası hukukun gereğidir.

    Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün, egemenliğinin ve siyasi birliğinin korunması sadece bölgesel değil, küresel güvenlik ve istikrar bakımından kritik öneme sahiptir. Kırım’ın yerli haklarından olan, Kırım Tatar soydaşlarımızın güvenlik ve esenliğinin temini de Türkiye’nin öncelikleri arasındadır. Kırım Tatarı vatandaşlarımız Kırım’daki gelişmelerin yakın takipçileridir. Bu vesile ile platformun Kiev’deki ilk zirvesine katıldıktan sonra gözaltına alınan Kırım Tatar Milli Meclisi Birinci Başkan Yardımcısı Neriman Celal ve arkadaşlarının bir an evvel evlerine ve ailelerine kavuşmaları beklentimizi tekrarlıyorum. Tarih boyunca büyük acılara maruz kalan Kırım Tatarları, kendi anayurtlarında barış içerisinde yaşamanın haklı mücadelesini veriyorlar. Türkiye bu süreçte Ukrayna hükümetinin ve Kırım Tatarlarının yanında olmayı sürdürecektir” ifadelerini kullandı.

    “Kırım dahil, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne desteğimizi tekrarlıyor, bölgemizin en kısa zamanda yeniden barış iklimine kavuşmasını diliyorum”

    Ukrayna Rusya arasındaki savaşa da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, savaşın son bulması doğrultusunda tüm diplomasi faaliyetlerinin süreceğini vurgulayarak, “24 Şubat’tan bu yana devam eden savaşın Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve egemenliği temelinde adil bir barış ile sona erdirilmesi gerektiğini savunuyoruz. Türkiye olarak bu amaçla diplomasi kanalını işler hale getirmek için büyük çaba harcadık. Mart ayında Antalya’da yapılan Dışişleri Bakanları Toplantısı, akabinde İstanbul’da ev sahipliği yaptığımız barış görüşmeleri ve son olarak tahıl konusunda varılan anlaşma gibi önemli ve somut başarılar elde ettik. 18 Ağustos’ta Lviv’e yaptığım ziyarette bu tavrımızı bir kere daha ortaya koyduk.

    Ancak, yakalanan ivmenin korunması ve kalıcı sonuçlara dönüşmesi tarafların barış yolunda atacağı adımlara bağlıdır. Barışın tesisi noktasında kolaylaştırıcılık ve ara buluculuk gayretlerimizi yılmadan, yorulmadan sürdürmeye kararlıyız. Savaşın bitmesi ve Karadeniz havzasının yeniden huzur ve istikrara kavuşması sadece bölgeye değil, tüm dünyaya derin bir nefes aldıracaktır. Bu düşünceler ile Kırım dahil, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne desteğimizi tekrarlıyor, bölgemizin en kısa zamanda yeniden barış iklimine kavuşmasını diliyorum” şeklinde konuşu.

  • “Devletler arasında diyalog kesip atılamaz”

    “Devletler arasında diyalog kesip atılamaz”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını yanıtladı.

    Soruları yanıtlamadan önce Ukrayna ziyareti ile ilgili değerlendirmede bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ukrayna Devlet Başkanı Sayın Zelenski’nin davetine icabetle Lviv’e yaptığım çalışma ziyaretini tamamladık. Bu, savaşın başlamasının ardından Ukrayna’ya gerçekleştirdiğim ilk seyahat oldu. Sayın Zelenski ile yaptığımız görüşmelerde ikili ilişkilerimizi tüm veçheleriyle ele aldık. Tabii yaklaşık altı aydır devam eden savaş, görüşmelerimizin ana konusunu teşkil etti. Dayanışmamızın, Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine desteğimizin süreceğini kendisiyle bir kez daha paylaştım. Savaşın diplomasi ve müzakereler yoluyla çözümü için elimizden gelen katkıyı sağlamaya devam edeceğimizi de ifade ettim. Aynen Soçi ziyaretimde Sayın Putin’e söylediğim gibi Sayın Zelenski’ye de aralarındaki görüşmeye ev sahipliği yapabileceğimizi hatırlattım. Ayrıca ziyaretimiz sırasında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Sayın Guterres’in de katılımıyla üçlü bir toplantı yaptık.

    Üçlü görüşmede Ukrayna tahılının ihracı amacıyla kurulan mekanizmanın faaliyetlerinin artırılarak sürdürülmesi için atılabilecek adımlar üzerinde durduk. Diplomatik sürecin canlandırılması için uluslararası toplumun daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerektiğine işaret ettim. Ziyaretim vesilesiyle savaşın Ukrayna’da neden olduğu fiziki yıkımın boyutlarını ve Ukrayna’ya yardımlarımızı da masaya yatırdık. Bugüne kadar olduğu gibi Ukrayna’nın yeniden imarı sürecinde de Türkiye’nin yanlarında olacağını ifade ettim. Sayın Zelenski de gerek ülkemizin güçlü desteği gerekse diplomatik çabaları karşısında memnuniyetini dile getirdi. Ziyaretimiz vesilesiyle Ticaret Bakanlığımız ile Ukrayna Altyapı Bakanlığı arasında bir iş birliği muhtırası imzalandı. Muhtıra, Ukrayna’nın yeniden imarı çalışmalarında bizlere rehberlik edecektir. Stratejik ortağımız Ukrayna ile iş birliğimizin daha da güçlendirilmesi için her düzeyde temaslarımızı sürdürmek hususunda mutabık kaldık. Görüşmelerimizin, bölgemiz için, küresel barış ve istikrar için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” dedi.

