Etiket: Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay

  • “Deprem sadece fiziksel yapıları etkilemiyor”

    “Deprem sadece fiziksel yapıları etkilemiyor”

    Kahramanmaraş merkezli 7,6 ve 7,7’lik depremlerin ele alındığı sanal konferans düzenlendi. Konferansta bilim insanlarının Doğal Afetler Odaklı Saha Çalışması Acil Destek Programı çerçevesinde desteklenen 124 proje ile elde edilen bulgular, ulaşılan hedefler ve öngörülen katkılar aktarıldı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın da videolu mesaj gönderdiği konferansa Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, AFAD Başkanı Yunus Sezer çevrimiçi olarak katılım sağladı.

    Programa video mesaj gönderen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Türkiye’nin Şubat ayında “yüzyılın depremi” olarak nitelendirebilen art arda büyük depremler yaşadığını belirterek, “Deprem haberini alır almaz devletimizin tüm imkanlarını harekete geçirdiğimiz gibi hem ülkemizin afetlere dayanıklılığını artırmak hem de afet yönetimini daha etkin hale getirmek için bilimsel alanda da bir seferberlik başlattık. Bilimsel alandaki seferberliğin öncülerinden birisi olarak ülkemizde bilim ve teknolojinin amiral gemisi olan TÜBİTAK’ı belirlemiştik. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde oluşturulan ‘Türkiye Ulusal Risk Kalkanı’ modelinin de altlığını oluşturacak çalışmalar başlatıldı” diye konuştu.

    “Bilim temelli bir yaklaşımla Türkiye’nin deprem gerçeğini çok boyutlu olarak ele almayı sürdüreceğiz”

    Oktay, deprem çalışmalarında tek bir alanda ilerleme değil 360 derecelik bir analiz ve gelecek projeksiyonuyla ilerleyeceklerini belirterek, “‘Bilimle Birlikte Başaracağız’ mottosuyla deprem araştırmalarında yer alan herkesi disiplinler arası çalışmaları güçlendirmeye davet ediyorum. Böylece şehirlerimiz doğasıyla, kültürüyle, toprak yapısıyla ve jeolojik özellikleriyle bir bütün olarak yükselecek ve dayanıklı şekilde kalkınacaktır. Birilerinin bilim insanlarımızı göstermelik danışma etkinliklerinde sahneye çıkarıp, sonra bir daha dikkate almadıklarını iyi biliyoruz. Böylesi bir vizyon ülkemizin ne bugününe ne de yarınlarına bir katkı sunabilir. Biz hep birlikte milletimizle; bu ülkenin gençleriyle, kadınlarıyla daha ileriye gitmek için çalışıyoruz. Bilim temelli bir yaklaşımla Türkiye’nin deprem gerçeğini çok boyutlu olarak ele almayı sürdüreceğiz. Konferansta sunulan araştırmaları, fikirleri ve önerileri bizzat yakından takip edeceğiz” açıklamasında bulundu.

    “Bu kötü tabloyu tersine çevirebilecek her türlü kaynağa sahibiz”

    Türkiye’nin aktif fay hatları üzerinde yer aldığını ve bu gerçeği kabul etmek, depremle yaşamayı öğrenmek zorunda olduklarını vurgulan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Varank ise “Bu kötü tabloyu tersine çevirebilecek ortak akla da, insan kaynağına da, sermayeye de, yani her türlü kaynağa sahibiz. İşte bilim insanlarımız bugün burada. Neyi nasıl burada yapacağımızı söyleyecek insanlar bugün burada. Onun için bu konferans ve bugün burada ortaya konan fikirler Türkiye için çok önemli” dedi.

    “577 bilim insanı jeofizikten lojistiğe kadar farklı alanlarda saha verisi topladı”

    Varank, depremden hemen sonra proaktif bir yaklaşımla TÜBİTAK Doğal Afetler Odaklı Saha Çalışması Acil Destek Programı’nı devreye aldıklarını söyleyerek, “61 farklı kurumdan 124 projeyi desteklemeye başladık. Türkiye’nin dört bir yanından 577 bilim insanı jeofizikten lojistiğe kadar farklı alanlarda saha verisi topladı. Ayrıca 1001 yani bilimsel ve teknolojik araştırma projelerini destekleme programı kapsamında deprem özel çağrısını çıkaran 79 proje teklifini desteklemeye başladık. Bugün bu projeleri tüm yönleriyle ele alacağız. Yapılan çalışmaların ve elde edilen sonuçların paylaşılması elbette çok değerli” değerlendirmesinde bulundu.


