Etiket: cumhurbaşkanı

  • Yerli uydu için tarih verdi

    Yerli uydu için tarih verdi

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerli Türksat 6A uydusunun gelecek yıl uzaya fırlatılacağını söyledi

    Yerli imkanlarla üretilecek Türksat 6A uydusu gelecek yıl uzaya fırlatılacak.

    Açıklama Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan geldi. Erdoğan, Türksat’ın Gölbaşı yerleşkesinde Türksat 5A Uydusu Hizmete Alma Töreni’ne katıldı.

    https://twitter.com/RTErdogan/status/1409474795411066880

    Burada konuşma yapan Erdoğan, “Sırada 5B uydusu var. Tasarım ve üretim aşamaları başarıyla tamamlanan TÜRKSAT 5B uydumuzun testleri sürüyor. Amacımız bu uydumuzu yılın son çeyreğinde uzaya göndermektir” dedi.

    Erdoğan, faydalı yük kapasitesi bugüne kadarki uyduların tamamından fazla olacak TÜRKSAT 5B’nin hizmete girmesiyle veri iletişim kapasinin 15 kat artacağını söyledi.

    Türkiye’nin ilk yerli ve milli uydu projesi Türksat 6A’ya ilişkin bilgi de veren Cumhurbaşkanı, “Yerli imkanlarla üretilen Türksat 6A uydumuzu da önümüzdeki yıl uzaya fırlatmak istiyoruz” diye konuştu.

    Erdoğan bu sayede Türkiye’nin dünyada haberleşme uydusu üretebilen 10 ülke arasına gireceğini kaydetti.

  • Erdoğan’a 100 bin TL tazminat ödeyecek

    Erdoğan’a 100 bin TL tazminat ödeyecek

    CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, tank palet fabrikası sözleri nedeniyle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a 100 bin TL tazminat ödemeye mahkum oldu.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Grup Toplantısı’ndaki konuşmasında kişilik haklarına saldırıda bulunduğu gerekçesiyle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan 100 bin lira manevi tazminat kazandı.

    Ankara 7. Asliye Hukuk Mahkemesindeki duruşmaya, taraf avukatları katıldı.

    Avukatların beyanlarının ardından hakim, davayı kısmen kabul ederek, Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’a 100 bin lira manevi tazminat ödemesine hükmettiğini açıkladı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı Hüseyin Aydın’ın açtığı davanın dilekçesinde, Kılıçdaroğlu’nun 26 Kasım 2019’da CHP TBMM Grup Toplantısı’nda Tank Palet Fabrikasına ilişkin açıklama yaparken Erdoğan’ın kişilik haklarına saldırıda bulunduğu belirtilmişti.

    Davada, Kılıçdaroğlu’ndan 250 bin lira manevi tazminat talep edilmişti.

  • “CHP cenahı 3 maymunu oynuyor”

    “CHP cenahı 3 maymunu oynuyor”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’na canlı bağlantı ile katıldı. Erdoğan, “Bu milletin hakimine, polisine, öğretmenine laf edenler siz kimin ve neyin militanısınız. Girdiği her seçimde sokaktaki 2 kişiden birinin oyunu alan partiye bu ithamı yapanlar kendilerinin kimlerle hangi işi çevirdiğini milletimizin bilmediğini mi sanıyorlar. Hukuk kendi üzerine düşeni yapacaktır. Bize düşen bunun faturasını CHP’nin üzerine koymaya devam etmektir” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti İl Başkanları Toplantısı’na katıldı.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Üsküdar’da bulunan Vahdettin Köşkü’nden canlı bağlantıyla katıldığı toplantıda, “AK Parti, İçişleri Bakanlığı’na verilmiş alelade bir dilekçeyle kurulmuş, sadece bir isim, amblem ve binadan ibaret bir parti değildir. AK Parti milletimiz tarafından kurulan sahibi de milletimizin bizzati kendisi olan bir partidir. Burası siyasi, sosyal veya ekonomik kariyer kurumu değil, hizmet odağıdır. Yaptığımız ve yapacağımız her şeyin merkezinde de, çevresine de milletimiz vardır. Bu bakış açısıyla işine dört elle sarılmayan hiç kimsenin AK Parti’de sorumluluk üstlenme hakkı da, başarılı olma şansı da yoktur. İl başkanlarımız tüm bu süreci kendi ileriden derleyip, toparlamak, yürütmekle, hepsinden önemlisi diğer herkese örnek olmakla yükümlüdür. Önce kendi kadrolarımızı, ardından üyelerimizin tamamını, onlarla birlikte de tüm toplumu kucaklayacak bir parti faaliyeti ortaya koyacağız” dedi.