    “Bu BM Genel Kurulunu biraz farklı yaşayacağımızı zannediyorum”

    Putin, Zelenski ve BM Genel Sekreteri arasında ikili ve üçlü şekilde süren görüşmelere ve bundan sonra savaşın seyri noktasında nasıl bir sonuç beklendiğine dair soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir savaş süreciyle karşı karşıyayız. Bu savaş sürecinde bir matematik olayı yok. Yani iki kere iki dört diyemezsiniz, şu zaman bu bitecek diyemezsiniz. Çünkü süreç çok acımasız ilerliyor. Bizim bugün Lviv’e gelmemiz ve Lviv’de özellikle bu görüşmeyi yapmak isteyişimizin tabii ki bir nedeni var. Aynı görüşmeyi Soçi’de, Rusya’da Sayın Putin’le yaptık. Burada da bu şekilde gerçekleştirmiş olduk. İyi de oldu. Guterres de buraya geldi. Guterres bizden sonra Kiev’e geçti. Kiev’de ayrıca çalışmalarına devam ettiler. Tabii bu seneki BM Genel Kurulu biraz farklı olacak. Bu konuda ilgili arkadaşlardan aldığımız bilgiler katılımın daha üst düzeyde olacağı istikametinde. Tabii bunu BM Genel Kurulu’nda göreceğiz. Orada verilecek mesajlar çok çok anlamlı. Gerek Türkiye olarak bizim vereceğimiz gerek diğer ülkelerin vereceği mesajlar çok çok önemli. Onun için hazırlıklarımızı buna göre yapmak, adımlarımızı da buna göre atmak durumundayız. Tabii sahada yaşanan gelişmelere bakıldığında, birçok noktada adeta bir kesinti mekanizması olmuş durumda. Ummadığımız, beklemediğimiz kesintiler oldu. Onun için ben bu BM Genel Kurulunu biraz farklı yaşayacağımızı zannediyorum” diye konuştu.

    “Zaporijya’da Ukrayna’nın hem kendi teknik elemanları hem kendi askerleri var”

    Nükleer enerji santrali Zaporijya ile ilgili son durum hakkındaki soruyu cevaplayan Erdoğan, “Zaporijya konusu gerçekten rastgele bir konu değil. Ama birinci derecede Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun bu işin yakın takibinde olması ve neler yapılması gerektiği hususunda belli bir yükü üstlenmesi lazım. Burada şu an itibarıyla içeride Ukrayna’nın bu alanda etkin ve yetkin elemanları bulunuyor. Zelenski bizden şunu özellikle istedi; Rusya’nın buradaki bütün mayın ve benzeri döşemeleri söküp alması ve bu hususun süratle ürkütücü olmaktan çıkması. Çünkü bir tehdit unsuru. ‘Çernobil’i yaşamak istemiyoruz’ derken biraz da onu kastettim. Bu konuyu Sayın Putin’le de görüşüp, dünya barışı için önemli bir adım olarak bu konuda Rusya da üzerine düşeni yapmalıdır diye bunu kendisinden özellikle isteyeceğiz. Bu adımı atmaları gerekiyor. Zaporijya’da Ukrayna’nın hem kendi teknik elemanları hem kendi askerleri var. Bu teknik elemanlar ve askerlerle orayı koruma altına almış vaziyetteler” şeklinde konuştu.

    “Bizim Esed’i yenmek, yenmemek gibi bir derdimiz yok”

    Suriye konusundaki son durumun sorulması üzerine Erdoğan şunları söyledi:

    “Bizim Esed’i yenmek, yenmemek gibi bir derdimiz yok ki. Eğer Türkiye’de muhalefet olayı böyle bir noktaya taşıyorsa bu muhalefetin hem kalitesini hem de gramını ortaya koyar. Bizim şu anda Suriye’de attığımız bütün adımlarla, özellikle Suriye’nin kuzeyinde Fırat’ın doğusu ve batısından Akdeniz’e kadar olan o bölgede Ruslarla yürüttüğümüz çalışmalarda terörle bir mücadele vardı. Terörle olan mücadelemizi de burada birlikte sürdürüyoruz. Bunların belli bölümünü Ruslarla beraber yaparken belli bölümünü de kendi askerimizle, güvenlik güçlerimizle yürütüyoruz. Hep söylüyorum, demokraside en önemli hasletlerden bir tanesi güçlü muhalefettir. Tabii bizim güçlü bir muhalefetimiz yok. Sıkıntı burada. Yani Suriye’de ne oluyor ne bitiyor haberleri yok. Biz ise ta Obama döneminden alalım, orada verdiğimiz mücadeleyi şu anda da aynı kararlılıkla devam ettiriyoruz. Bizim ‘bir gece ansızın gelebiliriz’ ifademiz boşuna değil. Vakti saati geldiğinde bu yapılır.