    “Deprem sadece fiziksel yapıları etkilemiyor”

    Deprem risklerini bertaraf etmek konusunda birçok farklı disiplindeki araştırmalara değinmek gerektiğini sözlerine ekleyen Varank, “Nitekim konferans programına baktığımızda bu disiplinler arası yaklaşımı görebiliyoruz. Fay sistemi araştırmalarından yenilikçi inşaat modellerine, deprem mühendisliğinden dijital teknolojilere farklı başlıklar ele alınacak konular arasında yer alıyor. Tabii deprem sadece fiziksel yapıları etkilemiyor. Aynı zamanda sosyoekonomik, toplumsal ve çevresel etki ve yıkımlara da neden oluyor. Bu manada konferansın sonuçlarını en iyi analiz etmek önemli bir görev olarak karşımıza çıkıyor” şeklinde konuştu.

    Program, bilim insanlarının deprem bölgelerinde yaptığı araştırmaları sunması ve bu çerçevede belirlenen sorunlara yönelik çözüm önerilerinin belirlenmesi ile devam etti.

  • F. Oktay: “12 bin 181 arama kurtarma ekiplerimiz mevcut”

    F. Oktay: “12 bin 181 arama kurtarma ekiplerimiz mevcut”

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, AFAD Genel Merkezi’nde Kahramanmaraş merkezli depremlerle ilgili son duruma ilişkin açıklamalarda bulundu. Oktay’ın depremlerde 3 bin 419 kişinin hayatını kaybettiği, 20 bin 534 kişinin de yaralandığını bildirmesinin ardından AFAD tarafından son rakamlar güncellendi. Buna göre depremlerde 3 bin 432 kişi hayatını kaybederken, 21 bin 103 vatandaş da yaralandı.

    “Bu sabahtan itibaren de helikopterleri, hava araçlarını daha rahat kullanmaya başladık”

    Şu ana kadar 312 artçı deprem yaşandığı bilgisini veren Oktay, şunları kaydetti:“Bu depremlerde 6 ve üzeri şiddette olan 3 deprem var. 24 deprem de 5 ve 6 şiddetleri arasında. Arama kurtarma boyutundaki çalışmalarımız aralıksız devam ediyor. Tabii burada kış şartları, sadece bölgedeki 10 ilimizi etkilemedi. Diğer bölgelerdeki çok yoğun kış şartları özellikle gece boyunca tipinin yoğun olduğu bölgelerde yolların kapanmasıyla bir taraftan afetle mücadele derken diğer taraftan da hava şartlarıyla mücadele etmemizi beraberinde getirdi. Özellikle helikopter başta olmak üzere hava araçlarını kullanamadık. Bu sabahtan itibaren de helikopterleri, hava araçlarını daha rahat kullanmaya başladık.”

    “Fiilen çalışan personel sayımız an itibarıyla 24 bin 443’tür”

    Oktay, arama kurtarma çalışmalarına katılan kişi sayısına ilişkin şunları paylaştı:
    “Arama kurtarma çalışmaları doğrultusunda bugün itibarıyla tüm illerimizde 12 bin 181 arama kurtarma ekiplerimiz mevcut. Bunlardan 4 bin 60’ı Kahramanmaraş’ta, 2 bin 465’i Hatay’da, bin 314’ü Gaziantep’te, bin 721’i Adıyaman’da, 687’si Osmaniye’de 119’u Adana’da, 562’si Diyarbakır’da, 100’ü Şanlıurfa’da, 41’i Kilis’te ve bin 112’si Malatya’da. Burada özellikle Kilis, Şanlıurfa ve Diyarbakır’daki çalışmalar oldukça başarılı şekilde yürütüldü. Bu illerimizdeki çalışmalar oldukça iyi durumda. Diğer illerle alakalı gene arama kurtarma çerçevesinde sağlıkla ilgili 946 ambulans, 239 UMKE timi ve bin 947 UMKE personeli yine ambulans uçaklar olmak üzere toplam 4 bin 785 sağlık personelimiz görev yapmaktadır sahada. Toplam olarak sahada fiilen çalışan personel sayımız an itibarıyla 24 bin 443’tür.”