    “MESELE CHP OLUNCA, SUSPUS KESİLDİLER”

    Erdoğan, “Son toplantımızda CHP’teki taciz, tecavüz, hırsızlık ve ahlaksızlık furyasına dikkat çekerek, CHP yönetiminin bu tablo karşısında yüzlerinin kızarmamasından duyduğum üzüntüyü sizlerle paylaşmıştım. Bu skandalların ortaya çıkmasının üzerinden 2 ay geçmiş olmasına rağmen CHP cenahı hala üç maymunu oynamayı sürdürüyor. CHP genel başkanı ve yönetimi görmedim, duymadım, konuştum taktiği ile bu meseleyi unutturmaya çalışıyor. Çoğu yalan ve iftira olan benzer meselelerde ortalığı birbirine katan sosyal medya silahşörleri ve güya STK’lar mesele CHP olunca, suspus kesildiler. Bu süreçte kimin haktan adaletten ve mağdurdan yana olduğu, kimin de bu kavramların sadece istismarını yaptığı ortaya çıkmıştır. CHP cenahı aynı yüzsüzlüğü sokaklarda rast gele çekilen fotoğraf kareleri üzerinden milletimizi karamsarlığa sürüklemeye çalışmakla sergiliyor. Üstelik her seferinde gerçekler yüzlerine çarpıldığı halde büyük bir pişkinlikle yalanlarında ısrara edebiliyorlar. Kendilerine destek vermediklerini düşündükleri toplum kesimlerine yönelik saldırganlıkları ise hem ahlak hem de akıl sınırlarını zorlayacak şekildedir. CHP’ye oy vermeyen öğretmeni öğretmen, polisi polis, hakimi hakim, rektörü rektör, bürokratı bürokrat saymıyorlar. Her hafta bir başka memur grubunu tehdit ediyorlar. CHP’ye destek vermeyen çiftçiyi zaten insan yerine bile koymuyorlar. Kendi yanlarında yer almayan işçiye, esnafa, sanatçıya, sporcuya hakarette sınır tanımıyorlar. Hatta bu zihniyet işi ülkemizin güzide bir sanatçısını televizyon programına misafir olarak katılanları linç etmeye kadar vardırdı. Son olarak bu partinin yöneticilerinden biri çıkıp baş çavuşundan uzman çavuşuna kadar diye başlayan bir cümleyle bir cümleyle kahraman ordumuzun mensuplarına saldırdı. Bunlar geçmişte vesayetin karşısında hazır ola geçen askere, rektöre, yargıca, savcıya alıştılar. Şimdi bu ülkenin tüm kamu görevlilerin devletin ve milletin emrinde görev yaptığını görünce tahammül edemiyorlar” şeklinde konuştu.

    “PEKİ SİZ KİMİN, NEYİN MİLİTANISINIZ?”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “TSK’nın değerli komutanlarını hedef almışlardı. Şimdi astsubayları ve uzman çavuşları da menzile aldıklarına göre muvazeneyi iyice kaybettiler. Neymiş bunların hepsi de AK Parti militanı olmuş. Bunlara en güzel cevabı emekli bir astsubayımızın yüreğinden kopan şu ifadeler veriyor; ben başçavuşum, ben uzman çavuşum, ben ülkemin bütünlüğünde gözü olanların karşısında militanım, ben binlerce şehidin kanının rengi alan bayrağıma uzanan ellerin karşısında militanım, ben ezana dokunan dillerin karşısında militanım, ben askerimiz, polisimi, öğretmenimi, çocuklarımı şehit edenlerin karşısında militanım, ben başçavuşum, uzman çavuşum, çok şükür ülkemin ve milletin militanıyım. Peki siz kimin, neyin militanısınız? Biz de bu kardeşimiz gibi soruyoruz. Bu milletin hakimine, askerine, polisine, askerine, öğretmenine laf edeneler siz kimin ve neyin militanısınız? Bölücü örgütün siyasi uzantılarıyla kol kola yürüyenler, Ankara’dan İstanbul’a kol kola yürüyenler siz kimin ve neyin militanısınız? Her mikrofon uzatıldığında, Türkiye’yi yurtdışına şikayet edenler siz kimin ve neyin militanısınız? Ülkemizin her başarısına gölge düşürmek için terör örgütlerinin ve onları arkalayanların bile aklına gelmeyecek yalanları sıralayanlar siz kimin ve neyin militanısınız? Girdiği her seçimde sokaktaki iki kişiden birinin oyunu alan bir partiye bu ithamı yapanlar kendilerinin kimlerle hangi işleri çevirdiği milletimizin bilmediğini mi sanıyorlar. Seçimlerde gizli ittifakı terör örgütü güdümlü partileri milletin görmediğini mi sanıyorlar. Parti teşkilatlarını ve belediyelerini saran hastalıklı zihniyetten kendi mensupları bile rahatsızken milletimizin bunları hafızasına kaydetmediğini mi sanıyorlar. Eğer öyle sanıyorlarsa aldanıyorlar. Milletimiz bunların hepsinin hesabını vakti, saati geldiğinde sorar. Çok partili siyasi hayatımız bunun örnekleriyle doludur. Hukuk bu konuların adili taraflarıyla ilgili olarak elbette kendi üzerine düşeni yapar. Biz düşen o güne kadar, tüm bu taciz, tecavüz, hırsızlık, ahlaksızlık vakalarının siyasi faturasına CHP’nin önüne koymaya devam etmektir” dedi.