    Ama şunu da söyleyeyim; bir defa Türkiye’ye kimse böyle bir şeye hazır mısın sorusunu sormasın. Biz bütün bu işlere hazırlıklıyız. Hazırlıklı olduğumuz gibi de an be an ne gerekiyorsa bunu yapacak güçteyiz. Şu anda tabii özellikle Amerika maalesef binlerce tır silah, mühimmat, araç, gereç, aklınıza ne gelirse, buraya yığma yapıyor. Bu yığmayı da kimlere yapıyor? Tamamen terör örgütlerine. ABD şunu söyleyemez; ‘Ben terörü beslemedim’ diyemez. Terörü Suriye’de birinci derecede besleyen ABD ve koalisyon güçleridir; bunu acımasız yapmışlardır ve hala da yapıyorlar. Oradan bıkmadılar, bir de Irak’ta aynı beslemeyi yaptılar. Kime? Yine terör örgütlerine. Eğer bugün Irak’ta bir huzursuzluk varsa altında maalesef yine Amerika yatıyor. Ve bu terör örgütlerinin ileri gelenleriyle Beyaz Saray’da görüşme yapacak kadar ileri gidiyorlar. Biz bunların hepsini biliyoruz. Bunlar var. Aynı şekilde Rusya rejimle bir dayanışma içinde. Kendileriyle bu yaptığım ziyarette bu konuları da görüştük. Bunu artık bir yere oturtmamız lazım dedim. Rusya ile öyle bir dayanışma yapalım ki Suriye’de, özellikle Suriye’nin kuzeyinde, doğusu batısı fark etmez, buralarda terörle bir mücadele gerçekleştirelim. Şimdi hep soruyoruz; bu teröristler kaynağı nereden buluyor?

    İşte şu anda Kamışlı’daki kalitesiz petrolü çıkartan teröristler. Peki kim alıyor bunu? Rejim alıyor. Para kaynağı rejimde. Bunlar alıyor. Bütün bu gerçekler ortada. Bir diğer taraftan da sürekli olarak buralarda İran’ın hesapları var. Bu hesaplar da önümüzde. Biz istiyoruz ki buradaki süreci daha fazla uzatmayalım. Bizim Suriye’nin topraklarında gözümüz yok. Çünkü Suriye’nin halkı bizim kardeşlerimiz. Orada bizim öyle bir derdimiz yok. Onların topraklarının bütünlüğü bizim için önem arz ediyor. Rejim bunun idraki içinde olmalı. Bunları da yine aynı şekilde Sayın Putin’le Soçi ziyaretimizde görüştük. Temennim odur ki inşallah önümüzdeki dönemle ilgili Suriye’de hem anayasa bir an önce yapılır, bu iş sağlama bağlanır hem de halkın bütün bu noktadaki sıkıntılarını giderecek adımlar atılır. Şu anda oradan hicret edenler, iltica edenlerin ağırlığı bize geldi. 4 milyon insanı biz ülkemizde ağırlıyoruz. Bütün bunları ağırlarken rejimle sürekli savaş halinde olalım diye mi bunu yapıyoruz? Hayır. Suriye halkıyla özellikle inanç değerleri noktasındaki bağlarımız sebebiyle bunu yapıyoruz. Bundan sonraki süreç belki çok daha hayırlı olacaktır.”

    “Diplomasiyi tamamen devre dışı bırakamazsınız”

    Suriye ile temasın siyasi diyalog mertebesine çıkarılıp çıkarılmaması konusunun sorulması üzerine de Erdoğan, “Şunu bir defa bilmemiz, kabullenmemiz gerekir. Devletler arasında hiçbir zaman siyasi diyalog veya diplomasi kesip atılamaz. Her zaman her an bu tür diyaloglar olur, olmalıdır. Hatta bir söz var; ‘İplikle de olsa bağı koparmayın, o bağ devam etsin. Gün olur lazım olur.’ Şimdi biz mesela bölgede Mısır’la alt düzeyde, bakanlarımız seviyesinde temaslarımızı devam ettiriyoruz. Bu ilişkiler durup dururken olmuyor. Diplomasiyi tamamen devre dışı bırakamazsınız. Diplomasiye ne denli ihtiyacımız olduğunu bütün dünya gördü. Biz her zaman çözümün parçası olduk. Suriye sorununu çözmekle ilgili elimizi taşın altına biz koyduk. Hedefimiz, bölgesel barış oldu, ülkemizi bu krizin ağır tehditlerinden risklerinden korumak oldu” açıklamasında bulundu.

    “Şu anda Suriye’de attığımız her adımda Rusya’yla irtibat halindeyiz”

    Rusya’nın terör örgütü PKK/YPG’ye karşı bakışında bir değişiklik olup olmadığı sorusunu yanıtlayan Erdoğan, “Şu anda Suriye’de attığımız her adımda bir defa biz güvenlik güçlerimiz, istihbaratımız, Milli Savunma Bakanlığımız olarak Rusya’yla irtibat halindeyiz. Arkadaşlarımız sürekli onlarla görüşme halindeler. Ben de Sayın Putin’le görüşmeler yapmak suretiyle bu süreci ‘sağlama bağlayalım’ diyoruz. İşte örneğin son Soçi seyahatimde Suriye bizim için önemli bir görüşme konusuydu, gündem maddesiydi. Şu anda yine buradaki terör olaylarıyla alakalı gerek ben Putin’le, gerek Dışişleri Bakanım ve Savunma Bakanım muhataplarıyla görüşmeleri devam ettiriyoruz. Bundan sonraki süreçte de zaten devam ettireceğiz. Mesela gönül arzu ederdi ki İran’la da oradaki bu çalışmaları daha etkin yürütelim ama bu olmadı. Biz de şu anda Rusya’yla olan bu dayanışmamızı, birlikteliğimizi aynı kararlılıkla devam ettiriyoruz. Bundan sonraki süreçte de yine aynı şekilde devam ettireceğiz” dedi.