    Depremler sonrası çalışmalarda iş makinesi konusunun önemli ve kritik olduğuna dikkati çeken Oktay, “4 bin 191 iş makinamız fiilen sahada arama kurtarma ekiplerimizle birlikte faaliyet halindedir. Özellikle dün gece itibarıyla vinç ihtiyacı çerçevesinde çok ciddi bir yol alınmıştır, tamamı sahaya sevk edilmiş durumda. 500’ü geçti diye biliyoruz” diye konuştu.

    “Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman’a başta olmak üzere hava araçlarını sevk ediyoruz”

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, hava araçlarını kullanma imkanlarının bu sabah itibarıyla arttığını belirterek, şöyle devam etti:
    “6 A400m, 6 C130, 19 CN235 ki bunlardan 4’ü ambulans uçaktır. 4 KC135 tanker uçakları ve 26 helikopter sahada. Özellikle helikopteri hava şartları çerçevesinde son derece dikkatli değerlendiriyoruz. Yoğun şekilde Adana Havalimanı lojistik üs haline geldi. Özellikle yurt dışından gelen arama kurtarma ekipleri açısından çok hızlı bir şekilde Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman’a bu üç il başta olmak üzere hava araçlarını sevk ediyoruz. Orada iyi bir çalışma an itibarıyla devam ediyor. Eğer hava şartları bozmazsa gelen ekiplerin tamamını ekipmanlarıyla birlikte ilave olarak sahaya göndermiş olacağız. Sadece havadan değil, karadan da otobüslerle ve ekipmanları kamyonlarla da sahaya sevk edilmektedir.”

    70 ülkenin yardım talebinde bulunduğunu anlatan Oktay, “14 ülkeden 3 bin 294 arama kurtarma personelinin geldiğini görüyoruz. Adana’dan ilgili yerlere sevk aşamasındalar. Bunlar Çek, Fransa, Malta, Hollanda, Hindistan, Polonya, Cezayir, İtalya, Moldova, Arnavutluk, İsrail, Özbekistan, Macaristan, Almanya, Sırbistan, Slovakya, Katar, İngiltere ve Rusya Federasyonu’dur. Bu ülkelere böyle bir sıkıntılı dönemde bizimle birlikte dayanışma içinde olmalarından dolayı teşekkür ediyoruz. K-9 arama kurtarma köpekleri de buna dahildir” ifadelerini kullandı.

    “Dışarıdan ve içeriden gelen sahra hastaneleri mevcut, hızlı bir şekilde kurulum yapıyoruz”

    Oktay, hastanelerde dünden beri hasar boyutunda bir değişme olmadığını vurgulayarak, “Dışarıdan ve içeriden gelen sahra hastaneleri mevcut. Hızlı bir şekilde kurulum yapıyoruz. Hasarlı olan hastanelerin bulunduğu yerlerde yoğun olarak diğer illere hasta sevkiyatı yapıyoruz. Yerelde sahra ve çadır hastaneleri dahil hizmet vermeye devam ediyoruz” diye konuştu.

    AFAD koordinasyonunda toplanan yardımların sahaya iletilmeye çalışıldığını dile getiren Oktay, “Özellikle dün akşam ve gece boyu yaşanan tipiden dolayı yolların afet bölgesi dışında yoğun şekilde kapanıyor olmasından kaynaklı bugün itibarıyla hava yolu aracılığıyla bu ihtiyaçların afet bölgesine intikalini öncelemiş durumdayız” dedi.