    “BİZ YILI POZİTİF BÜYÜMEYLE KAPATMAYI UMUYORUZ”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Merhum Karakoç gibi ifade edecek olursak, ‘Beden ölür çürür cana bakın siz, kim kiminle ürür ona bakın siz, bırakın dönsün dönme dolaplar, haktan hakikatten yana bakın siz’ evet hayatımız boyunca yaptığımız gibi bundan sonra da haktan ve hakikatten yana bakarak yolumuza devam edeceğiz. Milletimizin duasını en büyük paye kabul ederek hizmet ve eser üretmeyi sürdüreceğiz. Büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasını tamamlayana kadar durmayacağız, duraksamayacağız. Geçtiğimiz yılı salgının gölgesinde geçirmiş olmamıza rağmen yatırımlarda ve bütçe uygulamalarında oldukça iyi sonuçlarla kapattık. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin neredeyse tamamına yakınının ciddi küçülme beklediği bir dönemde biz yılı pozitif büyümeyle kapatmayı umuyoruz. Özellikle ihracatçılarımız ve ihracata yönelik üretim yapan sanayicilerimiz bu kriz dönemini adeta fırsata çevirdi. Salgın tedbirleri sebebiyle sıkıntıya düşen tüm kesimlere devletin imkanlarını sonuna kadar açtık. Hibe ödemelerinden destek programlarına kadar pek çok uygulamayla bu sıkıntılı dönemde milletimizin yanında yer aldığımızı gösterdik. İnşallah 2021 yılında çok daha büyük bir atılım gerçekleştirmeyi amaçlıyoruz. Küresel, ekonomik ve siyasi sistemdeki sarsılma yeni bir yapılanmaya doğru gidiyor. Yaşadığımız büyüklü küçüklü badireler ülkemizi her türlü krize dayanıklı hale getirmiştir. Temel hizmet altyapılarından savunma sanayine kadar her alanda hedeflerimizi hayata geçirebilecek seviyeye geldiğimize inanıyorum. Son 18 yılda kurduğumuz güçlü altyapı ve inşa ettiğimiz siyasi mimari sayesinde ilkemizi inşallah yeni küresel düzende hak ettiği yere taşıyacağız” ifadelerini kullandı.

    “2023 SEÇİMLERİ DİĞER BİR ÇOK FAKTÖRÜN YANİ SIRA BU TARİHİ SÜRECİN BAŞARISI BAKIMINDAN DA ÖNEMLİDİR”

    Erdoğan, “Geçmişte siyasi istikrarsızlıklar ve ekonomik yetersizlikler sebebiyle değerlendiremediğimiz fırsatları inşallah bu defa kaçırmayacağız. Tabi bu tabloyu sadece biz görmüyoruz. Kimi rakibimiz, kimi hasmımız, kimi dostumuz olan çevreler de bu fotoğrafı okuyor. Ülkemin son dönemde maruz kaldığı orantısız kimi saldırıların gerisinde işte bu sancı vardır. Son bir gayretle Türkiye’yi yeniden oyunun dışına itmek, rayından çıkarmak, hedeflerinden koparmak isteyenler ellerindeki tüm kozları sahaya sürmüş durumdadır. Buna karşılık dostlarımızın muhabbetini, sevgisini, desteğini de günlü bir şekilde yanımızda hissediyoruz. 2023 seçimleri diğer bir çok faktörün yani sıra bu tarihi sürecin başarısı bakımından da önemlidir. Teşkilatlarımıza her fırsatta seçim gününe kadar var güçleriyle çalışmalarını telkin etmemizin gerisinde, üstlendiğimiz tarihi sorumluluğu hakkıyla yerine getirme arzusu yatıyor. Sizler de kendi illerinizde aynı misyonu taşıyorsunuz. İnşallah hep birlikte bu mücadeleden alnımızın akıyla çıkacağız. Rabbim yar ve yardımcımız olsun” diye konuştu.

  • “Şu ana kadar bir yan etki olmadı”

    “Şu ana kadar bir yan etki olmadı”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, cuma namazı çıkışında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

    Kendisine dün yapılan koronavirüs aşısıyla ilgili konuşan Erdoğan, “Şu ana kadar bir yan etki olmadı. Evvelallah sapasağlamım. 28 gün sonra ikinci aşımızı olacağız” dedi.

    S-400’lerle ilgili soru üzerine ise Erdoğan, “Savunma Sanayii’ne atacağımız adımları hiçbir ülke belirleyemez. Bu bizim atacağımız adımlara bağlıdır. S-400’lerle birinci paketi halletmiştik. 2. paket de devam ediyor. Ay sonu Rusya ile görüşmelerimiz birçok konuda olacak. Bu konularla birlikte bunu da bu arada görüşeceğiz” şeklinde konuştu

     