    “Suriye ile daha ileri seviyede adımları temin etmemiz gerekiyor”

    Son zamanlarda Doğu Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerle karşılıklı atılan adımların genel anlamda enerji eksenli bir ilişki mi olup olmadığının sorulması üzerine Erdoğan şunları kaydetti:

    “Daha çok siyaset eksenli dersek isabetli olur. Yani siyasetin gereği bu. Onun için de siyasette dargınlık olmaz. Her an barış içinde olacaksın. Her an görüşebilme imkânı yakalayacaksın. Mesela Mısır’la şu anda üst düzeyde, istenilen yerde değil ama biz şimdi Mısır’la da arkadaşlarla alt düzeyde yani bakanlar seviyesinde bu işi sürdürelim ve ardından da temenni ederiz ki üst düzeyde de bu adımı en güzel şekilde atalım. Çünkü Mısır halkı bizim kardeşlerimiz. Bizim Mısır halkıyla dargın olmamız mümkün değil. Onun için de bir an önce orayla da bu barışı bizim temin etmemiz gerekiyor. Suriye ile daha ileri seviyede adımları temin etmemiz gerekiyor. Bu adımları atmak suretiyle, tüm bölgede yani İslam dünyasının bizim komşularımızla olan bu bölgesinde inşallah birçok oyunu biz bozarız.”

    “Şu anda 4 tane sondaj gemimiz var, 2 tane sismik araştırma gemimiz var”

    Abdülhamid Han sondaj gemisine Kıbrıslı şehitler Hakan, Kutsi, Murat İlhan kardeşlerin ismini taşıyan üç geminin refakat etmesinin bir mesaj olup olmadığının sorulması üzerine Erdoğan, şunları kaydetti:

    “Tabii özellikle bu üç kardeşin adını alan bu destek gemilerinin Abdülhamid Han’a refakat etmesi gerçekten sevindirici, bizleri de mutlu eden bir hadise. İnşallah buradan beklenen neticeler alınmaya başlarsa tabii bizi çok daha mutlu edecek. Bu sondaj gemimiz şu anda dünyada sayılı gemiler arasında. 12 bin metreye kadar sondaj yapabilme kabiliyetine sahip. Alanında şu anda eşi benzeri yok. Böyle bir özelliği, böyle bir güzelliği var. Beklentimiz inşallah yeni müjdeler olması. Bakalım ne getirecek. Tabii başta ana muhalefet olmak üzere birileri bundan çok rahatsız oluyor. Gemiye Abdülhamid Han ismini koyduk. Bundan kimlerin rahatsız olduğunu gördünüz. Düşünün siyaset yapıyor ve tarihçi, tarihi çok iyi bildiğini söylüyor. Nasıl biliyorsa tarihi? Abdülhamid Han’a saygısızlık yapacak kadar ileri gidebiliyor. Lafa da geldiği zaman muhafazakâr havalarına giriyor. Öyle veya böyle biz Abdülhamid Han sondaj gemimizle inşallah o beklenen neticeleri aldığımız anda bunu milletimizle paylaşacağız. Hele hele bir de inşallah doğal gazımız, petrolümüz çıkmaya başladığı andan itibaren çok daha farklı olacak. Bu arada Sayın Malezya Kralının ülkemizi ziyaretinde bazı konuları görüştük. Bunlardan bir tanesi de PETRONAS ile Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının ortaklaşa bir adım atması hususuydu. Bu konuyla ilgili belirlenen bir iki bölgede müşterek çalışma planlıyoruz. İnşallah bu çalışmada bir tarafta Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı öbür tarafta PETRONAS ve bir diğer tarafta Çinliler, belki 3 ayaklı olarak inşallah bir adımı da beraberce atacağız. Tabii sevincimiz şu anda 4 tane sondaj gemimiz var, 2 tane sismik araştırma gemimiz var. Bütün bunlarla beraber artık bir gücüz. Allah sonucunu da inşallah hayır verir.”

    “Yüksek katma değerli üretimi artırmayı özellikle hedefledik”

    Türkiye Ekonomi Modeli ve programın gidişatına dair son durumun sorulması üzerine Erdoğan, “Türkiye Ekonomi Modeli ile makro ekonomik istikrarı sürdürülebilir kılmayı hedefledik. Yüksek katma değerli üretimi artırmayı özellikle hedefledik. Cari dengede kalıcı iyileşmeyi hedefleyen bir politikalar bütünü olarak bunu ifade ettik. Modeli oluştururken ülkemizin geçmiş tecrübelerini, iç ve dış dinamiklerini, sahip olduğu jeostratejik avantajı, Kovid-19 salgını ve sonrasında yeni küresel ekonomik düzenin ortaya çıkarmış olduğu fırsatları kapsayan birçok parametreyi dikkate aldık. Tabii modelin tasarımında serbest piyasa ekonomisi ilkelerinden asla taviz vermiyoruz. Modelin temel politika araçlarını, Türk lirası tasarrufların özendirilmesine yönelik adımlar, selektif kredi politikaları, yatırım ortamının iyileştirilmesine dönük tedbirler oluşturuyor. Son dönemde model kapsamında uyguladığımız politikaların olumlu sonuçlarını da almaya başladık. Bununla birlikte özellikle IMF’nin yaptığı son açıklamalara baktığımız zaman, Türkiye’nin ekonomik olarak dünya ülkelerinden farklı bir konumda olduğunu, çok daha isabetli bir büyüme parametresini yakaladığını IMF kendisi ifade ediyor. Böyle bir konumdayız ve biz önümüzdeki dönem için ülkemizi olumsuz değil, tam aksine olumlu gelişmelerin beklediğini görüyoruz” cevabını verdi.