    “Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman’da 48 saat süreyle görevli araçların dışındaki diğer araçların girişini durdurduk”

    Oktay, Milli Eğitim Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığına bağlı yerlerde 380 bin 500 afetzedenin barındığını söyleyen Oktay, yol çalışmalarına ilişkin şunları aktardı:

    “Hatay-Reyhanlı devlet yolu vardı ulaşıma kapalı. Burada alternatif yol kullanılmakta. Kapalı alanlarda geçişi kontrollü sağlayalım diye. Osmaniye-Gaziantep yolu üzerinde Nurdağı mevkiinde tek yönlü bir geçiş imkanı sağlandı. Özellikle görevli araçlar için açılmış durumda. Malatya-Kahramanmaraş arasında bir sıkıntı vardı. Orada da alternatif güzergah kullanılmaktadır. Özellikle Kayseri, Pınarbaşı ve Göksun yolu çerçevesinde o bölgede tipiden kaynaklı sıkıntılar gece boyu devam etti ama zorunlu geçiş için burası açılmış durumda. Özellikle afet bölgelerinde ulaşım son derece önemli ve kritik. Ulaşımın zamanında sağlanıyor olabilmesi, afetle mücadele eden araçların ve ekiplerin sahada çalışmalarını hızlı bir şekilde yerine getirebilmesi için bu yolları açık tutmamız son derece önemli. Bölgede işi olmayan vatandaşlarımızı bu yolları kullanmamaları ve bölgeye gitmemeleri yönünde özellikle ikaz etmek istiyoruz ve rica ediyoruz. Hatay, Kahramanmaraş ve Adıyaman’da 48 saat itibariyle görevli araçların, afetle ilgili bölgeye sevkiyat yapan araçların dışındaki diğer her türlü aracın girmesini durdurmuş durumdayız. 11.00 itibarıyla bu süre başlamış durumda. İhtiyaç durumunda diğer illerde de bu genişletilebilir.”

    “Kahramanmaraş merkeze kontrollü olarak elektrik verilmeye başlandı”

    Depremlerin yaşandığı bölgelerde yapılan elektrik çalışmalarına ilişkin Oktay, “Bugün Reyhanlı’ya elektrik veriyor olacağız. Gaziantep’te İslahiye ve Nurdağı henüz verilmiş değil. Malatya’da halihazırda veriliyor ama tamamı yine enkazın olduğu yerlerde kontrollü olarak. Bugün itibarıyla Osmaniye’de merkez, Bahçe ve Kadirli’de elektrik verilmeye başlanmıştır. Kahramanmaraş merkeze kontrollü olarak elektrik verilmeye başlandı. Elbistan’da kısmen verilmeye başlandı, Pazarcık’a henüz verilmiyor. Diğer ilçelerde çalışmalar devam ediyor” açıklamasını yaptı.

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, doğal gazla ilgili 6 noktada ana hatta sorun olduğunu hatırlatarak, “Bunlarla ilgili çalışmalar için gerekli ekipmanlar sahaya iletildi ve çalışmalar başladı. Gaziantep, Hatay ve Kahramanmaraş’a gaz verilebilmesiyle alakalı ekipler çalışmaya fiilen başladı. Yaklaşık 2,3 gün süreceğini dün ifade etmiştik. Bu merkez ve ilçeleri kapsayan bir çalışma. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız koordinasyonunda bölgeye akaryakıt ve jeneratör yakıtı sevkiyatı devam ediyor” dedi.

  • Fuat Oktay, bütçe görüşmelerinde açıklamalarda bulundu

    Fuat Oktay, bütçe görüşmelerinde açıklamalarda bulundu

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, 2023 Merkezi Yönetim Bütçe ve 2021 Kesin Hesap Kanun Teklifi görüşmelerine katıldı.

    Oktay, Türkiye’yi Türkiye Yüzyılı’na hazırlarken, bugüne kadar yaptıklarının üzerine koyarak hedefleri aşmakta kararlı olduklarını belirterek, “Türkiye için yine büyük düşünüyor, bir kez daha devrim niteliğinde adımlar atacak olmanın heyecanını taşıyoruz. 2023 bütçemizle; ülkemize ve milletimize itibar, refah ve güç kazandıran politikalarımızla, önümüzdeki yıl milletten aldığımız gücü yine milletimize sunmaya hazırlanıyoruz. 2023 bütçe kanunu teklifimizin temel misyonu; insanımızı küresel belirsizliklerden ve risklerden koruyacak, her kesimden vatandaşımızı kollayacak bir mali altyapı oluşturmaktır. Bütçe teklifimiz, milletimizin ihtiyaçlarına odaklanan bir bütçe olarak, adil ve sosyal bir anlayışa sahiptir. Bu çerçevede toplumun tüm kesimlerine hitap eden, sahip çıkan programlar, destekler ve ödenekler içermektedir. Yüzüncü yılın bütçesi; yatırım, üretim, istihdam, ihracat ve büyüme odaklı bir yapıdadır. Bütçemiz kalem kalem işçisinden işverenine, çiftçiden esnafa emekliye, öğretmenlerimizden emniyet güçlerimize, KOBİlerimizden sanatçılarımıza, genci, yaşlısı dezavantajlı tüm bireyleriyle 85 milyonun bütçesidir” ifadelerini kullandı.