  • Erdoğan: Hiçbir denetim olmadığında, dijitalleşmenin gideceği yer faşizmdir

    Erdoğan: Hiçbir denetim olmadığında, dijitalleşmenin gideceği yer faşizmdir

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Hiçbir denetimin olmadığı, keyfiliklere açık, hukukun dışında bir alan olarak algılandığında dijitalleşmenin bizi götüreceği yer, faşizmdir. Bunun için dijitalleşme, özgürlüğün alanını genişletirken yeni adaletsizliklere, yeni haksızlıklara, yeni ötekileştirmelere yol açmamalıdır” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, 4’üncüsü düzenlenen TRT World Forum’a video konferans yöntemiyle canlı bağlandı. Bu yılki forumun ‘Salgın Sonrası Dünya’da Uluslararası Düzen ve Değişen Dinamikler’ temasıyla düzenlendiğini hatırlatan Erdoğan, iki gün boyunca çevrimiçi olarak yapılacak oturumlarda dijitalleşmeden teknolojiye, ticaretten Suriye, Yemen ve Karabağ’daki çatışmalara kadar her biri diğerinden önemli konuların ele alınacağını ifade etti. Koronavirüs salgınının hayatın her alanında derin izler bıraktığını belirten Erdoğan, salgınla beraber ikili ilişkilerde, ekonomide, alışveriş yöntemlerinde ve daha birçok alanda köklü değişiklikler yapmak zorunda kalındığını, medya, siyaset ve uluslararası ilişkilerin de bu değişim dalgasından etkilendiğini dile getirdi.

    ‘DENETİMİN OLMADIĞI DİJİTALLEŞMENİN BİZİ GÖTÜRECEĞİ YER FAŞİZMDİR’

    Bir süredir yükselmekte olan yeni medya araçlarının, salgının ortaya çıkardığı tabloda daha da yaygınlık kazandığını kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, ticaretin yanı sıra basında da dijitalleşmenin öne çıkmaya başladığını söyledi. Geleneksel medyanın etkisini tamamen yitirmediğine; ancak yeni bir gerçeklikle karşı karşıya gelindiğine işaret eden Erdoğan, “Hayattaki her şey gibi teknoloji de insan hayatını kolaylaştırmak için vardır. İnsanı maddi ve manevi varlığıyla bir bütün olarak gören dijitalleşme, hepimiz için hayırlı neticeleri beraberinde getirecektir. Ancak hiçbir denetimin olmadığı, keyfiliklere açık, hukukun dışında bir alan olarak algılandığında dijitalleşmenin bizi götüreceği yer, faşizmdir. Bunun için dijitalleşme, özgürlüğün alanını genişletirken yeni adaletsizliklere, yeni haksızlıklara, yeni ötekileştirmelere yol açmamalıdır. Son yıllarda sosyal medya platformlarının kullanımının yaygınlaşmasıyla, maalesef bu konuda çok ciddi sorunlar yaşanıyor. ‘Sınırsız özgürlük’ başlığı altında tamamen denetimsiz bir alan oluşturularak, yeni mağduriyetlerin oluşmasına sebebiyet veriliyor. Kimi zaman mevcut hukuk düzeninin bile yetersiz kaldığı bu durum, ‘siber zorbalık’ başta olmak üzere psikolojik ve sosyal sorunlara kapı aralıyor. Mağdurlar, çoğu kez şikâyetlerini ulaştırabilecekleri ne bir muhatap, ne de haklarını arayabilecekleri hukuki bir mecra bulabiliyor. Kötülük yapanın, suç işleyenin yanına kâr kaldığı bir düzenin adı özgürlük olamaz” dedi.

    ‘ÖZGÜRLÜK-GÜVENLİK DENGESİNİ GÖZETTİK’

    Meselenin bir başka boyutunun ise, sosyal medya platformlarının, artan mağduriyetleri önleyecek bir çabanın içine dahi girmemesi olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Devletlerin vatandaşlarını koruma gayesiyle attığı iyi niyetli adımlar ise hemen ‘özgürlüklere müdahale’ parantezine alınarak, akim bırakılmaya çalışılmaktadır. Türkiye olarak bir süredir bu konuda yaşanan haksızlıkları dile getiriyor, kimsenin, hiçbir şirketin hukukun üstünde olmadığını vurguluyoruz. Geçen aylarda yürürlüğe giren kanuni bir düzenlemeyle sosyal medya şirketlerine ülkemizde temsilci bulundurma zorunluluğu getirdik. Bunu yaparken de uluslararası hukukun bize tanıdığı yetki çerçevesinde, özgürlük-güvenlik dengesini gözeterek hareket ettik. Vatandaşlarımızı, bilhassa da yetişkinlere nazaran daha hassas durumda olan çocuklarımızı korumayı amaçlıyoruz. Temennimiz, kendilerini hukukun dışında gören bu kurumların, ülkemizin iyi niyetli çabalarına gönüllü bir şekilde destek vermesidir. Aksi takdirde Türkiye, her şart altında vatandaşının hukukunu korumayı sürdürecektir” diye konuştu.

    Erdoğan, günümüz dünyasında yapılan çalışmaların uluslararası kamuoyuna ulaştırılmasının öneminin giderek arttığını, Türkiye’nin bu konuda maalesef uzun yıllardır çok sıkıntı çektiğini bildirdi.