    “Tarım Kredi marketlerindeki olayla diğer zincir marketler fiyatları hemen indirmeye başladılar”

    Tarım Kredi Kooperatiflerinde indirimlerin başlamasına ilişkin soru üzerine Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
    “Öncelikle Tarım Kredi Kooperatiflerinin attığı bu adımla biz vatandaşımıza uygun fiyatlı ürünleri ulaştırırken bir yandan da birilerini terbiye ediyoruz. Şu anda Tarım Kredi Kooperatiflerinin 1300-1400 marketi var. Biz şimdi Tarım Krediye diyoruz ki ‘Tarım Kredi, de ki market açmak üzere bana işte 250, 300, 400 metrekarelik bina ile gelin. Ürünü biz verelim. Sen ürün için işletme sermayesi koyma. Onu Tarım Kredi sana versin.’ Bunu niye diyoruz? Şu andaki market sayısını 1400 değil, 2 bine, 2 bin 500’e çıkaralım ve piyasayı Tarım Kredi olarak biz balanse edelim. Çünkü bizim derdimiz burada para kazanmak değil. Bizim tek derdimiz var; vatandaşımıza bir kaliteli ürün, iki ucuz ürün sunalım. Mesela et ürünleriyle ilgili bunu sadece koyun kuzuda değil, büyükbaşta da yapalım. Şimdi bakın hemen muhalefet çılgına döndü; ‘aldatıyorlar, kandırıyorlar, yok şöyle yok böyle’ falan filan. Ya şu anda Tarım Kredi raflarında ürün kalmadı. Yoğun bir şekilde ürün yetiştirmeye çalışıyorlar. Ben iki gün önce genel müdürle de konuştum, dedim süratle depoların sayısını da artıralım, bu depolarla da Türkiye genelinde marketlerimize ürün yetiştirmede sıkıntı yaşamayalım. Şu anda gerek bakanım gerek genel müdürümüz bu çalışmayı hızla devam ettiriyorlar. Zaten bu Tarım Kredi marketlerindeki olayla, diğer zincir marketler fiyatları hemen indirmeye başladılar, başlayacaklar. Bizim derdimiz zaten para kazanmak değil. Burada tek derdimiz piyasayı balanse etmek, vatandaşa ucuz, kaliteli ürün yetiştirmek.”

    “İlk kez gençler ve yeni evli kardeşlerimize de ayrı bir kontenjan ayırıyoruz”

    Kentsel dönüşüm projeleri ve yeni atılacak sosyal konut projesindeki kota durumu konusunda Erdoğan, “Depreme karşı tedbirlerimizi kararlılıkla sürdürme gayreti içindeyiz. Bu kapsamda kentsel dönüşüm adımları önceliklerimiz arasında bulunuyor. 20 yılda TOKİ’yle 1 milyon 170 bin konut ve işyeri yaptık. Şu anda 81 ilimizde 350 bin konutun dönüşümüne hızla devam ediyoruz. 60 bin konutluk büyük İstanbul dönüşümü kapsamında Esenler’deki ilk etap konutların teslim törenini nasip olursa bugün yapacağız. Sosyal konut kampanyamızla da hedefimiz 2+1, 3+1 konutlarla halkımızın taleplerine cevap vermek. Bu konutlardan engelli kardeşlerimiz, şehit ailelerimiz ve gazilerimiz, emekli vatandaşlarımız da yararlanabilecek. İlk kez gençler ve yeni evli kardeşlerimize de ayrı bir kontenjan ayırıyoruz. Vatandaşımıza en uygun fiyatları ve ödeme seçeneklerini sunacağız. Tabii burada şunun üzerinde ısrarla durmakta büyük fayda var. Bakın Avrupa’nın birçok ülkesinde şu anda depremde, selde, çeşitli afetlerde konut yetiştiremiyorlar, konut vermiyorlar; oralardaki kentsel dönüşümü, değişimi yapamıyorlar. Fakat biz Bingöl depreminden tutun Van, Malatya, Elazığ depremlerine varıncaya kadar bütün buralarda süratle, bir yılı bulmadan hemen altyapısıyla, üstyapısıyla konutlarımızı yaptık ve vatandaşlarımıza bunları yetiştirdik. Kendisi tabii rahmetli oldu ama Sayın Ecevit’in başbakanlığı döneminde biz bir Gölcük depremini yaşadığımız zaman bırakın siz evleri, çadır bile yoktu. Ben o zaman Belediye Başkanı değildim, cezaevinden çıktım, doğru bölgelere gittim ve o bölgelerde vatandaşla hemhal olduk. O Gölcük ne haldeydi, Sakarya ne haldeydi, Yalova ne haldeydi? Yapabildiler mi? Yapamadılar. Ama biz hamdolsun hepsinde de geldik ve oraların bütün konut ihtiyaçlarını, taleplerini karşıladık. İşte Malatya’ya bakın, aynı şekilde konutlardan ahırlarına varıncaya kadar yaptık, teslim ettik. Bu iş, aşk işidir ve aşkınan koşan yorulmaz. Bundan sonraki süreçte de bu böyle devam edecek” dedi.

    “Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamalarına inanıyor musunuz?”

    CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun “Bizdeki seçmen bilgileri Yüksek Seçim Kurulunda bile yok” sözlerinin sorulması üzerine Erdoğan, “Kılıçdaroğlu’nun bu açıklamalarına inanıyor musunuz? Adamın hayatı yalan. Bir şey bildiğinden değil. Tabii bana göre YSK Başkanı ve ekibi bunu yargıya taşımalı. Yargıya taşımak suretiyle artık bu adama bedel ödetmeli. Yeri geliyor savcılara saldırıyor, yeri geliyor hakimlere saldırıyor. Ama nedense onlar çekiniyorlar, korkuyorlar.