    Küresel ekonomi

    Oktay, korona virüs dönemi sonrasında 2021 yılında iktisadi faaliyetlerde toparlanma görüldüğünü kaydederek, 2022 yılının başından itibaren gelişmiş ekonomilerin öncülüğünde para politikasında sıkılaşma eğilimi görüldüğünü aktardı. Oktay, “Son gelişmelerle uyumlu olarak merkez bankalarının sıkılaşma adımlarını yavaşlatmaya başladıkları gözlenmektedir. ABD Merkez Bankası Başkanı, faiz artırımında yavaşlamanın bu ay içerisinde başlayabileceğini açıklamıştır. Muhtemel bir durgunluğu dizginlemeye yönelik benzer politikaların 2023 yılında yaygınlaşması beklenmektedir. Bununla birlikte, petrol ve diğer emtia fiyatlarındaki gerilemenin etkisi başta olmak üzere öncü veriler, küresel enflasyon görünümünde iyileşmeye işaret etmektedir. Talepteki zayıflamanın da önümüzdeki dönemde küresel enflasyonu düşürücü etkisinin olacağı değerlendirilmektedir. Diğer taraftan, finansal koşullardaki sıkılaşma, Rusya-Ukrayna savaşı, tedarik sorunları ve jeopolitik gerilimler küresel büyümeye ilişkin tahminleri aşağıya çekmiş, başta gelişmiş ekonomiler olmak üzere resesyon endişelerini tetiklemiştir. Uluslararası Para Fonu’nun 2022 Yılı Ekim Ayı Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’na göre, 2021 yılındaki yüzde 6’lık genişlemenin ardından, dünya ekonomisinin 2022 yılında yüzde 3,2 ve 2023 yılında yüzde 2,7 ile daha düşük oranda büyümesi öngörülmektedir. 2021 yılında yüzde 5,2 büyüyen gelişmiş ülkelerin, ivme kaybederek 2022 yılında yüzde 2,4 oranında; 2023 yılında ise yüzde 1,1 oranında hasıla artışı kaydetmesi beklenmektedir” şeklinde konuştu.

    Oktay, şöyle devam etti:

    “Önümüzdeki dönemde, küresel risklerin başında Avrupa’nın enerji sorunu yer almaktadır. İçinde bulunduğumuz kış mevsiminde Avrupa’nın enerji açığının, küresel büyüme açısından endişe kaynağı olmaya devam edeceği anlaşılmaktadır. Bu durum, gelişmiş ekonomilerde hane halklarının ve şirketlerin enerji giderlerinin bir süre daha yüksek seyretmesini beraberinde getirebilecektir. Yükselen faizler neticesinde değişken faizli konut kredilerinin yaygın olduğu gelişmiş ekonomilerde, hane halklarının borç yükü artmaktadır. Firmalar ise artan borç servisi maliyeti ile karşı karşıyadır. Küresel enflasyon dinamiklerini olumsuz etkileyen ve son dönemde bir miktar düşse de halen geçmiş yılların üzerinde seyreden emtia ve enerji fiyatlarının 2023 yılında makul seviyelere inmemesi ve jeopolitik gerilimlerin devam etmesi halinde küresel ekonomideki kırılganlığın sürmesi muhtemeldir.”