    ‘FRANSA’DA ORANTISIZ MÜDAHALELERDEN BAHSETMEDİLER’

    Türkiye’nin uluslararası alandaki başarılarının ve ülke içinde yaşadığı büyük değişimin, dış dünyada hakkaniyetli bir şekilde yer almadığını vurgulayan Erdoğan, “Hatta çoğu durumda başarılarımız yok sayılarak ya da çarpıtılarak, olduğundan farklı bir şekilde aktarılıyor. Gerçeği keşfetmek için değil, zihinlerdeki oryantalist kalıplara uygun cevaplar bulmak için Türkiye’ye bakılıyor. Özellikle 2013 senesinden itibaren Gezi Olaylarıyla başlayan süreçte, ülkemiz çok ciddi haksızlıklara, çifte standartlara maruz kalmıştır. Sokakları yakıp yıkanlar, 24 saat canlı yayın yapan uluslararası medya kuruluşları tarafından, barışçıl göstericiler olarak lanse edilmiştir. Suriye’de yüzbinlerce sivilin kanını döken bölücü terör örgütü mensupları, batılı sözde prestijli dergilerin kapağını süslemiştir. Ama aynı olaylar daha sonra Avrupa’nın farklı ülkelerinde yaşanınca, bize basın özgürlüğü dersi verenler, üç maymunu oynadılar. Paris’in göbeğinde haftalarca süren sarı yeleklileri görmezden geldiler. Fransız polisinin göstericileri kör eden orantısız müdahalelerinden hiç bahsetmediler. Fransız devlet organlarının medyaya yönelik ablukası karşısında eleştirel tek cümle kurmadılar” değerlendirmesinde bulundu.

    ‘İNSANLARIN BİR ARADA YAŞAMA İRADESİNİ ZEHİRLİYOR’

    Benzer bir çifte standardın İsrail güvenlik güçlerinin Filistinlilere yönelik devlet terörünü andıran uygulamalarında da tekerrür ettiğini söyleyen Erdoğan, “Sokak ortasında elleri havada katledilen Filistinli çocuklar, sözüm ona bu bağımsız medya organlarında haber değeri dahi taşımıyor. Daha birkaç gün önce Filistinli bir yaralıyı taşıyan ambulansın durdurularak, yaralının apar-topar gözaltına alınmaya çalışılması, uluslararası basında hiçbir tepkiye neden olmadı. Hemen her gün şahsımı hedef alan iğrenç manşetleri ise burada söyleme gereği dahi duymuyorum” dedi. Bu tarafgirliğe artık aşinalık kazanmış birisi olarak kendisini asıl üzen ve rencide edenin kutsallara yönelik saldırılar olduğunu belirten Erdoğan, “Medya organlarının İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığına bayraktarlık yapması, gerçekten utanç vericidir. Basın özgürlüğü kılıfı altında sergilenen çirkeflikler, farklı din ve kültüre mensup insanların bir arada yaşama iradesini zehirlemektedir. Şayet bu nobran tavra bir ‘dur’ denilmezse, bunun acısını Avrupa’yla beraber tüm insanlık çekecektir” mesajını verdi.

    ‘ADALETİN SESİ OLUYOR’

    Bu konuda ‘özü sözü insan’ felsefesiyle Türkiye’nin dünyaya açılan kapısı olan TRT’ye, özellikle de TRT World’e önemli sorumluluklar düştüğünü kaydeden Erdoğan, “TRT World’ün, yeni bir dil ile hikâyeyi yeniden anlatmak, mikrofonu konuşturulmayanlara uzatmak, kamerayı görülmeyenlere çevirmek hedefini, son derece kıymetli buluyorum. Uluslararası medyanın tekdüzeleştiği günümüzde, TRT World haksızlıklara karşı haklının, zalimlere karşı mazlumun, adaletsizliklere karşı adaletin sesi oluyor” ifadelerini kullandı.

  • Moldova’da cumhurbaşkanlığı seçimlerini AB yanlısı Maia Sandu kazandı

    Moldova’da cumhurbaşkanlığı seçimlerini AB yanlısı Maia Sandu kazandı

    Moldova’da cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda, kesin olmayan sonuçlara göre, Batı yanlısı Maia Sandu, en çok oyu alarak ülkenin ilk kadın cumhurbaşkanı oldu.

    Bağımsız aday İgor Dodon ile Eylem ve Dayanışma Partisi (PAS) lideri olan eski Başbakan Maia Sandu’nun yarıştığı seçimde, oyların yüzde 99,91’i sayıldı.

    Moldova Merkez Seçim Komisyonunun kesin olmayan sonuçlarına göre, yurt dışında yaşayanlar dahil 3 milyon 287 bin 140 seçmenin bulunduğu ülkede, seçime katılım oranı yüzde 52,78 oldu.

    Sandu yüzde 57,71 oy oranıyla seçim yarışını kazanırken, Dodon, aldığı yüzde 42,29 oy aldı.

    Kesin sonuçların 3 gün içinde açıklanması bekleniyor. Seçimden birinci çıkan aday 45 gün içinde yemin ederek cumhurbaşkanlığı görevine başlayacak.

    Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk turu

    Moldova’da mevcut Cumhurbaşkanı İgor Dodon’un görev süresinin sona ermesi nedeniyle 1 Kasım’da seçime gidilmişti. Seçimin ilk turuna katılım oranı yüzde 42,76 olmuştu.

    Moldova Merkez Seçim Komisyonunun verilerine göre, ilk turda Eylem ve Dayanışma Partisi (PAS) lideri olan eski Başbakan Maia Sandu yüzde 36,16 oy alarak birinci, seçimlere “bağımsız aday” olarak katılan mevcut Cumhurbaşkanı İgor Dodon ise yüzde 32,61 oyla ikinci olmuştu.