    Anayasa’yla teminat altındasınız. Anayasa’da bununla ilgili ‘Kesinlikle yargıya yönelik bu tür beyanlarda bulunulamaz’ diyor. İnşallah 2023’te milletim sandıkta buna bir kez daha dersini verecek” dedi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lviv’de Zelenskiy ile görüştü

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lviv’de Zelenskiy ile görüştü

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin davetine icabetle ülkenin batısındaki Lviv kentine geldi. Rusya-Ukrayna savaşının başlamasından bu yana ilk kez ülkeye ziyaret gerçekleştiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihi Potocki Sarayı’nda Zelenskiy ile görüşme gerçekleştirdi.

    Ziyaretin ana gündem maddeleri
    Erdoğan, Zelenskiy ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in katılımıyla Lviv’de üçlü bir görüşme de gerçekleştirilecek. Üçlü görüşmede Ukrayna tahılının dünya pazarlarına ihracı amacıyla teşkil edilen mekanizmanın faaliyetlerinin arttırılarak sürdürülmesi ile Ukrayna-Rusya savaşının diplomatik yollarla sona erdirilebilmesine yönelik olarak atılabilecek adımlar ele alınacak. Masaya yatırılacak konulardan biri de Rusya’nın kontrolündeki Zaporijya Nükleer Santrali’nde yaşananlar olacak. Rus kuvvetlerinin ele geçirdiği santrale son günlerde füze saldırıları atarken, iki taraf söz konusu saldırılar için birbirlerini suçluyor.
    Erdoğan, Zelenskiy ve Guterres’in üçlü görüşmenin ardından ortak basın toplantısı için kamera karşısına geçmesi bekleniyor.

    Erdoğan-Zelenskiy son olarak 3 Şubat yüz yüze görüşmüştü
    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Zelenskiy ile en son 3 Şubat’ta Kiev’de yüz yüze görüşme gerçekleştirirken, iki lider arasında savaşın başından bu yana birçok kez telefon görüşmesi yapılmıştı.

  • Canan Kaftancıoğlu hakkında soruşturma başlatıldı

    Canan Kaftancıoğlu hakkında soruşturma başlatıldı

    İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından bazı basın yayın organlarında yer alan haberlere göre Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun 12 Ağustos’ta gerçekleşen bir toplantıda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret içerikli ifadelerde bulunduğu belirtildi.

    Şüpheli Canan Kaftancıoğlu hakkında bu nedenle ‘cumhurbaşkanına hakaret’ suçundan re’sen soruşturma başlatıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatları Kaftancıoğlu hakkında suç duyurusunda bulundu.

  • Erdoğan: Türkiye’de kast sistemine biz son verdik

    Erdoğan: Türkiye’de kast sistemine biz son verdik

    Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuştu.

    Toplantının hayırlı ve verimli olması temennisinde bulunan Erdoğan,” 21. Yıldönümüne kavuşmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Bu akşam düzenleyeceğimiz bir toplantı ile hem 21. Yaşımızı kutlayacağız hem 21 yılın kısa bir değerlendirmesini yapacağız. Yine bu toplantıda ülkemizin geleceğine dair hedeflerimizi, ideallerimiz bir kez daha milletimizle paylaşma imkanı bulacağız. AK Parti olarak 21 sene önce milletin ümidi olarak kurulmuş kutlu bir davanın temsilcileri olarak yola revan olmuştuk. Aradan geçen sürede kurucu değerlerimizden, bizi biz yapan kadim prensiplerden taviz vermeden yolculuğumuzu sürdürdük. 21 senenin her anı her günü mücadele ile geçti İlk günden itibaren vesayet odaklarından devlet içine çöreklenmiş çetelerine medya organlarından karanlık lobilere terör örgütlerinden darbe heveslilerine kadar millet ve memleket düşmanlarının hedeflerinde olduk” diye konuştu.

    “Yasakçılara rağmen milletimizin özgürlük alanlarını genişlettik”

    AK Parti’nin 21 yıllık süre içinde bir çok sınamayla mücadele ettiğini söyleyen Erdoğan,” Cumhuriyet mitinglerinden, gezi olaylarına 17- 25 aralık girişimlerinden 15 Temmuz darbe teşebbüsüne kadar milli iradeye kasteden tüm saldırıları milletimizle omuz omuza vererek beraberce püskürttük. Yasakçılara rağmen milletimizin özgürlük alanlarını genişlettik. Terör örgütlerine rağmen güvenliği ve adaleti tahkim ettik. Vesayetçilere rağmen milli iradenin üstünlüğünü bu ülkede biz hakim kıldık. Milletin kesesinden geçinenlere rağmen ekonomimizi her yıl büyütmeyi başardık. Batı’ya lejyonerlik yapmayı marifet sanan içimizdeki mandacılara rağmen dış politikamızı güçlendirdik, intiba ve özgüven kazandırdık” ifadelerini kullandı.

    Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi başta olmak üzere hayata geçirdikleri reformlarla sessiz bir devrime imza atıldığını söyleyen Erdoğan, “Türkiye bizim dönemimizde ayağına vurulmuş asırlık prangalarını çıkarmadı aynı zamanda mevcut sistemin merkezine yerleştirilmiş kast düzeninden de kurtuldu. Yıllarca bu millete kendi öz yurdunda parya muamelesi yaptılar. Yıllarca bu milletin çocuklarının okumasını, üniversiteye gitmesini, belli konumlara gelip belli meslekler yapmasını suni sebeplerle engellediler. Sen işçisin işçi kal, sen köylüsün köyünde kal, sen fakirsin fakir kal dediler. Dar ve dönemlerinde sermayeyi renklere bölerek ülkemizin gelişmesini, büyümesini, dünyada hak ettiği yeri almasını sabote ettiler” dedi.