    Türkiye ekonomisi

    Türkiye ekonomisine ilişkin bilgi veren Oktay, “Küresel finansal krizden itibaren kesintisiz büyümeyi başaran Türkiye ekonomisi; 2020 yılının ikinci yarısından itibaren alınan etkili önlemler sayesinde birçok ülkenin keskin daralma yaşadığı salgın döneminde de büyüyerek olumlu yönde ayrışmayı başarmıştır. Türkiye, 2021 yılında ise güçlü sağlık altyapısı sayesinde aşılamaya hız kazandırarak yılın ikinci yarısından itibaren kontrollü normalleşme dönemine geçmiştir. Sanayide çarkları durdurmadan üretime ve ihracata hızla devam edilmesi ile firmalar ve hane halkına verilen desteklerin etkisiyle ekonomimiz yüzde 11,4 büyüyerek son elli yılın en yüksek büyüme hızına ulaşarak kesintisiz büyümesini sürdürmüştür. Ukrayna’daki savaşın olumsuz etkileri, salgın tarafından halihazırda zarar görmüş dünya ekonomisinin toparlanmasını engellerken, 2022 yılının ilk dokuz ayında yüzde 6,2 oranında büyüyen Türkiye ekonomisi, harcamalar yönüyle değerlendirildiğinde, orta vadeli program hedefleriyle uyumlu hareket etmiştir” değerlendirmesini yaptı.

    “Son dönemde gerçekleştirdiğimiz büyüme performansı istihdama da yansımıştır”

    Oktay, büyümenin istihdama da olumlu yansıdığını vurgulayarak, “Son dönemde gerçekleştirdiğimiz büyüme performansı istihdama da yansımıştır. Salgının etkilerinin en yoğun hissedildiği 2020 yılı ikinci çeyreğinden 2022 yılı üçüncü çeyreğine kadar olan dönemde, mevsimsel etkilerden arındırılmış olarak 4 milyon 900 bin istihdam artışı sağlanmıştır. 2022 yılı Eylül ayı ile 2020 yılı Nisan ayı mevsimsel etkilerden arındırılmış verileri karşılaştırıldığında, söz konusu artış 5 milyon 540 bin kişiye ulaşmaktadır. Jeopolitik sorunların ve küresel durgunluk endişelerinin gündemi meşgul etmeye başladığı 2022 yılının genelinde Türkiye ekonomisinin Orta Vadeli Program (OVP) tahminlerimizle uyumlu olarak yüzde 5 civarında güçlü ve dengeli bir büyüme sergilemesi beklenmektedir. Böylece Türkiye, mevcut dönemdeki zorlu sınamalara rağmen hedeflerine ulaşma kararlılığını sürdürecektir” diye konuştu.

    2022 yılı Ocak-Ekim döneminde birikimli TÜFE artış oranının yüzde 57,8 olarak kaydedildiğini hatırlatan Oktay, “Bu eğilimde kur gelişmelerinin birikimli etkileri, Rusya-Ukrayna savaşına bağlı olarak yüksek oranda artan enerji ve gıda fiyatlarının yansımaları ve tedarik zincirlerindeki aksaklıklar belirleyici olmuştur. Bununla birlikte enflasyonist dinamikler yakından incelendiğinde, yılın ilk çeyreğinde ortalama yüzde 7 civarında olan aylık enflasyonun, yılın ikinci çeyreğinde yüzde 5 ve yılın üçüncü çeyreğinde ortalama yüzde 2,3 seviyesine gerilediği görülmektedir. Diğer bir ifade ile yılın ikinci yarısında aylık enflasyonların yılın ilk yarısına göre belirgin şekilde gerileme eğilimine girdiği gözlenmektedir. TÜFE yıllık artış oranının yıl sonunda OVP hedeflerimizle uyumlu olarak yüzde 65 civarında gerçekleşeceği, takip eden aylarda yıllık enflasyonun peyderpey gerileyeceği öngörülmektedir” ifadelerini kullandı.