    Adaylardan hiçbirinin yüzde 50’nin üzerinde oy alamaması nedeniyle seçimler ikinci tura kalmıştı.

    Ülkede, dün cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turu yapılmıştı.

    Dodon, 2016’da yapılan cumhurbaşkanı seçimini, ikinci turda yüzde 48 oy alan Sandu’ya karşı yüzde 52 oyla kazanmıştı.

  • HDP’li Sancar: “Cumhurbaşkanı, kabinesiyle birlikte istifa etmelidir”

    HDP’li Sancar: “Cumhurbaşkanı, kabinesiyle birlikte istifa etmelidir”

    HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, “Sadece Hazine ve Maliye Bakanı’nın istifası yetmez. Cumhurbaşkanı, kabinesiyle birlikte istifa etmelidir. Sorumluluğu üstlenme cesaretini ve basiretini göstermesini bekliyoruz.” dedi.

    Sancar, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, iki gündür canlı yayında bir çöküş hikayesini izlediklerini belirterek, Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanlığından istifasını sosyal medya hesabından paylaştığını söyledi.

    Mesajın Bakana ait olup olmadığının tartışıldığını ve iktidara yakın medyanın meseleyi hiç görmediğini ifade eden Sancar, “Muhtemelen bir işaret, talimat beklediler. Bu talimat gelmedi. Birkaç tane televizyon kanalı haberi verdi elbette ama onlar yandaş kanallar değil.” diye konuştu.

    Ortada bir ekonomik krizin olduğunu herkesin bildiğini ve kimsenin de bunu saklayabilecek durumda olmadığını savunan Sancar, “Bu ekonomik krizin sadece bir bakan, şahıs meselesi olmadığını da gayet iyi biliyoruz. Bakanının istifasının sadece bir kızgınlık, kırgınlık sorunu olmadığını da biliyoruz. Ortada çok daha derin bir sorun, sistemin iflası, rejimin çöküşü gerçeği var.” ifadelerini kullandı.

    Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişte yapılan anayasa değişikliği referandumu sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı konuşmaları anımsatan Sancar, “Yeni sistemin şahsa bağlı olmayacağını söylüyor ama görüyorsunuz, tek bir işareti olmadan kimse artık hareket etmiyor. Medya, kamu kurumları, Meclis oradan işaret bekliyor, kurumların hepsi neredeyse tek adama bağlanmış durumda. Söylediklerinin tam tersi yaşanıyor. O nedenle bu sistem çökmektedir.” dedi.

    Yeni sistemin Türkiye’ye yoksulluğu getirdiğini ve o nedenle de çöktüğünü ileri süren Sancar, “Çöken sadece maliye bakanının koltuğu değildir; çöken sistemin kendisidir.” diye konuştu.

     “İlk fırsatta seçime gidilmelidir”

    Sancar, sorumluluğu sadece bir kişiye yükleyerek kurtulunamayacağını ve asıl sorumlunun sistemin en tepesindeki olduğunu öne sürerek, şöyle dedi:

    “Sadece Hazine ve Maliye Bakanı’nın istifası yetmez. Cumhurbaşkanı, kabinesiyle birlikte istifa etmelidir. Sorumluluğu üstlenme cesaretini ve basiretini göstermesini bekliyoruz. Önümüzde artık yeni bir dönem var. Bu dönemin de en önemli hedeflerinden biri erken seçim olacaktır. Bu sistem çöktü. Hem bu iktidarı, sistemi hem de bu düzeni değiştirmek için ilk fırsatta, en kısa zamanda seçime gidilmelidir. Seçime gitmenin de şu şartlarda en ahlaki yolu Cumhurbaşkanının kabinesiyle birlikte istifa etmesidir.”

    İktidarın çöküşünün en büyük nedeninin “Kürt düşmanlığı” olduğunu iddia eden Sancar, “Kürt sorununda çözümsüzlük politikası bugüne kadar bütün iktidarları çözen, çökerten en temel sebep olmuştur.” diye konuştu.

    Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile terör örgütü arasında yaşanan gelişmelere değinen Sancar, “Kürt güçleri arasında yüksek gerilim yaşandığı belirtiliyor. Buna ilişkin maalesef bazı olumsuz gelişmeler de yaşanıyor. Bir halk, bir bütün olarak böyle tehdit altındayken hiçbir Kürt gücü, bu gerçekliği yok sayarak kendi halkı içinde yeni acılar yaratacak gelişmelere sebep olma hakkına sahip değildir. Sorun ne olursa olsun Kürt güçlerine düşen tek şey çözümü diyalogda aramak.” değerlendirmesinde bulundu.

    Sancar, HDP’nin bu konuda üzerine düşeni yapmaya hazır olduğunu söyledi.

    HDP’nin yeni bir mücadele programı başlattığını hatırlatan Sancar, “Bu yeni mücadele programı, artık halkın sabrının taştığının bir ifadesi olarak hazırlandı. Sabrımız taşıyor. Baskıya, zulme, yoksulluğa, keyfiliğe, çürümüşlüğe karşı sabrımız tükeniyor. Elbette erken seçim talebimizi sürekli dile getireceğiz ama mücadeleyi sadece seçime bağlayarak o günü bekleyecek değiliz.” dedi.