    “Bugünün Türkiye’si 21 yıl öncesine göre daha demokratik, daha özgür, fırsat eşitliğinin olduğu bir Türkiye’dir”

    Erdoğan, geçmişte yaşana başörtü yasağını hatırlatarak,” Kadınlarımız başörtülü, başörtüsüz diye ayrımcılığı uğradığını, evlatlarımızın üniversite kapılarından kovulduğu, hak ve hürriyetlerin belli toplum kesimlerine yalnızca elitlere mahsus imtiyazlar olarak görüldüğü kast sistemine biz son verdik. Devletin , siyasetin bürokrasinin ve iş dünyasının kapılarını hangi kökene, bölgeye, siyasi görüşe sahip olursa olsun bu ülkenin tüm evlatlarına biz açtık. Elini vicdanına koyan herkes kabul edecektir ki bugünün Türkiye’si 21 yıl öncesine göre daha demokratik, daha özgür, fırsat eşitliğinin olduğu bir Türkiye’dir” açıklamasında bulundu.

    Türkiye’nin diplomasi alanında önemli bir yol kat ettiğini söyleyen Erdoğan,” Bugün daha huzurluyuz, daha müreffeh bir Türkiye var. Bugün milli menfaatlerini BM, ve NATO dahil her zeminde korkusuzca savunan, netice alan diplomasisi etkili bir Türkiye var. Bugün kendi kendine çıkardığı krizler içinde boğulan değil en zor şartlarda dahi büyümesini sürdüren herkesin önüne geçen bir Türkiye var. Bugün IMF kapılarında borç dilenen değil kalkınma ve insani yardımlarda dünyaya örnek olan, örnek gösterilen bir Türkiye var. Bugün kendi milli güvenliği için yurt içinde ve dışında hiç kimsenin icazetini aramadan operasyon düzenleyen , ordusu güçlü, bir Türkiye var. Bugün, eğitimden enerjiye, ulaştırmadan sağlığa, savunma sanayinden teknolojiye her alanda tarih yazan , destan yazan, gıpta ile takip edilen bir Türkiye var. Bütün bunlar ayakları bu topraklara basan, milletin değerleriyle barışık, ehil kadrolar elinde Türkiye’nin neleri başarabileceğinin işaretidir. Bunlar aynı zamanda yıllarca ötelenen, kenarda tutulan, sistemin dışına itilen ülkemizin potansiyelinin, büyüklüğünün en somut göstergesidir. Hiç şüphesiz bu başarıların tamamı hepimizindir. Hepimizin eseridir” dedi.

    AK Parti’nin 21 yıllık iktidarlığının milletten alınan destekler sayesinde olduğunu ifade eden Erdoğan, “Elbette tüm bu başarılarda 21 yılda girdiğimiz her seçimde desteğini, hayır duasını bizden esirgemeyen aziz milletimizin çok büyük payı vardır. Ne yaptıysak, neyi başardıysak, önce Allah’ın yardımına sonra mensubu olmaktan iftihar ettiğimiz milletimizin desteğine borçluyuz. Bu hakikati hem kendimize, hem de farklı kademelerde görev yapan yol arkadaşlarımıza sık sık hatırlatıyoruz. Buralara nerelerden ve nasıl geldiğimizi, bu makamlarda ne için oturduğumuzu, omuzlarımızdaki yükün ne kadar ağır bir yük olduğunu bir an olsun unutmamalı, unutturmamalıyız. Elde ettiğimiz her başarının gerisinde Rabbimizin inayeti ve milletimizin desteği olduğu bilinci ile hep daha çok çalışmamız, daha çok gayret göstermemiz gerekiyor. Unutmayın, ‘hesaba çekilmeden nefsinizi hesaba çekin’ buyuran bir inancın mensupları olarak son 21 yılda ülkemize kazandırdıklarımıza baktığımızda Rabbimize hamd ediyoruz. Bizlere bu aziz millete hizmet etme, hizmetkar olma şerefi bahsettiği için mazlum ve mağdurlara sahip çıkma imkanı verdiği için Mevla’ya hamd ediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.

    Partililere hitap eden Erdoğan,” Partimizin kuruluşundan itibaren davamıza destek olmuş, omuz vermiş, katkı sunmuş, teşkilatlarımızda görev almış herkese tüm yol arkadaşlarıma buradan teşekkür ediyorum. Darı bekaya uğurladığımız büyüklerimizin, abilerimizin, dostlarımızın hepsine de rahmet niyaz ediyorum.

    Davamıza, ülkemize ve şehrimize aşkla hizmet etmeye devam edeceğiz. Yapmak, imar ve ihya etmek zor. Yıkmak , yok etmek kolaydır. Bu çarpıcı hakikati 2019 mahalli idareler seçimlerinde el değiştiren belediyelerin beceriksizliğinden savunma sanayindeki gururumuz olan İHA, SİHA VE AKINCI’lara yönelik tehditlere kadar her alanda görüyoruz. Bu hakikati gönüllü kuruluşlarımızı hedef alan linç kampanyalarında her gün dozu biraz daha artırılan hesaplaşma çağrılarında 28 Şubat bakiyesi kimi kendini bilmezlerin başörtülü kadınlarımıza yönelik hezeyanlarında görüyoruz. Milletimize kurşun sıkmış, FETÖ’cü alçaklarla fotoğraf verme yarışından bölücü örgütün uzantılarıyla iş birliği yapma pervasızlıklarına kadar pek çok alanda bunu görüyoruz” dedi.