    Oktay, 2022 yılında küresel ekonomideki resesyon belirtilerine ve beklentilerine rağmen ihracatın yıllıklandırılmış olarak 253 milyar dolara ulaşmış olmasının önemine işaret ederek, “İhracatımızdaki güçlü seyre rağmen, tüm dünyada yükselen enerji emtia fiyatları ülkemiz dış ticaret dengesini olumsuz etkilemiştir. Enerji ithalat birim değer endeksi son açıklanan Eylül ayı verilerine göre Ocak 2021 yılındaki değerinin 3,7 katına çıkmıştır. Yine aynı değer 2022 Ocak-Eylül arası dönemde, 2021 yılının aynı dönemine göre 2,6 katı seviyesindedir. 2021 yılında cari işlemler açığının milli gelire oranı, ekonomimizdeki yüksek büyümeye rağmen yüzde 0,9 seviyesine kadar inmiştir. Bu gelişmede ihracatımızdaki hızlı artış ve seyahat gelirlerimizdeki yükseliş etkili olmuştur. 2022 yılında da enerji ithalat birim değerleri tarihsel ortalamaları düzeyinde devam ediyor olsaydı, 2022 yılı Ocak-Eylül döneminde 73,1 milyar dolar seviyesinde gerçekleşen enerji ithalat tutarı yarıdan fazla azalarak 31,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleşecekti. Diğer bir deyişle, küresel jeopolitik gerilimlerin fiyatlar üzerinden dış ticaret ve cari dengemize yılın ilk dokuz ayında yaklaşık 41,2 milyar dolarlık olumsuz bir yansıması olmuştur. Sonuç itibarıyla küresel enerji fiyatlarındaki bu olumsuz yansıma olmasaydı cari işlemler dengemiz fazla verecekti” şeklinde konuştu.

    KKM

    Oktay, kur korumalı ve katılma hesabının finansal istikrarı güçlendirdiğini söyleyerek, “KKM ile birlikte devreye aldığımız destekleyici enstrümanlar sayesinde döviz kurlarındaki dalgalanma en aza indirilmiş, döviz tevdiat hesaplarının toplam mevduatlardaki payı önemli ölçüde gerilemiş ve TL mevduatların ortalama vadesi uzamıştır. Bu süreçte; katma değerli üretimi, istihdamı, yatırımları ve ihracatı odağa alan politikalarımızı selektif kredi yaklaşımıyla pekiştirdik ve öncelikli sektörlerimizin finansmana erişimini güçlendirdik. Hazine Destekli Kefalet Sistemi ile firmaların işletme giderlerini karşılamak, yatırım, ihracat ve imalatı teşvik etmek üzere yaklaşık 70,4 milyar liralık kredi imkanını işletmelerimizin kullanımına sunduk ve ayrıca tarım ve inşaat sektörüne 41,8 milyar liralık ilave kredi imkanı sağladık. Kredi garanti kurumlarına aktarılabilecek yasal kaynak tutarını 50 milyar liradan 100 milyar liraya çıkardık. Ayrıca, ihracatçılarımıza ve turizmcilerimize toplamda 150 milyar liraya ulaşan uygun maliyetli ve uzun vadeli kredi imkanı verilmiştir. 2023 yılında Hazine Destekli Kefalet Sistemi çerçevesinde toplam beş adet kefalet paketinin yürürlükte olacağı öngörülmekte olup, işletmelerimizin finansmana erişimini kolaylaştırmak için sistemini aktif şekilde kullanmayı sürdüreceğiz. Selektif kredi yaklaşımımızla ihracatçı sektörleri destekleyerek iktisadi faaliyetin sürdürülebilirliğini, yatırım kredileri ile de ekonominin büyüme potansiyelini destekliyoruz. Diğer bir deyişle, üretimi ve istihdamı teşvik edecek, ihracatı artıracak ve katma değerli yatırımların önünü açacak kredilerin, enflasyonist baskı oluşturmayacak şekilde, reel sektöre yönlendirilmesini sağlıyoruz” ifadelerini kullandı.

    Oktay, 2021 yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifi’ne ilişkin detaylar vererek, “2021 yılında; Bütçe giderleri bir trilyon 603,5 milyar lira, bütçe gelirleri bir trilyon 402 milyar lira, bütçe açığı 201,5 milyar lira, faiz dışı açık 20,7 milyar lira olarak gerçekleşmiştir. 2021 yılı Merkezi Yönetim Bütçe başlangıç tahmini ile yıl sonu gerçekleşmelerine bakılacak olursa, bütçe başlangıç tahminlerinde bütçe giderleri 1 trilyon 346 milyar lir