    Sancar, iktidarın, istifa ve erken seçim kararı almakta direnmesi durumunda bunu hazırladıkları demokratik eylem programıyla her gün yeniden gündeme getireceklerini dile getirerek, “İstifa ve erken seçim talebini bu toplumun talebine dönüştüreceğiz. Öyle bir basınç yaratmalıyız ki kaçmak zorunda kalsınlar. Kaçtıklarında da bu ülkeyi bir beladan kurtarmakla kalmayacağız. Yeniyi, iyiyi, güzeli hep birlikte inşa edeceğiz.” diye konuştu.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan 29 Ekim mesajı

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan 29 Ekim mesajı

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajda ”Ülkemiz, kimin ne dediğine ve ne yaptığına bakmadan, kendi vizyonuna, kendi ajandasına göre hareket etmeyi sürdürecektir. Cumhuriyetimizin kurucu iradesi, nasıl bu vatanı yedi düvelin planlarını bozarak işgalden kurtarmışsa, biz de hedeflerimize aynı şekilde ulaşmakta kararlıyız” ifadelerini kullandı.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla mesaj yayımladı.

    Erdoğan mesajında şu ifadelere yer verdi:

    ”Ülkemizde ve yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını tebrik ediyorum. Cumhuriyet Bayramı sevincimize ortak olan tüm dostlarımıza en kalbi şükranlarımı sunuyorum.

    ”CUMHURİYETİMİZİN BANİSİ GAZİ ATATÜRK’Ü TAZİMLE ANIYORUM”

    Cumhuriyetimizin ilanının 97’nci yıl dönümünde, İstiklal Harbimizin tüm kahramanları ile Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü tazimle anıyorum. Malazgirt Zaferinden bugün pek çok cephede birden sürdürdüğümüz terörle mücadele harekatlarına kadar, bin yıldır vatanımızı korumak için şehitlik ve gazilikle şereflenen tüm kahramanlarımızı rahmet ve şükranla yad ediyorum.

    ”2023 HEDEFLERİMİZE ULAŞMA KARARLILIĞI İÇİNDE YOLUMUZA DEVAM EDİYORUZ”

    İstiklal Harbimizi bizzat yöneten, 15 Temmuz gecesi darbecilere karşı gösterdiği şanlı direnişle bir kez daha gazi unvanı alan, milli iradenin tecelligahı Türkiye Büyük Millet Meclisimize saygılarımı sunuyorum. Cumhuriyetimizin 100’üncü yıl dönümünü coşkuyla kutlamaya hazırlandığımız bir dönemde, aynı zamanda 2023 hedeflerimize ulaşma kararlılığı içinde yolumuza devam ediyoruz. Türkiye, demokrasi ve kalkınma mücadelesini, tek parti diktasından darbelere, vesayetin tasallutundan terörle mücadeleye kadar birçok engeli aşarak sürdürmüş bir ülkedir. Bu uzun ve zorlu süreçte karşılaştığımız sıkıntılar, milletimizi istiklal ve istikbal davasından döndürmek bir yana, tam tersine, azmini bilemiştir. Cumhuriyetimizin kuruluşuna varan kurtuluş mücadelesinde, yediden yetmişe kenetlenen, tek yürek, tek yumruk olan milletimiz, bugün de birlik, beraberlik ve kardeşlik içinde geleceğini inşa etmektedir.

    ”HEDEFLERİMİZE YAKLAŞTIKÇA, ÜLKEMİZE YÖNELİK SALDIRILARIN CEPHESİ GENİŞLEMEKTE”

    Hedeflerimize yaklaştıkça, ülkemize yönelik saldırıların cephesi genişlemekte, sayısı ve dozu artmaktadır. Milletimizden aldığımız güçle diplomasiden ekonomiye ve değerlerimize kadar uzanan bu saldırı dalgasını birer birer boşa çıkartıyoruz. Geçmişte çok küçük müdahalelerle sürekli istikamet belirledikleri Türkiye’nin, kendi iradesiyle hareket etmesinden rahatsız olanların sözleri ve eylemlerinin artık hiçbir hükmü kalmamıştır.

    ”TÜRKİYE KENDİ AJANDASINA GÖRE HAREKET ETMEYİ SÜRDÜRECEK”

    Ülkemiz, kimin ne dediğine ve ne yaptığına bakmadan, kendi vizyonuna, kendi ajandasına göre hareket etmeyi sürdürecektir. Cumhuriyetimizin kurucu iradesi, nasıl bu vatanı yedi düvelin planlarını bozarak işgalden kurtarmışsa, biz de hedeflerimize aynı şekilde ulaşmakta kararlıyız.