    “Son 21 yılda yaşanan onca değişime rağmen millete tepeden bakan üstenci CHP zihniyeti yerinde saymayı sürdürüyor” diyen Erdoğan,” Türkiye’nin kat ettiği onca mesafeye rağmen CHP ve yandaşları değişmemekte, kendilerini yenilememekte ısrar ediyor. Daha önce de farklı vesilelerde ifade ettim . Bu ülkenin en büyük açığı demokrasiyi içselleştirmiş, milletin değerleriyle barışmış, yerli ve milli muhalefet açığıdır. Bu ülkenin en önemli sorunlarından biri siyasetin tabiatında var olan rekabeti husumetten ibaret gören kutuplaştırıcı siyaset tarzıdır. Türkiye’yi ve Türk demokrasisini bekleyen asıl tehlike inşa , imar ve ihya yerine yıkmayı, yok etmeyi siyasetlerinin merkezine yerleştiren rövanşişt yaklaşımlardır. Girdikleri her seçimde sandıkta, milletten tokat yiyenler, maalesef iktidara gelmek için darbelerden sokak olaylarından, dış desteklerden hatta FETÖ’cü alçaklardan bile medet ummuşlardır. 27 Mayıs’tan itibaren demokrasimizin askıya alındığı, vesayet girişimlerinin hepsinin arkasında bu baskıcı, jakoben, dayatmacı zihniyet var. Geriye dönüp baktığımızda bunların siluetini darbelerden iç karışıklıklara, sokak olaylarından siyasi cinayetlere kadar her hadisede görebiliyoruz. 2023 ‘e giden süreçte benzer senaryoların tekrar tedavüle konulduğuna şahit oluyoruz. Ülkemize çok ağır bedeller ödeten meşrep tartışmaları, eski Türkiye heveslisi bu kesimler tarafından medya ve sosyal medya üzerinde yeniden alevlendirilmeye çalışılıyor. Polisimizin tüm yönleriyle açığa çıkardığı adli vakalar, tıpkı 80öncesinde olduğu gibi insanlarımızı birbirine kışkırtmanın vasıtası haline getiriliyor” diye konuştu.

    “Türkiye’nin geride bıraktığı toplumsal fay hatları yine bu çevreler tarafından kaşınarak provokasyon aracı olarak kullanılıyor”

    Erdoğan, Türkiye’nin geride bıraktığı toplumsal fay hatları yine bu çevreler tarafından kaşınarak provokasyon aracı olarak kullanılıyor. Ülkeye ve millete hizmetten başka hiçbir gayesi olmayan bürokratlar Bay Kemal tarafından çok açık net tehdit ediliyor. Devletimizin iş yapamaz hale getirilmesi isteniyor. Millet iradesini temsil eden kurumlar, hedef alınarak kasıtlı bir şekilde yıpratılarak siyaset kurumuna olan güven sarsılmaya çalışılıyor Zaman değişse de , aktörler değişse de, ifadeler değişse de oynanan oyun değişmiyor. Milletimizin birliğine, toplumumuzun huzuruna, devletimizin güvenliğine, demokrasimizin kazanımlarına yönelik bu saldırıların başrolünü son 70 yıldır olduğu gibi bugün de yine CHP üstlenmektedir. Farklı düşünen, farklı giyinen, farklı siyasi tercihlerde bulunan insanlar CHP ve ortaları tarafından tehdit edilmekte ve sindirilmeye, korkutulmaya çalışılmaktadır. Bunu da hep yaptıkları gibi, hiçbir ilke, ahlak ve sorumluluk gözetmeden yapıyorlar. Yaşanan her hadise, bunların çeşitli maskelerin arkasına gizledikleri faşist yüzlerini, baskıcı, diktacı, nobran karakterlerini açıkça gösteriyor. Tüm bunlar gün gibi ortadayken siyasi hırsları sebebi ile, muhalefetin yıkım masasında garnitür olarak yer almakta, hiçbir beis görmeyenleri milletimizin takdirine havale ediyoruz” diye konuştu.

    Çorum ziyaretini hatırlatan Erdoğan, Çorum’da 50 bin kişinin katılımıyla bir miting gerçekleştirdiklerini söyledi. Çorum ziyaretinin ardından Hacı Bektaş’a geçtiğini söyleyen Erdoğan orada da 15 bin kişinin programa katıldığını bildirdi. Erdoğan,” Kardeşliğimizi tescil ve teyit ederek yolumuza devam ettik. Tüm bunlarla beraber Çorum’da il teşkilatımızın yeni bina açılışını yaptık. CHP li yazar ve siyasetçilerden her gün zılgıt yedikleri halde 3 kuruşluk menfaatleri için geçmişlerini reddedenleri kendi hallerine bırakıyoruz. Biz milletimizle birlikte hak yolda ilerlemeye ülkemize eser ve hizmet kazandırmaya devam edeceğiz. 21. Kuruluş yıldönümünde tüm bu konuları etraflıca ele alacağız. Önümüzde Manisa toplu açılış ve mitingimiz olacak 25. Ahlat 26 Malazgirt , Cuma namazını orada kılacağız. Hazırlıklarımızı ona göre yapalım Ahlat ve Malazgirt’e Cumhur İttifakı olarak devam edeceğiz” dedi.

    Konuşmasının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Batman Beşiri Belediye Başkanı Sait Karabulut’un partiye katılım rozetini taktı.
    Programda AK Parti’nin 21. yılı için hazırlanan şarkı da dinlendi.