    ”BUGÜN, 20 YIL ÖNCESİNE GÖRE HER BAKIMDAN ÇOK DAHA GÜÇLÜYÜZ”

    Bugün, 20 yıl öncesine göre her bakımdan çok daha güçlü, çok daha dirayetli, çok daha inançlıyız. İnşallah ülkemizi 2023 hedeflerimize ulaştırdığımızda, bölgemizde ve dünyada yepyeni bir dönemi de başlatacağız. Küresel sistemin çarpıklıklarına işaret ettiğimiz ‘dünya 5’ten büyüktür’ çağrımızın yankıları giderek genişlerken, dostlarımızla birlikte hayalini kurduğumuz huzurlu ve müreffeh geleceğe çok daha büyük umutlarla yürüyoruz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyor, bu duygularla bir kez daha Cumhuriyetimizin 97’nci kuruluş yıl dönümünü tebrik ediyorum.”

  • “Macron’un zihinsel tedaviye ihtiyacı var”

    “Macron’un zihinsel tedaviye ihtiyacı var”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kadir Has Stadyumu’nda AK Parti Kayseri 7. Olağan İl Kongresi’ne katıldı.

    Erdoğan, “Bu sabah Aliyev’le görüştük. Şu anda Azerbaycanlı kardeşlerimiz işgal altındaki topraklara doğru yürüyorlar. Geri almaya başladılar” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından satır başları;

    • Suriye’nin Irak tarafı sınırında bir terör devleti kurma kayreti var. Türkiye buna asla izin vermeyecektir.
    • Bugüne kadar söylediğimiz her şeyi yaptığımızın da unutulmamasını istiyorum…
    • Doğu Akdeniz’de hakkın, hukukun yanında yer alınması gerekiyor. O zamana dek kendi kararlarımızı hayata geçiririz.
    • Bu Macron denilen zatın İslam ile Müslümanlar ile derdi ne? Macron’un zihinsel noktada bir tedaviye ihtiyaç var.
    • Almanya’da camiye yapılan baskının adı düpedüz İslam düşmanlığıdır. Avrupa’daki her İslam düşmanlığının aynı zamanda Türk düşmanlığı olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız.
    • Avrupa, Müslümanlara karşı açtığı cepheyle kendi sonunu hazırlıyor. Bir an önce kurtulmazlarsa bu hastalık tüm Avrupa’yı içten çökertecek.
    • Minsk üçlüsü bugüne kadar ne yaptı? Sadece Ermenilere silah gönderip barış tesis edeceğinizi söylüyorsunuz.. İnanıyorum ki Azeri kardeşlerimiz bu mücadeleden galip çıkacak. Çatışmalar dursun açıklaması riyakarlığın dik alasıdır.
    • İki devlet bir millet olduğumuz Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarını özgürleştirme mücadelesine her türlü desteği vermeyi sürdüreceğiz.
  • Patrik Maşalyan’dan Erdoğan’a başsağlığı mesajı

    Patrik Maşalyan’dan Erdoğan’a başsağlığı mesajı

    Türkiye Ermenileri Patriği Sahak Maşalyan, AK Parti İstanbul Milletvekili Markar Esayan’ın vefatı nedeniyle Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a taziye mesajı iletti.

    Maşalyan, Esayan’ın vefatı nedeniyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ilettiği taziye yazısında, Esayan’ın vefatını derin bir teessürle öğrendiklerini belirtti.

    Mesajında, Türkiye’nin yetiştirdiği güzide simalardan olan Esayan’ı yakından tanıyan ve yazılarını takip eden kişilerin, onun nezdindeki entelektüel kişiliğin değerine vakıf olduğunu aktaran Maşalyan, şunları kaydetti:

    “Basın yoluyla hizmet etmesinin yanı sıra edebiyat alanında bırakmış olduğu her bir eser onun adını yaşatacak anıt niteliğindedir. Markar Esayan’ın uhdesinde bulunan İstanbul Milletvekilliği, Adalet ve Kalkınma Partisi Merkez Karar Yönetim Kurulu Üyeliği ve aynı zamanda Tanıtım ve Medya Başkan Yardımcılığı görevleri, siyaset yaptığı çevrenin sevgi ve saygısına mahzar olduğunun bir göstergesidir. İçinde bulunduğu çevreler, Markar Esayan’ın yurdumuzun öz değerlerine ne denli bağlı olduğunun tanıklarıdır. Siyasete atıldığı parti çatısı altında hizmet ederken, cemaati hakkında çevresini bilgilendirmiş ve bu yolla cemaatini tanıtmıştır.

    Hastalığı süresince metanetini kaybetmeyen ve bulunduğu her durumda Tanrı’ya şükretmesini bilen imanlı bir kişilikle mücehhezdi. Esayan için en büyük hediye, yakınlarının kendisi için ettikleri dua ve şifa dilekleri olmuştu. Hastalığı boyunca şifa bulması için dua ettik. Fakat takdir-i ilahinin tecellisi karşısında bizler artık ruhunun esenliği için dua edeceğiz. Markar Esayan’ın genç yaşta vefatı münasebetiyle Zat-ı Alilerinizin yüksek şahsında Adalet ve Kalkınma Partisi mensuplarına şahsım, Ruhani Meclis üyeleri, ruhanilerimiz, vakıf yönetim kurulları ve Türkiye Ermenileri Cemaati adına taziyelerimizi sunarız. Bu vesileyle Zat-ı Alileriniz başta olmak üzere devlet erkanına sağlık ve başarı ihsan etmesi için Tanrı’ya dua ederiz.”